Marques De Sade küçük yaşta babasının ve amcasının sapkınlıklarına şahit bir çocukluğa sahip. Bu sapkınlıklara ve kendisine de gösterilen şiddete sesini çıkaramayan annesine günden güne nefret duymuş ve giderek babasına benzemeye başlamıştır. Kadınlara olan nefretinin ve onlara acı vererek haz alma dürtüsünün de doğa "ana" yı kötücül bir Tanrı olarak alhılamasının da temelinde bu kötü cocukluk oldugunu düşünüyorum. Video için cok teşekkür ederim. Yine oldukça bilgilendirici ve aydınlatıcıydı.
AKIL HASTANESİNDEYKEN ITIRLI BAHÇE KİTABINI BİRİ GETİRMİŞTİ.... AYVAYI YEDİRTTİLER BANA ...COĞRAFYA KADERDİRİ TAM YAŞADIM DI BE YA .... DEMEK .... BELKİM...
Cioran ın doğmuş olmanın sakıncası kitabı beni çok yormustu 20 yaşımda okumuştum. Sade, bana Freud un acı - haz yaklaşma kaçınma prensibinde bir şekilde çocukluk travmaları nedeniyle karmaşa yaşadığını düşündürdü ve pek etkilenmedim. Kendisinin klinik bir vaka olma olasılığı yüksek
@@tvfinans Bencede Marquis klinik vaka... Düşlerin efendisi filminde, papazın iç dünyasındaki savaşı beni çok etkilemişti. İd ve süperegonun çatışması.. İlkel benliğimiz bizi ne kadar yönlendiriyor veya biz buna ne kadar izin veriyoruz?
Bu muazzam video için teşekkürler. Türkçenizin akıcılığı ve anlatımınızın zenginliği tebrik edilesi. Çoğu videoda yaptığım gibi bu videoyu da not alarak izledim.
Sodom'un 120 Günü kitabını okudum, uzun bir kitaptı ve bitirdim. Bitirmemin nedeni kitabın sürükleyiciliğinden değil. Sade'nin bakış açısına biraz da olsa yakınlaşıp, onun penceresinden bakmaya çalıştığım için. Videolarınızı çok seviyor ve destekliyorum. Gördüğüm an abone oluverdim hemen. Başarılarınızın devamını dilerim. 16 yaşındayım ve 13 yaşımdan beri araştırmayı en çok da felsefeyi feci ilgi çekici buluyorum. Din felsefesi ve Varlık felsefesi benim için apayrıdır. Siz de bana çok şey katıyorsunuz. Tekrardan kendi adıma teşekkür ederim.
Bende senin başarılarının devamını dilerim. 16 yaşında bir genç olarak 13 yaşından beri bu konulara ilgi duyman ülkenin geleceği adına umutlandırıyor insanı gerçekten. Yürekten kutluyorum seni❤️
@@nuzaman3137 çok teşekkür ediyorum. inanç ne olursa olsun, önemli olanın iyi ve bilgili bir insan olunması gerektiği kanaatine vardığımdan beri her konuda kendimi geliştirmeye çalışıyorum. umarım ülkeme iyi bir vatandaş, aileme iyi bir evlat olabilirim. tekrardan teşekkürler, sabah sabah mutlu oluverdim.
@@anime-ik6ee akademik başarının önemli olduğunu bildiğimden, ders çalışmayı ihmal etmiyorum. tavsiyen için teşekkür ederim. üniversite sınavı benim için çoğu kilidin anahtarı, hobilerimin, özgürlüğümün, geleceğimin vesaire. hedef koyma yolundayım fakat karar veremiyorum,bu beni çok yoruyor. hedefsizce hedef uğruna koşma gibi sanki çalışmalarım. tavsiyen varsa dinlerim.
İzlediğim ilk videonuz...çok keyifli bir izlemdi...tam da "SODOM'UN 120 GÜNÜ" nü okuya-MA-dığım günlerde karşıma çıktı. Deneysel vahşiliğini felsefi denemesine değil, kişilik problemine yoruyorum. Üst gelir düzeyi, herseye sahip olma, birşeye herhangi bir şeye inançsızlık...ve kötü çocukluk Sade'ın şımarıklığını açıklıyor bence. Video altındaki tüm yorumlar da videonuz kadar keyifli ve kaliteli geldi...Teşekkür ederim ... çokça...
İnsan tuhaf bir yaratık. Hiç uzağa gitmeye gerek yok. Sabahın köründe kalkıp duyduğumuz tek şey, " insanın yaratığı Cehenemi korkunçluğa" tanıklık etmek. Savaş , Kadına çocuğa hayvana, Doğaya tüm canlılara yönelik yönelik soykırım...
Önce, sıradan bir felsefe videosu gibi düşündüm ama 10. dakikadan sonra konu gerçekten düşündürücü hale geldi. Düşündürdüğünüz için teşekkür ederim. Evet dinsizlik kötülüğe de evrilebilir, Ama "iyi" dediğimiz kavram da insanlığın ortak beklentisi/umudu ile oluşturulmuş. İyi dediğimiz şey aslında toplumda ve toplumca esenlikli/mutlu yaşayabilecek bir ortamı sağlamaktır. Bunun için dine ihtiyaç olmadığı gibi başka kabullere de ihtiyaç olmayabilir. Yoksa bu yapılmazsa, kişiler kötülüğü seçmiş ve onu deneyimlemiş olacaktır ve muhtemelen bir süre sonra kötülüğün aslında kendisine de zarar verici hale geldiğini deneyimledikten sonra tekrar iyiliği seçebilecektir. Bunu tekrar tekrar yüzyıllardır deneyimliyoruz ya da birileri deneyimlemiş zaten. Tekrar deneyimlememize ihtiyaç var mı?
@@beautifulllady3275 Bütün yazılandan sadece o kadarını mı anlayabildiniz? Zihinsel olarak üzücü elbet. Elbette dine ihtiyacımın olup olmadığına kendim karar verebiliyorum. Benim için siz mi karar vereceksiniz?
Çok sevgili Pelin, seni kısa vakittir takip ediyorum ama çokca dinliyorum. Övmekle başlayalım: hic takılmadan, ıııı iiiii demeden, ne dediğini bilen olan yayınlar çok kıymetli. Zihni bu kadar açık kadınlarımızın var olması onur verici. 22.YY'dan itibaren bunlar övünülecek şeyler olmayacak ama şimdilik böyle. Anlattığın her şey gerekli ve düşündürücü. O yüzden umarim bu işin ekmeğini hakkıyla yiyebliyorsundur. Ancak yine de bu videodaki konu doğaya aykırı değil ama sosyal insan toplumuna aykırı. O yüzden bu elemanı kınıyore. Sevgiler
Kötülük ve iyilik, ontolojik bir gerçeklik olmayıp değer yargılarıdır. İyi ve kötü arasındaki bu değerlendirmeler, gözlemci ve gözlenen arasındaki ilişki üzerinden ortaya çıkar. İnsanlar, kendi bakış açıları, deneyimleri ve değerlerine göre bir şeyin iyi veya kötü olduğunu yorumlarlar. Bu nedenle, değer yargıları öznel niteliktedir ve ahlaki değerlerin belirlenmesinde gözlemcilerin rolü büyüktür. Tek başına var olan bir nesne ya da durum, değerlendirme yapılmadığında ne iyi ne de kötüdür. Ancak bir gözlemci devreye girdiğinde, değer yargıları ortaya çıkar. Gözlemcinin düşünce tarzı, inançları ve deneyimleri, bir şeyin iyi veya kötü olarak yorumlanmasında etkili olur. Bu durum, ahlaki değerlerin öznel bir karaktere sahip olduğunu gösterir ve öznel ahlakı ortaya çıkarır. Ayrıca, yargının kötülüğün ilk belirtisi olduğunu savunuyorum. Birini yargılamak, değerlendirmek ve sınıflandırmak, kötülüğün ortaya çıkmasına katkıda bulunur. Yargılar, doğası gereği değerlendirme içerir ve bu nedenle kötülüğü teşvik edebilir. İnsanların birinin iyi veya kötü olduğuna dair düşünceleri bile, temelde bir yargı olması nedeniyle kötü olarak kabul ediyorum.Tüm yargılar aslında kötüdür.
Her hangi bir nesneyi, oluşumu gözlemliyorsanız söylediğinizin doğruluk payı var; ışığın davranışı örneğin. Ancak, gözlemlenen şey bir davranış (özellikle insan davranışı) değerlendirmesi ise burada gözlemcinin yargısı ve sırf gözlem yapıyor olması belirleyici olmaz. Elbette onun yargısının da etkisi olabilir veya yaptığı gözlemin her hangi bir ayrıntısı, o davranışın altında yatan etkenlerden birinin açığa çıkmasında yardımcı olabilir. Davranışlarımız kültürel mirasımızdır ve genellikle aynı zaman diliminde çok büyük benzerliklerle bu mirası paylaşırız. İyi, kötü, onur, hatta sevgi, nefret gibi kavramlar zaman içerisinde (buradaki belirleyici unsur her şeyden bağımsız zamanın bizzat kendisi değil elbette) değişen çevresel etkiler (iklim, teknoloji vs) altında içerik olarak değişebilirler, anlamları, etki alanları değişebilir...
Extrem bir narsisizm örneği. Insan olma utancını ve hayatı boyunca biriktirdiği utancı dışarı ekstrem bir şekilde yansıtmış (Tanrı adına utanma, ailesi adına utanma, insanlığından utanma vs vs.)
Sade'nin ahlakla dalga gectigini gosteriyor. Sade, cinseligin bastirildigi yerde siddet olacagini gosteriyor. Dindar yerlerde her zaman savas nalari atilir cunku cinsel baski vardir. De sade, insalarin gun icindeki kibarligin devlet tarafindan yapilan pislikleri sakladigini soyler. De sade en onemli etikcidir bence
Sonunda Marquis De Sade ilgili video geldi. Neredeyse tüm eserlerini ve hakkında yazılan tüm kitapları okumuşumdur. İlginc bir figür, ilginc bir kişilikdir kendisi. Sevilecek türden biri diyilse bile araştırılması hem felsefei, hem psikoloji, hem de edebi yönden önemlidir.
@@cevahir1155 İkinizin de mesajında yazım ve imla hataları var. Türkçe karakter sorunlu harfler kullanımı ise bir facia. İkinizin de kitap okuduğunu sanmıyoruz.
@@Kimseninsesi Ingilizce klavye kullaniyorum dahi insan Mesajinda degil mesajlarinda Okudugunu degil okudugunuzu Cahil cehaletinin farkinda degildir Bu yüzden cahildir Cekilebilirsin
sade'ı hiç okumadım ama anlattığın kadarıyla yorumum: tanrı olmak isteyen kişi doğal olarak tanrıya inanıyordur. sade, bulunduğu statü gereği güçlü (bir nevi yarı tanrı), tanrı olmak isteyen, kafası karışık, ve muhtemelen geçmişte çok sevdiği kişiler tarafından çok kötü şeyler yaşamış bir adam. ve bu çıkış yolu bulamama hissi günden güne içinde yetersizlik, zayıflık, korkaklık, acı, gibi kötü şeyler olarak içinde birikiyor. ve içinde bulunduğu duygu durumunu, başkalarına daha kötü şeyler yapmak (sade bile çok fazla acı çekiyorsa normal insanlar tabiki acı çekebilir ve çekmelidirler. çünkü sade bir tanrı ve her şeyden önemlisi bir burjuva. sade'ın yanında normal insanlar kim ki!), onlara acı çektirmek üzerinden nötralize etmeye çalışan (bunu da olması gereken şeklinde yorumlayan, doğaldır çünkü yaptığı saçmalıkları kafasında rasyonelize etmek zorunda) tipik, ortalama zekaya sahip, şımarık bir burjuva çocuğu. sorun yine her seferinde aynı kapıya çıkıyor maalesef.
Şahane bir video olmuş yine emeginize sağlık, öncelikle kazagınıza bayıldım :) Sonralıkla :), konuyla çok yakından ilgili olan insan saldırganlıgı ve yıkılıcıgı(zalimligi) hakkında Erich Fromm'un yazmış oldugu "İnsandaki yıkıcılıgın kökenleri- şiddet ve saldırganlık üzerine bir inceleme" kitabını kesinlikle tavsiye ederim. Sade kendi içerisinde tutarlı bir düşünce ve yaşayış sistemi oluşturmuş olsa da bunun mantıklı oldugunu söyleyemeyiz bence, her seyden önce sürdürülebilir degil, o zaman hepimiz birbirimizi boğazlayalım öldürelim, insan nesli yok olur, yaşam biter? Fromm kitabında sadist karakterlerin nasıl oluştugunu anlatıyor, benim fikrime göre aşırı kuralsızlık, tüm yasaların üstünde olma, ayrıcalıklı olma hissi insanı insanlıktan çıkaran bir duygu. Bu kadar zenginlik imtiyaz insanın doğasına aykırı bence. Ve annesiyle olan ilişkisini merak ettim, kadın ona hiç sevgi vermemiş mi acaba. Fromm'un iddiası şu, insanın yaşadıgı bu ikilem-nevroz- hayvan doğasıyla insana dönüşme potansiyeli arasında bocalamasından kaynaklanıyor. İnsan artık hayvan olmaya geri dönemez, hayvanlardan daha farklı evrilmiştir, ileriye gitmek yani insanlaşmak zorundadır. Artık içgüdülerinin yerini karakter almıştır. Beynini ve ruhunu geliştirmeye çalışması, yani geriye degil ileriye yönelik hareketlerde bulunması ve insanlaşma yolunda olması en mantıklı kurtuluş yoludur. Ve bence bu çok mantıklı.
Bir bütünün bir parçası…aykırıda olsa…..her insan biraz kötü ve biraz sapıktır…bunu yapan hamur dünyada var…merhamet ve vicdansızlık,akıl ve delilik,birbirine geçmiş karışmış iç rütületimiz…en saf yok..mesele daha doğruyu öğrenmek ve kabul edebilmek..işte bu kaderin olacak,….çok iyiydin filozofum❤️😘😘😘
İyilik ve kötülüğün göreceli hale gelmesi tehlikeli."Kime göre iyi " sorusu da tehlikeli bir soru o halde."Aklı kötü bir etik sistem inşa etmek için kullanmak " benim için anlatımınızın özeti oldu, teşekkürler ❤
Yatak odasında felsefe kitabını okumaya çalışıp 20 sayfadan sonra devam edememiştim. Ahlaksızlığın dibini sıyırıyor evet ama toplumun gerçek yüzünü yansıtmasını seviyorum.
Sade'yi şimdi sizin bu videonuzda anlattığınız kadar tanıdım, daha öncesinde sadece ismen bildiğim biriydi. Gördüğüm kadarıyla Darwin'in doğal seçilime dayalı evrim teorisinin keşfinden önce yaşamış, ve dolayısıyla daha da önemlisi, sosyobiyolojinin 1950'lerdeki gelişiminden çok daha önce. Bunu niye özellikle belirtiyorum, çünkü ahlaka karşı bütün bu anlattığınız çıkarımlarını bi anda artık çürütüyor. Özellikle günümüz orta doğu dinlerinin kendilerie meşru bir zemin yaratma stratejisi olarak çok iyi yaptığı iki şeyden biri; din ve ahlak arasında çok sıkı bir ilişki kurmak. Oysa ki din(tanrı değil) fikri belki en çok 5bin yıllık bir geçmişe sahipken, ahlak insan gibi sosyal hayvan türlerinde milyonlarca yıllık evrimsel bir geçmişe sahip. Doğal seçilimi tarif etmek için kullanılan bazı popüler mottolar malesef yanlış çağrışımlara da sebep oluyor. Örneğin "survival of the fittest". Neredeyse doğal seçilimle eşanlamlı kullanılıyor. Sanki doğada sürekli bir çekişme varmışçasına, kuralsız bir rekabeti çağrıştırıyor. "Survival of the fittest" doğal seçilim'in tek dinamiği olsaydı belki bütün bu çıkarımlar doğru olabilirdi fakat değil, ama ne yazık ki böyle genel bir yanılgı var. Lynn Margulis'in evrime bakış açısını özetleyen bir sözünü hatırlatıyorum; "yaşam dünya'yı savaşarak değil, iş birliğiyle fethetti". Ne yazık ki Türkçeye çevrilmiş galiba sadece bir kitabı var, ama zaten genel olarak türkçe çeviriler kötü ve özensiz, orijinal dilinde okunabilir. Onun yaklaşımı bana göre Darwin'den sonra evrimsel biyolojide ikinci bir aşkınlık seviyesi. O yüzden onun bakış açısını yakalayabilmek için, çalışmalarını tavsiye ediyorum. Ve gene bir diğer popülerleşmiş ifade; Dawkins'in meşhur kitabından "selfish gene" ve bununla birlikte yaşamın körkütük bencilliği inanışı... Dawkins, bu mottolaşan ifadesiyle ilgili savunmasını The Extended Phenotype kitabında yapıyor. Bazen kolayca akılda kalan bu ifadeler yanlış yönlendirici olabiliyor. Son referansım ise Frans de Waal'in Bonobo ve Ateist kitabı olacak. Gene bu kitapta bazı davranışlarımızın kökeninin ne kadar eskiye gidebileceğine dair ipuçları bulabilirsiniz. Bütün bunları yazmamın bir sebebi, ateizmin veya işte tanrı tanımazlığın ahlaksızlıkla bağdaştırılması veya sadece bunun olasılığı beni rahatsız ediyor. Bu videonun altında Sade'ye fizikalist bir cevap çabası olarak bulunsun istiyorum.
Merhabalar harika bir içerik olmuş fakat küçük bir konuya değinmek isterim ben alt yazıları okuyorum, duyamıyorum, bazen bazı videolarda kesiliyor ya da sanırım yabancı kelimelerde değiştiriyor umarım biri kontrol eder ve bizim gibi vatandaşlar için düzeltir . harikasınız ❤
Pragmatist düşünmek zorundayız, aksi halde bizim açımızdan varlığımızın bir önemi, değeri kalmayacaktır. Bir düşünme biçiminin pragmatik açıdan testi çok zor değildir. Soracağımız soru şu "Herkes öyle düşünse, herkes öyle yapsa dünya nasıl bir yer olurdu". İşte bencillik ve kötülüğün istenmeyen, yardımlaşma ve iyiliğin ise daha yaygın olmasının istenmesinin nedeni de bu.. Bu da gayet doğal değil mi :)
aklıma sineklerin tanrısı geldi. insan ve doğa özünde kötü ise ve bu kötülük önkabulüne göre her şey de mübahsa, hangi düzeyde yıkıcı olmayan bir zemin tesis edilebilir? sürekli depremle yaşamak ya da yaşayamamak gibi, herkesin bireysel kötülük kapasitesine göre zemin yeniden sarsılacak.
Ateist, tanrıya inanmamaktır. Tanrıya karşı olan birine Ateist denmez. Ateist olmak için tanrı yerine başka bir doldurucu koymak şart değil. Ayrıca tanrı, ahlâkla özdeş değil. Kavram kargaşası yaşıyor ama iddialı bir video çekiyorsunuz. Bravo.
Marquis de Sade aslında bir ateist değil gibi görünüyor. Kendisini ateist olarak tanımlasa da, doğaya kötücül bir karakter yüklemiş, ve bu karakter yaygın klise doktrini ile uyuşmadığından farkında olmadan kendi teizmini ve tanrısını yaratmış gibi. İlginç bir video, ön kabuldeki küçük bir sapmanın hayat görüşünü ne kadar etkileyebileceğini göstermesi açısından güzel bir konu. Emeğiniz için çok teşekkürler.
Kanalınızı yeni keşfettim başlık çok dikkatimi çekti videonun girişinde gelebilecek olan yorumlara nazaran yaptığınız açıklama çok tatlıydı ve akıcı bir anlatımınızın olması da videoyu pürdikkat dinlemeye sebep oluyor gayet başarılısınız 🌸
İnsanlar, son derece eleştirel bile baksalar kimi açılardan bakıldığı vakit, sade'ın söylediği kadar kötü olabildiklerini görürsünüz. Arasında sevgi bağı oluşturduğu koyunu'nu kendi eliyle kesip ciğerini keyifle yiyebilen bir insan sırf bu hareketini bir başka insan'a yapmıyor diye çok ahlaklı değildir fikrimce. Doğamız gereği etobur canlılarız ve bu arzumuz sevgi bağımız olan bir canlı'nın canını ellerimizle almak konusunda bize bir ahlak temellendirmiyor maalesef. Bence günümüz dünyası çok temel ahlak konusunda uzlaşı içerisinde ama çoğu ahlak dışı davranış da kimi toplumlarda doğru kimisinde ise yanlış olarak kabul edilmektedir! Bu kabuller toplumsal önkabulü oluşturup kültür'leri meydana getirirler. Ortadoğu ve afrika toplumları'nda çocuk yaşta insanlarla evlilik bu sayede normal görünürken, avrupa ve kuzey avrupa gibi medeniyetlerde çok ahlaksız davranış olarak değerlendirilir. O yüzden ahlakı oluşturmak ve ahlaklı toplumu var etmem adına dizayn edilen hukuk sistemleri dahi, insan'lara ceza vererek ehil etmek üzerine bir çözüm geliştirmiştir ki bu da aslında ahlaksız bireye, ahlak'ı; uğrayacağı cezalandırıcı tavır üzerinden anlatmaya çalışmaktır. Ben ideal toplumların ancak, daha aile düzeyinde iken ele alınıp eğitilebilen ve gerek ahlak gerekse hukuk bağlamında aile temelinden yetiştirilegelmiş toplumlar olacağına inanıyorum.
Merhaba Dilara, filozofların ruh ile ilgili görüşlerini paylaşacağin bir video hazirlaman mümkünse merakla izlerim.Ayrıca istisnasız tum videolarını da izliyorum.iyi ki varsın❤🤗
Işte sağ duyu dediğimiz olgu tamda bu, yani bilincimiz ve düşüncelerimiz ,sağ duyu ve denge noktasından uzaklaştığında ,Merguis de Sade, gibi bir Akıl hastasına dönüşüyor düşünür, "malesef bunu bir parça Nihtzce, de görüyoruz.
@@cevahir1155 kastın kötülük yapma arzusu ise, hayır, çünkü doğan bütün insanlar tertemiz doğmuştur, insanı kötü yapan, Cocukluktan kalan Bilinç Altına işlenmiş, büyük travmalardir, Anne, Baba ve bütün Toplum kötülükten ortak derecede sorumludur.
İnsanı doğasına uygun yaşayıp yaşamadığı konusu hayatta ki en önemli konu olabilir. İnsanın evrenin merkezine kendisini koyduğu fikrinden sıyrılıp doğayı gözlemlemesi insana mutlaka bir şeyler katacaktır.Ama bu doğal gözlemleri şu an ki zihin yapımız içinde nereye oturmalı nasıl bir sonuç çıkarmalıyız? İşte bu konu zor.Ama en kötüsi bence bir yandan doğaya uygun yönlerinizi sürdürürken bir yandan da yarattığımız yeni toplumsal düzenle bunları çarpıştırıyoruz.Yani İnsan şu an o nedenle bu kadar fiziksel ve mental sıkıntı yaşamakta kanımca.Yani kendş aklımızda etik ve ahlak bakışımızla doğayı ve ihtiyaçlar konusu farklı bir zemine oturtacaksak en azından bunu daha dengeli yapabilmeliyiz.Aslında videoyu hazırlayan da kendince bir akıl yürütmüş ve doğayı ya da ahlakı tanımlamış oluyor.Herkes bunu yapıyor.Önemlş olan bunu yapacaksak nereye oturtacağımızdır.Her filozof aslında en az bir Haklı eleştri yapmıştır bence topluma dair.Örneğin evlilşk ve tek eşli romantik ilişkiler gerçekten de insanın doğasına uygun gözükmemekte ve belki bir yaşam süren acılara depresyonlara ya da ikircikli durumlara neden olmakta.Haligle Sade bu konuyu farketmiş ama o da zihninşn kendi labiretnlerine dalmış başka şekilde açıklamış.Doğaya dair, İnsana dair inançlara dair her şeyi bilemesek de daha iyi hissettiğimiz bir şekilde yaşamak mümkün mü mümkün .Yani dinlerin inançların fikirlerin ideolojilerin sorgulamasını yaparken ve bize dayattıklsdını görme erdemini yaşarken tepkisel olarak uçlara yönelmek zorunda mıyız? Bence hayır.Kendi şahsi fikrime göre İnsan şu an zaten doğasına uygun yaşamıyor.. Umarım gelişen beynimizi kullanmayı uzaklaşmadan uzaklaşmadan yapabileveğimizi farkederiz.Burada en temel nokta ise SEZGİLER kanınca🙋🏽♂️
Kendisiyle sinema ve toplum dersinde düşlerin efendisi filmiyle tanışmıştım filmin etkileri, hissettirdiklerini hala net bir şekilde hatırlıyorum bu video da sade'i daha iyi anlayabilmek için harika olmuş
Sevgili Dilara Hanım, bu yorumu belki görürsünüz diye bazı videolarınıza yazıyorum. Bu kanalda Aytuğ Akdoğan ile bir sohbetinizi görmek için çok şey verirdim. Belki dikkate alırsınız. ^^
İyilik ve kötülük irade ve bir bilinç ile oluşabilir bence doğa iyi ya da kötü diyemem bilinç sahibi kimseler için geçerli Tanrı kötülüğü iyiliği de insan için tanımlamalar yapar tek fark fark metafiziksel kötülük konusunda insanı uyarması 😊
8:00-10:00 arasını e.m. Cioran şöyle özetliyor; Dinden uzaklaştığında bile insan dine tâbi kalır; bütün çabasıyla tanrı benzerleri yaratır, sonra da benimser bunları ateşlilikle: İçindeki kurgu ihtiyacı, mitoloji ihtiyacı, apaçık gerçeğin ve gülünçlüğün üstesinden gelir.
ben sade'ın skandalları aracılığıyla toplumda yarattığı infial ve yaptığı sükseden dolayı abartıldığını; anlaşılmaz karakteri yüzünden de fikirlerine gereğinden fazla değer atfedildiğini düşünüyorum ancak bu, benim sırf soylu ve zengin olduğu için her cezadan paçayı yırtan tecavüzcülere olan nefretimden kaynaklanan bir objektiflik sorunu da olabilir
Çoğu zaman D harflerini serenay Sarıkaya gibi dili damağa sertçe vurarak çıkarmak için ekstra çaba sarfettiğini düşünüyorum.
10 місяців тому+4
Adamın tek yaptığı, psikolojik sorunlarına kılıf uydurmak. Doğanın umurunda mı senin mutlu ve mutsuz olman. Bir sistem var ve işler kendince. İşleyen sisteme anlam yükleyenler bizleriz. Bir aslanın ceylanı yemesi doğal bir durumdur. Buna "doğa kötücüdür" demek kadar saçma bir yaklaşım olamaz. Kötü olan, hayatını devam ettirmek için canlıların yapmaları gereken şeyleri yapmaları değil, yapmak zorunda olmadıkları halde yapmaktan keyif aldıkları için yaptıkları şeylerden dolayı başkalarına zarar vermeleridir. Karnı tok olan aslanın ceylan yanından geçse umurunda olmaz veya ceylanı avlarken onunla oynayarak bu eyleminden gaddarca keyif almaz. Hayatını devam ettirmek için gerekli olanı, gerekli olduğu şekliyle yapar. Domuz, aç kaldığında dışkısını da yer ama insan aç kaldığı için değil, "nasıl bir manyaklık yapsam da şu aşağılık kitlelerden kendimi ayırıp farklılaştırsam acaba?" diye düşündüğü için dışkı yer. Dolayısıyla, kafayı yemiş ırz düşmanı herifin sorunu felsefi değil, psikolojik bir sorundur. Ağzı laf yaptığı için, "mahkemeden nasıl olur da yırtarım, ne dersem etrafımdan toplamam bu salakça eylemlerime" diye düşünüp, amiyane tabirle felsefe parçalamış. Üzerine uzun uzun düşünülecek bir durum değil yani..
Sade ironinin babasıdır, bütün yaşamı ve eserleri "aklın" eleştirisidir. Sade tek başına okunduğunda tamamen yanlış anlaşılacak bir düşünür, onun eserlerini kendi döneminde ortaya cikmaya başlayan düşüncelerle birlikte incelerseniz aslında eserlerini daha iyi anlarsınız. Özellikle kant eleştirileri eserlerinde cok fazla bulunmaktadır(ayni dönemde yaşadıklarıni unutmayın)
Teşekkürler, sizi yeniden UA-cam’da görmek güzel. Kendi adıma uygulama uygulama gezmekten pek hoşlanmıyorum. Sade’a gelince, onun düpedüz bir psikopat olduğunu düşündüm. Onlar normal insanlar için iyi olarak kabul edilen şeyleri hissedemezler. İnsanı etki altına alan şehvetle isimlendirebileceğimiz şeyleri hissedebilirler. Bu yüzden onun düşünce sistemine felsefe demek ne kadar doğru olur bilemedim. Doğadaki yıkım, (entropi) zamanın ileri akan yönünü gösterir. Ölüyü ve diriyi aynı karede görüp öldürene ceza veren hukuk anlayışı ise zamanın genişleyen yanını gösterir. Tarihten bugüne felsefenin ve bir çok disiplinin yöneldiği daha iyi bir dünya beklentisi ise yükselen zaman boyutunu gösterir. Yükselen zaman boyutuna göre entropiyi geri çevirmek de mümkündür. Doğanın acımasız bir yıkıcı olduğu hiçbir bilinç seviyesinde doğrulanamaz.
Çok güzel bir paylaşımdı. Teşekkür ederiz. Bir sorum olacak cevaplayabilirseniz çok memnun olurum. Bir tür olarak insan doğaya üstün geldi. Ayrıca aşırı bencillik ve güç farkından dolayı sanki kendi içinde başka türler oluşturdu. Dolayısıyla kendi türünün devamı için, değil dayanışma, birbirleri içinde sınıfsal,kültürel,sosyal gruplaşmalarla kendi türüne düşman oldu. Aslında doğada görmediğimiz yeni bir tür olduk .peki bu ilerde nasıl bir ahlak felsefesine sebep olacak? Doğadaki bütün canlı türleri içinde kendi türünden olana bu kadar katı, vahşi ve acımasız davranan insandan başka bir canlı türü var mı sizce? Ve sade gibi ve hatta ondan çok daha kötüleriniin yaşadığı güç sarhoşu olmuş bu kişileri durdurabilecek bir akıl var mı sizce insanlıkta.
Kendi adıyla anılan sadist davranışlarının başkalarına verdiği acıyı, mazoşist olarak kendinde deneseydi belki farklı bir felsefi düşünce metodu geliştirirdi.
Okuması çok zor kitaplar önce sodomun 120 gününü denedim çok çartı sonra julietteyi %80ini okudum ama beni çarpan justine oldu. Doğru yaşayan bir insanın başına felaket üstüne felaket gelmesi hayat felsefeyle bağdaşmadı. Tekrar okumaya cesaret bulursam belki tekrar dönerim. Zor kitaplar
Ben yardım ederken hayvanlara bitkilere iyilik yaparken mutlu oluyorum tatmin oluyorum kötülükten nefret ediyorum asla kötü birşey yaptığımda yapmak zorunda olduğumda mutlu olmuyorum bu adam kendi nasıl hiss ediyorsa herkeside öyle bilmiş.evet herşey kötülük üzerine kurulmuş o yüzden bu dünyayı hiç sevmedim sevememde ama ben kötülük üzerine kurulması hayvanları severkek ağaçlara bakarken bitki yetiştirirken iylik görürken mutlu oluyorum
21.30’da Sade’ın sözüne baktığımızda aslında “evrensel ahlak” açısından kötü bir şey yaptığının ve bunun çevresine zarar verdiğinin farkında olduğunu söyleyebilir miyiz? Doğanın iyi olduğunu savunmuyor aslında doğanın acımasız olduğunu ve yozlaşmamak için doğa kanunlarına uyarak yaşamak gerektiğini söylüyor gibi düşündüm, tiksinerek öykünmek sözü üzerine.
Dilara büyüdükçe olgunlaştıkça güzelleşiyosun ilk defa seni çekici ve güzel buldum. ayrıca eskiden jest ve mimiklerini odaklanmama engel bulurdum, artık hiç rahatsız etmiyorlar aksine renk katıyorlar. :) iyi ki varsın.
Peki sosyal normların/utilitarist değerlerin, insandaki hayvani yöne aykırı davranabilir hale gelmesi de evrimleşen insan doğasının bir parçası haline gelmemiş midir?
@@hakanefepekeroglu9338Biyolojik olarak değil manevî anlamde hayvanlıktan bahsediyor. İnsanı diğer canlılardan ayıran temel erdemler ve akıl var. Bunlar olmazsa insanın doğada karnını doyurmak için içgüdülerine göre yaşayan bir canlıdan farkı kalmaz.
@@hakanefepekeroglu9338 evet o kadar geliştik dünyadan çıkan ilk canlı ırkı, matematiği keşfeden ilk canlı ırkı en sonunda teknolojiyi bu noktaya getiren yine insan ırkı o kadar gelişmemiş olsaydık ne bu videoyu izliyor olurdun ne de okuyor olurdun
Juliette kitabını bekliyoruz basılsın. Acaba İthaki yayınları tekrar basacak mı şu eserini.Erdemin Felaketlerini yazıp devamında Erdemsizliğe Övgü yazması da çok enteresan.Bu bağlamda şiddet ve haz bile felsefik olarak kişiyi tanrısallaştırıyor 😅.
Evliliğin doğa dışı ve insan doğasına aykırı yozlaştırılmış fikirler olup din ve ahlak kuralları sebebiyle insanlığın önüne sunulduğu fikrine katılıyorum.
Öncelikle,dikkatimi çeken,Sade,kendi pisişik durumunun farkındaymış. Akademik bilgi ve birikimlerini,Kendisindeki Takıntıları ve kötüyü iyice uyandırarak, empati duyarak,(kendi patalojik halini) kötüyü analiz ederek,(bir haz ile) karanlığı ifşa etmiş .
Ben de doğanın bizim tabirimizle kötü olduğunu ve iyilik kötülük kavramlarının insan icadı olduğunu düşünüyorum.Ama şuna da inanıyorum ki ister ilahi bir kudret yaratmış olsun iyilik ve kötülük kavramlarını ister insanoğlu kimin yarattığından vbağımsız olarak bunlar değerli kavramlardır ve değerlerinden bir eksilme olmaz
merhaba onca soru varken size bunu sormak saçma ama gözlüğünüz marka ve modeli nedir acaba uzun zamandır her videonuzu izlediğimde bayılıyorum ama bir türlü soramadım :) paylaşırsanız çok memnun olurum :)
Marques De Sade küçük yaşta babasının ve amcasının sapkınlıklarına şahit bir çocukluğa sahip. Bu sapkınlıklara ve kendisine de gösterilen şiddete sesini çıkaramayan annesine günden güne nefret duymuş ve giderek babasına benzemeye başlamıştır. Kadınlara olan nefretinin ve onlara acı vererek haz alma dürtüsünün de doğa "ana" yı kötücül bir Tanrı olarak alhılamasının da temelinde bu kötü cocukluk oldugunu düşünüyorum. Video için cok teşekkür ederim. Yine oldukça bilgilendirici ve aydınlatıcıydı.
Bilinç Altı herşeydir, Çocuk isteyenler, dünyaya getirdikleri çocuğun bilinç altını zehirleyip, mahvedecekse, asla o çocuğu dunyaya getirmemeli,
Aslında felsefi bir karakterden çok psisolojik bir vaka olarak incelenmeli
Babası ve amcasının kendi aralarında mı sapkınlıkları varmış? Yoksa başka kişilerle? 😱
Hazlarının veya idlerinin önüne geçecek bir Süperego oluşmamış.
Çocukluk, şüphesiz bir eğilim sebebidir ancak her şey değildir. En önemli belirleyici karakter ve genetiktir.
Marquis de Sade'yi anlatan 2000 yılı "Düşlerin Efendisi " filmi müthiş güzeldir... İzlemeyen varsa tavsiye ederim..
AKIL HASTANESİNDEYKEN ITIRLI BAHÇE KİTABINI BİRİ GETİRMİŞTİ.... AYVAYI YEDİRTTİLER BANA ...COĞRAFYA KADERDİRİ TAM YAŞADIM DI BE YA .... DEMEK .... BELKİM...
@@mehmettal4190 neydi konusu hacı
Kesinlikle👍
Cioran ın doğmuş olmanın sakıncası kitabı beni çok yormustu 20 yaşımda okumuştum. Sade, bana Freud un acı - haz yaklaşma kaçınma prensibinde bir şekilde çocukluk travmaları nedeniyle karmaşa yaşadığını düşündürdü ve pek etkilenmedim. Kendisinin klinik bir vaka olma olasılığı yüksek
@@tvfinans Bencede Marquis klinik vaka... Düşlerin efendisi filminde, papazın iç dünyasındaki savaşı beni çok etkilemişti. İd ve süperegonun çatışması.. İlkel benliğimiz bizi ne kadar yönlendiriyor veya biz buna ne kadar izin veriyoruz?
Bu muazzam video için teşekkürler. Türkçenizin akıcılığı ve anlatımınızın zenginliği tebrik edilesi. Çoğu videoda yaptığım gibi bu videoyu da not alarak izledim.
bir de yegâne kelimesini duzgun soyleyebilseydi ne iyi olacakti , hic kusur bulunamayacakti...odevi yuz kere yegâne demek olmali ...
@@seldamirgi2390 selda eleştirmek için eleştirmek tam olarak bu. Bi hayat edin kendine insanların ufak yanlışlarını aramak yerine.
Sodom'un 120 Günü kitabını okudum, uzun bir kitaptı ve bitirdim. Bitirmemin nedeni kitabın sürükleyiciliğinden değil. Sade'nin bakış açısına biraz da olsa yakınlaşıp, onun penceresinden bakmaya çalıştığım için. Videolarınızı çok seviyor ve destekliyorum. Gördüğüm an abone oluverdim hemen. Başarılarınızın devamını dilerim. 16 yaşındayım ve 13 yaşımdan beri araştırmayı en çok da felsefeyi feci ilgi çekici buluyorum. Din felsefesi ve Varlık felsefesi benim için apayrıdır. Siz de bana çok şey katıyorsunuz. Tekrardan kendi adıma teşekkür ederim.
Bende senin başarılarının devamını dilerim. 16 yaşında bir genç olarak 13 yaşından beri bu konulara ilgi duyman ülkenin geleceği adına umutlandırıyor insanı gerçekten. Yürekten kutluyorum seni❤️
Salo yada sadonun 120 günü adlı film var. İğrenç ötesi..
@@nuzaman3137 çok teşekkür ediyorum. inanç ne olursa olsun, önemli olanın iyi ve bilgili bir insan olunması gerektiği kanaatine vardığımdan beri her konuda kendimi geliştirmeye çalışıyorum. umarım ülkeme iyi bir vatandaş, aileme iyi bir evlat olabilirim. tekrardan teşekkürler, sabah sabah mutlu oluverdim.
Lütfen hep böyle kal özelikle üniversite sınavına hazılanırken çok dikkat et.
Şimdi 21 yaşımdayım ve nasıl eski meraklı halime dönerim bilmiyorum.
@@anime-ik6ee akademik başarının önemli olduğunu bildiğimden, ders çalışmayı ihmal etmiyorum. tavsiyen için teşekkür ederim. üniversite sınavı benim için çoğu kilidin anahtarı, hobilerimin, özgürlüğümün, geleceğimin vesaire. hedef koyma yolundayım fakat karar veremiyorum,bu beni çok yoruyor. hedefsizce hedef uğruna koşma gibi sanki çalışmalarım. tavsiyen varsa dinlerim.
İzlediğim ilk videonuz...çok keyifli bir izlemdi...tam da "SODOM'UN 120 GÜNÜ" nü okuya-MA-dığım günlerde karşıma çıktı. Deneysel vahşiliğini felsefi denemesine değil, kişilik problemine yoruyorum. Üst gelir düzeyi, herseye sahip olma, birşeye herhangi bir şeye inançsızlık...ve kötü çocukluk Sade'ın şımarıklığını açıklıyor bence. Video altındaki tüm yorumlar da videonuz kadar keyifli ve kaliteli geldi...Teşekkür ederim ... çokça...
Ben de filmini izleyemedim,kaldıramadım.
İnsan tuhaf bir yaratık.
Hiç uzağa gitmeye gerek yok.
Sabahın köründe kalkıp duyduğumuz tek şey, " insanın yaratığı Cehenemi korkunçluğa" tanıklık etmek.
Savaş , Kadına çocuğa hayvana, Doğaya tüm canlılara yönelik yönelik soykırım...
Teşekkürler.
Önce, sıradan bir felsefe videosu gibi düşündüm ama 10. dakikadan sonra konu gerçekten düşündürücü hale geldi. Düşündürdüğünüz için teşekkür ederim.
Evet dinsizlik kötülüğe de evrilebilir, Ama "iyi" dediğimiz kavram da insanlığın ortak beklentisi/umudu ile oluşturulmuş. İyi dediğimiz şey aslında toplumda ve toplumca esenlikli/mutlu yaşayabilecek bir ortamı sağlamaktır. Bunun için dine ihtiyaç olmadığı gibi başka kabullere de ihtiyaç olmayabilir. Yoksa bu yapılmazsa, kişiler kötülüğü seçmiş ve onu deneyimlemiş olacaktır ve muhtemelen bir süre sonra kötülüğün aslında kendisine de zarar verici hale geldiğini deneyimledikten sonra tekrar iyiliği seçebilecektir. Bunu tekrar tekrar yüzyıllardır deneyimliyoruz ya da birileri deneyimlemiş zaten. Tekrar deneyimlememize ihtiyaç var mı?
siz mi karar veriyorsunuz dine ihtiyac olmadigini?
😂
@@beautifulllady3275 Bütün yazılandan sadece o kadarını mı anlayabildiniz?
Zihinsel olarak üzücü elbet.
Elbette dine ihtiyacımın olup olmadığına kendim karar verebiliyorum. Benim için siz mi karar vereceksiniz?
Bu kararı verirken neyi ölçüt alıyosunuz.
Çok sevgili Pelin, seni kısa vakittir takip ediyorum ama çokca dinliyorum. Övmekle başlayalım: hic takılmadan, ıııı iiiii demeden, ne dediğini bilen olan yayınlar çok kıymetli. Zihni bu kadar açık kadınlarımızın var olması onur verici. 22.YY'dan itibaren bunlar övünülecek şeyler olmayacak ama şimdilik böyle. Anlattığın her şey gerekli ve düşündürücü. O yüzden umarim bu işin ekmeğini hakkıyla yiyebliyorsundur. Ancak yine de bu videodaki konu doğaya aykırı değil ama sosyal insan toplumuna aykırı. O yüzden bu elemanı kınıyore. Sevgiler
Kötülük ve iyilik, ontolojik bir gerçeklik olmayıp değer yargılarıdır. İyi ve kötü arasındaki bu değerlendirmeler, gözlemci ve gözlenen arasındaki ilişki üzerinden ortaya çıkar. İnsanlar, kendi bakış açıları, deneyimleri ve değerlerine göre bir şeyin iyi veya kötü olduğunu yorumlarlar. Bu nedenle, değer yargıları öznel niteliktedir ve ahlaki değerlerin belirlenmesinde gözlemcilerin rolü büyüktür.
Tek başına var olan bir nesne ya da durum, değerlendirme yapılmadığında ne iyi ne de kötüdür. Ancak bir gözlemci devreye girdiğinde, değer yargıları ortaya çıkar. Gözlemcinin düşünce tarzı, inançları ve deneyimleri, bir şeyin iyi veya kötü olarak yorumlanmasında etkili olur. Bu durum, ahlaki değerlerin öznel bir karaktere sahip olduğunu gösterir ve öznel ahlakı ortaya çıkarır.
Ayrıca, yargının kötülüğün ilk belirtisi olduğunu savunuyorum. Birini yargılamak, değerlendirmek ve sınıflandırmak, kötülüğün ortaya çıkmasına katkıda bulunur. Yargılar, doğası gereği değerlendirme içerir ve bu nedenle kötülüğü teşvik edebilir. İnsanların birinin iyi veya kötü olduğuna dair düşünceleri bile, temelde bir yargı olması nedeniyle kötü olarak kabul ediyorum.Tüm yargılar aslında kötüdür.
Üzme ablamı gadası ..... daha Oblomov'u anlatacak.
Her hangi bir nesneyi, oluşumu gözlemliyorsanız söylediğinizin doğruluk payı var; ışığın davranışı örneğin. Ancak, gözlemlenen şey bir davranış (özellikle insan davranışı) değerlendirmesi ise burada gözlemcinin yargısı ve sırf gözlem yapıyor olması belirleyici olmaz. Elbette onun yargısının da etkisi olabilir veya yaptığı gözlemin her hangi bir ayrıntısı, o davranışın altında yatan etkenlerden birinin açığa çıkmasında yardımcı olabilir. Davranışlarımız kültürel mirasımızdır ve genellikle aynı zaman diliminde çok büyük benzerliklerle bu mirası paylaşırız. İyi, kötü, onur, hatta sevgi, nefret gibi kavramlar zaman içerisinde (buradaki belirleyici unsur her şeyden bağımsız zamanın bizzat kendisi değil elbette) değişen çevresel etkiler (iklim, teknoloji vs) altında içerik olarak değişebilirler, anlamları, etki alanları değişebilir...
Bu hafta,Yatak Odasında Felsefe kitabını okuyup bu adamın derdi ne diye düşünmüştüm :) video tam zamanında geldi
kafa patlatan bi kitaptı ben de onun üzerine geldim
Müthiş bir çalışma! Sizi Kutlarım👌🌹
Her videonuz, içimize derince bir kazı yapmamıza neden oluyor, Sağolun🍀
Extrem bir narsisizm örneği. Insan olma utancını ve hayatı boyunca biriktirdiği utancı dışarı ekstrem bir şekilde yansıtmış (Tanrı adına utanma, ailesi adına utanma, insanlığından utanma vs vs.)
Belki... ama daha cok hirs gibi sanki
@@cevahir1155 o hirs bence daha çok öc alma hissi gibi bana kalırsa
@@yasingunes8719tanrıya olan nefretinin dürtüsü de diyebilir miyiz
Sade'nin ahlakla dalga gectigini gosteriyor.
Sade, cinseligin bastirildigi yerde siddet olacagini gosteriyor.
Dindar yerlerde her zaman savas nalari atilir cunku cinsel baski vardir.
De sade, insalarin gun icindeki kibarligin devlet tarafindan yapilan pislikleri sakladigini soyler.
De sade en onemli etikcidir bence
Tanrıya karşı söylev'i enfes ve net bir eserdir. Kendi kimliğinden bağımsız, haklıdır...
Sonunda Marquis De Sade ilgili video geldi. Neredeyse tüm eserlerini ve hakkında yazılan tüm kitapları okumuşumdur. İlginc bir figür, ilginc bir kişilikdir kendisi. Sevilecek türden biri diyilse bile araştırılması hem felsefei, hem psikoloji, hem de edebi yönden önemlidir.
Yazimin hatalarla dolu. Kitap okudugunu sanmiyorum.
@@cevahir1155yazar değildir
@@cevahir1155 İkinizin de mesajında yazım ve imla hataları var. Türkçe karakter sorunlu harfler kullanımı ise bir facia. İkinizin de kitap okuduğunu sanmıyoruz.
😂
@@Kimseninsesi
Ingilizce klavye kullaniyorum dahi insan
Mesajinda degil mesajlarinda
Okudugunu degil okudugunuzu
Cahil cehaletinin farkinda degildir
Bu yüzden cahildir
Cekilebilirsin
Çok aydınlatıcı bir video olmuş. Kant'ın cümlesi de son nokta gibi bütün videoyu tamamladı. Emeğinize sağlık.
sade'ı hiç okumadım ama anlattığın kadarıyla yorumum:
tanrı olmak isteyen kişi doğal olarak tanrıya inanıyordur. sade, bulunduğu statü gereği güçlü (bir nevi yarı tanrı), tanrı olmak isteyen, kafası karışık, ve muhtemelen geçmişte çok sevdiği kişiler tarafından çok kötü şeyler yaşamış bir adam. ve bu çıkış yolu bulamama hissi günden güne içinde yetersizlik, zayıflık, korkaklık, acı, gibi kötü şeyler olarak içinde birikiyor. ve içinde bulunduğu duygu durumunu, başkalarına daha kötü şeyler yapmak (sade bile çok fazla acı çekiyorsa normal insanlar tabiki acı çekebilir ve çekmelidirler. çünkü sade bir tanrı ve her şeyden önemlisi bir burjuva. sade'ın yanında normal insanlar kim ki!), onlara acı çektirmek üzerinden nötralize etmeye çalışan (bunu da olması gereken şeklinde yorumlayan, doğaldır çünkü yaptığı saçmalıkları kafasında rasyonelize etmek zorunda) tipik, ortalama zekaya sahip, şımarık bir burjuva çocuğu. sorun yine her seferinde aynı kapıya çıkıyor maalesef.
Ne kadar da benimsenmiiş,ne kadar da öforik bir anlatım.. teşekkür ve tebrik ediyorum 😊
Şahane bir video olmuş yine emeginize sağlık, öncelikle kazagınıza bayıldım :) Sonralıkla :), konuyla çok yakından ilgili olan insan saldırganlıgı ve yıkılıcıgı(zalimligi) hakkında Erich Fromm'un yazmış oldugu "İnsandaki yıkıcılıgın kökenleri- şiddet ve saldırganlık üzerine bir inceleme" kitabını kesinlikle tavsiye ederim. Sade kendi içerisinde tutarlı bir düşünce ve yaşayış sistemi oluşturmuş olsa da bunun mantıklı oldugunu söyleyemeyiz bence, her seyden önce sürdürülebilir degil, o zaman hepimiz birbirimizi boğazlayalım öldürelim, insan nesli yok olur, yaşam biter? Fromm kitabında sadist karakterlerin nasıl oluştugunu anlatıyor, benim fikrime göre aşırı kuralsızlık, tüm yasaların üstünde olma, ayrıcalıklı olma hissi insanı insanlıktan çıkaran bir duygu. Bu kadar zenginlik imtiyaz insanın doğasına aykırı bence. Ve annesiyle olan ilişkisini merak ettim, kadın ona hiç sevgi vermemiş mi acaba. Fromm'un iddiası şu, insanın yaşadıgı bu ikilem-nevroz- hayvan doğasıyla insana dönüşme potansiyeli arasında bocalamasından kaynaklanıyor. İnsan artık hayvan olmaya geri dönemez, hayvanlardan daha farklı evrilmiştir, ileriye gitmek yani insanlaşmak zorundadır. Artık içgüdülerinin yerini karakter almıştır. Beynini ve ruhunu geliştirmeye çalışması, yani geriye degil ileriye yönelik hareketlerde bulunması ve insanlaşma yolunda olması en mantıklı kurtuluş yoludur. Ve bence bu çok mantıklı.
Peki barış için Marx'ın teorilerine ne dersin? O adalet ve maddelerin karşilanması gerektiğini ve bu sayede öfkenin yok olabileceğini söyler.
Bir bütünün bir parçası…aykırıda olsa…..her insan biraz kötü ve biraz sapıktır…bunu yapan hamur dünyada var…merhamet ve vicdansızlık,akıl ve delilik,birbirine geçmiş karışmış iç rütületimiz…en saf yok..mesele daha doğruyu öğrenmek ve kabul edebilmek..işte bu kaderin olacak,….çok iyiydin filozofum❤️😘😘😘
İyilik ve kötülüğün göreceli hale gelmesi tehlikeli."Kime göre iyi " sorusu da tehlikeli bir soru o halde."Aklı kötü bir etik sistem inşa etmek için kullanmak " benim için anlatımınızın özeti oldu, teşekkürler ❤
Yatak odasında felsefe kitabını okumaya çalışıp 20 sayfadan sonra devam edememiştim. Ahlaksızlığın dibini sıyırıyor evet ama toplumun gerçek yüzünü yansıtmasını seviyorum.
Sade'yi şimdi sizin bu videonuzda anlattığınız kadar tanıdım, daha öncesinde sadece ismen bildiğim biriydi. Gördüğüm kadarıyla Darwin'in doğal seçilime dayalı evrim teorisinin keşfinden önce yaşamış, ve dolayısıyla daha da önemlisi, sosyobiyolojinin 1950'lerdeki gelişiminden çok daha önce. Bunu niye özellikle belirtiyorum, çünkü ahlaka karşı bütün bu anlattığınız çıkarımlarını bi anda artık çürütüyor.
Özellikle günümüz orta doğu dinlerinin kendilerie meşru bir zemin yaratma stratejisi olarak çok iyi yaptığı iki şeyden biri; din ve ahlak arasında çok sıkı bir ilişki kurmak. Oysa ki din(tanrı değil) fikri belki en çok 5bin yıllık bir geçmişe sahipken, ahlak insan gibi sosyal hayvan türlerinde milyonlarca yıllık evrimsel bir geçmişe sahip.
Doğal seçilimi tarif etmek için kullanılan bazı popüler mottolar malesef yanlış çağrışımlara da sebep oluyor. Örneğin "survival of the fittest". Neredeyse doğal seçilimle eşanlamlı kullanılıyor. Sanki doğada sürekli bir çekişme varmışçasına, kuralsız bir rekabeti çağrıştırıyor. "Survival of the fittest" doğal seçilim'in tek dinamiği olsaydı belki bütün bu çıkarımlar doğru olabilirdi fakat değil, ama ne yazık ki böyle genel bir yanılgı var. Lynn Margulis'in evrime bakış açısını özetleyen bir sözünü hatırlatıyorum; "yaşam dünya'yı savaşarak değil, iş birliğiyle fethetti". Ne yazık ki Türkçeye çevrilmiş galiba sadece bir kitabı var, ama zaten genel olarak türkçe çeviriler kötü ve özensiz, orijinal dilinde okunabilir. Onun yaklaşımı bana göre Darwin'den sonra evrimsel biyolojide ikinci bir aşkınlık seviyesi. O yüzden onun bakış açısını yakalayabilmek için, çalışmalarını tavsiye ediyorum.
Ve gene bir diğer popülerleşmiş ifade; Dawkins'in meşhur kitabından "selfish gene" ve bununla birlikte yaşamın körkütük bencilliği inanışı... Dawkins, bu mottolaşan ifadesiyle ilgili savunmasını The Extended Phenotype kitabında yapıyor. Bazen kolayca akılda kalan bu ifadeler yanlış yönlendirici olabiliyor.
Son referansım ise Frans de Waal'in Bonobo ve Ateist kitabı olacak. Gene bu kitapta bazı davranışlarımızın kökeninin ne kadar eskiye gidebileceğine dair ipuçları bulabilirsiniz.
Bütün bunları yazmamın bir sebebi, ateizmin veya işte tanrı tanımazlığın ahlaksızlıkla bağdaştırılması veya sadece bunun olasılığı beni rahatsız ediyor. Bu videonun altında Sade'ye fizikalist bir cevap çabası olarak bulunsun istiyorum.
Farklı bir seviyedesin Dilara 😊.
Zdzislaw Beksinski eserlerini kullanmanız çok güzel bir detay olmuş.
Merhabalar harika bir içerik olmuş fakat küçük bir konuya değinmek isterim ben alt yazıları okuyorum, duyamıyorum, bazen bazı videolarda kesiliyor ya da sanırım yabancı kelimelerde değiştiriyor umarım biri kontrol eder ve bizim gibi vatandaşlar için düzeltir . harikasınız ❤
Pragmatist düşünmek zorundayız, aksi halde bizim açımızdan varlığımızın bir önemi, değeri kalmayacaktır. Bir düşünme biçiminin pragmatik açıdan testi çok zor değildir. Soracağımız soru şu "Herkes öyle düşünse, herkes öyle yapsa dünya nasıl bir yer olurdu". İşte bencillik ve kötülüğün istenmeyen, yardımlaşma ve iyiliğin ise daha yaygın olmasının istenmesinin nedeni de bu.. Bu da gayet doğal değil mi :)
Sade yle ilgili pek dogru durust video bulunmuyordu en azindan ben bulamiyordum UA-cam'ta çok teşekkürler bu video icinn
Yine şahane bir video olmuş. Beni düşündürdü. Farklı bir bakış kazandırdı ❤
aklıma sineklerin tanrısı geldi. insan ve doğa özünde kötü ise ve bu kötülük önkabulüne göre her şey de mübahsa, hangi düzeyde yıkıcı olmayan bir zemin tesis edilebilir? sürekli depremle yaşamak ya da yaşayamamak gibi, herkesin bireysel kötülük kapasitesine göre zemin yeniden sarsılacak.
Seni dinlemek huzur veriyor huzur 🙏🧿⚘❤🌷🧿🌞🙏🦅
Gözlüğünü değiştirmişsin bu konuda tebrik ediyorum her zaman söylediğim bir söz değişmeyen tek şey değişimdir.😉
İlginç bir kişi. Bugün de yeni birşey öğrendik.
Ateist, tanrıya inanmamaktır. Tanrıya karşı olan birine Ateist denmez.
Ateist olmak için tanrı yerine başka bir doldurucu koymak şart değil.
Ayrıca tanrı, ahlâkla özdeş değil.
Kavram kargaşası yaşıyor ama iddialı bir video çekiyorsunuz. Bravo.
Emeğinize sağlık, harika bir video olmuş.
Marquis de Sade aslında bir ateist değil gibi görünüyor. Kendisini ateist olarak tanımlasa da, doğaya kötücül bir karakter yüklemiş, ve bu karakter yaygın klise doktrini ile uyuşmadığından farkında olmadan kendi teizmini ve tanrısını yaratmış gibi. İlginç bir video, ön kabuldeki küçük bir sapmanın hayat görüşünü ne kadar etkileyebileceğini göstermesi açısından güzel bir konu. Emeğiniz için çok teşekkürler.
Vay be sadist kelimesinin buradan geldiğini bilmiyordum.
sadenin kitaplarını okurken ateşim çıkıp hastalanmıştım. korkutucu cezbedici çok enteresan. cesaretti benim için okuyabilmek.
Pelin hanım, Marques De Sade'i merak etmiştim. Siz sürekli kendi fikirlerinizi aktardınız.
❤❤❤ Çok güzel bir anlatım/Videoydu.Teşekkürler.
Uzun zamandır merak ettiğim ve araştırdığım bir zamana denk gelmesi ayrıca anlamlı oldu. Emeginize saglik Dilara hanim 😊
Ahh cocukluk ne önemlisin. Geri kalan hayatimizi o kisa cocukluk sekillendiriyor.
Kanalınızı yeni keşfettim başlık çok dikkatimi çekti videonun girişinde gelebilecek olan yorumlara nazaran yaptığınız açıklama çok tatlıydı ve akıcı bir anlatımınızın olması da videoyu pürdikkat dinlemeye sebep oluyor gayet başarılısınız 🌸
Ateizm'in en saf ve samimi halini yaşamaya çalışmış. Hem Tanrı'yı reddedip hem de "vicdan" diyip durmamış. Bravo.
İnsanlar, son derece eleştirel bile baksalar kimi açılardan bakıldığı vakit, sade'ın söylediği kadar kötü olabildiklerini görürsünüz. Arasında sevgi bağı oluşturduğu koyunu'nu kendi eliyle kesip ciğerini keyifle yiyebilen bir insan sırf bu hareketini bir başka insan'a yapmıyor diye çok ahlaklı değildir fikrimce. Doğamız gereği etobur canlılarız ve bu arzumuz sevgi bağımız olan bir canlı'nın canını ellerimizle almak konusunda bize bir ahlak temellendirmiyor maalesef. Bence günümüz dünyası çok temel ahlak konusunda uzlaşı içerisinde ama çoğu ahlak dışı davranış da kimi toplumlarda doğru kimisinde ise yanlış olarak kabul edilmektedir! Bu kabuller toplumsal önkabulü oluşturup kültür'leri meydana getirirler. Ortadoğu ve afrika toplumları'nda çocuk yaşta insanlarla evlilik bu sayede normal görünürken, avrupa ve kuzey avrupa gibi medeniyetlerde çok ahlaksız davranış olarak değerlendirilir. O yüzden ahlakı oluşturmak ve ahlaklı toplumu var etmem adına dizayn edilen hukuk sistemleri dahi, insan'lara ceza vererek ehil etmek üzerine bir çözüm geliştirmiştir ki bu da aslında ahlaksız bireye, ahlak'ı; uğrayacağı cezalandırıcı tavır üzerinden anlatmaya çalışmaktır. Ben ideal toplumların ancak, daha aile düzeyinde iken ele alınıp eğitilebilen ve gerek ahlak gerekse hukuk bağlamında aile temelinden yetiştirilegelmiş toplumlar olacağına inanıyorum.
Merhaba Dilara, filozofların ruh ile ilgili görüşlerini paylaşacağin bir video hazirlaman mümkünse merakla izlerim.Ayrıca istisnasız tum videolarını da izliyorum.iyi ki varsın❤🤗
Sağlam bir konu, çok sağlam bir anlatım. Harika.
Işte sağ duyu dediğimiz olgu tamda bu, yani bilincimiz ve düşüncelerimiz ,sağ duyu ve denge noktasından uzaklaştığında ,Merguis de Sade, gibi bir Akıl hastasına dönüşüyor düşünür, "malesef bunu bir parça Nihtzce, de görüyoruz.
O bilinc ve düsünce herkeste var diyosun yani
@@cevahir1155 kastın kötülük yapma arzusu ise, hayır, çünkü doğan bütün insanlar tertemiz doğmuştur, insanı kötü yapan, Cocukluktan kalan Bilinç Altına işlenmiş, büyük travmalardir, Anne, Baba ve bütün Toplum kötülükten ortak derecede sorumludur.
Dilara , Spotify da , podcast ler çok kısa , ben seni saatlerce dinlemek istiyorum, sen UA-cam a devam et hep , seviyorum seni
İnsanı doğasına uygun yaşayıp yaşamadığı konusu hayatta ki en önemli konu olabilir. İnsanın evrenin merkezine kendisini koyduğu fikrinden sıyrılıp doğayı gözlemlemesi insana mutlaka bir şeyler katacaktır.Ama bu doğal gözlemleri şu an ki zihin yapımız içinde nereye oturmalı nasıl bir sonuç çıkarmalıyız? İşte bu konu zor.Ama en kötüsi bence bir yandan doğaya uygun yönlerinizi sürdürürken bir yandan da yarattığımız yeni toplumsal düzenle bunları çarpıştırıyoruz.Yani İnsan şu an o nedenle bu kadar fiziksel ve mental sıkıntı yaşamakta kanımca.Yani kendş aklımızda etik ve ahlak bakışımızla doğayı ve ihtiyaçlar konusu farklı bir zemine oturtacaksak en azından bunu daha dengeli yapabilmeliyiz.Aslında videoyu hazırlayan da kendince bir akıl yürütmüş ve doğayı ya da ahlakı tanımlamış oluyor.Herkes bunu yapıyor.Önemlş olan bunu yapacaksak nereye oturtacağımızdır.Her filozof aslında en az bir Haklı eleştri yapmıştır bence topluma dair.Örneğin evlilşk ve tek eşli romantik ilişkiler gerçekten de insanın doğasına uygun gözükmemekte ve belki bir yaşam süren acılara depresyonlara ya da ikircikli durumlara neden olmakta.Haligle Sade bu konuyu farketmiş ama o da zihninşn kendi labiretnlerine dalmış başka şekilde açıklamış.Doğaya dair, İnsana dair inançlara dair her şeyi bilemesek de daha iyi hissettiğimiz bir şekilde yaşamak mümkün mü mümkün .Yani dinlerin inançların fikirlerin ideolojilerin sorgulamasını yaparken ve bize dayattıklsdını görme erdemini yaşarken tepkisel olarak uçlara yönelmek zorunda mıyız? Bence hayır.Kendi şahsi fikrime göre İnsan şu an zaten doğasına uygun yaşamıyor.. Umarım gelişen beynimizi kullanmayı uzaklaşmadan uzaklaşmadan yapabileveğimizi farkederiz.Burada en temel nokta ise SEZGİLER kanınca🙋🏽♂️
Sade'ın kriminal doğum haritasını derslerimde işliyorum, supersiniz cok tesekkurler
Marquis de Sade bölümünü uzun zamandır bekliyordum, güzel bir video olmuş teşekkürler
Kendisiyle sinema ve toplum dersinde düşlerin efendisi filmiyle tanışmıştım filmin etkileri, hissettirdiklerini hala net bir şekilde hatırlıyorum bu video da sade'i daha iyi anlayabilmek için harika olmuş
Sevgili Dilara Hanım, bu yorumu belki görürsünüz diye bazı videolarınıza yazıyorum. Bu kanalda Aytuğ Akdoğan ile bir sohbetinizi görmek için çok şey verirdim. Belki dikkate alırsınız. ^^
Zevkle, kendisi sevdiğim bir arkadaşım. :) Ne konuşacağımızı biraz düşünmemiz lazım, çok şey olabilir.
@@pelindilaracolak Bugün daha güzel bir haber alamam. Teşekkürler. :)
Karar vermekte zorlanacagin icin demek istiyosun sanirim :)
Aytug ile her seyden konusulur
Ben de bunu önererektim. Eline sağlık ✌
İyilik ve kötülük irade ve bir bilinç ile oluşabilir bence doğa iyi ya da kötü diyemem bilinç sahibi kimseler için geçerli Tanrı kötülüğü iyiliği de insan için tanımlamalar yapar tek fark fark metafiziksel kötülük konusunda insanı uyarması 😊
Sınırları aşan düşüncelere sahip, insanın ahlak tellerini cızırdatan bir adamdır kendisi. Severiz!
Ayrıca kendisi liberteryen olur. Severiz!
Tesekkur ler guzrl paylasiminiz icin👏👌🙏❤️💯
Herşey relatiftir(izafi).
Her düşünce gibi her insan'da
Kusursuz değildir.
8:00-10:00 arasını e.m. Cioran şöyle özetliyor;
Dinden uzaklaştığında bile insan dine tâbi kalır; bütün çabasıyla tanrı benzerleri yaratır, sonra da benimser bunları ateşlilikle: İçindeki kurgu ihtiyacı, mitoloji ihtiyacı, apaçık gerçeğin ve gülünçlüğün üstesinden gelir.
Salam Pelin çox gözl olmusunuz ❤
Bizleri felsefeyle buluşturduğun için teşekkürler, videonun sonundaki soruları çok sevdim düşünmesi keyifli olacak
Hannibal dizisinde kötülüğün üstünlüğü konusu ele alınmıştı. Dexter da ise ondan kurtulmak için bir dizi kod anlatılıyordu.
Rita'yı öldüren senaristi var ya... Neyse.
İyi yayınlar
ders arası kafamı toparlamak için izledim ve gerçekten harikaydıııı emeklerinize sağlık
ben sade'ın skandalları aracılığıyla toplumda yarattığı infial ve yaptığı sükseden dolayı abartıldığını; anlaşılmaz karakteri yüzünden de fikirlerine gereğinden fazla değer atfedildiğini düşünüyorum ancak bu, benim sırf soylu ve zengin olduğu için her cezadan paçayı yırtan tecavüzcülere olan nefretimden kaynaklanan bir objektiflik sorunu da olabilir
Adalet zenginlere hizmet eder
@@cevahir1155demekki şuanki dini ve siyasi uygulamalarımız tamamen yanlış..
@@mucahit1634 Dünya delikanli olsa yuvsrlak olmazdi topraam 😎
@@mucahit1634 Dünya delikanli olsa yuvarlak olmazdi topraam 😎
Çoğu zaman D harflerini serenay Sarıkaya gibi dili damağa sertçe vurarak çıkarmak için ekstra çaba sarfettiğini düşünüyorum.
Adamın tek yaptığı, psikolojik sorunlarına kılıf uydurmak. Doğanın umurunda mı senin mutlu ve mutsuz olman. Bir sistem var ve işler kendince. İşleyen sisteme anlam yükleyenler bizleriz.
Bir aslanın ceylanı yemesi doğal bir durumdur. Buna "doğa kötücüdür" demek kadar saçma bir yaklaşım olamaz.
Kötü olan, hayatını devam ettirmek için canlıların yapmaları gereken şeyleri yapmaları değil, yapmak zorunda olmadıkları halde yapmaktan keyif aldıkları için yaptıkları şeylerden dolayı başkalarına zarar vermeleridir.
Karnı tok olan aslanın ceylan yanından geçse umurunda olmaz veya ceylanı avlarken onunla oynayarak bu eyleminden gaddarca keyif almaz. Hayatını devam ettirmek için gerekli olanı, gerekli olduğu şekliyle yapar.
Domuz, aç kaldığında dışkısını da yer ama insan aç kaldığı için değil, "nasıl bir manyaklık yapsam da şu aşağılık kitlelerden kendimi ayırıp farklılaştırsam acaba?" diye düşündüğü için dışkı yer.
Dolayısıyla, kafayı yemiş ırz düşmanı herifin sorunu felsefi değil, psikolojik bir sorundur. Ağzı laf yaptığı için, "mahkemeden nasıl olur da yırtarım, ne dersem etrafımdan toplamam bu salakça eylemlerime" diye düşünüp, amiyane tabirle felsefe parçalamış.
Üzerine uzun uzun düşünülecek bir durum değil yani..
felsefe ve sanat bilimin kardeşidir.
güçlü ve kalkınmış Türkiye için kanalınızı destekliyorum
🐺🐺🐺
Bilim birlik barış; Zafer partisinde buluşalım.
Ilk defa sizi izledim ve yaptiginiz dayanaksiz yorumlara bakinca bir daha izlememem gerektigini anladim.
ailen seninle gurur duyuyor böyle devam et
Yemin et
tesekkur ederim 🥹
❤❤❤çok güzeldi
Ablacım sade ın düşünceleri, felsefesinden ve sözlerinden ziyade, 25 dakikanın 20 dakikasını kendi yorumların ve düşüncelerini konuşup durmuşsun 😅
Aristipo, Voltaire, Locke, Rousseau'nun karışımı düşünceleri var. Çok karmaşık😮
Sade ironinin babasıdır, bütün yaşamı ve eserleri "aklın" eleştirisidir. Sade tek başına okunduğunda tamamen yanlış anlaşılacak bir düşünür, onun eserlerini kendi döneminde ortaya cikmaya başlayan düşüncelerle birlikte incelerseniz aslında eserlerini daha iyi anlarsınız. Özellikle kant eleştirileri eserlerinde cok fazla bulunmaktadır(ayni dönemde yaşadıklarıni unutmayın)
Teşekkürler, sizi yeniden UA-cam’da görmek güzel. Kendi adıma uygulama uygulama gezmekten pek hoşlanmıyorum.
Sade’a gelince, onun düpedüz bir psikopat olduğunu düşündüm. Onlar normal insanlar için iyi olarak kabul edilen şeyleri hissedemezler. İnsanı etki altına alan şehvetle isimlendirebileceğimiz şeyleri hissedebilirler. Bu yüzden onun düşünce sistemine felsefe demek ne kadar doğru olur bilemedim.
Doğadaki yıkım, (entropi) zamanın ileri akan yönünü gösterir. Ölüyü ve diriyi aynı karede görüp öldürene ceza veren hukuk anlayışı ise zamanın genişleyen yanını gösterir. Tarihten bugüne felsefenin ve bir çok disiplinin yöneldiği daha iyi bir dünya beklentisi ise yükselen zaman boyutunu gösterir. Yükselen zaman boyutuna göre entropiyi geri çevirmek de mümkündür. Doğanın acımasız bir yıkıcı olduğu hiçbir bilinç seviyesinde doğrulanamaz.
Çok güzel bir paylaşımdı. Teşekkür ederiz. Bir sorum olacak cevaplayabilirseniz çok memnun olurum. Bir tür olarak insan doğaya üstün geldi. Ayrıca aşırı bencillik ve güç farkından dolayı sanki kendi içinde başka türler oluşturdu. Dolayısıyla kendi türünün devamı için, değil dayanışma, birbirleri içinde sınıfsal,kültürel,sosyal gruplaşmalarla kendi türüne düşman oldu. Aslında doğada görmediğimiz yeni bir tür olduk .peki bu ilerde nasıl bir ahlak felsefesine sebep olacak? Doğadaki bütün canlı türleri içinde kendi türünden olana bu kadar katı, vahşi ve acımasız davranan insandan başka bir canlı türü var mı sizce? Ve sade gibi ve hatta ondan çok daha kötüleriniin yaşadığı güç sarhoşu olmuş bu kişileri durdurabilecek bir akıl var mı sizce insanlıkta.
Kendi adıyla anılan sadist davranışlarının başkalarına verdiği acıyı, mazoşist olarak kendinde deneseydi belki farklı bir felsefi düşünce metodu geliştirirdi.
Aşkın Suçları'nı okurken Pelin'in videosuna denk geldim, çok mutluyum.
Okuması çok zor kitaplar önce sodomun 120 gününü denedim çok çartı sonra julietteyi %80ini okudum ama beni çarpan justine oldu. Doğru yaşayan bir insanın başına felaket üstüne felaket gelmesi hayat felsefeyle bağdaşmadı. Tekrar okumaya cesaret bulursam belki tekrar dönerim. Zor kitaplar
Ben yardım ederken hayvanlara bitkilere iyilik yaparken mutlu oluyorum tatmin oluyorum kötülükten nefret ediyorum asla kötü birşey yaptığımda yapmak zorunda olduğumda mutlu olmuyorum bu adam kendi nasıl hiss ediyorsa herkeside öyle bilmiş.evet herşey kötülük üzerine kurulmuş o yüzden bu dünyayı hiç sevmedim sevememde ama ben kötülük üzerine kurulması hayvanları severkek ağaçlara bakarken bitki yetiştirirken iylik görürken mutlu oluyorum
21.30’da Sade’ın sözüne baktığımızda aslında “evrensel ahlak” açısından kötü bir şey yaptığının ve bunun çevresine zarar verdiğinin farkında olduğunu söyleyebilir miyiz? Doğanın iyi olduğunu savunmuyor aslında doğanın acımasız olduğunu ve yozlaşmamak için doğa kanunlarına uyarak yaşamak gerektiğini söylüyor gibi düşündüm, tiksinerek öykünmek sözü üzerine.
Dilara büyüdükçe olgunlaştıkça güzelleşiyosun ilk defa seni çekici ve güzel buldum. ayrıca eskiden jest ve mimiklerini odaklanmama engel bulurdum, artık hiç rahatsız etmiyorlar aksine renk katıyorlar. :) iyi ki varsın.
Doğal olan "kötülük"tür iyi, güzel dediğimiz herşey aslında aile ve toplumda, bireye sonradan öğretilen normlardan başka bir şey değildir.
Peki sosyal normların/utilitarist değerlerin, insandaki hayvani yöne aykırı davranabilir hale gelmesi de evrimleşen insan doğasının bir parçası haline gelmemiş midir?
Bu içerikle beynimdeki quarklar neşeyle titreştiler.
hazlarımıza göre hareket edersek o zaman hayvanlardan ne farkımız kalır
Zaten hayvanız
@@hakanefepekeroglu9338Biyolojik olarak değil manevî anlamde hayvanlıktan bahsediyor. İnsanı diğer canlılardan ayıran temel erdemler ve akıl var. Bunlar olmazsa insanın doğada karnını doyurmak için içgüdülerine göre yaşayan bir canlıdan farkı kalmaz.
@@hakanefepekeroglu9338 evet ama çok daha gelişmiş ve analitik düşünebilen omurgalı hayvanlarız 😀
@@Lunavalentinaj o kadar gelismedik
@@hakanefepekeroglu9338 evet o kadar geliştik dünyadan çıkan ilk canlı ırkı, matematiği keşfeden ilk canlı ırkı en sonunda teknolojiyi bu noktaya getiren yine insan ırkı o kadar gelişmemiş olsaydık ne bu videoyu izliyor olurdun ne de okuyor olurdun
Sade edebiyatın aykırı çocuklarında ilk denk gelmişti. Orda ki sözü hala aklımda.
Meziyet dedigin sey kötü huylara aşinalık ister.
Yine dönüp dolaşıp Freud e gelmiş olduk çocukken yaşadıklarımız ileride olacağımız insani belirliyor
"Ben size bir ayna tuttum, siz gördüğünüzü beğenmediniz." Marquis de Sade
Juliette kitabını bekliyoruz basılsın. Acaba İthaki yayınları tekrar basacak mı şu eserini.Erdemin Felaketlerini yazıp devamında Erdemsizliğe Övgü yazması da çok enteresan.Bu bağlamda şiddet ve haz bile felsefik olarak kişiyi tanrısallaştırıyor 😅.
Video baslangicinda bir an beni anlatiyor sandim😮
Zıt anlamda dine bağlanan ateistler konusu çok doğru bir tespit hayatımızda çokça şahit oluyoruz…
Teşekkürler ,harika
Değişmeyen tek şey değişimdir..
Evliliğin doğa dışı ve insan doğasına aykırı yozlaştırılmış fikirler olup din ve ahlak kuralları sebebiyle insanlığın önüne sunulduğu fikrine katılıyorum.
Evet doğada da böyle bı doğaya aykırı yani saçma oluyor
Videonun onuncu dakikalarında değindiğiniz inanç insanın doğasında var mı sorusuna ithafen bir videonuz var mı? Ayrıca bu videoyu çok beğendim.
Öncelikle,dikkatimi çeken,Sade,kendi pisişik durumunun farkındaymış.
Akademik bilgi ve birikimlerini,Kendisindeki Takıntıları ve kötüyü iyice uyandırarak, empati duyarak,(kendi patalojik halini) kötüyü analiz ederek,(bir haz ile) karanlığı ifşa etmiş .
Sanırım, “Sade” aklını iyi kullanan bir dystopian sapkın. Mesele, körelip uygulama yapmış olmasıdır,diyebilirim.
Ben de doğanın bizim tabirimizle kötü olduğunu ve iyilik kötülük kavramlarının insan icadı olduğunu düşünüyorum.Ama şuna da inanıyorum ki ister ilahi bir kudret yaratmış olsun iyilik ve kötülük kavramlarını ister insanoğlu kimin yarattığından vbağımsız olarak bunlar değerli kavramlardır ve değerlerinden bir eksilme olmaz
Kitabına göz gezdirdim ensest ilişkilere övgüler yağdırmış enteresan bir bakış açısı doğrusu 🤔
merhaba onca soru varken size bunu sormak saçma ama gözlüğünüz marka ve modeli nedir acaba uzun zamandır her videonuzu izlediğimde bayılıyorum ama bir türlü soramadım :) paylaşırsanız çok memnun olurum :)
Baslık olmamış en akıllı gerçekçi flozof bu adamdır digerleri yanında fıss