Sizi yıllardır takip ediyorum emeklerinize sağlık konudan bağımsız sizin dekor gücünüze yönelik bir şey aslında soracağım. her videoda merak ediyorum arkadaki heykelin çok güçlü bir duruşu var ve çok hoşuma gidiyor nereden almıştınız
"Bazen bir puro , sadece bir purodur." Cumlesi gibi soyledigi şey, veyahut "dedigimi yap,yaptigimi yapma.". Teoride tasarlanan her zaman pratige uygulanamiyor. Ya da uygulanirken cesitli bahaneler uretiliyor
@@soledad5110 Da var olmazsa insan diye bir şey kalmaz ki ortada. O zaman da tek çıkar yol mutluluk var olan bir şey değildir demeye çalışmış olması olmaz mı ?
schopenhauer aslında mutlu olmayı bu dünyanın çok da ciddiye alınmaması gerektiğini var olmasaydık bunları konuşmayacak bile olmamamızın verdiği boşluk hissi mutluluk getiriyor schopenhauer farkında olmanın verdiği mutluluğu kastediyor
Seni seviyoruz Dilozof! Bu coğrafyanın bir ferdi olarak tek başına ve çok zorlu bir yolda ilerliyorsun; arkanda pek çok takipçin açtığın yoldan seni takip ediyor. Yeni bir videonu görünce sevinçten gözleri parlayan bir sürü insan var. Halkalarının kolaylık ve neşeyle genişleyerek tüm evrene yayılması dileğiyle.
@Panenteist Şunu demek istedim: Tek başına, tüm maddi ve manevi zorlukları göze alıp, kendini ilim ve bilim yoluna adayıp, bunu da yapabileceği en iyi biçimde yapmaya çalışıp, hiç bir karşılık beklemeden dopdolu içerikli videolar hazırlayarak bizlerle şu platformda paylaşması, içinde bulunduğumuz şartlarda çok zorlu bir yol. Dilara bu zorluklara karşı pes etmek şöyle dursun, içerikleriyle çıtayı günden düne daha yükseğe çıkarıyor. Bu anlamda da ne kadar takdir ve teşekkür etsek az.
Schoenhieur,aslında insanda var olan isteme duygusunun,hiçbir zaman bitmeyevegi,veya hiçbir zaman dengeli veya ölçülü olmayacağını söylüyor veya bunu savunuyor,ve bununda her zaman felaketle sonuçlanacağı tezini ortaya koyuyor,Aslında böyle düşündüğünüzde Schoenhieur haklı,çünkü insanlık bu bitmek bilmeyen istenc yüzünden hep felaketler yaşamış,ve bunun önüne geçtiğinin bu zamana dek,insanlık tarihinde bir örneği malesef olmamıştır.
Antinatalizm, .... Ben bu kavramı bilmeden önce " doğmadan önce mis gibi hayatım vardı" şeklinde espri yapardım. Meğerse benim felsefe çok önceden incelenmiş. Mutluluk anlık yanılsamadır arkadaşlar. Aslında artıya geçmezsin mutlu olunca, sadece acıların sıfırlanır. Günün sonunda masa daima kazanır ve acıların üstün gelir...
Arthur Schopenhauer'un kitaplarından birisinde şimdi tam hatırlamıyorum şöyle bir söz vardı: "Çok güçlü bir fiziksel acı, 1000 tane zevk tarafından bile yok edilemez." Yani gerçekten hayatta çok büyük acılar ve zorluklar insanı bekliyor. Kader adeta bir kasap gibi kendine kurban seçiyor. sanıyorum bu son cümle de Arthur Schopenhauer'un kaleminden çıkmış olabilir.
Diyorsun ki hayatım bir ıstırap ve kader olduğu konusunda katılmıyorum bu adamın felsefesi bu zaten bu adamın hayata bakış açısını ana kaynağı bu iki unsur kalkıp da bu ikisini yanlış buluyorum diyorsan bu adamın düşüncelerini felsefesini benimsiyorum deme. Hayatın acı ve ıstıraptan ibaret olmadığını düşünmüyorsan Bu Adamın adını ağzına alma
Hiç doğmasak daha mı iyi olurdu? Bence bunun cevabı yaşanmışlık açısından çok zor ancak ifade etmek açısından da bir o kadar basit: Evet. Hiç doğmasak daha iyi olurdu. Bu yaşamda, bu dünyada, öyle derin ve ağır acılar, öyle kötü şeyler yaşanıyor ki yaşanan güzel şeylerin anlamını kökünden yok edecek kadar. Bu kötü şeylerin yaşanma ihtimalleri bile "hiç doğmasak daha iyi olurdu" dedirtir gerçekçi açıdan bakıldığında. Ben bu hayatta öyle kötü şeyler yaşadım ki ve bunun yanında güzel şeylerde yaşadım ve şu an iyi de bir durumdayım. Ancak geçmişe bakınca düşünüyorum. O kötü şeyleri yaşamamak için bile en başından yokluğu tercih ederdim. Kesinlikle ama kesinlikle! Bunun için çok kafa yormama gerek yok. Hayatında, tam anlamı ile "dayanılmaz derecelerde" acı deneyimlemiş olan insanlar ki bunu kimsenin deneyimlemeyeceğinin garantisi yoktur... Kesinlikle böyle düşünecektir. Şüpheye yer etmeksizin.
her akşam haberleri izlerken Arthur un ne kadar haklı olduğunu dünyanın acı gözyaşı ve kederden başka bir şey olmadığını acı bir şekilde görüyorum bu dünyadan kurtulmanın yolu ölümdür ama o da ayrı bir bilinmeze yolculuktur video için teşekkürler
schopenhauer dayımı karamsar veya kötümser değil sadece gerçekçi görüyorum,bu benim yorumum.nietzsche dayımın dedigi gibi,gercek yoktur yorumlar vardır.
@@sercan6034 ee? spinoza, schopenhauer ve nietzsche en ilgiyle incelediğim kişiler. o onun hocası bu bunun bilmem nesi diye bir şey yok. ben nietzsche kadar insanı derinden sarsacak şekilde eleştiren birini bilmiyorum. tabii ki yok da demiyorum. varsa bu benim bilgisizliğimdir.
"Benim felsefemdeki umutsuzluk ve melankoliden dolayı feryat ediyorlar, bunun sebep-i hikmeti şurada yatmaktadır: Zira ben, onların günahlarının bedeli olarak müstakbel bir cehennem efsaneleştirmek yerine, dünyada nerede bir günah varsa orada cehennemî bir şeylerin muhakkak olduğunu gösterdim." Bence soruna karşı rasyonel davranmayı kafasına koymuş, aşkıncı felsefenin tam karşısında tam aksi yönünde bir içkincidir kendisi. Kötümserliği ihtiyat ve potansiyel kedere, ızdıraba karşı bir savunma durumundan ibarettir. Tabi bunlar benim öznel fikrim fakat hepsinden önce shopenhaur bence felsefesini bir tarafa koyarsak kullandığı üslubu bile özellikle incelenmesi gereken bir insan. Müthiş bir dili ve çok yoğun bir anlatımı var.
Abla sayen de ufkum açıldı zaten büyüdüğüm de de felsefe öğretmeni olmak istiyorum felsefeyi çok seviyorum senin videolarına bayılıyorum bizim gibi insanlara cesaret veriyorsun iyiki varsın abla😇😇😇😇😇
Ben 2-3 yıl önce bu kanala denk gelmiştim. Birkaç videonuzu izlemiştim cümleleriniz ezber gibi gelmişti. O sebeple kanal ne zaman karşıma çıksa görmemezlikten geldim. Bugün son 2 videonuzu izledim inanılmaz güzel. Karşılaştırmalarınız, kendi fikirleriniz, anlatırken toparlamanız harika. Video için teşekkürler.
Hiç doğmamış olmayı istemeyi ölene kadar cevaplayamam çünkü hayatımın % kaçını mutlu % kaçını mutsuz geçireceğimi bilmiyorum. Mutsuz geçireceğim % fazla olursa yaşlanınca büyük ihtimal keşke doğmasaydım derim.
Einsteinın en etkilendiği sözü: İnsan arzu ettiği gibi davranabilir ancak arzu ettiği gibi arzu edemez. Bence bu çeviri sizin paylaştığınızdan daha güzel ve hala beni dumur ediyor.
Merhaba bir sağlıkçı olarak 33:50 de bahsettiğiniz duruma tıp dilinde “Propriyosepsiyon” denildiğini belirtmek isterim videoyu baştan sona izledim Arthur Schopenhauer hakkında çok yüzeyel bilgi sahibi olduğumu fark ettim sayenizde emekleriniz için teşekkür ederim.
Uzun zamandır bu kanalı severek takip eden birisi olarak ilk kez bir yorum yapma gereği duydum. Lütfen bana anlatır mısınız; babası ve abisi tarafından tecavüze uğramış bir kız çocuğu bu hayata nasıl farklı(iyi) bir açıdan bakabilir ? Çocukluğundan beri hastalıklarla mücadele etmiş, akranları gezip tozarken, ömrü hastane odalarında geçmiş birisi nasıl bu hayata farklı(iyi)bir açıdan bakabilir? Küçük yaşlarda annesini, babasını kaybetmiş ve sokaklarda büyümüş bir çocuk bu hayata nasıl farklı(iyi)bir açıdan bakabilir ? Gözünün önünde annesinin babasının tarafından öldürülmesine şahit olan bir çocuk, nasıl bu hayata farklı(iyi) açıdan bakabilir ?Bu tarz örneklerin sayısını çoğaltabilirim ama sanırım ne demek istediğimi anladınız. Bu sadece bir bakış açısı gibi ya da işte bilmem farklı açıdan bakma laflarını geçiniz lütfen! Bu hayatın gerçekleri var, acı gerçekleri ! Şimdi bana kalkıp “ e siz de hep olumsuz örnek vermişsiniz , olumlu örnekler de var “ diyebilirsiniz. Maalesef ben olumlulara bakıp olumsuzları görmezden gelemiyorum! Schopenhaur’a katılmıyorsanız, size David Benatar’ın “ keşke hiç olmasaydık” kitabını tavsiye ederim. O kitabı okuduktan sonra da biraz felsefe kitaplarına ara verip, roman okumaya da vakit ayırırsanız, hafif körelmiş empati yeteneğinizi de biraz geri kazanmış olursunuz. Size değer verdiğim için bunları yazma gereği duydum ve eleştirilere karşı da açık bir insan olduğunuzu bildiğim için , düşündüklerimi aynı şekilde yazdım. Umarım anlatabilmişimdir. Hoşça kalın…
Merhaba, yoruma tam anlamıyla katılmasam bile bu tarz durumlarda insanlar nasıl farklı açıdan bakabilir, nasıl yorumlarını değiştirebilir bende merak ediyorum.
Kanımca bu sorunun bir cevabı var varoluşsal boyutta, lakin bu kelimelere dokulebilen, akıl ve felsefenin konusu olamayacak, dolayısı ile üzerine konuşulup yazmanın imkanı olmayan bir kavrayış boyutu. Bu boyuta en yakın olanlar ise çoğu zaman, o düzeydeki acının muhatapları.
en azından bakmaya çalışmayı denemeli çünkü biraz basit olacak lakin tek bir hayatımız var ve bunu geçmişte yaşadığımız olumsuzlukları sürekli hatırlayıp korkuyla yaşamak bize verilen bu tek fırsatı harcamak olur bu kişi bir destek alabiliyorsa almalı eğer alamıyorsa kendini geliştirmeye bakmalı ve bir amaç edinmeli amaç edinme kısmı zaten bir dine inanıyorsa var demektir inanmıyorsa kendini ona ulaştığında mutlu edecek bir amaca yöneltmeli
Bence en iyi içerik ve iç içelik anlatısı olmuş. Hipnotize olmuş gibi sıkılmadan felsefe dinliyoruz.Epey rafine ve ayağımıza taş değmiyor.Sürekli karşılaştırmalı anlatımlarınızla da içeriği güçlendiriyorsunuz.
ne fark ederdi diyor bir asker aklımın fakir sokağından, bir an sadece hiç olsak?.. hiç yaşamasak tatmasak hayatı ve hiç ölmesek hiç kıvranmasak bilinmezliklerde umutlarda da gezinmesek.. ne fark ederdi söyle sadece yuvarlansak boşluklarda isimsiz cisimsiz... _merve yekta_
Dilara gerçekten seni çok seviyorum, insana düşünmeyi okumayı ve anlamlandırmayı düşündürüyorsun. İyiki varsın. Senin videolarını izledikçe daha iyi bir şekilde analiz ve hayatı kendimce anlamlandırmaya çalışıyorum. Bu aralar pek kitap okuyamıyorum ama seni dinledikçe kendimi huzurlu hissediyorum. DİLARA(DİLOZOF) İYİKİ VARSIN.
Sartrede gelebilir mi ? Varlık ve hiçlik, anahtar deliğinden bakan adam birini izliyorken, baska biri onu görünce hemen utanması ve başka birisi haline gelmesi, olasılıkların kaybolması gibi. Sartre insan duygu ve düşüncelerini o kadar iyi tahlil ediyor ki adeta filozof psikolog gibi
@@pelindilaracolak İngiliz mason devleti ve laik Yahudi Uşağı Ajan KAMAL'ı Sahte Kahraman'a Ata Diyormusunuz ! Kamalın laik sazanikos Yahudi olduğunu ve Türkiye Cumhuriyeti İsrail Rusya 20 Yüzyıl 3 Yahudi Devleti olduğunu Biliyor musunuz !
Bir konuya açıklık getirmek istiyorum ; Schopenhauer'ın düşünceleri kötümser bir felsefe değil , o sadece olanı , gerçekliği olduğu haliyle görmeye , açıklık getirmeye çalışıyor . Nasıl ki bir ressam eseri meydana getirirken gerçekliği ortaya koyuyorsa Schopenhauer da bilmeceyi olduğu haliyle ortaya koymaya çalışıyor kendi gözünden . Malesef ki dünyanın şimdiki çağlara gelişi ve gidişi Schopenhauer'ın düşüncesini haklı çıkarıyor .
Schopenhauer’ın “istemek”ten vazgecmeye calismasi da bir istek olmaz mi? Bu durumda karsi koymaya calistigi “istemek”teki gonul iliskilerinin icine yine de cekilmesi istemenin istemsiz oldugunu bi noktada kanitliyorsa, zıt yone dogru arzulardan vazgecme istegi neden dogal olarak gerceklesemiyor ve bir caba gerektiriyor? Bu durumda istek aslinda istemsiz de olmayabiliyor belki de😊 videolarina bayiliyorum!harikasin🥰kafamdaki sorular icin tesekkurler😅
amacım katiyen saygısızlık etmek değil nerden bakıcagımı ögrenip anlamak ama felsefenin bugune kadar bana ne bir yardımı nede bir yol göstermesi oldu gündelik hayatın sıkıntılarında malesef inanç ve felsefe insanın kendini en büyük kandırışımı acaba diye düşündürtüyor beni
Haberleri ve siyaseti takip etmeyi bırakın takipte iseniz felsefe sadece ölmüş insanı canlandırmaz yıkılmış zayıf bitkin yaşamı kaybetmek üzere olan insanları hayata bağlar.diyeceksiniz akıla gerek yok maddiyat lazım felsefeyi keşfeden maddiyatı kolay bulur.
Schopenhaure'in söyledikleriyle yaptıkları çelisiyor diyor. Sigara kullanıyorum ve buna rağmen sigara zararlıdır, kullanmayın diyorum. Yanlışı yapmam doğruyu söylememe neden engel olsun? "Hayır, söyleyemezsin" demek salakcadir.
Schopenhauerun 'isteme'sine bilimde basitçe entropi de diyebiliriz herhalde. Bende bir keresinde bir yazardan şunu okumuştum schoepnhauer'a dair.' ' Annesinden sevgi görmeyen erkek pesimizme mahkumdur.'' Aslında ne kadar da basit değil mi? İstenci reddetmeye çalışmasıyla, kendi hakkındaki makaleleri toplaması ve daha nice yaptıklarıyla schopenhauer kafasında çoktan kavradığı nedensel olan pesimizminden kurtulmaya çalışıyordu belki de. Sanata değer vererek ve en güzel restoranlarda yiyerekte. Kendine olabilecek en mükemmel ortamı yaratıp bu ortam içinde optimist olmaya çalıştığını söylesek belki de çokta yanılmış olmayız. Bütün bu olmayan özgür irade kavramı içinde benim merak ettiğim tek şeyse şu, bizi özgür olduğumuza inandıran parçamız yani beynimiz nedensellik zinciri içerisinde neden bizi özgür olduğumuza inatla inandırmaya çalışıyor? Taşın aklı olsaydı neden düşmek istiyorum derdi? Yani bizim 'will' imiz neden bizi ''conscious'' diye bir şey olduğuna inandırma yolunda gitti? Bu basitçe daha büyük topluluklar oluşturmanın evrimsel yan etkisi miydi? Yani daha büyük toplumlar oluşturduğunda insanlık, özgür iradeye dolayısıyla da bireysel sorumluluğa inanan ve etik kavramı bir seviyede oluşmuş topluluklar doğal seçilim karşısında daha güçlü kaldığı için mi acaba oluştu schopenhauer'un bilinç veya tasarım dediği yanılsama? Bu sorulara cevap arayan filozoflar var mı?
Keşke gazali gelse. Hakkında o kadar çok yanlış konuşuluyor ki ancak sizin gibi bir insandan beklerim onu dogru dürüst anlatmayı. Nietzsche de olduğu gibi.
Acı veya mutluluk gibi hisler için “yorum” diyebilir miyiz? Fiziksel bir acı çektiğimizde, bir yerimiz kesildiğinde ağrıdığında vs bakış açımızı değiştirerek onu acı olmayan bir his gibi deneyimlememiz mümkün mü? Bedenlerini eğitip ateş üzerinde yürüyen ya da kendilerini şişleyen keşişler hariç fiziksel acıyı bu şekilde yönlendirmenin, fiziki yasalara tabii olduğumuzdan mümkün olmadığını düşünüyorum. O halde ruhsal acı, var olmanın kendisinden doğan doğal acı nasıl sadece bir yorum olabilir? Var olmanın kendisi nasıl isteme ile iç içe ise, özünde isteme mevcutsa aynı şekilde acıyı da o özün içinde konumlandırıyorum. Bu açıdan, Schophenauer’a ve onun gibi acı çekenlere “bu sadece bir yorum, bakış açınızı, yorumlama biçiminizi değiştirerek bundan kurtulabilirsiniz” minvalindeki söylemine içerlediğimi yazmadan edemedim Dilozof. Emeğine sağlık.
Bizi etkileyen olaylar değil, onları algılayış biçimimiz. Şayet algımızda yahut bakış açımızda, değişikliğe gidersek, var olan olaylarda da değişikliğe gidilmiş illüzyonuna kapılabiliriz. :)
‘Son kısımda ki açıklamanızda şu kısım bir türlü doldurulamıyor.. İstediğimiz zaman bir şeyi istediğimiz şekilde düşünemiyoruz. Yani dediğiniz gibi bir kötü anda, o ânı ben kötü olarak gördüğüm için kötüdür deyip düşünce kalıbımızı değiştiriyoruz. Ama sorun, bunun sürekliliği! Normal sıradan alışılmış yaşamdan ap ayrı birşey. Demek istediğim şu;Nasıl bu düşünce dönüşümünü rutin hâle getireceğiz?
Merhaba Dilara Abla! :) 17 yaşında felsefeye meraklı bir takipçin olarak bizim için de felsefeye başlangıç içerikler üretmenizi isterim :) Başlıklar çok dikkatimi çekiyor ama videoya girdiğimde inan hiç bir şey anlamıyorum. Kavramları bilmediğimden olsa gerek. Benim gibi olan diğer takipçilerin için felsefeye giriş içerikleri üretmen çok faydalı olur. Umarım bu yorumumu görürsün. Saygıya layık birisiniz 😉
Videolarınızın podcast olarak dinlenilmeye hayli müsait olduğunu düşünüyorum. Bunu fark etmediğinizi düşünmediğimden podcast olarak yayınlamayı düşünebilirsiniz demeyeceğim fakat neden yüklemediğinizi soracağım. Çok sayıda dinleyicinizin olacağını düşünüyorum.
Çok faydalı bilgiler ediniyoruz sayenizde. Emekleriniz için teşekkürler. Videoda geçen bir ifadeye karşı çıkmak istiyorum. Budizm’de çileciliğin olduğu söyleniyor. Budizm’de çilecilik yoktur. Aydınlanmaya giden yolun orta yol olduğu çok net bir saptamadır. Budha’nın hayatında çileci bir dönemi olduğu rivayet edilir. Ama en sonunda bunun aydınlanmaya ulaştırmayacağını anlamıştır.
Dahiyane Alman felsefesinin en karizmatik, en dikkat çekici filozoflarından, düşünürlerinden, aydınlarından birisi olan Arthur Schopenhauer'un ilginç görüşlerine kulak vermekte yarar var...
karamsar bakış açısı olarak nitelendirmeniz saçma . bu bir düşünce şekli ve hayatın anlamsızlığı insanın hayatı düşünmeyi başladığı ilk andan beri var . sizde yansıması başka olur bende başka . neden karamsar olsun mesela iyimser tarafına koyduğunuz şey de bana anlamsız geliyor . evet yaşamak yaşam anlamsız ama böyle de güzeliz diyi işin içinden de çıkılmıyor ...
@Özgür Polat , Ey yobaz kardeş tüm bilim camiası enternasyonal olarak insanlığın sadece hayvan soyu olduğuna , tüm hayvanlarla akraba olduğumuza , sadece maymun türü olduğumuza yani tekamül evrim teorisine icma ediyor ve savunuyor. Bu teoriyle bilim insanları Adem ile havva itikatını reddediyor ,hayvanlar aleminden tek hücreli canlılardan geldiğimizi savunuyorlar. Öyleyse e haydi itikatınıza güveniyorsunuz tekâmül evrim teorisini maymun olduğumuz teorisini çürütün. Dini koruyun. Evrim ağacı ekibini reddiyelerle çürütün. Yoksa alimleriniz tekâmül evrim teorisine yenildilermi?
Abla sen naptın ya, Felsefeyi resmen anlaşılır hale getirdin ne çok basite indirgeyici ne çok anlaşılmaz, tam ideal noktada mükemmel bir anlatım. Çok teşekkürler emeklerin için 🎉
Sevgili Dilozof sana aşığım. Aklımdaki hayatıma yön verenler dövme listemde başlardasın bil istedim :D Çok iddialı farkındayım ama kimse kusura bakmasın bu kadar sevgiyi paylaşmazsam saçma sapan bir yerden çıkacakmış gibi geliyor hep :D Bu sevgi patlaması Arthur beye denk geldi komik oldu bence :D Kendine çok iyi bak, seni çok (aşırı) seviyorum.
Kanalını 2 saat önce keşfettim. Adım Zehra. 11.sınıf öğrencisiyim ve felsefeyi yeni yeni sevmeye, ilgi duymaya başladım. Thomas More'un Ütopyasını okudum şimdi ise Sokratesin Savunmasını okuyorum. Bana verebileceğiniz tavsiye var mı? Cevaplarsanız sevinirim. 😊
Soruyu "Dilozof" a sorduğunuzu biliyorum, fakat "kamusal" bir alana yazmış olmanizdan cesaret alarak - kendi çapım el verdiğince - size kendi açımdan cevap vermek isterim. Benim için Ömer Aygün'ü ve Hakan Yücefer'i takip etmek çok faydalı oldu. Onlar takip ederken felsefeyle "uğraştığımı" hissettim. Ayrıca felsefe kitaplarını okurken, yazarıyla ilgili yazılmış kitapları, o dönemin tarihini de göz önünde bulundurmanizi tavsiye ederim.
@@mahmutmehmet4560 öncelikle yorumunuz için teşekkür ederim. Yorumunuzda dediğiniz gibi kamusal bir alana yazdım. Ve siz de dahil herkes bana tavsiye de bulunabilir. Tavsiye için gerçekten teşekkürler dediklerinize bakacağım. 😊
@@thisisoone Estağfurullah, ne bu alanın eğitimiyle ne de kendisiyle profesyonel olarak uğraşan biri olmadığım için tavsiyelerim ne kadar iyi bilemiyorum. Fakat amatör biri olarak, şu ana kadar en beğendiğim "felsefe yaklaşımını" burada bulabildiğimi ifade etmek isterim.
BENİMDİR İSİM, HERŞEY DE BENİM.. Ben seni sine yaptım ki, sen mi olasın? Seni benden fer'i ettim ki, ben mi diyesin? Sen benim severek giydiğim sinesin, Ben deme ki, benim ile ben olasın... Sefalar süresin, ser olasın, Benimlesin, benim aşkımdır sende... Sen bir örtüsün bende, Ben sende gizlenir, beni ben ederim... Senin benden başka bir şeyin yok işte, Nefes bile almasam... senin kudretin mi var? Arzumu senden işletiyorsam, sen miyim? Sen benimsin, dursam durursun işte, Bendesin, benden ayrılma sen benim işte... Kaynak: Asaran cilt-3 sayfa, 37 Abdülkadir Duru Niçin "ASARAN" DEDİK? ASIR'ları AN'ında toplayan, maddeleri gövdesinde toplu bulunduran, görünenlerin hepsini gözünün ufacık bir merceğinde toplu tutabilen, tatların tümünü topyekün dilinde yaşatabilen; bu kadar büyük, bu kadar cem'al olan insanın bütün kıymeti de dikkatinde toplanıyor. Dikkatin değeri ise, bir AN'da ortaya çıkıyor. İnsanın gerçek anlamda yaşadığı ömrü de, farkında olunarak alıp verilen o bir nefesle bir AN'dır. Bu farktan yoksun gelip-geçen yıllarsa "AH!" edilen ömürdür. İşte "ASARAN" ASIR'ları AN'nında toplayabilen insanın, herkesi o Özlemi çekilen yaşama çağırmasıdır. Her biri bir AN'ın değerini içeren bu dizeler, her okuyanı dikkati oranında AN'ına getireceğini de denemeye sunar. Abdülkadir Duru AN-BE-AN Tavsiyem anın yaşa, Gönlün girmez hiç kışa, Neş'eler saça-saça, Zevk dolarsın dene bak! Güç bulmak istiyorsan, Dolu zevk istiyorsan, Zindelik istiyorsan, Hür olursun dene bak! An-be-an böyle yaşa, Şaka değil zevk yaşa, Elini atsan taşa, Altın olur dene bak! Kaynak: Asaran cilt-3 sayfa, 7 Abdülkadir Duru Not: zevk insani keyif hayvanidir. HUZURLU YAŞAMAK İSTEYEN İNSAN: ▪️Sever sevgi beklemez. ▪️ Takdir eder, takdir beklemez. ▪️ Yardım eder, yardım beklemez. ▪️ Anlayış gösterir, anlayış beklemez. TOPLAMDA: Her insan kendi görüşünü tamam, düşündüğünü doğru, yaptığını haklı, olayları da kendi umduğu gibi ister. Onun için huzursuzluk tabii halde gelişir, devam eder. Bu durumu huzura kavuşuturacak tek şey: Genel ölçüyü bulmaktır. Genel ölçü, insanın öz yaratılışını tanımak ve her ihtiyacını iyi bilmekten bulunacaktır. Abdülkadir Duru MUHAMMED İLE Almışım haberin ararım seni, Ayağın sesinden duydum ben seni, O günden beridir can ile teni, Koymuşum yoluna Muhammed ile.... Herşeyin aslından izlerim seni, Cemalin bulunca işte o demi, Sırrını bulduğum koca Ademi, Sırtında taşırım Muhammed İle.... Kulağım durmadan arıyor sesini, Düşündüm bendeki bunca nefesi, Ne derde yaşatır beni hevesi, Hu deyip, hay diyor Muhammed İle... Kaynak: Asaran cilt-2 sayfa 50 Abdülkadir Duru
Her gece bu videoyu yayınlandığıniz günden beri dinleyerek uyuyorum. Çünkü ben bir Schopenhauer manyağım, o kadar iyi anlatmışsınız ki annesi de her seferinde aklıma geliyor
Çok iyi. Böyle derin bir konuyu, konudan öte kavramları ve fikirler, bu kadar kısıtlı bir zamanda anlatmak ancak böyle olabilirdi. Anlatım ve sunum çok iyi bence. Tabii takip etmesi çok zor fikirler, onun için "ilk tanışma" benzetmesi güzel. Ve de internetteki tonlarca "hayat çekilmez" ayarında Shopenhauer videolarının ötesine gitmeniz çok güzel.
İstencin yegane amacı var olmak, yani her canlı bu istenc sayesende hayatda. Fakat her canlının varlığı ötekinin yok olması demek, bilncli bir valğın hem var olub hem mutlu olması mümkin diyil. Varlık kendinde nedirse odur fakat madem akıl var madem bilincli varlıklarık o zaman hayatın yokluğu varlığından daha iyi. İrade konusunda özgür olduğumuz tek şey bu varlığa son vermekdir.
Özgür irademiz hiç olmasaydı, iyilik-kötülük (good-evil) gibi algılarımız asla olamazdı. Halbûki biliyoruz ki iyilik-kötülük (good-evil) mutlak bir gerçek. Her bir durumda değişken oranlarda özgür iradeye sahibiz. Bazen %0'a çok yakın bir oranda, bazense %100'e çok yakın bir oranda özgürüz. Ama asla 0 veya 100 değil, mutlaka arada bir yerlerde.
Shopenhauer in doğum haritasında güneş satürn kavuşumu var. Annemde de vardı. Öldürücü bir karamsarlıktı anneminki... En favori cümlesi "mümkün değil" di... Hiç şaşmamalı felsefesine... Benim hayatımıda "malfunction" yaptı.
Hakk'ın hakkını... Hakk'ın büründüğü şekline göre, vermek gerek' işte budur marifet ⚘-- Sizleri ilgi ile izliyorum sayın Dilozof hanım #YERLİFELSEFECİ.
@pelindilaracolak , parantez içinde tırnak, içinde küçük parantez, başka tırnak, kapa parantez, aç başka parantez "anlatımınızla" işi sarpa sardırıyor, yoruyor ve kaçma isteği uyandırıyorsunuz... Daha sade, net, önce söylemek istediğinizi değil, olanı söyleyin. Lütfen...
Tragedya, mitoloji, cicero, seneca, Nietzche, Wagner, geldim Schopenhauer'a. Yoksa nasıl anlar insan trajedi nedir, tiyatro nedir? Gitmediğim akdeniz limanı kalmadı. İki seneden sonra toparlama yapıyorum. İnşallah toparlayabileceğim. Benim toparlamam olacak.
Dikkat dağınıklığınızı ekran ışığını karartarak azaltabilir rahatlık ile anlayabilirsiniz videodaki kitapları ve görseli incelerseniz dikkatiniz dağılır sanırım böyle oldu.
Son cümleyi anlamakta zorlandım açıkçası. Kanser hastası olduğunu öğrenen biri bu olumsuz ,acı ve ızdırap karşısında bakış açısını nasıl olumluya çevirebilir ?
Schopenhauer'un ölüme dair genel çıkarımı aslında şöyledir : "Şimdiye kadar ulaştığımız sonuçları göz önüne alacak olursak her ne kadar çok korkulan birşey olsa da ölüm aslında kötü bir şey değil, bilakis iyi, arzulanan bir şey, bir dost olarak görünmektedir." (Ölüm ve içsel doğamızın yok edilmezliği ile olan ilişkisi - sf. 13)
36:19 Kendi hayatında uygulamadığı için Spinoza’ya katılmamış olabilir. Belki de kendi felsefesini uygulayamama sebebi de kendi felsefesinin çile çekmek yoluyla acı ve ızdırap dolu olmasıydı. Dolayıyla belki de onun istenci acıyı istememesine rağmen, o istencine karşı yönde bir eser verdi. İstenci belki de çile değil lüks bir yaşam istiyordu. Birçok zaman tutum ve davranışlarımız aynı olmaz. Yanlış bulduğumuz şeyi yapınca kendimize bir bahane buluruz ve yanlış yapmış olmanın acısından kaçınmış oluruz. Daha esnek kurallar koyarak direkt kendimizi yargılamayabiliriz ya da kendi bahanelerimizin farkında olarak kendimize karşı daha dürüst olabiliriz. Belki de Schopenhauer da bakış açısında esnek olmaktan uzak durarak kendine dair bahane üretme yoluna gitmiştir. Bu bahanelerin farkında olsaydı ve yüzleseydi; sanki sanatçılar eserleri gibi midir gibi komik bir açıklama yapmak yerine ben böyle diyorum bir tutumlarıma bak ama bir de yaptığım şeylere bak! diyebilirdi. Dolayısıyla aklı sadece tasarımı oluştuğu gerekçesiyle suçlayan bir yerden bakması onun istenci üzerinde kontrolünün olmadığını düşünmeye itmiş olabilir. İstencimiz üzerinde tamamen kontrolümüz vardır demiyorum fakat şahsen hiç kontrolümüz olmadığını da düşünmüyorum. Duymuşsunuzdur terk edilmekten korkan bazı insanların, terk ettiği söylenir. Bunu yaşayan biri yoğun bir terk etme isteği duyar. O zaman bu kişinin istenci terk etmek midir yoksa terk edilmemek mi? Taşa sorsak düşmek istiyorum mu der ben havaya atılmıştım mı? Taşı atarsak o fiziksel yasalara uygun olarak düşmek zorunda fakat biz terk etmek zorunda değiliz :) başka seçeneklerimiz olduğunu da her zaman biliyoruz ve değerlendirebiliyoruz. Oysaki bir taş değerlendirme yapamaz. Tabii ki değerlendirirken deneyimlerimizden tamamen bağımsız değiliz ama sadece bunlara bağımlı da değiliz. Ayrıca kendisi yapmaktan kaçındığı/ zorlandığı şeyleri diğer insanlara yapılması gerekli olarak sunanların ciddi sıkıntıları olduğunu düşünüyorum. Bilişsel çelişkiye düşmemek için sığındıkları bahanelerinin farkına bile varmadan ölüp gidiyorlar.
Kant'ın apriori dediği zaman ve mekan kavramını bir bebeğin gözünden görebilsek belki de doğuştan gelmediğini görürüz. Yine deneyimlerimizin sonucu olabilir sadece hatırlamıyoruzdur.
Merhaba Dilara, sizi izlemek için çaba içinde oluyorum ve zaman zaman fırsatım oluyor. Emeklerin çok değerli. Shopenaur'in "sanat deneyiminin insanın içinde sıkışmış olduğu nedenselliğin zorunluluk alanından kurtararak gerçek bir farkındalık geliştirir" derken bir eser üretme süreci veya bir eseri gerçekten alımlama ve estetik süje olma sürecini ifade etmiştir. Sizin öğrenciliğinizde eserle ilgilenmediğini tesbit eden arkadaşınızın kıymetini bilin. Estetik deneyim yaşamayan estetik süre boyutuna çıkmayan biri olarak ne kadar çok şey okusanız ve bunları güzelce anlatsanız da(bunun için teşekkürler), sanat sürecine ilginizde eser boyutuna çıkamadığınız sürece plastik zenginliğin değerinden mahrum olacaksınız ve estetik ile ilginiz de numenden ibaret kalacak. Ben yıllar önce Jack London'un Martın Eden kitabını okurken "masanın üzerinde Estetik okuyordu" ifadesiyle estetiğe ilk ilgim başladı ve şimdi bunun bilgiden ziyade bir duyusal algı ve farkındalık ile kazanılan selfi bir olgu olduğunu söyleyebilirim. Estetikçi olmak sadece düşünmek anlamına gelmiyor. O aynı zamanda duyusal algılar bilimi. Sadece düşünce bilimi olmadığı için felsefeden ayrıldı. Biliyorsundur zaten. Duyusal algıları in sözlerle ve düşüncelerle ölçülemeyeceği için ancak bireyin tercihlerinde ve yorumlarından anlaşılır. Zaten bu konuyu çok az kimse algılar. Sanatı alımlamayı ihmal etmek, spor yapmayı sporculara bırakmakla aynıdır. Size ulaşmış olmayı ummak istiyorum. Amacım asla eksik bulmak değil buna inanın. Değerli her şeyi önemsediğinize güvenerek yazıyorum. Emeğin için tekrar teşekkürler ve sevgiler. Daha çok gençsin yolun açık olsun.
Başlığı görür görmez bir gülme geldi inanın. Dilozof beni dinliyor olabilir mi dedim😂 Hangi konuda acaba diye kafa patlatmaya başlasam sizden bir cevap geliyor. Enerjiye inanmaya başlayacağım sanırım 😂 Ağzınıza sağlık ♡
@@aybarsatakan7801 Evrenin bir enerjisi olduğunu biliyorum evet ama daha çok spiritual bir enerjinin olup olmadığı hakkında kararsızdim. Sanırım artık inanıyorum 😂
Merhaba pelin . Nasılsın ? Keyifle dinlediğim ve izlediğim birisin. Başarılar dilerim. Dücane cündioğlu hoca ile aran nasıl ? Onunla bir video mümkün mü ?
Sizi ciddiyetle dinleyemiyorum çoğu zaman yarım bırakıyorum. Bi tiktoker gibi konuşuyorsunuz "d"leri ıslak telaffuz ediyorsunuz "tarafında, yanında" gibi kelimeler. 🥴😑‼️
İnsan ireasyonel istenci doğrultusunda eyler rasyonelliğe onu meşrulaştırmak için başvurur sözünü söyleyen bir insanın varlık ızdırap vericidir derken acaba bu sırf kendi deneyimlerimden mi kaynaklanıyo diye kendini sorguladığını düşünüyorum.Bu düşüncesini nasıl temellendiriyo daha iyi araştırmak gerek bence.
dakka 32,34 ""türkçe videolarda olmasını önemsiyorum"" diyorsunuz,, ama epistomoloji ve daha birçok sözcüğün türkçesini kullan'mıyorsunuz.. güzel atatürkümüz boşuna mı uğraşdı türkçemizi özleştrmek için.. nedense herkez atatürkü sevdiğini söyler ama atatürkün yaptığını yapmaz.. bu dünyadan türkçemize birtek sözcük bile kazandırmadan giden birçok akademisyen var ,, örnek: ilber ortaylı
➡ Patreon aracılığıyla üretimlerimi desteklemek için:
www.patreon.com/pelindilaracolak
➡ Mail bültenime kayıt olmak için:
apos.to/n/dilozof
Sizi yıllardır takip ediyorum emeklerinize sağlık konudan bağımsız sizin dekor gücünüze yönelik bir şey aslında soracağım. her videoda merak ediyorum arkadaki heykelin çok güçlü bir duruşu var ve çok hoşuma gidiyor nereden almıştınız
Schopenhauer,fikirleri ile yaşadığı hayatın uyumsuz olduğu eleştirilerine,"Bir heykeltraştan eseri gibi olmasını bekleyemezsiniz"cevabını vermiştir.
7ıı7ıı7
Heykele bakipta heykeltras hakkinda yorum yapabilirmisiniz.
"Bazen bir puro , sadece bir purodur." Cumlesi gibi soyledigi şey, veyahut "dedigimi yap,yaptigimi yapma.". Teoride tasarlanan her zaman pratige uygulanamiyor. Ya da uygulanirken cesitli bahaneler uretiliyor
Mutlu olan kişi henüz doğmamış olandır
-Tolstoy
Tolstoyun boyle bir sözü yok
@@soledad5110 İtiraflarım kitabında geçiyor
@@soledad5110 Devamında "Hayattansa ölüm daha iyidir" diyor. Tolstoyun için de gizli bir Schopenhauer var:)
Çok saçma değil mi... mutluluğun var olabilmesi için var olmak gerekir. Burada mutluluk diye bir şeyin olmadığını mı anlatmaya çalışmış ?
@@soledad5110 Da var olmazsa insan diye bir şey kalmaz ki ortada. O zaman da tek çıkar yol mutluluk var olan bir şey değildir demeye çalışmış olması olmaz mı ?
schopenhauer aslında mutlu olmayı bu dünyanın çok da ciddiye alınmaması gerektiğini var olmasaydık bunları konuşmayacak bile olmamamızın verdiği boşluk hissi mutluluk getiriyor schopenhauer farkında olmanın verdiği mutluluğu kastediyor
Dinlerin teselli edici özelliğine benziyor sanki
Noktalama işaretinin önemini anlatan paragraf...
Seni seviyoruz Dilozof! Bu coğrafyanın bir ferdi olarak tek başına ve çok zorlu bir yolda ilerliyorsun; arkanda pek çok takipçin açtığın yoldan seni takip ediyor. Yeni bir videonu görünce sevinçten gözleri parlayan bir sürü insan var. Halkalarının kolaylık ve neşeyle genişleyerek tüm evrene yayılması dileğiyle.
@Panenteist Şunu demek istedim: Tek başına, tüm maddi ve manevi zorlukları göze alıp, kendini ilim ve bilim yoluna adayıp, bunu da yapabileceği en iyi biçimde yapmaya çalışıp, hiç bir karşılık beklemeden dopdolu içerikli videolar hazırlayarak bizlerle şu platformda paylaşması, içinde bulunduğumuz şartlarda çok zorlu bir yol. Dilara bu zorluklara karşı pes etmek şöyle dursun, içerikleriyle çıtayı günden düne daha yükseğe çıkarıyor. Bu anlamda da ne kadar takdir ve teşekkür etsek az.
@Panenteist qqqqqqqqqq++++++
@@ArtemisofEphes qqqq1
Schoenhieur,aslında insanda var olan isteme duygusunun,hiçbir zaman bitmeyevegi,veya hiçbir zaman dengeli veya ölçülü olmayacağını söylüyor veya bunu savunuyor,ve bununda her zaman felaketle sonuçlanacağı tezini ortaya koyuyor,Aslında böyle düşündüğünüzde Schoenhieur haklı,çünkü insanlık bu bitmek bilmeyen istenc yüzünden hep felaketler yaşamış,ve bunun önüne geçtiğinin bu zamana dek,insanlık tarihinde bir örneği malesef olmamıştır.
Evren ya da doğa umursamazdır.Doğanın duygusu yoktur.Bizim yorumumuzdur(duygumuzdur) acı,neşe,keder vb
Antinatalizm, .... Ben bu kavramı bilmeden önce " doğmadan önce mis gibi hayatım vardı" şeklinde espri yapardım. Meğerse benim felsefe çok önceden incelenmiş. Mutluluk anlık yanılsamadır arkadaşlar. Aslında artıya geçmezsin mutlu olunca, sadece acıların sıfırlanır. Günün sonunda masa daima kazanır ve acıların üstün gelir...
Aynı düşünüyorum.
Arthur Schopenhauer'un kitaplarından birisinde şimdi tam hatırlamıyorum şöyle bir söz vardı: "Çok güçlü bir fiziksel acı, 1000 tane zevk tarafından bile yok edilemez." Yani gerçekten hayatta çok büyük acılar ve zorluklar insanı bekliyor. Kader adeta bir kasap gibi kendine kurban seçiyor. sanıyorum bu son cümle de Arthur Schopenhauer'un kaleminden çıkmış olabilir.
Fiziksel aci yi yok edecek bin tane ilac var.Schopenhauerin talihsizligi su, o devirde o ilaclarin olmamasi
Diyorsun ki hayatım bir ıstırap ve kader olduğu konusunda katılmıyorum bu adamın felsefesi bu zaten bu adamın hayata bakış açısını ana kaynağı bu iki unsur kalkıp da bu ikisini yanlış buluyorum diyorsan bu adamın düşüncelerini felsefesini benimsiyorum deme. Hayatın acı ve ıstıraptan ibaret olmadığını düşünmüyorsan Bu Adamın adını ağzına alma
Hiç doğmasak daha mı iyi olurdu?
Bence bunun cevabı yaşanmışlık açısından çok zor ancak ifade etmek açısından da bir o kadar basit: Evet. Hiç doğmasak daha iyi olurdu. Bu yaşamda, bu dünyada, öyle derin ve ağır acılar, öyle kötü şeyler yaşanıyor ki yaşanan güzel şeylerin anlamını kökünden yok edecek kadar. Bu kötü şeylerin yaşanma ihtimalleri bile "hiç doğmasak daha iyi olurdu" dedirtir gerçekçi açıdan bakıldığında. Ben bu hayatta öyle kötü şeyler yaşadım ki ve bunun yanında güzel şeylerde yaşadım ve şu an iyi de bir durumdayım. Ancak geçmişe bakınca düşünüyorum. O kötü şeyleri yaşamamak için bile en başından yokluğu tercih ederdim. Kesinlikle ama kesinlikle! Bunun için çok kafa yormama gerek yok. Hayatında, tam anlamı ile "dayanılmaz derecelerde" acı deneyimlemiş olan insanlar ki bunu kimsenin deneyimlemeyeceğinin garantisi yoktur... Kesinlikle böyle düşünecektir. Şüpheye yer etmeksizin.
Ölmek
Antinatalist misiniz?
Tamamen sizin gibi düşünüyorum✨
her akşam haberleri izlerken Arthur un ne kadar haklı olduğunu dünyanın acı gözyaşı ve kederden başka bir şey olmadığını acı bir şekilde görüyorum bu dünyadan kurtulmanın yolu ölümdür ama o da ayrı bir bilinmeze yolculuktur video için teşekkürler
schopenhauer dayımı karamsar veya kötümser değil sadece gerçekçi görüyorum,bu benim yorumum.nietzsche dayımın dedigi gibi,gercek yoktur yorumlar vardır.
mutluluk dediğimiz şey anlık tatminlerde ortaya çıkan yanılsamalardan başka hiçbir şey değil.
filozoflar arasında kendi kanımca en güzel şekilde ve kafana vura vura gerçekliği anlatan tek kişi schopenhauer
Nietzsche varken mi?
@@FatihUlgenYILDIRIM Neitcshenin hocasıdır kendisi
@@sercan6034 mukayesene göre; Tebrizi de Mevlana'nın hocası.
@@FatihUlgenYILDIRIM Nietzshe anılarında schopenhauerden etkilendiğini söylemiştir.
@@sercan6034 ee? spinoza, schopenhauer ve nietzsche en ilgiyle incelediğim kişiler. o onun hocası bu bunun bilmem nesi diye bir şey yok. ben nietzsche kadar insanı derinden sarsacak şekilde eleştiren birini bilmiyorum. tabii ki yok da demiyorum. varsa bu benim bilgisizliğimdir.
"Benim felsefemdeki umutsuzluk ve melankoliden dolayı feryat ediyorlar, bunun sebep-i hikmeti şurada yatmaktadır: Zira ben, onların günahlarının bedeli olarak müstakbel bir cehennem efsaneleştirmek yerine, dünyada nerede bir günah varsa orada cehennemî bir şeylerin muhakkak olduğunu gösterdim."
Bence soruna karşı rasyonel davranmayı kafasına koymuş, aşkıncı felsefenin tam karşısında tam aksi yönünde bir içkincidir kendisi. Kötümserliği ihtiyat ve potansiyel kedere, ızdıraba karşı bir savunma durumundan ibarettir. Tabi bunlar benim öznel fikrim fakat hepsinden önce shopenhaur bence felsefesini bir tarafa koyarsak kullandığı üslubu bile özellikle incelenmesi gereken bir insan. Müthiş bir dili ve çok yoğun bir anlatımı var.
Abla sayen de ufkum açıldı zaten büyüdüğüm de de felsefe öğretmeni olmak istiyorum felsefeyi çok seviyorum senin videolarına bayılıyorum bizim gibi insanlara cesaret veriyorsun iyiki varsın abla😇😇😇😇😇
Üzerine 51 dakika konuşulacak bir mesele değil benim için kesinlikle doğmasaydım çok daha iyiydi
Ben 2-3 yıl önce bu kanala denk gelmiştim. Birkaç videonuzu izlemiştim cümleleriniz ezber gibi gelmişti. O sebeple kanal ne zaman karşıma çıksa görmemezlikten geldim. Bugün son 2 videonuzu izledim inanılmaz güzel. Karşılaştırmalarınız, kendi fikirleriniz, anlatırken toparlamanız harika. Video için teşekkürler.
Antinatalizm üzerine de bir video yapabilir misiniz?
Hiç doğmamış olmayı istemeyi ölene kadar cevaplayamam çünkü hayatımın % kaçını mutlu % kaçını mutsuz geçireceğimi bilmiyorum. Mutsuz geçireceğim % fazla olursa yaşlanınca büyük ihtimal keşke doğmasaydım derim.
Ölümden korkmuyorum doğmadan önce milyarlarca, milyarlarca yıl ölüydüm ve bundan en ufak bir rahatsızlık duymuyorum. Mark Twain
Mark Twain, adamım..
Einsteinın en etkilendiği sözü: İnsan arzu ettiği gibi davranabilir ancak arzu ettiği gibi arzu edemez. Bence bu çeviri sizin paylaştığınızdan daha güzel ve hala beni dumur ediyor.
Merhaba bir sağlıkçı olarak 33:50 de bahsettiğiniz duruma tıp dilinde “Propriyosepsiyon” denildiğini belirtmek isterim videoyu baştan sona izledim Arthur Schopenhauer hakkında çok yüzeyel bilgi sahibi olduğumu fark ettim sayenizde emekleriniz için teşekkür ederim.
Uzun zamandır bu kanalı severek takip eden birisi olarak ilk kez bir yorum yapma gereği duydum. Lütfen bana anlatır mısınız; babası ve abisi tarafından tecavüze uğramış bir kız çocuğu bu hayata nasıl farklı(iyi) bir açıdan bakabilir ? Çocukluğundan beri hastalıklarla mücadele etmiş, akranları gezip tozarken, ömrü hastane odalarında geçmiş birisi nasıl bu hayata farklı(iyi)bir açıdan bakabilir? Küçük yaşlarda annesini, babasını kaybetmiş ve sokaklarda büyümüş bir çocuk bu hayata nasıl farklı(iyi)bir açıdan bakabilir ? Gözünün önünde annesinin babasının tarafından öldürülmesine şahit olan bir çocuk, nasıl bu hayata farklı(iyi) açıdan bakabilir ?Bu tarz örneklerin sayısını çoğaltabilirim ama sanırım ne demek istediğimi anladınız. Bu sadece bir bakış açısı gibi ya da işte bilmem farklı açıdan bakma laflarını geçiniz lütfen! Bu hayatın gerçekleri var, acı gerçekleri ! Şimdi bana kalkıp “ e siz de hep olumsuz örnek vermişsiniz , olumlu örnekler de var “ diyebilirsiniz. Maalesef ben olumlulara bakıp olumsuzları görmezden gelemiyorum! Schopenhaur’a katılmıyorsanız, size David Benatar’ın “ keşke hiç olmasaydık” kitabını tavsiye ederim. O kitabı okuduktan sonra da biraz felsefe kitaplarına ara verip, roman okumaya da vakit ayırırsanız, hafif körelmiş empati yeteneğinizi de biraz geri kazanmış olursunuz. Size değer verdiğim için bunları yazma gereği duydum ve eleştirilere karşı da açık bir insan olduğunuzu bildiğim için , düşündüklerimi aynı şekilde yazdım. Umarım anlatabilmişimdir. Hoşça kalın…
Merhaba, yoruma tam anlamıyla katılmasam bile bu tarz durumlarda insanlar nasıl farklı açıdan bakabilir, nasıl yorumlarını değiştirebilir bende merak ediyorum.
Keşke bu kadar agresif yazmasaydın ama hayatını doğuştan gelen 3 hastalıkla savaşarak geçirmiş biri olarak ben de bu sorunun cevabını merak ediyorum.
@@averagedoomenjoyer1232 yazdıklarım mı agresif yoksa bazı insanlar oturduğu yerden ahkam kesmesi mi daha sinir bozucu , bilemiyorum!
Kanımca bu sorunun bir cevabı var varoluşsal boyutta, lakin bu kelimelere dokulebilen, akıl ve felsefenin konusu olamayacak, dolayısı ile üzerine konuşulup yazmanın imkanı olmayan bir kavrayış boyutu. Bu boyuta en yakın olanlar ise çoğu zaman, o düzeydeki acının muhatapları.
en azından bakmaya çalışmayı denemeli çünkü biraz basit olacak lakin tek bir hayatımız var ve bunu geçmişte yaşadığımız olumsuzlukları sürekli hatırlayıp korkuyla yaşamak bize verilen bu tek fırsatı harcamak olur bu kişi bir destek alabiliyorsa almalı eğer alamıyorsa kendini geliştirmeye bakmalı ve bir amaç edinmeli amaç edinme kısmı zaten bir dine inanıyorsa var demektir inanmıyorsa kendini ona ulaştığında mutlu edecek bir amaca yöneltmeli
Bence en iyi içerik ve iç içelik anlatısı olmuş. Hipnotize olmuş gibi sıkılmadan felsefe dinliyoruz.Epey rafine ve ayağımıza taş değmiyor.Sürekli karşılaştırmalı anlatımlarınızla da içeriği güçlendiriyorsunuz.
ne fark ederdi diyor bir asker
aklımın fakir sokağından,
bir an sadece hiç olsak?..
hiç yaşamasak tatmasak hayatı
ve hiç ölmesek
hiç kıvranmasak bilinmezliklerde
umutlarda da gezinmesek..
ne fark ederdi söyle
sadece yuvarlansak boşluklarda
isimsiz
cisimsiz...
_merve yekta_
Dilara hanım Felsefe açık öğretim lisans kurumu gibi oldu. Anadolu Üniversitesi ile yarışıyor. Emeğinize sağlık, çok faydalı bir çalışma olmuş.
Dilara gerçekten seni çok seviyorum, insana düşünmeyi okumayı ve anlamlandırmayı düşündürüyorsun. İyiki varsın. Senin videolarını izledikçe daha iyi bir şekilde analiz ve hayatı kendimce anlamlandırmaya çalışıyorum. Bu aralar pek kitap okuyamıyorum ama seni dinledikçe kendimi huzurlu hissediyorum.
DİLARA(DİLOZOF) İYİKİ VARSIN.
Sartrede gelebilir mi ? Varlık ve hiçlik, anahtar deliğinden bakan adam birini izliyorken, baska biri onu görünce hemen utanması ve başka birisi haline gelmesi, olasılıkların kaybolması gibi. Sartre insan duygu ve düşüncelerini o kadar iyi tahlil ediyor ki adeta filozof psikolog gibi
Gelecek :)
@@pelindilaracolak işte buna çok sevindim, Sartre en sevdiğim filozof
@@pelindilaracolak İngiliz mason devleti ve laik Yahudi Uşağı Ajan KAMAL'ı Sahte Kahraman'a Ata Diyormusunuz ! Kamalın laik sazanikos Yahudi olduğunu ve Türkiye Cumhuriyeti İsrail Rusya 20 Yüzyıl 3 Yahudi Devleti olduğunu Biliyor musunuz !
q
qqqq
Bir konuya açıklık getirmek istiyorum ; Schopenhauer'ın düşünceleri kötümser bir felsefe değil , o sadece olanı , gerçekliği olduğu haliyle görmeye , açıklık getirmeye çalışıyor . Nasıl ki bir ressam eseri meydana getirirken gerçekliği ortaya koyuyorsa Schopenhauer da bilmeceyi olduğu haliyle ortaya koymaya çalışıyor kendi gözünden . Malesef ki dünyanın şimdiki çağlara gelişi ve gidişi Schopenhauer'ın düşüncesini haklı çıkarıyor .
Schopenhauer benim için zirve bir karakter... iyi okunmalı...
Schopenhauer’ın “istemek”ten vazgecmeye calismasi da bir istek olmaz mi? Bu durumda karsi koymaya calistigi “istemek”teki gonul iliskilerinin icine yine de cekilmesi istemenin istemsiz oldugunu bi noktada kanitliyorsa, zıt yone dogru arzulardan vazgecme istegi neden dogal olarak gerceklesemiyor ve bir caba gerektiriyor? Bu durumda istek aslinda istemsiz de olmayabiliyor belki de😊 videolarina bayiliyorum!harikasin🥰kafamdaki sorular icin tesekkurler😅
Səbirsiziklə gözləyirdim ❤️Təşəkkür edirəm Dilozof💙
Niye böyle kasıntı konuşuyorsun?
amacım katiyen saygısızlık etmek değil nerden bakıcagımı ögrenip anlamak ama felsefenin bugune kadar bana ne bir yardımı nede bir yol göstermesi oldu gündelik hayatın sıkıntılarında malesef inanç ve felsefe insanın kendini en büyük kandırışımı acaba diye düşündürtüyor beni
Haberleri ve siyaseti takip etmeyi bırakın takipte iseniz felsefe sadece ölmüş insanı canlandırmaz yıkılmış zayıf bitkin yaşamı kaybetmek üzere olan insanları hayata bağlar.diyeceksiniz akıla gerek yok maddiyat lazım felsefeyi keşfeden maddiyatı kolay bulur.
Schopenhaure'in söyledikleriyle yaptıkları çelisiyor diyor. Sigara kullanıyorum ve buna rağmen sigara zararlıdır, kullanmayın diyorum. Yanlışı yapmam doğruyu söylememe neden engel olsun? "Hayır, söyleyemezsin" demek salakcadir.
Schopenhauerun 'isteme'sine bilimde basitçe entropi de diyebiliriz herhalde. Bende bir keresinde bir yazardan şunu okumuştum schoepnhauer'a dair.'
' Annesinden sevgi görmeyen erkek pesimizme mahkumdur.''
Aslında ne kadar da basit değil mi? İstenci reddetmeye çalışmasıyla, kendi hakkındaki makaleleri toplaması ve daha nice yaptıklarıyla schopenhauer kafasında çoktan kavradığı nedensel olan pesimizminden kurtulmaya çalışıyordu belki de. Sanata değer vererek ve en güzel restoranlarda yiyerekte. Kendine olabilecek en mükemmel ortamı yaratıp bu ortam içinde optimist olmaya çalıştığını söylesek belki de çokta yanılmış olmayız.
Bütün bu olmayan özgür irade kavramı içinde benim merak ettiğim tek şeyse şu, bizi özgür olduğumuza inandıran parçamız yani beynimiz nedensellik zinciri içerisinde neden bizi özgür olduğumuza inatla inandırmaya çalışıyor? Taşın aklı olsaydı neden düşmek istiyorum derdi? Yani bizim 'will' imiz neden bizi ''conscious'' diye bir şey olduğuna inandırma yolunda gitti? Bu basitçe daha büyük topluluklar oluşturmanın evrimsel yan etkisi miydi? Yani daha büyük toplumlar oluşturduğunda insanlık, özgür iradeye dolayısıyla da bireysel sorumluluğa inanan ve etik kavramı bir seviyede oluşmuş topluluklar doğal seçilim karşısında daha güçlü kaldığı için mi acaba oluştu schopenhauer'un bilinç veya tasarım dediği yanılsama? Bu sorulara cevap arayan filozoflar var mı?
Doğduğunuza pişman olmayacağınız bir hayat sürmeniz dileği ile....
Keşke gazali gelse. Hakkında o kadar çok yanlış konuşuluyor ki ancak sizin gibi bir insandan beklerim onu dogru dürüst anlatmayı. Nietzsche de olduğu gibi.
yayınlanmasından sadece 7 dk önce, dilara neden video yollamadı dedim , ama lütfen bu kadar geç atmayın artık ya 😂
bu açı eskisine göre daha güzel olmuş.
Kant videosu gibi; çok başarılı bir Schopenhauer toparlaması olmuş. Çok güzel bir bakış açısı ile ufuk açıcı çalışman için teşekkür ediyorum.
Acı veya mutluluk gibi hisler için “yorum” diyebilir miyiz? Fiziksel bir acı çektiğimizde, bir yerimiz kesildiğinde ağrıdığında vs bakış açımızı değiştirerek onu acı olmayan bir his gibi deneyimlememiz mümkün mü? Bedenlerini eğitip ateş üzerinde yürüyen ya da kendilerini şişleyen keşişler hariç fiziksel acıyı bu şekilde yönlendirmenin, fiziki yasalara tabii olduğumuzdan mümkün olmadığını düşünüyorum. O halde ruhsal acı, var olmanın kendisinden doğan doğal acı nasıl sadece bir yorum olabilir? Var olmanın kendisi nasıl isteme ile iç içe ise, özünde isteme mevcutsa aynı şekilde acıyı da o özün içinde konumlandırıyorum. Bu açıdan, Schophenauer’a ve onun gibi acı çekenlere “bu sadece bir yorum, bakış açınızı, yorumlama biçiminizi değiştirerek bundan kurtulabilirsiniz” minvalindeki söylemine içerlediğimi yazmadan edemedim Dilozof. Emeğine sağlık.
Bizi etkileyen olaylar değil, onları algılayış biçimimiz. Şayet algımızda yahut bakış açımızda, değişikliğe gidersek, var olan olaylarda da değişikliğe gidilmiş illüzyonuna kapılabiliriz. :)
‘Son kısımda ki açıklamanızda şu kısım bir türlü doldurulamıyor..
İstediğimiz zaman bir şeyi istediğimiz şekilde düşünemiyoruz.
Yani dediğiniz gibi bir kötü anda, o ânı ben kötü olarak gördüğüm için kötüdür deyip düşünce kalıbımızı değiştiriyoruz.
Ama sorun, bunun sürekliliği!
Normal sıradan alışılmış yaşamdan ap ayrı birşey.
Demek istediğim şu;Nasıl bu düşünce dönüşümünü rutin hâle getireceğiz?
Merhaba Dilara Abla! :)
17 yaşında felsefeye meraklı bir takipçin olarak bizim için de felsefeye başlangıç içerikler üretmenizi isterim :)
Başlıklar çok dikkatimi çekiyor ama videoya girdiğimde inan hiç bir şey anlamıyorum. Kavramları bilmediğimden olsa gerek. Benim gibi olan diğer takipçilerin için felsefeye giriş içerikleri üretmen çok faydalı olur. Umarım bu yorumumu görürsün. Saygıya layık birisiniz 😉
Aynı yaştayım serinin başından izlemeni tavsiye ederim, zaten bu videolar da giriş mahiyetinde.
@@hasanunver2600 teşekkürlerr 💜
"Hayvanlara zulmeden kimse iyi bir insan olamaz." Schopenhauer
Videolarınızın podcast olarak dinlenilmeye hayli müsait olduğunu düşünüyorum. Bunu fark etmediğinizi düşünmediğimden podcast olarak yayınlamayı düşünebilirsiniz demeyeceğim fakat neden yüklemediğinizi soracağım. Çok sayıda dinleyicinizin olacağını düşünüyorum.
Çok faydalı bilgiler ediniyoruz sayenizde. Emekleriniz için teşekkürler. Videoda geçen bir ifadeye karşı çıkmak istiyorum. Budizm’de çileciliğin olduğu söyleniyor. Budizm’de çilecilik yoktur. Aydınlanmaya giden yolun orta yol olduğu çok net bir saptamadır. Budha’nın hayatında çileci bir dönemi olduğu rivayet edilir. Ama en sonunda bunun aydınlanmaya ulaştırmayacağını anlamıştır.
Dahiyane Alman felsefesinin en karizmatik, en dikkat çekici filozoflarından, düşünürlerinden, aydınlarından birisi olan Arthur Schopenhauer'un ilginç görüşlerine kulak vermekte yarar var...
40 Yaşında bu videonun bir de sağlamasını yap, derim 😊
karamsar bakış açısı olarak nitelendirmeniz saçma . bu bir düşünce şekli ve hayatın anlamsızlığı insanın hayatı düşünmeyi başladığı ilk andan beri var . sizde yansıması başka olur bende başka . neden karamsar olsun mesela iyimser tarafına koyduğunuz şey de bana anlamsız geliyor . evet yaşamak yaşam anlamsız ama böyle de güzeliz diyi işin içinden de çıkılmıyor ...
Vay be aynı görüşteymişiz. Keşke hiç varolmasaydık. Yaşlılık ve ölüm varken hayat yaşamaya değmez.
@Özgür Polat evet bir denek olduğumuzu ben de düşünüyorum.
@Özgür Polat , Ey yobaz kardeş tüm bilim camiası enternasyonal olarak insanlığın sadece hayvan soyu olduğuna , tüm hayvanlarla akraba olduğumuza , sadece maymun türü olduğumuza yani tekamül evrim teorisine icma ediyor ve savunuyor. Bu teoriyle bilim insanları Adem ile havva itikatını reddediyor ,hayvanlar aleminden tek hücreli canlılardan geldiğimizi savunuyorlar. Öyleyse e haydi itikatınıza güveniyorsunuz tekâmül evrim teorisini maymun olduğumuz teorisini çürütün. Dini koruyun. Evrim ağacı ekibini reddiyelerle çürütün. Yoksa alimleriniz tekâmül evrim teorisine yenildilermi?
@Özgür Polat , Bu ayet cevap değil . Kalp sadece bedene kan gönderen organdır. Kalp düşünmez beyin düşünür. Kalbin mühürlenmeside ne oluyor?
Abla sen naptın ya, Felsefeyi resmen anlaşılır hale getirdin ne çok basite indirgeyici ne çok anlaşılmaz, tam ideal noktada mükemmel bir anlatım. Çok teşekkürler emeklerin için 🎉
Albert Camus geldi aklima... hayatin yasamaya degip degmedigi konusunun, intiharin tek felsefe sorunu kabul edilmesi gerektigini soyler o da.
İnancın varsa onları kaybet sende sorgularsın ülviye hanım
Sevgili Dilozof sana aşığım. Aklımdaki hayatıma yön verenler dövme listemde başlardasın bil istedim :D Çok iddialı farkındayım ama kimse kusura bakmasın bu kadar sevgiyi paylaşmazsam saçma sapan bir yerden çıkacakmış gibi geliyor hep :D Bu sevgi patlaması Arthur beye denk geldi komik oldu bence :D Kendine çok iyi bak, seni çok (aşırı) seviyorum.
Kanalını 2 saat önce keşfettim. Adım Zehra. 11.sınıf öğrencisiyim ve felsefeyi yeni yeni sevmeye, ilgi duymaya başladım. Thomas More'un Ütopyasını okudum şimdi ise Sokratesin Savunmasını okuyorum. Bana verebileceğiniz tavsiye var mı? Cevaplarsanız sevinirim. 😊
Soruyu "Dilozof" a sorduğunuzu biliyorum, fakat "kamusal" bir alana yazmış olmanizdan cesaret alarak - kendi çapım el verdiğince - size kendi açımdan cevap vermek isterim. Benim için Ömer Aygün'ü ve Hakan Yücefer'i takip etmek çok faydalı oldu. Onlar takip ederken felsefeyle "uğraştığımı" hissettim. Ayrıca felsefe kitaplarını okurken, yazarıyla ilgili yazılmış kitapları, o dönemin tarihini de göz önünde bulundurmanizi tavsiye ederim.
Ömer Aygün'ün youtube kanalı:
ua-cam.com/users/omeraygun
Hakan Yücefer'in Deleuze hakkındaki konuşmasının girişi:
ua-cam.com/video/w3JfprEq2hE/v-deo.html
@@mahmutmehmet4560 öncelikle yorumunuz için teşekkür ederim. Yorumunuzda dediğiniz gibi kamusal bir alana yazdım. Ve siz de dahil herkes bana tavsiye de bulunabilir. Tavsiye için gerçekten teşekkürler dediklerinize bakacağım. 😊
@@thisisoone Estağfurullah, ne bu alanın eğitimiyle ne de kendisiyle profesyonel olarak uğraşan biri olmadığım için tavsiyelerim ne kadar iyi bilemiyorum. Fakat amatör biri olarak, şu ana kadar en beğendiğim "felsefe yaklaşımını" burada bulabildiğimi ifade etmek isterim.
Felsefe öğretmenleri de seni takipte Dilara, iyi ki varsın! Okumaların, düşünmelerin üstüne bir de senden dinlemek, cila gibi oluyor💜
Bende antinatalistim. Düşünür çok haklı.
aforizmaları bitirmemin üstüne bu videonun gelmesi...
11:43'te Schopenhauer'in kadın düşmanlığının, metafiziginin zorunlu sonucu olduğu şeklindeki yorumun kimin yorumu olduğunu eklemeyi unutmuşsunuz.
BENİMDİR İSİM,
HERŞEY DE BENİM..
Ben seni sine yaptım ki, sen mi olasın?
Seni benden fer'i ettim ki, ben mi diyesin?
Sen benim severek giydiğim sinesin,
Ben deme ki, benim ile ben olasın...
Sefalar süresin, ser olasın,
Benimlesin, benim aşkımdır sende...
Sen bir örtüsün bende,
Ben sende gizlenir, beni ben ederim...
Senin benden başka bir şeyin yok işte,
Nefes bile almasam... senin kudretin mi var?
Arzumu senden işletiyorsam, sen miyim?
Sen benimsin, dursam durursun işte,
Bendesin, benden ayrılma sen benim işte...
Kaynak: Asaran cilt-3 sayfa, 37
Abdülkadir Duru
Niçin "ASARAN" DEDİK?
ASIR'ları AN'ında toplayan, maddeleri gövdesinde toplu bulunduran, görünenlerin hepsini gözünün ufacık bir merceğinde toplu tutabilen, tatların tümünü topyekün dilinde yaşatabilen; bu kadar büyük, bu kadar cem'al olan insanın bütün kıymeti de dikkatinde toplanıyor. Dikkatin değeri ise, bir AN'da ortaya çıkıyor.
İnsanın gerçek anlamda yaşadığı ömrü de, farkında olunarak alıp verilen o bir nefesle bir AN'dır. Bu farktan yoksun gelip-geçen yıllarsa "AH!" edilen ömürdür.
İşte "ASARAN" ASIR'ları AN'nında toplayabilen insanın, herkesi o Özlemi çekilen yaşama çağırmasıdır.
Her biri bir AN'ın değerini içeren bu dizeler, her okuyanı dikkati oranında AN'ına getireceğini de denemeye sunar. Abdülkadir Duru
AN-BE-AN
Tavsiyem anın yaşa,
Gönlün girmez hiç kışa,
Neş'eler saça-saça,
Zevk dolarsın dene bak!
Güç bulmak istiyorsan,
Dolu zevk istiyorsan,
Zindelik istiyorsan,
Hür olursun dene bak!
An-be-an böyle yaşa,
Şaka değil zevk yaşa,
Elini atsan taşa,
Altın olur dene bak!
Kaynak: Asaran cilt-3 sayfa, 7
Abdülkadir Duru
Not: zevk insani keyif hayvanidir.
HUZURLU YAŞAMAK İSTEYEN İNSAN:
▪️Sever sevgi beklemez.
▪️ Takdir eder, takdir beklemez.
▪️ Yardım eder, yardım beklemez.
▪️ Anlayış gösterir, anlayış beklemez.
TOPLAMDA:
Her insan kendi görüşünü tamam, düşündüğünü doğru, yaptığını haklı, olayları da kendi umduğu gibi ister.
Onun için huzursuzluk tabii halde gelişir, devam eder. Bu durumu huzura kavuşuturacak tek şey:
Genel ölçüyü bulmaktır. Genel ölçü, insanın öz yaratılışını tanımak ve her ihtiyacını iyi bilmekten bulunacaktır. Abdülkadir Duru
MUHAMMED İLE
Almışım haberin ararım seni,
Ayağın sesinden duydum ben seni,
O günden beridir can ile teni,
Koymuşum yoluna Muhammed ile....
Herşeyin aslından izlerim seni,
Cemalin bulunca işte o demi,
Sırrını bulduğum koca Ademi,
Sırtında taşırım Muhammed İle....
Kulağım durmadan arıyor sesini,
Düşündüm bendeki bunca nefesi,
Ne derde yaşatır beni hevesi,
Hu deyip, hay diyor Muhammed İle...
Kaynak: Asaran cilt-2 sayfa 50
Abdülkadir Duru
Her gece bu videoyu yayınlandığıniz günden beri dinleyerek uyuyorum. Çünkü ben bir Schopenhauer manyağım, o kadar iyi anlatmışsınız ki annesi de her seferinde aklıma geliyor
Ben de oyle yspiyorim
Çok iyi. Böyle derin bir konuyu, konudan öte kavramları ve fikirler, bu kadar kısıtlı bir zamanda anlatmak ancak böyle olabilirdi. Anlatım ve sunum çok iyi bence. Tabii takip etmesi çok zor fikirler, onun için "ilk tanışma" benzetmesi güzel. Ve de internetteki tonlarca "hayat çekilmez" ayarında Shopenhauer videolarının ötesine gitmeniz çok güzel.
Dilara'nin kameraya en az baktığı videolardan biri olmuş. Konuşurken düşünmeye geçmek belkide...
Tamda beklediğim türde bir bölümm bildirimi görüp koşa koşa geldim :D
Muhteşem!
Ama tek bölüm yetmez Schopenhauer için.
Tebrik ediyorum Pelin , düşünce ve yorumlamaların ile eşsiz bir video yine ve yeniden izliyoruz. İyikilerimizsin ❤
Dilara değilmi kızın ismi
@@aybarsatakan7801 Pelin Dilara Çolak 😊yanlış bilmiyorsam
hep düşündüğüm şeydi bu soru. schopenhauer'u daha fazla takip etmem gerekiyor sanırım, ne zaman böyle düşüncelere dalsam karşıma çıkıyor illaki.
İstencin yegane amacı var olmak, yani her canlı bu istenc sayesende hayatda. Fakat her canlının varlığı ötekinin yok olması demek, bilncli bir valğın hem var olub hem mutlu olması mümkin diyil. Varlık kendinde nedirse odur fakat madem akıl var madem bilincli varlıklarık o zaman hayatın yokluğu varlığından daha iyi. İrade konusunda özgür olduğumuz tek şey bu varlığa son vermekdir.
İşte sonunda.. Felsefe'nin gelmiş geçmiş en büyük dehası
Yine güzel bir konu ve anlatı, bu arada gözlük tercihi hoş olmus
Çok güzel bir video olmuş emeğine sağlık dilozof 👏 videoların devamını merakla ve sabırsızlıkla bekliyorum 🤗
Müthiş bir video olmuş, emeğinize sağlık. Shopenhauer hakkında umarım daha fazla video görürüz
Özgür irademiz hiç olmasaydı, iyilik-kötülük (good-evil) gibi algılarımız asla olamazdı. Halbûki biliyoruz ki iyilik-kötülük (good-evil) mutlak bir gerçek. Her bir durumda değişken oranlarda özgür iradeye sahibiz. Bazen %0'a çok yakın bir oranda, bazense %100'e çok yakın bir oranda özgürüz. Ama asla 0 veya 100 değil, mutlaka arada bir yerlerde.
Schopenheur'un hayatini ogrenmek insanlara bakıs acimi ve onyargilarimi cok etkileyecek gibi gorunuyor
Shopenhauer in doğum haritasında güneş satürn kavuşumu var. Annemde de vardı. Öldürücü bir karamsarlıktı anneminki... En favori cümlesi "mümkün değil" di... Hiç şaşmamalı felsefesine... Benim hayatımıda "malfunction" yaptı.
Offf hiçbir şey anlamadım. Nietzsche dışındaki filozofların fikirlerini anlamaya çalışırken çok yoruluyorum. Ben Nietzsche’den devam 😂
Hakk'ın hakkını...
Hakk'ın büründüğü şekline göre,
vermek gerek' işte budur marifet ⚘-- Sizleri ilgi ile izliyorum sayın Dilozof hanım #YERLİFELSEFECİ.
@pelindilaracolak , parantez içinde tırnak, içinde küçük parantez, başka tırnak, kapa parantez, aç başka parantez "anlatımınızla" işi sarpa sardırıyor, yoruyor ve kaçma isteği uyandırıyorsunuz... Daha sade, net, önce söylemek istediğinizi değil, olanı söyleyin. Lütfen...
Tragedya, mitoloji, cicero, seneca, Nietzche, Wagner, geldim Schopenhauer'a. Yoksa nasıl anlar insan trajedi nedir, tiyatro nedir?
Gitmediğim akdeniz limanı kalmadı. İki seneden sonra toparlama yapıyorum. İnşallah toparlayabileceğim. Benim toparlamam olacak.
Çok merak ediyorum hocam. "Sofinin dünyası" kitabını okudunuz mu ?
Harika bir video olmuş dilozof ) iyi ki varsın
Video hızını 1,25'e almama rağmen yine de anlatabildim. Brava bana🤧😁
Dikkat dağınıklığınızı ekran ışığını karartarak azaltabilir rahatlık ile anlayabilirsiniz videodaki kitapları ve görseli incelerseniz dikkatiniz dağılır sanırım böyle oldu.
Kendinde şey'i asla bilemeyiz! Bunu asla bilebilecek kapasitede ve duyargalara sahip değiliz. Işık hızına asla ulaşamayacağımız gibi...
Son cümleyi anlamakta zorlandım açıkçası. Kanser hastası olduğunu öğrenen biri bu olumsuz ,acı ve ızdırap karşısında bakış açısını nasıl olumluya çevirebilir ?
Love and hate....aşk ve nefret...sadece ingilizcede mi var?..... TÜRKÇE 'DE YOKMUYDU....
Hayatı yaşamak için umuda ihtiyacınız olmayacağı bir seviyeye geçmeden Schopenhauer'u anlamak nafile bir çabadır.
❤☝🤲🌹🇹🇷ah dilozof hocam keşke sizin kadar akademik bir kariyerim olsaydı.
Schopenhauer'un ölüme dair genel çıkarımı aslında şöyledir : "Şimdiye kadar ulaştığımız sonuçları göz önüne alacak olursak her ne kadar çok korkulan birşey olsa da ölüm aslında kötü bir şey değil, bilakis iyi, arzulanan bir şey, bir dost olarak görünmektedir." (Ölüm ve içsel doğamızın yok edilmezliği ile olan ilişkisi - sf. 13)
36:19 Kendi hayatında uygulamadığı için Spinoza’ya katılmamış olabilir.
Belki de kendi felsefesini uygulayamama sebebi de kendi felsefesinin çile çekmek yoluyla acı ve ızdırap dolu olmasıydı. Dolayıyla belki de onun istenci acıyı istememesine rağmen, o istencine karşı yönde bir eser verdi. İstenci belki de çile değil lüks bir yaşam istiyordu.
Birçok zaman tutum ve davranışlarımız aynı olmaz. Yanlış bulduğumuz şeyi yapınca kendimize bir bahane buluruz ve yanlış yapmış olmanın acısından kaçınmış oluruz.
Daha esnek kurallar koyarak direkt kendimizi yargılamayabiliriz ya da kendi bahanelerimizin farkında olarak kendimize karşı daha dürüst olabiliriz.
Belki de Schopenhauer da bakış açısında esnek olmaktan uzak durarak kendine dair bahane üretme yoluna gitmiştir. Bu bahanelerin farkında olsaydı ve yüzleseydi; sanki sanatçılar eserleri gibi midir gibi komik bir açıklama yapmak yerine ben böyle diyorum bir tutumlarıma bak ama bir de yaptığım şeylere bak! diyebilirdi.
Dolayısıyla aklı sadece tasarımı oluştuğu gerekçesiyle suçlayan bir yerden bakması onun istenci üzerinde kontrolünün olmadığını düşünmeye itmiş olabilir. İstencimiz üzerinde tamamen kontrolümüz vardır demiyorum fakat şahsen hiç kontrolümüz olmadığını da düşünmüyorum.
Duymuşsunuzdur terk edilmekten korkan bazı insanların, terk ettiği söylenir. Bunu yaşayan biri yoğun bir terk etme isteği duyar. O zaman bu kişinin istenci terk etmek midir yoksa terk edilmemek mi? Taşa sorsak düşmek istiyorum mu der ben havaya atılmıştım mı? Taşı atarsak o fiziksel yasalara uygun olarak düşmek zorunda fakat biz terk etmek zorunda değiliz :) başka seçeneklerimiz olduğunu da her zaman biliyoruz ve değerlendirebiliyoruz. Oysaki bir taş değerlendirme yapamaz. Tabii ki değerlendirirken deneyimlerimizden tamamen bağımsız değiliz ama sadece bunlara bağımlı da değiliz.
Ayrıca kendisi yapmaktan kaçındığı/ zorlandığı şeyleri diğer insanlara yapılması gerekli olarak sunanların ciddi sıkıntıları olduğunu düşünüyorum. Bilişsel çelişkiye düşmemek için sığındıkları bahanelerinin farkına bile varmadan ölüp gidiyorlar.
Kant'ın apriori dediği zaman ve mekan kavramını bir bebeğin gözünden görebilsek belki de doğuştan gelmediğini görürüz. Yine deneyimlerimizin sonucu olabilir sadece hatırlamıyoruzdur.
Sevgili Dilara, bence "kör" ve "aksak" gibi kelimeleri kullanmamalıyız. Sizi dinleyen bir görme engellisi olabileceğini hiç düşündünüz mü?
Merhaba Dilara, sizi izlemek için çaba içinde oluyorum ve zaman zaman fırsatım oluyor. Emeklerin çok değerli. Shopenaur'in "sanat deneyiminin insanın içinde sıkışmış olduğu nedenselliğin zorunluluk alanından kurtararak gerçek bir farkındalık geliştirir" derken bir eser üretme süreci veya bir eseri gerçekten alımlama ve estetik süje olma sürecini ifade etmiştir. Sizin öğrenciliğinizde eserle ilgilenmediğini tesbit eden arkadaşınızın kıymetini bilin. Estetik deneyim yaşamayan estetik süre boyutuna çıkmayan biri olarak ne kadar çok şey okusanız ve bunları güzelce anlatsanız da(bunun için teşekkürler), sanat sürecine ilginizde eser boyutuna çıkamadığınız sürece plastik zenginliğin değerinden mahrum olacaksınız ve estetik ile ilginiz de numenden ibaret kalacak. Ben yıllar önce Jack London'un Martın Eden kitabını okurken "masanın üzerinde Estetik okuyordu" ifadesiyle estetiğe ilk ilgim başladı ve şimdi bunun bilgiden ziyade bir duyusal algı ve farkındalık ile kazanılan selfi bir olgu olduğunu söyleyebilirim. Estetikçi olmak sadece düşünmek anlamına gelmiyor. O aynı zamanda duyusal algılar bilimi. Sadece düşünce bilimi olmadığı için felsefeden ayrıldı. Biliyorsundur zaten. Duyusal algıları in sözlerle ve düşüncelerle ölçülemeyeceği için ancak bireyin tercihlerinde ve yorumlarından anlaşılır. Zaten bu konuyu çok az kimse algılar. Sanatı alımlamayı ihmal etmek, spor yapmayı sporculara bırakmakla aynıdır. Size ulaşmış olmayı ummak istiyorum. Amacım asla eksik bulmak değil buna inanın. Değerli her şeyi önemsediğinize güvenerek yazıyorum. Emeğin için tekrar teşekkürler ve sevgiler. Daha çok gençsin yolun açık olsun.
Başlığı görür görmez bir gülme geldi inanın. Dilozof beni dinliyor olabilir mi dedim😂 Hangi konuda acaba diye kafa patlatmaya başlasam sizden bir cevap geliyor. Enerjiye inanmaya başlayacağım sanırım 😂 Ağzınıza sağlık ♡
Enerjiye halen inanmıyorsan hemen inan. Kuantum fiziğine hakimsen zaten bu mümkün
@@aybarsatakan7801 Evrenin bir enerjisi olduğunu biliyorum evet ama daha çok spiritual bir enerjinin olup olmadığı hakkında kararsızdim. Sanırım artık inanıyorum 😂
@@esraaxx46 😂 hızlı aydınlanma
Merhaba pelin . Nasılsın ?
Keyifle dinlediğim ve izlediğim birisin. Başarılar dilerim.
Dücane cündioğlu hoca ile aran nasıl ? Onunla bir video mümkün mü ?
Değil
@@canyr yan hesap mı ?
Sizi ciddiyetle dinleyemiyorum çoğu zaman yarım bırakıyorum. Bi tiktoker gibi konuşuyorsunuz "d"leri ıslak telaffuz ediyorsunuz "tarafında, yanında" gibi kelimeler. 🥴😑‼️
İnsan ireasyonel istenci doğrultusunda eyler rasyonelliğe onu meşrulaştırmak için başvurur sözünü söyleyen bir insanın varlık ızdırap vericidir derken acaba bu sırf kendi deneyimlerimden mi kaynaklanıyo diye kendini sorguladığını düşünüyorum.Bu düşüncesini nasıl temellendiriyo daha iyi araştırmak gerek bence.
dakka 32,34 ""türkçe videolarda olmasını önemsiyorum"" diyorsunuz,,
ama
epistomoloji ve daha birçok sözcüğün türkçesini kullan'mıyorsunuz..
güzel atatürkümüz boşuna mı uğraşdı türkçemizi özleştrmek için..
nedense herkez atatürkü sevdiğini söyler ama atatürkün yaptığını yapmaz..
bu dünyadan türkçemize birtek sözcük bile kazandırmadan giden birçok akademisyen var ,,
örnek: ilber ortaylı
e sesleri beni çıldırttı. Allah aşkına bütün e leri kapalı olarak söylemeyin. Dinleyicide tahammül sorunu oluşturuyor