Kaliteli tartışmalara hasret kaldık.Bu nedenle teşekkür ediyorum.Tüm insanların bakış açısı geliştikçe, insanlar bilgi sahibi oldukça, anlamsız şeylerle vakit kaybı da azalacak.Yaptığınız işe mutlaka belli bir değer veriyorsunuz ancak bana göre önce ülkemiz sonra da tüm Dünya için çok değerli bir yol izliyorsunuz.Emeğinize sağlık.
Sosyoloji mezunuyum, İbn-i Rüşd'ü biraz da ilgimi çektiği için bilirim ama yine de sizden dinlemek çok isterdim. Sizin sentezlemenizle dinlemek inanın çok güzel ve aydınlatıcı oluyor.
"Bu kadar çeşitli bir varlık alemi ortaya çıkartması onun bütünlüğünü bozmuyor mu?" manasında bir soru sorulmuştu. Bunun üzerine düşünmek istiyorum. Öncelikle, bizim bilgisine sahip olduğumuz birçok niteliğin/sıfatın en mükemmel hali Tanrı'da bulunmaktadır. Bu özellikleri miktarını değiştirmek suretiyle varlıklara tek tek bahşeden zaten o'dur. Kemâl/mükemmeliyet noktasında birliğe ulaşan birçok sıfatın her birinden farklı "dozlarda" kullanılmasıyla ortaya çıkan çeşitli "karışımlar"dan dolayı ortaya çıkmıştır varlıktaki bu kesret(çokluk) dediğimiz olgu. Ayrıca "Ne oldu da yaratıldık, daha önce olmayan ne değişti?" gibi bir soruyu cevaplamanın imkanı konusunda emin değilim. Çünkü zaten düşüncesi zaman kavramının dışına erişemeyen varlıklar biziz, o yüzden "öncesi" gibi bir şeyi düşünmeden edemiyoruz. İradesiyle yaratması Tanrı'ya acziyet vermez çünkü bir değişim olmasına gerek yoktur. Değişimden bahsedebilmemiz için zamanın geçerli olduğu bir sahada çalışmamız gerekir.
Felsefeye karşı argüman üretenler, felsefenin yöntemini kullanıp felsefe yapmaya başlamışlar demektir. Aristoteles Dücane Bey iyi hoş ama her daim her konuda haklı ve haklı olmak çok yıpratıcı, çok yorucudur.
Sevgili ve Çok değerli, İzninle Kızım diye başlamak istiyorum. DİLARA.. Yaşım dan dolayı(62) bana bu şekilde size hitabımı samimi iletir düşüncesindeyim. Sevgili Dilara.. Seni çok uzun zamandır tanıyorum ve videolarını her izlediğim de, ne kadar çok bilgi cahili, ve bir o kadar da çaresiz, hissediyorum. Değerli Dilara, o kadar çok emek ortaya koyuyorsun ki, senin verdiğin değerlerin bir kelimesini eleştirmeyi bırakın, bir noktanı dahi kendimde eleştirme hakkı olarak görmem. Çünkü, bende olmayan bir değer var karşımda. Ben sadece sana içten minnettarım. Senin le Felsefenin ne anlama geldiğini anladım. Dindar bir dünyadan gelen biri olarak, bir dönemin sonuna gelmiştim ki, senin videolarına takılıp, her dinlediğim videoların dan sonra, beynim zonkluyor ve anlamak için çırpınıyorum. Sevgili Dilara, 30 yaşındasın. Müthiş bir beyinsin. Dilara büyük bir değersin. Yolun uzun Yolun açık olsun. Yeni projende hindistan vs başarılı olacağından en küçük, zerre şüphem yok. Başarırsın. Keşke denilmesini pek sevmem, yerinede hangi kelime kullanılır bilmiyorum. Çok önce seni tanısaydım. Ve ben genç ken, senin dünyanın insanları gibi, insanlarla tanışsaydım. Geçen yıllarımın içinin boş ve anlamsızlığı beni çok üzüyor. Şu an geldiğim zihin dünyam, sadece iyi bir insan olup, iyi bir insan kalabilmeyi başarmaktır. Sağlığın, huzurun, mutluluğun, başarın DAİM OLSUN. Gönülden teşekkür ederim. Emeğin, hakkın çok geçiyor. Hoşcakal, sevgiyle kal..
Teşekkür Ederim Pelin Hanım güzel bir sunum diye düşündüm.....İnsanların birbirini dinlemesi çok önemli....( İnsanlığın gelişimi İçin ) Yaratıcılık kavramına gelince Tanrının herkese bir yetenek verdiği düşünülebilir....Bazılarına müzik yeteneği bazısına resim gibi... Ama bunların içinde gerçekte sanatçı olan çok az çıkar...Nedeni kendini keşfetmesi ya da yeteneğini Tanrı insana bırakır ( Akıl )......Akıl ve düşüncenin işlenmesiyle yaratıcılık meydana çıkmakta ve bununla birlikte eski düşünceler kırılmakta ve yeni, farklı fikirler ortaya çıkar diye düşünmekteyim. Kendinize İyi bakın.. Hoşçakalın
Elimizdekilerin Spinoza'nın tanrısı veya teistik tanrılardan ibaret olduğunu düşünmüyorum. Bahsi geçen tanrılar sadece yaratma eylemi üzerinden karşılaşsalar da aslında ceplerinde büyük yükler taşıyorlar. Spinoza'nın tanrısı sadece rasyonel çıktı üretebilen determinist bir tanrı, teistik tanrı ise yaratmanın dışında binbir tane daha alanda aktif ve bu alanlar temelde felsefi olarak çelişkili. Bu tanrılar dışında da yaratıcı tanrılar olduğunu düşündüğümden, ben de konuyla ilgili bir video çekebilmiştim. Süper bir anlatımdı, teolojik kısmı atlattıysak devam edebiliriz ^_^
Yorum için teşekkür ederim. Tanrı kavramsallaştırması konusunda gerçekten düşüncem çok sınırlı kalıyor bazen, ben de genişletmeye çalışıyorum. Konuya dair çektiğin video hangisi idi? İzleyeyim merak ettim epey.
Doğup büyüdüğüm kültür ve inanca dair hiç duymadığım şeyler dinledim. kendime gelmem, okumam, hazmetmem lazım..çok ezbere yaşıyoruz sanki..seviliyorsun dilara ❤
Herkes Seni arıyor.. Ne yana dönsem Sen.. Sensizlik görünürde ama ruhumu esir alan Sen.. Bir bilseler içimdeki Seni Sahibisin tüm zerre'lerin.. Varlık Seninle doygun ,bilmezler ki sensizliği
Merhaba Dilara Hanım. İlahiyat Fakültesi 3. Sınıf öğrencisiyim. Sizin videolarınız, 'Günümüz Felsefe Akımları' adlı dersimiz de işlediğimiz konuları daha iyi anlamamı sağlamıştı. Lakin şu an İslam Felsefesi konusuna da değiniyor olmanız beni ziyadesiyle memnun etti. Lütfen negatif yorumlara kulak asmadan bu serilere devam edin.
Yine çok başarılı çok güzel bir video teşekkürler Dilara Hanım. Benim pozisyonum noktasına gelince: otuzlu yaşlarımda "filozofların Tanrısı"nı sevmiştim, aklıma ve kalbime çok makul gelmisti. Ortacag karanlığının Tanrı algısı ise her zaman bana uzak gelmisti. Bugün kirklarimin sonunda gördüm ki İbn Sina, Aristo çizgisi ( ki en parlaklari İbn Arabi bana göre) ya yok demeye cesaret edemiyordu ya da mistik bir Tanrı modeli üretip kötülük problemi gibi iradi Tanrının yol açtığı pek çok arizadan Tanriyi kurtarmaya çalışan hayalcilerdi. Bu ikinci ihtimal onların eklektik olduklarını, orta yol bulayım derken ( felsefi metaryalizm ile irrasyonel olan arasında aslında mümkün olmayan bir uzlaşma yolu) iki şeyi de bozan ve ortaya da hiç bir anlamlı şey çıkaramayan düşünürler olduklarını gösterir. Ve benim görüşüm de budur. Yani Gazali nin argümanları gerçekten de daha sağlamdır ve tartışmayı kazanan bence de Gazali'dir. Bu ortadogu dinlerinin Tanrısı ve peygamberleri konu olduğunda kesin bir sonuç zaten. Bu dediklerime pek çok tasavvufcu veya tasavvuf benzeri görüşleri olan Müslüman katılmaya bilir ama Kuranı çok zorlayarak yapılan iğreti ayet tefsirleri olmadan bakıldığında Kuran basbayağı keyfi bir Tanrı yi anlatır. O sırf kendi canı öyle istiyor diye veya kendine itaat etmiyorlar diye ( ki ayni şeydir zaten) bütün bir sehri veya ülkeyi yok eder. Masum bebekleri bile hiç acımadan öldürür. Aynı şeyler Tevratta ve dolayısıyla incilde de vardir. Tüm bunlar ortada iken Kuran'ı okumuş bir insanın çıkıp da " Allah evreni kendinden taşan bir iyilik ve aşk yüzünden yarattı" demesi bana ya saftiriklik geliyor ( ki 20 sene önceki ben böyleydim) ya da açık seçik yalancılık, menfaat uğruna yalan dolan hikaye anlatma olarak geliyor.
Hem İslam'ın tanrısı!ndan bahsedip hemde bir insanın ölümünü kötülük ve trajedi gibi görmen ironik bence. Sonsuz cennet ve cehennemin vaadedildiği bir inanç sisteminde bir ömür işkence görmek veya para içinde yüzmek dikkate alınmayacak kadar anlamsızdır. Zira matematiğe göre sonsuzdan 1 ve ya 1000 çıkarsan birşey değişmez.
Pelin çok teşekkür ederim bu yaptığın videolar için. İşten geldikten sonra kahvemi alıp seni dinlemek ufkumu açıyor. Bir dil bilimci olarak senin anlatış ve anlayış tarzına hayranım. Lütfen giriş yaptığın konulara çok takılma. Seni sevenleri üzme :)
@@Aris-ur6iy fazla takılmayın gençler akademik kitap yazmiyoruz burda, otomatik düzeltme var, küçük klavye var, telefonun ingilizce klavyesinden yazmak var. Kendini anlatıyorsan yeterlidir. UA-camda aniden bir yorum yazdim, yazdigima da donup imla hatasi var mi diye bakmadim :) yormayin kendinizi bu tip seylerle
Emsali yok rakibi yok.peki insanı hayvanı neden yaratı kime kendini kanıtlıyor. Sonra böyle bir yaşam bütün canlılar birbirini yiyerek yaşıyorlar yaşam döngüsüne ızdırap eziyet zülüm var
@@sertmulayimtakti Bu soruyu sorduğun zaman felsefe alanına girmek zorundasın. Felsefe de bir aslanın bir ceylanı yemesini , senin bir koyunu kesip yemeni çözemez .İslâm alanında ise ilmi kelâm , hikmet ve tasavvuf ilimlerine girmek zorundasın. Tasavvufta bilgi ve neticeye ulaşmak istiyorsan bu alanı bizzat yaşayarak sağlam bir gayretle hakikate ulaşabilirsin.Muhakkik zatlar öyle yapmışlar. Onlara niçin muhakkik zatlar, demişler ? Büyük bir soru sordun ,sonra bırakıp kaçmak yok ! 🙂😊😊
Allah’a edilmiş iftira. Hem ihtiyaç dışı bir varlık diyeceksin hem de O’nun ağzından sanki bacanağı gibi bilinmek ihtiyacı olan bir beşer gibi iftira edeceksin. Her devirde kime niye ne amaçla tapındığını bilmeyen cühelaya yutturabilesi bir lokmadır bu. Afiyet olsun.
İbni sina ve kindi gibi filozofları okuyup iki yıl felsefe yaptıktan sonra kendine "çağının alimi" dedirten Gazali neden bu aralar çok popüler oldu. Hani tehafütül felasife de dahil üç kitabını ve hakkında bir kaç yazılan makaleyi de okudum islam felsefesine ne kazandırmış bir türlü anlayamadığım bir adam. Ama baştaki açıklamanıza katılıyorum, farklı alanlarda konuşmanız çok manidar ve gerekli diye düşünüyorum.
10. 11. yy.'da eşarilik ve gazali zihniyeti kurumsallaşmaya başladı ve zamanla bu coğrafyadaki epistemeyi belirleyen hakim düşünce oldu. bazı türk ve yabancı aydınlar, gazali bilimsel bilginin prensibi nedenselliği reddettiği ve bununla birlikte batı aydınlanmasının kaynakları arasında islam filozoflarının aristoteles yorumları olduğu için bu coğrafyada bilimsel devrim yaşanmamasını gazali'ye bağlarlar. bu tartışmalar şimdilerde daha görünür olmuş olabilir ama yeni değil.
1- De ki: O Allah birdir. 2- Allah samed (her şey O'na muhtaç, O kimseye muhtaç değil)'dir. 3- O doğurmamıştır ve doğurulmamıştır. 4- Ve hiçbir şey O'nun dengi değildir.
Teşekkür ediyorum içerik çok güzeldi. Nezaket gerçekten çok önemli ama kullanmak herkesin yapabileceği bir şey değil tıpkı bir uçağı havalandırıp istenen hedefe varmayı herkesin yapamayacağı gibi. Eleştiri gerekli ve faydalıdır aslında ama niyetin ne olduğu daha önemli bence.
Herkes nezaket gösterebilecek kabiliyete sahiptir, yine herkes bi uçağı havalandıracak kabiliyete de sahip. Kabalık bi tercihtir, insanlara şans verin.
16:04 İslam'da Allah'ın zatı ezeli olduğu gibi ilmi de ezelidir ve ilminde değişme olmaz. Zaman meselesine gelince Allah zamandan ve mekandan münezzehtir. Allah noksan sıfatlardan da münezzehtir. Yarattığı şeylerin O'nu ihata etmesi, herhangi birşeyi yapmaya mecbur olması düşünülemez.
videonun sonunda bize verdiğiniz söz ve soru sorma hakkına istinaden: biz insanlar duyu organlarımızla kendi dışımızdan toplayabildiğimiz verileri (topladığımız değil "toplayabildiğimiz" dememin sebebi, duyu organlarımızın kapasitesinin ve yeteneğinin çok sınırlı olması) zihnimizde işleyerek (ki zihnimizin veri işleme kapasitesi de oldukça sınırlı) bir hüküm verme çabasındayız bu her konuda olduğu gibi tanrının varlığı/yokluğu konusunda da böyle. örnek vermek gerekirse mesafe ve zaman hakkında duyu & zihin kapasitemize göre "çok az" ya da "çok fazla" diye çıkarımlar yapıyoruz. halbuki bizim deneyimlediğimiz çok kısa anlar (mesela bir göz kırpma süresi diyelim) "plank zamanı" refererans alındığında çok çok uzun bir süre. gene mesela kutup yıldızının dünyaya uzaklığı bizim algılarımıza göre dünyadan çok uzak (433 ışık yılı) ama GN-z11 gökadasını referans alırsak kutup yıldızı burnumuzun dibinde sayılır. (GN-z11 gökadası dünyadan 13,4 milyar ışık yılı uzaklıkta). bu nedenle felsefi çıkarımlar ( ya da yorumlar mı demeliyim, bilmiyorum) yaparken kendi kısıtlarımızın dışına çıkmadan yaptığımız yorumlar ve işlediğimiz verilerden çıkardığımız sonuçlar hep eksik ya da hatalı kalacaktır gibime geliyor. ayrıca bizim evreni kavrayışımız ile dalga geçen kuantum mekaniği diye bir gerçek var. kuantum dünyasındaki madde mi enerji mi olduğuna karar veremediğimiz atom altı parçacıkların varlığı konusu bizim algılarımız ve zihnimizle dalga geçen bilimsel gerçekler. süperpozisyon ve kuantum belirsizliği gibi gerçekler ortada dururken bizim kısıtlı duyu organlarımızla algıladıklarımızla evren ve tanrı hakkında fikir yürütüp yaptığınız çıkarımlar ne kadar isabetli ve gerçek olabilir? bizim mevcut kabiliyet ve kapasitemizle tanrının varlığı/yokluğu konusunda ürettiğimiz fikirler ne kadar gerçeği yansıtabilir? imanın bilimle alakası yok. iman eden "hissi kablel vuku" şeklinde edebilir (benim bildiğim islam dini de zaten insanların böyle iman etmesini istiyor. bazı islam mensuplarının tanrıyı ispat etme çabası bu anlamda gereksiz bir çaba) ama bilimsel olarak varılacak en son nokta (saydığım insani yetersizliklerden dolayı) agnostisizm olarak geliyor bana.. kısa yazmayı beceremiyorum. bunları yazmak için de epey emek ve zaman harcadım. umarım okur ve değerlendirmeye değer bulursunuz.
Eline sağlık tam tersi kısa bile yazmışsın. Senden ricam, gazali temelde ritüel leri ( namaz, oruç) yerine getiren Farabi, ve ibni sinayı temelde hangi fikirlerinden dolayı kâfir ilan etmiş. Yani temelde çelişkileri net olarak nedir, yaza bilirmisin, teşekkürler.
Gazzali ile alakalı çok yoruma denk gelmişimdir ama sizinki çok kısa ve net. Konu özetlemekte çok iyisiniz. Ayrıca, kaynakça bırakan UA-camr da çok bulunmuyor. Emeğinize sağlık.
Merhaba. Videonuzu yeni izledim. Sizin aksinize Tanrılık sıfatını gerçekten hak eden konseptin Gazali'ninki değil, İbn-i Sina'nınki olduğunu düşünüyorum. Kendi kanalımda konuya dair uzun olmayan üç video çektim, ilginizi çekebilir. Eğer sizin videolarınızı önceden izleseydim bir atıfta bulunurdum muhtemelen. Olur da videoları izleyecek olursanız şu sırayla izlemenizi rica ediyorum: 1. Tanrı Evreni YaratTI Mı? 2. Tüm Nedenlerin Nedeni Üzerine 3. Şirk Koşamıyorum, Yardım Edin
Senin düşüncelerinin hiçbir önemi yok , İmam Gazzali Hüccetül İslam'dır ve büyük İslam Alimidir. İbni Sina ve Farabi'yi tekfir etmesi ise gayet yerindedir çünkü görüşleri İslam inancı dışıdır çünkü Yunan'dan etkilenip İslam dışı şeyleri İslam'a sentezlemeye çalışmalardır (Sudûr Teorisi vs.) Ayrıca İbni Sina ve Farabi'yi sadece eleştiren İmam Gazzali değildir , İşraki olan İbn Tufeyl'de Farabi'yi Hayy bin Yakzan kitabında çok sert eleştirmiştir, görüşlerinin İslam dışı hezeyanlar olduğunu dile getirmiştir.
@@dilek1107 azıcık okuma ve kibir ile kendisini yaratan , irade , akıl , şuur , ruh veren Allahi yok sayacak kadar cahil ve nankördür. Gerçekten bu kişilere çok üzülüyorum .
Burada birtakım düzeltme yapma ihtiyacı hissettim. Bunlardan biri şu:: Gazali, filozofların bazı düşüncelerini çürütmek için felsefe yapmak zorunda kalmıyor, tam aksine o, filozofların o düşüncelerine itiraz etmek için iradesiyle felsefe ilmi ile uğraşıyor ki bilgi ile uğraşan insanlara yakışan budur; eğer karşı tarafın iddialarını çürütecekseniz en az karşı taraf kadar söz konusu bilgiye sahip olmalısınız. Bir diğer husus, videoda ''sonsuz kötülük''ten bahsediliyor fakat yaşadığımız alemde sonsuz kötülük gibi bir durum söz konusu olamaz, bu abartıdır, yaşamanın kendisi çok anlamlı, çok değerli, bir hiç olmaktansa varlığın lezzetini tecrübe etmek çok değerli, yaşadığımız alemde iyilikler, güzellikler de var, bunlara da dikkat çekilmesi lazımken bu yapılmıyor. Bir diğer husus, Tanrı'yı neden sadece felsefi argümanlar üzerinden anlama çabası var? Halbuki Tanrı sadece felsefenin konusu değil ''din''in de konusu, dolayısıyla dini argümanları da gerçeğe ulaşma bağlamında dikkate almak zorundasınız. Saygılar.
Ben bir hiristian ülkesinde yaşıyorum. Ben burada hiç dinle ilgili tartışma görmedim. Herkes birbirinin inancina sayği duyar. Bizde bunun aksini görüyoruz. Ben sizin videolarınızı severek izleyirom. Çok akıllı kendine güvenenler severim. Uğurlar❤
Dilara seni her izlediğimde veya dinlediğimde felsefe öğrenme isteği geliyor bana bunun için sana minnettarım.Ama emeklerinin karşılığıni alamiyorsun bu beni üzüyor umarım en yakın zamanda sen ve senin gibi faydalı içerik üreticileri ni hakkedilen yerlerde görürüz
Gayet kaliteli ve dolu bir video olmuş teşekkür ederiz. Konunun analitik bir şekilde ilerlemesi taraflar arasındaki ayrım noktalarının daha net görülmesini kolaylaştırmış. Kendi analizlerinizi de gayet anlaşılır ve sistematik aktarmışsınız. Dilozof'a veda videonuzda söylediğiniz gibi kanalın havası hayli değişmiş, çok da güzel olmuş bence. Videolarda kendi analizlerinize ayırdığınız kısımların artarak devam etmesini dilerim. Ben İbn Sinacı bir ilahiyatçı olarak videoda katıldığım ve katılmadığım yerleri belirtmek istiyorum izninizle. 1-) Aslında filozoflar ve diğerleri ilahi iradenin varlığı hususunda ittifak halindeler. İhtilaf edilen nokta bu iradenin kesin bir irade mi yoksa random bir irade mi olduğu. Filozoflara göre Tanrı zatı gereği şunu irade etmeyi zorunlulukla gerektirir. Bu dışarıdan zorlanması şeklinde mecbur bir irade değil, kendi zatının zorunlu kılması şeklinde zorunlu bir irade. Peki buna neden irade deniyor ve bunun ateşin pamuğu yakmasından farkı ne? Fark Tanrı'nın bunun şuurunda olması ve bu fiilin Tanrı'nın rızasıyla çıkması. Bu yüzden irade diyor filozoflar buna. Bu hususta tarihteki sufiler de (İbn Arabi ve Sühreverdi ekolü) tamamen filozoflarla aynı düşünüyorlar. Bu konuda "Şerhul Akaid / İlahi İrade 1" dersimde filozofların 12 delilinden bahsettim. Tabi normal içerik değil ders videosu olduğunu da söylemeliyim. Muhaliflere göreyse Tanrı random bir iradede bulunuyor. Yani yeter sebep ilkesinin inkarı söz konusu burada. Filozoflar bu yüzden bunu insan için de imkansız görüyorlar. Dolayısıyla bizim kendi irademizi random irade sanmamızın sebebi değişkenleri bilmiyor oluşumuz. Yoksa değişkenler tamam olduktan sonra enter'a basınca irademiz yine zorunlulukla sadır oluyor bizden. Bu yüzden iradenin random olması tamamen bir yanılsama ve değişkenlere hakim olamama halinin sonucu filozoflara göre. Şayet tüm değişkenleri bilseydik irademizin de aslında random olmadığını bizzat deneyimlerdik. Bunun dayanağı filozoflara göre yeter sebep ilkesinin zorunluluğu. Filozofların muhalifleri bunu zorunlu görmüyor ve delil olarak mesela "aslandan kaçan bir adam karşısına iki tane benzer yol çıksa da bir sebep olmaksızın diğerini değil de birini seçer, demek ki yeter sebep olmadan da bir şey olabilir" diyorlar. Tabi tahmin edileceği üzere filozoflar bunun yeter sebep olmadan değil sebebini bilmediğimiz bir seçim olduğunu söylüyorlar. Yoksa bizim sebebi gözlemlemiyor oluşumuz orada bir sebep olmadığı anlamına gelmiyor. Kelamcıların random irade anlayışının dayanakları ve bunların filozoflarca çürütülmesi hususunu da yine "Şerhul Akaid / İlahi İrade 3" dersimde ele almıştım. 2-) Hakiki Tanrı - Mecazi Tanrı ayrımınızı kavramsal olarak çok beğendim. Fakat mecazi tanrı kavramının İslam filozofları için geçerli olduğunu düşünmüyorum. Çünkü bir tanrı tasavvurunun hakiki tanrı sayılması için en azından her şeyi var etmesi ve bilinç sahibi olmasını yeterli görüyorum. Üstelik filozoflara göre Tanrı sadece kendi bilincinde değil her şeyi bilmek zorunda. Bir de yukarıda zikrettiğim irade manasını eklersek bir tanrı tasavvurunun hakiki tanrı tasavvuru sayılması için gereken asgari şartların oldukça üstünde bir tanrı tasavvuru çıkıyor ortaya. 3-) Dua, ibadet, şükür, din, vahiy, mucize gibi olaylar İslam filozofları nezdinde tamamen mekanik bir sistemin çarkları. Bunlara dair çok uzun ve karmaşık açıklamaları var. Elbette ayrıntılarda tartışılabilecek çok yanları da vardır ama bunların temel mantığı bilindikten sonra duanın ve diğerlerinin anlamını yitirmediği anlaşılacaktır. Bunu da İbn Sina'nın İşarat isimli kitabına dair yaptığım derslerin devamında işleyeceğim. Henüz kitabın o kısımlarına gelmedik. 4-) Filozofların felsefi sistemi İslam ile ne kadar uyumlu? Bunu filozofları her fırsatta tekfir eden Gazzali'nin satır aralarından bulduğum ve manen nakledeceğim bir sözle cevaplamak istiyorum. "Allah Halık'tır (yaratan) şeklinde gelen ayetlerin zahiri, alemin zamansal bakımdan kadim olmasını, bu da Allah'ın iradesinin zorunlu olmasını gerektirse de bize önceki alimlerimizden ulaşan inançlarımızla çelişmemesi için bu ayetlerin mecaz anlama aktarılmaları gerekir." Yani filozofları tekfir eden Gazzali dahi ayetlerin zahirinin filozofları desteklediğini söylüyor ama kendi mezhebinden ve geçmiş büyüklerinden böyle gördüğü için ayetleri mecaz anlama tevil edip filozofları tekfir ediyor. Ayetlerin gerçek anlamları filozofları desteklese de böyle yapıyor. Benim aklıma gelenler bunlar. Uzun oldu heralde kusura bakmayın. Tekrardan teşekkürler, kolaylıklar dilerim.
Hocam neden tüm bu tartışmalar var? Din eğer gerçekse 13-15 yaşında bir çocuğun anlayacağı ve sorumlu olacağı kadar basit ve kusursuz olmalı değil mi? Yani en azından kuranın anlamı üzerine tartışma olmamalı. Ama görnen o ki en basit bir ayetin anlamı konusunda dahi ilahiyatçılar bin bir görüş, fikir ortaya atmaktalar. Kuran’ın Muhammed’e gelen anlamına ne oldu, nereye kayboldu? Muhammed kendisine gelen Kuran’ı doğru bir şekilde anlamış ve anlatmış olmalı. Bu doğru anlam bozulmadan kıyamete kadar sürmeli. Mantıken böyle olmalı. Ama gerçekte böyle değil. Neden?
@@randomhuman5525 Bu soru da kanaatimce tamamen Tanrı'da random iradenin mümkün olması fikri üzerine kurulu. Tanrı random irade ediyor olsaydı gerçekten de bu kadar karmaşaya gerek yoktu. Elindeki sihirli değnekle her şeyi düzeltmeliydi. Fakat zorunlu irade anlayışına göre din ve vahiy gibi şeyler Tanrı'nın müstakil fiilleri değil. Tanrı'nın tek bir fiili var ve ezelden ebede kadar devam eden tek, basit ve homojen bir fiil bu. Kademe kademe varlığa gelen ilk soyut varlıkların filtreleriyle cisimsel varlık düzlemine kadar inen bir matruşka gibi bir durum söz konusu. Buna göre Tanrı güneş gibi tek bir nur feyz ediyor. Matruşka açılıp hareket başladıktan sonra bu tek homojen nur değişmese de onu kabul eden yüzeyler değiştikçe farklı sonuçlar ortaya çıkıyor. Vahiy de böyle bir şey. Muhammed o nuru alabilecek bir pozisyona gelince o nurdaki mükemmellik, iyilik, adalet gibi külli manalar Muhammed'in kendi dönem ve şartına nasıl yansıması gerekiyorsa onun zihnine de o şekilde tikel/cüz'i hükümler ve kelimeler şeklinde yansıdı. Buradan hareketle bana göre yaygın din algısı baştan sona değişmeli. Bunun üzerine bina edilecek çok mesele var.
@@mehmettayfunkucuk Hocam açıkçası bu yanıt beni ikna etmedi. Bunun yerine biri şöyle de diyebilirdi. Muhammed bir din tasarlamaya karar verdi ve geçmiş dinler ve anlatılardan da yararlanarak kendi döneminin koşullarına, kendi dünya algısına göre bir din oluşturdu ve kuranı yazdı. Baktığımızda bu açıklamanın “Tanrıdan ışığı alıp dönemin koşullarına göre yorumlayarak bir din ortaya koydu” açıklamasından pek de bir farkı yok. Hatta birinci açıklama olasılıkla daha akla yatkın gelecektir.
@@randomhuman5525 İkna olmak ya da ikna olmamak ile sonuçlanacak türden bir argüman sunmadım. Sadece sorunuza binaen meselenin İslam filozofları nezdindeki keyfiyetini ana hatlarıyla söyledim. Keyfiyetin zikredilmesi neticesinde ikna oldum ya da ikna olmadım denmesi kategorik bir hatadır. İslam felsefesi bu şekilde subjektif estetik çağrışımlarla ilerlemez, argümanlarla ilerler. Argümanlar için öncelikle felsefi altyapımızı adım adım açıklamam ve delillerimizi de dayanaklarını göstererek savunmam gerekiyor. Yoksa altyapı kurulmadan ve tüm felsefi sistem iyice anlaşılmadan hiçbir argüman hitabet olmanın ötesine geçemez ve ancak çağrışımlara hitap edebilir. Bu yüzden UA-cam'da dersler yapıyorum. İlgilenirseniz oralara bakabilirsiniz. Bakarsanız argümanlarımızın subjektif estetik çağrışımlar üzerinden değil salt mantıksal çıkarımlar üzerinden ilerlediğini görürsünüz. Yine ikna olup olmamak size kalmış tabi.
@@mehmettayfunkucuk Sadece ikna olmadığımdan bahsetmedim. Kendimce bir gerekçe de sundum. Bu gerekçeye yönelik bir eleştiri getirseydiniz daha iyi olurdu. İslam felsefesi sınırları içerisinde sizin de kendinizce bir mantığınız vardır elbet. Hristiyanların da kendilerince bir mantığı var. Ancak dışardan bakıldığında bunlar anlamsız gözükebiliyor.
Çok güzel özetlemişsin dilara en azından bir ön bilgimiz oldu ben de gazalinin tanrı inancını daha anlamlı ve inanmaya layık gördüm😊dediğin gibi diğer türlü Allah’ın hiç haberdar olmadığı ve zorunluluktan ortaya çıkan bir evrende insanı tanrıya bağlayan şey ne olabilir ki?
5-6 yıldır din felsefesi okuyup çalışıyorum. Mesleğim çok farklı. Sayısalcıyım ama ilgimi çok çekiyor bu konu. Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ediyorum. Benim için çok iyi oldu.
zamanın yaratılmasından söz ediyorsak, "o andan önce ne vardı?" sorusu bana yanlış geliyor. sonuçta zaman yaratılmadan önce zaman kavramı yoktu ve bu yaratılışın öncesinde ne vardı demek, zamanın öncesini sorgulamak oluyor. eğer zaman yoksa zaten öncesi de yoktur. "önce" ifadesi zaman için kullanılıyor. zamanı aza indirgemek ne kadar doğru olur?
Çok karışık felsefi bir konu, ama zihnimiz nasıl çalışıyor, nasıl konuşuyoruz. Yani mukayese olmadan dil olmaz. Sıcağı, soğukla, uzunu, kısayla, ağırı hafifle, yada tam tersleriyle, yani mukayese yle, ölçmeyle konuşup düşüne biliyoruz. Yoksa dil olmaz. Yani Evren sınırlıdır dersek, peki ondan sonra ne var, vede ondan sonra. Yani sonsuzluk, sonu olmayan mevcut demek zorunda kalırız gibi geliyor. Onun için zaman kavramındada referans gerekiyor. Referans aldığımız anında, öncesi ve sonrasını sorgulamak, zihnim izin ve onun düşünme şekli olan ölçme nin, mukayese nin doğal sonucu. Allah için zamanın olmadığı sözü, zihnin algılayabileceği bileceği bir şey değil. Çünkü öncesi ve sonrasını sorgulamak, zihnin çalışma şeklidir. Sanırım zamanı, şimdi öncesi ve sonrasına bölmeden zihnimiz algılayamaz gibi geliyor.
Mükemmel olmayana,kusursuz olmayana,çaresiz olmayana eksiksiz olmayana,zaafsız olmayana,yaratılana=yarattıcı,rab,tanrı,ilah,Allah denemez.Herşeyden aşkın olduğu; için,ona tek olan yaratıcı diyoruz.
Muhteşemsin Dilara anlatım tarzın çok iyi.Çok zeki aynı zamanda Temkinlisin Azerbaycanlayım idolum sensin!Dersden vakit bular bulmaz seni izliyorum.Yazım hatam varsa kusura bakmayın.
Bu coğrafya üzerinde yaşadığımız için bu videoların izlenmesi de yorumları da fazla olması normal , bizim dünya tatlısı Dilozofumuz uygun gördüğü içerik ne ise onu izlemek her daim doğru ve anlamlı olacaktır.( Ayrıntılara takılma yola devam et takipteyiz)♥️🙏
Merhaba öncelikle konuları yoğurup ve en temelden anlatmaya çalışmanız resmen bağımlılık yapıyor vahdeti vücut kavramını çok merak ediyorum ve edindiğim yüzeysel bilgilerden de mantığa uygun olduğunu düşünüyorum yani inanç ile aklın harmanlanabileceği kısıtlı kavramlardan biri bana göre tanrı ve yarattıklarının da bir parça bütün olduğuna inanıyorum evrendeki kaos ve kötülük ise düzeni ve iyiliği anlayabilmek için var oldu kaos içinde mükemmel düzen tabiki de tesadüfi olamaz
Dilara hanım kötülüğün kötülük kavramını öğrenmek iyiliğin de iyilik kavramını anlamak için ve öz irademizle seçtiğimiz kabul ettiğimiz kavramla ölümden sonraki sonsuzlukta kötülük kötülukle iyilik de iyilikle can bulacak cennet ve cehennem❤ ❤❤
nedenselliğin zorunlu bir gerekçe olmadığı sadece zamansal korelasyondan ibaret olduğu düşüncesi bana çok daha mantıklı geliyor. Açıklayamadığımız yerlere de X varlığını koyarak açıklama fikri. Açıklamaktan kastımızın ne olduğu noktasında çok ayrışıyor. Açıklamak eğer olayların ne olduğu ise onu bilim açıklıyor. Ama nasıl olduğu sorusunu hiçbir bilimsel buluş açıklamıyor. Bununla alakalı Kırmızı Asa serisini öneririm çok faydalı..
Dilara hanım ben dinime bağlı biriyim , fakat sizi dinlemekten keyif alıyorum çünkü siz çok büyük bir emek veriyorsunuz araştırıyorsunuz , bizim çoğu cahil imamlar gibi cebinizi düşünmüyorsunuz enazindan , bu nedenden dolayı her videonuzu zevkle dinliyorum inan masamda ve sizleri seviyoruz , ben şuna inaniyorum Ben Rabbime inanıyorum ve ölüm otesinede onun için arastiranlar mutlaka sonunda doğru yola gelirler diye düşünüyorum bu kendi fikrim arastirmassan bulamassin çünkü kitabibizda okuyun ve dışarıya bakın der , bu nedenden dolayı araştıran insanları seviyorum yeğenimin ismide Dilara olduğu için sizi ayriyetten seviyorum yolun ve bahtin hep açık olur İnşallah ❤❤❤❤❤😊😊😊😊😊
14:43 burada zaman kavramı da devreye giriyor. 'sonra' kelimesi ancak zamanı lineer olarak algıladığımızda söylenen bir kelime olabilir. 17:33 buradaki sorgulamaların hepsinin sebebi de aynı nedenden ötürü.
Kendim gibi düşünmenizi beklememekle birlikte bir tavsiyede bulunacağım kuran meali okursanız Allah'ın varlığını ve ona ait isimlerden nasıl biri olduğunu az çok kavrayabilirsiniz fakat tamamen anlamanız ve anlamamız imkansız. Çünkü yaratılmışlar olarak sadece gördüğümüz, bildiğimiz şeylerle yani tecrübelerimizle şekillendirmeye çalışacağız onun yerine biz müslümanlar olarak Süphan ( eksik ve noksan sıfatlardan münezzeh) Allah diyoruz ve geçiyoruz bu konuları. :) Videolarınızdan akıllı bir birey olduğunuzu düşündüğüm için bu tavsiyeyi vermek istedim. İnsan bir şeyi reddetmek için bile hakkında bir bilgiye sahip olmalı. Ben de felsefeyi bundan okuyorum ama içinden inancıma zarar vermeyecek şekilde güzel şeyler buldum ve bu fikirleri kendime katarak devam ediyorum. Saygılar, sevgiler :)
Güzel çalışma arkadaşım biraz teşekkür ederim birazda kendime teşekkür ederim sanırım artık konuşmamak beni daha memnun hale getiriyor..izleyici ve dinleyici moduna girdim ehh fena bir eylem değil
Merhaba Dilara Hanım. Gazali’nin 2 yıl boyunca ailesinden de ayrı bir yere giderek Latince öğrenip bulduğu bütün felsefe kitaplarını Latinceden okuduktan sonra tehafütü’l felasife’sini yazdığı bilgisiyle karşılaştınız mı.🙏
Ben de imam Gazalinin düşüncesini benimsiyorum. Vidyonuzda sorduğunuz sorular ilk etapta insanı içine çekiyor ve bir bocalama yaşatıyor gibi. En azından ben öyle hissettim. insan bir yaratıcının varlığını ve mükemmelliğini kendi aklıyla bulabilir. Ancak vidyonuzda sorduğunuz soruların yanıtını insanın kendi aklıyla bulmasının zor olduğunu ve vahiy yoluyla bu sorulara cevap bulabileceğini, böylece tatmin halı yaşayıp Allah'a derin bir saygı ve sevgi duyabilecegini düşünüyorum. Şunu da belirtmek isterim üslubunuz çok hoş ve çok güzel. Bundan dolayı teşekkür ederim.
İslamiyet şekilsel bir din değil aslında bir mantık dini.. Algısal yönetme açısından toplumda şekilsel boyutta tutulmaya çalışılıyor. Şahsi fikrim olarak anlamaya çalıştığımda hep vardığım şey değişme, dönüşme, gelişme ve anlama noktalarına varıyorum. Buradan çıkışla Gazali'nin Felsefik olarak cevabı doğal kalıyor. Teşekkürler şahane videolarınız için..
@@Deniz-nb2bh Bi akıllı kendiniz var sanıyorsunuz. iman mantıktan sonra , inanmak inkar etmekten daha basit bir işmiş gibi algı yaratmaya çalışmayın boşuna. Bina etmek her zaman yoksaymaktan ve yıkmaktan daha zordur. işin kolayına kaçmak basit insanların tercihidir.
@@Deniz-nb2bh o dediğin iman edene kadar öyle olmuyor. Senin bahsettigin iman ettikten sonra elbette iman akıldan sonra gelir. Bilimde aynı şekilde ilerleme sağlıyor. O şekilde yaklaşırsan sen bilimde yapamazsin Senden oncekilerin kesiflerin doğruluğunu kabul edip uzerine inşa ediyorsun. Aksi taktirde herkesin tas devrinden lazımdı dogduktan sonra. Önce mantığın tutarlılığını test edersin sonra iman edersin.
Allah kurandaki bir ayette ben bilinmeyi Murad ettim ve kainatı insanı yarattım diyor yani bilinçli bir yaratıımdan bahsediyor inanlar için tartışma bitiyor
Şu ayet ,hepsini cevaplıyo,bence ,Onlar onun ilminden onun verdiği kadar kavrayabilirler.Sınırlı olduğumuzu bilmek bizi rahatlatıyo.Yoksa delirmek gerekir,çünkü cevap bulamadığımız şeyler var.Bir sınır var.Bunu bilelim,yoksa kendikendimizi çok yorarız.
Daha videoyu izlemedim ama nietzsche videosunun altina gazzali diye istek yapmistim. Şu an bana özel cekilen bir video gibi hissediyorum. Gazzalinin akıl noktasinda söyledikleri cok ama cok degerli ve anlasilmasi zor. Umarim bu konuda bir cok yanlis dusunceyi yikan bir video olmustur. Emeginiz icin teşekkürler....
Videonun sonunda sorduğunuz soruyla ilgili düşüncem mesela dünyada neden o zaman bu kadar kötü şey vardan girecek olursam insan kendi özüne ,bütün zihinsel ve toplumsal olarak aldığı kabukları nedeniyle oluşan enerji sebebiyle olduğunu düşünüyorum. Insanların herkesin bu kabuklardan kurtulmuş özüne dönmüş olması durumunda bahsedilen kötü şeylerin yaşanacağını düşünmüyorum ki bu yaşananlar da herkesin bireysel olarak buna(öze dönme yoluna) vesile olması için olduğunu düşünüyorum.Soruya bakış açımla yanıt verdiğimi düşünüyorum
Siz kendi yanitim dediğiniz bu "yanıtta" daha çok sorudan kactiniz soruyu yonttunuz ama buna yanıt dediniz. Soruyuda anlamadan yonttunuz belkide 'iman' etkisinden korkudan zira soru felsefik-etik Tanri "mutlak iyi" lik bakışına idi ki İslamda bu 'sizin şer bildiğinizde de bir hayır var' derken Platon felsefesinden ( Tanri mutlak iyidir ve kadirdir o halde kötü bildiğimizde iyidir tanrı katında) Arab versiyonlama . Aksi halde yanitinla deist yana meyil edersin en çok. İslam tasavvufu bir deist varyasyondur. Öze dönüş bir sloganik 'kendinden rahatsız oluşu tersten dile getirmedir' oysa ne olunmak istendigine gelince 'sabite' yada mutlak iyi tanri olma tasavvuru var bilinç altında. Zihni ,aklı atarsak ki bunlar -edinilmiş kabuk -dediniz ve bu doğru yani edinilmiş kabuklarımız var fakat bunları atınca ne oluruz! Size göre en ideal hal 'öze dönüş' oluruz. Peki özler nasıl etkileşir . Hani dinler "önce söz vardı" (yunan caos logos evrilisi kopyası ) yı boşuna dememiş değilmi. Zeka ve akılla yazip bunun yok olmasini istemeyi çözum olarak sunmak adeta 'ölüme övgü'nun bir yansimasi... Olan her şey yok olsa (bir anlik farazi/fantezi) 'özemi dönülmüs olur' 'Yokluk' mevcut bir seyin belli bir zaman diliminde belirtili bir mekanda olmayişindan öte bir sey olabilirmi ki? Sadece dilsel manayi effektiv kilmak icin kullaniriz . Hemde o dereceki aslinda var olan yoktur (bir gölgedir), yok olan ise gercektir/hakikattir ve tanri katindadir. Biz bir izdüśumuz demeye gideriz ki yine Platon (sembolik olarak ismini aniyorum yoksa felsefe yapmak dinamiktir ve öncesi var her filozofun . Fikir hirsizi olunup olunmadigi gecmise gittikce flulasir) a gideriz. Kisaca kabuklarimizi soydukca bir hazine cikacaksa en cok öznel arzularimizin giderilme sekli ve frekansi degisir ki bu noktadada coklu degiskenlerin tekil /tumel uyumu cikmaz. Herkes yigitken de farkli yogurt yiyor ya. Yigitlik ne yogurt ne ve yeme eylemi ne.! 3 degisken bir kiside ve her degisken coklu(sayisi ancak eyleme gecildikce sayilabilir) bilinmez. Matematikte 3. dereceye indiremedigin bir ustel esitsizligi cozemezken Psikolojik denklem kacinci dereceye indirgenebilir bilen varmi gucu yeten varmi yok. O bir kabuk soyma deriz ama aslinda kabuk degisimi yapariz kimimiz kac kabuklu kim blir. Çok üsuyen çok kabuk giyer ama sicaktan korunmak icinde bu yöntem uygulanmistir eskiden. Her kabuklu bir kabuklu hayvan olmayabilir psikolojik bakinca cunku kabuk yasamda kalman icin zaruri ise ya giyersin yada giydirirler ve gönderirler özüne!!!
Kötülük kavramının dini açıdan bir açıklaması şudur: Sıcak kavramının bilinebilmesi için soğuk gerekli, yani zıtlar kavramları ortaya çıkarıyor. Merhamet kavramının ortaya çıkması için de merhamete ihtiyacı olan varlıkların olması lazım. Mesela güzel mutlak olsaydı çirkin kavramı olmasaydı güzelliğin katmanları olamazdı, az güzel daha güzel var olamazdı. Mutlaklığın olduğu yerde derecelendirme olamaz, o zaman çokluk denen varlık alemi için zıtların olması ve mutlaklığın olmaması lazım. Kötülük denen şeyler iyilik ve güzelliklerin görünmesine ve algılanmasına veya kavramsallaşmasına sebep olduğu için onlar da iyi sayılır. Yani kötülük dini açıdan sadece iyilik ve güzellik kavramlarının katmanlaşmasını, kavramlaşmasını ve var olmasını sağlayan iyi ve güzel araçlar olarak kabul edilir. O açıdan kötü denen şeyler mecazi olarak kötü olduğu aslında herşeyin güzel olduğu ifade edilir. Böylece varlıktaki herşey bizzat veya sonuçları itibari ile güzel ve iyi kabul edilir. Sonuç olarak yaratıcı kötü birşey yaratmamıştır.
İslam felsefesi ve diğer felsefelerle ilgili terminoloji konusu bizim gibi batı ve doğunun kesistiği ülkelerde karmaşık bir bilinç meydana getiriyor bunların hepsini birleştiren bir terminoloji gerekir mi ya da insan bilincine çok yakın herşeyin birlikte anlaşılabileceği bir terminoloji bir bütünsellik oluşturulabilir mi?
Tutarsızlığın Tutarsızlığı eserini nerden okuyabilirim? Karbon Kitaplar dan baskısı var ama çevirisi iyi midir bilmem. Siz hangi kaynaktan okudunuz veya hangi kaynağı tavsiye edersiniz?
Gazali nin kitabını ben yıllar önce yüksek lisans yaparken satin alıp okumuştum . Gazali üzerine bir ödev hazirlamistim. Klasik yayınlarından idi , çevirisini de Mahmut Kaya ve Hüseyin sarioglu nun yapmış olduğu bir eser idi .yalnız kitabın bir sayfasi Türkçe ( doğal olarak ) diğer sayfası ise Arapça idi . Tabi Arapça bilmedigim için ikinci sayfalar benim için atıl durumunda kaldı . Çeviri elbette benim çok işime yaramıştı .
@@nezahatdurmus199 filozofların tutarsızlığını demiyorum onu okudum da(klasik yayınlarından), ibni rüşd ün Tutarsızlığın Tutarsızlığı eserini kastetmiştim.
Dilaracığım ,senden bir rica daha ; "bilimsel Ateizm" ile "dinlere tepkisel ateizm" kavramlarını karşılaştırır mısın ? Çok hoş ve faydalı malzeme çıkar buradan...Şimdiden teşekkürler😍
Ben ALLAH'ın varlığına iman etmiş bir İslam ferdiyim. Öncelikle sizin söylediğiniz filozoflar olsun yada herhangi bu düşünceler içinde olan insanlar olsun hepsinin kendi düşüncelerini ortaya koymuş kimisi dersine iyice çalışarak kimiside öylesine düşünerek kendi kafalarında bir tanrı kavramı bir yaratıcı kurmuştur bunu hiç kimse inkar edemez.. Şimdi gelelim konumuza ben bunları düşünürken, Yaratıcı, zaman,evren,doğa,insan, görünmeyen varlıklar, vb. ni düşünürken hep şu ilkeyi takip ederim biz insanlar ne kadar düşünebiliyoruz nereye kadar varabiliyoruz bizim içimizden en çok düşünüp zirveye ne kadar ulaştı bu bir muamma asla bu dünyada bilemicez bunu, şöyle bir örnek verelim çok basit ama biraz etkili olabilir "1.500 yıl önce veya 3.000 yıl önce veya daha çok geriye gidelim 6.000 yıl önceki insanlara gitme şansımız olsaydı o insanlara en basitinden telefonun ne olduğunu veya şu yüz yıl içerisinde üretilen her hangi birşeyi sorsak ve onlara bunu düşünmeleri için zaman verseydik bu insanlar neler hayal edip kafalarında neleri kurup en zirve düşünceye ne kadar çıkabilirlerdi günlerce aylarca düşünüp çalışıp size nasıl karşılık vereceklerdi bu insanlar sizce size ne cevap verirlerdi, telefonu,elektiriği,arabayı,uçakları,tankları,vb. Size nasıl olduklarını ne şekilde olduklarını nasıl söyleyebileceklerdi en zirvede düşünenleri bile bu saydıklarımı asla aynı yada benzerini tarif edemiyeceklerdi sizi asla anlayamazlardı ve size deli damgasını vururlardı bunları olağanüstü mücize olarak görürlerdi" burdan da anlaşılacağı gibi biz insanlar en zekimiz en iyi düşünenimiz yani en zirve düşünen insan bile ALLAH'ı asla ama asla doğru tanımı kafalarına düşüncelerine çalışmaların sonucunda veremiceklerdir sadece kur'an'da ALLAH'ın kendini tanıttığı kadar bilebilcez o tanıtmayla dahi ALLAH'ı tanımlayamicaz çünkü düşünme akletmek bizler için sınırlı bu sınırın dışına ALLAH izin vermedikçede çıkamicaz.. Ayrıca zaman,yoktan var etme,hayat verme,dünya dışı olaylara, doğru anlam yüklemiyoruz zamanın ne olduğunu tam olarak bilmiyoruz yoktan var etme nedir bilmiyoruz hayat verme nedir bilmiyoruz yani bunları doğru düzgün kavram anlam veremiyoruz çünkü bunlarda bizi aşan konular ve bu olay yaratıcımız karşısında bir acizliktir zayıflıktır bunu ister kabul edin veya etmeyin.. Yani umarım anlatmak istediğimi anlatabilmişimdir yazım hatasıda var kusura bakmayın.
Ohooo, o kadar çok bilmiyoruz, bilemiyoruz, bilemeyeceğiz ve muamma demişsin ki, agnostiğim diyememişsin de (ki o da bilmiyorumun yunancası) içine doğduğun hasbel kader müslüman kültüründen dolayı sana verilen tutamağa inanıyorum demişsin. Vikipediden sen de okursun ama böyle bir şey de var, ya da biliyorsun ama pek üzerinde durmamışsın. Agnostik teizm, tanrı veya tanrısal varlıklara inanan ama tanrının olup olmadığına dair bilgiye ulaşmanın mümkün olmadığını, tanrının varlığının bilinemez olduğunu savunan bir felsefi görüştür. Esasen dinsiz bir felsefe olan agnostik teizm, agnostisizm ve teizmi belli özellikleriyle birleştirdiği için bu ismi almıştır. Akıl ve mantığın tanrısal bilgiye ulaşmakta yetersiz kaldığını savunarak deizmden ayrılır. Bu düşünce "bilmek" ve "inanmak" kavramlarının arasındaki farka vurgu yapar. "Bir insanın tanrının varlığını bilemeyiz demesi ama var olduğuna inanması" manasına gelmektedir. Agnostisizm esasen tanrının varlığına dair bilinmezcilik üzerine kurulu olup bir şeye inanmayı veya inanmamayı katı olarak reddetmediği için agnostisizm bazı teistik inanışlarla uyumlu olabilir. Agnostik teizm, monoteist veya politeist değildir. Tek tanrının veya çok tanrının var olduğu yorumundan kaçınır. En azından bir yaratıcı olduğunu inanılır ama bunun tekil mi yoksa çoğul mu olduğu konusunda genellikle agnostik bakış açısı bulunmaktadır. Yine de samimice bilmiyoruz dediğin için tebrik ediyorum, başarılar.
Dün bir arkadaşıma dedim ki bence Allahı tarif etmeye peygamberlerin bile kelimeleri yetmemiş. Onlar onu başka seviyede bir hisle anlamışlar. İnsan araştırdıkça sorguladıkça keşfediyor değil mi ? O yüzden sorgulamak üzerine mantıki sorgulamalar yapmak insanlık için çok önemli. Ancak bu tarz şeyleri tüm toplumdan bekleyemiyoruz. Çünkü toplumda bu konular yüzünden savaşlar yaşandı ve yaşanıyor.. Din , inanç en ufak bir boşluğu kabul etmiyor.. Biz akademik olara da kişisel olarak da bunu sorgulamaya devam etmeliyiz. Bu zararlı değil. Ancak toplumda herkes bunu yaparsa zararlı. Zaten insanlık savaşmak için yer arıyor.
Çok teşekkür Bilgi içerikli program yapmaya çalışıyorsun.Kötü Yorumları dikkate alma. Anlatım konusunda biraz kendini geliştirmek gerekiyor eski videolar çok yönlendirme yapıyorsun. Anlatacağım şeyleri metinlestirsen konu daha net anlatırsın. Aklında ki düşünceyi konuşurken metinleştiremiyorsun konu dağılıyor. iyi çalışmalar
Deniz hanım aslında sizin elinizden daha oturaklı ve daha uzun videolar görmekten çok mutluluk duyarım bu konu hakkında da çünkü gerçekten anlamaya çalışıyorum ve siz çok bütünlüklü bir yapıda önümüze seriyorsunuz içeriği, siz gerçi daha uzun videolar yapmak istemediğinizi belirttiniz fakat ben bu isteğimi dile getirmek istedim. Bu isteğimin sebebi daha oturaklı bir biçimde anlayabilmek sizin elinizden, çok teşekkürler.
Emeginize sağlık keyfle dinliyordum. Toplum egitimli yada egitimsiz pek farketmeden genel olarak eleştiri ve hakareti birbirine karıştırıyor. İzlemek gibi bir zorunlulugu olmadığını anlamakta zorlanıyor. Herkesin aklının alacagi ve almayacağı seyler var lutfen aklinizin alacağı seylerle ilgilenin. Dilara hanim lütfen devam edin anlatilariniz cok kefli.
"Bu kadar çeşitlilik onun bütünlüğüne zarar vermiyor mu?" sorusu insanın aczini ne güzel gösteriyor. Insan aklı ve gücüyle böyle bi düzen kurmak mümkün değil çünkü. Bilinen bilinmeyen bütün denklemleri-kanunları, varolan her "şey" için, doğum-ölüm dengesi içinde anbean uygulayan bir kudret olması gerektiğini düşünüyorum.
Evrende ki düzeni kusursuz buluyorsun ve bu düzenin işleyişini, evrenin kendi başına değil de evreni aşkın yani evrenin dışından birisinin kontrol ettiğini düşünüyorsun. Evrenin dışından bu kusursuz düzeni yaratacak kadar güçlü ve gizli bir gücün olduğunu düşünüyorsun. İnsan aklının gizemini ve insan aklının muhteşemliğini ama aynı zamanda da aklımızın kısıtlı olması sebebiyle o aklı yaratacak daha üstün bir akıl yani bir tanrı aklı olduğunu düşünüyorsun ama böyle bir tanrıdan, güçten, evrenin dışından bahsederken bunları neye dayanarak söylüyorsun ve evrenin büyüklüğünü bile algılayamayan, kısıtlı bir beyine sahip olan biz, tanrının büyüklüğünü vurgulayarak nasıl olur da evreni es geçip tanrıyı tanıyormuş gibi onun adına konuşabiliyorsun? Bu tanrıyı basite indirgemekten, basitleştirmekten başka nedir sence? Evrenin bir başlangıcının olduğunu (enerjinin sonsuzluğunu bildiğimiz hâlde) onun yokluktan geldiğini, evrenin ezeli olamıyacağını iddia ediyorsun hatta evrenin başlangıcı olup yokluktan geldiğini ve evrenin başlangıcının tanrının karar alıp vermesi sonucunda oluştuğunu söylüyorsun, yani tanrının karar alıp verebildiğini, sonsuz kudret sahibi olduğunu, bilmediği bir şey olmadığını söylüyorsun ama tanrın bu evreni karar alıp-vererek yarattıysa, (bir karar alabilmek için de doğal olarak diğer seçenekleri göz ardı edebilmek gerek) diğer seçenekleri göz ardı ettiyse daha "gerçekleştirmediği şeyler" ve "seçmediği şeyler" olduğunu gösterir, daha gerçekleştirmediği şeyler de varsa bu onun daha yapmadığı şeylerin olduğunu gösterir, daha yapmadığı şeyler de varsa bu onun sınırsız bilgilik ve yaratıcılık kudretinde bir "eksilik" olduğunu gösterir. Tanrı için zaman ve mekândan münezzehtir diyorsunuz bu da onun hiçlikte hiç olduğunu gösterir ve her şeyi bilen bir güç varsa yaratacağı şeyleri, verdiği tüm kararları da önceden bilmesi gerekir ama o zamandan münezzeh olduğu için bir şeyleri önceden bilemez olduğunu ve bilmesi gerekenleride ezeli bilmesi gerektiğini gösterir ama evren ezeli olmadığı için onu ezeli bir şekilde bilemez olduğunu bu da onu sonsuz kudretten "noksan" yapar ve evren tanrı için yeni bir karar olmak zorunda ama tanrı için yeni bir şeylerin olması da daha bilmediği yeni şeylerin olabileceğini, bir şeyler yaratabiliyorsa da yaratacağı şeyler onun için yeni oluyorsa hiçbir şey yaratamayacak olduğunu gösterir. Biz bilgileri öğrenip, edinebiliyorsak ve tanrı evrenin içindeki öğrendiğimiz tüm bilgilerin yaratıcısıysa, o tüm bilip bilmediğimiz bilgilerin sahibiyse hiçlikte nasıl bilgi edinebilir, demek istediğim bilgi sahibi olmak için bilgi edinmek gerek ama tanrı nasıl bilgi edinebilir, evreni yaratma bilgisini o hiçlikte nasıl öğrenebilir, evrende ki bilgileri o yarattı ama hiçlikteki bilgileri? Herşeyi bilen bir güç olamaz çünkü bilgi denen şey onun "bu evren" için yarattığı bir şey ama evrenin dışında edindiği bilgilerin yaratıcısı kim? Tanrı için varlık diyorsunuz ama "varlık" demek için de onun bizler tarafından algılanması gerektiğini gösterir, bu da tanrı algılanamaz olduğu için onu "varlık" yapmaz "hiç" yapar. Tanrı ezeli ise bu onu enerji yapar ve şu an her şey enerji ise tanrı bu sonsuzluktur. Hiçbir şey sonsuz olamaz bi yaratıcısı olmalı diyorsunuz ama tanrı? Görünen o ki hiçbir şey her şey, her şey hiçbir şeydir.
Dilara hanım, sayfa sayısı altıbin kadar olan Risale i Nur kitap serisi var. Bu kitapları inceleyip bir video yayınlayabilir misiniz. Ama dikkatli olun sizi tamamen dönüştürebilir! Cesaretinize atfedilir...
Bu kadını dönüştürmez. Söz konusu kitaplar ancak hiç bir şey okumamış kimseleri dönüştürür. Kelam ilminin örnekleri. Yoğun bir güdüleyici muhakeme var.
@@Oğuz.Gümüş Evet ebucehil de hz.Muhammed i babasının oğlu gibi tanırdı ama inkar etmeyi tercih etti. Kainatta şerike hiçbir emare yokken ve ihtiyaç da yokken ve her şey sanatkarını gösterirken, ustasını tarif ederken güneşe karşı gözünü kapayıp gündüzü kendine gece yapanlar olacaktır. Tercih meselesi yani herkesin keyfi bilir. İnanmak istemiyorsan inanmazsın. Mesela şimdi ben de sana inanmıyorum ;)
Giriş kısmında anlatığınız kanalınzın yayını hakkında üzülmeyin Pelin hanım herkes zekası ve kapasitesi kadar ancak temeli olmayan insanları kimse geliştiremez ve değiştiremez.Onları kendi karanlığına biz itmedik ama gözümüzü açmazzsak onlar bizi çekmeye çok meraklı .
Bir sey merak ediyourm Dilara, Yaraticinin yani 'Failin' kendi eserini okudunmu? Yaratilis hakkinda O ne diyor acaba :) Kur'an' dan bahsettigimi tahmin etmisindir . tabi incil de okuyabilirsin ama Kur'an degistirilmemis oldugu icin daha netlik acisindan. selamlar
Kaliteli tartışmalara hasret kaldık.Bu nedenle teşekkür ediyorum.Tüm insanların bakış açısı geliştikçe, insanlar bilgi sahibi oldukça, anlamsız şeylerle vakit kaybı da azalacak.Yaptığınız işe mutlaka belli bir değer veriyorsunuz ancak bana göre önce ülkemiz sonra da tüm Dünya için çok değerli bir yol izliyorsunuz.Emeğinize sağlık.
@@esercolak3495 kalite mi :))
Sosyoloji mezunuyum, İbn-i Rüşd'ü biraz da ilgimi çektiği için bilirim ama yine de sizden dinlemek çok isterdim. Sizin sentezlemenizle dinlemek inanın çok güzel ve aydınlatıcı oluyor.
Teziniz var mı okumak isterim
@@yigitustun4801 Yok. Sonradan ilgi alanmıma girdi. Daha doğrusu radarıma takıldı.
Teşekkürler.
"Bu kadar çeşitli bir varlık alemi ortaya çıkartması onun bütünlüğünü bozmuyor mu?" manasında bir soru sorulmuştu. Bunun üzerine düşünmek istiyorum.
Öncelikle, bizim bilgisine sahip olduğumuz birçok niteliğin/sıfatın en mükemmel hali Tanrı'da bulunmaktadır. Bu özellikleri miktarını değiştirmek suretiyle varlıklara tek tek bahşeden zaten o'dur. Kemâl/mükemmeliyet noktasında birliğe ulaşan birçok sıfatın her birinden farklı "dozlarda" kullanılmasıyla ortaya çıkan çeşitli "karışımlar"dan dolayı ortaya çıkmıştır varlıktaki bu kesret(çokluk) dediğimiz olgu.
Ayrıca "Ne oldu da yaratıldık, daha önce olmayan ne değişti?" gibi bir soruyu cevaplamanın imkanı konusunda emin değilim. Çünkü zaten düşüncesi zaman kavramının dışına erişemeyen varlıklar biziz, o yüzden "öncesi" gibi bir şeyi düşünmeden edemiyoruz. İradesiyle yaratması Tanrı'ya acziyet vermez çünkü bir değişim olmasına gerek yoktur. Değişimden bahsedebilmemiz için zamanın geçerli olduğu bir sahada çalışmamız gerekir.
Süper yorum
Muazzam bakış açısı👏
senın hayalindeki sıfatın en mükemmel hali tanrı şu an bunu da zaman kavramının dışına erişerek hayal etmiş olup tanrıya ulaşmışsın baksana..
Thanks!
Gördüğüm kendini en iyi ifade eden insan. Her izlediğimde birşeyler kazanıyorum pozitif enerjiniz artısı 😍🤗
"Gazali kendisi hakkında filozof denildiğini duysa, mezarında ters döner. "
Dücane Cündioğlu
Gazzali'nin kesip attığı tırnak olamazsınız , Dücane dahil.
@@deleted-acc Dediğin gibi kardeşim, tek kitabını okumadıkları adama hücum ediyorlar , nasıl bir zamana denk geldik bilmiyorum .
Felsefeye karşı argüman üretenler, felsefenin yöntemini kullanıp felsefe yapmaya başlamışlar demektir.
Aristoteles
Dücane Bey iyi hoş ama her daim her konuda haklı ve haklı olmak çok yıpratıcı, çok yorucudur.
Sevgili ve Çok değerli, İzninle Kızım diye başlamak istiyorum. DİLARA.. Yaşım dan dolayı(62) bana bu şekilde size hitabımı samimi iletir düşüncesindeyim. Sevgili Dilara.. Seni çok uzun zamandır tanıyorum ve videolarını her izlediğim de, ne kadar çok bilgi cahili, ve bir o kadar da çaresiz, hissediyorum. Değerli Dilara, o kadar çok emek ortaya koyuyorsun ki, senin verdiğin değerlerin bir kelimesini eleştirmeyi bırakın, bir noktanı dahi kendimde eleştirme hakkı olarak görmem. Çünkü, bende olmayan bir değer var karşımda. Ben sadece sana içten minnettarım. Senin le Felsefenin ne anlama geldiğini anladım. Dindar bir dünyadan gelen biri olarak, bir dönemin sonuna gelmiştim ki, senin videolarına takılıp, her dinlediğim videoların dan sonra, beynim zonkluyor ve anlamak için çırpınıyorum. Sevgili Dilara, 30 yaşındasın. Müthiş bir beyinsin. Dilara büyük bir değersin. Yolun uzun
Yolun açık olsun. Yeni projende hindistan vs başarılı olacağından en küçük, zerre şüphem yok. Başarırsın. Keşke denilmesini pek sevmem, yerinede hangi kelime kullanılır bilmiyorum. Çok önce seni tanısaydım. Ve ben genç ken, senin dünyanın insanları gibi, insanlarla tanışsaydım. Geçen yıllarımın içinin boş ve anlamsızlığı beni çok üzüyor. Şu an geldiğim zihin dünyam, sadece iyi bir insan olup, iyi bir insan kalabilmeyi başarmaktır. Sağlığın, huzurun, mutluluğun, başarın DAİM OLSUN. Gönülden teşekkür ederim. Emeğin, hakkın çok geçiyor. Hoşcakal, sevgiyle kal..
Gençliğinizde felsefeyle karşılaşsaydınız ne değişirdi?
Teşekkür Ederim Pelin Hanım güzel bir sunum diye düşündüm.....İnsanların birbirini dinlemesi çok önemli....( İnsanlığın gelişimi İçin ) Yaratıcılık kavramına gelince Tanrının herkese bir yetenek verdiği düşünülebilir....Bazılarına müzik yeteneği bazısına resim gibi... Ama bunların içinde gerçekte sanatçı olan çok az çıkar...Nedeni kendini keşfetmesi ya da yeteneğini Tanrı insana bırakır ( Akıl )......Akıl ve düşüncenin işlenmesiyle yaratıcılık meydana çıkmakta ve bununla birlikte eski düşünceler kırılmakta ve yeni, farklı fikirler ortaya çıkar diye düşünmekteyim. Kendinize İyi bakın.. Hoşçakalın
Elimizdekilerin Spinoza'nın tanrısı veya teistik tanrılardan ibaret olduğunu düşünmüyorum. Bahsi geçen tanrılar sadece yaratma eylemi üzerinden karşılaşsalar da aslında ceplerinde büyük yükler taşıyorlar. Spinoza'nın tanrısı sadece rasyonel çıktı üretebilen determinist bir tanrı, teistik tanrı ise yaratmanın dışında binbir tane daha alanda aktif ve bu alanlar temelde felsefi olarak çelişkili. Bu tanrılar dışında da yaratıcı tanrılar olduğunu düşündüğümden, ben de konuyla ilgili bir video çekebilmiştim.
Süper bir anlatımdı, teolojik kısmı atlattıysak devam edebiliriz ^_^
Yorum için teşekkür ederim. Tanrı kavramsallaştırması konusunda gerçekten düşüncem çok sınırlı kalıyor bazen, ben de genişletmeye çalışıyorum. Konuya dair çektiğin video hangisi idi? İzleyeyim merak ettim epey.
@@pelindilaracolak rica ederim, video: ua-cam.com/video/LtGhFed-jpc/v-deo.html
Doğup büyüdüğüm kültür ve inanca dair hiç duymadığım şeyler dinledim. kendime gelmem, okumam, hazmetmem lazım..çok ezbere yaşıyoruz sanki..seviliyorsun dilara ❤
Sanat tarihi serisi harika olur 😍😍
aynenn üniye gitmeden birkaç şey öğrensem iyi olur
Herkes Seni arıyor..
Ne yana dönsem Sen..
Sensizlik görünürde ama ruhumu esir alan Sen..
Bir bilseler içimdeki Seni
Sahibisin tüm zerre'lerin..
Varlık Seninle doygun ,bilmezler ki sensizliği
Merhaba Dilara Hanım. İlahiyat Fakültesi 3. Sınıf öğrencisiyim. Sizin videolarınız, 'Günümüz Felsefe Akımları' adlı dersimiz de işlediğimiz konuları daha iyi anlamamı sağlamıştı. Lakin şu an İslam Felsefesi konusuna da değiniyor olmanız beni ziyadesiyle memnun etti. Lütfen negatif yorumlara kulak asmadan bu serilere devam edin.
@SayeArt İlahiyat ne oturup anlatamazsın atmak için yorum atmışsın. Bilime ve aydınlığa yaklaşıyor olmak bu kadar korkutmasın.
Tebrik ederim seni...
Tebrikler
Yine çok başarılı çok güzel bir video teşekkürler Dilara Hanım.
Benim pozisyonum noktasına gelince: otuzlu yaşlarımda "filozofların Tanrısı"nı sevmiştim, aklıma ve kalbime çok makul gelmisti. Ortacag karanlığının Tanrı algısı ise her zaman bana uzak gelmisti.
Bugün kirklarimin sonunda gördüm ki İbn Sina, Aristo çizgisi ( ki en parlaklari İbn Arabi bana göre) ya yok demeye cesaret edemiyordu ya da mistik bir Tanrı modeli üretip kötülük problemi gibi iradi Tanrının yol açtığı pek çok arizadan Tanriyi kurtarmaya çalışan hayalcilerdi. Bu ikinci ihtimal onların eklektik olduklarını, orta yol bulayım derken ( felsefi metaryalizm ile irrasyonel olan arasında aslında mümkün olmayan bir uzlaşma yolu) iki şeyi de bozan ve ortaya da hiç bir anlamlı şey çıkaramayan düşünürler olduklarını gösterir. Ve benim görüşüm de budur.
Yani Gazali nin argümanları gerçekten de daha sağlamdır ve tartışmayı kazanan bence de Gazali'dir. Bu ortadogu dinlerinin Tanrısı ve peygamberleri konu olduğunda kesin bir sonuç zaten.
Bu dediklerime pek çok tasavvufcu veya tasavvuf benzeri görüşleri olan Müslüman katılmaya bilir ama Kuranı çok zorlayarak yapılan iğreti ayet tefsirleri olmadan bakıldığında Kuran basbayağı keyfi bir Tanrı yi anlatır. O sırf kendi canı öyle istiyor diye veya kendine itaat etmiyorlar diye ( ki ayni şeydir zaten) bütün bir sehri veya ülkeyi yok eder. Masum bebekleri bile hiç acımadan öldürür. Aynı şeyler Tevratta ve dolayısıyla incilde de vardir. Tüm bunlar ortada iken Kuran'ı okumuş bir insanın çıkıp da " Allah evreni kendinden taşan bir iyilik ve aşk yüzünden yarattı" demesi bana ya saftiriklik geliyor ( ki 20 sene önceki ben böyleydim) ya da açık seçik yalancılık, menfaat uğruna yalan dolan hikaye anlatma olarak geliyor.
Hem İslam'ın tanrısı!ndan bahsedip hemde bir insanın ölümünü kötülük ve trajedi gibi görmen ironik bence.
Sonsuz cennet ve cehennemin vaadedildiği bir inanç sisteminde bir ömür işkence görmek veya para içinde yüzmek dikkate alınmayacak kadar anlamsızdır. Zira matematiğe göre sonsuzdan 1 ve ya 1000 çıkarsan birşey değişmez.
Pelin çok teşekkür ederim bu yaptığın videolar için. İşten geldikten sonra kahvemi alıp seni dinlemek ufkumu açıyor. Bir dil bilimci olarak senin anlatış ve anlayış tarzına hayranım. Lütfen giriş yaptığın konulara çok takılma. Seni sevenleri üzme :)
dilbilimci birleşik, sayın dil bilimci
@@thalè-s-muet rica etsem google girip dilbilim kitapları yazar mısın kitap isimlerindeki kullanımına bak lütfen
@@Aris-ur6iy fazla takılmayın gençler akademik kitap yazmiyoruz burda, otomatik düzeltme var, küçük klavye var, telefonun ingilizce klavyesinden yazmak var. Kendini anlatıyorsan yeterlidir. UA-camda aniden bir yorum yazdim, yazdigima da donup imla hatasi var mi diye bakmadim :) yormayin kendinizi bu tip seylerle
Napıyonuz la? teke tekte Erdoğan hepinizi alır
Sonunda beklenen video geldi 🤗
Değeri bilinmeyen değerli bilgileriniz için teşekkürler...
Emsali yok rakibi yok.peki insanı hayvanı neden yaratı kime kendini kanıtlıyor. Sonra böyle bir yaşam bütün canlılar birbirini yiyerek yaşıyorlar yaşam döngüsüne ızdırap eziyet zülüm var
@@sertmulayimtakti
ALLAH için olan her şey hariç , DÜNYA MEL'ÛNDUR .
@@sertmulayimtakti
Bu soruyu sorduğun zaman felsefe alanına girmek zorundasın.
Felsefe de bir aslanın bir ceylanı yemesini , senin bir koyunu kesip yemeni çözemez .İslâm alanında ise ilmi kelâm , hikmet ve tasavvuf ilimlerine girmek zorundasın. Tasavvufta bilgi ve neticeye ulaşmak istiyorsan bu alanı bizzat yaşayarak sağlam bir gayretle hakikate ulaşabilirsin.Muhakkik zatlar öyle yapmışlar.
Onlara niçin muhakkik zatlar, demişler ?
Büyük bir soru sordun ,sonra bırakıp kaçmak yok ! 🙂😊😊
“Ben gizli bir hazine idim; bilinmek istedim, mahlukatı yarattım.” (Acluni, Keşfü'l-Hafa, II/132)
Kimden gizliydi?
Allah’a edilmiş iftira. Hem ihtiyaç dışı bir varlık diyeceksin hem de O’nun ağzından sanki bacanağı gibi bilinmek ihtiyacı olan bir beşer gibi iftira edeceksin. Her devirde kime niye ne amaçla tapındığını bilmeyen cühelaya yutturabilesi bir lokmadır bu. Afiyet olsun.
Bilinmek istemesi neden?
Bilinmek istenmesi, ondaki eksiklikmidir?
@@msutsaglam4671 yarattığı her şey eksiklik, yaratmadığı her şey de eksiksizliği temsil eder. Sonuç hiçliğe bağlanır gibi görünüyor.
İbni sina ve kindi gibi filozofları okuyup iki yıl felsefe yaptıktan sonra kendine "çağının alimi" dedirten Gazali neden bu aralar çok popüler oldu. Hani tehafütül felasife de dahil üç kitabını ve hakkında bir kaç yazılan makaleyi de okudum islam felsefesine ne kazandırmış bir türlü anlayamadığım bir adam. Ama baştaki açıklamanıza katılıyorum, farklı alanlarda konuşmanız çok manidar ve gerekli diye düşünüyorum.
10. 11. yy.'da eşarilik ve gazali zihniyeti kurumsallaşmaya başladı ve zamanla bu coğrafyadaki epistemeyi belirleyen hakim düşünce oldu. bazı türk ve yabancı aydınlar, gazali bilimsel bilginin prensibi nedenselliği reddettiği ve bununla birlikte batı aydınlanmasının kaynakları arasında islam filozoflarının aristoteles yorumları olduğu için bu coğrafyada bilimsel devrim yaşanmamasını gazali'ye bağlarlar. bu tartışmalar şimdilerde daha görünür olmuş olabilir ama yeni değil.
Danke!
1- De ki: O Allah birdir. 2- Allah samed (her şey O'na muhtaç, O kimseye muhtaç değil)'dir. 3- O doğurmamıştır ve doğurulmamıştır. 4- Ve hiçbir şey O'nun dengi değildir.
Eeeee
Ne alaka
Kaynak nedir 1400 yil once yazilmis parca parca olusmus celiskili kuran
ne kadarda gerekli bir yorum
@@FadimeCelen-nu3lg çelişki sizdendir
Teşekkür ediyorum içerik çok güzeldi. Nezaket gerçekten çok önemli ama kullanmak herkesin yapabileceği bir şey değil tıpkı bir uçağı havalandırıp istenen hedefe varmayı herkesin yapamayacağı gibi. Eleştiri gerekli ve faydalıdır aslında ama niyetin ne olduğu daha önemli bence.
Herkes nezaket gösterebilecek kabiliyete sahiptir, yine herkes bi uçağı havalandıracak kabiliyete de sahip. Kabalık bi tercihtir, insanlara şans verin.
Yorumlarda bir arkadaşın yazdığı gibi eleştiryle hakaret birbirine karıştırılmamalı.
16:04 İslam'da Allah'ın zatı ezeli olduğu gibi ilmi de ezelidir ve ilminde değişme olmaz. Zaman meselesine gelince Allah zamandan ve mekandan münezzehtir. Allah noksan sıfatlardan da münezzehtir. Yarattığı şeylerin O'nu ihata etmesi, herhangi birşeyi yapmaya mecbur olması düşünülemez.
videonun sonunda bize verdiğiniz söz ve soru sorma hakkına istinaden:
biz insanlar duyu organlarımızla kendi dışımızdan toplayabildiğimiz verileri (topladığımız değil "toplayabildiğimiz" dememin sebebi, duyu organlarımızın kapasitesinin ve yeteneğinin çok sınırlı olması) zihnimizde işleyerek (ki zihnimizin veri işleme kapasitesi de oldukça sınırlı) bir hüküm verme çabasındayız bu her konuda olduğu gibi tanrının varlığı/yokluğu konusunda da böyle.
örnek vermek gerekirse mesafe ve zaman hakkında duyu & zihin kapasitemize göre "çok az" ya da "çok fazla" diye çıkarımlar yapıyoruz. halbuki bizim deneyimlediğimiz çok kısa anlar (mesela bir göz kırpma süresi diyelim) "plank zamanı" refererans alındığında çok çok uzun bir süre. gene mesela kutup yıldızının dünyaya uzaklığı bizim algılarımıza göre dünyadan çok uzak (433 ışık yılı) ama GN-z11 gökadasını referans alırsak kutup yıldızı burnumuzun dibinde sayılır. (GN-z11 gökadası dünyadan 13,4 milyar ışık yılı uzaklıkta).
bu nedenle felsefi çıkarımlar ( ya da yorumlar mı demeliyim, bilmiyorum) yaparken kendi kısıtlarımızın dışına çıkmadan yaptığımız yorumlar ve işlediğimiz verilerden çıkardığımız sonuçlar hep eksik ya da hatalı kalacaktır gibime geliyor.
ayrıca bizim evreni kavrayışımız ile dalga geçen kuantum mekaniği diye bir gerçek var. kuantum dünyasındaki madde mi enerji mi olduğuna karar veremediğimiz atom altı parçacıkların varlığı konusu bizim algılarımız ve zihnimizle dalga geçen bilimsel gerçekler. süperpozisyon ve kuantum belirsizliği gibi gerçekler ortada dururken bizim kısıtlı duyu organlarımızla algıladıklarımızla evren ve tanrı hakkında fikir yürütüp yaptığınız çıkarımlar ne kadar isabetli ve gerçek olabilir? bizim mevcut kabiliyet ve kapasitemizle tanrının varlığı/yokluğu konusunda ürettiğimiz fikirler ne kadar gerçeği yansıtabilir?
imanın bilimle alakası yok. iman eden "hissi kablel vuku" şeklinde edebilir (benim bildiğim islam dini de zaten insanların böyle iman etmesini istiyor. bazı islam mensuplarının tanrıyı ispat etme çabası bu anlamda gereksiz bir çaba) ama bilimsel olarak varılacak en son nokta (saydığım insani yetersizliklerden dolayı) agnostisizm olarak geliyor bana..
kısa yazmayı beceremiyorum. bunları yazmak için de epey emek ve zaman harcadım. umarım okur ve değerlendirmeye değer bulursunuz.
Eline sağlık tam tersi kısa bile yazmışsın. Senden ricam, gazali temelde ritüel leri ( namaz, oruç) yerine getiren Farabi, ve ibni sinayı temelde hangi fikirlerinden dolayı kâfir ilan etmiş. Yani temelde çelişkileri net olarak nedir, yaza bilirmisin, teşekkürler.
21:37 - 23:01 arası filozofların tanrısı ve senin yorumun👍🏻
gazalinin tanrısı👎🏻
Gazzali ile alakalı çok yoruma denk gelmişimdir ama sizinki çok kısa ve net. Konu özetlemekte çok iyisiniz. Ayrıca, kaynakça bırakan UA-camr da çok bulunmuyor. Emeğinize sağlık.
30 yaşındayım . Bu denli şimdiye kadar hiç düşünmemiştim acaba yokmuydum demeye başladım . Kaba olmadığınız çok açık. Başarılar
Harika videoların için çok teşekkürler, iyi ki varsın🙏🙏
Merhaba. Videonuzu yeni izledim. Sizin aksinize Tanrılık sıfatını gerçekten hak eden konseptin Gazali'ninki değil, İbn-i Sina'nınki olduğunu düşünüyorum. Kendi kanalımda konuya dair uzun olmayan üç video çektim, ilginizi çekebilir. Eğer sizin videolarınızı önceden izleseydim bir atıfta bulunurdum muhtemelen. Olur da videoları izleyecek olursanız şu sırayla izlemenizi rica ediyorum:
1. Tanrı Evreni YaratTI Mı?
2. Tüm Nedenlerin Nedeni Üzerine
3. Şirk Koşamıyorum, Yardım Edin
Senin düşüncelerinin hiçbir önemi yok , İmam Gazzali Hüccetül İslam'dır ve büyük İslam Alimidir.
İbni Sina ve Farabi'yi tekfir etmesi ise gayet yerindedir çünkü görüşleri İslam inancı dışıdır çünkü Yunan'dan etkilenip İslam dışı şeyleri İslam'a sentezlemeye çalışmalardır (Sudûr Teorisi vs.)
Ayrıca İbni Sina ve Farabi'yi sadece eleştiren İmam Gazzali değildir , İşraki olan İbn Tufeyl'de Farabi'yi Hayy bin Yakzan kitabında çok sert eleştirmiştir, görüşlerinin İslam dışı hezeyanlar olduğunu dile getirmiştir.
İçerikleriniz benim için en sağlam bilgi kaynaklarından. Sizi cok severek dinliyor , çok öğreniyorum. Ne kadar emek var.... çok çok Teṣekkürler
Sen harika bir insansın. Allah senden razı olsun.
Allah'a inanmıyor ama
@@dilek1107 azıcık okuma ve kibir ile kendisini yaratan , irade , akıl , şuur , ruh veren Allahi yok sayacak kadar cahil ve nankördür. Gerçekten bu kişilere çok üzülüyorum .
@@matteacher1536 Doğru diyorsun , Allah bizi feraset sahibi yapsın.
En güzeli kendi iç dünyanızda ki siz ile yaptığınız sohbetler :) Dışa vurumda bu çatışmaya da dönüşebilir... gözlemle ve yaşa...
Burada birtakım düzeltme yapma ihtiyacı hissettim. Bunlardan biri şu:: Gazali, filozofların bazı düşüncelerini çürütmek için felsefe yapmak zorunda kalmıyor, tam aksine o, filozofların o düşüncelerine itiraz etmek için iradesiyle felsefe ilmi ile uğraşıyor ki bilgi ile uğraşan insanlara yakışan budur; eğer karşı tarafın iddialarını çürütecekseniz en az karşı taraf kadar söz konusu bilgiye sahip olmalısınız. Bir diğer husus, videoda ''sonsuz kötülük''ten bahsediliyor fakat yaşadığımız alemde sonsuz kötülük gibi bir durum söz konusu olamaz, bu abartıdır, yaşamanın kendisi çok anlamlı, çok değerli, bir hiç olmaktansa varlığın lezzetini tecrübe etmek çok değerli, yaşadığımız alemde iyilikler, güzellikler de var, bunlara da dikkat çekilmesi lazımken bu yapılmıyor. Bir diğer husus, Tanrı'yı neden sadece felsefi argümanlar üzerinden anlama çabası var? Halbuki Tanrı sadece felsefenin konusu değil ''din''in de konusu, dolayısıyla dini argümanları da gerçeğe ulaşma bağlamında dikkate almak zorundasınız. Saygılar.
Ben bir hiristian ülkesinde yaşıyorum. Ben burada hiç dinle ilgili tartışma görmedim. Herkes birbirinin inancina sayği duyar. Bizde bunun aksini görüyoruz. Ben sizin videolarınızı severek izleyirom. Çok akıllı kendine güvenenler severim. Uğurlar❤
Dilara seni her izlediğimde veya dinlediğimde felsefe öğrenme isteği geliyor bana bunun için sana minnettarım.Ama emeklerinin karşılığıni alamiyorsun bu beni üzüyor umarım en yakın zamanda sen ve senin gibi faydalı içerik üreticileri ni hakkedilen yerlerde görürüz
Üreticilerini* hak edilen*
@@Ariste_ teşekkurler tedeka ☺️☺️
Gayet kaliteli ve dolu bir video olmuş teşekkür ederiz. Konunun analitik bir şekilde ilerlemesi taraflar arasındaki ayrım noktalarının daha net görülmesini kolaylaştırmış. Kendi analizlerinizi de gayet anlaşılır ve sistematik aktarmışsınız. Dilozof'a veda videonuzda söylediğiniz gibi kanalın havası hayli değişmiş, çok da güzel olmuş bence. Videolarda kendi analizlerinize ayırdığınız kısımların artarak devam etmesini dilerim.
Ben İbn Sinacı bir ilahiyatçı olarak videoda katıldığım ve katılmadığım yerleri belirtmek istiyorum izninizle.
1-) Aslında filozoflar ve diğerleri ilahi iradenin varlığı hususunda ittifak halindeler. İhtilaf edilen nokta bu iradenin kesin bir irade mi yoksa random bir irade mi olduğu. Filozoflara göre Tanrı zatı gereği şunu irade etmeyi zorunlulukla gerektirir. Bu dışarıdan zorlanması şeklinde mecbur bir irade değil, kendi zatının zorunlu kılması şeklinde zorunlu bir irade.
Peki buna neden irade deniyor ve bunun ateşin pamuğu yakmasından farkı ne? Fark Tanrı'nın bunun şuurunda olması ve bu fiilin Tanrı'nın rızasıyla çıkması. Bu yüzden irade diyor filozoflar buna. Bu hususta tarihteki sufiler de (İbn Arabi ve Sühreverdi ekolü) tamamen filozoflarla aynı düşünüyorlar. Bu konuda "Şerhul Akaid / İlahi İrade 1" dersimde filozofların 12 delilinden bahsettim. Tabi normal içerik değil ders videosu olduğunu da söylemeliyim.
Muhaliflere göreyse Tanrı random bir iradede bulunuyor. Yani yeter sebep ilkesinin inkarı söz konusu burada. Filozoflar bu yüzden bunu insan için de imkansız görüyorlar. Dolayısıyla bizim kendi irademizi random irade sanmamızın sebebi değişkenleri bilmiyor oluşumuz. Yoksa değişkenler tamam olduktan sonra enter'a basınca irademiz yine zorunlulukla sadır oluyor bizden. Bu yüzden iradenin random olması tamamen bir yanılsama ve değişkenlere hakim olamama halinin sonucu filozoflara göre. Şayet tüm değişkenleri bilseydik irademizin de aslında random olmadığını bizzat deneyimlerdik. Bunun dayanağı filozoflara göre yeter sebep ilkesinin zorunluluğu. Filozofların muhalifleri bunu zorunlu görmüyor ve delil olarak mesela "aslandan kaçan bir adam karşısına iki tane benzer yol çıksa da bir sebep olmaksızın diğerini değil de birini seçer, demek ki yeter sebep olmadan da bir şey olabilir" diyorlar. Tabi tahmin edileceği üzere filozoflar bunun yeter sebep olmadan değil sebebini bilmediğimiz bir seçim olduğunu söylüyorlar. Yoksa bizim sebebi gözlemlemiyor oluşumuz orada bir sebep olmadığı anlamına gelmiyor. Kelamcıların random irade anlayışının dayanakları ve bunların filozoflarca çürütülmesi hususunu da yine "Şerhul Akaid / İlahi İrade 3" dersimde ele almıştım.
2-) Hakiki Tanrı - Mecazi Tanrı ayrımınızı kavramsal olarak çok beğendim. Fakat mecazi tanrı kavramının İslam filozofları için geçerli olduğunu düşünmüyorum. Çünkü bir tanrı tasavvurunun hakiki tanrı sayılması için en azından her şeyi var etmesi ve bilinç sahibi olmasını yeterli görüyorum. Üstelik filozoflara göre Tanrı sadece kendi bilincinde değil her şeyi bilmek zorunda. Bir de yukarıda zikrettiğim irade manasını eklersek bir tanrı tasavvurunun hakiki tanrı tasavvuru sayılması için gereken asgari şartların oldukça üstünde bir tanrı tasavvuru çıkıyor ortaya.
3-) Dua, ibadet, şükür, din, vahiy, mucize gibi olaylar İslam filozofları nezdinde tamamen mekanik bir sistemin çarkları. Bunlara dair çok uzun ve karmaşık açıklamaları var. Elbette ayrıntılarda tartışılabilecek çok yanları da vardır ama bunların temel mantığı bilindikten sonra duanın ve diğerlerinin anlamını yitirmediği anlaşılacaktır. Bunu da İbn Sina'nın İşarat isimli kitabına dair yaptığım derslerin devamında işleyeceğim. Henüz kitabın o kısımlarına gelmedik.
4-) Filozofların felsefi sistemi İslam ile ne kadar uyumlu? Bunu filozofları her fırsatta tekfir eden Gazzali'nin satır aralarından bulduğum ve manen nakledeceğim bir sözle cevaplamak istiyorum. "Allah Halık'tır (yaratan) şeklinde gelen ayetlerin zahiri, alemin zamansal bakımdan kadim olmasını, bu da Allah'ın iradesinin zorunlu olmasını gerektirse de bize önceki alimlerimizden ulaşan inançlarımızla çelişmemesi için bu ayetlerin mecaz anlama aktarılmaları gerekir." Yani filozofları tekfir eden Gazzali dahi ayetlerin zahirinin filozofları desteklediğini söylüyor ama kendi mezhebinden ve geçmiş büyüklerinden böyle gördüğü için ayetleri mecaz anlama tevil edip filozofları tekfir ediyor. Ayetlerin gerçek anlamları filozofları desteklese de böyle yapıyor.
Benim aklıma gelenler bunlar. Uzun oldu heralde kusura bakmayın. Tekrardan teşekkürler, kolaylıklar dilerim.
Hocam neden tüm bu tartışmalar var? Din eğer gerçekse 13-15 yaşında bir çocuğun anlayacağı ve sorumlu olacağı kadar basit ve kusursuz olmalı değil mi? Yani en azından kuranın anlamı üzerine tartışma olmamalı. Ama görnen o ki en basit bir ayetin anlamı konusunda dahi ilahiyatçılar bin bir görüş, fikir ortaya atmaktalar. Kuran’ın Muhammed’e gelen anlamına ne oldu, nereye kayboldu? Muhammed kendisine gelen Kuran’ı doğru bir şekilde anlamış ve anlatmış olmalı. Bu doğru anlam bozulmadan kıyamete kadar sürmeli. Mantıken böyle olmalı. Ama gerçekte böyle değil. Neden?
@@randomhuman5525 Bu soru da kanaatimce tamamen Tanrı'da random iradenin mümkün olması fikri üzerine kurulu. Tanrı random irade ediyor olsaydı gerçekten de bu kadar karmaşaya gerek yoktu. Elindeki sihirli değnekle her şeyi düzeltmeliydi.
Fakat zorunlu irade anlayışına göre din ve vahiy gibi şeyler Tanrı'nın müstakil fiilleri değil. Tanrı'nın tek bir fiili var ve ezelden ebede kadar devam eden tek, basit ve homojen bir fiil bu. Kademe kademe varlığa gelen ilk soyut varlıkların filtreleriyle cisimsel varlık düzlemine kadar inen bir matruşka gibi bir durum söz konusu. Buna göre Tanrı güneş gibi tek bir nur feyz ediyor. Matruşka açılıp hareket başladıktan sonra bu tek homojen nur değişmese de onu kabul eden yüzeyler değiştikçe farklı sonuçlar ortaya çıkıyor. Vahiy de böyle bir şey. Muhammed o nuru alabilecek bir pozisyona gelince o nurdaki mükemmellik, iyilik, adalet gibi külli manalar Muhammed'in kendi dönem ve şartına nasıl yansıması gerekiyorsa onun zihnine de o şekilde tikel/cüz'i hükümler ve kelimeler şeklinde yansıdı. Buradan hareketle bana göre yaygın din algısı baştan sona değişmeli. Bunun üzerine bina edilecek çok mesele var.
@@mehmettayfunkucuk Hocam açıkçası bu yanıt beni ikna etmedi. Bunun yerine biri şöyle de diyebilirdi. Muhammed bir din tasarlamaya karar verdi ve geçmiş dinler ve anlatılardan da yararlanarak kendi döneminin koşullarına, kendi dünya algısına göre bir din oluşturdu ve kuranı yazdı. Baktığımızda bu açıklamanın “Tanrıdan ışığı alıp dönemin koşullarına göre yorumlayarak bir din ortaya koydu” açıklamasından pek de bir farkı yok. Hatta birinci açıklama olasılıkla daha akla yatkın gelecektir.
@@randomhuman5525 İkna olmak ya da ikna olmamak ile sonuçlanacak türden bir argüman sunmadım. Sadece sorunuza binaen meselenin İslam filozofları nezdindeki keyfiyetini ana hatlarıyla söyledim. Keyfiyetin zikredilmesi neticesinde ikna oldum ya da ikna olmadım denmesi kategorik bir hatadır. İslam felsefesi bu şekilde subjektif estetik çağrışımlarla ilerlemez, argümanlarla ilerler.
Argümanlar için öncelikle felsefi altyapımızı adım adım açıklamam ve delillerimizi de dayanaklarını göstererek savunmam gerekiyor. Yoksa altyapı kurulmadan ve tüm felsefi sistem iyice anlaşılmadan hiçbir argüman hitabet olmanın ötesine geçemez ve ancak çağrışımlara hitap edebilir. Bu yüzden UA-cam'da dersler yapıyorum. İlgilenirseniz oralara bakabilirsiniz. Bakarsanız argümanlarımızın subjektif estetik çağrışımlar üzerinden değil salt mantıksal çıkarımlar üzerinden ilerlediğini görürsünüz. Yine ikna olup olmamak size kalmış tabi.
@@mehmettayfunkucuk Sadece ikna olmadığımdan bahsetmedim. Kendimce bir gerekçe de sundum. Bu gerekçeye yönelik bir eleştiri getirseydiniz daha iyi olurdu. İslam felsefesi sınırları içerisinde sizin de kendinizce bir mantığınız vardır elbet. Hristiyanların da kendilerince bir mantığı var. Ancak dışardan bakıldığında bunlar anlamsız gözükebiliyor.
Güzel bir çalışma olmuş, Allah muvaffakiyet nasip eylesin... 🌼
Çok güzel özetlemişsin dilara en azından bir ön bilgimiz oldu ben de gazalinin tanrı inancını daha anlamlı ve inanmaya layık gördüm😊dediğin gibi diğer türlü Allah’ın hiç haberdar olmadığı ve zorunluluktan ortaya çıkan bir evrende insanı tanrıya bağlayan şey ne olabilir ki?
5-6 yıldır din felsefesi okuyup çalışıyorum. Mesleğim çok farklı. Sayısalcıyım ama ilgimi çok çekiyor bu konu. Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ediyorum. Benim için çok iyi oldu.
Kötüyü göremezsek, iyiliğide göremeyiz..onun ne kadar harika bir şey olduğunu anlayamayız..
Altay Cem Meriç ile karşılıklı konuşsanız iyi olur bu konularda
Rahatsız edici bir teklif ! 😊😊
Efsane olurdu
Altayı zebanisi yer6nda bekliyo😂
@@aftanrikulu yemez..
zamanın yaratılmasından söz ediyorsak, "o andan önce ne vardı?" sorusu bana yanlış geliyor. sonuçta zaman yaratılmadan önce zaman kavramı yoktu ve bu yaratılışın öncesinde ne vardı demek, zamanın öncesini sorgulamak oluyor. eğer zaman yoksa zaten öncesi de yoktur. "önce" ifadesi zaman için kullanılıyor. zamanı aza indirgemek ne kadar doğru olur?
Çok karışık felsefi bir konu, ama zihnimiz nasıl çalışıyor, nasıl konuşuyoruz. Yani mukayese olmadan dil olmaz. Sıcağı, soğukla, uzunu, kısayla, ağırı hafifle, yada tam tersleriyle, yani mukayese yle, ölçmeyle konuşup düşüne biliyoruz. Yoksa dil olmaz. Yani Evren sınırlıdır dersek, peki ondan sonra ne var, vede ondan sonra. Yani sonsuzluk, sonu olmayan mevcut demek zorunda kalırız gibi geliyor. Onun için zaman kavramındada referans gerekiyor. Referans aldığımız anında, öncesi ve sonrasını sorgulamak, zihnim izin ve onun düşünme şekli olan ölçme nin, mukayese nin doğal sonucu. Allah için zamanın olmadığı sözü, zihnin algılayabileceği bileceği bir şey değil. Çünkü öncesi ve sonrasını sorgulamak, zihnin çalışma şeklidir. Sanırım zamanı, şimdi öncesi ve sonrasına bölmeden zihnimiz algılayamaz gibi geliyor.
Anlatımınızı yaparken sanki sizle muhabbet ediyormuş gibi hissediyorum bunu başarabildiğiniz için tebrik ederim sizi başarılar iyi çalışmalar👍
Mükemmel olmayana,kusursuz olmayana,çaresiz olmayana eksiksiz olmayana,zaafsız olmayana,yaratılana=yarattıcı,rab,tanrı,ilah,Allah denemez.Herşeyden aşkın olduğu; için,ona tek olan yaratıcı diyoruz.
Sagolasiniz varolasiniz. Ülke gencligi icin, cok gerekli ve yararli yayinlar. Yüreginize saglik.
Muhteşemsin Dilara anlatım tarzın çok iyi.Çok zeki aynı zamanda Temkinlisin Azerbaycanlayım idolum sensin!Dersden vakit bular bulmaz seni izliyorum.Yazım hatam varsa kusura bakmayın.
Merhaba. "Schopenaur'un kısmını ekleyeceğim başka videodan" diye kısacık bir bölüm geçti videoda. Ne demek isteniyor acaba burada? Emeğinize sağlık.
Bu coğrafya üzerinde yaşadığımız için bu videoların izlenmesi de yorumları da fazla olması normal , bizim dünya tatlısı Dilozofumuz uygun gördüğü içerik ne ise onu izlemek her daim doğru ve anlamlı olacaktır.( Ayrıntılara takılma yola devam et takipteyiz)♥️🙏
Teşekkürederim Dilara. Emeğine Sağlık.
Merhaba öncelikle konuları yoğurup ve en temelden anlatmaya çalışmanız resmen bağımlılık yapıyor vahdeti vücut kavramını çok merak ediyorum ve edindiğim yüzeysel bilgilerden de mantığa uygun olduğunu düşünüyorum yani inanç ile aklın harmanlanabileceği kısıtlı kavramlardan biri bana göre tanrı ve yarattıklarının da bir parça bütün olduğuna inanıyorum evrendeki kaos ve kötülük ise düzeni ve iyiliği anlayabilmek için var oldu kaos içinde mükemmel düzen tabiki de tesadüfi olamaz
Dilara hanım kötülüğün kötülük kavramını öğrenmek iyiliğin de iyilik kavramını anlamak için ve öz irademizle seçtiğimiz kabul ettiğimiz kavramla ölümden sonraki sonsuzlukta kötülük kötülukle iyilik de iyilikle can bulacak cennet ve cehennem❤ ❤❤
nedenselliğin zorunlu bir gerekçe olmadığı sadece zamansal korelasyondan ibaret olduğu düşüncesi bana çok daha mantıklı geliyor. Açıklayamadığımız yerlere de X varlığını koyarak açıklama fikri. Açıklamaktan kastımızın ne olduğu noktasında çok ayrışıyor. Açıklamak eğer olayların ne olduğu ise onu bilim açıklıyor. Ama nasıl olduğu sorusunu hiçbir bilimsel buluş açıklamıyor. Bununla alakalı Kırmızı Asa serisini öneririm çok faydalı..
Flozofum,Thomas paine videosu yaparmısın mersi😊😊😊❤❤❤
Muhteşem anlaşılır bir video olmuş tebrikler
Dilara hanım ben dinime bağlı biriyim , fakat sizi dinlemekten keyif alıyorum çünkü siz çok büyük bir emek veriyorsunuz araştırıyorsunuz , bizim çoğu cahil imamlar gibi cebinizi düşünmüyorsunuz enazindan , bu nedenden dolayı her videonuzu zevkle dinliyorum inan masamda ve sizleri seviyoruz , ben şuna inaniyorum Ben Rabbime inanıyorum ve ölüm otesinede onun için arastiranlar mutlaka sonunda doğru yola gelirler diye düşünüyorum bu kendi fikrim arastirmassan bulamassin çünkü kitabibizda okuyun ve dışarıya bakın der , bu nedenden dolayı araştıran insanları seviyorum yeğenimin ismide Dilara olduğu için sizi ayriyetten seviyorum yolun ve bahtin hep açık olur İnşallah ❤❤❤❤❤😊😊😊😊😊
14:43 burada zaman kavramı da devreye giriyor. 'sonra' kelimesi ancak zamanı lineer olarak algıladığımızda söylenen bir kelime olabilir. 17:33 buradaki sorgulamaların hepsinin sebebi de aynı nedenden ötürü.
Pelin hanım sızın emegınıze sağlık devam edin lütfen
Tam jeneriğini hiç sevmiyorum diyecektimki jenerik düzelmiş geldi. Çok iyisiniz deniz hanım iyi ki varsınız, çok iyisiniz, takipteyiz efenim.
Muhtesem bir bilgi birikimi
Kendim gibi düşünmenizi beklememekle birlikte bir tavsiyede bulunacağım kuran meali okursanız Allah'ın varlığını ve ona ait isimlerden nasıl biri olduğunu az çok kavrayabilirsiniz fakat tamamen anlamanız ve anlamamız imkansız. Çünkü yaratılmışlar olarak sadece gördüğümüz, bildiğimiz şeylerle yani tecrübelerimizle şekillendirmeye çalışacağız onun yerine biz müslümanlar olarak Süphan ( eksik ve noksan sıfatlardan münezzeh) Allah diyoruz ve geçiyoruz bu konuları. :) Videolarınızdan akıllı bir birey olduğunuzu düşündüğüm için bu tavsiyeyi vermek istedim. İnsan bir şeyi reddetmek için bile hakkında bir bilgiye sahip olmalı. Ben de felsefeyi bundan okuyorum ama içinden inancıma zarar vermeyecek şekilde güzel şeyler buldum ve bu fikirleri kendime katarak devam ediyorum. Saygılar, sevgiler :)
Güzel çalışma arkadaşım biraz teşekkür ederim birazda kendime teşekkür ederim sanırım artık konuşmamak beni daha memnun hale getiriyor..izleyici ve dinleyici moduna girdim ehh fena bir eylem değil
Merhaba Dilara Hanım. Gazali’nin 2 yıl boyunca ailesinden de ayrı bir yere giderek Latince öğrenip bulduğu bütün felsefe kitaplarını Latinceden okuduktan sonra tehafütü’l felasife’sini yazdığı bilgisiyle karşılaştınız mı.🙏
Ben de imam Gazalinin düşüncesini benimsiyorum. Vidyonuzda sorduğunuz sorular ilk etapta insanı içine çekiyor ve bir bocalama yaşatıyor gibi. En azından ben öyle hissettim. insan bir yaratıcının varlığını ve mükemmelliğini kendi aklıyla bulabilir. Ancak vidyonuzda sorduğunuz soruların yanıtını insanın kendi aklıyla bulmasının zor olduğunu ve vahiy yoluyla bu sorulara cevap bulabileceğini, böylece tatmin halı yaşayıp Allah'a derin bir saygı ve sevgi duyabilecegini düşünüyorum. Şunu da belirtmek isterim üslubunuz çok hoş ve çok güzel. Bundan dolayı teşekkür ederim.
İnsan Tek Başına. Bununla beraber Diğer insanların da Varlığı Yüce Yaratan Allah in biz insanlara Rahmetidir.
ne diyon sen bedevi
Zaman kavramıyla ilgili "yıldızlar arasında" filmini öneririm. Anlamaya yardımcı olur. İzlemeyenler için çok güzel bir film.
Videoda kendine bir not bırakmışsın 22:52 Schopenhauer kısmını ekleyeceğim başka bölümden, yakalamak zor oldu :)
İslamiyet şekilsel bir din değil aslında bir mantık dini.. Algısal yönetme açısından toplumda şekilsel boyutta tutulmaya çalışılıyor. Şahsi fikrim olarak anlamaya çalıştığımda hep vardığım şey değişme, dönüşme, gelişme ve anlama noktalarına varıyorum. Buradan çıkışla Gazali'nin Felsefik olarak cevabı doğal kalıyor.
Teşekkürler şahane videolarınız için..
@@Deniz-nb2bh Bi akıllı kendiniz var sanıyorsunuz. iman mantıktan sonra , inanmak inkar etmekten daha basit bir işmiş gibi algı yaratmaya çalışmayın boşuna. Bina etmek her zaman yoksaymaktan ve yıkmaktan daha zordur. işin kolayına kaçmak basit insanların tercihidir.
@@Deniz-nb2bh o dediğin iman edene kadar öyle olmuyor. Senin bahsettigin iman ettikten sonra elbette iman akıldan sonra gelir. Bilimde aynı şekilde ilerleme sağlıyor. O şekilde yaklaşırsan sen bilimde yapamazsin Senden oncekilerin kesiflerin doğruluğunu kabul edip uzerine inşa ediyorsun. Aksi taktirde herkesin tas devrinden lazımdı dogduktan sonra. Önce mantığın tutarlılığını test edersin sonra iman edersin.
@@Deniz-nb2bh ayrıca senin mantık dediğin şeyden %1 haberin varsa bende hiç birşey demiyorum.
Bence harikasiniz ❤
Allah kurandaki bir ayette ben bilinmeyi Murad ettim ve kainatı insanı yarattım diyor yani bilinçli bir yaratıımdan bahsediyor inanlar için tartışma bitiyor
@@yavuzbanusoglu1039 ayet değil kudsi hadis
Ayet değil kudsi hadis
Şu ayet ,hepsini cevaplıyo,bence ,Onlar onun ilminden onun verdiği kadar kavrayabilirler.Sınırlı olduğumuzu bilmek bizi rahatlatıyo.Yoksa delirmek gerekir,çünkü cevap bulamadığımız şeyler var.Bir sınır var.Bunu bilelim,yoksa kendikendimizi çok yorarız.
Daha videoyu izlemedim ama nietzsche videosunun altina gazzali diye istek yapmistim. Şu an bana özel cekilen bir video gibi hissediyorum. Gazzalinin akıl noktasinda söyledikleri cok ama cok degerli ve anlasilmasi zor. Umarim bu konuda bir cok yanlis dusunceyi yikan bir video olmustur. Emeginiz icin teşekkürler....
Çok kaliteli bir içerik ve anlatım. Teşekkür ederim.
Felsefe herzaman ilgimi çeken bir alan ola geldi , sayenizde daha da genişlettim . Tebrikler 👏👏
Videonun sonunda sorduğunuz soruyla ilgili düşüncem mesela dünyada neden o zaman bu kadar kötü şey vardan girecek olursam insan kendi özüne ,bütün zihinsel ve toplumsal olarak aldığı kabukları nedeniyle oluşan enerji sebebiyle olduğunu düşünüyorum. Insanların herkesin bu kabuklardan kurtulmuş özüne dönmüş olması durumunda bahsedilen kötü şeylerin yaşanacağını düşünmüyorum ki bu yaşananlar da herkesin bireysel olarak buna(öze dönme yoluna) vesile olması için olduğunu düşünüyorum.Soruya bakış açımla yanıt verdiğimi düşünüyorum
Siz kendi yanitim dediğiniz bu "yanıtta" daha çok sorudan kactiniz soruyu yonttunuz ama buna yanıt dediniz. Soruyuda anlamadan yonttunuz belkide 'iman' etkisinden korkudan zira soru felsefik-etik Tanri "mutlak iyi" lik bakışına idi ki İslamda bu 'sizin şer bildiğinizde de bir hayır var' derken Platon felsefesinden ( Tanri mutlak iyidir ve kadirdir o halde kötü bildiğimizde iyidir tanrı katında) Arab versiyonlama .
Aksi halde yanitinla deist yana meyil edersin en çok. İslam tasavvufu bir deist varyasyondur.
Öze dönüş bir sloganik 'kendinden rahatsız oluşu tersten dile getirmedir' oysa ne olunmak istendigine gelince 'sabite' yada mutlak iyi tanri olma tasavvuru var bilinç altında. Zihni ,aklı atarsak ki bunlar -edinilmiş kabuk -dediniz ve bu doğru yani edinilmiş kabuklarımız var fakat bunları atınca ne oluruz! Size göre en ideal hal 'öze dönüş' oluruz. Peki özler nasıl etkileşir . Hani dinler "önce söz vardı" (yunan caos logos evrilisi kopyası ) yı boşuna dememiş değilmi. Zeka ve akılla yazip bunun yok olmasini istemeyi çözum olarak sunmak adeta 'ölüme övgü'nun bir yansimasi...
Olan her şey yok olsa (bir anlik farazi/fantezi) 'özemi dönülmüs olur'
'Yokluk' mevcut bir seyin belli bir zaman diliminde belirtili bir mekanda olmayişindan öte bir sey olabilirmi ki?
Sadece dilsel manayi effektiv kilmak icin kullaniriz . Hemde o dereceki aslinda var olan yoktur (bir gölgedir), yok olan ise gercektir/hakikattir ve tanri katindadir. Biz bir izdüśumuz demeye gideriz ki yine Platon (sembolik olarak ismini aniyorum yoksa felsefe yapmak dinamiktir ve öncesi var her filozofun . Fikir hirsizi olunup olunmadigi gecmise gittikce flulasir) a gideriz.
Kisaca kabuklarimizi soydukca bir hazine cikacaksa en cok öznel arzularimizin giderilme sekli ve frekansi degisir ki bu noktadada coklu degiskenlerin tekil /tumel uyumu cikmaz.
Herkes yigitken de farkli yogurt yiyor ya.
Yigitlik ne yogurt ne ve yeme eylemi ne.!
3 degisken bir kiside ve her degisken coklu(sayisi ancak eyleme gecildikce sayilabilir) bilinmez.
Matematikte 3. dereceye indiremedigin bir ustel esitsizligi cozemezken
Psikolojik denklem kacinci dereceye indirgenebilir bilen varmi gucu yeten varmi yok. O bir kabuk soyma deriz ama aslinda kabuk degisimi yapariz kimimiz kac kabuklu kim blir. Çok üsuyen çok kabuk giyer ama sicaktan korunmak icinde bu yöntem uygulanmistir eskiden.
Her kabuklu bir kabuklu hayvan olmayabilir psikolojik bakinca cunku kabuk yasamda kalman icin zaruri ise ya giyersin yada giydirirler ve gönderirler özüne!!!
Kötülük kavramının dini açıdan bir açıklaması şudur: Sıcak kavramının bilinebilmesi için soğuk gerekli, yani zıtlar kavramları ortaya çıkarıyor. Merhamet kavramının ortaya çıkması için de merhamete ihtiyacı olan varlıkların olması lazım. Mesela güzel mutlak olsaydı çirkin kavramı olmasaydı güzelliğin katmanları olamazdı, az güzel daha güzel var olamazdı. Mutlaklığın olduğu yerde derecelendirme olamaz, o zaman çokluk denen varlık alemi için zıtların olması ve mutlaklığın olmaması lazım. Kötülük denen şeyler iyilik ve güzelliklerin görünmesine ve algılanmasına veya kavramsallaşmasına sebep olduğu için onlar da iyi sayılır. Yani kötülük dini açıdan sadece iyilik ve güzellik kavramlarının katmanlaşmasını, kavramlaşmasını ve var olmasını sağlayan iyi ve güzel araçlar olarak kabul edilir. O açıdan kötü denen şeyler mecazi olarak kötü olduğu aslında herşeyin güzel olduğu ifade edilir. Böylece varlıktaki herşey bizzat veya sonuçları itibari ile güzel ve iyi kabul edilir. Sonuç olarak yaratıcı kötü birşey yaratmamıştır.
İslam felsefesi ve diğer felsefelerle ilgili terminoloji konusu bizim gibi batı ve doğunun kesistiği ülkelerde karmaşık bir bilinç meydana getiriyor bunların hepsini birleştiren bir terminoloji gerekir mi ya da insan bilincine çok yakın herşeyin birlikte anlaşılabileceği bir terminoloji bir bütünsellik oluşturulabilir mi?
Tutarsızlığın Tutarsızlığı eserini nerden okuyabilirim? Karbon Kitaplar dan baskısı var ama çevirisi iyi midir bilmem. Siz hangi kaynaktan okudunuz veya hangi kaynağı tavsiye edersiniz?
Trendyol
Gazali nin kitabını ben yıllar önce yüksek lisans yaparken satin alıp okumuştum . Gazali üzerine bir ödev hazirlamistim. Klasik yayınlarından idi , çevirisini de Mahmut Kaya ve Hüseyin sarioglu nun yapmış olduğu bir eser idi .yalnız kitabın bir sayfasi Türkçe ( doğal olarak ) diğer sayfası ise Arapça idi . Tabi Arapça bilmedigim için ikinci sayfalar benim için atıl durumunda kaldı . Çeviri elbette benim çok işime yaramıştı .
@@nezahatdurmus199 filozofların tutarsızlığını demiyorum onu okudum da(klasik yayınlarından), ibni rüşd ün Tutarsızlığın Tutarsızlığı eserini kastetmiştim.
@@Yekta2005 trendyol kaynak mı
Pardon Ali bey ben Gazali nin kitabını anlamışım kusura bakmayın .
Dilaracığım ,senden bir rica daha ; "bilimsel Ateizm" ile "dinlere tepkisel ateizm" kavramlarını karşılaştırır mısın ? Çok hoş ve faydalı malzeme çıkar buradan...Şimdiden teşekkürler😍
Pelin hanım size İmam Rabbaninin İtikat mektuplarını okumanızı tavsiye ederim
Ben ALLAH'ın varlığına iman etmiş bir İslam ferdiyim.
Öncelikle sizin söylediğiniz filozoflar olsun yada herhangi bu düşünceler içinde olan insanlar olsun hepsinin kendi düşüncelerini ortaya koymuş kimisi dersine iyice çalışarak kimiside öylesine düşünerek kendi kafalarında bir tanrı kavramı bir yaratıcı kurmuştur bunu hiç kimse inkar edemez..
Şimdi gelelim konumuza ben bunları düşünürken, Yaratıcı, zaman,evren,doğa,insan, görünmeyen varlıklar, vb. ni düşünürken hep şu ilkeyi takip ederim biz insanlar ne kadar düşünebiliyoruz nereye kadar varabiliyoruz bizim içimizden en çok düşünüp zirveye ne kadar ulaştı bu bir muamma asla bu dünyada bilemicez bunu, şöyle bir örnek verelim çok basit ama biraz etkili olabilir "1.500 yıl önce veya 3.000 yıl önce veya daha çok geriye gidelim 6.000 yıl önceki insanlara gitme şansımız olsaydı o insanlara en basitinden telefonun ne olduğunu veya şu yüz yıl içerisinde üretilen her hangi birşeyi sorsak ve onlara bunu düşünmeleri için zaman verseydik bu insanlar neler hayal edip kafalarında neleri kurup en zirve düşünceye ne kadar çıkabilirlerdi günlerce aylarca düşünüp çalışıp size nasıl karşılık vereceklerdi bu insanlar sizce size ne cevap verirlerdi, telefonu,elektiriği,arabayı,uçakları,tankları,vb. Size nasıl olduklarını ne şekilde olduklarını nasıl söyleyebileceklerdi en zirvede düşünenleri bile bu saydıklarımı asla aynı yada benzerini tarif edemiyeceklerdi sizi asla anlayamazlardı ve size deli damgasını vururlardı bunları olağanüstü mücize olarak görürlerdi" burdan da anlaşılacağı gibi biz insanlar en zekimiz en iyi düşünenimiz yani en zirve düşünen insan bile ALLAH'ı asla ama asla doğru tanımı kafalarına düşüncelerine çalışmaların sonucunda veremiceklerdir sadece kur'an'da ALLAH'ın kendini tanıttığı kadar bilebilcez o tanıtmayla dahi ALLAH'ı tanımlayamicaz çünkü düşünme akletmek bizler için sınırlı bu sınırın dışına ALLAH izin vermedikçede çıkamicaz..
Ayrıca zaman,yoktan var etme,hayat verme,dünya dışı olaylara, doğru anlam yüklemiyoruz zamanın ne olduğunu tam olarak bilmiyoruz yoktan var etme nedir bilmiyoruz hayat verme nedir bilmiyoruz yani bunları doğru düzgün kavram anlam veremiyoruz çünkü bunlarda bizi aşan konular ve bu olay yaratıcımız karşısında bir acizliktir zayıflıktır bunu ister kabul edin veya etmeyin..
Yani umarım anlatmak istediğimi anlatabilmişimdir yazım hatasıda var kusura bakmayın.
Ohooo, o kadar çok bilmiyoruz, bilemiyoruz, bilemeyeceğiz ve muamma demişsin ki, agnostiğim diyememişsin de (ki o da bilmiyorumun yunancası) içine doğduğun hasbel kader müslüman kültüründen dolayı sana verilen tutamağa inanıyorum demişsin. Vikipediden sen de okursun ama böyle bir şey de var, ya da biliyorsun ama pek üzerinde durmamışsın.
Agnostik teizm, tanrı veya tanrısal varlıklara inanan ama tanrının olup olmadığına dair bilgiye ulaşmanın mümkün olmadığını, tanrının varlığının bilinemez olduğunu savunan bir felsefi görüştür. Esasen dinsiz bir felsefe olan agnostik teizm, agnostisizm ve teizmi belli özellikleriyle birleştirdiği için bu ismi almıştır. Akıl ve mantığın tanrısal bilgiye ulaşmakta yetersiz kaldığını savunarak deizmden ayrılır.
Bu düşünce "bilmek" ve "inanmak" kavramlarının arasındaki farka vurgu yapar. "Bir insanın tanrının varlığını bilemeyiz demesi ama var olduğuna inanması" manasına gelmektedir. Agnostisizm esasen tanrının varlığına dair bilinmezcilik üzerine kurulu olup bir şeye inanmayı veya inanmamayı katı olarak reddetmediği için agnostisizm bazı teistik inanışlarla uyumlu olabilir.
Agnostik teizm, monoteist veya politeist değildir. Tek tanrının veya çok tanrının var olduğu yorumundan kaçınır. En azından bir yaratıcı olduğunu inanılır ama bunun tekil mi yoksa çoğul mu olduğu konusunda genellikle agnostik bakış açısı bulunmaktadır.
Yine de samimice bilmiyoruz dediğin için tebrik ediyorum, başarılar.
Dün bir arkadaşıma dedim ki bence Allahı tarif etmeye peygamberlerin bile kelimeleri yetmemiş. Onlar onu başka seviyede bir hisle anlamışlar. İnsan araştırdıkça sorguladıkça keşfediyor değil mi ? O yüzden sorgulamak üzerine mantıki sorgulamalar yapmak insanlık için çok önemli. Ancak bu tarz şeyleri tüm toplumdan bekleyemiyoruz. Çünkü toplumda bu konular yüzünden savaşlar yaşandı ve yaşanıyor.. Din , inanç en ufak bir boşluğu kabul etmiyor.. Biz akademik olara da kişisel olarak da bunu sorgulamaya devam etmeliyiz. Bu zararlı değil. Ancak toplumda herkes bunu yaparsa zararlı. Zaten insanlık savaşmak için yer arıyor.
Aşko devam çok güzel içerikler
Hocam çok iyi bir video olmuş teşekkür ediyorum ve başarılarınızın devamını diliyorum.
Çok teşekkür Bilgi içerikli program yapmaya çalışıyorsun.Kötü Yorumları dikkate alma. Anlatım konusunda biraz kendini geliştirmek gerekiyor eski videolar çok yönlendirme yapıyorsun. Anlatacağım şeyleri metinlestirsen konu daha net anlatırsın. Aklında ki düşünceyi konuşurken metinleştiremiyorsun konu dağılıyor. iyi çalışmalar
Giriş kısmı süper olmuş. :)
Deniz hanım aslında sizin elinizden daha oturaklı ve daha uzun videolar görmekten çok mutluluk duyarım bu konu hakkında da çünkü gerçekten anlamaya çalışıyorum ve siz çok bütünlüklü bir yapıda önümüze seriyorsunuz içeriği, siz gerçi daha uzun videolar yapmak istemediğinizi belirttiniz fakat ben bu isteğimi dile getirmek istedim. Bu isteğimin sebebi daha oturaklı bir biçimde anlayabilmek sizin elinizden, çok teşekkürler.
22:56'da ekrana gelen saliselik siyah arkaplan üzerine beyaz yazi ne diyor?
Emeğinize sağlık. Çok teşekkür ederim.
Bende siz kapatırken son olarak Carl Sagan 'ın şu sözünü ekleyeyim "we are all stardust"
Teşekkürler Dilara
Sanat tarihi için de bir video serisi olsa çok çok güzel olur
Emeginize sağlık keyfle dinliyordum. Toplum egitimli yada egitimsiz pek farketmeden genel olarak eleştiri ve hakareti birbirine karıştırıyor. İzlemek gibi bir zorunlulugu olmadığını anlamakta zorlanıyor. Herkesin aklının alacagi ve almayacağı seyler var lutfen aklinizin alacağı seylerle ilgilenin. Dilara hanim lütfen devam edin anlatilariniz cok kefli.
"Bu kadar çeşitlilik onun bütünlüğüne zarar vermiyor mu?" sorusu insanın aczini ne güzel gösteriyor. Insan aklı ve gücüyle böyle bi düzen kurmak mümkün değil çünkü. Bilinen bilinmeyen bütün denklemleri-kanunları, varolan her "şey" için, doğum-ölüm dengesi içinde anbean uygulayan bir kudret olması gerektiğini düşünüyorum.
Evrende ki düzeni kusursuz buluyorsun ve bu düzenin işleyişini, evrenin kendi başına değil de evreni aşkın yani evrenin dışından birisinin kontrol ettiğini düşünüyorsun. Evrenin dışından bu kusursuz düzeni yaratacak kadar güçlü ve gizli bir gücün olduğunu düşünüyorsun. İnsan aklının gizemini ve insan aklının muhteşemliğini ama aynı zamanda da aklımızın kısıtlı olması sebebiyle o aklı yaratacak daha üstün bir akıl yani bir tanrı aklı olduğunu düşünüyorsun ama böyle bir tanrıdan, güçten, evrenin dışından bahsederken bunları neye dayanarak söylüyorsun ve evrenin büyüklüğünü bile algılayamayan, kısıtlı bir beyine sahip olan biz, tanrının büyüklüğünü vurgulayarak nasıl olur da evreni es geçip tanrıyı tanıyormuş gibi onun adına konuşabiliyorsun? Bu tanrıyı basite indirgemekten, basitleştirmekten başka nedir sence? Evrenin bir başlangıcının olduğunu (enerjinin sonsuzluğunu bildiğimiz hâlde) onun yokluktan geldiğini, evrenin ezeli olamıyacağını iddia ediyorsun hatta evrenin başlangıcı olup yokluktan geldiğini ve evrenin başlangıcının tanrının karar alıp vermesi sonucunda oluştuğunu söylüyorsun, yani tanrının karar alıp verebildiğini, sonsuz kudret sahibi olduğunu, bilmediği bir şey olmadığını söylüyorsun ama tanrın bu evreni karar alıp-vererek yarattıysa, (bir karar alabilmek için de doğal olarak diğer seçenekleri göz ardı edebilmek gerek) diğer seçenekleri göz ardı ettiyse daha "gerçekleştirmediği şeyler" ve "seçmediği şeyler" olduğunu gösterir, daha gerçekleştirmediği şeyler de varsa bu onun daha yapmadığı şeylerin olduğunu gösterir, daha yapmadığı şeyler de varsa bu onun sınırsız bilgilik ve yaratıcılık kudretinde bir "eksilik" olduğunu gösterir. Tanrı için zaman ve mekândan münezzehtir diyorsunuz bu da onun hiçlikte hiç olduğunu gösterir ve her şeyi bilen bir güç varsa yaratacağı şeyleri, verdiği tüm kararları da önceden bilmesi gerekir ama o zamandan münezzeh olduğu için bir şeyleri önceden bilemez olduğunu ve bilmesi gerekenleride ezeli bilmesi gerektiğini gösterir ama evren ezeli olmadığı için onu ezeli bir şekilde bilemez olduğunu bu da onu sonsuz kudretten "noksan" yapar ve evren tanrı için yeni bir karar olmak zorunda ama tanrı için yeni bir şeylerin olması da daha bilmediği yeni şeylerin olabileceğini, bir şeyler yaratabiliyorsa da yaratacağı şeyler onun için yeni oluyorsa hiçbir şey yaratamayacak olduğunu gösterir. Biz bilgileri öğrenip, edinebiliyorsak ve tanrı evrenin içindeki öğrendiğimiz tüm bilgilerin yaratıcısıysa, o tüm bilip bilmediğimiz bilgilerin sahibiyse hiçlikte nasıl bilgi edinebilir, demek istediğim bilgi sahibi olmak için bilgi edinmek gerek ama tanrı nasıl bilgi edinebilir, evreni yaratma bilgisini o hiçlikte nasıl öğrenebilir, evrende ki bilgileri o yarattı ama hiçlikteki bilgileri? Herşeyi bilen bir güç olamaz çünkü bilgi denen şey onun "bu evren" için yarattığı bir şey ama evrenin dışında edindiği bilgilerin yaratıcısı kim? Tanrı için varlık diyorsunuz ama "varlık" demek için de onun bizler tarafından algılanması gerektiğini gösterir, bu da tanrı algılanamaz olduğu için onu "varlık" yapmaz "hiç" yapar. Tanrı ezeli ise bu onu enerji yapar ve şu an her şey enerji ise tanrı bu sonsuzluktur. Hiçbir şey sonsuz olamaz bi yaratıcısı olmalı diyorsunuz ama tanrı? Görünen o ki hiçbir şey her şey, her şey hiçbir şeydir.
Dilara hanım, sayfa sayısı altıbin kadar olan Risale i Nur kitap serisi var. Bu kitapları inceleyip bir video yayınlayabilir misiniz. Ama dikkatli olun sizi tamamen dönüştürebilir! Cesaretinize atfedilir...
Bu kadını dönüştürmez. Söz konusu kitaplar ancak hiç bir şey okumamış kimseleri dönüştürür. Kelam ilminin örnekleri. Yoğun bir güdüleyici muhakeme var.
@@Oğuz.Gümüş Evet ebucehil de hz.Muhammed i babasının oğlu gibi tanırdı ama inkar etmeyi tercih etti. Kainatta şerike hiçbir emare yokken ve ihtiyaç da yokken ve her şey sanatkarını gösterirken, ustasını tarif ederken güneşe karşı gözünü kapayıp gündüzü kendine gece yapanlar olacaktır. Tercih meselesi yani herkesin keyfi bilir. İnanmak istemiyorsan inanmazsın. Mesela şimdi ben de sana inanmıyorum ;)
22:59 da sübliminal mesaj var "schopenhauer kısmını ekleyeceğim başka bölümden"
ayrıca güzel video teşekkürler :)
Subliminal değil, kurgu hatası olmuş :)
sabahtan beri o anı yakalamaya çalışıyordum teşekkürler 😪
tepki videosu çekmeyeceğim deyip 10 dakikalık tepki videosu çekmek :D
Harikasınız.
Giriş kısmında anlatığınız kanalınzın yayını hakkında üzülmeyin Pelin hanım herkes zekası ve kapasitesi kadar ancak temeli olmayan insanları kimse geliştiremez ve değiştiremez.Onları kendi karanlığına biz itmedik ama gözümüzü açmazzsak onlar bizi çekmeye çok meraklı .
Tesekkürler
Bir sey merak ediyourm Dilara, Yaraticinin yani 'Failin' kendi eserini okudunmu? Yaratilis hakkinda O ne diyor acaba :) Kur'an' dan bahsettigimi tahmin etmisindir .
tabi incil de okuyabilirsin ama Kur'an degistirilmemis oldugu icin daha netlik acisindan. selamlar
Hakaret edenler kendi seviyelerini göstermiş oluyorlar. Cok değerli ve anlamlı işler çıkarıyorsunuz.
Harikasıniz🌱🤗🙏