tanrı tartışmasının önemli bir kısmı "Moving the goalposts". Yani biri tanrının toplumsal etkisine eleştiri yapınca argüman her nedense yaratım etkisine kayıyor, yaratıma vurgu yapınca toplum ve etiğe kayıyor, ikisini biren eleştiren argümanlarda bir anda tanrı "içte bilinirse biten imanlı kalp"e kayıyor. bunlar sadece teist-ateist değil, ateist-ateist tartışmalarda da çok sık oluyor. tanrı denilen kelime, "millet" veya "vatan" denilen kelimeler gibi, amaçları tartışılmak değil, refere edilmek. tartışmaya açıkmış gibi görünen tanımları olsa da her adımda kalenin yerini değiştiren bir mekanizmaları var. kısaca toplumsal kararlarda "çok kurcalama" demenin bir diğer yolu olarak kullanılıyor. felsefede tanrı kelimesini tüm anlamlarını masaya yatırmak imkansız, tüm oluşumunu bunun yapılmamasına bağlamış halde. "futbol" kelimesi, "politika" kelimesi, tümü sadece refere edilebilir kalmak ve asla sorguya açılmamak için tüm fırsatları değerlendirmiş kelimeler. "tanrı" bu konuda orijinal bir yöntem bile kullanmıyor. ancak kelimenin tek bir tanımı mümkün ve kalan tüm tartışmaları da kapsıyor. "tanrı, şehrin iç dinamiğini anlatmakta kullanılan tabirdir." ancak bu tanımla yola çıkmanız ve tartışma açmanız için fırsatlar oluşmayacaktır. çünkü dediğim gibi bu tip kelimeler "meingong ormanı"ndan gelirler, sadece refere edilebilirler, üzerinde başka tanım tutmak istemezler. güzel video için teşekkürler.
Tebrikler.. Muazzam bir özet ve bilgilendirme.. Video sonunu "tutkulu bir işçi gibi bilgiye giden yoldaki çöpleri temizlemek" ile bitirişiniz de takdire şayan..
Muazzam bir seri, senden dinlemek ayrı güzel. Bakalım bu süreç -ozellikle Hindistan ve mistisisizm sonrasi- nereye varacak? Söz konusu Tanrı olunca içsel gerim istemsiz ivme kazanır.🙏
Bilgiye giderken yoldakiler çöp olabilir ama sen çöp olduğunu düşünmeyi bırakırsan o artık işe yarar birşey haline gelir. Mesela afedersin ineğin b**'u da çöptür ama ondan gübre yapabilirsin. İneğinkini işe yarar birşeye dönüştürebiliyorsak, herseyi dönüştürebiliriz.
Dilara hanım. Husserl epokhe diyor ya, fenomenoloji açısından Tanrıyı ele alsak olmaz mı? Yani Tanrı fenomenolojik indirgeme ile zaman üstü mekan üstü epokhe ile açiklamak mümkün olabilir mi?
bu kural evrensel gibi görünse de iki tarafın da makul, hasta zihinli olmayan, aynı ahlaki değerlere sahip, diğerinin çeşitli davranışlar karşısında hislerinin bizim hislerimizle aynı olduğunu varsayar. ama dünyada radikal ideolojiler, dini tarikatlar, sosyopatlar, sadomazoşistler vb. olduğu sürece tek bir altın kuralın yeterli olması mümkün değil.
Aynn knk nedense insanları ekseriyeti güçlendikçe , statüsü arttıkça empatiyi ahlakı terketmeye başlıyor , sanki ahlak ve empati zayıf ve toplum kurallarını çiğneyemiycek kadar güçsüz kişiler için gibi he ? İnsan bencildir , bireysel gücü arttıkça empatiye olan ihtiyacı azalır "kendine yapılmadını istemediğin şeyi başkasına yapma" anlamsızlaşır çünkü sen güçlendikçe sana bişey yapabilicek insanların sayısı gittikçe azalır. Empatiye dayanarak ahlak korunamaz.
Söylediğine katılıyorum ama ortada aslında bir sorun var.Herkes her ne kadar da bir noktada insan olduğu için aynı olsa bile bir noktada herkes farklı.Demek istediğim duyguların farklılığı.Birine göre ona yapılınca pek tepki vermeyeceği bir şey başkasına yapılsa büyük bir tepki vereceğidir.Belki hemin insan bir mozoşist ona yapılsa büyük bir zevk alıcak.Ama başkası kendisine yapılmasını istemez.O zaman ne olucak peki? Böyle durumda ahlakı neye göre belirliyeceğiz sence?
Kendine yapılanı başkasına yapmamak için illa empati duyup karşı tarafın acısını anlamak gerekmez. Hayvanlar alemi birbirlerini yiyorlar ama şimdi onlarda empati olmadığı için mi birbirlerinin canını yakıyorlar? Hayır tabiki, hayatta kalmaları için birbirlerini yemek üzerine gelişmişler. Ama bu vahşiliklerine rağmen karnı tokken hiçbiri diğerine zarar vermez. Hal böyleyken insanda da empati olmadan gayet barış içinde yaşanabilir, kötülük yapmak isteyen empatisi olsada olmasada yapar, hatta empatisi olan mesela sevmediği birinin acısını hissedip, bu histen zevk almak için bile kötülük yapabilir. Çünkü insanın kötülük yapmaktaki temel amacı karşı tarafa kendi çektiği acıyı çektirmektir. Eger birisi empatsa o halde sevmediği birinin acısını hissedip keyif alarak mutlu olabilir.
Yunanların Zeus’u, Hristiyanların Yeşua’sı, Arapların Allah’ı, İbranilerin Yahveh’si, Perslerin Ahura Mazda’sı, Hinduların Brahma’sı ve diğerlerleri de haklı. O biraz da tanrısına bağlı.
Siz dinsizlerin anlayamadığı bir konu da bu. Biz insanın ilk yaratılışından beri tek bir tanrıya ve o tek tanrının da devirlere göre din gönderdiğine inanıyoruz. Yani yahudilerin tanrısı hristiyanların tanrısı islamın tanrısı diye birşey yok. Hepsi aynı tanrı. Zaten semavi dinlerin birbirine bu kadar çok benzemesinin sebeplerinden birisi de bu
Ben bu videoyu çok beğendim. Özelde Tanrının varlığını bu şekilde ayrımcı dil kullanmadan konuşabilsek belki bizde aydınlanmamızı yaşamaya başlamış olacaz. Temelde problem bu. Aydınlanmaya ihtiyacımız var.
"Insanlar Tanrı'ya inanmaktan vazgectikleri zaman, bu artık hiçbir şeye inanmadìklari anlamına gelmez, aksine her şeye inandiklari anlamina gelir" diyor Umberto Eco. Videolarinizi izledikce insanın en temelde sorunsalı ne olursa olsun, cevaplarını aramak yahut bir arayista degilse bile elindeki hayatla ne yapacağıni bilmesi noktasinda, yani yola çıkmadan önce inandığı tanrının tanımını kesin hatlarla yapmış olmasının gerekliliğini birkez daha görüyorum. Zira o nokta pergelin sabit ayağını sapladığımız nokta. Ondan sonra pergelin oynar ayağı ile dünyayı, değişik düşünce, inanç ve fikirleri dolaşmak cok lezzetli. Bu tatmini deneyimlemeyenlere hiç yemediği bir yemeğin tadını anlatmak gibi beyhude bir cabaya girmeyi hiç istemem ama biricik ve göreceli olarak kısacık hayatımızı kocaman, huzursuz bir spekülasyonlar silsilesi haline getirmeden de mutlu ve bilgelik yolunda bir birey olunabilecegi kanaatindeyim Naçizane..
Merhaba.. Çok yararlanıyorum, teşekkür ederim... Gazali değil de Gaaazali deyince siz başka biri gibi geliyor kulağa... A nın kısa söylenmesi gerek diye düşünüyorum.. İyi çalışmalar..
abla gazali derken ilk a'da şapka yok sadece ikincisinde var. normalde böyle düzeltmeler yapmam da hep duyduğumuz bir ismin farklı telaffuz edilmesi kulaklarıma biraz garip geldi.
Bence Tanrı varsa bunu insan beyni ile anlamamız mümkün değildir o yüzden bu tartışmalar sonsuza dek sürer gider.. Bir sanat eseri yapsak o sanat eseri bizi anlayabilir mi? Örnek abartılı olsa da durum buna benziyor gibi.. Şahsi fikrim tanrıyı anlamaya çalışmak istiyorsak, bunu insan yapımı kitapları okuyarak değil de içe, Öz'e dönerek yapmalıyız..
Tanrının ussallaştırılması ile spesifik olanın altındaki arke problematiğinin fenomonolojisi, problemin özüyle alakalı olarak tinsel anlamda metafiziksel uzama ivedilikle bakıldığında çözümün tikel ve tümel konseptiyle ilgili olarak kavramlara dönüştürüldüğünde aşkın ve içkin olarak aslında mesele çözülmüş oluyor.
İnanmak sadece dine ait değildir, hayatın ta kendisidir. Mesela sen sokakta yürürken bile o gün başına kötü birşey gelmeyeceğine inanarak çıkmıssındır. En basit şeyde bile hal böyleyken... İnanmadan yaşayamassın. İnandıklarının sayısı her zaman bildiklerinden fazladır.
İki sorum olacak: 1)’bilime giden yoldaki çöpleri temizlemek’ derken buradaki çöp tam olarak ne oluyor? Mesela Locke devlet teorisini oluştururken hangi çöpleri temizledi? Locke bilimsel verilerden faydalanmıyorsa(hatalıysam düzeltin ben öyle anladım) o zaman bütün teorilerine yalnızca düşünsel yollarla varmış oluyor.(ki felsefe genel olarak böyle bir şey, kesin olmayan kabuller üzerinden doğuyor bütün fikirler) o zaman benim çöp olarak nitelendirdiğim direk bu teoriler(felsefenin kendisi)mi oluyor? 2)yine aynı alıntıdan yola çıkarak felsefenin aslında kendisi için değil bilime giden yolda bir araç olduğu sonucuna varıyorum. Doğru mudur? Dilara cevaplarsan çok sevinirim:D
Dilara hanım anlatırken hiç takılmadan es vermrden anlatıyorsunuz karsınızda okuyup yardım aldıgımız bir ekran var mı. Zira duşünen yogun bi zihin genelde bu kadar akıcı konuşamaz bu konudaki yanıtınızı cok merak edıyorum sevgıler
@@mehmetkayacan3262 teoriler alemindeki bir şeyin varlığı yokluğu kanıtlanamaz. çünkü teoriler aleminin kendisi yoktur zaten. varmış gibi hayallemelerdir.
Bana kalırsa Aristoteles'in tanrı felsefesi çeşitli fizik kanunlarını açıklıyor ve daha çok evren nasıl işliyor sorusuna cevap veriyor ve tanrı sadece bir kılıf görevi görüyor tabi günümüzde bilim'in geldiği noktada Aristoteles farklı noktalarda yanılmış olabilir ama kendi zamanına göre mükemmel bir zihne sahip.Ben ilk hareket ettirici kavramıyla kütle çekimi ile ilgili bir düşünce deneyi yaptığını düşünüyorum.
Dilara hanım, İnançların ortaya koyduğu Ahlak tanımı, temelde güçlü olanın talepleri üzerinden oluşmuştur.. Eğer Kadınlar Erkeklerden daha güçlü olsalardı, - Bir Erkeğin 4 Kadınla evlenmesine - Kadının Şahitliğinin Erkeğin 1/2 si değerinde olmasına - Mirastan Erkeğin 1/2 si kadar pay almasına onay verirlermiydi ?
Eğer insana görsel olarak bir Tanrı varlığı gerek ise inanmak için, bu asla mümkün olmayacaktır.Hayatımızda ilk defa bir Tanrı görseli ile karşılaşmak, bilincimizde örneği yer olmadığı için öantık olarak kabul edemeyecek ve inkar etme yolunu tercih edilmesi daha mümkün bir seçki olacaktır bizim için. Muhtemelen bunun bir büyü veya rüya olduğunu düşünmeye başlayabiliriz. Görüp gösteremediğimiz bir olguyu ancak düşüncemizde var ederiz. Matematik ile ispatlanamayan bir olgu kanunlaşamaz. Kimi sınırsız madde çokluğu üzerinden Tanrı'nın var olabileceğini düşünebilir kimi de benim gibi "sevgi" varlığının hissedilebildiği bir bilince sahip olduğundan Tanrı'nın var olduğuna inanır ancak bu herkesi herşeyi seveceğim anlamına gelmez.. Her fizik kuralı gibi duygular da yaşaması öğrenilen birer olgudur :)
Hadid suresi 3.ayet şöyle der "Huvel evvelu vel ahiru vez zahiru vel batın, ve huve bi kulli şey'in alim." Yani şu anlama gelir O hem evveldir ( öncedir) hem ahirdir ( sonradır), hem zahirdir ( icgindir) hemde batindir ( aşkındir). O herşeyi bilendir. Benim bu ayetten anladığım biz bilişsel bilimlerle Allah in zahirligini belli bir ölçüde kavrayabiliriz fakat bu kavradigimiz O değildir çünkü o aynı zamanda aşkındır. Bide o nün hem evvel hem ahir oluşu bizim idrak ettiğimiz zaman dan münezzeh olamisi onun katında farklı bir zamana sahip olmadığı anlamına gelmez.
Sizinle bu konuları tartışmayı çok isterdim. Videoda bahsettiğiniz konular hakkında söyleyebileceklerim var. Başka bir videoda bahsettiğiniz farklı disiplinlerden kisilerin ortak bir dili olmadigi konusunda haklısınız. Felsefe ile de ilgilenen bir müslüman olarak bu soruna çözüm bulabileceğimi düşünüyorum. Yaratıcı kavramını düşünürken var olan gerçekliği çok iyi anlamak gerekir. İnsanlar algıladıkları dünyayı ifade ederken kalıplar kullanır, bu kalıplar daha sonra görünmez olur. İşin kötüsü bu kalıpların kendisi gerçeklik algısını oluşturur. Yaratıcıyı kalıplar üzerinden tanımladığınızda kalıplarda var olan sorunlar ilah tanımına olduğu gibi geçer. Dolayısı ile öncelikle kalıplardan bağımsız olan gerçekliği anlamanız gerekir. Heykeltraslarin yöntemini kullanmak bunun için en emin yoldur. Yani fazlalıkları atmak. İslam dininde bir kural vardır. Gozlemleyebildigin, aklına gelen, hayal edebildigin ne varsa bil ki o yaratıcı değildir. Bunun dışında ateistlerle , müslümanların ortak olarak üzerinde anlaştığı bir kelime ve kavram vardır. Bu kavram Müslüman olmanın ilk şartıdır. Merak ederseniz söyleyebilirim.
Thalesin Tanrı adil ve iyidir insanlarında öyle olmasini istiyor demesi Platonun Tanrı tektir dindar olmak ve ona ibadet etmek gerekir demesi Aristotelesinde buna benzer şeyler söylemesi zaten biricik bir Tanrı olduğuna delildir Sokratesin tek Tanrıyı savunmasi Yönetimin inandığı resmi din olan politeist putperestliği reddetmesi ve bundan dolayi öldürülmesi ya Sokrates zaten zerre şüphesiz Peygamber herkesin onlarca Tanrıya inandığı bir dönemde biri çıkıp Tanrilari reddediyor tek Tanrı inancını gençlere anlatmaya çalışıyor zerre aklı ve mantığı olan cok değil zerre kadar olan Sokratesin Peygamber ve Tek Tanrıya inandığını bilir bu saydığım isimler Felsefenin Şâhları onlar inanmışken akıl bizlerede inanmamızı emreder inanmamak herhalde akılsızlık olur.
Ben genelde tanrı konusunu ve inanç konusunu bıraksam da şunu söylemek istedim. Bilmek ve inanmak oldukça farklı süreçler. bilgide elinizde kanıt varken inanmak noktasında kanıt yok umut vardır. Bu sebeple Tanrı'nın kanıtlanma noktasında tüm inançların ortadan kalkacağını düşünüyorum. Varlığı kanıtlanırsa bu elimize bilgi olur çünkü bilmek kanıtla mümkün olur. Tanrı konusunda da aslında burada yanıldığımızı ve kanıtlamakla çok uğraştığımızı düşünüyorum ama temeldeki en büyük sorun bilmenin ve inanmanın kökeninde yatıyor. Bilmek ve inanmak fillerini birbirine karıştırarak gittiğimiz sürece inanç konusu hep devam edecek. Açıkçası ben bu konuları bırakmış olsam da bunları söylemek istedim. çünkü her tartışmanın sonunda şunu görüyorum her seferinde aynı şeyleri söylüyoruz. En azından benim tartıştığım dönemlerde bütün tartışan insanlar aynı kelimelerle anlattılar. Bu arada video serisi iyi gidiyor. Kendimce bir şeyler saçmaladım işte bende. En basitinden şunu söylemek isterim ki diğer insanlar için bildiğiniz bir şeye inanmazsınız; inandığınız şeyi de bilmezsiniz. Sonuç olarak ikisini ayrı olarak düşünüp hareket etmek daha iyi bence.
Bir hırsızlık olayı ile ilgili elimizde hırsızın kim olduğuna dair çok sağlam kanıtlar olsun. O kişiyi hırsızlık yaparken bire bir görmedik ancak eldeki kanıtlar güçlü bir şekilde onu gösteriyor. %100 emin olmasak da o kişinin hırsız olduğunu düşünürüz. Bu nedenle mahkemede “kuvvetli şüphe” kişinin hapse girmesi için yeterlidir. Çünkü her olaydan %100 emin olmak, ezici çoğunlukla olanaksızdır. %1 ya da %0,1 de olsa yanılma payı vardır. Bu durumda biz eldeki kanıtlarla o kişinin hırsız olduğuna inanıyor oluruz. “Kanıt olsaydı bu inanç değil, bilgi olurdu.” argümanı sanki tam olarak geçerli değil gibi.
@@randomhuman5525 argümanınızda şu hata var. elimizdeki kanıt varken bize bilgi sağlaması. dolayısıyla geçerli oluyor argümanım. siz elinizde kanıt varsa inanmaz bilirsiniz ki dediğiniz durum bilinen bir şey olduğunu gösteriyor. ortada delil varken görmeye ihtiyacımız olmaz. aslında dediğiniz tam da benim argümanıma kaynak sunan bir argüman olmuş.
@@phoenixgriffon8459 Bilgi o kişinin hırsız olduğuna dair değil. Olabileceğine dair. Sizin yanıldığınız nokta bu. Dna %100 kanıttır. Ama sizin Dna’nızın olay yerinde bulunması, sizin hırsız olduğunuza dair %100 bir kanıt değildir. Olay yerinde başka bir nedenle bulunuyor olabilirsiniz. Bu bulunma sırasında Dna’nız olay yerine bulaşmış olabilir. Siz kesin kanıt ile güçlü kanıtı ayırt edemiyorsunuz.
@@randomhuman5525 DNA'm eğer orada bulunabiliyorsa bu kanıttır. Çünkü bulunabilmesi demek benim orada olmam demektir. Ev sahibi bensem ve hırsız varsa elbette benim de DNA'm bulunacak. Başka türlü eğer saçımı alan biri olsa da ortaya çıkar benim hırsız olmadığım. Hee dediğiniz gibi kanıtlar arasında eğer güçlü ve kesin ayrımı yapacaksak da şu var ki bu kanıtlar arasında DNA tek kesin kanıt değildir. Bir hırsızlık durumunda o DNA'nın uymasını geçtim orada bulunan ayak izi, parmak izi gibi kalıntılar ve sizin boyunuz, kilonuz dahi çıkarılabiliyor. Bunun da yanında sadece toz, polen bile bulaşmış olsa (ki bulaşır) bundan da kanıtlar ortaya çıkarıyor.
Bana inanmadığın bir şey getiremezsin. Var olan her şeye, fizik yasalarına vs iman ediyorsun zaten. Sorun şu: günümüz popüler felsefe ve bilim anlatımı sana kendi materyalist inançlarını empoze ediyorlar zaten. Sen onları mutlak hakikat olarak görüp, seni bilgiye götürdüğünü zannediyorsun. İslam'a göre yaprağı düşüren şey yerçekimi değil burada olay kopuyor zaten. Her an her yaprağı düşüren, her bir zerreye (belli kendi sünnetine göre) etki eden O. Onun işleyiş tarzına evrendeki kanun ve yasa diyoruz zaten. Dolayısıyla sen materyalist nedenselliğe inansan bile senin inandığın her zerre senin tanrın zaten, senin zaten "din"in var. İslam bunu reddediyor. Her ilahı redden kastı anlatamıyoruz insanlara. Pamuğu hakikatte yakan ateş değildir. Tonla delil var ama bir delil de; şuursuz trilyon zerrenin aynı yasalara istisnasız itaatidir. Ya her zerre birbiriyle anlaşıyor gibi, biliyor kudreti var gibi her birisine ilahlık atfedeceksin ya da hepsini reddedip şuur ilim irade kudret sahibi tek bir ilaha gideceksin. Shakespeare'in yazdığı oyunda dal kırılır ve kadın düşüp dizini yaralar. Dal kırıldı diye mi dizi yaralanmıştır? Yoksa ilk başta dalın kırılmasını sonra kadının yaralanmasını Shakespeare yazdı diye mi?
2500 yıllık felsefe tarihinin özeti, Bir varlık var ve Biz varlığı anlamaya çalışıyoruz. Bu varlığın nasıl bir doğası var onu anlamaya çalışıyoruz ve bu varlığın doğasını ortaya koymaya çalışıyoruz. Bu varlıkta gördüğümüz duzenlilikte neyin nesi? Bir sistemin kendi kendisini dışarıdan herhangi bir müdahale olmaksızın yönetmesini, örgütlemesinin mümkün olup olmayacağı? Bu noktada da varlık; ilkesini, nedenini, aklını kendi icerisindemi barındırıyor yoksa varlığı var eden, varlığın var olmasına yol açan dışsal, daha aşkın, daha üst bir akıldan mı söz ediyoruz. Buda bizi İçkinlik ve Aşkınlık denen ikileme getiriyor. İçkinlik: Varlığın kendisini kendisinden anlamaya çalışmak. Bir sistemin kendi kendisinin nedeni olması, kendisini yönetmesi. Maddi şeyler, nasıl oluyorda maddi olmayan şeylere sebep oluyor? Aşkınlık: Varlığın ilkesini, varolmasının nedenini varlığın dışında aşkın bir güce dayandırma.
Bir civalı termometre maddidir. Ama maddi olmayan bilgiyi (mesela hava sıcaklığı) üretir. Maddesel olmayan şeyler maddeler arası etkileşimde ortaya çıkıyor gibi.
@@randomhuman5525 bilgiyi üretmiyor. Senin bilgi dediğin isimlendirmeden ibaret. Manasız sıvı. Genleşmesini de bir düzene itaatinden yapıyor. Maddenin belli düzene göre hareket etmesi bizi tanrıdan başka bir yola götürmeyen koca bir muamma zaten. Bu düzen kanun zaten soyut maddi olmayan bir şey. Kuvvet de öyle.
Herşey için geçerlidir herşey vardir Ama delili bir nefestir ona can veren var oda sen Olan bişeyin olmasi senle vardır Alem varlikta sinanmaz ona can veren var oda sen Senin görmediğin yok değildir vardir Ama daha nefes olmamiştir can verende oda sen Senle başlar senle biten bir var vardır Alemin icinde nefes alan can verende oda sen Gezersin ömründe coğu ilkler vardir Gördüğün bir yüz yeni bir nefes onu goren yine sen Şaşirmazsin çünkü o zaten hep vardir Bilesen can varliklar var sende onu gören yine sen Şekten kurtulalim sırra ifşa vardir Aç özün perdelerini gör nefesin gereken bir sen Önemli olan sen varsan herşey vardir Senin nazarin icinde var olmasi gereken bir sen Ê gel varsan varsin olanda sen vardir O vardir deme o zaten vardir başka aşka akma sen Ê gel Bensen bende ölende sen vardir Sen ölende sır bir nefestir aşka başka bakma sen -Ê-
tanrı zamanı yarattı dersek "yarattı" anının öncesi için de bir zaman biçmiş oluruz ve kendimiz ile çelişmiş oluruz. öyleyse tanrı zaman ile birlikte ortaya çıktı dersek; varolmak zamandışılıktan başlayıp yine zamandışılığa ulaşan bir hal alır ki bu aradaki mesafeye sonsuzluk demek zorundayız. demek ki sonsuzluk aslında çok kısa bir andır. diyebilir miyiz?
@@ahmetaltay5745 Tanrı ve zaman konusunda, öncelik-sonralık ifadeleri Tanrı için değil bizim cümleyi kurarken bağlam oluşturmamız için kullandığımız ifadelerdir Tanrı için önce-sonra yoktur. O tüm zamanlarda ve zamansızlıkta varolandır Zamana dahil olabilir çünkü yaratılanlar da zamana dahil, zamanın dışındadır çünkü “her şeye Kadir olmak” hiçbir şarta bağlanamaz
Dilara Hanım; bir "zaman" videosu yapmanın vakti gelmedi mi? (Sanki) Bizim "zaman" algımız ile Tanrı'nınki ile aynı olmayabilir (mi?) Zaman dediğimiz şey en temelde dünyanın dönmesi değil midir? Yani aslında hareket ile alakalı bir konu; ya Tanrı hareket etmiyorsa?...
Dinleri sorgulamaya ilk senin felsefe videolarinla baslamistim spinozanin dini videosuydu sanirim Sonra diamond videolarıyla devam etti Hala arayisim devam ediyor ama simdilik dinimi yaradanin bana verdigi bilinç ve vicdanim olarak görüyorum
kızmayın bana lütfen gazaliyi ilk a' yı uzatarak okumayın. Dogru okuyuş z'nin üzerin bastırmak ve z'den sonraki a'yı biraz uzatmak. Yapıcı bir eleştiri olması bakımından söylüyorum.
Tanrının bir noktada yaratmada karar kılması, bir durumdan başka bir duruma geçmesi sebebiyle onu aklen muhal yapar denemez. Çünkü zamanın olmadığı bir ortamda bir zaman ile başka bir zamanı karşılaştırıyoruz, aynı zamanda bunun açıklaması pekala olabilir. Asıl mesele çürütülmesi mümkün mü değil bence Tanrı kavramının, asıl mesele var olduğu kesin mi? Yokluğunu kanıtlayamadığım için inanmak değil de varlığının tezahürlerinden dolayı inanmak daha makul, mantıklı geliyor. Bence bir insan yaratıcının varlığını hissedebilir ama yokluğunu hissedemez. Yani varlığını hissetmemesi yokluğunu hissetmesi anlamına gelmez.
İnsan ne değildir? Allah dilediğini yapar. 3:40, 2:253, 3:47, 14:,27, 22:14, 85:16 Allah'a ne yaptığı sorulamaz, ama onlara sorulacaktır. ENBİYA 23 Bazı soruların cevabı Allahın inisiyatifi ile ilgilidir. Eğer Allah varsa O dilediğini yapar. O'na bunu niye yaptın diye soru sormaya kimsenin hakkı yoktur. O ikna etmek isterse O' nun ikna etme gücü vardır. Ey insanlar, siz ALLAH'a muhtaçsınız, ALLAH ise hiç kimseye muhtaç değildir, Övülendir. FATIR 15 Bir de o gün, size verilen nimetlerden sorguya çekileceksiniz. TEKASÜR 8 Bir fiilin nihai hedefini sadece o fiilin failinin zatı yüzde yüz bilir. Bir Fiilin hedefini, amacını hissedebilmeniz için onun gibi olmanız gerekiyor. İnsanın Tanrı gibi olma, herhangi bir ilahlık taşıma vasfı olamıyacağı için Allahu Tealanın bu dünyayı neden imtihan dünyası yarattığı, yaptığı konusunda sadece fikir yürütebiliriz bunu yüzde yüz hissedemiyoruz. ("Yani bilmem hiç Tanrı olmadım.") Dolayısıyla bilmiyorum, beni aşan soru. İNSAN TANRI DEĞİLDİR. Allahu Tealanın beyanına atıfta bulunarak, neden yarattığını söylüyorsa onunla yetinmekten başka bir çaremiz kalmıyor. Tanrının işleri, insan aklıyla idrak edilmekten öte bir nitelik taşır. ( Bu dünyayı yaratırken inSanamı sordu?) (Tanrının bir bildiği vardır) ( Sen O'nun bildiğini bilemezsin) 'Ben Tanrı olsaydım şöyle yapardım veya şunu yapmazdım' tarzı önermelerın altındaki önkabul: 'Ben Tanrı kadar kudretli değilim ama zihnim tanrısal ve hatta direk Tanrının kendisinden daha mantıklı ve akıllıyım.' Nerdeyse 'ben Tanrının bilmediğimni bilirim' diyecek. Akıl tutulması. Tanrı senin gibi davransaydı zaten 'Tanrı' olmazdı.
@@curat.TenebraeTanrının teknoloji olan insan olarak Tanrının zihnini okumaya çalışmakla ilgili açıklama yaptım. Yaratmaya karar vermesini açıklamaya çalıştım.
Gözden kaçan nokta, hep bu anlattıklarınızın da ötesinde, sabit, hiç değişmeyen, var veya yok bile diyemeyiz. Çünkü var da bizim için, yok zaten onun yokluğu. Anlayabildiğimiz bize ait, O tam olarak hiç kimsenin anlayamayacağı şekilde. Tüm bu nedenlerle bize düşen anlattığını anlamaya çalışmak. Kendini anlattığı araçları anlamak olmalı.
Onu anlayamayacaksak neden bize kendini anlatmaya çalışıyor ? Yaptığınız tanıma göre hakkında yorum yapmanın imkansız olduğunu savunuyorsunuz. Yorum yapmadan varlığına nasıl ulaştınız ? Böyle bir varlığın aslında varlık olmadığını, var olmadığını düşünmek daha mantıklı geliyor bana. Agnostik bi pozisyonda durmanız görüşünüze daha uygun bence.
Onun mahiyetini nasıl bir Tanrı olduğunu bilemeyiz zaten. Ne aklımıza geliyorsa O değildir İslam'a göre de. Zaten İslam'da caiz de değildir nasıl olduğunu düşünmek. Ama öyle biri olamayacağına varmaz bu. Nasıl olduğunu bilemesem de bir şey olabileceğini bilebilir ve delillendirme yapabilirim
İnsan var, doğa var ve insanda bilinç var. (Bilinç nasıl oluşmuş olabilir? Herkesin bilinci bir başkasına kapalı. Bilinç, birinci tekil şahsın deneyimi.) (Ruhun en önemli bileşeni yada ruhun dışa yansıyan kısmı zihindir.) İnsan neyin doğru olduğunu bilmiyor. Bir şeyin diğerlerine göre daha doğru olduğunu düşünüyor. Bazı şeyler insana daha doğru geliyor. İnsan hayatına anlam katma ihtiyacı duyan bir varlıktır. Hayatına anlam katamıyacağına inanan insan, anlamsız olan dünyada kendisine nasıl bir anlam bulacaktır? (Bu soruyla başbaşa kalır insan!)
@Panenteist Bir adam var UA-cam da herşeyin Yaradandan olduğunu söylüyor.Bunu bi ara Dilara da söylemişti..Bi Yaradan var ve o tüm insanların içinde Varlığı tadıyor..Yani Birlik var Sen bensin Ben de senim..Tüm Her varlık O aslında..Sufizim de buna benzer sanırım.Ben dünyaya çok Yabancı biriyim bu benim biraz içimi ısıtmıştı..Yanlız değilmişim duygusu vermişti bana..
@Panenteist "İyi yaşam" neye söylüyorsun mesela?Ben bunu her tartışmada nerdeyse kullanırım.Çünkü bana göre iyi ve kötü kavramı üzerinde düşünülmesi gereken kavramlardan birisi.Herkesin "iyi yaşam"hayelleri bir noktada farklılaşıyor nede olsa.Tamam herkes kendisini rahat hiss etdirecek bir hayat istiyor ama bir yerden sonra her şey sıkmaya ve senin söylediğin o "iyi"yaşam kaybolmaya başlıyor.Bilmem sen bunu yaşadın mı ama çok mutlu olduğum zamanlarda birden her şey anlamı yok olmaya başlıyor sanki bir varoluşsal krize giriyor insan.O zaman böyle durumlarda nasıl "iyi" bir yaşam yapabiliriz.Bunu yapmak sence mümkün mü? Bana göre iyi veya kötü yaşam diye ayırmamalıyız bu konuları.Arthur Schenpanhaurun söylediği gibi önemli olan yaşamı daha az acılı ve katlanabilir bir hale getirmek.Süretli iyi veya kötü yaşam mücadilesi verdiğimiz zaman bir noktadan sonra hayatı yaşayamadığımızı süretli mutluluğa koştuğumuzu ve her defasında yaklaştığımız an ondan bir adım daha uzaklaştığımızı görüyoruz aslında
Tanrı vardır, gerçek manada. Göremediğimiz varlıklara yok diyemeyiz. Bunu en güzel şekilde çağımızın en büyük düşünürü Bediüzzaman hazretlerini okuyarak daha iyi anlayabilirsiniz diye düşünüyorum.
1)-Tanrı kutsal kitaplarda insanın fiziksel özellikleri nedeniyle yargılanacağını söylemez. Ama kötü davranışlarının cezalandırılacağını söyler… Çünkü fiziksel özellikleri konusunda insanın bir iradesi yoktur, burada mutlak irade Tanrı’dadır. Ancak ahlaki davranışları konusunda özgür iradeye sahip olan insan, ilahi kitaplarda Tanrı’nın bu konudaki hükümleriyle muhattap olur. Buradan Tanrı’nın neden kötülüğe izin verdiği açık bir şekilde anlaşılır 2)-Eğer insan Tanrı açısından özgür iradesi olmayan bir varlık olsaydı neden kutsal kitaplarda ona kötülüklerinin cezası olacağını söylesin Hem senin kaderini cehennem yapacak hem de sana iyiliği emredecek, bu açık bir çelişki olurdu Ama kutsal kitaplarda bu çelişkinin aksine insana iyi davranışlarda bulunması, kötülükten kaçınması söylenir. Bu zaten kutsal kitapların onun sözü olduğunun sağlamalarından biridir. 3)- Evrim bilincin kendisini oluşturamaz. Bilinç soyuttur. Bilinç nereden geldi? Eğer sözde evrimle oluşan birşeyse yine sözde evrime göre neden sadece insan hayvanında??? Diğer hayvanlar niye evrimleşemediler… Evrimin cevapsız kalan o kadar çok açmazı var ki 4)- Hep varlığın nedenine odaklanıyoruz… Peki şimdi, şu anda düzeni sağlayan kim? Bu sistem bilinci ve aklı olmadan kendi kendini nasıl ayakta tutar? Bu mümkün olabilir mi? Aslında Tanrı şimdi şuan bile varlığını gösteriyor
Yanlış anlamazsanız evrim ile ilgili daha çok araştırma yapmanızı öneririm. Neden "maymunlar" şu anda insana evrimleşmiyor gibi sorular çok defa cevaplandı aslında. Evrim Ağacı web sitesine ve UA-cam kanalına göz atabilirsiniz. Benim için evrim konusunda Türkçe en iyi kaynaktır kendileri. İyi akşamlar.
@@zonapellusida6600 boş ver anlamazlar bunlar güncel kaynaklardan haberdar değiller Eğer okusa Bilincin ne olduğunu yuzbinlerce yıllık süreçte nasıl oluştuğunu neden homo sapiens te oluştuğunu ve bilincin öyle tanrısal birşey olmadığını tamamen soyut ta olmadığını doğal süreçler ile nasıl evrimleştigini anlar Ama yok bu şahıs müslüman niye okusun ki gerçekleri o anca Caner taslaman ve Altay cem Meriç izler başka bir b** yapmaz
@@zonapellusida6600 arkadaşın Evrimin cevapsız bıraktığı çok açmaz dediği yarım yüzyılda çoğu cevaplandı sadece bilinç konusunu tam kavrayamadik ama onuda anlayacağız gelecekte Sorun bu arkadaşta arkadaş okuyup araştırmadığı için cahil olduğu için Evrim hakkında atıp tutuyor sorun Evrim de değil sorun onda cahil adamın teki
@@zonapellusida6600 Bakış açısı değiştiğinde savunduğunuz şeyin asıl hedefe giden yolda sadece ayak bağı olduğunu görürsünüz Daha net söylemek gerekirse Tanrı’nın varlığını kanıtlamak adına evrimi çürütmek için zaman harcamaktansa büyük resme bakmak… Evrim canlıları ilgilendiren bir iddaa. Öyle değil mi? Peki ama evren? Canlılar kadar hatta belki onlardan daha fonksiyonel bir sistem var. Bunu nereye koyalım? Anlayacağınız tavsiyenize uyar araştırırım ancak dediğim gibi Tanrı’ya giden çok yol var…
felsefeye göre varlık alemi sonsuz kavramlar içerebilir. bu sonsuz kavramlar içinde sadece tanrı kavramını bu kadar sorguluyorsak bu da tanrının varlığına bir delildir. hayal gücümüz bu sonsuz varklıklar içinde sadece evrende varolanları ve tanrıyı hayal edebiliyosa bunun üzerinde de düşünmek gerek
@@randomhuman5525 neden sonsuz varlik aleminde herseyin temelini baska seyler yerine sadece bu kavrama dayandirarak aciklayabiluyoruz. Neden baska kavramlara dayandiramuyoruz? Bu soru bile tanri varligina bir delil sayilmaz mi?
@@hakanegne Çünkü varlığı anlamak için en temele inmek gerekiyor. Atomlar ve atom altı parçacıklara geliyoruz ve daha da temele iniyoruz. En temelde bu varlığın nasıl var olduğu sorusuna ulaşıyoruz. Burada iki seçenek kalıyor. Ya kendi oluştu ya da bir güç bunu var etti. Buna da Tanrı diyoruz. Genelde kendi oluşma fikri geniş halk kitleleri tarafından saçma bulunur, onlara göre bu saçmadır. Çömleği çömlekçi yapıyorsa varlığı da Tanrı yapmıştır. Bu nedenle genel olarak konuşulan elimizdeki tek seçenek Tanrı kalıyor. O nedenle her şeyin başı Tanrı oluyor. Diğer kavramlar Tanrıdan sonra gelir. Çünkü o kavramların var olma nedeni tanrıdır. İşte insan düşüncesi bu yönde olduğu için Tanrıdan bolca bahsedilir. Dinlerin de bunda büyük etkisi var.
@@hakanegne Bu Tanrıya delil midir. Nasıl bir Tanrı? Bunun için tanrı nasıl bir şeydir, tanrı deyince ne anlıyoruz, tanrı ne yapar neyi yapmaz, huyu nedir davranışı nedir, bunun üzerine uzun uzun tartışmak gerek. Ondan sonra bu evreni var edebilecek bir Tanrının potansiyel olarak var olup olmadığını tartışabiliriz. Yöntem budur. Düşünsel dünyamız böyle ilerler.
@@randomhuman5525 Tanrıyla ilgili ilk gözlemim, termodinamik yasalarına uymadığı. ikinci gözlemim bilinç sahibi olduğu. termodinamiğin ilk yasası enerjinin yoktan var edilemeyeceği ve yok edilemeyeceğidir. tanrı yoktan yaratma özelliğiyle bu yasanın üzerindedir. Ama evrende enerjinini korunumu yasası olmasaydı muazzam bir kaos olurdu. atomlar bile var olamazdı. örneğin kuarkların enerjisi sabit olmazdı. sürekli azalır ya da artardı. sürekli enerji yoktan var olduğu için ya da yok olduğu için enerjileri sürekli değişim halinde olurdu. bu da kuarkların dengesiz olmasına ve atomların oluşamamasına neden olurdu. tüm fizik yasalarının oluşması da bu yasaya bağlıdır. bu yüzden enerjinin kosunumu yasası evreni meydana getiren tüm yasaların en temel yasasıdır. evrene enerjinin korunumu yasasını koyan bir yaratıcı ne yaptığını biliyor demektir. yoktan var etme yeteneğine sahip bir tanrının kaosa neden olmaması için ne yaptığını bilmesi yani bir bilinç sahibi olması gerekir.
"Mecazi Tanrı" tabiri uygun düşmemiş. Hiçbir filozof "Tanrı" kavramını yunan mitolojisi gibi mecazi anlamda kullanmamış belki "Tanrısal" hakkında "mecaz" tabiri kullanılabilir.
çok bilgili birisin çok belli oluo tebrik ederim bacım ama nooolur şu artikülasyon sorunlarını çöz :( kulağım tırmalanıyo :(( s-z'lerin ve t-d'lerin (özeellikle T harfi) nolur bilgili kız bunu başarabilirsin zor diil seni dinlemek istiyorum ama çok zorlanıyorum
Altay cem Meriç mi ?? Şu evanjelist mankurtu hiçbir Ateist argümana adam akıllı cevap veremeyen dini ve bilimsel konularda söylediği şeylerle kendini rezil eden kendini "ben eskiden ateistim" diye millete pazarlayan kadir popcorn ve sobayla konuşan adamın müridi olan adam mı?? Shsjsjsjxhksksow 🤣🤣🤣
Bence tanrıyı doğa ya da evrenin kendisi olarak düşünürsek günün birinde aydınlanmayan pek çok nokta aydınlanacaktır. Ama tanrıyı yaratılan tüm cisim ve olan şeylerin dışında görüyorsak bunun hiç bir zaman ispatı olmayacaktır.
@@serkanboga_siirleri Allah zaten tüm cisimlerden beri olmalıdır ki aradaki en önemli farkta budur sen dağa taşa bakınca Allahı görmek ister miydin ? çok saçma olurdu açıkçası
Dinler tarihine ve felsefeye meraklıyım ama felsefe hayatımıza girince değişen 2 şey oldu birincisi çok gerekli gereksiz bilgi yüklemesi oldu ikincisi taklidi imandan tahkikiye geçişte iyi bir köprü görevi gördü
Özgür olmaktan korkuyorsunuz. Çünkü kontrolün sizin gibi insanlarda olduğu düşüncesi bile korkutucu geliyor size. İşte bu yüzden tanrılarınız var, himayesinde ve kontrolünde gibi yaşıyor hissini duymak için... Kendinizden kaçmak için...
İbni Sinanın argumanıyla Tanrının varlığını akli olarak kanıtladığını var sayarak, şunu söylemek istiyorum. Eğer Tanrı bizi yarattıysa, kendinde olmayan özellikle ya da bilmediği bir özellikla yaratmaz, biz akl ediyorsak Allah alimdir, biz irade ede biliyorsak Allah ta irade sahibidir. Burdan antropomorfik Tanrı çıkmaz, yani Allah insana benzemez tam tersi bazı özelliğeyle insan Allaha benzer.
@@yin-yang512 bir yorum yapmadan önce bi düşün bundan sonra. adamın ismi الغزّالی bu. Türkçe yazılışı Gazzâlî bu. Ama telaffuz edilirken genelde insanlar Gaza:li diye telaffuz ediyor. Bir konu üzerinde ciddi araştırma yapıyorsan bunlar bana göre önemli şeyler. İki noktanın telaffuzda ne anlama geldiğini bi öğren sen belli ki hiç bir şey bilmeden çok yanlış anlayıp bi de konuşmuşsun.
@@rdvangercek8990 Survival durumu ayri tabi ama bence ilk kotuluk o insani ac-mahrum birakmak. Eger survival durumunda degilsek kotuluk yapmak icin hakli bir sebebimiz de olmaz. Hem elma, armut, baklagil yemenin nesi kotuluk?
@@ilknurilhan8320 Tavuk, Koyun, dana, ... yemek sizce iyilik kapsamında değerlendirilebilir mi? Aç insanın iyi olmak gibi bir derdi olmaz.. Elinde yiyecek birşeyler olan her insan artık onun için hedef olmuştur.. Onun elindeki yiyeceği güç vaya akıl yoluyla mutlaka almak zorundadır.. Yoksa kendisi ölecektir..
@@rdvangercek8990 Hakli bir gerekce olmadan hissedebilen, bizim gibi aci ceken, mutlu olan, heyecanlanan bir canliyi oldurmenin iyilik oldugunu dusunmuyorum. Ac kaldigimizda, hayatta kalmamiz icin oldurmemiz gerektiginde elimizde kendimizi hakli cikaracak bir sebebimiz olur. Fakat gunumuzde hicbirimizi karnimizi doyurmak icin oldurmesi gerekmiyor. Evimizin asagisindaki supermarketten sebze meyveye rahatca ulasabiliyoruz. Kaldi ki bitkisel tam beslenmenin akdeniz diyetinden bile daha saglikli oldugunu ortaya kooydu bilimsel arastirmalar. Dolayisi ile hala karnimi doyurucam bahanesi ile savunmasiz hayvanlari lduruyorsak yaptigimiz kotulugu hakli cikaracak bir sebebimiz yok.
@@rdvangercek8990 Burada da bitkisel beslenme hakkinda yapilan bazi calismalari paylasayim; -Adherence to a Mediterranean diet by vegetarians and vegans as compared to omnivores -The role of plant-based nutrition in cancer prevention -Resolving the Coronary Artery Disease Epidemic Through Plant-Based Nutrition -Mediterranean-Style Whole-Food, Plant-Based Diet: Dealing with Common Myths and Transitioning with Complex Medical and Surgical History -Whole Food-Based Approaches to Modulating Gut Microbiota and Associated Diseases -The Polypharma Study: Association Between Diet and Amount of Prescription Drugs Among Seniors -The BROAD study: A randomised controlled trial using a whole food plant-based diet in the community for obesity, ischaemic heart disease or diabetes -Comparison of Nutritional Quality of the Vegan, Vegetarian, Semi-Vegetarian, Pesco-Vegetarian and Omnivorous Diet
Aynı hataya sen de düşüyorsun. Tanrının varlığına dair eleştiri getirirken karşında İbrahimi dinlere mensup bir birey varmış gibi konuşuyorsun dolayısı ile diğer dinleri veya inanışları göz ardı etmiş oluyorsun.
Azıcık aklım ile bazen uyuyamıyorum. Sen bu kadar biliyorsun ve nasıl uyuyabiliyorsun, tebrik ederim..
"Bilgiye giden yoldaki çöpleri temizlemek." Günün sözü bu oldu.Teşekkürler.
tanrı tartışmasının önemli bir kısmı "Moving the goalposts". Yani biri tanrının toplumsal etkisine eleştiri yapınca argüman her nedense yaratım etkisine kayıyor, yaratıma vurgu yapınca toplum ve etiğe kayıyor, ikisini biren eleştiren argümanlarda bir anda tanrı "içte bilinirse biten imanlı kalp"e kayıyor. bunlar sadece teist-ateist değil, ateist-ateist tartışmalarda da çok sık oluyor. tanrı denilen kelime, "millet" veya "vatan" denilen kelimeler gibi, amaçları tartışılmak değil, refere edilmek. tartışmaya açıkmış gibi görünen tanımları olsa da her adımda kalenin yerini değiştiren bir mekanizmaları var. kısaca toplumsal kararlarda "çok kurcalama" demenin bir diğer yolu olarak kullanılıyor. felsefede tanrı kelimesini tüm anlamlarını masaya yatırmak imkansız, tüm oluşumunu bunun yapılmamasına bağlamış halde. "futbol" kelimesi, "politika" kelimesi, tümü sadece refere edilebilir kalmak ve asla sorguya açılmamak için tüm fırsatları değerlendirmiş kelimeler. "tanrı" bu konuda orijinal bir yöntem bile kullanmıyor.
ancak kelimenin tek bir tanımı mümkün ve kalan tüm tartışmaları da kapsıyor. "tanrı, şehrin iç dinamiğini anlatmakta kullanılan tabirdir." ancak bu tanımla yola çıkmanız ve tartışma açmanız için fırsatlar oluşmayacaktır. çünkü dediğim gibi bu tip kelimeler "meingong ormanı"ndan gelirler, sadece refere edilebilirler, üzerinde başka tanım tutmak istemezler.
güzel video için teşekkürler.
Tebrikler.. Muazzam bir özet ve bilgilendirme.. Video sonunu "tutkulu bir işçi gibi bilgiye giden yoldaki çöpleri temizlemek" ile bitirişiniz de takdire şayan..
UA-cam'da genelde videoları hızlandırarak izlerim, sen istisnalardan birisin 😍 düşünme ve konuşma biçimine bayılıyorum 🤩
iyi pazarlarrr
Bilgiye giden yolda ki çöpleri temizleyen fikir işçisi olmaktan ziyade, düşünce çilesi çeken birer Gezginiz... Bu yolda yalnız değiliz...
Mutlu pazarlar herkese
Muazzam bir seri, senden dinlemek ayrı güzel. Bakalım bu süreç -ozellikle Hindistan ve mistisisizm sonrasi- nereye varacak? Söz konusu Tanrı olunca içsel gerim istemsiz ivme kazanır.🙏
merakla ve ilgi ile takipteyiz kolaylıklar
Bilgiye giden yoldaki çöpleri temizlerken bizim zihinlerimizi de temizliyorsun canım Dilara mız ♥️
Bilgiye giderken yoldakiler çöp olabilir ama sen çöp olduğunu düşünmeyi bırakırsan o artık işe yarar birşey haline gelir.
Mesela afedersin ineğin b**'u da çöptür ama ondan gübre yapabilirsin.
İneğinkini işe yarar birşeye dönüştürebiliyorsak, herseyi dönüştürebiliriz.
Her zamanki gibi harikasiniz.
Dilara hanım. Husserl epokhe diyor ya, fenomenoloji açısından Tanrıyı ele alsak olmaz mı? Yani Tanrı fenomenolojik indirgeme ile zaman üstü mekan üstü epokhe ile açiklamak mümkün olabilir mi?
Tesekkürler
Teşekkürederim Dilara... bilgi verici, aydinlaticı ve faydalı bir video.. ( ders)
Empati burda en önemli olgu bence ahlak için kendimize yapılmasını istemedigimiz birşeyi başkasına yapmamak.
bu kural evrensel gibi görünse de iki tarafın da makul, hasta zihinli olmayan, aynı ahlaki değerlere sahip, diğerinin çeşitli davranışlar karşısında hislerinin bizim hislerimizle aynı olduğunu varsayar. ama dünyada radikal ideolojiler, dini tarikatlar, sosyopatlar, sadomazoşistler vb. olduğu sürece tek bir altın kuralın yeterli olması mümkün değil.
@@serkanaktash Saglıklı ve aklı basında insanları kastettim zaten :)
Aynn knk nedense insanları ekseriyeti güçlendikçe , statüsü arttıkça empatiyi ahlakı terketmeye başlıyor , sanki ahlak ve empati zayıf ve toplum kurallarını çiğneyemiycek kadar güçsüz kişiler için gibi he ? İnsan bencildir , bireysel gücü arttıkça empatiye olan ihtiyacı azalır "kendine yapılmadını istemediğin şeyi başkasına yapma" anlamsızlaşır çünkü sen güçlendikçe sana bişey yapabilicek insanların sayısı gittikçe azalır. Empatiye dayanarak ahlak korunamaz.
Söylediğine katılıyorum ama ortada aslında bir sorun var.Herkes her ne kadar da bir noktada insan olduğu için aynı olsa bile bir noktada herkes farklı.Demek istediğim duyguların farklılığı.Birine göre ona yapılınca pek tepki vermeyeceği bir şey başkasına yapılsa büyük bir tepki vereceğidir.Belki hemin insan bir mozoşist ona yapılsa büyük bir zevk alıcak.Ama başkası kendisine yapılmasını istemez.O zaman ne olucak peki? Böyle durumda ahlakı neye göre belirliyeceğiz sence?
Kendine yapılanı başkasına yapmamak için illa empati duyup karşı tarafın acısını anlamak gerekmez.
Hayvanlar alemi birbirlerini yiyorlar ama şimdi onlarda empati olmadığı için mi birbirlerinin canını yakıyorlar?
Hayır tabiki, hayatta kalmaları için birbirlerini yemek üzerine gelişmişler.
Ama bu vahşiliklerine rağmen karnı tokken hiçbiri diğerine zarar vermez.
Hal böyleyken insanda da empati olmadan gayet barış içinde yaşanabilir, kötülük yapmak isteyen empatisi olsada olmasada yapar,
hatta empatisi olan mesela sevmediği birinin acısını hissedip, bu histen zevk almak için bile kötülük yapabilir.
Çünkü insanın kötülük yapmaktaki temel amacı karşı tarafa kendi çektiği acıyı çektirmektir.
Eger birisi empatsa o halde sevmediği birinin acısını hissedip keyif alarak mutlu olabilir.
Kafamda deli sorular emeğinize sağlık güzel video olmuş
Yunanların Zeus’u, Hristiyanların Yeşua’sı, Arapların Allah’ı, İbranilerin Yahveh’si, Perslerin Ahura Mazda’sı, Hinduların Brahma’sı ve diğerlerleri de haklı. O biraz da tanrısına bağlı.
Siz dinsizlerin anlayamadığı bir konu da bu. Biz insanın ilk yaratılışından beri tek bir tanrıya ve o tek tanrının da devirlere göre din gönderdiğine inanıyoruz. Yani yahudilerin tanrısı hristiyanların tanrısı islamın tanrısı diye birşey yok. Hepsi aynı tanrı. Zaten semavi dinlerin birbirine bu kadar çok benzemesinin sebeplerinden birisi de bu
Ben bu videoyu çok beğendim. Özelde Tanrının varlığını bu şekilde ayrımcı dil kullanmadan konuşabilsek belki bizde aydınlanmamızı yaşamaya başlamış olacaz. Temelde problem bu. Aydınlanmaya ihtiyacımız var.
Seni dinleyince huzur buluyorum ♥️⚘🙏🧿🦅
"Insanlar Tanrı'ya inanmaktan vazgectikleri zaman, bu artık hiçbir şeye inanmadìklari anlamına gelmez, aksine her şeye inandiklari anlamina gelir" diyor Umberto Eco. Videolarinizi izledikce insanın en temelde sorunsalı ne olursa olsun, cevaplarını aramak yahut bir arayista degilse bile elindeki hayatla ne yapacağıni bilmesi noktasinda, yani yola çıkmadan önce inandığı tanrının tanımını kesin hatlarla yapmış olmasının gerekliliğini birkez daha görüyorum. Zira o nokta pergelin sabit ayağını sapladığımız nokta. Ondan sonra pergelin oynar ayağı ile dünyayı, değişik düşünce, inanç ve fikirleri dolaşmak cok lezzetli. Bu tatmini deneyimlemeyenlere hiç yemediği bir yemeğin tadını anlatmak gibi beyhude bir cabaya girmeyi hiç istemem ama biricik ve göreceli olarak kısacık hayatımızı kocaman, huzursuz bir spekülasyonlar silsilesi haline getirmeden de mutlu ve bilgelik yolunda bir birey olunabilecegi kanaatindeyim Naçizane..
Merhaba.. Çok yararlanıyorum, teşekkür ederim... Gazali değil de Gaaazali deyince siz başka biri gibi geliyor kulağa... A nın kısa söylenmesi gerek diye düşünüyorum.. İyi çalışmalar..
Joseph Campbell "Tanrıçalar ve Tanrıça Dönüşümleri" Kitabında Hristiyanlığı, Yunan dini olarak tanımlıyor
Helal olsun yeni anlam arayışıma pusula oldu.
Mübarek Hocamız güzel anlatmış.
abla gazali derken ilk a'da şapka yok sadece ikincisinde var. normalde böyle düzeltmeler yapmam da hep duyduğumuz bir ismin farklı telaffuz edilmesi kulaklarıma biraz garip geldi.
Bence Tanrı varsa bunu insan beyni ile anlamamız mümkün değildir o yüzden bu tartışmalar sonsuza dek sürer gider.. Bir sanat eseri yapsak o sanat eseri bizi anlayabilir mi? Örnek abartılı olsa da durum buna benziyor gibi.. Şahsi fikrim tanrıyı anlamaya çalışmak istiyorsak, bunu insan yapımı kitapları okuyarak değil de içe, Öz'e dönerek yapmalıyız..
Tüm kitaplar tek bir kitabı anlamak içindir yani kendimizi diye bir söz duymuştum, çok doğru...
Tanrının ussallaştırılması ile spesifik olanın altındaki arke problematiğinin fenomonolojisi, problemin özüyle alakalı olarak tinsel anlamda metafiziksel uzama ivedilikle bakıldığında çözümün tikel ve tümel konseptiyle ilgili olarak kavramlara dönüştürüldüğünde aşkın ve içkin olarak aslında mesele çözülmüş oluyor.
Ne yaptın sen şimdi? Öğrendiğin kavramlarla lego oynumu oynadın. Ne gerek var bu kadar kavrama?
İbni Sina'nın Dinle ilgili yorumlarını okumak istiyorum bu konuyla ilgili İbni Sina'nın bir kitabını önerirmisin Dilara abla.
Herşey aslında o kadar açık ki, hikaye ye inanmak kolayimiza geliyor. Ne yazık ki bundan şikayet etmek de haklı yapmıyor☺
İnanmak sadece dine ait değildir, hayatın ta kendisidir.
Mesela sen sokakta yürürken bile o gün başına kötü birşey gelmeyeceğine inanarak çıkmıssındır.
En basit şeyde bile hal böyleyken...
İnanmadan yaşayamassın. İnandıklarının sayısı her zaman bildiklerinden fazladır.
Çok güzel program olmuş l.
İki sorum olacak:
1)’bilime giden yoldaki çöpleri temizlemek’ derken buradaki çöp tam olarak ne oluyor? Mesela Locke devlet teorisini oluştururken hangi çöpleri temizledi?
Locke bilimsel verilerden faydalanmıyorsa(hatalıysam düzeltin ben öyle anladım) o zaman bütün teorilerine yalnızca düşünsel yollarla varmış oluyor.(ki felsefe genel olarak böyle bir şey, kesin olmayan kabuller üzerinden doğuyor bütün fikirler) o zaman benim çöp olarak nitelendirdiğim direk bu teoriler(felsefenin kendisi)mi oluyor?
2)yine aynı alıntıdan yola çıkarak felsefenin aslında kendisi için değil bilime giden yolda bir araç olduğu sonucuna varıyorum. Doğru mudur?
Dilara cevaplarsan çok sevinirim:D
Tanrı sevgidir
Dilara hanım anlatırken hiç takılmadan es vermrden anlatıyorsunuz karsınızda okuyup yardım aldıgımız bir ekran var mı. Zira duşünen yogun bi zihin genelde bu kadar akıcı konuşamaz bu konudaki yanıtınızı cok merak edıyorum sevgıler
Es verdiği yerleri kesiyor
tanrı teoriler, varsayımlar aleminde yani düşünce, varsayma aleminde var, gerçeklik, gerçekler yani maddi alemde yok. semboldür tanrı.
Peki bana yokluğunu kanıtla dediğimde eğer Tanrı nin yokluğunu kanitliyamuyorsan bu durumda da tanrı yok diyemezsin.
@@mehmetkayacan3262 teoriler alemindeki bir şeyin varlığı yokluğu kanıtlanamaz. çünkü teoriler aleminin kendisi yoktur zaten. varmış gibi hayallemelerdir.
Çok teşekkürler güzel bir video olmuş 👍🏻👏🏻
Harika bir vidio 😍
Dilara hanım, Teknik olarak "GAZALİ" derken ikinci "A"yı uzatıyoruz. İkinci "A"da bir elif miktarı uzatma vardır. Birinci "A" kısa geçiliyor. 💐
Selam,sorum için özür dilerim.
Sizin inancınız nedir,acaba?
videoları 60fps yükleme ihtimalin var mı dilara?
Bana kalırsa Aristoteles'in tanrı felsefesi çeşitli fizik kanunlarını açıklıyor ve daha çok evren nasıl işliyor sorusuna cevap veriyor ve tanrı sadece bir kılıf görevi görüyor tabi günümüzde bilim'in geldiği noktada Aristoteles farklı noktalarda yanılmış olabilir ama kendi zamanına göre mükemmel bir zihne sahip.Ben ilk hareket ettirici kavramıyla kütle çekimi ile ilgili bir düşünce deneyi yaptığını düşünüyorum.
Bir varmış bir yokmuş!
Denir ve devam edilir.
Masaldır ama anlatılan masal değildir.
İşaret edilen önemlidir. İyi yolculuklar Dilara Hanım
Teşekkür ediyorum ❤
Ayrılan süre zarfında, başlık olarak seçilen "Felsefenin Mecazi Tanrısı" konusu dışında her şey söylenmiş videoda.
Dilara hanım,
İnançların ortaya koyduğu Ahlak tanımı, temelde güçlü olanın talepleri üzerinden oluşmuştur..
Eğer Kadınlar Erkeklerden daha güçlü olsalardı,
- Bir Erkeğin 4 Kadınla evlenmesine
- Kadının Şahitliğinin Erkeğin 1/2 si değerinde olmasına
- Mirastan Erkeğin 1/2 si kadar pay almasına
onay verirlermiydi ?
İslam erkek dinidir diğer tek tanrılı dinler gibi
Eğer insana görsel olarak bir Tanrı varlığı gerek ise inanmak için, bu asla mümkün olmayacaktır.Hayatımızda ilk defa bir Tanrı görseli ile karşılaşmak, bilincimizde örneği yer olmadığı için öantık olarak kabul edemeyecek ve inkar etme yolunu tercih edilmesi daha mümkün bir seçki olacaktır bizim için. Muhtemelen bunun bir büyü veya rüya olduğunu düşünmeye başlayabiliriz. Görüp gösteremediğimiz bir olguyu ancak düşüncemizde var ederiz. Matematik ile ispatlanamayan bir olgu kanunlaşamaz. Kimi sınırsız madde çokluğu üzerinden Tanrı'nın var olabileceğini düşünebilir kimi de benim gibi "sevgi" varlığının hissedilebildiği bir bilince sahip olduğundan Tanrı'nın var olduğuna inanır ancak bu herkesi herşeyi seveceğim anlamına gelmez.. Her fizik kuralı gibi duygular da yaşaması öğrenilen birer olgudur :)
Apeiron un tanrısı : Hiçlik yani quanta enerjisi
Hadid suresi 3.ayet şöyle der "Huvel evvelu vel ahiru vez zahiru vel batın, ve huve bi kulli şey'in alim." Yani şu anlama gelir O hem evveldir ( öncedir) hem ahirdir ( sonradır), hem zahirdir ( icgindir) hemde batindir ( aşkındir). O herşeyi bilendir.
Benim bu ayetten anladığım biz bilişsel bilimlerle Allah in zahirligini belli bir ölçüde kavrayabiliriz fakat bu kavradigimiz O değildir çünkü o aynı zamanda aşkındır.
Bide o nün hem evvel hem ahir oluşu bizim idrak ettiğimiz zaman dan münezzeh olamisi onun katında farklı bir zamana sahip olmadığı anlamına gelmez.
Sizinle bu konuları tartışmayı çok isterdim.
Videoda bahsettiğiniz konular hakkında söyleyebileceklerim var. Başka bir videoda bahsettiğiniz farklı disiplinlerden kisilerin ortak bir dili olmadigi konusunda haklısınız.
Felsefe ile de ilgilenen bir müslüman olarak bu soruna çözüm bulabileceğimi düşünüyorum.
Yaratıcı kavramını düşünürken var olan gerçekliği çok iyi anlamak gerekir. İnsanlar algıladıkları dünyayı ifade ederken kalıplar kullanır, bu kalıplar daha sonra görünmez olur. İşin kötüsü bu kalıpların kendisi gerçeklik algısını oluşturur. Yaratıcıyı kalıplar üzerinden tanımladığınızda kalıplarda var olan sorunlar ilah tanımına olduğu gibi geçer.
Dolayısı ile öncelikle kalıplardan bağımsız olan gerçekliği anlamanız gerekir.
Heykeltraslarin yöntemini kullanmak bunun için en emin yoldur. Yani fazlalıkları atmak.
İslam dininde bir kural vardır. Gozlemleyebildigin, aklına gelen, hayal edebildigin ne varsa bil ki o yaratıcı değildir.
Bunun dışında ateistlerle , müslümanların ortak olarak üzerinde anlaştığı bir kelime ve kavram vardır.
Bu kavram Müslüman olmanın ilk şartıdır.
Merak ederseniz söyleyebilirim.
Thalesin Tanrı adil ve iyidir insanlarında öyle olmasini istiyor demesi Platonun Tanrı tektir dindar olmak ve ona ibadet etmek gerekir demesi Aristotelesinde buna benzer şeyler söylemesi zaten biricik bir Tanrı olduğuna delildir Sokratesin tek Tanrıyı savunmasi Yönetimin inandığı resmi din olan politeist putperestliği reddetmesi ve bundan dolayi öldürülmesi ya Sokrates zaten zerre şüphesiz Peygamber herkesin onlarca Tanrıya inandığı bir dönemde biri çıkıp Tanrilari reddediyor tek Tanrı inancını gençlere anlatmaya çalışıyor zerre aklı ve mantığı olan cok değil zerre kadar olan Sokratesin Peygamber ve Tek Tanrıya inandığını bilir bu saydığım isimler Felsefenin Şâhları onlar inanmışken akıl bizlerede inanmamızı emreder inanmamak herhalde akılsızlık olur.
Ben genelde tanrı konusunu ve inanç konusunu bıraksam da şunu söylemek istedim. Bilmek ve inanmak oldukça farklı süreçler. bilgide elinizde kanıt varken inanmak noktasında kanıt yok umut vardır. Bu sebeple Tanrı'nın kanıtlanma noktasında tüm inançların ortadan kalkacağını düşünüyorum. Varlığı kanıtlanırsa bu elimize bilgi olur çünkü bilmek kanıtla mümkün olur. Tanrı konusunda da aslında burada yanıldığımızı ve kanıtlamakla çok uğraştığımızı düşünüyorum ama temeldeki en büyük sorun bilmenin ve inanmanın kökeninde yatıyor.
Bilmek ve inanmak fillerini birbirine karıştırarak gittiğimiz sürece inanç konusu hep devam edecek. Açıkçası ben bu konuları bırakmış olsam da bunları söylemek istedim. çünkü her tartışmanın sonunda şunu görüyorum her seferinde aynı şeyleri söylüyoruz. En azından benim tartıştığım dönemlerde bütün tartışan insanlar aynı kelimelerle anlattılar.
Bu arada video serisi iyi gidiyor. Kendimce bir şeyler saçmaladım işte bende.
En basitinden şunu söylemek isterim ki diğer insanlar için bildiğiniz bir şeye inanmazsınız; inandığınız şeyi de bilmezsiniz. Sonuç olarak ikisini ayrı olarak düşünüp hareket etmek daha iyi bence.
Bir hırsızlık olayı ile ilgili elimizde hırsızın kim olduğuna dair çok sağlam kanıtlar olsun. O kişiyi hırsızlık yaparken bire bir görmedik ancak eldeki kanıtlar güçlü bir şekilde onu gösteriyor. %100 emin olmasak da o kişinin hırsız olduğunu düşünürüz. Bu nedenle mahkemede “kuvvetli şüphe” kişinin hapse girmesi için yeterlidir. Çünkü her olaydan %100 emin olmak, ezici çoğunlukla olanaksızdır. %1 ya da %0,1 de olsa yanılma payı vardır. Bu durumda biz eldeki kanıtlarla o kişinin hırsız olduğuna inanıyor oluruz. “Kanıt olsaydı bu inanç değil, bilgi olurdu.” argümanı sanki tam olarak geçerli değil gibi.
@@randomhuman5525 argümanınızda şu hata var. elimizdeki kanıt varken bize bilgi sağlaması. dolayısıyla geçerli oluyor argümanım. siz elinizde kanıt varsa inanmaz bilirsiniz ki dediğiniz durum bilinen bir şey olduğunu gösteriyor. ortada delil varken görmeye ihtiyacımız olmaz. aslında dediğiniz tam da benim argümanıma kaynak sunan bir argüman olmuş.
@@phoenixgriffon8459 Bilgi o kişinin hırsız olduğuna dair değil. Olabileceğine dair. Sizin yanıldığınız nokta bu. Dna %100 kanıttır. Ama sizin Dna’nızın olay yerinde bulunması, sizin hırsız olduğunuza dair %100 bir kanıt değildir. Olay yerinde başka bir nedenle bulunuyor olabilirsiniz. Bu bulunma sırasında Dna’nız olay yerine bulaşmış olabilir. Siz kesin kanıt ile güçlü kanıtı ayırt edemiyorsunuz.
@@randomhuman5525 DNA'm eğer orada bulunabiliyorsa bu kanıttır. Çünkü bulunabilmesi demek benim orada olmam demektir. Ev sahibi bensem ve hırsız varsa elbette benim de DNA'm bulunacak. Başka türlü eğer saçımı alan biri olsa da ortaya çıkar benim hırsız olmadığım. Hee dediğiniz gibi kanıtlar arasında eğer güçlü ve kesin ayrımı yapacaksak da şu var ki bu kanıtlar arasında DNA tek kesin kanıt değildir. Bir hırsızlık durumunda o DNA'nın uymasını geçtim orada bulunan ayak izi, parmak izi gibi kalıntılar ve sizin boyunuz, kilonuz dahi çıkarılabiliyor. Bunun da yanında sadece toz, polen bile bulaşmış olsa (ki bulaşır) bundan da kanıtlar ortaya çıkarıyor.
Bana inanmadığın bir şey getiremezsin. Var olan her şeye, fizik yasalarına vs iman ediyorsun zaten.
Sorun şu: günümüz popüler felsefe ve bilim anlatımı sana kendi materyalist inançlarını empoze ediyorlar zaten. Sen onları mutlak hakikat olarak görüp, seni bilgiye götürdüğünü zannediyorsun. İslam'a göre yaprağı düşüren şey yerçekimi değil burada olay kopuyor zaten. Her an her yaprağı düşüren, her bir zerreye (belli kendi sünnetine göre) etki eden O. Onun işleyiş tarzına evrendeki kanun ve yasa diyoruz zaten.
Dolayısıyla sen materyalist nedenselliğe inansan bile senin inandığın her zerre senin tanrın zaten, senin zaten "din"in var. İslam bunu reddediyor. Her ilahı redden kastı anlatamıyoruz insanlara. Pamuğu hakikatte yakan ateş değildir. Tonla delil var ama bir delil de; şuursuz trilyon zerrenin aynı yasalara istisnasız itaatidir. Ya her zerre birbiriyle anlaşıyor gibi, biliyor kudreti var gibi her birisine ilahlık atfedeceksin ya da hepsini reddedip şuur ilim irade kudret sahibi tek bir ilaha gideceksin.
Shakespeare'in yazdığı oyunda dal kırılır ve kadın düşüp dizini yaralar. Dal kırıldı diye mi dizi yaralanmıştır? Yoksa ilk başta dalın kırılmasını sonra kadının yaralanmasını Shakespeare yazdı diye mi?
2500 yıllık felsefe tarihinin özeti,
Bir varlık var ve Biz varlığı anlamaya çalışıyoruz.
Bu varlığın nasıl bir doğası var onu anlamaya çalışıyoruz ve bu varlığın doğasını ortaya koymaya çalışıyoruz.
Bu varlıkta gördüğümüz duzenlilikte neyin nesi?
Bir sistemin kendi kendisini dışarıdan herhangi bir müdahale olmaksızın yönetmesini, örgütlemesinin mümkün olup olmayacağı?
Bu noktada da varlık; ilkesini, nedenini, aklını kendi icerisindemi barındırıyor yoksa varlığı var eden, varlığın var olmasına yol açan dışsal, daha aşkın, daha üst bir akıldan mı söz ediyoruz.
Buda bizi İçkinlik ve Aşkınlık denen ikileme getiriyor.
İçkinlik: Varlığın kendisini kendisinden anlamaya çalışmak.
Bir sistemin kendi kendisinin nedeni olması, kendisini yönetmesi.
Maddi şeyler, nasıl oluyorda maddi olmayan şeylere sebep oluyor?
Aşkınlık: Varlığın ilkesini, varolmasının nedenini varlığın dışında aşkın bir güce dayandırma.
Bir civalı termometre maddidir. Ama maddi olmayan bilgiyi (mesela hava sıcaklığı) üretir. Maddesel olmayan şeyler maddeler arası etkileşimde ortaya çıkıyor gibi.
@@randomhuman5525 bilgiyi üretmiyor. Senin bilgi dediğin isimlendirmeden ibaret. Manasız sıvı. Genleşmesini de bir düzene itaatinden yapıyor. Maddenin belli düzene göre hareket etmesi bizi tanrıdan başka bir yola götürmeyen koca bir muamma zaten. Bu düzen kanun zaten soyut maddi olmayan bir şey. Kuvvet de öyle.
Herşey için geçerlidir herşey vardir
Ama delili bir nefestir ona can veren var oda sen
Olan bişeyin olmasi senle vardır
Alem varlikta sinanmaz ona can veren var oda sen
Senin görmediğin yok değildir vardir
Ama daha nefes olmamiştir can verende oda sen
Senle başlar senle biten bir var vardır
Alemin icinde nefes alan can verende oda sen
Gezersin ömründe coğu ilkler vardir
Gördüğün bir yüz yeni bir nefes onu goren yine sen
Şaşirmazsin çünkü o zaten hep vardir
Bilesen can varliklar var sende onu gören yine sen
Şekten kurtulalim sırra ifşa vardir
Aç özün perdelerini gör nefesin gereken bir sen
Önemli olan sen varsan herşey vardir
Senin nazarin icinde var olmasi gereken bir sen
Ê gel varsan varsin olanda sen vardir
O vardir deme o zaten vardir başka aşka akma sen
Ê gel Bensen bende ölende sen vardir
Sen ölende sır bir nefestir aşka başka bakma sen
-Ê-
Bitmiş bir sonun başlangıcıyız,Tanrı için son bulmuşuz.
Bu sezonu çok merak etmeye basladim.Bakalim nereye varıcaz
tanrı zamanı yarattı dersek "yarattı" anının öncesi için de bir zaman biçmiş oluruz ve kendimiz ile çelişmiş oluruz. öyleyse tanrı zaman ile birlikte ortaya çıktı dersek; varolmak zamandışılıktan başlayıp yine zamandışılığa ulaşan bir hal alır ki bu aradaki mesafeye sonsuzluk demek zorundayız. demek ki sonsuzluk aslında çok kısa bir andır. diyebilir miyiz?
sonsuzluk zamandışılık içerisindeki bir andır.
@@ahmetaltay5745 Tanrı ve zaman konusunda, öncelik-sonralık ifadeleri Tanrı için değil bizim cümleyi kurarken bağlam oluşturmamız için kullandığımız ifadelerdir
Tanrı için önce-sonra yoktur. O tüm zamanlarda ve zamansızlıkta varolandır
Zamana dahil olabilir çünkü yaratılanlar da zamana dahil, zamanın dışındadır çünkü “her şeye Kadir olmak” hiçbir şarta bağlanamaz
Tanrı felsefesi yaparken anlamaya çalışıyoruz. Sorular bitip anladıktan sonra ne yapmalıyız?
Din felsefesi serisinin devamı gelecek mi?
8. dakikada beynim yandı kapattım Allah hidayet versin ne diyim
tanrı yoktur ama annem babam yıllarca var dediği için belkide kötü bir ihtimale karşı kendimi korumak adına vardır
Sizin teolojik pozisyonunuz nedir Dilara Hanım?
Dilara Hanım; bir "zaman" videosu yapmanın vakti gelmedi mi? (Sanki) Bizim "zaman" algımız ile Tanrı'nınki ile aynı olmayabilir (mi?) Zaman dediğimiz şey en temelde dünyanın dönmesi değil midir? Yani aslında hareket ile alakalı bir konu; ya Tanrı hareket etmiyorsa?...
Videolarına ilk girdiğimde hemen videonun altına kaynakçaya bakıyorum refleks olmuş artık
x = Tanrı ise x in küçüldüğünü söyleyebilmek için eşitliğin diğer tarafının küçülüp, büyüdüğü göreceli değil midir?
*Tanrı'nın kendisi dahil herşeyin sebebi olduğunu iddia etmekle, evrenin kendi kendisinin sebebi olduğunu öne sürmek aynı kapıya çıkar.*
Dinleri sorgulamaya ilk senin felsefe videolarinla baslamistim spinozanin dini videosuydu sanirim
Sonra diamond videolarıyla devam etti
Hala arayisim devam ediyor ama simdilik dinimi yaradanin bana verdigi bilinç ve vicdanim olarak görüyorum
kızmayın bana lütfen gazaliyi ilk a' yı uzatarak okumayın. Dogru okuyuş z'nin üzerin bastırmak ve z'den sonraki a'yı biraz uzatmak. Yapıcı bir eleştiri olması bakımından söylüyorum.
😭
Tanrının bir noktada yaratmada karar kılması, bir durumdan başka bir duruma geçmesi sebebiyle onu aklen muhal yapar denemez. Çünkü zamanın olmadığı bir ortamda bir zaman ile başka bir zamanı karşılaştırıyoruz, aynı zamanda bunun açıklaması pekala olabilir. Asıl mesele çürütülmesi mümkün mü değil bence Tanrı kavramının, asıl mesele var olduğu kesin mi? Yokluğunu kanıtlayamadığım için inanmak değil de varlığının tezahürlerinden dolayı inanmak daha makul, mantıklı geliyor. Bence bir insan yaratıcının varlığını hissedebilir ama yokluğunu hissedemez. Yani varlığını hissetmemesi yokluğunu hissetmesi anlamına gelmez.
İnsan ne değildir?
Allah dilediğini yapar.
3:40, 2:253, 3:47, 14:,27, 22:14, 85:16
Allah'a ne yaptığı sorulamaz, ama onlara sorulacaktır.
ENBİYA 23
Bazı soruların cevabı Allahın inisiyatifi ile ilgilidir.
Eğer Allah varsa O dilediğini yapar. O'na bunu niye yaptın diye soru sormaya kimsenin hakkı yoktur. O ikna etmek isterse O' nun ikna etme gücü vardır.
Ey insanlar, siz ALLAH'a muhtaçsınız, ALLAH ise hiç kimseye muhtaç değildir, Övülendir.
FATIR 15
Bir de o gün, size verilen nimetlerden sorguya çekileceksiniz.
TEKASÜR 8
Bir fiilin nihai hedefini sadece o fiilin failinin zatı yüzde yüz bilir.
Bir Fiilin hedefini, amacını hissedebilmeniz için onun gibi olmanız gerekiyor.
İnsanın Tanrı gibi olma, herhangi bir ilahlık taşıma vasfı olamıyacağı için Allahu Tealanın bu dünyayı neden imtihan dünyası yarattığı, yaptığı konusunda sadece fikir yürütebiliriz bunu yüzde yüz hissedemiyoruz.
("Yani bilmem hiç Tanrı olmadım.")
Dolayısıyla bilmiyorum, beni aşan soru.
İNSAN TANRI DEĞİLDİR.
Allahu Tealanın beyanına atıfta bulunarak, neden yarattığını söylüyorsa onunla yetinmekten başka bir çaremiz kalmıyor.
Tanrının işleri, insan aklıyla idrak edilmekten öte bir nitelik taşır.
( Bu dünyayı yaratırken inSanamı sordu?)
(Tanrının bir bildiği vardır)
( Sen O'nun bildiğini bilemezsin)
'Ben Tanrı olsaydım şöyle yapardım veya şunu yapmazdım' tarzı önermelerın altındaki önkabul: 'Ben Tanrı kadar kudretli değilim ama zihnim tanrısal ve hatta direk Tanrının kendisinden daha mantıklı ve akıllıyım.' Nerdeyse 'ben Tanrının bilmediğimni bilirim' diyecek. Akıl tutulması.
Tanrı senin gibi davransaydı zaten 'Tanrı' olmazdı.
@@curat.TenebraeTanrının teknoloji olan insan olarak Tanrının zihnini okumaya çalışmakla ilgili açıklama yaptım.
Yaratmaya karar vermesini açıklamaya çalıştım.
Hissetmek ne demek yahu?Hislerle mi ilerleyeceğiz?
Bence anlatımını birazda basitleştirmek lazım çok dağıtıyorsun konuyu konudan konuya geçiyorsun
👑
İlla kitap mi almam lazım.Demem inşallah ilerde. Sanki oraya doğru gidiyor kariyeriniz. Kitap okumayı sevmeyenler var sonuçta.
Gözden kaçan nokta, hep bu anlattıklarınızın da ötesinde, sabit, hiç değişmeyen, var veya yok bile diyemeyiz. Çünkü var da bizim için, yok zaten onun yokluğu. Anlayabildiğimiz bize ait, O tam olarak hiç kimsenin anlayamayacağı şekilde.
Tüm bu nedenlerle bize düşen anlattığını anlamaya çalışmak.
Kendini anlattığı araçları anlamak olmalı.
Onu anlayamayacaksak neden bize kendini anlatmaya çalışıyor ? Yaptığınız tanıma göre hakkında yorum yapmanın imkansız olduğunu savunuyorsunuz. Yorum yapmadan varlığına nasıl ulaştınız ? Böyle bir varlığın aslında varlık olmadığını, var olmadığını düşünmek daha mantıklı geliyor bana. Agnostik bi pozisyonda durmanız görüşünüze daha uygun bence.
Onun mahiyetini nasıl bir Tanrı olduğunu bilemeyiz zaten. Ne aklımıza geliyorsa O değildir İslam'a göre de. Zaten İslam'da caiz de değildir nasıl olduğunu düşünmek. Ama öyle biri olamayacağına varmaz bu. Nasıl olduğunu bilemesem de bir şey olabileceğini bilebilir ve delillendirme yapabilirim
İnsan var, doğa var ve insanda bilinç var.
(Bilinç nasıl oluşmuş olabilir? Herkesin bilinci bir başkasına kapalı. Bilinç, birinci tekil şahsın deneyimi.)
(Ruhun en önemli bileşeni yada ruhun dışa yansıyan kısmı zihindir.)
İnsan neyin doğru olduğunu bilmiyor.
Bir şeyin diğerlerine göre daha doğru olduğunu düşünüyor.
Bazı şeyler insana daha doğru geliyor.
İnsan hayatına anlam katma ihtiyacı duyan bir varlıktır.
Hayatına anlam katamıyacağına inanan insan, anlamsız olan dünyada kendisine nasıl bir anlam bulacaktır?
(Bu soruyla başbaşa kalır insan!)
@Panenteist Bir adam var UA-cam da herşeyin Yaradandan olduğunu söylüyor.Bunu bi ara Dilara da söylemişti..Bi Yaradan var ve o tüm insanların içinde Varlığı tadıyor..Yani Birlik var Sen bensin Ben de senim..Tüm Her varlık O aslında..Sufizim de buna benzer sanırım.Ben dünyaya çok Yabancı biriyim bu benim biraz içimi ısıtmıştı..Yanlız değilmişim duygusu vermişti bana..
@Panenteist Adamın Adı Atilla Türker UA-cam da çok tuhaf biri..
@Panenteist "İyi yaşam" neye söylüyorsun mesela?Ben bunu her tartışmada nerdeyse kullanırım.Çünkü bana göre iyi ve kötü kavramı üzerinde düşünülmesi gereken kavramlardan birisi.Herkesin "iyi yaşam"hayelleri bir noktada farklılaşıyor nede olsa.Tamam herkes kendisini rahat hiss etdirecek bir hayat istiyor ama bir yerden sonra her şey sıkmaya ve senin söylediğin o "iyi"yaşam kaybolmaya başlıyor.Bilmem sen bunu yaşadın mı ama çok mutlu olduğum zamanlarda birden her şey anlamı yok olmaya başlıyor sanki bir varoluşsal krize giriyor insan.O zaman böyle durumlarda nasıl "iyi" bir yaşam yapabiliriz.Bunu yapmak sence mümkün mü? Bana göre iyi veya kötü yaşam diye ayırmamalıyız bu konuları.Arthur Schenpanhaurun söylediği gibi önemli olan yaşamı daha az acılı ve katlanabilir bir hale getirmek.Süretli iyi veya kötü yaşam mücadilesi verdiğimiz zaman bir noktadan sonra hayatı yaşayamadığımızı süretli mutluluğa koştuğumuzu ve her defasında yaklaştığımız an ondan bir adım daha uzaklaştığımızı görüyoruz aslında
Tanrı vardır, gerçek manada. Göremediğimiz varlıklara yok diyemeyiz. Bunu en güzel şekilde çağımızın en büyük düşünürü Bediüzzaman hazretlerini okuyarak daha iyi anlayabilirsiniz diye düşünüyorum.
Said nursi bir düşünür bile değil. 😅
@@randomhuman5525 eserleri hakkında bir bilgin olmadığı, herhangi birini okumadığın ne kadar açık.😃
1)-Tanrı kutsal kitaplarda insanın fiziksel özellikleri nedeniyle yargılanacağını söylemez. Ama kötü davranışlarının cezalandırılacağını söyler… Çünkü fiziksel özellikleri konusunda insanın bir iradesi yoktur, burada mutlak irade Tanrı’dadır. Ancak ahlaki davranışları konusunda özgür iradeye sahip olan insan, ilahi kitaplarda Tanrı’nın bu konudaki hükümleriyle muhattap olur. Buradan Tanrı’nın neden kötülüğe izin verdiği açık bir şekilde anlaşılır
2)-Eğer insan Tanrı açısından özgür iradesi olmayan bir varlık olsaydı neden kutsal kitaplarda ona kötülüklerinin cezası olacağını söylesin
Hem senin kaderini cehennem yapacak hem de sana iyiliği emredecek, bu açık bir çelişki olurdu
Ama kutsal kitaplarda bu çelişkinin aksine insana iyi davranışlarda bulunması, kötülükten kaçınması söylenir. Bu zaten kutsal kitapların onun sözü olduğunun sağlamalarından biridir.
3)- Evrim bilincin kendisini oluşturamaz. Bilinç soyuttur. Bilinç nereden geldi? Eğer sözde evrimle oluşan birşeyse yine sözde evrime göre neden sadece insan hayvanında??? Diğer hayvanlar niye evrimleşemediler… Evrimin cevapsız kalan o kadar çok açmazı var ki
4)- Hep varlığın nedenine odaklanıyoruz… Peki şimdi, şu anda düzeni sağlayan kim? Bu sistem bilinci ve aklı olmadan kendi kendini nasıl ayakta tutar? Bu mümkün olabilir mi?
Aslında Tanrı şimdi şuan bile varlığını gösteriyor
Yanlış anlamazsanız evrim ile ilgili daha çok araştırma yapmanızı öneririm. Neden "maymunlar" şu anda insana evrimleşmiyor gibi sorular çok defa cevaplandı aslında. Evrim Ağacı web sitesine ve UA-cam kanalına göz atabilirsiniz. Benim için evrim konusunda Türkçe en iyi kaynaktır kendileri. İyi akşamlar.
@@zonapellusida6600 boş ver anlamazlar bunlar güncel kaynaklardan haberdar değiller
Eğer okusa Bilincin ne olduğunu yuzbinlerce yıllık süreçte nasıl oluştuğunu neden homo sapiens te oluştuğunu ve bilincin öyle tanrısal birşey olmadığını tamamen soyut ta olmadığını doğal süreçler ile nasıl evrimleştigini anlar
Ama yok bu şahıs müslüman niye okusun ki gerçekleri o anca Caner taslaman ve Altay cem Meriç izler başka bir b** yapmaz
@@zonapellusida6600 adamın yazdığı şeylere baksana Ciddiye alınmaya değmez.
@@zonapellusida6600 arkadaşın Evrimin cevapsız bıraktığı çok açmaz dediği yarım yüzyılda çoğu cevaplandı sadece bilinç konusunu tam kavrayamadik ama onuda anlayacağız gelecekte
Sorun bu arkadaşta arkadaş okuyup araştırmadığı için cahil olduğu için Evrim hakkında atıp tutuyor sorun Evrim de değil sorun onda cahil adamın teki
@@zonapellusida6600 Bakış açısı değiştiğinde savunduğunuz şeyin asıl hedefe giden yolda sadece ayak bağı olduğunu görürsünüz
Daha net söylemek gerekirse Tanrı’nın varlığını kanıtlamak adına evrimi çürütmek için zaman harcamaktansa büyük resme bakmak…
Evrim canlıları ilgilendiren bir iddaa. Öyle değil mi?
Peki ama evren? Canlılar kadar hatta belki onlardan daha fonksiyonel bir sistem var. Bunu nereye koyalım?
Anlayacağınız tavsiyenize uyar araştırırım ancak dediğim gibi Tanrı’ya giden çok yol var…
felsefeye göre varlık alemi sonsuz kavramlar içerebilir. bu sonsuz kavramlar içinde sadece tanrı kavramını bu kadar sorguluyorsak bu da tanrının varlığına bir delildir. hayal gücümüz bu sonsuz varklıklar içinde sadece evrende varolanları ve tanrıyı hayal edebiliyosa bunun üzerinde de düşünmek gerek
Bu kadar tanrı kavramını incelememizin nedeni her şeyin temelinde bu kavramın olması. Bunu çözmeden diğer şeyler havada kalıyor.
@@randomhuman5525 neden sonsuz varlik aleminde herseyin temelini baska seyler yerine sadece bu kavrama dayandirarak aciklayabiluyoruz. Neden baska kavramlara dayandiramuyoruz? Bu soru bile tanri varligina bir delil sayilmaz mi?
@@hakanegne Çünkü varlığı anlamak için en temele inmek gerekiyor. Atomlar ve atom altı parçacıklara geliyoruz ve daha da temele iniyoruz. En temelde bu varlığın nasıl var olduğu sorusuna ulaşıyoruz. Burada iki seçenek kalıyor. Ya kendi oluştu ya da bir güç bunu var etti. Buna da Tanrı diyoruz. Genelde kendi oluşma fikri geniş halk kitleleri tarafından saçma bulunur, onlara göre bu saçmadır. Çömleği çömlekçi yapıyorsa varlığı da Tanrı yapmıştır. Bu nedenle genel olarak konuşulan elimizdeki tek seçenek Tanrı kalıyor. O nedenle her şeyin başı Tanrı oluyor. Diğer kavramlar Tanrıdan sonra gelir. Çünkü o kavramların var olma nedeni tanrıdır. İşte insan düşüncesi bu yönde olduğu için Tanrıdan bolca bahsedilir. Dinlerin de bunda büyük etkisi var.
@@hakanegne Bu Tanrıya delil midir. Nasıl bir Tanrı? Bunun için tanrı nasıl bir şeydir, tanrı deyince ne anlıyoruz, tanrı ne yapar neyi yapmaz, huyu nedir davranışı nedir, bunun üzerine uzun uzun tartışmak gerek. Ondan sonra bu evreni var edebilecek bir Tanrının potansiyel olarak var olup olmadığını tartışabiliriz. Yöntem budur. Düşünsel dünyamız böyle ilerler.
@@randomhuman5525 Tanrıyla ilgili ilk gözlemim, termodinamik yasalarına uymadığı. ikinci gözlemim bilinç sahibi olduğu. termodinamiğin ilk yasası enerjinin yoktan var edilemeyeceği ve yok edilemeyeceğidir. tanrı yoktan yaratma özelliğiyle bu yasanın üzerindedir. Ama evrende enerjinini korunumu yasası olmasaydı muazzam bir kaos olurdu. atomlar bile var olamazdı. örneğin kuarkların enerjisi sabit olmazdı. sürekli azalır ya da artardı. sürekli enerji yoktan var olduğu için ya da yok olduğu için enerjileri sürekli değişim halinde olurdu. bu da kuarkların dengesiz olmasına ve atomların oluşamamasına neden olurdu. tüm fizik yasalarının oluşması da bu yasaya bağlıdır. bu yüzden enerjinin kosunumu yasası evreni meydana getiren tüm yasaların en temel yasasıdır. evrene enerjinin korunumu yasasını koyan bir yaratıcı ne yaptığını biliyor demektir. yoktan var etme yeteneğine sahip bir tanrının kaosa neden olmaması için ne yaptığını bilmesi yani bir bilinç sahibi olması gerekir.
Bütün videolarını izledim kalıplaşmış aynı şeyleri anlatıyorsun sürekli açıklayıcı aydınlatıcı hiçbir bilgi yok emeğe saygı yolunda başarılar
"Mecazi Tanrı" tabiri uygun düşmemiş. Hiçbir filozof "Tanrı" kavramını yunan mitolojisi gibi mecazi anlamda kullanmamış belki "Tanrısal" hakkında "mecaz" tabiri kullanılabilir.
çok bilgili birisin çok belli oluo tebrik ederim bacım ama nooolur şu artikülasyon sorunlarını çöz :( kulağım tırmalanıyo :(( s-z'lerin ve t-d'lerin (özeellikle T harfi) nolur bilgili kız bunu başarabilirsin zor diil seni dinlemek istiyorum ama çok zorlanıyorum
Altay Cem Meriç ile karşılıklı konuşsanız iyi olur felsefi konuları
Altay cem Meriç mi ?? Şu evanjelist mankurtu hiçbir Ateist argümana adam akıllı cevap veremeyen dini ve bilimsel konularda söylediği şeylerle kendini rezil eden kendini "ben eskiden ateistim" diye millete pazarlayan kadir popcorn ve sobayla konuşan adamın müridi olan adam mı??
Shsjsjsjxhksksow 🤣🤣🤣
Tanrı kavramı hiçlik kavramına o kadar yakın ki,var olmak ile yok olmak arasın da sadece anılar var.Dün vardı şuan yok
😊👍
Mantıklı
Subtle is the Lord, Malicious he is not..
Bilimsel açıdan tanrının ispatı mümkünmüdür?
Bence tanrıyı doğa ya da evrenin kendisi olarak düşünürsek günün birinde aydınlanmayan pek çok nokta aydınlanacaktır. Ama tanrıyı yaratılan tüm cisim ve olan şeylerin dışında görüyorsak bunun hiç bir zaman ispatı olmayacaktır.
@@serkanboga_siirleri sizin belirttiğiniz tanrı anlayışını eski zamanlarda ifade eden kişiler idam edildi.
@@mimaxo__kylan3585 Dilara Çolak 'ı dinlemeye devam edelim. Sonuçta Dünya'daki insan sayısı kadar felsefe vardır... İyi akşamlar diliyorum.
@@7727v O zaman bilimsel olarak tanrı yok diyebiliriz.
@@serkanboga_siirleri Allah zaten tüm cisimlerden beri olmalıdır ki aradaki en önemli farkta budur sen dağa taşa bakınca Allahı görmek ister miydin ? çok saçma olurdu açıkçası
Dinler tarihine ve felsefeye meraklıyım ama felsefe hayatımıza girince değişen 2 şey oldu birincisi çok gerekli gereksiz bilgi yüklemesi oldu ikincisi taklidi imandan tahkikiye geçişte iyi bir köprü görevi gördü
Tanrının varlığının veya yokluğunun delili varmı?
Bir tanrı varlığına inanılması mecburiyetini neden ister?
konu basligi ile anlatim birbirinden tamamen farkli...
Özgür olmaktan korkuyorsunuz. Çünkü kontrolün sizin gibi insanlarda olduğu düşüncesi bile korkutucu geliyor size.
İşte bu yüzden tanrılarınız var, himayesinde ve kontrolünde gibi yaşıyor hissini duymak için... Kendinizden kaçmak için...
İbni Sinanın argumanıyla Tanrının varlığını akli olarak kanıtladığını var sayarak, şunu söylemek istiyorum. Eğer Tanrı bizi yarattıysa, kendinde olmayan özellikle ya da bilmediği bir özellikla yaratmaz, biz akl ediyorsak Allah alimdir, biz irade ede biliyorsak Allah ta irade sahibidir. Burdan antropomorfik Tanrı çıkmaz, yani Allah insana benzemez tam tersi bazı özelliğeyle insan Allaha benzer.
❤👏❤👏
ÇÖPLERİMİZİ TEMİZLEMEK İÇİN ÖĞRENECEĞİMİZ BİLGİLER.
gaazali değil Gaza:li
Gazali'dir adamın ismi. Sapla samanı karıştırma.
@@yin-yang512 bir yorum yapmadan önce bi düşün bundan sonra. adamın ismi الغزّالی bu. Türkçe yazılışı Gazzâlî bu. Ama telaffuz edilirken genelde insanlar Gaza:li diye telaffuz ediyor. Bir konu üzerinde ciddi araştırma yapıyorsan bunlar bana göre önemli şeyler. İki noktanın telaffuzda ne anlama geldiğini bi öğren sen belli ki hiç bir şey bilmeden çok yanlış anlayıp bi de konuşmuşsun.
@@yin-yang512 bi de sapla samanı karıştırma demiyor mu. Katmerli cahil.
Gaza Lee de olabilir 😁
Sürekli kanalına abone olup geri çektiğim Dilara ile şuanki Dilara arasında çok büyük bir derinlik farkı var 👍
Tanrı neden çoğu dinde mükemmel olarak görülüyor kusurlu bir tanrı sağar olamazmı?
Aslında çoğu dinde kusurlu. Sonradan kusursuzluk atfedilmiş. Ki bu kusursuzluk atfedilen tanrıların da ne kadar kusurlu olduğu açıktır.
Biz kotuluk yapmadikca kotuluk diye bir sey olmaz ki
İnsanlar yaşamak için bile kötülük yapabilirler..
Aç bir insanın , aç bir aslandan ne farkı vardır ?
@@rdvangercek8990 Survival durumu ayri tabi ama bence ilk kotuluk o insani ac-mahrum birakmak. Eger survival durumunda degilsek kotuluk yapmak icin hakli bir sebebimiz de olmaz. Hem elma, armut, baklagil yemenin nesi kotuluk?
@@ilknurilhan8320
Tavuk, Koyun, dana, ... yemek sizce iyilik kapsamında değerlendirilebilir mi?
Aç insanın iyi olmak gibi bir derdi olmaz..
Elinde yiyecek birşeyler olan her insan artık onun için hedef olmuştur..
Onun elindeki yiyeceği güç vaya akıl yoluyla mutlaka almak zorundadır..
Yoksa kendisi ölecektir..
@@rdvangercek8990 Hakli bir gerekce olmadan hissedebilen, bizim gibi aci ceken, mutlu olan, heyecanlanan bir canliyi oldurmenin iyilik oldugunu dusunmuyorum. Ac kaldigimizda, hayatta kalmamiz icin oldurmemiz gerektiginde elimizde kendimizi hakli cikaracak bir sebebimiz olur. Fakat gunumuzde hicbirimizi karnimizi doyurmak icin oldurmesi gerekmiyor. Evimizin asagisindaki supermarketten sebze meyveye rahatca ulasabiliyoruz. Kaldi ki bitkisel tam beslenmenin akdeniz diyetinden bile daha saglikli oldugunu ortaya kooydu bilimsel arastirmalar. Dolayisi ile hala karnimi doyurucam bahanesi ile savunmasiz hayvanlari lduruyorsak yaptigimiz kotulugu hakli cikaracak bir sebebimiz yok.
@@rdvangercek8990 Burada da bitkisel beslenme hakkinda yapilan bazi calismalari paylasayim;
-Adherence to a Mediterranean diet by vegetarians and vegans as compared to omnivores
-The role of plant-based nutrition in cancer prevention
-Resolving the Coronary Artery Disease Epidemic Through Plant-Based Nutrition
-Mediterranean-Style Whole-Food, Plant-Based Diet: Dealing with Common Myths and Transitioning with Complex Medical and Surgical History
-Whole Food-Based Approaches to Modulating Gut Microbiota and Associated Diseases
-The Polypharma Study: Association Between Diet and Amount of Prescription Drugs Among Seniors
-The BROAD study: A randomised controlled trial using a whole food plant-based diet in the community for obesity, ischaemic heart disease or diabetes
-Comparison of Nutritional Quality of the Vegan, Vegetarian, Semi-Vegetarian, Pesco-Vegetarian and Omnivorous Diet
Allâh'a inanacak, yol yapıyor.
Usta bu öyle bir konu değil. 😅
Gazali kim ya, Diyarbakır'lı ramazan hoca, ondan daha iyi.
Aynı hataya sen de düşüyorsun. Tanrının varlığına dair eleştiri getirirken karşında İbrahimi dinlere mensup bir birey varmış gibi konuşuyorsun dolayısı ile diğer dinleri veya inanışları göz ardı etmiş oluyorsun.
Tanrı yoktur ama dinsel anlamda.