"Biri ölür, üzülmezsiniz. Sonra hırkasının bir sandalyede asılı olduğunu görürsünüz. O hırkanın duruşu kalbinize oturur." Nuri Bilge Ceylan'ın bu sözü bana son sahnedeki sigara olayını anımsatıyor.
Sen nasıl her yorumda varsın şaka gibi şarkı yorumlarında varsın siyaset videoları yorumlarında varsın vlog videoları yorumların da varsin seni 2 3 yıldır alakalı alakasız her video yorumunda görüyorum ve her yorumunda fazla beğeni alıyor bunu nasıl beceriyorsun nsndndnndjdjd gülme geldi gece gece hiç cevap ta vermiyorsun kimseye neden acep
İnsanlar sinemaya unutmak için gider, ama bu tür filmler insana hep kaçtıkları yönlerini gösteriyor. En karanlık noktalarına ışık tutuyor. Bu müthiş yorumlar ve içerik için sizi tebrik ediyorum…
Öff çok klişe cümleler bunlar ya. :) Neredeyse her filmde kendi hayatından veya ülkedeki ya da dünyadaki sosyo-ekonomik durumlardan bir şeyler bulursun. Bırakın şu boş, klişe muhabbetleri.
Arafta kalmak çok zor. Potansiyelin olduğunu bilsen bile konfor alanından çıkmak, zorluklarla mücadele etmek en büyük korkun oluyor. Ve maalesef bu korkular senin yaşamdaki en büyük engelin oluyor. Prof. Dr. Sinan Canan’ın dediği gibi “ruhun sıkılıyorsa yanlış yerdesin”, doğru ama doğru yeri bulmak için çaba ve enerji gerekir ki bunları bu devirde bu koşullarda bulmak gerçekten mucizevi bir şey🎈
Portal sana tesekkur etmek istiyorum. Turk sinemasinda bu sekilde aslinda derin felsefi anlamlar tasiyan ama maddi kisitlamalardan dolayi 3. sinifa dusen ve oyunculuklar ve sinematografiden dolayi keyif alarak izlemeyi zorlastiran bir suru film var. Bu filmleri izleyerek yorumlayarak aslinda bu filmleri normalde izlemeyecek olan bizlere bu sekilde cekilmis filmlerin aslinda ne kadar degerli oldugunu ogretiyorsun
Ama bu yorumunuz sonrası bende sizin etkilendiğiniz başka filmler merakı başladı. Belki merakımı giderir, bana da düşünmeye yönelik film, kitap vb tavsiyelerinde bulunursunuz?
Arkadaşa sormuşsun ama cevaplamadan duramadım. Bir kere eğer izlemediysen Zeki Demirkubuz ve Nuri Bilge Ceylan'ın tüm filmlerini kesinlikle öneririm hepsini gönül rahatlığıyla izleyebilirsin. Kitap olarak Dostoyevski düşündürür ama biraz yorar da. Kafka da sorgulatır.
@@mehmetali9302Arkadaşa cevaben yazmışsınız, fakat üslubunuz beni yorum teşviğinde bulunduruyor. Saygı dolu cevabınız için bizzat teşekkür ederim, hayırlı günler dilerim. Saygılarımla.
Gerçekleştiremediğin potansiyeller ilerde cidden bir problem oluyor, kaygı stres anksiyete gibi durumlardan da müzdarip oluncada berbat bir hayat yaşıyorsun
Ortaokulda parlak bir öğrenciydim ama okula gitmek istemiyordum.Maruz kaldığım akran zorbalıkları,çekingenliğim,ergenlik krizi ve ailevi sorunlar beni okuldan iyice uzaklaştırdı.Sınav senesinde yeni bir yere taşındık.Tüm saydıklarımın üstüne yalnızlık da eklendi.Fena olmayan bir anadolu lisesi kazandım.O dönem içine kapanık,kendini ifade edemeyen,özgüvensiz bir insan profilindeydim.Memleketimi bile söyleyemiyordum utancımdan o derece yani :)Yaşadığım derin buhranlardan dolayı(yalnızken okuduğum kitapların yarattığı olumsuz etkiler,neden ben sürekli diğerlerini seyrediyorum neden özgüvensizim tarzı giriştiğim sorgulamalardan bir sonuç çıkaramamam)notlarım da giderek düşmeye başladı.Zamanla yanlış alışkanlıklara daha açık bir hale geldim.Lise 2 de sigaraya başladım.Çevrem de iyi bir çevre değildi.Arkadaşlarımla birbirimizi olumsuz anlamda besledik.İnsan kendisi nasılsa yanına da öyle insanları çeker.Lise 3 de hayatıma aynı benim gibi bataklıkta olan bir kız girdi ve onla beraberken her şey daha da kötüye gitmeye başladı:Ailemle aram iyice açıldı,okulu ekiyordum,derslerim berbattı,enerjim bitikti,hiçbir amacım ve hedefim yoktu,ot gibi bir yaşam sürüyordum adeta.Kızla trajik bir şekilde ayrıldık ve ben kendimi sorgulamaya başladım.Hayatımın böyle devam edemeyeceğini biliyordum ama nasıl değişeceğimi bilmiyordum.İyi kötü 12 ye geldik.2 tane çok sevdiğim insanı kaybettim,coronaya yakalandım vs yine kötü gidiyordu her şey.12 nin ortalarına doğru aklım başıma geldi ve hayvan gibi çalışmaya başladım.4 senenin konusunu 6-7 ayda bitiremedim tabii.Baraj altında kaldım ve mezuna bıraktım.Mezun senemde de çok çalıştım ve orta halli bir ünide endüstri mühendisliği kazandım.Potansiyelimin çok daha fazla olduğunu içten içe biliyordum.Odtüde itüde boğaziçinde rahatlıkla okuyabileceğimi biliyordum ama 3-4 sene boyunca sürekli yanlışlar yaparak bu sonucu ben hazırlamıştım.Dolayısıyla sızlanma lüksümün olmadığını da biliyordum.Üniversite 1 de öyle bir gelişim sürecine girdim ki anlatamam.Tüm bağımlılıklarımdan kurtuldum,çevremdeki zararlı herkesi teker teker hayatımdan çıkardım,ailemle ilişkilerimi düzelttim,sosyal fobimi aşmaya başladım,part time işlere girdim,onlarca kitap okudum,araştırmalar yaptım,yazılar-şiirler yazdım,ingilizce öğrendim,diksiyon çalıştım,sporu kalıcı hale getirdim,beslenmemi düzelttim ve daha nicesi.Şu an üniversite 2 deyim ve her günün her saatin her dakikanın değerinin farkındayım.Her gün bir önceki günden daha iyi durumda olacağımın farkındayım.Zamanında çok büyük yanlışlar yapmış olabilirim ama zararın neresinden dönülürse kârdır.Üniversiteyi bitirdiğimde o kadar gelişmiş olacağım ki şu günkü halimi bile tanıyamayacağım.Kendime bu sözü veriyorum.Sözün özü potansiyelimize ulaşmak bizim elimizde.Şimdiye kadarki yanlışlardan ders çıkarıp sadece o yeni yola girmek gerekiyor,o yola kendini adamak gerekiyor,düzenli olarak çaba göstermek gerekiyor.Potansiyel bu şekilde açığa çıkarılır.
Sıyrılıp gelmek boyle birsey iste benimde tum okul hayatim dislanarak gecti sevilmezdim bi lisede 3 5 arkadasim oldu 16 17 li yaslarimda bikerelik bi arkadas cevrem oldu oda guzeldi ama 1 yil sonra artik yoklardi liseyi zaten sevmedim.okumadim ozel okula burslu girdim 3 sene ard arda ve hic gitmedim evde kendi kendime.bisiler okuyup edip.kendimi gelistirip geldim simdi msü hüsranım ve 24 ay askerlikten sonra tr ye geri geldim bu sene istedigim universiteyi tutturdum basliyacam bakalim hayat nereye goturuyor insani
Selam kardeşim, yorumlarda dolanıyordum bi taraftan içeriği dinlerken insanlanların içlerindeki fesatı veya gururu veya sıkıntıyı dökerken bazılarının önemli şeye değinirken bazılarının kendince doğru zannettikleri yanlışlara değindiğini farkettim. En son senin yorumunu okurken önemli noktaya değindiniğini gördüm fakat başarıdan ve değindiğin önemli konudan ziyade hikaye anlatıçılığından kitaplar okuyup kendini geliştirme çabanı gördüm. Kesinlikle yazarlık potansiyelin yüksek bunu dene. Kesinlikle dene
"Eğer hayalini gerçekleştirecek potansiyeli kendinde görüyorsan ve buna rağmen o hayal gerçekleşmemişse, işte bu insanın en ağır yükü!" Bu cümle beni ağlattı. Bam teline çok dokundu. 2000-2004 yılında dijital videolar çekip, kurgulayıp, senaryolar yazıp arkadaşlarımla kısa filmler çekiyordum. 2004 yılında kısa film yarışması için film yetişmedi. Bıraktım. Yıllarca video kameraları, lensleri, kurgu programlarını, ses kayıt teknolojilerini, görsel efekt teknolojilerini takip ettim. Tüm gün elimde kamera olsa asgari ücrete bile çalışıp yapardım. Kamera önünde olmayı hiç istemedim ama hep arkasında olmak istedim. Çektiğim filmlerde de hiç yokum zaten. Sinemaya düşkün birinin müziğe de düşkün olmaması mümkün mü? 2000-2004 arası bir çuval para karşılığı synthesizer'lar midi klavyeler alıp müzikler yaptım, house/trance/techno ve son olarak OST denen duyum veren sample'lar. Müzisyen arkadaşlarım da oldu ama asla ileri gitmedim. Power FM'e önerdi bir arkadaş, yaptığım CD demoyu dinleyip bize basit jingle yapacak biri lazım demişler. 5dk trance hazırlayan ben 10-15san jingle yapamadım. Beğenmezler diye korktum. Kaçtım. 41 yaşındayım ve 18 yıl maaşlı işimi de bıraktım. Bir hayalimin peşinden gittim. Ticaretle uğraşmak, kendi şirketini kurmak. Ancak gözümde çok büyütmüşüm. Ben aslında hep sinemanın içinde bir şeyin ucundan tutmak istemiştim. Ömür biter, sesim kesilir. Evrende sessiz çığlığım olsun bu satırlar.
BU videolar kesinlikle meb müfredatına yüklenmeli hiç yoktan üniversitelerde ders olarak işlenmeli. Cidden dolu dolu ve yararlı videolar. İnsanları sorgulamayı ve düşünmeyi itiyor. Cidden tebrik ediyorum.
İçindeki “biz” kavramını bu kadar güzel özetleyen bi filmi böyle detaylarla anlamlandırmak, yorumlamak herkesin harcı değildir.. anlam dediğimiz kavramı, insanı ve yaşamı yeniden hatırlattın.. Teşekkür ediyorum sevgili Can :,)
Filmde Yusuf karakterini canlandıran Mehmet Emin Toprak'ın film yayınlanmadan yaklaşık 2 hafta önce yeni aldığı arabasıyla yaptığı trafik kazası sonucu hayatını kaybettiğini öğrendiğimde çok üzülmüştüm. Ayrıca eşiyle de aynı yılın Ağustos ayında evlenmiş. Hayatın ne getireceği belli olmuyor, iyi ki onu tanımışız. Mekanı cennet olsun
Video oyunlarında tek başımıza yüzlerce insanın yapamayacağı işler başarıp başarı hissiyatını tadıyoruz, hiçbir hikaye oyunu bize sönük bir karakter ve başarısızlıklarla dolu görevler sunmuyor. Doğal olarak empati yapıyoruz oynadığımız karakteri kendimizmiş gibi oynadığımız oyunlar en kaliteli oyunlar olarak adlandırılıyor. Ama gerçek hayat öyle değil en ufak şeyde bile başarılı olmak çok zor ve her başarısız olduğumuzda afallıyoruz kendimizi yüksek potansiyele sahip biri gibi zannediyoruz, aslında değiliz alakamız bile yok. İzlediğimiz diziler gördüğümüz fotoğraflar oynadığımız oyunlar herşey sanal, gerçeklik algımız bozulmuş, absürt şeyler artık normal her gün akşam İzlediğimiz haberler uydurma yazılarmış gibi tepki veriyoruz. Ve hepimiz hikayemizin başlamasını bekliyoruz :')
insan senin bu anlattıklarının farkına varınca korkuyla doluyor. mesela dünyanın aslında ne kadar acımasız olduğunu, bir anda iki insanın birbirine ne kadar çabuk düşmman olabilceğini görünce insan o toz pembe hayallerden çıkıyor ve korkuyla doluyor.
Saçma. Sen anne veya baba olursan, çocuğunun gözünde Atatürk gibi birisisin demektir. Bu da seni bir kişinin gözünde bile olsa çok değerli yapar. Hikayeniz başladı, skytimdeki gibi başarılı olacağınız görevler önünüze düşmeyecek... Çünkü başlangıç için olmasa bile tüm oyunun senaristi sizsiniz.
Hayatım boyunca fizik bilimine karşı büyük bir ilgi duydum. Başarılı bir okul hayatım ise hiç olmadı. Tek zevk aldığım şey fizikti ve çevrem tarafından bu desteklenmedi. Üniversite sınavında şehir dışında fizik bölümünü kazanmama rağmen ailem göndermedi. İkinci defa mezuna kaldığımda umutlarım tamamen tükenmişti. Bu yüzden bambaşka bir bölüm tercih etmek zorunda kaldım ve şimdi oturup düşündüğüm zaman iyi ki böyle bir tercihte bulunmuşum diyorum kendi kendime. Okulumdan bölüm birincisi olarak mezun oldum ve bu alan üzerinde kongrelere katılıp sunum yaptım, sözlü bildiri yazdım ve öğretmenlerim tarafından hep desteklenen gözde bir öğrenci oldum. İçimde hala fiziğe karşı bir ukte var ancak insanın bazen vazgeçebilmesi de gerekiyor. Hayal kurmak ve bir hedefe bağlı kalmak güzeldir arkadaşlar ancak hayat her zaman toz pembe değildir. Bu yüzden kendinizi tek bir yolda ilerlemek için zorlamayın. Çünkü insan bazen vazgeçmek için bile geç kalabiliyor ki en acısı da bence bu...
Bende aynı ya matematik bölümü okuyup araştırmacı olmak istiyordum. Diğer derslerim kötüydü ama ayt matematikten 37 net yaptım. Kuzenim bu bölümü okuyup uzun bir sure atanamadi. Kendime güvenim yok. Ülkenin ekonomik durumu da malum. Kendimi gecindirmek ve bir an önce elime bir iş almak durumundaydim o yüzden hemşirelik okudum
@@trankobuskas4575 Böyle bir karar verebiliyor olmak da cesaret ister, bu yüzden tebrik ederim. Eğer mesleğini mutlu bir şekilde icra ediyorsan gerisi pek mühim değil. İleride hala matematik bölümüne karşı bir isteğin olursa bile yeniden deneyebileceksin. Hem de yazdığın kaygıları taşımadan... Yolun açık olsun dostum :)
Nasıl yani, Hayallerinden vazgeçmek tebrik edilecek bir şey mi? Hayallerinin peşinden gitmek de bir tür cesaret olmaz mıydı? Tamam anlıyorum tebrik ettiğiniz şey ayakları yere basan tercihler yapması ama insanın sevdiği ve peşinden gitmek istediği bir alan, tutku bulmuş olması ve bundan emin olması; henüz tutkularını bulamamış veya kendinin farkında olamayan insanlar gibi hayat onu nereye götürürse oraya gitmektense; kişiye bahşedilmiş, ne yapmak istediğini ve nasıl yaşamak istediğini bilmesini sağlayan bir hediye değil midir? Çoğu insan ne yapmak istediğini bilmiyor ve bu onları kimi zaman bunaltabiliyor ancak bazıları erken keşfediyor tutkularını. Bunu bir kenara atmak haksızlık değil mi? Benim de aynı şekilde uzaya, fiziğe özellikle kuantum fiziğine ayrı bir ilgim var. Belki abartı durabilir ama ilgilenirken sadece kendime ait bir alanda kendimi buluyormuş gibi hissediyorum, heyecanlanıyorum, ciddi şekilde hayran kalıyorum ve merak ediyorum vb.. Bunları hissedeceğim ve merakım için çabalayacağım bir gelecek istiyorum ben de, geçmişe bakınca yapmadığım şeylerden pişmanlık duymaktansa denemiş olmak istiyorum; ben henüz sınava girmedim. İstediğim alanların iş imkanına vs bakarsak onları seçmem geleceğim için zar atmak gibi duruyor fakat ne yapabilirim? Şartlara boyun eymek mi cesaret yoksa hayallerinin peşinden gitmek mi? Belki de bu, insanın mutluluk kavramına bakış açısıyla ilgidir. Çevrenin, hayatın, ya da insanın kendisini mecbur bıraktığı durum içerisinden mutluluklar bulup çıkarabilenler var. Bunlar belki mutluluğu sakinlikte, kesinlikte bulanlar... Bir de mutluluğu tutkuları uğruna çabalamakta, sürecin kendisinde bulanlar var. İkisi durum da, sonucunda mutlu olunuyorsa doğru olabilir. Tabi belki çok yanlış değerlendirmişimdir sonuçta hayat tecrübem kaç yıl ki... Sizin hayat tecrübeniz daha fazla, şimdi ben ne yapmalı? Hiç pişman oldunuz mu hayalinizden vazgeçmekten ya da içinizi yemedi mi keşkeler?
Bu kadar canı gönülden beğen tuşuna bastığım olmamıştır. Böyle değerli bir şaheser niteliğindeki filmi yorumlayıp o filme ekstra anlamlar katmak ekstra düşüncelere sevk etmek herkesin harcı değil, üstünde çok emek var videonun belli. Helal olsun hocam.
Videolarında kullandığın müzikler hep bi dikkat çekici ve aslında sürükleyici. Sen Konuşurken tam düşünüyorum diyorum ve müziğin eşliğinde bir de nerelere vardığımı unutuyorum, muazzam bir şey
insanların keşke daha erken görsem diyeceği, hayat değiştirebilecek bir video. Gerçekten her anlamda kendini geliştiriyorsun. İçeriklerin hem entelektüel anlamda hem de öğreticilik bakımından git gide daha doyurucu oluyor. Umarım motivasyonunu hiç kaybetmezsin. Çok potansiyel görüyorum bu kanalda.
Ortaokuldayken okulun en iyi erkek öğrencilerinden biriydim fen liseleri,anadolu liseleri,sağlık meslek yada askeri liselere bile kolaylıkla girebilirdim ama ailemin kararıyla evimize yakın diye endüstri meslek lisesine kaydoldum. Doğru düzgün eğitim almamama rağmen yinede son sene üniversite sınavında fena olmayan bir puan aldım ama yine yanlış tercihler sonucu kötü bir bölümü tercih edip istemeye istemeye mezun oldum. Kpssden de bir yere atanamadım şuan sanayide 13.500 lira maaşla kaynakçılık yapıyorum. Şöyle bakınca benimde potansiyelim vardı diyorum, ödev yapmazdım,not tutmazdım sadece yarım kulak dinler her sınavdan 85-90 üstü alırdım. Yaptığım 1-2 kritik tercih beni yoldan çıkardı. Herşey daha farklı olabilirdi.
Tercihlerimizin bedelini öderiz şimdiki hayatımızda,gelecekteyse pişmanlığını çekeriz. (Bir yolunu bul tekrar gir sınava istediğini gerçekleştir yoksa gerçekler istediklerini söke söke yaptırır.)
ben de anadolu teknik lise bilişim bölümündeydim. bölüm derslerim 90dan aşağı olmazdı hiç bir zaman genelde 100 olurdu. sınavda bilgisayar mühendisliği tutturamadım, ikinci kez girdim yine olmayınca ailem zorla tutan bir yeri yaz git dedi zorla dandik bir üniversitede iktisat okudum mezun oldum. alanımda hiç bir şekilde iş bulamadım kasiyerlik yaptım 3 yıl. şimdi işsizim aile evindeyim yaşım 29. benimle aynı lisedeki bir arkadaşım liseden sonra bir küçük işletmeye yazılımcı olarak girdi, ben mezun olurken arabası vardı pozisyon olarak da yükselmişti baya, ben kasiyerlik yaparken evini de aldı lüks arabaya da geçti evlendi de, şu anda sosyal medyadan da elini ayağını çekti kim bilir nerelerde ne yapıyor.
2 seneye yakındır depresyondaydım, yeni yeni iyileşiyorum. Ondan önce hayatımın birçok alanında başarılı biriydim. İki senedir sosyal ilişkilerim, akademik başarılarım yani her şeyim çok zayıfladı. Gerçekleştiremediğim potansiyelim için üzülüyorum ama henüz geç değil. Önemli bir sınava hazırlanıyorum, umarım başarabildim diyebilirim. Teşekkür ediyorum Portal!
Bunu bir tek ben yaşadım sanıyordum ama ben artık ümidimi kestim çünkü bu 1 ya da 2 kez olan bir olay degildi benim için. O yüzden artık askere gitmek ve yalnızlaşmak istiyorum ve dileğim odur ki inşallah siz bu konuda karamsarlığa düşmezsiniz hayatta başarılar..
Liseye geçmeden önce çok hevesliydim ve çoğu şeyde başarılıydım insan ilişkileri dışında. ardından liseye geçtim işler ciddileşti ben boş vermeye başladım çünkü okuyarak birşey başaramayacağımı farkettim. Her geçen gün daha da boşverdim. Gerçeklerin farkındayım ve bu beni boşa kürek çekmeye itmiyor. Gerçekleştirenediğim o potansiyel içimde kalıyor her geçen gün ve son 3 yıldır depresyondayım hep bir gitgeldeyim. Bu yorumu okuyunca vay be diyeceğiniz bir ufuk açıcı hikaye yok. Başarı hep olası değil.
@@dursunbilgin3877 cevremdeki herkes cok zeki sinifta arkadaslarim 9.sinif konularini bitimisler kendimi cok yetersiz hissediyorum kendimi cok slkmak istemiyorum ama herkes cok zeki...
Ortaokulda çok aktif bir öğrenciydim.Hem derslerim çok iyiydi hem de tüm ilgi alanlarıma yöneliyordum. Bir çok spor dalıyla ilgileniyordum çok okuyordum yazıyordum. Her etkinliğe her yarışmaya katılıyordum.Başarılı da oluyordum. Sonra lise sınavı geldi.Sistem değişti. Çok başarılı bir öğrenci olmama rağmen yapamadım ve normalden çok çok düşük bir puan aldım. Sıradan bir liaeye gittim. Lisede ilk yıl iyiydi ikinci sınıfta corona çıktı okul kapandı ve ben bu süreçte telefon bağımlısı oldum.Artık sadece üniversite sınavına odaklanmam gerekiyordu.Tüm hobilerimle ilgilenmeyi bıraktım. Kitap okumak bile nadirdi.Telefon bağımlılığım da devam ediyordu. 11 iyi çalışarak 12 sürekli neden çalışamadığımı sorgulayarak kendime olan sevgim ve güvenim olmayarak geçti. Telefon bağımlısıydım. Kısa süre ders çalışıp sonra uzun süre bırakıyordum. Öncenin emeğiyle belki kazandım sınavı hayalim olan bölümü ama beklemediğim bi sonuçtu mutlu oldum ama hiçbir şey hayalimdeki gibi olmadı. Hobilerimin isteklerimin kendimi geliştirmemin önündeki tek engel sınavdı bana göre sınav bitince her şey güzel olacaktı. Olmadı ben bomboş bir şekilde yine bağımlılığımla devam ettim. Hiç ders çalışmadan hayalim olan yerde olduğumun farkında olmadan 1.5 yılım geçti. Şuan az da olsa çalışmaya başladım ama hala eski hobilerimi kazanabilmiş ve potansiyelimi gerçekleştirme yolunda harekete geçmiş değilim. Boşa geçmiş yıllarım var ve ben bunun artmasından akıp giden bir ömrün ardından keşke potansiyelimi gerçekleştirseydim ben yazar olmak istiyordum, sporda ilerlemek istiyordum daha çok kitap okumak dil öğrenmek kendimi geliştirmek istiyordum ama bomboş geçen yılların ardındaki bomboş bir insan oldum demek istemiyorum
9 sene okuduğum ortaokul o lgs nin geldiği dönemde müdürün değişmesiyle bir tane adam akıllı liseye sokamadı öğrencilerini, potansiyeli olan o kadar çocuğun hayelleri kötü liselere giderek bitti. Hala kötü dileklerimi iletiyorum müdüre...
Ben sizin karakterinize aşırı hayranlık duyuyorum hayata bakış açınız ,olaylarımı yorumlama şekliniz imrendiriyor beni keşke etrafımda sizin gibi insanlar olsa.
Cry of Fear oyununun felsefesini bir videoya almanı çok isterim, oyun genç bir oğlanın yaşadığı travmalar sonrası zihninde kurduğu dünyasında geçiyor, oğlanımızın anksiyetesini, depresyonunu yalnızlığını ve psikolojisini oyuncuya bayağı hissettiriyor. Oyunun her bir canavarı, her bir mekanı, her bir karakteri ana karakterin gerçek hayatta yaşadıklarıyla ilişkili. Oyunun 7 bölümü boyunca Simon'a ne olduğunu cutscene ler ve ipucular ile anlamaya başlıyoruz. Çok derin bir oyun, senin de ilgini çekeceğini düşünüyorum.
Aynen katılıyorum. Fakat ilginç tarafı, yapımcının benim tanıdık bir arkadaşım olduğu İsveç'ten. Onlar için birkaç 3D modelledim. 10 yıl önceydi. Neyse, onun hikaye yazısı beni oldukça şaşırttı. ozamanlar galiba o sadece 16-17 yasindaydi Oyun açıldığından beri zaten hemen ilk anda biliyordum , oyun oldukça yükseklere gider diye... Harbiden oyun baya sevildi.
Silent Hill 2'nin hikayesi de çok benzer dediğiniz oyuna.James Sunderlan ana karakterinin işlediği günahlar onun karşısına kimi zaman yaratıklar,kimi zaman mekanlar kimi zaman ölen eşinin çok benzerinin karşısına çıkması ve defalarca ölmesi gibi metaforlar ile işlediği günahlar yüzüne çarpılıyor.
@@KyleMadigan19 Silent Hill serisinin de hayranıyım zaten. Oynadığım oyunu sadece oynamakla kalacağım oyunları hiç sevmedim, eğer bir oyun oynuyorsam o oyunun beni sanki o evrenin içerisindeymişim gibi hissettirmesi, karakterlerin psikolojisine girmemi sağlaması lazım ki Silent Hill bu konuda çok başarılı. Ama bu tür oyunları keşfetmekte biraz yavaş kaldım sanırım, o yüzden bildiğin başka bu tür psikolojik ve hikaye bazlı oyun varsa bana önerebilirsen çok sevinirim
@@mewo9092 Bende bu tarz oyunları çok seviyorum.O nedenle oyun listemin en tepesinde her zaman Silent Hill2 var.Tam olarak aynı tür olmasa da The Evil Within serisini de önerebilirim.
Filmde Dostoyevski'nin fotoğraf ayrıntısını gördüm. Belli ki Nuri Bilge de insan ruhunun karanlık derin noktalarına olan merakı Dostoyevski'nin kitaplarından geliyor. Kimileri için yarım kalmışlık hissi, kimileri için tükenmişlik.. Bizlere acı veren o duygulardan kısa bir anlığına olsa da kurtulmak için bir şeyler yaptığımız tespitinde bulunması nokta atışı olmuş. Acıya katlanmak için herkesin kendine göre bir uyuşturucusu var. Ancak dozunda olmazsa Mahmut abi gibi hayatınız kayar. Kendinizi uyuşturmaz acının kollarına bırakırsanız bu seferde acı insanı delirtir.
Mahmut'un yusufun gelecek hayelerine karşı sürekli karamsar soylemlerde bulunmasınında asıl sebebiydi gerçekleştiremediği potansiyeli. eğer Yusuf'a yardım etseydi, aslında onun için bı gelecek olduğunu düşündürseydi yıllardır kaçtığı geçmişiyle yüzleşecekti. çünkü insan içten içe doğru olduğunu bildiği birşeyi yanlış kabul ediyorsa o şeye doğru diyen biriyle karşılaşınca onun yanlış olduğuna ikna etmeli öbür türlü kendisinin hata yaptığını kabul etmek zorunda kalıcak.
Gerçekleştirmediğimiz hayaller var, yapabileceğini bildiğin potansiyeli şartlar yüzünden gerçekleştirimemen gerçekten bi burukluk kalıyor bir de çevren seni desteklemek yerine değersiz hissettirmesi,en önemlisi ailenin vs sana bunu hisstermesi anlatılamaz bir durum ama yaşama da bağlayan şey hayalin hedefinin uğruna yaşam enerji, mutluluğu bulmak,aramak..Ararken de yalnız başına oldugumu bir kez daha anlıyorum,en yakınlarının güvendigin kisilerin seni bırakması bu yüzden beni de hayata bağlayan tek şey hedeflerim,hayallerim,felsefem olsun..
izlerken burnumun direği sızladı. kendimden bir parça, zerre kadar bile olsa bulmak için izlediğimde fark ettim mahmut'a ne kadar benzediğimi. tiyatrocu olmak istiyordum, tiyatro için yanıp tutuşuyordum. kime desem beni desteklerdi, ne tarafa dönsem başaracağıma olan inancı tamdı. gün gelip de yetenek sınavlarına girdiğimde kabul görülmedim ki birçok oyunda sahne almış biriyim. ama kabul etmediler, listede adımın yanında başarısız yazısını görünce ne ağlamıştım, anlatamam. sonraki günlerde öğrendim torpil geçtiklerini. onca emek, onca hayal her şey bir hiç uğrunaymış meğer. kendime olan inancım yitti, şevkim kırıldı. hoş da kızım oysaki, neden seçmediler anlamadım. sınavdayken dram parçamda gerçekten ağlamış olmama rağmen seçilmemiştim. sonra kendime sordum acaba ben mi kendimi çok yüceltim diye ancak o torpil işini duyunca sahne hayatıma leke atmak istemedim. insanın büyük ideallerinin nasıl bir hiç uğruna yok edilmesinin verdiği hissi ancak yaşayanlar anlar. umuyorum ki çok daha iyi kapılar açılacak. daha genciz, umutluyuz, hep bir kapı vardır. o kapıyı bulana kadar yolumuzda ne kadar gidebilirsek o kadar gitmeliyiz. olmuyorsa da yanlış yoldayız demektir. uzun ve çetin yollardan geçmek yanlış yola sapmaktan iyidir.
Dedigin gibi hep bi kapi vardir ,hep umutlu olmak lazim zaman cok hizli geciyo arkamiza bakarsak onumuzdeki aydinlik gokyuzunu kacirabiliriz.En guzeli elden geldigince mutlu olmaya calismak lazim iyi olacak umarim her sey.
@@user-xl8gv3lc1s tiyatroyu bıraktım. acı verici ama yeteneğimin fark edilmesi için elimden geleni yapıyorum hala. kitap yazıyorum, bir diğer hayalim de yazar olmaktı. bir kitabım çıktı, ismi günahkâr gül. şimdi diğer bir kitabım psikolojik-cinayet türünde, ismi kanlı portre. basım aşamasında. dedim ya, hep bir kapı vardır. hayırlısı tiyatro değilmiş demek ki. ileride belki de sevilen bir yazar olacağım, bilemeyiz. yeter ki bir ışık arayalım, o ışık bizi zaten bulur.
Bir diğeri de potansiyelimizin olmadığı bir şeyin hayalini kurmak sanırım.Yeltenmek bile imkansız.Hayatta kendini hayal ederken en iyi hissettiğin yere gerçekte ulaşamayacağını , hatta değil ulaşabilmeyi ona yeltenemeyeceğini bile bilmek de bir bu kadar ağır bir yük.Ya da doğru tabiriyle bu da benim en ağır yüküm.Belki de o hayal ettiğim durum Yusuf'un gemicilik hayali gibidir sadece uzaktan mükemmel duruyordur ama yine de insan o mükemmel şeye daha yakından bakmak istiyor tüm kusurlarıyla birlikte.
videolarnızın sakinlği o kadar zarif ve güzel ki siz anlatın ben dinleyeyim yani... bence en azından denedim diyebilmek için bir hayaliniz varsa elinizden geleni ardınıza koymayın arkdaşlar elbette kendinizden şüphe duyduğunuz anlar olacak videoda söylediği gibi biz insanız ve bu tür duygular aslında birbirimize ne kadar benzediğimizi gösteriyor ancak musa gibi ömür boyu yaşanması mümkün ihtimallerin bizi yiyip bitirmesinden çok daha iyi gibi en azından kabullenip yoluna bakabilirsin.
Bu video yakın zamanda okuduğum şu cümleyi hatırlattı bana “Hayatta hiçbir şey, en parlak günlerinden hatırladığınız büyük bir atletin enkazıyla karşılaşmak kadar hazin olamaz herhalde.”
Bu video beni ağlattı. Zira ben hep yazarlık yeteneğimin olduğunu bildiğim halde zaman zaman bu mesleyi bırakmak istiyorum. Ergen kitapları yazan yazarlar benden daha önde şuan ve daha mutlu... Bu arada belirtmeden geçemeyeceğim bana göre en iyi film yorumcusu sizsiniz. Gereksiz detaylarla yormuyorsunuz, derinlikler insanı sıkmıyor...
@@cumalicelayir Benim de kitabım internet üzerinden satılıyor. Raflarda yok. Haliyle kimse keşfetmedi, reklamsız da olmuyor. Zor işimiz🙏 Yolunuz açık olsun. Umudunuzu kaybetmeyin🙏 Ben kendi memleketimde dizi ssenaristliyi yaptım (Azerbaycanda) ama bu beni memnun etmiyor. Zira dizilerin hali ortada. Sevmediğim şeyleri yazmak istemiyorum.
@@cumalicelayir Ben de artık o kafadayım. Kendime soru sormuştum depresyon döneminde "Ne için yazıyorum? Kim için?" Diye sonra anladım ki ben aslında kendim için yazıyorum ve başka dünyada olmak için. Bu yüzden barıştım herşeyle:)
Hayatımda keşke senin gibi dostlarım olsa... İçimde yaşadıklarım, senin yaşadıkların üzerine konuşsak. Belki 2 satır yazsak ya da basit bi beste yapsak. Kitaplar önersek, planlar yapıp birbirimizi ekip sonra sahilde tek başımıza oturup 'Keşke ekmeseydim şimdi daha mi önemli iş yapıyorum' diye pişman olsak. Hayatta nitelikli ve derin dostluklar edinmek en büyük hazine
abi senin sayende bir çok kült yapım denecek film seyrettim . bu tarz analiz yaptığın dizi ve oyun videolarını aşırı seviyorum . özellikle çok bilinmeyen bu tarz kaliteli film ve dizileriden çıkarttığın yorumları çok severek izliyorum . farklı ve kaliteli olduğunu her manada hissettiriyor bu kanal
Bir hayali olmamakla ilgili konunun tartışılmasını istiyorum. Hatrı sayılır bir yaşa gelip ne yapmak istediginizi bulamamış olabilirsiniz. Bir şeylere heves ettiniz; denediniz ve gerçekleştirdiniz, ama devam etmek istemeyebilirsiniz. Bence herkesin hayali olmak zorunda değil ve ömrünüz boyunca ne istediğinizi bilmeyecek bile olabilirsiniz. Bir kişinin hayali dediğimiz şeylerin çoğu, kendini birilerine ispatlama, güç elde etme ve parayla ilişkili ya da uzaklara gitmenin bizi mutlu edeceği yanılgısıyla ilgili. Gerçekten tutkusunu bulan ve bunu hayata geçiren insan zaten yok denecek kadar az. Bu yüzden kendinizi suçlamayın. Hayalden ziyade gerçekten bir tutkunuz varsa, yapmaktan çok zevk aldiginiz bir şey o halde çok şanslısınız yürüyün kim tutar sizi, ama genelde yoktur ve zaten sevdiğiniz şey işe dönüşünce tutkunuzu kaybedersiniz. O sebeple sevilen şeyleri hobi olarak ele almak yapılacak en doğru şey gibi.
hep bu sosyal medya ve insanların ne yaptığını takip etme tüm insanları kendilerine eksik hissettiriyor. a o ne yapmış şu ne yapmış halbuki biz insanlar için binlerce yıldır asıl mutluluk yemek bulmaktı beyin hep buna kodluydu şuan da ama şimdi bu bize yetmiyor oysaki atalarımızdan kat be kat daha iyi yaşıyoruz ama belki de onlardan daha mutsuzuz. şükretmeyi öğrenmeli atalarımızı hatırlamalı ve harbiden bazı şeylerin boşa olduğunu anlamalıyız bence.
hayat çok üzücü. yıllardır depresyon, kaygı bozukluğu, anksiyete ve daha bir çok şeyle yaşıyorum. hiç bir zaman kendimle bir sorunum olmadı. sevdim kendimi. ben böyleyim, hüzünlüyüm dedim. yaşadığım ağza alınmayacak acı şeyler tuzu biberi oldu. yapmasam bile, bir gün çok çabalarsam yapacağımı düşündüğüm bir şeyi de bugün kaybettim. pilot olmak. artık ne kadar çabalarsam çabalayayım pilot olamayacağım, gözlerim yüzünden. bu büyük bir hayalim değildi fakat çabalarsam çok çalışırsam olur dediğim, güzel bir hayal ve sevgiydi. fakat bunu kaybettim. üzücü.
@@zeynep_nazldoktorla konuştum çizdirsem de bu sadece gözlük kullanmamamı sağlayacak fakat bir gözümde tembellik olduğu için o hep daha az görecek ve maalesef bunun hiç bir tedavisi yok doktor da bugün keşke olsaydı dedi. ama yok. sorduğun için çok minnettarım umarim günün güzel geçmiştir❤
Bu sözü nerede duydum bilmiyorum ama duyduğum andan beri sürekli aklımın bir köşesinde duran ve her aklıma geldiğinde göğüsümde yanma hissi oluşturan bir söz. Genelde kolay kolay etkilenmem. Ortadaki şeyin anlamını ve duygusal açısını anlasamda bana bişey hissetirmezler ama her şeyin üstünden gelen benin en sonda bu probleme sıkışması cidden kendimi acınası hissetmeme sebep oluyor. Bu şey kibir veya onun gibi bişey değil. İçimde bir güç var ve bunu asla gülünç veya gerçeklikten uzak görmedim. Çevremizdeki insanların ise potansiyellerini fark etseler bile bu gücü kullanıcağı yerleri veya durumları hayal üstü buluyorlar ve olan olsun diye geçiştirip sıkıcı hayatlara yön çiziyorlar. Bunu genelde yaşıtlarım olan gençlerde görüyorum. Ben ve benim gibilerin farkı ise boşvermemişlik ama hala acıtan bir kısım var. Bu potansiyeli gerçekleştirmek için aşmamız gereken labirentte çok fazla çıkmaz sokak var. O çıkmaz sokak çizgilerini ise kader dediğimiz şey değil insanlar çiziyor. Fark edilebilir biri olmadan sizi engellemek istiyorlar. İşe sadece siyasi yönden bakmak istemiyorum çünkü "gençliğimi aldılar" Gibi ifadelerde yatan sebep ne kadar acı olsada hayat devam ediyor. Durduramıyoruz. Böyle çizgiler çekildikçe normal bir şekilde labirentten çıkmaktansa o çizgi çekenleri ortadan kaldırıp direk labirentin duvarlarını kırmaya eğiliyoruz. Buna eğilmemiz normal çünkü bu bir hayalden vazgeçiş gibi depresyona sebep olmuyor, direk hayatı senin için anlamlı kılan şeyi atmak oluyor. En sonda herşeyi yıktığımızda o çıkan kaos ortamından sonra o potansiyeli gerçekleştirdiğimiz yerde ise...sanırım herşey istediğimiz gibi gitmeyecek. İnsanları mutlu edebilecek miyim? En önemlisi kendimi?...umarım ilerde sizi mutlu eden, ilham olan bir kişi olurum çünkü kendimi kapatmayı ölümüne istemiyorum. "Potansiyeline ulaşamamak gibi bir şey yoktur. Gözünde kendini yüceltiyorsundur,zaten geldiğin nokta potansiyelindir" Lafı gülünç. Kendime gelicek olursak büyük ihtimalle içimde bir gurur beslesemdr önüme aldığım sorumluluklar oldukça korkutucu olucak. Sizin potansiyelleriniz, aziminiz, hikayeniz ve o ulaştığınız yerdeki açığa çıkardığınız şey benim sanatım. Eğer kendinizde potansiyel üzerinde kafa karışıklığı varsa rafa kaldırmayın. Sizde büyük şeyler var. Yapabildiği ile idare edip bir başlık altına yerleşenler çok sıkıcı. Dediğim şeyler size boş veya karışık geldi ise özür dilerim. Kendi hislerimi açıklamakta iyi değilim ve bu konuda daha kendimi çözmüş bile değilim Olsaydım zaten karanlıkta masa başında yarını düşünmekten uyuyamamış birisi olurdum. Asilliğinizi koruyun
Teşekkür ederim. Bu kanalın videoları beni genelde düşündürür, yep yeni düşünceler zihnimde bitiverir. Bu seferki, diğer Nuri Bilge filminden bahseden gibi, farklı duyguları da ateşledi. İyi varsınız
Daha 23 yaşındayım. Potansiyelimin olup olmadığı üzerine hep düşünürüm. Resime olan bir tutkum var ama 21 yaşıma kadar hiç bir çalışma yapmamış birisi olarak motivasyon eksikliği yaşıyorum. Son 2 yılda yaptığım çizimlerle kendimi gerçekleştirebileceğimi düşünmeye başladım. Ancak hayalime o kadar uzak ki, bu durum tutkumu öldürme isteğimi uyandırıyor. Bir yandan öldürmemeliyim diye düşünürken bir yandan bu tutkumu baltalıyorum. Belirsizlikler içerisinde yalpalanıp duruyorum. Bu videonun başlığını görünce içime sular serpildi. Sanırım bu tutkumu yeşertecek bir yol bulabilirim diye düşündüm. Mahmut'la benzer duyguları yaşadığımı hissettim. Erken yaşta bu tutkumu öldürmeme kararı alarak acı çekmemeye karar verdim. Hayalime ne kadar yaklaşabilirim bilmiyorum ama potansiyelimin sonuna kadar gitmeyi istiyorum orası kesin. Belki de başaramam. Yetenekli değilimdir belki ya da hayalime varamam. Tek şey biliyorum o da elimden gelen şeyi yaparak mutlu olacağım Video için teşekkür ederim. İlham kaynağım oldu. :)
Neredeyse aynı durumu yaşamışız, okuduğumda fark ettim. Ben de resim yapmayı seviyorum ama hiç önceliğim olmamıştı. Bu yıl ise önceliklerime, yaparken mutlu olduğum şeyleri de ekleme kararı aldım. Resim yaparken mükemmel olmuyor dediğim için bir süre uzaklaşmıştım tabi ama hissettiklerimi önemsemeye karar verdiğimden beri elimden birçok resim döküldü… mükemmel olmuyor veya herkes kadar imkanım yok diye öldürmeyeceğim onu. İleride pişman olmamak için. Çünkü ben en mükemmeli için uğraşmıyorum artık, önemli olan yolda olmak, süreçte olmak.
@@binart2837 mutlaka devam et. Böyle birilerinin yazdığını görünce kendimi daha az yalnız hissediyorum. Artık ben de öncelik olarak resime yöneleceğim. Dediğin gibi yolda olmak gerek. Mükemmel olması şart değil. Mutlu olalım biraz. :)
Küçüklüğümden beri ben çizim yapmayı çok severdim her boş vaktimi karakalem çizimleriyle geçirirdim hatta kendimi daha da geliştirmek için belediyenin kurslarına da gitmişliğim vardı. çevremden sürekli ''senin çizimin çok iyi sen mimar ol.'' cümlelerinden dolayı mimarlığa yatkınlığım olmuştu . Ders çalışmayı hiç sevmezdim notlarım hep ortalamaydı. Okul hayatım hep düz/sıradandı. En sonunda girdik üniversite sınavına, mimarlık tutmadı, kıytırık bir üniversitede iç mimarlığa yerleştim. 3. sınıfın başlarında bölümün bana göre olmadığını anladım. Şu an 22 yaşındayım. Mezun oldum ve ne yapacağım hakkımda en ufak bir fikrim yok. Galiba bu kadar uzun yaşayacağımı bilmiyordum.
film gibi video yapmayı her seferinde nasıl başarıyorsun? Her videonda kendi ruhuma bir şeyler temas ediyormuş gibi hissediyorum, şahsen sanata düşkün bir insanım içimde şekillendirdiğim her şeyi dışavurabilen bir kalemim var ancak hiçbir zaman bana para kazandırmayacağı ve ailemin bunu bir iş olarak görmemesi beni derinden parçalıyor her seferinde kendimi öldürüyorum. Şu anda orduya girmek için mülakata gideceğim belki başarılı olacağım, belki olmayacağım ama hep hayatı yarım bir şekilde yaşayacağım
Bazen yaptığımız şeylerden pişman oluyoruz bazense yapmadıklarımızdan. Video harika olmuş, umarım bu tür farkındalıklar yolumuza ışık olur da hayallerimize ulaşabiliriz.
Kanalınızdski bütün videoları izledim. Ama bu video kadar etkileyici olanını göremedim. Hepsi çok iyi olmasına rağmen bu analiz çok üst düzey olmuş. Diline emeğine eline sağlık.
Beni anlatıyor resmen başladığı hiçbir şeyi tam olarak bitirememis birisi .. Ne acı,eminim burada yorum atan insanların hepsi aşırı zeki ve her şeyin üstesinden gelebilecek insanlardır. Sorunumuz ne acaba hiç bilmiyorum,herkese selam olsun. Potansiyelimiz belki çürüyüp gidicek ama en azından umarım her birimizin mutlu birer hayatı olur.
Bu video bana üni sınavı dönemimi hatırlattı, çok isterdim en yüksek puanla en prestijli üniye yerleşmeyi fakat olduramadım, yapabilirdim adım gibi emindim bundan. Stres hiç olmadığı kadar yüksekti, stresimi yönetmekte başarısız olduğum için yapamadım, korona olmam, evimizin değişmesi, evdeki olumsuzluklar, bazı beyin yoksunlarıyla aynı sınıfa düşmemiz, bi gazla dershaneye gitmek...; sanki hiç bir zaman bu kadar olumsuzluk böyle önemli bir dönemime denk gelmemişti. Fakat yine kazandım sınavı, potansiyelimin çok çok altında bir puanla, ki bunu bütün hocalarım da söylemişti. Hala pişmanlık duyduğum oluyor daha iyisi olabilirdi diye, o zaman da bizimkiler teselli ediyor beni, -tercih döneminde çok baskı yapmışlardı o zaman- böyle olunca da sanki onların istediği hayatı yaşıyormuşum gibi geliyor. Bilemiyorum. İnsan böyle bir durumda, filmdekine benzer bi şey hissedince özellikle, kendini tanıyamıyor bence. Her şeye bir sebep bulmaya çalışıyormuşsun gibi geliyor. İkilemde kalmak çok zor bi şey ve bununla yaşamak.
Aynı durum. İstesem mezuna kalıp bir daha deneyebilirdim ama yapamadım. Mahmut’un durumuna benzer bir şekilde benim için trenin kaçtığına karar verdim. Şimdi üniversiteler açılacak, asla istemediğim bir ortama yine asla hissedemediğim heyecanla gideceğim. Gerçekten artık çok yoruldum bir kez olsun “yaşamak” denen hissi tatmak istiyorum.
@@rain3063 sana şöyle söyleyeyim bak ben fen lisesi mezunu olmama rağmen ortalamam düşük geriye atar diye düşünüyodum 90 la kapattım beni 300 kişi de olsa ileri attı seni muhtemelen geriye atar ama çok ciddi atmaz. Eğer ki ilk 50k içine girersen belki 1k kişi oynar maksimum. Benden sana tavsiye olabildiğince 11 12 ortalamanı çok yüksek tut ki seni belki de ileri atar. Tabii ilk 20k içinde daha fazla oynayabilir o yüzden ne kadar iyi yaparsan senin için o kadar garanti olur. Her gün düzenli min 8 saat kendini vererek çalış bir şekilde hallolur. Bir de mezuna kalma gibi bir durumun olursa lüfen seneye yaparım diye sonraki seneye erteleme çünkü olmuyor.
Yıllarım düşünmekle geçiyor ve bu yıllarımdan kastım son 5 6 yıl işin kötü tarafı düşünmekte çare olmuyor. Hep bir kısır döngü işin içinden çıkamayınca daha beter oluyor ve sanırım sonum düşünmekten olacak. Düşünmek diyince tabii ki her şey mantıklı değil. Bir süre sonra düşünceler kendini sürekli tekrar ediyor. Yaşınız 25 civari ve işsiz aile evinde sığıntı gibi yaşadığınızı hissediyorsanız hayat fazlasıyla zor. Ne sosyal hayatım ne çevrem var her şeyi boşvermis sağa sola çekiliyorum. Hayat aşırı boş anlamsız geliyor bunu göre göre belki bir şeyler değişir diye bekliyorum. Bekliyorum ama beklemeyle olmayacağını da adım kadar biliyorum ama motivasyonum yok geberip gitsem diye her gün umuyorum, dua ediyorum. Hayatta bir amacım gayem yok ama bunun olması için düşünüyorum ki bence çoğu insanın da yok ama hayatı yaşanabilir kılmak için kendilerine bazı uğraşlar, amaçlar, hedefler koyuyorlar ki hayat yaşanılır olabilsin, işte bunu beceremiyorum. Heh neyi becerdim ki bunu becereyim. Rezil rüsva bu hayatım elbet biticek. Sonumu kendim getiremeyecegim hem yemiyor hem de arkamda bıraktığım 3 5 iyi insan var onlar üzülür.( sanırım bahanem bu, neyse bu bahane şimdilik hayatta tutuyor.) Çok fazla yazdım buraya kadar belki 5 10 kişi okur okuyanlarda büyük ihtimal kendilerinden bir şeyler görüp o yüzden okur hâlâ okuyorsan unutma ailen dışında ki hepsi de dahil değil ama kimsenin umurunda değilsin. İnsanların hayatında menfaatleri kadar var olursun. İnsan dediğin canlı menfaatleri için her şeyi yapabilecek rezil yaratıklardır.
Bayım, yaşınıza aldırmadan hâlâ zamanın elinizde olduğunu ve birçok şeye baştan başlayabileceğinizi unutmayın lütfen. Ben de sizin gibi yakınımdakilerin beni küçümsediğini görerek işime gidip geldim ve okudum, lâkin onlar bir yana ben de pek mutlu değildim. Şimdi ise, bu sene başka bir üniversiteye başlıyorum, bayım. Ne yapacağımı soracak olursanız, ben de bilmiyorum ama yine de yeni bir yön açıverdim kendime. Yaşım da yaşınıza yakın bu arada, bence daha bir şey kaybetmedik hatta yeni bile başlıyor olabiliriz ve bu önemli değil, çünkü herkesin standartları, yaşam koşulları aynı değil. 2019 yılında dediğiniz gibi fazla düşünmekten kriz geçirip depresyonun dibine vurmuştum, ne kadar düşünürsek düşünelim eyleme geçmeden bir sonuç elde edemeyeceğimi pandemi zamanında o depresyonun içinde boğularak gördüm, size diyeceğim o ki, birçok şey olabilir ama umut, hep yok mudur? Vardır elbette, umutlanıp küçük değişiklikler yaparak, -belki anında her şeyi düzetlemeyiz- ama bir şekilde yolda olduğumuzu görüp devam edebiliriz. Sizin yazdığınız şekilde 3 sene geçirdim, açıkca söyleyebilirim ki oldukça kötü zamanlardı. Yine de bir sabah doğuyor, sağlıkla ve sevgiyle kalın lütfen!
@@kendimeodaklandim önceden umut kelimesine de çok sarılırdim fakat artık bana anlamsız geliyor hatta umutsuz insan yaşamıyor derdim ve sanırım bu cümlenin yaşamıyor kısmındayım. Bilmiyorum anlamlandıramıyorum. Her günü ölüme yaklaştığımı hissederek bitiriyorum ve bu düşünce beni rahatlatıyor e tabi birde bu işin öldükten sonrası var o kısım zaten tamamen ayrı bir konu ve düşünmek yoruyor artık düşünmek istemiyorum ama yapamıyorum da. Neyse rezalet hayatlarımıza yaşıyormuş gibi yaparak devam edelim etmeye çalışalım.
@@asparagas97dostum ilk paragrafta yazdığın her bir cümlede kendimi buldum tek farkımız ben 18 yaşındayım ve benim senin gibi olma seruveninni anlatmak istiyorum ortaokuldayken bir kiza itirafi aşk yaptım reddi yedim orda ilk defa ozguvenim sarsildi insanlar dalga geçti ve o yaşta cok saf bir insandım insanlar beni cok kolay kandırırdi çünkü ben herkesi iyi bir insan olması gerektiğini düşünürdüm çünkü biri bana kötülük yapıp kandirana dek bunu anlayamamistim neyse hayatim klasik bir çocuk gibi oyun oyna mahallede top oyna okula git gel diye gidiyordu. O zamanlar ne ölümden sonrasini ne hayatin amacını sorguluyordum lisede bazi derslerim kötü gelince dedimki yemişim dersleri bu hayatı öbür dünya varsa oraya yatırım yapayım dedim ve islami araştırmak istedim(ailem chp muslumani dediğimiz namaz kılmayan sorunca elhamdülillah muslumanim demek disinda Müslümanlıkla alakasi olmayan bi aileydi) o yüzden islami araştırıp doğru ise namaz kilmaya başlayıp hayatimi o yöne kaydiracaktim tam 3 ayimi gece gündüz araştırmaya gömdüm ve sonucunda islamin masal olduğu sonucuna vardım. Bu benim kisisel sonucum başkası farklı bi sonuc bulabilir beni ilgilendirmez. Neyse tabi ben bu sonuca her yaklastigimda çok korktum ve çok sinirlendim çünkü yıllardır bize anlatılan şeyin yalan olması ve de bununla yüzleşmek ölünce yok olacağımı düşünme korkusu çok zor geldi. Fakat zamanla buna alıştım ama bi sorun vardı ahirette yoksa bu amacı olmayan dünyada ben ne yapıyordum neden nefes alıyordum intihar edip gitmek istedim ama aileme bunu yapamazdim. Onlar bunu hak etmiyordu. Ama sonra bu böyle gitmez dedim hayata baglanmak icin sadece aile yetmiyor çünkü o zaman ot gibi yaşıyorsun sadece nefes aliyorsuj ailen üzülmesin diye bende dedim ki madem olucem kendi filmimi yapayım söyle düşün bir film izlemeye başladığında nasıl olsa bitecek diye kapatır mısın yoksa izler misin bizimkide bir film tek fark baş karakter biziz. Ve en önemli konu illa bir şey başarmak zorunda değiliz sadece mutlu bir hayat surmeliyiz ve mutlu olmanin yolu da oxford mi harvard mi bilmiyorum yaptiklari bir araştırmaya göre uzun yillar yapıyorlar bu araştırmayı mutlulugun sirri insan ilişkilerinde dostluklarda asklarda ailede söyle düşün benim seni görmem ve sende kendimden parca bulmak beni mutlu etti ve ben bu mutlulukla sana cevap yazdim yaş 25 diye düşünme evet kağıt üstünde zaman geçti gibi gelebilir ama 30 yaşında tip kazanip doktor olan insan tanıdım yani zaman göreceli Einsteinin dediği gibi :) bu hayati sen de ben de deli dolu yaşarız umarim ve lütfen hayatta küçük riskler al memur olayim da sırtımı devlete yaslayayim kafasina herhangi bir konuda bu mentaliteye girme çünkü bu mentalitnin diğer adi bir an önce ölümü beklemekle eşdeğer ve kimse kaale bize altin tepside hayat amacı sunmuyor bunuda bekliyordum hep bi sihirli değnek gelecek bana ve tüm sorunlara tüm mutsuzluklara çare bulacaj bulmuyor dediğin gibi insan tek başına bu yolda ama pes etmek en ama en kolayı 70 yaşına geldiğimizde en azından sağlam bi hayat yaşadım diyebilelim kendimize ve burdada en önemli konu asla keske deneseydim keske yapsaydim dediğin bir şey olmasın pesimizi birakmayacak sey pişmanlık en azindan denedim diyebil hayatinij her konusunda
Verilen cevaplar da dahil sonuna kadar okuyan 5 10 kişi arasında olduğum için hayata kırgınım ama daha çok kendimi bu hale getirdiğim için en çok kendime kırgınım..
@asparagas97 daha cok gencsin.. bence biraz spiritüellige gecmelisin.. gercekligin ne oldugunu ve nasil isledigini gördügünde daha iyi anlicaksin.. evren bizim aynamiz.. sen neysen onu gösterior sana.. hepimiz birer yaraticiyiz.. sen aynadaki kisi degilsin.. aynaya bakansin.. ve eger aynadakinin mutlu olmasini istiyorsan ozaman gülümsemelisin :)
yksde 123k yaptım ve hiç potansiyelim olan bir sıralama değildi. bu sene mezuna kaldım. sıralamayı öyle bir kendime yediremedim ki 3 aydır yılmadan çalışıyorum. bu yükün en güzel tarafı içimde (yedirememezlikten dolayı) sürekli beni kırbaçlayan birisi varmış hissiyattı. bu durum benim çalışırken yılmamama neden oluyor. bu sene o hayali gerçekleştiricem.
Nuri hocanında dediği gibi"insan kendi gerçegini uzakta arıyor"tam da bu noktadayım,yusuf gibi ne kadar uzağa gidersem gideyim hep rahatlayacakmış hissine kapılıcam zannediyorum,bazen mahmut oluyorum bazen yusuf oluyorum hayatta,her şeyi uzakta arıyorum olduğum yerde duramıyorum,eğitimimle ilgili karar verirken yaşadığım yerden uzakta okuyacağım başka şeyler göreceğim dedim,dediğimi de yaptım ama pek mutlu olmadım hayatım normal geçti,okulum bitti döndüm şu an büyüdüğüm şehirde yaşıyorum ve ben yine uzağa gitmek istiyorum,gidersem aradığımı bulacağım kalbimi teselli edecekmişim gibi geliyor,hep bir yerlerde yollarda olmak istiyorum,ne zaman sıkıntılarımla boğuşsam yollara koyuluyorum ama sadecw 2 3 saatliğine rahat edebiliyorum,sonra yine aynı teraneler aynı kısır döngü,nereye gidersem gideyim içimdeki özlem ve boşluk bitmiyor,kabullenip sadece zamanın geçmesini bekliyorum. İnsanlar sinemaya unutmak için gidiyor,filmleri unutmak için izliyor,böyleliklr herkes kendi gerçeğinden belli bir süre olsa da kaçabiliyor... Bazı insanlar çok film izleyenlerin veya düşkün olanların problemli olduğunh söylüyor,etrafımda da böyle kişilerle karşılaştım ama kendi adıma konuşmam gerekirse filmler diziler gerçekten hayata bakışımı değiştirdi,yapamam dediğim duygulara büründüm,hak etmediğim olaylara tepki verdim,sorguladım ve daima düşündüm,kişiliğimde çok büyük etkisi oldu,filmler ve diziler doğru anlaşıldığında insanın hayatında birer tecrübedir. Güncelleme:şu an daha iyi haldeyim ve her şeyin farkındayım,geç olsa da kabullenmeyi ve önüme bakmayı öğrendim,bazen bazı şeylere gereğinden fazla üzülüyoruz ve zaman size bunu en iyi anlatan şeydir,bazı anlar duygular geçmişte kalmalı ve üstüne çizgiler çekilmelidir o yola bir daha girilmemelidir,kabullenmeyi en zirveye koymalıyız yoksa sürekli bir kısır döngüye girip duruyoruz.
Öğretmenlik mezunuyum ve 10 yıdır mavi yakalı vardiyalı olarak çalışıyorum.Hala daha alışamadım fabrika hayatına birbirine benzeyen geçici ilişkilere çıkara dayalı zoraki birlikteliklere.Çay ve yemek molalarında ingiizce ve Rusça çeviri yapıyorum klasik okuyorum ait olamadığım bir ortamda bulunmanın ve sevemediğim ama mecburen sürüklemek zorunda kaldiğım hayatın yarattığı gerilime belki çare olmuyor ama o an çevrenin zorayicı etkisinden sıyrılıp kendim olabiliyorum.İyi bir çevirmen olur muyum bilemem ama bunu yapmazsam bu zoraki yaşamın yükünü taşıyamayacağım kesin
2021 de bende senin gibiydim. Bir süre inşaatta çalıştım ve o sıra kitap okuyordum. Sürekli bişeyler öğreniyordum. İnsanın kendini o ortama ait hissetmemesin ne kadar zor olduğunu biliyorum. Sonra oturdum kpss çalıştım memur oldum. İyi kazanmıyorum ama mutluyum.
@@sabanaxi808 Emek insanın dünya ile iletişimini sağladığı ve kendi varoluşunu özgürce dışavurduğu bir süreç ancak günümüzde kendi yaradılışına aykırı ve zorlayıcı bir duruma geldi kendini yaratıcı ve üretken bir biçimde ifade etmene izin vermiyor.İpleri başkasının ellerinde olan bir kukla gibisin 10 yıldır aynı makineyi kullanıyorum gerçi makina mı beni kullanıyor belli değil ya ..Çoğu insan futbola siyasete ya da bel altı muhabbetlere sığınarak bir kaçış mekanizması yaratmış durumda.Sürüye uymayı reddedip soruna akılcı bir çözüm bulma yolunu seçtiğim için(bulamayacağımı biliyorum) bu kadar depresif bir durumdayım.Kendimi Stalingrad da bir Alman subayı gibi görüyorum içten içe desteklemediği ancak uymak zorunda kaldığı bir düzende, evinden uzak düşman yurdunda, kaybettiği bir savaşta....ama az kaldı bırakacağım.Yozlaşmış insan ilişkilerinden,sürekli hayat ve ahlak dersi vermeye kalkan sigorta gününden başka övünecek hiçbirşeyi olmayan amir memur yalakalarından bıktım. artık tükendiğimi hissediyorum
Beş yıl daha geçse, on yıl daha geçse alışamayacaksınız. Başta alışamadıysanız alışamıyorsunuz. Bir tane ömrümüz var. Bekleyip heba etmeyin. Sonunda yazık etmişim dersiniz ama ömrün ciddi kısmı bitmiş olur. En azından umudunuzu yitirip sevdiğiniz işi hayal gibi görmeyin. Yapabiliyorsanız adım atın, yol arayın.
Teşekkürler Can abi. Hem yeni şeyler keşfetmemize yardım ediyor, hem de çok kıymetli yorumlarınla anlatıyorsun. Portal kanalının en güzel yanı da kesinlikle bu zaten. Bize keşfetmenin coşkusunu yaşatması. ♥
Aylardır kendi potansiyelimi gerçekleştirebileceğim halde harekete geçmediğim için kendime haksızlık ettiğimi düşünüyorum ve mutsuz oluyorum. Bence asıl sorun potansiyeli gerçekleştirebilecek bir irade olmaması Mahmut'da bence bundan müzdarip işini çok iyi yapabileceğini biliyor ama harekete geçemiyor, geçememiş ertelenmiş idealler sonucu potansiyelini gerçekleştirememiş ve treni kaçırmış. Bu videodan kendime çok ders çıkarttım umarım harekete geçebilirim. Tavsiyelerinize açığım :)
Dostum gençsin dirisin ve en önemlisi hâla hayattasın nefes alıyorsun. Binlerce kilometrelik yol bile 1 adımla başlar, irade yoldaki zorluklar sayesinde gelişir. Senin yapman gerekende bu ilk adımı atmak, bunun için kendini zorlamak. Yapmak istediklerini en iyi sen bilirsin; her ne yaparsan yap bir yol üzerine kendini adadığın zaman neyin yanlış neyin doğru olduğunu tecrübeleyeceksin ve hiç bir şey denememiş olan milyonlarca insandan 1 adım önde olacaksın. Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar sevgil ve saygılarımla ...
Aynı ben. Çocukluğumdan beri ne kadar parlak bir geleceğim olduğunu aklı başında kim varsa söylerdi. Hocalarım annemi babamı özel derslere okullara gitmem için ikna etmek için çok uğraştı ama anlamadılar. Çok ama çok zır cahil bir ailenin içine doğdum. 11 yaşımda gofret fabrikaaında çalışmaya başladım. Gençliğim hamallık yaparak geçti, önce bedenim yıprandı sonra da beynim sonra da kalbim ve en son ruhum...
ilkokul ve ortaokuldayken sürekli okulun spor etkinliklerine katılırdım.yakan top,mendil kapmaca vb. evet profesyonel spor değil ama vücudum spora çok eğimliydi. takımla bir sürü madalyalar kazandım. ama sonra lgs sınavına hazırlanmak için etkinliklere katılmadım. herşey orada başladı. evet bir fen lisesi kazandım ki mutluyum da. akademik olarak hep başarılı bi öğrenciydim çünkü severek öğreniyorum. ama spora bir anda küstüm. liseye başladığım zaman pandemiydi evdeydik ve kendimi tanımaya, videoda bahsedildiği gibi karanlık taraflarımı bulmaya başladım. pandemi bitti ve okula döndük ama eskisi gibi değildim. etkinliklere bilerek katılmıyordum, kendimi sürekli geri plana atıyordum.bu beni çok üzüyordu çünkü bir potansiyelimin olduğunu söylüyordu herkes ve belki ben sporu bırakmasaydım, voleybol gibi bir alanda uzmanlaşsaydım herşey farklı olabilirdi. ailem beni keşke bu konuda daha çok destekleyip kursa gönderseydi. şuan herhangi bir spor alanında uzmanlığı olan insanları görünce içten içe çok üzülüyorum.
Hayat çok garip.Bir yandan depresyona sokuyor,bir yandan motive ediyor.Sanki her yönüyle ambivalenz yaşadıgımız bir devirdeyiz.Zıtlar durulmuyor,öyle görünüyor ki,durulmuyucakta...
@@siradanbirisi9754 Ambivalenz Sigmund Freudun hipotezidir.Anlamı şöyle: İki hissi aynl anda yaşama absurtlügü.Mesela;bir insanı aynı anda hem sever hemde nefret edersiniz.
Gerçekten mükemmel👌🏻. Bazı şeylerin yarası asla geçmiyor. Sizi üzen insanlara baktığınızda onlarla kurduğunuz hayallerinizin yıkılması, bazı imkansızlıkların farkına vardıktan sonra hayalleriniz ile aranızdaki uzaklığı farketmek, adım atmaya gücünüz kalmadığı için tutkunuzdan nefret etmeye başlamak,yarım kalmış sayısız hikaye... İtiraf etmeliyim ki,bu duygu beni yoğun bir korkuyla baş başa bırakıyor. Bazı şeyleri düşündüğüm kadar erken yapmanın zorluğunu farkettim. Sonrasında çabalama hevesimi kaybettim. Umuyorum ki bir gün bu hayallerimden tamamen vazgeçmek istemem.
21 yaşımdayım maddi durumumuz yüzünden bu 21 yılımın neredeyse 15 yılını çobanlık yaparak geçirdim. Doğru dürüst okula bile gidemedim(liseye kadar), manevi anlamda da baya zorluklar çektim herkes gibi. Lakin içimde ismini koyamadığım bir şey var buna tutku demeyi tercih ediyorum. Tutkum ise kendimi geliştirmek diyebilirim. Dil öğrenmeye karar verdim ve şuan 4. Dilimi öğreniyorum(kanalımda bulabilirsiniz), beden dili, psikoloji, felsefe, bilim, savaş sanatları gibi alanlarda kendime elimden geldiğince katkı sağlamaya çalışıyorum. Benim tutkum veya potansiyelim budur diyebilirim. Ve bu potansiyelimi kendi istediğim bir yaşamla ilerlemek istiyorum. Öldüğüm zaman(ALLAH bilir) sadece şunu diyebilmek istiyorum; ben yaşadım. En büyük hayalim ise bir karavan alıp orayı burayı gezmek 🖤🙏
Içerikler muazzam kalite kokuyor. Yorumların ve alıntıların tam yerinde ve düşünmeye sevk ediyor. Gerçekten emek harcadığın çok belli. Bu içerikler için teşekkürler. Ayrıca yorum kısmında da her yerde farklı bir hayat dersi ve motivasyon alabilecek hikayeler var. Ben de eklemek istiyorum. Bilgisayar mühendisliği okuyorum ve iyi bir puanla girmek gerekiyor olduğum bölüme. Üniversite 1 ve 2de pandemi olması ve kendi tembelliğim nedeniyle pek bir şey öğrenemedim mesleğime dair. Teknolojileri kullanmayı ve yenilikleri takip etmeyi çok iyi biliyorum ama üretkenlik kısmında git gide geriledim ilerleyeceğime. Yurt dışı maceram da oldu. Asosyal değilim, gayet istediğim insanla tanışıp muhabbet edebilirim. Hatta yeni insanlar tanımayı çok istememe rağmen bir türlü yapacak enerjiyi kendimde bulamıyorum. Şimdi üretkenlik kısmına odaklanıyorum ama sosyal kısımda da atılım yapmak istiyorum. Çok da iyi şeyler yapabileceğimi biliyorum ama yapacak gücü, ilk adımı atacak enerjiyi kendimde bulamıyorum. Umarım bunu değiştirmeyi başarabilirim ve üretken olabilirim.
bölümümüz, pek bir şey öğrenmememiz ve gerisi her şey çok benzer. hakikaten yalnız olmadığımı en çok hissettiren yorum bu oldu:) alanımız çok fazla rekabetin olduğu bir alan ve ben hem kendimi hala yeteri kadar geliştirmediğimden hem de bu rekabetten dolayı iyice takılı kaldım hiçbir şey yapmamakta. küçüklüğümden beri etrafındaki herkesin kendisinden çok fazla şeyler beklediği biri oldum, bu bölümü okumak bazen benim anlamadığım, yapamadağım şeyler olduğu gerçeğiyle beni yüzleştirdi. ama beni fazla yıprattı hatta biraz yıktı da diyebilirim. çünnkü her zaman ne kadar zeki, potansiyeli yüksek biri olduğunu duyan birinin bir şeyleri hemen anlamaması bile fazla yıpratıcı olabiliyor. böyle hissetmemde fazla mükemmeliyetçi olmamın da bir paı var tabi. bir de şu var ki, ben üniye kadar ders çalışmayı öğrenmemişim hakikaten. zaten 12.sınıfta doğru dürüst çalışmadım. o zaman bunun pandeminin beni yıpratmasına veriyordum ama geriye dönüp baktığımda çok düzenli bir ders çalıştığım dönem yoktu hakikaten. 12.sınıfta ders çalışsaydım odtü, itü gibi ünileri kazanabilecek bir öğrenciydim. şuan onları kazanmamış olmam bile beni hala üzüyor mesela. kendime fazla yükleniyorum, 20 yaşındayım ve hayatla ilgili ne yapmam gerektiğini bilemiyorum. içime uzunca dökmüş oldum. saygılar:)
2007 imamhatip mezunuyum 4.74 diploma notum ...2008 de Türkçeden fulledim sosyalden hatalarım vardi ...10 tane mat yaptim ... bir daha sınavlara hazirlanmadim... hiç zeki degildim ama gece bile ezber yapmaya calisirdim kendimi çok zorlardim... Asla tembel biri olmadım.... okul bitti eve kapandım 35 yaşıma kadar 1 odada ömrüm geçti.... asosyal biri olarak mutsuz başarısız aile kavramına inançsız biri olarak yasadim .... bir gün okuldan bir arkadaşımla karşılaştık kendim için tembelim hicbirsey yapmiyorum sürekli duruyorum öyle dedim inanamadi... univ gitmedigimi duyan hocalar şaşırdı.... zeki degildim ama cabalayan bir ögrenciydim... mutsuzluğu hiçligi hicbirsey yapmadan 1 odada ömür geçirmeyi ben seçmiş gibi hissediyorum .. bunu neden yaptığımı bilmiyorum ....
Bunu bende yaşadım 8 sene boyunca bunun en büyük sebebi hirssizlik hırsının olmaması kendini kanitlama ihtiyacı duymak istememen ne yapacağıni bilememen en önemlisi seni neyin mutlu edeceğini henüz cozmemis olmandir şimdi adım at çık dışarı hayata atıl dört duvar arasında ömür geçirmek başkalarını izlemek kendini yeterssiz görmek bunlar kendine yapacağın kötülükler
@@gulgul1206 senin gibiyken ve senin yaşlarında normalde çok saçma bulduğum bir kitabı okudum,aman bunlar ne basit ne saçma diye burun kivirdigim kitap: MÜMİN SEKMAN/ ATALETİ YENMEK ti sanırım.kardesim almış salonda bir koseye atmış okunuyordu.bir gün elektrik mi gitti,misafir vardı da bir odada gitmelerini mi bekliyordum ne oyalayıcı bişey yokken aldım kitabı okumaya başladım,yavaş savaş arada aldım ve en son altını cizerek harıl harıl notlar aldigimi biyerlere kaydettigimi hatırlıyorum çünkü sonlarda Filozoflardan alıntılar vardı .Sonraaaaa yavaştan gaza gelmisim filozoflarin etkisinde kalmışım FELSEFE OKUDUM,COCUK GELİŞİMİ OKUDUM çünkü bizim gibilere yardım etmek ihtiyacı hissettim.formasyon aldım ve. Henüz atanamasamda ücretli öğretmenlik yapıyorum kıyı köşe ogretmen bulunamayan yerlerde..yani bsldigim zaman göre yol almışım inşallah daha çoook yol alırım hayırlısıyla..sen de iyi birine benziyorsun küçücük birşeyle başla..yola çıkana yol görünür🍀sabah kalk yatağını topla ve gece 10 olmadan asla yatağına yaklaşma bile 🍀🍀🍀inşallah bunları zaten yapiyiyorsundur ve şu an zaten çok iyisindir 🍀
Şurada yazılan 1.819 youmun hepsini okumak istiyorum gerçekten hepsi farklı hayatlar her yorum farklı bir kitaba geçiş yapar gibi bir his uyandııryor.Hayal krıklıkları,hisler,planlar,umutlar,geçmişin bıraktığı pişmanlıklar,şuan gerçekleştirilmeye çalışılan ümitli insanalar hepsi var.Bırakılsa her yorumdan bir roman çıkarılır.
yaş 35. liseye giderken puanım elektrik bölümüne yetiyor diye elektrik okudum. sadece ben değil bütün meslek liseli arkadaşlarım aynı kadere sahiptir. puanı neye yetiyorsa yaz hıaammna.. bu çocuk bu işi yapar mı? sever mi? diye düşünen yok. lise bitti. 2 yıllık da ist üniv.de elektrik okudum. üniversite zamanı grafik-web tasarım kurslarına gittim. bitirdiğim kurslar da oldu, parasızlıktan gidemediğim kurslar da.. en beteri de yol gösterenimiz yoktu. yoksa web işinde çok hevesim vardı. okul bitti, bari okuduğumuz işi yapalım dedik. 12 yıldır elektrik işi yapıyorum. Allah'a şükür bu işi sevdim. düzenimi kurdum. şu an bir çok imkana sahibim. gençlere tavsiyem: mutlaka mesleğiniz olsun. ya sevdiğiniz ya da seveceğiniz bir işi yapın. benim içimde grafik ve web işi sevdası kaldı ama en azından derbeder olmadık. şükür mesleğimiz var.
20:27 bu fotoğrafta bi detay var galiba,belki saçmalık olabilir ama yinede söylemek istedim.Mahmutla Yusuf karşı karşıya ama aralarında pencere gibi birşey var bu aynaya benziyor,sanki Mahmut gençliğine bakıyor yusufla benzer amaçlar onun gibi köyü bırakıp şehre gelmek,ama Yusuf Mahmutun,Mahmutun arkadaşına anlattığı gençliğinin tam tersi,Mahmut gençliğinde hevesli ve güleryüzlü görünüyor çünki arkadaşları ona destek olmuş,ama Yusuf depresif,bezgin halde ve sigara içiyo bu aslında Mahmut Yusufa destek olsaydı penceredeki Yusuf yerine daha güleryüzlü bir Yusuf görebilirdi düşüncesini aklıma getirdi,Bir yandanda Mahmutun artık gerçeği yavaş yavaş kabullendiği dönemlerini izliyormuş hissiyatı verdi dediğim gibi,pencerede bilerek oraya koyulmuş sanki galiba yönetmen bize bunuda anlatmak istemiş
Hocam… bu nasıl çözümleme, bu nasıl bir anlatım… Nuri Bilge Ceylanın Uzak filmi her ne kadar başarılı bir film ise, sizin bu videonuz o da en az bu derece başarılıdır. Emeğinize sağlık. Hiç bu kadar duru ve derin bir anlatıma şahit olmamıştım.
dehbliyim. çocukluğumdan beri derslerde çok başarılı ve sosyal ilişkiler konusunda çekingen olmayan bir tiptim. lisenin ortasına kadar böyle devam etti bu. ne oldu bilmiyorum, hatırlamıyorum. seçtiğim her yol cok yanlis olmaya başladı sonraları benim için. yorulmaya başladım. üretkenliğim öldü ilk başta. bir şeyler yapma isteğim yavas yavas kayboldu cocuklugumla beraber. tek yaptigim sey odama kapanıp kendi kendime vakit geçirmek olmaya başladı. artik istesem de odaklanamıyorum, yapamıyorum. herkes benden bir şeyler bekliyor. çok parlak biriyim, öyleydim yani. belki de kendimi kandırdım bilmiyorum. kızgınım. en çok kendime. harcıyorum kendimi. üniversite sınavında başarılı olmaya çalışıyorum şimdilerde.
Ben de DEHBliyim. İşin kötü yanı kimse bunu hastalık olarak görmüyor. Aynı senin gibi odama kapanıp kendi kendime vakit geçiriyorum. Tam 4 sene böyle geçti. Evet liseden mezun olalı tam 4 sene oldu :)) Ve ben 22 yaşında üniversiteye başlayacağım bu yıl. Hiçbir şekilde çalışmadım.. Kaybettiğim yıllar, kaybolan potansiyelim(ya da var olduğunu sandığım) bazen beni delirtecek gibi oluyor. Önceden başarılı bir öğrenciydim sonra birden bire her şey yok oldu. Hep Tıp okumak istemiştim ama bir türlü bir şeyler başarabilmek için harekete geçemiyorum. Sadece saatlerce uyumak istiyorum kendimi çok kötü hissediyorum...
@@betulbinboga3564sizlerin yaşadığı psikolojik sorunu tam olarak bilmiyorum ama benim yaşadığım da tam anlamıyla berbat sosyal medya ve benimde sizler gibi odamda geçirdiğim yıllar beni mahvetti ve bu bataklıktan çıkmaya çalışmak okadar zorki uyku problemim var bir yandan .kafamı yastığa koyduğum da lanet olası beyin durmuyor, sürekli düşünüyor. Kafamın içinde benden çok diğer insanlar yaşıyor . Mükemmel bir kafada kurma potansiyeline sahibim(tıpkı videodaki gibi). bazen dünyanın en kötü hayatını yaşayan kişisiyim ,bazen en iyisiyim ve en iyi hayatı yaşıyorum,bazen aklımdaki kızla istediğim hayatı yaşıyorum. Ve bu istemsizce oluyor lanet olsun. Kitaplar okudum okuyorum. bir yandan üniversite sınavına odaklanmaya çalışıyorum. başaracağım inşallah
@@Aboubakar0 Benzer şeyleri yaşıyoruz inan bana. İnşallah kurtulacağız. Evde durmamaya özen gösteriyorum bir süredir. Odanda pek durmamaya çalış. Kütüphaneye vs git imkanın varsa. Ev zaman kavramını yok ediyor zaten zamanı pek iyi yönetemiyoruz.
Yorumlardaki insanlar içimi parçaladı 3.kere sınava giricem bu sene iyi bir liseden mezun olmama rağmen bütün lise hayatımı(özellikle karantina) tembellikle geçirdiğim için benden çok büyük beklentileri olan ailemi 2 kere hayal kırıklığına uğrattım halbuki 20 yaşıma geldiğimde her şey farklı olur sanıyordjm
aynıyız. benimde 3.kez girişim olacak. potansiyelimin farkında olarak başladım ama psikolojim ile baş edemedim. ailemi hüsrana uğratacağım çünkü tıp istiyorum diye diretmiştim. çevremdeki arkadaşlarıma baka baka kendimi dibe çektim. şimdi yine de çalışıp sonucu bekleyip iç sesimi dinleyeceğim. umarım mesajıma cevap veririsiniz aynı durumda olduğum biri ile konuşmayı dertleşmeyi isterim.
@@ayherhalde Şaka mıı resmen sen bensin benim de 3. girişim ve ben de tıp istiyorum. Herkes yaz git dedi hayir dedim çok daha iyisini yapabilirim ve 2. kez mezuna kaldım. Şu an hiç istediğim netlerde değilim süreci yönetemedim. Pişmanlıklarim var hem de çok. Ailemi bir kez daha hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum. Başka şansım da yok. Kesinlikle başarmam lazım. Pes etmicem şimdi kalkıp kütüphaneye gidicem ve bundan sonra elimden ne geliyorsa en iyisini yapıcam,yapmak zorundayım. Sen de pes etme olur mu😢 başarmamiz lazım böyle bitemez bu yıl :')
Ben de ayni şekil 1 yil hazirlik okudim lisede 1 yil mezuna kaldim amacim bilgissyar muhendisligiymis ama ben bunu dilden sinava girecekken anladim :D yks ailecek cok zengin degilseniz mental olarak kafa s2iyor o yuzden 1 ay sonra uniye gidip sinavi 2 yila yayarak 2026 da sinava girmek amacim belki unide daha rahat olurum dusuncesi de var hepimizin hakkinda hayirlisi olsun
Ortaokulda okulun voleybol takımındaydım. Voleybolcu olma hayalim böyle başlamıştı. O kadar sevmiştimki o ortamda olmayı, antrenmanlara koşarak hatta dinlenmeden gidiyordum. Eve gelip çantamı koridora fırlatıp kardeşimin çantasını yüklenir aynı okulda olduğumuz için tekrar kendi okuluma giderdim. Onu bahçeden geçirdikten sonra okula girer beden eğitimi hocamızın yanına inerdim. 10-15 dk sonra ilkokul öğrencileri sınıflarına girerdi ve bahçeye filemizi kurardık. Antrenman başlardı. Birkaç sınıf arkadaşım ve başka sınıftan kızlarla katılacağımız ilçe maçlarına hazırlık yapardık. Maçlara giderdik, kazanırdık. Kaybettiğimiz de olmuştur elbette ama kazandıklarımızı hatırlıyorum 😀. Eksik olduğum yönlerimi maçlarda gözlemlerdim. Çok azimliydim. Her gün kendimi daha da iyi bir noktaya taşımak için uğraşırdım. Beden derslerimizde takımdan arkadaşlarımla yine voleybol oynardık. Hiçbir anı boş geçirmezdik. Beden hocam ilgimin ve yeteneğimi farkedip beni eczacıbaşı voleybol takımının alt yapısına göndermek istedi fakat ailem izin vermedi. Ailemin izin vermediği kısmı hiç hatırlamıyorum ama hayatımda unutamadığım ve hafıza kaybı yaşamazsam da unutamayacağım bir anı. Anı demek çok garip geliyor. Hayat amacım diyeceğim şey bugün anı olarak kaldı. Başka ne diyebilirim onu da bilmiyorum. Keşke böyle olmasaydı. Söz hakkım olsaydı. Hiçbir şey söyleyemedim. Annemin istemeyişi ve her şeyin bitişi. Sonra ne oldu arkadaşlar tahmin edin 🤔 yolumu bulamadım. Başka meslek başka bir alan denedim okudum ama yolumu bulamadım. Her çocuk ilgisi yeteneği olduğu alanda desteklenmeli. Sonra onun çocuğu çok hırslı istediğini alır lafları... en sinir bozucu kısmı da bu. Benim yoluma engel değilde destek olsalardı çok başarılı bir voleybolcu olacağıma eminim.
Arkadaşlar lisede ki ikinci yılım. İlk yıl eğlenip sağda solda sürterek geçti ancak böyle giderse ileride bir şey olamayacağımı fark ettim. Orta sonda hiç çalışmayıp ona rağmen iyi bir lise kazandım. Kendimin farkındayım, potansiyelimi biliyorum ve artık bu saatten sonra mantık odaklı gideceğim. Size de haddim olmayarak bunu öneriyorum. Çünkü asla size geri dönme şansı verilmeyecek. Bu demek oluyor ki iyi bir hayat için (En azından Türkiye’de şans faktörü olmadan öyle) sadece bir şansınız var. Kendinizi de kandırmayın. Eğer çalışmıyor, okumuyor yada herhangi bir şekilde kendi potansiyelinizi ortaya çıkarmaya çabalamıyorsanız bunu kendinize söyleyin. Ben öyle yaptım ve gerçekten bu bana inanılmaz bir rahatsızlık verdi sonra ise böyle bir yola girdim. En önemlisi tabii ki de bir motivasyon kaynağı bulmak. Benim için bu basit oldu. Çünkü dediğim gibi iyi bir lise de okuyorum ve çevremde ki herkes kendini potansiyelinin zirvesinde sanıyor, sanıyorlar ki iyi bir lise bu işin sonu. Hayır arkadaşlar bu daha hayatın başı. Ama üzülmüyorum aksine bu beni mutlu ediyor. Diyorum ki kendime “Dünya bunlarla doluyken sen niye başaramayasın.”
Genç yaşta bunu farkına varman çok değerli unutma ki herşeyin temeli gençlikte gençlik enerjisiyle atılır sakin kendinden emin kararlılıkla yoluna devam et asla el alemin ne dediğine aldırma toplumdan onay bekleme hiç kimse senin başarını istemez ileriki yıllarda mutlaka yurtdışına git
@@tolgaucar-gl1vm özellikle de günümüz Türk toplumundan onay beklemek gerçekten çok saçma. Sağda solda tembelliğiyle, cahilliğiyle (kitap okumamasıyla vs.) övünen bir nesil yetişiyor ne yazık ki. Ve dediğiniz gibi bence de böyle bir toplumdan onay beklenmemeli. Yurt dışı da zaten ilk hedeflerimden bir tanesi.
@@che1727 en kısa zamanda bu durumdan kurtulursun inşallah. Yine haddim olmayarak yazılım öğrenmeni tavsiye edebilirim. Yazılıma ilginiz varsa ders dışında da ,biraz zamanla, öğrenilebiliniyor. Bir tanıdığım kendi öğrendiği yazılımla şu an Almanya’da Amazon’da çalışıyor. Ama en önemlisi motivasyonunuzu tutabildiğiniz kadar yüksek tutmanız bence. Dualarım sizinle.
Benim lise 4 de geldiğim bilince sen lise 2 de gelmişsin dostum.Gerçekten tebrik ederim.Senin yolunun aydınlık olacağı çok belli.Bu yolda başarılar dilerim.
yine harika bir video. Tam 20 li yaşlardayım ve hayallere o kadar odaklandım ki bazen sahip olduklarımın değerini de bilmem gerekiyor. Bu video aslında bana tamda bunu hatırlattı. Hayallerimizi abartmamız gerektiğini. Olduğu haliyle görmek gerektiğini.
Yorumlara bakıyorum da herkesin yakındığı şey hemen hemen aynı buna ben de dahil. Ortada bir potansiyel var geçmişte başarılı bir zaman var mutlu olduğu bir zaman. Ardından yolunda gitmeyen şeyler ve bunlara hiçbir anlam verememek beraberinde daha da dibe batmak. Benim için bu sorun ailem çünkü doğru sandıkları şeyleri zorla aşılayıp istedikleri olmayınca da duygu sömürüsü yaptılar hayatım boyunca. Bu benim duygularımı köreltti. Şimdi hemen hemen hiçbirşey hissedemiyorum. İçim çok sessiz ama kafamın içinde birisi diri diri aleve verilmiş ve sesi çıktığınca bağırıyor. Ben gibi sayısız insan varmış onu fark ettim ve şahsen asıl üstüne durulması gereken kişiler böyle kişiler. Çünkü aslında gelecekleri parlak sadece kaybolmuşlar ve onları anlayabilecek kişiler tarafından yol gösterilmeli. Umuyorum ki böyle durumda olan kişiler pes etmez ve o kırılma noktasında bu yaşantıdan kurtulurlar.
Emeğine sağlık dostum yine enfes bir analizdi. Yusuf karakterini oynayan Mehmet Emin Toprak maalesef trafik kazası sonucu vefat etti genç yaşta. Filmi ilk defa 2002 yılında TRT 2 de izlemiştim. Çok kaliteli film eleştirmenlerinin bulunduğu bir program vardı. O programda bu filmi tartışmışlardı ve oyuncunun vefat ettiğini orda duymuştum. Programdan sonra bu film çıktı ve yoğun duygularla izlemiştim. O geceyi hic unutmuyorum. Çok güzel film çok etkilenmiştim.
Köyde doğup 14 sene yaşadım annem ve kardeşimle. 14 sene boyunca ne internetimiz ne bilgisayarımız vardı ama kardeşim de ben de meraklı çocuklardık. Her zaman köydeki diğer çocuklardan farkli olduğumuzu hissederdim. Derslerimizde başarılıydık. tarihi, coğrafyayı severdik. Küçük bir atlasımız vardı bütün gün o atlasın başında vakit geçirirdik. Yağmur yağdığında montumuzu giyer sokaktaki yaprakları incelemeye giderdik :) Cnbc-e'deki yabancı dizileri izlerdik, çizgi filmleri izlerdik. O zamanlar başlamıştı film izleme tutkum. Şu an 23üme geldim, hayat eskisi kadar zor değil maddi olarak da mental açıdan da. Her şey elimin altında ve ulaşılması çok daha kolayken eskiden yaptığım şeylerden aldığım zevki alamıyorum artık. İnsanların genelinin bu durumda olduğunu görüyorum. Belki de guzel olan şey, zor koşullarda bir şeyleri başarma hissiydi. Eskiden dünyayı gezmek için dehset bir istek vardı içimde. Artik hiçbir şeye enerji bulamıyorum. Tıp fakültesine girerken insanlara şifa olma hayalleriyle yanıp tutuşurken şu an kendime bile hayrım yokmuş gibi hissediyorum. İçimdeki bu çürümüşlük hissi beni daha da dibe çekiyor. Hayatım bu filmdeki karakterler gibi küçükken saf ve deli dolu yusufken büyüdüğümde mahmuta dönüşüyorum sanki.
Bende neredeyse aynı senin gibi şartlar altında büyüdüm. Çok meraklı bir çocuktum, ama şimdi 22 yaşındaki kendime bakıyorum inanılmaz bir çürümüşlük hissi var. Hiç bir şey yapmak istemiyorsun, tam diyorsun ki kendimi gelistireyim birşeyler yapayım diyorsun 2-3 gün yapıyorum sonra gene yok başlıyorum ertelemeye yok haftaya başlarım yok önümüzdeki ay başlarım diye böyle bir sarmalda dönüp duruyorsun, öyle işte ama benim sana tavsiyem hoşuna gidecek şeyler bul mesela benimde artık sürekli düşündüğüm şey ABD'ye gitmek ve dünyayı gezmek bunlarda olmasa dediğin gibi çürümüşlük hissi insanı gerçekten bitiriyor
1.sınıftan 8.sınıfın sonuna kadar neredeyse aynı sınıfla okuduğum için ve ilkokul ve ortaokul öğretmenlerimiz tanışık olduğu için birbirleriyle öğrencilerini konuşuyorlarmış hep.İlkokulda bi denemede Türkiye 1.liğim bile vardı. 5.sınıfa geçince matematik öğretmenim beni tanıdığı için sınavdan biraz düşük alsam sen böyle birisi değilsin tarzında bir şeyler söylemişti.O gün çok gururlanmıştım.Öğretmenin verdiği her çalışma kağıdını büyük hevesle bir an önce bitirmek istiyordum vs. Sonra matematikle iyice kopmaya başladım. Artık bana işkence gibi geliyordu. 1.sınıfta doğru cevabı ilk verebilmek için terler akıtan çocuktan eser kalmamıştı.Liseye geçtim bambaşka bi dünya notlarım iyice düşmeye başladı kıl payı 2 alıyordum. 6 ay okuduktan sonra corona çıktı zaten gözümü bi açtım 11.sınıf olmuşum. Eşit ağırlık seçtim ama matematikle aram bi türlü düzelmioyrdu notlarım 20lerdeydi hep. 12.sınıfta da doğru düzgün okula gidemedik temel matematik harici bir şey bilmiyordum nerdeyse. Yksde ayt matematikte 8 soru çözebildim. Sözel sıralamam beni gayet mutlu etti hatta yerleştiğim üniversite bile çok iyi ama üniversite bitince yapmak istediğim şeyden emin değilim. Arkeolog olmak istiyordum ama günümüzde en az iş şansı bulan meslekler arasında. Yani kafama yatıyor diye kendimi kandırarak aslında istediğim mesleği yapamayacağım bi 40 50 yıl geçireceğim belki de.Bunları niye buraya yazdım fikrim yok okuyanlar belki de hiçbir şey anlamayacak ama olsun içimden geldi ve yazmak istedim. Yazmayı unuttuğum,kaçırdığım onlarca cümle var belki ama şimdilik bu kadar işte.
kerem ben erkeğim kanka şimdiden söyliyim nickime takılma. benzer hikayemiz var da yaranı deşmeyecekse instadan falan konusabilir miyiz bu ders konusu hakkında?
kendime sorduğum sorulara farklı cevaplar bulmak çok güzel bir his, sadece bu konu için değil bu kanaldaki videoları izlerken sanki biriyle muhabbet ediyormuşum gibi hissediyorum eline sağlık dostum
Insanin sahip oldugu yalnizlasma ve hedefleri konusunda harika bir anlatim olmus:Guzel, derin anlamlari ile degenilmis. Benim icin Nuri bilge ceylan'nin ozel bir yeri vardir ozellikle innandigimiz insani yanlarimizi gosterecek bir video essayde icin mukemmel secim olmus.Insanlar aslinda cok farkli degiller neticede varligimizi sahip kendi capalarimizla bir seyler yapmaya calisyoruz fakat en sonunda sahip oldugmuz gercekleri degistiremiyoruz ozellikle gunumuz bircok genc arkadasin yasadigi kurtulus niyeti hep ayni kapiya cikiyor.Kendi dogrularmiz ve gercekler.
Potansiyelini gerçekleştirememiş karakterlere ben de bir örnek vereyim. İki Şehrin Hikayesi kitabında Sydney Carton diye bir karakter var. Genç, bakımlı olsa yakışıklı, harika bir avukat yeteneklerine sahip biri. Ama Carton bu sahip olduğu potansiyellerin hiçbirini gerçekleştiremiyor. Sağlıksız yaşamı yüzünden gençliğini heba etmiş (Spoiler: Erken yaşta da ölüyor) 20'li yaşlarında kırışıklıkları var. Harika bir avukat olma potansiyeli var ama bunu kullanmıyor. Sadece hikayede bir yan karaktere hukuk işlerinde yardım ediyor. Hatta yardım ettiği karakter de ona harika bir avukat olabilirsin, neden burda vakit harcıyorsun falan diyor. Yani anlayacağınız Carton videodaki gibi potansiyelini gerçekleştirmemiş biri. Ama hikayede şöyle bir şey var. Carton ana karakterimize ikizi kadar çok benzeyen biri. Ve ana karakterimiz Charles, Carton'ın aksine potansiyelini gerçekleştirmiş biri. Genç, yakışıklı, iyi bir mesleği, güzel bir karısı var. Carton'ın, Charles'e olan düşüncelerini anlatan temel bir cümle var: Hayatta neleri başarabilecekken neleri kaçırdığını sana gösteriyor olması, bir insanı sevmek için ne güzel bahane. (İş Bankası-syf108) Potansiyelini gerçekleştirememe durumunda sormamız gereken bir soru var bence. Neden? Neden başaramadık? Bu dış etkenler yüzünden olabilir. Haksızlık, çaresizlik vs. vs. Bu durumda duyacağımız nefret dış dünyaya karşı olur. "Beni harcadılar." düşüncesi oluşur. Başarısızlığımızın nedeni kendimiz de olabiliriz. Potansiyelimizi gerçekleştirmek için yeterli kahraman özelliklerine(istikrar, özgüven, tutku vs.) sahip değilizdir. Başarısızlığımızın suçlusu kendimizizdir. "Kendine yazık etti." Videoda değindiğiniz kendine biçtiğimiz fazla değer konusuna gelelim. Bu durumdaki belirsizliğe. Misal resim çizme yeteneği olan biri var. Kendisi yeteneği olduğunu düşünüyor. Buna dıştan bir teyit alması için sergiye resim vermeli. Ama hâli hazırda potansiyelini gerçekleştiremiyor ve sergiye resim veremiyor. Yeteneği hakkında kesin bir yargıya ulaşamıyor ve hep bunun şüphesiyle yaşıyor. Bir yandan kendini değersiz görme hissi ve bu depresiflikle çalışmaya devam etme zorunluluğu çekme. Bu konu çok felsefik, sadece film kitap karakterlerinde olur gibi görünüyor. Ama hâli hazırda gerçek hayatta da bolca var. Mesela ben bu yorumu yazarken bahsettiğim şüpheyi çekiyorum. YKS'ye çalışmamış ama çalışsa güzel bir yer kazanacak öğrenciler. Yıllar önce o değerli arsayı almamış dede. Beni ne doktorlar istedi de varmadım diyen anne... Potansiyelini gerçekleştirmeme kendimize veya çevreye karşı bir nefret besleriz. Ağır depresyon yaşanır. Potansiyel bazıları için hayatın anlamıdır ve o anlamı kaybederler. Çektiğimiz acılar potansiyelimizin büyüklüğüne göre de artar. Peki bu olumsuz duygulardan nasıl kurtuluruz? Aklıma gelen yol başarısızlığımızı kabullenip içinde bulunduğumuz durumu sevmeye çalışmak. Halk deyişiyle şükretmek. (Canım Allah'ım 🤗) Potansiyelimizin sahip olduğu o destansı hayata karşılık normal yaşantımız kötü olabilir. Ama bu normal bir hayatın özünde kötü olduğu anlamına gelmez. Onda da sevecek şeyler bulabiliriz. Giden gitmiştir, kalanla yetinilmeli ve onu sevmelidir. Tabii bu buraya yazdığım kadar kolay değil. (Buraya kadar okuyan babayiğitlere selam olsun 💪)
Yazınızı okudum.Kitaptaki anektod çok hoş olmuş.Şöyle bir eleştiri getirmek isterim naçizane.Şükürcülük bir afyon gibi insanları uyutmak için haddinden fazla zikredilen ve uygulanan bir kavram.Bir kaçış aslında.Yaşanan duruma bir bahane,bir avuntu diyebilirim.Bahsettiğiniz senaryolardan biri olan''haksızlık,çaresizlik'' kaynaklı başarısızlıklar özelinde kişi kendi elinde olmayan sebeplerden müşkül durumlara düşüyorsa bunu kabullenip şükretmesi çok zor (Kendimden biliyorum).Herkesin hayali,amaçları mutlaka değerlidir.Bunu birinin veya birilerinin elinden alması o kişinin tanrıya,topluma inancını zedeleyebilir,herşeye herkese karşı duyarsızlaştırabilir ve ömür boyu kendini yiyp bitirecek bir öfke duymasına sebep olabilir.(Kendimden biliyorum).
İzlemediğim bir film ve o kadar etkiledi ki beni anlatım şekliniz ve filmin konusu. Kanalı yemi leşf ettim ve gerçekten youtube çöplüğünde bir hazine bulmuş gibiyim ❤
_“Bu devir, sıradan insanın en parlak zamanı; duygusuzluğun, bilgisizliğin, tembelliğin, yeteneksizliğin, hazıra konmak isteyen bir kuşağın devridir.”_ - Dostoyevski / Budala
Abi sizinle bir arkadasim sayesinde tanıştım. Ama videolarınız o kadar kaliteli o kadar iyi içeriklere seslendirmeye sahip ki bırakamıyorum l. Arkada açıp dinleyip işini yapmalik videolariniz da çok. Dün bulaşık toplarken Emil Cioran videosunu izledim mükemmel ya gerçekten hakkını veriyorsunuz bu işin
Yusuf karakterine dair, karakterin psikolojisini daha iyi anlamak açısından önerebileceğim bir şiir var: Bülent Parlak - Ortadoğu'da Sıradan Bir Cinayet. Bu şiirin orijinal videosu yazarın öz kanalında, Uzak filminden alınan görüntüler eşliğinde okunmuştur. Bence film ile şiir arasında, daha doğrusu Yusuf ile şiir arasında fazlaca ortaklık olduğunu videoyu hazırlayan ekip de sezmiş olmalı. Şiirin son dizesi Yusuf'un kişiliğinde toplanmış Anadolu insanı için aşırı anlamlı: Herkesin özlediği bir uzak vardır, Ortadoğu'da.
Beni bitiren nokta: Çünkü mutluluğun başka yerde olduğu avuntusu çoğumuz için geçerlidir. Hayatımızdan memnum değilsek nerede olursak olalım, başka bir yerde mutlu olabileceğimiz avuntusu bize iyi gelir. Buna şuradan bir alıntı yapabilirim: Epiktetos - Kendisinin efendisi olmayan hiç kimse özgür değildir. * Bir yerde yaşıyorken eskiden yaşadığın başka bir yer de olmanın hayalini kurma. Nerede yaşıyorsan oranın güzelliklerine bak, orada nasıl yaşanır onu anlamaya bak.
Uzun zamandır bu kadar iyi bir video izlememiştim anlatımın ve betimlemelerin çok iyi. Sanırım 3 4 yıl sonra beğendiğim ilk video oldu. Seni daha önce kesfetmemis olduğum için özür dilerim.
"Biri ölür, üzülmezsiniz. Sonra hırkasının bir sandalyede asılı olduğunu görürsünüz. O hırkanın duruşu kalbinize oturur." Nuri Bilge Ceylan'ın bu sözü bana son sahnedeki sigara olayını anımsatıyor.
Babaannem vefat ettiğinde yengem "babaannenin terliği yerde duruyordu" demişti.. ve o sahne görmememe rağmen bazen aklıma gelir....
Sigara zararli icmeyin sadece kendinize zarar veriyorsunuz aptallar
❤
Acaba oo okh hırka duruyormu duruyorsa alabilirmiyim 😊
Onur Can Özcan’ın Hırka isimli şarkısında da bu söze birçok atıfa da rastlayabilirsiniz aynı zamanda. (:
*_“Toplum; pes etmiş ölü ruhlarla doludur.”_*
- Rahmi Arslan
her yerde sennn
Net npc
Sen nasıl her yorumda varsın şaka gibi şarkı yorumlarında varsın siyaset videoları yorumlarında varsın vlog videoları yorumların da varsin seni 2 3 yıldır alakalı alakasız her video yorumunda görüyorum ve her yorumunda fazla beğeni alıyor bunu nasıl beceriyorsun nsndndnndjdjd gülme geldi gece gece hiç cevap ta vermiyorsun kimseye neden acep
@@HedefiniUnutmaharbiden be her yerde bu adam olmadığı yorum yok ben bunu Twitter de bile gördüm belki fake i dır bilmiyom ama o da olabilir
@@HedefiniUnutmaharbi npc
İnsanlar sinemaya unutmak için gider, ama bu tür filmler insana hep kaçtıkları yönlerini gösteriyor. En karanlık noktalarına ışık tutuyor. Bu müthiş yorumlar ve içerik için sizi tebrik ediyorum…
Filmin adını biliyorsanız söyleyebilir misiniz?
@@orcun_durmaz uzak
@@orcun_durmaz Uzak
👏👏👏
Öff çok klişe cümleler bunlar ya. :) Neredeyse her filmde kendi hayatından veya ülkedeki ya da dünyadaki sosyo-ekonomik durumlardan bir şeyler bulursun. Bırakın şu boş, klişe muhabbetleri.
Arafta kalmak çok zor. Potansiyelin olduğunu bilsen bile konfor alanından çıkmak, zorluklarla mücadele etmek en büyük korkun oluyor. Ve maalesef bu korkular senin yaşamdaki en büyük engelin oluyor. Prof. Dr. Sinan Canan’ın dediği gibi “ruhun sıkılıyorsa yanlış yerdesin”, doğru ama doğru yeri bulmak için çaba ve enerji gerekir ki bunları bu devirde bu koşullarda bulmak gerçekten mucizevi bir şey🎈
😊😊😊😊
keşke herkes bu korkuyu anlayabilse ama maalesef anlayamıyorlar.
Rahatlıkta gelişim yoktur, zorluklar geliştirir değiştirir, dönüştürür
Enerjinin icine micanlar i unutmamak lazim
🙏🏅@@selen2320
Portal sana tesekkur etmek istiyorum. Turk sinemasinda bu sekilde aslinda derin felsefi anlamlar tasiyan ama maddi kisitlamalardan dolayi 3. sinifa dusen ve oyunculuklar ve sinematografiden dolayi keyif alarak izlemeyi zorlastiran bir suru film var. Bu filmleri izleyerek yorumlayarak aslinda bu filmleri normalde izlemeyecek olan bizlere bu sekilde cekilmis filmlerin aslinda ne kadar degerli oldugunu ogretiyorsun
Ama bu yorumunuz sonrası bende sizin etkilendiğiniz başka filmler merakı başladı. Belki merakımı giderir, bana da düşünmeye yönelik film, kitap vb tavsiyelerinde bulunursunuz?
Arkadaşa sormuşsun ama cevaplamadan duramadım. Bir kere eğer izlemediysen Zeki Demirkubuz ve Nuri Bilge Ceylan'ın tüm filmlerini kesinlikle öneririm hepsini gönül rahatlığıyla izleyebilirsin. Kitap olarak Dostoyevski düşündürür ama biraz yorar da. Kafka da sorgulatır.
@@mehmetali9302Arkadaşa cevaben yazmışsınız, fakat üslubunuz beni yorum teşviğinde bulunduruyor. Saygı dolu cevabınız için bizzat teşekkür ederim, hayırlı günler dilerim. Saygılarımla.
Gerçekleştiremediğin potansiyeller ilerde cidden bir problem oluyor, kaygı stres anksiyete gibi durumlardan da müzdarip oluncada berbat bir hayat yaşıyorsun
Öyle.
+1
+2
Düşündükçe boğazım düğümleniyor ve nefesiz kalıyorum, halbuki çok şey yapmak istemiştim, elime ne fırsat geçti nede imkan.
❤
Hayatımda gördüğüm en iyi içerik üreticisisin. Senin gibi resim , film ,kitap kısacası fikir analizi yapmayı cok isterim bir gün.
şimdiden sanatla ve fikirlerle içli dışlı olmaya başla o zaman
@@____han_____lem artık o kadar tembelleştik ki bizim yerimize düşünen analiz yapanlar baya popüler
evet bu bok gibi tavsiye için sağ ol dede@@____han_____lem
Bu tür tavsiye kanallar önerebilir misiniz
@@WalterBeyaz1 flu TV ve teolojik felsefe kanalları hoşuna gidebilir belki
Ortaokulda parlak bir öğrenciydim ama okula gitmek istemiyordum.Maruz kaldığım akran zorbalıkları,çekingenliğim,ergenlik krizi ve ailevi sorunlar beni okuldan iyice uzaklaştırdı.Sınav senesinde yeni bir yere taşındık.Tüm saydıklarımın üstüne yalnızlık da eklendi.Fena olmayan bir anadolu lisesi kazandım.O dönem içine kapanık,kendini ifade edemeyen,özgüvensiz bir insan profilindeydim.Memleketimi bile söyleyemiyordum utancımdan o derece yani :)Yaşadığım derin buhranlardan dolayı(yalnızken okuduğum kitapların yarattığı olumsuz etkiler,neden ben sürekli diğerlerini seyrediyorum neden özgüvensizim tarzı giriştiğim sorgulamalardan bir sonuç çıkaramamam)notlarım da giderek düşmeye başladı.Zamanla yanlış alışkanlıklara daha açık bir hale geldim.Lise 2 de sigaraya başladım.Çevrem de iyi bir çevre değildi.Arkadaşlarımla birbirimizi olumsuz anlamda besledik.İnsan kendisi nasılsa yanına da öyle insanları çeker.Lise 3 de hayatıma aynı benim gibi bataklıkta olan bir kız girdi ve onla beraberken her şey daha da kötüye gitmeye başladı:Ailemle aram iyice açıldı,okulu ekiyordum,derslerim berbattı,enerjim bitikti,hiçbir amacım ve hedefim yoktu,ot gibi bir yaşam sürüyordum adeta.Kızla trajik bir şekilde ayrıldık ve ben kendimi sorgulamaya başladım.Hayatımın böyle devam edemeyeceğini biliyordum ama nasıl değişeceğimi bilmiyordum.İyi kötü 12 ye geldik.2 tane çok sevdiğim insanı kaybettim,coronaya yakalandım vs yine kötü gidiyordu her şey.12 nin ortalarına doğru aklım başıma geldi ve hayvan gibi çalışmaya başladım.4 senenin konusunu 6-7 ayda bitiremedim tabii.Baraj altında kaldım ve mezuna bıraktım.Mezun senemde de çok çalıştım ve orta halli bir ünide endüstri mühendisliği kazandım.Potansiyelimin çok daha fazla olduğunu içten içe biliyordum.Odtüde itüde boğaziçinde rahatlıkla okuyabileceğimi biliyordum ama 3-4 sene boyunca sürekli yanlışlar yaparak bu sonucu ben hazırlamıştım.Dolayısıyla sızlanma lüksümün olmadığını da biliyordum.Üniversite 1 de öyle bir gelişim sürecine girdim ki anlatamam.Tüm bağımlılıklarımdan kurtuldum,çevremdeki zararlı herkesi teker teker hayatımdan çıkardım,ailemle ilişkilerimi düzelttim,sosyal fobimi aşmaya başladım,part time işlere girdim,onlarca kitap okudum,araştırmalar yaptım,yazılar-şiirler yazdım,ingilizce öğrendim,diksiyon çalıştım,sporu kalıcı hale getirdim,beslenmemi düzelttim ve daha nicesi.Şu an üniversite 2 deyim ve her günün her saatin her dakikanın değerinin farkındayım.Her gün bir önceki günden daha iyi durumda olacağımın farkındayım.Zamanında çok büyük yanlışlar yapmış olabilirim ama zararın neresinden dönülürse kârdır.Üniversiteyi bitirdiğimde o kadar gelişmiş olacağım ki şu günkü halimi bile tanıyamayacağım.Kendime bu sözü veriyorum.Sözün özü potansiyelimize ulaşmak bizim elimizde.Şimdiye kadarki yanlışlardan ders çıkarıp sadece o yeni yola girmek gerekiyor,o yola kendini adamak gerekiyor,düzenli olarak çaba göstermek gerekiyor.Potansiyel bu şekilde açığa çıkarılır.
🫡
tm
Keşke ailenle ilişkilerini düzeltmeseydin. Bok gibi insanları hayatına almak zorunda değilsin lütfen bunu tekrar düşün.
Sıyrılıp gelmek boyle birsey iste benimde tum okul hayatim dislanarak gecti sevilmezdim bi lisede 3 5 arkadasim oldu 16 17 li yaslarimda bikerelik bi arkadas cevrem oldu oda guzeldi ama 1 yil sonra artik yoklardi liseyi zaten sevmedim.okumadim ozel okula burslu girdim 3 sene ard arda ve hic gitmedim evde kendi kendime.bisiler okuyup edip.kendimi gelistirip geldim simdi msü hüsranım ve 24 ay askerlikten sonra tr ye geri geldim bu sene istedigim universiteyi tutturdum basliyacam bakalim hayat nereye goturuyor insani
Selam kardeşim, yorumlarda dolanıyordum bi taraftan içeriği dinlerken insanlanların içlerindeki fesatı veya gururu veya sıkıntıyı dökerken bazılarının önemli şeye değinirken bazılarının kendince doğru zannettikleri yanlışlara değindiğini farkettim. En son senin yorumunu okurken önemli noktaya değindiniğini gördüm fakat başarıdan ve değindiğin önemli konudan ziyade hikaye anlatıçılığından kitaplar okuyup kendini geliştirme çabanı gördüm. Kesinlikle yazarlık potansiyelin yüksek bunu dene. Kesinlikle dene
Babam hep "İnsan hedefi ve amaci olmadiği zaman, bu dünyada işlevinin bittiğini düşündüğü zaman ölür." der. Bu video aklima bu sözü getirdi.
Ben böyleyim elimden hiç bir sey gelmiyor gibi… her kapının yüzüme kapanmasından yoruldum
@@gizemce343 Bence umudunu kaybetme çunku insan umudunu kaybetmemeli
Hedefim veya amacım yok ve bulmanın yolu ne bilmem.
@@kuruju_vtube gerçekten amacımıda kaybettim… çok yorgunum..
"Eğer hayalini gerçekleştirecek potansiyeli kendinde görüyorsan ve buna rağmen o hayal gerçekleşmemişse, işte bu insanın en ağır yükü!" Bu cümle beni ağlattı. Bam teline çok dokundu. 2000-2004 yılında dijital videolar çekip, kurgulayıp, senaryolar yazıp arkadaşlarımla kısa filmler çekiyordum. 2004 yılında kısa film yarışması için film yetişmedi. Bıraktım. Yıllarca video kameraları, lensleri, kurgu programlarını, ses kayıt teknolojilerini, görsel efekt teknolojilerini takip ettim. Tüm gün elimde kamera olsa asgari ücrete bile çalışıp yapardım. Kamera önünde olmayı hiç istemedim ama hep arkasında olmak istedim. Çektiğim filmlerde de hiç yokum zaten. Sinemaya düşkün birinin müziğe de düşkün olmaması mümkün mü? 2000-2004 arası bir çuval para karşılığı synthesizer'lar midi klavyeler alıp müzikler yaptım, house/trance/techno ve son olarak OST denen duyum veren sample'lar. Müzisyen arkadaşlarım da oldu ama asla ileri gitmedim. Power FM'e önerdi bir arkadaş, yaptığım CD demoyu dinleyip bize basit jingle yapacak biri lazım demişler. 5dk trance hazırlayan ben 10-15san jingle yapamadım. Beğenmezler diye korktum. Kaçtım. 41 yaşındayım ve 18 yıl maaşlı işimi de bıraktım. Bir hayalimin peşinden gittim. Ticaretle uğraşmak, kendi şirketini kurmak. Ancak gözümde çok büyütmüşüm. Ben aslında hep sinemanın içinde bir şeyin ucundan tutmak istemiştim. Ömür biter, sesim kesilir. Evrende sessiz çığlığım olsun bu satırlar.
Bence yaşadığımız sürece hiçbirşey için geç değil.Biryerlerden başlayabilirsiniz .
@@zeynep-lw5iz ben de öyle düşünüyorum:)
Başlayın bu sefer korkmanıza da gerek yok, kaybedecek bir şeyiniz yok hiçbir şey için geç değildir emin olun:)
off offf
Al benden de o kadar....
size motivasyon veren bir söz bırakıyorum
"Başarısız olsak bile çabalarımız boşa değildi."
-Nikola Tesla
kendi motivasyonunu kendin yaratmazsan bu söz iki ay sonra anlamsız olur ama içten gelen bir motivasyonun ateşi, sönmez.
boşaydı
Boşa değildi. Başkalarına hizmet etti.
boşaydı 🙃
Sorun şu ki hiçbirimiz tesla kadar değer katmadık hiçbir şeye.
Bu söz benim hayatımda değerini yitiriyor.
"hayalini çöpe atmasına rağmen, tutkusunu çöpe atmaması..."
?
BU videolar kesinlikle meb müfredatına yüklenmeli hiç yoktan üniversitelerde ders olarak işlenmeli. Cidden dolu dolu ve yararlı videolar. İnsanları sorgulamayı ve düşünmeyi itiyor. Cidden tebrik ediyorum.
Yok abi Allah korusun insanlığa bir faydaları dokunur falan
lan meb öğrencileri sevse zaten acik öğretimi habersiz kapatir mi
@@ardadmrknnahahahah aha..
Yoruma hater bile gelememis vay be..
İçindeki “biz” kavramını bu kadar güzel özetleyen bi filmi böyle detaylarla anlamlandırmak, yorumlamak herkesin harcı değildir.. anlam dediğimiz kavramı, insanı ve yaşamı yeniden hatırlattın.. Teşekkür ediyorum sevgili Can :,)
Filmde Yusuf karakterini canlandıran Mehmet Emin Toprak'ın film yayınlanmadan yaklaşık 2 hafta önce yeni aldığı arabasıyla yaptığı trafik kazası sonucu hayatını kaybettiğini öğrendiğimde çok üzülmüştüm. Ayrıca eşiyle de aynı yılın Ağustos ayında evlenmiş. Hayatın ne getireceği belli olmuyor, iyi ki onu tanımışız. Mekanı cennet olsun
ben de çok kötü hissetmiştim mq
Filmin adı ne@@anonim2177
Video oyunlarında tek başımıza yüzlerce insanın yapamayacağı işler başarıp başarı hissiyatını tadıyoruz, hiçbir hikaye oyunu bize sönük bir karakter ve başarısızlıklarla dolu görevler sunmuyor. Doğal olarak empati yapıyoruz oynadığımız karakteri kendimizmiş gibi oynadığımız oyunlar en kaliteli oyunlar olarak adlandırılıyor. Ama gerçek hayat öyle değil en ufak şeyde bile başarılı olmak çok zor ve her başarısız olduğumuzda afallıyoruz kendimizi yüksek potansiyele sahip biri gibi zannediyoruz, aslında değiliz alakamız bile yok. İzlediğimiz diziler gördüğümüz fotoğraflar oynadığımız oyunlar herşey sanal, gerçeklik algımız bozulmuş, absürt şeyler artık normal her gün akşam İzlediğimiz haberler uydurma yazılarmış gibi tepki veriyoruz. Ve hepimiz hikayemizin başlamasını bekliyoruz :')
insan senin bu anlattıklarının farkına varınca korkuyla doluyor. mesela dünyanın aslında ne kadar acımasız olduğunu, bir anda iki insanın birbirine ne kadar çabuk düşmman olabilceğini görünce insan o toz pembe hayallerden çıkıyor ve korkuyla doluyor.
Ne güzel ne doğru yazmışsın
O sırada souls boss savaşına 21.kez başlayan ben xD
Çok güzel yazmışsın. 👏👏
Saçma. Sen anne veya baba olursan, çocuğunun gözünde Atatürk gibi birisisin demektir. Bu da seni bir kişinin gözünde bile olsa çok değerli yapar. Hikayeniz başladı, skytimdeki gibi başarılı olacağınız görevler önünüze düşmeyecek... Çünkü başlangıç için olmasa bile tüm oyunun senaristi sizsiniz.
Hayatım boyunca fizik bilimine karşı büyük bir ilgi duydum. Başarılı bir okul hayatım ise hiç olmadı. Tek zevk aldığım şey fizikti ve çevrem tarafından bu desteklenmedi. Üniversite sınavında şehir dışında fizik bölümünü kazanmama rağmen ailem göndermedi. İkinci defa mezuna kaldığımda umutlarım tamamen tükenmişti. Bu yüzden bambaşka bir bölüm tercih etmek zorunda kaldım ve şimdi oturup düşündüğüm zaman iyi ki böyle bir tercihte bulunmuşum diyorum kendi kendime. Okulumdan bölüm birincisi olarak mezun oldum ve bu alan üzerinde kongrelere katılıp sunum yaptım, sözlü bildiri yazdım ve öğretmenlerim tarafından hep desteklenen gözde bir öğrenci oldum. İçimde hala fiziğe karşı bir ukte var ancak insanın bazen vazgeçebilmesi de gerekiyor. Hayal kurmak ve bir hedefe bağlı kalmak güzeldir arkadaşlar ancak hayat her zaman toz pembe değildir. Bu yüzden kendinizi tek bir yolda ilerlemek için zorlamayın. Çünkü insan bazen vazgeçmek için bile geç kalabiliyor ki en acısı da bence bu...
Seçtiğiniz bölüm neydi ?
@@Sargon-se8nx Odyometri mezunuyum şu an ise Odyoloji okuyorum.
Bende aynı ya matematik bölümü okuyup araştırmacı olmak istiyordum. Diğer derslerim kötüydü ama ayt matematikten 37 net yaptım. Kuzenim bu bölümü okuyup uzun bir sure atanamadi. Kendime güvenim yok. Ülkenin ekonomik durumu da malum. Kendimi gecindirmek ve bir an önce elime bir iş almak durumundaydim o yüzden hemşirelik okudum
@@trankobuskas4575 Böyle bir karar verebiliyor olmak da cesaret ister, bu yüzden tebrik ederim. Eğer mesleğini mutlu bir şekilde icra ediyorsan gerisi pek mühim değil. İleride hala matematik bölümüne karşı bir isteğin olursa bile yeniden deneyebileceksin. Hem de yazdığın kaygıları taşımadan... Yolun açık olsun dostum :)
Nasıl yani, Hayallerinden vazgeçmek tebrik edilecek bir şey mi? Hayallerinin peşinden gitmek de bir tür cesaret olmaz mıydı? Tamam anlıyorum tebrik ettiğiniz şey ayakları yere basan tercihler yapması ama insanın sevdiği ve peşinden gitmek istediği bir alan, tutku bulmuş olması ve bundan emin olması; henüz tutkularını bulamamış veya kendinin farkında olamayan insanlar gibi hayat onu nereye götürürse oraya gitmektense; kişiye bahşedilmiş, ne yapmak istediğini ve nasıl yaşamak istediğini bilmesini sağlayan bir hediye değil midir? Çoğu insan ne yapmak istediğini bilmiyor ve bu onları kimi zaman bunaltabiliyor ancak bazıları erken keşfediyor tutkularını. Bunu bir kenara atmak haksızlık değil mi? Benim de aynı şekilde uzaya, fiziğe özellikle kuantum fiziğine ayrı bir ilgim var. Belki abartı durabilir ama ilgilenirken sadece kendime ait bir alanda kendimi buluyormuş gibi hissediyorum, heyecanlanıyorum, ciddi şekilde hayran kalıyorum ve merak ediyorum vb.. Bunları hissedeceğim ve merakım için çabalayacağım bir gelecek istiyorum ben de, geçmişe bakınca yapmadığım şeylerden pişmanlık duymaktansa denemiş olmak istiyorum; ben henüz sınava girmedim. İstediğim alanların iş imkanına vs bakarsak onları seçmem geleceğim için zar atmak gibi duruyor fakat ne yapabilirim? Şartlara boyun eymek mi cesaret yoksa hayallerinin peşinden gitmek mi? Belki de bu, insanın mutluluk kavramına bakış açısıyla ilgidir. Çevrenin, hayatın, ya da insanın kendisini mecbur bıraktığı durum içerisinden mutluluklar bulup çıkarabilenler var. Bunlar belki mutluluğu sakinlikte, kesinlikte bulanlar... Bir de mutluluğu tutkuları uğruna çabalamakta, sürecin kendisinde bulanlar var. İkisi durum da, sonucunda mutlu olunuyorsa doğru olabilir. Tabi belki çok yanlış değerlendirmişimdir sonuçta hayat tecrübem kaç yıl ki... Sizin hayat tecrübeniz daha fazla, şimdi ben ne yapmalı? Hiç pişman oldunuz mu hayalinizden vazgeçmekten ya da içinizi yemedi mi keşkeler?
Bu kadar canı gönülden beğen tuşuna bastığım olmamıştır. Böyle değerli bir şaheser niteliğindeki filmi yorumlayıp o filme ekstra anlamlar katmak ekstra düşüncelere sevk etmek herkesin harcı değil, üstünde çok emek var videonun belli. Helal olsun hocam.
Videolarında kullandığın müzikler hep bi dikkat çekici ve aslında sürükleyici. Sen Konuşurken tam düşünüyorum diyorum ve müziğin eşliğinde bir de nerelere vardığımı unutuyorum, muazzam bir şey
insanların keşke daha erken görsem diyeceği, hayat değiştirebilecek bir video. Gerçekten her anlamda kendini geliştiriyorsun. İçeriklerin hem entelektüel anlamda hem de öğreticilik bakımından git gide daha doyurucu oluyor. Umarım motivasyonunu hiç kaybetmezsin. Çok potansiyel görüyorum bu kanalda.
Ortaokuldayken okulun en iyi erkek öğrencilerinden biriydim fen liseleri,anadolu liseleri,sağlık meslek yada askeri liselere bile kolaylıkla girebilirdim ama ailemin kararıyla evimize yakın diye endüstri meslek lisesine kaydoldum. Doğru düzgün eğitim almamama rağmen yinede son sene üniversite sınavında fena olmayan bir puan aldım ama yine yanlış tercihler sonucu kötü bir bölümü tercih edip istemeye istemeye mezun oldum. Kpssden de bir yere atanamadım şuan sanayide 13.500 lira maaşla kaynakçılık yapıyorum. Şöyle bakınca benimde potansiyelim vardı diyorum, ödev yapmazdım,not tutmazdım sadece yarım kulak dinler her sınavdan 85-90 üstü alırdım. Yaptığım 1-2 kritik tercih beni yoldan çıkardı. Herşey daha farklı olabilirdi.
Tercihlerimizin bedelini öderiz şimdiki hayatımızda,gelecekteyse pişmanlığını çekeriz. (Bir yolunu bul tekrar gir sınava istediğini gerçekleştir yoksa gerçekler istediklerini söke söke yaptırır.)
kaynakta iyiysen tersanelerde 20k ya çalışırsın 13.5 ile sürünme heba etme kendini
50 bin alan kaynakçıda var, sende potansiyel varsa buradan da ilerleyebilirsin.
Valla mehmet dogru soyluyor. Babam mercedeste 20 k kazanıyor. Hakları var desteği var. Bi yandan baktiginda da okuyan daha pisman bu devirde
ben de anadolu teknik lise bilişim bölümündeydim. bölüm derslerim 90dan aşağı olmazdı hiç bir zaman genelde 100 olurdu. sınavda bilgisayar mühendisliği tutturamadım, ikinci kez girdim yine olmayınca ailem zorla tutan bir yeri yaz git dedi zorla dandik bir üniversitede iktisat okudum mezun oldum. alanımda hiç bir şekilde iş bulamadım kasiyerlik yaptım 3 yıl. şimdi işsizim aile evindeyim yaşım 29. benimle aynı lisedeki bir arkadaşım liseden sonra bir küçük işletmeye yazılımcı olarak girdi, ben mezun olurken arabası vardı pozisyon olarak da yükselmişti baya, ben kasiyerlik yaparken evini de aldı lüks arabaya da geçti evlendi de, şu anda sosyal medyadan da elini ayağını çekti kim bilir nerelerde ne yapıyor.
2 seneye yakındır depresyondaydım, yeni yeni iyileşiyorum. Ondan önce hayatımın birçok alanında başarılı biriydim. İki senedir sosyal ilişkilerim, akademik başarılarım yani her şeyim çok zayıfladı. Gerçekleştiremediğim potansiyelim için üzülüyorum ama henüz geç değil.
Önemli bir sınava hazırlanıyorum, umarım başarabildim diyebilirim.
Teşekkür ediyorum Portal!
başarılar dilerim her şey gönlünce olsun ben de yksye çalışıyorum
Umarım başarırsın ☺☺☺
Umarım başarırsın ❤
Bunu bir tek ben yaşadım sanıyordum ama ben artık ümidimi kestim çünkü bu 1 ya da 2 kez olan bir olay degildi benim için. O yüzden artık askere gitmek ve yalnızlaşmak istiyorum ve dileğim odur ki inşallah siz bu konuda karamsarlığa düşmezsiniz hayatta başarılar..
Başarılar 🫂
Liseye geçmeden önce çok hevesliydim ve çoğu şeyde başarılıydım insan ilişkileri dışında. ardından liseye geçtim işler ciddileşti ben boş vermeye başladım çünkü okuyarak birşey başaramayacağımı farkettim. Her geçen gün daha da boşverdim. Gerçeklerin farkındayım ve bu beni boşa kürek çekmeye itmiyor. Gerçekleştirenediğim o potansiyel içimde kalıyor her geçen gün ve son 3 yıldır depresyondayım hep bir gitgeldeyim. Bu yorumu okuyunca vay be diyeceğiniz bir ufuk açıcı hikaye yok. Başarı hep olası değil.
Su an ayni durumdayim Liseye yeni gectim derseler bir anda agirlasti ve cok kotu hissediyorum yapamayackamis gibi😭
@@zeyde2256 9 ve 10. sınıfta kendini çok yorma. 11den sonra çalışarak halledebilirsin her şeyi.
@@dursunbilgin3877sanmıyorum 9 10 temeli olmadan pek bir şey yapamaz
@@dursunbilgin3877 cevremdeki herkes cok zeki sinifta arkadaslarim 9.sinif konularini bitimisler kendimi cok yetersiz hissediyorum kendimi cok slkmak istemiyorum ama herkes cok zeki...
benim başarılı olma ihtimalim yoktu. başarılı olsam intihar ederim. kalsın öyle yavaş yavaş acı versin
Ortaokulda çok aktif bir öğrenciydim.Hem derslerim çok iyiydi hem de tüm ilgi alanlarıma yöneliyordum. Bir çok spor dalıyla ilgileniyordum çok okuyordum yazıyordum. Her etkinliğe her yarışmaya katılıyordum.Başarılı da oluyordum. Sonra lise sınavı geldi.Sistem değişti. Çok başarılı bir öğrenci olmama rağmen yapamadım ve normalden çok çok düşük bir puan aldım. Sıradan bir liaeye gittim. Lisede ilk yıl iyiydi ikinci sınıfta corona çıktı okul kapandı ve ben bu süreçte telefon bağımlısı oldum.Artık sadece üniversite sınavına odaklanmam gerekiyordu.Tüm hobilerimle ilgilenmeyi bıraktım. Kitap okumak bile nadirdi.Telefon bağımlılığım da devam ediyordu. 11 iyi çalışarak 12 sürekli neden çalışamadığımı sorgulayarak kendime olan sevgim ve güvenim olmayarak geçti. Telefon bağımlısıydım. Kısa süre ders çalışıp sonra uzun süre bırakıyordum. Öncenin emeğiyle belki kazandım sınavı hayalim olan bölümü ama beklemediğim bi sonuçtu mutlu oldum ama hiçbir şey hayalimdeki gibi olmadı. Hobilerimin isteklerimin kendimi geliştirmemin önündeki tek engel sınavdı bana göre sınav bitince her şey güzel olacaktı. Olmadı ben bomboş bir şekilde yine bağımlılığımla devam ettim. Hiç ders çalışmadan hayalim olan yerde olduğumun farkında olmadan 1.5 yılım geçti. Şuan az da olsa çalışmaya başladım ama hala eski hobilerimi kazanabilmiş ve potansiyelimi gerçekleştirme yolunda harekete geçmiş değilim. Boşa geçmiş yıllarım var ve ben bunun artmasından akıp giden bir ömrün ardından keşke potansiyelimi gerçekleştirseydim ben yazar olmak istiyordum, sporda ilerlemek istiyordum daha çok kitap okumak dil öğrenmek kendimi geliştirmek istiyordum ama bomboş geçen yılların ardındaki bomboş bir insan oldum demek istemiyorum
Şu sefineyi rabbaniyide kat yanlızlık/ yenilmişliklerinine derman ararken dünyada...
9 sene okuduğum ortaokul o lgs nin geldiği dönemde müdürün değişmesiyle bir tane adam akıllı liseye sokamadı öğrencilerini, potansiyeli olan o kadar çocuğun hayelleri kötü liselere giderek bitti. Hala kötü dileklerimi iletiyorum müdüre...
Ben sizin karakterinize aşırı hayranlık duyuyorum hayata bakış açınız ,olaylarımı yorumlama şekliniz imrendiriyor beni keşke etrafımda sizin gibi insanlar olsa.
İnstgram kullanıyor musunuz?
Allah rahmet eylesin Emin abiye. İyi oyuncu olma yolunda hızla ilerliyorken kaybettik.
Amin abim
O kim yaa?
@@nurh987 benim amca oğlu
Ölüm sebebi neymiş
@@Nazenin_Maryam Trafik kazası
Cry of Fear oyununun felsefesini bir videoya almanı çok isterim, oyun genç bir oğlanın yaşadığı travmalar sonrası zihninde kurduğu dünyasında geçiyor, oğlanımızın anksiyetesini, depresyonunu yalnızlığını ve psikolojisini oyuncuya bayağı hissettiriyor. Oyunun her bir canavarı, her bir mekanı, her bir karakteri ana karakterin gerçek hayatta yaşadıklarıyla ilişkili. Oyunun 7 bölümü boyunca Simon'a ne olduğunu cutscene ler ve ipucular ile anlamaya başlıyoruz. Çok derin bir oyun, senin de ilgini çekeceğini düşünüyorum.
Aynen katılıyorum. Fakat ilginç tarafı, yapımcının benim tanıdık bir arkadaşım olduğu İsveç'ten. Onlar için birkaç 3D modelledim. 10 yıl önceydi. Neyse, onun hikaye yazısı beni oldukça şaşırttı. ozamanlar galiba o sadece 16-17 yasindaydi Oyun açıldığından beri zaten hemen ilk anda biliyordum , oyun oldukça yükseklere gider diye... Harbiden oyun baya sevildi.
Silent Hill 2'nin hikayesi de çok benzer dediğiniz oyuna.James Sunderlan ana karakterinin işlediği günahlar onun karşısına kimi zaman yaratıklar,kimi zaman mekanlar kimi zaman ölen eşinin çok benzerinin karşısına çıkması ve defalarca ölmesi gibi metaforlar ile işlediği günahlar yüzüne çarpılıyor.
@@KyleMadigan19 Silent Hill serisinin de hayranıyım zaten. Oynadığım oyunu sadece oynamakla kalacağım oyunları hiç sevmedim, eğer bir oyun oynuyorsam o oyunun beni sanki o evrenin içerisindeymişim gibi hissettirmesi, karakterlerin psikolojisine girmemi sağlaması lazım ki Silent Hill bu konuda çok başarılı. Ama bu tür oyunları keşfetmekte biraz yavaş kaldım sanırım, o yüzden bildiğin başka bu tür psikolojik ve hikaye bazlı oyun varsa bana önerebilirsen çok sevinirim
@@mewo9092 Bende bu tarz oyunları çok seviyorum.O nedenle oyun listemin en tepesinde her zaman Silent Hill2 var.Tam olarak aynı tür olmasa da The Evil Within serisini de önerebilirim.
Filmde Dostoyevski'nin fotoğraf ayrıntısını gördüm. Belli ki Nuri Bilge de insan ruhunun karanlık derin noktalarına olan merakı Dostoyevski'nin kitaplarından geliyor. Kimileri için yarım kalmışlık hissi, kimileri için tükenmişlik.. Bizlere acı veren o duygulardan kısa bir anlığına olsa da kurtulmak için bir şeyler yaptığımız tespitinde bulunması nokta atışı olmuş. Acıya katlanmak için herkesin kendine göre bir uyuşturucusu var. Ancak dozunda olmazsa Mahmut abi gibi hayatınız kayar. Kendinizi uyuşturmaz acının kollarına bırakırsanız bu seferde acı insanı delirtir.
Mahmut'un yusufun gelecek hayelerine karşı sürekli karamsar soylemlerde bulunmasınında asıl sebebiydi gerçekleştiremediği potansiyeli. eğer Yusuf'a yardım etseydi, aslında onun için bı gelecek olduğunu düşündürseydi yıllardır kaçtığı geçmişiyle yüzleşecekti. çünkü insan içten içe doğru olduğunu bildiği birşeyi yanlış kabul ediyorsa o şeye doğru diyen biriyle karşılaşınca onun yanlış olduğuna ikna etmeli öbür türlü kendisinin hata yaptığını kabul etmek zorunda kalıcak.
psikoloji mi okuyorsunuz
@@ilamartine23hayır
Not : Filmdeki Yusuf karakterini canlandıran Mehmet Emin Toprak bu filmin ödül töreni dönüşünde trafik kazası geçirip vefat etmiştir.
Pp çok güzelmiş
@@berff24 teşekkür ettim dinlermisin
@@w0nka179 evet dinlemedigim şarkısı yok şey bı inst gurubu vardı sen o gurupta mıydın acaba adın aynıydı yanılmıyorsam
@@w0nka179 evet dinlemedigim şarkısı yok harika bı insan
@@berff24 seni bilmem ama bir sevmek bin defa en iyi şarkısı üstüne tanımam
ah nuri bilge ceylan ve filmleri o kadar derin ve yorucu ki çünkü gerçekten tamamen insan tamamen hayat.
Gerçekleştirmediğimiz hayaller var, yapabileceğini bildiğin potansiyeli şartlar yüzünden gerçekleştirimemen gerçekten bi burukluk kalıyor bir de çevren seni desteklemek yerine değersiz hissettirmesi,en önemlisi ailenin vs sana bunu hisstermesi anlatılamaz bir durum ama yaşama da bağlayan şey hayalin hedefinin uğruna yaşam enerji, mutluluğu bulmak,aramak..Ararken de yalnız başına oldugumu bir kez daha anlıyorum,en yakınlarının güvendigin kisilerin seni bırakması bu yüzden beni de hayata bağlayan tek şey hedeflerim,hayallerim,felsefem olsun..
izlerken burnumun direği sızladı. kendimden bir parça, zerre kadar bile olsa bulmak için izlediğimde fark ettim mahmut'a ne kadar benzediğimi. tiyatrocu olmak istiyordum, tiyatro için yanıp tutuşuyordum. kime desem beni desteklerdi, ne tarafa dönsem başaracağıma olan inancı tamdı. gün gelip de yetenek sınavlarına girdiğimde kabul görülmedim ki birçok oyunda sahne almış biriyim. ama kabul etmediler, listede adımın yanında başarısız yazısını görünce ne ağlamıştım, anlatamam. sonraki günlerde öğrendim torpil geçtiklerini. onca emek, onca hayal her şey bir hiç uğrunaymış meğer. kendime olan inancım yitti, şevkim kırıldı. hoş da kızım oysaki, neden seçmediler anlamadım. sınavdayken dram parçamda gerçekten ağlamış olmama rağmen seçilmemiştim. sonra kendime sordum acaba ben mi kendimi çok yüceltim diye ancak o torpil işini duyunca sahne hayatıma leke atmak istemedim. insanın büyük ideallerinin nasıl bir hiç uğruna yok edilmesinin verdiği hissi ancak yaşayanlar anlar. umuyorum ki çok daha iyi kapılar açılacak. daha genciz, umutluyuz, hep bir kapı vardır. o kapıyı bulana kadar yolumuzda ne kadar gidebilirsek o kadar gitmeliyiz. olmuyorsa da yanlış yoldayız demektir. uzun ve çetin yollardan geçmek yanlış yola sapmaktan iyidir.
Dedigin gibi hep bi kapi vardir ,hep umutlu olmak lazim zaman cok hizli geciyo arkamiza bakarsak onumuzdeki aydinlik gokyuzunu kacirabiliriz.En guzeli elden geldigince mutlu olmaya calismak lazim iyi olacak umarim her sey.
Asla pes etme.
Şimdi ne yapiyorsun?
@@user-xl8gv3lc1s tiyatroyu bıraktım. acı verici ama yeteneğimin fark edilmesi için elimden geleni yapıyorum hala. kitap yazıyorum, bir diğer hayalim de yazar olmaktı. bir kitabım çıktı, ismi günahkâr gül. şimdi diğer bir kitabım psikolojik-cinayet türünde, ismi kanlı portre. basım aşamasında. dedim ya, hep bir kapı vardır. hayırlısı tiyatro değilmiş demek ki. ileride belki de sevilen bir yazar olacağım, bilemeyiz. yeter ki bir ışık arayalım, o ışık bizi zaten bulur.
Umarım hayatta her şey gönlünce olur🙏
Bir diğeri de potansiyelimizin olmadığı bir şeyin hayalini kurmak sanırım.Yeltenmek bile imkansız.Hayatta kendini hayal ederken en iyi hissettiğin yere gerçekte ulaşamayacağını , hatta değil ulaşabilmeyi ona yeltenemeyeceğini bile bilmek de bir bu kadar ağır bir yük.Ya da doğru tabiriyle bu da benim en ağır yüküm.Belki de o hayal ettiğim durum Yusuf'un gemicilik hayali gibidir sadece uzaktan mükemmel duruyordur ama yine de insan o mükemmel şeye daha yakından bakmak istiyor tüm kusurlarıyla birlikte.
videolarnızın sakinlği o kadar zarif ve güzel ki siz anlatın ben dinleyeyim yani...
bence en azından denedim diyebilmek için bir hayaliniz varsa elinizden geleni ardınıza koymayın arkdaşlar elbette kendinizden şüphe duyduğunuz anlar olacak videoda söylediği gibi biz insanız ve bu tür duygular aslında birbirimize ne kadar benzediğimizi gösteriyor ancak musa gibi ömür boyu yaşanması mümkün ihtimallerin bizi yiyip bitirmesinden çok daha iyi gibi en azından kabullenip yoluna bakabilirsin.
Bu video yakın zamanda okuduğum şu cümleyi hatırlattı bana “Hayatta hiçbir şey, en parlak günlerinden hatırladığınız büyük bir atletin enkazıyla karşılaşmak kadar hazin olamaz herhalde.”
Bu video beni ağlattı. Zira ben hep yazarlık yeteneğimin olduğunu bildiğim halde zaman zaman bu mesleyi bırakmak istiyorum. Ergen kitapları yazan yazarlar benden daha önde şuan ve daha mutlu...
Bu arada belirtmeden geçemeyeceğim bana göre en iyi film yorumcusu sizsiniz. Gereksiz detaylarla yormuyorsunuz, derinlikler insanı sıkmıyor...
Bence başka bir iş yap o sırada da kitap yazarsın böyle daha mantıklı
@@cumalicelayir Benim de kitabım internet üzerinden satılıyor. Raflarda yok. Haliyle kimse keşfetmedi, reklamsız da olmuyor. Zor işimiz🙏 Yolunuz açık olsun. Umudunuzu kaybetmeyin🙏 Ben kendi memleketimde dizi ssenaristliyi yaptım (Azerbaycanda) ama bu beni memnun etmiyor. Zira dizilerin hali ortada. Sevmediğim şeyleri yazmak istemiyorum.
@@baranbarut3557 Öyle aslında baristayım aynı zamanda. Ama yine de bu meslek çocukluğumdan beri bende beni ben eden meslek:)
Yazarlık meslek değildir.
@@cumalicelayir Ben de artık o kafadayım. Kendime soru sormuştum depresyon döneminde "Ne için yazıyorum? Kim için?" Diye sonra anladım ki ben aslında kendim için yazıyorum ve başka dünyada olmak için. Bu yüzden barıştım herşeyle:)
hayatım o kadar kötü bir hal aldı ki son zamanlarda beni heyecanlandıran tek şey portal videoları.
Portal videoları bile beni heyecanlandıramiyor. Öldüm.
Aynisi valla
neden
Hayatımda keşke senin gibi dostlarım olsa... İçimde yaşadıklarım, senin yaşadıkların üzerine konuşsak. Belki 2 satır yazsak ya da basit bi beste yapsak. Kitaplar önersek, planlar yapıp birbirimizi ekip sonra sahilde tek başımıza oturup 'Keşke ekmeseydim şimdi daha mi önemli iş yapıyorum' diye pişman olsak. Hayatta nitelikli ve derin dostluklar edinmek en büyük hazine
abi senin sayende bir çok kült yapım denecek film seyrettim . bu tarz analiz yaptığın dizi ve oyun videolarını aşırı seviyorum . özellikle çok bilinmeyen bu tarz kaliteli film ve dizileriden çıkarttığın yorumları çok severek izliyorum . farklı ve kaliteli olduğunu her manada hissettiriyor bu kanal
birkaç tane tavsiye edebilir misiniz rica etsem
Kuru otlar üstünde @@senahi1618
Bir hayali olmamakla ilgili konunun tartışılmasını istiyorum.
Hatrı sayılır bir yaşa gelip ne yapmak istediginizi bulamamış olabilirsiniz. Bir şeylere heves ettiniz; denediniz ve gerçekleştirdiniz, ama devam etmek istemeyebilirsiniz. Bence herkesin hayali olmak zorunda değil ve ömrünüz boyunca ne istediğinizi bilmeyecek bile olabilirsiniz. Bir kişinin hayali dediğimiz şeylerin çoğu, kendini birilerine ispatlama, güç elde etme ve parayla ilişkili ya da uzaklara gitmenin bizi mutlu edeceği yanılgısıyla ilgili. Gerçekten tutkusunu bulan ve bunu hayata geçiren insan zaten yok denecek kadar az. Bu yüzden kendinizi suçlamayın. Hayalden ziyade gerçekten bir tutkunuz varsa, yapmaktan çok zevk aldiginiz bir şey o halde çok şanslısınız yürüyün kim tutar sizi, ama genelde yoktur ve zaten sevdiğiniz şey işe dönüşünce tutkunuzu kaybedersiniz. O sebeple sevilen şeyleri hobi olarak ele almak yapılacak en doğru şey gibi.
hep bu sosyal medya ve insanların ne yaptığını takip etme tüm insanları kendilerine eksik hissettiriyor. a o ne yapmış şu ne yapmış halbuki biz insanlar için binlerce yıldır asıl mutluluk yemek bulmaktı beyin hep buna kodluydu şuan da ama şimdi bu bize yetmiyor oysaki atalarımızdan kat be kat daha iyi yaşıyoruz ama belki de onlardan daha mutsuzuz. şükretmeyi öğrenmeli atalarımızı hatırlamalı ve harbiden bazı şeylerin boşa olduğunu anlamalıyız bence.
@erenbaltal9669 ooo bunun üzerine uzun uzun konuşmak isterdim ama burada olacak iş değil. Baktığımız yerler farklı.
o kadar güzel özetlemişsiniz ki
@@ugurdere7054 kesinlikle katılıyorum
@erenbaltal9669 ben kendimizi kandirdığımızı ima ettiğini düşünmüştüm o yüzden baktığımız yerler farklı dedim. Ben de benzeri şekilde düşünüyorum.
hayat çok üzücü. yıllardır depresyon, kaygı bozukluğu, anksiyete ve daha bir çok şeyle yaşıyorum. hiç bir zaman kendimle bir sorunum olmadı. sevdim kendimi. ben böyleyim, hüzünlüyüm dedim. yaşadığım ağza alınmayacak acı şeyler tuzu biberi oldu.
yapmasam bile, bir gün çok çabalarsam yapacağımı düşündüğüm bir şeyi de bugün kaybettim. pilot olmak. artık ne kadar çabalarsam çabalayayım pilot olamayacağım, gözlerim yüzünden. bu büyük bir hayalim değildi fakat çabalarsam çok çalışırsam olur dediğim, güzel bir hayal ve sevgiydi. fakat bunu kaybettim. üzücü.
Çizdirme şansınız yok mu acaba sivil havacılık kabul ediyor diye biliyorum
@@zeynep_nazldoktorla konuştum çizdirsem de bu sadece gözlük kullanmamamı sağlayacak fakat bir gözümde tembellik olduğu için o hep daha az görecek ve maalesef bunun hiç bir tedavisi yok doktor da bugün keşke olsaydı dedi. ama yok. sorduğun için çok minnettarım umarim günün güzel geçmiştir❤
Bir kapı kapanır bir pencer açılır , belki havacılık alınında farklı bir alanda çalışma şansı elde edersiniz
@@zeynep_nazltesekkurler:)
neyi kaybettiniz? kaybedecek nelere sahiptiniz ?
Bu sözü nerede duydum bilmiyorum ama duyduğum andan beri sürekli aklımın bir köşesinde duran ve her aklıma geldiğinde göğüsümde yanma hissi oluşturan bir söz. Genelde kolay kolay etkilenmem. Ortadaki şeyin anlamını ve duygusal açısını anlasamda bana bişey hissetirmezler ama her şeyin üstünden gelen benin en sonda bu probleme sıkışması cidden kendimi acınası hissetmeme sebep oluyor. Bu şey kibir veya onun gibi bişey değil. İçimde bir güç var ve bunu asla gülünç veya gerçeklikten uzak görmedim. Çevremizdeki insanların ise potansiyellerini fark etseler bile bu gücü kullanıcağı yerleri veya durumları hayal üstü buluyorlar ve olan olsun diye geçiştirip sıkıcı hayatlara yön çiziyorlar. Bunu genelde yaşıtlarım olan gençlerde görüyorum. Ben ve benim gibilerin farkı ise boşvermemişlik ama hala acıtan bir kısım var. Bu potansiyeli gerçekleştirmek için aşmamız gereken labirentte çok fazla çıkmaz sokak var. O çıkmaz sokak çizgilerini ise kader dediğimiz şey değil insanlar çiziyor. Fark edilebilir biri olmadan sizi engellemek istiyorlar. İşe sadece siyasi yönden bakmak istemiyorum çünkü "gençliğimi aldılar" Gibi ifadelerde yatan sebep ne kadar acı olsada hayat devam ediyor. Durduramıyoruz. Böyle çizgiler çekildikçe normal bir şekilde labirentten çıkmaktansa o çizgi çekenleri ortadan kaldırıp direk labirentin duvarlarını kırmaya eğiliyoruz. Buna eğilmemiz normal çünkü bu bir hayalden vazgeçiş gibi depresyona sebep olmuyor, direk hayatı senin için anlamlı kılan şeyi atmak oluyor. En sonda herşeyi yıktığımızda o çıkan kaos ortamından sonra o potansiyeli gerçekleştirdiğimiz yerde ise...sanırım herşey istediğimiz gibi gitmeyecek. İnsanları mutlu edebilecek miyim? En önemlisi kendimi?...umarım ilerde sizi mutlu eden, ilham olan bir kişi olurum çünkü kendimi kapatmayı ölümüne istemiyorum. "Potansiyeline ulaşamamak gibi bir şey yoktur. Gözünde kendini yüceltiyorsundur,zaten geldiğin nokta potansiyelindir" Lafı gülünç. Kendime gelicek olursak büyük ihtimalle içimde bir gurur beslesemdr önüme aldığım sorumluluklar oldukça korkutucu olucak. Sizin potansiyelleriniz, aziminiz, hikayeniz ve o ulaştığınız yerdeki açığa çıkardığınız şey benim sanatım. Eğer kendinizde potansiyel üzerinde kafa karışıklığı varsa rafa kaldırmayın. Sizde büyük şeyler var. Yapabildiği ile idare edip bir başlık altına yerleşenler çok sıkıcı. Dediğim şeyler size boş veya karışık geldi ise özür dilerim. Kendi hislerimi açıklamakta iyi değilim ve bu konuda daha kendimi çözmüş bile değilim
Olsaydım zaten karanlıkta masa başında yarını düşünmekten uyuyamamış birisi olurdum. Asilliğinizi koruyun
Ben yazmışım gibi hissettim. Teşekkürler 😪
Keyifle okudum; teşekkür ederim.
gülünç olan nedir?
Kardeşim seni içten tebrik ediyorum. Neredeyse filmi sevecektim sayende. Senin videon filmden çok daha temiz, duru, faydalı ve akıcı.
Emeğine sağlık 😊
Teşekkür ederim.
Bu kanalın videoları beni genelde düşündürür, yep yeni düşünceler zihnimde bitiverir. Bu seferki, diğer Nuri Bilge filminden bahseden gibi, farklı duyguları da ateşledi.
İyi varsınız
Daha 23 yaşındayım. Potansiyelimin olup olmadığı üzerine hep düşünürüm. Resime olan bir tutkum var ama 21 yaşıma kadar hiç bir çalışma yapmamış birisi olarak motivasyon eksikliği yaşıyorum. Son 2 yılda yaptığım çizimlerle kendimi gerçekleştirebileceğimi düşünmeye başladım. Ancak hayalime o kadar uzak ki, bu durum tutkumu öldürme isteğimi uyandırıyor. Bir yandan öldürmemeliyim diye düşünürken bir yandan bu tutkumu baltalıyorum. Belirsizlikler içerisinde yalpalanıp duruyorum.
Bu videonun başlığını görünce içime sular serpildi. Sanırım bu tutkumu yeşertecek bir yol bulabilirim diye düşündüm. Mahmut'la benzer duyguları yaşadığımı hissettim. Erken yaşta bu tutkumu öldürmeme kararı alarak acı çekmemeye karar verdim. Hayalime ne kadar yaklaşabilirim bilmiyorum ama potansiyelimin sonuna kadar gitmeyi istiyorum orası kesin.
Belki de başaramam. Yetenekli değilimdir belki ya da hayalime varamam. Tek şey biliyorum o da elimden gelen şeyi yaparak mutlu olacağım
Video için teşekkür ederim. İlham kaynağım oldu. :)
geç diye bir şey yok pes etme. 23 güzel bir yaş.
@@feyzayalçın-b4j asla pes etmeyeceğim. Elimden gelen her şeyi yapacağım.
Neredeyse aynı durumu yaşamışız, okuduğumda fark ettim. Ben de resim yapmayı seviyorum ama hiç önceliğim olmamıştı. Bu yıl ise önceliklerime, yaparken mutlu olduğum şeyleri de ekleme kararı aldım. Resim yaparken mükemmel olmuyor dediğim için bir süre uzaklaşmıştım tabi ama hissettiklerimi önemsemeye karar verdiğimden beri elimden birçok resim döküldü… mükemmel olmuyor veya herkes kadar imkanım yok diye öldürmeyeceğim onu. İleride pişman olmamak için. Çünkü ben en mükemmeli için uğraşmıyorum artık, önemli olan yolda olmak, süreçte olmak.
@@binart2837 mutlaka devam et. Böyle birilerinin yazdığını görünce kendimi daha az yalnız hissediyorum.
Artık ben de öncelik olarak resime yöneleceğim. Dediğin gibi yolda olmak gerek. Mükemmel olması şart değil. Mutlu olalım biraz. :)
Küçüklüğümden beri ben çizim yapmayı çok severdim her boş vaktimi karakalem çizimleriyle geçirirdim hatta kendimi daha da geliştirmek için belediyenin kurslarına da gitmişliğim vardı. çevremden sürekli ''senin çizimin çok iyi sen mimar ol.'' cümlelerinden dolayı mimarlığa yatkınlığım olmuştu . Ders çalışmayı hiç sevmezdim notlarım hep ortalamaydı. Okul hayatım hep düz/sıradandı. En sonunda girdik üniversite sınavına, mimarlık tutmadı, kıytırık bir üniversitede iç mimarlığa yerleştim. 3. sınıfın başlarında bölümün bana göre olmadığını anladım.
Şu an 22 yaşındayım. Mezun oldum ve ne yapacağım hakkımda en ufak bir fikrim yok.
Galiba bu kadar uzun yaşayacağımı bilmiyordum.
film gibi video yapmayı her seferinde nasıl başarıyorsun? Her videonda kendi ruhuma bir şeyler temas ediyormuş gibi hissediyorum, şahsen sanata düşkün bir insanım içimde şekillendirdiğim her şeyi dışavurabilen bir kalemim var ancak hiçbir zaman bana para kazandırmayacağı ve ailemin bunu bir iş olarak görmemesi beni derinden parçalıyor her seferinde kendimi öldürüyorum. Şu anda orduya girmek için mülakata gideceğim belki başarılı olacağım, belki olmayacağım ama hep hayatı yarım bir şekilde yaşayacağım
Msü mülakatlarına mi gireceksiniz?
@@berthapapenhaim6827 yok, uzman çavuşluğa gireceğim. Yaş 23 artık msünün kapısının önünden geçirmezler :)
Bazen yaptığımız şeylerden pişman oluyoruz bazense yapmadıklarımızdan. Video harika olmuş, umarım bu tür farkındalıklar yolumuza ışık olur da hayallerimize ulaşabiliriz.
hayal kurmaktan korkuyorsan
Kanalınızdski bütün videoları izledim. Ama bu video kadar etkileyici olanını göremedim. Hepsi çok iyi olmasına rağmen bu analiz çok üst düzey olmuş. Diline emeğine eline sağlık.
Beni anlatıyor resmen başladığı hiçbir şeyi tam olarak bitirememis birisi .. Ne acı,eminim burada yorum atan insanların hepsi aşırı zeki ve her şeyin üstesinden gelebilecek insanlardır. Sorunumuz ne acaba hiç bilmiyorum,herkese selam olsun. Potansiyelimiz belki çürüyüp gidicek ama en azından umarım her birimizin mutlu birer hayatı olur.
neden çürüsün?
@@ilamartine23 insana biraz şans biraz baht lazım. Hiç vazgeçmemek ve çabalamak hayatımızın gereği ama bazen belimizi kıran çok olay oluyor.
Bu video bana üni sınavı dönemimi hatırlattı, çok isterdim en yüksek puanla en prestijli üniye yerleşmeyi fakat olduramadım, yapabilirdim adım gibi emindim bundan. Stres hiç olmadığı kadar yüksekti, stresimi yönetmekte başarısız olduğum için yapamadım, korona olmam, evimizin değişmesi, evdeki olumsuzluklar, bazı beyin yoksunlarıyla aynı sınıfa düşmemiz, bi gazla dershaneye gitmek...; sanki hiç bir zaman bu kadar olumsuzluk böyle önemli bir dönemime denk gelmemişti. Fakat yine kazandım sınavı, potansiyelimin çok çok altında bir puanla, ki bunu bütün hocalarım da söylemişti. Hala pişmanlık duyduğum oluyor daha iyisi olabilirdi diye, o zaman da bizimkiler teselli ediyor beni, -tercih döneminde çok baskı yapmışlardı o zaman- böyle olunca da sanki onların istediği hayatı yaşıyormuşum gibi geliyor. Bilemiyorum. İnsan böyle bir durumda, filmdekine benzer bi şey hissedince özellikle, kendini tanıyamıyor bence. Her şeye bir sebep bulmaya çalışıyormuşsun gibi geliyor. İkilemde kalmak çok zor bi şey ve bununla yaşamak.
Valla ben de bu yıl mezuna kaldım keşke dememek icin calisiyorum bazen kanka dediklerin dogru valla
benzer şeyleri yaşıyorum hayatımda hiç yaşamadığım şeyler sınav senemde başıma geliyor :/
Aynı durum. İstesem mezuna kalıp bir daha deneyebilirdim ama yapamadım. Mahmut’un durumuna benzer bir şekilde benim için trenin kaçtığına karar verdim. Şimdi üniversiteler açılacak, asla istemediğim bir ortama yine asla hissedemediğim heyecanla gideceğim. Gerçekten artık çok yoruldum bir kez olsun “yaşamak” denen hissi tatmak istiyorum.
@@nwa1125 9 ve 10 sımıf obp 60 suan 11 imn istanbul da uni istiyorum ama 11 ve 12 yi 80 yapsam bile sıralama geri atar mı
@@rain3063 sana şöyle söyleyeyim bak ben fen lisesi mezunu olmama rağmen ortalamam düşük geriye atar diye düşünüyodum 90 la kapattım beni 300 kişi de olsa ileri attı seni muhtemelen geriye atar ama çok ciddi atmaz. Eğer ki ilk 50k içine girersen belki 1k kişi oynar maksimum. Benden sana tavsiye olabildiğince 11 12 ortalamanı çok yüksek tut ki seni belki de ileri atar. Tabii ilk 20k içinde daha fazla oynayabilir o yüzden ne kadar iyi yaparsan senin için o kadar garanti olur. Her gün düzenli min 8 saat kendini vererek çalış bir şekilde hallolur. Bir de mezuna kalma gibi bir durumun olursa lüfen seneye yaparım diye sonraki seneye erteleme çünkü olmuyor.
Yıllarım düşünmekle geçiyor ve bu yıllarımdan kastım son 5 6 yıl işin kötü tarafı düşünmekte çare olmuyor. Hep bir kısır döngü işin içinden çıkamayınca daha beter oluyor ve sanırım sonum düşünmekten olacak. Düşünmek diyince tabii ki her şey mantıklı değil. Bir süre sonra düşünceler kendini sürekli tekrar ediyor. Yaşınız 25 civari ve işsiz aile evinde sığıntı gibi yaşadığınızı hissediyorsanız hayat fazlasıyla zor. Ne sosyal hayatım ne çevrem var her şeyi boşvermis sağa sola çekiliyorum. Hayat aşırı boş anlamsız geliyor bunu göre göre belki bir şeyler değişir diye bekliyorum. Bekliyorum ama beklemeyle olmayacağını da adım kadar biliyorum ama motivasyonum yok geberip gitsem diye her gün umuyorum, dua ediyorum. Hayatta bir amacım gayem yok ama bunun olması için düşünüyorum ki bence çoğu insanın da yok ama hayatı yaşanabilir kılmak için kendilerine bazı uğraşlar, amaçlar, hedefler koyuyorlar ki hayat yaşanılır olabilsin, işte bunu beceremiyorum. Heh neyi becerdim ki bunu becereyim. Rezil rüsva bu hayatım elbet biticek. Sonumu kendim getiremeyecegim hem yemiyor hem de arkamda bıraktığım 3 5 iyi insan var onlar üzülür.( sanırım bahanem bu, neyse bu bahane şimdilik hayatta tutuyor.) Çok fazla yazdım buraya kadar belki 5 10 kişi okur okuyanlarda büyük ihtimal kendilerinden bir şeyler görüp o yüzden okur hâlâ okuyorsan unutma ailen dışında ki hepsi de dahil değil ama kimsenin umurunda değilsin. İnsanların hayatında menfaatleri kadar var olursun. İnsan dediğin canlı menfaatleri için her şeyi yapabilecek rezil yaratıklardır.
Bayım, yaşınıza aldırmadan hâlâ zamanın elinizde olduğunu ve birçok şeye baştan başlayabileceğinizi unutmayın lütfen. Ben de sizin gibi yakınımdakilerin beni küçümsediğini görerek işime gidip geldim ve okudum, lâkin onlar bir yana ben de pek mutlu değildim. Şimdi ise, bu sene başka bir üniversiteye başlıyorum, bayım. Ne yapacağımı soracak olursanız, ben de bilmiyorum ama yine de yeni bir yön açıverdim kendime. Yaşım da yaşınıza yakın bu arada, bence daha bir şey kaybetmedik hatta yeni bile başlıyor olabiliriz ve bu önemli değil, çünkü herkesin standartları, yaşam koşulları aynı değil. 2019 yılında dediğiniz gibi fazla düşünmekten kriz geçirip depresyonun dibine vurmuştum, ne kadar düşünürsek düşünelim eyleme geçmeden bir sonuç elde edemeyeceğimi pandemi zamanında o depresyonun içinde boğularak gördüm, size diyeceğim o ki, birçok şey olabilir ama
umut, hep yok mudur? Vardır elbette, umutlanıp küçük değişiklikler yaparak, -belki anında her şeyi düzetlemeyiz- ama bir şekilde yolda olduğumuzu görüp devam edebiliriz. Sizin yazdığınız şekilde 3 sene geçirdim, açıkca söyleyebilirim ki oldukça kötü zamanlardı. Yine de bir sabah doğuyor, sağlıkla ve sevgiyle kalın lütfen!
@@kendimeodaklandim önceden umut kelimesine de çok sarılırdim fakat artık bana anlamsız geliyor hatta umutsuz insan yaşamıyor derdim ve sanırım bu cümlenin yaşamıyor kısmındayım. Bilmiyorum anlamlandıramıyorum. Her günü ölüme yaklaştığımı hissederek bitiriyorum ve bu düşünce beni rahatlatıyor e tabi birde bu işin öldükten sonrası var o kısım zaten tamamen ayrı bir konu ve düşünmek yoruyor artık düşünmek istemiyorum ama yapamıyorum da. Neyse rezalet hayatlarımıza yaşıyormuş gibi yaparak devam edelim etmeye çalışalım.
@@asparagas97dostum ilk paragrafta yazdığın her bir cümlede kendimi buldum tek farkımız ben 18 yaşındayım ve benim senin gibi olma seruveninni anlatmak istiyorum ortaokuldayken bir kiza itirafi aşk yaptım reddi yedim orda ilk defa ozguvenim sarsildi insanlar dalga geçti ve o yaşta cok saf bir insandım insanlar beni cok kolay kandırırdi çünkü ben herkesi iyi bir insan olması gerektiğini düşünürdüm çünkü biri bana kötülük yapıp kandirana dek bunu anlayamamistim neyse hayatim klasik bir çocuk gibi oyun oyna mahallede top oyna okula git gel diye gidiyordu. O zamanlar ne ölümden sonrasini ne hayatin amacını sorguluyordum lisede bazi derslerim kötü gelince dedimki yemişim dersleri bu hayatı öbür dünya varsa oraya yatırım yapayım dedim ve islami araştırmak istedim(ailem chp muslumani dediğimiz namaz kılmayan sorunca elhamdülillah muslumanim demek disinda Müslümanlıkla alakasi olmayan bi aileydi) o yüzden islami araştırıp doğru ise namaz kilmaya başlayıp hayatimi o yöne kaydiracaktim tam 3 ayimi gece gündüz araştırmaya gömdüm ve sonucunda islamin masal olduğu sonucuna vardım. Bu benim kisisel sonucum başkası farklı bi sonuc bulabilir beni ilgilendirmez. Neyse tabi ben bu sonuca her yaklastigimda çok korktum ve çok sinirlendim çünkü yıllardır bize anlatılan şeyin yalan olması ve de bununla yüzleşmek ölünce yok olacağımı düşünme korkusu çok zor geldi. Fakat zamanla buna alıştım ama bi sorun vardı ahirette yoksa bu amacı olmayan dünyada ben ne yapıyordum neden nefes alıyordum intihar edip gitmek istedim ama aileme bunu yapamazdim. Onlar bunu hak etmiyordu. Ama sonra bu böyle gitmez dedim hayata baglanmak icin sadece aile yetmiyor çünkü o zaman ot gibi yaşıyorsun sadece nefes aliyorsuj ailen üzülmesin diye bende dedim ki madem olucem kendi filmimi yapayım söyle düşün bir film izlemeye başladığında nasıl olsa bitecek diye kapatır mısın yoksa izler misin bizimkide bir film tek fark baş karakter biziz. Ve en önemli konu illa bir şey başarmak zorunda değiliz sadece mutlu bir hayat surmeliyiz ve mutlu olmanin yolu da oxford mi harvard mi bilmiyorum yaptiklari bir araştırmaya göre uzun yillar yapıyorlar bu araştırmayı mutlulugun sirri insan ilişkilerinde dostluklarda asklarda ailede söyle düşün benim seni görmem ve sende kendimden parca bulmak beni mutlu etti ve ben bu mutlulukla sana cevap yazdim yaş 25 diye düşünme evet kağıt üstünde zaman geçti gibi gelebilir ama 30 yaşında tip kazanip doktor olan insan tanıdım yani zaman göreceli Einsteinin dediği gibi :) bu hayati sen de ben de deli dolu yaşarız umarim ve lütfen hayatta küçük riskler al memur olayim da sırtımı devlete yaslayayim kafasina herhangi bir konuda bu mentaliteye girme çünkü bu mentalitnin diğer adi bir an önce ölümü beklemekle eşdeğer ve kimse kaale bize altin tepside hayat amacı sunmuyor bunuda bekliyordum hep bi sihirli değnek gelecek bana ve tüm sorunlara tüm mutsuzluklara çare bulacaj bulmuyor dediğin gibi insan tek başına bu yolda ama pes etmek en ama en kolayı 70 yaşına geldiğimizde en azından sağlam bi hayat yaşadım diyebilelim kendimize ve burdada en önemli konu asla keske deneseydim keske yapsaydim dediğin bir şey olmasın pesimizi birakmayacak sey pişmanlık en azindan denedim diyebil hayatinij her konusunda
Verilen cevaplar da dahil sonuna kadar okuyan 5 10 kişi arasında olduğum için hayata kırgınım ama daha çok kendimi bu hale getirdiğim için en çok kendime kırgınım..
@asparagas97 daha cok gencsin.. bence biraz spiritüellige gecmelisin.. gercekligin ne oldugunu ve nasil isledigini gördügünde daha iyi anlicaksin.. evren bizim aynamiz.. sen neysen onu gösterior sana.. hepimiz birer yaraticiyiz.. sen aynadaki kisi degilsin.. aynaya bakansin.. ve eger aynadakinin mutlu olmasini istiyorsan ozaman gülümsemelisin :)
yksde 123k yaptım ve hiç potansiyelim olan bir sıralama değildi. bu sene mezuna kaldım. sıralamayı öyle bir kendime yediremedim ki 3 aydır yılmadan çalışıyorum. bu yükün en güzel tarafı içimde (yedirememezlikten dolayı) sürekli beni kırbaçlayan birisi varmış hissiyattı. bu durum benim çalışırken yılmamama neden oluyor. bu sene o hayali gerçekleştiricem.
Aynı şekil…
ben
Sınava sayılı günler kaldı umarım istediğin konumundasındır kader arkadaşım
başardın mı
@@frkn1078 sınaV 8-9 haziranda dostum. 4 haftam kaldı. 17 temmuzda da sonuçlar açıklanacak o zaman hatırlat
Nuri hocanında dediği gibi"insan kendi gerçegini uzakta arıyor"tam da bu noktadayım,yusuf gibi ne kadar uzağa gidersem gideyim hep rahatlayacakmış hissine kapılıcam zannediyorum,bazen mahmut oluyorum bazen yusuf oluyorum hayatta,her şeyi uzakta arıyorum olduğum yerde duramıyorum,eğitimimle ilgili karar verirken yaşadığım yerden uzakta okuyacağım başka şeyler göreceğim dedim,dediğimi de yaptım ama pek mutlu olmadım hayatım normal geçti,okulum bitti döndüm şu an büyüdüğüm şehirde yaşıyorum ve ben yine uzağa gitmek istiyorum,gidersem aradığımı bulacağım kalbimi teselli edecekmişim gibi geliyor,hep bir yerlerde yollarda olmak istiyorum,ne zaman sıkıntılarımla boğuşsam yollara koyuluyorum ama sadecw 2 3 saatliğine rahat edebiliyorum,sonra yine aynı teraneler aynı kısır döngü,nereye gidersem gideyim içimdeki özlem ve boşluk bitmiyor,kabullenip sadece zamanın geçmesini bekliyorum.
İnsanlar sinemaya unutmak için gidiyor,filmleri unutmak için izliyor,böyleliklr herkes kendi gerçeğinden belli bir süre olsa da kaçabiliyor...
Bazı insanlar çok film izleyenlerin veya düşkün olanların problemli olduğunh söylüyor,etrafımda da böyle kişilerle karşılaştım ama kendi adıma konuşmam gerekirse filmler diziler gerçekten hayata bakışımı değiştirdi,yapamam dediğim duygulara büründüm,hak etmediğim olaylara tepki verdim,sorguladım ve daima düşündüm,kişiliğimde çok büyük etkisi oldu,filmler ve diziler doğru anlaşıldığında insanın hayatında birer tecrübedir.
Güncelleme:şu an daha iyi haldeyim ve her şeyin farkındayım,geç olsa da kabullenmeyi ve önüme bakmayı öğrendim,bazen bazı şeylere gereğinden fazla üzülüyoruz ve zaman size bunu en iyi anlatan şeydir,bazı anlar duygular geçmişte kalmalı ve üstüne çizgiler çekilmelidir o yola bir daha girilmemelidir,kabullenmeyi en zirveye koymalıyız yoksa sürekli bir kısır döngüye girip duruyoruz.
@__ddiln oldugun yerin ne gibi bi huzursuzlugu varki sende, en en en iceride
Öğretmenlik mezunuyum ve 10 yıdır mavi yakalı vardiyalı olarak çalışıyorum.Hala daha alışamadım fabrika hayatına birbirine benzeyen geçici ilişkilere çıkara dayalı zoraki birlikteliklere.Çay ve yemek molalarında ingiizce ve Rusça çeviri yapıyorum klasik okuyorum ait olamadığım bir ortamda bulunmanın ve sevemediğim ama mecburen sürüklemek zorunda kaldiğım hayatın yarattığı gerilime belki çare olmuyor ama o an çevrenin zorayicı etkisinden sıyrılıp kendim olabiliyorum.İyi bir çevirmen olur muyum bilemem ama bunu yapmazsam bu zoraki yaşamın yükünü taşıyamayacağım kesin
2021 de bende senin gibiydim. Bir süre inşaatta çalıştım ve o sıra kitap okuyordum. Sürekli bişeyler öğreniyordum. İnsanın kendini o ortama ait hissetmemesin ne kadar zor olduğunu biliyorum. Sonra oturdum kpss çalıştım memur oldum. İyi kazanmıyorum ama mutluyum.
@@sabanaxi808 Emek insanın dünya ile iletişimini sağladığı ve kendi varoluşunu özgürce dışavurduğu bir süreç ancak günümüzde kendi yaradılışına aykırı ve zorlayıcı bir duruma geldi kendini yaratıcı ve üretken bir biçimde ifade etmene izin vermiyor.İpleri başkasının ellerinde olan bir kukla gibisin 10 yıldır aynı makineyi kullanıyorum gerçi makina mı beni kullanıyor belli değil ya ..Çoğu insan futbola siyasete ya da bel altı muhabbetlere sığınarak bir kaçış mekanizması yaratmış durumda.Sürüye uymayı reddedip soruna akılcı bir çözüm bulma yolunu seçtiğim için(bulamayacağımı biliyorum) bu kadar depresif bir durumdayım.Kendimi Stalingrad da bir Alman subayı gibi görüyorum içten içe desteklemediği ancak uymak zorunda kaldığı bir düzende, evinden uzak düşman yurdunda, kaybettiği bir savaşta....ama az kaldı bırakacağım.Yozlaşmış insan ilişkilerinden,sürekli hayat ve ahlak dersi vermeye kalkan sigorta gününden başka övünecek hiçbirşeyi olmayan amir memur yalakalarından bıktım. artık tükendiğimi hissediyorum
.
müthiş gerçekten azminiz.
Beş yıl daha geçse, on yıl daha geçse alışamayacaksınız. Başta alışamadıysanız alışamıyorsunuz. Bir tane ömrümüz var. Bekleyip heba etmeyin. Sonunda yazık etmişim dersiniz ama ömrün ciddi kısmı bitmiş olur. En azından umudunuzu yitirip sevdiğiniz işi hayal gibi görmeyin. Yapabiliyorsanız adım atın, yol arayın.
Nedense her zaman ihtiyacım olduğunda video geliyor.
çünkü portal içimizde.
Teşekkürler Can abi. Hem yeni şeyler keşfetmemize yardım ediyor, hem de çok kıymetli yorumlarınla anlatıyorsun. Portal kanalının en güzel yanı da kesinlikle bu zaten. Bize keşfetmenin coşkusunu yaşatması. ♥
Aylardır kendi potansiyelimi gerçekleştirebileceğim halde harekete geçmediğim için kendime haksızlık ettiğimi düşünüyorum ve mutsuz oluyorum. Bence asıl sorun potansiyeli gerçekleştirebilecek bir irade olmaması Mahmut'da bence bundan müzdarip işini çok iyi yapabileceğini biliyor ama harekete geçemiyor, geçememiş ertelenmiş idealler sonucu potansiyelini gerçekleştirememiş ve treni kaçırmış. Bu videodan kendime çok ders çıkarttım umarım harekete geçebilirim. Tavsiyelerinize açığım :)
Dostum gençsin dirisin ve en önemlisi hâla hayattasın nefes alıyorsun. Binlerce kilometrelik yol bile 1 adımla başlar, irade yoldaki zorluklar sayesinde gelişir. Senin yapman gerekende bu ilk adımı atmak, bunun için kendini zorlamak. Yapmak istediklerini en iyi sen bilirsin; her ne yaparsan yap bir yol üzerine kendini adadığın zaman neyin yanlış neyin doğru olduğunu tecrübeleyeceksin ve hiç bir şey denememiş olan milyonlarca insandan 1 adım önde olacaksın. Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar sevgil ve saygılarımla ...
Treni kaçırmış olmak. En acısı. Maalesef.
@@oks4909 Güzel tavsiyelerin için teşekkür ederim
@@AgByrm Kesinlikle
@@AgByrmBelki tren degil de yoldur
Bu kanalın beni daha çok düşünmeye itmesi çok değerli. Çok teşekkür ederim.
düşünmek zehirden bir şarap değil midir
Aynı ben. Çocukluğumdan beri ne kadar parlak bir geleceğim olduğunu aklı başında kim varsa söylerdi. Hocalarım annemi babamı özel derslere okullara gitmem için ikna etmek için çok uğraştı ama anlamadılar. Çok ama çok zır cahil bir ailenin içine doğdum. 11 yaşımda gofret fabrikaaında çalışmaya başladım. Gençliğim hamallık yaparak geçti, önce bedenim yıprandı sonra da beynim sonra da kalbim ve en son ruhum...
umutsuz musunuz yoksa
ilkokul ve ortaokuldayken sürekli okulun spor etkinliklerine katılırdım.yakan top,mendil kapmaca vb. evet profesyonel spor değil ama vücudum spora çok eğimliydi. takımla bir sürü madalyalar kazandım. ama sonra lgs sınavına hazırlanmak için etkinliklere katılmadım. herşey orada başladı. evet bir fen lisesi kazandım ki mutluyum da. akademik olarak hep başarılı bi öğrenciydim çünkü severek öğreniyorum. ama spora bir anda küstüm. liseye başladığım zaman pandemiydi evdeydik ve kendimi tanımaya, videoda bahsedildiği gibi karanlık taraflarımı bulmaya başladım. pandemi bitti ve okula döndük ama eskisi gibi değildim. etkinliklere bilerek katılmıyordum, kendimi sürekli geri plana atıyordum.bu beni çok üzüyordu çünkü bir potansiyelimin olduğunu söylüyordu herkes ve belki ben sporu bırakmasaydım, voleybol gibi bir alanda uzmanlaşsaydım herşey farklı olabilirdi. ailem beni keşke bu konuda daha çok destekleyip kursa gönderseydi. şuan herhangi bir spor alanında uzmanlığı olan insanları görünce içten içe çok üzülüyorum.
Simdi kac yasindasin
@@kyrryun755 18
Hayat çok garip.Bir yandan depresyona sokuyor,bir yandan motive ediyor.Sanki her yönüyle ambivalenz yaşadıgımız bir devirdeyiz.Zıtlar durulmuyor,öyle görünüyor ki,durulmuyucakta...
ambivalenz nedir?
@@siradanbirisi9754 Ambivalenz Sigmund Freudun hipotezidir.Anlamı şöyle:
İki hissi aynl anda yaşama absurtlügü.Mesela;bir insanı aynı anda hem sever hemde nefret edersiniz.
Daha çok bilgeceylan filmi yorumlamanı istiyoruz. Temaya çok iyi uyum sağlayan anlatımın ve seçimlerin var. ❤
Gerçekten mükemmel👌🏻. Bazı şeylerin yarası asla geçmiyor. Sizi üzen insanlara baktığınızda onlarla kurduğunuz hayallerinizin yıkılması, bazı imkansızlıkların farkına vardıktan sonra hayalleriniz ile aranızdaki uzaklığı farketmek, adım atmaya gücünüz kalmadığı için tutkunuzdan nefret etmeye başlamak,yarım kalmış sayısız hikaye... İtiraf etmeliyim ki,bu duygu beni yoğun bir korkuyla baş başa bırakıyor. Bazı şeyleri düşündüğüm kadar erken yapmanın zorluğunu farkettim. Sonrasında çabalama hevesimi kaybettim. Umuyorum ki bir gün bu hayallerimden tamamen vazgeçmek istemem.
21 yaşımdayım maddi durumumuz yüzünden bu 21 yılımın neredeyse 15 yılını çobanlık yaparak geçirdim. Doğru dürüst okula bile gidemedim(liseye kadar), manevi anlamda da baya zorluklar çektim herkes gibi. Lakin içimde ismini koyamadığım bir şey var buna tutku demeyi tercih ediyorum. Tutkum ise kendimi geliştirmek diyebilirim. Dil öğrenmeye karar verdim ve şuan 4. Dilimi öğreniyorum(kanalımda bulabilirsiniz), beden dili, psikoloji, felsefe, bilim, savaş sanatları gibi alanlarda kendime elimden geldiğince katkı sağlamaya çalışıyorum. Benim tutkum veya potansiyelim budur diyebilirim. Ve bu potansiyelimi kendi istediğim bir yaşamla ilerlemek istiyorum. Öldüğüm zaman(ALLAH bilir) sadece şunu diyebilmek istiyorum; ben yaşadım. En büyük hayalim ise bir karavan alıp orayı burayı gezmek 🖤🙏
Kanalınızı takip edeceğim yolunuz açık olsun 🍀
@@kpss6245 teşekkür ediyorum 😊
Kendisiyle sürekli hesaplaşan insanlar o kadar az ki... Kendinden hesap soranlar, kendinden kaçanlara rastlayınca çatışmanın şiddeti artıyor.
Içerikler muazzam kalite kokuyor. Yorumların ve alıntıların tam yerinde ve düşünmeye sevk ediyor. Gerçekten emek harcadığın çok belli. Bu içerikler için teşekkürler. Ayrıca yorum kısmında da her yerde farklı bir hayat dersi ve motivasyon alabilecek hikayeler var. Ben de eklemek istiyorum. Bilgisayar mühendisliği okuyorum ve iyi bir puanla girmek gerekiyor olduğum bölüme. Üniversite 1 ve 2de pandemi olması ve kendi tembelliğim nedeniyle pek bir şey öğrenemedim mesleğime dair. Teknolojileri kullanmayı ve yenilikleri takip etmeyi çok iyi biliyorum ama üretkenlik kısmında git gide geriledim ilerleyeceğime. Yurt dışı maceram da oldu. Asosyal değilim, gayet istediğim insanla tanışıp muhabbet edebilirim. Hatta yeni insanlar tanımayı çok istememe rağmen bir türlü yapacak enerjiyi kendimde bulamıyorum. Şimdi üretkenlik kısmına odaklanıyorum ama sosyal kısımda da atılım yapmak istiyorum. Çok da iyi şeyler yapabileceğimi biliyorum ama yapacak gücü, ilk adımı atacak enerjiyi kendimde bulamıyorum. Umarım bunu değiştirmeyi başarabilirim ve üretken olabilirim.
bölümümüz, pek bir şey öğrenmememiz ve gerisi her şey çok benzer. hakikaten yalnız olmadığımı en çok hissettiren yorum bu oldu:)
alanımız çok fazla rekabetin olduğu bir alan ve ben hem kendimi hala yeteri kadar geliştirmediğimden hem de bu rekabetten dolayı iyice takılı kaldım hiçbir şey yapmamakta. küçüklüğümden beri etrafındaki herkesin kendisinden çok fazla şeyler beklediği biri oldum, bu bölümü okumak bazen benim anlamadığım, yapamadağım şeyler olduğu gerçeğiyle beni yüzleştirdi. ama beni fazla yıprattı hatta biraz yıktı da diyebilirim. çünnkü her zaman ne kadar zeki, potansiyeli yüksek biri olduğunu duyan birinin bir şeyleri hemen anlamaması bile fazla yıpratıcı olabiliyor. böyle hissetmemde fazla mükemmeliyetçi olmamın da bir paı var tabi. bir de şu var ki, ben üniye kadar ders çalışmayı öğrenmemişim hakikaten. zaten 12.sınıfta doğru dürüst çalışmadım. o zaman bunun pandeminin beni yıpratmasına veriyordum ama geriye dönüp baktığımda çok düzenli bir ders çalıştığım dönem yoktu hakikaten. 12.sınıfta ders çalışsaydım odtü, itü gibi ünileri kazanabilecek bir öğrenciydim. şuan onları kazanmamış olmam bile beni hala üzüyor mesela. kendime fazla yükleniyorum, 20 yaşındayım ve hayatla ilgili ne yapmam gerektiğini bilemiyorum. içime uzunca dökmüş oldum. saygılar:)
2007 imamhatip mezunuyum 4.74 diploma notum ...2008 de Türkçeden fulledim sosyalden hatalarım vardi ...10 tane mat yaptim ... bir daha sınavlara hazirlanmadim... hiç zeki degildim ama gece bile ezber yapmaya calisirdim kendimi çok zorlardim... Asla tembel biri olmadım.... okul bitti eve kapandım 35 yaşıma kadar 1 odada ömrüm geçti.... asosyal biri olarak mutsuz başarısız aile kavramına inançsız biri olarak yasadim .... bir gün okuldan bir arkadaşımla karşılaştık kendim için tembelim hicbirsey yapmiyorum sürekli duruyorum öyle dedim inanamadi... univ gitmedigimi duyan hocalar şaşırdı.... zeki degildim ama cabalayan bir ögrenciydim... mutsuzluğu hiçligi hicbirsey yapmadan 1 odada ömür geçirmeyi ben seçmiş gibi hissediyorum .. bunu neden yaptığımı bilmiyorum ....
TEOG'dan homosapiens'te fuller
Bazı psikolojik sorunların olabilir
Bunu bende yaşadım 8 sene boyunca bunun en büyük sebebi hirssizlik hırsının olmaması kendini kanitlama ihtiyacı duymak istememen ne yapacağıni bilememen en önemlisi seni neyin mutlu edeceğini henüz cozmemis olmandir şimdi adım at çık dışarı hayata atıl dört duvar arasında ömür geçirmek başkalarını izlemek kendini yeterssiz görmek bunlar kendine yapacağın kötülükler
@@gulgul1206 senin gibiyken ve senin yaşlarında normalde çok saçma bulduğum bir kitabı okudum,aman bunlar ne basit ne saçma diye burun kivirdigim kitap: MÜMİN SEKMAN/ ATALETİ YENMEK ti sanırım.kardesim almış salonda bir koseye atmış okunuyordu.bir gün elektrik mi gitti,misafir vardı da bir odada gitmelerini mi bekliyordum ne oyalayıcı bişey yokken aldım kitabı okumaya başladım,yavaş savaş arada aldım ve en son altını cizerek harıl harıl notlar aldigimi biyerlere kaydettigimi hatırlıyorum çünkü sonlarda Filozoflardan alıntılar vardı .Sonraaaaa yavaştan gaza gelmisim filozoflarin etkisinde kalmışım FELSEFE OKUDUM,COCUK GELİŞİMİ OKUDUM çünkü bizim gibilere yardım etmek ihtiyacı hissettim.formasyon aldım ve. Henüz atanamasamda ücretli öğretmenlik yapıyorum kıyı köşe ogretmen bulunamayan yerlerde..yani bsldigim zaman göre yol almışım inşallah daha çoook yol alırım hayırlısıyla..sen de iyi birine benziyorsun küçücük birşeyle başla..yola çıkana yol görünür🍀sabah kalk yatağını topla ve gece 10 olmadan asla yatağına yaklaşma bile 🍀🍀🍀inşallah bunları zaten yapiyiyorsundur ve şu an zaten çok iyisindir 🍀
4 senedir bende aynı durumdayım
Şurada yazılan 1.819 youmun hepsini okumak istiyorum gerçekten hepsi farklı hayatlar her yorum farklı bir kitaba geçiş yapar gibi bir his uyandııryor.Hayal krıklıkları,hisler,planlar,umutlar,geçmişin bıraktığı pişmanlıklar,şuan gerçekleştirilmeye çalışılan ümitli insanalar hepsi var.Bırakılsa her yorumdan bir roman çıkarılır.
ne tüm yorumları ne de tüm kitapları okumaya ömür yetmeyecek.
yaş 35. liseye giderken puanım elektrik bölümüne yetiyor diye elektrik okudum. sadece ben değil bütün meslek liseli arkadaşlarım aynı kadere sahiptir. puanı neye yetiyorsa yaz hıaammna.. bu çocuk bu işi yapar mı? sever mi? diye düşünen yok. lise bitti. 2 yıllık da ist üniv.de elektrik okudum. üniversite zamanı grafik-web tasarım kurslarına gittim. bitirdiğim kurslar da oldu, parasızlıktan gidemediğim kurslar da.. en beteri de yol gösterenimiz yoktu. yoksa web işinde çok hevesim vardı. okul bitti, bari okuduğumuz işi yapalım dedik. 12 yıldır elektrik işi yapıyorum. Allah'a şükür bu işi sevdim. düzenimi kurdum. şu an bir çok imkana sahibim. gençlere tavsiyem: mutlaka mesleğiniz olsun. ya sevdiğiniz ya da seveceğiniz bir işi yapın.
benim içimde grafik ve web işi sevdası kaldı ama en azından derbeder olmadık. şükür mesleğimiz var.
20:27 bu fotoğrafta bi detay var galiba,belki saçmalık olabilir ama yinede söylemek istedim.Mahmutla Yusuf karşı karşıya ama aralarında pencere gibi birşey var bu aynaya benziyor,sanki Mahmut gençliğine bakıyor yusufla benzer amaçlar onun gibi köyü bırakıp şehre gelmek,ama Yusuf Mahmutun,Mahmutun arkadaşına anlattığı gençliğinin tam tersi,Mahmut gençliğinde hevesli ve güleryüzlü görünüyor çünki arkadaşları ona destek olmuş,ama Yusuf depresif,bezgin halde ve sigara içiyo bu aslında Mahmut Yusufa destek olsaydı penceredeki Yusuf yerine daha güleryüzlü bir Yusuf görebilirdi düşüncesini aklıma getirdi,Bir yandanda Mahmutun artık gerçeği yavaş yavaş kabullendiği dönemlerini izliyormuş hissiyatı verdi dediğim gibi,pencerede bilerek oraya koyulmuş sanki galiba yönetmen bize bunuda anlatmak istemiş
Hocam… bu nasıl çözümleme, bu nasıl bir anlatım… Nuri Bilge Ceylanın Uzak filmi her ne kadar başarılı bir film ise, sizin bu videonuz o da en az bu derece başarılıdır. Emeğinize sağlık. Hiç bu kadar duru ve derin bir anlatıma şahit olmamıştım.
dehbliyim. çocukluğumdan beri derslerde çok başarılı ve sosyal ilişkiler konusunda çekingen olmayan bir tiptim. lisenin ortasına kadar böyle devam etti bu. ne oldu bilmiyorum, hatırlamıyorum. seçtiğim her yol cok yanlis olmaya başladı sonraları benim için. yorulmaya başladım. üretkenliğim öldü ilk başta. bir şeyler yapma isteğim yavas yavas kayboldu cocuklugumla beraber. tek yaptigim sey odama kapanıp kendi kendime vakit geçirmek olmaya başladı. artik istesem de odaklanamıyorum, yapamıyorum. herkes benden bir şeyler bekliyor. çok parlak biriyim, öyleydim yani. belki de kendimi kandırdım bilmiyorum. kızgınım. en çok kendime. harcıyorum kendimi. üniversite sınavında başarılı olmaya çalışıyorum şimdilerde.
Ben de DEHBliyim. İşin kötü yanı kimse bunu hastalık olarak görmüyor. Aynı senin gibi odama kapanıp kendi kendime vakit geçiriyorum. Tam 4 sene böyle geçti. Evet liseden mezun olalı tam 4 sene oldu :)) Ve ben 22 yaşında üniversiteye başlayacağım bu yıl. Hiçbir şekilde çalışmadım.. Kaybettiğim yıllar, kaybolan potansiyelim(ya da var olduğunu sandığım) bazen beni delirtecek gibi oluyor. Önceden başarılı bir öğrenciydim sonra birden bire her şey yok oldu. Hep Tıp okumak istemiştim ama bir türlü bir şeyler başarabilmek için harekete geçemiyorum. Sadece saatlerce uyumak istiyorum kendimi çok kötü hissediyorum...
@@betulbinboga3564ilaç kullanıyormusun zor bi hastalık çünkü
sadece içinde istediğin şeyi yap dostum
@@betulbinboga3564sizlerin yaşadığı psikolojik sorunu tam olarak bilmiyorum ama benim yaşadığım da tam anlamıyla berbat sosyal medya ve benimde sizler gibi odamda geçirdiğim yıllar beni mahvetti ve bu bataklıktan çıkmaya çalışmak okadar zorki uyku problemim var bir yandan .kafamı yastığa koyduğum da lanet olası beyin durmuyor, sürekli düşünüyor. Kafamın içinde benden çok diğer insanlar yaşıyor . Mükemmel bir kafada kurma potansiyeline sahibim(tıpkı videodaki gibi). bazen dünyanın en kötü hayatını yaşayan kişisiyim ,bazen en iyisiyim ve en iyi hayatı yaşıyorum,bazen aklımdaki kızla istediğim hayatı yaşıyorum. Ve bu istemsizce oluyor lanet olsun. Kitaplar okudum okuyorum. bir yandan üniversite sınavına odaklanmaya çalışıyorum. başaracağım inşallah
@@Aboubakar0 Benzer şeyleri yaşıyoruz inan bana. İnşallah kurtulacağız. Evde durmamaya özen gösteriyorum bir süredir. Odanda pek durmamaya çalış. Kütüphaneye vs git imkanın varsa. Ev zaman kavramını yok ediyor zaten zamanı pek iyi yönetemiyoruz.
filmi defalarca izlemiş birisi olarak yorumunuz hiç görmediğim noktaları gösterdi ve derinlerde bi yerlere dokundu. teşekkür ediyorum :)
bu en iyi videolarından birisi kesinlikle. Birkaç kez izledim.
Yorumlardaki insanlar içimi parçaladı 3.kere sınava giricem bu sene iyi bir liseden mezun olmama rağmen bütün lise hayatımı(özellikle karantina) tembellikle geçirdiğim için benden çok büyük beklentileri olan ailemi 2 kere hayal kırıklığına uğrattım halbuki 20 yaşıma geldiğimde her şey farklı olur sanıyordjm
aynıyız. benimde 3.kez girişim olacak. potansiyelimin farkında olarak başladım ama psikolojim ile baş edemedim. ailemi hüsrana uğratacağım çünkü tıp istiyorum diye diretmiştim. çevremdeki arkadaşlarıma baka baka kendimi dibe çektim. şimdi yine de çalışıp sonucu bekleyip iç sesimi dinleyeceğim. umarım mesajıma cevap veririsiniz aynı durumda olduğum biri ile konuşmayı dertleşmeyi isterim.
@@ayherhalde canını sıkma halledicez
@@ayherhalde Şaka mıı resmen sen bensin benim de 3. girişim ve ben de tıp istiyorum. Herkes yaz git dedi hayir dedim çok daha iyisini yapabilirim ve 2. kez mezuna kaldım. Şu an hiç istediğim netlerde değilim süreci yönetemedim. Pişmanlıklarim var hem de çok. Ailemi bir kez daha hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum. Başka şansım da yok. Kesinlikle başarmam lazım. Pes etmicem şimdi kalkıp kütüphaneye gidicem ve bundan sonra elimden ne geliyorsa en iyisini yapıcam,yapmak zorundayım. Sen de pes etme olur mu😢 başarmamiz lazım böyle bitemez bu yıl :')
Ben de ayni şekil 1 yil hazirlik okudim lisede 1 yil mezuna kaldim amacim bilgissyar muhendisligiymis ama ben bunu dilden sinava girecekken anladim :D yks ailecek cok zengin degilseniz mental olarak kafa s2iyor o yuzden 1 ay sonra uniye gidip sinavi 2 yila yayarak 2026 da sinava girmek amacim belki unide daha rahat olurum dusuncesi de var hepimizin hakkinda hayirlisi olsun
Ortaokulda okulun voleybol takımındaydım. Voleybolcu olma hayalim böyle başlamıştı. O kadar sevmiştimki o ortamda olmayı, antrenmanlara koşarak hatta dinlenmeden gidiyordum. Eve gelip çantamı koridora fırlatıp kardeşimin çantasını yüklenir aynı okulda olduğumuz için tekrar kendi okuluma giderdim. Onu bahçeden geçirdikten sonra okula girer beden eğitimi hocamızın yanına inerdim. 10-15 dk sonra ilkokul öğrencileri sınıflarına girerdi ve bahçeye filemizi kurardık. Antrenman başlardı. Birkaç sınıf arkadaşım ve başka sınıftan kızlarla katılacağımız ilçe maçlarına hazırlık yapardık. Maçlara giderdik, kazanırdık. Kaybettiğimiz de olmuştur elbette ama kazandıklarımızı hatırlıyorum 😀. Eksik olduğum yönlerimi maçlarda gözlemlerdim. Çok azimliydim. Her gün kendimi daha da iyi bir noktaya taşımak için uğraşırdım. Beden derslerimizde takımdan arkadaşlarımla yine voleybol oynardık. Hiçbir anı boş geçirmezdik. Beden hocam ilgimin ve yeteneğimi farkedip beni eczacıbaşı voleybol takımının alt yapısına göndermek istedi fakat ailem izin vermedi. Ailemin izin vermediği kısmı hiç hatırlamıyorum ama hayatımda unutamadığım ve hafıza kaybı yaşamazsam da unutamayacağım bir anı. Anı demek çok garip geliyor. Hayat amacım diyeceğim şey bugün anı olarak kaldı. Başka ne diyebilirim onu da bilmiyorum. Keşke böyle olmasaydı. Söz hakkım olsaydı. Hiçbir şey söyleyemedim. Annemin istemeyişi ve her şeyin bitişi. Sonra ne oldu arkadaşlar tahmin edin 🤔 yolumu bulamadım. Başka meslek başka bir alan denedim okudum ama yolumu bulamadım. Her çocuk ilgisi yeteneği olduğu alanda desteklenmeli. Sonra onun çocuğu çok hırslı istediğini alır lafları... en sinir bozucu kısmı da bu. Benim yoluma engel değilde destek olsalardı çok başarılı bir voleybolcu olacağıma eminim.
Daha anlamlı çok az şey izledim, teşekkürler Portal
Hocam sen nasıl bir video yaptın ya. Tek kelimeyle efsane.
Arkadaşlar lisede ki ikinci yılım. İlk yıl eğlenip sağda solda sürterek geçti ancak böyle giderse ileride bir şey olamayacağımı fark ettim. Orta sonda hiç çalışmayıp ona rağmen iyi bir lise kazandım. Kendimin farkındayım, potansiyelimi biliyorum ve artık bu saatten sonra mantık odaklı gideceğim. Size de haddim olmayarak bunu öneriyorum. Çünkü asla size geri dönme şansı verilmeyecek. Bu demek oluyor ki iyi bir hayat için (En azından Türkiye’de şans faktörü olmadan öyle) sadece bir şansınız var. Kendinizi de kandırmayın. Eğer çalışmıyor, okumuyor yada herhangi bir şekilde kendi potansiyelinizi ortaya çıkarmaya çabalamıyorsanız bunu kendinize söyleyin. Ben öyle yaptım ve gerçekten bu bana inanılmaz bir rahatsızlık verdi sonra ise böyle bir yola girdim. En önemlisi tabii ki de bir motivasyon kaynağı bulmak. Benim için bu basit oldu. Çünkü dediğim gibi iyi bir lise de okuyorum ve çevremde ki herkes kendini potansiyelinin zirvesinde sanıyor, sanıyorlar ki iyi bir lise bu işin sonu. Hayır arkadaşlar bu daha hayatın başı. Ama üzülmüyorum aksine bu beni mutlu ediyor. Diyorum ki kendime “Dünya bunlarla doluyken sen niye başaramayasın.”
Genç yaşta bunu farkına varman çok değerli unutma ki herşeyin temeli gençlikte gençlik enerjisiyle atılır sakin kendinden emin kararlılıkla yoluna devam et asla el alemin ne dediğine aldırma toplumdan onay bekleme hiç kimse senin başarını istemez ileriki yıllarda mutlaka yurtdışına git
@@tolgaucar-gl1vm özellikle de günümüz Türk toplumundan onay beklemek gerçekten çok saçma. Sağda solda tembelliğiyle, cahilliğiyle (kitap okumamasıyla vs.) övünen bir nesil yetişiyor ne yazık ki. Ve dediğiniz gibi bence de böyle bir toplumdan onay beklenmemeli. Yurt dışı da zaten ilk hedeflerimden bir tanesi.
lutfen yolundan donme ben simdi cok pismanim asgari ucretle calisiyorum simdilik
@@che1727 en kısa zamanda bu durumdan kurtulursun inşallah. Yine haddim olmayarak yazılım öğrenmeni tavsiye edebilirim. Yazılıma ilginiz varsa ders dışında da ,biraz zamanla, öğrenilebiliniyor. Bir tanıdığım kendi öğrendiği yazılımla şu an Almanya’da Amazon’da çalışıyor. Ama en önemlisi motivasyonunuzu tutabildiğiniz kadar yüksek tutmanız bence. Dualarım sizinle.
Benim lise 4 de geldiğim bilince sen lise 2 de gelmişsin dostum.Gerçekten tebrik ederim.Senin yolunun aydınlık olacağı çok belli.Bu yolda başarılar dilerim.
yine harika bir video. Tam 20 li yaşlardayım ve hayallere o kadar odaklandım ki bazen sahip olduklarımın değerini de bilmem gerekiyor. Bu video aslında bana tamda bunu hatırlattı. Hayallerimizi abartmamız gerektiğini. Olduğu haliyle görmek gerektiğini.
Nasil
Yorumlara bakıyorum da herkesin yakındığı şey hemen hemen aynı buna ben de dahil. Ortada bir potansiyel var geçmişte başarılı bir zaman var mutlu olduğu bir zaman. Ardından yolunda gitmeyen şeyler ve bunlara hiçbir anlam verememek beraberinde daha da dibe batmak. Benim için bu sorun ailem çünkü doğru sandıkları şeyleri zorla aşılayıp istedikleri olmayınca da duygu sömürüsü yaptılar hayatım boyunca. Bu benim duygularımı köreltti. Şimdi hemen hemen hiçbirşey hissedemiyorum. İçim çok sessiz ama kafamın içinde birisi diri diri aleve verilmiş ve sesi çıktığınca bağırıyor. Ben gibi sayısız insan varmış onu fark ettim ve şahsen asıl üstüne durulması gereken kişiler böyle kişiler. Çünkü aslında gelecekleri parlak sadece kaybolmuşlar ve onları anlayabilecek kişiler tarafından yol gösterilmeli. Umuyorum ki böyle durumda olan kişiler pes etmez ve o kırılma noktasında bu yaşantıdan kurtulurlar.
Çok çok harika açıklamalar içeriyor video.. Emeğine sağlık!
Ağzına emeğine sağlık, güzel geldi bu analiz 👏🏻
Emeğine sağlık dostum yine enfes bir analizdi. Yusuf karakterini oynayan Mehmet Emin Toprak maalesef trafik kazası sonucu vefat etti genç yaşta. Filmi ilk defa 2002 yılında TRT 2 de izlemiştim. Çok kaliteli film eleştirmenlerinin bulunduğu bir program vardı. O programda bu filmi tartışmışlardı ve oyuncunun vefat ettiğini orda duymuştum. Programdan sonra bu film çıktı ve yoğun duygularla izlemiştim. O geceyi hic unutmuyorum. Çok güzel film çok etkilenmiştim.
Köyde doğup 14 sene yaşadım annem ve kardeşimle. 14 sene boyunca ne internetimiz ne bilgisayarımız vardı ama kardeşim de ben de meraklı çocuklardık. Her zaman köydeki diğer çocuklardan farkli olduğumuzu hissederdim. Derslerimizde başarılıydık. tarihi, coğrafyayı severdik. Küçük bir atlasımız vardı bütün gün o atlasın başında vakit geçirirdik. Yağmur yağdığında montumuzu giyer sokaktaki yaprakları incelemeye giderdik :) Cnbc-e'deki yabancı dizileri izlerdik, çizgi filmleri izlerdik. O zamanlar başlamıştı film izleme tutkum. Şu an 23üme geldim, hayat eskisi kadar zor değil maddi olarak da mental açıdan da. Her şey elimin altında ve ulaşılması çok daha kolayken eskiden yaptığım şeylerden aldığım zevki alamıyorum artık. İnsanların genelinin bu durumda olduğunu görüyorum. Belki de guzel olan şey, zor koşullarda bir şeyleri başarma hissiydi. Eskiden dünyayı gezmek için dehset bir istek vardı içimde. Artik hiçbir şeye enerji bulamıyorum. Tıp fakültesine girerken insanlara şifa olma hayalleriyle yanıp tutuşurken şu an kendime bile hayrım yokmuş gibi hissediyorum. İçimdeki bu çürümüşlük hissi beni daha da dibe çekiyor. Hayatım bu filmdeki karakterler gibi küçükken saf ve deli dolu yusufken büyüdüğümde mahmuta dönüşüyorum sanki.
Bende neredeyse aynı senin gibi şartlar altında büyüdüm. Çok meraklı bir çocuktum, ama şimdi 22 yaşındaki kendime bakıyorum inanılmaz bir çürümüşlük hissi var. Hiç bir şey yapmak istemiyorsun, tam diyorsun ki kendimi gelistireyim birşeyler yapayım diyorsun 2-3 gün yapıyorum sonra gene yok başlıyorum ertelemeye yok haftaya başlarım yok önümüzdeki ay başlarım diye böyle bir sarmalda dönüp duruyorsun, öyle işte ama benim sana tavsiyem hoşuna gidecek şeyler bul mesela benimde artık sürekli düşündüğüm şey ABD'ye gitmek ve dünyayı gezmek bunlarda olmasa dediğin gibi çürümüşlük hissi insanı gerçekten bitiriyor
Yabanci dizi izlemek seni diger cocuklardan daha mi farkli ve zeki yapiyo?
@@LooLaaa-py4xo hayır, köyde okuyup doktor ve veteriner olan sadece bizdik. Bizi akıllı yapan buydu :)
@@mervekorkmaz7079Bence seni farklı yapan yola çikarken hissettiklerin ⚘️😘
Ne çok büyüyoruz.
1.sınıftan 8.sınıfın sonuna kadar neredeyse aynı sınıfla okuduğum için ve ilkokul ve ortaokul öğretmenlerimiz tanışık olduğu için birbirleriyle öğrencilerini konuşuyorlarmış hep.İlkokulda bi denemede Türkiye 1.liğim bile vardı. 5.sınıfa geçince matematik öğretmenim beni tanıdığı için sınavdan biraz düşük alsam sen böyle birisi değilsin tarzında bir şeyler söylemişti.O gün çok gururlanmıştım.Öğretmenin verdiği her çalışma kağıdını büyük hevesle bir an önce bitirmek istiyordum vs. Sonra matematikle iyice kopmaya başladım. Artık bana işkence gibi geliyordu. 1.sınıfta doğru cevabı ilk verebilmek için terler akıtan çocuktan eser kalmamıştı.Liseye geçtim bambaşka bi dünya notlarım iyice düşmeye başladı kıl payı 2 alıyordum. 6 ay okuduktan sonra corona çıktı zaten gözümü bi açtım 11.sınıf olmuşum. Eşit ağırlık seçtim ama matematikle aram bi türlü düzelmioyrdu notlarım 20lerdeydi hep. 12.sınıfta da doğru düzgün okula gidemedik temel matematik harici bir şey bilmiyordum nerdeyse. Yksde ayt matematikte 8 soru çözebildim. Sözel sıralamam beni gayet mutlu etti hatta yerleştiğim üniversite bile çok iyi ama üniversite bitince yapmak istediğim şeyden emin değilim. Arkeolog olmak istiyordum ama günümüzde en az iş şansı bulan meslekler arasında. Yani kafama yatıyor diye kendimi kandırarak aslında istediğim mesleği yapamayacağım bi 40 50 yıl geçireceğim belki de.Bunları niye buraya yazdım fikrim yok okuyanlar belki de hiçbir şey anlamayacak ama olsun içimden geldi ve yazmak istedim. Yazmayı unuttuğum,kaçırdığım onlarca cümle var belki ama şimdilik bu kadar işte.
umarım hedeflerinin seni her açıdan mutlu ettiği bi geleceğin olur
@@fatma21408 teşekkür ederim umarım sizin de öyle olur
Bilmediğin bir sorunun cevabını arayan elbette ki bir gün bulur
kerem ben erkeğim kanka şimdiden söyliyim nickime takılma. benzer hikayemiz var da yaranı deşmeyecekse instadan falan konusabilir miyiz bu ders konusu hakkında?
kendime sorduğum sorulara farklı cevaplar bulmak çok güzel bir his, sadece bu konu için değil bu kanaldaki videoları izlerken sanki biriyle muhabbet ediyormuşum gibi hissediyorum eline sağlık dostum
Insanin sahip oldugu yalnizlasma ve hedefleri konusunda harika bir anlatim olmus:Guzel, derin anlamlari ile degenilmis. Benim icin Nuri bilge ceylan'nin ozel bir yeri vardir ozellikle innandigimiz insani yanlarimizi gosterecek bir video essayde icin mukemmel secim olmus.Insanlar aslinda cok farkli degiller neticede varligimizi sahip kendi capalarimizla bir seyler yapmaya calisyoruz fakat en sonunda sahip oldugmuz gercekleri degistiremiyoruz ozellikle gunumuz bircok genc arkadasin yasadigi kurtulus niyeti hep ayni kapiya cikiyor.Kendi dogrularmiz ve gercekler.
Potansiyelini gerçekleştirememiş karakterlere ben de bir örnek vereyim. İki Şehrin Hikayesi kitabında Sydney Carton diye bir karakter var. Genç, bakımlı olsa yakışıklı, harika bir avukat yeteneklerine sahip biri. Ama Carton bu sahip olduğu potansiyellerin hiçbirini gerçekleştiremiyor. Sağlıksız yaşamı yüzünden gençliğini heba etmiş (Spoiler: Erken yaşta da ölüyor) 20'li yaşlarında kırışıklıkları var. Harika bir avukat olma potansiyeli var ama bunu kullanmıyor. Sadece hikayede bir yan karaktere hukuk işlerinde yardım ediyor. Hatta yardım ettiği karakter de ona harika bir avukat olabilirsin, neden burda vakit harcıyorsun falan diyor. Yani anlayacağınız Carton videodaki gibi potansiyelini gerçekleştirmemiş biri. Ama hikayede şöyle bir şey var. Carton ana karakterimize ikizi kadar çok benzeyen biri. Ve ana karakterimiz Charles, Carton'ın aksine potansiyelini gerçekleştirmiş biri. Genç, yakışıklı, iyi bir mesleği, güzel bir karısı var. Carton'ın, Charles'e olan düşüncelerini anlatan temel bir cümle var: Hayatta neleri başarabilecekken neleri kaçırdığını sana gösteriyor olması, bir insanı sevmek için ne güzel bahane. (İş Bankası-syf108)
Potansiyelini gerçekleştirememe durumunda sormamız gereken bir soru var bence. Neden? Neden başaramadık? Bu dış etkenler yüzünden olabilir. Haksızlık, çaresizlik vs. vs. Bu durumda duyacağımız nefret dış dünyaya karşı olur. "Beni harcadılar." düşüncesi oluşur. Başarısızlığımızın nedeni kendimiz de olabiliriz. Potansiyelimizi gerçekleştirmek için yeterli kahraman özelliklerine(istikrar, özgüven, tutku vs.) sahip değilizdir. Başarısızlığımızın suçlusu kendimizizdir. "Kendine yazık etti."
Videoda değindiğiniz kendine biçtiğimiz fazla değer konusuna gelelim. Bu durumdaki belirsizliğe. Misal resim çizme yeteneği olan biri var. Kendisi yeteneği olduğunu düşünüyor. Buna dıştan bir teyit alması için sergiye resim vermeli. Ama hâli hazırda potansiyelini gerçekleştiremiyor ve sergiye resim veremiyor. Yeteneği hakkında kesin bir yargıya ulaşamıyor ve hep bunun şüphesiyle yaşıyor. Bir yandan kendini değersiz görme hissi ve bu depresiflikle çalışmaya devam etme zorunluluğu çekme.
Bu konu çok felsefik, sadece film kitap karakterlerinde olur gibi görünüyor. Ama hâli hazırda gerçek hayatta da bolca var. Mesela ben bu yorumu yazarken bahsettiğim şüpheyi çekiyorum. YKS'ye çalışmamış ama çalışsa güzel bir yer kazanacak öğrenciler. Yıllar önce o değerli arsayı almamış dede. Beni ne doktorlar istedi de varmadım diyen anne...
Potansiyelini gerçekleştirmeme kendimize veya çevreye karşı bir nefret besleriz. Ağır depresyon yaşanır. Potansiyel bazıları için hayatın anlamıdır ve o anlamı kaybederler. Çektiğimiz acılar potansiyelimizin büyüklüğüne göre de artar. Peki bu olumsuz duygulardan nasıl kurtuluruz? Aklıma gelen yol başarısızlığımızı kabullenip içinde bulunduğumuz durumu sevmeye çalışmak. Halk deyişiyle şükretmek. (Canım Allah'ım 🤗) Potansiyelimizin sahip olduğu o destansı hayata karşılık normal yaşantımız kötü olabilir. Ama bu normal bir hayatın özünde kötü olduğu anlamına gelmez. Onda da sevecek şeyler bulabiliriz. Giden gitmiştir, kalanla yetinilmeli ve onu sevmelidir. Tabii bu buraya yazdığım kadar kolay değil.
(Buraya kadar okuyan babayiğitlere selam olsun 💪)
Guzel yazmissin ama icindeki o tutkuyu yok edip ,azla yetinmek de caremidir bilemiyorum .Eger hayatin amaci mutluluksa belkide caredir
Yazınızı okudum.Kitaptaki anektod çok hoş olmuş.Şöyle bir eleştiri getirmek isterim naçizane.Şükürcülük bir afyon gibi insanları uyutmak için haddinden fazla zikredilen ve uygulanan bir kavram.Bir kaçış aslında.Yaşanan duruma bir bahane,bir avuntu diyebilirim.Bahsettiğiniz senaryolardan biri olan''haksızlık,çaresizlik'' kaynaklı başarısızlıklar özelinde kişi kendi elinde olmayan sebeplerden müşkül durumlara düşüyorsa bunu kabullenip şükretmesi çok zor (Kendimden biliyorum).Herkesin hayali,amaçları mutlaka değerlidir.Bunu birinin veya birilerinin elinden alması o kişinin tanrıya,topluma inancını zedeleyebilir,herşeye herkese karşı duyarsızlaştırabilir ve ömür boyu kendini yiyp bitirecek bir öfke duymasına sebep olabilir.(Kendimden biliyorum).
En iyisi böyle bir dünyaya çocuk getirmemek
İzlemediğim bir film ve o kadar etkiledi ki beni anlatım şekliniz ve filmin konusu. Kanalı yemi leşf ettim ve gerçekten youtube çöplüğünde bir hazine bulmuş gibiyim ❤
Filmin adı ne ?
_“Bu devir, sıradan insanın en parlak zamanı; duygusuzluğun, bilgisizliğin, tembelliğin, yeteneksizliğin, hazıra konmak isteyen bir kuşağın devridir.”_
- Dostoyevski / Budala
O devir bitmedi mi ki?
@@bekirustundag7424 cahiller var olduğu sürece bitmeyecek
Abi sizinle bir arkadasim sayesinde tanıştım. Ama videolarınız o kadar kaliteli o kadar iyi içeriklere seslendirmeye sahip ki bırakamıyorum l. Arkada açıp dinleyip işini yapmalik videolariniz da çok. Dün bulaşık toplarken Emil Cioran videosunu izledim mükemmel ya gerçekten hakkını veriyorsunuz bu işin
Bu kanal efsane gerçekten umarım daha çok gelişir.
NBC filmlerinden daha fazla yorumla lütfen
Yusuf karakterine dair, karakterin psikolojisini daha iyi anlamak açısından önerebileceğim bir şiir var: Bülent Parlak - Ortadoğu'da Sıradan Bir Cinayet. Bu şiirin orijinal videosu yazarın öz kanalında, Uzak filminden alınan görüntüler eşliğinde okunmuştur. Bence film ile şiir arasında, daha doğrusu Yusuf ile şiir arasında fazlaca ortaklık olduğunu videoyu hazırlayan ekip de sezmiş olmalı. Şiirin son dizesi Yusuf'un kişiliğinde toplanmış Anadolu insanı için aşırı anlamlı: Herkesin özlediği bir uzak vardır, Ortadoğu'da.
Beni bitiren nokta:
Çünkü mutluluğun başka yerde olduğu avuntusu çoğumuz için geçerlidir. Hayatımızdan memnum değilsek nerede olursak olalım, başka bir yerde mutlu olabileceğimiz avuntusu bize iyi gelir.
Buna şuradan bir alıntı yapabilirim:
Epiktetos - Kendisinin efendisi olmayan hiç kimse özgür değildir.
* Bir yerde yaşıyorken eskiden yaşadığın başka bir yer de olmanın hayalini kurma. Nerede yaşıyorsan oranın güzelliklerine bak, orada nasıl yaşanır onu anlamaya bak.
vidolarınızı ne kadar izlersem izliyim hep içime bir taş oturuyor ama nedense bundan zevk alıyorum
Uzun zamandır bu kadar iyi bir video izlememiştim anlatımın ve betimlemelerin çok iyi. Sanırım 3 4 yıl sonra beğendiğim ilk video oldu. Seni daha önce kesfetmemis olduğum için özür dilerim.
sen kimsinki senin beğenmiş olmanı değerli bulalım.
@@jsb-fy3wvSen kimsin ki buna karar veriyorsun
Sınıfta felsefe hocasına kanalınızı gösterip beraber izledik çokk güzelll