Jungkook ile hayal et / mafyayı sokakta yaralı bulursun / Part 1

Поділитися
Вставка
  • Опубліковано 14 гру 2024

КОМЕНТАРІ • 21

  • @Jungkookstoryy
    @Jungkookstoryy  Місяць тому +21

    Hikâye bana aittir ve hayal ürünüdür. İzinsiz almayın lütfen.
    Keyifli okumalar..
    --------------
    İşten çıktığımda oldukça geç olmuş, vakit gece saatlerini bulmuştu. Eşyalarımı alıp hızlı bir şekilde şirketten çıkarken sabah hava güzel olduğu için yürüyerek gelmiş olmanın pişmanlığını yaşıyordum. Geç saate kalacağımı tahmin edemediğim için arabamı yanıma almamıştım ve bu saatte eve yürüyerek gitmek beni biraz ürkütüyordu. Eve gidince içeceğim sıcacık kahvemi ve yumuşacık yatağımı düşünüp kendimi motive ederken artık şirket binasından ayrılmıştım. Hızlı adımlarla eve doğru yürüyor, bir an önce varmak istiyordum.
    Ara sokaklara girmemeye çalışarak ana caddede yürüyordum. İleride gördüğüm garip tiplerle adımlarım yavaşlamış ve ilk gördüğüm sokağa girmiştim. Anlaşılan bu saatte ana caddede yürümek bile kötü bir fikirdi. Girdiğim ara sokakta hızlı ama sessiz bir şekilde yürümeye başlamıştım. Evet çok az kalmıştı, on dakika içerisinde evimde olabilecektim.
    Yürümeye devam ettikçe sokaklar iyice karanlık olmaya başlamış ve ben hiçbir şey göremez hâle gelmiştim. Telefonumu çıkarıp el fenerini açmıştım. Önüme bakarak yürürken gözüme çarpan kırmızı lekelerle aniden duraksamıştım. Lekeler taze duruyordu ve kan olması dışında aklıma hiçbir şey gelmiyordu. Ellerim titremeye başlamış, kalp atışlarım hızlanmıştı.
    Olduğum yerde donup kalmış, ne yapacağımı bilmeden duruyordum. Birinin yardıma ihtiyacı olabilir miydi yoksa burdan hemen uzaklaşmalı mıydım? Daha ne yapacağıma karar verememişken sokakta duyduğum seslerle panik olmuştum. El fenerini hemen kapatmış ve ilerleyebildiğim ilk köşeye saklanmıştım. Adım sesleri yaklaştıkça nefes alışverişlerim hızlanıyor ve buna engel olamıyordum. Aniden ağzımda ve belimde hissettiğim eller beni geriye doğru çekmişti.
    A- Şşş...
    Hâlâ çırpınırken kulağıma fısıldayan sesle kalbime bir acı saplanmış, gözlerim dolmuştu. Korkudan tüm vücudum titremeye ve ağzımı kapatan el yüzünden burnumdan aldığım nefes bana yetmemeye başlamıştı. Çırpınmayı bırakmış, seslerin kesilmesini beklemiştim. Ensemde kim olduğunu bilmediğim birinin nefesini hissederken sakin kalmak zor olsa da 'Belki de bana yardım ediyordur' diye düşünüp kendimi teselli ediyordum.
    Adım sesleri uzaklaştıktan sonra arkamdaki adam çekilmiş ve kendini geriye doğru bırakmıştı. Ben hemen ayağa kalkmış biraz geri çekilmiştim. Birkaç saniye sakinleşip telefonumun fenerini yeniden açmış ve ona doğru çevirmiştim. Gördüğüm şeyle gözlerim kocaman açılmış geriye doğru adımlamaya başlamıştım. Bir adam kanlar içinde yerde yatıyordu. Ne yapacaktım şimdi? Onu bu şekilde bırakmam mümkün değildi.
    Ben korku dolu gözlerle ona bakarken o da sessizce beni izliyordu. Çok canı yanıyor olmalıydı. Ona doğru yaklaşmış ve yanına çökmüştüm.
    Sun- Ne oldu size böyle?
    A- Vuruldum, demişti. Sesinden acı çektiği çok belliydi.
    Sun- Yardım çağırmamı ister misiniz?
    A- Hayır!
    Kabul edeceğini düşünmemiştim zaten. Onu eve götürmek konusunda kararsız kalsam da sonunda cesaret edebilmiştim.
    Sun- Evim buraya çok yakın. Benimle gelmek ister misiniz?
    Cevap vermemişti. Demin kesin bir sesle verdiği "Hayır!" cevabından sonra bu sessizliği evet olarak algılamıştım. Hemen ona doğru yaklaşmış ve kalkması için yardım etmiştim. Karnından yaralanmış acıyla inleyerek orayı tutuyordu. Duraksamış ve boynumdaki şalımı çıkarıp yarasına bastırmıştım. Daha sonra onun kolunu omzuma atmış ve elimi beline sarmıştım. Yavaş adımlarla da olsa birkaç dakika içinde eve varabilmiştik. Kapıyı açmış ve onu salona doğru götürmüştüm. Yavaşça koltuğa uzanmasını sağlamış ve ayağa kalkmıştım.
    Sun- Kurşun hâlâ karnında mı?
    Başını sallamış ve onaylamıştı.
    Sun- Ne yapacağız şimdi? Nasıl çıkaracağız onu?
    A- Telefonunu kullanabilir miyim?
    Sun- Tabii, elbette.
    Titreyen ellerimle telefonumu ona uzatmıştım. Bir numara tuşlamış ve aramıştı.
    A- Jungkook benim Tae.
    ?- ...
    A- Nerde olduğumu bilmiyorum adresi şimdi gönderirim. Yaralıyım ve hâlâ buralardalar. Çabuk olun.
    ?- ...
    Telefonu kapatmış ve bana uzatmıştı.
    Tae- Aradığım numaraya buranın adresini gönderir misin?
    Sun- Tabii ki.
    Telefonu hemen almış ve adresi göndermiştim. Daha sonra hızla mutfağa gidip bir bardak suyla geri dönmüştüm. Yanına yaklaşıp elimi ensesine koymuş ve hafif doğrulmasını sağlamıştım. Suyu içirdiğimde çok susadığını fark etmiş yakışıklı yüzünü inceliyordum. Bardaktaki su bitince onu incitmeden tekrar uzanmasını sağlamıştım.
    Sun- Biraz daha getirmemi ister misin?
    Tae- Hayır yeterli, teşekkür ederim.
    Sun- Rica ederim.
    Mutfağa gidip bardağı bırakmıştım. Odama gidip rahat bir yastık ve örtü almıştım. Ayrıca yarasına bastırmak için temiz bir bez bulup geri dönmüştüm. Yarasının üzerindeki kan içinde kalmış şalımı kaldırıp getirdigim bezi bastırmıştım. Başını kaldırıp yastığı koymuş ve üzerini örtmüştüm. Alnının ter içinde kaldığını görünce elimi yanağına ve alnına koymuştum. Çok hafif ateşi olduğunu fark edince üzerindeki örtüyü kaldırmayı düşünsem de küçük bir müdahale yetebilirdi. Biraz soğuk su ve yeni bir bezle geri döndüm. Bezi ıslatıp alnına koydum. Masum bakan gözlerini açık tutmakta zorlanıyorken sessizce beni izliyordu.
    Durumu gittikçe kötüleşiyorken sonunda kapı çalmıştı. Ama gelen onlar mıydı acaba? İçime düşen şüpheyle telefonum çalmıştı. Tae'nin aradığı numara olduğunu görünce hemen açtım.
    Jk- Kapıdayız, açar mısınız lütfen?
    Sun- Tabii, hemen geliyorum.
    Kapıya koşmuş ve açmıştım. Önümde gördüğüm kalabalık grupla şok olmuştum. Bunlar da kimdi böyle? Neler oluyordu? Niye bu kadar fazla insan gelmişti ki?
    Jk- Merhaba, izninizle içeri geçebilir miyiz?
    Sun- Buyrun, lütfen.
    Üzerimdeki şaşkınlığı atıp onları içeri almıştım. Vakit kaybetmemek için yanlarında bir doktor getirmişlerdi. O Tae'nin yarasına bakarken gelen korumalar tehlikeye karşı evin etrafını sarmıştı. Silahlı, illegal tipler olduklarına artık emindim. Mafya mıydı bunlar?
    Jk- Uzun sürer mi? Fazla dikkat çekemeyiz. Sabah olmadan gitmeliyiz, demişti doktora.
    D- Hayır, kurşunu çıkarırsak hemen hallederim. Uzun sürmeyecektir.
    Jungkook kafa sallayarak onaylamış ve yan taraftaki koltuğa oturmuştu.
    Sun- İçecek bir şey alır mıydınız?
    Sorduğum soruyla Jungkook benim varlığımı unutmuş gibi bir bakış atmıştı.
    Jk- Hayır, teşekkür ederim.
    Sun- Rica ederim, demiş ve yüzünün ciddiyetiyle gerilip bir daha konuşmamak üzere bir kenara çekilmiştim. Aradan geçen yaklaşık bir saatin ardından doktor işini bitirmişti.
    D- Tamam, bitti. Artık onu eve götürüp istirahat etmesini sağlayalım. Birkaç güne toparlayacaktır.
    Jungkook kafa sallamış ve ayağa kalkmıştı. Kapıya gidip içeri çağırdığı koruma ile Tae'yi kaldırmış ve evden çıkmışlardı. Onu araca bindirdiklerini gördükten sonra kapıyı kapatmak üzereyken biri kapıyı tutmuştu. Gelen korumalardan biriydi.
    K- Siz de bizimle geliyorsunuz hanımefendi.
    Sun- Ben mi?, demiştim şaşkınlıkla.
    K- Bay Jungkook'un emri. Burda olduğumuz fark edilmiş olabilir. Biz ayrıldıktan sonra yalnız kalmanız sizin için tehlikeli olacaktır.
    Allah'ım neyin içine düşmüştüm ben böyle?
    Sun- Peki, bir dakika lütfen.
    İçerden çantamı almış ve kapıda bekleyen korumayla birlikte araca yönelmiştim. Beni Jungkook'un olduğu araca bindirmiş ve şoför koltuğuna geçmişti. Tae yorgunluktan sızıp başını geriye yaslamış uyuyordu. Jungkook ve doktor durum hakkında konuşurken ben de sessizce oturmuş camdan dışarıyı izliyordum. Nereye götürüyorlardı beni? Artık evime dönemeyecek miydim?
    -----------------------

    • @Jungkookstoryy
      @Jungkookstoryy  Місяць тому +21

      Yaklaşık bir saat süren yolculuğun ardından araçlar durmuştu. Şehirden çok uzaklaşmış ve lüks bir evin önünde durmuştuk. Çok büyük bir bahçeye sahip olan evin önü takım elbiseli onlarca korumayla doluydu. Kapı açılmış ve Jungkook korumalara Tae'yi odasına çıkarmalarını emretmişti. Ardından sert bakışlarını hâlâ aracın içinde sessizce bekleyen bana çevirmişti.
      Jk- Kim vurdu onu?
      Sun- B-ben... B-ben bilmiyorum.
      Bir anda beni sorgulamaya başlamasıyla gerilmiş ağzımdan kekeleyerek çıkardığım kelimelere hâkim olamıyordum. Benden mi şüpheleniyordu?
      Jk- Ne demek bilmiyorum?
      Sun- Onu bulduğumda yaralıydı zaten.
      Jk- Onu sokakta yaralı buldun ve yardım etmek için alıp evine götürdün öyle mi?
      Hızlı bir şekilde kafa sallamış ve onu onaylamıştım. Ama aniden dibime girmiş ve çenemi sert bir şekilde kavramıştı.
      Jk- Ya gerçekten anlattıklarını yapacak kadar cesursun ya da beni aptal yerine koyuyorsun. Ama Bayan Sun, şu anki tavrınıza bakılırsa pek de cesur bir tip değilsiniz. Tae'yi yaraladıktan sonra seni bilerek yanına gönderdiler öyle değil mi? Aksi hâlde biz gelene kadar sizi bulamamaları mümkün gelmiyor bana.
      Titreyen vücuduma ve sesime engel olamazken hâlâ çenemi sıkan elini ittirip kendimi geri çekmiştim.
      Sun- Hayır tabii ki. Sadece bir tesadüftü.
      Jk- Seni kim, niçin gönderdi? Ne kadar çabuk söylersen o kadar az canın yanar.
      Sun- Neden bahsettiğinizi bilmiyorum. Ben sadece yardım etmek istemiştim.
      Beni dinlemeden sırtını dönmüş ve korumaya bir şeyler söyleyip gitmişti. Koruma bana doğru yaklaşmış kolumdan çekiştirerek beni arabadan indirmişti.
      Sun- Durun, ne yapıyorsunuz?! Lütfen!
      Beni resmen sürükleyerek götürmüş ve evin yan tarafındaki başka bir girişten bodruma indirmişti. Loş ışıkta burası korkunç görünüyor ve çok fena rutubet kokuyordu. Koruma beni yere fırlatmış ve hızla kapıya yönelmişti. Düştüğüm yerde ayak bileğim çok acımış kalkmaya bile yeltenmemiştim. Başımı kaldırıp etrafa bakmak isterken ışıklar sönmüş ve kapı sesi gelmişti. Ne yani? Bu şekilde karanlıkta mı bırakacaklardı beni?
      Birkaç dakika sessizlikten sonra gelen tıkırtılarla irkilmiştim. Saniyeler içinde fare sesi olduğunu fark edip acıdan zonklayan bileğimle ayağa dikilmiştim. Ayağımı kesinlikle oynatamıyor üzerine basamıyordum. Hiç ışık görmeyen zifiri karanlık bir bodrumda ne zamandır aç olduğunu bilmediğim farelerle kilitliydim. Işık kapanmadan önce etrafa göz gezdirdiğimde kenarda gördüğüm dolaplara yaklaşmaya çalışmıştım. Bir elimi önüme doğru uzatmış diğer elimle bacağımı tutup bileğimin acısıyla attığım her adımda inleyerek ilerlemeye çalışıyordum.
      Ellerim sonunda bir şeylere dokunmaya başladığında hızlı bir şekilde yoklamaya başladım. Üzerine çıkabileceğim alçaklıkta bir dolabı fark ettiğimde üzerindeki her şeyi tek hamlede yere savurmuştum. Sırtımı dönüp dolaba yaslanmış ve ellerimle kendimi yukarı çekmeye çalışmıştım. İlk hamlemde başarısız olup sendelediğimde ağzımdan derin bir inleme kaçmış ve artık bileğimin ağrısıyla gözlerimden yaşlar süzülmeye başlamıştı. İkinci bir hamle yapıp kendimi yukarı çekmeyi başardığımda derin bir nefes almış ve sakinleşmeye çalışmıştım.
      -----------------------
      Sırtımı duvara yaslamış saatlerdir öylece duruyordum. Ağlamaktan şiştiğine emin olduğum gözlerimde dökecek yaş kaldığını sanmıyordum. O adamı kurtarabilmek için kendimi tehlikeye atmışken bu olanlar hiç adil değildi.
      Bu sırada kapıdan gelen seslerle irkilmiş olsam da hareket edecek durumda değildim. Her hareketimde bileğimdeki ağrı beni öldürüyordu.
      Loş ışık yeniden içeriyi aydınlattığında Jungkook merdivenlerden inmişti. Beni gördüğünde bakışlarını yere çevirmiş ve devirdiğim eşyalara bakmıştı. Ortama bıraktığı kahkahadan sonra yanıma yaklaşmıştı.
      Jk- Aaa... Yoksa farelerden mi korkuyorsun? Gerçi karanlık ve sessiz bir ortamda aç fareler tehlikeli yaratıklara dönüşebiliyorlar değil mi?
      Hiçbir şey söylemeden ifadesiz suratımla ona bakıyordum. Gözleri kanayan dizime kaymış ve tam yanıma gelip durmuştu. Dizimi kaldırmak istediğinde bileğimin acısıyla ağzımdan küçük bir çığlık kaçmıştı. Yüzünde beliren şaşkın ifadeyle duraksamış ve bileğimi fark etmişti.
      Eğilip dokunduğunda acıdan kıvranmaya başlamış inlemelerime engel olamıyordum. Elimle göğsünden hafif ittirdiğimde daha fazla zorlamamış ve çekilmişti.
      Jk- Bileğin yerinden çıkmış. Bunu nasıl başardın?, demişti yüzündeki şaşkın ifade hâlâ duruyorken.
      Göz teması kurmuyor dolan gözlerimi saklamak için yere bakıyordum. Yani en azından gözlerimden yaşlar süzülmeye başlayana kadar.
      Jk- Çok acıyor olmalı. Eğer bana neler olduğunu doğru bir şekilde anlatırsan sana yardım edebilirim.
      Ben sessiz kalmış ve bir şey söylememiştim. Olanı anlatmıştım zaten bana inanmayacaktı. Şimdiye kadar Tae ile de konuşmuş olmalı. Beni hâlâ sorguladığına göre şüphesi devam ediyordu. Belki sessiz kalırsam kendisi araştırır ve bir ilgim olmadığını öğrenirdi.
      Jk- Burayı sevmiş gibisin. Sana iyi eğlenceler o zaman.
      Öfkeyle söylediği son sözlerinin ardından ışığı kapatmış ve kapıyı sertçe çarpıp gitmişti. Sırtımı yeniden duvara yaslamış ve bir süre sonra uykuya dalmıştım.
      -----------------------
      Uyandığımda aradan ne kadar zaman geçmişti bilmiyordum. Hiç ışık almayan bu bodrumda günün hangi vaktinde olduğumu bile anlamam mümkün değildi. Koşuşturan farelerin sesleri hâlâ geliyorken aç olduğumu hissetsem de aşırı derecede susamıştım ve üşüyordum. Sinirden haykırarak ağlamaya başlamıştım.
      Aradan çok zaman geçmiş uyuyakalmış yeniden uyanmıştım. Ne gelen vardı ne de giden.
      -----------------------
      Neredeyde üç gündür buradaydım. Susuzluktan kupkuru olan dudaklarım açlıktan kazınan midemle bunu az çok tahmin edebiliyordum. Soğuktan titrerken artık oturacak gücüm kalmamıştı. Bileğimi hiç kımıldatamıyor olsam da ellerimle bacağımı destekleyerek yukarı çekmiş ve dolabın üzerine uzanmıştım.
      Son kez uykuya dalmak için hazırlanıyordum çünkü sanırım artık ölüyordum. Gözümden akan birkaç damla yaşı silmiş karanlığa gözlerimi yummuştum.
      -----------------------
      💜
      Beğendiyseniz belirtmeyi unutmayın lütfen.

  • @Coolnight-h9s
    @Coolnight-h9s Місяць тому

    Çok güzel olmuş ellerine sağlık ❤❤❤❤

    • @Jungkookstoryy
      @Jungkookstoryy  Місяць тому

      @@Coolnight-h9s teşekkür ederimm😊💕

    • @Coolnight-h9s
      @Coolnight-h9s Місяць тому

      @@Jungkookstoryy rica ederim ☺️♥️♥️♥️

    • @Jungkookstoryy
      @Jungkookstoryy  Місяць тому

      @@Coolnight-h9s ☺️💕🌸

  • @MoonAlicess
    @MoonAlicess Місяць тому +1

    Cok guzelll ve farklida olmus biran once yeni bolümü atmalisinn

    • @Jungkookstoryy
      @Jungkookstoryy  Місяць тому +1

      @@MoonAlicess teşekkür ederim 😊💕 yeni bölümü bugün yükleyeceğim.

    • @MoonAlicess
      @MoonAlicess Місяць тому +1

      @@Jungkookstoryy ayy merakla bekliyorummm ve rica ederim balimm🌸❤🌸

    • @Jungkookstoryy
      @Jungkookstoryy  Місяць тому +1

      @@MoonAlicess ☺️💕🌸

  • @tt1578
    @tt1578 Місяць тому

    Oha cok iyii

  • @ecembozkurt-cb3du
    @ecembozkurt-cb3du Місяць тому

    Ohaa çok iyi en kısa zamanda yeni bölüm gelsin lütfen ama bir şey merak ediyorum başrol kim

    • @Jungkookstoryy
      @Jungkookstoryy  Місяць тому +1

      @@ecembozkurt-cb3du teşekkür ederim 😊💕 yeni bölümü bugün yükleyeceğim. Başrol ise Jungkook.

  • @Coolnight-h9s
    @Coolnight-h9s Місяць тому +1

    Yeni bölüm ne zaman gelir

    • @Jungkookstoryy
      @Jungkookstoryy  Місяць тому +1

      @@Coolnight-h9s bugün yükleyeceğim 😊

    • @Coolnight-h9s
      @Coolnight-h9s Місяць тому

      @@Jungkookstoryy tamam♥️♥️♥️♥️

  • @MrJeon-q4p
    @MrJeon-q4p Місяць тому

    İstek hikaye alıyor musun?

    • @Jungkookstoryy
      @Jungkookstoryy  Місяць тому

      @@MrJeon-q4p yazabilirsin. Aklıma kurgu gelirse yazıp paylaşırım. 😊💕

    • @MrJeon-q4p
      @MrJeon-q4p Місяць тому

      @Jungkookstoryy istek şu:Mafya tarafından kaçırılıyoruz.Ama akıl sağlığımız yerinde değil.Mafyayı fazla eğlendiriyoruz komik hareketlerimizle.O da bize aşık oluyor.
      Biraz garip oldu hjkjh

    • @Jungkookstoryy
      @Jungkookstoryy  Місяць тому

      @@MrJeon-q4p 😄 dediğim gibi aklıma iyi bir kurgu gelirse yazarım.💕