Hikâye bana aittir ve hayal ürünüdür. İzinsiz almayın lütfen. Keyifli okumalar.. -------------- Uykuya tam dalmak üzereyken kapıdan gelen seslerle irkilip uyanmıştım. Sersemlemiş hâlde ne olduğunu anlamaya çalışırken ışıklar açılmış, günlerdir karanlıktan başka bir şey görmeyen gözlerimi acıyla kapatmıştım. Jungkook telaşla yanıma koşturmuştu. Ben gözlerimi sımsıkı kapatmış kıvranırken ellerini yüzümde hissetmiştim. Yanaklarıma, alnıma ve boynuma dokunmuş ateşim olup olmadığını anlamaya çalışıyordu. Ateşim vardı evet ama çok da kötü değildi. Bileğime dokunduğunda doğrulmaya çalışıp gözlerimi açmış ve çığlık atmıştım. Gözlerimi hissettiğim yanmayla tekrar sımsıkı kapatıp ellerimle bastırmış ve kendimi yeniden geriye doğru bırakmıştım. Jk- Işıkları kapatın! Saniyeler içinde ışıklar kapanmış ve ben ovduğum gözlerimi alıştığım karanlığa açmıştım. Jk- Su... Korumalardan biri suyu hemen Jungkook'a uzatmıştı. Jungkook boynumdan destekleyerek beni hafif doğrultmuş suyu içirmişti. O kadar susamıştım ki yeniden dirilmiş gibi hissediyordum. Suyu bitirdiğimde boş şişeyi yere fırlatmıştı. Korumalar ellerindeki telefonların fenerlerini açmış ortamı aydınlatmaya çalışırken Jungkook beni kucaklamıştı. Bileğimin acısıyla inlemelerime engel olamasam da bir an önce burdan çıkmak istiyordum. ----------------------- Dışarı çıktığımızda hava karanlıktı ama gözlerimin hiç ışığa tahammülü yoktu. Gözlerimi sımsıkı kapatıp yüzümü boynuna gömmüşken canımın acıdığını belli eden mırıltılar çıkarıyordum yalnızca. Birkaç dakika içinde Jungkook beni bir yatak odasına getirmiş ve yatağa bırakmıştı. Aynı anda doktor da içeri girmiş hemen yanıma gelmişti. Ben gözlerimi açamazken Jungkook ona olanları anlatıyordu. Doktor hemen ne durumda olduğunu görmek için ayak bileğime yönelirken Jungkook'a gözüme damlatması için küçük bir ilaç şişesi vermişti. Bileğimdeki dokunuşlar acıdan kıvranmama sebep olurken Jungkook üzerime doğru eğilmişti. Parmaklarıyla göz kapaklarımı açık tutup gözlerime birer damla ilaç sıkmıştı. Jk- Gözlerini açma. Cevap vermemiş, bu işkencenin bir an önce son bulmasını diliyordum. Odaya evin hizmetlilerinden birinin geldiğini duymuştum. H- İstediğiniz şeyleri getirdim Bay Jungkook. Doktor hizmetlinin getirdiği malzemeleri almıştı. Önce hafif olan ateşimin düşmesi için alnıma ıslak bir bez koymuştu. Sonra ayak bileğimi köpüklü suda biraz ovmuş ve kurutmuştu. D- Bu biraz acıtabilir. Son cümlesinden sonra birkaç dokunuş hissetmiştim. Ama bir anda bileğimi sımsıkı kavramış ve çevirmişti. Yüksek sesli bir çığlık atmış, kapalı tuttuğum gözlerimi sonuna kadar açmıştım. Bileğimden gelen ses ve hissettiğim yoğun acı beni çok yormuştu. Anlık acıdan sonra rahatlayan bileğimle kendimi günlerdir hayâlini kurduğum sıcacık yatağa bırakmıştım. Doktor da ayağıma bir krem sürmüş ve sarmıştı. D- Bu kremi bırakacağım. Her gün bileğini ovarak sürün ve yeniden sarın. Bir de bir süre üzerine basmazsa iyi olur. Jk- Peki, teşekkür ederim. D- Rica ederim Bay Jungkook, iyi günler dilerim. Jungkook son cümlesine sadece kafa sallamış doktor odadan çıkmıştı. Ben yarı açık gözlerle onu izlerken yanıma yaklaşmış ve yatağa oturmuştu. Elini pantolonumun düğmesine attığında şok içerisinde kalmıştım. Sun- Ne yapıyorsun sen?! Jk- Üstünü değiştirmelisin yatağıma asla bu şekilde giremezsin. Üstelik evde kadın hizmetli yok. Eli tekrar pantolonumun düğmesine gittiğinde doğrulmaya çalışmış elini ittirmiştim. Beni sert bir şekilde geri yatırmıştı. Sun- Burda kalmak istemiyorum! Jk- Seni bağlamamı ister misin?! Duraksamış ve sessizleşmiştim. Bodrumda neredeyse ölüyor olduğum aklıma geldikçe bana her kötülüğü yapabileceğine inanıyordum. Pantolonumun düğmesini açmış ve fermuarını indirmişti. Ayağa kalkıp bileğimi incitmemeye çalışarak dikkatli bir şekilde pantolonumu çıkarmıştı. İç çamaşırımla kaldığımda utançtan yok olmayı diliyordum. Bana bakmış ve sırtını dönüp gitmişti. Bir iki dakika içerisinde elindeki ilk yardım çantası ile geri dönmüştü. Yatağa yeniden oturmuş ve dizime bakmıştı. Oranın yaralandığını bile unutmuştum. Yarayı temizlemeye başladığında yandığı için hafif hafif üflüyor ve pamuğu dokundurmaya devam ediyordu. Dizimi de sarmaya başladığında şaşırmıştım. Küçük bir yara bandı ile halledilir sanmıştım. O kadar kötü müydü gerçekten? Ayağa kalkmış dolabına yönelmişti. Çıkardığı iki parça kıyafetle yanıma yaklaşmıştı. Önce bir şort giydirmiş sonra doğrulmam için beni kaldırmıştı. Sun- Uyumak istiyorum, diyip oturmayı reddetmiştim. Jk- Yemek getirilecek birazdan. Yemeden uyuyamazsın. Beni oturtup üzerimdeki kıyafetimi tek hamlede çıkarmıştı. Sütyenimi gizlemek için kollarımı önümde birleştirmiştim. Jungkook'un ellerini yeniden alnımı, yanağımı ve boynumu kontrol etmişti. Vücut sıcaklığımın normale döndüğünü fark edince getirdiği tişörtü giydirmişti. İlk yardım çantasını alıp banyoya gittiğinde odanın kapısı çalmış ve hizmetli elinde tepsiyle içeri girmişti. H- Yemek hazır Bay Jungkook. Jk- Teşekkür ederim çıkabilirsin, demiş ve tepsiyi elinden almıştı. Getirip bana vermişti. Jk- Ye bakalım. Çok acıktığım için itiraz etmeden almış ve yemeye başlamıştım ama kısa süre içerisinde doymuştum. Sun- Bitti. Köşedeki koltukta otururken incelediği belgeleri bir kenara bırakmış yanıma gelmişti. Tam alacakken tabakların dolu olduğunu fark edip gözlerime bakmıştı. Sorgulayıcı bakışlarından ne demek istediğini anlayabildiğim için cevap verme gereği duymuştum. Sun- Ama doydum. Kafa sallamış ve tepsiyi almıştı. O bana tekrar engel olmadan olabildiğince hızlı bir şekilde uzanmış ve kendimi uykunun kollarına bırakmıştım. ----------------------- Gece yarısı gördüğüm garip rüyanın ardından irkilip uyanmıştım. Çok karanlıktı ve hiçbir şey göremiyordum. Nerdeydim ben? Jk- İyi misin? Sun- Bodrumda mıyız? Karnımdaki eli sıkılaşınca bana ne kadar yakın olduğunu daha yeni fark ediyordum. Jk- Hayır odadayız. Odada mıydık? Hangi oda? Hâlâ tam açılmayan bilincimin etkisiyle söylediklerini tam idrak edemiyordum. Jungkook sessizliğimden bir terslik olduğunu anlamış başucundaki ışığı yakmıştı. Elini yanağıma koymuş ve hafifçe okşamıştı. Jk- İyi misin? Sun- Evet, demiştim gözlerine bakarak. Sun- Benim başucumdaki ışık açık kalsa olur mu? Jk- Elbette. Jungkook üzerimden uzanmış ve başucumdaki ışığı yakmıştı. Sun- Teşekkür ederim. Jk- Rica ederim. Yatağa uzanmış ve elini yeniden karnıma yerleştirmişti. Sanırım yanımda olduğunu bir şekilde hissettirmek istiyordu. Elimi onun elinin üzerine koymuş ve uyumaya devam etmiştim. -----------------------
Gözlerimi açtığımda hava aydınlanmış, pencereden güneşin ilk ışıkları odayı dolduruyordu ama Jungkook yanımda değildi. Tae- Günaydın. Kafamı çevirdiğimde Tae'nin geldiğini gördüm. Yüzünde sıcak bir gülümseme vardı. Ben de aynı şekilde bir gülümseme ile karşılık vermiştim. Sun- Günaydın. İyileşmişsin. Tae- Evet hâlâ küçük ağrılarım oluyor ama hızlı toparlıyorum. Ben senin sayende iyileştim ama sen benim yüzümden ne hâldesin?, demişti sargılı ayağıma bakarak. Sun- Hayır seninle ilgisi yok. Seni iyi gördüğüme sevindim. Tae gülümsemiş ve gelip yanıma oturmuştu. Tae- Ne oldu sana böyle? Jungkook mu yaptı? Sun- Tam olarak öyle denemez. Senin vurulmanla benim de ilgim olduğunu düşünüp bodruma kilitledi beni. Orda oldu. Tae- Evet bundan bahsetmişti. O gece bize tuzak kurulmuş. Beni bulması için başka bir kadın gönderip içimize sızmayı düşünmüşler. Ama beni o kadından önce sen buldun. Ben mi çok şanslıyım yoksa sen mi çok talihsizsin bilemedim, demiş küçük bir kahkaha atmıştı. Ben de onunla birlikte gülerken Jungkook içeri girmişti. Jk- Tae! Neden kalktın yatağından? Tae- Hadi ama Jungkook yeterince dinlendim. Gayet iyiyim. Ben de Sun'a olanları anlatıyordum. Bana doğru dönüp konuşmaya devam etmişti. Tae- Jungkook gönderilen kadının sen olduğunu sanmıştı. Ama tabii sonra gerçeği öğrenince çıkardı seni ordan. Sun- Beni ölüme mi terk etmiştiniz yani? Tae ses çıkarmamış Jungkook'a bakmıştı. Tae- Ben odama gidiyorum, diyip odadan çıkmıştı. Jungkook da konuyu değiştirmiş ve cevap vermemişti. Jk- Kahvaltın birazdan gelir. Sun- Peki, teşekkür ederim. Kafa sallamış ve odadan çıkmıştı. ----------------------- Kahvaltımı bitirdikten kısa süre sonra Jungkook yeniden odaya gelmişti. Yanıma gelip oturmuş ve sargımı açmaya başlamıştı. Jk- Kremini sürmeliyiz. Sun- Ben hallederim. Jk- Hayır. Doğrulmak üzereyken verdiği net cevapla vazgeçmiştim. Sargıları açtığında morarmış bileğimi ve dizimi ilk kez görüyordum. Sun- Ne oldu böyle?, demiştim panikle. Jungkook bu kez yüzüme mahcubiyetle bakmış ama beni yine cevapsız bırakmıştı. Kremle bir süre bileğimi ovmuş ve yeni bir sargı beziyle tekrar sarmıştı. Dizime de krem sürüp yeniden sarınca ayağa kalkmıştı. İkimiz de odanın çalan kapısına baktığımızda Tae içeri girmişti. Tae- Bahçeye çıkalım mı Sun? Sun- Çok isterim, demiş ve Jungkook'a ürkek bir bakış atmıştım. Jk- Ayağının üzerine basmaması gerekiyor. Tae- Ahh, yapma Jungkook. Sen taşırsın o zaman hadi. Jk- Tamam mutfağa söyle atıştırmalık bir şeyler hazırlasınlar. Biz de geliyoruz. Tae- Tamamdır, demiş heyecanla odadan çıkmıştı. Jungkook dolaba yönelmiş ve bir hırka çıkarmıştı. Hırkayı bana giydirmiş dizlerimin altından ve belimden tutarak beni kaldırmıştı. Ellerimi boynuna dolamış sessizce yüzüne bakıyordum. Jungkook yapılı ve çok yakışıklı bir adamdı. Jk- Evet yakışıklı olduğumun farkındayım. Yüzüne öylece bakarken söylediği cümle utanmama neden olmuş, bakışlarımı hemen çevirmiştim. Aşağı inmiş ve bahçeye çıkmıştık. Tae çoktan oturmuş güzel havanın tadını çıkararak bizi bekliyordu. Jungkook beni Tae'nin karşısındaki sandalyeye oturtmuş kendisi de yanıma oturmuştu. Tae- Hoşgeldiniz, demişti yüzünde kocaman bir gülümsemeyle. Ben de gülümseyerek cevap vermiştim. Sun- Hoşbulduk. Tae- Geçen birkaç günden sonra bugün hava çok güzel değil mi? Sun- Geçen birkaç gün hava durumu hakkında pek bilgim yoktu açıkçası. Tae mahcubiyetle bana bakmıştı. Tae- Çok özür dilerim. Benim yüzümden geldi bunlar başına. Sun- Hayır tabii ki. Senin de yardıma ihtiyacın vardı sonuçta. Küçük bir gülümseme sunmuştu kafa sallayarak. Tae- Sahi, o gece orda ne işin vardı? Sun- Mesaiye kalmıştım ve işten dönüyordum. Tae- Ne iş yapıyorsun? Sun- Mimarım ben. Tae- Aaa, harika. Jungkook ve ben de bir inşaat şirketi yönetiyoruz. Aslında ikimiz de mühendisiz. Belki bundan sonra bizimle çalışmak istersin. Değil mi Jungkook? Jk- Neden olmasın? İkisi de bana bakarken ne diyeceğimi bilememiştim. Sun- Aaa... Ben... Bilmiyorum. Yani olabilir. Tae- Olur, olur. Tae sevinçle konuşurken hizmetliler servis yapmaya başlamışlardı. Tae ile uzun uzun sohbet etmiş olsak da Jungkook pek katılmamıştı. Sanırım hep böyle soğuk biriydi. Keyifli geçen birkaç saatin ardından eve girmiştik. Tae- Hadi film izleyelim. Ne tür filmlerden hoşlanırsın Sun? Sun- Korku ve gerilim filmlerine bayılırım. Tae- Uff, ben de. Jungkook hadi gel film seçelim. Jungkook beni koltuğa bırakmış ve televizyonu açmıştı. Bu sırada Tae yanıma oturmuş bana telefondan filmleri gösteriyordu. Jungkook bir anda telefonu çekmişti. Jk- Ben seçerim. Ben ve Tae şaşkınlıkla birbirimizin suratına bakmıştık. Tae kulağıma doğru eğilmişti. Tae- Sanırım seni kıskanıyor, diye fısıldamış ve kıkırdamaya başlamıştı. Ben şaşkınlıkla Jungkook'a bakarken, Jungkook Tae'nin kıkırdamalarıyla kafasını kaldırmıştı. Çatık kaşlarıyla bakarken benim surat ifademi fark etmiş ve bakışları Tae'ye dönmüştü Jk- Ne söyledin?! Tae- Ben mi? Hiçbir şey. Bir şey mi söyledim Sun? Gerginlikle kafamı iki yana sallamıştım. Sun- Yooo... Jungkook filmi seçmiş ve diğer yanıma oturmuştu. Yaklaşık iki saatin ardından filmi çok beğenmiş Tae ile kritiğini yapıyorduk. Jk- Hadi geç oldu, uyku vakti. Jungkook beni kucaklamış ve kaldırmıştı. Tae de yanımızda yürüyordu. Tae ile Jungkook'un odaları karşılıklıydı. Tae- Hadi iyi geceler. Sun, Jk- İyi geceler. Odaya girmek üzereyken Tae'nin sesiyle Jungkook duraksamıştı. Tae- Bu arada Jungkook... Tae- Neden Sun'u misafir odalarından birinde ağırlamıyoruz?, demişti son derece ukalâ bir tavırla. Jungkook beklemediği bu soru karşısında ne diyeceğini bilememiş yüzüme bakmıştı. Jk- Şu anda... Şu anda yalnız kalması doğru olmaz. Tae- Aaa... Demek ondan. Anlıyorum, demiş kıkırdayarak odasına girip kapıyı kapatmıştı. Jungkook da hemen odaya girmiş ve beni yatağa bırakıp hızla banyoya gitmişti. Ben neler olduğuna kafa yoramayacak kadar yorgunken üzerimdeki hırkayı çıkarmış ve yatağa uzanıp kısa süre içerisinde uyuyakalmıştım. ----------------------- 💜 Beğendiyseniz belirtmeyi unutmayın lütfen.
Hikâye bana aittir ve hayal ürünüdür. İzinsiz almayın lütfen.
Keyifli okumalar..
--------------
Uykuya tam dalmak üzereyken kapıdan gelen seslerle irkilip uyanmıştım. Sersemlemiş hâlde ne olduğunu anlamaya çalışırken ışıklar açılmış, günlerdir karanlıktan başka bir şey görmeyen gözlerimi acıyla kapatmıştım. Jungkook telaşla yanıma koşturmuştu. Ben gözlerimi sımsıkı kapatmış kıvranırken ellerini yüzümde hissetmiştim. Yanaklarıma, alnıma ve boynuma dokunmuş ateşim olup olmadığını anlamaya çalışıyordu. Ateşim vardı evet ama çok da kötü değildi. Bileğime dokunduğunda doğrulmaya çalışıp gözlerimi açmış ve çığlık atmıştım. Gözlerimi hissettiğim yanmayla tekrar sımsıkı kapatıp ellerimle bastırmış ve kendimi yeniden geriye doğru bırakmıştım.
Jk- Işıkları kapatın!
Saniyeler içinde ışıklar kapanmış ve ben ovduğum gözlerimi alıştığım karanlığa açmıştım.
Jk- Su...
Korumalardan biri suyu hemen Jungkook'a uzatmıştı. Jungkook boynumdan destekleyerek beni hafif doğrultmuş suyu içirmişti. O kadar susamıştım ki yeniden dirilmiş gibi hissediyordum. Suyu bitirdiğimde boş şişeyi yere fırlatmıştı. Korumalar ellerindeki telefonların fenerlerini açmış ortamı aydınlatmaya çalışırken Jungkook beni kucaklamıştı. Bileğimin acısıyla inlemelerime engel olamasam da bir an önce burdan çıkmak istiyordum.
-----------------------
Dışarı çıktığımızda hava karanlıktı ama gözlerimin hiç ışığa tahammülü yoktu. Gözlerimi sımsıkı kapatıp yüzümü boynuna gömmüşken canımın acıdığını belli eden mırıltılar çıkarıyordum yalnızca.
Birkaç dakika içinde Jungkook beni bir yatak odasına getirmiş ve yatağa bırakmıştı. Aynı anda doktor da içeri girmiş hemen yanıma gelmişti. Ben gözlerimi açamazken Jungkook ona olanları anlatıyordu.
Doktor hemen ne durumda olduğunu görmek için ayak bileğime yönelirken Jungkook'a gözüme damlatması için küçük bir ilaç şişesi vermişti. Bileğimdeki dokunuşlar acıdan kıvranmama sebep olurken Jungkook üzerime doğru eğilmişti. Parmaklarıyla göz kapaklarımı açık tutup gözlerime birer damla ilaç sıkmıştı.
Jk- Gözlerini açma.
Cevap vermemiş, bu işkencenin bir an önce son bulmasını diliyordum. Odaya evin hizmetlilerinden birinin geldiğini duymuştum.
H- İstediğiniz şeyleri getirdim Bay Jungkook.
Doktor hizmetlinin getirdiği malzemeleri almıştı. Önce hafif olan ateşimin düşmesi için alnıma ıslak bir bez koymuştu. Sonra ayak bileğimi köpüklü suda biraz ovmuş ve kurutmuştu.
D- Bu biraz acıtabilir.
Son cümlesinden sonra birkaç dokunuş hissetmiştim. Ama bir anda bileğimi sımsıkı kavramış ve çevirmişti. Yüksek sesli bir çığlık atmış, kapalı tuttuğum gözlerimi sonuna kadar açmıştım. Bileğimden gelen ses ve hissettiğim yoğun acı beni çok yormuştu. Anlık acıdan sonra rahatlayan bileğimle kendimi günlerdir hayâlini kurduğum sıcacık yatağa bırakmıştım. Doktor da ayağıma bir krem sürmüş ve sarmıştı.
D- Bu kremi bırakacağım. Her gün bileğini ovarak sürün ve yeniden sarın. Bir de bir süre üzerine basmazsa iyi olur.
Jk- Peki, teşekkür ederim.
D- Rica ederim Bay Jungkook, iyi günler dilerim.
Jungkook son cümlesine sadece kafa sallamış doktor odadan çıkmıştı. Ben yarı açık gözlerle onu izlerken yanıma yaklaşmış ve yatağa oturmuştu. Elini pantolonumun düğmesine attığında şok içerisinde kalmıştım.
Sun- Ne yapıyorsun sen?!
Jk- Üstünü değiştirmelisin yatağıma asla bu şekilde giremezsin. Üstelik evde kadın hizmetli yok.
Eli tekrar pantolonumun düğmesine gittiğinde doğrulmaya çalışmış elini ittirmiştim. Beni sert bir şekilde geri yatırmıştı.
Sun- Burda kalmak istemiyorum!
Jk- Seni bağlamamı ister misin?!
Duraksamış ve sessizleşmiştim. Bodrumda neredeyse ölüyor olduğum aklıma geldikçe bana her kötülüğü yapabileceğine inanıyordum. Pantolonumun düğmesini açmış ve fermuarını indirmişti. Ayağa kalkıp bileğimi incitmemeye çalışarak dikkatli bir şekilde pantolonumu çıkarmıştı. İç çamaşırımla kaldığımda utançtan yok olmayı diliyordum. Bana bakmış ve sırtını dönüp gitmişti. Bir iki dakika içerisinde elindeki ilk yardım çantası ile geri dönmüştü.
Yatağa yeniden oturmuş ve dizime bakmıştı. Oranın yaralandığını bile unutmuştum. Yarayı temizlemeye başladığında yandığı için hafif hafif üflüyor ve pamuğu dokundurmaya devam ediyordu. Dizimi de sarmaya başladığında şaşırmıştım. Küçük bir yara bandı ile halledilir sanmıştım. O kadar kötü müydü gerçekten?
Ayağa kalkmış dolabına yönelmişti. Çıkardığı iki parça kıyafetle yanıma yaklaşmıştı. Önce bir şort giydirmiş sonra doğrulmam için beni kaldırmıştı.
Sun- Uyumak istiyorum, diyip oturmayı reddetmiştim.
Jk- Yemek getirilecek birazdan. Yemeden uyuyamazsın.
Beni oturtup üzerimdeki kıyafetimi tek hamlede çıkarmıştı. Sütyenimi gizlemek için kollarımı önümde birleştirmiştim. Jungkook'un ellerini yeniden alnımı, yanağımı ve boynumu kontrol etmişti. Vücut sıcaklığımın normale döndüğünü fark edince getirdiği tişörtü giydirmişti. İlk yardım çantasını alıp banyoya gittiğinde odanın kapısı çalmış ve hizmetli elinde tepsiyle içeri girmişti.
H- Yemek hazır Bay Jungkook.
Jk- Teşekkür ederim çıkabilirsin, demiş ve tepsiyi elinden almıştı. Getirip bana vermişti.
Jk- Ye bakalım.
Çok acıktığım için itiraz etmeden almış ve yemeye başlamıştım ama kısa süre içerisinde doymuştum.
Sun- Bitti.
Köşedeki koltukta otururken incelediği belgeleri bir kenara bırakmış yanıma gelmişti. Tam alacakken tabakların dolu olduğunu fark edip gözlerime bakmıştı. Sorgulayıcı bakışlarından ne demek istediğini anlayabildiğim için cevap verme gereği duymuştum.
Sun- Ama doydum.
Kafa sallamış ve tepsiyi almıştı. O bana tekrar engel olmadan olabildiğince hızlı bir şekilde uzanmış ve kendimi uykunun kollarına bırakmıştım.
-----------------------
Gece yarısı gördüğüm garip rüyanın ardından irkilip uyanmıştım. Çok karanlıktı ve hiçbir şey göremiyordum. Nerdeydim ben?
Jk- İyi misin?
Sun- Bodrumda mıyız?
Karnımdaki eli sıkılaşınca bana ne kadar yakın olduğunu daha yeni fark ediyordum.
Jk- Hayır odadayız.
Odada mıydık? Hangi oda? Hâlâ tam açılmayan bilincimin etkisiyle söylediklerini tam idrak edemiyordum. Jungkook sessizliğimden bir terslik olduğunu anlamış başucundaki ışığı yakmıştı. Elini yanağıma koymuş ve hafifçe okşamıştı.
Jk- İyi misin?
Sun- Evet, demiştim gözlerine bakarak.
Sun- Benim başucumdaki ışık açık kalsa olur mu?
Jk- Elbette.
Jungkook üzerimden uzanmış ve başucumdaki ışığı yakmıştı.
Sun- Teşekkür ederim.
Jk- Rica ederim.
Yatağa uzanmış ve elini yeniden karnıma yerleştirmişti. Sanırım yanımda olduğunu bir şekilde hissettirmek istiyordu. Elimi onun elinin üzerine koymuş ve uyumaya devam etmiştim.
-----------------------
Gözlerimi açtığımda hava aydınlanmış, pencereden güneşin ilk ışıkları odayı dolduruyordu ama Jungkook yanımda değildi.
Tae- Günaydın.
Kafamı çevirdiğimde Tae'nin geldiğini gördüm. Yüzünde sıcak bir gülümseme vardı. Ben de aynı şekilde bir gülümseme ile karşılık vermiştim.
Sun- Günaydın. İyileşmişsin.
Tae- Evet hâlâ küçük ağrılarım oluyor ama hızlı toparlıyorum. Ben senin sayende iyileştim ama sen benim yüzümden ne hâldesin?, demişti sargılı ayağıma bakarak.
Sun- Hayır seninle ilgisi yok. Seni iyi gördüğüme sevindim.
Tae gülümsemiş ve gelip yanıma oturmuştu.
Tae- Ne oldu sana böyle? Jungkook mu yaptı?
Sun- Tam olarak öyle denemez. Senin vurulmanla benim de ilgim olduğunu düşünüp bodruma kilitledi beni. Orda oldu.
Tae- Evet bundan bahsetmişti. O gece bize tuzak kurulmuş. Beni bulması için başka bir kadın gönderip içimize sızmayı düşünmüşler. Ama beni o kadından önce sen buldun. Ben mi çok şanslıyım yoksa sen mi çok talihsizsin bilemedim, demiş küçük bir kahkaha atmıştı. Ben de onunla birlikte gülerken Jungkook içeri girmişti.
Jk- Tae! Neden kalktın yatağından?
Tae- Hadi ama Jungkook yeterince dinlendim. Gayet iyiyim. Ben de Sun'a olanları anlatıyordum.
Bana doğru dönüp konuşmaya devam etmişti.
Tae- Jungkook gönderilen kadının sen olduğunu sanmıştı. Ama tabii sonra gerçeği öğrenince çıkardı seni ordan.
Sun- Beni ölüme mi terk etmiştiniz yani?
Tae ses çıkarmamış Jungkook'a bakmıştı.
Tae- Ben odama gidiyorum, diyip odadan çıkmıştı. Jungkook da konuyu değiştirmiş ve cevap vermemişti.
Jk- Kahvaltın birazdan gelir.
Sun- Peki, teşekkür ederim.
Kafa sallamış ve odadan çıkmıştı.
-----------------------
Kahvaltımı bitirdikten kısa süre sonra Jungkook yeniden odaya gelmişti. Yanıma gelip oturmuş ve sargımı açmaya başlamıştı.
Jk- Kremini sürmeliyiz.
Sun- Ben hallederim.
Jk- Hayır.
Doğrulmak üzereyken verdiği net cevapla vazgeçmiştim. Sargıları açtığında morarmış bileğimi ve dizimi ilk kez görüyordum.
Sun- Ne oldu böyle?, demiştim panikle. Jungkook bu kez yüzüme mahcubiyetle bakmış ama beni yine cevapsız bırakmıştı.
Kremle bir süre bileğimi ovmuş ve yeni bir sargı beziyle tekrar sarmıştı. Dizime de krem sürüp yeniden sarınca ayağa kalkmıştı. İkimiz de odanın çalan kapısına baktığımızda Tae içeri girmişti.
Tae- Bahçeye çıkalım mı Sun?
Sun- Çok isterim, demiş ve Jungkook'a ürkek bir bakış atmıştım.
Jk- Ayağının üzerine basmaması gerekiyor.
Tae- Ahh, yapma Jungkook. Sen taşırsın o zaman hadi.
Jk- Tamam mutfağa söyle atıştırmalık bir şeyler hazırlasınlar. Biz de geliyoruz.
Tae- Tamamdır, demiş heyecanla odadan çıkmıştı.
Jungkook dolaba yönelmiş ve bir hırka çıkarmıştı. Hırkayı bana giydirmiş dizlerimin altından ve belimden tutarak beni kaldırmıştı. Ellerimi boynuna dolamış sessizce yüzüne bakıyordum. Jungkook yapılı ve çok yakışıklı bir adamdı.
Jk- Evet yakışıklı olduğumun farkındayım.
Yüzüne öylece bakarken söylediği cümle utanmama neden olmuş, bakışlarımı hemen çevirmiştim. Aşağı inmiş ve bahçeye çıkmıştık. Tae çoktan oturmuş güzel havanın tadını çıkararak bizi bekliyordu. Jungkook beni Tae'nin karşısındaki sandalyeye oturtmuş kendisi de yanıma oturmuştu.
Tae- Hoşgeldiniz, demişti yüzünde kocaman bir gülümsemeyle. Ben de gülümseyerek cevap vermiştim.
Sun- Hoşbulduk.
Tae- Geçen birkaç günden sonra bugün hava çok güzel değil mi?
Sun- Geçen birkaç gün hava durumu hakkında pek bilgim yoktu açıkçası.
Tae mahcubiyetle bana bakmıştı.
Tae- Çok özür dilerim. Benim yüzümden geldi bunlar başına.
Sun- Hayır tabii ki. Senin de yardıma ihtiyacın vardı sonuçta.
Küçük bir gülümseme sunmuştu kafa sallayarak.
Tae- Sahi, o gece orda ne işin vardı?
Sun- Mesaiye kalmıştım ve işten dönüyordum.
Tae- Ne iş yapıyorsun?
Sun- Mimarım ben.
Tae- Aaa, harika. Jungkook ve ben de bir inşaat şirketi yönetiyoruz. Aslında ikimiz de mühendisiz. Belki bundan sonra bizimle çalışmak istersin. Değil mi Jungkook?
Jk- Neden olmasın?
İkisi de bana bakarken ne diyeceğimi bilememiştim.
Sun- Aaa... Ben... Bilmiyorum. Yani olabilir.
Tae- Olur, olur.
Tae sevinçle konuşurken hizmetliler servis yapmaya başlamışlardı. Tae ile uzun uzun sohbet etmiş olsak da Jungkook pek katılmamıştı. Sanırım hep böyle soğuk biriydi. Keyifli geçen birkaç saatin ardından eve girmiştik.
Tae- Hadi film izleyelim. Ne tür filmlerden hoşlanırsın Sun?
Sun- Korku ve gerilim filmlerine bayılırım.
Tae- Uff, ben de. Jungkook hadi gel film seçelim.
Jungkook beni koltuğa bırakmış ve televizyonu açmıştı. Bu sırada Tae yanıma oturmuş bana telefondan filmleri gösteriyordu. Jungkook bir anda telefonu çekmişti.
Jk- Ben seçerim.
Ben ve Tae şaşkınlıkla birbirimizin suratına bakmıştık. Tae kulağıma doğru eğilmişti.
Tae- Sanırım seni kıskanıyor, diye fısıldamış ve kıkırdamaya başlamıştı. Ben şaşkınlıkla Jungkook'a bakarken, Jungkook Tae'nin kıkırdamalarıyla kafasını kaldırmıştı. Çatık kaşlarıyla bakarken benim surat ifademi fark etmiş ve bakışları Tae'ye dönmüştü
Jk- Ne söyledin?!
Tae- Ben mi? Hiçbir şey. Bir şey mi söyledim Sun?
Gerginlikle kafamı iki yana sallamıştım.
Sun- Yooo...
Jungkook filmi seçmiş ve diğer yanıma oturmuştu. Yaklaşık iki saatin ardından filmi çok beğenmiş Tae ile kritiğini yapıyorduk.
Jk- Hadi geç oldu, uyku vakti.
Jungkook beni kucaklamış ve kaldırmıştı. Tae de yanımızda yürüyordu. Tae ile Jungkook'un odaları karşılıklıydı.
Tae- Hadi iyi geceler.
Sun, Jk- İyi geceler.
Odaya girmek üzereyken Tae'nin sesiyle Jungkook duraksamıştı.
Tae- Bu arada Jungkook...
Tae- Neden Sun'u misafir odalarından birinde ağırlamıyoruz?, demişti son derece ukalâ bir tavırla. Jungkook beklemediği bu soru karşısında ne diyeceğini bilememiş yüzüme bakmıştı.
Jk- Şu anda... Şu anda yalnız kalması doğru olmaz.
Tae- Aaa... Demek ondan. Anlıyorum, demiş kıkırdayarak odasına girip kapıyı kapatmıştı. Jungkook da hemen odaya girmiş ve beni yatağa bırakıp hızla banyoya gitmişti. Ben neler olduğuna kafa yoramayacak kadar yorgunken üzerimdeki hırkayı çıkarmış ve yatağa uzanıp kısa süre içerisinde uyuyakalmıştım.
-----------------------
💜
Beğendiyseniz belirtmeyi unutmayın lütfen.
Devamı gelirmi gerçekten çok güzel yazıyorsun ❤
Devamı gelsin çok güzel olmuş
@@Coolnight-h9s teşekkür ederim😊 devamı gelecek 💕
@@Bisan-bts teşekkür ederim 😊 evet gelecek💕
Uff yine mukemmel olmuss. Ve hikayenin iyi tarafı Kız 3 gun oruc tutmus oldu imana geldi desene gdkcbndcc
@@MoonAlicess teşekkür ederimm.☺️💕 Öyle oldu sanırım. Ölüyormuş gibi değil de üç gün oruç tutmuş gibi.. İyi tarafından bakmak lazım.😂
ama sahursuz doakdmamds@@Jungkookstoryy
@@Soyaa_eat47 doğru 😂
Ayyyy çok güzeldii bayıldımm ellerine emeğine sağlık bebeğim devamını sabırsızlıkla bekliyorum💋💋
@@Taekookasktir101 teşekkür ederim ☺️ beğenmene çok sevindim. 💕 Bugün atacağım.🌸
@@Jungkookstoryy Rica ederim bebeğim sen yazarsında beğenmezmiyim okudumm çok güzeldi💖
@@Taekookasktir101 yiaa çok teşekkür ederim. Çok sevindim ☺️💕🌸
@@Jungkookstoryy Rica ederim bebeğim ne demek , ne mutlu bana💋💗
@@Taekookasktir101 ☺️💕🌸🌸
Ayy bayildim devami da gelsin lütfen
@@zeyneponder4762 beğenmene çok sevindim☺️ devamı gelecek💕
Lütfen çabuk at çok güzel olmuşşşşş😊❤
@@Midnight-q3k teşekkür ederim ☺️💕 dün atacaktım da uygulamaya erişim sorunu oldu. Bugün atarım.🌸
@@Jungkookstoryy tamam heyecanla bekliyorummmmmm❤❤
@@Midnight-q3k geldiiii💕
Çok güzel olmuş ellerine sağlık ❤❤❤❤❤
@@Coolnight-h9s teşekkür ederimmm☺️💕
Devami gelmeli
@@tt1578 gelecek 😊💕