Nebuch'u bir kaç senedir takip etmiyordum işten güçten ve ya sadakatsiz takipçi oluşumdan. Bugün Tekele gidip kendimi ödüllendirmek üzere iki bira alayım dedim ve geçen hafta 15 tl olan birayı 26 tl ye aldım. Ananızı satayım dedim cahil çoğunluğun iradesinin tecellisine sokayım diye aklımdan geçirerek. Sonra para konularını düşünürken kendi kendime kafamda laf lafı açtı ve Nebuch'un Tanrılar aramızda videosunu anımsadım. Bugün eve geldiğim vakit tekrar kanalına girdim ve rastgele bu bölümü açtım. Yine sorduğun soruları beğendim. bu videoyu izlerken düşünüyorum da eskiden beri hep şunu sorardım Tanrı'yla alakalı. ''Madem kadir-i mutlaksın neden yaratıyorsun? Demek ki planladığın, isteğin bir şeyler vardı. Ama gel gelelim istekler ve planlar ihtiyaçlardan doğar. Eğer mutlak kudret sahibi isen ve hiç bir şeye ihtiyacın yok ise o zaman hiç bir halükarda eyleme geçmemen gerekirdi. Tanrım, adının anılamayacağı yoklukta var olabilme ihtimalini biraz olsun taşırken, varlığın mevcut olması koşulunda da hiç var olmama durumundasın aslında. Galiba sen varlık varken yoksun ve varlık yokken varsın. Kadiri mutlaksan niye eyleme geçersin ki Tanrı olmak yokmuş gibi olmayı ve hiç bilinmemeyi hatta yok olmayı gerektirir bence?'' diye düşünürdüm ama bu düşüncelerim meğer insan zihninin tutarlı olmaya çalışma eğiliminden kaynaklıymış. Şimdi de bir sonuca varamıyorum ama kafalarımızı daha çok karıştırdığın cidden için teşekkür ediyor ve dolapta soğuyan biramı bekliyorum. Ne diyim ki aq bilemedim
Kafanı yormaya değmez kanka , hastane de ölüp şok cihazlarıyla geri gelen insanlara sorabilirsin ‘öldüğünüzde ne gördünüz’ diye. YOKLUK. Bu arada birayı nasıl içiyosunuz leş gibi ya
3 роки тому+89
"Kendisiyle alakalı en önemli çelişki, onun bu bağlamda incelenmeyi seçmiş olmasıdır." Bana göre tüm konuşma bir yana bu cümle bir yana. Adeta 15 dakika bir cümleye sığdırılmış.
İnsan zihni bundan daha birkaç asır önce evren hakkında bilgisi yoktu. O zaman evrende yok muydu? Bu kadar saçma mantık olabilirmi? İnkar için gerçeklerden kaçmayın.
@@Sahiner_ evrenin varlığı bilincin algılamasına bağlı bir olgu değil ki burada kimsenin panteist olduğunu düşünmüyorum. Varlığı algılanmasına bağlı olan şey tanrıdır farklı şeyler yani makul bir kıyaslama değil bu
@@Icaruswithoutwingss kendi sorunu kendin cevaplamışsın. Evren ile insan zihni arasında bi bağlantı olmadığı gibi, tanrının yaratmayı seçmiş olmasıyla da insan zihninin bi alakası yoktur.
@@Sahiner_ video baştan sona her şeye gücü yeten tanrının ne kadar mantıksız olduğunu ve kendiyle çeliştiğini anlatıyor. Sen hala inkar diyorsun. Neyi inkar ediyoruz biz? Bana mantıklı bir şey bile sunmuyorsun ki. Bana inkar etmeye değecek bir argüman bile sunmuyorsun. Adam yaratmadan da sevgisini gösterebilirdi diyor e niye yarattı o zaman al sana baştan bir tane mantık hatası. Daha cennete cehenneme girmiyorum bile. Size laf anlatmıyorum şunu biri okur da ne üstünde calısıyor onu anlar diye yazıyorum. Bezdim.
Tanrının bilinmek istediği için bizi yaratmasına rağmen bizi, onu asla bilemeyeceğimiz bir gerçeklik içinde yaratması kendi yaratımının taşıdığı en büyük çelişki bence
biz akıl yürütüyoruz mantık yürütüyoruz ama hep zaman mevhumunda düşünüyoruz, bizim mantığımızda bir şeyin öncesi ve sonrası olması gerekiyor. ancak bize söylenen şey yaratıcının zamana ve mekana muhtaç olmamasıdır bu ikisi de onun yarattığı şeyler olmasıdır. ancak bizim kullandığımız dilde dediğim gibi bir şeyi anlatırken bir zaman kipi kullanmak zorunda oluyoruz ve zamana muhtaç olmayan bir şeyi doğru bir şekilde anlatamıyoruz. eğer bize söylenen tasvir doğru ise o zaman yaratıcı "yarattı" demek tam olarak durumu açıklamaya yetmiyor çünkü olup biten bir şey yok, yani sırası ile gerçekleşen bir şey yok, her şey aynı anda var. geçmiş, gelecek, cennet, cehennem, hepsi zamansız bir şekilde aynı anda mevcut. bu dediğim de anlatmaya yetmiyor ama zamansız bir şey anlatabilmem mümkün olmadığından zamanın zerresi olan "an" kavramıyla anlatmaya daha çok yaklaşabilirim. yani zamansız bir bakışla bakarsak bir şeye karar vermek, bir şey istemek ve aksiyona geçmek durumlarının farklılaşması gerekir çünkü biz diyoruz ki "yaratıcı bilinmek istedi yaratmaya karar verdi ve yarattı" ancak dikkat ederseniz burada bir işlem sırası var "önce istedi sonra karar verdi sonra yaptı " şeklinde ancak zamansız düşünürsek istemesi karar vermesi ve yapması aynı durum olmalıdır yani istemesi demek aynı zamanda karar vermesi ve yapması da demektir zamansız bir bakış açısından bu kelimeler eş anlamlıdır. her şeyi aynı anda bilmek; her şeyin aynı anda olması demektir çünkü zaten ikinci bir an yok böyle bir bakış açısından neredeyse her şeyin anlamı aynı olacaktır her şey eş anlamlı olacaktır başka bir anlam olmayacaktır ki bunu söylemek de mümkün. yaratımın her varyasyonunun aynı anda bilinmesi demek; aynı anda hepsinin de var olması demek oluyor. ve bizim dimağımız burayı anlamaya tam olarak yetmediği gibi bundan fazlasını da anlamayacaktır. bundan fazlası diyorum çünkü öyle zannediyorum ki; bir şeyi anlamıyoruz diye bu olmayacağı anlamına gelmiyor.
Tam olarak düşündüğümü dile dökebilecekmiyim bilmiyorum .Ama aslında sadece zaman mevzusu değil, bizim ; içinde bulunduğumuz için celiskiyle baktığımız durum . Aynı şey yaratma ile yaratılan varlık için de geçerli yaratılmış varlığı yaratandan bağımsız ele alınamayacağı gibi varlığının delili de olmaz yani nasilki zaman kısıtlayıcı bir boyut ve bizim içinde bolca harcadığımızı düşündüğümüz anlar aslında fotoğraf kareleri gibi zamansızlık tasiyorlarsa; evrenin kendisini bile Tanrı kavramıyla çelişki içinde görüyoruz demektir. O halde zaman ve varlığı ayrı düşünmek , varlığa kendi içinde anlam yüklemek mi yoksa soru şu mu olmalı : Tanrıdan başka birşey varmıdır.
Yıllardır tamamen mükemmel, sonsuz bilgi ve sonsuz güce sahip bir varlık hiçbir şey yapmaz fikrine sahibim. Mükemmel olan tek kavram; hiçbir eylemin gerekliliğinin bulunmadığı, tanımlamanın imkansız olduğu, tanımlarken biricik olduğunu dahi söyleyemediğimiz hiçlik kavramı olabilir. Böyle bakınca da tanrının yaratma eylemi zaten mükemmel olmayışına işaret ediyor gibi ama bunun da biraz romantize edilmiş bir yorum olduğunu belirtmek lazım. Video çok güzel olmuş. Böyle bir konuda facebook gruplarında papağan gibi tekrar edilen (lise çağlarında benim de kapıldığım) argümanların dışına çıkılabileceğini görmek çok hoşuma gitti.
Aslında bunların hepsini Tanrı yaratmış oluyor. Yine biz kendi mantığımıza göre bilmeyi yeteneği veya yaratmayı ayırıyoruz ama ayrı şeyler olmak zorunda değil. Tanrı yoktan var eder, diyor mesela ama o zaman yoğu da bir şekilde o var etmiş olmalı ya da o var ettiğinde yokluk yok olmuş olmalı. Cennet ve cehennem, melekler ve şeytan, iyi insanlar ve kötü insanlar, zaten bence tanrı nın bu tümellendiğinden kaynaklandığını düşünüyorum. Yine bu bizim hiçlik kavramımızla ilgili ama hiçlik de o zaman bir tercih olurdu belki de, ama zaten sizin o teorinizin, yani kadiri mutlak bir varlık hiçbir şeyi seçememesinin gerçekleşmesi için varlığın da hiçlikle birlikte olması gerekir. Yani mükemmel bir varlığın zaten seçim yapmasına gerek yok, hiçbirini yapamaması gibi, her şeyi de aynı anda yapabilir. Yani bu düşünceye göre, bir seçim yapamadı, o yüzden biz olmadık yerine bir seçim yapamadı o yüzden var olduk da olabilirdi. Ama ben diğer yorumumda da söylediğim gibi zaten iradenin güçle orantılı olduğunu düşünmüyorum. Yani bu demek ki iradenin var olması için seçimlerin tıkanması gerek, "bu şartların oluşması gerek", ama bu zaten kendi iradesi olmazdı.
İnsan olarak bizler ne kadar özgür olmadığımızı söylesek de, tabiri caizse, özgürlüğü elinden alınan ve en çok zorunlu kılınan varlık Tanrı'dır. (İyiyi ödüllendirip yüceltip, kötüyü cezalandırıp aşağılamak zorunda. Cenneti cehennemi yaratmak zorunda. Adil olmak zorunda vs. Kısacası insanların belirlediği mükemmellik kalıbına uymak zorunda.) Bu bağlamda, O'na acıyorum.
Sayfaya yıllardır uğramamıştım, 3-4-5 ve 6’ncı sezonlar kaldırıldırılmış, böyle bi video gelmiş, ilginç olmuş… Tanrının çok güzel suretlerinden birisin Nebuch!
Tanrı kavramı olmasa sanirim herkez işine bakacak ve insanlik level atlamiş olacaktı. Tirilyonlarca saat boşa geçti. Inanmak ile inanmamak arasindaki savaslar neticesinde ve hatta bizzat ayni Tanriya inanalarin arasindaki savaslar neticesinde canlar yandi. Insanlik tarihinde olmamasi ve unutulmasi gereken bir kavram. Cunku dunyayi guzelleştirmeye harcayacagimiz enerjimizi tüketiyoruz bu tür kavramlarla meşgul olmaktan.
Herkes bazı cümlelerdeki tutarsızlıktan bahsetmiş gerçekten dinlediğinizi anlamadığınızı düşünüyorum bazen ya bütün video boyunca adam bunu açıklamış zaten
6 yaşımda oğlum geçen markete gittiğimizde oyuncak bir arabayı almamı istedi, ben de doğum gününde kendisine akülü araba alacağımı söyledim. Eğer oğlum aklındakileri düzgün ifade edebilseydi muhtemelen benim ne kadar tutarsız ve mantıksız olduğumu yani senin videoda söylediklerini söylerdi. (Bana zaten ihtiyacın yoktu, beni niye dünyaya getirdin, eğer dünyaya geldiysem senin planın ve buna bağlı olarak bana ihtiyacın olmalı, bana akülü bir araba alabiliyorsan bu küçük arabayı neden almadın vs vs) Vicdanında Tanrının varlığını derinlemesine hissediyor ve aklınla inkar etmek için çabalıyorsun. Ne yazık ki sen etrafındakilerden daha merhametlisin ve mayan tertemiz ve ne kadar çabalarsan çabala -etrafındakilerin aksine- vicdanın seni bırakmayacak. Ya unutmak için sık sık sarhoş olmalı, ya da vicdanının sesine kulak vermen lazım. Karar senin.
3.30 dan başlayan ikilem beni dinden tamamen çıkartan olmuştu , tanrının 'canı sıkılıp bızı yaratmış olması' cevabı en mantıklısıydı boyle bir şeyin olması 'mutlak tanrının ' imkansızı da olmalıydı aynı zamanda bende bıraktım ilahıyatı ve tanrıyı yerıne felsefe ve merakı aldım .
Eğer varsa ki bu mutlak olduğu anlamına gelir böyle bir varlığın hisleri senin kullandığın sıfatlarla sorgulanabilir değiller. O senin terk edilmiş oluşundan doğan sorgulama isteğin.
@@castigliano7615 Kıçımdan bir şiir yazdım aslında ve evet terketmeseydi ya da görebilseydik bu kadar kavga etmezdik, sorgulamazdık, tartışmazdık. Aslında çok güzel bir edebi malzeme tanrının belirsizliği.
öncelikle her zamanki gibi güzel bir video olmuş sayın nebuch. eğer sorun olmazsa kendi yorumlarımı bir günlük misali yazmak isterim. baştan söylemeliyim ki aşağıda yazacaklarımın hepsi kendi düşüncem(kısmen hayalim) olup bunlar gerçektir iddiasında bulunmuyorum. çok yanlış bir düşünce varsa lütfen belirtin kaldırayım. sonsuz, sınırsız kavramlarının geçtiği bir konu hakkında neden sorusunu sormak, sorgulamak eyleminde bulunduğumda çoğu zaman elim boş çıkıyor. tanrı ve sonsuzluk, kim yaptı bilmiyorum ama bağdaştırılabilecek en iyi iki kelime olabilir. neden bizi yarattı, yaratmadan da bilinebilirdi, şunu neden böyle yapmadı vb. sorular, sorgulamalar... ne kadar soru sorulursa sorulsun hiçbirinin net bir cevabını alamıyoruz. yarattığı söylenen hiçbir şeye neden böyle yaptı diyemiyorum, çünkü kadri mutlak olmak, her şeyi yapabilecek güçte olmak... neden böyle yapmayı tercih etmesin ki? her şeyi yapabilecek güce sahip olmak, sonsuz olmak söz konusu olduğunda, neden hayatımızı nasıl yaşayacağımıza karışmasın?(bu kısım tanrı sonsuzsa neden şu sevaptır bu günahtır karışsın evrende milyarlarca farklı olay olurken temalı bir yazıya yorum olma amacıyla yazılmıştır.) bu kadri mutlak ve tanrı kavramını bağdaştırıp, hakkındaki tüm neden ve sorgulamaları boşta bırakacak bu sonsuzluk kavramı sayesinde en mutlak şeyin kendisi olduğu, bu videoya uyarlarsak kendisini bildirdiği sonucuna ulaştığımızda, daire şeklinde dizilmiş domino taşları gibi düşünmenin en sonuna geldiğimizde aslında en başa geri döndüğümüz göze alınırsa, ki kendi fikrimce bir fizik tanımıyla açıklarsam tanrı kavramı bir işi yapabilecek en az enerjiyle değil, 0(yokluk ya da belki sonsuzluk anlamında) enerjiyle yapmak olabilir. o zaman sadece bu paradoksu yaratmak, bilincin şu anda içinde bulunduğumuz tüm bu sistemi yaratmasına sebep olabilir mi? cevap(benim tanımımla çözüm) bulmak benim için her zaman zor olmuştur ve bu yüzden yorumlarım hep cevapsız sorular ağırlıklı olmuştur. bu yorum için de bir cevap beklemediğimi belirtmek isterim. anlarsınız ya, ilham gibi bir şey misali bir anda aklıma bunlar geldi, oldukça dağınık açıkladığım için kusura bakmayınız, sevgiler.
"Yaratmayı bilip yaratmamış hiçbir (tek) tanrıdan bahsedilmez." (Bahsedilmiş olsa bile) yaratmamış bir tek tanrı olduğunu bilebilmek, "mümkün" değil. Bir şeyin aklen mümkün olması demek, bizlerin gücü yetmese bile, Allah c.c. Hz.leri onu yaratmaya kadirdir demektir. Yoksa ille yaratacak anlamına gelmez. Hüküm O’nundur. O’nun dilediği olur, dilemediği olmaz. Kulların akılları mümkün olan her şeyi akletme potansiyeli taşır. (Elbette Allah’ın izni ve ilhamı ile). Burada aklen mümkün olan her şeyin yaratılma potansiyeli olması , kulların iradelerine değil Allah c.c. Hz.lerinin iradesine bağlıdır. Allah c.c. Hz.leri dilerse, kullar, harikulade işlere de mazhar olabilirler. Mucize, keramet ve istidraç diye isimlendirilen hadiseler bu kabildendir. Aklen muhal demek ise, hariçte vukuu düşünülemez, olası olmayan, kudret ya da acziyete bile konu olmayan, sadece olası olmadığına ilmin hüküm verdiği meselelerdir. Aynı anda bekar ve evli olmak, ayakta ve oturur olmak, üçgen ve dörtgen olmak gibi zıtların cemi, bu kabil muhal bilgilerdendir. Hayal bile edilemez. Bunları yapamamak kadiri mutlak bir şey için bile acziyeti gerektirmez. Verdiğiniz tüm örnekler yanlış. Bir şeye kadir olup olmamak için önce o şeyin ilmen takdir edilebilmesi gerekir. İlmen takdir edilemeyen şeye kudret taalluk etmez. Biraz açalım. Benim ağrı dağını serçe parmağımla taşımam aklen takdir edilebilir, hayal edilebilir. Ancak ben buna kadir değilim. Fakat Allah c.c. Hz.leri bunu yaratmaya kadirdir. Olası, takdiri düşünülebilen her şeye kadirdir zira. Fakat benim aynı anda bekar ve evli olmam, ya da aynı anda ayakta ve oturur olmam, düşünülemez. Düşünülemeyen, daha akıl sahasında takdir edilemeyen bir şey hakkında kudretin taalluku da düşünülemez. İlim ayrıca varlığa da taalluk eder. Varlık dahi ya mümkündür (yok iken, olası olabildiği için, bir kudretle ortaya çıkarılmıştır, ya da vaciptir (zorunludur). Varlığı bir başkasının kudreti ve iradesi altında olmayıp, tüm varlıkların, yokluktan varlığa çıkması adına, zorunlu olarak mevcuttur. Zira sair mümkün varlıklar, yoktan var edildikleri için, şayet vacip bir varlık olmasa, o da yoktan varlığa çıksa, bu yokluk hiç bir zaman varlık sahasına çıkamazdı. Mümkün cinsinden olmayan, hep var olan bir vacip varlık böylece sabit olur ki bu vacip varlık, Allah c.c. Hz.lerinin zatı ve zatında sabit sıfatlarıdır. Böylece bilgi üç neviye ayrılmış olur. Vacip varlığın bilgisi, mümkün varlığın bilgisi, var olmaması vacip yani imkansız olanın bilgisi. Vacip olan bir şeyin olmaması bu kabildendir. Vacip, aklen yokluğu düşünülemeyen bilgidir. Allah c.c. Hz.leri ve hakiki sıfatlarının bilgisi bu kısımdandır. Mümkün, aklen varlığı da yokluğu da müsavi olan bilgidir. Hadis (sonradan yaratılanların varlığının bilgisi) bu kısımdandır. Mümteni, aklen varlığı düşünülemeyen bilgilerdir. Bir başka deyişle saçma bilgilerdir. Devir , teselsül gibi paradokslar (çıkmazlar), iki zıttın aynı anda kaim olması gibi bilgiler bu kısımdandır. Aynı anda bekar ve evli olmak, iki zıttın aynı anda kaim olması gibi. Bir şeyin varlığının illetinin kendisi ya da kendi varlığının bir parçası olması devire, mümkün bir şeyin varlığının illetinin, kendi cinsinden sonsuz mümkün varlıklar olması teselsüle misaldir. Sanal bir gerçeklikte, herhangi bir yapay karakterin, ya da bir öznenin, o sanal gerçekliğin icad edicisi olması düşünülemez. Onu yokluktan varlığa çıkaracak hakiki bir varlığa ihtiyaç duyar. Felsefecilerin en büyük çıkmazı, Allah c.c. Hz.lerinin varlığı karşısında kendi varlıklarının sanal olduğu gerçeğini kabul etmemeleridir. Bu tıpkı sanal bir gerçeklik oyunun karakterinin, sanal olduğunu kabul etmemesi, ben gerçek değil miyim diye isyan etmesine benzer. Varlığı vardır ancak gerçekliği sûnidir.
Yaradan mucizevi özelliklerini yarattıklarına bildiriyor... Bu durumda Kadiri mutlak ve benzer özelliklerini duyabilen ve anlayabilenlere söylemiştir...
Bizim onu istediğimiz her bağlanmda inceleyebilmemiz "onun herhangi bir bağlamda incelenmeyi seçmiş olduğu" iddiası ile çelişir. "Yaratma" sanki biz herhangi bir şeyi yaratabilmişiz gibi ele alabileceğimiz bir olgu değildir. Biz yaratma diye hiç bilmediğimiz bir şeyden bahsediyoruz. Yani yaratma dedik diye yaratılmış olmayız. Biz Kadir-i Mutlak'ın bizi yaratıp yaratmadığından emin olamayız çünkü biz yarat(ıl)mayı bilmiyoruz. Yaşam dediğimiz fenomene bakıp cahilce arzularımızla isimler takıyor yarat(ıl)mayı anladığımızı sanıyoruz. Belki de sen haklısın, ya gerçekten de Yaratıcı hiçbir şey yaratmadan da bilindiyse? Hatta söylediğin bana o kadar apriori bir hakikat gibi geliyor ki bu olmasaydı Yaratıcı olması hiç bir önem taşımayacaktı. O zaman adı senin de konuşurken bulduğun gibi "şans" olurdu.
Kusursuz olanın eyleme geçmesi bana bir çelişki gibi görünse de. Tutarsızlıkları da kendi içinde bir araya getirebilen bir varlık hakkında düşünerek bir yere varabilceğimizi zannetmiyorum. Özellikle dünyevi kavramlarımız ile. Tanrının nasıllığı dışındaki çıkarımların ise çok hoştu.
Cennet hakkında da felsefi bir video olması lazım örneğin bu benim düşüncem : Cennet fiziki bir yer değil rüya gibi zihnin müthiş bir enerji ve mutluluk hâlinde olduğu bir yer başlangıç filminde rüyalar hakkında bilgiler veriliyor mesela farklı yerlerde farklı konumlarda sürekli hareket halinde oluyoruz ama oraya nereden ve ne zaman geldiğimiz bilinmiyor Moralimiz bozuk şekilde uyusak bile rüyada hep mutluyuz yorgunluk hissi yoktur rüyalarda zihnimiz bize olağanüstü herşeyi veriyor rüyalarda bu açıdan bakıldığında cennete en yakın ortam rüya alemi kâbusları saymazsak en mutlu olduğumuz yer rüyalar Cennet inancının mantık çerçevesine oturduğu tek yer rüya alemi
Dostum yıllardan beri dini sembolleştirmekten neyi yargıladığımızı bile unuttuk doğrusu, bırak ta yazılanlara göre yargılama yapalım artık olayları çarpıtmayalım.
Burda mantık hatası yapıyorsunuz. Yaratma bilgisi olup yaratmazsa tanrı olmaz diyorsunuz. Sonra yaratmadan da bilinebilir diyorsunuz burada çelişki var.
Aslında bilmediğimiz sey tanrının varlığı ya da yokluğu değil.evrende o kadar çok soru ve o kadar çok sorun var ki biz bunlardan tanrı gibi bir varlığı muzdarip tutuyoruz.aciziz ve farkındayız.aciz olmadımızı düşünmeseydik bu da bir acizlik olurdu.tanri bilinmek istiyorsa da bunu aklımızın almayacağı şekilde yapıyor.ona inanmamızı bekliyor.ama tanrı birçok özelliği olan bir seyse kur'an'da çok eksik anlatılmis.eksik anlatılan bir varlık da bizi daha çok soruya ve daha çok soruna yönlendiriyor.peki tanrıya var mı derim yoksa yok mu derim.bilmem ki...ben önce gidip sonsuzluk kavramıyla ne ifade edilmek isteniyor ya da iğne deliğinden dağ nasıl geçiyor onu bi düşünüp geliyim.
Peki sonsuz kudret sahibi bir varlık kac farklı tür yaratabilir, sonsuz di mi. Ve bizim bildiğimiz sonsuz canlı yok. Mesela dünya üzerinde 3 milyon tür canlı varsa 3 milyondan sonrasını yaratmayi secmemis demektir. Yani bu tanrıyı yaratmayi ve yaratmamayi seçen bir varlık yapar. Tanrının yarattiklari içinde onu bilenler ve bilmeyenler, yaratmadiklari içinde bilenler ve bilmeyenler olup olmadigini da bilmiyoruz. Çünkü biz sadece yarattiklarinin içindeki bilenler grubundayiz. Yaratmadigi ve onu yine de bilenlerin olmadığını bilmemizin imkani yok. Tanrıdan beklentimiz daha fazla olabilir ve tanri yalnizca bu sekilde onu incelememizi istemiş olacak kadar olamaz diyebiliriz fakat sonsuz kudret sahibi bir varlığın daha düşük inceleme seviyesinde kendini göstermesi de zaten bir kudretlilik değil midir? Örneğin sizinle ayni seviyede görünen birisiyle kavga etmeniz gerekirse tüm gücünüzle vurursunuz ama küçük güçsüz engelli birisiyle kavga etmeniz gerekirse döner arkanızı gidersiniz, bu sizi daha görkemli yapar.
Çok anlamsız geliyor. Çünkü kadiri mutlak olanı mantık bağlamaz olmalı. Bu yüzden yaratıcının kendinde varlığı ve neden yarattığı meselesi akla aşkın bir meseledir.
Tabiki öyledir. Sonuçta onu her yargılayışımız kendi gerçekliğimizi bile içermemekte, sadece duygularımız ve içgüdülerimizde alakalı olduğu sürece, tanrıyı değil yaratılanı bile yargılayışımız sadece faydacı, tek gözlü bir gözlemden öteye gidemez.
Bence asıl sorun Tanrı'yı ötekileştirmek şöyle ki biz Tanrıyı hep ayrı bir kudret, kişi vs.. olarak tanımlıyoruz oysa Tanrı her şeydir. Tıpkı pastadan kesilen bir dilimin de pasta olduğu gibi bizde Tanrıyız. Tanrı insan olmayı deneyimlemek istedi ve insan oldu ve bunu yoktan var ederek yapmadı çünkü o hep vardı ve sonsuzdu. Ayrıca yokluk diye bir şey de olamaz çünkü Tanrının olmadığı bir yer ve zaman yoktur.
"Fakat ben bu tartışmaya girmicem" :D Çocuğun hayallerini gerçeğe dönüştürmek için önünde şans dışında, kendi ile alakalı olan engel "istemek"tir diye düşünüyorum. Bir şeyi yapmayı gerçekten arzulayan insanın bunun için uykuları kaçar. Hakiki arzusu olunca çocuk, bunu elde edebilir.
Kuantum mekaniğinde yapılan açıklamalara rağmen bulunduğumuz evrende yaşadıklarımız, gözlemlediklerimiz bu kadar deterministken kendi irademiz ve varoluşumuzun getirmiş olduğu sınırlarımız dahilinde bunu nasıl gerçekleştirebileceğimizi düşünüyorsunuz?
Ama baştan tanrının bilinmek istediğini kabul ediyorsak bu şekilde yani yaratarak bilinmek istediğini de kabul edebiliriz tanrı ihtiyacı olmayan ama isteyen bir varıksa bu tutarlı olmazmı
Sevgili Nebuch, düşündürücü bir video olmuş. Eline sağlık. Öte yandan Tanrı'nın isim, sıfat veya eylemlerini tanımlarken (Örneğin; Kadir-i Mutlak, Yaratan, Rab vs.) es geçtiğin birçok nüans olduğunu düşünüyorum. Bu konuda diyaloga açık olup olmadığını bilmediğim için uzun uzun buraya yazmak istemiyorum. Ancak göz atmadıysan İbni Arabi'nin İsimler Teorisini incelemeni öneririm. Benim bakış açımı etkilemişti.
@@Nebuch Reddedersen çok üzülürüm, video görüşme/sesli görüşme/yazılı görüşme ile Tanrı üzerine sohbet etmek isterim. Tanrı ve sanat birbirinden ayrı değerlendirilemez diye düşünmeden kendimi alamıyorum. (Olumsuz da olsa cevap verirsen sevinirim)
@@mfthislm Ne yazık ki bu tip tartışmalar pek sıkıcı ve tekrarlarla dolu. Söylenebilecek gerçekten yeni bir şey biliyorsan buraya özetle. İlgimi çekerse deneriz. Yoksa tekrarlar pek faydalı değil.
@@Nebuch haklısın, mantıklı bi reddediş :) Mantığa karşı boynum kıldan ince. Malesef youtube yorumlar bölümü, videoları kadar güzel değil. Yine de teşekkür ederim.
@@Nebuch aslında gerçekten iki mantıklı fikir savunucusu olunca farklı argümanlar vesaire ortaya çıkıyor ama kökeninde bütün muhabbet ne yazık ki dediğiniz gibi aynı olmakla beraber yavan kalıyor.
Tanrı algısı tutarlılık sergileyebilir. İnsan ne zaman anlama ihtiyaç duysa geçici değişken olarak tanrıyı kullanılır. Çünkü tanrı değişkeni anlamsızlığı açıklayabilir. Gerçek anlamı yerine koyuncaya kadar işlevseldir. Tanrı değişkeni tanrı özelliklerini göstersede tanrı değildir. Dolayısıyla tanrı işlemcilerde anlattığın gibi 4 sayısıyla sınırlıdır. Ama bu onu kadir i mutlak olmasını engellemez.
@@sinanorbay1583 neden? Bugün fizikçiler belli enerji seviyesine çıkarsak bizim bile yeni bir şişme/ yeni bir evren yaratabileceğimizi söylüyor, o evreni kontrol edebilirdik demiyorum ama yine de eğer o evrende evrim ve canlılar varsa biz onların tanrısı olurduk (enerji düzeyi çok yüksek ama fizik ilgimiz bize mümkün olduğunu söylüyor). İslamda kadiri mutlak olabilir ama diğer dinlerde böyle değil, bu kadar islam merkezli bakmanın anlamı ne?
@@Karaaslan_Fitness senin, ahmetin, mehmetin tikel tanrı fikrinden bahsetmiyorum. antropomorfik bir tanrı değil. bir ateist, evrenin oluşumunu sağlamış olabilecek bir varlığı reddetmez, demi? tanrıtanımazdır, tanrıyı kabul etmez, bizden üst bir türle değil sorunu. bir teist de bizim gibi (ölümlü,aciz) olan bir tanrıyı kabul etmez. işte bu noktada ilk cümleme dönmek istiyorum, ahmetin öldüğünde cennette beraber piknik yapacağı tanrısıyla ilgili konuşmuyorum :D
@@Karaaslan_Fitness daha da kısaltırsam cümlemi, ağlayıp sızlayacak bir şeyse tanrı gelsin kafa dağıtırız muhabbet edelim kendisiyle, böyle tanrı mı olur tatlım :D
Videonun tamamıni izlemeden bu yorumu yazıyorum çünkü yorumu yazmamaya şimdilik sabredemedim. 6. Dakikasinda yazıyorum bu yorumu. Diyeceğim de şunlar. Benzer düşünme yollarım vardı seninle. Ve ben de birkaç şey yazmak istiyorum videonun devamını da öyle izlerim. 1-)Dua eylemi ve tanrı:Bir insan arzuladığı bir şeyin gerçekleşmesi için, başındaki bir sıkıntının geçmesi için veya başka bir insanın zarar görmesi için vb. birçok şey için dua edebilir. Tanrı bağlamında durumu değerlendirdiğimizde insanın duasının neyden kaynaklandığı ve bu duanın neyi talep ettiği daha insan bu duasını yapmadan önce tanrı katında bilinen bir bilgidir. Dolayısıyla bu dua eyleminden önce tanrı tarafından bu duanın gerçekleşmesini sağlayacak şartlar özellikle oluşturulmalı ve buna rağmen bu duanın tanrıya gerekli veya faydalı ya da tanrı açısından en azından değerli olmalıdır. Ki bu bir çelişkidir çünkü duaya neden olan tüm şartlar ve dua edenin iradesi tanrı tarafından bilinmektedir. Ya da bu dua eylemi hiç var olmadan önce dua eden olmadan dış şartlar değiştirilmeli ve dua eylemi hiç olmamalıdır. Sonuç olarak dua eyleminin tanrı ve biz insanlar bağlamında çelişkiler içerdiğini düşünüyorum. 2-)Tanrının insanları cennet veya cehenneme koyması durumu: Cennet ve cehennemin varlığı bir adalet kavramına dayalıdır. Tanrı adaletlidir. İyi insan cennete. Kötü olansa cehenneme. Peki tanrı açısından baktığımızda insanların nereye gideceğine karar veren yine tanrı olduğuna göre tanrı insanların nereye gideceğine karar verirken kendi adaletinin zorunlu bir sonucunu mu yapmaktadır? Yani iyi bir insanın cehenneme gitmesinin adaletsiz olduğu durumunda tanrının bir insanı değerlendirirken kendi adaletinden bağımsız davranabilecek midir? Eğer bu özgürlüğü yoksa kadiri mutlak olamaz. Eğer bu özgürlüğü varsa adaletli olmaz. Yani var olan tanrı adalet kavramına sahip olmayan bir tanrı olur. Diğer yandan yine cennet cehennem konusuyla ilgili olarak ve adaletli olan tanrı sorununu bir kenara bıraktığımızda tanrı insanlar için cennet cehennemi neden yaratmıştır? Çünkü bir insan daha var dahi olmadan nasıl ve ne şekilde karar vereceği, ömrünü nasıl geçireceği ne kadar iyi veya ne kadar kötü bir insan olacağı bellidir. Bu durumda kendi yarattığının tüm bilgisine sahip olan tanrının yarattığı insana da cennet cehennem biçmesi biz insanlar açısından tutarlı görünse de aslında tutarsızdır.Zamanında düşündüğüm birkaç düşüncemden birisiydi bunlar. Paylaşmak istedim.
cennet cehennemi neden yarattığıyla ilgili insan daha var dahi olmadan kararlarını tanrının bileceğini söylemişsiniz. Fakat ebedi ve ezeli zamansız var olan bir tanrının evrenle birlikte ortaya çıkan zaman kavramında senin ne zaman, neyi yapacağını önceden bilmesinden bahsedebilir miyiz? Bizim zaman kavramımız onunkiyle çok farklı o mutlak bir şimdi, her şeyi aynı anda biliyor . Bu bizim zamansal yaşamımızda yarın ya da 1 sene sonra neyi seçeceğimiz konusunda bir engel oluşturmaz diye düşünüyorum.Fakat özgür iradeyle ilgili çok farklı görüşler bulunuyor bana mantıklı gelen bu belki ilginizi çeker. Dilozof'un bu videosunda daha anlaşılır bulabilirsiniz konuyu ua-cam.com/video/SufPDOj2iyI/v-deo.html
O özgürlüyü var amma cennet cehennemin şartlarını yadatmış zaten bunları yaparsan cehenneçe gidersin diye demiş. Seni cehnnemde gören tanrı kara kaşına ve ya acıyıb cennete salarsa hükmü yok diyemessen bu adaletinden çıkma gücünün olmaması anlamına gelmez. Zaten bu şeyleri o yaratmış en başda niye çıksın ki sana merhamet ede bileveyi yer vardə zaten dünya.O adaletide kendisi yaratdığı için niçin o adaletinden çıksın.Adaletinden küçük deyildir tanrı zaten kanun şahdır. Dorusunu Allah bilir belki kimseye merhamet edilir inşallah herkese edilirde öbür tarafda.
Gelelim yaratma biçimine. Yemek içmek var tuvalet yok mesela ve daha nice fizik otesi sey. Nasıl olur? Fizik alemde herseyin bir izdusumu var hayali ekstrem cennet tasvirlerinin. Anne karnındaki bebege yeme icme var tuvalet yok gibi. Aynı anda binlerce yerde olmak mesela.gunes bir ama 7 milyar insanın 14 milyar gozunde ayni anda faraza.
Eckhart Tolle ve ogretisi hakkında ne düşünüyorsun.Şimdide olmak ve tezahür etmemiş yanımızla birlenmek.Belkide mucize anın kendisi.Çok takdir ediyorum sizi bu arada
"Yaratma bilgisi" adını verdiğin şeyi başkası öğrense o kişi de yaratabilir mi? Eğer yaratamaz dersen bu bir bilgi değil, Tanrı'ya has bir vasıftır. Eğer yaratabilir dersen; ontolojik olarak yok iken yokluğunu takiben var olmuş bir şeyden kendi mahiyetine uymayan bir şeyin nasıl sadır olduğunu sorarım.
Yaratmadan, yarattıkları tarafından bilinmek cümlesinde bir hata yok mu acaba? Yaratmadığı zaman yarattıkları tarafından nasıl bilinilebilir? Varolmayanlar nasıl bilebilirdi? Mantıksızlık yok mu bu cümlede? Teşekkürler. Edit: Son bölümleri birkaç defa başa sarınca cevabımı aldım. Tekrar teşekkürler.
3 роки тому+2
Zaten kadir-i mutlak olmanın yanlışlığı da burada ortaya çıkıyor. Birine Kadir-i mutlak diyorsan o ister istemez içinde mantıksızlık ve tutarsızlık içermeye başlıyor. Yani cümlede mantıksızlık yok, Kadir-i mutlak tanımının mantıksızlığı var.
Tanrı'yı ondan başka bilen bir özne olmadab tanrı nasıl bilinebilir? Kadir-i Mutlak bu demek değil, aklen imkansız olan şeyler Tanrısal iradenin konusu değildir.
videonun başında tanrı bilgi ile yaratıyor demişsiniz. Bilgi öğrenmeden gelmez mi? Tanrı öğrenmez ki.. Tanrı bilir deki bilmek fiiili sizin anlattığınız gibi olmadığını düşünorum... Birde hep tanrı üzerine eleştiri ve çelişkilere bakıyorz. Tam tersini düşünelim hiç bir tanrıya inanmıyoruz ve saçma... O zaman biz ne bi kavram içinde varoluşumdayız... Nerden nereye gidiyoruz... Neden bu evren var... Bunların sorusu hakkında bir video da alabilir miyiz... Olan bir olguyu eleştirip temelini sallamak kolay oysaki kendi düşüncemizi oluşturup onu eleştirelim biraz da
@@Nebuch Hayır hiçbir bilgi öğrenmeden edinilemez.. Birşeyi bilmek için önce onu duyular ile gözlemlemek gerek... Siz bir yılanı hiç görmeden sizi öldürebileceğini bilebilir misiniz. Veya ufacık bir örümceğin zehrinin sizi felç bırakabileceğini...
@Khalidmevzubahise Lockvari bir zaviye ile yaklaşacak olursak, bilgi deneyimden geçer, deneyimse bir öğrenimdir; deneyerek öğrenir, nihayetinde bilgi edinirsin. Hayvan argümanıysa, özgür irade bağlamında mihver konusu, episteme (bilgi) bazında değil. Nitekim içgüdüyle, yani akıl ve düşünceden bağımsız edimleri. Bir nevi mekanik.
Tanrı bizzat Tanrı olduğu için yaratmış olamaz mı? Nasıl ki su hayat ile özdeștir Tanrılık da yaratmayla özdeștir bence iradeyle değil. İrade etmeden de yaratabilir kadiri mutlak bir tanrı.
orda dur. kadiri mutlaklığı hususunda bilinmek istediği için yaratmış olduklarını görüyor ve biliyoruz bu sebeple bundan bahsedebiliyoruz, yaratmamış olabileceklerini görüp değerlendiremediğimiz için tüm bu yaratmamış olduklarını denkleme koyup bir eleştiri yapmak mantıken hatalı
Nebuch'u bir kaç senedir takip etmiyordum işten güçten ve ya sadakatsiz takipçi oluşumdan. Bugün Tekele gidip kendimi ödüllendirmek üzere iki bira alayım dedim ve geçen hafta 15 tl olan birayı 26 tl ye aldım. Ananızı satayım dedim cahil çoğunluğun iradesinin tecellisine sokayım diye aklımdan geçirerek. Sonra para konularını düşünürken kendi kendime kafamda laf lafı açtı ve Nebuch'un Tanrılar aramızda videosunu anımsadım. Bugün eve geldiğim vakit tekrar kanalına girdim ve rastgele bu bölümü açtım. Yine sorduğun soruları beğendim. bu videoyu izlerken düşünüyorum da eskiden beri hep şunu sorardım Tanrı'yla alakalı. ''Madem kadir-i mutlaksın neden yaratıyorsun? Demek ki planladığın, isteğin bir şeyler vardı. Ama gel gelelim istekler ve planlar ihtiyaçlardan doğar. Eğer mutlak kudret sahibi isen ve hiç bir şeye ihtiyacın yok ise o zaman hiç bir halükarda eyleme geçmemen gerekirdi. Tanrım, adının anılamayacağı yoklukta var olabilme ihtimalini biraz olsun taşırken, varlığın mevcut olması koşulunda da hiç var olmama durumundasın aslında. Galiba sen varlık varken yoksun ve varlık yokken varsın. Kadiri mutlaksan niye eyleme geçersin ki Tanrı olmak yokmuş gibi olmayı ve hiç bilinmemeyi hatta yok olmayı gerektirir bence?'' diye düşünürdüm ama bu düşüncelerim meğer insan zihninin tutarlı olmaya çalışma eğiliminden kaynaklıymış. Şimdi de bir sonuca varamıyorum ama kafalarımızı daha çok karıştırdığın cidden için teşekkür ediyor ve dolapta soğuyan biramı bekliyorum. Ne diyim ki aq bilemedim
Kafanı yormaya değmez kanka , hastane de ölüp şok cihazlarıyla geri gelen insanlara sorabilirsin ‘öldüğünüzde ne gördünüz’ diye. YOKLUK. Bu arada birayı nasıl içiyosunuz leş gibi ya
"Kendisiyle alakalı en önemli çelişki, onun bu bağlamda incelenmeyi seçmiş olmasıdır." Bana göre tüm konuşma bir yana bu cümle bir yana. Adeta 15 dakika bir cümleye sığdırılmış.
İnsan zihnindeki tutarlılıkla incelenmeyi seçmiş olması tanrıyı zaten ancak insan zihniyle beraber var olabilen bir objeye dönüştürmez mi hocam.
İnsan zihni bundan daha birkaç asır önce evren hakkında bilgisi yoktu. O zaman evrende yok muydu? Bu kadar saçma mantık olabilirmi? İnkar için gerçeklerden kaçmayın.
@@Sahiner_ evrenin varlığı bilincin algılamasına bağlı bir olgu değil ki burada kimsenin panteist olduğunu düşünmüyorum. Varlığı algılanmasına bağlı olan şey tanrıdır farklı şeyler yani makul bir kıyaslama değil bu
@@Icaruswithoutwingss kendi sorunu kendin cevaplamışsın. Evren ile insan zihni arasında bi bağlantı olmadığı gibi, tanrının yaratmayı seçmiş olmasıyla da insan zihninin bi alakası yoktur.
@@Sahiner_ video baştan sona her şeye gücü yeten tanrının ne kadar mantıksız olduğunu ve kendiyle çeliştiğini anlatıyor. Sen hala inkar diyorsun. Neyi inkar ediyoruz biz? Bana mantıklı bir şey bile sunmuyorsun ki. Bana inkar etmeye değecek bir argüman bile sunmuyorsun. Adam yaratmadan da sevgisini gösterebilirdi diyor e niye yarattı o zaman al sana baştan bir tane mantık hatası. Daha cennete cehenneme girmiyorum bile. Size laf anlatmıyorum şunu biri okur da ne üstünde calısıyor onu anlar diye yazıyorum. Bezdim.
Tanrının bilinmek istediği için bizi yaratmasına rağmen bizi, onu asla bilemeyeceğimiz bir gerçeklik içinde yaratması kendi yaratımının taşıdığı en büyük çelişki bence
@@hrskls7526 tanrı gözlemlenebilir mi?
@@sinanorbay1583aynada kendini gozlemleyebiliyorsan sorunun cevabı orda saklı
İzlerken tek aklımdan geçen Kadiri mutlak Cemilem...
görünce kahkahalar attım :D
dappiri kuppak cemilem değil miydi o?
@@tontisuwu643 seni gidi tontiş espri orada zaten
yalnız kadiri mutlak sevgili çok iyimiş .D
Hahahahaha
biz akıl yürütüyoruz mantık yürütüyoruz ama hep zaman mevhumunda düşünüyoruz, bizim mantığımızda bir şeyin öncesi ve sonrası olması gerekiyor. ancak bize söylenen şey yaratıcının zamana ve mekana muhtaç olmamasıdır bu ikisi de onun yarattığı şeyler olmasıdır. ancak bizim kullandığımız dilde dediğim gibi bir şeyi anlatırken bir zaman kipi kullanmak zorunda oluyoruz ve zamana muhtaç olmayan bir şeyi doğru bir şekilde anlatamıyoruz. eğer bize söylenen tasvir doğru ise o zaman yaratıcı "yarattı" demek tam olarak durumu açıklamaya yetmiyor çünkü olup biten bir şey yok, yani sırası ile gerçekleşen bir şey yok, her şey aynı anda var. geçmiş, gelecek, cennet, cehennem, hepsi zamansız bir şekilde aynı anda mevcut. bu dediğim de anlatmaya yetmiyor ama zamansız bir şey anlatabilmem mümkün olmadığından zamanın zerresi olan "an" kavramıyla anlatmaya daha çok yaklaşabilirim. yani zamansız bir bakışla bakarsak bir şeye karar vermek, bir şey istemek ve aksiyona geçmek durumlarının farklılaşması gerekir çünkü biz diyoruz ki "yaratıcı bilinmek istedi yaratmaya karar verdi ve yarattı" ancak dikkat ederseniz burada bir işlem sırası var "önce istedi sonra karar verdi sonra yaptı " şeklinde ancak zamansız düşünürsek istemesi karar vermesi ve yapması aynı durum olmalıdır yani istemesi demek aynı zamanda karar vermesi ve yapması da demektir zamansız bir bakış açısından bu kelimeler eş anlamlıdır. her şeyi aynı anda bilmek; her şeyin aynı anda olması demektir çünkü zaten ikinci bir an yok böyle bir bakış açısından neredeyse her şeyin anlamı aynı olacaktır her şey eş anlamlı olacaktır başka bir anlam olmayacaktır ki bunu söylemek de mümkün. yaratımın her varyasyonunun aynı anda bilinmesi demek; aynı anda hepsinin de var olması demek oluyor. ve bizim dimağımız burayı anlamaya tam olarak yetmediği gibi bundan fazlasını da anlamayacaktır. bundan fazlası diyorum çünkü öyle zannediyorum ki; bir şeyi anlamıyoruz diye bu olmayacağı anlamına gelmiyor.
Tam olarak düşündüğümü dile dökebilecekmiyim bilmiyorum .Ama aslında sadece zaman mevzusu değil, bizim ; içinde bulunduğumuz için celiskiyle baktığımız durum . Aynı şey yaratma ile yaratılan varlık için de geçerli yaratılmış varlığı yaratandan bağımsız ele alınamayacağı gibi varlığının delili de olmaz yani nasilki zaman kısıtlayıcı bir boyut ve bizim içinde bolca harcadığımızı düşündüğümüz anlar aslında fotoğraf kareleri gibi zamansızlık tasiyorlarsa; evrenin kendisini bile Tanrı kavramıyla çelişki içinde görüyoruz demektir. O halde zaman ve varlığı ayrı düşünmek , varlığa kendi içinde anlam yüklemek mi yoksa soru şu mu olmalı : Tanrıdan başka birşey varmıdır.
Yıllardır tamamen mükemmel, sonsuz bilgi ve sonsuz güce sahip bir varlık hiçbir şey yapmaz fikrine sahibim. Mükemmel olan tek kavram; hiçbir eylemin gerekliliğinin bulunmadığı, tanımlamanın imkansız olduğu, tanımlarken biricik olduğunu dahi söyleyemediğimiz hiçlik kavramı olabilir. Böyle bakınca da tanrının yaratma eylemi zaten mükemmel olmayışına işaret ediyor gibi ama bunun da biraz romantize edilmiş bir yorum olduğunu belirtmek lazım. Video çok güzel olmuş. Böyle bir konuda facebook gruplarında papağan gibi tekrar edilen (lise çağlarında benim de kapıldığım) argümanların dışına çıkılabileceğini görmek çok hoşuma gitti.
Aslında bunların hepsini Tanrı yaratmış oluyor. Yine biz kendi mantığımıza göre bilmeyi yeteneği veya yaratmayı ayırıyoruz ama ayrı şeyler olmak zorunda değil. Tanrı yoktan var eder, diyor mesela ama o zaman yoğu da bir şekilde o var etmiş olmalı ya da o var ettiğinde yokluk yok olmuş olmalı. Cennet ve cehennem, melekler ve şeytan, iyi insanlar ve kötü insanlar, zaten bence tanrı nın bu tümellendiğinden kaynaklandığını düşünüyorum. Yine bu bizim hiçlik kavramımızla ilgili ama hiçlik de o zaman bir tercih olurdu belki de, ama zaten sizin o teorinizin, yani kadiri mutlak bir varlık hiçbir şeyi seçememesinin gerçekleşmesi için varlığın da hiçlikle birlikte olması gerekir. Yani mükemmel bir varlığın zaten seçim yapmasına gerek yok, hiçbirini yapamaması gibi, her şeyi de aynı anda yapabilir. Yani bu düşünceye göre, bir seçim yapamadı, o yüzden biz olmadık yerine bir seçim yapamadı o yüzden var olduk da olabilirdi. Ama ben diğer yorumumda da söylediğim gibi zaten iradenin güçle orantılı olduğunu düşünmüyorum. Yani bu demek ki iradenin var olması için seçimlerin tıkanması gerek, "bu şartların oluşması gerek", ama bu zaten kendi iradesi olmazdı.
İnsan olarak bizler ne kadar özgür olmadığımızı söylesek de, tabiri caizse, özgürlüğü elinden alınan ve en çok zorunlu kılınan varlık Tanrı'dır. (İyiyi ödüllendirip yüceltip, kötüyü cezalandırıp aşağılamak zorunda. Cenneti cehennemi yaratmak zorunda. Adil olmak zorunda vs. Kısacası insanların belirlediği mükemmellik kalıbına uymak zorunda.) Bu bağlamda, O'na acıyorum.
Şiirsel yaklaşmışsın bence tanrının en güzel yanı bu
Sayfaya yıllardır uğramamıştım, 3-4-5 ve 6’ncı sezonlar kaldırıldırılmış, böyle bi video gelmiş, ilginç olmuş… Tanrının çok güzel suretlerinden birisin Nebuch!
Tanrı kavramı olmasa sanirim herkez işine bakacak ve insanlik level atlamiş olacaktı. Tirilyonlarca saat boşa geçti. Inanmak ile inanmamak arasindaki savaslar neticesinde ve hatta bizzat ayni Tanriya inanalarin arasindaki savaslar neticesinde canlar yandi. Insanlik tarihinde olmamasi ve unutulmasi gereken bir kavram. Cunku dunyayi guzelleştirmeye harcayacagimiz enerjimizi tüketiyoruz bu tür kavramlarla meşgul olmaktan.
Nebuch gerçekten insanları sorgulatan zihnine teşekkür ediyorum
Herkes bazı cümlelerdeki tutarsızlıktan bahsetmiş gerçekten dinlediğinizi anlamadığınızı düşünüyorum bazen ya bütün video boyunca adam bunu açıklamış zaten
6 yaşımda oğlum geçen markete gittiğimizde oyuncak bir arabayı almamı istedi, ben de doğum gününde kendisine akülü araba alacağımı söyledim. Eğer oğlum aklındakileri düzgün ifade edebilseydi muhtemelen benim ne kadar tutarsız ve mantıksız olduğumu yani senin videoda söylediklerini söylerdi. (Bana zaten ihtiyacın yoktu, beni niye dünyaya getirdin, eğer dünyaya geldiysem senin planın ve buna bağlı olarak bana ihtiyacın olmalı, bana akülü bir araba alabiliyorsan bu küçük arabayı neden almadın vs vs)
Vicdanında Tanrının varlığını derinlemesine hissediyor ve aklınla inkar etmek için çabalıyorsun. Ne yazık ki sen etrafındakilerden daha merhametlisin ve mayan tertemiz ve ne kadar çabalarsan çabala -etrafındakilerin aksine- vicdanın seni bırakmayacak. Ya unutmak için sık sık sarhoş olmalı, ya da vicdanının sesine kulak vermen lazım. Karar senin.
3.30 dan başlayan ikilem beni dinden tamamen çıkartan olmuştu , tanrının 'canı sıkılıp bızı yaratmış olması' cevabı en mantıklısıydı boyle bir şeyin olması 'mutlak tanrının ' imkansızı da olmalıydı aynı zamanda bende bıraktım ilahıyatı ve tanrıyı yerıne felsefe ve merakı aldım .
Nebuch kesinlikle müthiş bir anlatımın var tüm videolar için tekrar tekrar teşekkürler. Devamını diliyorum.
Tanrı çocuktur. Yaratmadan bilinmeyi istedi ve biz de onun aldığı soğuk cevabız.
:)
Eğer varsa ki bu mutlak olduğu anlamına gelir böyle bir varlığın hisleri senin kullandığın sıfatlarla sorgulanabilir değiller. O senin terk edilmiş oluşundan doğan sorgulama isteğin.
@@castigliano7615 Kıçımdan bir şiir yazdım aslında ve evet terketmeseydi ya da görebilseydik bu kadar kavga etmezdik, sorgulamazdık, tartışmazdık. Aslında çok güzel bir edebi malzeme tanrının belirsizliği.
aslında düşündüğüm ama kelimelerini bir araya getiremediğim bu konu çok güzel bağlanmış
öncelikle her zamanki gibi güzel bir video olmuş sayın nebuch. eğer sorun olmazsa kendi yorumlarımı bir günlük misali yazmak isterim. baştan söylemeliyim ki aşağıda yazacaklarımın hepsi kendi düşüncem(kısmen hayalim) olup bunlar gerçektir iddiasında bulunmuyorum. çok yanlış bir düşünce varsa lütfen belirtin kaldırayım.
sonsuz, sınırsız kavramlarının geçtiği bir konu hakkında neden sorusunu sormak, sorgulamak eyleminde bulunduğumda çoğu zaman elim boş çıkıyor. tanrı ve sonsuzluk, kim yaptı bilmiyorum ama bağdaştırılabilecek en iyi iki kelime olabilir. neden bizi yarattı, yaratmadan da bilinebilirdi, şunu neden böyle yapmadı vb. sorular, sorgulamalar... ne kadar soru sorulursa sorulsun hiçbirinin net bir cevabını alamıyoruz. yarattığı söylenen hiçbir şeye neden böyle yaptı diyemiyorum, çünkü kadri mutlak olmak, her şeyi yapabilecek güçte olmak... neden böyle yapmayı tercih etmesin ki? her şeyi yapabilecek güce sahip olmak, sonsuz olmak söz konusu olduğunda, neden hayatımızı nasıl yaşayacağımıza karışmasın?(bu kısım tanrı sonsuzsa neden şu sevaptır bu günahtır karışsın evrende milyarlarca farklı olay olurken temalı bir yazıya yorum olma amacıyla yazılmıştır.) bu kadri mutlak ve tanrı kavramını bağdaştırıp, hakkındaki tüm neden ve sorgulamaları boşta bırakacak bu sonsuzluk kavramı sayesinde en mutlak şeyin kendisi olduğu, bu videoya uyarlarsak kendisini bildirdiği sonucuna ulaştığımızda, daire şeklinde dizilmiş domino taşları gibi düşünmenin en sonuna geldiğimizde aslında en başa geri döndüğümüz göze alınırsa, ki kendi fikrimce bir fizik tanımıyla açıklarsam tanrı kavramı bir işi yapabilecek en az enerjiyle değil, 0(yokluk ya da belki sonsuzluk anlamında) enerjiyle yapmak olabilir. o zaman sadece bu paradoksu yaratmak, bilincin şu anda içinde bulunduğumuz tüm bu sistemi yaratmasına sebep olabilir mi? cevap(benim tanımımla çözüm) bulmak benim için her zaman zor olmuştur ve bu yüzden yorumlarım hep cevapsız sorular ağırlıklı olmuştur. bu yorum için de bir cevap beklemediğimi belirtmek isterim. anlarsınız ya, ilham gibi bir şey misali bir anda aklıma bunlar geldi, oldukça dağınık açıkladığım için kusura bakmayınız, sevgiler.
Yazı dilinde sergilediğiniz tutum beni irite etti açıkçası.
"Yaratmayı bilip yaratmamış hiçbir (tek) tanrıdan bahsedilmez."
(Bahsedilmiş olsa bile) yaratmamış bir tek tanrı olduğunu bilebilmek, "mümkün" değil.
Bir şeyin aklen mümkün olması demek, bizlerin gücü yetmese bile, Allah c.c. Hz.leri onu yaratmaya kadirdir demektir. Yoksa ille yaratacak anlamına gelmez. Hüküm O’nundur. O’nun dilediği olur, dilemediği olmaz.
Kulların akılları mümkün olan her şeyi akletme potansiyeli taşır. (Elbette Allah’ın izni ve ilhamı ile). Burada aklen mümkün olan her şeyin yaratılma potansiyeli olması , kulların iradelerine değil Allah c.c. Hz.lerinin iradesine bağlıdır. Allah c.c. Hz.leri dilerse, kullar, harikulade işlere de mazhar olabilirler. Mucize, keramet ve istidraç diye isimlendirilen hadiseler bu kabildendir.
Aklen muhal demek ise, hariçte vukuu düşünülemez, olası olmayan, kudret ya da acziyete bile konu olmayan, sadece olası olmadığına ilmin hüküm verdiği meselelerdir. Aynı anda bekar ve evli olmak, ayakta ve oturur olmak, üçgen ve dörtgen olmak gibi zıtların cemi, bu kabil muhal bilgilerdendir. Hayal bile edilemez. Bunları yapamamak kadiri mutlak bir şey için bile acziyeti gerektirmez. Verdiğiniz tüm örnekler yanlış.
Bir şeye kadir olup olmamak için önce o şeyin ilmen takdir edilebilmesi gerekir. İlmen takdir edilemeyen şeye kudret taalluk etmez. Biraz açalım. Benim ağrı dağını serçe parmağımla taşımam aklen takdir edilebilir, hayal edilebilir. Ancak ben buna kadir değilim. Fakat Allah c.c. Hz.leri bunu yaratmaya kadirdir. Olası, takdiri düşünülebilen her şeye kadirdir zira. Fakat benim aynı anda bekar ve evli olmam, ya da aynı anda ayakta ve oturur olmam, düşünülemez. Düşünülemeyen, daha akıl sahasında takdir edilemeyen bir şey hakkında kudretin taalluku da düşünülemez.
İlim ayrıca varlığa da taalluk eder. Varlık dahi ya mümkündür (yok iken, olası olabildiği için, bir kudretle ortaya çıkarılmıştır, ya da vaciptir (zorunludur). Varlığı bir başkasının kudreti ve iradesi altında olmayıp, tüm varlıkların, yokluktan varlığa çıkması adına, zorunlu olarak mevcuttur. Zira sair mümkün varlıklar, yoktan var edildikleri için, şayet vacip bir varlık olmasa, o da yoktan varlığa çıksa, bu yokluk hiç bir zaman varlık sahasına çıkamazdı. Mümkün cinsinden olmayan, hep var olan bir vacip varlık böylece sabit olur ki bu vacip varlık, Allah c.c. Hz.lerinin zatı ve zatında sabit sıfatlarıdır. Böylece bilgi üç neviye ayrılmış olur. Vacip varlığın bilgisi, mümkün varlığın bilgisi, var olmaması vacip yani imkansız olanın bilgisi. Vacip olan bir şeyin olmaması bu kabildendir.
Vacip, aklen yokluğu düşünülemeyen bilgidir. Allah c.c. Hz.leri ve hakiki sıfatlarının bilgisi bu kısımdandır.
Mümkün, aklen varlığı da yokluğu da müsavi olan bilgidir. Hadis (sonradan yaratılanların varlığının bilgisi) bu kısımdandır.
Mümteni, aklen varlığı düşünülemeyen bilgilerdir. Bir başka deyişle saçma bilgilerdir. Devir , teselsül gibi paradokslar (çıkmazlar), iki zıttın aynı anda kaim olması gibi bilgiler bu kısımdandır. Aynı anda bekar ve evli olmak, iki zıttın aynı anda kaim olması gibi. Bir şeyin varlığının illetinin kendisi ya da kendi varlığının bir parçası olması devire, mümkün bir şeyin varlığının illetinin, kendi cinsinden sonsuz mümkün varlıklar olması teselsüle misaldir. Sanal bir gerçeklikte, herhangi bir yapay karakterin, ya da bir öznenin, o sanal gerçekliğin icad edicisi olması düşünülemez. Onu yokluktan varlığa çıkaracak hakiki bir varlığa ihtiyaç duyar.
Felsefecilerin en büyük çıkmazı, Allah c.c. Hz.lerinin varlığı karşısında kendi varlıklarının sanal olduğu gerçeğini kabul etmemeleridir. Bu tıpkı sanal bir gerçeklik oyunun karakterinin, sanal olduğunu kabul etmemesi, ben gerçek değil miyim diye isyan etmesine benzer. Varlığı vardır ancak gerçekliği sûnidir.
Yaradan mucizevi özelliklerini yarattıklarına bildiriyor... Bu durumda Kadiri mutlak ve benzer özelliklerini duyabilen ve anlayabilenlere söylemiştir...
köylüleri vs. AI olarak yazdığınız bir age of empires oyunu düşünün ve bir köylünun kameraya dönüp beni neden yarattın deyişini
Korkardım
Çarpardım
Bizim onu istediğimiz her bağlanmda inceleyebilmemiz "onun herhangi bir bağlamda incelenmeyi seçmiş olduğu" iddiası ile çelişir.
"Yaratma" sanki biz herhangi bir şeyi yaratabilmişiz gibi ele alabileceğimiz bir olgu değildir. Biz yaratma diye hiç bilmediğimiz bir şeyden bahsediyoruz. Yani yaratma dedik diye yaratılmış olmayız. Biz Kadir-i Mutlak'ın bizi yaratıp yaratmadığından emin olamayız çünkü biz yarat(ıl)mayı bilmiyoruz. Yaşam dediğimiz fenomene bakıp cahilce arzularımızla isimler takıyor yarat(ıl)mayı anladığımızı sanıyoruz.
Belki de sen haklısın, ya gerçekten de Yaratıcı hiçbir şey yaratmadan da bilindiyse? Hatta söylediğin bana o kadar apriori bir hakikat gibi geliyor ki bu olmasaydı Yaratıcı olması hiç bir önem taşımayacaktı. O zaman adı senin de konuşurken bulduğun gibi "şans" olurdu.
bi an acaba humuslu toprak hikayesini mi anlatıcak dedim
tek düşünen ben değilmişim
Neden yarattı sorusuna bulabildiğim en mantıklı cevap "Çünkü o tanrı." olmuştu.
hiç bakmadığım bir bakış açısıydı ilham verdi video
Kusursuz olanın eyleme geçmesi bana bir çelişki gibi görünse de. Tutarsızlıkları da kendi içinde bir araya getirebilen bir varlık hakkında düşünerek bir yere varabilceğimizi zannetmiyorum. Özellikle dünyevi kavramlarımız ile. Tanrının nasıllığı dışındaki çıkarımların ise çok hoştu.
Cennet hakkında da felsefi bir video olması lazım örneğin bu benim düşüncem : Cennet fiziki bir yer değil rüya gibi zihnin müthiş bir enerji ve mutluluk hâlinde olduğu bir yer başlangıç filminde rüyalar hakkında bilgiler veriliyor mesela farklı yerlerde farklı konumlarda sürekli hareket halinde oluyoruz ama oraya nereden ve ne zaman geldiğimiz bilinmiyor Moralimiz bozuk şekilde uyusak bile rüyada hep mutluyuz yorgunluk hissi yoktur rüyalarda zihnimiz bize olağanüstü herşeyi veriyor rüyalarda bu açıdan bakıldığında cennete en yakın ortam rüya alemi kâbusları saymazsak en mutlu olduğumuz yer rüyalar Cennet inancının mantık çerçevesine oturduğu tek yer rüya alemi
saymazsak dediğin anda çürüdü yazdıkların dostum.
Yazdıklarının aksinde uzun bir yazı yazacaktim sayende gerek kalmadı :D
@@wernerheisenberg3261 İslam alimleri uyku için yarı ölüm derler tam ölüm halinde bu hislerin iki katına çıkması gerekir
Dostum yıllardan beri dini sembolleştirmekten neyi yargıladığımızı bile unuttuk doğrusu, bırak ta yazılanlara göre yargılama yapalım artık olayları çarpıtmayalım.
0:18 tanrıyla alagalı
Burda mantık hatası yapıyorsunuz. Yaratma bilgisi olup yaratmazsa tanrı olmaz diyorsunuz. Sonra yaratmadan da bilinebilir diyorsunuz burada çelişki var.
Yaratılmamış yaratılmışlar olabiliriz.
Doluların dolusu, bunu 10 yakın dinlemişimdir
ben de öyle
Aslında bilmediğimiz sey tanrının varlığı ya da yokluğu değil.evrende o kadar çok soru ve o kadar çok sorun var ki biz bunlardan tanrı gibi bir varlığı muzdarip tutuyoruz.aciziz ve farkındayız.aciz olmadımızı düşünmeseydik bu da bir acizlik olurdu.tanri bilinmek istiyorsa da bunu aklımızın almayacağı şekilde yapıyor.ona inanmamızı bekliyor.ama tanrı birçok özelliği olan bir seyse kur'an'da çok eksik anlatılmis.eksik anlatılan bir varlık da bizi daha çok soruya ve daha çok soruna yönlendiriyor.peki tanrıya var mı derim yoksa yok mu derim.bilmem ki...ben önce gidip sonsuzluk kavramıyla ne ifade edilmek isteniyor ya da iğne deliğinden dağ nasıl geçiyor onu bi düşünüp geliyim.
Merhaba... Kadiri mutlak olduğunu harekete geçtikten sonra söylediyse?
Peki sonsuz kudret sahibi bir varlık kac farklı tür yaratabilir, sonsuz di mi. Ve bizim bildiğimiz sonsuz canlı yok. Mesela dünya üzerinde 3 milyon tür canlı varsa 3 milyondan sonrasını yaratmayi secmemis demektir. Yani bu tanrıyı yaratmayi ve yaratmamayi seçen bir varlık yapar. Tanrının yarattiklari içinde onu bilenler ve bilmeyenler, yaratmadiklari içinde bilenler ve bilmeyenler olup olmadigini da bilmiyoruz. Çünkü biz sadece yarattiklarinin içindeki bilenler grubundayiz. Yaratmadigi ve onu yine de bilenlerin olmadığını bilmemizin imkani yok. Tanrıdan beklentimiz daha fazla olabilir ve tanri yalnizca bu sekilde onu incelememizi istemiş olacak kadar olamaz diyebiliriz fakat sonsuz kudret sahibi bir varlığın daha düşük inceleme seviyesinde kendini göstermesi de zaten bir kudretlilik değil midir? Örneğin sizinle ayni seviyede görünen birisiyle kavga etmeniz gerekirse tüm gücünüzle vurursunuz ama küçük güçsüz engelli birisiyle kavga etmeniz gerekirse döner arkanızı gidersiniz, bu sizi daha görkemli yapar.
Çok anlamsız geliyor. Çünkü kadiri mutlak olanı mantık bağlamaz olmalı. Bu yüzden yaratıcının kendinde varlığı ve neden yarattığı meselesi akla aşkın bir meseledir.
Tabiki öyledir. Sonuçta onu her yargılayışımız kendi gerçekliğimizi bile içermemekte, sadece duygularımız ve içgüdülerimizde alakalı olduğu sürece, tanrıyı değil yaratılanı bile yargılayışımız sadece faydacı, tek gözlü bir gözlemden öteye gidemez.
katılıyorum
Yazı örneği etkileyiciydi 👍🏻
Sonsuzluk ile ilgili bir video yapar mısın gerçekten bu konuda fikirlerini merak ediyorum
Bence asıl sorun Tanrı'yı ötekileştirmek şöyle ki biz Tanrıyı hep ayrı bir kudret, kişi vs.. olarak tanımlıyoruz oysa Tanrı her şeydir. Tıpkı pastadan kesilen bir dilimin de pasta olduğu gibi bizde Tanrıyız. Tanrı insan olmayı deneyimlemek istedi ve insan oldu ve bunu yoktan var ederek yapmadı çünkü o hep vardı ve sonsuzdu. Ayrıca yokluk diye bir şey de olamaz çünkü Tanrının olmadığı bir yer ve zaman yoktur.
güzelmiş:)
Sence bu yaşam formu deneyim-lemeye değecek birşey mi gercekten ? Yani sonsuz tasarım sablonundan. Bu mu..
@@hasanunluturac7647Neden olmasın? Günümüzde bir kuş olup uçmak isteyen birileri, köpek gibi giyinip köpekliğe özenenler bile var
"Fakat ben bu tartışmaya girmicem" :D Çocuğun hayallerini gerçeğe dönüştürmek için önünde şans dışında, kendi ile alakalı olan engel "istemek"tir diye düşünüyorum. Bir şeyi yapmayı gerçekten arzulayan insanın bunun için uykuları kaçar. Hakiki arzusu olunca çocuk, bunu elde edebilir.
Kuantum mekaniğinde yapılan açıklamalara rağmen bulunduğumuz evrende yaşadıklarımız, gözlemlediklerimiz bu kadar deterministken kendi irademiz ve varoluşumuzun getirmiş olduğu sınırlarımız dahilinde bunu nasıl gerçekleştirebileceğimizi düşünüyorsunuz?
Ama baştan tanrının bilinmek istediğini kabul ediyorsak bu şekilde yani yaratarak bilinmek istediğini de kabul edebiliriz tanrı ihtiyacı olmayan ama isteyen bir varıksa bu tutarlı olmazmı
Sevgili Nebuch, düşündürücü bir video olmuş. Eline sağlık. Öte yandan Tanrı'nın isim, sıfat veya eylemlerini tanımlarken (Örneğin; Kadir-i Mutlak, Yaratan, Rab vs.) es geçtiğin birçok nüans olduğunu düşünüyorum. Bu konuda diyaloga açık olup olmadığını bilmediğim için uzun uzun buraya yazmak istemiyorum. Ancak göz atmadıysan İbni Arabi'nin İsimler Teorisini incelemeni öneririm. Benim bakış açımı etkilemişti.
Yazıya nereden ulaşabilirim acaba?
Dindarlardan hep Tanrı’yı yüceltmelerini bekledim
Dinsizler ona karşı geldiklerini zannederek dindarlardan daha fazla yüceltirler Tanrı'yı.
@@endergoran yok ya umursamazlar pek :d
Kanıtın yokluğu, Yokluğun kanıtı değildir.
Önemli olan soru Tanrı neden harekete geçti olmalıydı bence
İyi olanı kötüsüyle değerlendirirsek iyi olduğu anlaşılabilir.Tutarsız birşey tutarlı olanda anlaşılıyor olabilir.
.....ve bu söylediği özelliğini yarattıklarına ithafen söylediyse?
bir oyun yazmış insan yaradılışı ve evreni anlayacaktır
Nebuch bilmem hatırlar mısın oyunda karşılaşmıştık,LoL'de.Yone oynuyordum ben belki hatırlarsın :d
ah evet agresif oynadığınızdan kaybetmiştiniz. İyi oyunlar ^^
@@Nebuch Reddedersen çok üzülürüm, video görüşme/sesli görüşme/yazılı görüşme ile Tanrı üzerine sohbet etmek isterim. Tanrı ve sanat birbirinden ayrı değerlendirilemez diye düşünmeden kendimi alamıyorum.
(Olumsuz da olsa cevap verirsen sevinirim)
@@mfthislm Ne yazık ki bu tip tartışmalar pek sıkıcı ve tekrarlarla dolu. Söylenebilecek gerçekten yeni bir şey biliyorsan buraya özetle. İlgimi çekerse deneriz. Yoksa tekrarlar pek faydalı değil.
@@Nebuch haklısın, mantıklı bi reddediş :)
Mantığa karşı boynum kıldan ince.
Malesef youtube yorumlar bölümü, videoları kadar güzel değil. Yine de teşekkür ederim.
@@Nebuch aslında gerçekten iki mantıklı fikir savunucusu olunca farklı argümanlar vesaire ortaya çıkıyor ama kökeninde bütün muhabbet ne yazık ki dediğiniz gibi aynı olmakla beraber yavan kalıyor.
Tanrı algısı tutarlılık sergileyebilir. İnsan ne zaman anlama ihtiyaç duysa geçici değişken olarak tanrıyı kullanılır. Çünkü tanrı değişkeni anlamsızlığı açıklayabilir. Gerçek anlamı yerine koyuncaya kadar işlevseldir. Tanrı değişkeni tanrı özelliklerini göstersede tanrı değildir. Dolayısıyla tanrı işlemcilerde anlattığın gibi 4 sayısıyla sınırlıdır. Ama bu onu kadir i mutlak olmasını engellemez.
en mutlu olduğum gün öldüğum gün olabilir mi
Bana cok tanıdık geliyorsun ya sanki senle daha önceden konuşmuşuz gibi
Aynı his bende de vardı. Sanıyorum ki video çekerken bir nevi kendi günlüğüyle konuşuyormuş gibi olduğundan
Ban da sanki daha önceden tanıyormuşum gibi geliyor
O zamannnnn Bada bim bada bom Nebuch:)
Belki de tanrı kadir-i mutlak değildir?
o zaman o tanrı değildir
@@sinanorbay1583 neden? Bugün fizikçiler belli enerji seviyesine çıkarsak bizim bile yeni bir şişme/ yeni bir evren yaratabileceğimizi söylüyor, o evreni kontrol edebilirdik demiyorum ama yine de eğer o evrende evrim ve canlılar varsa biz onların tanrısı olurduk (enerji düzeyi çok yüksek ama fizik ilgimiz bize mümkün olduğunu söylüyor). İslamda kadiri mutlak olabilir ama diğer dinlerde böyle değil, bu kadar islam merkezli bakmanın anlamı ne?
@@Karaaslan_Fitness senin, ahmetin, mehmetin tikel tanrı fikrinden bahsetmiyorum. antropomorfik bir tanrı değil. bir ateist, evrenin oluşumunu sağlamış olabilecek bir varlığı reddetmez, demi? tanrıtanımazdır, tanrıyı kabul etmez, bizden üst bir türle değil sorunu. bir teist de bizim gibi (ölümlü,aciz) olan bir tanrıyı kabul etmez. işte bu noktada ilk cümleme dönmek istiyorum, ahmetin öldüğünde cennette beraber piknik yapacağı tanrısıyla ilgili konuşmuyorum :D
@@Karaaslan_Fitness daha da kısaltırsam cümlemi, ağlayıp sızlayacak bir şeyse tanrı gelsin kafa dağıtırız muhabbet edelim kendisiyle, böyle tanrı mı olur tatlım :D
Tanrı yaratmadı, yarandı. Herşey o .
guzel video
Zaman üzerine bir video mu gelse
Jung un Arketip kavramı bir çok şeyi anlatıyor aslında..Not ;40 yaşında Emekçi Arketipi kişisi :)
Videonun tamamıni izlemeden bu yorumu yazıyorum çünkü yorumu yazmamaya şimdilik sabredemedim. 6. Dakikasinda yazıyorum bu yorumu. Diyeceğim de şunlar. Benzer düşünme yollarım vardı seninle. Ve ben de birkaç şey yazmak istiyorum videonun devamını da öyle izlerim. 1-)Dua eylemi ve tanrı:Bir insan arzuladığı bir şeyin gerçekleşmesi için, başındaki bir sıkıntının geçmesi için veya başka bir insanın zarar görmesi için vb. birçok şey için dua edebilir. Tanrı bağlamında durumu değerlendirdiğimizde insanın duasının neyden kaynaklandığı ve bu duanın neyi talep ettiği daha insan bu duasını yapmadan önce tanrı katında bilinen bir bilgidir. Dolayısıyla bu dua eyleminden önce tanrı tarafından bu duanın gerçekleşmesini sağlayacak şartlar özellikle oluşturulmalı ve buna rağmen bu duanın tanrıya gerekli veya faydalı ya da tanrı açısından en azından değerli olmalıdır. Ki bu bir çelişkidir çünkü duaya neden olan tüm şartlar ve dua edenin iradesi tanrı tarafından bilinmektedir. Ya da bu dua eylemi hiç var olmadan önce dua eden olmadan dış şartlar değiştirilmeli ve dua eylemi hiç olmamalıdır. Sonuç olarak dua eyleminin tanrı ve biz insanlar bağlamında çelişkiler içerdiğini düşünüyorum. 2-)Tanrının insanları cennet veya cehenneme koyması durumu: Cennet ve cehennemin varlığı bir adalet kavramına dayalıdır. Tanrı adaletlidir. İyi insan cennete. Kötü olansa cehenneme. Peki tanrı açısından baktığımızda insanların nereye gideceğine karar veren yine tanrı olduğuna göre tanrı insanların nereye gideceğine karar verirken kendi adaletinin zorunlu bir sonucunu mu yapmaktadır? Yani iyi bir insanın cehenneme gitmesinin adaletsiz olduğu durumunda tanrının bir insanı değerlendirirken kendi adaletinden bağımsız davranabilecek midir? Eğer bu özgürlüğü yoksa kadiri mutlak olamaz. Eğer bu özgürlüğü varsa adaletli olmaz. Yani var olan tanrı adalet kavramına sahip olmayan bir tanrı olur. Diğer yandan yine cennet cehennem konusuyla ilgili olarak ve adaletli olan tanrı sorununu bir kenara bıraktığımızda tanrı insanlar için cennet cehennemi neden yaratmıştır? Çünkü bir insan daha var dahi olmadan nasıl ve ne şekilde karar vereceği, ömrünü nasıl geçireceği ne kadar iyi veya ne kadar kötü bir insan olacağı bellidir. Bu durumda kendi yarattığının tüm bilgisine sahip olan tanrının yarattığı insana da cennet cehennem biçmesi biz insanlar açısından tutarlı görünse de aslında tutarsızdır.Zamanında düşündüğüm birkaç düşüncemden birisiydi bunlar. Paylaşmak istedim.
cennet cehennemi neden yarattığıyla ilgili insan daha var dahi olmadan kararlarını tanrının bileceğini söylemişsiniz. Fakat ebedi ve ezeli zamansız var olan bir tanrının evrenle birlikte ortaya çıkan zaman kavramında senin ne zaman, neyi yapacağını önceden bilmesinden bahsedebilir miyiz? Bizim zaman kavramımız onunkiyle çok farklı o mutlak bir şimdi, her şeyi aynı anda biliyor . Bu bizim zamansal yaşamımızda yarın ya da 1 sene sonra neyi seçeceğimiz konusunda bir engel oluşturmaz diye düşünüyorum.Fakat özgür iradeyle ilgili çok farklı görüşler bulunuyor bana mantıklı gelen bu belki ilginizi çeker. Dilozof'un bu videosunda daha anlaşılır bulabilirsiniz konuyu ua-cam.com/video/SufPDOj2iyI/v-deo.html
O özgürlüyü var amma cennet cehennemin şartlarını yadatmış zaten bunları yaparsan cehenneçe gidersin diye demiş. Seni cehnnemde gören tanrı kara kaşına ve ya acıyıb cennete salarsa hükmü yok diyemessen bu adaletinden çıkma gücünün olmaması anlamına gelmez. Zaten bu şeyleri o yaratmış en başda niye çıksın ki sana merhamet ede bileveyi yer vardə zaten dünya.O adaletide kendisi yaratdığı için niçin o adaletinden çıksın.Adaletinden küçük deyildir tanrı zaten kanun şahdır. Dorusunu Allah bilir belki kimseye merhamet edilir inşallah herkese edilirde öbür tarafda.
Gelelim yaratma biçimine. Yemek içmek var tuvalet yok mesela ve daha nice fizik otesi sey. Nasıl olur? Fizik alemde herseyin bir izdusumu var hayali ekstrem cennet tasvirlerinin. Anne karnındaki bebege yeme icme var tuvalet yok gibi. Aynı anda binlerce yerde olmak mesela.gunes bir ama 7 milyar insanın 14 milyar gozunde ayni anda faraza.
Müthiş
Eckhart Tolle ve ogretisi hakkında ne düşünüyorsun.Şimdide olmak ve tezahür etmemiş yanımızla birlenmek.Belkide mucize anın kendisi.Çok takdir ediyorum sizi bu arada
"Yaratma bilgisi" adını verdiğin şeyi başkası öğrense o kişi de yaratabilir mi?
Eğer yaratamaz dersen bu bir bilgi değil, Tanrı'ya has bir vasıftır. Eğer yaratabilir dersen; ontolojik olarak yok iken yokluğunu takiben var olmuş bir şeyden kendi mahiyetine uymayan bir şeyin nasıl sadır olduğunu sorarım.
Yaratma kelimesi ile ilgili sorunun var.zatındandır bazı sıfatları. Su kuru olanı ıslatır dostum. Sır burda kapiş;)
Videonun özeti tanrının işlemcisi yetmiyor mu? :)
Her şey iyi güzel fakat ses çok çatlıyor
Bu video ciddi ise ve bunu izleyenler bunun dediklerini ciddiye alıyorsa ülkecek sonumuz yakındır
sebebini açıklar mısın?
bugün duyduğum en komik şeydi teşekkürler
Zadanistler ülkeyi ele geçiriyor glileyyy. Mantıkli bir argümanım yok gidem de milleti kötüleyem
Omg sen yüce İsa mısın acaba????
Keyifliydi.
Süper
Hobaaa
sitem yok, yaraları iyileştirecek ve bitene cevap vermeyecek.
Yaratmadan, yarattıkları tarafından bilinmek cümlesinde bir hata yok mu acaba? Yaratmadığı zaman yarattıkları tarafından nasıl bilinilebilir? Varolmayanlar nasıl bilebilirdi? Mantıksızlık yok mu bu cümlede? Teşekkürler.
Edit: Son bölümleri birkaç defa başa sarınca cevabımı aldım. Tekrar teşekkürler.
Zaten kadir-i mutlak olmanın yanlışlığı da burada ortaya çıkıyor. Birine Kadir-i mutlak diyorsan o ister istemez içinde mantıksızlık ve tutarsızlık içermeye başlıyor. Yani cümlede mantıksızlık yok, Kadir-i mutlak tanımının mantıksızlığı var.
Senin için bir "mantıksızlık" olabilir, ama sonsuz kudrete sahip tanrı için olduğunu zannetmiyorum.
Çünkü sonsuz kudrete sahip.
Gerçekten gına geldi tanrının varlığı ile ilgili sorulardan
Ne diyeceksinki, ne diyeceğine, diyip diyemeyecegine
Her tezat dediginin cevabini bulabilirsin analitik kardesim
Kanalı ilk defa keşfettim dini görüşünü öğrenebilir miyim ?
Sonuç, tanrı yok? :-)
Tanrı'yı ondan başka bilen bir özne olmadab tanrı nasıl bilinebilir? Kadir-i Mutlak bu demek değil, aklen imkansız olan şeyler Tanrısal iradenin konusu değildir.
Çok güzel anlatmışsın nebuch kardeş Allah razı olsun senden
çok komiksimiz siz ya felsefe cahilleri
@@anl1124 ne?
videonun başında tanrı bilgi ile yaratıyor demişsiniz. Bilgi öğrenmeden gelmez mi? Tanrı öğrenmez ki.. Tanrı bilir deki bilmek fiiili sizin anlattığınız gibi olmadığını düşünorum... Birde hep tanrı üzerine eleştiri ve çelişkilere bakıyorz. Tam tersini düşünelim hiç bir tanrıya inanmıyoruz ve saçma... O zaman biz ne bi kavram içinde varoluşumdayız... Nerden nereye gidiyoruz... Neden bu evren var... Bunların sorusu hakkında bir video da alabilir miyiz... Olan bir olguyu eleştirip temelini sallamak kolay oysaki kendi düşüncemizi oluşturup onu eleştirelim biraz da
bilgi öğrenmeden bilinebilir. bu yüzden yazdıklarınız ciddiyetli değil.
@@Nebuch Hayır hiçbir bilgi öğrenmeden edinilemez.. Birşeyi bilmek için önce onu duyular ile gözlemlemek gerek... Siz bir yılanı hiç görmeden sizi öldürebileceğini bilebilir misiniz. Veya ufacık bir örümceğin zehrinin sizi felç bırakabileceğini...
@@Nebuch Keza dediğiniz gibi olsaydı insanoğlu icatlar ile uğraşmaz araştırmaz sorgulamaz dı...
@Khalidmevzubahise Lockvari bir zaviye ile yaklaşacak olursak, bilgi deneyimden geçer, deneyimse bir öğrenimdir; deneyerek öğrenir, nihayetinde bilgi edinirsin.
Hayvan argümanıysa, özgür irade bağlamında mihver konusu, episteme (bilgi) bazında değil. Nitekim içgüdüyle, yani akıl ve düşünceden bağımsız edimleri. Bir nevi mekanik.
tanrı kadiri mutlak olduğu için bilgiyi öğrenilmeden bilinebilen bir şey haline getirebilir.
Tanrı olabilmesi için yaratması gerekir. Burada yaratmış tanrıdan bahsetmeniz gerekiyordu.
Yav kardesim tanrıya inanmıyorsan ne uğraşıyorsun
Tanrı bizzat Tanrı olduğu için yaratmış olamaz mı? Nasıl ki su hayat ile özdeștir Tanrılık da yaratmayla özdeștir bence iradeyle değil. İrade etmeden de yaratabilir kadiri mutlak bir tanrı.
Bence harekete geçebilmek için iradeye, sadece bizim ihtiyacımız var.
Tanrı iradesi dışında yarattıysa tanrı yaratmış olmuyor ki.
Manevi şeyleri akılla kavramaya çalışmak..
Oh dude 🤦🏽♂️
Tanrının manevi olduğunu nerden çıkardın🤦🏻♂️
maneviyat giysileri olmayan bir vücut
Ve bu bedeni giydirerek soyundurdular ........
tanrıyı mı edinmek istemiyorsun nebuch
orda dur. kadiri mutlaklığı hususunda bilinmek istediği için yaratmış olduklarını görüyor ve biliyoruz bu sebeple bundan bahsedebiliyoruz, yaratmamış olabileceklerini görüp değerlendiremediğimiz için tüm bu yaratmamış olduklarını denkleme koyup bir eleştiri yapmak mantıken hatalı