Evreni anlamaya çalışmak kutsal bir şey bile sayılabilir ama anlayabilmemiz için çok uzun bir zamanda var olan "evren" hakkında kendi deney ispat süzgecicimizden bile tam geçememiş şeylerden, betonu kurumamış bir merdiven kullanarak "evren" hakkında kesinlikli kanilara ulasmak, kendinden emin bir şekilde şudur da şudur demek olsa olsa şirin bence. Fizik ne kadar tatmin ediyor olsa da ögrenebildiğim her en son nokta bana bu yüzden yine de çok sığ geliyor. Öbür hayvanlardan farki kendinin farkinda olmak olan bizler için haklı bi aşağılık kompleksi bence bu. Dandik de olsa merdivenimiz merdivendir. Video çok güzel olmuş. Bunu sana 2013te izletseler eminim mutluluktan bayılırdın. Çok seviyorum seni. Video çok güzel olmuş.
2013'te senin nickine benzeyen bir nick'e sahip biriyle sadece bu cevaplara ulaşmak için uğraşmıştım. Artık o şansım bitti. Evet dediğin gibi betonu kurumamış ve sağlamlığı da çok şüpheli bir merdiven. Ama benim için önemini görebiliyorsun değil mi? Bu merdivene ne kadar ihtiyacım olduğunu. Teşekkür ederim bu detaylı yorum için. Videoyu beğenmene sevindim.
Gerçeklikle karşılaştırıldığında bilimde vardığımız düzey ilkeldir,çocuk oyuncağıdır.Ama sahip olduğumuz en değerli şey odur. -Albert Einstein Vay be 2 yıl geçmiş umarım hala ordasındır :) -Ben
Sanırım mevcut bilimsel birikimle yapılabilecek en iyi çözümlemeyi yapmışsın. En güzeli de insan bilincinin hem şimdiye kadar inanıldığı gibi manevi, ruhani birşey olup hem de bilimin vadettiği açıklanabilir, dibine kadar materyalist birşey olması cikarimiydi. Yine ufkumuzu açtın, teşekkürler.
Sevgili Nebuch, tüm kalbimle teşekkür ederim. Zihnindeki konsepti neredeyse olabilecek en açık dille ifade edebildiğini düşünüyorum. Kavramakta zorlanılan bir durum ancak açık bir resim ile bitti video sonuçta. Bu uzun zihin maratonunda koşuna benim seyirci olabilmeme izin verdiğin için minnettarım. İyi geceler.
2 yildr duzenli takipcinim ve bu videonda kendini gercekten bi ust seviyeye cikardigini ispatliyorsun, cok guzel is cikarmissin, gercekten yurekten tebrikler...
hocam seni 3 yıldan beri takip ediyorum en sevdiğim kanalsın cidden başarılarının devamını diliyorum. videolarını tamamen anlamasamda seni dinlemek huzur veriyor daha fazla video atman dileğiyle.
Microtubule ayrıntısı muazzamdı. Nöronlarımızın içinde dalga-parçacık dualitesini kullanarak işlem yapan - bulanık mantık prensipleri ile iş gören bir organel olduğunu bilmek harika bir duygu patlaması yarattı
Zihnimin derinliklerinden gelen iç seslerime tercüman olan müthiş bir konuşma. Keyifle dinledim teşekkürler. Aynı dili konuşan birilerinin olduğunu bilmek güzel.
Anladığım kadarıyla insan algısı yani bilinç aslında olmayan bir yerde. Biz dünyaya dünyada olmayan bir yerden bakıyoruz. Bu oldukça ilginç. Hatta dünyanın , evrenin bu kadar karmaşık olmasından daha da ilginç. Belki de bunu ilginç kılan ve bize bu dünyanın karmaşık ve gerçekçi olması hissiyatını verende bu. Algılamayıp sadece güdülerden ibaret bir canlı olsaydık muhtemelen dünyayı vücudumuz içerisindeki hormonal vs değişiklerle görecektik ve sadece yanıp sönen ( beynimizde ateşlenen nöronlar ) işaretler olacaktı.
Oyunların Rehberi Detaylıca anladığımı düşünmüyorum. Fakat sorunuzu cevaplayayım gene de. Sorunuzun cevabı yoruma açık yani değişken. Fakat bu cevabın önemini arttırmıyor. Yani iki ihtimalin birinin olması ya da yaşanan olayın bu iki yorumdan birinin olmasının herhangi bir " önemi" yok.
Videodan bir anladığım başka çıkarımda bu. Yorumlar her zaman değişkendir çünkü durumlarda değişkendir. Fakat özde hepsi aynı şeye sebep olduğu için herhangi bir yorumda ısrar etmeye de gerek yok.
Tabiata dair sorular sormamızın, nedensellik aramamızın gerekçesi beyin yapımızın gelişmiş olması mı yoksa dediğiniz gibi bilincimizin bu evrene ait olmama durumu mu?
Bilinç mevcut uzay- zamanın içinde değilse nerede. Bu konuda bir fikriniz var mı? Ya da biz doğmadan önce bilincimiz bir yerlerde bekliyor sonra da vücudumuza mı giriyor. ? Ben bilincin maddeden bağımsız özerk bir yapı olduğunu düşünmüyorum. Yani öyle dokunulmaz bir yerde duran bir element ya da bir yazılım değil maddenin kimyanın bir fonksiyonu gibi düşünüyorum. Dolasıyla madde formunu ve işlevini kaybettiğinde bilinç de yok oluyor. Yani öldüğümüzde hiç uyanmayacağımız bir uykuya dalıyoruz. Öyle ki ölü olduğumuzun bile bilincinde olmuyoruz. Nasıl ki komadaki insan kendi varlığından haberdar değilse o durumda oluyoruz. Yani bilinç bedenin dışında bir yerdeyse bu ölümsüzlük mü oluyor ?
en basitse indirrsek; evren FM radyo bandı gibidir. birçok frenkansda yayın vardır. radyo alıcımızda bi anlık sürede tek bir frekans ayarlanabildiği için (yani aynı anda birden fazla frenkans ayarı yapamaz.) Rezonans olunca (yayın ile rado alıcımızn frenkansları eşitnenince) radyomuzda filanca FM dinleriz ancak bu süre içerisinde diğer tüm yayınlarda mevcuttur. biz duyu organlarımız ve gözlemlyebilğimiz evreni hissedebiliyoruz. ancak FM yanınları gibi evrende bir çok görünnüm mevcuttur.
Merak ettiğim ama anlayamadığım hemen her konuyu açıkladığın için sonsuz teşekkürler. Bazı videolarını defalarca izleyip verdiğin kaynakları da inceleyip pekiştiriyorum. Gerçekten düşünüyorum da sen bu şekilde uğraşıp açıklamasan başka bir şekilde anlamamın imkanı yok. Büyük bir açığı kapatıyorsun. Sonsuz teşekkürler.
Video ve kullandığın dil çok güzel, tebrik ve teşekkür ediyorum gerçekten. İşin en ilginç kısmı insanların zihinlerindeki ilerleyiş, bundan 2 ila 3 yıl önce böyle bir video olamazdı mesela. Bu nedenle insan şunu da düşünüyor: Gözlemci hakkında bundan yıllar sonra nasıl bilgiler edineceğiz? Kanaldaki en karmaşık fakat en önemli video olduğunu düşünüyorum. Beynine sağlık.
Elektronlar çekirdek yörüngesinde yeterli enerjiyi aldıktan sonra direkt olarak bir üst yörüngeye geçmesi ve bu iki yörünge arasında hiç bulunmaması nedense içinde bulunduğumuz evreninin sürekli değilde ayrık bir evren olabileceği fikrini doğurdu bende. Sürekli zamandaki bir sinyali dijitalize etmek için o sinyali belirli bir frekansın üzerindeki bir frekansta örneklemeniz gerekir. Sinyaldeki değer skalasına geniş açıdan baktığınız zaman tıpkı sürekli zamanda olduğu gibi bir geçiş yaptığı yanılsamasına düşersiniz. Ancak birbirinin ardı sıra iki değeri aldığınızda, sürekli zamanda bu iki değer arası sonsuz parçaya bölünebilirken bilgisayar ortamında sinyalin bu aradaki sonsuz değerlerin hiçbirinde karşılığı yoktur.
kütle çekimi haala bir bilinmeyen gizem. biliçle gravitasyonu birlikte ele alıp gözlemci çerçevesinden bakmak, iyimser görüşle ilginç bir idea hipotez .. ama sonuç vermesi durumunda çağ atlatacak bir durum olacak. dalga parçacık arası durumu modellemek ise büyük bir adım olur. tabiki görseldeki şablonlar en ilkel hali. komplike gibi görünüp kaotik düzene sahip bir bilinmeyeni ortaya koymak zordur. bu durum için tasavvuf ve mesnevide bir yaklaşım var. video ve anlatım harika olmuş Doğan. benim açımdan doyurucu.. felsefi konulardan dada ilgi çekici.
Bu sene kış gelmemiş olmasına rağmen 'Gözlem'ciyi adreslendirebilmen "Nebuch" adına sevindirici olsa gerek Doğan (Bu adreslenmenin "Mecra ve Mesaj" sonrası tamamlanması da güzel bir rastlantı olsa gerek). Şuan beni tefekküre iten şey 'Mutlak Hakikat' ile 'Gözlemci' arasındaki 'Bağlam' kaldı. Düşündürürken düşünmek ne hoş. Doğan'a başarılar dilerim.
Bir simülasyon oluşturabilsek, ikiye bölünecek bir ekrana sahibiz; milyonlarca yıl öteden atalarımızın sahip olduğu kısıtlı (hayvansal) beyin fonksiyonlarından bilincimizin oluşmasına giden sürecin beynimiz üzerindekini etkisini ekranın bir tarafında, dış dünyayı algıladığımız biçimi ise ekranın diğer tarafında görebilsek sanırsam epifani bağımlılığını doruk noktasında yaşamış olurduk. Video yine düşünmeye yeltendiriciydi, teşekkürler.
Fizik, evren gibi konular ilgimi çekmez. Doğrusu benim ilgi alanım canlılıktır. Biyoloji, moleküler biyoloji, genetik, biyomühendislik gibi konular beni cezbeder hatta okuduğum bölümde tam olarak bu ,genetik. Bir süredir videolarını izlemeye başladım ve git gide çok uzun süredir sevemediğim bu fizik evren mantık matematik gibi konulara İlgim oluştu. En azından tam oturtamasam bile anlayabildiğimi ve oturtamama sebebimin bilgisiz olmam olduğunu fark ettim. Bunun için sana cok teşekkür ederim. Senden bir ricam var, kitap önerisi yapabilir misin ? Şimdiden teşekkür ederim. Bu arada; bu videon için çok teşekkür ederim. Gerçekten düşünmeye zorluyor beni.
Video tıpkı bahsettiğin şablona benzer bir video olmuş... elindekilerin verdiği en iyi çıktı! Tebrikler takipteyim:) aklıma gelen cümle şu şekilde Varolmanın dayanılmaz ağırlığı.. Ah akışa bırakabilsek kendimizi!?!
ANLAMAYAN ARKADAŞLAR! Neden anlamadığımı anladım. (Açıklama) Şöyle yorumlar görüyorum "Anlamadım", "Mavi ekran verdim, ama mutluyum" :) 3 saat önce aynı minvalde bir yorum paylaşacakken şöyle dedim kendime ''neden esrarın verdiği hazla yetineyim''. Ve gerçekten anlamak için senaryonun başından itibaren izledim. Sadece izlemekle de kalmadım elime kağıt kalem alıp anlamlandırmaya da çalıştım, diğer kaynakları taradım. Sonra ne mi oldu. İlk başta izlediğim içeriğin sadece "yeni" mesajı içeren bir mecradan ibaret olduğu kanısına vardım. Nebuch'a çoğu zaman herhangi bir youtuber gibi muamele ettiğim için anlayamadığımı farkettim. (Aslında verilen taze içeriği alıp diğer içeriklere doğru yönelmekti derdim :) ) Ama bütün bu serüvenin sonunda mesaja muhatap olduğumu hissettim. Buna benzer yorumlar için özür dilenmesi gerekiyorsa ''Özür dilerim''. Ama ben bu serüven beni daha iyi hissettirdiği için Nebuch karekterine ve arkasındaki bilince teşekkür etmek istiyorum. Teşekkür ederim Doğan Çetin.
yoksa zaten anlaşılmazlığı ile eleştirilen kanalı daha da anlaşılmaz hale getirecek bu video doğan kardeşim eline sağlık son sözün hayatın da aslında bu video kanal gibi bir sır olduğunu anlatıyorsun bence evrende birşeyler oluyor ve biz olan şeylerden sadece anlayabildiklerimizi açıklamaya çalışıyoruz tabi oda ne kadar doğru ise :)
Merhaba. Önceden deviantartta çizimlerime yorum yapardın. Fikir fırtınaları oluştururduk. Çoook uzun zaman sonra UA-cam kanalın olduğunu buldum. Videolarının hepsini izleyeceğim. Çünkü harika konulara değinmişsin 😊
Işık (kaynak) ile gölgesi arasınki desene anlamlar yükleyen gözlemci sonsuz olasılık ile eşsiz desenler yaratabilir, desenin kendisi (yörüngesi) ile oluşan entropi informasyon içerse de diğer desenleri etkilememesi gerekir diye düşünüyorum fakat bu entropiden sıyrılan informasyonunda bir üst boyuta nasıl iletildiğini de 3 boyutlu algım anlamama bir türlü müsade etmiyor, algılayabilen bilinç olasılıklarım varsa kendi yorumunu paralel Nebuch kanallarında iletsin. Elbet birimiz kilidi açmış olmalı. 🖖
Bilinç dediğimiz şeyi açıklamak için beyindeki nöronlara ve onların yaptığı sinapslara bakmanın yeterli olduğunu düşünüyorum. Sinir hücresini oluşturan atomların her birinin davranışını incelemek için kuantum fiziğine dalmak gerekebilir ama bilinç her bir atomun nasıl çalıştığından bağımsız olarak sinir hücrelerinin aksiyon potansiyeli gibi bir şarj deşarj olma özelliği ile bilgiyi işleyebilmelerinin sonucudur. Tabiki her sinir hücresi topluluğu bir bilinç oluşturmayabilir, bunun için sinir hücrelerinin uygun bir şekilde düzenlenmiş olmaları, birtakım duyu organlarından çevreyle ilgili bilgi alıyor olması vs de gerekir.. diye düşünüyorum.
Gözlemci sensin kardeş sen herhangi bir şeyi anlamaya çalıstiğın düşünmeye basladığin zaman işte An devreye girer ve sen gözlemci olursun yani anca bukadar yazıyorum mesaj ortamında
Şu an yaşadığımız evren ve diğer paralel evrenler sonsuz sınırsızdır. düşündüğümüz herhangi bir şey aslında başka bir paralel evrende yaşanan bir şey. ne olursa olsun bu farketmez. imkansız olan bir şeyi bile hayal etsek başka bir paralel evrende yaşandığı için hayal edebiliyoruz yani kısacası var olmayan bir şeyi hayal edemeyiz ve bence var olmayan bir şey yok. peki nasıl oluyor da böyle oluyor. çünkü, bize göre imkansiz olan şey, evren sonsuz olduğu için ihtimal dahilinde . evren dediğimiz şey data verilerden oluşur. bizim bu data verileri madde olarak görme sebebimiz de bizim 5 duyumuzdan kaynaklanır. (örnek vermek gerekirse bir doğru düşünün. insan 5 duyu ile 10 ve - 10 arasını görebilir.(bu 10 ve -10u sayısal olarak salladım örnek vermek amaçlı) 10dan sonraki pozitif sonsuzla -10dan önceki negatif sonsuzu göremez, tabi 5 duyuyu aşmadığı sürece) 5 duyunun üstüne çıktığımızda yani atom altı boyuta indiğimizde evrenin saf enerjiden meydana geldiğini görürüz. yani özde madde diye bir şey yoktur ya da bizim 5 duyu algımıza göre vardır. bilgi sonsuz sınırsızdır. ne kadar bilirsek bilelim hep bir damla olarak kalırız bu bilgi okyanusunda. bilginin sonu yoktur. bu nedenle de evrenin sonu yoktur. çünkü bilgi evrenin içindedir ve bilgi sonsuzsa evren de sonsuzdur. İnsan beynine 5 duyuyla bakarsak bir organdır, et parçasıdır ama insan beynine atom altı boyuttan bakarsak bu data verilerin yani sonsuz bilgilerin çözümlenebildiği yerdir. bu yüzden ölüm diye bir şey yoktur. ölümü 5 duyuyla tadarız ,ölmeyiz ve sonsuza kadar öğreniriz.peki düşündüğümüzde, bunu sorguladığımızda neden sonsuza kadar öğrenmek zorundayız.bunun için evren neden var oldu sorusunu sormak gerekir. nasıl var oldu sorusunun cevabını tatmin edici bir şekilde henüz bilmiyorum ama neden var olduğu sorusunu kendimce cevaplayabilirim. bundan önce yazdıklarım, paralel evrenler konusu haricinde bilimsel olarak kanıtlanmıştır.(paralel evrenler kanıtlanamadı bir teori ama bence gayet mantıklı bi teori ki benim buna bakış açım üstteki gibi, başka bir paralel evreni tecrübe edebilmek için de 5 duyuyu aşmış olmak gerekir yani sanırım bilgiler arasında anlık hızda geçişler yapabilmek gerekir). bundan sonra yazacaklarım da sadece evrenin holografik bir yapı olması konusunda bilimsel olarak kanıtlanabilmiştir.Bence evren var olmak zorunda olduğu için var oldu. peki neden var olmak zorundaydı.bunun cevabı için önce evrenin bir hologram yani hayali bir yapıdan ibaret olduğunu anlayıp gerçek olanın ne olduğunu çözmek gerekir. bana sorarsanız gerçek olan, tek olan, sonsuz sınırsız olan, yani ikinci bir şeyi tecrübe etmeye gereksinim duymayan çünkü tecrübe edecek bir şeyi kalmamış olan, tarif edilemeyen, yani insan aklının idrak edemeyeceği bir varlıktır (idrak edememe sebebimiz sonsuz sınırsız olması çünkü ne kadar bilirsek bilelim sonsuz sınırsız olduğu için hep bir başlangıçta kalırız) .bu varlık sonsuz olduğu için taşmak zorundadır. (mecazi bir benzetmeyle, bir bardak düşünün ve elinizde içinde bitmeyen su olan bir sürahi var. bardağın büyüklüğü önemli değil. bu bardağa elinizdeki sürahiden sonsuza kadar su doldurduğunuzu düşünün. su eninde sonunda bardaktan taşmaya mahkumdur.) bu varlığın taşması halinde hologram evren oluşur. hani demiştim ya bu varlık ikinci bir şeyi tecrübe etmeye gerek duymaz çünkü tecrübe edecek bir şeyi kalmamıştır.bu varlığın taşması halinde bu varlığın tecrübeleri hologram evren olarak yansır. yani gerçek olan o varlıktır ama yansıma ,holografik ,hayal olan ise evrendir. yine bi mecazi benzetme yapıcam çünkü kanımca idrak edilmesi zor bir konu, tek olan varlık, kendi kendini seyreder aynı aynaya bakar gibi, aynadaki hologramdır, gerçek değildir.gerçek olan o varlıktır. bence evrenin oluşumu bu şekildedir. bu varlığın tecrübelerinin taşması sonucunda oluşan hologram evrende bizim vasfımız şöyledir.(evrende diyorum sürekli ama aslında paralel evrenlerdir. yani bizim evrenimizi varsayıyorum ben halbuki evrenler oluştu) yukarda demiştim ya insan beyni atom altına inildiğinde bilgileri çözümleyen, tecrübe eden bir data veri okuyucusudur diye.işte bu hologram evrende bizim vasfımız bu evrendeki bilgileri sonuza kadar tecrübe etmek ve o sonsuzluk içinde kaybolmak.bu durumda biz yaşanmış bir şeyi tekrar yaşıyoruz ve aslında yaşanılmış şeyler her an tekrar yaşanılıyor. mesela başka bir paralel evrende sizin dünkü halinizi yaşayan bir siz var ve yine başka bir paralel evrende sizin yarını yaşayan başka bir ihtimaliniz var.yani biz o varlığın tamamlanmamış alt versiyonlarıyız. biz hepimiz bir olduğumuzda, tek olduğumuzda, yani hepimiz birbirimizin tecrübelerini tattığında, evrende tadılmayacak bir tecrübe kalmadığında(burada aslında demek istediğim teklik makamına ulaştıktan sonra o varlığın sonsuz sınırsızlığı içerisinde kaybolmak)sen hologram evrenin kendisi oluyorsun. o varlığın yansıması oluyorsun ve o varlığın muhteşemliği sonsuzluğu karşısında ona sonsuza kadar aşık oluyorsun.aslında sen yoksun. tek olan o, sonsuz olan o, sen gerçek değilsin. gerçek olmadığının, gerçek olanın, tek olanın o olduğunun bilincinde oluyorsun. çünkü gerçek olan o, sen ise (mecazen) onun hayalisin. (allahın mecazen taşması sonucunda oluşan evrende bizim doğma ihtimallerimizin oluşmasını ve bizim doğup allaha ulaşma yolculuğumuzu mevlana dönerek anlatmıştır semazenlerin dönme sebebi her şeyin bir döngü içinde olması ve insanı kamilin allahtan gelip allaha döneceğinin sembolik ithafıdır.) ben araştırdığım kadarıyla bu sonuca ulaştım. tasavvufta o varlığın adı allah ,allahın yansıması da hz. muhammeddir. neden hz. muhammeddir çünkü hz. muhammed, insanın tamamlanmış halidir. insanı kamil mertebesine ulaşmış kişidir. teklik makamında olan kişidir. zaten o makama kim ulaşırsa ulaşsın hz. muhammedin kendisi olur. çünkü o makamda ikilik yoktur. teklik vardır. bizim 5 duyu algımızla biz evreni dışsallık, çokluk olarak algılıyoruz. bizim algılamamız alt boyutlardan olduğu için sen, ben, o, şu, bu diye algılıyoruz. halbuki tek olan allah yansıması da yani hayal olan da hz.muhammeddir. yani insanı kamildir. insanın ulaşabileceği son noktadır. allahın sonsuzluğu içinde aşkla kaybolan kişidir. kısacası biz insanı kamil olmak için yaşıyoruz, vasfımız bu. insanı kamil olmaya programlıyız. kötü olan insanlar kötülükleri tecrübe ede ede iyi olan yolu bulacaklar. çünkü programlarında insanı kamil olmak var. bu detaylı olarak çok uzun sürede anlatılabilecek konuyu elimden geldiğince en kısa haliyle özetlemeye çalıştım. daha çok ayrıntı vardır anlatmadığım ki bu ayrıntılar anlamanız için önemli ayrıntılar , merak edenler tasavvuf ilmini araştırabilir . ben sistemi en basit haliyle kendimce anlatmaya çalıştım. yani bu doğru olandır demiyorum benim inandığım budur. kesinlikle eleştirilerinizi bekliyorum.(yapıcı olması şartıyla:) nebuch daha bugün gördüm kanalını bi bakıyım dedim iyi ki bakmışım. paylaştığın şeyler çok hoş, çok beğendim. anlattığın konulara hakimsin, entellektüel bi yapın var senden öğreneceğim şeyler var :)
aklımdaki sorulara işime fazlası ile yarayacak cevaplar verdiğin için teşekkür ederim nebuch , eline sağlık yine güzel bir video bu konuya girmeni de 2014 2015 civarlarından beri bekliyordum , ve lütfen buraya da küçük bir isteğimi sıkıştırayım , günlerdir twitterda takip isteğimi aççmanı bekliyorum şu takip isteklerine bi el atsan
Bana göre de gözlemci, platformun kendisi, manyetik alanın kendisidir. Çünkü her an, her şey, her yerdedir. Bulunduğumuz konumu tarif etmek için belirli bir noktaya olan uzaklığı ya da çevremizde yer alan diğer cisimleri kullanırız. Türkiye'de oluşumuzun nedeni, Türkiye'nin karasal şekli ve coğrafi konumu. Dünya düz bir zemin olsaydı, bulunduğumuz noktayı tarif edemeyecektik çünkü nerede olduğumuzu bilemeyecektik. Manyetik alan da bir platform üzerinde değildir. Her ne kadar belirli cisimlerle etkileşime girse de, çıkış noktası, kaynağı, her an, her yerdedir.
Yani kütle çekimleri dalgaları rezone ederek yeni kütle çekimleri oluşturuyor ve bu kütle çekiminin ilk sebebide gözlemcinin başlatmış oldugunumu düşünüyoruz yanlışmı anladım acaba ?
Uzun bir süreden beri seni takip eden biri olarak soruyorum. Merakımdandır yanlış anlama, bu videoları yapmak seni nasıl hissettiriyor, zihninde neler boşalıyor? Neden yapıyorsun? Anlatmak anlamaktır derler yoksa sen de bu vesile ile mi bizlere bir şeyler anlatıyorsun? seviliyorsun...
bunu izlemeden once de herhangi bir seyin var olmasi bana cok ilginc ve imkansiz geliyordu. izledikten sonra ise kutle sahibi olmak da ilginc gelmeye basladi. bilinc sahibi olmak da. sadece, yoklugun varligi bana mantikli geliyor.
Aşk tesadüflere meyilli demek, gözlemci evren dışında veya evreni kurgu sonucu oluşturup bir sebepten iletişimde olabilir mi? Insan dışı bir fiziksel varlık? Uzaylı tanımı gibi mesela. kanitli bir değişim ve saptanmış bilgi varsa neden arastirilmiyor? enerji frekans değişiklikleri ve güncel fikir değişikliği gözlemci arayışı kaynaginiz nedir?
süperpozisyon ilkesi bir maddenin gözlemlemeden önceki haliyle gözlemledikten sonraki halleri farklıdır der. bu örnekteki gözlemleme ile gözlemci arasında bir benzerlik var mıdır acaba?
insanın bedeni incelendikçe yaratıcının imzası daha bir netleşiyor. beynin içinde şu var hücrenin içinde bu var nöronun içinde falan var onun içinde filan var... müthiş bir bilgisayar tasarlanmış.
Elektronun yörüngeler arasında var olmaması durumu herhangi bir partikülün herhangi bir hareketi için de geçerli olabilir mi? Penrose Yaklaşımı'na göre bir parçacığın Dalga Fonksiyonu göstermesi için bir enerji gerekiyor. Yani birden fazla yerde olması birden fazla yerdeki uzayı büktüğü için bunu yapabilicek kadar enerjiye sahip olması gerekiyor. Bir şeyi hareket ettirmek için de ona enerji vermek gerekiyor. Hareketin Planck Uzunluğu kadar uzaklıklar arasında "zıplamalar" şeklinde olduğunu da biliyoruz. Belki de biz bir partikülü hareket ettirmek için ona enerji verdiğimizde onu tekrar tekrar süperpozisyona sokup sonra dalga fonksiyonun tekrar tekrar çökmesini sağlayarak hareket dediğimiz şeyi oluşturuyor olabiliriz. Bir partiküle bir planck uzunluğu yol kat edecek kadar enerji verdiğimizi düşünelim. Bu onu süperpozisyon haline sokacaktır ve bir Planck Uzunluğu ötedeki Dalga genliği partikülün durgun haldeki enerjisine eşit olacak. Dalga Fonksiyonu o o dalga tepesinde çökecek ve başta verdiğimiz fazladan enerjiyi foton olarak tekrar yayacak. Evrendeki her hareket sürekli olarak Dalga Fonksiyonu haline geçmesi ve bunun çökmesinden ibaret olabilir. Bu konuda araştırma yapmama rağmen tam olarak buna benzer bir görüşe rastlamadım, varsa bunu kendi fikirlerimmiş gibi sunmam küstahça görünebilir ama aslında cehaletimden kaynaklı bir durum.
Selamlar. Bir sorum var mutlaka cevaplamanizi ıstiyorum. Belki mantıksız gelebilir ama sorum şu: gözlemciyi gözleyen başka bir gözlemci ve onu gözlemleyen başka bir gözlemci diye devam eden sonsuz gözlemciler olabilir mi?
Kanımca rastgelelik durumu aklına gelebilecek ki bunlar sistematik yapılanmalar yani algı süzgecinden geçenler olacaktır her yerde ve her an oluşudur rastgele olmadığını düşünme durumun ise sistematik olup algılıyor oluşundur.Rastgele oluşu ile olmayışı durumu gözlemcinin indirgendiği veya indirgenen durumdaki gözlemcinin ayırdıdır.Ne kadar sağlıklı ne kadar mantıklı bilemiyorum.Elimizdeki anahtarların her biri kilitleri açabilir lakin mevzu o anahtarlar, bu kilitler mi sorunsalı.
Yani evrene var diyebilmemiz için o gözlemciye ihtiyacımız var. Gözlemcinin var olabilmesi içinde onu gözlemlememiz gerekiyor. Yani gözlemci biziz. Yani herşey biziz. Yada kısaca yazayım. “Anlamadım.:)”
Nebuch, geçen seni andım :) Göl kenarında oturmuş ışık yansımalarına bakıyodum. Yansımaların hepsinin bana doğru geldiğini farkettim. İlk başta biraz düşünmeme sebep oldu ama sonra gözlemci muhabbeti aklıma geldi. Ve algılarımızın mutlak olmadığı gerçeğini hatırladım. Çünkü göle herhangi bir açıdan baksaydım ışığın konumu, dalgaların konumu, orjinde ben olduğum sürece değişecekti. Neyse sen konuyu zaten biliyosun. Öyle işte seni andım, tebessüm ettim.
Babam din düşmanı bir adam , incil kuran tevrat 15 yaştayken okumam için baskı yaptı bana analiz yapmayı öğretti , babam en iyi tesadüflerden biri benim için , okul derslerime karışmadı ama ben karıştırdım , tarih dersleri ırkçılık dersleri veriyormu diye ?! Tartıştık .. Universite bitti felsefe ilgimi çekti şimdi fizik-kimya öğrenmeye çalışıyorum ama Nebuch babam gibi değil be hayattan soyutuyor adamı 😉
Bence aslında çift yarık deneyinde dalga fonksiyonu çökmüyor sadece gözlemci eğer bu dalga fonksiyonu ile bir etki yada gözlem yaptığında herşeyin Bi dalga boyu olduğu için gözlemci de bu dalga fonksiyonun Bir parçası haline geliyor Quantum düzeyde kütle çekimi pek de güçlü olmadığı ve birşeye etki edemediği için ki bu etkiyi görseydik zaten elimizde bir Kuantum kütleçekim teorisi olurdu.eğer bu dediğimi varsayarsak en az varsayımı yapmış oluruz.
ben hep şey düşünürdüm kutsal metinlerdeki metafiziki olgular neden materyalistik olmasın. işte ölümden sonra yaşam vb gibi kavramlar neden aynı mecrada aynı sistemin bu evrenin parçası olmasın. yanlış anlamadıysam eğer bilinci tanımlarken buna değindin. yani aslında metafiziki olarak tanımlanan ve görünen bi olguyu artık materyalistik olarak görünen fakat metafiziki tanımını aksettirmeyen tek potada eriyen bir olgudan bahsettin
Dalga parçacık ikileminin kütle çekimi ile oluşturduğu desenlerden yararlanan organellerimizle bilincimizin oluştuğunu anladım, yanlışsam lütfen biri düzeltsin. Bu açıyla baktığımda farklı kütle çekiminden etkilendiğimiz bir mecrada desenlerin farklılığı bilincimizde bir etkiye mi yol açacak demektir? Tekrar tekrar anlamaya çalıştım, kabulümde hata olduğuna inanıyorum. Şayet yoksa, biz gezegenimizin ince ayarlı kütle çekiminde kalamadığımız sürece psikolojik olarak değişken olacağız gibi duruyor. Burada psikolojik durumumuzun bilincimize bir etkisinin olduğunu varsayıyorum. Video için teşekkür ederim
Bir sey sorcam evreni anlasamda hayatımda bir şey değişmeyecek gibi hissediyorum nedenmi ! Okulda etrafıma bakıyorum ve hiç kimse böyle şeyleri dert etmiyor ve mutlu mutlu eğleniyorlar ! Sadece benmi farklı davranıyorum diye düşünüyorum ! Böyle şeylerle yani kafamı karistirmasammi diyorum !
"Gözlemci" kelimesini gördüğümde veya duyduğumda aklıma hemen şu geliyor; neden bir kelebeğin gördüğü değil de benim gördüğüm? Eğer evren'i bir kelebekle aynı göremiyorsak burada asıl olan ne?
Yani anladığım kadarıyla gözlemci,gözlemlenebilir evrenin içinde dağılmış ve gözlemlenebilir evreni etkileyecek kadar etkili ve fazla sayıdadır ve biz bunu algılayabilecek yapıda değiliz en azından şuan değiliz.Belki de beynimiz yıllar sonra evrimleşip anlaşılabilecek ama şuan değil.Gözlemci,bizim algılayamadığımız gerçeğimiz (benliğimiz)olabilir.(yanlış yorumladıysam veya yanlış anladıysam lütfen düzeltin)
Bilgi eksikliğinden kaynaklı anlamada zorluk çektiğim bazı videoların oluyor du bu nirvana oldu 🙂 ( ama genel olarak videoların da anlatımın iyi bilmediğim bir konu da dahi örnekler ile daha anlaşır hale getire biliyorsun)
Evreni anlamaya çalışmak kutsal bir şey bile sayılabilir ama anlayabilmemiz için çok uzun bir zamanda var olan "evren" hakkında kendi deney ispat süzgecicimizden bile tam geçememiş şeylerden, betonu kurumamış bir merdiven kullanarak "evren" hakkında kesinlikli kanilara ulasmak, kendinden emin bir şekilde şudur da şudur demek olsa olsa şirin bence. Fizik ne kadar tatmin ediyor olsa da ögrenebildiğim her en son nokta bana bu yüzden yine de çok sığ geliyor. Öbür hayvanlardan farki kendinin farkinda olmak olan bizler için haklı bi aşağılık kompleksi bence bu. Dandik de olsa merdivenimiz merdivendir. Video çok güzel olmuş. Bunu sana 2013te izletseler eminim mutluluktan bayılırdın. Çok seviyorum seni. Video çok güzel olmuş.
2013'te senin nickine benzeyen bir nick'e sahip biriyle sadece bu cevaplara ulaşmak için uğraşmıştım. Artık o şansım bitti. Evet dediğin gibi betonu kurumamış ve sağlamlığı da çok şüpheli bir merdiven. Ama benim için önemini görebiliyorsun değil mi? Bu merdivene ne kadar ihtiyacım olduğunu. Teşekkür ederim bu detaylı yorum için. Videoyu beğenmene sevindim.
Gerçeklikle karşılaştırıldığında bilimde vardığımız düzey ilkeldir,çocuk oyuncağıdır.Ama sahip olduğumuz en değerli şey odur.
-Albert Einstein
Vay be 2 yıl geçmiş umarım hala ordasındır :)
-Ben
Sanırım mevcut bilimsel birikimle yapılabilecek en iyi çözümlemeyi yapmışsın. En güzeli de insan bilincinin hem şimdiye kadar inanıldığı gibi manevi, ruhani birşey olup hem de bilimin vadettiği açıklanabilir, dibine kadar materyalist birşey olması cikarimiydi. Yine ufkumuzu açtın, teşekkürler.
Sevgili Nebuch, tüm kalbimle teşekkür ederim.
Zihnindeki konsepti neredeyse olabilecek en açık dille ifade edebildiğini düşünüyorum. Kavramakta zorlanılan bir durum ancak açık bir resim ile bitti video sonuçta. Bu uzun zihin maratonunda koşuna benim seyirci olabilmeme izin verdiğin için minnettarım.
İyi geceler.
2 yildr duzenli takipcinim ve bu videonda kendini gercekten bi ust seviyeye cikardigini ispatliyorsun, cok guzel is cikarmissin, gercekten yurekten tebrikler...
Yuh, 6 yıl mı olmuş bu video ? 6 yıl sonra da izliyor olacağım inş :)
hocam seni 3 yıldan beri takip ediyorum en sevdiğim kanalsın cidden başarılarının devamını diliyorum. videolarını tamamen anlamasamda seni dinlemek huzur veriyor daha fazla video atman dileğiyle.
gözlemci mavi ekran verdi
Microtubule ayrıntısı muazzamdı. Nöronlarımızın içinde dalga-parçacık dualitesini kullanarak işlem yapan - bulanık mantık prensipleri ile iş gören bir organel olduğunu bilmek harika bir duygu patlaması yarattı
Zihnimin derinliklerinden gelen iç seslerime tercüman olan müthiş bir konuşma. Keyifle dinledim teşekkürler. Aynı dili konuşan birilerinin olduğunu bilmek güzel.
Anladığım kadarıyla insan algısı yani bilinç aslında olmayan bir yerde. Biz dünyaya dünyada olmayan bir yerden bakıyoruz. Bu oldukça ilginç. Hatta dünyanın , evrenin bu kadar karmaşık olmasından daha da ilginç. Belki de bunu ilginç kılan ve bize bu dünyanın karmaşık ve gerçekçi olması hissiyatını verende bu. Algılamayıp sadece güdülerden ibaret bir canlı olsaydık muhtemelen dünyayı vücudumuz içerisindeki hormonal vs değişiklerle görecektik ve sadece yanıp sönen ( beynimizde ateşlenen nöronlar ) işaretler olacaktı.
Oyunların Rehberi Detaylıca anladığımı düşünmüyorum. Fakat sorunuzu cevaplayayım gene de. Sorunuzun cevabı yoruma açık yani değişken. Fakat bu cevabın önemini arttırmıyor. Yani iki ihtimalin birinin olması ya da yaşanan olayın bu iki yorumdan birinin olmasının herhangi bir " önemi" yok.
Videodan bir anladığım başka çıkarımda bu. Yorumlar her zaman değişkendir çünkü durumlarda değişkendir. Fakat özde hepsi aynı şeye sebep olduğu için herhangi bir yorumda ısrar etmeye de gerek yok.
Tabiata dair sorular sormamızın, nedensellik aramamızın gerekçesi beyin yapımızın gelişmiş olması mı yoksa dediğiniz gibi bilincimizin bu evrene ait olmama durumu mu?
Bilinç mevcut uzay- zamanın içinde değilse nerede. Bu konuda bir fikriniz var mı? Ya da biz doğmadan önce bilincimiz bir yerlerde bekliyor sonra da vücudumuza mı giriyor. ? Ben bilincin maddeden bağımsız özerk bir yapı olduğunu düşünmüyorum. Yani öyle dokunulmaz bir yerde duran bir element ya da bir yazılım değil maddenin kimyanın bir fonksiyonu gibi düşünüyorum. Dolasıyla madde formunu ve işlevini kaybettiğinde bilinç de yok oluyor. Yani öldüğümüzde hiç uyanmayacağımız bir uykuya dalıyoruz. Öyle ki ölü olduğumuzun bile bilincinde olmuyoruz. Nasıl ki komadaki insan kendi varlığından haberdar değilse o durumda oluyoruz. Yani bilinç bedenin dışında bir yerdeyse bu ölümsüzlük mü oluyor ?
Döndük dolaştık yine matrix'e geldik yine.
en basitse indirrsek; evren FM radyo bandı gibidir. birçok frenkansda yayın vardır. radyo alıcımızda bi anlık sürede tek bir frekans ayarlanabildiği için (yani aynı anda birden fazla frenkans ayarı yapamaz.) Rezonans olunca (yayın ile rado alıcımızn frenkansları eşitnenince) radyomuzda filanca FM dinleriz ancak bu süre içerisinde diğer tüm yayınlarda mevcuttur.
biz duyu organlarımız ve gözlemlyebilğimiz evreni hissedebiliyoruz. ancak FM yanınları gibi evrende bir çok görünnüm mevcuttur.
Merak ettiğim ama anlayamadığım hemen her konuyu açıkladığın için sonsuz teşekkürler. Bazı videolarını defalarca izleyip verdiğin kaynakları da inceleyip pekiştiriyorum. Gerçekten düşünüyorum da sen bu şekilde uğraşıp açıklamasan başka bir şekilde anlamamın imkanı yok. Büyük bir açığı kapatıyorsun. Sonsuz teşekkürler.
Video ve kullandığın dil çok güzel, tebrik ve teşekkür ediyorum gerçekten. İşin en ilginç kısmı insanların zihinlerindeki ilerleyiş, bundan 2 ila 3 yıl önce böyle bir video olamazdı mesela. Bu nedenle insan şunu da düşünüyor: Gözlemci hakkında bundan yıllar sonra nasıl bilgiler edineceğiz? Kanaldaki en karmaşık fakat en önemli video olduğunu düşünüyorum. Beynine sağlık.
Elektronlar çekirdek yörüngesinde yeterli enerjiyi aldıktan sonra direkt olarak bir üst yörüngeye geçmesi ve bu iki yörünge arasında hiç bulunmaması nedense içinde bulunduğumuz evreninin sürekli değilde ayrık bir evren olabileceği fikrini doğurdu bende. Sürekli zamandaki bir sinyali dijitalize etmek için o sinyali belirli bir frekansın üzerindeki bir frekansta örneklemeniz gerekir. Sinyaldeki değer skalasına geniş açıdan baktığınız zaman tıpkı sürekli zamanda olduğu gibi bir geçiş yaptığı yanılsamasına düşersiniz. Ancak birbirinin ardı sıra iki değeri aldığınızda, sürekli zamanda bu iki değer arası sonsuz parçaya bölünebilirken bilgisayar ortamında sinyalin bu aradaki sonsuz değerlerin hiçbirinde karşılığı yoktur.
videoları hazırlamak için verdiğin efor sevdiriyor seni. teşekkürler.
Oktay Rifat'ın "rastlantılar bizden akıllıdır" sözünü anımsadım.
kütle çekimi haala bir bilinmeyen gizem. biliçle gravitasyonu birlikte ele alıp gözlemci çerçevesinden bakmak, iyimser görüşle ilginç bir idea hipotez .. ama sonuç vermesi durumunda çağ atlatacak bir durum olacak. dalga parçacık arası durumu modellemek ise büyük bir adım olur. tabiki görseldeki şablonlar en ilkel hali. komplike gibi görünüp kaotik düzene sahip bir bilinmeyeni ortaya koymak zordur. bu durum için tasavvuf ve mesnevide bir yaklaşım var. video ve anlatım harika olmuş Doğan. benim açımdan doyurucu.. felsefi konulardan dada ilgi çekici.
If you want to find the secrets of the universe, think in terms of energy, frequency and vibration. (Tesla)
Bu sene kış gelmemiş olmasına rağmen 'Gözlem'ciyi adreslendirebilmen "Nebuch" adına sevindirici olsa gerek Doğan
(Bu adreslenmenin "Mecra ve Mesaj" sonrası tamamlanması da güzel bir rastlantı olsa gerek).
Şuan beni tefekküre iten şey 'Mutlak Hakikat' ile 'Gözlemci' arasındaki 'Bağlam' kaldı.
Düşündürürken düşünmek ne hoş.
Doğan'a başarılar dilerim.
Bir simülasyon oluşturabilsek, ikiye bölünecek bir ekrana sahibiz; milyonlarca yıl öteden atalarımızın sahip olduğu kısıtlı (hayvansal) beyin fonksiyonlarından bilincimizin oluşmasına giden sürecin beynimiz üzerindekini etkisini ekranın bir tarafında, dış dünyayı algıladığımız biçimi ise ekranın diğer tarafında görebilsek sanırsam epifani bağımlılığını doruk noktasında yaşamış olurduk.
Video yine düşünmeye yeltendiriciydi, teşekkürler.
Gerçekten muazzam...
Fizik, evren gibi konular ilgimi çekmez. Doğrusu benim ilgi alanım canlılıktır. Biyoloji, moleküler biyoloji, genetik, biyomühendislik gibi konular beni cezbeder hatta okuduğum bölümde tam olarak bu ,genetik. Bir süredir videolarını izlemeye başladım ve git gide çok uzun süredir sevemediğim bu fizik evren mantık matematik gibi konulara İlgim oluştu. En azından tam oturtamasam bile anlayabildiğimi ve oturtamama sebebimin bilgisiz olmam olduğunu fark ettim. Bunun için sana cok teşekkür ederim. Senden bir ricam var, kitap önerisi yapabilir misin ? Şimdiden teşekkür ederim. Bu arada; bu videon için çok teşekkür ederim. Gerçekten düşünmeye zorluyor beni.
Bir düşünceyi toplayıp anlaşılabilir hale getirip video yaptığın için çok teşekkürler
Video tıpkı bahsettiğin şablona benzer bir video olmuş... elindekilerin verdiği en iyi çıktı! Tebrikler takipteyim:) aklıma gelen cümle şu şekilde Varolmanın dayanılmaz ağırlığı.. Ah akışa bırakabilsek kendimizi!?!
ANLAMAYAN ARKADAŞLAR!
Neden anlamadığımı anladım.
(Açıklama)
Şöyle yorumlar görüyorum "Anlamadım", "Mavi ekran verdim, ama mutluyum" :)
3 saat önce aynı minvalde bir yorum paylaşacakken şöyle dedim kendime ''neden esrarın verdiği hazla yetineyim''. Ve gerçekten anlamak için senaryonun başından itibaren izledim. Sadece izlemekle de kalmadım elime kağıt kalem alıp anlamlandırmaya da çalıştım, diğer kaynakları taradım. Sonra ne mi oldu. İlk başta izlediğim içeriğin sadece "yeni" mesajı içeren bir mecradan ibaret olduğu kanısına vardım. Nebuch'a çoğu zaman herhangi bir youtuber gibi muamele ettiğim için anlayamadığımı farkettim. (Aslında verilen taze içeriği alıp diğer içeriklere doğru yönelmekti derdim :) ) Ama bütün bu serüvenin sonunda mesaja muhatap olduğumu hissettim. Buna benzer yorumlar için özür dilenmesi gerekiyorsa ''Özür dilerim''. Ama ben bu serüven beni daha iyi hissettirdiği için Nebuch karekterine ve arkasındaki bilince teşekkür etmek istiyorum. Teşekkür ederim Doğan Çetin.
ufuk çizgisi gibisin Nebuch, sonun yok gibi. kendin için yeterli değilsin belki ama benim için iyi bir gözlemcisin.teşekkürler..
yoksa zaten anlaşılmazlığı ile eleştirilen kanalı daha da anlaşılmaz hale getirecek bu video
doğan kardeşim eline sağlık son sözün hayatın da aslında bu video kanal gibi bir sır olduğunu anlatıyorsun bence evrende birşeyler oluyor ve biz olan şeylerden sadece anlayabildiklerimizi açıklamaya çalışıyoruz tabi oda ne kadar doğru ise :)
Merhaba. Önceden deviantartta çizimlerime yorum yapardın. Fikir fırtınaları oluştururduk. Çoook uzun zaman sonra UA-cam kanalın olduğunu buldum. Videolarının hepsini izleyeceğim. Çünkü harika konulara değinmişsin 😊
anlaşılmazlığıyla eleştirilen kanalı daha çok anlaşılmaz hale getirecek bu video, çok güzel durmuş orda
Işık (kaynak) ile gölgesi arasınki desene anlamlar yükleyen gözlemci sonsuz olasılık ile eşsiz desenler yaratabilir, desenin kendisi (yörüngesi) ile oluşan entropi informasyon içerse de diğer desenleri etkilememesi gerekir diye düşünüyorum fakat bu entropiden sıyrılan informasyonunda bir üst boyuta nasıl iletildiğini de 3 boyutlu algım anlamama bir türlü müsade etmiyor, algılayabilen bilinç olasılıklarım varsa kendi yorumunu paralel Nebuch kanallarında iletsin. Elbet birimiz kilidi açmış olmalı. 🖖
Bilinç dediğimiz şeyi açıklamak için beyindeki nöronlara ve onların yaptığı sinapslara bakmanın yeterli olduğunu düşünüyorum. Sinir hücresini oluşturan atomların her birinin davranışını incelemek için kuantum fiziğine dalmak gerekebilir ama bilinç her bir atomun nasıl çalıştığından bağımsız olarak sinir hücrelerinin aksiyon potansiyeli gibi bir şarj deşarj olma özelliği ile bilgiyi işleyebilmelerinin sonucudur. Tabiki her sinir hücresi topluluğu bir bilinç oluşturmayabilir, bunun için sinir hücrelerinin uygun bir şekilde düzenlenmiş olmaları, birtakım duyu organlarından çevreyle ilgili bilgi alıyor olması vs de gerekir.. diye düşünüyorum.
Anlamaya ilmim yetmedi
@@natukbaytan9373 haydaaaaaa
Gözlemci sensin kardeş sen herhangi bir şeyi anlamaya çalıstiğın düşünmeye basladığin zaman işte An devreye girer ve sen gözlemci olursun yani anca bukadar yazıyorum mesaj ortamında
Penrose'un birçok makalesine ulaştım fakat 12:29'daki görsellerin olduğu yayına erişemedim. Hangi yıl yayınlandı bu? Hameroff'un da olduğu mu?
Bu adam konuşuyor konuşuyor ama sadece söylediklerinin %30unu falan anlıyorum ama dinlemek çok hoşuma gidiyor
Bu Epifaniyi 6 yıl önce "Singularity veya Tümel Akıl" videonda yaşamıştım ilk kez, tekrar oldu.
quantum gravity research u görmüşsündür. Ne düşünüyorsun? 8boyutlu sekillerin yansımalarından Penrose un 2d tilinglerine geçişteki değişimlerin incelenmesi vasıtasıyla kuantum ve gravity teorilerindeki boşluklar doldurulabilir mi? eski, gölgeler hakkındaki videon aklıma geldi :)
Şu an yaşadığımız evren ve diğer paralel evrenler sonsuz sınırsızdır. düşündüğümüz herhangi bir şey aslında başka bir paralel evrende yaşanan bir şey. ne olursa olsun bu farketmez. imkansız olan bir şeyi bile hayal etsek başka bir paralel evrende yaşandığı için hayal edebiliyoruz yani kısacası var olmayan bir şeyi hayal edemeyiz ve bence var olmayan bir şey yok. peki nasıl oluyor da böyle oluyor. çünkü, bize göre imkansiz olan şey, evren sonsuz olduğu için ihtimal dahilinde . evren dediğimiz şey data verilerden oluşur. bizim bu data verileri madde olarak görme sebebimiz de bizim 5 duyumuzdan kaynaklanır. (örnek vermek gerekirse bir doğru düşünün. insan 5 duyu ile 10 ve - 10 arasını görebilir.(bu 10 ve -10u sayısal olarak salladım örnek vermek amaçlı) 10dan sonraki pozitif sonsuzla -10dan önceki negatif sonsuzu göremez, tabi 5 duyuyu aşmadığı sürece) 5 duyunun üstüne çıktığımızda yani atom altı boyuta indiğimizde evrenin saf enerjiden meydana geldiğini görürüz. yani özde madde diye bir şey yoktur ya da bizim 5 duyu algımıza göre vardır. bilgi sonsuz sınırsızdır. ne kadar bilirsek bilelim hep bir damla olarak kalırız bu bilgi okyanusunda. bilginin sonu yoktur. bu nedenle de evrenin sonu yoktur. çünkü bilgi evrenin içindedir ve bilgi sonsuzsa evren de sonsuzdur. İnsan beynine 5 duyuyla bakarsak bir organdır, et parçasıdır ama insan beynine atom altı boyuttan bakarsak bu data verilerin yani sonsuz bilgilerin çözümlenebildiği yerdir. bu yüzden ölüm diye bir şey yoktur. ölümü 5 duyuyla tadarız ,ölmeyiz ve sonsuza kadar öğreniriz.peki düşündüğümüzde, bunu sorguladığımızda neden sonsuza kadar öğrenmek zorundayız.bunun için evren neden var oldu sorusunu sormak gerekir. nasıl var oldu sorusunun cevabını tatmin edici bir şekilde henüz bilmiyorum ama neden var olduğu sorusunu kendimce cevaplayabilirim. bundan önce yazdıklarım, paralel evrenler konusu haricinde bilimsel olarak kanıtlanmıştır.(paralel evrenler kanıtlanamadı bir teori ama bence gayet mantıklı bi teori ki benim buna bakış açım üstteki gibi, başka bir paralel evreni tecrübe edebilmek için de 5 duyuyu aşmış olmak gerekir yani sanırım bilgiler arasında anlık hızda geçişler yapabilmek gerekir). bundan sonra yazacaklarım da sadece evrenin holografik bir yapı olması konusunda bilimsel olarak kanıtlanabilmiştir.Bence evren var olmak zorunda olduğu için var oldu. peki neden var olmak zorundaydı.bunun cevabı için önce evrenin bir hologram yani hayali bir yapıdan ibaret olduğunu anlayıp gerçek olanın ne olduğunu çözmek gerekir. bana sorarsanız gerçek olan, tek olan, sonsuz sınırsız olan, yani ikinci bir şeyi tecrübe etmeye gereksinim duymayan çünkü tecrübe edecek bir şeyi kalmamış olan, tarif edilemeyen, yani insan aklının idrak edemeyeceği bir varlıktır (idrak edememe sebebimiz sonsuz sınırsız olması çünkü ne kadar bilirsek bilelim sonsuz sınırsız olduğu için hep bir başlangıçta kalırız) .bu varlık sonsuz olduğu için taşmak zorundadır. (mecazi bir benzetmeyle, bir bardak düşünün ve elinizde içinde bitmeyen su olan bir sürahi var. bardağın büyüklüğü önemli değil. bu bardağa elinizdeki sürahiden sonsuza kadar su doldurduğunuzu düşünün. su eninde sonunda bardaktan taşmaya mahkumdur.) bu varlığın taşması halinde hologram evren oluşur. hani demiştim ya bu varlık ikinci bir şeyi tecrübe etmeye gerek duymaz çünkü tecrübe edecek bir şeyi kalmamıştır.bu varlığın taşması halinde bu varlığın tecrübeleri hologram evren olarak yansır. yani gerçek olan o varlıktır ama yansıma ,holografik ,hayal olan ise evrendir. yine bi mecazi benzetme yapıcam çünkü kanımca idrak edilmesi zor bir konu, tek olan varlık, kendi kendini seyreder aynı aynaya bakar gibi, aynadaki hologramdır, gerçek değildir.gerçek olan o varlıktır. bence evrenin oluşumu bu şekildedir. bu varlığın tecrübelerinin taşması sonucunda oluşan hologram evrende bizim vasfımız şöyledir.(evrende diyorum sürekli ama aslında paralel evrenlerdir. yani bizim evrenimizi varsayıyorum ben halbuki evrenler oluştu) yukarda demiştim ya insan beyni atom altına inildiğinde bilgileri çözümleyen, tecrübe eden bir data veri okuyucusudur diye.işte bu hologram evrende bizim vasfımız bu evrendeki bilgileri sonuza kadar tecrübe etmek ve o sonsuzluk içinde kaybolmak.bu durumda biz yaşanmış bir şeyi tekrar yaşıyoruz ve aslında yaşanılmış şeyler her an tekrar yaşanılıyor. mesela başka bir paralel evrende sizin dünkü halinizi yaşayan bir siz var ve yine başka bir paralel evrende sizin yarını yaşayan başka bir ihtimaliniz var.yani biz o varlığın tamamlanmamış alt versiyonlarıyız. biz hepimiz bir olduğumuzda, tek olduğumuzda, yani hepimiz birbirimizin tecrübelerini tattığında, evrende tadılmayacak bir tecrübe kalmadığında(burada aslında demek istediğim teklik makamına ulaştıktan sonra o varlığın sonsuz sınırsızlığı içerisinde kaybolmak)sen hologram evrenin kendisi oluyorsun. o varlığın yansıması oluyorsun ve o varlığın muhteşemliği sonsuzluğu karşısında ona sonsuza kadar aşık oluyorsun.aslında sen yoksun. tek olan o, sonsuz olan o, sen gerçek değilsin. gerçek olmadığının, gerçek olanın, tek olanın o olduğunun bilincinde oluyorsun. çünkü gerçek olan o, sen ise (mecazen) onun hayalisin. (allahın mecazen taşması sonucunda oluşan evrende bizim doğma ihtimallerimizin oluşmasını ve bizim doğup allaha ulaşma yolculuğumuzu mevlana dönerek anlatmıştır semazenlerin dönme sebebi her şeyin bir döngü içinde olması ve insanı kamilin allahtan gelip allaha döneceğinin sembolik ithafıdır.) ben araştırdığım kadarıyla bu sonuca ulaştım. tasavvufta o varlığın adı allah ,allahın yansıması da hz. muhammeddir. neden hz. muhammeddir çünkü hz. muhammed, insanın tamamlanmış halidir. insanı kamil mertebesine ulaşmış kişidir. teklik makamında olan kişidir. zaten o makama kim ulaşırsa ulaşsın hz. muhammedin kendisi olur. çünkü o makamda ikilik yoktur. teklik vardır. bizim 5 duyu algımızla biz evreni dışsallık, çokluk olarak algılıyoruz. bizim algılamamız alt boyutlardan olduğu için sen, ben, o, şu, bu diye algılıyoruz. halbuki tek olan allah yansıması da yani hayal olan da hz.muhammeddir. yani insanı kamildir. insanın ulaşabileceği son noktadır. allahın sonsuzluğu içinde aşkla kaybolan kişidir. kısacası biz insanı kamil olmak için yaşıyoruz, vasfımız bu. insanı kamil olmaya programlıyız. kötü olan insanlar kötülükleri tecrübe ede ede iyi olan yolu bulacaklar. çünkü programlarında insanı kamil olmak var. bu detaylı olarak çok uzun sürede anlatılabilecek konuyu elimden geldiğince en kısa haliyle özetlemeye çalıştım. daha çok ayrıntı vardır anlatmadığım ki bu ayrıntılar anlamanız için önemli ayrıntılar , merak edenler tasavvuf ilmini araştırabilir . ben sistemi en basit haliyle kendimce anlatmaya çalıştım. yani bu doğru olandır demiyorum benim inandığım budur. kesinlikle eleştirilerinizi bekliyorum.(yapıcı olması şartıyla:) nebuch daha bugün gördüm kanalını bi bakıyım dedim iyi ki bakmışım. paylaştığın şeyler çok hoş, çok beğendim. anlattığın konulara hakimsin, entellektüel bi yapın var senden öğreneceğim şeyler var :)
aklımdaki sorulara işime fazlası ile yarayacak cevaplar verdiğin için teşekkür ederim nebuch , eline sağlık yine güzel bir video bu konuya girmeni de 2014 2015 civarlarından beri bekliyordum , ve lütfen buraya da küçük bir isteğimi sıkıştırayım , günlerdir twitterda takip isteğimi aççmanı bekliyorum şu takip isteklerine bi el atsan
Keşke lisede fizik dersini daha çok dikkatli dinleseymişim
Ömer Cetintas lisedeki fizikle burda bahsedilen fiziğin bir alakası yok.
Diğer derslerde edinebileceğin bazı bilgileri fiziğin bakış açısıyla anlatıyor zaten biraz da
Bana göre de gözlemci, platformun kendisi, manyetik alanın kendisidir. Çünkü her an, her şey, her yerdedir. Bulunduğumuz konumu tarif etmek için belirli bir noktaya olan uzaklığı ya da çevremizde yer alan diğer cisimleri kullanırız. Türkiye'de oluşumuzun nedeni, Türkiye'nin karasal şekli ve coğrafi konumu. Dünya düz bir zemin olsaydı, bulunduğumuz noktayı tarif edemeyecektik çünkü nerede olduğumuzu bilemeyecektik. Manyetik alan da bir platform üzerinde değildir. Her ne kadar belirli cisimlerle etkileşime girse de, çıkış noktası, kaynağı, her an, her yerdedir.
vahiy gibi geldi video, tam zamanı, delirmemi erteleyen bir oyalama olacak, teşekkürler.
gitgide daha az anlıyorum seni
Bir cümleyi anlarken diğer cümleyi dinleyip gelecek cümleyi tahmin etmeniz gerekiyor.
2.gün ve sakal gitmiş yine. Güzel bir video olmuş her zaman ki gibi, teşekkürler.
Yani sizce bedenimiz farklı bir gezegene transfer edilse bilinç konseptinde değişim meydana gelir mi?
O ismi geçen ünlü fizikçinin makaleleri veya videoları için link verir misin? Bu arada muhteşem olmuş bu video.
Yani kütle çekimleri dalgaları rezone ederek yeni kütle çekimleri oluşturuyor ve bu kütle çekiminin ilk sebebide gözlemcinin başlatmış oldugunumu düşünüyoruz yanlışmı anladım acaba ?
Uzun bir süreden beri seni takip eden biri olarak soruyorum. Merakımdandır yanlış anlama, bu videoları yapmak seni nasıl hissettiriyor, zihninde neler boşalıyor? Neden yapıyorsun? Anlatmak anlamaktır derler yoksa sen de bu vesile ile mi bizlere bir şeyler anlatıyorsun?
seviliyorsun...
Beni sen delirttin nebuch 😂😂
bunu izlemeden once de herhangi bir seyin var olmasi bana cok ilginc ve imkansiz geliyordu. izledikten sonra ise kutle sahibi olmak da ilginc gelmeye basladi. bilinc sahibi olmak da. sadece, yoklugun varligi bana mantikli geliyor.
Aşk tesadüflere meyilli demek, gözlemci evren dışında veya evreni kurgu sonucu oluşturup bir sebepten iletişimde olabilir mi? Insan dışı bir fiziksel varlık? Uzaylı tanımı gibi mesela. kanitli bir değişim ve saptanmış bilgi varsa neden arastirilmiyor? enerji frekans değişiklikleri ve güncel fikir değişikliği gözlemci arayışı kaynaginiz nedir?
bence sen BIREYSEL DEVRIM yapiyorsun belki haberin yok ama cok onemli bi iş yapiyorsun kardeşim samimice soyluyorum
süperpozisyon ilkesi bir maddenin gözlemlemeden önceki haliyle gözlemledikten sonraki halleri farklıdır der. bu örnekteki gözlemleme ile gözlemci arasında bir benzerlik var mıdır acaba?
bir benzerlik ilişkisi kurabilmek için önce gözlemci ve gözlemleme olayının ayrı olması gerekir ki bu sadece zihinsel bir ayrıştırma.
insanın bedeni incelendikçe yaratıcının imzası daha bir netleşiyor. beynin içinde şu var hücrenin içinde bu var nöronun içinde falan var onun içinde filan var... müthiş bir bilgisayar tasarlanmış.
Elektronun yörüngeler arasında var olmaması durumu herhangi bir partikülün herhangi bir hareketi için de geçerli olabilir mi?
Penrose Yaklaşımı'na göre bir parçacığın Dalga Fonksiyonu göstermesi için bir enerji gerekiyor. Yani birden fazla yerde olması birden fazla yerdeki uzayı büktüğü için bunu yapabilicek kadar enerjiye sahip olması gerekiyor. Bir şeyi hareket ettirmek için de ona enerji vermek gerekiyor. Hareketin Planck Uzunluğu kadar uzaklıklar arasında "zıplamalar" şeklinde olduğunu da biliyoruz. Belki de biz bir partikülü hareket ettirmek için ona enerji verdiğimizde onu tekrar tekrar süperpozisyona sokup sonra dalga fonksiyonun tekrar tekrar çökmesini sağlayarak hareket dediğimiz şeyi oluşturuyor olabiliriz. Bir partiküle bir planck uzunluğu yol kat edecek kadar enerji verdiğimizi düşünelim. Bu onu süperpozisyon haline sokacaktır ve bir Planck Uzunluğu ötedeki Dalga genliği partikülün durgun haldeki enerjisine eşit olacak. Dalga Fonksiyonu o o dalga tepesinde çökecek ve başta verdiğimiz fazladan enerjiyi foton olarak tekrar yayacak. Evrendeki her hareket sürekli olarak Dalga Fonksiyonu haline geçmesi ve bunun çökmesinden ibaret olabilir.
Bu konuda araştırma yapmama rağmen tam olarak buna benzer bir görüşe rastlamadım, varsa bunu kendi fikirlerimmiş gibi sunmam küstahça görünebilir ama aslında cehaletimden kaynaklı bir durum.
Çok başarılı bir anlatım
Tüm algı yeteneklerini kullanarak dinlersen %10' unu anlayabiliyorsun
Mert 3 videoyu peş peşe izledim maksimum odakla birşeyler anladım sanırım
Selamlar. Bir sorum var mutlaka cevaplamanizi ıstiyorum. Belki mantıksız gelebilir ama sorum şu: gözlemciyi gözleyen başka bir gözlemci ve onu gözlemleyen başka bir gözlemci diye devam eden sonsuz gözlemciler olabilir mi?
Muazzam
Kanımca rastgelelik durumu aklına gelebilecek ki bunlar sistematik yapılanmalar yani algı süzgecinden geçenler olacaktır her yerde ve her an oluşudur rastgele olmadığını düşünme durumun ise sistematik olup algılıyor oluşundur.Rastgele oluşu ile olmayışı durumu gözlemcinin indirgendiği veya indirgenen durumdaki gözlemcinin ayırdıdır.Ne kadar sağlıklı ne kadar mantıklı bilemiyorum.Elimizdeki anahtarların her biri kilitleri açabilir lakin mevzu o anahtarlar, bu kilitler mi sorunsalı.
Yani evrene var diyebilmemiz için o gözlemciye ihtiyacımız var. Gözlemcinin var olabilmesi içinde onu gözlemlememiz gerekiyor. Yani gözlemci biziz. Yani herşey biziz.
Yada kısaca yazayım. “Anlamadım.:)”
bilginin şablon oluşturulabilen kısmı derken sınırları belirli mi belirliyse niye açıklasarsan sevinirim:)
Beynim overload yaptı teşekkürler...
anlamak için mi deneyimlemek için mi yoksa mecburiyetten mi kaynaklanıyor varlığımız dediğimiz şey.. ?
Nebuch, geçen seni andım :) Göl kenarında oturmuş ışık yansımalarına bakıyodum. Yansımaların hepsinin bana doğru geldiğini farkettim. İlk başta biraz düşünmeme sebep oldu ama sonra gözlemci muhabbeti aklıma geldi. Ve algılarımızın mutlak olmadığı gerçeğini hatırladım. Çünkü göle herhangi bir açıdan baksaydım ışığın konumu, dalgaların konumu, orjinde ben olduğum sürece değişecekti. Neyse sen konuyu zaten biliyosun. Öyle işte seni andım, tebessüm ettim.
Finaldeki anlaşılmama ile muhakeme edildiğin her defasında 2x video hız ayarıyla dinleyenlerim var dersin.
Bunlar kendi düşüncelerin mi yoksa birilerinin teorilerini mi anlatıyorsun?
Babam din düşmanı bir adam , incil kuran tevrat 15 yaştayken okumam için baskı yaptı bana analiz yapmayı öğretti , babam en iyi tesadüflerden biri benim için , okul derslerime karışmadı ama ben karıştırdım , tarih dersleri ırkçılık dersleri veriyormu diye ?! Tartıştık .. Universite bitti felsefe ilgimi çekti şimdi fizik-kimya öğrenmeye çalışıyorum ama Nebuch babam gibi değil be hayattan soyutuyor adamı 😉
Arkada 2 tane fon müziği var galiba ya da kulaklığım bozuldu. Sesi çok kısık bir müzik daha var sanki.
Bi düşünmem gerek.İyi oldu bu video Nebuch
Bence aslında çift yarık deneyinde dalga fonksiyonu çökmüyor sadece gözlemci eğer bu dalga fonksiyonu ile bir etki yada gözlem yaptığında herşeyin Bi dalga boyu olduğu için gözlemci de bu dalga fonksiyonun Bir parçası haline geliyor Quantum düzeyde kütle çekimi pek de güçlü olmadığı ve birşeye etki edemediği için ki bu etkiyi görseydik zaten elimizde bir Kuantum kütleçekim teorisi olurdu.eğer bu dediğimi varsayarsak en az varsayımı yapmış oluruz.
2012 den beri falan kanalı takip ediyorum videonun sonuna bu sefer ben de katılmak durumundayım. Ne izledim lan ben.
Nebuch izlerken Nebuch bildirimi gelmesi ve mutluluk 👏🏻
Bir deneyde gözlemci bilincinin deneyi etkilediğini düşünüyor musun?
yoksa zaten anlaşılmazlığıyla eleştirilen bir kanalı daha çok anlaşılmaz hale getirecek bu video.
Diger videolarinda az cok anliyorudum ama bu videoda citayi arsa cikarmissin tebrikler
ben aynisini hameroft un roportajinda dinledim o daha farkli soyluyor
Müthiş 👏
Kurduğun cümleler devrik vurgulanması gereken önemli argümanlar gölgede kalıyor etki tepki süresi uzun
ışık hızında like ve yorum
Video 16:22 de basliyor
ben hep şey düşünürdüm kutsal metinlerdeki metafiziki olgular neden materyalistik olmasın. işte ölümden sonra yaşam vb gibi kavramlar neden aynı mecrada aynı sistemin bu evrenin parçası olmasın. yanlış anlamadıysam eğer bilinci tanımlarken buna değindin. yani aslında metafiziki olarak tanımlanan ve görünen bi olguyu artık materyalistik olarak görünen fakat metafiziki tanımını aksettirmeyen tek potada eriyen bir olgudan bahsettin
Dalga parçacık ikileminin kütle çekimi ile oluşturduğu desenlerden yararlanan organellerimizle bilincimizin oluştuğunu anladım, yanlışsam lütfen biri düzeltsin. Bu açıyla baktığımda farklı kütle çekiminden etkilendiğimiz bir mecrada desenlerin farklılığı bilincimizde bir etkiye mi yol açacak demektir?
Tekrar tekrar anlamaya çalıştım, kabulümde hata olduğuna inanıyorum. Şayet yoksa, biz gezegenimizin ince ayarlı kütle çekiminde kalamadığımız sürece psikolojik olarak değişken olacağız gibi duruyor. Burada psikolojik durumumuzun bilincimize bir etkisinin olduğunu varsayıyorum.
Video için teşekkür ederim
Nebuch günde kaç saat calisiyorsun ne kadar okuyorsun
Nedense Nikola Tesla yı bir kere daha anasım geldi.🙏
Bir sey sorcam evreni anlasamda hayatımda bir şey değişmeyecek gibi hissediyorum nedenmi ! Okulda etrafıma bakıyorum ve hiç kimse böyle şeyleri dert etmiyor ve mutlu mutlu eğleniyorlar ! Sadece benmi farklı davranıyorum diye düşünüyorum ! Böyle şeylerle yani kafamı karistirmasammi diyorum !
Peki rezonans bozunuma uğrarsa ne olur?
Temellendirme yok varlık yokluk nedir neye göre dalgalar yok oluyor
Bu sezonun en çekici, en yakışanı oldu kardeşim..
"Gözlemci" kelimesini gördüğümde veya duyduğumda aklıma hemen şu geliyor; neden bir kelebeğin gördüğü değil de benim gördüğüm? Eğer evren'i bir kelebekle aynı göremiyorsak burada asıl olan ne?
Hiç Kimse
Aynı boyutta değiliz, bakış acılarımızda farklı haliyle
kelebek görebildiğinin farkında mı? veya düşünebildiğini düşünüyor mu? asıl olan bu
Teşekkürler,
Yani anladığım kadarıyla gözlemci,gözlemlenebilir evrenin içinde dağılmış ve gözlemlenebilir evreni etkileyecek kadar etkili ve fazla sayıdadır ve biz bunu algılayabilecek yapıda değiliz en azından şuan değiliz.Belki de beynimiz yıllar sonra evrimleşip anlaşılabilecek ama şuan değil.Gözlemci,bizim algılayamadığımız gerçeğimiz (benliğimiz)olabilir.(yanlış yorumladıysam veya yanlış anladıysam lütfen düzeltin)
En güzel bildirim..
İzlemeden beğenmek boynumuzun borcu
ANLADIĞIM İÇİN KENDİMLE GURUR DUYDUM
Gözlemci “Dalgalandım da duruldum”. Bu dalga TINI gibi bişiy mi?
İlahi Nizam ve Kainat adlı kitap hakkında bilginiz var mı? Son zamanlarda herkesn dilinde bu kitap var.
Algilanabilen herseyi, algiyananin, algilayani oldugunu anladigin an hem izlenilensin hem izleyen
Bilgi eksikliğinden kaynaklı anlamada zorluk çektiğim bazı videoların oluyor du bu nirvana oldu 🙂 ( ama genel olarak videoların da anlatımın iyi bilmediğim bir konu da dahi örnekler ile daha anlaşır hale getire biliyorsun)
John Crary / Gözlemcinin Teknikleri
NAsıl bu kadar güzel konuşabiliyorsun anlatırmısın