Bu Hoca’da beni etkileyen durum; hani mahallenin sözüne güvenilir, hafif agresif ama yol yordam bilen bir abisi gibi. Başın dara düşer veya aklını kurcalayan bir husus konusunda bu abiye soru sorarsın ve O kahvede ki ocakcıya bize iki orta diye seslenir ve sohbet başlar.
Hocam, iktisat okumuş ve bankada çalışmış biri olarak fikirlerinize katılıyorum. Ancak realitede bankaların ve hatta devletin ribayı da aşan bir çok uygulamaları olduğu gerçeğini belirtmek isterim. ( Birkere sözleşmeler tamamen bankaların parasını garanti etmek için kılı kırk yaran maddelerle doludur. Tüketiciyi düşünerek yazılmamıştır.) Mesela, bir firma yatırım yaptı, bir kısmını özsermaye ile karşıladı, bir kısmını banka yatırım kredisi ile karşıladı, banka verdiği kredinin en az %25, çoğu kez daha fazlası değerine sahip firmadan konut veya arsa ipoteği alıyor. Diyelim faiz yıllık 15. İşler ters gitti. Ödeyemedi.. Kredi yapılandırılıyor. Yapılandırılırken %2 peşin komisyon tahsil ediliyor. %17 yapılandırma faizi üzerinden yapılandırılıyor vade uzuyor. Firma zaten zor durumda ödeyemiyor. Yasal takip başlıyor. Bu arada %30 temerrüt faizi üzerinden borç büyüyor. İpotekli g. menkuller için icra müdürlüğü değer tespiti yaptırıyor ve ihale yöntemiyle satışa çıkarıyor. Satış tarihine gelene kadar borç, (minimum 6 ay, borca itiraz gibi durumlar olursa 2 yıla kadar çıkıyor) faizi, mahkeme masrafları, avukat vekalet ücretleri derken en az 1,5 hatta ikiye katlanıyor. satışa konu g.menlulun değeri icra müd.ce örneğin 1 milyon ise, yarısından yani 500 binden ihaleye çıkıyor. Banka da borcuna mahsup edilmek üzere ihaleye iştirak ediyor. G.menkul değerinden asla satılamıyor çünkü alıcı %18 kdv de ödemek zorunda olduğu için fiyat taş çatlasın 850 bin oluyor. 850 bin liraya satıldı diyelim. İcra dairesi %12 civarında bir harç hesaplayıp kalanı bankaya kredi ödemesi için aktarıyor. 850 bin lira harç düşüldükten sonra 748 bin lira olarak krediye geri ödeniyor. Borç kapandı mı. Mümkün değil, mahkeme masrafları ve temerrüt faizi alındıktan sonra kalırsa eğer anaparadan düşüyor. Borç yine büyümeye devam ediyor. Borçlunun üzerinde başka malvarlığı varsa ona da çökülüyor. Aynısı ona da uygulanıyor. Borç kapandı mı hayır. Peki bu yöntemle kapanır mı hayır. Neden kapanmaz 1-firma zaten zorda cari faizin %100 fazlasıyla temerrüt uyguluyorsun. 2- teminattaki g.menkulu değerinden en az %25 daha az değerle satıyorsun. Yani yasal takip başladı mı, Banka ve devlet elele verip borçlunun nesi var nesi yok alıp adamı sizin deyiminizle soyup soğana çeviriyor. Teminata verdiği gayrimenkuller bir işe yaramıyor. Borç kapanmadığı gibi Eğer banka borca karşılık 850 bin tl ye g.menkulu almış ise ( banka kdv den muaf) onu piyasa şartlarında en az 1 milyon tl ye ihale yöntemiyle satıyor. 150 bin tl yi de öyle cebe indiriyor. ( türkiye de en ballı emlakçılığı devlet eliyle bankalar yapmaktadır.) hocam bu anlattıklarım benim hayali olan şeyler değil, 20 yılı aşkın süredir içinde olduğum, gördüğüm her aşamasında bulunduğum süreçler. Soruyorum şimdi bütün bunlar, yani teminat dahil adamın ne kadar malvarlığı varsa elinden devlet ve banka elele verip, piyasa değerinin çok altında iç edip borcunu da temerrüt faiziyle uzaya çıkarıp, üzerindeki dona varıncaya kadar soymak ribanın daniskası değil midir. Ben teminatın paraya çevrilerek kredinin kapandığına çok nadir şahit oldum. 1 veya iki defa. Ama teminat haricinde birçok malını, dairesini icradan sattığı halde borcunu ödeyemeyen birsürü insan ve hatta kalp krizi geçiren insanlara şahit oldum. Bana bunun çözümü ne diyebilirsiniz. Çok basit. Teminatı piyasa koşullarında hızlıca satıp borç büyümeden ödemek. Bunu şu an yapamıyorsunuz çünkü üzerinde genelde başka ipotekler de olduğu için 3. Şahıslara satamazsınız. Üzerindeki ipoteklerin kalkması için Mecburen icra marifetiyle satılmak zorunda. İcradan satıldığında da, süreç uzun olduğu için borç büyüyor, masraflar, harçlar derken g.menkulun satış değeri nerdeyse yarıya iniyor. Borç bir türlü kapanmıyor. Çözüm:devletin bu süreci basit ve kolay hale getirmesi için düzenleme yapması gerekiyor. Yapar mı? niye yapsın ki? Banka hem temerrüt faizinden hem emlakçılıktan kazanıyor. Devlet vergisinden harcından kazanıyor. BU RİBA DEĞİL DE NEDİR hocam?
Allah razı olsun kardeş, kapitalist sistemin kaptan gemisine laf etmek her babayiğidin harcı değil, Mustafa Hoca hayalkırıklığına uğrattı maalesef. Faiz yüzünden yıkılan yuvaları görmezden gelmemek lazım.
Ben de video serisini izlerken nasıl olur da bankaların müşterilerini madara etme ihtimalinden bahsetmezler diye düşünüyordum. Harika ifade etmişsiniz 👏
Tüm kafa karışıklığımı söküp attınız🙏.Sermaye kullandırmanın kirası gerçekten .Ne kadar açık net.Evi kiraya verebiliyorsun ama sermayeyi kiralayıp istihdam sağlayamıyorsun.Çok mantıklı
Aynı şey değil, kiraladığın mülkün bakım masrafına katlanıyorsun, emlak vergisini veriyorsun, depremde veya başka bir sebepten yıkılsa sigortadan tam karşılığını alamazsın. Kira meselesinde pek çok risk var, kiracı parayı vermeden kaçsa gitse yıllarca mahkemede uğraş dur. Bankaya yatırdığın mevduat ise devlet garantisinde. banka sistemini kapitalist düzen koruyor, bir de bu tarafından bakın.
Mükemmele yakın yorumlar, gerçek İslam ya da Allahın ne demek istediğini çok güzel anlatmış Üstat Mustafa Öztürk. Kendisine bu güzel açıklamaları sebebiyle teşekkür etmek farz gibi.
Sevgili hocalarım, gerçekten riba ve faiz konusunda bu videoda birçok konuyu anlamamıza vesile olan bilgiler verdiniz. Yalnız burada bir konuya itirazım var; "Bakara Suresi, 280. ayet: Eğer (borçlu) zorluk içindeyse, ona elverişli bir zamana kadar süre (verin). (Borcu) Sadaka olarak bağışlamanız ise, sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz. Bakara Suresi, 282. ayet: Ey iman edenler! Belirlenmiş bir zamana kadar bir borç ilişkisi kurduğunuzda bunu yazın. Aranızdan bir kâtip bunu adaletle yazsın. Kâtip Allah’ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan geri durmasın. Artık o yazsın, borçlu da yazdırsın; rabbi olan Allah’tan korksun ve borçtan hiçbir şeyi eksik bırakmasın. Eğer borçlu akılca zayıf veya eksik yahut kendisi yazdıramaz durumda olursa velisi adaletle yazdırsın. Erkeklerinizden iki şahidi de tanık tutun. Şahitler iki erkek olmazlarsa, rıza göstereceğiniz şahitlerden bir erkekle -biri yanılırsa diğerinin ona hatırlatması için- iki de kadın olsunlar. Çağrıldıklarında şahitler gelmemezlik etmesinler. Borç küçük olsun büyük olsun vadesini belirterek onu yazmaktan üşenmeyin. Böyle yapmanız Allah katında daha adaletli, şahitlik için daha destekleyici ve şüpheye düşmemeniz için daha uygundur. Borç ilişkisinin, aranızda alıp vererek bitirdiğiniz peşin ticaret olması müstesnadır; onu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Alış veriş yaptığınızda şahit tutun. Kâtip de şahit de zarar görmesin. Eğer bunu yaparsanız şüphesiz bu sizin yoldan çıkmanız demektir. Allah’tan korkun, Allah size öğretiyor, Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir.." meal olarak bize aktarılmaktadır. Benim buradan anladığım, günümüzde yaşanılan acıları da göz önünde bulundurduğumda, şudur; Alacaklı ve borçlu arasında bir aracılık makamı değil şahitlik makamı olmalıdır. Yani bankalarda mevduatı olan kişi parasının kime ve hangi koşullarda verildiğini bilmelidir.(Ayrıca verilen krediler mevduat toplamını kat be kat aşmış durumdadır günümüzde, bu da başka bir soru işaretidir.) Borçlu borcunu gününde ödeyemediğinde, banka kendisine yasalarla verilen yetkileri kullanıp borçlunun canına okuyabilmektedir. Eğer borç verme sistemi Kur'an'da belirtildiği gibi olursa belki alacaklı günü geldiğinde borçluya bir ek süre verecek ya da alacağını Sadaka olarak bağışlayabilecektir. Bu fikirlerimi paylaştığım arkadaşlarımdan bir kısmı bunun çok ütopik bir bakış açısı olduğunu bir kısmı da uygulanmasının çok zor olduğunu belirtmişlerdir. Peki Allah(C.C) kitabında neden bize borç verme ile ilgili böyle bilgiler vermektedir? Saygılarımla
"Faiz Paranın kirasıdır" , "Kredi sözleşmesindeki koşullar önceden bellidir", "karşılıklı rızaya dayanır, gibi açıklamalar kulağa hoş geliyor.. Ve zahiren sorunu çözüyor.. Evler alınıyor arabalar yenileniyor.. MUTLUYUZ. Fakat işin, can yakıcı ve insani sorumluluğu göz ardı ettiren tarafları var. Bu videoda, "Faiz Paranın kirasıdır" , "Kredi sözleşmesindeki koşullar önceden bellidir", "karşılıklı rızaya dayanır” gibi yorumlar ile günümüz bankacılık sisteminin, riba uygulamaları ile kıyaslandığında daha iyi olduğu tarafları anlatılmak yerine, ki bunlar da tartışılmaktadır, günümüz bankacılık sisteminin çalışma prensipleri, para yaratma kabiliyeti, krediler ve kredi kartları ile yarattığımız kaydi paranın makro ekonomik ve toplumsal sonuçları da konuya dahil edilerek daha medeni bir toplum nasıl ortaya çıkarılabilir onun çareleri aranmalıydı.., Bu yönüyle, video maalesef çözüm getiremiyor.. İç rahatlatıyor…
Saygı değer hocalarimiz 💓💞 her hocamız sizin gibi bilgilendirme yapsaydı Bizler bu durumda olmazdık Allahimin gücüne gitmesin Kadere inanıyorum tabiki 😔paramiz pulumuz olmadıgi için demiyorum yaprak gibi savrulan ömürlere yazık oluyor borcun içinde borclandirilarak geçen ömürler 😔büyüyemeden küçücük dalları bidanan fidanlar meyve veren ağacı olma hakkıni elinden alınan ağaçlar 💔 İsmet Özel hocamda 💓💞söyle demişti 😔Bu Ülkenin bana kazandırdığı Toprakları ben ölürken yanımda getirmek istemiyorum burda bırakmak istiyorum.😔 Savundugunuz haklı ama haksizliga ugramiş hakkı alınmış bütün kardeşlerimin kalbindeki sevginin gücü💓💓💓 sizinle olsun.ALLAH sizlere saglikli sihatli ömürler versin💞Yollarinizı her zaman açık etsin değerli hocalarımız 🤲💓💖🌹🌹🌹
Bu zamana kadar "riba (onlarin deyimi ile faiz) ayri alisveris ayri" ayetini anlamamistim. Simdi oturdu. Allah razi olsun. Kavramlari karman corman etmisler.
@@otantix1029 Helal dediler bu yıl. Hem mademki haram diyorlar, o halde diyanetin faiz gelirine ne demeli? Ağızları başka, kalpleri başka, yaşam tamamen başka!
altın ve gümüş madenciliğinin gelişmediği bir dönemde altın ve gümüş zaten sürekli değeri artan bir metal iken bir de üstüne faiz konma durumu o zamanki şartlarda tefecilik etkisi yapıyordu. Fakat günümüzde ekonomi bilimindeki faiz bambaşka bir şey. Ekonomi de fiyatları maliyeti yatırımları etkileyen 3-5 değişkenden biri. Türkiye de geçen yıl %10 ile faize para yatıran kişi enflasyonun % 20 lere dayandığı bir ortamda reel olarak değil para kazanmak para kaybetmiştir.
Dinin birçok hükmünde olduğu gibi sözüm ona büyük büyük alimler Kuran'da apaçık olan ayeti direkt anlamak yerine önce didik didik edip saçmasapan, karmakarışık anlamlar yüklüyorlar sonra da bu karışıklığı güya izah için ciltlerce kitap yazıyorlar, buna fıkıh, yazana da fakih diyorlar. İşimize geldiği için değil, korkmadan çekinmeden herşeyi apaçık anlattığın için iyi ki varsın Mustafa hocam.
İki kişi bekliyorlar. Birisi İmam-ı Azam, diğeri arkadaşı. Hava sıcak güneş de tepede değil herhâlde birazcık hareket etmiş batmaya doğru. “Burada, güneşin alnında durmayalım” diyor, İmam-ı Azam'ın arkadaşı. “Şu evin gölgesinde bekleyelim daha rahat ederiz” diyor. İmam-ı Azam “hayır” diyor. “Burada kalacağız, burada bekleyeceğiz”. “Çünkü” diyor “O evin sahibinin bana borcu var, eğer ben o evin gölgesinde durursam bu faiz olur” diyor. “O evin sahibinin bana borcu var, ben o evin gölgesinde durursam bu faiz olur” diyor. ***** Mali bakımdan güçlü olanın lehine ne yaparsan bu faizdir. Mali olarak gücü elinde bulunduran insanın lehine ne yaparsan o faizdir.
Güzel bir aydınlatma olmuş. Teşekkür ederim. Vaizler bangır bangır bağırır dururlar faiz haramdır diye camilerde. Sadece nutuk çekerler. Onlara şunu demek isterdim. Madem faizin haram olduğunu söylüyorsun ballandıra ballandıra, faizin olmadığı bir ekonomik model geliştir ve onu ortaya koy. Koyabilirler mi? Ya da koyabildiler mi? Cık. Romantik, hayalci söylemler.... Model yok, proje yok, janjanlı laflar çok.
Mustafa hocam çok güzel bir sohbet olmuş,tıkanan yolları açtınız.Bir zahmet gerçek Ribayı bir kaç örnekle verseydiniz daha güzel olurdu bizlerin anlıyacağı şekilde,teşekkürler.
Hocam merhaba; yapmış olduğunuz sohbetleri büyük bir ilgi ile dinliyorum. Böylesi güzel sohbetleri daha iyi anlamak adına ses kalitesi önemli diye düşünüyorum. Bu sebep ile masa üzerindeki nesnelerin sesinin konuyu bölmemesi için mikrofonun kendi kaidesi üzerinde olduğu kayıtlar yıllarca zevkle dinlenebilecek sesli eserlerin oluşmasını sağlayacaktır. Selametle kalasınız.
Mustafa Hoca’nın samimiyetine inanan birisi olarak bu video da bahsedilen konularla ilgili bazı sıkıntılı hususların bulunduğu yönündeki değerlendirmelerim aşağıda yer almaktadır. 1- Bankalar işletmelere kredi verdikleri gibi toplumun ekonomik olarak zayıf olan orta kesimine de ihtiyaç kredisi adı altında krediler veriyorlar, bu da toplam krediler içinde önemli bir yekun tutuyor, bazı insanlar bir bankanın borcunu başka bir banka ile kapatıyor ya da bir kredi kartını başka kartla ödüyor, yüksek ücretleri özellikle temerrüd faizi sömürü aracı olarak kullanılıyor video daki aksi görüşlerin dayanağı belli değil. 2- Bankacılık sektörü oldukça karlı bir sektördür, bunu yil sonu acikladiklari kar rakamlarindan anlayabilirsiniz. 3- Sosyal hayat dayatiyor maslahat bunu gerektiriyor derseniz, o zaman bu sosyal hayati dayatan kim diye sormak lazim gelir, dunyada finansal sistemin ve medyanin hatta bu platformun sahibinin kimler oldugunu dusunurseniz, sistemin dayatmasinin ne anlama geldigini anlarsiniz. Ayrica bu sistemden kimlerin nasil para kazandigini da dusunmeli. 4- Sosyal hayat dayatmasinin gerekce gosterilmesi klise bir soz olan “inandiklari gibi yasamayanlar, bir sure sonra yasadiklari gibi inanmaya baslarlar” lafini hakli cikariyor. 5- Daha uzun yazilabilir ama bu madde ile son veriyorum; “gunumuz yasam kosullari gerektiriyor diye dini bir konuyu farkli yorumlamak tabiri caizse haram riski olan bir seyi aklamak delikanlilik, durustluk ve erdemlilik kabul ediliyor ama, bir sekilde faize bulasan yani gunumuzde kurulan ekonomik sistem geregi veya kisisel ihtiyaclar neticesinde faize bulasan, ancak Allahim bundan kacinamadik bizi affeyle diye samimi bir pismanlik yasamak iki yuzluluk mu? 6- Islamin yasakladigi riba (bunu tefecilige esitlemek suretiyle Banka faizini disinda tutmak) dir, gunumuzdeki faiz (interest) riba degildir yaklasiminin dini bir alt yapisinin bulunmadigini zorlama bir yorum oldugunu dusunuyorum. Cunku o gunde yasanan sekli oyleydi, bugun de bu sekilde de yasaniyor. 7- faizi kira ile karsilastirmak dogru degil. Kirada bir malini kiracinin hizmetine emrine sunuyorsun. Faizde ise para üzerinden para kazanmak var. Islamin yasakladigi sey bu paranin para olarak calistirilmasi gibi. Bu video da ileri surulen argumanlar malesef tatmin edici degil, alti yeterince doldurulamamis, belli ki bu gorusleri dini bir temele oturtmak kolay degil.
Ben hocanın her dediğine katılmıyorum ama bu faiz sorunu bu günün sıkıntısı değil..gecmisten beri osmalı bile eğip bükmüş..simdi esas sorun şu..bir alternatif sisteminiz var mı? " zaten kapitalist sistem " gibi zırvaliklara hiç girmeyelim .."bak kardeşim işini söyle de kurabilirsin bak söyle de ev sahibi olabilirsin bak söylede yatırım yapabilirsin" diye bir sistem var mı..hocanin şu dediğine katılıyorum ama " yunusun cennet cennet dediğin şiirini okursan kâfir olursun diye fetva verenler iş paraya ekonomiye geldiğinde net olamamışlardır..ustelik bu fetvayı veren Ebu suud gibi şeyhülislamlar para vakıflarına cevaz vermiştir "
@@mathmania3212 Sizinle neredeyse aynı fikirdeyiz. Ancak ben sosyal hayatın zorlamasından dolayı haram riski olan bir konunun (Riba-faiz) bu kadar kolay meşru sayılmasını anlayamıyorum. Sanki Riba sadece tefeciliği değil de faizi de kapsıyor gibi Bakara süresi 2:278 i dikkatli okuyunca borç veren kişinin fazlalık olarak geri aldığı şeyin riba kapsamına girdiği anlaşılıyor. Dolayısıyla fikirlerine önem verdiğimiz Mustafa Hocanın bu videoda bankaya yatırılan paranın faizini “paranın kirası” şeklinde yorumlaması çokta tutarlı değil gibi. Diger taraftan osmanli da para vakiflari var ama sanki bir sekilde sosyal yardim sandigi gibi calisiyor. Evet gunumuzde belki kacinmak cok zor ama bu da harami mubah yapacak seviyede degil. Bankalarin hatta katilim bankalarinin sadece mevduat toplamak ve kredi kullandirmak amaciyla kuruldugu, sektorun ciddi sekilde kar elde ettigi, krediyi kullananlarin bir kisminin zor durumda ki kisiler oldugunu, ödeyemeyenlerin mallarına haciz konulduğu, temerrüt faizi ve avukatlık ile icra giderlerinin anaparayı kat kat aştığını dusundugumuzde bunlarin o donemdeki ribanin gunumuzdeki uygulayicisi cagdas muesseseler oldugu fikri ağır basıyor. Alternatif ise İnan’ın çok şey geliştirilebilir yeterki müslümanlar aklını kullansın. belki hazine destekli yardım sandıkları zekat kurumu gibi kuruluşlar alternatif olabilir. Sözün özü bu devirde bulaşmamak zor ama bulaşanların samimi olarak Allahtan af dilemesi, bence helal demekten daha uygun olur.
@@mustafaeken7736 eyvallah güzel kardeşim de "isterlerse bulurlar " ifadesi 1400 yılllık bir geçmişe bir hakaret gibi olmuyor mu ..istemediler mi sanıyorsunuz çok zeki müslümanlar cok donanımlı alimler gelmedi mi sanıyorsunuz..ama hep ne oldu etrafından dolaşildi..ben hocanın dediği doğru demiyorum ama kimse konuşmuyor ama herkes işini görüyor günümüzde..2019 sayıştay raporuna bakıyorsunuz diyanetin 700 bin faiz geliri var ..bugun milletin karin ağrısı olmuş faiz ve kapsamıyla ilgili bir tane fetva yok ama uygulamada herkes kredisi çekiyor herkes üç maymunu oynuyor ..soyle de bakalım herkesin birbirine anlattığı hikayeler vardır..iste mübarek bir zata bir iş adamı gelmiş yanımda 1000 kişi çalıştıracağım bir iş yapacam ama az bir paraya ihtiyacım var kredi çeksem ne dersin demiş zatta haramdır demiş..ben bunları defalarca duydum..ama şunu kimse anlatmıyor..günümüzde faizle krediyle kurulmuş işletmeler de çalışan milyonlarca insan var niye onlara bu iş yerlerini bırakın diye kimse diyemiyor ..cunku bu hikayeyi anlatanların tuzu kuru hiç biri çözüm duymamış..sadece yasağı tekrar edip duruyor ..aslinda islam kolaylık dinidir inancım tam bencede kesin bir yolu olmalı diyorum ama duymadım okumadım..kendi kendime en son şunu çıkardım parası olan yapsın..parasi az olan veya olmayan yapmasin dedim ..ama böyle bir hayat yok ..insanlarin çıtası yüksek herkesin nefsi var ..benim güzel fikrim var cesaretim var ben hep sadece karnimimi doyurmaya calisacam diyor insanlar ne diyeceksin ?
@@mustafaeken7736 mustafa hocayla ilgili en büyük sıkıntım şu.." hocam 1400 yıldır kimse faiz ile riba farkını anlamadı da sen mi anladın.Madem bu ayrım o kadar kolaydı da Ebu Suud efendiler niye kıvranıp durdular " diyorum bu noktada hoca gözümde bitiyor
Abi dini olarak bu kadar kafa karışıklığı sunuldukca insanlara , insanların dinden uzaklaşması çok normal bir şey değil mi ya? Ömer hayyam bu dönemin fotoğrafını çekmiş "Bir elimizde kadeh , bir Kuran Ne kâfiriz , ne müslüman "
Hindistan müslüman alimlerinden prof Dr Abdülmennan'ın İSLAM EKONOMİSİ adlı kitabını okumak lazım.Ben 1969-70 talebeliğimde okumuştum.FAİZ ve RİBA konusu geniş bir şekilde bilgiler var.Ekonomi bilgileri onlarda daha çok işlenmiş sömürgelik yaşadıkları için.Biz sömürge olmayınca bu konuyla İslam alimlerimiz pek az bilgililer.
Sürekli olarak hıhı hıhı diyerek konuyu devam ettirme cabası ilk bakışta güzel olabilir fakat dinleyen insan için ızdırap. Çay höpürdertme sesine girmiyorum bile canım bilgileri dinleyemedim sağ ol uzun saçlı adam.
Bankacılık sistemi biraz farklı işliyor. Bankalar parayı yoktan var ediyor diyebiliriz. Bankaların elinde, verdiği kredinin sadece yüzde 10%u olması yetiyor. Yani bankanın 100.000 eurosu varsa 1.000.000 euro kredi verebiliyor. Olmayan parayı borç olarak veriyor
Mustafa hocam size uygulanan baskılar ve haksızlıklara hep üzüldüm. Farklı görüşler yorumlar da gereklidir. Fakat bir mağduriyet üzerine inşa edilen yeni konsept sohbetleriniz de bir o kadar ilginç bir hâl aldı. Yorum yapma hakkınız elbette vardır. Ama siz o eşiği geçip hüküm verip 'haram değildir' diyorsunuz. Çok büyük bir laf. İşin ilginci de şu sizin haram değildir dediğiniz şeye bizzat uygulayanlar faiz diyor. Yani eylemi yapanlar faiz olduğunu kabul ediyor, siz ise yok yok faiz değil diyorsunuz. Şunu bilin ki hiç bir makam ve mevkii ahirette kurtarıcı olamaz. Ancak Allah'ın sözünden ve amelinden razı olduğu kimseler kurtulur. Hocam sizi takip eden biri olarak, üzülerek yazıyorum affola.
20 yıldır kirada oturuyorum, biriktirerek ev alabilmem imkansız... çevremde insanlar banka kredisiyle ev alıyorlar, mehmet okuyan diyor kredi çekmek ödemek faizdir, haramdır.... ev sahipleri kiramızı 3 katına çıkarmak istiyor, bizler ne yapalım arada kaldık??
Sevgili hocam . Çok teşekkür ederiz bilgilerinizle bizleri aydınlatığınız için . Birkaç konuya daha değinmek lazım diye düşünüyorum bu konuda . Mesela her yıl maaşlara enflasyon oranında yapılan zam faiz midir . Kira gelirlerine yapılan zamlar faizmidir . Kimse faiz diyemez . Bankaların şöyle bir işlemleri var . Döviz bazında yurt dışından borç alıp yurt içinde Türk lirasına çevirerek insanlara kredi olarak kullandırıyor . Dövizdeki aşırı artış durumlarında ise kullandırılan krediler zarar ediyor . Tefecilik işinde zarar etme ihtimali var mıdır . Bu gibi onlarca konu daha var araştırılması gereken . Birde kullanılan kredinin faiz ile haram olmasından önce israf olarak haram mı değil mi onun öncelik olması gerekmez mi . Mesela evdeki bir sene önce alınmış mobilyanın yada kullanılan telefonun daha yenisi çıkmış diye kredi kullanarak satın alma işlemindeki faiz mi haramdır yoksa , yapılan işlemin israf olması mı haramdır .
Mevcut sistem üzerinden temellendirilerek yapılan eleştiriler olmuş hocamın anlattıkları. Yani böyle bir sistem kuruldu diye neden onu doğru kabul edelim orasını anlamadım, yoksa gerisine ikna oldum.
Hocam teşekkür ederim. Sizi Karar gazetesinden bugüne kadar takip ediyorum. Bilgilerinizi özgürce paylaşıp daha özgür ve daha çeşitli konularda bilgi ve görüşlerinizden faydalanıyoruz, dolayısıyla ayrılmanız bence daha hayırlı oldu. Ben bir akrabamdan altın borçlandım ikibinli yılların başında ve öyle bir arttıki ödeyene kadar sürüm sürüm süründüm anam ağladı..üç katına çıktı altın.. onun için diyorumki bankadan makul bir oranla ve vade ile borçlanmak daha uygun. Zira insanlar, yakınlarınız, altın döviz fahiş artışlar gösterdiği için ülkemde, daha çok kazanırım diye veriyorlar size borcu.. yoksa kara kaşınıza değil. İşte % 99 müslüman ülkemde zora düşene yada girişimciye yaklaşım bu...bunun yanı bu zihniyetin neresinde ayet neresinde sünnet değilmi... Bankalar ise, bence Allah razı olsun gerek düşenin gerekse yatırım yapanın elinden tutuyorlar ve dediğiniz gibi her şey yazılı karşılıklı ahit var. Akıllıca kullandığınızda da faydasını görüyorsunuz. Sizin dediğiniz gibi bu dinin çok kahyası var ve bilgileri yok ama fikirleri muazzam. Bilgi olmadan fikirmi olur, değilmi hocam. Saygılar, Sevgiler..
Sen banka ile öyle 2000'li yıllarda borç alıp vadesini uzatirsan aynı şey olur. Adil olmak lazım. Sende o yıllarda altın stabil seyrettiği için, parayı kullanıp belki üç yıl sonra adama aynı veya çok az artmış olarak ödemeyi hayal ettin. Peki bu adil olacak mıydı? Adamın altını parası neyse enflasyona ezilecekti
Güzel bir vidyo olmuş. Kafada bir şeyleri şekillendirmeye yardımcı oluyor. Riba, faiz hakkında söylenenlere katılıyorum. İşi detaylandırıp kiralık ev tüketilmiyor, kullandıktan sonra aynısı iade ediliyor, başkasına verilemiyor; borç para tüketiliyor, başkasına veriliyor, harcanıyor vs. gibi yollarla bankanın aldığı borçlanma faizine haram demek bana da biraz zorlama geliyor. Edip'e 19 üzerinden takılman da ilginç olmuş Mustafa hocam. 🙂Bir gün şu 19 meselesini canlı olarak tartışsanız olmaz mı?
Bence faiz de, riba denilen her ne ise, miras da... hatta ve hatta kira da sıkıntılı. Durduğu yerden değer üretme bir türlü aklıma yatmıyor. Belki de dünyadaki dengesizlerin nedeni, bu haksızlıkları fazlasıyla içselleştirmemizdir.
Hocam ikna olmadım, belki de ilk kez bir konuşmanız beni ikna etmedi, kendiniz diyorsunuz fakir halktan toplanan para zengin iş adamlarına kredi olarak veriliyor, bu da bir sömürü değil mi, fakir halkın zar zor hayatını sürdürdüğü ve sürdürmek için cebinde nakit parasının olmaması daha doğrusu maaşının 1 ay boyunca yetmemesi, bunun neticesinde bankaların kredi kartıyla geçinmek zorunda olması, kredi kartı kullananların %99'nun borçlarını ödeyememesi ve bankaların borçlarını zaten ödeyemeyen insanlara borcu geciktiği için faiz uygulaması ve bunun katlanarak büyümesi, bir zaman sonra sadece faizini ödemek için yine bir başka bankadan kredi çekmesi vs vs, bu sizce fakir halkı sömürmek değilmidir, kuran sömürüye karşı değilmidir, sömürünün her türlüsüne, tekrar edeyim hocam riba hakkında ki bu konuşmanız beni ikna etmedi, SAYGILAR
Fakir halktan toplanan para için o fakir halk faizi gelir olarak alıyor, başka sabit gelirli banka çalışanları marifetiyle ( onların maaşları masraf olarak eklenerek) esnaf, tüccar, sanayiciye (kapitalistlere) daha yüksek faiz ile veriliyor. Kredi kartı kullananların %96sı borçlarını ödeyebiliyor. Bu konu düzenli istatistikleri tutulan bir alan, %4 batan var, belki ilave bir 8-10 da zorlanarak ödeyen ama ödeyen. Gecikme faizi de, kanuni bir üst sınır ile sınırlı, elbette eleştiriye açık bir uygulama, ama tefecilik faizi de değil. Kuran sömürünün her çeşidine karşı değildir, kölelik, cariyelik, hatta kısmen kadın sömürüsü açıkça vardır. Kendi dönemine göre Hafifletilmiş de olsa, bu sömürülerin tamamen kaldırılmadığını görüyoruz.
Hocam, tersinden bir soru sormak istiyorum. Diyelim ki yüzde 10 faizle ile uzun vadeli 10 yıllık kredi kullandınız. Enflasyon da yüzde 100'e çıktı. Kredi kullanan oldukça karlı çıktı. Bu durumda yüksek kazanç elde etti. Bu Riba mıdır, fazlalık Ribasımıdır?
Bankayla anlaştın. Olay bitti. İleride ne olacağı belli olmaz. Tam terside olabilir. Enflasyon çok düşük çıkar. Ödediğin faiz fazla gelebilir. Ama en vaştan anlşamıştın.ve oranlar da sabitti.
bence büyük resme odaklanarak bir program daha yapın. filmi daha geriye sardırın. mesela paraya zaman değeri atfetmenin meşruiyetini, faizin kapitalizmin kan damarlarını oluşturmasını vs değerlendirin, faiz konusunu bunların üzerine bindirin. şu gün mecburen kredi vs ile faize giriyor ve buna mecbur isek, buna mecbur olmayacağımız bir sistem mümkün müdür? idealist bakış açısıyla da olsa, faizi komple kaldıracak, paraya zaman değeri atfetmeyecek bir sistem mümkün mü, bunu konuşun derim.
Hocam madem Almanyaya gidiyorsunuz devletlerin aldığı vergi konusundaki görüşleriniz nedir bence bu riba olayları devletin sosyal olmayisindan kaynaklı olabilirimi Bence devletin topladığı vergileri haksız kullanımından dolayı halkin gidecek yolunun kalmamasindan dolayı gittiği yol gibi geliyor bana
Hocam bu sohbete şahsım adına geç kaldım. Faizden kaçarken altın borç edip katbe kat zarar yazdık. Şuan üzülüyorum gerçekten. Bu sohbeti 9 ay önce yapsadınız bu hatayı yapmazdım
Hocam Allah sizden razı olsun.Kafamdaki bir çok soruya sizi izledikçe cevap bulmaya başladım.Diğer iki yorumum geçmiş tarihlerde sosyal medyada paylaştığım görüşlerimdir.Bu videodaki serzenişinize örnek olur kabilinden paylaştım.Hakkınızı helal edin.
19 Kasım 2024'ten yazıyorum. 2021'den bu yana faizin bir ekonomi için ne kadar önemli olduğunu gördük. Faizi riba kabul edenlerin nasıl ekonomiyi batırdığını gördük. Şu an faiz 50'ye çekildi. Halâ ortam düzelmiyor.😊
Meselenin özüne inemiyorsunuz. Şu soruların cevabını verin. 1.Bankalarda para var ama çalışan işçilerin, üretim yapan işçinin, üretim yapan sanayicinin cebinde para yok ve bankalardan kredi almak zorunda neden?2. Neden para değer kaybediyor. Paranın değer kaybetmesinin sebebi nedir. Neden dolar hakimiyeti? 3.Herkes dünyaya geliyor doğuyor büyüyor,yaşıyor,ölüyor. Ama bazı insanların serveti baki ve bu servet ihtiyaç sahibi insanlara eşit ulaşmıyor?
Bankalarda para var, çünkü bankanın işi bu. Üretim ve yatırım veya tüketim ihtiyacına göre fazla parası olanların, bu paraları getirip emanet ettiği yerdir banka. Banka bunu üretim ve yatırım veya tüketim ihtiyacı olan kişilere dağıtır. İşçinin cebinde para yok, çünkü yeterli geliri yok, nüfusun ve işsizliğin yüksekliği ve ortaya koyduğu emeğin dünyadaki diğer gelişmiş toplumlardaki işçilere göre verimliliğinin düşüklüğü nedeniyle, geliri düşük kalmaya da mahkum görünüyor. Sanayicinin cebinde para var, yaptığı işe yetmiyor olabilir (Türkiye’de sermayesine göre yüksek hacimde iş çevirmeye çalışma alışkanlığı var) veya daha çok kendi dünyalığını işinden ayırıp, şirketteki mevcut sermayesinden fazlasının işinde riske etmek istemiyor olabilir. Sanayici bu nedenle kredi kullanır. Paranın değer kaybetme nedeni yöneten hükümetin halkını dolandırmasıdır. Bunun gerçekleşmediği ülkelerde, o ülke parası değer kaybetmez. Enflasyon bir kere geldi mi, kalıcığa yatkın bir hastalıktır ekonomi için. O nedenle tam kontrol altına alınmadan gevşeme yapılmamalıdır. Bu konuda yapılan hatalar, enflasyonu sürekli tekrarlattırır. Dolar hakimiyeti, doların en yüksek üretim ve tüketim gerçekleşen ülkenin parası olması nedeniyle. Yani ortada bir sürpriz yok. Bazı insanların serveti baki de olsa, göreceli olarak bakılınca değil. Aile hala varlıklı sayılacak seviyede kalsa da, sürekli yeni varlıklı insanlar aileler çıkıyor ve eskileri kat kat geçiyor. Kaldı ki, pek çok eski zengin aile bu zenginliğini de koruyamıyor. Bu 3 sorunuzun cevaplarını bir iktisatçı olarak vermeye çalıştım. Ancak 3nün de doğrudan faiz ile ilişkisi olmadığını düşünüyorum.
@@bulentkulkuloglu Doğru söyledin Bu dediklerin şu noktaya çıkıyor. Orta sınıf için hiç bir umut ışığı yok. Mesela bir doktor, eczacı, üniversiteden yeni mezun bir mühendis babadan kalma bir servet yoksa banka ve kredi zinciri boynuna geçirilecek ve ömür boyu bir araba veya ev için modern köle olarak çalışacak. Bu hal devam edip gidecek ve fotokopi makinasında sözleşme nüshası basıp müşteriye imzalatmaktan başka hiç bir iş veya üretim yapmayan bankalar sürekli sermayedar olarak baki kalacak. Bu aşağı yukarı büyümek isteyen küçük ölçekli sanayiciler içinde geçerli. Asıl parayı toplayanlar gene sermayenin kendisine sahip olanlar olacak. Çalışan ve üretenler değil yani.Birde dolar cevabına katılmıyorum. En fazla üreten veya tüketen ülke ABD değil.Buna rağmen doları dünyada egemen para haline getirmeyi bir şekilde başarmış.
@@guvenulasan8067 yine katılmıyorum Sisteme köle kalıp kalmamak kişinin elinde Orta sınıf yakın dönemde Amerikan ekonomi sistemi uygulayan ülkelerde zorda. Türkiye Özal zamanında bu sisteme geçti, son 40 yılda bu sisteme geçen tüm ülkelerde ve Amerika'da Orta sınıf küçülüyor ve zorlanıyor. Bunu değiştirmek için daha solcu politikalara ihtiyaç var ama Türk insanı da Amerikalılar gibi solcu değil. Ama bu sistemde Orta ve hatta alt sınıftan yolunu bulan azınlık çok daha hızla zenginler arasına karışıyor. Neyse neticede ev ve araba işini kiralayarak halleden, mütevazı yaşayan, bir ayakkabıyı 5 yıl, Orta halli bir telefonu 3-4 yıl kullanan Orta sınıf, ne köle olur, ne sürünür. Ayrıca bir bankacı olarak, işimiz sadece fotokopi çekmek değil. Onlar işin ülkemizdeki yüksek bürokrasinin getirdiği, banka mevduat sahiplerini korumak için yapılan, gereksiz iş yükü. Bankalarda krediler ve risk izleme birimleri ciddi şekilde kime nerede, ne kadar, ne koşulda kredi verilecek üzerine çalışırlar veya riski takip ederek, gerekirse tahsilat kredi kapama yoluna giderler. İnsan olarak geleceği görmemiz mümkün değil ama deneyimli iyi krediciler, başvuranın iki yıl içinde batıp batmayacağını yüzde 1-2 hata payı ile bilebilirler, kullanılan istatistik modellerde öyle. 3_4 yıl ve ötesini ise çözmek imkansıza yakın derecede zor. Bu nedenle, kredi kartı portföy batık kredi oranı, 2-3 yıl vadeli taksitli krediden fazladır. Bankacının yüzde 2 hata payının üstüne, daha eski verilmiş kartlardan da batanlar olur. Ayrıca bankacı da sabit gelirli Orta sınıf bir beyaz yakalidir. Küçük sanayiciye gelince, bunlar aşırı hırsla, Küçük sermayelerinin üstünde iş yapmaya çalıştıkları için sürekli batar çıkarlar. Sermayeleri kadar iş yapıp aza kani olsalar, her yıl işlerini yüzde 5-10 büyütseler, istikrara önem verseler, kendileri için daha iyi olur
@@bulentkulkuloglu Son soruyu soralım madem bankacısın. Amerikan FED bankası'nın 8 tane aileye ait özel bir banka olduğunu biliyoruz. Rakamları küçülterek konuşalım. Diyelimki FED bastığı 1000 doları %1'den borç verdi. Bu 10 dolara denk gelir. Piyasada olmayan bu dolar nasıl tekrar FED'e dönebilir. Piyasada bu para döner dolaşır, yine olmayan para için FED'den borç alınmak zorunda kalınır. Bu FED'in yine piyasada olmayan bir parayı talebetmesiyle sonuçlanacaktır. Bu durumda hep kazanan FED''in sahibi olan 8 aile olacaktır. Sizce böyle bir kısır döngü var mı? Diğer tüm bankaların yurtdışındaki bankalara dolar şeklinde alınan kredi olarak eklemlendiğine göre bu borç temelde en alt kesimde bulunan insanların kredilerine yansıdığına göre birilerini hep ekonomide dönmeyen bir paraya kurban etmek manasına gelmez mi? Yani onları daha fakirleştirmek. İlk başta doların neden hakim olduğu noktasında ABD ne yapmış. Sürekli para basılıyor ve bu dünya piyasasına pompalanıyor. Geri dönüşte ise hep olmayan bir para faiz olarak isteniyor. Verilemeyince de -çünkü o para basılı olandan fazla- diğer milletlerin özvarlıkları sömürülmüş olmuyor mu. Görüşünüz nedir?
@@guvenulasan8067 öncelikle Fed bildiğim kadarı ile Kongre'ye bağlı bir kamu kurumudur. Ve amacı da kar etmek değil, ABD bankacılık sisteminin işlemesini sağlamak, enflasyonu kontrol etmek, ve ABD ekonomisini büyütüp işsizliği azaltmaktır. Tüm merkez bankaları eğer ihtiyaç fazlası para basar, bu şekilde enflasyonun artmasına neden olurlarsa, o parayı alıp kullanan (ki çoğu zaman da mecburen alıp kullanmak zorunda kalan o ülke vatandaşlarıdır) kişileri vergilendirmiş ve kandırmış olur ve bu o merkez bankasına kar olarak kalır. Burada FEDin bastığı fazla para, tüm dünyada geçerliliği olduğundan, insanlar alıp kullandığından, evet hepsinin cebinden almaya dönüşür, ama ne zaman, bu para basma o paranın değerini düşürdüğünde. Şimdilik FEDin bastığı paralar dünyada doların değerinin çok düşmesine neden olmadığından bu risk yok. Zaten ABDde enflasyon da yok. Bir de parayı nakit olarak faizsiz tuttuğunuzda, yine merkez bankasına bağışta bulunmuş gibi olursunuz, ancak örneğin ülkemizde bankacılık sistemimiz dolar bazında da mevduat kabul edip, buna da bir miktar faiz vermektedir. Yani oradan da bir kaybı yok parasını dolarda tutanların. Dolar nasıl kendini dünyaya kabul ettirdi sorusu da sormuştunuz daha önce. Tabii ki uzun ve detaylı bir konu, burada özetlemek dahi zor. Ancak 2. dünya savaşı sonrasında tek üzerine bomba düşmemiş sanayileşmiş ülke olarak, üstelik te büyük bir ordusu ve çok güçlü bir üretim altyapısı ve devamında amerikan şirketlerinin teknolojik gelişmelere önderlik etmesi vs, hepsi bir aradadır. Ülkemizde insanlar birikimlerini dolar, avro veya altın (ki dolaylı olarak dolardır) olarak tutuyorlar, yani bu para birimleri kendi paramızdan fazla itibara sahip bizzat bu ülke vatandaşları nezdinde. Bu bizim kötü yönetimimiz ve ayıbımızdır. Dünyada kötü yönetilen ülke sayısı iyi yönetilenden fazla olduğu, ve ABD, Almanya, Japonya, İsviçre, Birleşik Krallık iyi yönetildiği sürece bunların paraları hep birikim yapma, ve ödeme aracı olma konusunda kabul görecektir. Bunlar arasında en büyük üretim ve tüketim, (en büyük siyasi ve askeri güç te) ABD'de olduğu sürece uluslararası mal ve hizmet fiyatları ister istemez dolar bazında tespit edilmektedir. Bu da doların kabul görürlüğünü artırmaktadır. Bilmem biraz açıklayabildim mi?
Değerli hocalarımza,dünyada bankacılık sisteminin çalışma mantığının da iyi sindirilmesi konusunda Dr.Artuğ Çetin i de dinlemek,okumak da faydalar var.(faiz,riba,dini temelden bağımsız olarak sahadaki işleyişi anlamada)
Faizin ne olmadığını anlatıp ne olduğunu,arkasını doldurarak anlatan Alim var mıydı?Yani Kurana göre faiz nedir bilelim de o zaman faiz olmayan sistemler de ortaya çıkar.Faizin yasak olmasının arka planında ne vardı?Yoksa,isim faiz yerine ,vade farkı falan demekle sadece isimler değişmiş ama varılan nokta aynı yer.Para,finans işleri o kadar karışık ki ,mesala basılan nakit 300 milyar diyelim ama Bankaların verdiği borç,çok daha fazla,aradaki fark nerden oluşmuş?Olmayan parayı bile borç vermişler.
Hocam güzel bir sohbet olmuş elinize sağlık ancak tam olarak ikna olamıyorum. Benim Kur'an'a yaklaşımıma göre kişi ayetleri okuduğunda başka hiçbir kaynağa başvurmadan ne anlıyorsa doğru olan odur. Yani ribanın kelime anlamı neyse yasak olan şey de odur. Kişinin Kur'an'ın iniş döneminde sahabenin, arap toplumunun ne yaptığını bilmesine gerek olmadığını düşünüyorum. Sonuçta Kur'an sadece sahabeye inmedi. Allah şüphesiz ayetlerinin binlerce yıl ve farklı milletlerce okunacağını biliyordu. Sadece tefecilik faizini yasaklamak isteseydi bence bunu belirtirdi, riba gibi genel bir kelime kullanmazdı. Ayetleri okuduğumuzda şüphesiz bir şekilde anlıyoruz ki riba denen şey yasak. Faiz kelimesinin anlamıyla riba kelimesinin anlamı arasında fark göremiyorum. Ozaman faiz de yasak ve bu faiz sadece tefecilerin yaptığı faiz değil tüm faiz türleri yasak gibi geliyor bana. Çünkü faize dair bir oran verilmemiş. Birine borç bir miktar para verip kar edecek şekilde geri almak doğru değil, bankaya faizli bir mevduat hesabına para yatırıp bir süre sonra arttırmış bir şekilde çekmek de doğru değil gibi geliyor bana. Belki enflasyon ve alım gücü gözetilerek borçlarda artış yapılabileceği savunulabilir. Örneğin 2020 yılında birisine 1000 lira borç verilmiş olsun bu kişi borcunu 2025 yılında ödeyecekse borcunu alım gücünü ve enflasyonu gözeterek gerekirse 2000 lira olarak ya da 500 lira olarak ödeyebilir. Çünkü bu durumda alacaklı mal varlığında bir artış yapmış olmuyor, mağdur da olmuyor. Bir diğer husus faiz ile kredi çeken kişinin durumu. Bunda sakınca olmadığını düşünüyorum. Çünkü kişi aklı başındaysa zaten faizsiz ya da en düşük faizle kredi çekmek ister bu o kişinin elinde olan bir şey değil. İkincisi faiz riba yiyen durumuna düşmediği için hatta mağdur sayılabilecek taraf olduğu için günah işlemiş sayılmaz. Sistemin işlemesine neden oluyor diye hatalı olduğu düşünülebilse de bunun da çeşitlli nedenlerden zorlama olduğunu düşünüyorum. Gene de itiraf etmek gerekirse sizin görüşünüze ikna olmayı istiyorum. Çünkü paramı faizli bir tarifeye yatırmak benim de işime gelir. Şunu da kabul ediyorum ki eğer benim anlayışım bu konuda doğru ise yerine getirmesi oldukça zorlu bir emir. Şu ekonomiye sahip ülkemizde ayrıca zor olmasını geçtim müslümanların bankaları şu sistemde faizi komple kaldırarak bankacılık yapmaya kalkarlarsa böyle kaygıları olmayan gayrimüslim bankalar karşısında rekabet etme şansı göremiyorum. Ama gene de günümüz ekonomisinin işleyişinde faizin ve borçlanmanın çok temelde olması bir müslüman için doğru bir şey olduğunu göstermek zorunda da değil. Kısaca bir sonuca varabilmiş değilim. Beni faizin doğru bir şey olabilceğine sadece Kur'an'ı kaynak göstererek ikna edebilecek birisi çıksa çok minnettar olurdum.
Mustafa Hoca'yı severim, çoğunlukla fikirlerini beğenirim. Fakat bu görüşlere katılmıyorum, "şarap haramdır ama bira değildir" demek neyse bu da odur. Faiz faizdir, havadan ve emek vermeden kazanmaktır, emeği kıymetsizleştirmektir. Enflasyonun para üzerindeki etkisi elbette günümüz gerçeğidir fakat paranın değerini korumanın tek yolu bankaya faize yatırmak değildir. Güncel zamanda herhangi bir şeyin normal olarak kabul edilmesi bizi bağlamaz. "Riba ancak insafsızlık varsa söz konusu olur" diye bir yaklaşım olamaz, siz bankaya borcunuzu ödemeyin de görün bakalım başınıza neler geliyor! Kira ile faizi karşılaştırmak is nasıl bir yaklaşımdır, anlamak mümkün değil!! Furkan 30: "Peygamber: 'Ey Rabbim! Doğrusu milletim bu Kuran'ı terketmişti' der." Bu dünyanın iki kuruşluk menfaati için Peygamberimiz'in Rabbimiz'e şikayetine muhatap olmamak gerekir! Hem 128 milyar dolar gitti diyorsunuz, hem de faiz ödemekten beli bükülmüş bu millete çıkıp bugünkü sistemin faiz olmadığını söylüyorsunuz! Faizi çağın iktisadi enstrümanlarına olan ihtiyaç ile aklayamazsınız...
Kiranın 10da 9u ribadır, faiz kira üzerinden meşrulaştırılamaz. Ayrıca, enflasyonu yok etmenin yollarını aramak varken faizi enflasyon üzerinden meşrulaştırmak da islama uymaz
Faiz düşmanlığı enflasyonun sebebidir. Açıkla bakalım enflasyonu nasıl yok edeceksin. Faizle barışık olan ülkelerde hem faiz hem de enflasyon düşüktür. Dünyada bu kadar yüksek enflasyon afrika ülkelerinde ve türkiyede var sadece! Akıl dışı sebeplerle faiz arttırımı yapılmadı uzun süre, sonucunda %17 gibi olağan üstü bir rakama mecbur kaldık. Din ve devlet işlerini ayırın, din ile dünya işlerini ayırın. Din vicdan meselesine indirgenmelidir.
@@Testereable enflasyon ile faiz ters orantılı hareket ediyorlar ama aralarında neden-sonuç ilişkisi yok. Merkez bankası tedavüldeki para miktarını arttırmayı bırakırsa enflasyon biter
@@emingursoy8895 nasıl arasında ilişki yok dersiniz? Gerçekten yanlıl konuşuyorsunuz. Enflasyon faizin sebebidir! Nokta! Valla harika çözüm önerisi sunmuşsunuz merkez bankası para basmayı bıraksın sorun biter öyle mi? Bi siz düşündünüz bunu tebrikler. Para basmayı bıraksın da zaten acı çeken piyasa iyice ölsün harika çözüm.
Hocam güzel diyorsunuz da bişey eklemek istiyorum... Banka faizi yüzünden sokağa düşen insanlar var... Hürriyetini kaybedip hapse giren insanlar var... Yani bankanın yaptığı faiz adı altındaki ribaya da mı razı olacağız ? Enflasyon oranında değer korumayı anlıyoruz da... Riba yapan kurumu kullanmak da helaldir diyebilir misiniz ? Yani riba yediği kesin olan birinin sofrasında yemek yiyebilir misiniz ?
Eğer öyle bir mantıkla bakıyorsan bankacılık ve günümüz kapitalist sistemi riba ile eşdeğer ise Amerika malı yada avrupa malı hiç bir ürün kullanma yada geçtim benzin bile kullanma çünkü onların ürettiği veya çıkardığı şu an ekonomik sistem bankalar üzerinden dönüyor.
@@rome5485 Üretilen şey nasıl bankalar üzerinden geliyor kardeşim ? Kapitalizmle bunun alakası yok...Japonyada yok mu kapitalizm ? Faiz yok mesela Japonyada... En fazla üretimi yapan kişi veya kurumum çektiği krediden dolayı riba olur o da kişiyi veya kurumu enterese eder...Ticarette din yoktur...Yoksa hiçbir kafirden mal alıp satamazdık...Paranın karşılığında aldığın helal malla olduğu sürece her türlü ticaret helaldir...Riba yiyenle iş yapmak başka şey, destek olacak bişey yapmak başka bir şey...Ribaya karşı olanlara o zaman Amerika malı kullanma demek cahilliktir.. Aynı mantıkla ağaçtan meyve bile yiyemezsin çünkü riba yiyen birinin tuvaletinden giden sıvıyla büyüyen bir ağaç olabilir :DDD
18:45 de demissiniz ki ".... cahiliye ribasi .... ilk olarak nerde başlamıştı... taabin ...." burda bir ricam olucak. Bu konular ilahiyat okumayan genel bir kitleye coook uzak terimler. Birde kronoloji var ki tam sıkıntı burada. Biraz daha kronolojik tarih vererek ve terimleri gunumuz esdegerleriyle de tanimlayarak devam ederseniz ( mesala taabin ms 645 gibi ) bizler için biraz daha faydalı olucaktir. Gayretiniz için tsk , calişmalariniz icin de tebrik ediyorum .
Hocam açık yürekliliğiniz,dürüslüğünüz ve cesaretinizle Faiz ve Riba hakkındaki düşüncelerinizi dile getirdiğniz için sizi tebrik ediyor ve aynı cesaret ve açık yürekilikle Baş örtüsü hakkında ki düşüncenizi de dile getireceğiniz konuşmayı sizden bekliyorum.Mutlaka sizi nasip olursa Münster’de göreceğim hocam bu benim en büyük arzum.Hocam bir kalp at bari de en azından mesajımın okunduğu bileyim😀.Saygılar Hocam
Kalp atamıyorum.vaktim yok diyor.zaten yutup sayfamıda bi dostum yönetiyor diyor.başörtüsü evet onda da bir sürü yanlış tefsir hataları vardır bu durumda.bize öğretilen 3tesettür ayeti ahzab ve nur surelerinde.bakalım bu auetlerde esasen maksat ne? Bu ayetin müslümanlara yansıması, hiç iyi manzara göstermiyor
Bankalarin Çalışma şekli konusunda bilgi eksikliğiniz var,kredi vermek için bankaların mevduat toplamasına gerek yok,bilgisayarın tuşları ile parayı üretiyorlar, kredi verdiklerine borç kendilerine alacak yazıyorlar,kredi varsa mevduat var.
Mustafa öztürk : “söyle bakalım orayı. Mustafa öztürk : “ dur onu da ben söylim” 😂 Hocam ya yalnız cek. Ya bırak adam iki cümle üst üste kursun . Biliyorsun kabul. Hepsini biliyorsun da . Şık değil...
Sabırla Sonuna Kadar Okunur Mu? Bilmiyorum. Ama Ben Sabırla Sonuna Kadar İzledim. Kavramsal açıdan kayda değer bilgiler verilmesine rağmen Riba, Faiz ve Günümüz Bankacılık Sistemi konusunda bu kadar yetersiz bir söyleşi görmedim. Neden mi? 1- Riba ve Faiz kıyaslaması yapılıyor. Evet dönemin ribası ile günümüz faizi arasında bir çok fark var. Bir bakalım dönemin ribası mı daha canice günümüz sömürü düzeni mi? Videodaki tanımda Riba, zor duruma düşen insanlara verilen malın ödenmemesi durumda kişinin canı, malı, namusu neyi varsa alınıyor diyor. Yani muhatap yalnızca Tefecinin eline düşen kişi ve yakınları. Günümüzde ise muhatap devlet memurundan, esnafına, büyük tüccarından, mahalle bakkalına kadar herkes. O zaman yalnızca maddi olarak zor duruma düşenler tefecilerin eline düşerken şu anda her kesim ucundan kıyısından bu işin modern hali olan bankacılığın kucağına düşmüş durumda. İnsanlar aldıkları kredinin borcunu ödemediğinde ellerindeki tüm gelire el konuluyor, üzerindeki taşınmazlar ederinin altında satılıyor, ilgilinin tüm tasarruf hakları elinden alınıyor, karşılanmazsa kefillerden alınıyor, karşılanmazsa birinci derece yakına gidiliyor, tüm hesap hareketleri kontrol altında tutuluyor bir işe dahi girse oluşan faizin tamamıyla tahsil edilmesi yoluna gidiliyor. Tüm bu süreçlerde kolluk gücü ve yasal güç çok rahat kullanılabiliyor. Kişinin malına, itibarına, aile hukuna çok rahat çökülebiliyor. Tek fark ırzına dokulmuyor ancak bunları yaşayan birçok kişinin de zaten yuvası yıkılmış ve koryacağı bir namusu kalmamış oluyor. O zaman nüfusun belki yüzde 10 unu etkileyen durum bugün insanlağın yüzde 90 ını etkiliyor. 2. Gelelim yasal bir müesseseyle akit yapma ve enflasyon farkı meselesine. İki kişi arasında enflasyon farkına dayalı akit yapmaktan bahsediliyor. Ev kredisi alma konusu buna dayandırılıyor. Ya kardeşim senin akit yaptığın şahıs değil, ortaya koyduğun kriterler karşıklı anlaşmaya dayalı değil, kriteri belirleyen tek taraf kabul eden diğer taraf buna nasıl akit diyebilirsin. Bu yüzden bu ne yasal bir akittir ne de anlaşmadır bu düpedüz tefeciliktir. Ayrıca akit yaptığın yer bir kurum, şahıs değil. Sana olmayan bir parayı kendi belirlediği şartlarla veren bir yer. Kendi elinde parası yok diğerinden aldığını sana senden aldığını bir başkasına vererek sistemi dönderiyor. Sana verdiğini de sömürüyor bir başkasından aldığını da. Her gün selamlaştığın kapı komşunun parası olan 100 bin lirayı alıyor o parayı sana verip 150 bin lira olarak senden geri alıyor. Karşında elinde para olan ve borç hukuku kurabileceğin bir yer yok. Enflasyon farkı olayında ise bu farkı tespit eden ya da oran şudur diye belirleyen kim yine düzeni işletenler. Paranın alım gücünü belirleyen kim aynı aktörler. Sen birisine borç verirken ya da birisinden borç alırken sistemin belirlediği bir şeyi nasıl ölçüt alabilirsin. Ya da benim param enflasyona bu kadar ezildi o yüzden benim bunun ederini almam hak nasıl diyebilirsin. Muhatap olduğun şey sadece sayılar. Herhangi bir devlet o ay için enflosyonu yüzde 70 olarak açıklasa sen benim param yüzde 70 ezildi diyip paranı o seviyeye getirmek için farklı yollara mı başvuracaksın. O zaman bu da mı hak? 3- Gelelim iyi de kardeşim çok biliyorsan sen ne diyorsun onu söyle meselesine:) Burada yapılan en büyük hata bu tanımlar üzerinden yedi kıtanın üzerine çökmüş ve her alanı kene gibi emen bu aşağılık sömürü düzeni ve onun en güçlü oyuncuları olan bankaları iyi niyet üzerinden meşrulaştırmak. Konuşulması gereken riba mı kötü faiz mi? Kar payı alınır mı? Ev kredisi çekilir mi? meselesi değil. Hasssiyeti olan insanlar için yıllardır alternatif bir mali yönetim politikası oluşturulamamış, bu insanların iktisadi faaliyetlerinin nasıl yürütüleceği konusunda bir yapının düzenlenememiş olması. Yıllardır bu kısır tartışmalarla uğraşmak yerine böyle bir sistem nasıl kurula kafa yorulsaydı çok farklı bir konumda olurduk. Ne sistemin dayatılan görece doğrularını kabul etmeli, ne de sistemin açığına başvurup yaptığımız işlere fetva aramalıyız. Yoksa aradığımız fetvayı bir şekilde buluruz. Böyle bir düzeni kuracak fikri altyapı oluşana kadar vicdanımıza başvurarak kendimiz ne kadar koruyabilirsek o kadar korumalıyız. Neye ve ne kadara gücümüz yeterse...
Güzel yamissin kardeşimde senin istediğin ve özlediğin düzen için şu anda insanların paraya ihtiyacının olamaması gerekir yani çalışan emekli asgari ücretli kısaca tüm emekçilerin aylik en az 20 bin TL alması enflasyonun % 1 veya 2 olması kısaca millet olarak refah düzeyiimizin milli gelirimizin yüksek olması lazım o zaman fkrediye faize bulaşma ihtiyacı olmaz belki bence sende bende böyle bir hayatı goremeyiz gibi
Hocam amma yaptın he, sokakta işsiz adama bile 10 bin ₺ kredi kartı veriyorlar.. Yazın bankalar devlet politikasıyla da bol bol dağıtıldı. Faiz açık net sömürüdür.
Merhaba. O işsiz adam gidip kendi alıyor. Ödemezse köleliğe kadar giden tefecilik yok diyor. Bence anlaşılabilir bir şey. Yani evini dükkanını, tarlanı kiraya verme o zaman. Verdiğin zaman hiç çalışmadan para alıyorsun. Şunu da düşünün, Avrupa iktisat bilimi ile faizle üretimle buralara geldi. Bize kendilerinin kullandığı yöntemleri kullanmamızı istemiyorlar. Ajan veya bilgisiz hocaları ile bizi geri bırakıyorlar. Selamlar.
@@umutyuksel2464 Neden para kaynağı olarak bankaları ,devleti görüyorsunuz? Para sistemi çarkı böyle olduğu için. Şöyle olsa ne zararı olur, işletme dediğiniz yapılari insana benzetelim. Kişi maaşla çalışan biri olsun ve bir iki ay aksayinca maaşı düzeni allak bullak olsun. Yamalı bohça gibi biryeri dikerken öteki taraf patlasın. Bu kişiyi ne kurtarır? Sigortası. Sigortası birikimler. Birikim nedir? Evi varken bir ev, altın,dolar vs. Peki biriktirme işi bir aile için bir ömür geçimlik değil de bin aileye yetecek bir biriktirme(yığma) füryası olmuşsa ve dahi anlayış başkasından gasp ederege dönmüşse ne olacak? Devlet neden faizle borç versin, bin ailelik birikinti yapanlar 100 ailelik birikintiye tamah etse inanın 100 yıl refah içinde yaşarız. Sorun sistemden gayri düşünememek, özgürlüğü sınırsızlik anlamak,yaşamayı evrim teorisiyle tarif etme vs. Hakkınızı helal edin başınızı ağrittim
@@umutyuksel2464 komünizm,sosyalizm bizde var olan kavramlar. Tarif getirmek,sıralamak,sınırlamak ,sınıflamak insan beynini rahatlatan faaliyet. Kavramlar bilinene yaslanarak (bilim gibi) üretilir, kavram üretmek gayesinde değilim öncelikle, insan denen varlık canını ve malını korumak uğruna herşeyi yapar,yapmali da,fakat bu eylemi bir başkasının canı ve malını koruma sınırına dolaylı veya direkt giriyorsa buna itirazım vardır. Benim, gariban insanları garibanlaştiran sistemlerden tüm bireyler olarak yanlış yapıldığından itirazım var,sistem sonra oluşan birşey. Sistem ne olursa olsun bireyler ADAM olmalı.
Bu Hoca’da beni etkileyen durum; hani mahallenin sözüne güvenilir, hafif agresif ama yol yordam bilen bir abisi gibi. Başın dara düşer veya aklını kurcalayan bir husus konusunda bu abiye soru sorarsın ve O kahvede ki ocakcıya bize iki orta diye seslenir ve sohbet başlar.
@@mesbuk6413 samimi geliyor hocanın tarzı tavrı.
Çünkü içimizden biri ve aramızda olmaya devam ediyor..elitist hastalığı yok...
Hocam, iktisat okumuş ve bankada çalışmış biri olarak fikirlerinize katılıyorum. Ancak realitede bankaların ve hatta devletin ribayı da aşan bir çok uygulamaları olduğu gerçeğini belirtmek isterim. ( Birkere sözleşmeler tamamen bankaların parasını garanti etmek için kılı kırk yaran maddelerle doludur. Tüketiciyi düşünerek yazılmamıştır.) Mesela, bir firma yatırım yaptı, bir kısmını özsermaye ile karşıladı, bir kısmını banka yatırım kredisi ile karşıladı, banka verdiği kredinin en az %25, çoğu kez daha fazlası değerine sahip firmadan konut veya arsa ipoteği alıyor. Diyelim faiz yıllık 15. İşler ters gitti. Ödeyemedi.. Kredi yapılandırılıyor. Yapılandırılırken %2 peşin komisyon tahsil ediliyor. %17 yapılandırma faizi üzerinden yapılandırılıyor vade uzuyor. Firma zaten zor durumda ödeyemiyor. Yasal takip başlıyor. Bu arada %30 temerrüt faizi üzerinden borç büyüyor. İpotekli g. menkuller için icra müdürlüğü değer tespiti yaptırıyor ve ihale yöntemiyle satışa çıkarıyor. Satış tarihine gelene kadar borç, (minimum 6 ay, borca itiraz gibi durumlar olursa 2 yıla kadar çıkıyor) faizi, mahkeme masrafları, avukat vekalet ücretleri derken en az 1,5 hatta ikiye katlanıyor. satışa konu g.menlulun değeri icra müd.ce örneğin 1 milyon ise, yarısından yani 500 binden ihaleye çıkıyor. Banka da borcuna mahsup edilmek üzere ihaleye iştirak ediyor. G.menkul değerinden asla satılamıyor çünkü alıcı %18 kdv de ödemek zorunda olduğu için fiyat taş çatlasın 850 bin oluyor. 850 bin liraya satıldı diyelim. İcra dairesi %12 civarında bir harç hesaplayıp kalanı bankaya kredi ödemesi için aktarıyor. 850 bin lira harç düşüldükten sonra 748 bin lira olarak krediye geri ödeniyor. Borç kapandı mı. Mümkün değil, mahkeme masrafları ve temerrüt faizi alındıktan sonra kalırsa eğer anaparadan düşüyor. Borç yine büyümeye devam ediyor. Borçlunun üzerinde başka malvarlığı varsa ona da çökülüyor. Aynısı ona da uygulanıyor. Borç kapandı mı hayır. Peki bu yöntemle kapanır mı hayır. Neden kapanmaz 1-firma zaten zorda cari faizin %100 fazlasıyla temerrüt uyguluyorsun. 2- teminattaki g.menkulu değerinden en az %25 daha az değerle satıyorsun. Yani yasal takip başladı mı, Banka ve devlet elele verip borçlunun nesi var nesi yok alıp adamı sizin deyiminizle soyup soğana çeviriyor. Teminata verdiği gayrimenkuller bir işe yaramıyor. Borç kapanmadığı gibi Eğer banka borca karşılık 850 bin tl ye g.menkulu almış ise ( banka kdv den muaf) onu piyasa şartlarında en az 1 milyon tl ye ihale yöntemiyle satıyor. 150 bin tl yi de öyle cebe indiriyor. ( türkiye de en ballı emlakçılığı devlet eliyle bankalar yapmaktadır.) hocam bu anlattıklarım benim hayali olan şeyler değil, 20 yılı aşkın süredir içinde olduğum, gördüğüm her aşamasında bulunduğum süreçler. Soruyorum şimdi bütün bunlar, yani teminat dahil adamın ne kadar malvarlığı varsa elinden devlet ve banka elele verip, piyasa değerinin çok altında iç edip borcunu da temerrüt faiziyle uzaya çıkarıp, üzerindeki dona varıncaya kadar soymak ribanın daniskası değil midir. Ben teminatın paraya çevrilerek kredinin kapandığına çok nadir şahit oldum. 1 veya iki defa. Ama teminat haricinde birçok malını, dairesini icradan sattığı halde borcunu ödeyemeyen birsürü insan ve hatta kalp krizi geçiren insanlara şahit oldum. Bana bunun çözümü ne diyebilirsiniz. Çok basit. Teminatı piyasa koşullarında hızlıca satıp borç büyümeden ödemek. Bunu şu an yapamıyorsunuz çünkü üzerinde genelde başka ipotekler de olduğu için 3. Şahıslara satamazsınız. Üzerindeki ipoteklerin kalkması için Mecburen icra marifetiyle satılmak zorunda. İcradan satıldığında da, süreç uzun olduğu için borç büyüyor, masraflar, harçlar derken g.menkulun satış değeri nerdeyse yarıya iniyor. Borç bir türlü kapanmıyor. Çözüm:devletin bu süreci basit ve kolay hale getirmesi için düzenleme yapması gerekiyor. Yapar mı? niye yapsın ki? Banka hem temerrüt faizinden hem emlakçılıktan kazanıyor. Devlet vergisinden harcından kazanıyor. BU RİBA DEĞİL DE NEDİR hocam?
Eline yüreğine sağlık. Tecrübelerini aktardığın için çok teşekkür ederim. Ben bu yazdıklarını başka yerde bulamazdım.
Bekenbey supersin
Allah razı olsun kardeş, kapitalist sistemin kaptan gemisine laf etmek her babayiğidin harcı değil, Mustafa Hoca hayalkırıklığına uğrattı maalesef. Faiz yüzünden yıkılan yuvaları görmezden gelmemek lazım.
Ben de video serisini izlerken nasıl olur da bankaların müşterilerini madara etme ihtimalinden bahsetmezler diye düşünüyordum. Harika ifade etmişsiniz 👏
Dediğin konuda saifedan ammous un bitcoin standardı eseri harika açıklamalarda bulunuyor
Sayın, Mustafa Öztürk Bey bilginizi paylaştığınız için kendi adıma teşekkür ederim.
Allah sizden ve sizin gibi alimlerden razı olsun. Baş tacısınız,var olun,çok yaşayın.Size acil şifalar diliyor ve dua ediyorum.
Çok faydalı bir video demekten utansam da müslümanların halini düşününce gerçekten çok faydalı bir video...
Tüm kafa karışıklığımı söküp attınız🙏.Sermaye kullandırmanın kirası gerçekten .Ne kadar açık net.Evi kiraya verebiliyorsun ama sermayeyi kiralayıp istihdam sağlayamıyorsun.Çok mantıklı
Aynı şey değil, kiraladığın mülkün bakım masrafına katlanıyorsun, emlak vergisini veriyorsun, depremde veya başka bir sebepten yıkılsa sigortadan tam karşılığını alamazsın. Kira meselesinde pek çok risk var, kiracı parayı vermeden kaçsa gitse yıllarca mahkemede uğraş dur. Bankaya yatırdığın mevduat ise devlet garantisinde. banka sistemini kapitalist düzen koruyor, bir de bu tarafından bakın.
Hocam , Allah razı olsun. Günümüzün en büyük sorununa değinmişsiniz. Müslümanları büyük bir dertten kurtardınız. Tekrar Allah razı olsun sizden...
Mükemmele yakın yorumlar, gerçek İslam ya da Allahın ne demek istediğini çok güzel anlatmış Üstat Mustafa Öztürk. Kendisine bu güzel açıklamaları sebebiyle teşekkür etmek farz gibi.
"Fatihin istanbulu fethettiği yaştasın islamcılığı" terimini bize hediye etmiş oldunuz hocam, var olun :D
Sevgili hocalarım, gerçekten riba ve faiz konusunda bu videoda birçok konuyu anlamamıza vesile olan bilgiler verdiniz. Yalnız burada bir konuya itirazım var;
"Bakara Suresi, 280. ayet: Eğer (borçlu) zorluk içindeyse, ona elverişli bir zamana kadar süre (verin). (Borcu) Sadaka olarak bağışlamanız ise, sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz.
Bakara Suresi, 282. ayet: Ey iman edenler! Belirlenmiş bir zamana kadar bir borç ilişkisi kurduğunuzda bunu yazın. Aranızdan bir kâtip bunu adaletle yazsın.
Kâtip Allah’ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan geri durmasın. Artık o yazsın, borçlu da yazdırsın; rabbi olan Allah’tan korksun ve borçtan hiçbir şeyi eksik bırakmasın.
Eğer borçlu akılca zayıf veya eksik yahut kendisi yazdıramaz durumda olursa velisi adaletle yazdırsın. Erkeklerinizden iki şahidi de tanık tutun.
Şahitler iki erkek olmazlarsa, rıza göstereceğiniz şahitlerden bir erkekle -biri yanılırsa diğerinin ona hatırlatması için- iki de kadın olsunlar. Çağrıldıklarında şahitler gelmemezlik etmesinler. Borç küçük olsun büyük olsun vadesini belirterek onu yazmaktan üşenmeyin. Böyle yapmanız Allah katında daha adaletli, şahitlik için daha destekleyici ve şüpheye düşmemeniz için daha uygundur. Borç ilişkisinin, aranızda alıp vererek bitirdiğiniz peşin ticaret olması müstesnadır; onu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Alış veriş yaptığınızda şahit tutun. Kâtip de şahit de zarar görmesin. Eğer bunu yaparsanız şüphesiz bu sizin yoldan çıkmanız demektir. Allah’tan korkun, Allah size öğretiyor, Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir.." meal olarak bize aktarılmaktadır.
Benim buradan anladığım, günümüzde yaşanılan acıları da göz önünde bulundurduğumda, şudur;
Alacaklı ve borçlu arasında bir aracılık makamı değil şahitlik makamı olmalıdır.
Yani bankalarda mevduatı olan kişi parasının kime ve hangi koşullarda verildiğini bilmelidir.(Ayrıca verilen krediler mevduat toplamını kat be kat aşmış durumdadır günümüzde, bu da başka bir soru işaretidir.)
Borçlu borcunu gününde ödeyemediğinde, banka kendisine yasalarla verilen yetkileri kullanıp borçlunun canına okuyabilmektedir.
Eğer borç verme sistemi Kur'an'da belirtildiği gibi olursa belki alacaklı günü geldiğinde borçluya bir ek süre verecek ya da alacağını Sadaka olarak bağışlayabilecektir.
Bu fikirlerimi paylaştığım arkadaşlarımdan bir kısmı bunun çok ütopik bir bakış açısı olduğunu bir kısmı da uygulanmasının çok zor olduğunu belirtmişlerdir.
Peki Allah(C.C) kitabında neden bize borç verme ile ilgili böyle bilgiler vermektedir? Saygılarımla
Ben on sene geriden gelenlerdenim,Allah ilmimizi imanımızı artırsın, emeklerinize saglık
"Faiz Paranın kirasıdır" , "Kredi sözleşmesindeki koşullar önceden bellidir", "karşılıklı rızaya dayanır, gibi açıklamalar kulağa hoş geliyor.. Ve zahiren sorunu çözüyor.. Evler alınıyor arabalar yenileniyor.. MUTLUYUZ. Fakat işin, can yakıcı ve insani sorumluluğu göz ardı ettiren tarafları var.
Bu videoda, "Faiz Paranın kirasıdır" , "Kredi sözleşmesindeki koşullar önceden bellidir", "karşılıklı rızaya dayanır” gibi yorumlar ile günümüz bankacılık sisteminin, riba uygulamaları ile kıyaslandığında daha iyi olduğu tarafları anlatılmak yerine, ki bunlar da tartışılmaktadır, günümüz bankacılık sisteminin çalışma prensipleri, para yaratma kabiliyeti, krediler ve kredi kartları ile yarattığımız kaydi paranın makro ekonomik ve toplumsal sonuçları da konuya dahil edilerek daha medeni bir toplum nasıl ortaya çıkarılabilir onun çareleri aranmalıydı.., Bu yönüyle, video maalesef çözüm getiremiyor.. İç rahatlatıyor…
@M N işin can alıcı kısmı orası işte, bir miktar para bankacılık sistemine girmeye görsün...
Bİr saatlik videoda sorduğunuz soruların tümüne cevap vermesini beklemiyorsunuz herhalde. Kitap yazdık diyorlar alır okur bakarız ne demişler diye.
Eh ağzına sağlık. Bilen kendine güvenen bir insan uslubuyla yapılan bir konuşma. Anlamak için dinleyene söylenmiş sözler.
Saygı değer hocalarimiz 💓💞 her hocamız sizin gibi bilgilendirme yapsaydı Bizler bu durumda olmazdık Allahimin gücüne gitmesin Kadere inanıyorum tabiki 😔paramiz pulumuz olmadıgi için demiyorum yaprak gibi savrulan ömürlere yazık oluyor borcun içinde borclandirilarak geçen ömürler 😔büyüyemeden küçücük dalları bidanan fidanlar meyve veren ağacı olma hakkıni elinden alınan ağaçlar 💔
İsmet Özel hocamda 💓💞söyle demişti 😔Bu Ülkenin bana kazandırdığı Toprakları ben ölürken yanımda getirmek istemiyorum burda bırakmak istiyorum.😔
Savundugunuz haklı ama haksizliga ugramiş hakkı alınmış bütün kardeşlerimin kalbindeki sevginin gücü💓💓💓 sizinle olsun.ALLAH sizlere saglikli sihatli ömürler versin💞Yollarinizı her zaman açık etsin değerli hocalarımız 🤲💓💖🌹🌹🌹
Akla mantığa yatkın bir anlatım. Teşekkürler 👏
Yine de haram
Bu zamana kadar "riba (onlarin deyimi ile faiz) ayri alisveris ayri" ayetini anlamamistim. Simdi oturdu. Allah razi olsun. Kavramlari karman corman etmisler.
Allah razı olsun hocam. Cesaretle gerçekleri ortaya koyuyorsunuz.
İşte budur. Yıllardır aynı şeyi düşünüyordum zaten.
İnsanları sömürmek başka, parayı kiraya vermek başka şey!
Hep düşünüyordum ama helal diyen birtek akademisyen veya diyanet fetva kurulundan caizdir fətvasına rastlamadım.ne kadar gelgitler yaşadım.
@@otantix1029 Helal dediler bu yıl.
Hem mademki haram diyorlar, o halde diyanetin faiz gelirine ne demeli? Ağızları başka, kalpleri başka, yaşam tamamen başka!
@@dedekorkut5347 Aynen... Rİba da alışveriş gibidir?
@@hasanuguz6868 👍
@@dedekorkut5347 Diyordu müşrikler.
altın ve gümüş madenciliğinin gelişmediği bir dönemde altın ve gümüş zaten sürekli değeri artan bir metal iken bir de üstüne faiz konma durumu o zamanki şartlarda tefecilik etkisi yapıyordu. Fakat günümüzde ekonomi bilimindeki faiz bambaşka bir şey. Ekonomi de fiyatları maliyeti yatırımları etkileyen 3-5 değişkenden biri. Türkiye de geçen yıl %10 ile faize para yatıran kişi enflasyonun % 20 lere dayandığı bir ortamda reel olarak değil para kazanmak para kaybetmiştir.
yararlı bir program olmuş. teşekkürler.
çok tatmin edici ve açıklayıcı bir video olmuş teşekkürler hocam .
Sanki İslamı yeni öğrenmiş oldum Allah razı olsun 😊
Dinin birçok hükmünde olduğu gibi sözüm ona büyük büyük alimler Kuran'da apaçık olan ayeti direkt anlamak yerine önce didik didik edip saçmasapan, karmakarışık anlamlar yüklüyorlar sonra da bu karışıklığı güya izah için ciltlerce kitap yazıyorlar, buna fıkıh, yazana da fakih diyorlar. İşimize geldiği için değil, korkmadan çekinmeden herşeyi apaçık anlattığın için iyi ki varsın Mustafa hocam.
Bir iktisatçı olarak cok faydalandım...teşekkürler hocam
İki kişi bekliyorlar. Birisi İmam-ı Azam, diğeri arkadaşı. Hava sıcak güneş de tepede değil herhâlde birazcık hareket etmiş batmaya doğru. “Burada, güneşin alnında durmayalım” diyor, İmam-ı Azam'ın arkadaşı. “Şu evin gölgesinde bekleyelim daha rahat ederiz” diyor. İmam-ı Azam “hayır” diyor. “Burada kalacağız, burada bekleyeceğiz”. “Çünkü” diyor “O evin sahibinin bana borcu var, eğer ben o evin gölgesinde durursam bu faiz olur” diyor. “O evin sahibinin bana borcu var, ben o evin gölgesinde durursam bu faiz olur” diyor.
*****
Mali bakımdan güçlü olanın lehine ne yaparsan bu faizdir. Mali olarak gücü elinde bulunduran insanın lehine ne yaparsan o faizdir.
Güzel bir aydınlatma olmuş. Teşekkür ederim. Vaizler bangır bangır bağırır dururlar faiz haramdır diye camilerde. Sadece nutuk çekerler. Onlara şunu demek isterdim. Madem faizin haram olduğunu söylüyorsun ballandıra ballandıra, faizin olmadığı bir ekonomik model geliştir ve onu ortaya koy. Koyabilirler mi? Ya da koyabildiler mi? Cık. Romantik, hayalci söylemler.... Model yok, proje yok, janjanlı laflar çok.
Faizin olmadığı bir ekonomik modeli Prof. Dr. Necmettin Erbakan Adil Ekonomik Düzen kitabında gayet güzel temellendirmiştir.Okumanızı tavsiye ederim.
Mustafa hocam çok güzel bir sohbet olmuş,tıkanan yolları açtınız.Bir zahmet gerçek Ribayı bir kaç örnekle verseydiniz daha güzel olurdu bizlerin anlıyacağı şekilde,teşekkürler.
Hocam merhaba; yapmış olduğunuz sohbetleri büyük bir ilgi ile dinliyorum. Böylesi güzel sohbetleri daha iyi anlamak adına ses kalitesi önemli diye düşünüyorum. Bu sebep ile masa üzerindeki nesnelerin sesinin konuyu bölmemesi için mikrofonun kendi kaidesi üzerinde olduğu kayıtlar yıllarca zevkle dinlenebilecek sesli eserlerin oluşmasını sağlayacaktır. Selametle kalasınız.
Mustafa Hoca’nın samimiyetine inanan birisi olarak bu video da bahsedilen konularla ilgili bazı sıkıntılı hususların bulunduğu yönündeki değerlendirmelerim aşağıda yer almaktadır.
1- Bankalar işletmelere kredi verdikleri gibi toplumun ekonomik olarak zayıf olan orta kesimine de ihtiyaç kredisi adı altında krediler veriyorlar, bu da toplam krediler içinde önemli bir yekun tutuyor, bazı insanlar bir bankanın borcunu başka bir banka ile kapatıyor ya da bir kredi kartını başka kartla ödüyor, yüksek ücretleri özellikle temerrüd faizi sömürü aracı olarak kullanılıyor video daki aksi görüşlerin dayanağı belli değil.
2- Bankacılık sektörü oldukça karlı bir sektördür, bunu yil sonu acikladiklari kar rakamlarindan anlayabilirsiniz.
3- Sosyal hayat dayatiyor maslahat bunu gerektiriyor derseniz, o zaman bu sosyal hayati dayatan kim diye sormak lazim gelir, dunyada finansal sistemin ve medyanin hatta bu platformun sahibinin kimler oldugunu dusunurseniz, sistemin dayatmasinin ne anlama geldigini anlarsiniz. Ayrica bu sistemden kimlerin nasil para kazandigini da dusunmeli.
4- Sosyal hayat dayatmasinin gerekce gosterilmesi klise bir soz olan “inandiklari gibi yasamayanlar, bir sure sonra yasadiklari gibi inanmaya baslarlar” lafini hakli cikariyor.
5- Daha uzun yazilabilir ama bu madde ile son veriyorum; “gunumuz yasam kosullari gerektiriyor diye dini bir konuyu farkli yorumlamak tabiri caizse haram riski olan bir seyi aklamak delikanlilik, durustluk ve erdemlilik kabul ediliyor ama, bir sekilde faize bulasan yani gunumuzde kurulan ekonomik sistem geregi veya kisisel ihtiyaclar neticesinde faize bulasan, ancak Allahim bundan kacinamadik bizi affeyle diye samimi bir pismanlik yasamak iki yuzluluk mu?
6- Islamin yasakladigi riba (bunu tefecilige esitlemek suretiyle Banka faizini disinda tutmak) dir, gunumuzdeki faiz (interest) riba degildir yaklasiminin dini bir alt yapisinin bulunmadigini zorlama bir yorum oldugunu dusunuyorum. Cunku o gunde yasanan sekli oyleydi, bugun de bu sekilde de yasaniyor.
7- faizi kira ile karsilastirmak dogru degil. Kirada bir malini kiracinin hizmetine emrine sunuyorsun. Faizde ise para üzerinden para kazanmak var. Islamin yasakladigi sey bu paranin para olarak calistirilmasi gibi.
Bu video da ileri surulen argumanlar malesef tatmin edici degil, alti yeterince doldurulamamis, belli ki bu gorusleri dini bir temele oturtmak kolay degil.
Ben hocanın her dediğine katılmıyorum ama bu faiz sorunu bu günün sıkıntısı değil..gecmisten beri osmalı bile eğip bükmüş..simdi esas sorun şu..bir alternatif sisteminiz var mı? " zaten kapitalist sistem " gibi zırvaliklara hiç girmeyelim .."bak kardeşim işini söyle de kurabilirsin bak söyle de ev sahibi olabilirsin bak söylede yatırım yapabilirsin" diye bir sistem var mı..hocanin şu dediğine katılıyorum ama " yunusun cennet cennet dediğin şiirini okursan kâfir olursun diye fetva verenler iş paraya ekonomiye geldiğinde net olamamışlardır..ustelik bu fetvayı veren Ebu suud gibi şeyhülislamlar para vakıflarına cevaz vermiştir "
@@mathmania3212 Sizinle neredeyse aynı fikirdeyiz. Ancak ben sosyal hayatın zorlamasından dolayı haram riski olan bir konunun (Riba-faiz) bu kadar kolay meşru sayılmasını anlayamıyorum. Sanki Riba sadece tefeciliği değil de faizi de kapsıyor gibi Bakara süresi 2:278 i dikkatli okuyunca borç veren kişinin fazlalık olarak geri aldığı şeyin riba kapsamına girdiği anlaşılıyor. Dolayısıyla fikirlerine önem verdiğimiz Mustafa Hocanın bu videoda bankaya yatırılan paranın faizini “paranın kirası” şeklinde yorumlaması çokta tutarlı değil gibi.
Diger taraftan osmanli da para vakiflari var ama sanki bir sekilde sosyal yardim sandigi gibi calisiyor. Evet gunumuzde belki kacinmak cok zor ama bu da harami mubah yapacak seviyede degil. Bankalarin hatta katilim bankalarinin sadece mevduat toplamak ve kredi kullandirmak amaciyla kuruldugu, sektorun ciddi sekilde kar elde ettigi, krediyi kullananlarin bir kisminin zor durumda ki kisiler oldugunu, ödeyemeyenlerin mallarına haciz konulduğu, temerrüt faizi ve avukatlık ile icra giderlerinin anaparayı kat kat aştığını dusundugumuzde bunlarin o donemdeki ribanin gunumuzdeki uygulayicisi cagdas muesseseler oldugu fikri ağır basıyor. Alternatif ise İnan’ın çok şey geliştirilebilir yeterki müslümanlar aklını kullansın. belki hazine destekli yardım sandıkları zekat kurumu gibi kuruluşlar alternatif olabilir. Sözün özü bu devirde bulaşmamak zor ama bulaşanların samimi olarak Allahtan af dilemesi, bence helal demekten daha uygun olur.
@@mustafaeken7736 eyvallah güzel kardeşim de "isterlerse bulurlar " ifadesi 1400 yılllık bir geçmişe bir hakaret gibi olmuyor mu ..istemediler mi sanıyorsunuz çok zeki müslümanlar cok donanımlı alimler gelmedi mi sanıyorsunuz..ama hep ne oldu etrafından dolaşildi..ben hocanın dediği doğru demiyorum ama kimse konuşmuyor ama herkes işini görüyor günümüzde..2019 sayıştay raporuna bakıyorsunuz diyanetin 700 bin faiz geliri var ..bugun milletin karin ağrısı olmuş faiz ve kapsamıyla ilgili bir tane fetva yok ama uygulamada herkes kredisi çekiyor herkes üç maymunu oynuyor ..soyle de bakalım herkesin birbirine anlattığı hikayeler vardır..iste mübarek bir zata bir iş adamı gelmiş yanımda 1000 kişi çalıştıracağım bir iş yapacam ama az bir paraya ihtiyacım var kredi çeksem ne dersin demiş zatta haramdır demiş..ben bunları defalarca duydum..ama şunu kimse anlatmıyor..günümüzde faizle krediyle kurulmuş işletmeler de çalışan milyonlarca insan var niye onlara bu iş yerlerini bırakın diye kimse diyemiyor ..cunku bu hikayeyi anlatanların tuzu kuru hiç biri çözüm duymamış..sadece yasağı tekrar edip duruyor ..aslinda islam kolaylık dinidir inancım tam bencede kesin bir yolu olmalı diyorum ama duymadım okumadım..kendi kendime en son şunu çıkardım parası olan yapsın..parasi az olan veya olmayan yapmasin dedim ..ama böyle bir hayat yok ..insanlarin çıtası yüksek herkesin nefsi var ..benim güzel fikrim var cesaretim var ben hep sadece karnimimi doyurmaya calisacam diyor insanlar ne diyeceksin ?
@@mustafaeken7736 mustafa hocayla ilgili en büyük sıkıntım şu.." hocam 1400 yıldır kimse faiz ile riba farkını anlamadı da sen mi anladın.Madem bu ayrım o kadar kolaydı da Ebu Suud efendiler niye kıvranıp durdular " diyorum bu noktada hoca gözümde bitiyor
Abi dini olarak bu kadar kafa karışıklığı sunuldukca insanlara , insanların dinden uzaklaşması çok normal bir şey değil mi ya? Ömer hayyam bu dönemin fotoğrafını çekmiş
"Bir elimizde kadeh , bir Kuran
Ne kâfiriz , ne müslüman "
Zabaha kadar konuşsan dinlerim izlemediğim videon kalmadı hocam..
Kitaplarını da oku bence Videolar akılda kalıcı olmuyor
@@adler_64 Ben tekrar tekrar dinliyorum.
@@ninasaydam4481 Bende 👍🏻
Hindistan müslüman alimlerinden prof Dr Abdülmennan'ın İSLAM EKONOMİSİ adlı kitabını okumak lazım.Ben 1969-70 talebeliğimde okumuştum.FAİZ ve RİBA konusu geniş bir şekilde bilgiler var.Ekonomi bilgileri onlarda daha çok işlenmiş sömürgelik yaşadıkları için.Biz sömürge olmayınca bu konuyla İslam alimlerimiz pek az bilgililer.
Donanımlı bir hoca ister istemez insan kendini videolarda buluyor 😆
Aciklamalar icin tesekkurler. Devlet tahvili ve bonolar konusundaki gorusunuz nedir acaba Mustafa bey ve Hakan bey?
Sürekli olarak hıhı hıhı diyerek konuyu devam ettirme cabası ilk bakışta güzel olabilir fakat dinleyen insan için ızdırap. Çay höpürdertme sesine girmiyorum bile canım bilgileri dinleyemedim sağ ol uzun saçlı adam.
Bankacılık sistemi biraz farklı işliyor. Bankalar parayı yoktan var ediyor diyebiliriz. Bankaların elinde, verdiği kredinin sadece yüzde 10%u olması yetiyor. Yani bankanın 100.000 eurosu varsa 1.000.000 euro kredi verebiliyor. Olmayan parayı borç olarak veriyor
İLMİNİZE EMEĞİNİZE BEDENENİZE SAĞLIK
Mustafa hocam size uygulanan baskılar ve haksızlıklara hep üzüldüm. Farklı görüşler yorumlar da gereklidir. Fakat bir mağduriyet üzerine inşa edilen yeni konsept sohbetleriniz de bir o kadar ilginç bir hâl aldı. Yorum yapma hakkınız elbette vardır. Ama siz o eşiği geçip hüküm verip 'haram değildir' diyorsunuz. Çok büyük bir laf. İşin ilginci de şu sizin haram değildir dediğiniz şeye bizzat uygulayanlar faiz diyor. Yani eylemi yapanlar faiz olduğunu kabul ediyor, siz ise yok yok faiz değil diyorsunuz. Şunu bilin ki hiç bir makam ve mevkii ahirette kurtarıcı olamaz. Ancak Allah'ın sözünden ve amelinden razı olduğu kimseler kurtulur.
Hocam sizi takip eden biri olarak, üzülerek yazıyorum affola.
Hocayı anlamak için tüm serilerini kitap video vs takip etmiş olursanız anlayacağınızdan eminim, saygılar sunarım
20 yıldır kirada oturuyorum, biriktirerek ev alabilmem imkansız... çevremde insanlar banka kredisiyle ev alıyorlar, mehmet okuyan diyor kredi çekmek ödemek faizdir, haramdır.... ev sahipleri kiramızı 3 katına çıkarmak istiyor, bizler ne yapalım arada kaldık??
Hocam modern zamanda işveren olarak sgk ya verdiğimiz primler zekar sayılabilir mı sizce?
Alanin da verenin de magdur olmadigi veya magdur etmedigi, her iki tarafin da karsilikli razi oldugu bir oran veya fark caiz diye tanimlanabilir mi?
Hayır
Allah sizden razı olsun.
Sevgili hocam . Çok teşekkür ederiz bilgilerinizle bizleri aydınlatığınız için . Birkaç konuya daha değinmek lazım diye düşünüyorum bu konuda . Mesela her yıl maaşlara enflasyon oranında yapılan zam faiz midir . Kira gelirlerine yapılan zamlar faizmidir . Kimse faiz diyemez . Bankaların şöyle bir işlemleri var . Döviz bazında yurt dışından borç alıp yurt içinde Türk lirasına çevirerek insanlara kredi olarak kullandırıyor . Dövizdeki aşırı artış durumlarında ise kullandırılan krediler zarar ediyor . Tefecilik işinde zarar etme ihtimali var mıdır . Bu gibi onlarca konu daha var araştırılması gereken . Birde kullanılan kredinin faiz ile haram olmasından önce israf olarak haram mı değil mi onun öncelik olması gerekmez mi . Mesela evdeki bir sene önce alınmış mobilyanın yada kullanılan telefonun daha yenisi çıkmış diye kredi kullanarak satın alma işlemindeki faiz mi haramdır yoksa , yapılan işlemin israf olması mı haramdır .
Mevcut sistem üzerinden temellendirilerek yapılan eleştiriler olmuş hocamın anlattıkları. Yani böyle bir sistem kuruldu diye neden onu doğru kabul edelim orasını anlamadım, yoksa gerisine ikna oldum.
bu sistemde yaşıyoruz çünkü mağaralara çıkalım o zaman
Hocam teşekkür ederim. Sizi Karar gazetesinden bugüne kadar takip ediyorum. Bilgilerinizi özgürce paylaşıp daha özgür ve daha çeşitli konularda bilgi ve görüşlerinizden faydalanıyoruz, dolayısıyla ayrılmanız bence daha hayırlı oldu. Ben bir akrabamdan altın borçlandım ikibinli yılların başında ve öyle bir arttıki ödeyene kadar sürüm sürüm süründüm anam ağladı..üç katına çıktı altın.. onun için diyorumki bankadan makul bir oranla ve vade ile borçlanmak daha uygun. Zira insanlar, yakınlarınız, altın döviz fahiş artışlar gösterdiği için ülkemde, daha çok kazanırım diye veriyorlar size borcu.. yoksa kara kaşınıza değil. İşte % 99 müslüman ülkemde zora düşene yada girişimciye yaklaşım bu...bunun yanı bu zihniyetin neresinde ayet neresinde sünnet değilmi... Bankalar ise, bence Allah razı olsun gerek düşenin gerekse yatırım yapanın elinden tutuyorlar ve dediğiniz gibi her şey yazılı karşılıklı ahit var. Akıllıca kullandığınızda da faydasını görüyorsunuz. Sizin dediğiniz gibi bu dinin çok kahyası var ve bilgileri yok ama fikirleri muazzam. Bilgi olmadan fikirmi olur, değilmi hocam. Saygılar, Sevgiler..
Sen banka ile öyle 2000'li yıllarda borç alıp vadesini uzatirsan aynı şey olur. Adil olmak lazım. Sende o yıllarda altın stabil seyrettiği için, parayı kullanıp belki üç yıl sonra adama aynı veya çok az artmış olarak ödemeyi hayal ettin. Peki bu adil olacak mıydı? Adamın altını parası neyse enflasyona ezilecekti
Güzel bir vidyo olmuş. Kafada bir şeyleri şekillendirmeye yardımcı oluyor. Riba, faiz hakkında söylenenlere katılıyorum. İşi detaylandırıp kiralık ev tüketilmiyor, kullandıktan sonra aynısı iade ediliyor, başkasına verilemiyor; borç para tüketiliyor, başkasına veriliyor, harcanıyor vs. gibi yollarla bankanın aldığı borçlanma faizine haram demek bana da biraz zorlama geliyor.
Edip'e 19 üzerinden takılman da ilginç olmuş Mustafa hocam. 🙂Bir gün şu 19 meselesini canlı olarak tartışsanız olmaz mı?
mustafa hocam çok tartışılır siyasi meseleler yerine insanlığın ve müslümanlığın bu tür sorunlarını tartışmanız ne kadar güzel .
28 de kuranda ki riba ya girmez günüzmüzde ki banka faizi dediğinde bağırdım havalara zıpladım sevinçten Allah razı olsun.
Hocam kredi ile bir işletme kurup da sonra krediyi ödeyemeyince banka nasıl riba alıyor ancak onu bilen anlar.
Bence faiz de, riba denilen her ne ise, miras da... hatta ve hatta kira da sıkıntılı. Durduğu yerden değer üretme bir türlü aklıma yatmıyor. Belki de dünyadaki dengesizlerin nedeni, bu haksızlıkları fazlasıyla içselleştirmemizdir.
Bu konuda araştırma yapmasını düşünüyorum, eğer bilgin iseniz ve ya siz de araştırma isterseniz birlikte yapabiliriz email adresiniz nasil
Yahu asırlar önce küçük bir kasabada gerçekleşen ticari ilişkileri bugüne uyarlamak mümkün mü,,?!
Hocam ikna olmadım, belki de ilk kez bir konuşmanız beni ikna etmedi, kendiniz diyorsunuz fakir halktan toplanan para zengin iş adamlarına kredi olarak veriliyor, bu da bir sömürü değil mi, fakir halkın zar zor hayatını sürdürdüğü ve sürdürmek için cebinde nakit parasının olmaması daha doğrusu maaşının 1 ay boyunca yetmemesi, bunun neticesinde bankaların kredi kartıyla geçinmek zorunda olması, kredi kartı kullananların %99'nun borçlarını ödeyememesi ve bankaların borçlarını zaten ödeyemeyen insanlara borcu geciktiği için faiz uygulaması ve bunun katlanarak büyümesi, bir zaman sonra sadece faizini ödemek için yine bir başka bankadan kredi çekmesi vs vs, bu sizce fakir halkı sömürmek değilmidir, kuran sömürüye karşı değilmidir, sömürünün her türlüsüne, tekrar edeyim hocam riba hakkında ki bu konuşmanız beni ikna etmedi, SAYGILAR
Peki kardeşim, Müslüman bir ülkede Müslüman kardeşini bankadan kredi kullandıracak kadar, niye sömürüyorlar diye sormuyorsun!
@@kemalyonucu1097 onu da siz sorun sayın kardeşim, bütün soruları ben soramam ki değil mi ama
Gerçek dinleyici işte. Saygılar sunuyorum. Tespitlerinize harfiyen katılıyorum.
Fakir halktan toplanan para için o fakir halk faizi gelir olarak alıyor, başka sabit gelirli banka çalışanları marifetiyle ( onların maaşları masraf olarak eklenerek) esnaf, tüccar, sanayiciye (kapitalistlere) daha yüksek faiz ile veriliyor.
Kredi kartı kullananların %96sı borçlarını ödeyebiliyor. Bu konu düzenli istatistikleri tutulan bir alan, %4 batan var, belki ilave bir 8-10 da zorlanarak ödeyen ama ödeyen.
Gecikme faizi de, kanuni bir üst sınır ile sınırlı, elbette eleştiriye açık bir uygulama, ama tefecilik faizi de değil.
Kuran sömürünün her çeşidine karşı değildir, kölelik, cariyelik, hatta kısmen kadın sömürüsü açıkça vardır. Kendi dönemine göre Hafifletilmiş de olsa, bu sömürülerin tamamen kaldırılmadığını görüyoruz.
Faiz / Riba ayrımındaki görüşlerinize katılıyorum, covid 19 edip yüksel güzellemesi de iyiydi çok güldüm , iki cihanda gülmeniz dileğiyle...
Bretton Woods sonrası altın sabiti kalktı kağıt para pul oldu , döviz kurları da buna tuz biber, bu noktaları da göz ardı etmemek gerekir
Maşallah allah zihin acikligi versin
Hocam, tersinden bir soru sormak istiyorum. Diyelim ki yüzde 10 faizle ile uzun vadeli 10 yıllık kredi kullandınız. Enflasyon da yüzde 100'e çıktı. Kredi kullanan oldukça karlı çıktı. Bu durumda yüksek kazanç elde etti. Bu Riba mıdır, fazlalık Ribasımıdır?
Bankayla anlaştın. Olay bitti. İleride ne olacağı belli olmaz. Tam terside olabilir. Enflasyon çok düşük çıkar. Ödediğin faiz fazla gelebilir. Ama en vaştan anlşamıştın.ve oranlar da sabitti.
Ömrünüze bereket🤲
Hocam helal olsun sonunu güzel bagladiniz
Hocamdan video gelmiş cansın Mustafa abicim iyiki seni tanıdım iyiki varsın
bence büyük resme odaklanarak bir program daha yapın. filmi daha geriye sardırın. mesela paraya zaman değeri atfetmenin meşruiyetini, faizin kapitalizmin kan damarlarını oluşturmasını vs değerlendirin, faiz konusunu bunların üzerine bindirin. şu gün mecburen kredi vs ile faize giriyor ve buna mecbur isek, buna mecbur olmayacağımız bir sistem mümkün müdür? idealist bakış açısıyla da olsa, faizi komple kaldıracak, paraya zaman değeri atfetmeyecek bir sistem mümkün mü, bunu konuşun derim.
Tam da mevzu budur
👏👏👏
hocam sonundaki covid 19 esprisi de bombaydı
Hocam madem Almanyaya gidiyorsunuz devletlerin aldığı vergi konusundaki görüşleriniz nedir bence bu riba olayları devletin sosyal olmayisindan kaynaklı olabilirimi
Bence devletin topladığı vergileri haksız kullanımından dolayı halkin gidecek yolunun kalmamasindan dolayı gittiği yol gibi geliyor bana
Zaten gelirlerin yeniden bölgüsü adlı safsata (vergi) enflasyonun sebepi. Faiz kendisi de enflasyonun ayrıca sebepi
slm hocam kitabınız ne zaman cıkacak ismi ne olacak bilgi verirmisiniz ?
Hocam bu sohbete şahsım adına geç kaldım. Faizden kaçarken altın borç edip katbe kat zarar yazdık. Şuan üzülüyorum gerçekten. Bu sohbeti 9 ay önce yapsadınız bu hatayı yapmazdım
Kesinlikle katılıyorum. Döviz ve Altın çok kaypak bir alan.
Ben beklemiş iyi yapmışım
Adamsınız Allah cesaretinizi arttırsın
Hocam Allah sizden razı olsun.Kafamdaki bir çok soruya sizi izledikçe cevap bulmaya başladım.Diğer iki yorumum geçmiş tarihlerde sosyal medyada paylaştığım görüşlerimdir.Bu videodaki serzenişinize örnek olur kabilinden paylaştım.Hakkınızı helal edin.
hocam ses düzeyini biraz yükselterek yüklerseniz daha rahat izlenir gibi, yine de elinize dilinize sağlık
19 Kasım 2024'ten yazıyorum. 2021'den bu yana faizin bir ekonomi için ne kadar önemli olduğunu gördük. Faizi riba kabul edenlerin nasıl ekonomiyi batırdığını gördük. Şu an faiz 50'ye çekildi. Halâ ortam düzelmiyor.😊
Meselenin özüne inemiyorsunuz. Şu soruların cevabını verin. 1.Bankalarda para var ama çalışan işçilerin, üretim yapan işçinin, üretim yapan sanayicinin cebinde para yok ve bankalardan kredi almak zorunda neden?2. Neden para değer kaybediyor. Paranın değer kaybetmesinin sebebi nedir. Neden dolar hakimiyeti? 3.Herkes dünyaya geliyor doğuyor büyüyor,yaşıyor,ölüyor. Ama bazı insanların serveti baki ve bu servet ihtiyaç sahibi insanlara eşit ulaşmıyor?
Bankalarda para var, çünkü bankanın işi bu. Üretim ve yatırım veya tüketim ihtiyacına göre fazla parası olanların, bu paraları getirip emanet ettiği yerdir banka. Banka bunu üretim ve yatırım veya tüketim ihtiyacı olan kişilere dağıtır.
İşçinin cebinde para yok, çünkü yeterli geliri yok, nüfusun ve işsizliğin yüksekliği ve ortaya koyduğu emeğin dünyadaki diğer gelişmiş toplumlardaki işçilere göre verimliliğinin düşüklüğü nedeniyle, geliri düşük kalmaya da mahkum görünüyor. Sanayicinin cebinde para var, yaptığı işe yetmiyor olabilir (Türkiye’de sermayesine göre yüksek hacimde iş çevirmeye çalışma alışkanlığı var) veya daha çok kendi dünyalığını işinden ayırıp, şirketteki mevcut sermayesinden fazlasının işinde riske etmek istemiyor olabilir. Sanayici bu nedenle kredi kullanır.
Paranın değer kaybetme nedeni yöneten hükümetin halkını dolandırmasıdır. Bunun gerçekleşmediği ülkelerde, o ülke parası değer kaybetmez. Enflasyon bir kere geldi mi, kalıcığa yatkın bir hastalıktır ekonomi için. O nedenle tam kontrol altına alınmadan gevşeme yapılmamalıdır. Bu konuda yapılan hatalar, enflasyonu sürekli tekrarlattırır. Dolar hakimiyeti, doların en yüksek üretim ve tüketim gerçekleşen ülkenin parası olması nedeniyle. Yani ortada bir sürpriz yok.
Bazı insanların serveti baki de olsa, göreceli olarak bakılınca değil. Aile hala varlıklı sayılacak seviyede kalsa da, sürekli yeni varlıklı insanlar aileler çıkıyor ve eskileri kat kat geçiyor. Kaldı ki, pek çok eski zengin aile bu zenginliğini de koruyamıyor.
Bu 3 sorunuzun cevaplarını bir iktisatçı olarak vermeye çalıştım. Ancak 3nün de doğrudan faiz ile ilişkisi olmadığını düşünüyorum.
@@bulentkulkuloglu Doğru söyledin Bu dediklerin şu noktaya çıkıyor. Orta sınıf için hiç bir umut ışığı yok. Mesela bir doktor, eczacı, üniversiteden yeni mezun bir mühendis babadan kalma bir servet yoksa banka ve kredi zinciri boynuna geçirilecek ve ömür boyu bir araba veya ev için modern köle olarak çalışacak. Bu hal devam edip gidecek ve fotokopi makinasında sözleşme nüshası basıp müşteriye imzalatmaktan başka hiç bir iş veya üretim yapmayan bankalar sürekli sermayedar olarak baki kalacak. Bu aşağı yukarı büyümek isteyen küçük ölçekli sanayiciler içinde geçerli. Asıl parayı toplayanlar gene sermayenin kendisine sahip olanlar olacak. Çalışan ve üretenler değil yani.Birde dolar cevabına katılmıyorum. En fazla üreten veya tüketen ülke ABD değil.Buna rağmen doları dünyada egemen para haline getirmeyi bir şekilde başarmış.
@@guvenulasan8067 yine katılmıyorum
Sisteme köle kalıp kalmamak kişinin elinde
Orta sınıf yakın dönemde Amerikan ekonomi sistemi uygulayan ülkelerde zorda. Türkiye Özal zamanında bu sisteme geçti, son 40 yılda bu sisteme geçen tüm ülkelerde ve Amerika'da Orta sınıf küçülüyor ve zorlanıyor. Bunu değiştirmek için daha solcu politikalara ihtiyaç var ama Türk insanı da Amerikalılar gibi solcu değil.
Ama bu sistemde Orta ve hatta alt sınıftan yolunu bulan azınlık çok daha hızla zenginler arasına karışıyor.
Neyse neticede ev ve araba işini kiralayarak halleden, mütevazı yaşayan, bir ayakkabıyı 5 yıl, Orta halli bir telefonu 3-4 yıl kullanan Orta sınıf, ne köle olur, ne sürünür.
Ayrıca bir bankacı olarak, işimiz sadece fotokopi çekmek değil. Onlar işin ülkemizdeki yüksek bürokrasinin getirdiği, banka mevduat sahiplerini korumak için yapılan, gereksiz iş yükü.
Bankalarda krediler ve risk izleme birimleri ciddi şekilde kime nerede, ne kadar, ne koşulda kredi verilecek üzerine çalışırlar veya riski takip ederek, gerekirse tahsilat kredi kapama yoluna giderler.
İnsan olarak geleceği görmemiz mümkün değil ama deneyimli iyi krediciler, başvuranın iki yıl içinde batıp batmayacağını yüzde 1-2 hata payı ile bilebilirler, kullanılan istatistik modellerde öyle. 3_4 yıl ve ötesini ise çözmek imkansıza yakın derecede zor.
Bu nedenle, kredi kartı portföy batık kredi oranı, 2-3 yıl vadeli taksitli krediden fazladır. Bankacının yüzde 2 hata payının üstüne, daha eski verilmiş kartlardan da batanlar olur.
Ayrıca bankacı da sabit gelirli Orta sınıf bir beyaz yakalidir.
Küçük sanayiciye gelince, bunlar aşırı hırsla, Küçük sermayelerinin üstünde iş yapmaya çalıştıkları için sürekli batar çıkarlar. Sermayeleri kadar iş yapıp aza kani olsalar, her yıl işlerini yüzde 5-10 büyütseler, istikrara önem verseler, kendileri için daha iyi olur
@@bulentkulkuloglu Son soruyu soralım madem bankacısın. Amerikan FED bankası'nın 8 tane aileye ait özel bir banka olduğunu biliyoruz. Rakamları küçülterek konuşalım. Diyelimki FED bastığı 1000 doları %1'den borç verdi. Bu 10 dolara denk gelir. Piyasada olmayan bu dolar nasıl tekrar FED'e dönebilir. Piyasada bu para döner dolaşır, yine olmayan para için FED'den borç alınmak zorunda kalınır. Bu FED'in yine piyasada olmayan bir parayı talebetmesiyle sonuçlanacaktır. Bu durumda hep kazanan FED''in sahibi olan 8 aile olacaktır. Sizce böyle bir kısır döngü var mı? Diğer tüm bankaların yurtdışındaki bankalara dolar şeklinde alınan kredi olarak eklemlendiğine göre bu borç temelde en alt kesimde bulunan insanların kredilerine yansıdığına göre birilerini hep ekonomide dönmeyen bir paraya kurban etmek manasına gelmez mi? Yani onları daha fakirleştirmek. İlk başta doların neden hakim olduğu noktasında ABD ne yapmış. Sürekli para basılıyor ve bu dünya piyasasına pompalanıyor. Geri dönüşte ise hep olmayan bir para faiz olarak isteniyor. Verilemeyince de -çünkü o para basılı olandan fazla- diğer milletlerin özvarlıkları sömürülmüş olmuyor mu. Görüşünüz nedir?
@@guvenulasan8067 öncelikle Fed bildiğim kadarı ile Kongre'ye bağlı bir kamu kurumudur. Ve amacı da kar etmek değil, ABD bankacılık sisteminin işlemesini sağlamak, enflasyonu kontrol etmek, ve ABD ekonomisini büyütüp işsizliği azaltmaktır.
Tüm merkez bankaları eğer ihtiyaç fazlası para basar, bu şekilde enflasyonun artmasına neden olurlarsa, o parayı alıp kullanan (ki çoğu zaman da mecburen alıp kullanmak zorunda kalan o ülke vatandaşlarıdır) kişileri vergilendirmiş ve kandırmış olur ve bu o merkez bankasına kar olarak kalır.
Burada FEDin bastığı fazla para, tüm dünyada geçerliliği olduğundan, insanlar alıp kullandığından, evet hepsinin cebinden almaya dönüşür, ama ne zaman, bu para basma o paranın değerini düşürdüğünde. Şimdilik FEDin bastığı paralar dünyada doların değerinin çok düşmesine neden olmadığından bu risk yok. Zaten ABDde enflasyon da yok. Bir de parayı nakit olarak faizsiz tuttuğunuzda, yine merkez bankasına bağışta bulunmuş gibi olursunuz, ancak örneğin ülkemizde bankacılık sistemimiz dolar bazında da mevduat kabul edip, buna da bir miktar faiz vermektedir.
Yani oradan da bir kaybı yok parasını dolarda tutanların.
Dolar nasıl kendini dünyaya kabul ettirdi sorusu da sormuştunuz daha önce. Tabii ki uzun ve detaylı bir konu, burada özetlemek dahi zor. Ancak 2. dünya savaşı sonrasında tek üzerine bomba düşmemiş sanayileşmiş ülke olarak, üstelik te büyük bir ordusu ve çok güçlü bir üretim altyapısı ve devamında amerikan şirketlerinin teknolojik gelişmelere önderlik etmesi vs, hepsi bir aradadır.
Ülkemizde insanlar birikimlerini dolar, avro veya altın (ki dolaylı olarak dolardır) olarak tutuyorlar, yani bu para birimleri kendi paramızdan fazla itibara sahip bizzat bu ülke vatandaşları nezdinde. Bu bizim kötü yönetimimiz ve ayıbımızdır. Dünyada kötü yönetilen ülke sayısı iyi yönetilenden fazla olduğu, ve ABD, Almanya, Japonya, İsviçre, Birleşik Krallık iyi yönetildiği sürece bunların paraları hep birikim yapma, ve ödeme aracı olma konusunda kabul görecektir. Bunlar arasında en büyük üretim ve tüketim, (en büyük siyasi ve askeri güç te) ABD'de olduğu sürece uluslararası mal ve hizmet fiyatları ister istemez dolar bazında tespit edilmektedir. Bu da doların kabul görürlüğünü artırmaktadır.
Bilmem biraz açıklayabildim mi?
Şunu merak ediyorum:
Faiz alıp vermeyenler üzerinden alıp verenler, ekstra kazanç saglar mı sağlamaz mı?
VİDONUN SONUNDA YAPIŞTIRDINIZ HOCAM
Kim gelmisss Hocam gelmisss. Hos gelmis. 🙏🤗❤️
Değerli hocalarımza,dünyada bankacılık sisteminin çalışma mantığının da iyi sindirilmesi konusunda Dr.Artuğ Çetin i de dinlemek,okumak da faydalar var.(faiz,riba,dini temelden bağımsız olarak sahadaki işleyişi anlamada)
emeğinize sağlık yeni konuları bekliyoruz
Hocam sonuçta kredi çekmek faizmi
Kitap çıktı, kaç kişi aldı okudu?
Cahil anlar mı Hocam?
Faizin ne olmadığını anlatıp ne olduğunu,arkasını doldurarak anlatan Alim var mıydı?Yani Kurana göre faiz nedir bilelim de o zaman faiz olmayan sistemler de ortaya çıkar.Faizin yasak olmasının arka planında ne vardı?Yoksa,isim faiz yerine ,vade farkı falan demekle sadece isimler değişmiş ama varılan nokta aynı yer.Para,finans işleri o kadar karışık ki ,mesala basılan nakit 300 milyar diyelim ama Bankaların verdiği borç,çok daha fazla,aradaki fark nerden oluşmuş?Olmayan parayı bile borç vermişler.
iyi ki varsınız hocam....
Hocam güzel bir sohbet olmuş elinize sağlık ancak tam olarak ikna olamıyorum. Benim Kur'an'a yaklaşımıma göre kişi ayetleri okuduğunda başka hiçbir kaynağa başvurmadan ne anlıyorsa doğru olan odur. Yani ribanın kelime anlamı neyse yasak olan şey de odur. Kişinin Kur'an'ın iniş döneminde sahabenin, arap toplumunun ne yaptığını bilmesine gerek olmadığını düşünüyorum. Sonuçta Kur'an sadece sahabeye inmedi. Allah şüphesiz ayetlerinin binlerce yıl ve farklı milletlerce okunacağını biliyordu. Sadece tefecilik faizini yasaklamak isteseydi bence bunu belirtirdi, riba gibi genel bir kelime kullanmazdı.
Ayetleri okuduğumuzda şüphesiz bir şekilde anlıyoruz ki riba denen şey yasak. Faiz kelimesinin anlamıyla riba kelimesinin anlamı arasında fark göremiyorum. Ozaman faiz de yasak ve bu faiz sadece tefecilerin yaptığı faiz değil tüm faiz türleri yasak gibi geliyor bana. Çünkü faize dair bir oran verilmemiş. Birine borç bir miktar para verip kar edecek şekilde geri almak doğru değil, bankaya faizli bir mevduat hesabına para yatırıp bir süre sonra arttırmış bir şekilde çekmek de doğru değil gibi geliyor bana.
Belki enflasyon ve alım gücü gözetilerek borçlarda artış yapılabileceği savunulabilir. Örneğin 2020 yılında birisine 1000 lira borç verilmiş olsun bu kişi borcunu 2025 yılında ödeyecekse borcunu alım gücünü ve enflasyonu gözeterek gerekirse 2000 lira olarak ya da 500 lira olarak ödeyebilir. Çünkü bu durumda alacaklı mal varlığında bir artış yapmış olmuyor, mağdur da olmuyor.
Bir diğer husus faiz ile kredi çeken kişinin durumu. Bunda sakınca olmadığını düşünüyorum. Çünkü kişi aklı başındaysa zaten faizsiz ya da en düşük faizle kredi çekmek ister bu o kişinin elinde olan bir şey değil. İkincisi faiz riba yiyen durumuna düşmediği için hatta mağdur sayılabilecek taraf olduğu için günah işlemiş sayılmaz. Sistemin işlemesine neden oluyor diye hatalı olduğu düşünülebilse de bunun da çeşitlli nedenlerden zorlama olduğunu düşünüyorum.
Gene de itiraf etmek gerekirse sizin görüşünüze ikna olmayı istiyorum. Çünkü paramı faizli bir tarifeye yatırmak benim de işime gelir. Şunu da kabul ediyorum ki eğer benim anlayışım bu konuda doğru ise yerine getirmesi oldukça zorlu bir emir. Şu ekonomiye sahip ülkemizde ayrıca zor olmasını geçtim müslümanların bankaları şu sistemde faizi komple kaldırarak bankacılık yapmaya kalkarlarsa böyle kaygıları olmayan gayrimüslim bankalar karşısında rekabet etme şansı göremiyorum. Ama gene de günümüz ekonomisinin işleyişinde faizin ve borçlanmanın çok temelde olması bir müslüman için doğru bir şey olduğunu göstermek zorunda da değil.
Kısaca bir sonuca varabilmiş değilim. Beni faizin doğru bir şey olabilceğine sadece Kur'an'ı kaynak göstererek ikna edebilecek birisi çıksa çok minnettar olurdum.
Iyiki varsiniz
Hakan Şahin Kimdir?
emeginize saglik.
Bu arada faizsiz, bankacılık yapıyoruz, diyen ve inançlı insanları kullanan finans bankalarına ne diyeceğiz hocam
bu bahsettiğiniz kitap ne zaman satışa çıkacak
Burun çekme bardak çanak sesine takılan tek ben miyim? Yani şu çayı konunun içinde içmeseniz olmuyor mu?
Hocam edip kendi kendine " ulan bu covit19 benin aklıma niye gelmedi" diye kafasını dövüyordur.
Mustafa Hoca'yı severim, çoğunlukla fikirlerini beğenirim. Fakat bu görüşlere katılmıyorum, "şarap haramdır ama bira değildir" demek neyse bu da odur. Faiz faizdir, havadan ve emek vermeden kazanmaktır, emeği kıymetsizleştirmektir. Enflasyonun para üzerindeki etkisi elbette günümüz gerçeğidir fakat paranın değerini korumanın tek yolu bankaya faize yatırmak değildir. Güncel zamanda herhangi bir şeyin normal olarak kabul edilmesi bizi bağlamaz.
"Riba ancak insafsızlık varsa söz konusu olur" diye bir yaklaşım olamaz, siz bankaya borcunuzu ödemeyin de görün bakalım başınıza neler geliyor! Kira ile faizi karşılaştırmak is nasıl bir yaklaşımdır, anlamak mümkün değil!!
Furkan 30: "Peygamber: 'Ey Rabbim! Doğrusu milletim bu Kuran'ı terketmişti' der." Bu dünyanın iki kuruşluk menfaati için Peygamberimiz'in Rabbimiz'e şikayetine muhatap olmamak gerekir!
Hem 128 milyar dolar gitti diyorsunuz, hem de faiz ödemekten beli bükülmüş bu millete çıkıp bugünkü sistemin faiz olmadığını söylüyorsunuz! Faizi çağın iktisadi enstrümanlarına olan ihtiyaç ile aklayamazsınız...
Kiranın 10da 9u ribadır, faiz kira üzerinden meşrulaştırılamaz. Ayrıca, enflasyonu yok etmenin yollarını aramak varken faizi enflasyon üzerinden meşrulaştırmak da islama uymaz
Bir ülkede enflasyonun olmaması iyi bir şey mi ? Bir araştır istersen.
@@asperhan9808 fiyat istikrarı her zaman en iyisidir. Zaten enflasyon 50 senedir kronikleşmiş bir mevzu, daha öncesinde arızi birşeydi
Faiz düşmanlığı enflasyonun sebebidir. Açıkla bakalım enflasyonu nasıl yok edeceksin. Faizle barışık olan ülkelerde hem faiz hem de enflasyon düşüktür. Dünyada bu kadar yüksek enflasyon afrika ülkelerinde ve türkiyede var sadece! Akıl dışı sebeplerle faiz arttırımı yapılmadı uzun süre, sonucunda %17 gibi olağan üstü bir rakama mecbur kaldık. Din ve devlet işlerini ayırın, din ile dünya işlerini ayırın. Din vicdan meselesine indirgenmelidir.
@@Testereable enflasyon ile faiz ters orantılı hareket ediyorlar ama aralarında neden-sonuç ilişkisi yok. Merkez bankası tedavüldeki para miktarını arttırmayı bırakırsa enflasyon biter
@@emingursoy8895 nasıl arasında ilişki yok dersiniz? Gerçekten yanlıl konuşuyorsunuz. Enflasyon faizin sebebidir! Nokta!
Valla harika çözüm önerisi sunmuşsunuz merkez bankası para basmayı bıraksın sorun biter öyle mi? Bi siz düşündünüz bunu tebrikler. Para basmayı bıraksın da zaten acı çeken piyasa iyice ölsün harika çözüm.
Selam ve muhabbetlerle.
Hocam güzel diyorsunuz da bişey eklemek istiyorum... Banka faizi yüzünden sokağa düşen insanlar var... Hürriyetini kaybedip hapse giren insanlar var... Yani bankanın yaptığı faiz adı altındaki ribaya da mı razı olacağız ? Enflasyon oranında değer korumayı anlıyoruz da... Riba yapan kurumu kullanmak da helaldir diyebilir misiniz ? Yani riba yediği kesin olan birinin sofrasında yemek yiyebilir misiniz ?
Eğer öyle bir mantıkla bakıyorsan bankacılık ve günümüz kapitalist sistemi riba ile eşdeğer ise Amerika malı yada avrupa malı hiç bir ürün kullanma yada geçtim benzin bile kullanma çünkü onların ürettiği veya çıkardığı şu an ekonomik sistem bankalar üzerinden dönüyor.
@@rome5485 Üretilen şey nasıl bankalar üzerinden geliyor kardeşim ? Kapitalizmle bunun alakası yok...Japonyada yok mu kapitalizm ? Faiz yok mesela Japonyada... En fazla üretimi yapan kişi veya kurumum çektiği krediden dolayı riba olur o da kişiyi veya kurumu enterese eder...Ticarette din yoktur...Yoksa hiçbir kafirden mal alıp satamazdık...Paranın karşılığında aldığın helal malla olduğu sürece her türlü ticaret helaldir...Riba yiyenle iş yapmak başka şey, destek olacak bişey yapmak başka bir şey...Ribaya karşı olanlara o zaman Amerika malı kullanma demek cahilliktir.. Aynı mantıkla ağaçtan meyve bile yiyemezsin çünkü riba yiyen birinin tuvaletinden giden sıvıyla büyüyen bir ağaç olabilir :DDD
18:45 de demissiniz ki ".... cahiliye ribasi .... ilk olarak nerde başlamıştı... taabin ...." burda bir ricam olucak. Bu konular ilahiyat okumayan genel bir kitleye coook uzak terimler. Birde kronoloji var ki tam sıkıntı burada. Biraz daha kronolojik tarih vererek ve terimleri gunumuz esdegerleriyle de tanimlayarak devam ederseniz ( mesala taabin ms 645 gibi ) bizler için biraz daha faydalı olucaktir. Gayretiniz için tsk , calişmalariniz icin de tebrik ediyorum .
ey edip adanada pide ye,, cümlesini tersten okursanız gene aynı cümle olur ve cümle 19 harftir. Bu edipin haklılığının ispatıdır.
Ulaaaaaa ne acayip haklilikmis bu
Kredi cekmedigimde eziliyorum emeğin kazancım eriyip gidiyor. Akla yatıyor söyledikleri ama eski algıları yıkmak kolay değil.
fAİZ VE RİBAYA DAİR EN DOĞRU YORUM BU BANA GÖRE Kİ BEN DE BUNUNLA İLGİLİ BİR VİDEO HAZIRLAMAYI DÜŞÜNÜYORDUM.
Faiz'in adını maiz köy sıkıntı gider hocam.
Hocam açık yürekliliğiniz,dürüslüğünüz ve cesaretinizle Faiz ve Riba hakkındaki düşüncelerinizi dile getirdiğniz için sizi tebrik ediyor ve aynı cesaret ve açık yürekilikle Baş örtüsü hakkında ki düşüncenizi de dile getireceğiniz konuşmayı sizden bekliyorum.Mutlaka sizi nasip olursa Münster’de göreceğim hocam bu benim en büyük arzum.Hocam bir kalp at bari de en azından mesajımın okunduğu bileyim😀.Saygılar Hocam
Kalp atamıyorum.vaktim yok diyor.zaten yutup sayfamıda bi dostum yönetiyor diyor.başörtüsü evet onda da bir sürü yanlış tefsir hataları vardır bu durumda.bize öğretilen 3tesettür ayeti ahzab ve nur surelerinde.bakalım bu auetlerde esasen maksat ne?
Bu ayetin müslümanlara yansıması, hiç iyi manzara göstermiyor
Bankalarin Çalışma şekli konusunda bilgi eksikliğiniz var,kredi vermek için bankaların mevduat toplamasına gerek yok,bilgisayarın tuşları ile parayı üretiyorlar, kredi verdiklerine borç kendilerine alacak yazıyorlar,kredi varsa mevduat var.
Mustafa öztürk : “söyle bakalım orayı.
Mustafa öztürk : “ dur onu da ben söylim”
😂
Hocam ya yalnız cek.
Ya bırak adam iki cümle üst üste kursun .
Biliyorsun kabul. Hepsini biliyorsun da . Şık değil...
Abi bu ne ya dakka başı reklam
Sabırla Sonuna Kadar Okunur Mu? Bilmiyorum. Ama Ben Sabırla Sonuna Kadar İzledim.
Kavramsal açıdan kayda değer bilgiler verilmesine rağmen Riba, Faiz ve Günümüz Bankacılık Sistemi konusunda bu kadar yetersiz bir söyleşi görmedim. Neden mi?
1- Riba ve Faiz kıyaslaması yapılıyor. Evet dönemin ribası ile günümüz faizi arasında bir çok fark var. Bir bakalım dönemin ribası mı daha canice günümüz sömürü düzeni mi? Videodaki tanımda Riba, zor duruma düşen insanlara verilen malın ödenmemesi durumda kişinin canı, malı, namusu neyi varsa alınıyor diyor. Yani muhatap yalnızca Tefecinin eline düşen kişi ve yakınları. Günümüzde ise muhatap devlet memurundan, esnafına, büyük tüccarından, mahalle bakkalına kadar herkes. O zaman yalnızca maddi olarak zor duruma düşenler tefecilerin eline düşerken şu anda her kesim ucundan kıyısından bu işin modern hali olan bankacılığın kucağına düşmüş durumda. İnsanlar aldıkları kredinin borcunu ödemediğinde ellerindeki tüm gelire el konuluyor, üzerindeki taşınmazlar ederinin altında satılıyor, ilgilinin tüm tasarruf hakları elinden alınıyor, karşılanmazsa kefillerden alınıyor, karşılanmazsa birinci derece yakına gidiliyor, tüm hesap hareketleri kontrol altında tutuluyor bir işe dahi girse oluşan faizin tamamıyla tahsil edilmesi yoluna gidiliyor. Tüm bu süreçlerde kolluk gücü ve yasal güç çok rahat kullanılabiliyor. Kişinin malına, itibarına, aile hukuna çok rahat çökülebiliyor. Tek fark ırzına dokulmuyor ancak bunları yaşayan birçok kişinin de zaten yuvası yıkılmış ve koryacağı bir namusu kalmamış oluyor. O zaman nüfusun belki yüzde 10 unu etkileyen durum bugün insanlağın yüzde 90 ını etkiliyor.
2. Gelelim yasal bir müesseseyle akit yapma ve enflasyon farkı meselesine. İki kişi arasında enflasyon farkına dayalı akit yapmaktan bahsediliyor. Ev kredisi alma konusu buna dayandırılıyor. Ya kardeşim senin akit yaptığın şahıs değil, ortaya koyduğun kriterler karşıklı anlaşmaya dayalı değil, kriteri belirleyen tek taraf kabul eden diğer taraf buna nasıl akit diyebilirsin. Bu yüzden bu ne yasal bir akittir ne de anlaşmadır bu düpedüz tefeciliktir. Ayrıca akit yaptığın yer bir kurum, şahıs değil. Sana olmayan bir parayı kendi belirlediği şartlarla veren bir yer. Kendi elinde parası yok diğerinden aldığını sana senden aldığını bir başkasına vererek sistemi dönderiyor. Sana verdiğini de sömürüyor bir başkasından aldığını da. Her gün selamlaştığın kapı komşunun parası olan 100 bin lirayı alıyor o parayı sana verip 150 bin lira olarak senden geri alıyor. Karşında elinde para olan ve borç hukuku kurabileceğin bir yer yok. Enflasyon farkı olayında ise bu farkı tespit eden ya da oran şudur diye belirleyen kim yine düzeni işletenler. Paranın alım gücünü belirleyen kim aynı aktörler. Sen birisine borç verirken ya da birisinden borç alırken sistemin belirlediği bir şeyi nasıl ölçüt alabilirsin. Ya da benim param enflasyona bu kadar ezildi o yüzden benim bunun ederini almam hak nasıl diyebilirsin. Muhatap olduğun şey sadece sayılar. Herhangi bir devlet o ay için enflosyonu yüzde 70 olarak açıklasa sen benim param yüzde 70 ezildi diyip paranı o seviyeye getirmek için farklı yollara mı başvuracaksın. O zaman bu da mı hak?
3- Gelelim iyi de kardeşim çok biliyorsan sen ne diyorsun onu söyle meselesine:) Burada yapılan en büyük hata bu tanımlar üzerinden yedi kıtanın üzerine çökmüş ve her alanı kene gibi emen bu aşağılık sömürü düzeni ve onun en güçlü oyuncuları olan bankaları iyi niyet üzerinden meşrulaştırmak. Konuşulması gereken riba mı kötü faiz mi? Kar payı alınır mı? Ev kredisi çekilir mi? meselesi değil. Hasssiyeti olan insanlar için yıllardır alternatif bir mali yönetim politikası oluşturulamamış, bu insanların iktisadi faaliyetlerinin nasıl yürütüleceği konusunda bir yapının düzenlenememiş olması. Yıllardır bu kısır tartışmalarla uğraşmak yerine böyle bir sistem nasıl kurula kafa yorulsaydı çok farklı bir konumda olurduk. Ne sistemin dayatılan görece doğrularını kabul etmeli, ne de sistemin açığına başvurup yaptığımız işlere fetva aramalıyız. Yoksa aradığımız fetvayı bir şekilde buluruz. Böyle bir düzeni kuracak fikri altyapı oluşana kadar vicdanımıza başvurarak kendimiz ne kadar koruyabilirsek o kadar korumalıyız. Neye ve ne kadara gücümüz yeterse...
👌👏👏👏
Güzel yamissin kardeşimde senin istediğin ve özlediğin düzen için şu anda insanların paraya ihtiyacının olamaması gerekir yani çalışan emekli asgari ücretli kısaca tüm emekçilerin aylik en az 20 bin TL alması enflasyonun % 1 veya 2 olması kısaca millet olarak refah düzeyiimizin milli gelirimizin yüksek olması lazım o zaman fkrediye faize bulaşma ihtiyacı olmaz belki bence sende bende böyle bir hayatı goremeyiz gibi
Hocam amma yaptın he, sokakta işsiz adama bile 10 bin ₺ kredi kartı veriyorlar.. Yazın bankalar devlet politikasıyla da bol bol dağıtıldı. Faiz açık net sömürüdür.
Hoca! ya göre sevap işliyorlar ,çünkü alternatifi yok sözüm ona. Çözüm yok ya, en iyisi bu ya.
Merhaba. O işsiz adam gidip kendi alıyor. Ödemezse köleliğe kadar giden tefecilik yok diyor. Bence anlaşılabilir bir şey. Yani evini dükkanını, tarlanı kiraya verme o zaman. Verdiğin zaman hiç çalışmadan para alıyorsun. Şunu da düşünün, Avrupa iktisat bilimi ile faizle üretimle buralara geldi. Bize kendilerinin kullandığı yöntemleri kullanmamızı istemiyorlar. Ajan veya bilgisiz hocaları ile bizi geri bırakıyorlar. Selamlar.
@@getlanyuuu kardeşim Allah rızası için faiz sistemini bir araştır. Yaptığın yoruma sadece gülünür :)
@@umutyuksel2464 Neden para kaynağı olarak bankaları ,devleti görüyorsunuz? Para sistemi çarkı böyle olduğu için. Şöyle olsa ne zararı olur, işletme dediğiniz yapılari insana benzetelim. Kişi maaşla çalışan biri olsun ve bir iki ay aksayinca maaşı düzeni allak bullak olsun. Yamalı bohça gibi biryeri dikerken öteki taraf patlasın. Bu kişiyi ne kurtarır? Sigortası. Sigortası birikimler. Birikim nedir? Evi varken bir ev, altın,dolar vs. Peki biriktirme işi bir aile için bir ömür geçimlik değil de bin aileye yetecek bir biriktirme(yığma) füryası olmuşsa ve dahi anlayış başkasından gasp ederege dönmüşse ne olacak? Devlet neden faizle borç versin, bin ailelik birikinti yapanlar 100 ailelik birikintiye tamah etse inanın 100 yıl refah içinde yaşarız. Sorun sistemden gayri düşünememek, özgürlüğü sınırsızlik anlamak,yaşamayı evrim teorisiyle tarif etme vs. Hakkınızı helal edin başınızı ağrittim
@@umutyuksel2464 komünizm,sosyalizm bizde var olan kavramlar. Tarif getirmek,sıralamak,sınırlamak ,sınıflamak insan beynini rahatlatan faaliyet. Kavramlar bilinene yaslanarak (bilim gibi) üretilir, kavram üretmek gayesinde değilim öncelikle, insan denen varlık canını ve malını korumak uğruna herşeyi yapar,yapmali da,fakat bu eylemi bir başkasının canı ve malını koruma sınırına dolaylı veya direkt giriyorsa buna itirazım vardır. Benim, gariban insanları garibanlaştiran sistemlerden tüm bireyler olarak yanlış yapıldığından itirazım var,sistem sonra oluşan birşey. Sistem ne olursa olsun bireyler ADAM olmalı.
ey edip adanada pide ye = 19 harf.. bu da mı tesadüf?
Hocanin karsisindaki arkadas konuya hakim gibi geldi bana ayri bir video yaparsa faydali olur sanirim. Hoca pek konusturmuyor cunku