İmkanım olsaydı 80 milyona zorla izletir, düşünce mahrumu ve cehalet meftunu insanımı bir nebze olsun aydınlatırdım. Çok güzel bir iş yapıyorsunuz Serdar bey teşekkürler...
Kıskançlık diye genellediğimiz duygunun 4 çeşidi varmış. Hased -> Bende yok, onda da olmasın Buhul -> Bende var ama onda olmasın Şuh -> Onunki benim olsun Gıbta -> Onda var bende de olsun.
Gıbta etmek, imrenmek normal bir şey. Ama onda olmasın bende olsun gibi şeyler saçma, yanlış... Farklı sebeplerden ötürü insan bunu isteyebilir. Bkz: En iyi ben olmalıyım!
sevgilimi kıskandığımı sanıyordum, meğer buhulmuş bu, bende olan kimsede olmasın istiyormuşum meğer ve baya kirli bir duyguymuş. yazana teşekkür ederim
Zihnimin Kivrimlari serisini sabirsizlikla takip eden ve begenen insanlarin sayica fazla olmasi, en az bu serinin kendisi kadar keyif veriyor bana. Dusundugunun ustune dusunebilen guzel insanlar. Umutsuzlugun hakim oldugu, akilci dusuncenin uzun sure once terkedildigi bu cografyada sizlerin var oldugunu bilmek nasil bir mutluluk. Tesekkurler Serdar Kuzuloglu.
İşim gereği yediğim hakaretleri takmamayı öğrenmiştim ancak bunun teorik altyapısı olmadığını fark ettim. Sayenizde biraz da olsa oluşturdum o altyapıyı. Teşekkürler hocam.
Eklemek istedim: Tahir, "temiz" demek. Zühre sevmeseydi şayet, Tahir yine tahir(temiz) kalacaktı. Zühre nefret etseydi de Tahir değişmeyecekti. Tahir, temiz olduğu için Tahir. Başka sebeple değil. Ağzınıza, zihninize, emeğinize sağlık amirim.
Sizi dinlerken entelektüel haz alıyorum. Sizin de gözlerinizde o hazzı görüyorum. Öncesinde bir bal arısı gibi özenle seçilmiş kitaplardan, düşünürlerden bir polen gibi toplanan fikirler , sizin zihninizin kıvrımlarında eriyip sonrasında bir peteğin içini dolduran arı gibi konuşmanın içeriğini oluşturuyor.Birbirine eklemlenen bilgilerinizle de bir kovan dolusu bal veriyorsunuz. Sizin videolarınızın bazılarını bir kahve koyuyorum kendime ve tekrar izliyorum. Eminim bu eserleriniz ilerleyen zamanlarda birilerince tekrar keşfedilecek ve istifade edilecek.
Ah ne güzel bir derlemedir. Nefret kendi başına dağınık bir kavramken, dayandırdığınız gerekçeler ve arkaik planla birlikte ele almanız, konuyu son derece anlaşılır hale getirmiştir. Emek emek emek....
Söyleşinin yazılı dökümü: Nefret, insanın doğal içgüdüsel davranışıdır. Sevginin ne kadar kolay nefrete dönüştüğü olaylardan biri de boşanmalar. Her fırsatta nefrete kayabiliyoruz kolayca. İlk niyeti bozduğumuz anda, nefretin karanlığı içine giriyoruz. Karanlık gücünün bir defa tadına varan, bir daha aydınlık tarafına dönemiyor. Nefretten türeyen, menfur kavramı vardır. Menfurun kökeni nefrettir. Nefretten olumlu bir sonuca ulaşmak mümkün değil. Mutlu olmak ne kadar zor ise, nefret etmek bir o kadar kolay. Erdem sıkıcı hale geldiğinde, kötülüğün cazibesi artar. Kötü, araçsal bir işleve dönüşür.(Tery Eagleton) Amacına ulaşmamış nefretin, şiddete yönelik bir kapı aralaması. Nefret araçsal bir durum, sadece kendisiyle kalmıyor, pasif, uzaktan, için için, haset dolu bir nefretin bir beklentisi var. Biz birinden nefret ederken, aynı zamanda bir dileğe sahibiz, onun olmasını istiyoruz ve bu gerçekleşmedikçe, bunun gerçekleşmesi için sürekli olarak şiddete bir adım daha yaklaşıyoruz. Önce sevgisizlik, sonra nefret, sonra şiddet. Bazen nefret bir amaca da sahip olmayabilir. Eşcinsellerden nefret, Ermenilerden nefret, ateistlerden, feministlerden, dincilerden nefret… Yani her türlü nefret var. Bu kadar bereketli… Bu her zaman planlı programlı mı, hayır. Bu kategorik nefretin kendi içinde bir mantığı yok. Mesela bütün Türklerden nefret ediyorum diyebilir misiniz ya da bütün bütün Türkler’i seviyorum diyebilir misiniz, yani bütün bunları tek bir potada eritip bunlara tek bir sıfat verebilir misiniz. Bu ne kadar saçma ise, bunu yansıttığınız diğerleri de saçma. Nefret, her zaman kötülük sularında beslenen bir vaha da değil. Nazi imparatorluğunda kötülüğün sistemini görüyorsunuz. Yüce ulvi amaçlar için kötülük yapmak, her şey mubah altında gerçekleşti. Nazi toplama kamplarını en verimli şekilde kullanma sistemini getiren Adolf Eichmann, yakalandığında, mahkemede gözlendiği kadarı ile hiç de kötü bir insan olmadığı izlenimini oluşturmuştu. Üstelik kimseden de nefret etmiyor. Savunmasında, ben devlet memuruydum, benden ne istendiyse, onu yaptım der. Toplama kamplarına gitmemiş bile, masa başında kamplar için projeler yapmış. Binlerce insanın ölümüne sebep olabilecek bir nefret dahi, bazen hiçbir sebebe dayanmadan hayatımızda var olabiliyor. Doğduğunuzda, bir çok şeyi seçerek doğmuyorsunuz. Deri rengi, dil, milliyet kültür gibi… Mandela: nefret öğrenilir, sevgide öğrenilir. Kimi sevip sevmeyeceğimiz öğretilir bize, nefreti, çoğu zaman anne babalarımızdan alıyoruz. Nefretin tohumu atılır zihnimize ve zihnimizde o dallanır budaklanır,dönüp bakmayız bile, nerelere varacağını kestiremeyiz . Oysa sevginin tohumu da atılır ama ona özen gösteririz. Shopenhover: Kendi düşünce ve yargısını geliştirme kapasitesi hiç bulunmayan, başkalarının görüşlerini tekrarlayan kimselerin konuşmasına izin vardır sadece, üstelik bu kişiler, söz konusu düşünceleri savunurken, alabildiğine gayretkeş, bir o kadar da hoşgörüsüzdür. Çünkü, farklı düşünenlerden nefret etmelerinin nedeni, onların başka bir görüşü savunuyor olması değil, kendi fikir ve yargılarını oluşturmaya kalkışmalarıdır. Oysa kendileri, böyle bir şeye asla girişebilmiş değillerdir ve aslında bunun da farkındadırlar. Kısacası, düşünebilenler çok azdır ama herkes fikir sahibi olmak ister. Nefretin kökeninde ortak bir payda var, sevilmemişlik. Sevgiyle yüklenmiş birinin herhangi birşeyden nefret etmesi çok zordur. Birinin başarısından nefret etmeniz, büyük olasılıkla, kendi hayatınızda başarıya yönelik yaptığınız çalışmaların, taktir ve karşılık görmemesi ile ilgilidir. Erasmus: İnsan kendinden nefret ederse, birini sevebilir mi. Nefretin diğer kaynağı, insanın kendisinde olmayan, yokluğunu çektiği bir şey vardır, imrenmek yerine, kıskanmayı seçer, çünkü imrenme pozitif bir duygudur, onun gibi olmak ister çabalarsınız, kıskanmak ise, ben de yoksa onda da olmasın hissiyatı var. İmrenme de iyi olma çabası vardır kıskanmada kötülüğe, nefrete doğru bir eğilim vardır. Bazen konuşmaların yanlış anlaşılması vardır. Mevlana : Sen ne söylersen söyle, söylediğin, karşındakinin anladığı kadardır. Öfke duyduğunuz birine bir takım sebeplerle öfkenizi yansıtamazsanız, biriken öfke bir anda gücünüzün yettiği başka birine sudan bir sebeple yönlendirirsiniz. Bazıları nefretten mutlu olmaya çalışır. Başkalarının mutsuzluğundan kendi mutsuzluğunu gidermeye çalışmak. Sevdiklerimize gereğinden fazla sorumluluk yüklüyoruz, bu da nefretin en önemli kaynaklarından biri. Hayatımızdaki beklentilerimizin hepsini sırtlanmak zorunda ve ilk olumsuz olayda bir anda ipini çekiveriyoruz. Bu edenle sevgi ve nefret birbirine bu kadar kolay savrulabiliyor. (Ne kadar iyi birisi, ne kadar önemli birisi olduğunun hiçbir önemi yok, ilk hatanda dünyanın en kötü insanı sen olacaksın. ) Nefretin en büyük ortak paydası, bizim gibi olmayanlara duyulan nefrettir. Antik Yunan’da Epikürcüler: Şöhret ve zenginlik hırsı, yapaydır ve kargaşaya neden olurlar. Nefretin kökeninde, bu modern yaşamın bize vadettiği hiçbir şeyi yerine getirmemesi var. Yani, bizden beklenen her şeyi yaptık ama bize vaadedien hiçbir şeye ulaşamadık. Bu aldatılmışlık hissiyle, her başarıya ve her normale düşmanlaşıyoruz ister istemez. Biz, sistemi eleştirmek yerine, birçok şeyi gözardı edere, başkalarını suçluyoruz. Atlas Shrugged: Who Is John Galt? (2014) film Based on ayn rand’s novel Nefretin en önemli kaynaklarından, motivasyonlarından biri sevgisizlik, yeterince sevilmemişliktir. Sevgi karşılığını bulamadığında hemen nefrete dönüşüyor. Bir şeyi bir sebeple seviyoruz. Sevgi anlaşmak değildir, nedensiz de sevilir. Sevgiye karşılık koyarsak, bir adımda nefrete dönüşebiliyor. Siz bir şeyi seviyorsunuz diye, onun da sizi sevmesi gerekmez. Sevgi le nefretin arasındaki tonları kaçırıyoruz, kutuplarda yaşıyoruz. Üstelik hiçbir şey, kendi başına bizi tamamlayamaz. Biraz kendi başımıza kalalım, Bakalım biz kendimiz halledebiliyormuyuz kendi içimizde. Etrafımıza sevgi koşullu bakamayız, algımızda ya sevme ya da sevmeme gibi bir bakış var. Her şeyi sevgi ve nefret eksenine oturtuyoruz. Toptancılık, indirgemecilik ile tüm ayrıntıları görmezden geliyoruz. Nefretten olumlu, hayırlı sonuç çıkartmak mümkün değildir. İçinizde ur gibi büyüyüp sonunda kendinizi tüketecek. Nefret, koparamayacağımız bir duygu ama ona teslim olmak farklı bir şey.
"ne kadar iyi birisi, ne kadar mükemmel birisi olduğunun hiçbir önemi yok! İlk hatanda dünyanın en kötüsü sen olacaksın" Bukowski alıntısı bir tokat gibi hepimizin yüzüne indi. 💯 Aynı anda hem bu tokatı yiyen hem de bu tokatı atan başka bir canlı türü var mıdır bilemiyorum?!
Yaşar Kemal'in İnce Memed'inin 4. kitabını bitirdim. İçimdeki duygu karmaşıklığından sıyrılıp gökyüzüne baktım. UA-cam'a girdim ve sizden yeni bildirim geldi. Nasıl gülümsedim bir bilseniz... Sizi çok seviyorum. Günün birinde sizinle iki kelime konuşmak dileğiyle. Sevgiyle sağlıcakla...
Harika anlatım,güzel bir örgü ile ,büyük bir emekle sunulmuş ..Benim dinledğim şu an 15 adet ''dislike'' görüyorum.İşte nefretin bir tanımı da bu .Yapamayacağı,ulaşamayacağı bir özelliğe duyulan hazin nefret.Neyini beğenmedin,niçin beğenmedin,neyi yanlış yada kötü söyledi..Yılların bilgi birikimi bir potada,bir konuda senin için eritildi ve sana 58 dakika içinde sunuldu.Dinle ve ders al ...Hiç olmazsa nefret konusunun örneği olma ..
Aslında özlediğimiz bir özen var burada. İnsanlar artık bir şeyleri anlık olarak hiç bir özen göstermeden sosyal medya ortamında sunarken bu adam oturup sırf anlatmak için paylaşmak için bir sürü çaba gösteriyor. Bu emek..
Ağzınıza sağlık. Videodan not aldığım bazı kısımları Mevlana'nın da söylediği gibi 'kendi algıladığım kadarıyla' burada paylaşmak isterim. 'Nefretin bir beklentisi vardır. Bu beklenti gerçekleşmedikçe şiddet eğilimi artar.' 'Kimse birisinden derisinin rengi, dini yüzünden nefret etmeyi bilerek doğmaz. Nefret öğrenilir.' -Nelson Mandela 'İnsan kendinden nefret ederse birini sevebilir mi? Kendi kalbiyle barışık olmazsa, başkalarıyla iyi geçinebilir mi? Kendi varlığından canı sıkkın ve yorgun ise topluluğa hoşluk getirebilir mi?' - Erasmus 'Sevdiklerimize gereğinden fazla sorumluluk yüklüyoruz. Hayatımızdaki beklentilerin hepsini sırtlanmaların istiyoruz ve ilk olumsuz olayda bir anda iplerini çekiveriyoruz. Zihnimizde idealize ettiğimiz her şeyi, onda olsun olmasın, sevdiğimiz kişinin sırtına yüklüyoruz.' 'Nefretin altındaki en önemli kaynak sevgisizliktir.' 'Nefret, insanın kendini bir topluluk içinde hissetmesi için de bir araçtır.' 'Sevgiye bir karşılık koymak onu nefrete dönüştürebilir.' 'Hayatı kutuplarda yaşarken aradaki tonları kaçırıyoruz.' Ayrıca The Great Dictator'dan yapılan alıntı muhteşemdi. Filmi izlemeyenlere kesinlikle tavsiye ederim.
Şu hayatta kendimce birşeyleri başardıysam en büyük sebeplerinden birisi, sizinde benim kutup yıldızım olmanızdır 🙏 Schopenhaure bende çok severim.Ondan alıntılar yapmanız çok hoşuma gidiyor 🥰 Serdar bey iyiki varsınız 🙏 izlemedigim videonuz yok diyebilirim. Keske bir de tüm birikimlerinizi bir kitap olarak çıkarsanız🙋🏼♀️ sevgiler
Mevsim değişikliklerinde kullanmayacağım kıyafatleri yıkayıp dolaba koyuyorum ta ki bir sonraki aynı mevsim gelene kadar. Kendime küçük hediye olarak paralar koyuyorum bazılarına. Öteki sene o kıyafetten parayı bulduğumda çok saf çok temiz mutluluk oluşuyor. Sizden video bildirimi geldiğinde de aynı saf mutluluk. Teşekkürler.
Serdar abi bende bir güvenlik görevlisiyim ve tüm güvenlik görevlilerinin sizi takip etmesi gerektiğini düşünüyorum.Değerli zamanınızı bizleri aydınlatmak için harcıyorsunuz ve biz bu nimetten hiçbir ücret ödemeden faydalanıyoruz her videonuz büyük bir emek ürünü Allah size ve ailenize sıhhat versin,versin ki;bu güzel videoların devamını gelsin. Sağlıcakla kalın 🙏
"Gözetilecek çıkarları ve gerçekleştirilecek planları olan "dünyevi kişinin" gözünde, karşılaştığı insanlar otomatik olarak dost veya düşmana dönüşür." Theodor W. Adorno
Bu haftanın konu başlığına bakınca Martin Luther King 'in çok sevdiğim sözleri geldi aklıma hemen, paylaşmak istedim: “Darkness cannot drive out darkness; only light can do that. Hate cannot drive out hate; only love can do that.” Zevkle dinliyoruz Serdar Hocam, teşekkürler!
Artık başucu kitabımın yanında, başucu podcastim var. Podcast başlıkları o kadar doğru duygu notalarımıza basıyor ki, nerede ne konuda bir yanılgıya kapılsam dönüp bu başlıkları bir daha dinliyorum. Nefret ettiğimde nefreti, karamsarlaştığımda “simit ve peyniri”.. Sağlıkla kalın...
neden gün bitsin diye uyuyorsunuz ki? bakın bu da sorgulanası. serdar kuzuloğlu'nun bu surprizi olmasaydı gün bitsin diye uyuyacaktınız. bu podcast yayınlanmasaydı bile başka birşeyle mesgul olabilirdiniz. yemek yapabilirdin okulun varda ders çalışabilirdin içki sigara icebilirdin kitap okuyabilirdin film belgesel seyredebilirdin. arkadaşlarında muhabbet edebilirdin. gün bitsin diye uyunmaz ki. hayatı yavaş yaşamak lazım az uyuyup çok yaşamak ama yavaş yavaş yaşamak lazım. hatta bulundugunuz şehir bile yavaş yaşam süren bir şehir olmalı. ben biyolojik uyku saatim ne zaman gelirse, uyumazsam ölücem diye düşünmeye başlayınca uyuyorum. bir kaç gün önce aynı şeyi bende yaşadım. gün sıkıcı geçmişti ve yapacak birşeyin olmadığını düşünerek artık biran önce sabah olması için uyumak istemiştim ama kafami yastığa koyunca düşündüm. kendi kendime dedim ki ben bu gün artık bitsin diye uyuyordum. halbuki uykum yoktu. kalkıp ışığı açtım ve hayal gücümü kullanarak stratejik bir oyun tasarladım. önce oyunu kafamda çizdim sonra bir kontraplak üzerine cizdim. kuralları belirledim oyunun kaç kişilik olacağına karar verdim hangi taşın ne ise yarayacağını ve nasıl ve ne durumda kullanilacağını belirledim. taşları mistik karakterler verdim. taşların hareketini belirlemek içinde bir zar yaptim ve taşların kendisine ve her hareketine bir isim koydum. fakat oyunun adını henüz koymadım. sonra oyunu ablama anlattım. ve oynadık. ablam oyunu beğendiğini soyledi. kendi tasarladigim oyunun biri tarafından beğenilmesi beni mutlu etti ve bir süre sonra uykumun geldiğini hissettim. işte şimdi uyumalıyım dedim. nedense çok uyumayı seven bir topluluğuz. az uyuyup çok yaşamak gerekir diye düşünüyorum. bir seyler anlatabildiysem ne güzel:))
beni neredeyse hiçbir video ya da podcast içeriği 1 saat boyunca meşgul edemez normalde. ha bunu da 1,5 hızda izliyorum, orası ayrı. peki çok meşgul bir insan olduğumdan mı bu? kesinlikle hayır. neticede telaş çağındayız sanırım bu yüzden. yine de serdar kuzuloğlu’nun youtube üzerindeki videoları hep çok uzun ama inanın 0 sıkılarak dinliyorum. her zaman videodan kazançlı ayrılıyorum. sabahtan akşama kadar konuşsa yine sıkılmayacağıma da adım kadar eminim
Bunu izledikten sonra "nefret edenlerden nefret ediyorum" dedim kendi kendime :))) Ne kadar güzel ve etkili bir anlatım olduğunu ifade etmek istedim. Bu arada anlatım kadar konular da o kadar güzel ki 1 saat bile az geliyor diyebilirim.
Serdar Bey sizin “Çalışmak” ve veya “Çalışmanın faydaları” konusu ile ilgili bir sürü ayrı ayrı programlarda kesit kesit videolarını bulup izliyoruz. Acaba bu konuyla alakalı da böyle dolu dolu bir video çekebilir misiniz? Şimdiden teşekkür ederim🙏🏻
İlk bölümün yayınlandığı gün görüp "çok uzun be abi" diyip açmayanlardanım. Bir gün merakıma dayanamayıp açtım, şimdi de "keşke biraz daha uzun olsa" diyorum. İyi ki de tıklamışım oynat tuşuna. Dinlerken kitap önerilerini, makaleleri not almak yerine doğrudan Pdf buldum veya kitap alma sitesinde sepete attım :) Korona sonrası da umarım zamanınız ve uğraşma isteğiniz de olur da devam edersiniz. İlk olarak ETZ 2019 etkinliğindeki konuşmanızı dinlemiştim. Daha önceden de sizi biliyordum ama o zamandan beri sosyal medya üzerinden de takip ediyorum. Birçok şey öğrendim, unuttuğum bazı şeyleri hatırladım, farkında olmadığım bazı şeylerin farkına vardım. Her şey için teşekkürler. Ek: Makale ve kitap linklerini vermişsiniz burada ama ben Spotify ve Apple Podcasts üzerinden takip ettiğim için dinlerken anlık tarayıcımı açıp kendim uğraşmışım :)
Bazı bilgilerle karşılaştığımda -okuyarak, duyarak yada görerek- o bilgiyi ömür boyu unutmayacağım hissederim. Çok ender olsa da çok nettir bu his. Takipçilerden ve çevrenizdekilerden bahsederken verdiğiniz %10 nefret kontenjanı da bu bilgilerden biri oldu. Bunu yanlışlayacak bir bilgiye denk gelene kadar -ki bunun olacağını sanmıyorum- bu bilgi her zaman aklımın bir köşesinde kalacak.
Çiftler arasındaki uyumsuzluk, huzursuzluk ve bunların sonucunda ortaya çıkan ayrılık ve boşanmaların sebebini o kadar güzel tesbit ettiniz ki ... Bu dediğinizi keşke ders kitaplarına ekleseler .
Sevgili Serdar Abiciğim; kitap okuma tutkusu artık bir probleme dönüştü, fasit bir daireye girdim çıkamıyorum. 30 yaşındayım ve 6 yıldır çılgınlar gibi okuyorum, sadece kitap değil takip ettigim bloglardan instapaper a kaydettiklerim günlük en az 10 blog yazısı. Üstüne UA-cam de hergun artan podcastler. Çaprazlama yontemi ile ayni anda 3 4 farklı türde kitap okuyorum. Bunlarin uzerimdeki baskisi hic bitmiyor. Hep okunmayi bekleyen, sipariş edilmeyi bekleyen 10 larca kitap. Ben ne kadar çok okursam bekleyen kitaplar bloglar vs eriyeceğine sürekli artıyor. Ben daha fazla sosyallesecegimi düşünerek (daha fazla konuya hakim olup konuşacak daha fazla şey bulabilecektim) entelektüel olmak için çıktığım bu yolda daha fazla yalnizlastim, insanlardan soyutlastim. Ve ben kendimi ne kadar geliştirirsem çevremdeki insanlarda aradığım kaliteli sohbet ihtiyacı o kadar artti ve beni dumura uğrattı. Beklentim arttıkça insanlara önyargılarım da artti. Artık insanlara ayiracagim vakit bile zaman kaybı gibi geliyor reddediyorum ve yeni insan tanima ihtiyacımı kaybettim. Bu bir kibir değil lakin is arkadaşlarım ve cevremde bir muhabbet ortami vs oldugunda dönen o düşük sohbetlere dahil olmayı kendime yediremiyorum. İyi kazanabildiğim bir mesleğim var ve Sistemin benden beklediği herşeye erken yaşta (ev araba meslek vs) sahip oldum, geriye doğa ananın benden beklediği evlilik ve çocuk kaldi. Ama ordada bu sorunum ket koyuyor bana. Çünkü karşı cinsten de beklentim o kadar arttı ki .... Kitap yalnizlastirdi tamamen asosyal bir insan olup çıktım. Üzerimde hep bir baski ... Ne kadar cok okursam okuyamadığım onlarca kitabın blogun derginin eksikliği... Evernote da bir baski unsuru ve bunu 2 yıl once yine siz sokmuştunuz hayatima :) Böyle bir acmazın içindeyim. Belki siz de yaşamışsınızdır ama evlenmeyi bir es bulmayı ve çocuk yapmayı başarmış bir insan olduğunuz için sanslisiniz. Belki bir gün bu baski azalacak okumak istediklerimin sayisi eriyecek fakat ben yalnız bir adam olarak öleceğim. Ve bu korku beni yanlış mi yapıyorum diye her gün düşündürüyor. Yalniz olduktan sonra okuduğum her kitap öğrendiğim her bir bilgiyi başka bir insanla paylasamadiktan tartışamadıktan sonra bir anlamı kalmamış boşa yaşanmış bir ömür olacakmis gibi geliyor. Sevgilerle en sıkı takipçilerinden...
Lisedeki nadir, özel, çook kaliteli yol gösterici hocalarımın üzerinden 12 yıl geçti, son 3 yıldır ise en iyi tavsiyeleri aldığım kişidir. Videonun her saniyesi çoook değerli, baştaki not tutmak ile ayrıntı ise kesinlikle en güzel başlangıç benim için, kitap başında geçen yıllarıma rağmen...teşekkürler hocam
Konuşun hocam lütfen sizi dinlemek çok güzel. Ayrıca verdiğiniz kitap önerileri için de çok teşekkürler. Sizin gibi düşüncelere sahip olunabilir ama kimse sizin gibi güzel konuşamaz :))
Zihnimin kıvrımlarını farketmeye sebep olan insan... Harika bir anlatımla yine son derece değerli bilgileri bizlerle tanıştırdı. Teşekkür ederim bir kez daha bu kadar güzel entegre için.
Çağımızın dijital felsefe hocası oldunuz resmen zihnimin kıvrımları harika bir seri Rocky film serisi gibi tekrar tekrar izliyeceğiz galiba kesinlikle kalıcı bir eser bakıyorsunuz bravo ...
Nefret den nasıl kurtulabilirim diye düşünenler doğru kitapları okumalı doğaya çıkmalı mümkünse doğru nefesi almalı biliyorum cok fazla nefret puanı var içinizde .. kabullenmeyi teslim olmayı başarmak gerekiyor.. örneğin ; anneniz yarın buraya gideceksin diyor. O anda hoşunuza gitmeyen bu işi bağırarak sinirlenerek tepki vermek yerine yarını bekleyin gitmeyeceğim yerine yarının olmasını bekleyin . Belirsizlik gelmemiş an için cok fazla tepki gösteriyoruz.
Hocam bildiklerinizi çok güzel derleyip aktarıyorsunuz.Sizi zevkle dinliyorum. Hayatıma katkınız için şimdiden teşekkür ederim.😊 Paylaşmaya devam ederseniz çok mutlu olurum.
Merhaba Serdar Bey, yine çok yönlü ve zihin açıcı bir bölümdü. Tam da kavramların, kişisel tanımlamalarla fazlaca degiskenlik gosterebildigini gozlemledigim bir dönemde:) Sevgiler..
Sizi dinlerken aklıma Orwell'in 1984 ündeki, günlük rutinde herkese katılımı zorunlu kılınmış, İki Dakika Nefret saatiyle ilgili şu sözleri geldi: " İki Dakika Nefret’in en korkunç yanı, insanın katılmak zorunda olması değil, katılmaktan kendini alamamasıydı." Ayn Rand'ı masada görünce unutamadığım birçok repliği hatırladım.İnsanı nereye götürdüğü tartışmalı bir kitaptır ancak yarattığı tartışma dolu ve güçlü olur. Kemal Sayar da şöyle diyor : " İnsan insanın yurdudur.".. Besleyebileceğimiz nefret, besleyebileceğimiz sevgiyle ters orantılı. Sağolun,. Varolun.
Sizi 2024 te dinlemek nasil oldu Çok keyifli çok teşekkürler ❤ Yahudi soykırımına değinmişsiniz Şimdiler de onlar da Gazze’ye yapıyor aynısını ne hazin 😢😢😢
Master ödevi için paper üzerinde çalışıyordum, tüm günümü ayarlayıp geceyi daha verimli çalışmak için bekleyim derken, işte bu gece de ertelemek zorunda kalıcağım. Bir saat videoyu izlemek + bir kaç saat da üzerine düşünmek ve referansları incelemek). Teşekkürler Serdar hocam, devamı gelsin )
İçimde tuttum tuttum yeter artık; seviyorum Serdar abi seni :D Dinlerken sevdiğim ender insanlardansın :)) sevgiler, saygılar...Devamı gelir inşallah bu konuşmaların, sen konuş, biz dinleriz :)
Yav Serdar Abi ne tatlı insansın ya, iyi ki varsın, valla seni çok seviyorum. Keşke bir gün karşılaşsak da sokakta mutluluktan ne yapacağımı şaşırışımı görsen :)
44:42 deki durumu atlatmam inanılmaz zor oldu... belki hala kırıntıları var bilemiyorum.... ama iyi ki bahsediyorsunuz bu konulardan... izleme sayılarının milyonları bulmasını diliyorum 👏🏻👏🏻👏🏻
Yine değerli bir paylaşım izledim... Teşekkürler. İzninizle Özdemir ASAF 'tan bir dizede ben ekleyeyim..."Tüm dünyayı kucaklamak istedim; kollarım yetişmedi..." Sevgiyle....
Yine harika olmuş ağzınıza sağlık, konuyu deştikten sonra zirveye getirip Nazım'ın şiiriyle son vuruşlardan birini yapmanız etkileyiciliği tavan yaptırmış...
Harika bir bölümdü. Tam da sizin mesajınızla örtüştüğü için Bertrand Russell'ın "Love is wise, hatred is foolish" sözüne de değinmenizi bekledim bütün bölüm :)
Ben de şu an sizin sayenizde hatırladım ve nasıl unuttuğumu düşünerek resmen kahroldum. Sahiden bu video formatı büyük pişmanlıklara gebe :) Teşekkürler, selamlar.
tam bir entegrasyon ustası, belli bir tema etrafında bilgiyi çok iyi derliyor. değerli bir insan
kesinlikle +1
Çok güzel tarif etmişsiniz, hakikaten öyle.
Zaten işi bu. Çeşit çeşit firmalara çeşitli konularda konuşmalar yapıyor.
İmkanım olsaydı 80 milyona zorla izletir, düşünce mahrumu ve cehalet meftunu insanımı bir nebze olsun aydınlatırdım. Çok güzel bir iş yapıyorsunuz Serdar bey teşekkürler...
سلام. جناب آقای سردار
Merhaba Bay Serdar
Ben İranlıyım.
Yottube'daki tüm konuşmalarınıza izler ve dinlerim.
Sen harikasın .
Kıskançlık diye genellediğimiz duygunun 4 çeşidi varmış.
Hased -> Bende yok, onda da olmasın
Buhul -> Bende var ama onda olmasın
Şuh -> Onunki benim olsun
Gıbta -> Onda var bende de olsun.
gıbta etmek ıyı bısey dıgerlerıne gore
Gıbta etmek, imrenmek normal bir şey. Ama onda olmasın bende olsun gibi şeyler saçma, yanlış... Farklı sebeplerden ötürü insan bunu isteyebilir. Bkz: En iyi ben olmalıyım!
sevgilimi kıskandığımı sanıyordum, meğer buhulmuş bu, bende olan kimsede olmasın istiyormuşum meğer ve baya kirli bir duyguymuş. yazana teşekkür ederim
Zihnimin Kivrimlari serisini sabirsizlikla takip eden ve begenen insanlarin sayica fazla olmasi, en az bu serinin kendisi kadar keyif veriyor bana. Dusundugunun ustune dusunebilen guzel insanlar. Umutsuzlugun hakim oldugu, akilci dusuncenin uzun sure once terkedildigi bu cografyada sizlerin var oldugunu bilmek nasil bir mutluluk. Tesekkurler Serdar Kuzuloglu.
Bir insanın youtube videoları bitmesin diye ümit edeceğime asla inanmazdım. Teşekkürler Amirim !
İşim gereği yediğim hakaretleri takmamayı öğrenmiştim ancak bunun teorik altyapısı olmadığını fark ettim. Sayenizde biraz da olsa oluşturdum o altyapıyı. Teşekkürler hocam.
senin 3 milyon abonen mi var yoksa yanlis mi goruyorum
@@furkandemir1626 var, yanlış görmüyorsun
Eklemek istedim: Tahir, "temiz" demek. Zühre sevmeseydi şayet, Tahir yine tahir(temiz) kalacaktı. Zühre nefret etseydi de Tahir değişmeyecekti. Tahir, temiz olduğu için Tahir. Başka sebeple değil. Ağzınıza, zihninize, emeğinize sağlık amirim.
Sevgi beklentilerden beslenir, karsiligini bulamaz ise nefrete dönüsür.👍👏
Ozge Yilmaz özge Atay sandım
Sizi dinlerken entelektüel haz alıyorum. Sizin de gözlerinizde o hazzı görüyorum. Öncesinde bir bal arısı gibi özenle seçilmiş kitaplardan, düşünürlerden bir polen gibi toplanan fikirler , sizin zihninizin kıvrımlarında eriyip sonrasında bir peteğin içini dolduran arı gibi konuşmanın içeriğini oluşturuyor.Birbirine eklemlenen bilgilerinizle de bir kovan dolusu bal veriyorsunuz. Sizin videolarınızın bazılarını bir kahve koyuyorum kendime ve tekrar izliyorum. Eminim bu eserleriniz ilerleyen zamanlarda birilerince tekrar keşfedilecek ve istifade edilecek.
Amirim bize bir kaç film önerisi de yapsanız bu günlerde ne kadar da güzel olur, sizi etkileyen ilginç bulduğunuz derinliği olan filmler..
Videoda Ayn Rand ile ilgili kısımda bir filmden sahneler vardı o filmin adı nedir acaba?
Ah ne güzel bir derlemedir. Nefret kendi başına dağınık bir kavramken, dayandırdığınız gerekçeler ve arkaik planla birlikte ele almanız, konuyu son derece anlaşılır hale getirmiştir. Emek emek emek....
Söyleşinin yazılı dökümü:
Nefret, insanın doğal içgüdüsel davranışıdır. Sevginin ne kadar kolay nefrete dönüştüğü olaylardan biri de boşanmalar. Her fırsatta nefrete kayabiliyoruz kolayca. İlk niyeti bozduğumuz anda, nefretin karanlığı içine giriyoruz.
Karanlık gücünün bir defa tadına varan, bir daha aydınlık tarafına dönemiyor.
Nefretten türeyen, menfur kavramı vardır. Menfurun kökeni nefrettir.
Nefretten olumlu bir sonuca ulaşmak mümkün değil. Mutlu olmak ne kadar zor ise, nefret etmek bir o kadar kolay.
Erdem sıkıcı hale geldiğinde, kötülüğün cazibesi artar. Kötü, araçsal bir işleve dönüşür.(Tery Eagleton)
Amacına ulaşmamış nefretin, şiddete yönelik bir kapı aralaması. Nefret araçsal bir durum, sadece kendisiyle kalmıyor, pasif, uzaktan, için için, haset dolu bir nefretin bir beklentisi var. Biz birinden nefret ederken, aynı zamanda bir dileğe sahibiz, onun olmasını istiyoruz ve bu gerçekleşmedikçe, bunun gerçekleşmesi için sürekli olarak şiddete bir adım daha yaklaşıyoruz.
Önce sevgisizlik, sonra nefret, sonra şiddet.
Bazen nefret bir amaca da sahip olmayabilir. Eşcinsellerden nefret, Ermenilerden nefret, ateistlerden, feministlerden, dincilerden nefret… Yani her türlü nefret var. Bu kadar bereketli… Bu her zaman planlı programlı mı, hayır. Bu kategorik nefretin kendi içinde bir mantığı yok. Mesela bütün Türklerden nefret ediyorum diyebilir misiniz ya da bütün bütün Türkler’i seviyorum diyebilir misiniz, yani bütün bunları tek bir potada eritip bunlara tek bir sıfat verebilir misiniz. Bu ne kadar saçma ise, bunu yansıttığınız diğerleri de saçma.
Nefret, her zaman kötülük sularında beslenen bir vaha da değil.
Nazi imparatorluğunda kötülüğün sistemini görüyorsunuz. Yüce ulvi amaçlar için kötülük yapmak, her şey mubah altında gerçekleşti. Nazi toplama kamplarını en verimli şekilde kullanma sistemini getiren Adolf Eichmann, yakalandığında, mahkemede gözlendiği kadarı ile hiç de kötü bir insan olmadığı izlenimini oluşturmuştu. Üstelik kimseden de nefret etmiyor. Savunmasında, ben devlet memuruydum, benden ne istendiyse, onu yaptım der. Toplama kamplarına gitmemiş bile, masa başında kamplar için projeler yapmış. Binlerce insanın ölümüne sebep olabilecek bir nefret dahi, bazen hiçbir sebebe dayanmadan hayatımızda var olabiliyor.
Doğduğunuzda, bir çok şeyi seçerek doğmuyorsunuz. Deri rengi, dil, milliyet kültür gibi…
Mandela: nefret öğrenilir, sevgide öğrenilir. Kimi sevip sevmeyeceğimiz öğretilir bize, nefreti, çoğu zaman anne babalarımızdan alıyoruz. Nefretin tohumu atılır zihnimize ve zihnimizde o dallanır budaklanır,dönüp bakmayız bile, nerelere varacağını kestiremeyiz . Oysa sevginin tohumu da atılır ama ona özen gösteririz.
Shopenhover: Kendi düşünce ve yargısını geliştirme kapasitesi hiç bulunmayan, başkalarının görüşlerini tekrarlayan kimselerin konuşmasına izin vardır sadece, üstelik bu kişiler, söz konusu düşünceleri savunurken, alabildiğine gayretkeş, bir o kadar da hoşgörüsüzdür. Çünkü, farklı düşünenlerden nefret etmelerinin nedeni, onların başka bir görüşü savunuyor olması değil, kendi fikir ve yargılarını oluşturmaya kalkışmalarıdır. Oysa kendileri, böyle bir şeye asla girişebilmiş değillerdir ve aslında bunun da farkındadırlar. Kısacası, düşünebilenler çok azdır ama herkes fikir sahibi olmak ister.
Nefretin kökeninde ortak bir payda var, sevilmemişlik. Sevgiyle yüklenmiş birinin herhangi birşeyden nefret etmesi çok zordur. Birinin başarısından nefret etmeniz, büyük olasılıkla, kendi hayatınızda başarıya yönelik yaptığınız çalışmaların, taktir ve karşılık görmemesi ile ilgilidir.
Erasmus: İnsan kendinden nefret ederse, birini sevebilir mi.
Nefretin diğer kaynağı, insanın kendisinde olmayan, yokluğunu çektiği bir şey vardır, imrenmek yerine, kıskanmayı seçer, çünkü imrenme pozitif bir duygudur, onun gibi olmak ister çabalarsınız, kıskanmak ise, ben de yoksa onda da olmasın hissiyatı var. İmrenme de iyi olma çabası vardır kıskanmada kötülüğe, nefrete doğru bir eğilim vardır.
Bazen konuşmaların yanlış anlaşılması vardır. Mevlana : Sen ne söylersen söyle, söylediğin, karşındakinin anladığı kadardır.
Öfke duyduğunuz birine bir takım sebeplerle öfkenizi yansıtamazsanız, biriken öfke bir anda gücünüzün yettiği başka birine sudan bir sebeple yönlendirirsiniz.
Bazıları nefretten mutlu olmaya çalışır. Başkalarının mutsuzluğundan kendi mutsuzluğunu gidermeye çalışmak.
Sevdiklerimize gereğinden fazla sorumluluk yüklüyoruz, bu da nefretin en önemli kaynaklarından biri. Hayatımızdaki beklentilerimizin hepsini sırtlanmak zorunda ve ilk olumsuz olayda bir anda ipini çekiveriyoruz. Bu edenle sevgi ve nefret birbirine bu kadar kolay savrulabiliyor. (Ne kadar iyi birisi, ne kadar önemli birisi olduğunun hiçbir önemi yok, ilk hatanda dünyanın en kötü insanı sen olacaksın. )
Nefretin en büyük ortak paydası, bizim gibi olmayanlara duyulan nefrettir.
Antik Yunan’da Epikürcüler: Şöhret ve zenginlik hırsı, yapaydır ve kargaşaya neden olurlar.
Nefretin kökeninde, bu modern yaşamın bize vadettiği hiçbir şeyi yerine getirmemesi var. Yani, bizden beklenen her şeyi yaptık ama bize vaadedien hiçbir şeye ulaşamadık. Bu aldatılmışlık hissiyle, her başarıya ve her normale düşmanlaşıyoruz ister istemez. Biz, sistemi eleştirmek yerine, birçok şeyi gözardı edere, başkalarını suçluyoruz.
Atlas Shrugged: Who Is John Galt? (2014) film Based on ayn rand’s novel
Nefretin en önemli kaynaklarından, motivasyonlarından biri sevgisizlik, yeterince sevilmemişliktir.
Sevgi karşılığını bulamadığında hemen nefrete dönüşüyor. Bir şeyi bir sebeple seviyoruz. Sevgi anlaşmak değildir, nedensiz de sevilir. Sevgiye karşılık koyarsak, bir adımda nefrete dönüşebiliyor. Siz bir şeyi seviyorsunuz diye, onun da sizi sevmesi gerekmez.
Sevgi le nefretin arasındaki tonları kaçırıyoruz, kutuplarda yaşıyoruz. Üstelik hiçbir şey, kendi başına bizi tamamlayamaz. Biraz kendi başımıza kalalım, Bakalım biz kendimiz halledebiliyormuyuz kendi içimizde. Etrafımıza sevgi koşullu bakamayız, algımızda ya sevme ya da sevmeme gibi bir bakış var. Her şeyi sevgi ve nefret eksenine oturtuyoruz. Toptancılık, indirgemecilik ile tüm ayrıntıları görmezden geliyoruz.
Nefretten olumlu, hayırlı sonuç çıkartmak mümkün değildir. İçinizde ur gibi büyüyüp sonunda kendinizi tüketecek. Nefret, koparamayacağımız bir duygu ama ona teslim olmak farklı bir şey.
"ne kadar iyi birisi, ne kadar mükemmel birisi olduğunun hiçbir önemi yok! İlk hatanda dünyanın en kötüsü sen olacaksın"
Bukowski alıntısı bir tokat gibi hepimizin yüzüne indi. 💯
Aynı anda hem bu tokatı yiyen hem de bu tokatı atan başka bir canlı türü var mıdır bilemiyorum?!
İnsanoğlunun son dönemde kaybettiği "Kendini bilmek" erdemi sayenizde biraz da olsa sorgulanıyor, emeğine sağlık Serdar amirim👍
Rahmetli babamın sevdiğim lafıdır: Birisine yapacağın en büyük kötülük, onun senden nefret etmesini saglamaktir.
İktidarımızın milli eğitim bakanı 🙏 saygılar müthiş bir bölüm 💐
Özlemini çektiğimiz böyle sohbetlerdi. Ülkece tartıştığımız konuştuğumuzun hep böyle soyut, etik, felsefik konular olduğu günlerin gelmesi dileğiyle.
Yaşar Kemal'in İnce Memed'inin 4. kitabını bitirdim. İçimdeki duygu karmaşıklığından sıyrılıp gökyüzüne baktım. UA-cam'a girdim ve sizden yeni bildirim geldi. Nasıl gülümsedim bir bilseniz... Sizi çok seviyorum. Günün birinde sizinle iki kelime konuşmak dileğiyle. Sevgiyle sağlıcakla...
Harika anlatım,güzel bir örgü ile ,büyük bir emekle sunulmuş ..Benim dinledğim şu an 15 adet ''dislike'' görüyorum.İşte nefretin bir tanımı da bu .Yapamayacağı,ulaşamayacağı bir özelliğe duyulan hazin nefret.Neyini beğenmedin,niçin beğenmedin,neyi yanlış yada kötü söyledi..Yılların bilgi birikimi bir potada,bir konuda senin için eritildi ve sana 58 dakika içinde sunuldu.Dinle ve ders al ...Hiç olmazsa nefret konusunun örneği olma ..
Aslında özlediğimiz bir özen var burada. İnsanlar artık bir şeyleri anlık olarak hiç bir özen
göstermeden sosyal medya ortamında sunarken bu adam oturup sırf anlatmak için paylaşmak için bir sürü çaba gösteriyor. Bu emek..
Serdar Bey hic kacirmadan paylasimlarinizi dinliyor ve cevreme tavsiye ediyorum. Tesekkur ediyorum Size.
Ağzınıza sağlık. Videodan not aldığım bazı kısımları Mevlana'nın da söylediği gibi 'kendi algıladığım kadarıyla' burada paylaşmak isterim.
'Nefretin bir beklentisi vardır. Bu beklenti gerçekleşmedikçe şiddet eğilimi artar.'
'Kimse birisinden derisinin rengi, dini yüzünden nefret etmeyi bilerek doğmaz. Nefret öğrenilir.' -Nelson Mandela
'İnsan kendinden nefret ederse birini sevebilir mi? Kendi kalbiyle barışık olmazsa, başkalarıyla iyi geçinebilir mi? Kendi varlığından canı sıkkın ve yorgun ise topluluğa hoşluk getirebilir mi?' - Erasmus
'Sevdiklerimize gereğinden fazla sorumluluk yüklüyoruz. Hayatımızdaki beklentilerin hepsini sırtlanmaların istiyoruz ve ilk olumsuz olayda bir anda iplerini çekiveriyoruz. Zihnimizde idealize ettiğimiz her şeyi, onda olsun olmasın, sevdiğimiz kişinin sırtına yüklüyoruz.'
'Nefretin altındaki en önemli kaynak sevgisizliktir.'
'Nefret, insanın kendini bir topluluk içinde hissetmesi için de bir araçtır.'
'Sevgiye bir karşılık koymak onu nefrete dönüştürebilir.'
'Hayatı kutuplarda yaşarken aradaki tonları kaçırıyoruz.'
Ayrıca The Great Dictator'dan yapılan alıntı muhteşemdi. Filmi izlemeyenlere kesinlikle tavsiye ederim.
Ruhumu aydınlatan bir meşalesiniz değerli hocam . Ağzınıza, yüreğinize emeğinize sağlık.
irandan sevgilerle..bizi dusunmeye sevkediyorsunuz serda bey...sagolun 🙏🙏😊
Şu hayatta kendimce birşeyleri başardıysam en büyük sebeplerinden birisi, sizinde benim kutup yıldızım olmanızdır 🙏 Schopenhaure bende çok severim.Ondan alıntılar yapmanız çok hoşuma gidiyor 🥰 Serdar bey iyiki varsınız 🙏 izlemedigim videonuz yok diyebilirim. Keske bir de tüm birikimlerinizi bir kitap olarak çıkarsanız🙋🏼♀️ sevgiler
Sadi Şirazi'nin "Söyle mürüvvetsiz eşek arısına, bal vermez madem, sokmasın bir de." sözü çok güzelmiş.
ağzınıza sağlık Serdar Bey kendi adıma çok teşekkür ederim ülkem adına da sevgi dolu günler dilerim
Mevsim değişikliklerinde kullanmayacağım kıyafatleri yıkayıp dolaba koyuyorum ta ki bir sonraki aynı mevsim gelene kadar. Kendime küçük hediye olarak paralar koyuyorum bazılarına. Öteki sene o kıyafetten parayı bulduğumda çok saf çok temiz mutluluk oluşuyor. Sizden video bildirimi geldiğinde de aynı saf mutluluk. Teşekkürler.
Düşünmemize sebep olduğunuz, bazı konularda uyandırıcı etki yarattığınız için thanks so very much 🧚♂️🧚♂️
Serdar abi bende bir güvenlik görevlisiyim ve tüm güvenlik görevlilerinin sizi takip etmesi gerektiğini düşünüyorum.Değerli zamanınızı bizleri aydınlatmak için harcıyorsunuz ve biz bu nimetten hiçbir ücret ödemeden faydalanıyoruz her videonuz büyük bir emek ürünü Allah size ve ailenize sıhhat versin,versin ki;bu güzel videoların devamını gelsin. Sağlıcakla kalın 🙏
Kahveyi aldık, hocam bu ne güzel bir vakit ❤
"Gözetilecek çıkarları ve gerçekleştirilecek planları olan "dünyevi kişinin" gözünde, karşılaştığı insanlar otomatik olarak dost veya düşmana dönüşür." Theodor W. Adorno
Zihnimin kıvrımlarını izlemek o günün hayat defterine yazılmasına sebep olan en güçlü nedenidir.
Bu sohbetler hedonumu kaşıyor hücrelerime glutatyon yüklüyor. Teşekkur ederim💚
Bu haftanın konu başlığına bakınca Martin Luther King 'in çok sevdiğim sözleri geldi aklıma hemen, paylaşmak istedim: “Darkness cannot drive out darkness; only light can do that. Hate cannot drive out hate; only love can do that.”
Zevkle dinliyoruz Serdar Hocam, teşekkürler!
Artık başucu kitabımın yanında, başucu podcastim var. Podcast başlıkları o kadar doğru duygu notalarımıza basıyor ki, nerede ne konuda bir yanılgıya kapılsam dönüp bu başlıkları bir daha dinliyorum. Nefret ettiğimde nefreti, karamsarlaştığımda “simit ve peyniri”..
Sağlıkla kalın...
İçimden Serdar Kuzuluoğlu podcast atsada kendime gelsem derken bu podcastle karşılaşmam tarif edilemez bir mutluluk.
yatayım da gün bitsin derken bir de baktım sürpriiiz😊👏🏻
Evet!
Bilgeliğe susamışız üstad burdan gitmesin ya...
neden gün bitsin diye uyuyorsunuz ki? bakın bu da sorgulanası. serdar kuzuloğlu'nun bu surprizi olmasaydı gün bitsin diye uyuyacaktınız. bu podcast yayınlanmasaydı bile başka birşeyle mesgul olabilirdiniz. yemek yapabilirdin okulun varda ders çalışabilirdin içki sigara icebilirdin kitap okuyabilirdin film belgesel seyredebilirdin. arkadaşlarında muhabbet edebilirdin. gün bitsin diye uyunmaz ki. hayatı yavaş yaşamak lazım az uyuyup çok yaşamak ama yavaş yavaş yaşamak lazım. hatta bulundugunuz şehir bile yavaş yaşam süren bir şehir olmalı. ben biyolojik uyku saatim ne zaman gelirse, uyumazsam ölücem diye düşünmeye başlayınca uyuyorum. bir kaç gün önce aynı şeyi bende yaşadım. gün sıkıcı geçmişti ve yapacak birşeyin olmadığını düşünerek artık biran önce sabah olması için uyumak istemiştim ama kafami yastığa koyunca düşündüm. kendi kendime dedim ki ben bu gün artık bitsin diye uyuyordum. halbuki uykum yoktu. kalkıp ışığı açtım ve hayal gücümü kullanarak stratejik bir oyun tasarladım. önce oyunu kafamda çizdim sonra bir kontraplak üzerine cizdim. kuralları belirledim oyunun kaç kişilik olacağına karar verdim hangi taşın ne ise yarayacağını ve nasıl ve ne durumda kullanilacağını belirledim. taşları mistik karakterler verdim. taşların hareketini belirlemek içinde bir zar yaptim ve taşların kendisine ve her hareketine bir isim koydum. fakat oyunun adını henüz koymadım. sonra oyunu ablama anlattım. ve oynadık. ablam oyunu beğendiğini soyledi. kendi tasarladigim oyunun biri tarafından beğenilmesi beni mutlu etti ve bir süre sonra uykumun geldiğini hissettim. işte şimdi uyumalıyım dedim. nedense çok uyumayı seven bir topluluğuz. az uyuyup çok yaşamak gerekir diye düşünüyorum. bir seyler anlatabildiysem ne güzel:))
@@gokayduzenli1572 ne güzel yazmışsınız 👍
Bilgi dolu, akıcı ve bir o kadar da keyifli bir yayın olmuş Serdar Bey, emeğinize sağlık. Saygılar.
beni neredeyse hiçbir video ya da podcast içeriği 1 saat boyunca meşgul edemez normalde. ha bunu da 1,5 hızda izliyorum, orası ayrı. peki çok meşgul bir insan olduğumdan mı bu? kesinlikle hayır. neticede telaş çağındayız sanırım bu yüzden. yine de serdar kuzuloğlu’nun youtube üzerindeki videoları hep çok uzun ama inanın 0 sıkılarak dinliyorum. her zaman videodan kazançlı ayrılıyorum. sabahtan akşama kadar konuşsa yine sıkılmayacağıma da adım kadar eminim
Hocam, Sizi tanıdığıma ve izleye bilme imkanıma göre koronavirusa teşekkür etmem geliyor. Şahanesiz........
Bunu izledikten sonra "nefret edenlerden nefret ediyorum" dedim kendi kendime :))) Ne kadar güzel ve etkili bir anlatım olduğunu ifade etmek istedim. Bu arada anlatım kadar konular da o kadar güzel ki 1 saat bile az geliyor diyebilirim.
Şu sürecin en verimli geri dönüşü kendi adıma, Serdar Bey'in videolarına/podcastlerine kavuşmak oldu.
Allah size sevdiklerinize uzun sağlıklı bir ömür versin Serdar abi. Seviliyorsunuz.
Serdar Bey sizin “Çalışmak” ve veya “Çalışmanın faydaları” konusu ile ilgili bir sürü ayrı ayrı programlarda kesit kesit videolarını bulup izliyoruz. Acaba bu konuyla alakalı da böyle dolu dolu bir video çekebilir misiniz? Şimdiden teşekkür ederim🙏🏻
Sevdiklerimize, gereğinden fazla sorumluluk yüklüyoruz, bu nefretin beslendiği en önemli kaynaktır. Harika bir tespit daha .
Serdar abi,seni dinlerken canım sıkılmıyor.Senin konuşman beni rahatlatıyor.Allaha emanet ol
Uzun konuşmalardan sıkılırım ama sizi dikkatle dinleyebiliyorum... teşekkürler
İlk bölümün yayınlandığı gün görüp "çok uzun be abi" diyip açmayanlardanım. Bir gün merakıma dayanamayıp açtım, şimdi de "keşke biraz daha uzun olsa" diyorum. İyi ki de tıklamışım oynat tuşuna. Dinlerken kitap önerilerini, makaleleri not almak yerine doğrudan Pdf buldum veya kitap alma sitesinde sepete attım :) Korona sonrası da umarım zamanınız ve uğraşma isteğiniz de olur da devam edersiniz.
İlk olarak ETZ 2019 etkinliğindeki konuşmanızı dinlemiştim. Daha önceden de sizi biliyordum ama o zamandan beri sosyal medya üzerinden de takip ediyorum. Birçok şey öğrendim, unuttuğum bazı şeyleri hatırladım, farkında olmadığım bazı şeylerin farkına vardım. Her şey için teşekkürler.
Ek: Makale ve kitap linklerini vermişsiniz burada ama ben Spotify ve Apple Podcasts üzerinden takip ettiğim için dinlerken anlık tarayıcımı açıp kendim uğraşmışım :)
Amirim keşke bu nimetlerden daha önce faydalanabilseydik. Şu an tek kafama takılan durum budur. Severek izliyoruz.
Membadan akan su gibi tertemiz... Emeklerinize sağlık amirim, varolun 🙏
Bazı bilgilerle karşılaştığımda -okuyarak, duyarak yada görerek- o bilgiyi ömür boyu unutmayacağım hissederim. Çok ender olsa da çok nettir bu his. Takipçilerden ve çevrenizdekilerden bahsederken verdiğiniz %10 nefret kontenjanı da bu bilgilerden biri oldu. Bunu yanlışlayacak bir bilgiye denk gelene kadar -ki bunun olacağını sanmıyorum- bu bilgi her zaman aklımın bir köşesinde kalacak.
Çiftler arasındaki uyumsuzluk, huzursuzluk ve bunların sonucunda ortaya çıkan ayrılık ve boşanmaların sebebini o kadar güzel tesbit ettiniz ki ... Bu dediğinizi keşke ders kitaplarına ekleseler .
Sevgili Serdar Abiciğim; kitap okuma tutkusu artık bir probleme dönüştü, fasit bir daireye girdim çıkamıyorum. 30 yaşındayım ve 6 yıldır çılgınlar gibi okuyorum, sadece kitap değil takip ettigim bloglardan instapaper a kaydettiklerim günlük en az 10 blog yazısı. Üstüne UA-cam de hergun artan podcastler. Çaprazlama yontemi ile ayni anda 3 4 farklı türde kitap okuyorum. Bunlarin uzerimdeki baskisi hic bitmiyor. Hep okunmayi bekleyen, sipariş edilmeyi bekleyen 10 larca kitap. Ben ne kadar çok okursam bekleyen kitaplar bloglar vs eriyeceğine sürekli artıyor. Ben daha fazla sosyallesecegimi düşünerek (daha fazla konuya hakim olup konuşacak daha fazla şey bulabilecektim) entelektüel olmak için çıktığım bu yolda daha fazla yalnizlastim, insanlardan soyutlastim. Ve ben kendimi ne kadar geliştirirsem çevremdeki insanlarda aradığım kaliteli sohbet ihtiyacı o kadar artti ve beni dumura uğrattı. Beklentim arttıkça insanlara önyargılarım da artti. Artık insanlara ayiracagim vakit bile zaman kaybı gibi geliyor reddediyorum ve yeni insan tanima ihtiyacımı kaybettim. Bu bir kibir değil lakin is arkadaşlarım ve cevremde bir muhabbet ortami vs oldugunda dönen o düşük sohbetlere dahil olmayı kendime yediremiyorum. İyi kazanabildiğim bir mesleğim var ve Sistemin benden beklediği herşeye erken yaşta (ev araba meslek vs) sahip oldum, geriye doğa ananın benden beklediği evlilik ve çocuk kaldi. Ama ordada bu sorunum ket koyuyor bana. Çünkü karşı cinsten de beklentim o kadar arttı ki .... Kitap yalnizlastirdi tamamen asosyal bir insan olup çıktım. Üzerimde hep bir baski ... Ne kadar cok okursam okuyamadığım onlarca kitabın blogun derginin eksikliği... Evernote da bir baski unsuru ve bunu 2 yıl once yine siz sokmuştunuz hayatima :) Böyle bir acmazın içindeyim. Belki siz de yaşamışsınızdır ama evlenmeyi bir es bulmayı ve çocuk yapmayı başarmış bir insan olduğunuz için sanslisiniz. Belki bir gün bu baski azalacak okumak istediklerimin sayisi eriyecek fakat ben yalnız bir adam olarak öleceğim. Ve bu korku beni yanlış mi yapıyorum diye her gün düşündürüyor. Yalniz olduktan sonra okuduğum her kitap öğrendiğim her bir bilgiyi başka bir insanla paylasamadiktan tartışamadıktan sonra bir anlamı kalmamış boşa yaşanmış bir ömür olacakmis gibi geliyor. Sevgilerle en sıkı takipçilerinden...
Lisedeki nadir, özel, çook kaliteli yol gösterici hocalarımın üzerinden 12 yıl geçti, son 3 yıldır ise en iyi tavsiyeleri aldığım kişidir. Videonun her saniyesi çoook değerli, baştaki not tutmak ile ayrıntı ise kesinlikle en güzel başlangıç benim için, kitap başında geçen yıllarıma rağmen...teşekkürler hocam
Biz de size sağlıklı mutlu huzurlu uzun ömürler diliyoruz iyi ki varsınız iyi ki size rastlamış yolumuz iyi ki paylaşıyorsunuz😊
Konuşun hocam lütfen sizi dinlemek çok güzel. Ayrıca verdiğiniz kitap önerileri için de çok teşekkürler. Sizin gibi düşüncelere sahip olunabilir ama kimse sizin gibi güzel konuşamaz :))
Bilgi edindikçe, felsefe yaptıkça iyileşmek.... Bu videoda bana hissettirdiklerinizdir. Emeğinize sağlık.
Serdar Bey, emeğinize sağlık. Sizi seviyoruz. Nefret edenler olabilir, ama sevenler de var, merak etmeyin.
Zihnimin kıvrımlarını farketmeye sebep olan insan... Harika bir anlatımla yine son derece değerli bilgileri bizlerle tanıştırdı. Teşekkür ederim bir kez daha bu kadar güzel entegre için.
Herkesin haklı olduğu bir çağda nefret etmek sıradanlık halini almış olabilir. Teşekkür ederim pek keyifliydi.
youtubenin en değerli veen dolu zaman geçirebileceğimiz tek kanal. her şey için varolun serdar bey, nice dolu videolara inşallah
Çağımızın dijital felsefe hocası oldunuz resmen zihnimin kıvrımları harika bir seri Rocky film serisi gibi tekrar tekrar izliyeceğiz galiba kesinlikle kalıcı bir eser bakıyorsunuz bravo ...
Sizi senelerdir takip ederim ama şu karantina döneminde evde bebeğimle kalmışken sohbetinizden istifade etmek bir başka güzel oldu. Sevgiler...
Sizden cok şey öğreniyorum iyki böyle programlar yapıyorsunuz.mutfagimdan sizi dinliyorum
Gecenin bir yarısı gelebilecek en iyi bildirim 💁🏻♀️
Nefret den nasıl kurtulabilirim diye düşünenler doğru kitapları okumalı doğaya çıkmalı mümkünse doğru nefesi almalı biliyorum cok fazla nefret puanı var içinizde .. kabullenmeyi teslim olmayı başarmak gerekiyor.. örneğin ; anneniz yarın buraya gideceksin diyor. O anda hoşunuza gitmeyen bu işi bağırarak sinirlenerek tepki vermek yerine yarını bekleyin gitmeyeceğim yerine yarının olmasını bekleyin . Belirsizlik gelmemiş an için cok fazla tepki gösteriyoruz.
Sana imreniyorum güzel insan. Zihninin kıvrımlarını bize açtığın için teşekkürler. Faydalı olduğundan emin ol.
Kafama çekiş yemiş gibiyim.Süperdi.Emeğinize sağlık.
Dur önce bir beğeneyimde, sonra izliyim :D Emeğine sağlık Serdar abi. Benim için Covid-19'un olumlu etkilerinden birisin.
Güzel adam devam. Nefret, zehir içip başkasının ölmesini istemektir diyordu bir bilge, Sevgi bizi kurtaracak tek şey gerçekten biraderim.
Serdar bey, emekleriniz ve bize reklamsız bir içerik sunma inceliğini gösterdiğiniz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
Pazar olduğunu anlamamı sağlayan bildirim oldu bugünlerde☺️emeğinize sağlık 👏🏻
Hocam bildiklerinizi çok güzel derleyip aktarıyorsunuz.Sizi zevkle dinliyorum. Hayatıma katkınız için şimdiden teşekkür ederim.😊 Paylaşmaya devam ederseniz çok mutlu olurum.
Bu videoyu 15-20 yaşlarında dinleyebilenler, bu bilgileri iş işten geçmeden öğrenenler ne şanslı insanlar
Merhaba Serdar Bey, yine çok yönlü ve zihin açıcı bir bölümdü. Tam da kavramların, kişisel tanımlamalarla fazlaca degiskenlik gosterebildigini gozlemledigim bir dönemde:) Sevgiler..
Karantina nın bize kattığı en güzel şey sensin hocam her şer de var bir hayır cok şey öğrendik sayende 🙏🏻
Sabah sabah aldığım en güzel bildirim. Yeni video gelmiş❤️❤️
Sizi dinlerken aklıma Orwell'in 1984 ündeki, günlük rutinde herkese katılımı zorunlu kılınmış, İki Dakika Nefret saatiyle ilgili şu sözleri geldi: " İki Dakika Nefret’in en korkunç yanı, insanın katılmak zorunda olması değil, katılmaktan kendini alamamasıydı."
Ayn Rand'ı masada görünce unutamadığım birçok repliği hatırladım.İnsanı nereye götürdüğü tartışmalı bir kitaptır ancak yarattığı tartışma dolu ve güçlü olur.
Kemal Sayar da şöyle diyor : " İnsan insanın yurdudur."..
Besleyebileceğimiz nefret, besleyebileceğimiz sevgiyle ters orantılı.
Sağolun,.
Varolun.
Amirim unutmuş sıradaki konuları hatırlatmayı, hatırlatayım:
Telaş Çağı ✓
Mutluluk (Ve Mutsuzluk) ✓
Nefret ✓
Yaşanamaz Yaşam Alanları ҉ Loading..
Zenginlik ve Fakirlik ҉ Loading..
Bunca emeğine ve birikimini bu kadar çabayla bize de sunmana sonsuz teşekkürler.
nefretimin sevgisizlikten kaynaklandığını farkettirdiniz amirim, teşekkürler tüm emekleriniz için 🙏🏻
İlgiyle takip ediyorum ve istifade ediyorum. Yeni programları merakla bekliyorum. Tebrikler ve teşekkürler.
Teşekkür ederiz.Hakkaten Beyin kıvrımları ile olumlu yönde oynuyorsun.
Sizi 2024 te dinlemek nasil oldu
Çok keyifli çok teşekkürler ❤
Yahudi soykırımına değinmişsiniz
Şimdiler de onlar da Gazze’ye yapıyor aynısını ne hazin 😢😢😢
AÇIK BEYĪN 71. bölümden geldim. Íran Meşhedden selamlar...
Nefret konusunda iki önemli kitap öneririm:
- Türkiye'nin Linç Rejimi - Tanıl Bora
- Yeryüzünün Lanetlileri - Frantz Fanon
Paylaşımlarınız çok değerli, ilgiyle takip ediyoruz, insanları aydınlattığınız için çok önemli bir iş yapıyorsunuz, teşekkürler 😊
Master ödevi için paper üzerinde çalışıyordum, tüm günümü ayarlayıp geceyi daha verimli çalışmak için bekleyim derken, işte bu gece de ertelemek zorunda kalıcağım. Bir saat videoyu izlemek + bir kaç saat da üzerine düşünmek ve referansları incelemek). Teşekkürler Serdar hocam, devamı gelsin )
İçimde tuttum tuttum yeter artık; seviyorum Serdar abi seni :D Dinlerken sevdiğim ender insanlardansın :)) sevgiler, saygılar...Devamı gelir inşallah bu konuşmaların, sen konuş, biz dinleriz :)
Yav Serdar Abi ne tatlı insansın ya, iyi ki varsın, valla seni çok seviyorum. Keşke bir gün karşılaşsak da sokakta mutluluktan ne yapacağımı şaşırışımı görsen :)
Hiç bitmesini istemediğim bir podcast zinciri. Çok teşekkürler 🌸
Hiç Sıkıntı Etmeyin 10 yıl sonra bile tekrar tekrar izleyeceğiz bunları ..
44:42 deki durumu atlatmam inanılmaz zor oldu... belki hala kırıntıları var bilemiyorum.... ama iyi ki bahsediyorsunuz bu konulardan... izleme sayılarının milyonları bulmasını diliyorum 👏🏻👏🏻👏🏻
Yine değerli bir paylaşım izledim... Teşekkürler. İzninizle Özdemir ASAF 'tan bir dizede ben ekleyeyim..."Tüm dünyayı kucaklamak istedim; kollarım yetişmedi..." Sevgiyle....
Zabaha kadar dinlerim zabaha kadar. Yine Mükemmel bir program olmuş. Saygılar
Yine harika olmuş ağzınıza sağlık, konuyu deştikten sonra zirveye getirip Nazım'ın şiiriyle son vuruşlardan birini yapmanız etkileyiciliği tavan yaptırmış...
“imrenmek,maglup olmus kiskancliktir.”
Ne kadar güzel bir söz
ve o mağlubiyetle yüzleşmek ne kadar güzel bir eylemdir
@J Donald Trump ne gülüyon değişik
Iyiymiş
imrenmek, gıbta etmek ; neden yaptıda ki kıskançlık değilde , ben neden yapamıyayımda ki isteme , çalışma azmi tetikleyicisi diye düşünüyorum .
Harika bir bölümdü. Tam da sizin mesajınızla örtüştüğü için Bertrand Russell'ın "Love is wise, hatred is foolish" sözüne de değinmenizi bekledim bütün bölüm :)
Ben de şu an sizin sayenizde hatırladım ve nasıl unuttuğumu düşünerek resmen kahroldum. Sahiden bu video formatı büyük pişmanlıklara gebe :)
Teşekkürler, selamlar.
Düşünebilenler cok azdır, ancak herkes fikir sahibi olmak ister. Her potcastde bir cumle kaydediyorum.
Seni izledikçe özüme dönüyor ve beynimin ısındığını hissediyorum, emeğine yüreğine sağlık