Çekenin, restore edip buraya yükleyenin ellerine sağlık. 2002’den önce mağarada yaşadığımız ve herkesin mutsuz olduğu algısına inandırılmaya çalışanlara izletiriz. Gerçi anlamayabilirler, rezidansları, 40 katlı binaları, Dubai stili ışıltılı avmleri medeniyet sanıyorlar.
@@51d4r tatlım tam videonun çekildiği tarihlerde anne babam beni oraya gezmeye götürür, çıkmadan da mutlaka İnci’de profiterol yedirirlerdi. 2002’de de zaten Taksim’de okuyordum. Yani oraların bu halini ilk kez videoda görmedim senin gibi. Kendi adına konuş bence.
Bu nasıl bir throw back böyle ya.. güzelim Istikilal son güzel yılların.. tam 10 sene Galatasaray‘daki ofisimizden çıkıp her gün en az iki kere yürümüşümdür Taksim’den Tünel’e Tünel’den Taksim’e… öğle paydoslarim seninle birlikte o kadar güzel geçti ki.. her akşam bir kültür sanat etkinliği.. her köşende sayısız anılarım gizli içinde.. ❤
00:55 deki keman çalan kişi benim dedem marko ivriz. kendisi avusturya-macaristan kraliyet korosunda eğitim alıp 12 sene görev aldıktan sonra türkiye'ye göçüp çeşitli opera ve orkestralarda çalıştıktan sonra zeki müren'in ekibinde 25 sene emek vermiş bir sanatçıdır. zeki paşa öldükten kendini emekliye ayırsa da sanatından ayrı kalamadı. şu an hala hayatta, yaşamını avusturya viyana'da 109 yaşında sapa sağlam devam ettirmektedir. babası istanbullu rum kastello apolai, annesi de sefarad yahudisi madam afrom'dur.
kemanla ilgilenen biri olarak hemen dikkatimi çekti o bölüm yaşlı birinin batı müziği çalması da ilginç bir detay pek denk gelmezsin.Sen anlatınca anlam kazandı, kendi kendime bu amca yaşamıyordur artık dedim hayat ne kadar kısa diye düşündüm 109 yaşında hala yaşıyor demene çok şaşırdım.Allah uzun ömür versin demek istiyorum umarım mutlu ve huzurlu bir yaşantı sürmüştür. hala keman calıyor mu bir yerden sonra eklemleri zorlar baya 27 yaşımdayım benim bile zorluyo sırtımı
O zamanlar 20li yaslarimin basindaydim, hayatimin en güzel seneleri 1995-2000 yillarin Istanbuludur. Sonrasinda Avrupaya göc ettim, 21 seneyi askindir burada yasiyorum, meslegim geregi Avrupada, Amerikada, Asyada, hatta Afrikada gitmedigim görmedigim ülke sehir kalmadi ama hala en güzel sehir o zamanlarin Istanbulu benim icin. Simdiki halini görünce bu cok büyük bir haksizlik diyorum icimden.
1997 / 2001 yılları arasında sıraselviler'deki bir otelde muhasebede çalışıyordum . şu an bu klibi izlediğimde o günleri yeniden yaşadım. maalesef biliyoruz ki bu doku ,bu atmosfer bir daha geri gelmeyecek ve yaşanma ihtimali olmayacak. bu dönemi bir genç olarak sindire sindire ve capcanlı yaşadığım için kendimi çok şanslı hissediyorum .
Biz turkiyeden 2000de goctuk, benim aklimdaki taksim, istiklal, bogaz, adalar vs hep bu donemden kaldi. O zamandan beri bir kere ugradim turkiyeye bir daha da gelmeyecegim hatiralarimdaki turkiye kalsin diye
Vay be wendy's varmış! Herkesin kendine has tarz giyinmesine hayran kaldım cidden. Ucundan kıyısından abla abilerimizin elimizden tutmasıyla yakalamıştım '99-01 dönemini. Afacanda on numara bir iskender yemiştik :) Keşke herşeyin bu kadar hızlı ve kolay tüketilmediği o döneme ışınlanabilsem
Wendy's 90'ların başında İstanbul'da McDonalds'tan bile daha çok vardı. Ben de Kadıköy şubesine çocukken çok giderdim. Hatta rahmetli Barış Manço da orada klip çekmişti yanılmıyorsam.
Öyle mi dersin? Bir de şöyle düşün: O günler bir daha ASLA geri gelmeyecek, en azından bizim ömrümüzde. En azından bizden sonraki nesiller geçirdiğimiz güzel günlerin özlemiyle yanıp tutuşmuyor.
Vay be 10 yasindaydim , Pendikte oturuyordum en buyuk zevkim her ay başı babamla çift katlı otobusle karşıya geç ordan İstiklale geç Tramvay bin , ben döner yiyeyim peder çiçek pasajinda bi bira yudumlasın istiklalde yürü tünele bin ,kadıköy vapuruna bin dön boğazdan geç... Mukemmeldi büyüdük para kazandık çoluk çocuga karistik çok yer gördük o zevki tadı hiç başka yerde bulamadık.
90’ların başında iş giriş - çıkış saatine denk gelmezsen köprüye kadar trafik olmazdı yaldır yaldır giderdi ikarus otobüsler. 123P Pendik-Mecidiyeköy vardı çift bilet alırdı, çift katllı otobüsler sonradan geldi.
Zaman denilen şu kavram çok ilginç. 90'lar uzak geliyor ama aslında 2010'larda artık uzak. Yaşarken hiç anlaşılmıyor ama düşününce kaybettiğimiz her şey orada gömülü. Gülüşlerimiz, ağlayışlarımız... Koca bir duygu mezarlığı. O zamanlara dönüp bir anıya dokunabilmek isterdim. Böyle düşününce içine hapsolduğumuz anı daha yoğun yaşama isteği geliyor. Yine hatıra olarak kalacak ama en azından akan zamanı, insanları, çevremizi ve sokakları daha iyi hissetme isteği ile doluyorum. Ama yine de 90'ların hüzün akan, sisli, hafiften karanlık, buğulu ve aynı yaşlı bir insanın çizgili yüzünü andıran uzun yaşanmışlık ve yorgunluğunu hissetmek isterdim.
Sesler bile ne kadar huzurlu yahu, insanlar ne kadar sakin. Akıllı telefon yok, herkes sakin sakin ilerliyor. Bir de aynı yerleri günümüzde çekip videonun sonuna eklemek lazım.
İzledikçe her köşesinde hatıralarımız var. Özellikle 96 senesi istiklali dolu dolu yaşadık . 2000 sonrası yavaş yavaş tüm güzellikler yok oldu. Veda etmişiz çoktan
Kalabalığa rağmen inanılmaz bir sükunet ve huzur, insanların yüzünde (o dönem neredeyse şimdiki kadar enflasyon olmasına rağmen geçim derdi olmadığından) bir mutluluk var. Her nesilden her kesimden her yaştan insan kutuplaşmamış bir şekilde aynı ortamda. Ben 16 yaşıma lise zamanları okul kırdığım bir güne gitmiş oldum. Ülkenin başına altı yıl sonra gelecek olan felaket partisinden habersiz bir şekilde..
Bambaşka, bambaşka bir ülkeydik. Siyasal islamcıların dediğine bakmayın, milyonlarca kat daha mutluyduk. İstiklal, Beşiktaş, Kadıköy bambaşka bir duygu verirdi. Çok güzel ve özel hissettirirdi oralarda yürümek. O zamanlarda çocuk olmak çok özeldi, lise yıllarımda eski tadı azalsa da az buçuk yakalayabildim bu yılları. Üniversite dönemimde başlamıştı çürüme. Şimdi artık bambaşka bir ülke oldu zaten, ben de terkettim ülkeyi.
Vay vay vay... Tiyatromuzun ilk senesi. Zor bela kiralamışız sahneyi. Doğru dürüst afiş yaptıracak paramız bile yok. Ama olsun Küçük Sahne'de oynuyoruz ilk oyunumuz "Tükürür Kaçarım"ı. 1:35 te gözüküyor ne mutlu olduk. Aramızda en çok tanınan, ekibin kurucularından ve oyunun Uğur Uludağ ile birlikte diğer yazarı olan rahmetli Gökhan Semiz. O yüzden "Müzik : Grup Vitamin"i büyük harflerle yazmışız ki belki seyirci gelir diye. İşte belgesel denen şeyin önemi. Elinize, zamanınıza sağlık.
Geçenlerde yeğnim 96 yılına ait bir fotoğrafımı gördü çığlık attı. Liseden arkadaşlarla sokakta yürürken çekilmiş bir fotoğraf. Bunlar ne güzel giysiler, nasıl bir moda filan... Birimizde bahçıvan pantolonu, bende kabarık bir mont, diğer arkadaşta kırmızı siyah kareli bir mont... Güzel sevimli yüzler ( şimdi eser yok tabii ) İnsan o anı geçmişle kıyaslayabilir ki ben yetmişli yılları her zaman önde tutmuşumdur; şimdiki zamanla bizim lise yıllarımızın kıyasını yeni jenerasyon yapıyor. Ben anlam veremiyorum neden bu kadar marjinal bulduklarına. Yaşamadıkları yılların özlemi içersindeler. Türkiye'yi daha fotojenik görüyorlar şimdikine göre
Yaşarken hiç kimsenin zerre kadar kıymetini bilmediği ve bu milletin asla haketmediği güzellikte günler, bu halk bunlara layık değilmişki şu anki haline gelmiş herkes hakettiğini yaşar
ben bunu kendimi bildim bileli soyluyorum. Herkes hakettigini yasar. Turk milletinin bugunleri yasamasi kotu bir tesaduf degil. Babalar gibi hakediyor, sapina kadar! Deme bu guzel gunler hep ordunun elinde sopa sallamasiyla namussuzlarin koseye sinmesinden dolayi yasaniyormus. Bu ulkede Kemalist TSK olmasa, bunlar da yasanmayacakti..
ışınlanmak istiyorum geçmişe. kimisine güzel, kimisine bayağı gözükebilir bu görüntüler fakat benim için büyük bir özlemi ifade ediyor. dünya hiçbir zaman ne tam anlamıyla güzel ne de tam anlamıyla kötü oldu. harman bir şekilde yaşayıp gittik ama eskileri özlemeye hep devam ettik. şuna inanın, lanet ettiğimiz bugünümüzü özleyecek insanlar var gelecekte. bu doğanın kanunu galiba. özlem hep var olacak. bırak 96'yı, ben şimdiden bugünümüzden 10 yıl öncesini bile özledim :)
İstanbul'un bir daha asla böyle olmayacak olması çok acı değil mi? Sadece İstiklal değil her yeri ayrı güzeldi. Bakırköy'ün bile ayrı bir havası vardı. Şimdi hiç biri yok.
😢 1995 istiklal Caddesi'nin en güzel ve en altın yıllarından şark muhallebicisi vardı, wendys vardı atlas sineması lale sineması metropol kitap evi vardı vay be...
8 місяців тому+1
Zaman makinesini bulcak ve bi tur vercek bi babayiğit aranıyor 😢 özledik…
Çok teşekkürler. Bizi duygulandırdınız. Umarız devamı ve daha geniş hali gelir. İstanbul'un doksanlı yıllarını çocuk/genç olarak yaşamış olmak harika bir şeydi. Maalesef geçmişte kaldı :(
Ne kadar az yabancı var öyle... ellerinde onlarca poşet taşıyan araplardan iz yok. Keşke diyorum bazen... keşke ben de bu dönemde geçirseydim gençliğimi. 17 yaşındayım şu an. Saçma sapan güzellik algıları ve samimiyetsizliklerle dolu bir dönemde yaşamak çok yoruyor beni. Her şeyin hızlıca tüketildiği, her an batı özentiliği yapan duyguları uyuşmuş bir nesille büyümeyi kim ister ki :) Yetişkinlerin ve yaşlıların birbirlerine karşı ayrıştırıcı tavırları da cabası. Çok mu zordu şu siyasetçilerin bizi birbirimizden ayrıştıran propagandalarına yenik düşmemek, milli değerlerimize sıkıca sarılmak, bilime ve eğitime değer vermek... ben de isterdim huzurlu bir yaşam sürmek, 2000-2010 arasında yaşamak. En azından çocukluğum denk geldi ki azcık da olsun hatırlıyorum o dönemleri. Ne kadar da güzeldi öyle. Belki çocuğum diyedir ama her şey çok daha renkliydi, keyifliydi
Ah ne kadar gençsiniz, sizin için o kadar üzülüyorum ki.. Ben 38 yaşındayım ve Türkiye'nin en güzel yıllarının sonuna yetişebildim. Türk gençliği olarak ülkenize sahip çıkın ve eski güzel günleri geri getirmek için var gücünüzle çalışın, ilk olarak bu korkunç gerici hükümeti değiştirin. Türk milletinin kutuplaşmadığı, ULUS olduğu o güzel yıllar.. Şimdi Türk milleti kutuplaştırılmakla kalmayıp bir de üstüne Ortadoğu'dan ithal milyonlarca geri kafalı insan ülkemizin demografisini, ulus bilincini ve huzurunu yok etti..
Almanyadan geldiğimde her sene yazlikdan arkadaşlarla 1 gezme günü ayarlardik Kumburgaz, Bakirköy ve Istiklal sonrada dönüş. Çok temiz bir zaman yaşadim ve maalesef o günler tekrar geri dönmecek
Sadece Türkiye değil tüm dünya internet, sosyal medya ve akıllı cep telefonu gibi buluşlarla yozlaşma yaşıyor. Bana sorarsanız henüz instagramın olmadığı yıllarda yani 2011’de üniversiteyi kazanıp İstanbul’a gittim ve o zaman bile hala güzeldi bazı şeyler. Ne olduysa son 15 senede oldu bile denebilir.
Ben, 90'larda kamu içerisinde kadrolaşmaya başlayan tarikat ve benzeri yapılanmaları kastetmiştim aslında ancak sizler de doğru noktalara parmak bastınız.
''Pocahontas'' ikonunu, Megazvizyonu görene kadar gündelik bir kaç yıllık video gibi bakıyordum.. Şişli Fulya Mahallesinde ortaokula gidiyordum.. Bir-iki sene sonra dersane için her gün önünden geçeceğim yerler.. Zaman makinesi icat olmuş aslında ekranı büyütün ve hissedin.. Sanırım bir habitat muhabbeti vardı o seneler.. 83'lü ler selam.. :D
1996 yılında 12 yaşındaydım. Keşke en az 22 yaşında olsaydım. 90'ları genç bir birey olarak sindire sindire yaşasaydım. Şu hayattaki en büyük arzum budur. ve şimdi yaşı en az 45 olanlara çok imreniyorum. çok güzel zamanlarda gençliğinizi yaşadınız.
Vay be!!! Üniversiteye başladığım, Naregatsi, İmroz, Gizli Bahçe(?), Kalispera ve daha nice mekanları keşfettiğim yıllar! Bir mekan vardı ki unutamam. Gece'nin bir yarısı, ara sokaklardan birinde WASP'ın Show No Mercy'sini duyunca hemen içer dalmıştık. Disko desen değil, bir acayip mekan! Orta yerde, loş kırmızı ışık altında headbang yapan abiler vardı. Merdivenle balkon gibi bir üst kata çıktık. Bu katta kapıları olmayan tuvaletler vardı. Kız erkek o halde indirip işiyorlardı, valla kimse de rahatsız görünmüyordu.
Ne prime yılları amk. Tamam bugünden iyimişiz net. Ama prime yılları olsaydı bikaç sene sonra akp'yi iktidar yapmazdı insanlar. Prime yıllarımız 1930'lar ya da 40'lar falandır.
1996.. 16 yasindayim, Istanbul'da yatili okuyorum. Istiklal'e, Taksim'e ilk ciktigim sene. THY Ofisinin onunde otobusten inip, biraz yuruyunce icine girdigim, hayatimin sonraki 20 yilina damgasini vuran o sihirli dunya. Kaset ve CD'ler icinde kayboldugum o Megavizyon, okulun son haftasi kactigimiz Atlas, FITAS sinemalari, sevgilimle onunde bulustugum Aznavur, o sevgiliden ayrilinca erkek erkege kafalari cektigimiz Cumhuriyet meyhanesi.. Babamla bira yuvarladigimiz cicek pasaji, hayatimda ilk kez kokoreci tattigim Sampiyon. Arka sokaklarindaki barlar, kemanci'ya alinmayisim, 4 sene sonra milenyuma Roxy'de 0-0 berabere girisim.. Sonralari Madrid, Robin Hood, Mojo... Mekansal olarak simdi binlerce km uzaktayim, zamansal duzlemde ise binlerce yil. Aglamiyorum, gozume bir sey kacti...
Görüyorsunuz herkes tup ve yağ kuyruğunda hatta karneyle ekmek alanlarda var ,millet önünde yaprak elinde mızrakla geziyor hey gidi günler nerden nereye.
28 yıl geçmiş üzerinden, bir ülke 28 yılda bu kadar kötüye gidebilir mi? 28 yıllık bu videoyu bırakın, 2012 yılında çekilmiş videolara bakın o zaman ile şu an arasında bile devasa bir fark var. Ülke hiçbir zaman uçup kaçan bir Avrupa ülkesi değilmiş de arkadaş 30 yılda toplum olarak bu kadar geri gitmek nasıl mümkün olabilir bu nasıl bir yozlaşmadır.
Başka bir zihniyetle bambaşka olabilirdi her şey. Uçan kaçan bir Avrupa ülkesi olmak o kadar da zor bir mesele değildi. Birileri once ulkeyi iyi okudu, iktidar olmak için sonra da ülkenin canını okudu.
Kardeşim sen olayı yanlış anlamışsın ulke bataklığa gidiyor diyorlar sen yarisi seni oy almaları için kandırma projeler olduğuna inanmişsin, mesela bop eşbaskaniyim diyen ve sınırlardaki mayınları bilerek temizletip milyonlarca arrap içeri atlatandan az bahset okuyalım İstanbul denen dünyanın en güzel şehirlerinden birinin araplarla canına okunması ve hala kazanırsa kanal İstanbul ucube ve korkunç projenin hayata geçirilmesi, yazda okuyalim
Mağazalara bu kadar erişim olmadığından belki de herkesin kendine özgü bir tarzının olduğu, gerçekten modanın sok şık hallerini yaşadığı, tarzın/stilin/makyaj ve saçın herkesten bu kadar özenmediği, sinemada Pocahantas ın olduğu, bütçe olarak çok az fakat ruh olarak fazlalıklarını en yüksekte yaşayan istanbulun son hali… Ben istanbullu değilim ama kültürel dejenerasyon’un, köyden kente göçün, yabancıların ne denli içimize yerleştiğinin ve bunun sosyokültürel (hatta mimari olarak bile) ne kadar kötü yansıdığının bir özeti bu video. Böyle olduğunu biliyordum ama bu kadar HD izleyince gerçekler tokat gibi çarpıyor yüzümüze. Normalde yorumlarım da akıcı ve anlaşılır olsun diye giriş/gelişme/sonuç dikkat ederim ama bunda onu dahi yapmıyorum. Kusmak istedim aklımdan geçeni. Sadece inanamıyorum. İstiklalin peyaj düzenlemesinden tutun da, tabelalarda kullanılan fontlara ve layout ‘lara kadar! Ne oldu nasıl oldu bilimiyorum ama bu güzel ahenki birileri bozdu, ve başarılı oldu! Bugün hiç bir şey aynı değil. Aynı olsa dahi kimse dürüst değil. Baharatlara dahi gıda boyasının atıldığı bir düzenin içindeyiz artık. İnanamıyor ve başa alıp alıp kaçırdığım detay var mı diye izliyorum. Herkes yerinde kalmalıydı, eğitim, kültür, sosyoekonomi bu kadar seyahati ve relokasyonu kaldırabilir bişey değil! Bundan emindik zaten ama sesli söyleyince ayırımcı oluyorduk. Wendys bile açılmış ama zamanına ve istanbula uygun mütevazilikte! O kadar detay var ki… Tez yazılır, inanılmaz. -Umarım izmir vs gibi illerle alakalı da bu tarz HD görüntüler çıkar. Kırpmadan ekleyiniz lütfen. Altın değerinde bir analiz şansı sağlıyor bunlar.
Gitme zaten.. Ben 5 yil once gittim uzun yillar aradan sonra, yurtdisindan gelip... hic agac kalmamis, her yer parke tas dosenmis, her yer Arapca tabela doluydu. Metroyu sormak icin cevirdigim 4 kisi de , saka yapmiyorum, 4 kisi de Turkce bilmiyordu. Eli yuzu, giyimi, konusmasi duzgun, Istanbul hanimefendisi, istanbul beyefendisi dedigimiz insanlar sirra kadem basmisti. Aglamak uzereydim, oyle kotu olmustum ki anlatamam. Uzakta sohbet eden iki polis memuru gorup onlarin yanina gidip metronun yerini sormustum oyle aglamakli aglamakli...
yapay zeka sanal dünyalar oluşturabilecek kadar gelişirse kendimi hiçbir zaman 2000lere geçmeyecek bir 90 lar tüneline götürmesini isteyeceğim. 90lar bütün dünya çapında hayatın kaliteli olduğu son dönemdi. 2000 döndüğü gibi hayat ve insan kaliteleri çakılmaya başladı... 2001 2005 ten 2006 2016 dan kat kat iyiydi korkarım 3. dünya savaşından sonra 2020 bile 2030 dan daha iyi olacak.
Lisenin onunde it gibi titreyerek bekledigim zamanlari o kadar ozluyorum ki keske kizlarin 10 erkegi yedekte tuttugu, esini evde birakip erkek kankasi ile tatile gittigi, karabuk, erasmus parti zamanlarinin devrinin daha yasanmadigi bizim de gercekleri gormedigimiz, guzel asklarin yasandigi sokaklarda kalsaydim. Gittin bir daha da gelemeyeceksin sevgili masumiyet. artik geriye enkazlar kaldi...
RİZELİ ZÜBÜK'ten önceki son güzel yıllarımız.
Çekenin, restore edip buraya yükleyenin ellerine sağlık.
2002’den önce mağarada yaşadığımız ve herkesin mutsuz olduğu algısına inandırılmaya çalışanlara izletiriz. Gerçi anlamayabilirler, rezidansları, 40 katlı binaları, Dubai stili ışıltılı avmleri medeniyet sanıyorlar.
o bölgede hep şenlik havası vardı, enerjisini sevdiğim için de sık sık giderdim. şimdi koca ülkeyi cemaat evine çevirmeye çalışıyorlar:)
O zaman nüfusun %1’i İstiklali görürdü şimdi %50si görmüştür. Sen de şimdi sanıyorsun ki o yüzde 1’de olacaktın :)
@@51d4r tatlım tam videonun çekildiği tarihlerde anne babam beni oraya gezmeye götürür, çıkmadan da mutlaka İnci’de profiterol yedirirlerdi. 2002’de de zaten Taksim’de okuyordum. Yani oraların bu halini ilk kez videoda görmedim senin gibi. Kendi adına konuş bence.
Videoda en çok dikkatimi çeken iki şey: sakinlik ve huzur.
Bu nasıl bir throw back böyle ya.. güzelim Istikilal son güzel yılların.. tam 10 sene Galatasaray‘daki ofisimizden çıkıp her gün en az iki kere yürümüşümdür Taksim’den Tünel’e Tünel’den Taksim’e… öğle paydoslarim seninle birlikte o kadar güzel geçti ki.. her akşam bir kültür sanat etkinliği.. her köşende sayısız anılarım gizli içinde.. ❤
00:55 deki keman çalan kişi benim dedem marko ivriz. kendisi avusturya-macaristan kraliyet korosunda eğitim alıp 12 sene görev aldıktan sonra türkiye'ye göçüp çeşitli opera ve orkestralarda çalıştıktan sonra zeki müren'in ekibinde 25 sene emek vermiş bir sanatçıdır. zeki paşa öldükten kendini emekliye ayırsa da sanatından ayrı kalamadı. şu an hala hayatta, yaşamını avusturya viyana'da 109 yaşında sapa sağlam devam ettirmektedir. babası istanbullu rum kastello apolai, annesi de sefarad yahudisi madam afrom'dur.
Vay be Allah sağlık sıhhat versin.
Emeklerine sağlık dedenin siz ne işle mesgulsun bu kadar entelektüel bir dededen kalma nesil olarak ?
Bunu göstermelisiniz bence harika bir hediye olur. Sağlık ömürler diliyorum.
kemanla ilgilenen biri olarak hemen dikkatimi çekti o bölüm yaşlı birinin batı müziği çalması da ilginç bir detay pek denk gelmezsin.Sen anlatınca anlam kazandı, kendi kendime bu amca yaşamıyordur artık dedim hayat ne kadar kısa diye düşündüm 109 yaşında hala yaşıyor demene çok şaşırdım.Allah uzun ömür versin demek istiyorum umarım mutlu ve huzurlu bir yaşantı sürmüştür. hala keman calıyor mu bir yerden sonra eklemleri zorlar baya 27 yaşımdayım benim bile zorluyo sırtımı
serin hikayeymiş kardeş
O zamanlar 20li yaslarimin basindaydim, hayatimin en güzel seneleri 1995-2000 yillarin Istanbuludur. Sonrasinda Avrupaya göc ettim, 21 seneyi askindir burada yasiyorum, meslegim geregi Avrupada, Amerikada, Asyada, hatta Afrikada gitmedigim görmedigim ülke sehir kalmadi ama hala en güzel sehir o zamanlarin Istanbulu benim icin. Simdiki halini görünce bu cok büyük bir haksizlik diyorum icimden.
1997 / 2001 yılları arasında sıraselviler'deki bir otelde muhasebede çalışıyordum . şu an bu klibi izlediğimde o günleri yeniden yaşadım. maalesef biliyoruz ki bu doku ,bu atmosfer bir daha geri gelmeyecek ve yaşanma ihtimali olmayacak. bu dönemi bir genç olarak sindire sindire ve capcanlı yaşadığım için kendimi çok şanslı hissediyorum .
Ulan, şunu izlemek bile içimi açtı be!!!
Not: 40 yaşında bir amca.
Bu cidden gerçekti. İstiklal ve İstanbul böyle bir yerdi...
osmanlının son dönemlerindeki sosyal hayatı kaydeden yabancıların çekimlerini izler gibi hissettim. o kadar uzak...
Mutlu Türkiyenin son dönemlerindeki sosyal hayatı kaydeden yabancıların çekimi ki zaten gibiye gerek yok.
Biz turkiyeden 2000de goctuk, benim aklimdaki taksim, istiklal, bogaz, adalar vs hep bu donemden kaldi. O zamandan beri bir kere ugradim turkiyeye bir daha da gelmeyecegim hatiralarimdaki turkiye kalsin diye
O zamanlar İngilizler işgal etmişti, şimdi araplar işgal etti. Arap tayp sayesinde baktığın her köşede işgalci arap var.
Bu kadar kolay mı memleketini unutmak. Nasıl beceriyorsun söyle bize biz de unutalım brom@@smalltiny
@@uzaydaisemekisteyenadam4543türkiyeden çıkarsan son gördüğün hali gibi kalır aklında
Ne güzel restore etmişsiniz, bir de kurgusu çok akıcıymış. Tebrik ederim 👏 Kaybettiğimiz dokuları böyle hatırlamak kalbimizi kırıyor, yalan yok 😢
Vay be wendy's varmış! Herkesin kendine has tarz giyinmesine hayran kaldım cidden. Ucundan kıyısından abla abilerimizin elimizden tutmasıyla yakalamıştım '99-01 dönemini. Afacanda on numara bir iskender yemiştik :) Keşke herşeyin bu kadar hızlı ve kolay tüketilmediği o döneme ışınlanabilsem
Wendys in açılış günü çekilmiş ki ben de firmanın restaurant müdürlerinden birisi olduğumdan ogün oradaydım
Wendy's 90'ların başında İstanbul'da McDonalds'tan bile daha çok vardı. Ben de Kadıköy şubesine çocukken çok giderdim. Hatta rahmetli Barış Manço da orada klip çekmişti yanılmıyorsam.
Wendy's 1990'da acildi ilk,Altiyol'da
Evet ilk altıyolda sonra bakırköy akmerkez nişantaşı ortaköy galleria antalya gibi devam etti 2000 de ise Türkiye ve doğu avrupadan çekildi
Wendys karimatikti
16 yaşındaydım şampiyon kokoreçin önünde kendimi görürüm belki diye dikkatlice izledim.. biz şanslı nesiliz ki o güzel günleri gördük
Öyle mi dersin? Bir de şöyle düşün: O günler bir daha ASLA geri gelmeyecek, en azından bizim ömrümüzde. En azından bizden sonraki nesiller geçirdiğimiz güzel günlerin özlemiyle yanıp tutuşmuyor.
Şimdi önünden geçemiyoruz , çeyrek Koko 💯 TL 😰
Vay be 10 yasindaydim , Pendikte oturuyordum en buyuk zevkim her ay başı babamla çift katlı otobusle karşıya geç ordan İstiklale geç Tramvay bin , ben döner yiyeyim peder çiçek pasajinda bi bira yudumlasın istiklalde yürü tünele bin ,kadıköy vapuruna bin dön boğazdan geç...
Mukemmeldi büyüdük para kazandık çoluk çocuga karistik çok yer gördük o zevki tadı hiç başka yerde bulamadık.
251 pendik-sişli otobüsü:)
Ne guzel bir ani😢
Ne kadar suruyordu Pendik ten Taksim e ulasmak :)
90’ların başında iş giriş - çıkış saatine denk gelmezsen köprüye kadar trafik olmazdı yaldır yaldır giderdi ikarus otobüsler. 123P Pendik-Mecidiyeköy vardı çift bilet alırdı, çift katllı otobüsler sonradan geldi.
Zaman denilen şu kavram çok ilginç. 90'lar uzak geliyor ama aslında 2010'larda artık uzak. Yaşarken hiç anlaşılmıyor ama düşününce kaybettiğimiz her şey orada gömülü. Gülüşlerimiz, ağlayışlarımız... Koca bir duygu mezarlığı. O zamanlara dönüp bir anıya dokunabilmek isterdim. Böyle düşününce içine hapsolduğumuz anı daha yoğun yaşama isteği geliyor. Yine hatıra olarak kalacak ama en azından akan zamanı, insanları, çevremizi ve sokakları daha iyi hissetme isteği ile doluyorum. Ama yine de 90'ların hüzün akan, sisli, hafiften karanlık, buğulu ve aynı yaşlı bir insanın çizgili yüzünü andıran uzun yaşanmışlık ve yorgunluğunu hissetmek isterdim.
30 sene öncesini izleyip 100 yıl ileri gitmek.
Ah benim bahtsız, güzel ülkem.
Sesler bile ne kadar huzurlu yahu, insanlar ne kadar sakin. Akıllı telefon yok, herkes sakin sakin ilerliyor.
Bir de aynı yerleri günümüzde çekip videonun sonuna eklemek lazım.
İzledikçe her köşesinde hatıralarımız var. Özellikle 96 senesi istiklali dolu dolu yaşadık . 2000 sonrası yavaş yavaş tüm güzellikler yok oldu. Veda etmişiz çoktan
1996 yılında çok gitmişimdir ve defalarca o megavizyona girmiştim. keşke bend eçıksaydım diye ümit ettim ama malesef denk gelememişiz.
2001 yılında ilk defa gitmiştim ve inanılmaz güzeldi.
Şimdi Arabistan olmuş oralar
ulan yaa. herkes ne kadar mutlu herkes güler yüzlü herkes birbirine yer veriyor herkes zengin ne kadar güzel yıllarmış vay bee
Kalabalığa rağmen inanılmaz bir sükunet ve huzur, insanların yüzünde (o dönem neredeyse şimdiki kadar enflasyon olmasına rağmen geçim derdi olmadığından) bir mutluluk var. Her nesilden her kesimden her yaştan insan kutuplaşmamış bir şekilde aynı ortamda. Ben 16 yaşıma lise zamanları okul kırdığım bir güne gitmiş oldum. Ülkenin başına altı yıl sonra gelecek olan felaket partisinden habersiz bir şekilde..
Bambaşka, bambaşka bir ülkeydik. Siyasal islamcıların dediğine bakmayın, milyonlarca kat daha mutluyduk. İstiklal, Beşiktaş, Kadıköy bambaşka bir duygu verirdi. Çok güzel ve özel hissettirirdi oralarda yürümek. O zamanlarda çocuk olmak çok özeldi, lise yıllarımda eski tadı azalsa da az buçuk yakalayabildim bu yılları. Üniversite dönemimde başlamıştı çürüme. Şimdi artık bambaşka bir ülke oldu zaten, ben de terkettim ülkeyi.
Vay vay vay... Tiyatromuzun ilk senesi. Zor bela kiralamışız sahneyi. Doğru dürüst afiş yaptıracak paramız bile yok. Ama olsun Küçük Sahne'de oynuyoruz ilk oyunumuz "Tükürür Kaçarım"ı. 1:35 te gözüküyor ne mutlu olduk. Aramızda en çok tanınan, ekibin kurucularından ve oyunun Uğur Uludağ ile birlikte diğer yazarı olan rahmetli Gökhan Semiz. O yüzden "Müzik : Grup Vitamin"i büyük harflerle yazmışız ki belki seyirci gelir diye. İşte belgesel denen şeyin önemi. Elinize, zamanınıza sağlık.
Geçenlerde yeğnim 96 yılına ait bir fotoğrafımı gördü çığlık attı. Liseden arkadaşlarla sokakta yürürken çekilmiş bir fotoğraf. Bunlar ne güzel giysiler, nasıl bir moda filan... Birimizde bahçıvan pantolonu, bende kabarık bir mont, diğer arkadaşta kırmızı siyah kareli bir mont... Güzel sevimli yüzler ( şimdi eser yok tabii ) İnsan o anı geçmişle kıyaslayabilir ki ben yetmişli yılları her zaman önde tutmuşumdur; şimdiki zamanla bizim lise yıllarımızın kıyasını yeni jenerasyon yapıyor. Ben anlam veremiyorum neden bu kadar marjinal bulduklarına. Yaşamadıkları yılların özlemi içersindeler. Türkiye'yi daha fotojenik görüyorlar şimdikine göre
Gördüğü şey belki de kaygısız güvende ve umutlu hisseden mutlu insanlardır
haklılar
Yaşarken hiç kimsenin zerre kadar kıymetini bilmediği ve bu milletin asla haketmediği güzellikte günler, bu halk bunlara layık değilmişki şu anki haline gelmiş herkes hakettiğini yaşar
ben bunu kendimi bildim bileli soyluyorum. Herkes hakettigini yasar. Turk milletinin bugunleri yasamasi kotu bir tesaduf degil. Babalar gibi hakediyor, sapina kadar! Deme bu guzel gunler hep ordunun elinde sopa sallamasiyla namussuzlarin koseye sinmesinden dolayi yasaniyormus. Bu ulkede Kemalist TSK olmasa, bunlar da yasanmayacakti..
O kadar harika bir ülke varmış ki elimizde.. Asla kıymeti bilinmedi, ben de isyan ediyorum.
Hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyorum yitirdiklerimize
👍😭😭😭😭😭😭😭
Aynı aynı aynı duygudayım, gözlerim doluyor.
28 yıl geriye gitsek 28yıl ilerde yaşamayacakmışız gibi hissedenler
Her yer Türk dolu
ışınlanmak istiyorum geçmişe. kimisine güzel, kimisine bayağı gözükebilir bu görüntüler fakat benim için büyük bir özlemi ifade ediyor. dünya hiçbir zaman ne tam anlamıyla güzel ne de tam anlamıyla kötü oldu. harman bir şekilde yaşayıp gittik ama eskileri özlemeye hep devam ettik. şuna inanın, lanet ettiğimiz bugünümüzü özleyecek insanlar var gelecekte. bu doğanın kanunu galiba. özlem hep var olacak. bırak 96'yı, ben şimdiden bugünümüzden 10 yıl öncesini bile özledim :)
Aynen
İstanbul'un bir daha asla böyle olmayacak olması çok acı değil mi? Sadece İstiklal değil her yeri ayrı güzeldi. Bakırköy'ün bile ayrı bir havası vardı. Şimdi hiç biri yok.
Video hiç bitmesin istedim. Kemancıyı görünce ağladım. Mekanı cennet olsun❤
Havanın kasveti Doksanların melankolisini güzel göstermiş. Emeğinize sağlık.
henüz insanların akıllı telefonlar tarafından esir alınmadığı anın keyfini doyasıya yaşadığı zamanlar.
AH BE MEGAVİZYON... Görüntüler resmen zamanda yolculuk. Umarım daha uzun çekimler de paylaşırsınız. Elinize sağlık.
00:11 sarı telefon kulübesi beni benden aldı.
😢 1995 istiklal Caddesi'nin en güzel ve en altın yıllarından şark muhallebicisi vardı, wendys vardı atlas sineması lale sineması metropol kitap evi vardı vay be...
Zaman makinesini bulcak ve bi tur vercek bi babayiğit aranıyor 😢 özledik…
Çocukluğuma döndüm.
Vay bee 8 yasindaymisim o zaman, simdi 36 olduk zaman ne cabuk gecti😢
"bu da gelir, bu da geçer ağlama"... 🌹🙏
Resmen yıllar içinde geri gittik.
Şu güzelliğe bak.
Son mutlu zamanlarımız ve gerçekten mutlu zamanlarımız. Geçmişe gittikçe ülkenin refahı ve huzuru yükseliyor.
Sonu da adete bize bir mesaj verir nitelikte...BU DA GELİR BU DA GEÇER AĞLAMA..🥺
Çok teşekkürler. Bizi duygulandırdınız. Umarız devamı ve daha geniş hali gelir. İstanbul'un doksanlı yıllarını çocuk/genç olarak yaşamış olmak harika bir şeydi. Maalesef geçmişte kaldı :(
00:40 Jeanne d'Arc (R97) helikopter gemisinin mürettebatından iki Fransız Bahriyelisi.
Kitapçıda da bir astsubayıni gördüm sanki
Ne kadar az yabancı var öyle... ellerinde onlarca poşet taşıyan araplardan iz yok. Keşke diyorum bazen... keşke ben de bu dönemde geçirseydim gençliğimi. 17 yaşındayım şu an. Saçma sapan güzellik algıları ve samimiyetsizliklerle dolu bir dönemde yaşamak çok yoruyor beni. Her şeyin hızlıca tüketildiği, her an batı özentiliği yapan duyguları uyuşmuş bir nesille büyümeyi kim ister ki :) Yetişkinlerin ve yaşlıların birbirlerine karşı ayrıştırıcı tavırları da cabası. Çok mu zordu şu siyasetçilerin bizi birbirimizden ayrıştıran propagandalarına yenik düşmemek, milli değerlerimize sıkıca sarılmak, bilime ve eğitime değer vermek... ben de isterdim huzurlu bir yaşam sürmek, 2000-2010 arasında yaşamak. En azından çocukluğum denk geldi ki azcık da olsun hatırlıyorum o dönemleri. Ne kadar da güzeldi öyle. Belki çocuğum diyedir ama her şey çok daha renkliydi, keyifliydi
Ah ne kadar gençsiniz, sizin için o kadar üzülüyorum ki.. Ben 38 yaşındayım ve Türkiye'nin en güzel yıllarının sonuna yetişebildim. Türk gençliği olarak ülkenize sahip çıkın ve eski güzel günleri geri getirmek için var gücünüzle çalışın, ilk olarak bu korkunç gerici hükümeti değiştirin. Türk milletinin kutuplaşmadığı, ULUS olduğu o güzel yıllar.. Şimdi Türk milleti kutuplaştırılmakla kalmayıp bir de üstüne Ortadoğu'dan ithal milyonlarca geri kafalı insan ülkemizin demografisini, ulus bilincini ve huzurunu yok etti..
Harika elinize sağlık. Keşke böyle kalabilseydik.
Vizyonda Budala dedektif, kulakta metallica 😢
Vayyy beee 12 yaşındaymışım... Daha dün gibi ama görüntüler sanki çok eski bir zamana aitmiş gibi de aynı zamanda :( ah ulan hayat!
Almanyadan geldiğimde her sene yazlikdan arkadaşlarla 1 gezme günü ayarlardik Kumburgaz, Bakirköy ve Istiklal sonrada dönüş. Çok temiz bir zaman yaşadim ve maalesef o günler tekrar geri dönmecek
o zamanlar tek bir arap yok memlekette, ne güzel.
Ne güzelmiş 😢
Kış mevsimi belli.
Muhteşem bir kayıt. İyiki paylaştınız.
Şimdi bir kez daha bakıyorum da son 30 yılda şu ülkenin içinden geçmişler be. Yazık oldu bu ülkenin halkına, çocuklarına.
Sadece Türkiye değil tüm dünya internet, sosyal medya ve akıllı cep telefonu gibi buluşlarla yozlaşma yaşıyor. Bana sorarsanız henüz instagramın olmadığı yıllarda yani 2011’de üniversiteyi kazanıp İstanbul’a gittim ve o zaman bile hala güzeldi bazı şeyler. Ne olduysa son 15 senede oldu bile denebilir.
@@deryakurtulussakal nasıl kurtulacaz bu yozlasmadan? Çok büyük bir yıkım sonrasında mı?
Ben, 90'larda kamu içerisinde kadrolaşmaya başlayan tarikat ve benzeri yapılanmaları kastetmiştim aslında ancak sizler de doğru noktalara parmak bastınız.
''Pocahontas'' ikonunu, Megazvizyonu görene kadar gündelik bir kaç yıllık video gibi bakıyordum.. Şişli Fulya Mahallesinde ortaokula gidiyordum.. Bir-iki sene sonra dersane için her gün önünden geçeceğim yerler..
Zaman makinesi icat olmuş aslında ekranı büyütün ve hissedin.. Sanırım bir habitat muhabbeti vardı o seneler..
83'lü ler selam.. :D
Betacam SP görüntü kalitesi, paylaşım için teşekkürler.
1996 yılında 12 yaşındaydım. Keşke en az 22 yaşında olsaydım. 90'ları genç bir birey olarak sindire sindire yaşasaydım. Şu hayattaki en büyük arzum budur. ve şimdi yaşı en az 45 olanlara çok imreniyorum. çok güzel zamanlarda gençliğinizi yaşadınız.
Bir ümit kendimi aradım görüntülerde, bulamadım, ama olsun oralardaydım ya bi sinemanın çıkışında, ya bi kitapçıda ya caddede turlarken
101 gibi embesil oyunu yoktu dumduz okey oynayan yigitleri gorunce duygulandik❤
Hey gidi Beyoğlu, çölleşmeden önce 😢
Vay be!!! Üniversiteye başladığım, Naregatsi, İmroz, Gizli Bahçe(?), Kalispera ve daha nice mekanları keşfettiğim yıllar! Bir mekan vardı ki unutamam. Gece'nin bir yarısı, ara sokaklardan birinde WASP'ın Show No Mercy'sini duyunca hemen içer dalmıştık. Disko desen değil, bir acayip mekan! Orta yerde, loş kırmızı ışık altında headbang yapan abiler vardı. Merdivenle balkon gibi bir üst kata çıktık. Bu katta kapıları olmayan tuvaletler vardı. Kız erkek o halde indirip işiyorlardı, valla kimse de rahatsız görünmüyordu.
o caddede kışlar çok güzeldi .
Uzun halini de umarım yayınlarsınız.
nostalji ve yüksek çözünürlük için abone oldum.tebrikler.
Türkiye'nin Prime yılları...
Ne prime yılları amk. Tamam bugünden iyimişiz net. Ama prime yılları olsaydı bikaç sene sonra akp'yi iktidar yapmazdı insanlar. Prime yıllarımız 1930'lar ya da 40'lar falandır.
1996.. 16 yasindayim, Istanbul'da yatili okuyorum. Istiklal'e, Taksim'e ilk ciktigim sene. THY Ofisinin onunde otobusten inip, biraz yuruyunce icine girdigim, hayatimin sonraki 20 yilina damgasini vuran o sihirli dunya. Kaset ve CD'ler icinde kayboldugum o Megavizyon, okulun son haftasi kactigimiz Atlas, FITAS sinemalari, sevgilimle onunde bulustugum Aznavur, o sevgiliden ayrilinca erkek erkege kafalari cektigimiz Cumhuriyet meyhanesi.. Babamla bira yuvarladigimiz cicek pasaji, hayatimda ilk kez kokoreci tattigim Sampiyon. Arka sokaklarindaki barlar, kemanci'ya alinmayisim, 4 sene sonra milenyuma Roxy'de 0-0 berabere girisim.. Sonralari Madrid, Robin Hood, Mojo... Mekansal olarak simdi binlerce km uzaktayim, zamansal duzlemde ise binlerce yil. Aglamiyorum, gozume bir sey kacti...
iliklerime kadar yaşadım o ortamı, ne şanslıymışım
O güne dönüp sonsuza dek yaşamak istedim.
Bu video bizden çalınan her şeyi bir bir yüzüme vurdu:)
Görüyorsunuz herkes tup ve yağ kuyruğunda hatta karneyle ekmek alanlarda var ,millet önünde yaprak elinde mızrakla geziyor hey gidi günler nerden nereye.
Emeğinize sağlık, çok değerli...
Ahh İstanbul ah… ne günlerdi ya…
kimsede telefon yok. herkes birbiriyle ilgili. tek kötü yanı kapalı alanlarda sigara içilmesi.
Müthiş.. Eski güzel günler.
Fatih Akın'ın Crossing The Bridge - Sound Of Istanbul (2004) belgeselini de tavsiye ederim.
28 yıl geçmiş üzerinden, bir ülke 28 yılda bu kadar kötüye gidebilir mi? 28 yıllık bu videoyu bırakın, 2012 yılında çekilmiş videolara bakın o zaman ile şu an arasında bile devasa bir fark var. Ülke hiçbir zaman uçup kaçan bir Avrupa ülkesi değilmiş de arkadaş 30 yılda toplum olarak bu kadar geri gitmek nasıl mümkün olabilir bu nasıl bir yozlaşmadır.
Başka bir zihniyetle bambaşka olabilirdi her şey. Uçan kaçan bir Avrupa ülkesi olmak o kadar da zor bir mesele değildi. Birileri once ulkeyi iyi okudu, iktidar olmak için sonra da ülkenin canını okudu.
@@ZehraTan12 insanlar oy verdi bunlara !!hala da veriyorlar!
40 yıl geri gitsek 70 yıl ileri ileri gitmiş oluyoruz diyenler var, haklılar.
Kardeşim sen olayı yanlış anlamışsın ulke bataklığa gidiyor diyorlar sen yarisi seni oy almaları için kandırma projeler olduğuna inanmişsin, mesela bop eşbaskaniyim diyen ve sınırlardaki mayınları bilerek temizletip milyonlarca arrap içeri atlatandan az bahset okuyalım İstanbul denen dünyanın en güzel şehirlerinden birinin araplarla canına okunması ve hala kazanırsa kanal İstanbul ucube ve korkunç projenin hayata geçirilmesi, yazda okuyalim
@atnk68 💡
İnşallah bugünkü istiklal caddesi'ni 2054'te izlediğimizde "ulan ne iyimiş be... el habbib sultan-ı mahmood tatlıcısından 200 liraya baklava yerdik ne güzel..." falan demeyiz.
0:36 karabüklü arkadaş
Karaçük Üniversitesi mezunuymuş diye duydum🤭
Saat satiyor abisi napsin 😆
KARABÜK ÜNİDE GAZAAAA 🤣
@@bugra320ırkçı
1:37 Pocahontası sinemada izlemiştim,mcdonaldsda oyuncaklari da vardi
Her şeyin 200 yıl geçmiş gibi görünmesi oysa daha dün gibiydi
Mağazalara bu kadar erişim olmadığından belki de herkesin kendine özgü bir tarzının olduğu, gerçekten modanın sok şık hallerini yaşadığı, tarzın/stilin/makyaj ve saçın herkesten bu kadar özenmediği, sinemada Pocahantas ın olduğu, bütçe olarak çok az fakat ruh olarak fazlalıklarını en yüksekte yaşayan istanbulun son hali… Ben istanbullu değilim ama kültürel dejenerasyon’un, köyden kente göçün, yabancıların ne denli içimize yerleştiğinin ve bunun sosyokültürel (hatta mimari olarak bile) ne kadar kötü yansıdığının bir özeti bu video. Böyle olduğunu biliyordum ama bu kadar HD izleyince gerçekler tokat gibi çarpıyor yüzümüze. Normalde yorumlarım da akıcı ve anlaşılır olsun diye giriş/gelişme/sonuç dikkat ederim ama bunda onu dahi yapmıyorum. Kusmak istedim aklımdan geçeni. Sadece inanamıyorum. İstiklalin peyaj düzenlemesinden tutun da, tabelalarda kullanılan fontlara ve layout
‘lara kadar! Ne oldu nasıl oldu bilimiyorum ama bu güzel ahenki birileri bozdu, ve başarılı oldu! Bugün hiç bir şey aynı değil. Aynı olsa dahi kimse dürüst değil. Baharatlara dahi gıda boyasının atıldığı bir düzenin içindeyiz artık. İnanamıyor ve başa alıp alıp kaçırdığım detay var mı diye izliyorum. Herkes yerinde kalmalıydı, eğitim, kültür, sosyoekonomi bu kadar seyahati ve relokasyonu kaldırabilir bişey değil! Bundan emindik zaten ama sesli söyleyince ayırımcı oluyorduk. Wendys bile açılmış ama zamanına ve istanbula uygun mütevazilikte! O kadar detay var ki… Tez yazılır, inanılmaz.
-Umarım izmir vs gibi illerle alakalı da bu tarz HD görüntüler çıkar. Kırpmadan ekleyiniz lütfen. Altın değerinde bir analiz şansı sağlıyor bunlar.
Sene muhtemel 1994 ahh güzelim yıllar
1996
İstanbul'un bir Türk şehri olduğu yıllar...
Siyasal islam’ın zarar vermeyeceği hiçbir şey yoktur.
Parayla her yere böyle yazıp duruyorlar. Siyasalislhsomsnsisb bı bitmediler. Sanki ülke daha öncesinde cennetti@@haddock_76
Bu dönemleri gördüğüm için çok mutluyum şimdi asla gitmiyorum İstiklal’e çünkü sinir krizi geçiririm.
eskiden herşey çok çok güzelmiş
Harika. 2000’lerin ortasına kadar istiklal bu havadaydı.
10 seneden fazladır gitmiyorum özlemişim
Gitme zaten.. Ben 5 yil once gittim uzun yillar aradan sonra, yurtdisindan gelip... hic agac kalmamis, her yer parke tas dosenmis, her yer Arapca tabela doluydu. Metroyu sormak icin cevirdigim 4 kisi de , saka yapmiyorum, 4 kisi de Turkce bilmiyordu. Eli yuzu, giyimi, konusmasi duzgun, Istanbul hanimefendisi, istanbul beyefendisi dedigimiz insanlar sirra kadem basmisti. Aglamak uzereydim, oyle kotu olmustum ki anlatamam. Uzakta sohbet eden iki polis memuru gorup onlarin yanina gidip metronun yerini sormustum oyle aglamakli aglamakli...
ülke mahvedilmeden önce, insanların en azından umutlarının olduğu dönemler
0.32 Idris Elba, Matt Damon... Güzel günlermiş
yapay zeka sanal dünyalar oluşturabilecek kadar gelişirse kendimi hiçbir zaman 2000lere geçmeyecek bir 90 lar tüneline götürmesini isteyeceğim. 90lar bütün dünya çapında hayatın kaliteli olduğu son dönemdi. 2000 döndüğü gibi hayat ve insan kaliteleri çakılmaya başladı... 2001 2005 ten 2006 2016 dan kat kat iyiydi korkarım 3. dünya savaşından sonra 2020 bile 2030 dan daha iyi olacak.
Ne mümkün şimdi oralardan geçmek.
Eşkiya filmi geldi aklıma. Başyapıt
2003-2005 arası oraları gezme imkanım oldu.
İnsan ağlıyor
1 tane Suriyeli yok lan ne güzel...
@@ApocalypticWorld789 Suriyeli misin?
@@ApocalypticWorld789 ülkene dön o zaman
Hey gidi megavizyon. Az zaman öldürmedik orda
Lisenin onunde it gibi titreyerek bekledigim zamanlari o kadar ozluyorum ki keske kizlarin 10 erkegi yedekte tuttugu, esini evde birakip erkek kankasi ile tatile gittigi, karabuk, erasmus parti zamanlarinin devrinin daha yasanmadigi bizim de gercekleri gormedigimiz, guzel asklarin yasandigi sokaklarda kalsaydim. Gittin bir daha da gelemeyeceksin sevgili masumiyet. artik geriye enkazlar kaldi...
Ali😂
Hanımcı Bulaşıkçı Ali 😬 @@Deniz-l5d
Buram buram Tabutta Röveşata
Ben o yıllara gitmek istiyorum 😢
İçim buruluyor, izlemek zor geliyor.