Bence aslında tüm programlar İlker hocanın tişörtleri için çekiliyor, bu sayede bir kitle yaratarak tekstile girecekler ve aynı zamanda ihracatla da muhteşem bir ticaret olacak! Veysi abiyi bu vizyonerliği karşısında tebrik ediyorum gerçekten :D Hocam şaka bir tarafa da tişörtlerinizi nereden alıyorsunuz?
bir tekstil teknoloğu olarak ve myk eğitici olarak tabiki benden almıyor maalesef tasarımlarını ben yapmıyorum ancak kısa filmlerimi yaparken ilhan hocadan ilham alıyorum.düşüncelerini çok beğeniyorum
Cem Yılmaz harika bir gözlemci ve gözlemlediğini sunma konusunda da çok yetenekli.Bu,onu zirveye taşıyor. Ülkenin %99'u sinemacılık konusunda sizin kadar donanımlı olmadığı için sinema filmlerinde ki beklentimiz ve dikkat ettiğimiz konular çok çok çok farklı oluyor.
İlker bey programı en başından beri takip ediyorum ve yorumlarınızı filmlere bakış açılarınızı beğeniyorum yavaş yavaş bakış açımı genişletiyorum sayenizde.
G.O.R.A Filmindeki Ersan Kuneri karakteri de bence Yeşilcam'a büyük eleştiriler içeriyordu hocam. 'Ayda olmaz, 1 haftada çekmemiz lazim' vs gibi replikleri vardi.
“Türkler olarak madem yapamıyoruz o zaman dalga geçelim” Olayı özetleyen en baba cümle bu. Ağzınıza sağlık. Bilen adamlar konuşunca başka oluyor. Ortamlarda satacağım çok cümlem çıktı, teşekkürler :)
Abi film izlemeye çok vakit ayırmam, ama şansa buldum İlker hocanın muhabbetlerini daha doğrusu Nevzat Aydınla yaptığı sohbetten buldum 5-6 video oldu şimdiden, çok samimi çok akıllıca sohbetleri var. Çok güzel kanal olmuş burası, büyür gider :)
Bilgi: İlk yerli “Western Kasabası” kundura tamircisi Ahmet Sert (Ahmet Sahatlar ya da Kovboy Ahmet)'in girişimleriyle inşa edilmiştir. İlk yerli kovboy filmi “İntikam Hırsı” da 1963 yılında çekilmiştir. Ahmet Sert film aksesuar işinde de çok başarılı olmuş; hamam böceğine kostüm giydirerek akrep yapan ilk kişi olarak anılır. Hattâ bir filmde Cüneyt Arkın'ın yüzünde bunu kullanır.
Filmin ucuz gözükmesinin ve sevilmemesinin nedeni filmin muazzam mekanlarını, sekanslarını "sindirtmemesi"... Yönetmenlik sıkıntılı, muhteşem mekanlar olmasına rağmen establishing shot'lar ya yok ya kaynıyor, planlar doyurmuyor bize mekanları. Çok hızlı cut'lar, hızlı dialoglar, hızlı espri yapma çabası sahneleri yoruyor. Cem Yılmaz bile esprileri hızlı söyleyeyim derken yoruluyor filmde resmen. Senaryoda bütünlük olsa espriler göze batmayacak belki, çok hızlı ve çok kopuk. Daha yavaş tempolu, kendini ciddiye alan, sindirerek izleyeceğimiz bir yapıda olsa fikirler güzel aslında. Yani Hollywood'un bütün şartlarını barındırıyor neredeyse film ama bu eksiklerden ötürü işlemiyor. Sekanslar arası bütünlük olsa akar gider film. Ama tabi Cem Yılmaz'ın sinemaya katkısı küçümsenemez. Film kötü değil kesinlikle, sadece bu sorunlar olmasa bütün bir film olacakmış.
Akıcılık katılması öyle olmaz, "Airplane" dünyanın en çok dakika başına espri barındıran filmi olarak kabul edilir, ordaki akıcılığa bakalım, bir de buna bakalım. Senaryo örgüsü, sahne geçişleri, sekans bağlantıları apayrı bir mevzudur. Filme kötü demiyorum bu arada, tekrardan belirteyim. Diğer komedileri bakıldığında cidden çok çok iyi tabiki. Ama daha iyisini bekliyordum. Ama tabi ben sinemacıyım, sektördenim; bakış açım haliyle biraz daha farklı.
Bence bizim en büyük eksiklerimizden/yanlışlarımızdan biri bence "hollywood ile bir tutmamak lazım" söylemi. İlerleyemiyoruz bu yüzden. Adamları anlamadan, başarılarını benimsemeden iyi bir iş çıkarmak imkansız. Kaldı ki popüler sinema zaten en başta Hollywood'dan ekmek yiyor, karşılaştırmamak imkansız. Ayrıca adamların oturttuğu sistem yanlış değil, 100 yıllık tecrübenin evrilmiş, yerine oturmuş hali. Bunları dikkate almadan eğitiliyor sinema öğrencileri, bunlara incelemeden yükseliyor set içinde seviye atlayıp şef olanlar, o yüzden teknik anlamda kusurlarımız büyük.
bir tutmamak derken bütçe seyirci arz talep sektör endüstri...
6 років тому
Programın hayranı olduğum için ilk kez bir UA-cam videosuna yorum yapacağım ;) bildiğim kadarıyla Hakkari'de Bir Mevsim filmi de yurt dışında ödül almıştı
Selamlar ben buralarda yeniyim :) İlker Hocam benim sanatınızla yada sektörünüzle çok bir alakam yok tamamen seyirci konumundayım. Anlattığınız birçok şeye tabiri caizse tüketici olarak hak verdim ve doğru olduğunu düşünüyorum. Ayrıca açıklamada da yazdığı gibi kompleks olayları falan gibi birçok görüşünüzden de etkilendim ve aydınlandım teşekkürler...
Merhaba İstanbul film akademisi ekibi, sizi çektiğim saçma sapan UA-cam videolarına bir adette saçma sapan kısa film ekleyebilmek için yaptığım araştırma sayesinde keşfettim. Bu anlattığım olay yaklaşık 1 hafta önce gerçekti ve 1 haftada paylaştığınız bütün içerleri izledim ve kendimi v for vendetta izlemiş inci sözlük yazarı gibi aydınlanmış hissediyorum. Bize ayırdığınız her bir Saniye için çok teşekkür ederim. Bir sonra ki bölümü heyecanla bekliyorum
Hocam selamlar, Öncelikle yeni keşfettiğim programınızın formatı çok hoş. Bununla birlikte yeşilçam ve cem yılmaz hakkındaki fikirlerinizin birçoğuna katılmakla beraber film hakkındaki eleştirilerinizin bazılarına katılmıyorum. Cem Yılmaz öncelikle senin de dediğin gibi iyi bir komedyen. Senaryosunu yazdığı ve kimi zaman yönetmen koltuğuna oturduğu filmlerinde kurguya da önem veren biri zannımca. Bir ege/trakya köyüne gitmek ve orada film çekmek veya günlük hayatın içinden romantik bir komedi çıkarmak gibi işler yapmak yerine mizahını daha farklı konseptlerle yapıyor. Arif V 216 da bu ürünlerden bir tanesi ve bir yeşilçam övgüsünden ziyade o yıllara bir selam. Elbette bir yeşilçam övgüsü var fakat bunları yerinde bırakıyor, örneğin alternatif gelecek sahnesinde; Arifin 216ya kızarken söylediği "Senin bu yaptığın hollywood olum türk sineması değil." yergisi, o esnadaki görüntünün de hollywood filmlerini andırması, hollywood sinemasını överek enetelektüel olduğunu zannedenlere güzel bir yerli sinema savunusu olmuştur. Çünkü her ne kadar yeşilçam da seyirciyi düdükleme niyetinde olsa da bunu "aşırı romantizm" kapsamında yapar hollywood ise şiddet çoğunlukta olmakla beraber her yolu kullanır. Bunun dışında filmde nostalji ögelerinin iyi kullanıldığını düşünüyorum filmi nostaljik bir öge haline getirmek yerine, nostaljiyi filmin ögesi haline getirmiş ve bunu mizahında oldukça güzel kullanmış. GORA, AROG ve Arif V 216yı bir üçleme olarak düşünürsek iyi bir üçüncü film olmuş ve senaryo bütünlüğü ve işlenişi olarak AROG ve GORAnın skeçlerin birleşimi görüntüsünden ziyade daha bütünlüklü bir senaryo koymuş ortaya. Cem Yılmaz bu filmle birlikte ana akım mizah anlayışında geleceğe taşınacak bir ekol oluşturmuş bunun dışında dediğin gibi filmlerini para için çeker ve Hokkabaz filmi birçok filminden çok daha güzeldir. ÖNEMLİ BİR NOT: Bölümün bir kısmında bahsettiğin kemal sunal'ın şahan'a benzetilmesi kabul edilemez bir durumdur, kemal sunalın mizahının sıkıntılı yanları olduğu doğrudur ancak Kibar Feyzo'yu Zübük'ü Devlet Kuşu'nu Çöpçüler Kral'ını ve Köşe'yi Dönen Adam'ın final sahnesini oynayan bir oyuncunun "Kapı benim olduğun problem yok" deyip "böhihi" diye gülen, insanları taciz eden bir karakterle benzeştirilmesi entelektüel gevezelikten başka bir şey değildir.
Çok garip bir şekilde sempatik ve izlenesi videolar. Devamını bekliyoruz. Bu arada çevremde herkese reklamınızı yapıyorum. İzleyin diyorum. Gerçekten kameranın karşısına çok yakışıyorsunuz.
Türkiye sineması ile ilgili söylediklerinize katılmamak elde değil. Türkiye sineması açısından festival filmleri "buğday", "daha", "işe yarar birşey" vb. filmleri ile ilgili tahlillerinizden bahsettiğiniz bir video istiyoruz.
Kemal Sunal'ın oynadığı filmlerde verilen mesajlar, absürt komedi öğeleriyle birleştirilerek toplumumuzun durumu ve düşünce yapısını akıcı, tutarlı ve eğlenceli ve de 'zekice' bir dille seyirciye aktarmayı başarmıştır. Filmleri ciddiye almadan izleyen; neye baktığını ve neyin vurgulandığını göremeyen kişiler, "Kemal Sunal filmleri"ni sığ bir bakış açısıyla izlemekten öteye gidememektedir. Entelektüel eğitime ve uzmanlığa sahip kesimden de bu türden üstünkörü "eleştirileri" duymamızın nedenini, yersiz ego ve yersiz kıyas ile hareket etme hatasına düşüyor olmaları olarak görüyorum. Ön yargılarınız çoğu zaman tutarlı olsa da bazen insanın bakışını böyle köreltebiliyor. Zihninizdeki kalıpların, gözünüzde mercek olmasına müsade etmeyin; bu sizin, hakim olduğunuz konularda 'dahi' büyük yanılmanıza sebep olur.
Yeşilçam hakkındaki fikirlerinizin hepsine tek tek katılıyorum. Yararı olmuştur belki o hikayelerin ama arabesk bir toplum oluşmasına da sebep olmuştur. 80'le 95 arası Türk sinemasının karanlık dönemidir dediniz fakat o dönemlerdeki filmler bence aksine bir önceki dönemin kısır döngüsünden biraz da olsa çıkmış ve daha sosyolojik, psikolojik alanlara girmiş olabilir. (Tabutta Rövaşata, Anayurt Oteli, Gece Melek ve Bizim Çocuklar vs). Kemal Sunal ile Recevip İvedik'in aynı şey olduğunu ben anlatmaya çalışa çalışa dilimde tüy bitti hay ağzınızı öpem bu arada :) Konuyla ilgili şunu söylemek istiyorum, Cem Yılmaz'ın sinemada yaptığı şey de gösteri bence. Sadece tek değil, çoklu show diyelim. Cem Yılmaz, aynı ülkede yaşadığımız ve aynı dili konuştuğumuz için şanslı olduğumu düşündüğüm iyi bir yetenek. Jean Paul Seresin ile çalışma fırsatı buldum bir filmde. Sadece işinde iyi değil, çok da iyi sevecen birisi. Hazır gelmişken burada herhalde üç beş film çekip gidecek :)
Hocam evet özellikle toplumda karşılığı olan karakterler olarak şaban ve recep ivedikin benzemesi ya da seyirci bunu istediği için bunun piyasaya sürülmesi benzetilebilir. Fakat toplumsal işlev olarak yahut toplumda durduğu konum olarak benzetilemez. Şöyle ki Kemal Sunal çoğunlukla (ki dönemin sineması veya Kemal Sunal ve benzeri sanatçıların rol aldığı yapımlar da) halktan, toplumun kendini bulabileceği "etik değerlere sahip", kötünün karşısında durup (ve evet kimi zaman sinemasal değeri düşürecek kadar saçma olsa bile) dönemin çeşitli muktedirlerini (patron, ağa vb.) eleştirmek suretiyle alaya alırdı. Bu yaklaşım onu komik kılıp başarılı yapardı. Recep İvedikte ise salt bir elitizm alayı mevcut. Tabi istisnaları olsa da mütemadiyen bu zıtlığın umarsızca karşımıza çıkarılması üzerinden mizah üretilmeye çalışılıyor. Ve sonunda gene bir kaç güç yoksunu karakterin tokatlanması veya hezimete uğratılması dışında ne ahlaki değer verme kaygısı ne de örnek bir duruş sergileniyor. Evet aynı şaban gibi toplumdan olan bir karakter o karakteri küçük gören görece üstün kişilerle karşılaştırılıyor ve mizah yapılıyor ancak bu sefer kahramanımız toprak ağasına direnen köylü değil bir öğretmeni olanca cinsiyetçi, kaba ve ahlaksız tavırlarıyla madara eden içimizden zorba tip.
Kemal Sunal karakterlerinin yüceltilmesi de burdan geliyor hocam. Karakter iyilik timsali olarak öne çıkarılıp bir şekilde toplum için hareket ediyor ve bunu çok içten yapıyor. Recep ivedik karakterinin bu kadar kötülenmesinin (en azından belli bir kesim için) sebebi de topluma bu kadar sirayet edebilecek karakterin bu kadar rezil olması ve karakterin meşrulaştırılması. Elitizm eleştirisi veya anti kahraman yaratılması değil bahsettiğim sıkıntı. Bu dönemin toplumsal dinamikleri içerisinde bu karakterin karşılığının olması ve bu karşılığın meşrulaştırılmasının topluma vereceği zarar sıkıntılı olan durum.
Bu konu videoda katılmadığım nadir bölümlerden biriydi. Yorumunuz benim sahip olduğum düşünceleri benim asla yapamayacağım şekilde dile getirmiş. Bence de iki karakterin arasındaki bu fark gözden kaçırılmamalı. farkında olmadan bana yardımcı olduğunuz için teşekkürler.
ben sinemacı değilim , sinemayla izlemekten başka hiç bir alakam yok . İlker hocamızın beğendiği ya da beğenmediği filmler o kadar garibime gidiyordu ki sırf bunu öğrenmek için izlemeye başladım ama en sonunda anladım . Adam aşçı ben ise tüketiciyim . Yani bana dünyanın en güzel suşhisini getir bu ne lan böyle yemek mi olur der geçerim çünkü zevkime hitap etmez ama ilker hoca harika olmuş işte yemek dediğin böyle olur diyebilir ve beğenebilir çünkü o suşhiye üretici olarak bakar , işte yosunun pişme kalitesinden balığa , pirincinden süsüne kadar eleştirip cevap verir . Lakin ben kokoreçe bayılırım çünkü ağız tadıma hitap eder ama ilker hoca 'abi kokoreç doğru düzgün bi yemek değil ki , bağırsak yensin boğazdan geçsin diye baharata abanılmış bir şey yani ' diyebilir. Bir de cidden umutla hayal arasındaki ince farkı görmemi sağladı , tedx teki konuşmasını da izledim orada da o 3 madde (bilmeyenler mutlaka izlesin) öğrenmem için beni bekleyen bir dersti . sinema terimleri , ve diğer ögeleri zerre umrumda olmasa da hoş ve eğlenceli sohbetiniz , özelden bahsedip genel bir yargıyı anlatmanız ve samimiyetinizden dolayı sizi severek izliyorum . belki geç oldu bu yorum ama yazmak istedim . sizler gibi insanların ülkemde olması büyük bir mutluluk ve gurur kaynağı . nazım ve veysel abiye de selam olsun sizlere de bayılıyorum :))))) büyüklerim olarak hepinizin ellerinden öper , kendi adıma çok çok teşekkür ederim , günün birinde yüzyüze gelmek dileyiğle . Afiyetle kalın :)
27 dakikalık video çekmişsiniz. Onu da makaslayıp birleştirerek yapmışsınız. Daha iki cümleyi siz bir araya getirip kuramazken film eleştirisi sizin neyinize. Özgüvenini ne hayran oldum.
Cartesian Theater tshirt fikri şahane olmuş. Black Mirror S04E04 da hayatın bi similasyon olduğu teorisini eleştirip bu görselle birleştirisek mükemmel bi Olmaz Öyle Saçma Şey çıkar ortaya.
Şurada bir hata var, İlker abiden beklemezdim. Evet, Kemal Sunal filmleri (Şaban filmleri ya da Banker Bilo gibi filmler) aynı Recep İvedik gibi dalga geçilsin, baş karakterinin yaptığı saçmalıklara gülünsün diye yapılan filmler. ANCAK, o dönem bu filmler politik eleştiri yapma cesaretine sahip filmlerdi ve hep toplumu hem politikayı eleştirebiliyordu. Şimdiki Recep İvedik filmleri politik üstünlüğü suistimal edip bunu normalleştirmeye çalışan filmler halinde. Bu şöyle bir fark yaratıyor: Kemal Sunal filmlerindeki yapılan şey mizah, Recep İvedik filmlerindeki şey değil.
tam da böyle bir yorum var mı diye bakmaya gelmiştim ben de. kesinlikle katılıyorum. entelektüel camianın ya da filmlerdeki karakterlerin bu iki karaktere muamelesi aynı olsa da kemal sunal'ın karakterlerinde satirik bir yön de vardı. kaldı ki şaban karakterleri salaklık derecesinde saflığı, orta direk türk insanını temsil ediyordu ki bu da recep ivedik karakterinin temsil ettiği "zorbalık ve gittiği ortama hakim olmaya diretme" imajının tam tersi bir yönde :) olsun, en azından bunun tartışılabildiği bir kanal burası. ilker hoca'yı teşekkürler, keyifle takip ediyorum bir "90lı y kuşağı üyesi olarak" olarak! :D
Arkadaşlar orada bahsedilen farklı siz olayı anlamamışsınız.O dönem de Kemal Sunal filmini izledim veya Kemal Sunal ın filmine gittim dediğiniz de ayıp karşılanırdı.Utanırdı insanlar gittim demeye.Çünkü dalga geçerler benimle düşüncesi olurdu.
tabi ki o noktada katılıyorum, o döneme tanıklık edenlerden duymuştum bunu da. ancak iki karakterin de temsil ettiği değerler ve yaklaşımlar çok farklı bence. onu belirtmek istemiştim.
nrengin sazak Video da söylenilen aynı demek istenilen konu benim yazdığımdır.Video da ikisinin ortak yönü olarak yazdığımdan bahsediliyor.Diğer konular sizin çıkarımlarınız.Video da söylenmeyen veya söylenmek istenmeyen çıkarımlarda bulunmanız yanlış.Yorum sahibi arkadaş böyle birşey beklemezdim yazmış :) Anlatılmak isteneni anlamadığı için böyle yazmış.
Aslına bakarsanız Recep İvedik karakteri en başlarında kendisi de bi eleştiri ürünüydü diye düşünmüştüm daha sonralarında ardı gelecek para karakterin sahibini de kör etti ve yolunu şaşırttı diye düşünüyorum. Yani temelde bakınca yine İlker Hocanın söylediği yere geliyor fakat günümüzdeki versiyonu elbette daha kötü bence.
Bence Kemal Sunal ile Şahan Gökbakar'ı karşılaştırmak doğru değil.Kemal sunalın sadece şebeklik içeren filmleri yok.Aklıma ilk gelen gülen adam filmi mesela filmin sonu özellikle gayet güzel ve gerçek birşeyler anlatmaya çalışıyor.
Hocam ben değil film, Instagram için fotoğraf bile çekmeyen bir adamım. Rast gele denk geldiniz sayenizde film çekmeye karar verdim (şaka şaka ne işim var benim filmle falan onu siz çekin. :) ) İşin doğrusu anlattıklarından sonra film izlemeye farklı bir gözle bakar oldum. İşinizden daha iyisi olmanızı dilerim.
Yeni nesil, sinemayı yüksek bütçeli youtube videosu olarak gördüğü için yakın zamanda Türk sinemasında youtube sineması dönemi başlayacak. Bence birkaç keskin nişancı tutup ilk önce youtuberların sonra da bu filmlere bütçe veren yapımcıların ayak serçe parmaklarına sıktıralım. Ya arkadaş kısa film çek, skeçler halinde çek koy youtube-a, sinema senin neyine. Kendi çöplüğünde kendi çöpünü üretsene. Üstüne bir de belliki yapımcıdan aldıkları parayı yemişler. Olmaz öyle saçma şey.
Hocam o iş vurmayla bitmez. Bu youtuber filmlerinden biri taş çatlasa harcadığı para 50 bin tl yi geçmez gişede 250 bin yapıyor para kazanmış mıdır kazanmıştır. İkincisini çekmez mi bunun çeker. Türkiye'nin acil ete ihtiyacı var bu kadar düşük zeka seviyesini başka türlü açıklayamıyorum. Açıklayabilecek varsa dinlerim tabi.
En kötü ihtimalle youtube komple kapansın Türkiye'de. Yoksa bu kadar hızlı zeka düşüşünü kimse engelleyemez. Adamın biri çıkıp "Herkesin görebileceği ve bunun size para kazandırabileceği bir video paylaşma platformu yapıyorum, her şey beleş." diyor bizimkiler çıkıp garip garip sesler çıkarıyor, vura vura anlaşıyor. İletişim kurmayı keşfeden ilk insan gibi ne yapacaklarını bilmiyor. Bunların hepsinin kökünü kazımanın yolu ya bir keskin nişancı tutacağız yada youtube Türkiye "Nasıl beynimizi kullanırız konulu "Akıl" adlı bir video serisi yayınlayacak. Yoksa işin sonu harbiden garip sesler çıkaran videolara dönüşecek sinema.
Bende diyorum biz çocukken k.sunal filmi seyredenlerle dalga geçilirdi İvedik gibiydi diye.Burada duyunca Amerika'yı ikinci kez keşfetmiş gibi hissettim.
Bir sinemasever olarak Yeşilçam ile ilgili söylediklerinizi kabul etmiyorum. Özellikle Ertem Eğilmez'in çektiği filmlerde ticari kaygı ya da filmlerin tekrar ya da klişe olduğunu özellikle BKM ile kıyasmalaktan hicap duyarım. Özellikle Ertem Eğilmez'in çektiği filmlerin Dünya standartlarında olduğunu ancak PR ve lansmanları yeterli olmadığı için Dünya'ya açılamadığını düşünüyorum. Kemal Sunal ile Şahan'ın kıyasına kesinlikle katılmıyorum. Yanlış anlamayın bütün videolarınızı beğenerek izliyorum.
Film değerlendirirken izleyicinin kimliği de işin içine giriyor. Bugün çöp diye bir kenara bırakacağım vasat slapstick komedileri, 7-8 yaşımdayken bayıla bayıla izliyordum. Gişe amaçlı filmler de izleyicinin bu naifliğine oynuyor işte. Yeşilçam sineması da aynı şeyi yapıyordu, Cem Yılmaz da aynı şeyi yapıyor. Bir janra gönderme yaparken onu aşamıyorsan kıymeti yok ki. Daha iyisini yapmış sayılmazsın. Yine izleyici naifliğine oynuyorsun; yine dünya çapında beğenilmeyecek, sanat olmayan, unutulup gidecek bir iş çıkarmış oluyorsun. Bunu da hatırlayanlar olacaktır gerçi: Filmi izlediğinde küçük olan, naif olan, izlerken eğlenip güldüğünü ya da duygulandığını hatırlayan ve "iyi bir şey seyrettim" sananlar.
Konu Cem Yılmaz olunca, ister istemez filmdeki esprilerin kalitesi ve sıklığı birçokları için tek değerlendirme kriteri oluyor sanırım. Sıkıldığım sahneler de oldu ama ben filmi genel olarak beğendim. Gözlerimin dolduğu sahne sayısı güldüğümden fazlaydı. Oyunculuk, kostümler, mekanlar, dekor ve renkler çok güzeldi. 60'lı yıllara özgü pastel renkli çizgi romanların tadı vardı filmde. Öykü bütünlüğü konusunda sıkıntıları olsa da, özellikle 40'lı yaşlardan itibaren izleyici kitlesi için çok nostaljik ögeler vardı. İçinde yaşadığımız "Yeni Türkiye" atmosferine tezat, o naif, saf insanların yaşadığı, humanist değerlerin yüceltildiği "Eski Türkiye'yi" hatırlatarak, neler kaybettiğimizi çarpıcı şekilde ortaya koymuş, aslında alttan alta, çok da direkt olmayan ama son derece etkili bir eleştiri yapmış bence Cem Yılmaz.
Allahım şu an tepelere çıkıp bağırmak, herkese haykırmak, "işte alın amk alın" diye bağırmak istiyorum. Nihayet adam akıllı eleştiren insanlar... Siz adamsınız, adam!
Bu videoyu izlerken fark ettim İlker hoca'nin diyeceği herşeye ikna olmaya hazır açıyorum videoyu. Bunu saygı duyduğumda söylüyorum. Bu etkinin sebebinin hoca'nin her söylediğini mantıklı ve kendine ait düşüncelerle dolduruyor olması. Yeni formatı merakla bekliyorum İlker hocayla İlker hoca gibi ikna kabiliyeti yüksek( umarım böyle konuklar olur) bir profesyonelin tartışması yeni şeyler öğrenmek için bulunmaz bir fırsat olacak. Şimdiden sorularimi yazayım. Arif v 216 için Kaç saatlik kayıt vardı ? Kaç kişilik post ekibi vardı? Iş bölümü Nasildi ? Mesela Roto için ayrı, chroma key için ayrı ekipler varmiydi. ( Filmi izlemedim) Post bütçesi ne kadardı. Yaptıkları işten memnun ayrıldılar mı? ( Finansal dışında) Türkiye'de post prodüksiyon sektörünün aksaklıkları nelerdir? Neden bilim kurgu yapamıyoruz ? Efenim beğenirseniz sorarsanız begenmezseniz de sizin canınız sağolsun.
23:10. Cem Yilmaz'i herkesin diledigi gibi kırdığı kesin. :) İncelemenizi beğendim ama keşke bu film için daha fazla yildiz verebilseydim. Ilk üniversitenin 20. yy'da kurulduğu bir ülkede, bu film, cezbeden hikayesi, oyunculuk kalitesi, sinema teknigi açısindan mükemmelliği, verdiği mesajlar vb açısından bir dönüm noktası, bir kose vurusu ve bir aydınlanma bence. Sanatın, edebiyatın ve son zamanlarda sinema sektörünün bilimsel gelişmelerde ne kadar önemli olduğunun hepimiz farkındayız. Jules Verne'in Denizler Altında Yirmi Bin Fersah adlı kitabından kac yil sonra modern denizaltıların tarih sahnesine çıktığını hatırlayın. Ne yazık ki Türkiye henüz bilim ve teknoloji hayali kurma aşamasında bile değil. Cem Yılmaz filmlerinin ilk, orta ve lise müfredatlarında yer alması gerektiğine inanan bir bilim tutkunu olarak, bu filmin sadece Yeşilçam'a bir övgü olduğunu düşünmenin bile bu bilim tasavvuru eksikliğinden kaynaklandığına inanıyorum. Pek çok Cem Yılmaz hayranının hemfikir olduğu gibi, Cem Yılmaz hiçbir zaman para veya popülerlik için film yapmadığından, filmleri ülkenin ortalama eğitim, bilinç, hayal gücü ve yaratıcılığının 40-50 yıl ilerisinde. Belki de bundan 40-50 yıl sonra Türkiye'nin ilk özgün yapay zekasını icat edip üretecek olanlar, eminim ArifV216'yı minnetle ve kocaman bir gülümsemeyle hatırlayacak. :))
Merhabalar. Muhtemelen hayatımın hiç bir döneminde sinema konusunda bir şeyler üretemeyeceğim, ancak konu hakkında bir şeyler öğrenmek sinemadan aldığım keyfi arttırmakta. Benim gibi sadece seyirci olan ancak film okuma konusunda kendini geliştirmek isteyenler için tavsiyelerde bulunacağınız kaynak sunabileceğiniz bir bölüm çekmeyi düşünür müsünüz? İlker hoca muhtemelen ilgisi olan zaten arar bulur diyecektir :) Ben yinede faydalı bir bölüm olabileceğini düşünerek böyle bir öneride bulunmak istedim.
Demin Arif V 216'yı izledim. Dedim ki sonraya sakladığım şu bölümü şimdi ağzımın tadıylan izleyeyim. Oh ne de iyi ettim. 🤗 Eleştirisi filmden daha güzel.
Bir ton filmi yerden yere vur, Yeşilçam'ı hor gör; fakat Arif V 216'ya, Recep İvedik'i konuşmaya gerek yok. Enes Batur'un filmini de küçük gör, ona çok ihtiyaç vardı. Yeşilçam fiyasko. Arif V 216 da berbat bir film. Cem Yılmaz ile Şahan Gökbakar arasında da hiçbir fark yok. İkisinde de film kalitesi yok. Tek dertleri güldürmek. Biri büyük prodüksiyonla ve geniş senaryoyla yapıyor diğeri yalnızca Recep İvedik'le yapıyor. Bu "yeaah filmi anlamamışsın filmde çok gönderme" mevzusuna da götümle gülüyorum. "Eee var, yine gülmedim." Dahası bu göndermeler senaryoyu, anlatmak istediklerini zenginleştiriyor mu? "yeah gönderme var."
Hokkabaz'da bu skeç tipi film üretimini aşmıştı. Ondan sonra bu Recep İvedikgillerle rekabete girdiğinden mi bilinmez yine yapı olarak daha zayıf bu skeç filmlerine döndü (Pek Yakında belki tam olarak öyle değildi ama o da başarılı sayılamaz). Yine de yüklenmek zor. Çok yetenekli bir insan. Çok da üretiyor. Umarım bu çizgiden ayrılıp daha kuvvetli bir sinema dili bulmaya uğraşır.
7 років тому+20
Hocam tshirt'lerinize hayranım. Nereden bulabilriz?
İlker bey'e sorabilir misiniz ? Neden avatar veya yüzüklerin efendisi standartlarında filmler yapılamıyor ülkemizde ? Paramız mı yok ? O tarz senaryolar yazabilecek hayal gücümüz mü yetersiz ? Son aklıma gelen de o filmlerdeki teknolojiyi üretecek imkanlar ve teknik personel mi yok ülkemizde ? Lütfen sorabilir misiniz ? Binler selam.
Tam da geçen hafta "bugün maaş yatar, gidip yeni monitörümü alırım, gece yeni bölümü misler gibi izlerim" diyordum. Bir hafta geçti hala maaş yatmadı. Tabi maaş yatmadığı için filmi de izlemeye gidemedim. Ctrl+F yapıp "spoiler" diye arama yaptım korkuyla. Baktım öyle bir şey yok, rahatça izleyeyim dedim. Filmi izlemeyenler 4:42'den sonrasına girmesinler hiç. Spoiler geliyor maalesef. Durdurdum, maaşın yatmasını bekliyorum şimdi. Tüm patronlarımıza selam olsun.
Arif V 216 beklentimin cok altindaydi, GORA'yla Pek Yakinda'nin karisimi gibiydi, farkli bir sey izliyormusum hissi vermedi. Filmin mesajlari da kör göze parmak seklindeydi.
Belli bir sinema kültürü gerektirdigi ortada. Gulmek ve zevk almak icin. Normalde cmylmz gösterilerinde de bazi esprilere gulemiyen insanlar var. Filmde de bazi insanlar tarafindan anlasilamayacak espriler yada ince ayrintilar var. Mesela ersan kuneri ve arif karsilastigindaki whiplash gondemresine ben whiplash izledigim icin guldum. Ajda pekkan hologramina güldüm. Mesela 😊
Ezel Akay'ın son filmi içinde koca koca, hatta bilinen isimler "bok gibi" demişlerdi. Kıyametler koptu resmen filmin kötülüğü karşısında. Dediğiniz gibi "rahatlayın film bu". :)
Videoyu biraz geç izledik. Biz de aslında nostalji sevmiyoruz ancak sizi de bu konuyu detaylıca tartışmaya davet ediyoruz. 1- Diziler melodramların devamı doğru tespit. 2- Yeşilçam'da sadece melodramlar çekilmedi aksiyon, polisiye var 3- Furya sineması ve para kazanma dinamikleri daha doğru ele alınmalı... 4- 3000'nin üzerinde film var...
Şu adamı görünce otomatik olarak yüzüme bir gülümseme yerleşiyor bu nasıl bişey espirileri anlamasam da gülüyorum.
Adam çok içten gülüyor ya! Gülüşü ses olarak değil ama görsel olarak patlıyor. 😂😂😂😂
pfr
Yeşilçam hakkında gerçekçi yorumlar için teşekkürler. Sürekli romantik yorumlar yapılıyor o dönemle ilgili ve bu çok yanlış. Farkınız bu işte.
Türk sinema tarihi hakkındaki sanırım en gerçekçi yorumları yapmış ilker Hoca, tebrik ederim gerçekten.
Bence aslında tüm programlar İlker hocanın tişörtleri için çekiliyor, bu sayede bir kitle yaratarak tekstile girecekler ve aynı zamanda ihracatla da muhteşem bir ticaret olacak! Veysi abiyi bu vizyonerliği karşısında tebrik ediyorum gerçekten :D
Hocam şaka bir tarafa da tişörtlerinizi nereden alıyorsunuz?
Bu programdaki Kaft yanılmıyorsam.
Eşi Ebru internetten alıyor
bir tekstil teknoloğu olarak ve myk eğitici olarak tabiki benden almıyor maalesef tasarımlarını ben yapmıyorum ancak kısa filmlerimi yaparken ilhan hocadan ilham alıyorum.düşüncelerini çok beğeniyorum
299du 300 olsun dedim.
@@cihangiraslan1283 vay be, 300 beğeni olmuş yorum inanılmaz o.O
-ben bu yorumu attığımı, bu yorumun varlığını unutmuşum iki senede
Hocam net konuşmuş👏🏻
👍
İlker bey; İnşallah ülkemiz sizi, siz bu dünyadan göçmeden anlar.
Sezayi Yuksektepe sanmiyoruz :(
Ne güzel kanalmış. Yeni buldum. 👍🏼
Abi bu hafta tam ofisten çıkarken yüklediniz bölümü. Anca yarın izleyebileceğim artık. Seviyorum sizi, öpüyorum.
iyi ki sizin gibi bir oluşum var,nefes aldırıyorsunuz şu ülkede.
infantile omnipotence ni hay
mahkeme tebligatını türkçe aldın mı okursun
Cem Yılmaz harika bir gözlemci ve gözlemlediğini sunma konusunda da çok yetenekli.Bu,onu zirveye taşıyor.
Ülkenin %99'u sinemacılık konusunda sizin kadar donanımlı olmadığı için sinema filmlerinde ki beklentimiz ve dikkat ettiğimiz konular çok çok çok farklı oluyor.
kanal çok iyiymiş be. şu kemal sunal meselesini ayrıca bi işlemenizi şeediyorum yetkili abiye benzeyen abimiz.
İlker bey programı en başından beri takip ediyorum ve yorumlarınızı filmlere bakış açılarınızı beğeniyorum yavaş yavaş bakış açımı genişletiyorum sayenizde.
G.O.R.A Filmindeki Ersan Kuneri karakteri de bence Yeşilcam'a büyük eleştiriler içeriyordu hocam. 'Ayda olmaz, 1 haftada çekmemiz lazim' vs gibi replikleri vardi.
tek o sahne zaten yeşilçamı anlatıyor) bi başyapıt
“Türkler olarak madem yapamıyoruz o zaman dalga geçelim”
Olayı özetleyen en baba cümle bu. Ağzınıza sağlık. Bilen adamlar konuşunca başka oluyor. Ortamlarda satacağım çok cümlem çıktı, teşekkürler :)
))))))
bilgileriniz ile bizi aydınlattığınız için ,iyi ki varsınız hocam :)
ilk defa videonuzu izliyorum baya beğendim. Arif v 216 yı beğendim fakat tespitlerinize katılıyorum :)
Abi film izlemeye çok vakit ayırmam, ama şansa buldum İlker hocanın muhabbetlerini daha doğrusu Nevzat Aydınla yaptığı sohbetten buldum 5-6 video oldu şimdiden, çok samimi çok akıllıca sohbetleri var. Çok güzel kanal olmuş burası, büyür gider :)
Bilgi: İlk yerli “Western Kasabası” kundura tamircisi Ahmet Sert (Ahmet Sahatlar ya da Kovboy Ahmet)'in girişimleriyle inşa edilmiştir. İlk yerli kovboy filmi “İntikam Hırsı” da 1963 yılında çekilmiştir. Ahmet Sert film aksesuar işinde de çok başarılı olmuş; hamam böceğine kostüm giydirerek akrep yapan ilk kişi olarak anılır. Hattâ bir filmde Cüneyt Arkın'ın yüzünde bunu kullanır.
Harika bi kanal butun programlar cok iyi. Umarim hep devam eder!
Filmin ucuz gözükmesinin ve sevilmemesinin nedeni filmin muazzam mekanlarını, sekanslarını "sindirtmemesi"... Yönetmenlik sıkıntılı, muhteşem mekanlar olmasına rağmen establishing shot'lar ya yok ya kaynıyor, planlar doyurmuyor bize mekanları. Çok hızlı cut'lar, hızlı dialoglar, hızlı espri yapma çabası sahneleri yoruyor. Cem Yılmaz bile esprileri hızlı söyleyeyim derken yoruluyor filmde resmen.
Senaryoda bütünlük olsa espriler göze batmayacak belki, çok hızlı ve çok kopuk. Daha yavaş tempolu, kendini ciddiye alan, sindirerek izleyeceğimiz bir yapıda olsa fikirler güzel aslında. Yani Hollywood'un bütün şartlarını barındırıyor neredeyse film ama bu eksiklerden ötürü işlemiyor. Sekanslar arası bütünlük olsa akar gider film.
Ama tabi Cem Yılmaz'ın sinemaya katkısı küçümsenemez. Film kötü değil kesinlikle, sadece bu sorunlar olmasa bütün bir film olacakmış.
bence o hızlı geçişler de akıcılık katmış film nasıl bitti anlamadım resmen.
Akıcılık katılması öyle olmaz, "Airplane" dünyanın en çok dakika başına espri barındıran filmi olarak kabul edilir, ordaki akıcılığa bakalım, bir de buna bakalım. Senaryo örgüsü, sahne geçişleri, sekans bağlantıları apayrı bir mevzudur.
Filme kötü demiyorum bu arada, tekrardan belirteyim. Diğer komedileri bakıldığında cidden çok çok iyi tabiki. Ama daha iyisini bekliyordum. Ama tabi ben sinemacıyım, sektördenim; bakış açım haliyle biraz daha farklı.
holywoodla bir tutmamak lazım en nihayetinde. ben beğendim şahsen. bir tek mustafa sandal sahnesi gereksizdi bence.
Bence bizim en büyük eksiklerimizden/yanlışlarımızdan biri bence "hollywood ile bir tutmamak lazım" söylemi. İlerleyemiyoruz bu yüzden. Adamları anlamadan, başarılarını benimsemeden iyi bir iş çıkarmak imkansız. Kaldı ki popüler sinema zaten en başta Hollywood'dan ekmek yiyor, karşılaştırmamak imkansız. Ayrıca adamların oturttuğu sistem yanlış değil, 100 yıllık tecrübenin evrilmiş, yerine oturmuş hali. Bunları dikkate almadan eğitiliyor sinema öğrencileri, bunlara incelemeden yükseliyor set içinde seviye atlayıp şef olanlar, o yüzden teknik anlamda kusurlarımız büyük.
bir tutmamak derken bütçe seyirci arz talep sektör endüstri...
Programın hayranı olduğum için ilk kez bir UA-cam videosuna yorum yapacağım ;) bildiğim kadarıyla Hakkari'de Bir Mevsim filmi de yurt dışında ödül almıştı
Eleştirinin nasıl yapılması gerektiğine çok güzel örnek olmuş. Her açıdan olaya bakıyorsunuz. İlker Hocanın analiz şekli çok iyi.
Selamlar ben buralarda yeniyim :)
İlker Hocam benim sanatınızla yada sektörünüzle çok bir alakam yok tamamen seyirci konumundayım.
Anlattığınız birçok şeye tabiri caizse tüketici olarak hak verdim ve doğru olduğunu düşünüyorum.
Ayrıca açıklamada da yazdığı gibi kompleks olayları falan gibi birçok görüşünüzden de etkilendim ve aydınlandım teşekkürler...
Merhaba İstanbul film akademisi ekibi, sizi çektiğim saçma sapan UA-cam videolarına bir adette saçma sapan kısa film ekleyebilmek için yaptığım araştırma sayesinde keşfettim. Bu anlattığım olay yaklaşık 1 hafta önce gerçekti ve 1 haftada paylaştığınız bütün içerleri izledim ve kendimi v for vendetta izlemiş inci sözlük yazarı gibi aydınlanmış hissediyorum. Bize ayırdığınız her bir Saniye için çok teşekkür ederim. Bir sonra ki bölümü heyecanla bekliyorum
İŞTE BEKLEDİĞİM BÖLÜM
Hocam tişörtlerinizi açık artırmaya koyun alalım :D Her bir video ders gibi ufkumuz genişledi, bilgiye boğdunuz teşekkürler.. :)
Yeni izliyorum, ibretlik bir program olmuş.
Çok güzel yorumladı sağolun varolun
Gözlüklü sürekli gülen abi sevdim bu işi sen olmasan beni çeken bişi yokdu
Gömmedik bişey bırakmadınız elinize sağlık :)
İşte kalite bu. Tebrik ediyorum sizi
Hocam resmen out of the box siniz. Karşılıklı tartismalar cok iyi olmus dinleyicinin o sirada dusunebilecegine cevap seklinde oturmus.
Hocam selamlar,
Öncelikle yeni keşfettiğim programınızın formatı çok hoş. Bununla birlikte yeşilçam ve cem yılmaz hakkındaki fikirlerinizin birçoğuna katılmakla beraber film hakkındaki eleştirilerinizin bazılarına katılmıyorum. Cem Yılmaz öncelikle senin de dediğin gibi iyi bir komedyen. Senaryosunu yazdığı ve kimi zaman yönetmen koltuğuna oturduğu filmlerinde kurguya da önem veren biri zannımca. Bir ege/trakya köyüne gitmek ve orada film çekmek veya günlük hayatın içinden romantik bir komedi çıkarmak gibi işler yapmak yerine mizahını daha farklı konseptlerle yapıyor. Arif V 216 da bu ürünlerden bir tanesi ve bir yeşilçam övgüsünden ziyade o yıllara bir selam. Elbette bir yeşilçam övgüsü var fakat bunları yerinde bırakıyor, örneğin alternatif gelecek sahnesinde; Arifin 216ya kızarken söylediği "Senin bu yaptığın hollywood olum türk sineması değil." yergisi, o esnadaki görüntünün de hollywood filmlerini andırması, hollywood sinemasını överek enetelektüel olduğunu zannedenlere güzel bir yerli sinema savunusu olmuştur. Çünkü her ne kadar yeşilçam da seyirciyi düdükleme niyetinde olsa da bunu "aşırı romantizm" kapsamında yapar hollywood ise şiddet çoğunlukta olmakla beraber her yolu kullanır. Bunun dışında filmde nostalji ögelerinin iyi kullanıldığını düşünüyorum filmi nostaljik bir öge haline getirmek yerine, nostaljiyi filmin ögesi haline getirmiş ve bunu mizahında oldukça güzel kullanmış. GORA, AROG ve Arif V 216yı bir üçleme olarak düşünürsek iyi bir üçüncü film olmuş ve senaryo bütünlüğü ve işlenişi olarak AROG ve GORAnın skeçlerin birleşimi görüntüsünden ziyade daha bütünlüklü bir senaryo koymuş ortaya. Cem Yılmaz bu filmle birlikte ana akım mizah anlayışında geleceğe taşınacak bir ekol oluşturmuş bunun dışında dediğin gibi filmlerini para için çeker ve Hokkabaz filmi birçok filminden çok daha güzeldir.
ÖNEMLİ BİR NOT: Bölümün bir kısmında bahsettiğin kemal sunal'ın şahan'a benzetilmesi kabul edilemez bir durumdur, kemal sunalın mizahının sıkıntılı yanları olduğu doğrudur ancak Kibar Feyzo'yu Zübük'ü Devlet Kuşu'nu Çöpçüler Kral'ını ve Köşe'yi Dönen Adam'ın final sahnesini oynayan bir oyuncunun "Kapı benim olduğun problem yok" deyip "böhihi" diye gülen, insanları taciz eden bir karakterle benzeştirilmesi entelektüel gevezelikten başka bir şey değildir.
Bu film konusunda benim gibi düşünen insanlar görmek sevindirdi.
Çok garip bir şekilde sempatik ve izlenesi videolar. Devamını bekliyoruz. Bu arada çevremde herkese reklamınızı yapıyorum. İzleyin diyorum. Gerçekten kameranın karşısına çok yakışıyorsunuz.
Türkiye sineması ile ilgili söylediklerinize katılmamak elde değil. Türkiye sineması açısından festival filmleri "buğday", "daha", "işe yarar birşey" vb. filmleri ile ilgili tahlillerinizden bahsettiğiniz bir video istiyoruz.
Kemal Sunal'ın oynadığı filmlerde verilen mesajlar, absürt komedi öğeleriyle birleştirilerek toplumumuzun durumu ve düşünce yapısını akıcı, tutarlı ve eğlenceli ve de 'zekice' bir dille seyirciye aktarmayı başarmıştır.
Filmleri ciddiye almadan izleyen; neye baktığını ve neyin vurgulandığını göremeyen kişiler, "Kemal Sunal filmleri"ni sığ bir bakış açısıyla izlemekten öteye gidememektedir. Entelektüel eğitime ve uzmanlığa sahip kesimden de bu türden üstünkörü "eleştirileri" duymamızın nedenini, yersiz ego ve yersiz kıyas ile hareket etme hatasına düşüyor olmaları olarak görüyorum.
Ön yargılarınız çoğu zaman tutarlı olsa da bazen insanın bakışını böyle köreltebiliyor. Zihninizdeki kalıpların, gözünüzde mercek olmasına müsade etmeyin; bu sizin, hakim olduğunuz konularda 'dahi' büyük yanılmanıza sebep olur.
Bravo yine çok ufuk açıcı bir program.
Yeşilçam hakkındaki fikirlerinizin hepsine tek tek katılıyorum. Yararı olmuştur belki o hikayelerin ama arabesk bir toplum oluşmasına da sebep olmuştur. 80'le 95 arası Türk sinemasının karanlık dönemidir dediniz fakat o dönemlerdeki filmler bence aksine bir önceki dönemin kısır döngüsünden biraz da olsa çıkmış ve daha sosyolojik, psikolojik alanlara girmiş olabilir. (Tabutta Rövaşata, Anayurt Oteli, Gece Melek ve Bizim Çocuklar vs). Kemal Sunal ile Recevip İvedik'in aynı şey olduğunu ben anlatmaya çalışa çalışa dilimde tüy bitti hay ağzınızı öpem bu arada :) Konuyla ilgili şunu söylemek istiyorum, Cem Yılmaz'ın sinemada yaptığı şey de gösteri bence. Sadece tek değil, çoklu show diyelim. Cem Yılmaz, aynı ülkede yaşadığımız ve aynı dili konuştuğumuz için şanslı olduğumu düşündüğüm iyi bir yetenek. Jean Paul Seresin ile çalışma fırsatı buldum bir filmde. Sadece işinde iyi değil, çok da iyi sevecen birisi. Hazır gelmişken burada herhalde üç beş film çekip gidecek :)
Hocam evet özellikle toplumda karşılığı olan karakterler olarak şaban ve recep ivedikin benzemesi ya da seyirci bunu istediği için bunun piyasaya sürülmesi benzetilebilir. Fakat toplumsal işlev olarak yahut toplumda durduğu konum olarak benzetilemez. Şöyle ki Kemal Sunal çoğunlukla (ki dönemin sineması veya Kemal Sunal ve benzeri sanatçıların rol aldığı yapımlar da) halktan, toplumun kendini bulabileceği "etik değerlere sahip", kötünün karşısında durup (ve evet kimi zaman sinemasal değeri düşürecek kadar saçma olsa bile) dönemin çeşitli muktedirlerini (patron, ağa vb.) eleştirmek suretiyle alaya alırdı. Bu yaklaşım onu komik kılıp başarılı yapardı. Recep İvedikte ise salt bir elitizm alayı mevcut. Tabi istisnaları olsa da mütemadiyen bu zıtlığın umarsızca karşımıza çıkarılması üzerinden mizah üretilmeye çalışılıyor. Ve sonunda gene bir kaç güç yoksunu karakterin tokatlanması veya hezimete uğratılması dışında ne ahlaki değer verme kaygısı ne de örnek bir duruş sergileniyor. Evet aynı şaban gibi toplumdan olan bir karakter o karakteri küçük gören görece üstün kişilerle karşılaştırılıyor ve mizah yapılıyor ancak bu sefer kahramanımız toprak ağasına direnen köylü değil bir öğretmeni olanca cinsiyetçi, kaba ve ahlaksız tavırlarıyla madara eden içimizden zorba tip.
Kemal Sunal karakterlerinin yüceltilmesi de burdan geliyor hocam. Karakter iyilik timsali olarak öne çıkarılıp bir şekilde toplum için hareket ediyor ve bunu çok içten yapıyor. Recep ivedik karakterinin bu kadar kötülenmesinin (en azından belli bir kesim için) sebebi de topluma bu kadar sirayet edebilecek karakterin bu kadar rezil olması ve karakterin meşrulaştırılması. Elitizm eleştirisi veya anti kahraman yaratılması değil bahsettiğim sıkıntı. Bu dönemin toplumsal dinamikleri içerisinde bu karakterin karşılığının olması ve bu karşılığın meşrulaştırılmasının topluma vereceği zarar sıkıntılı olan durum.
Bu konu videoda katılmadığım nadir bölümlerden biriydi. Yorumunuz benim sahip olduğum düşünceleri benim asla yapamayacağım şekilde dile getirmiş. Bence de iki karakterin arasındaki bu fark gözden kaçırılmamalı. farkında olmadan bana yardımcı olduğunuz için teşekkürler.
Kaliteli kanalsınız vesselam
Sinema ve film dünyasıyla alakam yok teknik olarak ama bu ekibin bütün muhabbetlerini izlemek çok keyifli.
ben sinemacı değilim , sinemayla izlemekten başka hiç bir alakam yok . İlker hocamızın beğendiği ya da beğenmediği filmler o kadar garibime gidiyordu ki sırf bunu öğrenmek için izlemeye başladım ama en sonunda anladım . Adam aşçı ben ise tüketiciyim . Yani bana dünyanın en güzel suşhisini getir bu ne lan böyle yemek mi olur der geçerim çünkü zevkime hitap etmez ama ilker hoca harika olmuş işte yemek dediğin böyle olur diyebilir ve beğenebilir çünkü o suşhiye üretici olarak bakar , işte yosunun pişme kalitesinden balığa , pirincinden süsüne kadar eleştirip cevap verir . Lakin ben kokoreçe bayılırım çünkü ağız tadıma hitap eder ama ilker hoca 'abi kokoreç doğru düzgün bi yemek değil ki , bağırsak yensin boğazdan geçsin diye baharata abanılmış bir şey yani ' diyebilir. Bir de cidden umutla hayal arasındaki ince farkı görmemi sağladı , tedx teki konuşmasını da izledim orada da o 3 madde (bilmeyenler mutlaka izlesin) öğrenmem için beni bekleyen bir dersti . sinema terimleri , ve diğer ögeleri zerre umrumda olmasa da hoş ve eğlenceli sohbetiniz , özelden bahsedip genel bir yargıyı anlatmanız ve samimiyetinizden dolayı sizi severek izliyorum . belki geç oldu bu yorum ama yazmak istedim . sizler gibi insanların ülkemde olması büyük bir mutluluk ve gurur kaynağı . nazım ve veysel abiye de selam olsun sizlere de bayılıyorum :))))) büyüklerim olarak hepinizin ellerinden öper , kendi adıma çok çok teşekkür ederim , günün birinde yüzyüze gelmek dileyiğle . Afiyetle kalın :)
Abi Ne güzel kanal !!! Kimin aklına geldiyse allah ondan razı olsun, sırtı yere gelmesin, işleri iyi gitsin...
24:41 - 25:15 vurdu gol
13:00 Hocam, benim de çocukluğumun en büyük korku filmiydi, 😢😭😭😢 mahvolmuştum.
27 dakikalık video çekmişsiniz. Onu da makaslayıp birleştirerek yapmışsınız. Daha iki cümleyi siz bir araya getirip kuramazken film eleştirisi sizin neyinize. Özgüvenini ne hayran oldum.
Cem Yılmaz filmleri hakkında gördüğüm en yerinde tespitleri yapmışsınız.
Cartesian Theater tshirt fikri şahane olmuş. Black Mirror S04E04 da hayatın bi similasyon olduğu teorisini eleştirip bu görselle birleştirisek mükemmel bi Olmaz Öyle Saçma Şey çıkar ortaya.
Valla hocam bu söylediklerinizi herhangi biri söylese insana batar, ama o kadar bilgili ve iyi birisiniz ki bu bize geçiyor hersey gonlunuzce olsun 😀
daha filmi üzerine de bir gün konuşsanız ne güzel olur. fikirlerinizi merak ediyorum hocam
Bu herif niye bu kadar tatli ve sempatik yaa 🥰🥰🥰🥰🥰 ask adam
Sizi çok seviyorum. Kaliteye önem vemeniz sizi özel ediyor.
Şurada bir hata var, İlker abiden beklemezdim. Evet, Kemal Sunal filmleri (Şaban filmleri ya da Banker Bilo gibi filmler) aynı Recep İvedik gibi dalga geçilsin, baş karakterinin yaptığı saçmalıklara gülünsün diye yapılan filmler. ANCAK, o dönem bu filmler politik eleştiri yapma cesaretine sahip filmlerdi ve hep toplumu hem politikayı eleştirebiliyordu. Şimdiki Recep İvedik filmleri politik üstünlüğü suistimal edip bunu normalleştirmeye çalışan filmler halinde. Bu şöyle bir fark yaratıyor: Kemal Sunal filmlerindeki yapılan şey mizah, Recep İvedik filmlerindeki şey değil.
tam da böyle bir yorum var mı diye bakmaya gelmiştim ben de. kesinlikle katılıyorum. entelektüel camianın ya da filmlerdeki karakterlerin bu iki karaktere muamelesi aynı olsa da kemal sunal'ın karakterlerinde satirik bir yön de vardı. kaldı ki şaban karakterleri salaklık derecesinde saflığı, orta direk türk insanını temsil ediyordu ki bu da recep ivedik karakterinin temsil ettiği "zorbalık ve gittiği ortama hakim olmaya diretme" imajının tam tersi bir yönde :) olsun, en azından bunun tartışılabildiği bir kanal burası. ilker hoca'yı teşekkürler, keyifle takip ediyorum bir "90lı y kuşağı üyesi olarak" olarak! :D
Arkadaşlar orada bahsedilen farklı siz olayı anlamamışsınız.O dönem de Kemal Sunal filmini izledim veya Kemal Sunal ın filmine gittim dediğiniz de ayıp karşılanırdı.Utanırdı insanlar gittim demeye.Çünkü dalga geçerler benimle düşüncesi olurdu.
tabi ki o noktada katılıyorum, o döneme tanıklık edenlerden duymuştum bunu da. ancak iki karakterin de temsil ettiği değerler ve yaklaşımlar çok farklı bence. onu belirtmek istemiştim.
nrengin sazak Video da söylenilen aynı demek istenilen konu benim yazdığımdır.Video da ikisinin ortak yönü olarak yazdığımdan bahsediliyor.Diğer konular sizin çıkarımlarınız.Video da söylenmeyen veya söylenmek istenmeyen çıkarımlarda bulunmanız yanlış.Yorum sahibi arkadaş böyle birşey beklemezdim yazmış :) Anlatılmak isteneni anlamadığı için böyle yazmış.
Aslına bakarsanız Recep İvedik karakteri en başlarında kendisi de bi eleştiri ürünüydü diye düşünmüştüm daha sonralarında ardı gelecek para karakterin sahibini de kör etti ve yolunu şaşırttı diye düşünüyorum. Yani temelde bakınca yine İlker Hocanın söylediği yere geliyor fakat günümüzdeki versiyonu elbette daha kötü bence.
İlker hocanın sabrına şahit oldum
Bence Kemal Sunal ile Şahan Gökbakar'ı karşılaştırmak doğru değil.Kemal sunalın sadece şebeklik içeren filmleri yok.Aklıma ilk gelen gülen adam filmi mesela filmin sonu özellikle gayet güzel ve gerçek birşeyler anlatmaya çalışıyor.
hiç sıkılmadan izledim tamamını ilker hocam döktürmüş yine
Hocam ben değil film, Instagram için fotoğraf bile çekmeyen bir adamım. Rast gele denk geldiniz sayenizde film çekmeye karar verdim (şaka şaka ne işim var benim filmle falan onu siz çekin. :) ) İşin doğrusu anlattıklarından sonra film izlemeye farklı bir gözle bakar oldum. İşinizden daha iyisi olmanızı dilerim.
24:40 tan sonrası çok çok iyi bir analiz bence
Biri sey demiş "senaryo önemsiz önemsiz deyip durdu bu video da senaryo olmamış dedi" deyince başka video da yorumu söylüyor :))
arka arkaya histerik yorum yazdırdınız bana kendi adıma tebrik ediyorum.
Yeni nesil, sinemayı yüksek bütçeli youtube videosu olarak gördüğü için yakın zamanda Türk sinemasında youtube sineması dönemi başlayacak. Bence birkaç keskin nişancı tutup ilk önce youtuberların sonra da bu filmlere bütçe veren yapımcıların ayak serçe parmaklarına sıktıralım. Ya arkadaş kısa film çek, skeçler halinde çek koy youtube-a, sinema senin neyine. Kendi çöplüğünde kendi çöpünü üretsene. Üstüne bir de belliki yapımcıdan aldıkları parayı yemişler. Olmaz öyle saçma şey.
Hocam o iş vurmayla bitmez. Bu youtuber filmlerinden biri taş çatlasa harcadığı para 50 bin tl yi geçmez gişede 250 bin yapıyor para kazanmış mıdır kazanmıştır. İkincisini çekmez mi bunun çeker. Türkiye'nin acil ete ihtiyacı var bu kadar düşük zeka seviyesini başka türlü açıklayamıyorum. Açıklayabilecek varsa dinlerim tabi.
En kötü ihtimalle youtube komple kapansın Türkiye'de. Yoksa bu kadar hızlı zeka düşüşünü kimse engelleyemez. Adamın biri çıkıp "Herkesin görebileceği ve bunun size para kazandırabileceği bir video paylaşma platformu yapıyorum, her şey beleş." diyor bizimkiler çıkıp garip garip sesler çıkarıyor, vura vura anlaşıyor. İletişim kurmayı keşfeden ilk insan gibi ne yapacaklarını bilmiyor. Bunların hepsinin kökünü kazımanın yolu ya bir keskin nişancı tutacağız yada youtube Türkiye "Nasıl beynimizi kullanırız konulu "Akıl" adlı bir video serisi yayınlayacak. Yoksa işin sonu harbiden garip sesler çıkaran videolara dönüşecek sinema.
Suyun berraklaşması için önce bir çalkalanıp, çamurlandığı dönem olarak görüyorum.
O kadar haklısın ki...
Bayılıyoruum bu programa!
Önümüzde yaşlandın be hocam
ne güzel konuştu adam
Bende diyorum biz çocukken k.sunal filmi seyredenlerle dalga geçilirdi İvedik gibiydi diye.Burada duyunca Amerika'yı ikinci kez keşfetmiş gibi hissettim.
Hızlandırılmış ilber'den daha çok izlenmiş. Efsaneyi öldürdünüz ya la
52 dislike! (şimdilik) bu da bi çığır işte! :) Şahane program, emeği geçen herkese teşekkürler!
Enezciler dislike atmıştır.
ilker canikligil Bir yandan da Olmaz Öyle Saçma Şey Kemal Sunal izleyicisine ulaşacak kadar büyümüş demek. tebrikler abi. :)
Hocam bu arada gözüm t-shirte takıldı nerden bulabilirim? 😅
Ve bu kendin para koyarak film yapabilir misin konusunu ileride ele alır mısınız?
Bir sinemasever olarak Yeşilçam ile ilgili söylediklerinizi kabul etmiyorum. Özellikle Ertem Eğilmez'in çektiği filmlerde ticari kaygı ya da filmlerin tekrar ya da klişe olduğunu özellikle BKM ile kıyasmalaktan hicap duyarım. Özellikle Ertem Eğilmez'in çektiği filmlerin Dünya standartlarında olduğunu ancak PR ve lansmanları yeterli olmadığı için Dünya'ya açılamadığını düşünüyorum. Kemal Sunal ile Şahan'ın kıyasına kesinlikle katılmıyorum. Yanlış anlamayın bütün videolarınızı beğenerek izliyorum.
Film değerlendirirken izleyicinin kimliği de işin içine giriyor. Bugün çöp diye bir kenara bırakacağım vasat slapstick komedileri, 7-8 yaşımdayken bayıla bayıla izliyordum. Gişe amaçlı filmler de izleyicinin bu naifliğine oynuyor işte. Yeşilçam sineması da aynı şeyi yapıyordu, Cem Yılmaz da aynı şeyi yapıyor. Bir janra gönderme yaparken onu aşamıyorsan kıymeti yok ki. Daha iyisini yapmış sayılmazsın. Yine izleyici naifliğine oynuyorsun; yine dünya çapında beğenilmeyecek, sanat olmayan, unutulup gidecek bir iş çıkarmış oluyorsun. Bunu da hatırlayanlar olacaktır gerçi: Filmi izlediğinde küçük olan, naif olan, izlerken eğlenip güldüğünü ya da duygulandığını hatırlayan ve "iyi bir şey seyrettim" sananlar.
3:15 hic uzerinden konusulcak film degil *yarim saatlik video*
harika bi video yav bayıldım bu kanala
Alfred Hitchcock - Psycho oz pulu ile cekilmemishdi film ?
"Güzel bir programdı,İlker fikirlerine saygılıyım,aynen devam , başarı ve güç sizinle olsun,saygılar
Haydaa şimdi 20-30 yıl sonra recep ivediğe mi gülünecek...
Türkiye'de filmler bir ayda yapılır yurtdisinda ise en az 3 ay post dahil değil zaman ayırmıyorlar Türkiye'de
Konu Cem Yılmaz olunca, ister istemez filmdeki esprilerin kalitesi ve sıklığı birçokları için tek değerlendirme kriteri oluyor sanırım. Sıkıldığım sahneler de oldu ama ben filmi genel olarak beğendim. Gözlerimin dolduğu sahne sayısı güldüğümden fazlaydı. Oyunculuk, kostümler, mekanlar, dekor ve renkler çok güzeldi. 60'lı yıllara özgü pastel renkli çizgi romanların tadı vardı filmde. Öykü bütünlüğü konusunda sıkıntıları olsa da, özellikle 40'lı yaşlardan itibaren izleyici kitlesi için çok nostaljik ögeler vardı. İçinde yaşadığımız "Yeni Türkiye" atmosferine tezat, o naif, saf insanların yaşadığı, humanist değerlerin yüceltildiği "Eski Türkiye'yi" hatırlatarak, neler kaybettiğimizi çarpıcı şekilde ortaya koymuş, aslında alttan alta, çok da direkt olmayan ama son derece etkili bir eleştiri yapmış bence Cem Yılmaz.
bu filme acele edilmiş demişsiniz GOT finaline acele edilmiş demiyorsunuz. üzdünüz
Allahım şu an tepelere çıkıp bağırmak, herkese haykırmak, "işte alın amk alın" diye bağırmak istiyorum. Nihayet adam akıllı eleştiren insanlar... Siz adamsınız, adam!
Bu videoyu izlerken fark ettim İlker hoca'nin diyeceği herşeye ikna olmaya hazır açıyorum videoyu. Bunu saygı duyduğumda söylüyorum. Bu etkinin sebebinin hoca'nin her söylediğini mantıklı ve kendine ait düşüncelerle dolduruyor olması. Yeni formatı merakla bekliyorum İlker hocayla İlker hoca gibi ikna kabiliyeti yüksek( umarım böyle konuklar olur) bir profesyonelin tartışması yeni şeyler öğrenmek için bulunmaz bir fırsat olacak. Şimdiden sorularimi yazayım. Arif v 216 için
Kaç saatlik kayıt vardı ?
Kaç kişilik post ekibi vardı?
Iş bölümü Nasildi ? Mesela Roto için ayrı, chroma key için ayrı ekipler varmiydi. ( Filmi izlemedim)
Post bütçesi ne kadardı.
Yaptıkları işten memnun ayrıldılar mı? ( Finansal dışında)
Türkiye'de post prodüksiyon sektörünün aksaklıkları nelerdir?
Neden bilim kurgu yapamıyoruz ?
Efenim beğenirseniz sorarsanız begenmezseniz de sizin canınız sağolsun.
23:10. Cem Yilmaz'i herkesin diledigi gibi kırdığı kesin. :) İncelemenizi beğendim ama keşke bu film için daha fazla yildiz verebilseydim. Ilk üniversitenin 20. yy'da kurulduğu bir ülkede, bu film, cezbeden hikayesi, oyunculuk kalitesi, sinema teknigi açısindan mükemmelliği, verdiği mesajlar vb açısından bir dönüm noktası, bir kose vurusu ve bir aydınlanma bence. Sanatın, edebiyatın ve son zamanlarda sinema sektörünün bilimsel gelişmelerde ne kadar önemli olduğunun hepimiz farkındayız. Jules Verne'in Denizler Altında Yirmi Bin Fersah adlı kitabından kac yil sonra modern denizaltıların tarih sahnesine çıktığını hatırlayın. Ne yazık ki Türkiye henüz bilim ve teknoloji hayali kurma aşamasında bile değil. Cem Yılmaz filmlerinin ilk, orta ve lise müfredatlarında yer alması gerektiğine inanan bir bilim tutkunu olarak, bu filmin sadece Yeşilçam'a bir övgü olduğunu düşünmenin bile bu bilim tasavvuru eksikliğinden kaynaklandığına inanıyorum. Pek çok Cem Yılmaz hayranının hemfikir olduğu gibi, Cem Yılmaz hiçbir zaman para veya popülerlik için film yapmadığından, filmleri ülkenin ortalama eğitim, bilinç, hayal gücü ve yaratıcılığının 40-50 yıl ilerisinde. Belki de bundan 40-50 yıl sonra Türkiye'nin ilk özgün yapay zekasını icat edip üretecek olanlar, eminim ArifV216'yı minnetle ve kocaman bir gülümsemeyle hatırlayacak. :))
cem yan hesabınla yazma
Işıkçinin ibanini alabilir miyim?
Merhabalar.
Muhtemelen hayatımın hiç bir döneminde sinema konusunda bir şeyler üretemeyeceğim, ancak konu hakkında bir şeyler öğrenmek sinemadan aldığım keyfi arttırmakta.
Benim gibi sadece seyirci olan ancak film okuma konusunda kendini geliştirmek isteyenler için tavsiyelerde bulunacağınız kaynak sunabileceğiniz bir bölüm çekmeyi düşünür müsünüz?
İlker hoca muhtemelen ilgisi olan zaten arar bulur diyecektir :) Ben yinede faydalı bir bölüm olabileceğini düşünerek böyle bir öneride bulunmak istedim.
Demin Arif V 216'yı izledim. Dedim ki sonraya sakladığım şu bölümü şimdi ağzımın tadıylan izleyeyim. Oh ne de iyi ettim. 🤗 Eleştirisi filmden daha güzel.
Başarılar!
Bir ton filmi yerden yere vur, Yeşilçam'ı hor gör; fakat Arif V 216'ya, Recep İvedik'i konuşmaya gerek yok. Enes Batur'un filmini de küçük gör, ona çok ihtiyaç vardı.
Yeşilçam fiyasko.
Arif V 216 da berbat bir film. Cem Yılmaz ile Şahan Gökbakar arasında da hiçbir fark yok. İkisinde de film kalitesi yok. Tek dertleri güldürmek. Biri büyük prodüksiyonla ve geniş senaryoyla yapıyor diğeri yalnızca Recep İvedik'le yapıyor.
Bu "yeaah filmi anlamamışsın filmde çok gönderme" mevzusuna da götümle gülüyorum. "Eee var, yine gülmedim." Dahası bu göndermeler senaryoyu, anlatmak istediklerini zenginleştiriyor mu? "yeah gönderme var."
Hokkabaz'da bu skeç tipi film üretimini aşmıştı. Ondan sonra bu Recep İvedikgillerle rekabete girdiğinden mi bilinmez yine yapı olarak daha zayıf bu skeç filmlerine döndü (Pek Yakında belki tam olarak öyle değildi ama o da başarılı sayılamaz). Yine de yüklenmek zor. Çok yetenekli bir insan. Çok da üretiyor. Umarım bu çizgiden ayrılıp daha kuvvetli bir sinema dili bulmaya uğraşır.
Hocam tshirt'lerinize hayranım. Nereden bulabilriz?
İlker bey'e sorabilir misiniz ? Neden avatar veya yüzüklerin efendisi standartlarında filmler yapılamıyor ülkemizde ? Paramız mı yok ? O tarz senaryolar yazabilecek hayal gücümüz mü yetersiz ? Son aklıma gelen de o filmlerdeki teknolojiyi üretecek imkanlar ve teknik personel mi yok ülkemizde ? Lütfen sorabilir misiniz ? Binler selam.
Tam da geçen hafta "bugün maaş yatar, gidip yeni monitörümü alırım, gece yeni bölümü misler gibi izlerim" diyordum. Bir hafta geçti hala maaş yatmadı. Tabi maaş yatmadığı için filmi de izlemeye gidemedim. Ctrl+F yapıp "spoiler" diye arama yaptım korkuyla. Baktım öyle bir şey yok, rahatça izleyeyim dedim. Filmi izlemeyenler 4:42'den sonrasına girmesinler hiç. Spoiler geliyor maalesef. Durdurdum, maaşın yatmasını bekliyorum şimdi. Tüm patronlarımıza selam olsun.
Neden bitti bu seri ya
Arif V 216 beklentimin cok altindaydi, GORA'yla Pek Yakinda'nin karisimi gibiydi, farkli bir sey izliyormusum hissi vermedi. Filmin mesajlari da kör göze parmak seklindeydi.
Belli bir sinema kültürü gerektirdigi ortada. Gulmek ve zevk almak icin. Normalde cmylmz gösterilerinde de bazi esprilere gulemiyen insanlar var. Filmde de bazi insanlar tarafindan anlasilamayacak espriler yada ince ayrintilar var. Mesela ersan kuneri ve arif karsilastigindaki whiplash gondemresine ben whiplash izledigim icin guldum. Ajda pekkan hologramina güldüm. Mesela 😊
Ezel Akay'ın son filmi içinde koca koca, hatta bilinen isimler "bok gibi" demişlerdi. Kıyametler koptu resmen filmin kötülüğü karşısında. Dediğiniz gibi "rahatlayın film bu". :)
Ödül alan Türk yönetmenler konuşulduğu sırada beklediğim bir isim vardı: Mustafa Kara-Kalandar Soğuğu.
Videoyu biraz geç izledik. Biz de aslında nostalji sevmiyoruz ancak sizi de bu konuyu detaylıca tartışmaya davet ediyoruz. 1- Diziler melodramların devamı doğru tespit. 2- Yeşilçam'da sadece melodramlar çekilmedi aksiyon, polisiye var 3- Furya sineması ve para kazanma dinamikleri daha doğru ele alınmalı... 4- 3000'nin üzerinde film var...
İlker beyin yorumları gerçekten çok farklı.
yesilcamdaki hicbir film sesli cekilmemis bu cok kotu bence, susuz yaz bile sesli cekilmemis ama odul almis bi sekilde
Bu arkaplandaki müzik ne abi cizgi film mi izliyoruz
BU ADAM TÜRKİYE İÇİN ÇOK FAZLA .. CİDDEN ÇOK İYİ GÖRÜYOR, BAKMIYOR.