Hocam oyunculuk konusunda Türkiye’de “star” denen tipleri değerlendirir misiniz? Olumlu olumsuz anlamda. Aynı takım elbiseyle, aynı saç tıraşıyla, aynı ses tonuyla 5 farklı dizide oynayanlar var. Star sıfatıyla
UA-cam’da 20 dakikada bu kadar iyi bilgi aktarabildiğinize göre okulunuz nasıldır cidden merak ediyorum! (50 yaşlarında, 1.80, gözlüklü ve motosikletli bir amca kaydını yaptırmak isterse ruh sağlığınız açısından okula kabul etmeyiniz!😂) Oyuncunun senaryo’yu “anlaması” dediğinizde hemen aklıma daha yazan ve yönetenin “anlamadığı” yurdum senaryoları geldi! (Bir kaç tanesinde de “çalışmış” biri olarak ; ) Bambudan ve palmiye yapraklarından mamul uçakların bırakın uçmayı, uçak gibi görünme konusunda bile çok ikna edici olamadıkları bir “Cargo Cult” aşamasındayız hala ama sizin gibi insanlar sayesinde oraları da atlatacağız umarım. Emekleriniz için çok teşekkür ederim🙏
takvim sayıyorduk günü geldi diye. Şey istiyorum ya, (nazım mode on) başka bir duayenimiz gelsin, sağ tarafa lak diye otursun, hayır İlkercim o öyle değil yanlış bakıyorsun diye o da anlatsın ufkumuzu daha da geliştirsin. Ya da kafamızı karıştırsın. Çatışma olsun ya biraz. Nazım ve Veysi beyciğim susturulmuş, sindirilmiş, olmuyor 😄
"baban ölse sahneye çıkacaksın" hatırladığım kadarıyla müjdat gezen'in başına gelen bir hikaye: bir oyunda sahneye çıkmadan kısa süre önce babasının vefatını öğreniyor, sahneye çıkıp tek kişilik komedi gösterisini yapıp herkese kahkahalar attırıp alkışını alarak iniyor ve iner inmez ağlamaya başlıyor. bu olay ankara dt'de benim takip etmeye başladığım dönem çok sıkı işliyordu. hatta müzikal fosforlu cevriye çıktığı ilk zamanlarda 3 perde matine suare oynuyordu ve oyuncuları buna dayanamayıp sık sık ambulans çağırılır, tedavisi yapılır, serumu takılır ve oyuna çıkartılırdı. bundan ancak birkaç sene sonra "sanatçı rahatsızlığı nedeniyle oyun iptali" mesajlarını görmeye başladık.
tiyatroya gitmek çok keyifli yeri doldurulamaz bir deneyimdir bence , oyuncunun bir şansı vardır, izleyiciyle bir teması vardır, biraz zahmetlidir. tiyatro daha eskidir sinemadan dersek, kitaplar hepsinden eski olmaz mı mesela. etkilendiğiniz bir oyunu sonunda alkışlamakta çok keyiflidir ve bence ortak bilince katkısı büyük
20 dakikada çok daha fazla sürede elde edilebilecek bilgiyi vermiş İlker Bey. Tecrübe ve bilgi sahibi kulak vermek lazım. Bizim gibi genç neslin önce okuyup araştırıp öğrenip, sonra sektörde tecrübe edinip sonra İlker Beyi eleştirmesi gerekir. :) İlaveten belirtmek istiyorum; İlker Bey ve arkadaşlarını sonuna kadar izlememin sebebi adamlar hiçbir doğruyu dikte etmiyor ve kesin doğru budur demiyor, bu bence çok önemli ve benim gibi dikteden hoşlanmayan insanları daha fazla motive edecek ve işe çekecektir diye düşünüyorum. Emeğinize teşekkürler...
6 років тому+4
hojam öyle bi anlatıyorsunuz ki bazen diyorum bu sinema tesadüfen bir yığın yetenekli (nazımca) adamın bir araya gelerek başarılı bir film yapması yada yapamamasına dayanıyor.
Hocam ağzınıza sağlık 2012 yılından beri amatör tiyatro ile ilgileniyorum bizim ekibe dahil olan herkes ertesi gün en popüler dizi oyuncusuyla kendini kıyaslar duruma geliyor. Tiyatro eski konusuna ilkel katılıyorum zaten tiyatro bi kalas bi heves diye bir laf vardır yapılabilirliği çok zevklidir anında reaksiyon aldığınızda size değişik duygular yaşatan bir şey yalnış bilmiyorsam ki yanlışsa lütfen düzeltin Al pacino tiyatro yukarıda asılı ipin üstünde yürümektir sinemaysa o ipi yere bırakıp üzerinde yürümektir birinde düşerseniz oyun biter diğerinde düşsenizde devam eder gibi bir şeydi emeğinize sağlık :)
'Kankalarla iş yapmak' hatalardan biri. 'Çünkü biz bunun şakalarına çok gülüyoruz' diye bir açıklaması olamaz sahnenin :) Sırf yönetmen veya senarist çok gülüyor diye böyle şeyler yapılıyor, ki bunu zamanında 'Türkiye'nin en iyi, en kaliteli dizisi' denilen iki büyük dizide de gördük. Uzadıkça uzuyor, eklendikçe ekleniyor. Öyle sürüp gidiyor :)
Son zamanlarda (özellikle son 10 senede) çok fazla yapılan "Bunun yüzü - fiziği güzel, biz bunu oyuncu yapalım." şeklindeki yaklaşım hakkında ne düşünüyorsunuz? Çıtayı ve kaliteyi düşürüyor mu sizce? Ayrıca gerçekten yeteneği olan ve çabalayan ancak "kamera önünde güzel gözükmeyecek" diye şans ve iş verilmeyen insanlar arka planda kalmıyor mu? Örnek vermek gerekirse: Berrak Tüzünataç, Çağla Şikel, Azra Akın gibi kariyerlerine mankenlik ile başlayan ve (bence) oyunculuğu çok da iyi olmayan insanlar büyük yapımlarda yer alabiliyor. Sektörde standartlar değişmiş olabilir mi?
Çağla Şikel Cennet Mahallesi'nde oyuncu olarak bence hiç sırıtmıyordu. Hatta komikti bile. Berrak Tüzünataç'ı Elveda Rumeli'de izlemiştim. O dizide canlandırdığı karakteri ilk önce başkası oynuyordu. Berrak Tüzünataç sonradan geldi ve bunu rağmen fena değildi. Ama daha iyi de olabilirdi. Azra Akın'ın ise bir film ya da dizisini sanırım izlemedim. Bişey diyemem. Ben bu güzellik yakışıklılık olayının şimdiye has olduğunu düşünmüyorum. Bence bu eskiden de vardı. Hülya Avşar ya da Aydan Şener'e de bakarsak ikisinin de güzellik yarışmalarından çıkıp oyunculuk yaptıklarını görebiliriz. Keza Oya Aydoğan da öyledir. Hale Soygazi mankenlikten, Itır Esen ise fotomodellikten oyunculuğa geçmiştir.
Tolga Karaçelik'i tebrik ederiz önemli bir başarı. Ali Atay ın da bir önceki filmini de görmek lazım önemli bi filmdi Limonata yani başarısı pek tesadüf değil. Tabi o film daha bi amatör çabaydı ve bu sayede de bize o kadar yakın ve böyle sıcak gelmişti.
6 років тому
İlk defa izledim videonuzu ve çok iyi geldi. UA-cam'da böyle videolara denk geldikçe çok seviniyorum. Ağzınıza sağlık hocam 😊
6 років тому+46
“Tiyatrodan pek hazzetmem” .. Haklısınız tiyatro eskimiştir, çok kötü örnekler de var yazık ki :) Ama nedense (sanırım kimliğiniz yüzünden) “kitap okumaktan pek hazzetmem “ cümlesiyle aynı hissi uyandırdı bende. :))) Bu arada eminim ki çektiğiniz bir kaç reklamın dublajını ben yapmış olabilirim. Keşke stüdyoda tanışabilseymişiz. Belki Tiyatroya dair fikirlerinizi etkileyebilirdim. :) Sevgiler
Tiyatro gerçekten çok yapmacık hele ki kalitesizi.Komedi için olabilir fakat başka türler için yapmacık kalıyor çünkü sınırlı ortam ve zaman var.İmkan arttıkça tiyatro zayıfladı.Eskiden mecbur komedya yapılıyordu film yok tabi.
kitaptan kastın ne? edebiyat? tarih? felsefe?.. kitapla okumakla tiyatro izlemenin ne alakası olabilir? edebiyat/ kurgu sevmiyorum. ama tarih, felsefe okuyorum.. beni hangi kategoriye sokucaksın şimdi?
Sınırlı bir zaman yok aslında yanlış hatırlamıyorsam Hamlet 4 saatlik bir oyundu. Onun dışında da nadirde olsa 2 saatlik oyunlar görüyoruz bir sinema filminde görebileceğimiz şeyler bunlar.
yapmacıktan kastettiğin nedir .bir sinama film de yapmacıktır yapılan birşeydir netice de gerçek değil bir kurgu bütün mesele bir hikayeyi anlatma bir derdi paylaşma bunu sinama yoluyla yaparsın yada tiyatro yoluyla oyunculuk ve tiyatro hakkında bilgi sahibi olmadan böyle konuşmak doğru değil tıpkı klasik müzik sevmem demek gibi birşeydir bu yani klasik müzik dahir bir bilgin olmadan konuşmak gibi bu arada tiyatro kutsal bir yere koymuyorum ilker hocaya katılıyorum tiyatro değişimi kabul etmesi gerek saltanat tiyatrosunu ortadan kaldırmalı
6 років тому+8
ilker canikligil Doğrudur. :)) Siz kusura bakmayın. Belki biraz mesleki refleks. :)) Tiyatro iyiden iyiye bîçare kaldı son dönemlerde. O anın sıcaklığıyla yazılmış bir tepkidir benimki. Sizi heyecanlandırmıyorsa büyük oranda biz tiyatrocuların hatasıdır bu. Sadece bu kanaldaki izleyicilerinizi düşünüp, alttaki yorumları okuduğumda endişelendim sanırım.. Tepkiler gecikmemiş zira :) “Evet yahu tiyatro bitti artık” falan gibi us dışı yorumlar gelmiş .. Sandığınızdan daha fazla etkiliyor olabilirsiniz genç nesli ..
Merhaba. İlker Hoca'nın etimolojiyi çok sevdiği ve iyi kullandığını bildiğim için ufak bir uyarı yapmak istedim. 2:45 gibi İlker Hocamız "amphitheatre" diyor, Bergama'yı da referans alarak. Amphitheatre, amph kökününe sahiptir ve amph'ın türkçedeki karşılığı çift mealindedir. Bu yüzden theatre yarım daire ise (bildiğimiz antik tiyatrolar) amphitheatre çift tiyatro demek oluyor; yani iki yarım dairenin birleştiği tam daire tiyatrolar (Collesium veyahut Pompei'deki amphitheatre buna örnek olarak verilebilir) bu şekilde anılmalıdır. Amphora da buna örnek olarak verilebilir. Günümüzde (nişanyan'ın sitesinde bile) amphitheatre'ler yarım ya da tam daire olarak açıklansa veya çoğunluğun kullanımına yönelik "eski/antik tiyatro" olarak anılsa da gerçek anlamı bu olmalı. Adamın derdine bak demeyin lütfen, sıkı takipçiniz olduğum için -ve etimolojinin öğrenme/öğretme aşamasındaki öneminin farkında olduğunuzu idrak ettiğim için- kendi bilgimi nacizane paylaşmak istedim.
AI rasyoneldir. Herşeyi sayılara dönüştürür ve işini sayılarla yapar. (Modelling) Çalışma sonucunda çıktılar da sadece sayılardır. Farklı 2 zamandaki aynı girdilere kesinlikle aynı çıktıları verir. (Time invarience)
Emir Ercan Ayar Sayılarla işlem yapmıyor demek istemedim. Felsefi olarak rasyonellikten bahsediyorum, deep learning uygulamalarını biraz araştırırsanız ne demek istediğimi anlarsınız.
İlker Bey hemen hemen her bölümde daha doğrusu daha kalitelisi diye bir şey yoktur diyor. Doğru ve kalite denen şeyler sabit değil dinamiktir ve amaca göre zaman göre muhataba göre değişir diyor ama kamera arkasındaki arkadaş hala doğrusu ne hocam diye soruyor :D Çok didaktiksiniz :P
Kürt filmleri diye okudum diyorum niye burada pislik yapıyorlar kürt mürt diye ayrımcılık yaparak akdkwkcnwkfn
6 років тому
Veteriner Hekimim sinema,kamera,oyun,oyunculuk ile hiçbir ilgim bulunmuyor. Buna rağmen izliyorum bazen neden izliyorum diyorum. Yeni bir bilgiye erişmek bunu sizlerin eşsiz emeği ile ulaşmak beni ekrana bağlıyor teşekkür ederim.
Oo benim konum. Bir oyuncu olarak söyleyecek şeylerim var bu konuda tabii ki :) Method acting'i bizde Ayla Algan üstlenmiştir. İleri derecede bir oyunculuk eğitimidir bu. Temel eğitimle birlikte ve hatta üzerine alınması hayırlara vesiledir. Stanislavski'nin kitaplarının özetinin özeti yazılmalı bu arada ve çok daha sadeleştirilmeli. O iki kitabı okurken kurdeşen dökmüşlüğüm var :) Veysi 'o duyguyu yaşamadıysan ne olacak?' durumunda işte oyuncunun sadece iyi bir motor sisteme sahip olmasının yanında, çok da gelişmiş bir empati ve gözlem yeteneği de olmalı cevabı ortaya çıkıyor. Bunlar da uzun vadede akıl sağlığını korumak için biraz dikkat etmeyi gerektiriyor. 'Ya bu sanatçılar niye böyle kırık' denilen nokta da burayla ilgili biraz.
Tiyatroyla sinemanın farkı bence biraz canlı müzik dinlemekle stüdyoda hazırlanmış cd/mp3 dinlemenin farkına benziyor. İkisinden de alınacak tat farklı. Aslında bir bakıma sinema teknolojileri ilerledikçe tiyatro da kendince değer kazanıyor. Çünkü tiyatro sinemanın yanında giderek daha doğal kalıyor. Yani teknolojiden daha fazla arınmış halde bir bakıma saf halini korumuş gibi. Geleneksel tiyatronun özelliği biraz da burada olabilir yani bu nispeten az yenilenme meselesi tiyatroyu çekici kılıyor da olabilir. Mesela bir elmayı master şefe verirseniz ona kendi malzemelerini katarak, özel pişirme tekniklerini uygulayarak, süsünü yaparak vs. onu süper bir tatlı olarak size servis edebilir. Ama bazen de canınız direkt elmayı alıp en basit haliyle ısıra ısıra yemek isteyebilir. :) İkisinin de keyfi farklıdır. Bu arada aslında ben de daha çok sinema izliyorum hatta tiyatroya gitmeyeli yıllar oldu(bunu değiştirmeye niyetim var) sadece olaya sizden farklı baktığımı belirtmek istedim. Ama tabi iyisini bulmak görmek lazım... Kötüsü fena soğutur adamı...
"Öncelikle çok üzüldüm. Baban ölse de sahneye çıkacaksın" Muhsin Ertuğrul’un lafı. Buna katılan ve katılmayan iki grup oyuncu var. Aslında burada tiyatronun ve iş disiplininin önemini vurguluyor. Ki oyuncu için disiplin elbette çok önemli. Rolüne hazırlanmak vs açısından. Fakat yönetmen gerçekten çok önemli. Çünkü bizim ülkemizde oyunculara 3 boyutlu karakter analizi verilmez. Setlerde çok denk geldim, 'hocam şimdi bunu hangi duyguyla söylüyorum ben?' diye soran oyunculara.
Ilker Hocam, "tiyatrodan hic hazzetmem" iste yüregimin yaglarini eriten cümle. ortamlarda söyleyince, her seferinde bir sürü "tiyatro bilmez tiyatro seviciler"in lincine ugruyordum. Yasa Hocam...
Emeğinize sağlık. Yine çok güzel bir program olmuş. İlker hocanın sunumu ve sohbetiniz o kadar hoş ki video ne zaman bitiyor anlamıyorum. Bu yüzden video sürelerinin uzatılmasını diliyorum sizlerden.
Faydalı oldu, oyunculuk yapmış biri olarak oldukca beslendim bu videodan ama şoyle de bir katkı yapmak isterim hocaya..Çok farklı anlayışta ve alternatif mekanlarda yeni diyebileceğimiz tiyatro oyunlari- yeni metinler-yeni rejiler var artık. Mesafeli durdugunuzdan gorememis olabilirsiniz ama o kadar da arkaik degil artik ;)
Merhabalar, severek ve nadiren takip ettiğim kanallardan birisiniz. Birkaç bilgi ve düzeltmek yapmak istiyorum. İlker hoca'nın Ortaçağ'da 1000 yıl kadar tiyatro yoktu bilgisi biraz eksik kaldı. Aslında Roma'nın yıkılmasıyla tiyatrolarda yasaklandı. Kilise insanlara dini öğretmesi amacıyla tiyatroyu kiliseye soktu. Miracle oyunları dediğimiz dini oyunlar oynanmaya başladı. İsa'nın doğuşu ve çarmıha gerilişi canlandırıldı. Bunlar hatta İstasyon sistemi dediğimiz bir türde, bölüm bölüm tekrarlarla oynandı.Hatta şeytanı oynayan oyuncu en çok parayı alıyordu. Bizim bildiğimiz kapalı sahne biçimi, tamamen kilisenin sayesinde olmuştur. Tiyatro maskeden gelmiştir'e lafını sohbet babında algıladım. Aslında tüm video güzel bir sohbet gibi algıladığım için sadece nacizane ek yapmak istiyorum. Akademik bir platform keskinliği ile bakmıyorum. Tiyatro maske kullanımı Antik Yunan'da vardı ama tiyatronun atası ilkel insanın, ölümü, yağmuru, avlanmayı, taklit (mimesis) etmesiyle aktarıldı. Sonrasında Lenea şenliklerinde oyun yazarlığı yarışmaları sayesinde gelişti. 9:10'da Veysi Bey'in dediği; "Gerçekçi bir oyun olmaz, zaten o oyun." aslında yanlış bir söylem gibi oldu. Gerçekçi Tiyatro romantik döneme karşıt olarak, doğmuştur. Ayrıca diyelim ki dönem anlamında bir söylem ise bu; dünya tiyatro tarihinde, klasik tiyatro oyununu tek karşı olan, Bertolt Brecht'in tiyatrosudur. Klasik dramatik öğelere karşı Epik Diyalektik Tiyatro kuramını tanımlamıştır. Kısacası Meyerhold gerçekliğe karşı bir tutum içerisinde kuramını gerçekleştirmemiştir. "Fahişe'yi oynamak için fahişe mi olmak lazım" cümlesi üzerinden, oyuncunun gözlem yeteneği ve metnin gücünü de bilmek gerek. Oyuncu eğer pek çok metin okumuş, roman, öykü gibi edebi türler üzerinden o duyguyu, kelimeler ile yaratabilir. Bu konuda sanki atlanmış, sahnede ve sinemada iletişim çoğunlukla* dil ve yazılı metin üzerinden yapıldığını akla gelmemiş sanki. Arkaik konusuna gelince, ileride korkuyorum, youtuber'lar yüzünden sinema arkaik olma durumunu yaşayacak. İlker hoca'nın tiyatronun hantallığı konusuna dem vurmasını doğru buluyorum. Aslında sorun hala Türk Oyun Yazarlarının Türkiye'de Yetişmemesi üzerinedir. Yine eğitimin eksikliği üzerine geliyoruz, ve yapılan tiyatroları yasaklama durumlarını da hala yaşıyoruz. Belki hala Shakespeare diyorsak kesinlikle büyük bir sorun var. Tabi burası yeri değil. Ama arkaik olsaydı İrlanda ya da İngiltere'de hala popüler olmaz ve yeni yaratımlar ortaya çıkmazdı. Yorumlarım tamamen, programınıza olan ilgim ve saygım için yapmak istedim. Sizleri kırmak ya da eğitim vermek gibi bir tavır gibi düşünülsün istemem. İyi ki varsınız, uzaktasınız yoksa İFA'yı ziyaret etmek isterim. Sevgiler.
Eskiden 1.25 hızla izliyordum bütün videoları. Tamamını izledikten sonra; hafta beklemek zorunda olmak ve videoların kısalığı!!(kesinlikle daha uzun olması gerektiğini düşünenlerdenim:) sebebi ile 0.75 hızla izlemeye yakınım!
Sizi neredeyse 1 yıldır takip ediyorum ve çok keyif alıyorum.Tek sıkıntı biraz güncelleme gelmeli, kapak fotoğrafarı farklı olmadığı için yeni bölüm olduğu anlaşılmıyor. Başarılar..
6 років тому+1
Hocanin kiyafeti degisiyor ya... Oradan anliyorum :) Artik bi giydigini bir dahaki video da giyemez sanirim :)
Eric morris kısaca oynayacağınız role kendinizden yola çıkın diyor -Mesela bir katili oynayacaksınız -Eric morris diyor ki "Sen katil olsan nasıl ve neden olurdun ve nasıl davranırdır." Olay aslında biraz böyle Eric Morris tarzında. Hatta bu teknikle ilgili çok büyük efsaneler var heath ledger jokeri oynadıktan sonra aşırı doz ilaçtan intahar konusu ki doğruluğu ağır basıyor.
hocam siz adler ve stalisnavskiden bahsederken dediğiniz duygudan beslenme (içten dışa) ve hayalden beslenme (dıştan içe) dediniz ama, biz aslında içten dışa ve dıştan içe kavramlarını meyerhold ve stalisnavski arasındaki farkı belirtmek için kullanıyoruz.
Katili oynamak için katil olmak gerekmiyor.Bunun icin Stanislavski "Büyülü Eğer" tekniğini geliştirmiştir. Bu teknikte eğer öyle olsaydı nasıl olurdu diye düşünerek role hazirlanma ve karaktere bu sekilde hazirlanmaktir👍😊
ilker abiyle birçok konuda benzer fikirdeyim. sevmek zamanı, tiyatro, dünyaya bakış açısı vs. vs. o yüzden abi diyesim geldi :) keşke sohbet imkanım olsa bir şekilde, tam kafa dengiyiz abi :)
Film ve dizi eleştirilerinize devam edebilir misiniz lütfen? Biliyorum kolay değil bu yayınları yapmak ama fırsatınız olursa Altered Carbon'u da konuşur musunuz lütfen.
Selamlar, sinema izleyicisi de bi’ başlık olabilir diye düşünüp önermek istedim. Örneğin, izleyici ne yapmalı? Bi şey yapmalı mı? Eğlence, hoş vakit geçirme dışında bir misyonu olmalı mı? İyi izleyici diye bir şey olabilir mi? vs.
Tolga Karaçelik'i tebrik ve takdir ediyorum. Fragman bana, Danimarka'lı yönetmen Anders Thomas Jensen'in Men and Chicken (2015) adlı filmini hatırlattı. Bu arada Jensen'in tüm filmlerini tavsiye ederim. Mads Mikkelsen her zamanki gibi mükemmel bir oyunculuk sergiliyor Men and Chicken'da. Onun, Alman-Fransız ortak yapımı Michael Kohlhaas (Adalet İçin/2013) adlı filmdeki performansını izlemenizi ayrıca öneririm. Michael Kholhass, genç yaşta "sevgilisiyle" intihar eden Alman YAZAR Heinrich von Kleist'ın aynı adlı eserinden beyazperdeye uyarlanmıştır. İlker Hocamız'ın Anders Thomas Jensen, Mads Mikkelsen, Kara mizah ve İskandinav Sineması konulu özel bir program yapmasını isterdim.
Olur öyle saçma şey, uzmanlık alanım! teknik olarak da açıklarım.. (iyi-kötü bilmem) bir oyuncu sete girip etrafındakilere rüzgar esti gibi hissedilmesine sebep olabilir! Beden diğer bedenleri etkileyerek korkuyu tetikleyebilir, serinlik ya da bir garip duygu haline de getirebilir diğerlerini. Eski metotların teknik işleyişini bilmem ama Morris’ten sonra yeni metotlar (yalnız oyuncularla da çalışmayız üstelik) özellikle bunun üzerine çalışır. Ha bir oyuncu metot bilmeden de bunu yapabilir.
Ölümlü Dünya filmi hakkında benzer şeyleri düşünmüşüz İlker hocayla. şu an acayip havaya girdim :D feyyazı okan bayülgen'in programından beridir takip ediyorum. Çok gülerdim ona ama bu filmde bende de aynı etkiyi göremedim.
Bu arada tuluat (orta oyunu köken olarak comedia del arte'ye dayanır) italyan tiyatrosunun tanzimat'ta türk tiyatrosuna uyarlamasıdır. Bknz Oscar broccket : tiyatro tarih Metin and : Türk tiyatro tarihi.
Tiyatro tartışması almış yürümüş :) Bende katılayım. Ben tiyatro-sinema ilişkisini, fotoğraf-resim ilişkisine benzetiyorum. Fotoğraf varken gerçekçi resimlerin bir önemi kalmadı, resim sanatı değişti, belki oradan da hareketle farklı sanat akımları çıktı. Bence aynı şey tiyatroda da olmalı. Tiyatro güçlü yanlarını sivriltmeli.
Hocam gene harika şeyler öğrendik. Özellikle Michael Cane'nin youtube daki BBC için çektiği programın içeriklerini izleyeceğim. Ölümlü Dünya yı merak ediyorduk kimi çok gömdü kimi az. Ayrıca Tolga abimizin gene kısıtlı bir sürede çektiği sinema filmi muazzam bir ödül alıp yanlış telaffüz edilmesi beni de üzdü. Bir de son bir soru soracağım kazağın üstünde ne yazıyor?
İki gündür takip ediyorum. Yaklaşık üç yüz dakikalık yol kat ettim. Bugün yüklenen videodaki kazağın üzerinde 'waste of time' yazması güldürdü :D I don't think so.
Hollywood sinemasındaki oyunculuk çok sayıda klişe içeriyor, SNL'de bile bu klişelerle bolca dalga geçiliyor. Robert De Niro'nun son dönemde oynadığı komedilerdeki rolleri de aslında daha önceki rollerinin karikatürü. Hollywood'da film komedi değilse oyunculuk tarzı moda tabirle cool olmak zorunda, bunun da ticari nedenleri var, ama artık bu tarzın da tıkandığını düşünüyorum.
Arifv216, ölümlü dünya,cebimdeki yabancı,aile arasında. Bu som dönemlerde çıkan 4 filmi de keyifle izledim. Son dönemde sinemamızda bir çıkış var mı sizce ?
Her zamanki gibi süper yalnız kısa film konukları gelecekti? Bi de film çekme kabiliyetleri konusunda blogunuzda Nikon'un yeni makinelerini için inceleme bekliyoruz İlker hocam. Tamam anlıyoruz Canon'a o kadar yatırımdan sonra dünya harikası bile çıkarsa Nikon'la alaka kurmanız riskli(!) ama bizim de bir büyüğe danışma ihtiyacımız oluyor. Yapın bi amme hizmeti be hocam:)) Bunu okuyan Nikon temsilcisi de varsa burda hocama gönderin bir iki inceleme makinesi, kendi arayıp incelenecek Nikon var mıydı kardeş diyecek hali yok ya:))
veysi kardeşler olması gerektiklerinden çok daha uzaklar sinemaya..izlememiş okumamış bakmamış duymamış..önyargılı, olması gerektiklerinden çok daha az tecrübeli, çok kötü durumdayız hocam gerçekten, benim yanlız ve güzel ilker hocam
Bergama'daki tiyatro derken? Anadolu'daki yüzlerce tiyatrodan sadece Bergama'nın adının anılmasının özel bir sebebi var mı hocam? Bildiğiniz bir şey mi var?
İlker hocam, ışığın kurulduğu o 3-4 saatlik süreçte oyuncularla bolca vakit geçirmek mümkün ya :). Malumunuz onlar ilgiye muhtaç. Lenslerinize gösterdiğiniz ilgi ve sevgiyi onlara da gösterin yazıktır :P.
Oyunculuk farklı karakterlere rahatlıkla bürünmek gibi deli işi olması gereken bir şey aslında. Tıpkı De Niro'yu beni olmasa tanıyamamak filan gibi ama maalesef kolaya kaçıp karizmatik yahut çekici insanları ekrana koymayı tercih ediyorlar ekseri. Yani Adamın ses tonu, duruşu çok etkileyici bu olsun burada deniyor. Adamın düz hali bu zaten. Bazı oyuncular her filmde aslında sadece kendi oluyor. Fakat yönetmen bu işte çok etkili bence de ya da oyuncu yönetmenleri mi var bilemiyorum. Yani o her filmde aynı insan olarak gördüğümüz star denilen tipleri döve döve oynatıp iyi işler çıkardıkları da oluyor arada ya da bu tip oyuncular azmedip kendilerini inanılmaz geliştirebiliyorlar :) Fakat ben de Nazım gibi yetenek her şeydir çalışkan öğrencilerin yapabilecekleri sınırlıdır kafasında olduğum için insan taklidi yapmanın da aslında bir yetenek işi olduğunu düşünüyorum. Neticede olmadığınız birini taklit ediyorsunuz aslında.
“Vardır illa doğrusu.”
Nazım Yılmaz
Mustafa Aslan “Açıp bakalım” - Nazım Yılmaz
İlker hocam kitap gibisiniz. Anadilimde sizi anlayabildiğim için kendimi şanslı hissediyorum. Var olun
İzlerken hep aklımda Nuri Bilge'nin yayınladığı kamera arkası görüntüleri vardı. İlginç. Yine aydınlandık, eğlendik. Var olun hocam.
Aynen Demet Akbağ a ezberden çık kelimeler önemli değil neyi ifade ettiğin önemli diyordu. Demet sinir oluyordu oda ayrı bi dava.
Hocam oyunculuk konusunda Türkiye’de “star” denen tipleri değerlendirir misiniz? Olumlu olumsuz anlamda. Aynı takım elbiseyle, aynı saç tıraşıyla, aynı ses tonuyla 5 farklı dizide oynayanlar var. Star sıfatıyla
UA-cam’da 20 dakikada bu kadar iyi bilgi aktarabildiğinize göre okulunuz nasıldır cidden merak ediyorum! (50 yaşlarında, 1.80, gözlüklü ve motosikletli bir amca kaydını yaptırmak isterse ruh sağlığınız açısından okula kabul etmeyiniz!😂)
Oyuncunun senaryo’yu “anlaması” dediğinizde hemen aklıma daha yazan ve yönetenin “anlamadığı” yurdum senaryoları geldi! (Bir kaç tanesinde de “çalışmış” biri olarak ; )
Bambudan ve palmiye yapraklarından mamul uçakların bırakın uçmayı, uçak gibi görünme konusunda bile çok ikna edici olamadıkları bir “Cargo Cult” aşamasındayız hala ama sizin gibi insanlar sayesinde oraları da atlatacağız umarım.
Emekleriniz için çok teşekkür ederim🙏
''Bu çocuk çok seviyor böyle şeyleri'' İlker hocam demeden ben söyledim bu lafı ardından o da söyleyince kahkaha attım :)
takvim sayıyorduk günü geldi diye. Şey istiyorum ya, (nazım mode on) başka bir duayenimiz gelsin, sağ tarafa lak diye otursun, hayır İlkercim o öyle değil yanlış bakıyorsun diye o da anlatsın ufkumuzu daha da geliştirsin. Ya da kafamızı karıştırsın. Çatışma olsun ya biraz. Nazım ve Veysi beyciğim susturulmuş, sindirilmiş, olmuyor 😄
Birçok videoda bolca bahsi geçen, Hitchcock ve Kubrick için ayrı bir video yapma zamanı gelmedi mi sizce de?
"baban ölse sahneye çıkacaksın" hatırladığım kadarıyla müjdat gezen'in başına gelen bir hikaye: bir oyunda sahneye çıkmadan kısa süre önce babasının vefatını öğreniyor, sahneye çıkıp tek kişilik komedi gösterisini yapıp herkese kahkahalar attırıp alkışını alarak iniyor ve iner inmez ağlamaya başlıyor. bu olay ankara dt'de benim takip etmeye başladığım dönem çok sıkı işliyordu. hatta müzikal fosforlu cevriye çıktığı ilk zamanlarda 3 perde matine suare oynuyordu ve oyuncuları buna dayanamayıp sık sık ambulans çağırılır, tedavisi yapılır, serumu takılır ve oyuna çıkartılırdı. bundan ancak birkaç sene sonra "sanatçı rahatsızlığı nedeniyle oyun iptali" mesajlarını görmeye başladık.
Eskiden İlker hoca "bunun doğrusu yok" dediğinde Nazım kabullenirdi. Artık kabullenmiyor, sorguluyor, itiraz ediyor. Yanındayız Nazım!
İlker hoca da saatlerce konuşsa dinlerim gibi geliyor. Harikasınız.
Annem dinledi dinledi en son "Yazııık buna rol vermemişler tabi konuşup duruyo ne yapsın" dedi. 😀😁😁😀😁😁
Benim annem de 2002 Dünya kupası maçını izlerken "Tüh ya Rüştü gol atamadı yazık oldu" demişti :D :D
ilker hoca nin anlattiklariyla kendimi hazirlayip sinema dersi aldim erasmusta, baktim ilker hoca daha iyi biliyo; dersi biraktim (true story)
arkadaşlar bu hikaye gerçek ben erasmusum
İlber ortaylı tarihin nesiyse, ilker hoca sinemanın o'sudur💣💥
tiyatroya gitmek çok keyifli yeri doldurulamaz bir deneyimdir bence , oyuncunun bir şansı vardır, izleyiciyle bir teması vardır, biraz zahmetlidir. tiyatro daha eskidir sinemadan dersek, kitaplar hepsinden eski olmaz mı mesela. etkilendiğiniz bir oyunu sonunda alkışlamakta çok keyiflidir ve bence ortak bilince katkısı büyük
20 dakikada çok daha fazla sürede elde edilebilecek bilgiyi vermiş İlker Bey. Tecrübe ve bilgi sahibi kulak vermek lazım. Bizim gibi genç neslin önce okuyup araştırıp öğrenip, sonra sektörde tecrübe edinip sonra İlker Beyi eleştirmesi gerekir. :) İlaveten belirtmek istiyorum; İlker Bey ve arkadaşlarını sonuna kadar izlememin sebebi adamlar hiçbir doğruyu dikte etmiyor ve kesin doğru budur demiyor, bu bence çok önemli ve benim gibi dikteden hoşlanmayan insanları daha fazla motive edecek ve işe çekecektir diye düşünüyorum. Emeğinize teşekkürler...
hojam öyle bi anlatıyorsunuz ki bazen diyorum bu sinema tesadüfen bir yığın yetenekli (nazımca) adamın bir araya gelerek başarılı bir film yapması yada yapamamasına dayanıyor.
Hocam ağzınıza sağlık 2012 yılından beri amatör tiyatro ile ilgileniyorum bizim ekibe dahil olan herkes ertesi gün en popüler dizi oyuncusuyla kendini kıyaslar duruma geliyor. Tiyatro eski konusuna ilkel katılıyorum zaten tiyatro bi kalas bi heves diye bir laf vardır yapılabilirliği çok zevklidir anında reaksiyon aldığınızda size değişik duygular yaşatan bir şey yalnış bilmiyorsam ki yanlışsa lütfen düzeltin Al pacino tiyatro yukarıda asılı ipin üstünde yürümektir sinemaysa o ipi yere bırakıp üzerinde yürümektir birinde düşerseniz oyun biter diğerinde düşsenizde devam eder gibi bir şeydi emeğinize sağlık :)
'Kankalarla iş yapmak' hatalardan biri. 'Çünkü biz bunun şakalarına çok gülüyoruz' diye bir açıklaması olamaz sahnenin :) Sırf yönetmen veya senarist çok gülüyor diye böyle şeyler yapılıyor, ki bunu zamanında 'Türkiye'nin en iyi, en kaliteli dizisi' denilen iki büyük dizide de gördük. Uzadıkça uzuyor, eklendikçe ekleniyor. Öyle sürüp gidiyor :)
hangi dizileri kastediyorsunuz acaba? ^_^
Avrupa yakası ??
Son zamanlarda (özellikle son 10 senede) çok fazla yapılan "Bunun yüzü - fiziği güzel, biz bunu oyuncu yapalım." şeklindeki yaklaşım hakkında ne düşünüyorsunuz? Çıtayı ve kaliteyi düşürüyor mu sizce? Ayrıca gerçekten yeteneği olan ve çabalayan ancak "kamera önünde güzel gözükmeyecek" diye şans ve iş verilmeyen insanlar arka planda kalmıyor mu?
Örnek vermek gerekirse: Berrak Tüzünataç, Çağla Şikel, Azra Akın gibi kariyerlerine mankenlik ile başlayan ve (bence) oyunculuğu çok da iyi olmayan insanlar büyük yapımlarda yer alabiliyor. Sektörde standartlar değişmiş olabilir mi?
Çağla Şikel Cennet Mahallesi'nde oyuncu olarak bence hiç sırıtmıyordu. Hatta komikti bile. Berrak Tüzünataç'ı Elveda Rumeli'de izlemiştim. O dizide canlandırdığı karakteri ilk önce başkası oynuyordu. Berrak Tüzünataç sonradan geldi ve bunu rağmen fena değildi. Ama daha iyi de olabilirdi.
Azra Akın'ın ise bir film ya da dizisini sanırım izlemedim. Bişey diyemem.
Ben bu güzellik yakışıklılık olayının şimdiye has olduğunu düşünmüyorum. Bence bu eskiden de vardı. Hülya Avşar ya da Aydan Şener'e de bakarsak ikisinin de güzellik yarışmalarından çıkıp oyunculuk yaptıklarını görebiliriz. Keza Oya Aydoğan da öyledir. Hale Soygazi mankenlikten, Itır Esen ise fotomodellikten oyunculuğa geçmiştir.
Konulara uzak olsam da keyifle izledim. Iyi çalışmalar! Güzel kanalları keşfediyorum sonunda
Beğenilen usta yönetmenlere özel videolar gelse çok güzel olur. Hitchcock, Kubrick, Nolan görmek isterim.
bu konunun 2. bolumunu merakla bekliyorum. gelirse eger 3.'yu de izleriz, 10.'yu da izleriz...
Tolga Karaçelik'i tebrik ederiz önemli bir başarı. Ali Atay ın da bir önceki filmini de görmek lazım önemli bi filmdi Limonata yani başarısı pek tesadüf değil. Tabi o film daha bi amatör çabaydı ve bu sayede de bize o kadar yakın ve böyle sıcak gelmişti.
İlk defa izledim videonuzu ve çok iyi geldi. UA-cam'da böyle videolara denk geldikçe çok seviniyorum. Ağzınıza sağlık hocam 😊
“Tiyatrodan pek hazzetmem” .. Haklısınız tiyatro eskimiştir, çok kötü örnekler de var yazık ki :)
Ama nedense (sanırım kimliğiniz yüzünden) “kitap okumaktan pek hazzetmem “ cümlesiyle aynı hissi uyandırdı bende. :))) Bu arada eminim ki çektiğiniz bir kaç reklamın dublajını ben yapmış olabilirim. Keşke stüdyoda tanışabilseymişiz. Belki Tiyatroya dair fikirlerinizi etkileyebilirdim. :) Sevgiler
Tiyatro gerçekten çok yapmacık hele ki kalitesizi.Komedi için olabilir fakat başka türler için yapmacık kalıyor çünkü sınırlı ortam ve zaman var.İmkan arttıkça tiyatro zayıfladı.Eskiden mecbur komedya yapılıyordu film yok tabi.
kitaptan kastın ne? edebiyat? tarih? felsefe?.. kitapla okumakla tiyatro izlemenin ne alakası olabilir? edebiyat/ kurgu sevmiyorum. ama tarih, felsefe okuyorum.. beni hangi kategoriye sokucaksın şimdi?
Sınırlı bir zaman yok aslında yanlış hatırlamıyorsam Hamlet 4 saatlik bir oyundu. Onun dışında da nadirde olsa 2 saatlik oyunlar görüyoruz bir sinema filminde görebileceğimiz şeyler bunlar.
yapmacıktan kastettiğin nedir .bir sinama film de yapmacıktır yapılan birşeydir netice de gerçek değil bir kurgu bütün mesele bir hikayeyi anlatma bir derdi paylaşma bunu sinama yoluyla yaparsın yada tiyatro yoluyla
oyunculuk ve tiyatro hakkında bilgi sahibi olmadan böyle konuşmak doğru değil tıpkı klasik müzik sevmem demek gibi birşeydir bu yani klasik müzik dahir bir bilgin olmadan konuşmak gibi
bu arada tiyatro kutsal bir yere koymuyorum ilker hocaya katılıyorum tiyatro değişimi kabul etmesi gerek saltanat tiyatrosunu ortadan kaldırmalı
ilker canikligil Doğrudur. :)) Siz kusura bakmayın. Belki biraz mesleki refleks. :)) Tiyatro iyiden iyiye bîçare kaldı son dönemlerde. O anın sıcaklığıyla yazılmış bir tepkidir benimki. Sizi heyecanlandırmıyorsa büyük oranda biz tiyatrocuların hatasıdır bu. Sadece bu kanaldaki izleyicilerinizi düşünüp, alttaki yorumları okuduğumda endişelendim sanırım.. Tepkiler gecikmemiş zira :) “Evet yahu tiyatro bitti artık” falan gibi us dışı yorumlar gelmiş .. Sandığınızdan daha fazla etkiliyor olabilirsiniz genç nesli ..
Merhaba. İlker Hoca'nın etimolojiyi çok sevdiği ve iyi kullandığını bildiğim için ufak bir uyarı yapmak istedim. 2:45 gibi İlker Hocamız "amphitheatre" diyor, Bergama'yı da referans alarak. Amphitheatre, amph kökününe sahiptir ve amph'ın türkçedeki karşılığı çift mealindedir. Bu yüzden theatre yarım daire ise (bildiğimiz antik tiyatrolar) amphitheatre çift tiyatro demek oluyor; yani iki yarım dairenin birleştiği tam daire tiyatrolar (Collesium veyahut Pompei'deki amphitheatre buna örnek olarak verilebilir) bu şekilde anılmalıdır. Amphora da buna örnek olarak verilebilir. Günümüzde (nişanyan'ın sitesinde bile) amphitheatre'ler yarım ya da tam daire olarak açıklansa veya çoğunluğun kullanımına yönelik "eski/antik tiyatro" olarak anılsa da gerçek anlamı bu olmalı.
Adamın derdine bak demeyin lütfen, sıkı takipçiniz olduğum için -ve etimolojinin öğrenme/öğretme aşamasındaki öneminin farkında olduğunuzu idrak ettiğim için- kendi bilgimi nacizane paylaşmak istedim.
Muhteşem bir bölüm olmuş.... emeğinize sağlık.... bilmediğim çok şey öğrendim sizlerden... iyi ki varsınız... devam devam devam......
İlker hoca o kadar rasyonel ki bu kadar rasyonel olamayan AI lar var
AI rasyonel değildir, insan verisiyle eğitilir ve insana benzeme eğilimindedir.
AI rasyoneldir. Herşeyi sayılara dönüştürür ve işini sayılarla yapar. (Modelling) Çalışma sonucunda çıktılar da sadece sayılardır. Farklı 2 zamandaki aynı girdilere kesinlikle aynı çıktıları verir. (Time invarience)
AI rasyonel değildir mi? yuh
Emir Ercan Ayar Sayılarla işlem yapmıyor demek istemedim. Felsefi olarak rasyonellikten bahsediyorum, deep learning uygulamalarını biraz araştırırsanız ne demek istediğimi anlarsınız.
Ufuk Başli
Al nedir hocam
İlker Bey hemen hemen her bölümde daha doğrusu daha kalitelisi diye bir şey yoktur diyor.
Doğru ve kalite denen şeyler sabit değil dinamiktir ve amaca göre zaman göre muhataba göre değişir diyor ama kamera arkasındaki arkadaş hala doğrusu ne hocam diye soruyor :D
Çok didaktiksiniz :P
kült filmleri yorumlasanız analiz yapsanız olur mu
Kürt filmleri diye okudum diyorum niye burada pislik yapıyorlar kürt mürt diye ayrımcılık yaparak akdkwkcnwkfn
Veteriner Hekimim sinema,kamera,oyun,oyunculuk ile hiçbir ilgim bulunmuyor. Buna rağmen izliyorum bazen neden izliyorum diyorum.
Yeni bir bilgiye erişmek bunu sizlerin eşsiz emeği ile ulaşmak beni ekrana bağlıyor teşekkür ederim.
bayılıyorum bu kanala. söylemeye çekindiğim unpopular opinionlarımın dile geldiğini gördükçe keyifleniyorum
Unpopular opinionlarim
@@yeniceriucaklar3955 Bkz.Anglomanlıca😅😅😅
1.Yıl hayırlı olsun, hocam sizi çok seviyoruz keşke kendinize selfi kamerası bağlasanız 24 saat sizi izlesek
Oo benim konum. Bir oyuncu olarak söyleyecek şeylerim var bu konuda tabii ki :) Method acting'i bizde Ayla Algan üstlenmiştir. İleri derecede bir oyunculuk eğitimidir bu. Temel eğitimle birlikte ve hatta üzerine alınması hayırlara vesiledir. Stanislavski'nin kitaplarının özetinin özeti yazılmalı bu arada ve çok daha sadeleştirilmeli. O iki kitabı okurken kurdeşen dökmüşlüğüm var :) Veysi 'o duyguyu yaşamadıysan ne olacak?' durumunda işte oyuncunun sadece iyi bir motor sisteme sahip olmasının yanında, çok da gelişmiş bir empati ve gözlem yeteneği de olmalı cevabı ortaya çıkıyor. Bunlar da uzun vadede akıl sağlığını korumak için biraz dikkat etmeyi gerektiriyor. 'Ya bu sanatçılar niye böyle kırık' denilen nokta da burayla ilgili biraz.
Tiyatroyla sinemanın farkı bence biraz canlı müzik dinlemekle stüdyoda hazırlanmış cd/mp3 dinlemenin farkına benziyor. İkisinden de alınacak tat farklı. Aslında bir bakıma sinema teknolojileri ilerledikçe tiyatro da kendince değer kazanıyor. Çünkü tiyatro sinemanın yanında giderek daha doğal kalıyor. Yani teknolojiden daha fazla arınmış halde bir bakıma saf halini korumuş gibi. Geleneksel tiyatronun özelliği biraz da burada olabilir yani bu nispeten az yenilenme meselesi tiyatroyu çekici kılıyor da olabilir. Mesela bir elmayı master şefe verirseniz ona kendi malzemelerini katarak, özel pişirme tekniklerini uygulayarak, süsünü yaparak vs. onu süper bir tatlı olarak size servis edebilir. Ama bazen de canınız direkt elmayı alıp en basit haliyle ısıra ısıra yemek isteyebilir. :) İkisinin de keyfi farklıdır. Bu arada aslında ben de daha çok sinema izliyorum hatta tiyatroya gitmeyeli yıllar oldu(bunu değiştirmeye niyetim var) sadece olaya sizden farklı baktığımı belirtmek istedim. Ama tabi iyisini bulmak görmek lazım... Kötüsü fena soğutur adamı...
Adam çok iyi ya duymamızı istediğimizi değil olanı anlatıyor. Bayıldım.
Hocam öyle bir anlatıyorsunuz ki lübbün lübbü hakikaten çok özet çok iyi..
Ses olayıda Hocam Tiyatrodan kalma bir alışkanlık oyuncular da fakat zamanla kamera karşısında düzeliyor bu sorunda.
"Öncelikle çok üzüldüm. Baban ölse de sahneye çıkacaksın" Muhsin Ertuğrul’un lafı. Buna katılan ve katılmayan iki grup oyuncu var. Aslında burada tiyatronun ve iş disiplininin önemini vurguluyor. Ki oyuncu için disiplin elbette çok önemli. Rolüne hazırlanmak vs açısından. Fakat yönetmen gerçekten çok önemli. Çünkü bizim ülkemizde oyunculara 3 boyutlu karakter analizi verilmez. Setlerde çok denk geldim, 'hocam şimdi bunu hangi duyguyla söylüyorum ben?' diye soran oyunculara.
Sinema oyunculuğunun daha hayal gücüne bağlı olması, ileride çok sevdiğim bir oyunun muhtemel bir filminde oynama hayalimi daha da güçlendiriyor :)
Ilker Hocam,
"tiyatrodan hic hazzetmem"
iste yüregimin yaglarini eriten cümle. ortamlarda söyleyince, her seferinde bir sürü "tiyatro bilmez tiyatro seviciler"in lincine ugruyordum.
Yasa Hocam...
Butun videolarini firesiz seyrettigim tek kanalsiniz! Olmaz boyle fantastik sey :)
Emeğinize sağlık. Yine çok güzel bir program olmuş. İlker hocanın sunumu ve sohbetiniz o kadar hoş ki video ne zaman bitiyor anlamıyorum. Bu yüzden video sürelerinin uzatılmasını diliyorum sizlerden.
adamın sinema bilgisi paçalarından akıyo resmen
Faydalı oldu, oyunculuk yapmış biri olarak oldukca beslendim bu videodan ama şoyle de bir katkı yapmak isterim hocaya..Çok farklı anlayışta ve alternatif mekanlarda yeni diyebileceğimiz tiyatro oyunlari- yeni metinler-yeni rejiler var artık. Mesafeli durdugunuzdan gorememis olabilirsiniz ama o kadar da arkaik degil artik ;)
Ölümlü dünyaya gitmeyecektim gideceğim hocam size güvenim sonsuz
Oyuncu : 1.Bekleyecek 2.Üşüyecek 3.Ezberleyecek
Merhabalar, severek ve nadiren takip ettiğim kanallardan birisiniz. Birkaç bilgi ve düzeltmek yapmak istiyorum. İlker hoca'nın Ortaçağ'da 1000 yıl kadar tiyatro yoktu bilgisi biraz eksik kaldı. Aslında Roma'nın yıkılmasıyla tiyatrolarda yasaklandı. Kilise insanlara dini öğretmesi amacıyla tiyatroyu kiliseye soktu. Miracle oyunları dediğimiz dini oyunlar oynanmaya başladı. İsa'nın doğuşu ve çarmıha gerilişi canlandırıldı. Bunlar hatta İstasyon sistemi dediğimiz bir türde, bölüm bölüm tekrarlarla oynandı.Hatta şeytanı oynayan oyuncu en çok parayı alıyordu. Bizim bildiğimiz kapalı sahne biçimi, tamamen kilisenin sayesinde olmuştur.
Tiyatro maskeden gelmiştir'e lafını sohbet babında algıladım. Aslında tüm video güzel bir sohbet gibi algıladığım için sadece nacizane ek yapmak istiyorum. Akademik bir platform keskinliği ile bakmıyorum. Tiyatro maske kullanımı Antik Yunan'da vardı ama tiyatronun atası ilkel insanın, ölümü, yağmuru, avlanmayı, taklit (mimesis) etmesiyle aktarıldı. Sonrasında Lenea şenliklerinde oyun yazarlığı yarışmaları sayesinde gelişti.
9:10'da Veysi Bey'in dediği; "Gerçekçi bir oyun olmaz, zaten o oyun." aslında yanlış bir söylem gibi oldu. Gerçekçi Tiyatro romantik döneme karşıt olarak, doğmuştur. Ayrıca diyelim ki dönem anlamında bir söylem ise bu; dünya tiyatro tarihinde, klasik tiyatro oyununu tek karşı olan, Bertolt Brecht'in tiyatrosudur. Klasik dramatik öğelere karşı Epik Diyalektik Tiyatro kuramını tanımlamıştır. Kısacası Meyerhold gerçekliğe karşı bir tutum içerisinde kuramını gerçekleştirmemiştir.
"Fahişe'yi oynamak için fahişe mi olmak lazım" cümlesi üzerinden, oyuncunun gözlem yeteneği ve metnin gücünü de bilmek gerek. Oyuncu eğer pek çok metin okumuş, roman, öykü gibi edebi türler üzerinden o duyguyu, kelimeler ile yaratabilir. Bu konuda sanki atlanmış, sahnede ve sinemada iletişim çoğunlukla* dil ve yazılı metin üzerinden yapıldığını akla gelmemiş sanki.
Arkaik konusuna gelince, ileride korkuyorum, youtuber'lar yüzünden sinema arkaik olma durumunu yaşayacak. İlker hoca'nın tiyatronun hantallığı konusuna dem vurmasını doğru buluyorum. Aslında sorun hala Türk Oyun Yazarlarının Türkiye'de Yetişmemesi üzerinedir. Yine eğitimin eksikliği üzerine geliyoruz, ve yapılan tiyatroları yasaklama durumlarını da hala yaşıyoruz. Belki hala Shakespeare diyorsak kesinlikle büyük bir sorun var. Tabi burası yeri değil. Ama arkaik olsaydı İrlanda ya da İngiltere'de hala popüler olmaz ve yeni yaratımlar ortaya çıkmazdı.
Yorumlarım tamamen, programınıza olan ilgim ve saygım için yapmak istedim. Sizleri kırmak ya da eğitim vermek gibi bir tavır gibi düşünülsün istemem. İyi ki varsınız, uzaktasınız yoksa İFA'yı ziyaret etmek isterim. Sevgiler.
Tam aklımdan geçiyordunuz, ne güzel tesadüf 😊
Eskiden 1.25 hızla izliyordum bütün videoları. Tamamını izledikten sonra; hafta beklemek zorunda olmak ve videoların kısalığı!!(kesinlikle daha uzun olması gerektiğini düşünenlerdenim:) sebebi ile 0.75 hızla izlemeye yakınım!
Antabus gerek konu gerek oyunculuk açısından gerçekten çok iyiydi.
İlk defa işe gitmeden önce izleyebilmenin verdiği mutluluk 😎
Ağzınıza dilinize sağlık. Hepinizin.
Sizi neredeyse 1 yıldır takip ediyorum ve çok keyif alıyorum.Tek sıkıntı biraz güncelleme gelmeli, kapak fotoğrafarı farklı olmadığı için yeni bölüm olduğu anlaşılmıyor. Başarılar..
Hocanin kiyafeti degisiyor ya... Oradan anliyorum :) Artik bi giydigini bir dahaki video da giyemez sanirim :)
İlker Hocayı James Blunt'a benzetiyorum ya :)
Sırf daha fazla para kazanın diye reklamları sonuna kadar izliyoruz. (Başka tarafa baktığım oluyor.)
Çok bilgilendiriciydi
Eric morris kısaca oynayacağınız role kendinizden yola çıkın diyor
-Mesela bir katili oynayacaksınız
-Eric morris diyor ki "Sen katil olsan nasıl ve neden olurdun ve nasıl davranırdır."
Olay aslında biraz böyle Eric Morris tarzında.
Hatta bu teknikle ilgili çok büyük efsaneler var heath ledger jokeri oynadıktan sonra aşırı doz ilaçtan intahar konusu ki doğruluğu ağır basıyor.
Stanislavski metodu da buna benzer bir şey değilmiydi sanki?
İlk yorum ilk yorum ilk yorum... Şaka şaka hocam şu mağazanızı söyleyin de biz de yararlanalım yahu çok şıksınız
hocam siz adler ve stalisnavskiden bahsederken dediğiniz duygudan beslenme (içten dışa) ve hayalden beslenme (dıştan içe) dediniz ama, biz aslında içten dışa ve dıştan içe kavramlarını meyerhold ve stalisnavski arasındaki farkı belirtmek için kullanıyoruz.
Katili oynamak için katil olmak gerekmiyor.Bunun icin Stanislavski "Büyülü Eğer" tekniğini geliştirmiştir. Bu teknikte eğer öyle olsaydı nasıl olurdu diye düşünerek role hazirlanma ve karaktere bu sekilde hazirlanmaktir👍😊
Birinci bölümde giyilen tişört 😊
Gözlükler artık parlamıyo camlarını mı söktünüz?
Hüseyin Aytaşkın hocanın gözlüklerini yeni farkettim
Bırıncı yılınz kutlu olsun daha cok yıllara dılegıyle devam edın süpersınız
...ve yine bir feylosofi teşekkürler İlker hocam.
2.28'de İlker beyin anlatımı sırasında, arkadan gelen görsel beni bitirdi :D
Sayın İlker hocam her fikrinize o kadar katılıyorum ki lütfen filmler hakkında daha çok konuşun film önerisi verin
yeni videoyu heyecanla bekliyoruz :) bu gün ,
2:27 Bağ bozumundaki fotoğrafa öldüm hahahshahsgaha
ilker abiyle birçok konuda benzer fikirdeyim. sevmek zamanı, tiyatro, dünyaya bakış açısı vs. vs. o yüzden abi diyesim geldi :) keşke sohbet imkanım olsa bir şekilde, tam kafa dengiyiz abi :)
Film ve dizi eleştirilerinize devam edebilir misiniz lütfen? Biliyorum kolay değil bu yayınları yapmak ama fırsatınız olursa Altered Carbon'u da konuşur musunuz lütfen.
Selamlar, sinema izleyicisi de bi’ başlık olabilir diye düşünüp önermek istedim. Örneğin, izleyici ne yapmalı? Bi şey yapmalı mı? Eğlence, hoş vakit geçirme dışında bir misyonu olmalı mı? İyi izleyici diye bir şey olabilir mi? vs.
Tolga Karaçelik'i tebrik ve takdir ediyorum. Fragman bana, Danimarka'lı yönetmen Anders Thomas Jensen'in Men and Chicken (2015) adlı filmini hatırlattı. Bu arada Jensen'in tüm filmlerini tavsiye ederim. Mads Mikkelsen her zamanki gibi mükemmel bir oyunculuk sergiliyor Men and Chicken'da. Onun, Alman-Fransız ortak yapımı Michael Kohlhaas (Adalet İçin/2013) adlı filmdeki performansını izlemenizi ayrıca öneririm. Michael Kholhass, genç yaşta "sevgilisiyle" intihar eden Alman YAZAR Heinrich von Kleist'ın aynı adlı eserinden beyazperdeye uyarlanmıştır.
İlker Hocamız'ın Anders Thomas Jensen, Mads Mikkelsen, Kara mizah ve İskandinav Sineması konulu özel bir program yapmasını isterdim.
Olur öyle saçma şey, uzmanlık alanım! teknik olarak da açıklarım.. (iyi-kötü bilmem) bir oyuncu sete girip etrafındakilere rüzgar esti gibi hissedilmesine sebep olabilir! Beden diğer bedenleri etkileyerek korkuyu tetikleyebilir, serinlik ya da bir garip duygu haline de getirebilir diğerlerini. Eski metotların teknik işleyişini bilmem ama Morris’ten sonra yeni metotlar (yalnız oyuncularla da çalışmayız üstelik) özellikle bunun üzerine çalışır. Ha bir oyuncu metot bilmeden de bunu yapabilir.
İlker hoca bir yıl içinde eridi resmen
Ölümlü Dünya filmi hakkında benzer şeyleri düşünmüşüz İlker hocayla. şu an acayip havaya girdim :D
feyyazı okan bayülgen'in programından beridir takip ediyorum. Çok gülerdim ona ama bu filmde bende de aynı etkiyi göremedim.
Bu arada tuluat (orta oyunu köken olarak comedia del arte'ye dayanır) italyan tiyatrosunun tanzimat'ta türk tiyatrosuna uyarlamasıdır. Bknz Oscar broccket : tiyatro tarih
Metin and : Türk tiyatro tarihi.
Tiyatro tartışması almış yürümüş :) Bende katılayım. Ben tiyatro-sinema ilişkisini, fotoğraf-resim ilişkisine benzetiyorum. Fotoğraf varken gerçekçi resimlerin bir önemi kalmadı, resim sanatı değişti, belki oradan da hareketle farklı sanat akımları çıktı. Bence aynı şey tiyatroda da olmalı. Tiyatro güçlü yanlarını sivriltmeli.
İlker eline saglik guzel anlatmissiniz
Hocam gene harika şeyler öğrendik. Özellikle Michael Cane'nin youtube daki BBC için çektiği programın içeriklerini izleyeceğim. Ölümlü Dünya yı merak ediyorduk kimi çok gömdü kimi az. Ayrıca Tolga abimizin gene kısıtlı bir sürede çektiği sinema filmi muazzam bir ödül alıp yanlış telaffüz edilmesi beni de üzdü. Bir de son bir soru soracağım kazağın üstünde ne yazıyor?
waste of time sanırım
İki gündür takip ediyorum. Yaklaşık üç yüz dakikalık yol kat ettim. Bugün yüklenen videodaki kazağın üzerinde 'waste of time' yazması güldürdü :D I don't think so.
Hollywood sinemasındaki oyunculuk çok sayıda klişe içeriyor, SNL'de bile bu klişelerle bolca dalga geçiliyor. Robert De Niro'nun son dönemde oynadığı komedilerdeki rolleri de aslında daha önceki rollerinin karikatürü. Hollywood'da film komedi değilse oyunculuk tarzı moda tabirle cool olmak zorunda, bunun da ticari nedenleri var, ama artık bu tarzın da tıkandığını düşünüyorum.
Arifv216, ölümlü dünya,cebimdeki yabancı,aile arasında. Bu som dönemlerde çıkan 4 filmi de keyifle izledim. Son dönemde sinemamızda bir çıkış var mı sizce ?
Yine çok iyi bir bölümdü, su gibi aktı.
Sevgili Yönetmen Murat Saraçoğlunun da dediği gibi KÜÇÜK OYNA en iyisi ol =)
kenan komutan... :D
😍😍😍💕Seviliyorsunuz🤟
ilker hocam, şu vimeo'da gördüğümüz directors cut'larda teliften bağımsız kullanılan müzikler konusunda bizi aydınlatın lütfeeen..
bence bölümlerin sonunda logo ve isimlerinizden sonra marvel filmleri gibi sonları bir "end credit" sahnesi olmalı.. duyun sesimiiiii !!!
Her zamanki gibi süper yalnız kısa film konukları gelecekti? Bi de film çekme kabiliyetleri konusunda blogunuzda Nikon'un yeni makinelerini için inceleme bekliyoruz İlker hocam. Tamam anlıyoruz Canon'a o kadar yatırımdan sonra dünya harikası bile çıkarsa Nikon'la alaka kurmanız riskli(!) ama bizim de bir büyüğe danışma ihtiyacımız oluyor. Yapın bi amme hizmeti be hocam:)) Bunu okuyan Nikon temsilcisi de varsa burda hocama gönderin bir iki inceleme makinesi, kendi arayıp incelenecek Nikon var mıydı kardeş diyecek hali yok ya:))
Programın alternatif ismi “yok oğlum öyle bir şey “ olabilirmiş😄
valla çayımı alıp sohbete geliyorum. daha sık vidyo ama lütfen.
veysi kardeşler olması gerektiklerinden çok daha uzaklar sinemaya..izlememiş okumamış bakmamış duymamış..önyargılı, olması gerektiklerinden çok daha az tecrübeli, çok kötü durumdayız hocam gerçekten, benim yanlız ve güzel ilker hocam
Bergama'daki tiyatro derken? Anadolu'daki yüzlerce tiyatrodan sadece Bergama'nın adının anılmasının özel bir sebebi var mı hocam? Bildiğiniz bir şey mi var?
İlker hocam, ışığın kurulduğu o 3-4 saatlik süreçte oyuncularla bolca vakit geçirmek mümkün ya :). Malumunuz onlar ilgiye muhtaç. Lenslerinize gösterdiğiniz ilgi ve sevgiyi onlara da gösterin yazıktır :P.
Hocam olmuyor olmuyor diye fırlayan yönetmenler halen var bilginize =)
mutlu yillar :)
arka plan müziğini kim seçmiş sağlam seçmiş etkisi çok ve 1 şubat 2017 de giydiğin tshirt değil mi bu tshirt
Oyunculuk farklı karakterlere rahatlıkla bürünmek gibi deli işi olması gereken bir şey aslında. Tıpkı De Niro'yu beni olmasa tanıyamamak filan gibi ama maalesef kolaya kaçıp karizmatik yahut çekici insanları ekrana koymayı tercih ediyorlar ekseri. Yani Adamın ses tonu, duruşu çok etkileyici bu olsun burada deniyor. Adamın düz hali bu zaten. Bazı oyuncular her filmde aslında sadece kendi oluyor. Fakat yönetmen bu işte çok etkili bence de ya da oyuncu yönetmenleri mi var bilemiyorum. Yani o her filmde aynı insan olarak gördüğümüz star denilen tipleri döve döve oynatıp iyi işler çıkardıkları da oluyor arada ya da bu tip oyuncular azmedip kendilerini inanılmaz geliştirebiliyorlar :) Fakat ben de Nazım gibi yetenek her şeydir çalışkan öğrencilerin yapabilecekleri sınırlıdır kafasında olduğum için insan taklidi yapmanın da aslında bir yetenek işi olduğunu düşünüyorum. Neticede olmadığınız birini taklit ediyorsunuz aslında.
Cuma namazında gelen bildirim❤