İhsan ELİAÇIK - BDB - BAKARA SURESİ ( 24.) - (02/11/2018)

Поділитися
Вставка
  • Опубліковано 17 гру 2024

КОМЕНТАРІ • 9

  • @ahmetcamgoren
    @ahmetcamgoren 6 років тому +1

    "Baskılara, zorluklara, bir de baskın anında olacaklara karşı dirençli olurlar."(Bakara 2/177)
    Bu dünyaya gelme nedenimiz imtihan olmaktır. Müminlerin
    hedefi de bu imtihanı kazanmak olmalıdır. Allah-u Teala şöyle buyuruyor;
    "Mallardan, canlardan ve ürünlerden eksilterek sizi korku ve açlık olgusu
    ile yıpratıcı bir imtihandan geçireceğiz; bundan kaçış olmaz. Sen sabır
    gösterenlere müjde ver."(Bakara 2/155) Çekilen sıkıntılar, karşılaşılan olaylar her biri ayrı
    bir imtihan sorusudur. İmtihanı kazanmak hemen karşılığında bir şey alınacağı
    anlamına gelmez, kişi kısa süre de kar da zarar da edebilir ama bu imtihanı
    kazanıp kaybetmesini değiştirmez. Her şartta yılmadan gayret eden, sağlam
    duruşla yoluna devam eden sabır ile bu büyük hayat imtihanından geçecektir.

  • @ahmetcamgoren
    @ahmetcamgoren 6 років тому

    bakara 177.ayet
    Bakara 2/177 TEFSİR)
    لَيْسَ الْبِرَّ اَنْ تُوَلُّوا وُجُوهَكُمْ قِبَلَ الْمَشْرِقِ
    وَالْمَغْرِبِ وَلٰكِنَّ الْبِرَّ مَنْ اٰمَنَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ
    وَالْمَلٰئِكَةِ وَالْكِتَابِ وَالنَّبِيّٖنَ وَاٰتَى الْمَالَ عَلٰى حُبِّهٖ
    ذَوِى الْقُرْبٰى وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاكٖينَ وَابْنَ السَّبٖيلِ
    وَالسَّائِلٖينَ وَفِى الرِّقَابِ وَاَقَامَ الصَّلٰوةَ وَاٰتَى الزَّكٰوةَ
    وَالْمُوفُونَ بِعَهْدِهِمْ اِذَا عَاهَدُوا وَالصَّابِرٖينَ فِى الْبَاْسَاءِ
    وَالضَّرَّاءِ وَحٖينَ الْبَاْسِ اُولٰئِكَ الَّذٖينَ صَدَقُوا وَاُولٰئِكَ هُمُ
    الْمُتَّقُونَ
    İyilik, yüzünüzü doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. İyilik; kişinin
    Allah'a, Ahiret gününe, meleklere, kitaplara ve nebîlere inanmasıdır. Mal
    sevgisine rağmen onu; kendine yakınlığı olanlara, yetimlere, çaresizlere, yolda
    kalanlara, isteyenlere ve boyunduruk altındakilere vermesidir[*]. Namazı
    dosdoğru kılması ve zekâtı vermesidir. Bunlar anlaşma yaptıkları zaman da
    yükümlülüklerini yerine getiren kimselerdir. Aşırı baskıya, tersliklere ve
    baskın anına karşı dirençli olurlar. Özü sözü doğru olanlar işte bunlardır.
    Allah’tan çekinenler işte bunlardır.
    [*] Ayetteki الرِّقَاب= er-rikab, boyun anlamına gelen رقبة =rakebe’nin
    çoğuludur. Daha çok esirler için kullanılır. Türkçede buna boyunduruk altında
    olma denir.

  • @ahmetcamgoren
    @ahmetcamgoren 6 років тому

    Bakara Suresi 177. Ayetin Tefsiri
    Yüzün çevrildiği yönden kasıt kıbledir. Peygamberimizin önceleri Beyt-i Makdis'te bulunan Mescid-i Aksa tepesine doğru namaz kılması yine Allah'ın emriyledir. Allah-u Teala önceki peygamberleri saydıktan sonra şöyle buyurmaktadır; "Bunlar Allah'ın yola gelmiş saydığı kimselerdir; sen de onların yoluna gir. De ki: "Ben Kur’ân’ı tebliğe karşılık sizden bir şey beklemiyorum. O, herkes için sadece bir öğüttür o kadar."(6/90) İşte bu ayette geçen onların yoluna girme emri peygamberimizin o zaman namaz kılan kitap ehlinin kıblesine yönelmesinin delilidir. Daha sonra "(Namaza) kalktığın her yerde yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Nerede olursanız olun, yüzünüzü onun tarafına çevirin ki, insanların size karşı bir deliliolmasın. İleri geri konuşan konuşur ; onlardan değil, benden korkun. Bir de bu,size olan iyiliklerimi tamamlayayım diyedir; belki işlerinizi yoluna koyarsınız."(Bakara 2/150) ayeti ile o kıble değiştirilmiş ve peygamberimize uyanlar ve uymayanlar birbirinden ayrılmıştır. Müslümanların belirlenen bu kıbleye dönmelerinin sebebi; Yahudi ve Hristiyanlar gibi hem Allah'ın doğru yolunda olan biziz diyip hem de ayrılıklara düşenlere benzememek içindir. Nitekim ayette bu durum şöyle ifade edilmektedir; "Kendilerine Kitap verilenlere bütün ayetleri getirsen senin kıblene uymazlar. Sen de onların kıblesine uymazsın. Onlardan hiç biri diğerinin kıblesine de uymaz . Sana gelen bu bilgiden sonra onların isteklerine uyarsan, gerçekten, yanlış yapanlara karışır gidersin."(Bakara 2/145) İşte tüm bu ifadeler kıbleye dönmenin sebebini açıklamakta ve kıblenin namaz için önemli olduğu anlaşılmaktadır. Kıbleye dönmek insana bir övünç kaynağı sağlamayacaktır. Örneğin bugün camilerde kıbleye ayak uzatmayıp büyük iyilik yaptığını düşünenler, ayetin devamında gelen iyilikleri faaliyete geçirme konusunda ya da Cenab-ı Hakkın ayetlerini anlama ve tebliğ etme konusunda da bu kadar gayret sahibi midirler diye düşünmek gerekir.
    "İyilik; Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara ve nebîlere inanıp güvenen kişinin yaptığıdır."(Bakara 2/177)
    Her insan kendini iyilik sever, dürüst, ibadet ve
    itaatinde kabul eder. Fakat mühim olan Allah'ın iyiliğini onaylayacağı
    kişilerden olmaktır. Cenab-ı Hak Bakara 177. ayette iyiliğini onaylayacağı
    kişileri tarif etmiştir. En büyük iyilik Allah'a inanmak yani O'na tam güvenmek
    ve teslim olmaktır. Allah-u Teala müminleri şöyle tarif ediyor; "Müminler
    ise, aralarında hüküm versin diye Allah’a ve elçisine çağrıldıklarında
    sadece şu sözü söylerler “dinledik ve boyun eğdik”. Umduklarına kavuşacak
    olanlar işte bunlardır."(Nur 24/51) Ahiret
    gününe inanmak da, inanıyorum demek değil, yaptığı her şeyin hesabını
    vereceğini bilerek yaşamaktır. Kitaba ve Resulullah'a inanan kişinin o resule
    vahyi getiren resul Cebrail'e de inanması gerekmektedir. Sadece Cebrail değil;
    tüm meleklere inanmak Allah'a, ahiret gününe, kitaba ve nebilere inanmakla
    ilgilidir. Zira Resul'e vahyin indirilmesi Cebrail ve melekler topluluğu
    tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu durum ayette şöyle ifade ediliyor;
    "Allah gaybı bilendir. Fakat gaybını kimseye bildirmez. Razı olduğu resul
    hariç. Vahiy gelirken, peygamber’in önüne ve arkasına gözcüler diker. (şeytanın
    vesvesesinin peygamber’i meşgul etmesini engeller) O peygamber bilsin ki bu
    gelen sözler Allah’ın sözüdür. Onu iyice kavrasın ve her şeyi zihnine iyice
    yerleştirsin."(Cinn 72/26-28)
    Cebrail'den vahiy gelmesini dışlayıp kendilerinin direk Allah'tan vahiy aldığını iddia eden kimseler de vardır. Bu kimseler yazdıklarını Allah'a ait göstermek için her türlü yola başvururlar. Meleklere iman etmek ise böyle bir durumu ortadan kaldıracaktır. Cenab-ı Hakkın Melekler tarafından Peygambere indirdiği kitaba inanmak ise, kitapta yazanları kayıtsız şartsız kabul etmektir. Nebilere inanmak; Allah'tan vahiy alan ve aldıkları vahyi tebliğ eden peygamberlerin tümünü kabul etmektir. Peygamberler vahyi tebliğ etmek zorundadırlar. Her insanın içine bir takım şeyler doğar fakat bunlar vahiy gibi olamaz. İnsanlara gelen ilhamlar, Cenab-ı Hakkın onlara bir bilgi vermesi, yol göstermesidir ve yalnızca kendilerini ilgilendirir. Allah-u Teala insanlara verdiği bilgiyi şöyle ifade etmiştir; "Nefse yemin olsun ve onu tesfiye edene, Sonra nefse fücurunu da, takvasını da ilham eyleyene. İnsan kendi nefsine karşı en sağlam delildir."(Şems 91/7-8)
    Cenab-ı Hak ayette inanç esaslarını saymıştır. Sonuç şöyledir;
    1. Allah'a inanmak,
    2. Ahiret gününe inanmak,
    3. Meleklere inanmak,
    4. Kitaplara inanmak,
    5. Nebilere inanmak.
    Görüldüğü gibi bir altıncı madde olarak kadere iman şartı ne bu ayette ne de Kuran-ı Kerim'in başka bir ayetinde geçmemektedir. Nitekim "kader" ölçü demektir. Geçtiği tüm ayetlerde Cenab-ı Hakkın yarattığı "ölçü"yü ifade etmektedir.
    Böyle bir kişi, sevmesine rağmen malını, kendine yakınlığı olanlara, yetimlere, çaresizlere, yolda kalanlara, isteyenlere ve boyunduruk altındakilereverir. Namazı tam kılar ve zekâtı verir."(Bakara 2/177)
    İnanç esaslarına sahip olan bir insanın yapması gereken
    iyilikler ayetin devamında sıralanmaktadır. Cenab-ı Hakkın razılığını, malını biriktirip
    zengin olma arzusuna tercih edip, en yakınlarına, yetimlere, çaresizlere, zor
    durumda kalmış yolculara, isteyenlere ve esirlere vermek büyük iyiliktir.
    Ayette geçen "isteyenler" ifadesi; yalnızca pazar istemeyi değil, yol
    sormayı, bilgi sormayı, akıl istemeyi de kapsamaktadır. Bütün bu durumlar
    karşılaşılan büyük imtihanlardır ve kişi karşılaştığı zaman doğru tercihi
    yapmalıdır. Namazı kılmak ve zekatı vermek de bu iyi işlerle birlikte
    anılmıştır. Zekatın ayrıca anılması, yakınlara, yetimlere, çaresizlere, yolda
    kalanlara, isteyenlere ve esirlere verilenin zekattan ayrı verilen yardım
    olabileceğini de işaret etmektedir.

  • @ahmetcamgoren
    @ahmetcamgoren 6 років тому

    "Bunlar anlaşma yaptıkları zaman da yükümlülüklerini yerine getirirler."(Bakara 2/177)
    Söz vermek müminlere bir emirdir ve Cenab-ı Hakkın
    müminler hakkındaki tarifinin içinde yer almıştır. "Müminler,
    akitlerinizin gereğini yerine getirin..."(Maide 5/1)Akit, sözleşme
    demektir. Müminlerin asıl sözleşmeleri Allah iledir. Bu şekilde oluşturdukları
    bağa itikad denir. İtikad, kişinin inancını gösterir. Yaptığı ameller de bu
    inancının gereğidir. Söz vermek Allah-u Teala'nın çok önemsediği bir husustur
    ve bir çok ayette söz verilen sözün tutulmasının önemi ifade edilmiştir.
    Allah-u Teala şöyle buyuruyor; "Güçlü haline ulaşıncaya kadar yetimin
    malına el sürmeyin; daha iyi bir sebeple olursa başka . Bir de verdiğiniz sözü
    yerine getirin . Çünkü verilen söz sorumluluk doğurur."(İsra 17/34)
    Cenab-ı Hak söz verip yerine getirmeyen müminleri ise şu şekilde uyarmıştır;
    "Ey iman edenler, niçin yerine getiremeyeceğiniz sözleri veriyorsunuz?
    Yapmayacağınız sözü söylemek, Allah katında ağır bir suçtur."(Saff 61/2-3)

  • @ahmetcamgoren
    @ahmetcamgoren 6 років тому +1

    "Özü Sözü doğru olanlar bunlardır. Allah’tan çekinerek korunanlar da bunlardır."(Bakara 2/177)
    Dünya üzerinde ben kötüyüm diyen normal bir insana
    rastlamak mümkün değildir. Herkes iyi olduğunu, içinin dışının bir olduğunu
    iddia eder. Fakat Bakara 177.ayette sıralanan tüm bu şartlar kime uyuyorsa,
    yani Cenab-ı Hakkın iyilik tarifine kimler uyuyorsa işte iyi olan ve özü sözü
    doğru olan kimseler bunlardır. Böyle kimseler Allah'tan davranışlarıyla,
    gayretleriyle, amelleriyle Allah'tan çekindiklerini de ispat etmiş kimselerdir.

  • @eguler23
    @eguler23 Місяць тому

    9:21

  • @alican-t4z
    @alican-t4z 9 місяців тому

    Thenks

  • @murathevedanli5379
    @murathevedanli5379 10 місяців тому

    İHSAN hocam, Türkiye’deki mevcut alim ve ilahıyatçıların, bence yüzde 95 inden daha iyisiniz… sizden öğrendiğim çok şey var… ama bazı yorumlarınızda zorlama olduğunu , bazılarının da yanlış ve gereksiz olduğunu düşünüyorum… bir gün inşallah yüz yüze konuşma imkanımız olur…

  • @alican-t4z
    @alican-t4z 9 місяців тому

    Thenks