2,5 yıl bu drama üçgeninin içine hapsoldum/ilişkiyi sürdürdüm. çoğunlukla kurtarıcı rolündeki kişiydim, haliyle tükendim. sonrasında durumun farkına vardım, o kişiyle ilişkimi kestim. tabii hiç kolay olmadı. kendi hayatımın sorumluluğunu almaktan nasıl kaçtığımı gördüm. depresyon, kaygı, boşluk duygusu, korkular vs hepsi ortaya çıktı. şimdi 23 yıllık hayatımın karmaşasını çözmeye çalışıyorum. kendimle, kendi sorumluluklarımla ilgileniyorum. video da benim açımdan faydalıydı fakat birkaç örnekle çeşitlendirilse somutlaşması açısından daha iyi olabilirmiş. içeriklerinizi çok faydalı ve ilgi çekici buluyorum🤍
aylar sonra videoya başlığı dikkatimi çekince denk geldim. Bir süredir arkadaşlıklarımın problematik ve yorucu olduğunu düşünüyordum, tamı tamına onlar için kurtarıcı rolünü üstlenip asla kendi kendilerine çıkarım yapmalarına izin vermiyormuşum. şimşek gibi çaktı beynimde bu cümle. en akıl dışı aksiyonlarına hep kendimce ''bu insanın da kimsesi yok, desteğe ihtiyacı var'' diyerek çanak tutmuş, bu süreçte hem kendimi tüketmiş hem de o insanlara farketmeden zarar vermişim bu vakte kadar. teşekkürler tarih obası :')
İşte yazı tam da bunun ne kadar yanlış olduğundan bahsediyordu. Durumun ne kadar kötü olursa olsun her zaman yapabileceğin bir şey vardır ve ne kadar zor ya da imkansız gibi görünse de bir şeyleri değiştirmek yalnızca senin elinde. Sonuçta hayatından bir tek sen sorumlusun, başkalarının değişmesini bekleyemezsin.
Ceren hanım mükemmel içerikler yapıyorsunuz bu psikolojik içeriklere hayranım, bu içeriklerle hepimizi bilgilendiriyorsunuz kendi adıma size gerçekten çok teşekkür ederim ❤❤❤
Merhaba bununla ilgili geçen psikoloğumun önerisi üzerine okuma yapmıştım. Okudunuz mu bilmiyorum yine de önereyim Kurban Tuzağından Kurtulmak - Diane Zimberoff . Teşekkür ediyorum güzel videolarınız için iyi akşamlar efenim.
Drama Üçgeni ters üçgendir. Linkteki yazıdaki görsel yanlıştır. Herhalde yanlışlıkla öyle gösterildi diye değerlendiriyorum. Üçgen şöyledir: Üstteki iki uçta Suçlayıcı (Zorba) ve Kurtarıcı, altta da Kurban rolü vardır. İşlevsel olmayan, yani kişiyi 'ya yine bu oldu' ya da 'biz onunla bir yere varamıyoruz' ya da 'şimdi burada ne oldu ki' dedirten bir etkileşimdeysek drama üçgenine girmiş oluruz. Herhangi bir rolden girebiliriz ve fakat o rolde kalmayız, bir süre sonra başka bir role geçeriz. Bu ışık hızında olur. Suçlayıcı'dan Kurban'a Kurban'dan Suçlayıcıya, Kurtarıcı'dan Suçlayıcıya falan. Drama Üçgeni meselesiyle birkaç yıldır ilgileniyorum. Transaksiyonel Analiz Kuramı'nın kavramlarından bir tanesidir. Bizi mutsuzluğa sürükler. Konfor alanı denen yerin, ki bence azap alanıdır orası, en bildik yeridir. Avucumuzun içi gibi biliriz. Aşinayızdır. Varoluşsal ihtiyacımızın dışındadır, çevremizden bize yüklenmiştir. Ve fakat o kadar tanıdıkdır ki, Drama Üçgenine sürükleniriz. İyi haber: Bilinçli bir farkındalıkla dramadan çıkabiliriz. Emek, gayret ve çalışmak gerektirir. Naçizane podcast kanalımda da konuyla ilgili birkaç bölüm bunları didikledim. Gelişim çalışmalarımdan birisi İletişimde Tersine Mühendislik, kendi geliştirdiğim bir program, vaka analizleri yapıyorum. Drama üçgeninden çıkmak için vakaları parçalarına ayırıyorum. Bu drama üçgeni benim birkaç yıldır incelediğim bir şey. Üçgenin ters olduğunu görünce dayanamayıp yazdım. Sevgilerimle
Yüzde yüz burs kazanarak gittiğim özel lisede dört sene boyunca hem öğrenciler hem öğretmenler tarafından zorbalığa maruz kaldım, aşağılandım ,ötekileştirildim, dışlandım,dalga geçildim,hakaret edildim,küçük düşürüldüm...Psikososyal gelişimimin en önemli çağı bu tarz bir ortamda böyle bir muamele görerek geçti.Ailemin gelip öğretmenlerle ve idarecilerle konuşması da bir işe yaramadı, okul bana yapılanlara karşı hiçbir önlem almadı.Üniversite sınavına bir ay kala kaygımın da yükselmesi neticesinde akıl sağlığımı kaybedecek ve okuldan atılacak noktaya kadar geldim,çünkü yaşadıklarımın ağırlığı küçük bünyeme fazla geldi ve daha fazla kaldıramadım,tolere edemedim.Bir ay sonra girdiğim üniversite sınavında tıp fakültesini kazandım ve yaşadıklarımın ağırlığını üzerimden atamadan zorlu bir tıp fakültesi mücadelesi başladı bu sefer de.Fakülte arkadaşlarım da hakkımdaki dedikoduları duymuşlardı ve onlar da benimle arkadaşlık kurmak istemediler, sorunlu olarak damgalandım ve yine dışlandım, psikolojik, sözel ve sosyal zorbalığa maruz bırakıldım. Sonra bir gün fakülte kantininde birkaç kişi tarafından köşeye sıkıştırılıp konuşturuldum,travmalarım tetiklendi,bir yerden sonra üstüme o kadar geldiler ki beynim adeta kendisini kapatıp otomatiğe aldı.Fakülte öğretmenleri hakkında hakaret dahi ettim sanırım ,özel hayatım aile hayatım hakkında kimsenin bilmemesi gereken şeyler bile döküldü ağzımdan...Ses kaydımı alıp dağıttılar hem arkamdan bir güzel dedikodumu yapıp gülüp eğlenip insanları bana karşı örgütlediler benden daha da uzaklaştırdılar hem de fakülte öğretmenlerini bana düşman edip beni stajlardan bırakmalarını sağlamaya çalıştılar.Bütün yaşadığım zorluklara rağmen Allah'ın da benim yanımda olması neticesinde tıp fakültesini bir kere büte dahi kalmaksızın başarı belgesiyle bitirdim.Kendimle gurur duyuyorum yaşadığım bütün zorluklara rağmen ayakta kalmayı başardığım için.Ama bana bunları yaşatan ve beni defalarca ölümün kıyısına kadar getiren insanların hala aramızda ellerini kollarını sallaya sallaya hiçbir şey yapmamışlarcasına geziyor olmaları beni derinden yaralıyor.Ben artık mücadelemden vazgeçtim ,kalan ömrümü sessiz ,sakin ,yalnız ,mutlu ve huzurlu geçirmek istiyorum.Ama bana bunu yaşatan ve yaşananlara seyirci kalan yediden yetmişe hiç kimseye hakkımı asla ama asla helal etmiyorum.
Yüzde yüz burs kazanarak gittiğim özel lisede dört sene boyunca hem öğrenciler hem öğretmenler tarafından zorbalığa maruz kaldım, aşağılandım ,ötekileştirildim, dışlandım,dalga geçildim,hakaret edildim,küçük düşürüldüm...Psikososyal gelişimimin en önemli çağı bu tarz bir ortamda böyle bir muamele görerek geçti.Ailemin gelip öğretmenlerle ve idarecilerle konuşması da bir işe yaramadı, okul bana yapılanlara karşı hiçbir önlem almadı.Üniversite sınavına bir ay kala kaygımın da yükselmesi neticesinde akıl sağlığımı kaybedecek ve okuldan atılacak noktaya kadar geldim,çünkü yaşadıklarımın ağırlığı küçük bünyeme fazla geldi ve daha fazla kaldıramadım,tolere edemedim.Bir ay sonra girdiğim üniversite sınavında tıp fakültesini kazandım ve yaşadıklarımın ağırlığını üzerimden atamadan zorlu bir tıp fakültesi mücadelesi başladı bu sefer de.Fakülte arkadaşlarım da hakkımdaki dedikoduları duymuşlardı ve onlar da benimle arkadaşlık kurmak istemediler, sorunlu olarak damgalandım ve yine dışlandım, psikolojik, sözel ve sosyal zorbalığa maruz bırakıldım. Sonra bir gün fakülte kantininde birkaç kişi tarafından köşeye sıkıştırılıp konuşturuldum,travmalarım tetiklendi,bir yerden sonra üstüme o kadar geldiler ki beynim adeta kendisini kapatıp otomatiğe aldı.Fakülte öğretmenleri hakkında hakaret dahi ettim sanırım ,özel hayatım aile hayatım hakkında kimsenin bilmemesi gereken şeyler bile döküldü ağzımdan...Ses kaydımı alıp dağıttılar hem arkamdan bir güzel dedikodumu yapıp gülüp eğlenip insanları bana karşı örgütlediler benden daha da uzaklaştırdılar hem de fakülte öğretmenlerini bana düşman edip beni stajlardan bırakmalarını sağlamaya çalıştılar.Bütün yaşadığım zorluklara rağmen Allah'ın da benim yanımda olması neticesinde tıp fakültesini bir kere büte dahi kalmaksızın başarı belgesiyle bitirdim.Kendimle gurur duyuyorum yaşadığım bütün zorluklara rağmen ayakta kalmayı başardığım için.Ama bana bunları yaşatan ve beni defalarca ölümün kıyısına kadar getiren insanların hala aramızda ellerini kollarını sallaya sallaya hiçbir şey yapmamışlarcasına geziyor olmaları beni derinden yaralıyor.Ben artık mücadelemden vazgeçtim ,kalan ömrümü sessiz ,sakin ,yalnız ,mutlu ve huzurlu geçirmek istiyorum.Ama bana bunu yaşatan ve yaşananlara seyirci kalan yediden yetmişe hiç kimseye hakkımı asla ama asla helal etmiyorum.
Yüzde yüz burs kazanarak gittiğim özel lisede dört sene boyunca hem öğrenciler hem öğretmenler tarafından zorbalığa maruz kaldım, aşağılandım ,ötekileştirildim, dışlandım,dalga geçildim,hakaret edildim,küçük düşürüldüm...Psikososyal gelişimimin en önemli çağı bu tarz bir ortamda böyle bir muamele görerek geçti.Ailemin gelip öğretmenlerle ve idarecilerle konuşması da bir işe yaramadı, okul bana yapılanlara karşı hiçbir önlem almadı.Üniversite sınavına bir ay kala kaygımın da yükselmesi neticesinde akıl sağlığımı kaybedecek ve okuldan atılacak noktaya kadar geldim,çünkü yaşadıklarımın ağırlığı küçük bünyeme fazla geldi ve daha fazla kaldıramadım,tolere edemedim.Bir ay sonra girdiğim üniversite sınavında tıp fakültesini kazandım ve yaşadıklarımın ağırlığını üzerimden atamadan zorlu bir tıp fakültesi mücadelesi başladı bu sefer de.Fakülte arkadaşlarım da hakkımdaki dedikoduları duymuşlardı ve onlar da benimle arkadaşlık kurmak istemediler, sorunlu olarak damgalandım ve yine dışlandım, psikolojik, sözel ve sosyal zorbalığa maruz bırakıldım. Sonra bir gün fakülte kantininde birkaç kişi tarafından köşeye sıkıştırılıp konuşturuldum,travmalarım tetiklendi,bir yerden sonra üstüme o kadar geldiler ki beynim adeta kendisini kapatıp otomatiğe aldı.Fakülte öğretmenleri hakkında hakaret dahi ettim sanırım ,özel hayatım aile hayatım hakkında kimsenin bilmemesi gereken şeyler bile döküldü ağzımdan...Ses kaydımı alıp dağıttılar hem arkamdan bir güzel dedikodumu yapıp gülüp eğlenip insanları bana karşı örgütlediler benden daha da uzaklaştırdılar hem de fakülte öğretmenlerini bana düşman edip beni stajlardan bırakmalarını sağlamaya çalıştılar.Bütün yaşadığım zorluklara rağmen Allah'ın da benim yanımda olması neticesinde tıp fakültesini bir kere büte dahi kalmaksızın başarı belgesiyle bitirdim.Kendimle gurur duyuyorum yaşadığım bütün zorluklara rağmen ayakta kalmayı başardığım için.Ama bana bunları yaşatan ve beni defalarca ölümün kıyısına kadar getiren insanların hala aramızda ellerini kollarını sallaya sallaya hiçbir şey yapmamışlarcasına geziyor olmaları beni derinden yaralıyor.Ben artık mücadelemden vazgeçtim ,kalan ömrümü sessiz ,sakin ,yalnız ,mutlu ve huzurlu geçirmek istiyorum.Ama bana bunu yaşatan ve yaşananlara seyirci kalan yediden yetmişe hiç kimseye hakkımı asla ama asla helal etmiyorum.
Yüzde yüz burs kazanarak gittiğim özel lisede dört sene boyunca hem öğrenciler hem öğretmenler tarafından zorbalığa maruz kaldım, aşağılandım ,ötekileştirildim, dışlandım,dalga geçildim,hakaret edildim,küçük düşürüldüm...Psikososyal gelişimimin en önemli çağı bu tarz bir ortamda böyle bir muamele görerek geçti.Ailemin gelip öğretmenlerle ve idarecilerle konuşması da bir işe yaramadı, okul bana yapılanlara karşı hiçbir önlem almadı.Üniversite sınavına bir ay kala kaygımın da yükselmesi neticesinde akıl sağlığımı kaybedecek ve okuldan atılacak noktaya kadar geldim,çünkü yaşadıklarımın ağırlığı küçük bünyeme fazla geldi ve daha fazla kaldıramadım,tolere edemedim.Bir ay sonra girdiğim üniversite sınavında tıp fakültesini kazandım ve yaşadıklarımın ağırlığını üzerimden atamadan zorlu bir tıp fakültesi mücadelesi başladı bu sefer de.Fakülte arkadaşlarım da hakkımdaki dedikoduları duymuşlardı ve onlar da benimle arkadaşlık kurmak istemediler, sorunlu olarak damgalandım ve yine dışlandım, psikolojik, sözel ve sosyal zorbalığa maruz bırakıldım. Sonra bir gün fakülte kantininde birkaç kişi tarafından köşeye sıkıştırılıp konuşturuldum,travmalarım tetiklendi,bir yerden sonra üstüme o kadar geldiler ki beynim adeta kendisini kapatıp otomatiğe aldı.Fakülte öğretmenleri hakkında hakaret dahi ettim sanırım ,özel hayatım aile hayatım hakkında kimsenin bilmemesi gereken şeyler bile döküldü ağzımdan...Ses kaydımı alıp dağıttılar hem arkamdan bir güzel dedikodumu yapıp gülüp eğlenip insanları bana karşı örgütlediler benden daha da uzaklaştırdılar hem de fakülte öğretmenlerini bana düşman edip beni stajlardan bırakmalarını sağlamaya çalıştılar.Bütün yaşadığım zorluklara rağmen Allah'ın da benim yanımda olması neticesinde tıp fakültesini bir kere büte dahi kalmaksızın başarı belgesiyle bitirdim.Kendimle gurur duyuyorum yaşadığım bütün zorluklara rağmen ayakta kalmayı başardığım için.Ama bana bunları yaşatan ve beni defalarca ölümün kıyısına kadar getiren insanların hala aramızda ellerini kollarını sallaya sallaya hiçbir şey yapmamışlarcasına geziyor olmaları beni derinden yaralıyor.Ben artık mücadelemden vazgeçtim ,kalan ömrümü sessiz ,sakin ,yalnız ,mutlu ve huzurlu geçirmek istiyorum.Ama bana bunu yaşatan ve yaşananlara seyirci kalan yediden yetmişe hiç kimseye hakkımı asla ama asla helal etmiyorum.
Yüzde yüz burs kazanarak gittiğim özel lisede dört sene boyunca hem öğrenciler hem öğretmenler tarafından zorbalığa maruz kaldım, aşağılandım ,ötekileştirildim, dışlandım,dalga geçildim,hakaret edildim,küçük düşürüldüm...Psikososyal gelişimimin en önemli çağı bu tarz bir ortamda böyle bir muamele görerek geçti.Ailemin gelip öğretmenlerle ve idarecilerle konuşması da bir işe yaramadı, okul bana yapılanlara karşı hiçbir önlem almadı.Üniversite sınavına bir ay kala kaygımın da yükselmesi neticesinde akıl sağlığımı kaybedecek ve okuldan atılacak noktaya kadar geldim,çünkü yaşadıklarımın ağırlığı küçük bünyeme fazla geldi ve daha fazla kaldıramadım,tolere edemedim.Bir ay sonra girdiğim üniversite sınavında tıp fakültesini kazandım ve yaşadıklarımın ağırlığını üzerimden atamadan zorlu bir tıp fakültesi mücadelesi başladı bu sefer de.Fakülte arkadaşlarım da hakkımdaki dedikoduları duymuşlardı ve onlar da benimle arkadaşlık kurmak istemediler, sorunlu olarak damgalandım ve yine dışlandım, psikolojik, sözel ve sosyal zorbalığa maruz bırakıldım. Sonra bir gün fakülte kantininde birkaç kişi tarafından köşeye sıkıştırılıp konuşturuldum,travmalarım tetiklendi,bir yerden sonra üstüme o kadar geldiler ki beynim adeta kendisini kapatıp otomatiğe aldı.Fakülte öğretmenleri hakkında hakaret dahi ettim sanırım ,özel hayatım aile hayatım hakkında kimsenin bilmemesi gereken şeyler bile döküldü ağzımdan...Ses kaydımı alıp dağıttılar hem arkamdan bir güzel dedikodumu yapıp gülüp eğlenip insanları bana karşı örgütlediler benden daha da uzaklaştırdılar hem de fakülte öğretmenlerini bana düşman edip beni stajlardan bırakmalarını sağlamaya çalıştılar.Bütün yaşadığım zorluklara rağmen Allah'ın da benim yanımda olması neticesinde tıp fakültesini bir kere büte dahi kalmaksızın başarı belgesiyle bitirdim.Kendimle gurur duyuyorum yaşadığım bütün zorluklara rağmen ayakta kalmayı başardığım için.Ama bana bunları yaşatan ve beni defalarca ölümün kıyısına kadar getiren insanların hala aramızda ellerini kollarını sallaya sallaya hiçbir şey yapmamışlarcasına geziyor olmaları beni derinden yaralıyor.Ben artık mücadelemden vazgeçtim ,kalan ömrümü sessiz ,sakin ,yalnız ,mutlu ve huzurlu geçirmek istiyorum.Ama bana bunu yaşatan ve yaşananlara seyirci kalan yediden yetmişe hiç kimseye hakkımı asla ama asla helal etmiyorum.
Yüzde yüz burs kazanarak gittiğim özel lisede dört sene boyunca hem öğrenciler hem öğretmenler tarafından zorbalığa maruz kaldım, aşağılandım ,ötekileştirildim, dışlandım,dalga geçildim,hakaret edildim,küçük düşürüldüm...Psikososyal gelişimimin en önemli çağı bu tarz bir ortamda böyle bir muamele görerek geçti.Ailemin gelip öğretmenlerle ve idarecilerle konuşması da bir işe yaramadı, okul bana yapılanlara karşı hiçbir önlem almadı.Üniversite sınavına bir ay kala kaygımın da yükselmesi neticesinde akıl sağlığımı kaybedecek ve okuldan atılacak noktaya kadar geldim,çünkü yaşadıklarımın ağırlığı küçük bünyeme fazla geldi ve daha fazla kaldıramadım,tolere edemedim.Bir ay sonra girdiğim üniversite sınavında tıp fakültesini kazandım ve yaşadıklarımın ağırlığını üzerimden atamadan zorlu bir tıp fakültesi mücadelesi başladı bu sefer de.Fakülte arkadaşlarım da hakkımdaki dedikoduları duymuşlardı ve onlar da benimle arkadaşlık kurmak istemediler, sorunlu olarak damgalandım ve yine dışlandım, psikolojik, sözel ve sosyal zorbalığa maruz bırakıldım. Sonra bir gün fakülte kantininde birkaç kişi tarafından köşeye sıkıştırılıp konuşturuldum,travmalarım tetiklendi,bir yerden sonra üstüme o kadar geldiler ki beynim adeta kendisini kapatıp otomatiğe aldı.Fakülte öğretmenleri hakkında hakaret dahi ettim sanırım ,özel hayatım aile hayatım hakkında kimsenin bilmemesi gereken şeyler bile döküldü ağzımdan...Ses kaydımı alıp dağıttılar hem arkamdan bir güzel dedikodumu yapıp gülüp eğlenip insanları bana karşı örgütlediler benden daha da uzaklaştırdılar hem de fakülte öğretmenlerini bana düşman edip beni stajlardan bırakmalarını sağlamaya çalıştılar.Bütün yaşadığım zorluklara rağmen Allah'ın da benim yanımda olması neticesinde tıp fakültesini bir kere büte dahi kalmaksızın başarı belgesiyle bitirdim.Kendimle gurur duyuyorum yaşadığım bütün zorluklara rağmen ayakta kalmayı başardığım için.Ama bana bunları yaşatan ve beni defalarca ölümün kıyısına kadar getiren insanların hala aramızda ellerini kollarını sallaya sallaya hiçbir şey yapmamışlarcasına geziyor olmaları beni derinden yaralıyor.Ben artık mücadelemden vazgeçtim ,kalan ömrümü sessiz ,sakin ,yalnız ,mutlu ve huzurlu geçirmek istiyorum.Ama bana bunu yaşatan ve yaşananlara seyirci kalan yediden yetmişe hiç kimseye hakkımı asla ama asla helal etmiyorum.
Yüzde yüz burs kazanarak gittiğim özel lisede dört sene boyunca hem öğrenciler hem öğretmenler tarafından zorbalığa maruz kaldım, aşağılandım ,ötekileştirildim, dışlandım,dalga geçildim,hakaret edildim,küçük düşürüldüm...Psikososyal gelişimimin en önemli çağı bu tarz bir ortamda böyle bir muamele görerek geçti.Ailemin gelip öğretmenlerle ve idarecilerle konuşması da bir işe yaramadı, okul bana yapılanlara karşı hiçbir önlem almadı.Üniversite sınavına bir ay kala kaygımın da yükselmesi neticesinde akıl sağlığımı kaybedecek ve okuldan atılacak noktaya kadar geldim,çünkü yaşadıklarımın ağırlığı küçük bünyeme fazla geldi ve daha fazla kaldıramadım,tolere edemedim.Bir ay sonra girdiğim üniversite sınavında tıp fakültesini kazandım ve yaşadıklarımın ağırlığını üzerimden atamadan zorlu bir tıp fakültesi mücadelesi başladı bu sefer de.Fakülte arkadaşlarım da hakkımdaki dedikoduları duymuşlardı ve onlar da benimle arkadaşlık kurmak istemediler, sorunlu olarak damgalandım ve yine dışlandım, psikolojik, sözel ve sosyal zorbalığa maruz bırakıldım. Sonra bir gün fakülte kantininde birkaç kişi tarafından köşeye sıkıştırılıp konuşturuldum,travmalarım tetiklendi,bir yerden sonra üstüme o kadar geldiler ki beynim adeta kendisini kapatıp otomatiğe aldı.Fakülte öğretmenleri hakkında hakaret dahi ettim sanırım ,özel hayatım aile hayatım hakkında kimsenin bilmemesi gereken şeyler bile döküldü ağzımdan...Ses kaydımı alıp dağıttılar hem arkamdan bir güzel dedikodumu yapıp gülüp eğlenip insanları bana karşı örgütlediler benden daha da uzaklaştırdılar hem de fakülte öğretmenlerini bana düşman edip beni stajlardan bırakmalarını sağlamaya çalıştılar.Bütün yaşadığım zorluklara rağmen Allah'ın da benim yanımda olması neticesinde tıp fakültesini bir kere büte dahi kalmaksızın başarı belgesiyle bitirdim.Kendimle gurur duyuyorum yaşadığım bütün zorluklara rağmen ayakta kalmayı başardığım için.Ama bana bunları yaşatan ve beni defalarca ölümün kıyısına kadar getiren insanların hala aramızda ellerini kollarını sallaya sallaya hiçbir şey yapmamışlarcasına geziyor olmaları beni derinden yaralıyor.Ben artık mücadelemden vazgeçtim ,kalan ömrümü sessiz ,sakin ,yalnız ,mutlu ve huzurlu geçirmek istiyorum.Ama bana bunu yaşatan ve yaşananlara seyirci kalan yediden yetmişe hiç kimseye hakkımı asla ama asla helal etmiyorum.
2,5 yıl bu drama üçgeninin içine hapsoldum/ilişkiyi sürdürdüm. çoğunlukla kurtarıcı rolündeki kişiydim, haliyle tükendim. sonrasında durumun farkına vardım, o kişiyle ilişkimi kestim. tabii hiç kolay olmadı. kendi hayatımın sorumluluğunu almaktan nasıl kaçtığımı gördüm. depresyon, kaygı, boşluk duygusu, korkular vs hepsi ortaya çıktı. şimdi 23 yıllık hayatımın karmaşasını çözmeye çalışıyorum. kendimle, kendi sorumluluklarımla ilgileniyorum. video da benim açımdan faydalıydı fakat birkaç örnekle çeşitlendirilse somutlaşması açısından daha iyi olabilirmiş. içeriklerinizi çok faydalı ve ilgi çekici buluyorum🤍
aylar sonra videoya başlığı dikkatimi çekince denk geldim. Bir süredir arkadaşlıklarımın problematik ve yorucu olduğunu düşünüyordum, tamı tamına onlar için kurtarıcı rolünü üstlenip asla kendi kendilerine çıkarım yapmalarına izin vermiyormuşum. şimşek gibi çaktı beynimde bu cümle. en akıl dışı aksiyonlarına hep kendimce ''bu insanın da kimsesi yok, desteğe ihtiyacı var'' diyerek çanak tutmuş, bu süreçte hem kendimi tüketmiş hem de o insanlara farketmeden zarar vermişim bu vakte kadar. teşekkürler tarih obası :')
Çok güzel bir yazı. Teşekkürler paylaşım için. ❤
bununla alakalı o kadar az içerik var ki bulabildiğim, halbuki hayatımızı resmen bu oluşturuyor da farkında değilmişiz...
Varlığından çok memnunum sevgili Ceren abla. ❤ İyi ki varsın!
Biz ona diygu sömürüsü diyoruzzzz 😂
Kurban olmaktan kaçamadığımız bir yaşam şekli bize aileleirmiz tarafından empoze ediliyor
İşte yazı tam da bunun ne kadar yanlış olduğundan bahsediyordu. Durumun ne kadar kötü olursa olsun her zaman yapabileceğin bir şey vardır ve ne kadar zor ya da imkansız gibi görünse de bir şeyleri değiştirmek yalnızca senin elinde. Sonuçta hayatından bir tek sen sorumlusun, başkalarının değişmesini bekleyemezsin.
kaydettim izlicem sonra ama seni sevdiğimi söylemeden gitmiyim dedim 💙
Ceren hanım mükemmel içerikler yapıyorsunuz bu psikolojik içeriklere hayranım, bu içeriklerle hepimizi bilgilendiriyorsunuz kendi adıma size gerçekten çok teşekkür ederim ❤❤❤
drame ekmektir dememişler boşuna
bak içide herkes kazanıyor bir parça
İyi ki senin gibi tarih sevenler var❤
Farkına varmak... Çok teşekkürler!
Merhaba bununla ilgili geçen psikoloğumun önerisi üzerine okuma yapmıştım. Okudunuz mu bilmiyorum yine de önereyim Kurban Tuzağından Kurtulmak - Diane Zimberoff . Teşekkür ediyorum güzel videolarınız için iyi akşamlar efenim.
Videolarını izlemek çok keyif veriyor. Seviliyorsun
Ellerine sağlık
Varlığına bin şükür Ceren 🌱
müthiş.
çok güzel bir video çekmişsiniz yıllarca kendimi kurban pskilojisine soktuğumu tanımlamış oldum sayenizde :D
Üç özellik de Hristiyan öğretisindeki Hz. İsa'da toplanmış gibi...
Drama Üçgeni ters üçgendir. Linkteki yazıdaki görsel yanlıştır. Herhalde yanlışlıkla öyle gösterildi diye değerlendiriyorum. Üçgen şöyledir: Üstteki iki uçta Suçlayıcı (Zorba) ve Kurtarıcı, altta da Kurban rolü vardır. İşlevsel olmayan, yani kişiyi 'ya yine bu oldu' ya da 'biz onunla bir yere varamıyoruz' ya da 'şimdi burada ne oldu ki' dedirten bir etkileşimdeysek drama üçgenine girmiş oluruz. Herhangi bir rolden girebiliriz ve fakat o rolde kalmayız, bir süre sonra başka bir role geçeriz. Bu ışık hızında olur. Suçlayıcı'dan Kurban'a Kurban'dan Suçlayıcıya, Kurtarıcı'dan Suçlayıcıya falan. Drama Üçgeni meselesiyle birkaç yıldır ilgileniyorum. Transaksiyonel Analiz Kuramı'nın kavramlarından bir tanesidir. Bizi mutsuzluğa sürükler. Konfor alanı denen yerin, ki bence azap alanıdır orası, en bildik yeridir. Avucumuzun içi gibi biliriz. Aşinayızdır. Varoluşsal ihtiyacımızın dışındadır, çevremizden bize yüklenmiştir. Ve fakat o kadar tanıdıkdır ki, Drama Üçgenine sürükleniriz. İyi haber: Bilinçli bir farkındalıkla dramadan çıkabiliriz. Emek, gayret ve çalışmak gerektirir. Naçizane podcast kanalımda da konuyla ilgili birkaç bölüm bunları didikledim. Gelişim çalışmalarımdan birisi İletişimde Tersine Mühendislik, kendi geliştirdiğim bir program, vaka analizleri yapıyorum. Drama üçgeninden çıkmak için vakaları parçalarına ayırıyorum.
Bu drama üçgeni benim birkaç yıldır incelediğim bir şey. Üçgenin ters olduğunu görünce dayanamayıp yazdım. Sevgilerimle
Programı bulamadım
Deli nedir, kime denir? Bazı gerçekler vardır sadece deliler anlar, bazı gerçekler vardır insanı delirtir. O zaman deli kimdir?
Türk dizilerinin kısa özeti:
İlk yorum
Yüzde yüz burs kazanarak gittiğim özel lisede dört sene boyunca hem öğrenciler hem öğretmenler tarafından zorbalığa maruz kaldım, aşağılandım ,ötekileştirildim, dışlandım,dalga geçildim,hakaret edildim,küçük düşürüldüm...Psikososyal gelişimimin en önemli çağı bu tarz bir ortamda böyle bir muamele görerek geçti.Ailemin gelip öğretmenlerle ve idarecilerle konuşması da bir işe yaramadı, okul bana yapılanlara karşı hiçbir önlem almadı.Üniversite sınavına bir ay kala kaygımın da yükselmesi neticesinde akıl sağlığımı kaybedecek ve okuldan atılacak noktaya kadar geldim,çünkü yaşadıklarımın ağırlığı küçük bünyeme fazla geldi ve daha fazla kaldıramadım,tolere edemedim.Bir ay sonra girdiğim üniversite sınavında tıp fakültesini kazandım ve yaşadıklarımın ağırlığını üzerimden atamadan zorlu bir tıp fakültesi mücadelesi başladı bu sefer de.Fakülte arkadaşlarım da hakkımdaki dedikoduları duymuşlardı ve onlar da benimle arkadaşlık kurmak istemediler, sorunlu olarak damgalandım ve yine dışlandım, psikolojik, sözel ve sosyal zorbalığa maruz bırakıldım. Sonra bir gün fakülte kantininde birkaç kişi tarafından köşeye sıkıştırılıp konuşturuldum,travmalarım tetiklendi,bir yerden sonra üstüme o kadar geldiler ki beynim adeta kendisini kapatıp otomatiğe aldı.Fakülte öğretmenleri hakkında hakaret dahi ettim sanırım ,özel hayatım aile hayatım hakkında kimsenin bilmemesi gereken şeyler bile döküldü ağzımdan...Ses kaydımı alıp dağıttılar hem arkamdan bir güzel dedikodumu yapıp gülüp eğlenip insanları bana karşı örgütlediler benden daha da uzaklaştırdılar hem de fakülte öğretmenlerini bana düşman edip beni stajlardan bırakmalarını sağlamaya çalıştılar.Bütün yaşadığım zorluklara rağmen Allah'ın da benim yanımda olması neticesinde tıp fakültesini bir kere büte dahi kalmaksızın başarı belgesiyle bitirdim.Kendimle gurur duyuyorum yaşadığım bütün zorluklara rağmen ayakta kalmayı başardığım için.Ama bana bunları yaşatan ve beni defalarca ölümün kıyısına kadar getiren insanların hala aramızda ellerini kollarını sallaya sallaya hiçbir şey yapmamışlarcasına geziyor olmaları beni derinden yaralıyor.Ben artık mücadelemden vazgeçtim ,kalan ömrümü sessiz ,sakin ,yalnız ,mutlu ve huzurlu geçirmek istiyorum.Ama bana bunu yaşatan ve yaşananlara seyirci kalan yediden yetmişe hiç kimseye hakkımı asla ama asla helal etmiyorum.
ayrıca çokkkk da güzel bir kızım.kudurun
kurban rolundeki insandan gördüğün an kaçacan bunlar hep çok iyi insanlardır ama hep haksızlığa uğramışlardır aynen kank
Yüzde yüz burs kazanarak gittiğim özel lisede dört sene boyunca hem öğrenciler hem öğretmenler tarafından zorbalığa maruz kaldım, aşağılandım ,ötekileştirildim, dışlandım,dalga geçildim,hakaret edildim,küçük düşürüldüm...Psikososyal gelişimimin en önemli çağı bu tarz bir ortamda böyle bir muamele görerek geçti.Ailemin gelip öğretmenlerle ve idarecilerle konuşması da bir işe yaramadı, okul bana yapılanlara karşı hiçbir önlem almadı.Üniversite sınavına bir ay kala kaygımın da yükselmesi neticesinde akıl sağlığımı kaybedecek ve okuldan atılacak noktaya kadar geldim,çünkü yaşadıklarımın ağırlığı küçük bünyeme fazla geldi ve daha fazla kaldıramadım,tolere edemedim.Bir ay sonra girdiğim üniversite sınavında tıp fakültesini kazandım ve yaşadıklarımın ağırlığını üzerimden atamadan zorlu bir tıp fakültesi mücadelesi başladı bu sefer de.Fakülte arkadaşlarım da hakkımdaki dedikoduları duymuşlardı ve onlar da benimle arkadaşlık kurmak istemediler, sorunlu olarak damgalandım ve yine dışlandım, psikolojik, sözel ve sosyal zorbalığa maruz bırakıldım. Sonra bir gün fakülte kantininde birkaç kişi tarafından köşeye sıkıştırılıp konuşturuldum,travmalarım tetiklendi,bir yerden sonra üstüme o kadar geldiler ki beynim adeta kendisini kapatıp otomatiğe aldı.Fakülte öğretmenleri hakkında hakaret dahi ettim sanırım ,özel hayatım aile hayatım hakkında kimsenin bilmemesi gereken şeyler bile döküldü ağzımdan...Ses kaydımı alıp dağıttılar hem arkamdan bir güzel dedikodumu yapıp gülüp eğlenip insanları bana karşı örgütlediler benden daha da uzaklaştırdılar hem de fakülte öğretmenlerini bana düşman edip beni stajlardan bırakmalarını sağlamaya çalıştılar.Bütün yaşadığım zorluklara rağmen Allah'ın da benim yanımda olması neticesinde tıp fakültesini bir kere büte dahi kalmaksızın başarı belgesiyle bitirdim.Kendimle gurur duyuyorum yaşadığım bütün zorluklara rağmen ayakta kalmayı başardığım için.Ama bana bunları yaşatan ve beni defalarca ölümün kıyısına kadar getiren insanların hala aramızda ellerini kollarını sallaya sallaya hiçbir şey yapmamışlarcasına geziyor olmaları beni derinden yaralıyor.Ben artık mücadelemden vazgeçtim ,kalan ömrümü sessiz ,sakin ,yalnız ,mutlu ve huzurlu geçirmek istiyorum.Ama bana bunu yaşatan ve yaşananlara seyirci kalan yediden yetmişe hiç kimseye hakkımı asla ama asla helal etmiyorum.
ayrıca çokkkk da güzel bir kızım.kudurun
Yüzde yüz burs kazanarak gittiğim özel lisede dört sene boyunca hem öğrenciler hem öğretmenler tarafından zorbalığa maruz kaldım, aşağılandım ,ötekileştirildim, dışlandım,dalga geçildim,hakaret edildim,küçük düşürüldüm...Psikososyal gelişimimin en önemli çağı bu tarz bir ortamda böyle bir muamele görerek geçti.Ailemin gelip öğretmenlerle ve idarecilerle konuşması da bir işe yaramadı, okul bana yapılanlara karşı hiçbir önlem almadı.Üniversite sınavına bir ay kala kaygımın da yükselmesi neticesinde akıl sağlığımı kaybedecek ve okuldan atılacak noktaya kadar geldim,çünkü yaşadıklarımın ağırlığı küçük bünyeme fazla geldi ve daha fazla kaldıramadım,tolere edemedim.Bir ay sonra girdiğim üniversite sınavında tıp fakültesini kazandım ve yaşadıklarımın ağırlığını üzerimden atamadan zorlu bir tıp fakültesi mücadelesi başladı bu sefer de.Fakülte arkadaşlarım da hakkımdaki dedikoduları duymuşlardı ve onlar da benimle arkadaşlık kurmak istemediler, sorunlu olarak damgalandım ve yine dışlandım, psikolojik, sözel ve sosyal zorbalığa maruz bırakıldım. Sonra bir gün fakülte kantininde birkaç kişi tarafından köşeye sıkıştırılıp konuşturuldum,travmalarım tetiklendi,bir yerden sonra üstüme o kadar geldiler ki beynim adeta kendisini kapatıp otomatiğe aldı.Fakülte öğretmenleri hakkında hakaret dahi ettim sanırım ,özel hayatım aile hayatım hakkında kimsenin bilmemesi gereken şeyler bile döküldü ağzımdan...Ses kaydımı alıp dağıttılar hem arkamdan bir güzel dedikodumu yapıp gülüp eğlenip insanları bana karşı örgütlediler benden daha da uzaklaştırdılar hem de fakülte öğretmenlerini bana düşman edip beni stajlardan bırakmalarını sağlamaya çalıştılar.Bütün yaşadığım zorluklara rağmen Allah'ın da benim yanımda olması neticesinde tıp fakültesini bir kere büte dahi kalmaksızın başarı belgesiyle bitirdim.Kendimle gurur duyuyorum yaşadığım bütün zorluklara rağmen ayakta kalmayı başardığım için.Ama bana bunları yaşatan ve beni defalarca ölümün kıyısına kadar getiren insanların hala aramızda ellerini kollarını sallaya sallaya hiçbir şey yapmamışlarcasına geziyor olmaları beni derinden yaralıyor.Ben artık mücadelemden vazgeçtim ,kalan ömrümü sessiz ,sakin ,yalnız ,mutlu ve huzurlu geçirmek istiyorum.Ama bana bunu yaşatan ve yaşananlara seyirci kalan yediden yetmişe hiç kimseye hakkımı asla ama asla helal etmiyorum.
ayrıca çokkkk da güzel bir kızım.kudurun
Yüzde yüz burs kazanarak gittiğim özel lisede dört sene boyunca hem öğrenciler hem öğretmenler tarafından zorbalığa maruz kaldım, aşağılandım ,ötekileştirildim, dışlandım,dalga geçildim,hakaret edildim,küçük düşürüldüm...Psikososyal gelişimimin en önemli çağı bu tarz bir ortamda böyle bir muamele görerek geçti.Ailemin gelip öğretmenlerle ve idarecilerle konuşması da bir işe yaramadı, okul bana yapılanlara karşı hiçbir önlem almadı.Üniversite sınavına bir ay kala kaygımın da yükselmesi neticesinde akıl sağlığımı kaybedecek ve okuldan atılacak noktaya kadar geldim,çünkü yaşadıklarımın ağırlığı küçük bünyeme fazla geldi ve daha fazla kaldıramadım,tolere edemedim.Bir ay sonra girdiğim üniversite sınavında tıp fakültesini kazandım ve yaşadıklarımın ağırlığını üzerimden atamadan zorlu bir tıp fakültesi mücadelesi başladı bu sefer de.Fakülte arkadaşlarım da hakkımdaki dedikoduları duymuşlardı ve onlar da benimle arkadaşlık kurmak istemediler, sorunlu olarak damgalandım ve yine dışlandım, psikolojik, sözel ve sosyal zorbalığa maruz bırakıldım. Sonra bir gün fakülte kantininde birkaç kişi tarafından köşeye sıkıştırılıp konuşturuldum,travmalarım tetiklendi,bir yerden sonra üstüme o kadar geldiler ki beynim adeta kendisini kapatıp otomatiğe aldı.Fakülte öğretmenleri hakkında hakaret dahi ettim sanırım ,özel hayatım aile hayatım hakkında kimsenin bilmemesi gereken şeyler bile döküldü ağzımdan...Ses kaydımı alıp dağıttılar hem arkamdan bir güzel dedikodumu yapıp gülüp eğlenip insanları bana karşı örgütlediler benden daha da uzaklaştırdılar hem de fakülte öğretmenlerini bana düşman edip beni stajlardan bırakmalarını sağlamaya çalıştılar.Bütün yaşadığım zorluklara rağmen Allah'ın da benim yanımda olması neticesinde tıp fakültesini bir kere büte dahi kalmaksızın başarı belgesiyle bitirdim.Kendimle gurur duyuyorum yaşadığım bütün zorluklara rağmen ayakta kalmayı başardığım için.Ama bana bunları yaşatan ve beni defalarca ölümün kıyısına kadar getiren insanların hala aramızda ellerini kollarını sallaya sallaya hiçbir şey yapmamışlarcasına geziyor olmaları beni derinden yaralıyor.Ben artık mücadelemden vazgeçtim ,kalan ömrümü sessiz ,sakin ,yalnız ,mutlu ve huzurlu geçirmek istiyorum.Ama bana bunu yaşatan ve yaşananlara seyirci kalan yediden yetmişe hiç kimseye hakkımı asla ama asla helal etmiyorum.
ayrıca çokkkk da güzel bir kızım.kudurun
Yüzde yüz burs kazanarak gittiğim özel lisede dört sene boyunca hem öğrenciler hem öğretmenler tarafından zorbalığa maruz kaldım, aşağılandım ,ötekileştirildim, dışlandım,dalga geçildim,hakaret edildim,küçük düşürüldüm...Psikososyal gelişimimin en önemli çağı bu tarz bir ortamda böyle bir muamele görerek geçti.Ailemin gelip öğretmenlerle ve idarecilerle konuşması da bir işe yaramadı, okul bana yapılanlara karşı hiçbir önlem almadı.Üniversite sınavına bir ay kala kaygımın da yükselmesi neticesinde akıl sağlığımı kaybedecek ve okuldan atılacak noktaya kadar geldim,çünkü yaşadıklarımın ağırlığı küçük bünyeme fazla geldi ve daha fazla kaldıramadım,tolere edemedim.Bir ay sonra girdiğim üniversite sınavında tıp fakültesini kazandım ve yaşadıklarımın ağırlığını üzerimden atamadan zorlu bir tıp fakültesi mücadelesi başladı bu sefer de.Fakülte arkadaşlarım da hakkımdaki dedikoduları duymuşlardı ve onlar da benimle arkadaşlık kurmak istemediler, sorunlu olarak damgalandım ve yine dışlandım, psikolojik, sözel ve sosyal zorbalığa maruz bırakıldım. Sonra bir gün fakülte kantininde birkaç kişi tarafından köşeye sıkıştırılıp konuşturuldum,travmalarım tetiklendi,bir yerden sonra üstüme o kadar geldiler ki beynim adeta kendisini kapatıp otomatiğe aldı.Fakülte öğretmenleri hakkında hakaret dahi ettim sanırım ,özel hayatım aile hayatım hakkında kimsenin bilmemesi gereken şeyler bile döküldü ağzımdan...Ses kaydımı alıp dağıttılar hem arkamdan bir güzel dedikodumu yapıp gülüp eğlenip insanları bana karşı örgütlediler benden daha da uzaklaştırdılar hem de fakülte öğretmenlerini bana düşman edip beni stajlardan bırakmalarını sağlamaya çalıştılar.Bütün yaşadığım zorluklara rağmen Allah'ın da benim yanımda olması neticesinde tıp fakültesini bir kere büte dahi kalmaksızın başarı belgesiyle bitirdim.Kendimle gurur duyuyorum yaşadığım bütün zorluklara rağmen ayakta kalmayı başardığım için.Ama bana bunları yaşatan ve beni defalarca ölümün kıyısına kadar getiren insanların hala aramızda ellerini kollarını sallaya sallaya hiçbir şey yapmamışlarcasına geziyor olmaları beni derinden yaralıyor.Ben artık mücadelemden vazgeçtim ,kalan ömrümü sessiz ,sakin ,yalnız ,mutlu ve huzurlu geçirmek istiyorum.Ama bana bunu yaşatan ve yaşananlara seyirci kalan yediden yetmişe hiç kimseye hakkımı asla ama asla helal etmiyorum.
ayrıca çokkkk da güzel bir kızım.kudurun
Yüzde yüz burs kazanarak gittiğim özel lisede dört sene boyunca hem öğrenciler hem öğretmenler tarafından zorbalığa maruz kaldım, aşağılandım ,ötekileştirildim, dışlandım,dalga geçildim,hakaret edildim,küçük düşürüldüm...Psikososyal gelişimimin en önemli çağı bu tarz bir ortamda böyle bir muamele görerek geçti.Ailemin gelip öğretmenlerle ve idarecilerle konuşması da bir işe yaramadı, okul bana yapılanlara karşı hiçbir önlem almadı.Üniversite sınavına bir ay kala kaygımın da yükselmesi neticesinde akıl sağlığımı kaybedecek ve okuldan atılacak noktaya kadar geldim,çünkü yaşadıklarımın ağırlığı küçük bünyeme fazla geldi ve daha fazla kaldıramadım,tolere edemedim.Bir ay sonra girdiğim üniversite sınavında tıp fakültesini kazandım ve yaşadıklarımın ağırlığını üzerimden atamadan zorlu bir tıp fakültesi mücadelesi başladı bu sefer de.Fakülte arkadaşlarım da hakkımdaki dedikoduları duymuşlardı ve onlar da benimle arkadaşlık kurmak istemediler, sorunlu olarak damgalandım ve yine dışlandım, psikolojik, sözel ve sosyal zorbalığa maruz bırakıldım. Sonra bir gün fakülte kantininde birkaç kişi tarafından köşeye sıkıştırılıp konuşturuldum,travmalarım tetiklendi,bir yerden sonra üstüme o kadar geldiler ki beynim adeta kendisini kapatıp otomatiğe aldı.Fakülte öğretmenleri hakkında hakaret dahi ettim sanırım ,özel hayatım aile hayatım hakkında kimsenin bilmemesi gereken şeyler bile döküldü ağzımdan...Ses kaydımı alıp dağıttılar hem arkamdan bir güzel dedikodumu yapıp gülüp eğlenip insanları bana karşı örgütlediler benden daha da uzaklaştırdılar hem de fakülte öğretmenlerini bana düşman edip beni stajlardan bırakmalarını sağlamaya çalıştılar.Bütün yaşadığım zorluklara rağmen Allah'ın da benim yanımda olması neticesinde tıp fakültesini bir kere büte dahi kalmaksızın başarı belgesiyle bitirdim.Kendimle gurur duyuyorum yaşadığım bütün zorluklara rağmen ayakta kalmayı başardığım için.Ama bana bunları yaşatan ve beni defalarca ölümün kıyısına kadar getiren insanların hala aramızda ellerini kollarını sallaya sallaya hiçbir şey yapmamışlarcasına geziyor olmaları beni derinden yaralıyor.Ben artık mücadelemden vazgeçtim ,kalan ömrümü sessiz ,sakin ,yalnız ,mutlu ve huzurlu geçirmek istiyorum.Ama bana bunu yaşatan ve yaşananlara seyirci kalan yediden yetmişe hiç kimseye hakkımı asla ama asla helal etmiyorum.
ayrıca çokkkk da güzel bir kızım.kudurun
Yüzde yüz burs kazanarak gittiğim özel lisede dört sene boyunca hem öğrenciler hem öğretmenler tarafından zorbalığa maruz kaldım, aşağılandım ,ötekileştirildim, dışlandım,dalga geçildim,hakaret edildim,küçük düşürüldüm...Psikososyal gelişimimin en önemli çağı bu tarz bir ortamda böyle bir muamele görerek geçti.Ailemin gelip öğretmenlerle ve idarecilerle konuşması da bir işe yaramadı, okul bana yapılanlara karşı hiçbir önlem almadı.Üniversite sınavına bir ay kala kaygımın da yükselmesi neticesinde akıl sağlığımı kaybedecek ve okuldan atılacak noktaya kadar geldim,çünkü yaşadıklarımın ağırlığı küçük bünyeme fazla geldi ve daha fazla kaldıramadım,tolere edemedim.Bir ay sonra girdiğim üniversite sınavında tıp fakültesini kazandım ve yaşadıklarımın ağırlığını üzerimden atamadan zorlu bir tıp fakültesi mücadelesi başladı bu sefer de.Fakülte arkadaşlarım da hakkımdaki dedikoduları duymuşlardı ve onlar da benimle arkadaşlık kurmak istemediler, sorunlu olarak damgalandım ve yine dışlandım, psikolojik, sözel ve sosyal zorbalığa maruz bırakıldım. Sonra bir gün fakülte kantininde birkaç kişi tarafından köşeye sıkıştırılıp konuşturuldum,travmalarım tetiklendi,bir yerden sonra üstüme o kadar geldiler ki beynim adeta kendisini kapatıp otomatiğe aldı.Fakülte öğretmenleri hakkında hakaret dahi ettim sanırım ,özel hayatım aile hayatım hakkında kimsenin bilmemesi gereken şeyler bile döküldü ağzımdan...Ses kaydımı alıp dağıttılar hem arkamdan bir güzel dedikodumu yapıp gülüp eğlenip insanları bana karşı örgütlediler benden daha da uzaklaştırdılar hem de fakülte öğretmenlerini bana düşman edip beni stajlardan bırakmalarını sağlamaya çalıştılar.Bütün yaşadığım zorluklara rağmen Allah'ın da benim yanımda olması neticesinde tıp fakültesini bir kere büte dahi kalmaksızın başarı belgesiyle bitirdim.Kendimle gurur duyuyorum yaşadığım bütün zorluklara rağmen ayakta kalmayı başardığım için.Ama bana bunları yaşatan ve beni defalarca ölümün kıyısına kadar getiren insanların hala aramızda ellerini kollarını sallaya sallaya hiçbir şey yapmamışlarcasına geziyor olmaları beni derinden yaralıyor.Ben artık mücadelemden vazgeçtim ,kalan ömrümü sessiz ,sakin ,yalnız ,mutlu ve huzurlu geçirmek istiyorum.Ama bana bunu yaşatan ve yaşananlara seyirci kalan yediden yetmişe hiç kimseye hakkımı asla ama asla helal etmiyorum.