Öncelikle çok keyifli bir dersti. Habitus anlaması çok zor bir kavram. Ancak anladığım kadarıyla bu videonun üzerine bir açıklama eklemek isterim. Habitus kavramını anlamak için İngilizce 'habit' kelimesi iyi bir başlangıç. Elbette habitus habit (alışkanlık) değildir ama akrabalığı olan bir kelimedir. Kavramı açıklamak için Bourdieu eserlerinde sürekli spor etkinliklerini örnek vermektedir. Habitus en başta aile daha sonra eğitim kurumlarında yaptığımız antremanlarla oluşur. Ancak maç için sahaya (alan) çıktığımızda maçın, müsabakanın vs. antreman gibi olmadığını kolaylıkla fark ederiz. Çünkü maçta başka oyuncular vardır, maçın kendine özgü bir akışı vardır ve hatta bu öyle bir maçtır ki hangi takımda olduğunuz, kurallar ve kalenin yeri vs. ağır bir değişkenlik içerisinde olsa dahi değişebiliyordur. Bu oyuna yedek oyuncu gibi sonradan girdiğinizi de unutmayın bu arada. Ayrıca bazı paralıların şimdi online oyunlar da olduğu gibi paralarıyla özel donanımlar (sermayeler) edinmiş olması da cabası. İşte burada habitus maçın akışı içerisinde nasıl hareketlerde (pratikler) bulunacağımıza işaret eden ve antremanlarda edindiğimiz (aile-okul) bedensel ve zihinsel yatkınlıklarınızdır. Örneğin antremanlarda yüzlerce kez şut antremanı yapar futbolcular ama bazıları öyle bir anda topa vuramaz ki hem kendi kariyeri hem maçın kaderi değişiriverir. Sabit alışkanlıklardan (habit) farklı olarak habitus antremanlarda kazanılmış olmasına rağmen alanla senkronize bir biçimde şekillenmeye devam eden, sizin oyunu kavrayışınız ve verdiğiniz emek ölçüsünde akış içerisinde değiştirebileceğiniz ve maç içerisindeki spontane gelişmelerin nedeniyle kesin sonuçlar bağlanamayacak bedensel ve zihinsel yatkınlıkların adıdır. Burada habitusun kavrarımının önemi toplumsal yaşamı açıklarken doğrusal bir neden sonuç ilişkisinden kaçınmaya, bütün bu sayılan faktörleri hesaba katmaya ve sonunda da işe koyulabilecek bir bilimsel bilgi üretmeye imkan sağlamasından gelmektedir.
Anlatım için teşekkürler. Oldukça yararlı bir video. Bir noktada ibo'nun "urfada oxford vardı da biz mi okumadık" ifadesini habitusla birleştirmişsiniz ki evet doğru. Ancak ben bunu duyduğumda şunu sormadan edemiyorum. "İyi de sen Cin Ali bile okumamışsın, Cin Ali de mi yoktu be gardaş! Biraz okusaydın da şu anki mağara kafandan kurtulsaydın." ki Ünsal Oskay gibi bir dev de Urfalı ve marijanalleşmiş kesimlere sahip bir ailedendi :) Neyse dediğim gibi bu video için çok teşekkürler. Lütfen devamı gelsin.
çok güzel açıklayıcı bir anlatımı var . bu arada kültürel sermayeye örnek isteyince ne çok düşündü öyle benim direkt aklıma piyano örnek olarak geldi . Kadın can çekişti resmen 😅
Yoruma kapalı olduğu için Sosyoloji Kültürü videosuna yazamamıştım. Az önce izledim ve çok beğendim. Çok net ve akıcı şekilde anlatmışsınız. Teşekkür ederim. Şimdi de bu dersi dinleyeceğim. Eminim en az o ders kadar faydalı olacak.
Ohh bee! Bourdieu bu kadar güzel anlatıldı da biz mi anlamadık sanki:) Hayatın içinden örneklerle anlatmanız harika olmuş sevgili hocam. Emeklerinize sağlık.
Öncelikle UA-cam da böyle güzel içeriklerin olması çok güzel. Ancak benim bir eleştirim olacak anlatan kişi gorunmeyen sesi gelen kadına karşı tavrı beni rahatsiz etti. İki kişi varsa biri iktidardir sözünü hatırlattı. İnsan iletimslerinde ki güç ilişkileri hep dikkatimi çekmiştir belki de kadına sorsak rahatsız olmamıştır.
bunu da benden duyun ... genetik sermaye diye de birsey var... her anlamda üstelik... kolay anlasilmasi icin...... mesela güzellik ...bircok kapiyi acabildigi gibi.... günümüz dünyasinda söhret/kariyere neden olabilir.......mankenlik/modellik gibi.... sportif anlamda ise....maradona veya messi olabilmek.....genetik sermayesiz olacak is degil...
35:00 Aslında mevzu sadece işime yarayacak diye bir şey öğrenmek değil sanırım. Ben kültürel olarak bir şeylere sahipsem bu benim illa ki bir işime yarayacaktır. Yani illa bana yarasın diye kültürlenmek değil de eğer kültürlenmişsem bu bir şekilde işime yarar durumu. Eğitimde neden ve nasıl bu ön plana çıkıyor. Eğer bir profesor anne babanın çocuğu olarak dünyaya gelmişsem o ailenin bana verdiği şey ile köylü bir anne babanın verdiği şey aynı olamaz. Ailem doğal olarak benim kültürümü belirliyor. Aynı şekilde tüm eğitimini devlet okullarında geçirmiş birisi ile liseye galatasaraya gidip oradan boğaziçine geçip, oradan da harvard'da master yapmış birisinin kültürel sermayesi ile babası oto saniyede çalışan çocuğun muhtemel sahip olacağı kültürel sermaye aynı olamaz. Bir kişinin dostoyevskiyi okuması onun kültürel sermayesidir. İşe yarar yada yaramaz ama o artık birikimine katkı olarak onu almıştır. Bir gün gelir belki o bilgi ile bir kız tavlar. İlla kariyerine veya maddi hayatına katkı sağlaması gerekmez. Sahip olduğu kültürel sermaye ile bir kızla tanışmak da bir faydadır netice olarak.
20:00 Marksizmin Türkiye'ye uymamasının tam olarak da sebebi bu durum değil mi? Yani bizde Avrupa'daki gibi bir sınıf durumu hiç olmadı ki. Bizde kimse kendisini işçi olarak tanımlamazki. Belki bir grup azınlıkta insan kendisini işçi olarak tanımlıyor olabilir ama bu kesinlikle geneli yansıtmaz. Eksik bilinç, yanlış bilinç adına ne dersek diyelim sonuç bu. Bu sebeple de kendini bir sınıfa koymayan kişi de kararlarını verirken o sınıf biinciyle de vermiyor. Benim de kafamı kurcalayan şey insanların kendisini tanımlarken kullandıkları kavramların kökeni ne? Mesela sorsak kendisini Türk olarak, dindar olarak, Çorumlu olarak tanımlıyor olabilir ama bu tanımlama yada kendisini içinde gördüğü bu grup her ne ise homojen değil. Çok parçalı. Bir zaman geliyor kendisini dini ile bir zaman sonra memleketi ile bir zaman sonra da milliyeti ile tanımlıyor. Kendisini dini ile tanımlayan kişinin ayda kaç para kazandığı yada yöneten mi yönetilen mi olduğunun önemi yok. Kendisi ile dimn konusunda benzer durumda olan kişi ile aynı yönde hareket edebiliyor. Bu durumda farklı Bourddieu'nun habitusu işe yarıyor mu? Yada kültürel sermayesi. Birisi üniversite mezunu, ayda 20000 tl kazanıyor, ingilizce biliyor, şehirde yaşıyor vs ve A partisine y veriyor diğeri de ilk okul mezunu, asgari ücretle çalışıyor, hayatı boyunca kitap okumamış o da A partisine oy veriyor. İşin ilginç tarafı her ikisi de aynı bağnazlıkla taparcasına sevebiliyorlar A partisini liderini. Demek ki sahip olduğu kültür sermayesinin pek de önemi olmuyor. Bu tabloyu kime anlatsan birinci portre ile ikinci portreyi aynı karede düşünemez. Nasıl oluyor da oluyor o zaman? İnsanların karar alma süreçleri habitusları ile, kültür sermayeleri ile ilgili mi? Kendisi ile aynı dine sahip olması yada kendi din duyarlılığına hitap etmesi yeterli mi oluyor diyelim? Tabi ki her şey indirgenerek açıklanamaz. Mutlka göz önüne alınması gereken çok parametre var ama itici kuvvet ne? Yine bir umutla yola çıkıp yarı yolda kalmış oldum. Belki okuyup yorumlarınızla kafa karışıklığımı giderirsiniz.
Bugün Marks olsaydı kallavisini yapardı demek çocukça birşey. Belkide hiç bir şey yapmayıp strateji oyunu oynayabilirdi . Kişilere bu kadar önem affetmeyin. Bourdieu anlatırken bu hususu atlamamak gerek.
Bugün Marx yaşayacak ve strateji oyunu oynayacak öyle mi :) Asıl bu laf çocuksu. Kendi döneminde daha görünür olan sömürünün bugün sinsileşmiş ve şekil değiştirmiş halini bangır bangır bağırarak söylerdi.
Zırvalıyor hem hoca hem de öğrenci? arkadaş. Ekonomik determinist demek Marx için zırvalamak demektir. Olgun Marx belli epistemik kodları koyutlamadan eleştiri yaptığı için görünen öyleymiş gibi oluyor. Diğer konular hakkında da irili ufaklı şerhler koyabilirim ama p r a k s i s i işaretlemeden geçen koca bir konuşma beni üzdü.
Zirvaliyor derken? Marx söz konusu olduğunda illa ofansif mi davranmak zorundasınız siz? Hoca Marks ekonomik deterministtir demiyor, bu şekilde eleştiriler var diyor. Kaldı ki hoca kültürelci de olabilir. Koca bi videoyu "zirvaliyor " diye betimlemen emeğe saygını (marksistligini) çok iyi göstermiş gerçekten(!) Hocaya teşekkür ederim çok faydalı buldum videoyu.
@@sosyopattvfm Aradığım yorum gerçekten :) Arakdaşın dediği tipik öğrenci kafası kendi bildiğini hoca söylemediyse tüü kaka :D Adam sanki 1 saat boyunca Papua Yenigine'nin domates fiyatlarını anlattı da zırva diyor
Öncelikle çok keyifli bir dersti. Habitus anlaması çok zor bir kavram. Ancak anladığım kadarıyla bu videonun üzerine bir açıklama eklemek isterim. Habitus kavramını anlamak için İngilizce 'habit' kelimesi iyi bir başlangıç. Elbette habitus habit (alışkanlık) değildir ama akrabalığı olan bir kelimedir. Kavramı açıklamak için Bourdieu eserlerinde sürekli spor etkinliklerini örnek vermektedir. Habitus en başta aile daha sonra eğitim kurumlarında yaptığımız antremanlarla oluşur. Ancak maç için sahaya (alan) çıktığımızda maçın, müsabakanın vs. antreman gibi olmadığını kolaylıkla fark ederiz. Çünkü maçta başka oyuncular vardır, maçın kendine özgü bir akışı vardır ve hatta bu öyle bir maçtır ki hangi takımda olduğunuz, kurallar ve kalenin yeri vs. ağır bir değişkenlik içerisinde olsa dahi değişebiliyordur. Bu oyuna yedek oyuncu gibi sonradan girdiğinizi de unutmayın bu arada. Ayrıca bazı paralıların şimdi online oyunlar da olduğu gibi paralarıyla özel donanımlar (sermayeler) edinmiş olması da cabası. İşte burada habitus maçın akışı içerisinde nasıl hareketlerde (pratikler) bulunacağımıza işaret eden ve antremanlarda edindiğimiz (aile-okul) bedensel ve zihinsel yatkınlıklarınızdır. Örneğin antremanlarda yüzlerce kez şut antremanı yapar futbolcular ama bazıları öyle bir anda topa vuramaz ki hem kendi kariyeri hem maçın kaderi değişiriverir. Sabit alışkanlıklardan (habit) farklı olarak habitus antremanlarda kazanılmış olmasına rağmen alanla senkronize bir biçimde şekillenmeye devam eden, sizin oyunu kavrayışınız ve verdiğiniz emek ölçüsünde akış içerisinde değiştirebileceğiniz ve maç içerisindeki spontane gelişmelerin nedeniyle kesin sonuçlar bağlanamayacak bedensel ve zihinsel yatkınlıkların adıdır. Burada habitusun kavrarımının önemi toplumsal yaşamı açıklarken doğrusal bir neden sonuç ilişkisinden kaçınmaya, bütün bu sayılan faktörleri hesaba katmaya ve sonunda da işe koyulabilecek bir bilimsel bilgi üretmeye imkan sağlamasından gelmektedir.
güzel bir yorum
⭐⭐⭐⭐⭐
Bayıldım! Ve aydınlandım. Ne kadar değerli ve cömert bir aktarım. Ağzınıza sağlık ♠️♥️♦️♣️
Anlatım için teşekkürler. Oldukça yararlı bir video. Bir noktada ibo'nun "urfada oxford vardı da biz mi okumadık" ifadesini habitusla birleştirmişsiniz ki evet doğru. Ancak ben bunu duyduğumda şunu sormadan edemiyorum. "İyi de sen Cin Ali bile okumamışsın, Cin Ali de mi yoktu be gardaş! Biraz okusaydın da şu anki mağara kafandan kurtulsaydın." ki Ünsal Oskay gibi bir dev de Urfalı ve marijanalleşmiş kesimlere sahip bir ailedendi :) Neyse dediğim gibi bu video için çok teşekkürler. Lütfen devamı gelsin.
çok güzel bir anlatım ama keşke öğrenciniz olmasaydı :)
Habitus ile kültür arasındaki farkı hiç bu kadar güzel anlatan görmedim, çok teşekkür ederim yayınlarınızın devamını sabırsızlıkla bekliyorum.
çok güzel açıklayıcı bir anlatımı var . bu arada kültürel sermayeye örnek isteyince ne çok düşündü öyle benim direkt aklıma piyano örnek olarak geldi . Kadın can çekişti resmen 😅
harika bir anlatım , zevkli bir dersti, teşekkürler
Yoruma kapalı olduğu için Sosyoloji Kültürü videosuna yazamamıştım. Az önce izledim ve çok beğendim. Çok net ve akıcı şekilde anlatmışsınız. Teşekkür ederim. Şimdi de bu dersi dinleyeceğim. Eminim en az o ders kadar faydalı olacak.
Ohh bee! Bourdieu bu kadar güzel anlatıldı da biz mi anlamadık sanki:) Hayatın içinden örneklerle anlatmanız harika olmuş sevgili hocam. Emeklerinize sağlık.
Hocam bir önceki videonuzu beğenmiştim bunu daha çok beğendim. Emeğinize sağlık. Sondaki kağıt örneği ile Bilal bile anlamıştır herhalde. Teşekkürler.
Başarılar. Çok güzel bir sunum Hocam
çok sağlam video sonuda efsane emeğinize sağlık hocam bana çok şey katdınız .
Öncelikle UA-cam da böyle güzel içeriklerin olması çok güzel. Ancak benim bir eleştirim olacak anlatan kişi gorunmeyen sesi gelen kadına karşı tavrı beni rahatsiz etti. İki kişi varsa biri iktidardir sözünü hatırlattı. İnsan iletimslerinde ki güç ilişkileri hep dikkatimi çekmiştir belki de kadına sorsak rahatsız olmamıştır.
Büyük ihtimalle eşi
@@danilolo436 demek ki etik sahibi bir insan hiçbir pozitif ayrımcılığa yer yok herkese eşit mesafede
Habitusunda nezaket yok :)
Tekrar sizden dinlemek çok keyifliydi emeğinize sağlık hocam.
Hocam kanalinizi yeni keşfettim video paylasimi yapmaya devam edecek misiniz
çok keyifli bir video olmuş . hocam videoların devamını bekliyoruz.
habitus ve kültür arasındaki farkı net bir şekilde göremedik (:
Derste öğrencilerin konuşmasını sonuna kadar desteklerim de videoda kız sürekli araya girmese daha iyi olurdu
Sesi duyamadım:((
Merhaba iyi akşamlar hocam beni sorum olacaktı Sosyolojinin sosyolojisi yapılır mı yapılırsa nasıl yapılır Bilgi verebilir misiniz lütfen
Teşekkürler verdiğiniz bilgiler için.
Bu adam niye bu kadar gıcık konuşuyor?
bunu da benden duyun ...
genetik sermaye diye de birsey var...
her anlamda üstelik...
kolay anlasilmasi icin......
mesela güzellik ...bircok kapiyi acabildigi gibi.... günümüz dünyasinda söhret/kariyere neden olabilir.......mankenlik/modellik gibi....
sportif anlamda ise....maradona veya messi olabilmek.....genetik sermayesiz olacak is degil...
Çok güzel anlattınız emeğinize sağlık
Eline çok iyi koz gelmeyen bir oyuncu olarak hemen Sanskritçe öğrenmeye gidiyorum. Tavsiye için teşekkürler hocam. 🤗😂
Son derece küstah bir tarz bu öğreten adam durumları. Karşında bir erkek olsaydı bu kadar siddet uygular mıydın?
35:00 Aslında mevzu sadece işime yarayacak diye bir şey öğrenmek değil sanırım. Ben kültürel olarak bir şeylere sahipsem bu benim illa ki bir işime yarayacaktır. Yani illa bana yarasın diye kültürlenmek değil de eğer kültürlenmişsem bu bir şekilde işime yarar durumu. Eğitimde neden ve nasıl bu ön plana çıkıyor. Eğer bir profesor anne babanın çocuğu olarak dünyaya gelmişsem o ailenin bana verdiği şey ile köylü bir anne babanın verdiği şey aynı olamaz. Ailem doğal olarak benim kültürümü belirliyor. Aynı şekilde tüm eğitimini devlet okullarında geçirmiş birisi ile liseye galatasaraya gidip oradan boğaziçine geçip, oradan da harvard'da master yapmış birisinin kültürel sermayesi ile babası oto saniyede çalışan çocuğun muhtemel sahip olacağı kültürel sermaye aynı olamaz.
Bir kişinin dostoyevskiyi okuması onun kültürel sermayesidir. İşe yarar yada yaramaz ama o artık birikimine katkı olarak onu almıştır. Bir gün gelir belki o bilgi ile bir kız tavlar. İlla kariyerine veya maddi hayatına katkı sağlaması gerekmez. Sahip olduğu kültürel sermaye ile bir kızla tanışmak da bir faydadır netice olarak.
Mikrofon alın lütfen
40@
Soru soran kadını kaldırabilir miyiz
20:00 Marksizmin Türkiye'ye uymamasının tam olarak da sebebi bu durum değil mi? Yani bizde Avrupa'daki gibi bir sınıf durumu hiç olmadı ki. Bizde kimse kendisini işçi olarak tanımlamazki. Belki bir grup azınlıkta insan kendisini işçi olarak tanımlıyor olabilir ama bu kesinlikle geneli yansıtmaz. Eksik bilinç, yanlış bilinç adına ne dersek diyelim sonuç bu. Bu sebeple de kendini bir sınıfa koymayan kişi de kararlarını verirken o sınıf biinciyle de vermiyor. Benim de kafamı kurcalayan şey insanların kendisini tanımlarken kullandıkları kavramların kökeni ne? Mesela sorsak kendisini Türk olarak, dindar olarak, Çorumlu olarak tanımlıyor olabilir ama bu tanımlama yada kendisini içinde gördüğü bu grup her ne ise homojen değil. Çok parçalı. Bir zaman geliyor kendisini dini ile bir zaman sonra memleketi ile bir zaman sonra da milliyeti ile tanımlıyor. Kendisini dini ile tanımlayan kişinin ayda kaç para kazandığı yada yöneten mi yönetilen mi olduğunun önemi yok. Kendisi ile dimn konusunda benzer durumda olan kişi ile aynı yönde hareket edebiliyor.
Bu durumda farklı Bourddieu'nun habitusu işe yarıyor mu? Yada kültürel sermayesi. Birisi üniversite mezunu, ayda 20000 tl kazanıyor, ingilizce biliyor, şehirde yaşıyor vs ve A partisine y veriyor diğeri de ilk okul mezunu, asgari ücretle çalışıyor, hayatı boyunca kitap okumamış o da A partisine oy veriyor. İşin ilginç tarafı her ikisi de aynı bağnazlıkla taparcasına sevebiliyorlar A partisini liderini. Demek ki sahip olduğu kültür sermayesinin pek de önemi olmuyor. Bu tabloyu kime anlatsan birinci portre ile ikinci portreyi aynı karede düşünemez. Nasıl oluyor da oluyor o zaman? İnsanların karar alma süreçleri habitusları ile, kültür sermayeleri ile ilgili mi? Kendisi ile aynı dine sahip olması yada kendi din duyarlılığına hitap etmesi yeterli mi oluyor diyelim? Tabi ki her şey indirgenerek açıklanamaz. Mutlka göz önüne alınması gereken çok parametre var ama itici kuvvet ne?
Yine bir umutla yola çıkıp yarı yolda kalmış oldum. Belki okuyup yorumlarınızla kafa karışıklığımı giderirsiniz.
bir fransız bu kadar anlaşılabilir anlatılır
Az öğrencinizi dinleyin
Bugün Marks olsaydı kallavisini yapardı demek çocukça birşey. Belkide hiç bir şey yapmayıp strateji oyunu oynayabilirdi . Kişilere bu kadar önem affetmeyin. Bourdieu anlatırken bu hususu atlamamak gerek.
Bugün Marx yaşayacak ve strateji oyunu oynayacak öyle mi :) Asıl bu laf çocuksu. Kendi döneminde daha görünür olan sömürünün bugün sinsileşmiş ve şekil değiştirmiş halini bangır bangır bağırarak söylerdi.
Zırvalıyor hem hoca hem de öğrenci? arkadaş. Ekonomik determinist demek Marx için zırvalamak demektir. Olgun Marx belli epistemik kodları koyutlamadan eleştiri yaptığı için görünen öyleymiş gibi oluyor. Diğer konular hakkında da irili ufaklı şerhler koyabilirim ama p r a k s i s i işaretlemeden geçen koca bir konuşma beni üzdü.
Zirvaliyor derken? Marx söz konusu olduğunda illa ofansif mi davranmak zorundasınız siz? Hoca Marks ekonomik deterministtir demiyor, bu şekilde eleştiriler var diyor. Kaldı ki hoca kültürelci de olabilir. Koca bi videoyu "zirvaliyor " diye betimlemen emeğe saygını (marksistligini) çok iyi göstermiş gerçekten(!)
Hocaya teşekkür ederim çok faydalı buldum videoyu.
@@sosyopattvfm Aradığım yorum gerçekten :) Arakdaşın dediği tipik öğrenci kafası kendi bildiğini hoca söylemediyse tüü kaka :D Adam sanki 1 saat boyunca Papua Yenigine'nin domates fiyatlarını anlattı da zırva diyor