Algoritma Diktatörlüğü

Поділитися
Вставка
  • Опубліковано 18 вер 2024
  • Yazanlar: Himmet Hülür & Hamit Ölçer
    Algoritma diktatörlüğü kavramı, dijital sistemlerin topladıkları verilerin analizi vasıtasıyla kişisel ve toplumsal hayatı belirli amaçlar doğrultusunda programlamalarını ve yönlendirmelerini ifade etmektedir. Bu kavram en temelde dijital teknolojilerin ve internetin bireysel ve toplumsal hayatı kuşatan rahatsız edici gerçekliğini dile getirmektedir. Bu anlamda, bir yandan eylem ve düşüncenin tekno-bilimsel imkanlarla programlanması vasıtasıyla kültürün insansızlaşmasının altı çizilirken, diğer yandan tekno-ekonomik ve politik güçlerin bedenleri ve zihinleri kontrol ve dizayn etmek için algoritmaları kullanmaları vurgulanmaktadır.
    Mevcut teknik ve potansiyel kabiliyetleri ile birlikte düşünüldüğünde algoritmalar bizi gözetler, kodlar, kaydeder, arşivler, disipline eder ve denetler. Algoritma diktatörlüğü, kişisel ve toplumsal hayatla ilgili büyük verinin işlenmesi ve yönetilmesiyle mümkün olmaktadır. Bu açıdan, büyük veri diktatörlüğü olarak da adlandırabileceğimiz algoritma diktatörlüğü olgusu “panoptikon”, “sinoptikon”, “büyük birader”, “gözetim asemblajı”, “denetim toplumu” gibi kritik kavramlar ve fikirler etrafında değerlendirilebilir.
    Teknik işlevselliği açısından ele alındığında “Algoritma bir problemin çözümünün veya belirlenen amaca nasıl ulaşılacağının anlatıldığı yoldur. Bu ifadeden anlaşılacağı üzere algoritma bir sonuç değil sonuca götüren yoldur” (Aytekin vd., 2018:151). Algoritmalar gittikçe artan bir şekilde, günlük bilgi birikimimizi şekillendiren araçlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır (Musiani, 2013:1). Bir bakıma makineler yoluyla öğrenme biçiminden söz etmek mümkündür. “Makine öğrenmesi, bir problemi o probleme ait veriye göre modelleyen bilgisayar algoritmalarının genel adıdır” (Atalay & Çelik, 2017:161). Bu anlamda gittikçe artan oranda algoritmaların olduğu bir dünyada yaşamaktayız (Musiani,2013:5).
    Algoritma teriminin doğuşuna öncülük eden ilk ismin Harezmi olduğu (Mehri, 2017:72) bilinse de burada sözü edilen algoritmaların günümüz modern algoritmik sistemlerle bir ilgisinin olmadığını belirtmek gerektir. Bu bağlamda algoritmik sistemleri modern dijital sistemlerin özelliğiyle bağlantılı olarak sibernetik teorinin parçası haline getiren kişi Norbert Wiener’dir. Wiener, bürokratik, organizasyonel ve mekanik gibi büyük sistemlerin davranışlarının düzenli geri bildirimlerle ayarlanmasının mümkün olabildiğini ve bunun sürdürülebileceğini savunmuştur (Ünver, 2018:3).
    Norbert Wiener’in önemi sadece modern algoritmik sistemlerin mucidi olmakla kalmayıp algoritmaların işleyiş düzeninin kişisel ve toplumsal hayatın özgürlüğünü tehdit edebilecek yönlerine de dikkat çekmiş olmasından ileri gelmektedir. Peki, algoritmaların gerçekten de insanın seçme özgürlüğüyle ve iradesiyle tam olarak ilişkisi nedir? Wiener bu noktada karamsardır. Wiener’e göre (1964:69) mekanik bize yardımcı olmaktadır ancak bu yardım bizim dürüstlüğümüz ve zekâmız üzerindeki talepleri pahasına mümkün olmaktadır. Bu anlamda dünya gitgide bize yeni teklifler sunmada çok daha az umut dolu ve bizi düşünmekten daha fazla uzaklaştıran bir dünya olarak karşımıza çıkacaktır.
    ...
    Algoritma diktatörlüğü kavramı, dijital sistemlerin gerek insan bedeni ve zihni gerekse bütün bir toplumsal hayat üzerinde denetim kuran teknolojik aklın temel bir eleştirisidir. Bu açıdan algoritma diktatörlüğü, gelişmekte olan dijital sosyoloji ya da internet sosyolojisine temel ilgi alanlarından birini oluşturmakla birlikte sosyolojiyi tümüyle tehdit etmektedir. Dijital teknolojilerin oluşturduğu mevcut ve potansiyel tehlikeler toplumsallığın temellerini aşındırmakta, teknolojik programlamaya dayalı biyopolitik denetim toplumun yerine geçmektedir.

КОМЕНТАРІ •