Kıymetli hocalarım, Acil servise giden hasta gibiyim. Sohbetiniz, konunuz bana tam bir serum etkisi yaptığını, şifalandığımı rahatlıkla söyleyebilirim. Zira bu dil, ses, telaffuz konusunda ne kadar farkındalık içinde tetik dursam da kendimi hep eksik hissederim. Elbette Türkçe'yi katledercesine konuşan yığınla insan var. O güruhtan biri olmaktan hep korkarım. Sohbetiniz bana bir nebze rahatlık sağladı. Bu konuya eğilen, emek veren siz gibi eğitim üstadlarının var olduğunu bilmek ve sıkıntı duyduğum bu konuda yalnız olmadığımı bilmek bencil bir mutluluk olmamakla birkikte birazcık rahatladım. Kıymetli hocam, Türk dili edebiyatı, diksiyon, fonetik ve siz hocalarımızın "sürekli eğitim" şeklinde işaret edeceği konular üzerinde eğitim gönüllüleri yaklaşımı ile bir sivil toplum organizasyonu yapılabilir mi? Böyle bir oluşum, sürekli dönüşüm felsefesi ile bir STO kurmayı düşünür müsünüz. Sizce olabilir mi? Saygılarımla kıymetli hocam,
Merhaba Reyhan hocam, gerçekten size ve Murat beye çok teşekkür ediyorum. Bu dönemde sizler gibi dil ve edebiyat konusunda hassas ve duyarlı insanların varlığından ( sayıları az olsada) haberdar olmaktan çık memnunum. Çaba ve gayretlerinizi tebrik ediyorum. Sizleri keyifle ve ilgiyle izliyorum!👏👏👏👍👍👍👌👌👌🎼🎼🎼🎤🎤🎤🙏🙏🙏❤️❤️❤️🫶🫶🫶💐💐💐
64 yaşındayım; ilkokul 1. sınıftan lise sona kadar bize K harfinin "ke" şeklinde okunduğu öğretildi. Türkçe'de tüm sessiz harflerin önüne e sesi eklenir kuralı olduğundan, b harfini ba, m harfini ma olarak okumadığımızdan, k harfinin bir ayrıcalığı olmamalı. K harfinin "ka" olarak okunması Turgut Özal döneminde başlamıştır. KDV'nin ka.de.ve olarak okunması, TCK'nın te.ce.ka şeklinde okunması gibi. Öyle görünüyor ki, en az 60 yıldır K harfinin nasıl okunduğu konusunda bir uzlaşı oluşturulmamış.
İstifadeye yönelik ne hoş, ne güzel bir sohbet hazırlamışsınız. Gayet titizlikle icra etmekte olduğunuz bu nefis programınızın 2.ci bölümünü merak ve hasretle bekliyordum. Müstefid olduk efendim. Değerli Murat Beye ve siz kıymetli Reyhan Hanıma ve emeği geçenlere çok teşekkür ederim. Burada, büyüklerimden nakletmek suretiyle serdettiğim şu sözü tekrar etmekte fâide var. “Çiçeğe su vermezsen kurur; kelimeleri de kullanmazsan ölür.” Sıhhat ve âfiyet diler, Konya’dan selam ederim.
Laikler duymasin, adamlar yüz yıldır Arapça diye dilimizi kuşa çevirip Avrupalıların kelimelerini doldurdular. Siz hala mustefid diyorsunuz. Poliiis nirdesin?😅😂
@@mehmetoz9299 Eyvallah, var olun. Elimizden geldiğince bilgi ve tecrübelerimizi aktarmaya devam edeceğiz inşallah. Bir faydamız oluyorsa, gönüllerde bir hoşluk bırakabiliyorsak ne mutlu bize!
Üstad Hayati İnanç da burada olursa hoş olur. Kıymetli bilgileriniz harman olursa çok güzel bir program çıkar ortaya. Hatta kıymetli bir serî bile yapabilirsiniz.
Uzun a sesi vardır kısa a sesi vardır. Dar a sesi vardır geniş a sesi vardır. Bunun yanındaki ünsüzle alakâsı yok. Ünsüz sesler ünlü sesleri değiştirmez,
Çok değerli Reyhan Hocam programınızı keyifle izledim. Bundan 30 yıl önce çok değerli hocamız Semih SERGEN Bey'in güzel konuşma üzerine bir eğitimine katılmıştım. Hocamız bize "İstanbul Türkçesi" yok artık "Ankara Türkçesi" var. Çünkü başkent Ankara, ülke Ankara'dan yönetiliyor. Güzel konuşan insanlar Ankara'da diye bir şey söylemişti. Acaba programınızın adı "Ankara'yı Dinliyorum" mu olmalıydı.
@@muratonal7370 Murat Bey merhaba. İlginize çok teşekkür ederim. Merhum Semih Sergen, benim de hocamdı ve kendisinden bilhassa şiir okumanın inceliklerine dair çok istifade etmişimdir. Öyle söylediğinde belki ironi yapmıştır, belki de İstanbul’da yaşayanların bozulan Türkçesinden şikayet etmiştir. Zira kendisi, İstanbul ağzını en doğru ve güzel konuşan sanatçılarımızdan biriydi.
Daha ilkokulda bize öğretilen "Diller de insanlar gibi doğar, gelişir ve ölürler" bilgisiyle 10 sene sonra başka bir yerde karşılaştığımızda vatan haini, gerici ... vs. diyebiliyoruz. Ya bu eğitim sistemi bize fazla ya da biz bu eğitime fazlayız.
Slm. Hocam birde, şu günlük kullanılan kelimelerin yazarken farklı, konuşurken farklı telaffuzlarına dair bir program yapılsa. Sadece bir örnek; gazete (gaste) Bu mesleğin içinde olanlar bile bu hatayı aceleciliktenmi yoksa üşengeçliktenmi yapıyorlar onlara sormak isterim. "Amaaan ne var bunda" diyeceklere hiiiiç sözüm yok.
Reyhan Hocam, kendinizi bu konuda nasıl yetiştirdiniz? Ben de Türk dili ve edebiyatı öğretmeniyim, dili doğru kullanmaya özen gösteriyorum ama neler yapabilirim, neler okuyabilirim bilemiyorum. Çünkü dediğiniz gibi çok az kaynak var. Kendimizi nasıl yetiştirebileceğimizle ilgili bir yayın daha açarsanız çok sevinirim. İyi çalışmalar dilerim. ❤
Nurullah ataç'ın yazar olmak isteyenlere yaptığı bir öneriyle cevap vereyim size, sözlük okuyacaksınız. Her gün 3 ila 5 kelimeye baksanız 1 yıl içinde ortalama 3600 kelimeden fazla kelimenin doğru yazılışını ve telaffuzunu öğrenmiş olursunuz.
açık e-kapalı e konusu çok az biliniyor. Bunun okullarda müfredata alınması gerekir. Kapalı e'leri açanlar, sanki böyle bir yöre varmış gibi, olmayan bir yöresel aksan üretiyor. Kibarlaşacağım diye açık e'leri kapatanlar da Türkçeyi ikinci dil olarak konuşan eski zamanlardaki azınlıkları (onlar açık e'yi telaffuz edemezdi. Filmlerde bizim oyuncular o aksanı çok güzel taklit ederler) hatırlatan garip bir telaffuz ortaya koyuyorlar. i'ye benzeyen e (kapalı e), a'ya benzeyen e (açık e) gibi bir izah bile meseleyi önemli ölçüde çözecektir. Hatta "ben" açık e ile, "beni" kapalı e ile söylenir diyebilsek, çocuklar gerisini kendi kendilerine getirecektir. Eğitimdeki yetersizliğimiz hayatımızıdaki estetiği her gün biraz daha alıp götürüyor.
Reyhan Hocam,şu zırvaca kullanılan ve çok çok rahatsız olduğum "bayağı" kelimesini anlatsanız.Bayağı yukarı gitti,bayağı iyi,bayağı pahalı vs.vs.vs.Sanki joker kelime.
Türkçe'de dört tâne mi "a" var? Meselâ "kâmil" ile "ikâmet" kelimelerindeki "a"lar mı farklı, yoksa "a"dan önceki sessiz harflerin ince ve kalın okunuşları mı asıl mesele? Günümüzde "k" harfi Arap alfabesinde iki farklı sembolle gösterilen - aynı zamanda iki farklı sestir zaten - "kef (ك)" harfinin ve "kaf (ق)" harfinin sesini temsil ediyor. "İkâmet"i "ikāmet" diye yazmaktansa "iqâmet" diye yazmak da akla yatkın bence. Ama tıpkı "k" harfinde olduğu gibi "l" harfinde de aynı durum var, "lâle" ve "galata" meselâ. Ayrıca "mezun" ve "memur" gibi "e" harfini uzatarak okuduğumuz kelimelerde de "ê" sembolü kullanılabilir.
Kıymetli hocalarım,
Acil servise giden hasta gibiyim. Sohbetiniz, konunuz bana tam bir serum etkisi yaptığını, şifalandığımı rahatlıkla söyleyebilirim.
Zira bu dil, ses, telaffuz konusunda ne kadar farkındalık içinde tetik dursam da kendimi hep eksik hissederim. Elbette Türkçe'yi katledercesine konuşan yığınla insan var. O güruhtan biri olmaktan hep korkarım.
Sohbetiniz bana bir nebze rahatlık sağladı. Bu konuya eğilen, emek veren siz gibi eğitim üstadlarının var olduğunu bilmek ve sıkıntı duyduğum bu konuda yalnız olmadığımı bilmek bencil bir mutluluk olmamakla birkikte birazcık rahatladım.
Kıymetli hocam, Türk dili edebiyatı, diksiyon, fonetik ve siz hocalarımızın "sürekli eğitim" şeklinde işaret edeceği konular üzerinde eğitim gönüllüleri yaklaşımı ile bir sivil toplum organizasyonu yapılabilir mi? Böyle bir oluşum, sürekli dönüşüm felsefesi ile bir STO kurmayı düşünür müsünüz.
Sizce olabilir mi?
Saygılarımla kıymetli hocam,
Merhaba Reyhan hocam, gerçekten size ve Murat beye çok teşekkür ediyorum. Bu dönemde sizler gibi dil ve edebiyat konusunda hassas ve duyarlı insanların varlığından ( sayıları az olsada) haberdar olmaktan çık memnunum. Çaba ve gayretlerinizi tebrik ediyorum. Sizleri keyifle ve ilgiyle izliyorum!👏👏👏👍👍👍👌👌👌🎼🎼🎼🎤🎤🎤🙏🙏🙏❤️❤️❤️🫶🫶🫶💐💐💐
Hanımefendi ve beyefendi; Türkçemiz açısında çok ama çok önemli konuları dile getiriyorsunuz.
Tebrik ve takdir ediyorum!
64 yaşındayım; ilkokul 1. sınıftan lise sona kadar bize K harfinin "ke" şeklinde okunduğu öğretildi. Türkçe'de tüm sessiz harflerin önüne e sesi eklenir kuralı olduğundan, b harfini ba, m harfini ma olarak okumadığımızdan, k harfinin bir ayrıcalığı olmamalı. K harfinin "ka" olarak okunması Turgut Özal döneminde başlamıştır. KDV'nin ka.de.ve olarak okunması, TCK'nın te.ce.ka şeklinde okunması gibi. Öyle görünüyor ki, en az 60 yıldır K harfinin nasıl okunduğu konusunda bir uzlaşı oluşturulmamış.
İstifadeye yönelik ne hoş, ne güzel bir sohbet hazırlamışsınız. Gayet titizlikle icra etmekte olduğunuz bu nefis programınızın 2.ci bölümünü merak ve hasretle bekliyordum. Müstefid olduk efendim. Değerli Murat Beye ve siz kıymetli Reyhan Hanıma ve emeği geçenlere çok teşekkür ederim. Burada, büyüklerimden nakletmek suretiyle serdettiğim şu sözü tekrar etmekte fâide var.
“Çiçeğe su vermezsen kurur; kelimeleri de kullanmazsan ölür.” Sıhhat ve âfiyet diler, Konya’dan selam ederim.
Laikler duymasin, adamlar yüz yıldır Arapça diye dilimizi kuşa çevirip Avrupalıların kelimelerini doldurdular. Siz hala mustefid diyorsunuz. Poliiis nirdesin?😅😂
@@mehmetoz9299 Eyvallah, var olun. Elimizden geldiğince bilgi ve tecrübelerimizi aktarmaya devam edeceğiz inşallah. Bir faydamız oluyorsa, gönüllerde bir hoşluk bırakabiliyorsak ne mutlu bize!
Yaraya parmak basmak ya da yarayı deşmek önemli değil önemli olan cerrahatı akıtabilmek.
Evlatlarını çocuk yaşta alıp 12 sene zorunlu eğitime tabi tutmasına rağmen kendi dilini öğretemeyen bir ülkeyiz. Gençlerdeki dil problemi çok büyük.
10 kelime konuşuyorlar, onun da beşi '' kanka ''...
Üstad Hayati İnanç da burada olursa hoş olur. Kıymetli bilgileriniz harman olursa çok güzel bir program çıkar ortaya. Hatta kıymetli bir serî bile yapabilirsiniz.
Muhteşemdi...
Çok şey öğrendim. Teşekkür ediyorum. Lütfen devam ediniz. 😊 ❤
Teşekkür ederim
Uzun a sesi vardır kısa a sesi vardır. Dar a sesi vardır geniş a sesi vardır. Bunun yanındaki ünsüzle alakâsı yok. Ünsüz sesler ünlü sesleri değiştirmez,
Çok değerli Reyhan Hocam programınızı keyifle izledim. Bundan 30 yıl önce çok değerli hocamız Semih SERGEN Bey'in güzel konuşma üzerine bir eğitimine katılmıştım. Hocamız bize "İstanbul Türkçesi" yok artık "Ankara Türkçesi" var. Çünkü başkent Ankara, ülke Ankara'dan yönetiliyor. Güzel konuşan insanlar Ankara'da diye bir şey söylemişti. Acaba programınızın adı "Ankara'yı Dinliyorum" mu olmalıydı.
@@muratonal7370 Murat Bey merhaba. İlginize çok teşekkür ederim. Merhum Semih Sergen, benim de hocamdı ve kendisinden bilhassa şiir okumanın inceliklerine dair çok istifade etmişimdir. Öyle söylediğinde belki ironi yapmıştır, belki de İstanbul’da yaşayanların bozulan Türkçesinden şikayet etmiştir. Zira kendisi, İstanbul ağzını en doğru ve güzel konuşan sanatçılarımızdan biriydi.
Ağzınıza Sağlık.❤❤❤
Teşekkürler ❤
Reyhan hanım,cuma akşamını programınız ile daha da güzellestirdiğiniz için teşekkürler .Her hafta bekliyoruz.
@@bayturk1008 Çok mutlu ettiniz. Var olun.
Sadece alkış,alkış,alkış...
❤❤❤
Programların devamını bekliyoruz hocam! Selâmetle.
@@beratay5347 Devamı gelecek inşallah. Muntazaman çekip paylaşmayı murat ediyoruz. Çok teşekkür ederim.
Daha ilkokulda bize öğretilen "Diller de insanlar gibi doğar, gelişir ve ölürler" bilgisiyle 10 sene sonra başka bir yerde karşılaştığımızda vatan haini, gerici ... vs. diyebiliyoruz. Ya bu eğitim sistemi bize fazla ya da biz bu eğitime fazlayız.
🙏
❤❤❤🎉🎉❤❤❤❤
❤
TDK kısaltmasındaki K harfinin kalın olarak telaffuzunun kurum kelimesinin kalın ünlülerle başlayıp bitmesinden dolayı olduğunu düşünüyorum.
Slm. Hocam birde, şu günlük kullanılan kelimelerin yazarken farklı, konuşurken farklı telaffuzlarına dair bir program yapılsa.
Sadece bir örnek; gazete (gaste)
Bu mesleğin içinde olanlar bile bu hatayı aceleciliktenmi yoksa üşengeçliktenmi yapıyorlar onlara sormak isterim.
"Amaaan ne var bunda" diyeceklere hiiiiç sözüm yok.
Reyhan Hocam, kendinizi bu konuda nasıl yetiştirdiniz? Ben de Türk dili ve edebiyatı öğretmeniyim, dili doğru kullanmaya özen gösteriyorum ama neler yapabilirim, neler okuyabilirim bilemiyorum. Çünkü dediğiniz gibi çok az kaynak var. Kendimizi nasıl yetiştirebileceğimizle ilgili bir yayın daha açarsanız çok sevinirim.
İyi çalışmalar dilerim. ❤
Nurullah ataç'ın yazar olmak isteyenlere yaptığı bir öneriyle cevap vereyim size, sözlük okuyacaksınız. Her gün 3 ila 5 kelimeye baksanız 1 yıl içinde ortalama 3600 kelimeden fazla kelimenin doğru yazılışını ve telaffuzunu öğrenmiş olursunuz.
SELAM, TÜRKÇE SES BAYRAĞIMIZDIR.
açık e-kapalı e konusu çok az biliniyor. Bunun okullarda müfredata alınması gerekir. Kapalı e'leri açanlar, sanki böyle bir yöre varmış gibi, olmayan bir yöresel aksan üretiyor. Kibarlaşacağım diye açık e'leri kapatanlar da Türkçeyi ikinci dil olarak konuşan eski zamanlardaki azınlıkları (onlar açık e'yi telaffuz edemezdi. Filmlerde bizim oyuncular o aksanı çok güzel taklit ederler) hatırlatan garip bir telaffuz ortaya koyuyorlar. i'ye benzeyen e (kapalı e), a'ya benzeyen e (açık e) gibi bir izah bile meseleyi önemli ölçüde çözecektir. Hatta "ben" açık e ile, "beni" kapalı e ile söylenir diyebilsek, çocuklar gerisini kendi kendilerine getirecektir. Eğitimdeki yetersizliğimiz hayatımızıdaki estetiği her gün biraz daha alıp götürüyor.
Murat Bey keşke kendi mensup olduğu cenahın da mahalle baskısını o tarafa cesurca tenkid edebilseydi.
Reyhan Hocam,şu zırvaca kullanılan ve çok çok rahatsız olduğum "bayağı" kelimesini anlatsanız.Bayağı yukarı gitti,bayağı iyi,bayağı pahalı vs.vs.vs.Sanki joker kelime.
Türkçe'de dört tâne mi "a" var? Meselâ "kâmil" ile "ikâmet" kelimelerindeki "a"lar mı farklı, yoksa "a"dan önceki sessiz harflerin ince ve kalın okunuşları mı asıl mesele? Günümüzde "k" harfi Arap alfabesinde iki farklı sembolle gösterilen - aynı zamanda iki farklı sestir zaten - "kef (ك)" harfinin ve "kaf (ق)" harfinin sesini temsil ediyor. "İkâmet"i "ikāmet" diye yazmaktansa "iqâmet" diye yazmak da akla yatkın bence. Ama tıpkı "k" harfinde olduğu gibi "l" harfinde de aynı durum var, "lâle" ve "galata" meselâ. Ayrıca "mezun" ve "memur" gibi "e" harfini uzatarak okuduğumuz kelimelerde de "ê" sembolü kullanılabilir.
Program çok güzel ama Murat bey çok söz kesiyor malesef hoş olmuyor böyle
Murat bey biraz dinlemeyi öğrense iyi olur. Hocasının bahsettiği saygı kelimesi cepte kalaydı iyidi. İzlenilmiyor böyle.
Teşekkürler 💝