Kimimiz Kuzman’lara dönüştü yolda… Nice Uhud’lar gördük amma, desinler, görsünler, bilsinler, sevsinler, övsünler diye savaştık… İHLASIMIZI KAYBETTİK... Allah’ın rızasından başka kaybedecek bir şeyi olmayanlardık yolun başında . Şimdi ellerimizde kaybetmekten korkacağımız çok şey var amma her şeyimiz olan “o bir şeyi” sonunda... DEVÂ'MIZI KAYBETTİK … (Not; Alıntıdır)
Gamzedeyim deva bulmam. İnlerim bir yuva kurmam.Deprem ne yazık ki, bir tek anı bırakmadan yuvalarımızı yıktı. Teşekkürler, sağlıklı ve huzurlu kalınız.
Tüm şarkıların bir hikayesi vardır. Şarkılar, kendisini severek dinleyen her gönülde gizli kalmış bir aşk hikayesini çağrıştırır. Gamzedeyim Deva Bulmam şarkısı da bu tür şarkılardan biridir. Hikayenin kahramanı Kemani Tatyos Efendidir. 1858 yılında İstanbul’da doğmuş Türk musikisine bestekar, güftekar olarak 50 ye yakın eser bırakmış, ömrü yokluk içinde geçen öldüğünde kilise defterine ‘Tatyos, 1913 Çalgıcı’ olarak kaydı yapılan bir keman virtiözü… Tatyos pek konuşkan biri değilmiş. Onun ne düşündüğünü neler hissettiğini okuyabilen anlayabilen birkaç arkadaşı, dostu varmış. Koltuğunun altında kemanı, tütünden sararmış bıyıkları, çökmüş avurtları, uykusuzluk ve aşırı içkiden kan çanağına dönmüş göz çukurları ile hayatın yükünü omuzlarında taşıyan, çocukluğundan beri dilini gönlüne hapseden ruhuyla ancak kemanıyla anlatacaklarını anlatan, önceleri düğünlerden kıt kanaat geçimini temin eden daha sonra Galata’daki Pirinççi gazinosundaki hayatı ve yaptığı besteler, semailer, peşrevlerle tanınmış ve İstanbul’un dört bir yanında düzenlenen fasıl heyetlerinde Tatyos Efendinin eserleri çalınır olmuş. Tatyos Efendinin en yakın iki dostu yazar, gazeteci, besteci Ahmet Rasim Bey ve gazinodan arkadaşı kemençeci Vasili’dir. Bir akşam Beyoğlu’ında Ahmet Rasim, Vasili ve Tatyos Efendi ‘Ehl-i aşkın neşvegah-ı kuşe-i meyhanedir. İle başlattıkları musiki meşki ‘Bilsen ne bela geçti şu biçare serimden’ semaisiyle devam etmiş Tatyos Efendi gece boyunca kemanı elinden hiç bırakmamış. ‘Mani oluyor halimi takrire hicabım’ gibi içli şarkıları peşpeşe döktürmüş. Gece nihayete ererken meyhanede birkaç müşteri ve sandalyeleri toplayıp yerleri süpüren birkaç çocuktan başka kimse kalmamışken Vasili ve Ahmet Rasim Bey’de tam gitmeye hazırlanırken Tatyos Efendi kemana uzanmış sanki saatlerdir içen ve çalan o değilmiş gibi kemanı omuzuna yerleştirip, hafifçe başını kemana eğerek, dudaklarında acı bir tebessümle o ana kadar duyulmamış o uşşak şarkıya giriş yapıyor; Gam-zedeyim deva bulmam/Garibim bir yuva kurmam/Kaderimdir hep çektiren/İnlerim hiç reha bulmam. Elem beni terketmiyor/Hiç de fasıla vermiyor/Nihayetsiz bu takibe/Doğrusu takat yetmiyor. Ehl-i dilin yoktur kadri/Uğraşma gel Tatyos gayri/Eserin çok kıymetin yok/Git talihine küs bari. Tatyos kemanı omuzundan indirdiğinde hiç kimsenin tek bir kelime edecek hali yoktur. Vasili hıçkıra hıçkıra ağlıyor meyhane de kalanlar da göz yaşlarını birbirlerine sezdirmeden silmeye çalışıyorlar. Birkaç hafta içinde İstanbul’da bu şarkıyı ezberlemeyen ne hanende ne sazende kalıyor. Tatyos’un naaşı Kadıköy’de bir kilisenin ayin salonuna getirildiğinde, iki elin parmaklarını geçmeyen kalabalığa ibretle bakan Ahmet Rasim, daha dün Galata’da Beyoğlu’nda onu dinlemek için yüzlerce kişinin akın ettiği salonları düşününce, insanların vefasızlığına hayıflanıyor. Cenazesinde üç bacısı, dul eşi, Ahmet Rasim, kendisiyle yıllardır çalıştığı iki sazende ve kilisenin uzak köşesinde ağlayan bir kadından ibaret küçük bir topluluk uğurluyor son yolculuğuna Tatyos’u… Bu şarkının hikayesini Ahmet Rasim’e vefatından hemen önce Vasili hasta halinde anlatıyor: -Tatyos’un Ortaköy’de bir çocukluk aşkı varmış. Kendi cemaatinden olan kızın ailesi aniden Erivan’a göçünce kavuşamamışlar. Tatyos’da sonradan şimdiki eşiyle evlendirilmiş. Beraber içtikleri o gece kızın İstanbul’a döndüğünü ve otuz yıldır evlenmeyip kendisini beklediğini öğrenmiş Tatyos. Ahmet Rasim Bey Tatyos’un kilisede yapılan cenaze töreninin sonunda oturduğu yerden kalkarken kilise sırasına bırakılmış bir zarfı farkediyor. Zarfın üzerinde ‘Tatyos ile birlikte defnedilecektir’ yazmaktadır. Zarfı otuz yıl önceki çocukluk aşkı olan kadın Ahmet Rasim Bey’e fark ettirmeden onun yanındaki sıraya koymuştur. Ahmet Rasim zarfı alıp usulca ceketinin cebine koyar. Zarfın kendi yanına konulmasının bir tesadüf olamayacağını düşünüp ve zarfın içindekileri okumanın belki de Tatyos’a karşı ifa edilecek son görev olacağına kanaat getirerek yalnız Ahmet Rasim Bey tarafından görülen ve yarım saat sonra Tatyos’un naaşı ile birlikte toprağa verilen zarfın içinde ki kağıt da şu dizeler yazılıdır: Gam-zedesin devan benim/Garip kuşsun yuvan benim/Çektiğimiz yeter gayri/Kaderimsin inan benim Takat yetişmez eleme/Bülbül imrenir çileme/Bizim şu kara sevdamız/Kalsın öteki aleme/ Elbet kadrini bilirim/İste canımı veririm/Küsme talihine Tatyos/Çok durmam ben de gelirim.
Başarılarınızın devamını diliyorum sağlık sıhhatlı uzun ömür versin Rabbim
🕊🌷Ne güzel bir dua; “KELİMELERİ İLE GÖNÜL İNŞAA EDEN İNSANLARA RAST GELESİNİZ”….
“ BAZEN ELİNİN TERSİYLE İTTİKLERİNİ, SONRA ELİNİN İÇİYLE İSTERSİN…!
🎶
@@Magnolia-in2xg dogru tespit elinin tersiyle ittigini elinin iciyle istemek belkide hic unutmiyacagim ders gibi söz
@@aci3635 Güzel ve değerli sözlerden ders almak çok güzel …
Amin🤲
Mükemmelsiniz😍🥰
Gracias por compartir tan maravillosa musica.. me encanta. Saludos desde mexico.
Kimimiz Kuzman’lara dönüştü yolda… Nice Uhud’lar gördük amma, desinler, görsünler, bilsinler, sevsinler, övsünler diye savaştık…
İHLASIMIZI KAYBETTİK...
Allah’ın rızasından başka kaybedecek bir şeyi olmayanlardık yolun başında . Şimdi ellerimizde kaybetmekten korkacağımız çok şey var amma her şeyimiz olan “o bir şeyi” sonunda...
DEVÂ'MIZI KAYBETTİK …
(Not; Alıntıdır)
🎶
🌷🕊🎼Emeğinize sağlık, teşekkürler…🎼🕊
Çok teşekkür ederiz
Congratulations!! ✨✨Tebrikler! Harika çalışma olmuş, elinize sağlık 👏👏
Gamzedeyim deva bulmam. İnlerim bir yuva kurmam.Deprem ne yazık ki, bir tek anı bırakmadan yuvalarımızı yıktı. Teşekkürler, sağlıklı ve huzurlu kalınız.
Geçmiş olsun …İnsanın anılarını ve herşeyini kaybetmesi eminim çok acıdır. Allah yardımcınız olsun … Çok şükür ki hayattasınız…
@@Magnolia-in2xg Teşekkürler, bir albümün en değerli eşyam olduğunu, depremden sonra anladım. Ne ev, ne eşya gözümde yok. Teşekkürler. 🌻🦋
Geçmiş olsun...
@@serapgenc1976 Rica ederim. Evet, tekrar sahip olamayacağımız tek eşyamız albümler…
@ Teşekkürler. Allah milletimize böyle bir afet yaşatmasın. Amin. 🌻
Tesekkur ederim
Başarılar
Tüm şarkıların bir hikayesi vardır. Şarkılar, kendisini severek dinleyen her gönülde gizli kalmış bir aşk hikayesini çağrıştırır.
Gamzedeyim Deva Bulmam şarkısı da bu tür şarkılardan biridir.
Hikayenin kahramanı Kemani Tatyos Efendidir. 1858 yılında İstanbul’da doğmuş Türk musikisine bestekar, güftekar olarak 50 ye yakın eser bırakmış, ömrü yokluk içinde geçen öldüğünde kilise defterine ‘Tatyos, 1913 Çalgıcı’ olarak kaydı yapılan bir keman virtiözü…
Tatyos pek konuşkan biri değilmiş. Onun ne düşündüğünü neler hissettiğini okuyabilen anlayabilen birkaç arkadaşı, dostu varmış. Koltuğunun altında kemanı, tütünden sararmış bıyıkları, çökmüş avurtları, uykusuzluk ve aşırı içkiden kan çanağına dönmüş göz çukurları ile hayatın yükünü omuzlarında taşıyan, çocukluğundan beri dilini gönlüne hapseden ruhuyla ancak kemanıyla anlatacaklarını anlatan, önceleri düğünlerden kıt kanaat geçimini temin eden daha sonra Galata’daki Pirinççi gazinosundaki hayatı ve yaptığı besteler, semailer, peşrevlerle tanınmış ve İstanbul’un dört bir yanında düzenlenen fasıl heyetlerinde Tatyos Efendinin eserleri çalınır olmuş.
Tatyos Efendinin en yakın iki dostu yazar, gazeteci, besteci Ahmet Rasim Bey ve gazinodan arkadaşı kemençeci Vasili’dir. Bir akşam Beyoğlu’ında Ahmet Rasim, Vasili ve Tatyos Efendi ‘Ehl-i aşkın neşvegah-ı kuşe-i meyhanedir. İle başlattıkları musiki meşki ‘Bilsen ne bela geçti şu biçare serimden’ semaisiyle devam etmiş Tatyos Efendi gece boyunca kemanı elinden hiç bırakmamış. ‘Mani oluyor halimi takrire hicabım’ gibi içli şarkıları peşpeşe döktürmüş.
Gece nihayete ererken meyhanede birkaç müşteri ve sandalyeleri toplayıp yerleri süpüren birkaç çocuktan başka kimse kalmamışken Vasili ve Ahmet Rasim Bey’de tam gitmeye hazırlanırken Tatyos Efendi kemana uzanmış sanki saatlerdir içen ve çalan o değilmiş gibi kemanı omuzuna yerleştirip, hafifçe başını kemana eğerek, dudaklarında acı bir tebessümle o ana kadar duyulmamış o uşşak şarkıya giriş yapıyor;
Gam-zedeyim deva bulmam/Garibim bir yuva kurmam/Kaderimdir hep çektiren/İnlerim hiç reha bulmam.
Elem beni terketmiyor/Hiç de fasıla vermiyor/Nihayetsiz bu takibe/Doğrusu takat yetmiyor.
Ehl-i dilin yoktur kadri/Uğraşma gel Tatyos gayri/Eserin çok kıymetin yok/Git talihine küs bari.
Tatyos kemanı omuzundan indirdiğinde hiç kimsenin tek bir kelime edecek hali yoktur. Vasili hıçkıra hıçkıra ağlıyor meyhane de kalanlar da göz yaşlarını birbirlerine sezdirmeden silmeye çalışıyorlar. Birkaç hafta içinde İstanbul’da bu şarkıyı ezberlemeyen ne hanende ne sazende kalıyor.
Tatyos’un naaşı Kadıköy’de bir kilisenin ayin salonuna getirildiğinde, iki elin parmaklarını geçmeyen kalabalığa ibretle bakan Ahmet Rasim, daha dün Galata’da Beyoğlu’nda onu dinlemek için yüzlerce kişinin akın ettiği salonları düşününce, insanların vefasızlığına hayıflanıyor.
Cenazesinde üç bacısı, dul eşi, Ahmet Rasim, kendisiyle yıllardır çalıştığı iki sazende ve kilisenin uzak köşesinde ağlayan bir kadından ibaret küçük bir topluluk uğurluyor son yolculuğuna Tatyos’u…
Bu şarkının hikayesini Ahmet Rasim’e vefatından hemen önce Vasili hasta halinde anlatıyor:
-Tatyos’un Ortaköy’de bir çocukluk aşkı varmış. Kendi cemaatinden olan kızın ailesi aniden Erivan’a göçünce kavuşamamışlar. Tatyos’da sonradan şimdiki eşiyle evlendirilmiş. Beraber içtikleri o gece kızın İstanbul’a döndüğünü ve otuz yıldır evlenmeyip kendisini beklediğini öğrenmiş Tatyos.
Ahmet Rasim Bey Tatyos’un kilisede yapılan cenaze töreninin sonunda oturduğu yerden kalkarken kilise sırasına bırakılmış bir zarfı farkediyor. Zarfın üzerinde ‘Tatyos ile birlikte defnedilecektir’ yazmaktadır.
Zarfı otuz yıl önceki çocukluk aşkı olan kadın Ahmet Rasim Bey’e fark ettirmeden onun yanındaki sıraya koymuştur. Ahmet Rasim zarfı alıp usulca ceketinin cebine koyar. Zarfın kendi yanına konulmasının bir tesadüf olamayacağını düşünüp ve zarfın içindekileri okumanın belki de Tatyos’a karşı ifa edilecek son görev olacağına kanaat getirerek yalnız Ahmet Rasim Bey tarafından görülen ve yarım saat sonra Tatyos’un naaşı ile birlikte toprağa verilen zarfın içinde ki kağıt da şu dizeler yazılıdır:
Gam-zedesin devan benim/Garip kuşsun yuvan benim/Çektiğimiz yeter gayri/Kaderimsin inan benim
Takat yetişmez eleme/Bülbül imrenir çileme/Bizim şu kara sevdamız/Kalsın öteki aleme/
Elbet kadrini bilirim/İste canımı veririm/Küsme talihine Tatyos/Çok durmam ben de gelirim.
abi ne hayatlar var ya
Sizin fon müziklerini şiirlerimizde kullansak sıkıntı olur mu
🌹👏
Ah bu şarkılar
🎶
Harika 🌷🎼
Çok teşekkür ederiz 🎶
Necəsiz filosof
@@goyqursag6092 bi aksilik yok hamdolsun saolasin sen nasilsin memnunoldum hatirlamana
@@goyqursag6092 senden bi ricam var şaka bile olsa o sifata layik degilim ben okuyan emek veren sensin ben cahilin biriyim ezme beni nolur
@@aci3635yaxsıyam Teşekkür.Ezmek icin deyildi.Sizden çox şey oyrendim. Daha demem kusura bakmayın.
Hoş..
Çok teşekkür ederiz
👋👋👋👋👋👍👋👋👋
müthişsiniz diyecek söz yok
❤❤
🎶
❤❤🎉🎉
🎶