Jean-Paul Sartre ve Simone de Beauvoir: Kadın Erkek İlişkileri Üzerine
Вставка
- Опубліковано 2 вер 2022
- Yakın dönem Avrupa felsefesini önemli ölçüde etkilemiş Jean-Paul Sartre ve Simone de Beauvoir, öne sürdükleri düşünce modellerinin ötesinde, siyasi birer figür olarak kitleleri örgütlemeyi ve sürüklemeyi başarmaları bakımından oldukça kayda değer iki isimdir.
Günümüzde Sartre'ın varoluşçuluğu ile Beauvior'ın feminizmi hâlâ tartışılmakta ve bu iki yazarın ifade ettikleri görüşleri şu veya bu biçimde çeşitli kanatlara çekilerek yorumlanmaktadır.
Hangi yılda çekildiğine emin olamadığım bu kayıtta, yaşamları boyunca açık ilişki sürdüren bu iki önemli ismi bir arada görüyoruz. Feminizm, kadın erkek ilişkileri, kendi açık ilişkileri ve çocuk sahibi olmak üzerine kısa bir sohbet gerçekleştiren ikili, daha sonra dama oynayarak röportajı sonlandırıyorlar.
***
Çeviri: Ümid Gurbanov
Blog: umidgurbanov.substack.com
Twitter: umidgurbanov
* * *
Twitter: ufaktefekceviri
Patreon: patreon.com/umidgurbanov
Kanalınızı yeni keşfettim. Bu tarz röportajların Türkçe altyazı alternatifleri olması çok güzel ve kıymetli. Başarılar dilerim, yolunuz açık olsun.
Video için teşekkürler! Yorumlar için sabırlar dilerim:)
Arşiv videolarınızı genellikle hangi kaynaklardan temin ediyorsunuz?
Ümit abi daha fazla sartre çevirisi bekliyoruz. Emeğine sağlık, teşekkürler
İkisinin birlikte olmalarına şaşırdım,
Çevirilerinizin hayranıyım
"yaşanmış tecrübeler" ile ne kastediliyor? kimse; neredeyse yapışık şekilde tüm ömrünü birlikte geçirip, tamamen aynı tecrübeleri yaşayan ikizler değil, değil mi? hal böyle olunca ancak birbirimizi anladığımızı sanırız. Thomas Bernhardt'ın da dediği gibi "anlaşılmak mümkün değildir." nicht? burada ayrıca, bunun üzerine Wittgenstein kartını oynamak isterim. "öteki" sorununa girmeden; "a! benim türümden(insan) bir canlı var!" memnuniyetine girmeden, "kadın-erkek" ayrımına girilmesi daha baştan bir sorun yaratıyor. Wittgenstein-ish bir sorun. bunu yaparak daha baştan sınır çiziyorsun, kategorize edip belirli kalıba koyarak ötekileştiriyorsun. daha sonra ise ürettiğin bu iki kelimeyi eşitlemeye çalışıyorsun. zaten hali hazırda eşit olduğu kavram var. insan. insan değil de belirli tanımlamalara girilince doğal olarak girilen o kavramın partisinin ya da takımının kuralları ve rolleri olacak, ona göre yaşayış ve sorun; mücadelesi söz konusu olacak. Morgan Freeman'ın siyahi mevzusu hakkındaki sözleri aklıma geldi: Mike Wallace ile yaptığı programda siyahi tarihi/ayı konuşulurken daha doğrusu Morgan Freeman bu konu hakkında dahi konuşmak, böyle bir özel "ay" istemezken beklenen soru geliyor, Mike Wallace'tan "ırkçılıktan nasıl kurtulacağız?". "bunun hakkında artık konuşmayı bırakarak" diyor Freeman ve ekliyor "ben sana beyaz adam demeyi bırakacağım sen de bana siyah adam demeyi. ben seni Mike Wallace olarak biliyorum sen de beni Morgan Freeman olarak.". herkesin farklı bir tecrübesi olduğu gibi, ne kadar benzeşirse benzeşsin fark etmez çünkü kişinin biricik varlığı yani hisseden kendisi günün sonunda tecrübeyi deneyimleyen kişi olarak kendi içinde tekil kaldığı için (başkasının empatisi ya da yardımları da bilgisayar kodu gibi aktarım yaparcasına deneyimin gerçekleşmiş olmasını değiştirmez yani yine Bernhardt'ın da altını çizdiği gibi daima yalnızız), bu "üretilen" kelimelere yaklaşım ve tanımlamalar da farklı olacak ve nihayete varamayacağı için hep bir sorun olacak. işin komik tarafı, böyle bakınca daha baştan sorun yaratılıyor ve sorunları eldeki "üretilmiş" sorun ile çözmeye kalkışılıyor. Ecce homo! diyebilir miyiz?
Çok önemli ve farkında olunması gereken bir noktaya gayet açıklayıcı bir şekilde değinmişsiniz bence katılıyorum. Bu açıdan bakabilmek önemli ve bu sorunu çözmeye yardımcı olur, ben de en başta sorduğunuz soruyu sorarak benzer bir yorum bıraktım.
tüm kalbimle katıldığım taraflar var yazdıklarınizda...ama zamanın bir ruhu var...tüm okumaları yargıya düşmeden o zamanın şartlarında yapmalı bence...kadın olmanın o zamanlarda yükü? bir düşünür yazar kadın olmanın peki? - kadınları anlayamacağınız şeyler var derken ki itirazı beni bile rahatsız etti...gayet empatik ve çok doğrusal bir alandan gelen bir önerime verilen keskin bir cevap? ya karşısındakiyle yaşanmışlıgın yada zamanın ruhunun izi...kimbilir kalpleri böyle bölen bu lanet ne zaman sona erer...tek bildigim eskiden beri az sayıda olduğumuzdur...insan insanın aynasıdır~ aynısı olmadığı icin eşit olmamak fikri ve fiili milyon yıldır insanı kendi iç dengesinden uzağa savuran bir tuzak...yin yang...ancak akışta ve yan yana anlamlı> verimli...
@@pnar8990 her ne kadar zamanın ruhuna sosyolojik yönden katılsam da kişisel yaşanmışlığın cazibesi aklımı çok çeliyor. çünkü... bir anlatı üzerinden aktarmak isterim bunu. tolkien, yüzüklerin efendisi'nin esin kaynağını anlatır. videosu bu kanalda da var. simone de beauvoir'dan okuduğu bir alıntı buna vesile olmuş. ama benim ele alacağım kısım ise biraz daha başlarında tolkien'in söyledikleri: "insanlarda ilgi uyandıran, hatırı sayılır bir süre onların dikkatlerini canlı tutan tüm uzun hikayeleri gerçekten tek bir şeye indirgeyecek olursanız... insanların hikayeleri gerçekte her daim tek bir şey hakkındadır, ölüm hakkındadır. ölümün kaçınılmazlığı hakkındadır."
bu mevzuya girme sebebim; neredeyse bir çok anlatının kaynağı en eskilere dayanmakta. bir çok eserde kendimizden bir parça buluruz, hayatlarımızla ya da sorunlarımızla alakalı. bu da sevmemize, bağ kurmamıza aracı olur. bu eserler bazen ne kadar yeni olsa da antik mitolojilerden/tragedyalardan çokça figür, tema, motif ve konu benzerliği taşır. çünkü hayatlarımız benzer. uygarlıklar, çağlar, teknolojiler, çevre ne kadar değişse de biz hala o mağaradan çıkmış insanla neredeyse aynı acıları ve yaraları deneyimliyoruz çoğunlukla, çoğumuz. insanlığımızdan* pek bir şey değişmedi. çevredeki unsurlardan başka. onlar da hep uyarlandı anlatıya.
Çok güzel bir yazı olmuş, tebrikler!
Çok güzel bir yazı olmuş, ama benim gözlemim genelde kadınlar kendini ayrı tutuyor yani ben günlük hayatta insan diyorum ama kadınlar kendini biraz daha ulvi yüce bir yere koymak istiyor, hem ayrımdan şikayet ediyorlar hemde ayrımı kendileri oluşturuyor benim gözlemim bu yönde
Tebrikler emeğine sağlık 👏🏻
Harika yararlı bir kanal olmuş tebrik ederim
Əməyinizə sağlıq!
Kim biliyor bilmiyorum ama sanırım Serseri Aşıklar (1960) olması lazım böyle bir sahne vardı. Ya Jean-Luc'un filminde ya da Anna Karina. Böyle bir köprüde konuşma geçiyordu, (içimden serseri aşıklar gibi geliyor) bir erkek röportaj gibi bir şey veriyordu falan. Bana o sahneyi hatırlattı.
ua-cam.com/video/keJcdQrCNpQ/v-deo.html buldum. Seneler geçti, nasıl o sahnenin konusunu hatırladıysam..
Teşekkürler Ümid hocam. Emeğinize sağlık.
Teşekkürler
Eline sağlık
Satre'nin çocuk sorusuna cevabı neydi acaba? Bu arada ne güzel bir ilişki, entelektüel birliktelik.
teşekkür ederim.
Ümitcim bu iki harika insanın kadin-erkek ilişkileri hakkında ve feminizme dokundurmali, imalı usluplarla fikirlerini sunmaları açısından güzel bir paylaşım yapmışsın. Emeği geçen herkese teşekkürler :) Bu arada ikisi arasındaki mektuplasmalarin olduğu iki ciltlik sanırım bir kitap yayınlandı. Yayinevini hatırlamadım fakat kitaplar da her zaman ki gibi tuzlu fiyatlar. Allah sonumuzu hayır etsin :( yoksa ikisinin birbirlerine yazdıkları mektuplarin olduğu bu kitabı da almak isterdim. Belki bir ara almaya çalışırım:)
Kitabın tam ismi ve yayınevini biliyorsanız paylaşabilir misiniz?
Merhaba, doğru söylüyorsunuz. Aradığınız kitabı kütüphanelerde bulabileceğinizi ümit ediyorum, esenlikler.
@@berdelibulanadammerhaba! mesajınızı daha yeni gördüm. Kitap: " Simone de Beauvoir Sartre'a Mektuplar-I 1930-1939 çev: Damla Kellecioğlu Everest Yayınları"
@@mmd000 teşekkür ederim, hemen araştırıp bulmuştum zaten. Yine de sağ olun. :)
3. Kişilerin ilişkilerini , 2. Kişiye indirgemek demek aslında ikisinin tek olduğu ...
Simone kadar entellektüel birikimi ve eserleri tartışılmayacak bir kadın bile hormonal dürtülerine yenilmiş ve belki de sartre ın çocuk sahibi olmasını manipüle etmiş (not; kendisinin bi röportajında babalık duygusunu tatmak isterdim dediğini biliyorum )
Çok derin hocam benim de aklıma bu geldi
Yalnız hormonal dürtüler zaten çocuk yapmak ister.
Hicbir rasyonelite, lojiksel bakış biyolojik hormonlara galip gelemez.
"Hormonal dürtülere yenilmiş"den ne kastettiğinizi anlamadım. Kadın hormonları doğal olarak anne olmayı ister. Hormonlarına rağmen manipüle etmiş.
@@Fromworld_00 duygular en üstün mü demek istiyorsunuz?
Admin, Emil Cioran'nın Albert Camus'a "ikinci sınıf bir yazar" dediği röportajı çevirir misin? Linki bulursam atacağım yorumun altına...
ua-cam.com/video/YIkssKh0ux0/v-deo.html
bulamadınız mı:((
Merhabalar. Bahsettiğiniz videoya Türkçe altyazısı ile birlikte şuradan ulaşabilirsiniz: ua-cam.com/video/cBXp8jr7mZk/v-deo.html (Hatta o kanalda başka pek çok Cioran kaydı da var, göz atmanızı önemle tavsiye edebilirim.)
bence röportaj öncesinde ufak bir tartışma yaşamışlar
Ömürlerinin bir tartışma içinde geçtiğini düşünüyorum
Bu video bir hazine..
Ulus bakerle olan benzerliği bir tek benim dikkatimi çekmiş olamaz
Ahahahaha evet Ulus Baker hocamız çok büyük bir sosyolog ve düşünürdür. Ben de bir sosyolog olarak Ulus hocamızın fikirlerini tekrar tekrar hatırlatmaya onları okumaya, sorgulamaya ve okutmaya çalışıyorum.
Sartre nin bir örneğini istemiyorum bir tane yeterli 😅
@@retrogalaksi o yaşta tanışıp sevişmediler ama
Bir tane sartre'i zor idare ediyorum bir ikincisini daha asla çekemem başıma bela alamam diyor aslında, ama bilmeyen anlamayan aşk zanneder bu sözleri
@@mehmeta.2626 bana da biraz öyle geldi sanki sitemde bulunuyor gibi ama madem öyleyse Sartre'ı çekilmez buluyorsa neden on yıllarca beraber onla ilişki sürdürmeyi seçti ve onu hayatından Sartre ölene kadar hiç çıkarmadı? Üstelik her ikisi de aynı anda başka kişilerle ilişkide olmalarına rağmen. Sartre ondan önce ölüyor ve SDB mezarının yerini onunkinin yanında seçiyor, ölüp yok olduktan sonra bile ve Sartre bunu göremeyip bilemeyeceği halde mezarda bile yan yana olmak istemiş. Bu sözlerinde Sartre'ın gerçekten çekilmez biri olduğunu düşündüğü için onun, (çocuğu kastederek) başka bir örneğini daha istememesini belirtmesi bence samimiyetsiz yani dürüst değil ve o anlık hissettiği şeye bağlı, sürekli öyle düşündüğünden değil. İnsanlar çoğu zaman anlık hissettiği duyguları sanki sürekli olan bir şeymiş, kişinin karakteri öyleymiş gibi yansıtır. Mesela biri bardak düşürüp kırdığında ne kadar sakarsın ya diyip sitemde bulunabiliriz halbuki o kişinin o davranışta sakarlıkta bulunması onun her zaman sakar olduğunu yani sakar bir karaktere sahip olduğunu göstermez, sadece o durumda sakarlık yaptığını gösterir ve biz "çok sakarsın gibi" yaftalamalarla o kişinin her insan gibi arada sırada vuku bulan davranışını karakteriyle özdeşleştiririz.
@@Zero-ef2cr Ben de şakasına dedim zaten, laf olsun diye yani, yoksa aşıktır elbette, dediğiniz bilgiler ışığında birbirine çok bağlı olan iki insan olduklarını görebiliyoruz, yalnız Sartre'ın gözleri de biraz ürkütücüymüş, güneş gözlüğü kullansa daha mantıklı olurmuş sanki, şahsen korkutucu buldum, garip.
@@Zero-ef2cr siz olayı çok büyüttünüz. Kadın sadece espri yapti. Simon, Sartre'ı çok seviyor ve bilindiği gibi ilişkileri ölene dek sürüyor. O yüzden çok takmayın siz o lafı. Birbirleri hakkında çok güzel şeyler düşünüyorlardı.
harika
Ne kadar mahsun, ölü ve soluk duruyorlar. Çok eksik olan, korkunç mühim bir şey var, belki fark ediyorlar ama ellerinden hiç bir şey gelmiyor.
Katılıyorum.
Aynını düşündüm. Sağlıksız, kansız, cansızlar. Üzücü geldi tipleri.
Eksik olan ne
@@mahinuraltun4609 ALLAH
@@mahinuraltun4609 bence bir tarafımız kadin erkek iliskilerini dönüştürmek değiştirmek istiyoruz bir yandan da önümüzde yer alan duygusal ve ilkel ihtiyaçlarımız çelişiyor
"ben bir feministim" kitabını okumalısınız. bu röportajın daha detaylı hali orada geçiyor. mükemmel bir kitap:')))
Vay be boyle seylere merakli insanlarla ayni yerde toplansak keske
yayınevi bilgisi verir misiniz
@@hamlettiradi Kadın Çevresi Yayınları.
Şimdi bitirdim kitabı. Bu iki çifti yan yana görmek çok güzel. Kitap muazzam bence okumayan herkes okumalı.
@@bengibilginer6085 hediye eden olsa da okusam 😁
Sartre'nin neden filozof olduğunu anladık galiba.(!) Teşekkürler Socrates.
Bir ben mi anlamadım ne söylemeye çalıştıklarını?
Gençliğimin idolleri....
Satre, "cehennem başkalarıdır" diyor ya bu düşünce bir narsistik merkeziyetçiliğe götürmüş hayatlarını sanki; çocuksuz bir evlilik,...
Ve öyle demesine rağmen denilene göre ölmeden önce SDB ile beraber 4 sevgilisi vardı; cehennem başkaları ise neden ikisi de aynı anda bu kadar fazla insanla ve başka karakterlerle ilişki sürdürdüler? İnsanların fazlalık ve yorucu şeyler olduğuna inanan ve gerçekten öyle hisseden bir insan hayatının çoğu kısmında ya yalnızdır ya da en fazla 1 partnerle hayatını sürdürür. Simone De Beauvoir'in yazdığı bir çok şeyi okudum ve fikirlerine katıldığım yerler çoğunlukta ama bazı şeylerde kesinlikle yanlış ve bencilce düşündüğünü ve bunu mantıklı bir çerçeveye oturtup kendisini ve başkalarını da ikna etmek için mantıksızca/saçma, rasyonellikten uzak şeyler yazdığını düşünüyorum, dolayısıyla aynı zamanda da burda Sartre'ye atıfta bulunduğum gibi SDB'nin kendisi de bazı düşüncelerinde kendisiyle çelişiyor.
@@Zero-ef2cr Bilgilendirme için teşekkürler. Aslında bu çelişkiler bir çok düşünürse mevcut; Dostoyevsi, Kierkegaard, ... Bence yine hayvani dürtüler veya zayıflıklar entellektüeliteyi yeniyor.
@@Zero-ef2cr "actions speak louder than words". konuşma, düşüncelerin aksini söylemek için icat edilmiş gibi adeta.
@@cagrmert9104 hahaha benim de çok beğendiğim bir söz o yazdığın ve bu duruma cuk diye oturmuş, insanların söylediklerinden çok yaptıklarına dikkat etmek gerekiyor sanırım. "Dediğimi yap ama yaptığımı yapma" kafasında davranıyor bir çok insan, sanırım bazen kendim de dahil. Sigara içen birinin başkasına sigara içmemesini söylemesi, eğer kendisi bunu zararlı bir alışkanlık olduğu bilincinde yapıyorsa ve bunu bildiriyorsa bence sorun yoktur. O zaman o insan bu zararlı alışkanlıktan yeterince irade sahibi olmadığı veya sağlığını umursamadığı için kurtulamıyor olabilir. Sorun olan şey, sigara içen birinin başkasına da sigara içmesini tavsiye ederken bunun yararlı/sağlıklı bir davranış olduğuna inanması/sanması veya açıkça dile getirmesi; açıkça yanlış olan bu davranışı bir takım rasyonellikten ve mantıktan uzak açıklamalarla meşrulaştırmaya ve bu şekilde kendisini de ikna etmeye çalışıp vicdan mastürbasyonu yapmalarıdır ve burda eleştirdiğimiz kişilikler bunu yapıyor. Yanlış yaptığın bir davranışın farkındaysan, neden yaptığını biliyorsan ve etrafına da yanlış olduğunu söylüyorsan bence ahlaki/etik açıdan sorun yoktur.
@@veserkan Ben de aynı şekilde düşünmüştüm; bu konuştuğumuz bağlamdaki davranışların ilkel, hayvani dürtülerden yani evrimle ilişkili insan doğasından kaynaklı olduğunu.
Yengemizde de çene maşallah!
Ahahhaha çok tatlılar
👍👍👍
ideal ilişki
Kadınlarla erkekler arasındaki en belirgin fark bu videoda da ortaya çıktı. Adam konuşmaya başladı ve 38 saniye konuştu, sonra kadın sözünü kesip videoyu kendi bitirdi. Video süresi 2.44, adamın konuşma süresi 38 sn.
kadinlarin konusma becerisi daha yuksektir bu mu yani
@@minasehercayr6200 Evet, anladım. Demek ki o yüzden dünyanın en büyük felsefecileri erkek.
@@Avanakapti hahahhahha. komiksiniz siz gercekten. gecmiste kadinlara verilen imkanlarla erkekleri verilen imkanlari ayni tutup kendinizce yorumluyorsunuz. yok neden erkek bilim insani fazlaydi neden erkek sair yazar sayisi fazla. sizin tarihten haberiniz yok mu hic mi okumuyorsunuz arasirmiyorsunuz siz. bunada gerek yok ki. su an dunya boyleyken gecmiste iyi mi olacakti kadinlar icin. tabii algisizlar icin bu denklemi kurmak zor olmali.
@@minasehercayr6200 Haklısın
@@Avanakapti Zamanında kadınlar kitap yazamadığı düşüncelerini belirtemediği sürekli ev işi yaptığı için olabilir mi acaba
😊
Feminist bir kadınla evlenenin sonu adlı çalışmamız
Sartre'ı erdiren, bu kadına sabrıdır.
Bu kadın çok şiirretmiş ya ben bunu resimlerinden zarif bir fransız hanım sanıyordum. Sartre in beni kurtarın dercesine o yalvaran bakışları.
Sen kalk felsefe yap, bir saygınlık kazan fakat evlene evlene bu cazgırla evlen. Yakışmadı sartre abi
Adamı konuşturmamış
ne guzel🙃
@@minasehercayr6200 Konuşsa neler derdi halbuki. İşinize gelmezdi.
@@ZalimZograni feminist oldugu icin bir kadina rezil diyen bir insan mi soyluyor bunu
@@minasehercayr6200 evet
@@ZalimZograni Bu qasharları boşver, evde kalacaklar ve yalnız bir şekilde tahtalıköyü boylayacaklar :)
Boş muhabbet
Sartre'ı çok severim yaaa, keşke küçük bir Sartre doğursaydın. İnsanlığa güzel bir armağan olurdu. İki filozofun çocuğu nasıl olurdu acaba? Bu feministlerin çocuk yapmayı reddedecek kadar işi ileri götürmesinden hoşlanmıyorum (ben de az çok feministim ama insan doğası diye bir şey var yahu :) )
insan soyu tukenmeli
"Alimin oğlu alim olur" sözüne pek katılmasam da bahsedilen Sarte ve Beauvoir gibileri olunca doğacak çocuğun nasıl olacağı merakı heyecan verici olurdu gerçekten. Bu arada feminist deyince popüler feministleri dinlememek bile çok iyi olur.
Feminizimle cocuk yapmanin alakasi?? Cocuk yapmayi neden bu kadar kolay bir seye indirgiyosunuz
Gerçekten salaksın , işin doğası diyor siktir git kendin doğur öyleyse embesil
@@minasehercayr6200 sizin gibilerin tukenmeli.
ne rezil bir kadınmış
Max dişi.
@@sunguroglu98 gay olun o zaman