İKİNCİ EL HAYALLER: Kendine Ait Bir Yaşam Nasıl Kurulur?
Вставка
- Опубліковано 30 вер 2024
- Bu video, "Yorgunluk Toplumu: Sen de Tükenmiş Hissediyor musun?" adlı içeriğin devamı niteliğinde. Daha doğrusu bir çözüm arayışı. O yüzden bu videoda hem Doğulu hem Batılı antik filozofların metinlerinde sıkça karşılaştığımız ama bugün içinde bulunduğumuz aşırılık çağında gözden düşen bir kavramı hatırlayarak makul düzeyde bir yaşam taslağı oluşturmanın olasılıklarını yokluyoruz: Ölçülülük.
Videonun sponsoru Qurio Academy'den "Kendi Kendinize İngilizce öğrenmek için 7 Teknik" adlı eğitimi %100 indirimle ücretsiz edinmek için kod PELIN100👇🏻
www.qurio.acad...
Rüstem Temriyev'in Öğrenmeyi Öğrenmek temalı mail bülteni👇🏻
rustemtemriyev...
Bahsettiğim yaşamı organize etme denemesi odaklı seminerin biletleri👇🏻
superpeer.com/...
❓BEN KİMİM
www.pelindilar...
📣 KİTAP İNCELEMELERİMİ TAKİBE ALIN
pelindilaracol...
📣 PODCAST PROGRAMIM
open.spotify.c...
SOSYAL MEDYA
➡ Twitter | / pelindilaraclk
➡ Instagram | / pelindilaracolak
➡ Facebook | / pelindilaracolak
🔻Patreon aracılığıyla destekleyin: / pelindilaracolak
🔻Desteklemek için "KATIL" özelliğini kullanarak topluluğun bir parçası olun:
/ @pelindilaracolak
📬 Bana Ulaşın: contact@pelindilaracolak.com
▪️Video Editörü: Baha Can Erenoğlu
Videonun sponsoru Qurio Academy'den Rüstem Temriyev'in Öğrenmeyi Öğrenmek temalı mail bülteni👇🏻
rustemtemriyev.substack.com
Videoda yakaladığım felsefi/düşünsel tutarsızlıkları paylaşarak videonun felsefi içeriğine katkıda bulunmak istedim:
1- Videonun temel motifinde bir "ben olmaklık" (karşımıza sıklıkla "Dilara olmaklık" olarak çıkıyor), o "ben"e uygun yaşamak, o "ben"i keşfetmek, o "ben"in sesini duymak ve o "ben"i yaşamak üzerinden anlaşılan dibine kadar özcü (essentialist) bir yaklaşım ve beklenti söz konusu. Fakat aynı zamanda benliklerin akışkan olduğu, Platonik bir birliğe tekabül edecek 'öz'lerin söz konusu olmadığı da kabul ediliyor. Bu büyük bir çelişki olarak öne çıkıyor. Bana kalırsa bunun sebebi, Dilara'nın Klasik Felsefeyle Modern (ya da Postmodern) Felsefeyi bir arada bir süreklilik içerisinde düşünmesi. Halbuki (post)modernite, Klasik Felsefe'nin Benlik, İnsan Doğası, Kişinin Kendini Gerçekleştirmesi, Arete, Erdem, vb. özcü kavramları ortadan kaldırdı. Bu gerçekle yüzleşmeden tutarlı bir felsefe veya kişisel hayat ideali oluşturmak mümkün değil gibi görünüyor.
2- Videoda Byüng-Chul Han'ın modern toplum eleştirisi sunduğu Yorgunluk Toplumu kitabından da ilhamla performatif özne, kapitalist yaşam tarzı, verimlilik, vb. kavramların eleştirisi güzel sunuluyor. Fakat bu eleştiri; tam da Dilara'nın sürekli, sanki bir Felsefi ideal gibi sunduğu, hadi felsefi ideal demeyelim de Felsefi yönelim diyelim, kişinin kendi olması, içindeki potansiyeli takip etmesi (Dilara Olmaklığı'nı keşfetmesi) gibi özcü kavramların ortaya çıkardığı bir düzenin eleştirisi biraz da. Bir 'öz', doğal olarak beraberinde performatifliği de getiriyor. Örneğin 'Dilara Olmaklık' doğal bir potansiyel olarak içinde güzel içerikler üretmeyi barındırıyorsa, o zaman o içeriklerin en 'mükemmel', en potansiyelini açığa çıkaracak şekilde hazırlanması, zamanın buna göre planlanması, ilişkilerin buna göre düzenlenmesi, vs. tüm performatif düzeni de beraberinde getiriyor. Bu iki düşünce/yaklaşım arasında büyük bir çelişki var gibi görünüyor.
3-Zaman Yönetimiyle ilgili olarak herkes için geçerli ideal bir programın, çalışma tarzının olmadığını söyledikten sonra (20:56), 'kişiye özel' çalışma programları, 'kişiye özel' çalışma tarzlarının olduğu söyleniyor. Bunun alt-metninde herkes için değilse de 'kişi için' bir idealin söz konusu olduğuna dair bir kabul var. Burada da aynı özcülük bize kendini gösteriyor. Kişi; yaşından, sosyal şartlarından, ekonomik durumundan, eğitim seviyesinden, vs. vs. bir sürü bağlamlar içerisinden şekillenen bir varoluştur. Dolasıyla kişi için de bir 'en uygun program' düşüncesi, hakkında genel-geçer olarak rehberlikte bulunacak bir şey olmaktan çıkıyor. Bu sefer de videonun sonunda sunulan, en uygun çalışma programı vs. vaadeden bir takım reklam promosyon içeriklerinin de ne ölçüde sunulan performatiflik eleştirisiyle uyumlu olduğu tartışılır hale geliyor. Hem performatif toplumu eleştireceğiz, hem de reklam/promosyon içerikleriyle ona gene kendine özel performatiflikler sunacağız. Büyük çelişki gibi geldi bu da.
4- Kendi düşüncem: Bu kendiliğe, benliğe, 'Dilara olmaklığa', vs. fazla vurgu yapan söylem ve yaşam biçimleri tam da günümüzün Yorgunluk ve Başarı odaklı (performatif) toplumunun bireyini ortaya çıkaran kök sebep gibi görünüyor. Klasik Çağın Bilgelik merkezli yaşam tarzıyla günümüzün algılanma, seyredilme, birey olarak farklılaşma, bireysel/akademik başarı, takipçi sayısı, vb. merkezli bir yaşam arasında derin bir yarık söz konusu.
Paylaşım için teşekkürler, iyi pazarlar.
Merhaba, yorumunuz için teşekkür ederim nitekim bu vesileyle özgün fikirlerimi aktarma olanağı açıldı. :)
Bana kalırsa çelişkili değil; mevcut felsefi literatürdeki kategoriler ile düşünüldüğünde benim bahsettiğim şeyi de "ya o", "ya bu" kampına koymaya çalışıyoruz ve dolayısıyla performatif akışkanlık veya özcülük ikileminde kalıyoruz.
Oysa ben burada tamamıyla benim formülize etmeye çalıştığım, şu sıralar henüz yeterince gelişmemiş başka bir kendilik kuramından söz ediyorum. Arkasında ise daha temel bir metafizik kabul var, zamanı birbirini takip eden kendi içerisinde sonsuz anlardan itibaren düşünmek.
Bu kadar metafizik konulara ve benim kendi özgün fikirlerime UA-cam'da girmemeye çalıştığım için genellikle burada kendi fikirlerimin çıktılarını yüzeysel olarak anlatıyorum. Bu yüzden mevcut kategorileri bir kenara bırakarak yeniden kulak vermenizi rica edeceğim.
Öncelikle sizin de işaret ettiğiniz gibi elimizde mevcut iki kendilik kuramı var; özcü ve performatif.
Bana kalırsa her iki kamp da kendi içerisinde gerçekte olanı yakalama konusunda başarısız.
Çünkü ilk olarak benlik bütünüyle performatif olsaydı, elastik bir varlık gibi, oluşun her halini aynı derece performe edebiliyor olmamız gerekirdi. Oysa öyle değil.
Elastik değiliz; plastiğiz. Elastik her biçimi alabilir, plastik ise kırılabilir, yakın olmasa bile sınırı vardır. Bizler de bazı yerlerde kırılabiliyoruz, limitlerimiz var. Dolayısıyla bazı şeyler -o an itibariyle- bana daha uygun oluyor ya da olmuyor.
İkinci olarak benlik, apriori bir öze dayansaydı, bu kez 20 yaşındayken eylemlerimi sürdürdüğüm formsal kalıpları hala aynı şekilde sürdürebiliyor olmam, zaman içerisinde edindiğim deneyimlerin o forma etki etmiyor olması gerekirdi. Durum böyle de değil; değişiyor, dönüşüyorum. (Burada ruhçuluk veya gene indirgemecilik gibi bir kabul gerekli, başka bir şekilde apriori özcülük savunulabilir değil)
Dolayısıyla geleneksel iki kategorinin de kusurlu olduğunu düşünen biri olarak aslında aradığım şey, birini diğerine tercih etmeyen bir iç-içelik hali. Ben buna geçiçi formel kalıplar diyorum. Bugünkü koşullarım ve mevcut halimde benim için bu anda idealleşebilecek bir form var; bana daha uygun olan ya da olmayan var.
Ama bu form, özcülük değil. Çünkü özcülüğün temel niteliği zaman ve mekandan bağımsız olması.
Oysa bana kalırsa olan şey birbirini takip eden, değişen formlar akışı. Akışkan bir formellik aslında bu, özcülük ve performativenin ortası.
Dediğim gibi, bunlar benim özgün fikirlerim. Gidilmesi gereken çok yol var ve bütünüyle zaman meselesini değerlendirmeyi gerektiriyor. Kendilik varlık ve zaman metafiziğinin bir parçası olarak değerlendirilmeli diye düşünüyorum.
Sevgiler.
Tam olarak elastik de plastik de değiliz aslında, beden üzerinden yola çıkarak bilim viskoelastik olduğumuzu keşfediyor bugünlerde, özellikle Fasya, bağlantısallık ve bireyden bireye değişen anatomi değil, bireyin kendi anatomisinin her an değişim içinde olduğunu görüyoruz. Ve bu sadece onunla ilgili değil.♥️
Yazdıklarınızı hayranlıkla okudum,teşekkür ederim…Aydınlık zihinler mutluluk kaynaklarıdır farkındalığıma katkılarıyla😊
Bu kendi ozune, benlige yonelik yapilan yorumlara katiliyorum. Asil performans oznesi olmayi saglayanin sorunun kokeninin bu oldugunu dusunuyorum.
yazın bana felsefenin ne olduğunu bir kez daha hatırlattı teşekkürler.
Lisedeyken sınıfımızda bir çocuk vardı. Derslerle arası iyi değili geçtim hiç yoktu. Çünkü "ben motor ustası olacağım" diyordu. Herkes üstten bakıyordu çocuğa. Çünkü kimsenin belli bir hayali hedefi yoktu. Tek düşündükleri şey "sayısalda şunu yapacağım eşit ağırlıkta bu olacağım"dı. Ama çocuğun bir hayali hedefi vardı. Onu bir tek demeyeyim ama en iyi ben anlıyordum çünkü benim de ortaokuldan beri hayalini kurduğum bir hedefim vardı onun için uğraşıyordum. Ailem ısrarla doktor olmamı, arkadaşlarım avukat olmamı falan istiyordu ama ben tarih okumak, akademisyen olmak istiyordum. Ve yaptım da. Şu an inanılmaz mutluyum. Sabah 8 dersine bile uçarak gidiyorum. O yüzden dediklerinize imzamı atarım 🙏🏻
Benim de ailem özellikle pratisyen hekim olmamı istedi, ama ben kendi alanıma çok ilgi duyardım, ve hedefim hep bu oldu. Tarih seven biri olarakta anlıyorum işinizde ki tutkuyu.. 🙏🏻
KİM olduğunu anlamak ne kadar da zor... Tam tanıdım diyorum kendimi, bambaşka yanlarım ortaya çıkıyor. Sürekli değişip dönüşüyorum. Değerlerim, tutumlarım, davranışlarım... Tüm bu devinim içinde sabit kalan bir öz var mı, bunu da merak ediyorum. Kendimi tanımlarken kullandığım sıfatların ne kadarı bana ait ve ne kadarı belli toplumsal etkiler sonucu kendime yakıştırdığım sıfatlar, bunu ayırt etmekte zorlanıyorum.
Bir yandan yaptığım ve yapacağım her işte bir anlam bulmaya çalışıyorum çünkü aksi halde o işe devam etmekte çok zorlanıyorum, hem de aslında her şeyde anlam aramanın da insanı ketleyen bir yanı var. Sanki bazı şeyler sadece öyledir, yapıp etmemiz gerekir anlam yüklemeden... Bilemiyorum.
Henüz beni devam etmem konusunda kesintisiz bir güçle ittiren bir anlam bulabilmiş değilim. Sık sık kesintiler oluyor ve ben o yüklediğim anlamların o kadar da kıymetli olmadığını, uğruna devam etmeye değmeyeceğini hissederek boşluğa düşüyorum.
Tüm bu yapıp etmeler ve bir yandan da 'olmak'... Kim olduğumu anlasam yine de yapıp etmelerimin bir önemi olur muydu? Ya da ben zaten yapıp etmelerimden mi oluşuyorum? Ahh, bilmiyorum Dilara :) Umarım hepimiz kendimize ait yaşamlar kurmaya yaklaşabiliriz...
İnsanların kendilerine ait olmayan isteklerin peşinde koşmaları bağlamında nurdan gürbilek'te gördüğüm -çok hoşuma giden- bir kavram vardı; "ödünç arzu". Yıllar önce okumuştum ve o zamandan beri istediğim bir şey hakkında bunu gerçekten ben istiyor muyum diye sormak bana belirli bir berraklık sağlıyormuş gibi hissediyorum.
hangi kitabındaydı?
@@melda295 hatırlamıyorum malesef uzun zaman oldu.
30 yaşındayım… Yoruldum mu tükendim mi bilmiyorum. Sadece kocaman hissizliği hissediyorum. Mütevazı hayatımla üzerime düşeni yapıp gerçekçi iyimser yanımla yola devam ediyorum. Lafta değil özde anı yaşamaya özen gösteriyorum.Hayat yolunda bulma amacım olmadan arıyorum. Anlamın aramaktan geçtiğine inanıyorum.
Çalışmak, bir şeyler üretmek, birşeyleri başara bilmek, Insanın en önemli mutluluk kaynağıdır, aslında zorlandığımız, bunu Tembellik olarak nitelendirdigimiz ve bunların arkasına sığınma sebebimiz, Insanlarla uğraşmak istemememiz, bunun Insana ağır gelmesi yüzündendir.
Dilara senin videolarına gerçekten bayılıyorum. İzledikten sonra bikaç dk kendime gelemiorm kafamın içi sorularla doluyor. Önerdigin kitabı hemen alıp okumaya calısıyorum ama aynı etkiyi yaratmıyor. Muhtemelen bu senin birikiminden cıkan harmanlanmış videolarının sadece kitap içerigini degil, kitaptan yola cıkıp daha büyük cercevede konuları ele almanla ilgili. Ha şunu da şöylemem lazım, seni her izledigimde, bi tık da o kendine yüklenme durumunu yaşıyorum. Ve bu kesinlikle, o meşhur sorunun cevabını tam bulamamamla ilgili olduğunu hissediyorum.. ben kimim hayallerim ne.. 30 lar bunu sorgulamakla geçiyor hatta bitmek üzere😅Ne diyim ağzına sağlık😊
olmaklık hiç kulağımda olmadı ☺️ dinlerken dikkatimi dağıttı, acaba yerine başka bir kelime kullanılamaz mı veya olmaktan bir farkı var mı?
Sofie’nin Dünyası “Sen kimsin ?” sorusu ile başlıyor.
İsteklerin dıştan gelenlerine heves içten gelenlerine tutku deniyor.
Günümüzde Değer olarak nitelendirdiğimiz karakterlerin daha sonra o değerleri taşımadığını ya da kaybettiğini görünce tüm motivasyonumuz kayboluyor. Mutlu olmanızı isteriz ama mutlu olmak için düşünmemenin verdiği rahatsızlıktan rahatsız olup bu düşünmelerinizden vazgeçerseniz biz de kendimizi kaybedecekmişiz gibi geliyor. Umarım bencilce anlaşılmamıştır. Rahatsızlığınız rahatsızlığımızın aynısı, dile dökülüşü ustaca, o yüzden yalnız kalmak istemiyoruzdur.
Yıllarca hayallerimin peşnden koştum ve geldiğim noktada ne evim ne arabam ne de bankada param var. Toplumun bi parçası olan arkdaşlarım ise bunların hepsine sahipler ve benden çok daha huzurlular.
demek ki neymiş; sürünün bir parçası olmak daha iyiymiş. sürüden ayrılınca bazı sorunlar yaşıyormuşsun.😁-eğer sürüden ayrılmışsan da koyun değil kurt olmak gerekiyormuş-
Malesef hayata çok iyi niyetli ve saf bakmışsınız, Anı yaşa "duyduğum en berbat söz "Bu bilinç altınızi çok etkilemiş, ancak hiçbirşey için geç değil, ve kimsenin ne dediğininde bir önemi yok,
O kadar emin olmayın onların daha iyi durumda olduğuna . Kırklı yaşlarda hayallerinin peşinden koşmamış olmakla ilgili öyle bir pişmanlık çöküyor ki , erken yaşlandırıyor , o ev o araba bir işe yaramıyor. Çok mutluyum rolü yapanların çoğu işyerinde en az bir , çoklukla birden çok kişi tarafından kötü muamele görüyor . Siz hayallere devam edin … sıradan olabilseniz zaten olurdunuz , doğanıza aykırı davranmayın.
@@hakanegne 28 yasinda fark ettim bu durumu. İstifa edip esnaf kurye olacağım 2 hafta sonra.
Komiktir ki istifa ederken aklımda Dostoyevski'nin Yeraltından Notlar'ından kesitler vardı.
Bazen 2×2=5 veya 3 diyerek para ve sağlık peşinde koşmak lazım.
Önümüze çıkan fırsatları bir fare gibi kemirmemiz lazım.. bir miktar aileden vs. Gelen fırsatlardan çıkar elde etmek lazım; bir miktar arsızlık...
Para ve sağlık olunca bence, bir nebze mutluluk yanında eşantiyon olarak geliyor. Evlenmiştim; kötü olmayan bir gelir çocuklarım bir araba bir ev bir yazlık
olursa... Ve çocuklarımın büyüyeceğini görecek kadar sağlıklı olmak mükemmel bir şey.
Bunu reddetmek insanı intihara yaklaştıyor... kabul edip mutlu olalım.
Ahh ahh bendee😢
Selam pelin hanım çok hoşsunuz her zamanki gibi
Pelincim bu Videoya iyi çalışmamışsın sırf video çekmek için olmuş .senden beklenen performansın çok altında oldu. Bazen çok tekrara düşüyorsun gereksiz ayrıntılara giriyorsun
Çok video çekip vasatın altında kalmaktansa az çekip Öz çekmek seni daha kaliteli bir içerik üreticisi haline getirecektir.
Ne kadar derin, sade bir çözümü olmayan bir konu. Ben ne istiyorum, var olan kalıplara sığmıyorum ben kendimi gerçekleştireyim demek için. Maslov piramitinin en tepedeki kıvama gelmiş olmak lazım.
Güvenliğini sağlamamış (fiziksel finansal) veya toplumdan saygınlık görmemiş veya aidiet hislerini tamamlayamamış bir birey, ben kendimi gercekleştireyim diye donanımsız bir şekilde yola çıkarsa malesef kaybolur.
Tabiki toplumdan kabul görebilmek için kendimize ait olmayan hayallerin peşinden koşuyoruz. Tabiki sevmediğimiz işleri ekonomik ihtiyaçlarımız için yapıyoruz. Ve piramitin ilk basamaklarını elde etmek için de yapmak zorunda kalırız.
Harikasın yeni hayatında başarılar, mutluluklar dilerim❤🎉
İstek ve arzularımız yaşadığımız çevreye ve zamana göre şekilleniyor; aslında, sen bulunduğun kültürün ve doğduğun çağın etkisinde bir birey oluyorsun. Ne kadar kendi varlığımızı ortaya koymaya çalışırsak çalışalım, toplumdan izole bir yaşam mümkün olmadığı için, maalesef toplumların evrilişinden etkilenmemenin imkansız olduğunu düşünüyorum.
bu OLMAKLIK dilbilimsel olarak ne oluyor tam olarak? being’in karsiligi mi? olmaklik yerine olmak dediginizde hicbir sey degismiyor ancak bir farki olmali diye dusunuyorum bilhassa boyle kullanildigina gore?
Emin olmamakla birlikte bağlama bakınca bence kast etmek istediği şu “kendi isteğiyle kendi hedefiyle olmak değil de sırf ona dikte edildiği için veya sırf prestiji olduğu için dayatılma sonucu olması”
@@ezopsecret993haset sezdim
bence her gün yaptığımız x işini sevmememizin nedeni onun bizim isteğimiz olmaması değil onu her gün tekrar tekrar yapmak birşeyi sistematik hale getirince onun ruhunu öldürüyoruz.
Bilgi birikimini dinleyenlere , izleyenlere aktarmakta çok başarılısın. Ayrıca farklı disiplinlerle ilgilenmen de büyük bir artı. Kesinlikle akademisyen olmalısın Dilara.
- Hayatta her ne yapıyorsan tutkuyla yapacaksın ya da sana tutkuyu tattıran her neyse onu yaşayacaksın! Bunu beceremediğimizden ve anlam yüklediklerimizin boş olduğunu fark etmemizden değil mi bu tatminsizliğimiz?
- Seni gerçekten yaşamaya, yani hakikatini bulup kendini gerçekleştirmeye güdüleyen bir tutkun, hedefin, amacın yok mu palyaço? Tek düşündüğün bir şekilde hayatını idame ettirmek olamaz, bu kadar alçalma!
- Standartlar, kalıplar ve öğrenilmiş çaresizlikler... Mecburen yaşadığın her günün ruhunda bıraktığı tortular ve bir türlü tanımlayamadığın huzursuzluğun... Cümle sonlarına bir ünlem, bir soru işareti ya da üç nokta yeterlidir çoğunlukla palyaço! Vazgeç bu emoji kalabalığından.
- Herkes gibi yaşamaktan tanınmaz hale gelmişsen, yokluğun hissedilmeyecektir palyaço. Bu pespaye kokuşmuşluk içinde bir ceset gibi çürüdüğünü kimsenin fark etmemesine şaşırmadan, vedanı fısılda sadece... (Alıntılar: Aforozmalar)
Sarımtrak ışık için size küçük bit trik öneriyorum. Kameranın WB (beyaz) ayarından kelvini yükseltin görüntü daha kızaracaktır, kitaplıktarafına da 3200 kelvin bir masa lambası koyabilirsiniz...
Pelin sen çok delikanlı bir hanimsin Allah senden razı olsun ✓
Ses kaydı için hangi mikrofon ve uygulamayı kullanıyorsunuz bende podcast düşünüyorum sesiniz çok net ve berrak geliyor merak ettim.
Rode markası.
@@pelindilaracolak teşekkürler
Dilara hanım video atmış hemen geldim
Aslında nereye gidersek gidelim bizden ayrılmayan birşey var o da düşüncelerimiz. Sizin düşünceleriniz çok güzel bu da güzel bir hayat yaşayacağınıza iz bırakacağınıza delil
4:36 "Her şeyi düzeltmeye kalkışmanın yok ettiği. Daha açığı var mı ?" T. UYAR
Oh mis gibi video❤
iyi ki varsın dilara! ışığınla bizi ısıttığını, bilginle bize ışık olduğunu unutma. seni seviyorum.
Tam da içinde bulunduğum süreç ile ilgili video bu yüzden videoyu havada kaptım☺️
Teşekkürler. faydası dokunan içerikler ve düşündürücü gelişim videoları için.
aristo'nun bu konu hakkında fikirlerine ulaşabileceğim kaynak var mı
Olmaklıklıktan sonra dinleyemedim
Benim biraz içim şişti vallahi zaten içim daralmış gelmişim buraya iyice bunaldım
Yeni hayatın kutlar bol şans dilerim.
Olmaklık nedir ya. Hangi dil bu?
Sevgili Pelin,
İçimde öyle bir huzursuzluk var ki sana yazmak istedim. Bu videondan da epey etkilendim. Yıllarca istediğimi düşündüğüm bölümü okuyorum ama öyle mutsuzum ki. Saatlerce süren yol, doğru düzgün kampüs olmaması, derslerin yoğunluğu, insanlara alışamamak.. Bıraksam bırakamam. Hayat öyle yorucu geliyo ki. Kendimi yapayalnız hissediyorum. Küçüklüğümden beri örnek bi öğrenci oldum derslerime çok çalıştım, spor yaptım, kitap okudum. Yıllarca okullar, ebeveynler,toplum, her neyse işte bi hayal sattılar bana ve bütün bunları yaparsam mutlu olacağıma inandım. Şimdiyse öyle mutsuz bir insanım ki elimde sadece mutsuzluğum ve ben kaldım. Kendimi hiç tanımamışım gibi hissediyorum. Bana hiç kendimi tanıma fırsatı verilmemiş gibi. Neyse. Öyle işte.
Engin Geçtan'ın Hayat adlı eserini okurken kafamda oluşan soruları duymuş gibi imdadıma yetiştin Dilara ❤ Sorulara cevap vermektense yeni sorular ekledin bu da sana yakışandı zaten :)
"Bence önemli olan yaşamakta olduğumuz zaman. Çığrından çıkmış görünümdeki kargaşaya 'nasıl' katıldığımızı idrak edebilmek ve bize olumsuz gelen olgulara 'rağmen kendimizi varedebilme' yolunda uğraş vermek." İşte tüm meselemiz de kendimizi varedebilmemiz değil mi zaten...
göçmenlik süreci derken??? iltica mı ettiniz yoksa dilara hanım*??
@@pasifikjoe podcastinin son bölümünde açıkladı durumu, istersen oraya bir göz atabilirsin.
Hayat devam ettiği sürece kişinin "tamamlanmış/sonlanmış" bir ben kimim sorusuna cevap verip konuyu kapatabilceğini düşünmüyorum. Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir felsefi anlayışıyla hele de bizim gibi eğitimi, politikası, ekonomisi , din anlayışı ve dünya görüşü oturmamış toplumlarda kişinin ben şu kişiyim demesi bana kalırsa öyle kolay değil. Kırklı yaşlarında beliren daha baskın olan şeyler oluyor ve insanın gerçek manada çevresel koşulları aşıp içselleşmesi ve içine dönmesi de bu yaşlara tekabül ediyor. Bu da yine düşünmeyi ve sorgulamayı becerebilen insanlar için geçerli. Kitlelerde insanlar gençlik yıllarında daha çok ya en yakın annesi, babası bir yakını ya da bir başkasının hayalini ödünç alarak yaşıyor zaten. Bu kötü mü eğer daha sonra aydınlanma yaşadığında pişmanlık hissederse kötü yoksa bence bir sakıncası yok yine mutlu olabilir. Anadolu'da kızların hayali zengin kocadır ve bulunca da mutlu oluyorlar evlilikleri iyi devam ediyorsa da bence sorun yok.:) ben kimim? sorusu kimin umrunda?
Ancak bu söylediklerime paradoks bir şekilde ters olan benim özüm neymiş ona döneyim sorusu için de konfor lazım. Hem zihinsel hem de maddesel konfor. Ama bu da bizim gibi toplumsal sınıfsal farklılıkların çok bariz olduğu ve hiçbir şeyi tam oturmamış toplumlarda erken yaşlarda çok mümkün gözükmüyor. Dedim ya " herşey sınıfsaldır!"
Beş yıl boyunca çok severek ve keyif alarak okuduğum bölümünden mezun olduğumda çok yorgun olduğumu hissettim. Profesörlerimin cesaretlendirmelerine rağmen, yüksek lisansa geçmemeyi ve bir yıl kendimi başka alanlarda görmeyi hedefliyordum.
Öncelikle iflah olmaz bir mükemmeliyetçiliğim yüzünden hiçbir şeyden keyif alamaz olmuş ve bunun farkına ancak son sınıfta varmıştım.
Dilara gibi genişleyerek gelişmeye eğilimli olmamdan kaynaklanan düşünsel maceracılığım dikkatimi çok dağıtmış, tabir yerindeyse her tuşa basarak kendimi yıpratmıştım.
Cambazlığım elbette yalnızca maymun iştahlı olmamdan kaynaklanmıyordu. Genişleme iştahıma ilaveten bir de "tercih edilmeme" korkusu yaşıyordum. Sevdiğim şeyi yapma cesaretini on dokuz yaşlarımda göstererek, revaçta olmayan, entel dantel bir bölüm okuyarak "koca kapitalist canavarı" kışkırtıp karşıma almış gibi hissediyordum; nitekim hâlâ öyle hissediyorum.
Korkuyla ve telaşla alınan "excellence"larla bezenmiş birden fazla diploma, sayısız eğitim, stajlar, projeler ve çifte uzmanlık... Sıkı kuşandığımı düşünüyordum. Ama gelin görün ki ülkemde insani koşullarda çalışabileceğim, geleceğimi kurmak şöyle dursun, bugünümü idame edebileceğim, uzmanlığıma uygun veya hatta değil bir uğraş bulamadım.
Avrupa'ya geldim, burs aldım ve bir zamanlar sevdiğim ama şimdilerdeyse yararlılığından emin olmadığım bir bölümde yüksek lisansa başladım. Çifte master yapma şansım olsa sanırım yine yapardım. Yani yine kendimi paralar, iç sesimi dinlemez, diğerlerinden ödünç aldığım korku, arzu ve ideallerle, göz dolduran bir "performans" sergileyemeye çalışırdım. Sizce sonuç ne olurdu? Zaferle yurduma dönebilir miydim? Sanmıyorum. Neden? Dikkatim çalınmış, zihnim ve bedenim yorulmuş, ruhum aç, silahsız. Ve en fenası: bu canavarın dişleri tam.
Dilara hanım şu anda bir derneğin başkanlığını yapıyorum. GÖrdüğüm başkanlık benim ilgi ve kişiliğime hiç uygun olmadığını anladım.Dernek üyeleri çok memnun ancak benim kafamı ağrıtıyor,uykusuz bırakıyor.Benim kişiliğim doğal yapım neşe,eğlence keyif odaklı bunu biliyorum. YEni dönemde başkanlığı bırakıyorum😱😱😱❤️🙏 İngiltere’de sağlıklı,mutlu ,üretken günler dilerim.Aydın’dan sevgi ve selamlar❤️😱🧿
hangi ülkede yaşadığımıza bağlı
Kendine saygı tüm hayata saygı, kendi değerlerini oluşturmak, bırak seni başkaları ölçsün değerlendirsin sen kendi yolunda yürümeye devam et; elbette toz pembe değil hayat, fakat tüm yaşayageldiğin olgu olaylar anlam katmadı mı hayatına? Elbette seçici olalım, kendi dünyamızın o ruhsal varoluşun temellerini sağlam atalım, okuyalım yazalım, çalışalım; çıkarcı değil anlamlı İlişkiler kuralım... Sanatla bilimle iştigal edelim. Yalnızlıktan korkmayalım. Sömürmeyelim ve kendimizi sömürtmeyelim. Politik bir duruşumuz, toplumsal ve bireysel karekter koyalım ortaya. Dostları bulalım. Kendimizi bulalım... Kendimiz olalım. Eyvallah.
Asıl büyük sorun, 'şeyler nedir ve nasıl gerçekleşir' hakkında hiç bir şey bilmeyen insan makinaları olarak, bu hayatı yaşamak zorunda olmamız. Nietzsche ye geri dönüp, insanı aşmalıyız.
"Kendini tanıma" çabasının tam ve eksiksiz olarak bir karşılık bulabilmesi için, kişinin bebeklik-çocukluktan itibaren maruz bırakıldığı ortam, durum ve şahısların bir yansıması olarak ortaya çıkan "şablonlar-davranış ya da düşünme kalıpları" ile birlikte değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyim.
"In Treatment" adlı muhteşem dizide, son derece donanımlı !!! terapistimizin (Gabriel Byrne) bizzat kendi aldığı terapi seanslarından birinde olağanüstü bir kırılma anı yaşanır ve kendi ile alakalı çıplak gerçeği görerek aydınlanır.
Ben de çok çabalıyorum kendimi tanımak adına ancak yukarıdaki örneğe benzer bir tecrübe yaşa(ya)madan, şablonlarımla yüzleşip onları deşifre etmeden mutlak bir kendini bilme evresine ulaşabileceğime de inanamıyorum maalesef.
Hoşçakalın
Yıllarca düşündüğüm şeylerin felsefik altyapılarının olduğunu görmek çok keyif verici gerçekten. Videolarin her biri özellikle bir önceki video aşırı ufuk açıcı gelmişti bana. Teşekkürler iyi çalışmalar diliyorum sizlere
Ben kimim soruru üzerine çok düşününce anladığım şey şu oluyor, aslında ben o kadar da ben değilim. Kusurlarım, eksikliklerim için çok fazla üzülmeme gerek yok. Ben de bir başkasının 0'suyum sonuçta.
Ben senden farklıyım çünkü tek yumurta ikizi bile olsaydık, yani genotipimiz tamamen aynı bile olsaydı, annemizin karnında döllendiğimiz andan itibaren yine her şey farklı olacaktı ve sen ve ben olarak yine ayrılacaktık.
Zar atılmış ve gelmişiz işte. Zaman, mekan, aile... bir sürü şart birleşmiş de uzay zamanın bir noktasında var olmuşuz. Kendimiz olmaya mahkumuz yani. Her şekilde kendimiz, zaten, ne kadar maskeler ile dolaşalım, ne yaparsak yapalım kendimiziz. Kendimiz olamama şansımız yok. Kendin olmak, sözü benim açımdan, kedisini başka bir insan zanneden hayal dünyasındaki kişiler için söylenebilir.
Diğer açıdan bakarsak da ne kadar farklı olsak da bir en derinlerde bir kara delik kadar yoğun bir aynılığımız var. Hani sosyal bir ortamda bir kişinin rezillik yaptığını gördüğümüz zaman, sanki o rezilliği yapan bizmişiz gibi bir duyguya kapılıp oradan uzaklaşmak isteriz ya işte o gibi anlar esasında evrendeki tek bir benin parçaları olduğumuzu aklıma getirir.
Tüm yatırımımı eğitime kullandım ve bir şekilde eğitimimi tamamlayamadım ve zaman geçti... Hayatıma yeniden başlamaya çalıştığım bu günlerde kimlik arayışımı bırakmışlığımla belirsiz işimle yine de hayata devam etmeye çalışıyorum. Yine olsa yine eğitime gider tüm param bu sefer disiplinle...
bence çoğu kişi bahsedileni pek anlamamış öncelikle size kesin olarak bunu yapın şunu yapın diyemez zaten ekonomik sıkıntılar konusunda ise zaten onunda bir sıkıntı olduğunu ama asıl tükenmişlik ve sıkılmışlık hissinin tamamiyle o konuyla alakalı olmadığını söylüyor ayrıyaten bazı kişilerde sadece yargılamak için yorum yapmış gibi hissettiriyor bazenleri birini nasıl yargılarım diye düşünmek yerine bu kişi bana neler katabilir diye düşünülmeli video için teşekkürler çok güzel bir video olmuş yine
3:35 dk konuştuklarınıza katiliyorum .. zaten hiç bir zaman sizin ele aldiginiz felsefik konuları veya aktardiginiz konuları siz bu fikri edinim etmis gibi konuşsanızda aslinda felsefecilerin genel yaklasim şekli bu . Bu sebeple de konustugunuz her konuyu sizi o konun ortasina koyarak öyle ele almıyorum galiba ilk oncelikle bunun anlaşilmasi icin bir konuşma yapmişsiniz ... aslında benim sizi anlamamin sebebi şu .. lisedeyken felsefe hocama şoyle bir soru yoneltmistim ; hocam neden her bir konuyu anlattiginizda o şekle bürünüyorsunuz diye yani mesela din temelli konuştugunuzda dunyanin en dindar insaniymis gibi ama bazende dinden en uzak tanriyı yalanlarcasına fikir edinimliyorsunuz veya bir düşünceden konuşuyorsunuz ve onu öyle bir anlatip konuşuyorsunuz ki bu adam bunalimda diyorum .. halbuki oyel degil tabi 😂😂 bana şoyle bir cevap vermisti felsefe ogretmenim düşünurler gibi size yansıtıyoruzki o insanlarin o adamlarin nasil bir dunya bakiş açışi var veya bunu aktarirken sizin tepkilerinizj ve sizi ekstra daha gercekci bir bakis acisina yoneltiyoruz asla kendi fikirimizle konusmuyoruz eger kendi düşüncemize değinirsek zaten bunu belli ediyoruz aslinda sizin takindiginiz şey bu ama bunu anlamayan olabilir ...❤❤
11:20 Hamur her kalıba uyar yalnız
Buna mı takıldınız?
Önce Han ın kitaplarından bahset sonra ben kimim, çalışmak vs video çek. Samimi gelmedi bana
Bir cümle içinde çok fazla yan cümle kullanıyorsunuz. Daha sade anlatım daha iyi olabilir bence. Tabi size kalmış.
Ortak düşüncelerimiz çok fazla bence bitki yetiştir çiçeği veya meyvesi için onu elde ederek felsefe yapmaya devam et o zaman gerçeğe yaklaştığımızı sanıyoruz gerçeğe yaklaşıp aynı şeyi yapmaya devam edersek gerçek o dur yani farklı emekler vererek aynı sonuçlar elde edebiliyorsak en iyi bildiğimiz şeyi yapmaya devam edebiliriz
Tükenmişlik üzerine olan ilk videonuzu izledim , özü sindirdim fakat bu özü kendime giydirmeye çalıştığımda şu sorun çıktı ortaya,'ben çok çalışıp bir şeyleri başarmış ve sonrasında tükenmişlik sancısı çeken biri değildim ki' ben bu videoda bahsettiğiniz o ideallerden kendisine bir gömlek giymeye çalışan biriyim.Asıl sorun bize olacak olan gömleği seçebilmek çünkü gömlekleri deneyip geri çıkarmaktan ve sonrasında dönüp hamurumda suçu bulmaktan öteye geçmiyor.Dilara uygun gömleği nasıl bulacağız? 😴🤯
Yahu ne güzel filozoflar ve felsefeden bahsederdiniz, şimdilerde popüler psikoloji içerikleri daha baskın hale gelmiş
Daha fazla ünlü olmalı bu kanal❤
Çok önemli bir konuyu ele almışsın gayet ufuk açıcı bir video olmuş teşekkürler 😊
Merhaba Dilara, bir insan gercek anlamda kendi dogasini nasil kesfedebilir? Hangi metodlar ve yontemler bu amac icin kullanilabilir? Bu konuyla ilgili de video cekebilme ihtimalin var midir?
Sevgiler,
Asiriya verdigimiz tepki bile asiri.... Hayallerimiz bile bize ait degil. 👏 Akademi secimin icin tebrikler Dilara. Seninle ayni sebeplerden ne zaman doktoraya baslama heyecanim kabarsa, baslamis ve bitirmis arkadaslarimin (Turkiye ici ve disinda) deneyimlerini duyunca maalesef soguyorum. Umarim Londra'da aradigin akademik derinlige ve kisisel tatmine ulasirsin.
Başlık dikkatimi çekti tıkladım ama başlık ile alakalı bir dakikalık mevzu dahi yok genel felsefe ve felsefeciler o kadar çok konuşulmuş ki izlerken yorumlum resmen. Kısaca videonun %90'ı konu ile alakasız gibi geldi.
17:15 Sinan Canan ile boşuna hoş sohbet etmiyorsunuz. Amaçlarınız ortak aslında bu konuda
Felsefi yaşam ajandası , organize olmak olabilmek .. Bekliyorum
giriş müziği artık değişsin bence; naçizane tavsiyemdir teşekkürler.
Söylekilerin çoğu sefsete, bir çok felsefecinin yaptığı gibi.
Bence kendini oraya ait hissediyorsun. Orada olmak ve öğretici olmak seni mutlu ediyor.
Yine muhteşem bilgi dolu vidyo çok teşekkur edyorum herkes adna 😊❤❤
Aklıma midnight library kitabı geldi, o kitapta buna benzer bir şeyi konu alıyordu
Dilara, felsefe tarihi serine ulaşamıyor muyuz artık:/ (Edit: buldum:)
güzel sesli kadın
Kendimi yaşam amacı bulamıyorum bu beni yoruyor galiba yaşam amacı sonun da parasal bir durum mu 😇
Teşekkürler.
Seni dinlemek huzur veriyor huzur ❤🧿🌷❤⚘🧿🌞🙏
Çok zayıflamışsın Sevgili Dilara
Pelin, anlattıklarına katılmıyorum..ben kimim sorusu üzerine düşünerek değil yaşamındaki her eyleme eşlik ederse anlam bulur..sonra yaptığımız iş topluma faydalıysa büyük ihtimalle bize de faydalıdır, bize çok ters olmadığı sürece onu severek yapabiliriz çok sevmekten daha önemli olan ise sorumluluk bilincidir..bir sorumluluğumuz varsa onu yerine getirmek çok önemlidir fazla sevmediğimiz birşey de olsa..plan yapmaya gelince; plan , " bir an hayatta durup ben ne yapıyorum ya " dedirtmeyecek ölçüde yapılır yani ne aşırı plan ne plansızlık 🙂
Yorumlara şöyle bir baktım da genelde performanstan bahsedilmiş..ben 12 yaşındaki cocuğuma sorumluluk almayı öğretmeye çabalarken görüyorumki yetişkin insanlar böyle bir kelimeyi unutmuş..
Medya ve dijital olan her şeye bünyem karşı, bryni uyuşturan her yaşam biçimi bana zor geliyor ve buna rağmen iletişim fakültesinde okuyorum, hata içine düşmüş hissediyorum, bu sene mezun oluyorum ama alanımda çalışmak istemiyorum, nasıl yaşamak istediğime dair bir cevabım bile yok henüz😢
yalnız değilsiniz...
hâlâ deleuze video'su bekliyorum...
Anlatım dilimiz başarılı. Tebrikler
Evet
Kendin olmak.
Benden ne olur.
Ben kimim..
Bir sütün ılıklığının olanaklılığından ne anlamalıyız?
Filodox - Emre Bilgiç ile yayın gelir mi?
Sen sürekli konuşsan olmaz mı?❤
Sayende felsefeye ilgim artiyor.
Sevgili Dilara iyiki varsın…🙏🦋🙏
Mükemmel ötesi bir vidoe🎉
şeylerin doğası...:)
Başarılarınızın devamını dilerim👏👍
Muhteşem bir bölüm. 🎉
❤😊
Eğitim için gitmişsiniz gibi görünüyor :) Hangi üniversitede eğitim görmeye devam ettiğinizi merak ettim. Kolay gelsin yolunuz açık olsun..
King's College
@@sultankarakas2566 teşekkürler
Tam bir fikir kadınısınız dilara hanım.
Aristoteles değil, Aristo. Yunan değil, Likya'lı
@@turgayderya1938 ionian desek olur mu?
Çok teşekkürler 😊
Emeğine sağlık.
dinlerken rahatsız olmadığım tek kadın
Aynen öyle, Pelin hanımın Enerjisi ve Ses tonu mükemmel, Adeta bir nenni gibi diyebilirim.
kaybolduğunuzda
Ah hocam ahhh 😢
Olmamaklık