Galiba felsefe serisi sonlandırıldı diye beklentimi bitirmişken 28 yaşımda 23 Nisan sevinci yaşattığınız için hem Flu ekibine hem de Ömer hocama çok teşekkür ederim🙏 Geri dönüş videosu olmasının yanı sıra Ömer Hocamın her videosu gibi sıradanlığa kafa atan müthiş bir konuşma olmuş. Emeği geçen herkese teşekkürler iyi ki varsın Flu TV
İlker hocanın çocuklar için dediğini "bi tane vurmak istiyorum" falan laflarını kediler için desem nasıl linç yerim nasıl, ama çocuklara sallamak serbest ve çok havalı. Ben de kedi sevmiyorum napalım. Bir çocukla diyalog kurduğumda resmen başka bir dünyaya yolculuğa çıkıyorum. Dediği şeyler o kadar saygı duyulası ve hayranlık uyandırıcı ki. Umarım bir gün size bunu hissettiren bir çocuk dokunur hayatınıza İlker hocam, ama dokundu diye vurmayın aman :)
Benim hayatımdaki en büyük kırılmayı ve içimdeki iki sesi konuşurken buldum bu bölümde. 35 Yaşında anne olduğum zamana kadar çocuklara karşı bir şey hissetmezdim - İlker Caniklgil'in ifade ettiği gibi nefret etmezdim ama ebeveynlerin çocuk meselesini iş yerinde suistimal aracı olarak kullandığı görüşü ağır bastığı için fazla hoşlandığım bir olgu değildi. Ama temelde çocukları değil de ebeveynliği dert ettiğimi söyleyebilirim. Dünyaya çocuk getirmek byük bir sorumluluk ve, "ya getirdiğim çocuk da buradan benim kadar nefret ederse" endişesi 34 yaşıma kadar kırılmayan bir dirençti içimde. Tam olarak nasıl kırıldıysa bu direnç bir noktada kırıldı. Belki arkadaşımın bebeğini kucağıma aldığımda hormonlarım aklımın kontrolündeki rolü arttırdı tam hatırlamıyorum. Sonra 35. doğum günümden 3 gün sonra kızımı kucağıa aldım ve ne kadar büyük bir işe kalkıştığımı hemen anlayamadım. Kızım ilkokula başladığında pek çok başka annelikler de görmeye başladım. Artık sanırım çocukların tarafını tuttuğumu, 1 çocuktan tüme varımla tüm çocukları sevdiğimi, ama ebeveynlerin o muhteşem yaratıklara ne kadar kör ve sağır kalarak ne büyük kaynakları harcadığını düşünmeye o süreçte başladım. Hayatı yeni baştan yaşıyormuşum gibi kafamın içinde kapattığım meseleler açılıp durdu. Her aşamada çok benzerlikler gösterse dahi, onun benimle aynı kişi olmadığını ispatlayarak bu güne geldik. İçimdeki eski benliğimin sözcüsü İlker Canikligil her ne kadar çocuklardan hoşlanmadığını dile getirse de aslında hoşlanmadığı şeyi paylaştığımı sanıyorum. Çocuklar değil, ebeveynlikler can sıkıcı olabiliyor- benimki de dahil- herkesle paylaşamayacağın çok özel bir deneyimi herkes seninle aynı hissetmeliymişçesine dayatarak sosyal medya paylaşımları yapmalarım çok uzak değil. (şu an 13 yaşındaki kızım kesinlikle izin vermiyor- kısmen akıllandım) Ömer Hoca'ya da hak veriyorum, öyle büyük bir karar ve yolculuk ki şu an olduğum kişiye başka türlü ulaşamazdım. Evet içimdeki farklı dönemlerimin iki sesinin tartışmasının daha zengin bir versiyonunu izlemiş oldum. Çok güzel bir bölümdü, teşekkürler.
@@zelihabayri3961 teşekkür ederim :) sizin yorumdan sonra tekrar okuyunca o zaman yazarken biraz toparlama heyecanıyla "şu an olduğum kişi" den çok hoşnut tınısı bıraktığımı farkettim, . Bu hoşnutluktan ziyade başkalarını anlamaya daha yaklaşabildiğimi hissettiğim için olumlu geliyor bana. Ebeveynlik çok yüksek düzeyde empati gerektiriyor ve sıfırdan geldiğim nokta yetersiz bile olsa öncülünün sonsuz katı olduğu için çok sarsıcı bir değişiklik benim için.
@@GaiaTree Annelik yepyeni özellikler ekledi ve çoğunu olumlu kabul ediyorum ama bir yandan da kaygılılık artışı, dış etkilere karşı daha duyarlı ve kırılgan birine de dönüşmüş olmam benim açımdan olumsuz tarafı. Zaten insan kendinden ne zaman tam olarak memnun olur ki?
15:03 Ömer Hoca bir çocuğun gözünden olanları fevkalade aktarmış👍 Çocuk her şeyi gözlemliyor, yetişkinlerin birbirleriyle konuşurken görece özenli, dikkatli, saygılı oluşu, ama kendisiyle konuşurkenki net özensizliği, ciddiyetsizliği.. Çocukta, ben çocuk olduğum için şimdilik ciddiye alınmıyorum ilerde alınacağım gibi bir düşünce olmadığından (çünkü bu, yetişkine özgü bir düşünce biçimi, çocuk hep anda) ciddiye alınmadığı hissi yerleşiyor içine.. bunun gibi birçok şey var.. pek çok insan değersizlik hissiyle boğuşuyor ama yine yetişkine özgü düşünce biçimiyle çocukluklarını anlamlandırmaya çalıştıkları için (e zaten bu böyledir gibi ezber düşünceler) defektleri görebilmeleri de çoğu zaman mümkün olmuyor..
İki çocuk büyüttüm..Öğrendiğim şu.. Ebeveynler dinlemeyi bilmiyor... Dinlemeyi bilmediği için de öğretemiyor...Bu yüzden çocuklar bağırarak konuşuyor...Çocuklarla yumuşak bir ses tonuyla konuşmak, onlardan da aynı şeyi beklemek lazım.... Çok güzel program olmuş... İnsan duygusal açlıktan ölür...İşitilmemek çok kötü...
17:43-18:04 arası için şu denebilir: Var olmakla yükümlü hâle getirdiğin bir insanı bir süreliğine dinlemek gerek. Çocuğun senin dinlemene ihtiyacı olmayacağı noktaya gelene kadar yanında bulunmak, günü geldiğinde de tek başına var olacağı gerçeğine alıştırmak ve hazırlamak daha mantıklı.
Ömer Hocam içimdeki çocuğu çok mutlu ettiniz. O kadar güzel anlattınız ki. Çocukluğumda tek istediğim şey büyümekti. Ailem haricindeki hiçbir insan tarafından ciddiye alınmamak beni en çok üzen ve sinirlendiren şeydi. Şu an çocuklarla iç içe olduğum bir işim var ve onları dinlemeye, dikkat göstermeye, geçiştirmemeye çalışıyorum. Genel kanının da bu yönde gittiğini görmek çok sevindirici.
Tamamı çok iyi ama 14:23 -17:30 arası efsane. Döner döner dinlerim ben bu kısmı. UA-cam'a not tutma amaçlı yorum yazmak da nasip oldu ya, Flu TV bize neler ediyorsun.
6 aylık taze bir baba olarak bu "baba vücudu" meselesini bedenimde günbegün hissettim :) ilk ay belli kas ağrıları oluyor. hiç kullanmadığım kasları, bebeğimi kucağımda uyuturken ya da onu yatağından alıp geri yatırırken kullandığımı fark ettim.. bebek, insanın kaslarını ve zihnini açıyor. aldığım en can alıcı ders ise, ona bir şeyler öğreteyim derken, aslında onun bana sürekli yeni şeyler öğretmesi oldu. daha doğrusu, ebeveyn olarak insana yeni bir öğrenme iştahı geliyor! ebeveynliğin en kıymetli yanlarından biri olsa gerek.
Ömer hoca bana geçtiğimiz bayramda başıma gelen bir olayı hatırlattı. Kendim tek çocuğum ama kalabalık bir geniş aileye sahip olmam sebebiyle ailemdeki birçok çocuğun gelişimine yakından şahit oldum. Aralarından en özeli olarak adlandırabileceğim çocuk, 3 yaşına kadar konuşmuyordu. Bu yüzden de tüm aile çocuğu konuşturmak için onunla sohbet etmeye çalışmıştı. Çocuk konuşmaya başladıktan sonra da çevresindekilerle olan bu iletişimi kopmadı ve çevresindekiler onunla bir bebek/çocuk gibi değil bir birey gibi iletişim kurmaya devam etti. Kendisi bu aralar 7 yaşında. Yer yer akranlarından hiç işitemeyeceğimiz kapasitede sözleri ondan duyup şaşırıyoruz ama geçenlerde çok ilgimi çeken bir olau oldu. Bana objelerin adlarının neye göre verildiğini, neden koltuğa koltuk veya ateşe ateş dediğimizi, koltuğa ateş ateşe koltuk demediğimizi sordu. İlk bakışta basit bir soru gibi geliyor ancak ben birçok kuzenim arasında ilk kez ondan bu kapasitede bir soru işittim. Küçük bir ilçede yaşıyorlar, anne babası çiftçi ailenin bir çocuğu için ciddi bir soru. Normalde bu yaşlarına kadar merak duyguları çoktan örselenmiş olur, bir seviyenim üstünü geçtim herhangi bir soru dahi sormazlardı. Konuşmak, sorularımıza yanıt almak, insan yerine konulmak sandığımızdan çok daha değerli olabilir.
2 роки тому+5
O kadar iyi ki bazı kısımlarını kesip, cebimden bütçe koyup, ebeveyn hedeflemeli atlanamayan UA-cam reklamları ile zorla anne babalara izletmek istiyorum. Ilker hoca'nin dediği gibi bir çocuk yetiştirme ehliyeti olacaksa bu video ders olarak okutulmali.
Hocanın yorumları çok etkileyici. Ama daha deneyimin çok başında. İşler, çocuk büyüdükçe çığırından çıkıyor. Burada bence asıl derin felsefeyi kavrayan İlker Bey. Tercihen çocuk sahibi olmayanları çok akıllı buluyorum.
Ebeveyn ehliyeti konusunda size katılıyorum. Her ne kadar uygulanamayacak bir ütopya da olsa, bu fikrin olmuş olduğunu kabul ettiğimiz bir ortamda; yüksek ihtimalle bu ehliyete sahip değilken baba olmuş birisiyim. 8 yıllık ebeveyn deneyiminden öğrendiğim şu ki: Bir çocuğa kızamazsınız. Onları sevmeyebilirsiniz, onlardan rahatsız olabilirsiniz, ama kızıyor olduğunuz konular yüksek ihtimalle, ebeveyninin veya çocuğun çevresinin suçudur. Suçlu olmayan birine kızmak, ya onu tanımamaktan ya da kendinizdeki bir eksiklikten kaynaklanıyor olabilir. Kafa açıcı programlarınız için teşekkür ederim.
Ömer Hocamızı özlemiştik. Bu kadar ara vermesin artık. Öyle bi konu gerekmiyor. İlker hocamla karşılıklı sohbet etseler bile dinlemekten zevk alacağım ikili. İyiki varsınız.
Dünyaya karşı bakış açımdan ötürü birini dünyaya getirmek ona çok büyük haksızlık gibi geliyor. Bir karmaşanın içine atmak. Varoluşsal olarak da anlamsız gelen dünyada acımasızlıkların da içine atmak. Benim gelişimime fayda sağlayacak ya da yaşlanınca yanımda olacak diye çocuk yapamam. Ayrıca maddi manevi, zaman olarak da çok masraflı bir şey. Çocuğu düzgün yetiştirecek birikime de sahip olmak gerek. Bunca etken kendi adıma çocuk sahibi olmamam gerektiği fikrine götürüyor beni. Tabi bu durum şu anlık böyle. İleride fikrimde değişiklik olur mu bilmem.
Özellikle de adeta vahşi habitatin içine atmak bu korkunç geliyor senin çocuğun hassas narin erdemli ,idealist vs ama yaşıtları ve karşılaştığı yaşıtları büyükleri öyle değil kurulacak üzülecek belki edindiği değerlerden doğrularından vazgeceçek
Çok güzel bir konu, birey kendini oluşturmaya bebeklik ve çocukluk evresinde başlıyor. Bireyin oluşmasında ki önemli faktör olan etrafındaki insanlar özellikle de ebeveynseler gerçekten bir insan yetiştirdiğini göze almalı.
Bir kez daha ikna oldum; ebeveyn olmak insanı olgunlaştırıyor, hele hele öncesinde bir birikim varsa... Daha önce bir çok değişkeni inceleyen bir insan, bu yeniliği iyi gözlemleyebiliyor...
22:40 Ömer bey bu cevap muhteşemdi ama karşınızdaki sürekli aşağılanarak, ezilerek, büyümüş kibirsel kişi bunu anlayamadı. Ömer Bey'in sabrına hayran kaldım .
Felsefe serisinin sürmesine seviniyorum. Ama bunun yanında her serinin kendi içinde yaşattığı fikir uçuşması bana çok iyi geliyor.Hayattan keyif alınabilir umudunu yaşatabiliyorum.Teşekkür ederim.
Kizimi dinlemedigimi farkettigim harika bir bolum oldu tum ebevenyler bir kac kere izlemeli bu bolumu. Omer hocam hosgeldiniz lutfen bir daha gitmeyin.
Bu konu sıklıkla ve her yerde konuşulmalı. Çocuklar "bizim" değil, bizimle beraberler. Vakti geldiğinde gitmelerine müsaade edelim. Kendine yetebilir hale getirelim. Savaşmayın çocuklarınızla lütfen.
Belçika'da yaşıyorum. Eşim Belçikali doktor. Islanirsak üşürüz ve hasta oluruz veya ıslak saçla dışarı çıkarsak hasta oluruz diyince garip garip bakıyor bana. Bu konsept sadece bizde var sanirim.
"Bizim yarattığımız dünyada, bizim sorduğumuz sorulara, biz iyi cevaplar verebiliyoruz diye onlardan üstün olmamız ..." Çok sevdim bunu ya farkındalık yarattı bende bu cümle 👍
31:36 Annelik içgüdüsü işte 😊😊 insanın ya da herhangi bir hayvanın yavrusuna olan sevgisi dünyada başka bir şeyle kıyaslanamaz derecededir. Belki bitkilerin ağaçların bile yavrularına bir sevgisi vardır 😊 sadece biz göremiyoruzdur belki..
sıraya girmek olgusu evet o kadar çok şeyi açıklıyor ki mesela bir insanın o yaşına kadar gerekli terbiye eğitimi alıp almadığını. üniversite öğrencisiyim maalesef öğrenciler sıraya girmeyi bilmiyor hatta daha kötüsü sıraya girmeyi önemsemiyor. yapabiliyorsa haksız şekilde öne geçmeye çalışıyor 🤔
38 yaşındayım 15 ve 13 yaşında iki çocuk babası olarak Ömer hocanın her sözüne katılıyorum, çok güzel ve net anlatmış. Şu an çocuklarım yanımda arkadaş gibiyiz, aramızda çok büyük bir jenerasyon farkı olmadığı için beraber takılıp aynı şeylerle mutlu veya üzgün olabiliyoruz.
İlker bey ;anne baba olmak için lisansın bile yetersiz olduğunu,hatta ebeveyn polis birimi olsa keşke diyorum. İnsanın en önemli evresinin,çocuğun sahibi gibi davranan ebeveynler ve hatta mecburen bile olsa tutulan dadıların keyfi ve bilinçsizliği ile harcanmasına çok üzülüyorum. Her çağda ve coğrafyada en çok mağdur olan kesim çocuklar sanki;bazı ayrıcalıklılar bile ayrıcalıklı olmanın sürgününde gibi;( NY dan sevgiler. Ömer beye vakit ayırdığı için ve keyifle sohbet ederken bir sürü bilgi aktardığı için teşekkür ederim🙏🏽🙌
Çok ilginç olmuş gerçekten tebrikler. Bende biraz şu çağrıştı; toplumun büyük kısmında çocuk babası tarafından eziliyor ve “sen aslında benim sayemde varsın acizsin” gibi sözlere maruz kalabiliyor. Ancak doğanın aslında bize verdiği açık, net ve çok güzel; herşey varlığını sürdürmek için var en temelde, ve ‘insanın sonsuz yaşamı’ rasyonel olmayacağı için -doğaya göre bilgi ve tacrübe gelişmez sabit kalır- o sebeple bir sonraki nesle sıkıştırılmış ve sıfırdan hayatta kalma becerileri ile soyunu-en baştan beri mücadele ederek hayatta kalmış olan soyunu devam ettirmek için gelişerek hayatta kalan bir varlık. Aslında çocuk da burada bir üst , yeni soy.Gelişim ve doğanın sistemi sayesinde öncekinden daha nitelikli bir bakıma.
Dil'in düşünceye nasıl zemin hazırladığını, diyaloğun onu nasıl sürdüğünü, soruların istikameti nasıl verdiğini gözlemlemek açısından güzeldi.. keşke bu kavramsal sorgulama becerisinden biraz birilerinde de olsaydı.
Galiba felsefe serisi sonlandırıldı diye beklentimi bitirmişken 28 yaşımda 23 Nisan sevinci yaşattığınız için hem Flu ekibine hem de Ömer hocama çok teşekkür ederim🙏 Geri dönüş videosu olmasının yanı sıra Ömer Hocamın her videosu gibi sıradanlığa kafa atan müthiş bir konuşma olmuş. Emeği geçen herkese teşekkürler iyi ki varsın Flu TV
@@BicekFaruk nice try 👌
Lütfen devam edin bu seriye lütfeeeeen! 🙏🏼
Flu TV'nin en iyi serilerinden biri geri dönüyor. Yaşasın felsefe !
+1
İlker hocanın çocuklar için dediğini "bi tane vurmak istiyorum" falan laflarını kediler için desem nasıl linç yerim nasıl, ama çocuklara sallamak serbest ve çok havalı. Ben de kedi sevmiyorum napalım. Bir çocukla diyalog kurduğumda resmen başka bir dünyaya yolculuğa çıkıyorum. Dediği şeyler o kadar saygı duyulası ve hayranlık uyandırıcı ki. Umarım bir gün size bunu hissettiren bir çocuk dokunur hayatınıza İlker hocam, ama dokundu diye vurmayın aman :)
Benim hayatımdaki en büyük kırılmayı ve içimdeki iki sesi konuşurken buldum bu bölümde. 35 Yaşında anne olduğum zamana kadar çocuklara karşı bir şey hissetmezdim - İlker Caniklgil'in ifade ettiği gibi nefret etmezdim ama ebeveynlerin çocuk meselesini iş yerinde suistimal aracı olarak kullandığı görüşü ağır bastığı için fazla hoşlandığım bir olgu değildi. Ama temelde çocukları değil de ebeveynliği dert ettiğimi söyleyebilirim. Dünyaya çocuk getirmek byük bir sorumluluk ve, "ya getirdiğim çocuk da buradan benim kadar nefret ederse" endişesi 34 yaşıma kadar kırılmayan bir dirençti içimde. Tam olarak nasıl kırıldıysa bu direnç bir noktada kırıldı. Belki arkadaşımın bebeğini kucağıma aldığımda hormonlarım aklımın kontrolündeki rolü arttırdı tam hatırlamıyorum. Sonra 35. doğum günümden 3 gün sonra kızımı kucağıa aldım ve ne kadar büyük bir işe kalkıştığımı hemen anlayamadım. Kızım ilkokula başladığında pek çok başka annelikler de görmeye başladım. Artık sanırım çocukların tarafını tuttuğumu, 1 çocuktan tüme varımla tüm çocukları sevdiğimi, ama ebeveynlerin o muhteşem yaratıklara ne kadar kör ve sağır kalarak ne büyük kaynakları harcadığını düşünmeye o süreçte başladım. Hayatı yeni baştan yaşıyormuşum gibi kafamın içinde kapattığım meseleler açılıp durdu. Her aşamada çok benzerlikler gösterse dahi, onun benimle aynı kişi olmadığını ispatlayarak bu güne geldik.
İçimdeki eski benliğimin sözcüsü İlker Canikligil her ne kadar çocuklardan hoşlanmadığını dile getirse de aslında hoşlanmadığı şeyi paylaştığımı sanıyorum. Çocuklar değil, ebeveynlikler can sıkıcı olabiliyor- benimki de dahil- herkesle paylaşamayacağın çok özel bir deneyimi herkes seninle aynı hissetmeliymişçesine dayatarak sosyal medya paylaşımları yapmalarım çok uzak değil. (şu an 13 yaşındaki kızım kesinlikle izin vermiyor- kısmen akıllandım) Ömer Hoca'ya da hak veriyorum, öyle büyük bir karar ve yolculuk ki şu an olduğum kişiye başka türlü ulaşamazdım.
Evet içimdeki farklı dönemlerimin iki sesinin tartışmasının daha zengin bir versiyonunu izlemiş oldum. Çok güzel bir bölümdü, teşekkürler.
Harika bir yorum olmuş👏
@@zelihabayri3961 teşekkür ederim :) sizin yorumdan sonra tekrar okuyunca o zaman yazarken biraz toparlama heyecanıyla "şu an olduğum kişi" den çok hoşnut tınısı bıraktığımı farkettim, . Bu hoşnutluktan ziyade başkalarını anlamaya daha yaklaşabildiğimi hissettiğim için olumlu geliyor bana. Ebeveynlik çok yüksek düzeyde empati gerektiriyor ve sıfırdan geldiğim nokta yetersiz bile olsa öncülünün sonsuz katı olduğu için çok sarsıcı bir değişiklik benim için.
Şimdi memnun musunuz yoksa degilmi
@@GaiaTree Annelik yepyeni özellikler ekledi ve çoğunu olumlu kabul ediyorum ama bir yandan da kaygılılık artışı, dış etkilere karşı daha duyarlı ve kırılgan birine de dönüşmüş olmam benim açımdan olumsuz tarafı. Zaten insan kendinden ne zaman tam olarak memnun olur ki?
Sonunda hocam bir daha bu kadar ara vermeyin gözümüz yollarda kaldı
15:03 Ömer Hoca bir çocuğun gözünden olanları fevkalade aktarmış👍
Çocuk her şeyi gözlemliyor, yetişkinlerin birbirleriyle konuşurken görece özenli, dikkatli, saygılı oluşu, ama kendisiyle konuşurkenki net özensizliği, ciddiyetsizliği.. Çocukta, ben çocuk olduğum için şimdilik ciddiye alınmıyorum ilerde alınacağım gibi bir düşünce olmadığından (çünkü bu, yetişkine özgü bir düşünce biçimi, çocuk hep anda) ciddiye alınmadığı hissi yerleşiyor içine.. bunun gibi birçok şey var.. pek çok insan değersizlik hissiyle boğuşuyor ama yine yetişkine özgü düşünce biçimiyle çocukluklarını anlamlandırmaya çalıştıkları için (e zaten bu böyledir gibi ezber düşünceler) defektleri görebilmeleri de çoğu zaman mümkün olmuyor..
Ömer bey'in çocukları ne kadar şanslı
İki çocuk büyüttüm..Öğrendiğim şu.. Ebeveynler dinlemeyi bilmiyor... Dinlemeyi bilmediği için de öğretemiyor...Bu yüzden çocuklar bağırarak konuşuyor...Çocuklarla yumuşak bir ses tonuyla konuşmak, onlardan da aynı şeyi beklemek lazım.... Çok güzel program olmuş... İnsan duygusal açlıktan ölür...İşitilmemek çok kötü...
17:43-18:04 arası için şu denebilir: Var olmakla yükümlü hâle getirdiğin bir insanı bir süreliğine dinlemek gerek. Çocuğun senin dinlemene ihtiyacı olmayacağı noktaya gelene kadar yanında bulunmak, günü geldiğinde de tek başına var olacağı gerçeğine alıştırmak ve hazırlamak daha mantıklı.
Ömer Hocam içimdeki çocuğu çok mutlu ettiniz. O kadar güzel anlattınız ki. Çocukluğumda tek istediğim şey büyümekti. Ailem haricindeki hiçbir insan tarafından ciddiye alınmamak beni en çok üzen ve sinirlendiren şeydi. Şu an çocuklarla iç içe olduğum bir işim var ve onları dinlemeye, dikkat göstermeye, geçiştirmemeye çalışıyorum. Genel kanının da bu yönde gittiğini görmek çok sevindirici.
"Islanırsan üşürsün, üşürsen hasta olursun." Annemin 30 yıldır anlatmaya çalıştığı şey.
Nedir üstünlüğümüz, tam anlamadım.
Davul konusu efsane bi diyalogtu hocam. İçimdeki çocuk müteşekkir.
Özlemişiz
way way way kimler gelmiş? hoşgeldiniz hocam vallahi özledik! 🎉❤🎉
Chomsky "On being truly educated" diye bir videosunda şöyle bir cümle aktarıyor: It's not important what you cover in class , but what you discover
Teşekkürler. İzlensin.
Müthiş bir system
Tamamı çok iyi ama 14:23 -17:30 arası efsane. Döner döner dinlerim ben bu kısmı.
UA-cam'a not tutma amaçlı yorum yazmak da nasip oldu ya, Flu TV bize neler ediyorsun.
Şimdi doğan çocuklar 13. bölüm geldiğinde buraya kendi imkanlarıyla yorum yapabilecek. O yüzden bu bölümün kıymetini bilin :D Seviliyorsunuz ✌🏻🤘🏻😁
"Dilin mutluluğa katkısı" çok güzel bir konu başlığı olurdu. Sevgiler
Ömer Hoca iyi ki döndü. Eski videoları tekrar tekrar izlemekten iyi
Ömer hocanın geri dönmesini hiç beklemiyordum. Teşekkürler bayram sevinci yaşattınız 😊
Harika bir program olmuş, bütün Türk anne ve babalara seminer olarak dinletilmeli😏
6 aylık taze bir baba olarak bu "baba vücudu" meselesini bedenimde günbegün hissettim :) ilk ay belli kas ağrıları oluyor. hiç kullanmadığım kasları, bebeğimi kucağımda uyuturken ya da onu yatağından alıp geri yatırırken kullandığımı fark ettim.. bebek, insanın kaslarını ve zihnini açıyor. aldığım en can alıcı ders ise, ona bir şeyler öğreteyim derken, aslında onun bana sürekli yeni şeyler öğretmesi oldu. daha doğrusu, ebeveyn olarak insana yeni bir öğrenme iştahı geliyor! ebeveynliğin en kıymetli yanlarından biri olsa gerek.
Ömer hoca bana geçtiğimiz bayramda başıma gelen bir olayı hatırlattı.
Kendim tek çocuğum ama kalabalık bir geniş aileye sahip olmam sebebiyle ailemdeki birçok çocuğun gelişimine yakından şahit oldum. Aralarından en özeli olarak adlandırabileceğim çocuk, 3 yaşına kadar konuşmuyordu. Bu yüzden de tüm aile çocuğu konuşturmak için onunla sohbet etmeye çalışmıştı. Çocuk konuşmaya başladıktan sonra da çevresindekilerle olan bu iletişimi kopmadı ve çevresindekiler onunla bir bebek/çocuk gibi değil bir birey gibi iletişim kurmaya devam etti.
Kendisi bu aralar 7 yaşında. Yer yer akranlarından hiç işitemeyeceğimiz kapasitede sözleri ondan duyup şaşırıyoruz ama geçenlerde çok ilgimi çeken bir olau oldu. Bana objelerin adlarının neye göre verildiğini, neden koltuğa koltuk veya ateşe ateş dediğimizi, koltuğa ateş ateşe koltuk demediğimizi sordu. İlk bakışta basit bir soru gibi geliyor ancak ben birçok kuzenim arasında ilk kez ondan bu kapasitede bir soru işittim. Küçük bir ilçede yaşıyorlar, anne babası çiftçi ailenin bir çocuğu için ciddi bir soru. Normalde bu yaşlarına kadar merak duyguları çoktan örselenmiş olur, bir seviyenim üstünü geçtim herhangi bir soru dahi sormazlardı. Konuşmak, sorularımıza yanıt almak, insan yerine konulmak sandığımızdan çok daha değerli olabilir.
O kadar iyi ki bazı kısımlarını kesip, cebimden bütçe koyup, ebeveyn hedeflemeli atlanamayan UA-cam reklamları ile zorla anne babalara izletmek istiyorum. Ilker hoca'nin dediği gibi bir çocuk yetiştirme ehliyeti olacaksa bu video ders olarak okutulmali.
Ömer hocanın videoları benim için entelektüel ekstazi yaşama kapısı. Umarım özletmez kendini, daha sık görürüz buralarda.
Hocanın yorumları çok etkileyici. Ama daha deneyimin çok başında. İşler, çocuk büyüdükçe çığırından çıkıyor. Burada bence asıl derin felsefeyi kavrayan İlker Bey. Tercihen çocuk sahibi olmayanları çok akıllı buluyorum.
Ebeveyn ehliyeti konusunda size katılıyorum.
Her ne kadar uygulanamayacak bir ütopya da olsa, bu fikrin olmuş olduğunu kabul ettiğimiz bir ortamda; yüksek ihtimalle bu ehliyete sahip değilken baba olmuş birisiyim.
8 yıllık ebeveyn deneyiminden öğrendiğim şu ki:
Bir çocuğa kızamazsınız.
Onları sevmeyebilirsiniz, onlardan rahatsız olabilirsiniz, ama kızıyor olduğunuz konular yüksek ihtimalle, ebeveyninin veya çocuğun çevresinin suçudur.
Suçlu olmayan birine kızmak, ya onu tanımamaktan ya da kendinizdeki bir eksiklikten kaynaklanıyor olabilir.
Kafa açıcı programlarınız için teşekkür ederim.
Ömer hocam ne süper adamsınız siz yahu. Gençliğimde Sizin gibi bir mentörüm olsaydı keşke.
yine bir şey olmazdı muhtemelen çok takma kafaya
@@mustafaurkmez8983 arkadaş mısınız?
@@mustafaurkmez8983 Kibar ol. Sivri zeka
Ömer Hocamızı özlemiştik.
Bu kadar ara vermesin artık. Öyle bi konu gerekmiyor. İlker hocamla karşılıklı sohbet etseler bile dinlemekten zevk alacağım ikili. İyiki varsınız.
Dünyaya karşı bakış açımdan ötürü birini dünyaya getirmek ona çok büyük haksızlık gibi geliyor. Bir karmaşanın içine atmak. Varoluşsal olarak da anlamsız gelen dünyada acımasızlıkların da içine atmak. Benim gelişimime fayda sağlayacak ya da yaşlanınca yanımda olacak diye çocuk yapamam. Ayrıca maddi manevi, zaman olarak da çok masraflı bir şey. Çocuğu düzgün yetiştirecek birikime de sahip olmak gerek. Bunca etken kendi adıma çocuk sahibi olmamam gerektiği fikrine götürüyor beni. Tabi bu durum şu anlık böyle. İleride fikrimde değişiklik olur mu bilmem.
Özellikle de adeta vahşi habitatin içine atmak bu korkunç geliyor senin çocuğun hassas narin erdemli ,idealist vs ama yaşıtları ve karşılaştığı yaşıtları büyükleri öyle değil kurulacak üzülecek belki edindiği değerlerden doğrularından vazgeceçek
Çok güzel bir konu, birey kendini oluşturmaya bebeklik ve çocukluk evresinde başlıyor. Bireyin oluşmasında ki önemli faktör olan etrafındaki insanlar özellikle de ebeveynseler gerçekten bir insan yetiştirdiğini göze almalı.
Bu ne kadar güzel bir bildirimdir 🎉😍
Bir kez daha ikna oldum; ebeveyn olmak insanı olgunlaştırıyor, hele hele öncesinde bir birikim varsa...
Daha önce bir çok değişkeni inceleyen bir insan, bu yeniliği iyi gözlemleyebiliyor...
22:40 Ömer bey bu cevap muhteşemdi ama karşınızdaki sürekli aşağılanarak, ezilerek, büyümüş kibirsel kişi bunu anlayamadı. Ömer Bey'in sabrına hayran kaldım .
Çok mutlu oldum programı yeniden görünce. Teşekkür ederim arkadaşlarım.
Bu video, üniversitelerde ders olarak izletilmeli. Emeği geçen başta Ömer hocam olmak üzere tüm Flu TV ekibine teşekkür ederim.
Felsefe serisinin sürmesine seviniyorum.
Ama bunun yanında her serinin kendi içinde yaşattığı fikir uçuşması bana çok iyi geliyor.Hayattan keyif alınabilir umudunu yaşatabiliyorum.Teşekkür ederim.
Ömer hocayla yapılan her sohbet kısa... tam başlıyoruz bitiyor... bu ne yaman bir kastrasyon böyle:(
şahane program, ilker beyin soruları ve yönlendirmesi şahane. fluz'nin başarısızlığı ilker bey gibi bir showrunner yok.
Konu ve anlatim cok guzeldi.
Bunun yaninda ışık ve “yeşil”de çekilmemiş olması da çok hoş olmuş
OOOOO FLUTV'NIN SERSERI UYESI GELMIS NERDE KALDINIZ OLDUK YUHHHHH
Çocuk kararını biz aldık, onlar bize borçlu değil ama biz onlara her şeyi borçluyuz bence. Ufuk açıcıydı teşekkürler.
Kizimi dinlemedigimi farkettigim harika bir bolum oldu tum ebevenyler bir kac kere izlemeli bu bolumu. Omer hocam hosgeldiniz lutfen bir daha gitmeyin.
ve nihayet. hoş geldiniz hocam.
Sabahtandir iste flu tv izliyorum yeni bolum guzel oldu
Ömer hocayı görünce ailemden birini görmüş gibi oldum. Yaşasın Felsefe 🎊🎉🎊🎉
Bu konu sıklıkla ve her yerde konuşulmalı. Çocuklar "bizim" değil, bizimle beraberler. Vakti geldiğinde gitmelerine müsaade edelim. Kendine yetebilir hale getirelim.
Savaşmayın çocuklarınızla lütfen.
Ppp
Oha İlker Bey, Ömer Bey'i ikna etmiş! İkinize de ayrı ayrı teşekkür ederim.
brakin flu tv yi benim için tüm internet ortamında izlediğim en keyifli verimli içerik bu olabilir muhteşem
Ömer Bey'in aktardığı içerikleri iştahla dinlerken canım hocam İskender Savaşır'ın isminin geçmesi beni apayrı mutlu etti😊
Ömer hocayı çok özlemişiz.....onu çok seviyoruz....🙃
15.02 harikaydı! Çok özlemişiz hocam
Çok güzel ve ufuk açıcı bir bölüm olmuş. Ömer Hocayı tekrar görmek çok güzel.
Belçika'da yaşıyorum. Eşim Belçikali doktor. Islanirsak üşürüz ve hasta oluruz veya ıslak saçla dışarı çıkarsak hasta oluruz diyince garip garip bakıyor bana. Bu konsept sadece bizde var sanirim.
Hocam çocuklara yaklaşımınıza tek kelimeyle bayıldım.
Hoşgeldiniz Ömer hocam, Flutv formatında da sizi dinlemek çok keyifli
En sevdiğim seri arkadaş. İnanılmaz sevindim.
"Bizim yarattığımız dünyada, bizim sorduğumuz sorulara, biz iyi cevaplar verebiliyoruz diye onlardan üstün olmamız ..." Çok sevdim bunu ya farkındalık yarattı bende bu cümle 👍
Ömer hocanın ağzından çıkan her cümle altın değerindeydi. Muhtemelen içeriğin çok azını alabildim ama kendi adıma çok faydalandım, teşekkür ederim.
Videonun bildirmini görünce o kadar mutlu oldum ki anlatamam :) Ömer hoca çok özlenmişti ilaç gibi geldi
"Düşünme derken de, bir şeyi ciddiye alıp, onu gündeme getirip, cümle olarak ona tahammül etmek." (:
Ömer Hocam gerçekten muhteşem bir insansınız. 🤗🙏
flu sayesinde tanıdığımız güzel insanlardan biri. Güzel seri, tak,ipteyiz
Ömer Hocam iletişime ait anahtarları vermiş :) Özlemişiz, teşekkürler.
31:36 Annelik içgüdüsü işte 😊😊 insanın ya da herhangi bir hayvanın yavrusuna olan sevgisi dünyada başka bir şeyle kıyaslanamaz derecededir. Belki bitkilerin ağaçların bile yavrularına bir sevgisi vardır 😊 sadece biz göremiyoruzdur belki..
Sonsuza kadar dinleyebilirim Ömer hocayı.
“İşitilmemişim, işitilmek istiyorum. Varolmak öyle bir şey.“ 17:30 Ömer Aygün
Felsefe bölümlerinde arayı çok uzatmayın yahu, harika bölümdü.
Hocam hoş geldiniz özlettiniz kendinizi
sıraya girmek olgusu evet o kadar çok şeyi açıklıyor ki mesela bir insanın o yaşına kadar gerekli terbiye eğitimi alıp almadığını. üniversite öğrencisiyim maalesef öğrenciler sıraya girmeyi bilmiyor hatta daha kötüsü sıraya girmeyi önemsemiyor. yapabiliyorsa haksız şekilde öne geçmeye çalışıyor 🤔
Emanet; birine, geri alınmak üzere, geçici olarak bırakılan, teslim alan kişice korunması gereken eşya, kimse vb.
38 yaşındayım 15 ve 13 yaşında iki çocuk babası olarak Ömer hocanın her sözüne katılıyorum, çok güzel ve net anlatmış. Şu an çocuklarım yanımda arkadaş gibiyiz, aramızda çok büyük bir jenerasyon farkı olmadığı için beraber takılıp aynı şeylerle mutlu veya üzgün olabiliyoruz.
Güzelmiş
14:22 "Ağlayan çocuğun ağzını burnunu kırmak istemek." Bu cümleyi düşünelim isterim.
bence serinin en güzel bölümüydü. ümit özdağ ve yalın alpayı bir arada dinlemek isterdim.
Videoyu bugün görüp çocuklar gibi mutlu oldum. Hele de seri bitti düşüncesi varken...
Dinlerken çocukluğum film şeridi gibi gözümün önünden geçti. :)
Ömer Hoca gitti sanıyordum, sızlanıp, söylenip ,üzülürken tam bayram hediyesi oldu. Çok mesudum 😍 teşekkür ederiz efendim 💜
Çok güzel bir konuyla dönmüş olmanız.. Özlemişiz
Ömer Hocam sizi çok özlemiştik. Müthiş oldu gerçekten.
Sonunda geldi yeni bölüm, sohbet müthiş zevkli.
Ah tam bir bayram havası herkesin de dediği gibi. Nasıl bir sevindim anlatamam. Hosgeldiniz Ömer hocam!
ÖZLEDİK!
Yine cok keyifliydi. Ben ayni konunun, psikiyatrla da islenmesini cok isterdim.
Hoş geldin hocam .. özledik
Yeniden hoş geldiniz Ömer hocam, özlemiştik sohbetlerinizi. 👏👏👏👏
Efsane geri döndü 🔥🔥🔥
Sadece çocuk sahibi olmak değil evlenmek için de ehliyet gerekli
Alper Hasanogluyla Omer Aygün bi araya gelse konuşulacak seyleri çok merak ediyorum.
KESKE YAA KESKE
İlker bey ;anne baba olmak için lisansın bile yetersiz olduğunu,hatta ebeveyn polis birimi olsa keşke diyorum. İnsanın en önemli evresinin,çocuğun sahibi gibi davranan ebeveynler ve hatta mecburen bile olsa tutulan dadıların keyfi ve bilinçsizliği ile harcanmasına çok üzülüyorum. Her çağda ve coğrafyada en çok mağdur olan kesim çocuklar sanki;bazı ayrıcalıklılar bile ayrıcalıklı olmanın sürgününde gibi;( NY dan sevgiler. Ömer beye vakit ayırdığı için ve keyifle sohbet ederken bir sürü bilgi aktardığı için teşekkür ederim🙏🏽🙌
Ömer Bey'i bu kanalda daha sık görmek istiyoruz.
o kadar mutluyum ki anlatamam. bu seri benim için çok önemliydi lütfen devam edin
Çok ilginç olmuş gerçekten tebrikler.
Bende biraz şu çağrıştı; toplumun büyük kısmında çocuk babası tarafından eziliyor ve “sen aslında benim sayemde varsın acizsin” gibi sözlere maruz kalabiliyor.
Ancak doğanın aslında bize verdiği açık, net ve çok güzel; herşey varlığını sürdürmek için var en temelde, ve ‘insanın sonsuz yaşamı’ rasyonel olmayacağı için -doğaya göre bilgi ve tacrübe gelişmez sabit kalır- o sebeple bir sonraki nesle sıkıştırılmış ve sıfırdan hayatta kalma becerileri ile soyunu-en baştan beri mücadele ederek hayatta kalmış olan soyunu devam ettirmek için gelişerek hayatta kalan bir varlık. Aslında çocuk da burada bir üst , yeni soy.Gelişim ve doğanın sistemi sayesinde öncekinden daha nitelikli bir bakıma.
Her insan, başka bir insan dünyaya getirene kadar masumdur.
31:25 Tabiki yap Mina baksana Ömer hoca resmen laboratuvarını kurmuş, akademik olarak müthiş faydası olur😄
Lisans fikrini bende yillardir söylüyorum.....Kesinlikle öyle olmalı
Nasıl özlemişiz
Dil'in düşünceye nasıl zemin hazırladığını, diyaloğun onu nasıl sürdüğünü, soruların istikameti nasıl verdiğini gözlemlemek açısından güzeldi.. keşke bu kavramsal sorgulama becerisinden biraz birilerinde de olsaydı.
Konu hakkında kitap tavsiyeniz var mı?
Tekrar hoş geldin Ömer Hocam
Ömer hocam hoşgeldiniz, 42 yaşındayım sayenizde bayram yasadım 😊
Mutluluktan ağayacağım 💛