keşke böyle olmasaydı.

Поділитися
Вставка
  • Опубліковано 27 вер 2024
  • "Keşke böyle olmasaydı.." demediğim tek bir günüm bile yok. Hayatımı sistematik bir pişmanlıkla geçiriyorum. Tüketiyorum. Kendimi, hayatımı, hislerimi. Yemek yer gibi, su içer gibi... İçimdeki boşluğu bir şeyler yiyerek yok etmeye çalışmaktan nefret ediyorum. Zaten Ramazan'ı da beklediğim kadar huşuyla geçiremiyorum. Bu gerçeği bilmek ama içimdeki mutsuzluğu bir türlü azaltamıyor olmak canımı epeyi daraltıyor. Ne de olsa elimde mutsuz olmak için pek de bir sebep yok, işim, aşım, ekmeğim, sevdiklerim... Kaybetmekle sınanmadığım için mi kıymet bilmezim?
    Gerçekten hayattan ne beklediğimi bilmek istiyorum.
    Bahar geliyor, çiçekler burcu burcu kokuyor. Yemin ediyorum, burç burç yayılıyor koku. Bazen yolda yürürken ve tüm şehrin sessiz olabildiği zamanlara denk gelebilirsem kuşların sesini de duyuyorum. Mutlu olduğumu o kesif anlarda hissedebiliyorum. O an yani o kısacık anda yaşadığımı hissediyorum ve sonra şükrediyorum. "Bunu da bulamayabilirdim.." diyorum ancak biliyorum ki bulduğum pek çok şey var. Şükürsüzlük ettiğimin farkındayım ancak insanın giderek yalnızlaştırıldığı bu dünyaya da yabancıyım. Kendimi sürekli anlatmak ve haykırmak isterken anlayabilecek bir kişiye bile rast gelememek ürkütüyor beni. Halbuki çok kalabalığız, baksanıza! Sosyal medyadaki linç kültürünün vazgeçilmez ögeleriyiz hepimiz. Birbirimizi nefrette, ırkçılıkta ve güzel olan her şeye muhalefet ederken bayağı güzel destekliyoruz. Bilemiyorum hangi empati karşıtı partinin üyesiyiz? Partizanlıkta bir numarayız, hepimiz devlet sırlarını biliyor, bilmiyormuş gibi davranıyoruz. Ancak toplumsal hayatın ve zamanın yaralarını saramayacağımızı düşünüyoruz. İnanamıyorum, o sırrı ifşa etmemek için aldığımız rüşvet sadece tepkisizlik mi? Epeyi ucuza gitmişiz öyleyse.
    Özgürlük şarkıları ararken buluyorum kendimi bazen. Evet, konu değiştirme hızıma bazen ben bile yetişemiyorum. Odaklanmakta zorlanıyorum çünkü çevrem binlerce uyaranla dolu dolu. Seçim şarkıları, kirli siyaset, enflasyon, magazinsel olaylar, kaybolan kraliyet üyeleri falan derken unutturulmaya çalışılan vahşetleri hatırlamaya çalışıyorum ancak ben de çoğu zaman gündemin esiri oluyorum. Bilirsiniz, ölü sizin evinizden çıkmıyorsa okunan salayı da duymazsınız. O ölü sizin değilse koksa da burnunuz koku almaz.. Bunun gibi.. Çıkarıma denk düşmezse ben de oyunun içinde yokmuşum. Bunu fark edeli pek de uzun bir zaman olmadı. Canım sıkkındı, boşluğum ruhumu dolduruyor, tenhalarda huzur bulduğumu sanıyor ancak oralar yaralarımı enine genişletiyordu.
    Çevreme benim gibi birileri var mı acaba diye bakındığımda ise kimseyi göremiyordum zira acımı eşsiz zannediyordum. Ne de olsa bu yük benimdi ve benim sırtımın geldiği hali benden başka kimse iyi göremezdi.
    Görmek isteyeceklerini de düşünmedim aslında. Zira insanlar birbirlerinin acıyan yanlarını küçümserler. Genelleme yaptığımı biliyorum, ötekileştirdiğimi ve bulanıklaştırdığımı. Arka planda çalan şarkı ise "A place for my head." Sahiden şu kafamı sığdırabileceğim bir gezegen var mı bilmiyorum. Bu dolulukla imkansız. Evet, gezegen dedim zira orada geçen vızırtılı trafiği görsen derdin ki buradaki ölüleri nereye gömüyorsun? Zira epeyi kazalar oluyor kafamın içinde. Sevdiğim insanlar beklemediğim olaylarla çarpışınca hiç tanımadığım kişilere dönüşüyorlar ve geçmiş... Her gece bir kabus olarak ruhumun tepesinde konuşlanıyor. Kuş bakışı bakacak kadar uzaklaşmak istiyorum o sıra dünyadan. Astronot olmak gibi bir hayalim yoktu aslında ama şartlar beni dünyadan uzak ancak zihnimden de uzak bir noktaya yol almaya itti.
    Keşke böyle olmasaydı demek istemiyorum artık. Belki ben de herkesin izlediği filmleri izlemeli, herkesin haykırarak güldüğü taklitleri denemeliyim, kamera karşısına geçip mimiklerimi zedeleyerek o gündemde ben de yer almalıyım. İçimde olduramadıklarımla insanlara eleştirilerde bulunmalı, her yeni gün bu zamanın insanı olmadığıma kendimi inandırırken aslında herkesten pek de bir farkım olmadığı gerçeğini rafa kaldırmalıyım.
    Bilmiyorum.
    Keşke böyle olmasaydı.

КОМЕНТАРІ • 16