I. Dinleyin ey dostlar, size bir destan Üç güher ki her biri cevher-i irfan _Nahif_ ile _umar_ , bir de _mütevazı_ Bu üç kelâm olsun gönüllere sultan II. _Nahiftir_ o gonca, kırılgan ince Bir şair ruhudur, duyguyu görünce Zayıf endamında bin hikmet saklı Narin yaprakları açar derince Hüseyin Rahmi'nin gözünde canan Yahya Kemal'den bir fidan her an Hasta değil lakin, terbiye ile Vakur duruşuyla kalpleri alan III. _Umar_ derler ona, ümit peşinde Türkçe'nin özüdür, mana işinde Umarsız gözyaşı döker âşıklar Sevdanın ateşi yanar döşünde Umursamaz değil, dikkat ediniz Ummaktan gelir o, anlayınız siz Ahmet Vefik Paşa der ki nihâyet: "Kim ne derse desin cümle bendeniz" IV. _Mütevazı_ olmak, ne yüce haslet Kibirden uzaktır, budur fazilet Ömer Seyfettin'den Reşat Nuri'ye Bu yolda yürümek, sanki bir devlet Halide Edib'in _mütevazı_ evi Tarihe tanıktır, yoktur bir şevi Yüksekten bakmayıp alçakta durur Gönüller yapmaktır onun hedefi V. Ey âdem oğlu sen, hoşça bak zâta Bu üç kelâm olsun rehber hayata *Nahif ol, umar ol, hem mütevazı* Böyle erişilir yüce murâda
Nİye tireden önce ve sonra boşluk koyarak yazıyorsunuz ki? Boşluk bırakmayarak da zât-ıâlî gibi yazabilirsiniz ya da hepsini bitişik zatıali gibi yazabilirsiniz.
Elinize, ağzınıza sağlık. Yine çok güzel bir içerik olmuş. Teknik ve görsel olarak iki önerim olacak: 1- Sesiniz yankılanmış. Sadece kamera mikrofonu kullanılmış sanırım ve kütüphaneden yankılanmış gibi bir ses var. 2- Kadrajın çok ortasında kalmışsınız. Merkezin biraz daha üzerinde ayarlanırsa göze daha güzel görünecektir. (Bkz. Altın oran) Güzel seneler olsun. Sevgiler...
Alçakta olan her şey yerin dibine geçmiyor ki, kelimeyi tek bir manaya sıkıştıralım....alçak gönüllü olmakla engin gönüllü olmak arasında okyanus kadar fark var...
@@Abeturk Evet Aberturk kardesim, yerin dibine gecmiyor ama bu kelime benim kulagima küfür etmek gibi geliyor. Sanki bir sahsa ALCAK HERIF der gibi. Oysa ENGIN GÖNÜL deyinde bir serinlik bir ferahlik bir enginlik geliyor aklima, hayalime. Tamda Gönülde olmasi gereken zaten bu degilmi?
Vazgeçmek birleşik eylemindeki birinci bölümün indirmek anlamından ziyade koymak anlamında anımda canlandırdığımdan sözcüğün ihtiva ettiğini kavrayamamışım. Kişi bir şeyi yere indirip onun yanından geçiyor gibi canlanması hoştur.
Naive İngilizce'den dilimize girmis naif olmuş mesela bu kelime Arapca' dan girmis olsa ballandıra ballandıra anlatırdınız fark ettiniz mi? Kelime kökenlerine esit saygıyla yaklasalım lutfen Sezar'ın hakkı Sezar' adan mütevellit. Saygılarımla.
Hava = Air Es=root of the verb to blow / Esi=the act of blowing/ a blow Heva-Esi =air blowing (a feeling of air blowing in the mind or a sensation or breeze of thought in the mind ) Heves = whim / desire / wish Heveslemek / Heves etmek = to like and desire Heveslemek> Eslemek > İstemek = to want / to ask for / ~to desire / ~to wish Hissetmek= to feel/~to sense /~to perceive Aydın Havası = (feeling) the cultural atmosphere of Aydin Hissi >> Esi =(the sense) / the feeling of Havası / Hevası / Hevesi >> Esi -Esi= feeling of desire / the urge for verbs Heves-u bar > hevesi var > -esi var -Esi Var = have an urge/ feel a desire/ an inclination /have an eagerness / take up a passion -Esi Yok = have no eagerness / not feel a desire / not take up a passion (Git-e-esi var) Ali’nin eve gidesi var= Ali feels the urge to go home / Ali feels like going home (Bugün hiç çalış-a-esi-m yok) Bugün hiç çalışasım yok= I have no desire to work at all today Bunu yapasım var = I want to do this ( ’cause I like doing this)>> I feel like doing this (Su iç-e-esi-n bar ma-u) Su içesin var mı? = Do you feel like drinking water? (Su iç-e-esi-n bar ma-u er-di) Su içesin var mıydı? = Would you like to drink water? Su-esi-mak= Susamak = feeling the urge to drink water = be thirst Durak-esi-mak =Duraksamak = feeling the urge to stop oneself =~ to pause Yañıl-esi-mak > Yanılsamak = feeling like it's wrong Umur-esi-ma-mak > Umursamamak= feeling like it's unimportant= not to give a damn -Esi =(conveys a sense of.. / a feeling of.. / being like / similar in nature) for objects Bebek-Esi > Bebeksi =like a baby, babyish Bebeksi bir ten = (just) like a baby skin Çocuksu bir yüz = ( just) like a child's face Yanıksı bir koku= just like a feeling of burning smell Yakınsı= It feels like it's close / tending to be close Birazıcık yalansı= It feels a little bit like a lie for verbs Gör-el-Esi > görülesi = requiring sight / must-see / worth seeing Sev-el-Esi> sevilesi = requiring to love / worthy of love Bil-en-esi > bilinesi = requiring to be known Okunası kitaplar =~(recommended) books worth reading Olası= expected to be happened /~must be / > possible (to happen) Bit-esi = ~expected to reach result Kör olası= ~is asked to be blind Kahrolasıca= ~as if it required to be destroyed / as if it were a damn thing Kab= what's keeping something inside Kab kacak= pots and pans (and similar kitchen utensils) Kapan= the trap / kaban= overcoat / kepenk= shutter >>kovan/kavun/kabuk/kabak Kapmak= to pick up quickly and keep in the palm (or in mouth or in mind..etc) kapamak = to keep it closed (kap-eş-mak)>> kapışmak=(~biting each other) >> dogfight kapatmak= to close >> kapı= door / (kapı-tutan) kaptan=captain kaplamak=to cover kapsamak= comprise /contain > kapsam=scope > kapsatı= capacity Kap/Küp/Kafa/Kova/Kupa/Küfe/Kaba/Hava.. Cap/Cup/Cave/Keep/Have.. Kabar/Köpür/Geber/Kıvır/Kavur/Kavra… Kabir/Kibir/Kebir/Küfür/Kafir… Cabre/Coffer/Cover/Cable… Kop >> Köp= very /too much /extremely Kopmak =(proliferation/mitotic division)>> to be parted / be apart from / be separated from each other Kop-der-mak >> koparmak =to pluck / break off /tear off Köp-ğur-mek >> köpürmek = to bubble / be frothy Kam =(com /جميع )= all/entire/whole (a sense of totality) Kam-u > kamu = all of.. Kamuya ait= (belong to all the people of the country)=state property (kamusal=publicly / kamuoyu=public opinion / kamu hizmeti=public service) Kamu >> Hamu >>Hæmi >Hemi-si >Hepi-si >Hepsi = all of them , entirety, the whole (Hæm-ma) = Amma > ama =(not exactly so)>>(I mean).. but (Hæm-an) = Hemen =(exactly-momently)= right away Hem =~as a whole / ~ the lot / ~ commonly Hem-Esi (-imsi) = almost like / similar to / -ish for objects Yeşil= green / Yaşıl-hem-esi = Yeşilimsi = almost like green = greenish Al/ Kızıl/ Kırmızı= red / Kızıl-hem-esi= Kızılımsı = almost like red Limon-hem-esi = Limonumsu = tastes- almost like lemon Kek-hem-esi = Kekimsi ( Kekremsi) = it tastes- almost like cake Sarığ-hem-esi-ak=yellowish-white > sarımsak = garlic for verbs Beniñ-hem-esi-mek > Benimsemek =feeling like this is all mine Az-hem-esi-mak> Azımsamak=feeling/thinking that it's all too little = to undervalue Küçüğ-hem-esi-mek > Küçümsemek = to belittle /underestimate Ön-hem-esi-mek > Önemsemek = feeling like it's always at the forefront /attach importance
I.
Dinleyin ey dostlar, size bir destan
Üç güher ki her biri cevher-i irfan
_Nahif_ ile _umar_ , bir de _mütevazı_
Bu üç kelâm olsun gönüllere sultan
II.
_Nahiftir_ o gonca, kırılgan ince
Bir şair ruhudur, duyguyu görünce
Zayıf endamında bin hikmet saklı
Narin yaprakları açar derince
Hüseyin Rahmi'nin gözünde canan
Yahya Kemal'den bir fidan her an
Hasta değil lakin, terbiye ile
Vakur duruşuyla kalpleri alan
III.
_Umar_ derler ona, ümit peşinde
Türkçe'nin özüdür, mana işinde
Umarsız gözyaşı döker âşıklar
Sevdanın ateşi yanar döşünde
Umursamaz değil, dikkat ediniz
Ummaktan gelir o, anlayınız siz
Ahmet Vefik Paşa der ki nihâyet:
"Kim ne derse desin cümle bendeniz"
IV.
_Mütevazı_ olmak, ne yüce haslet
Kibirden uzaktır, budur fazilet
Ömer Seyfettin'den Reşat Nuri'ye
Bu yolda yürümek, sanki bir devlet
Halide Edib'in _mütevazı_ evi
Tarihe tanıktır, yoktur bir şevi
Yüksekten bakmayıp alçakta durur
Gönüller yapmaktır onun hedefi
V.
Ey âdem oğlu sen, hoşça bak zâta
Bu üç kelâm olsun rehber hayata
*Nahif ol, umar ol, hem mütevazı*
Böyle erişilir yüce murâda
_Güher:_ Kıymetli taş
_Şev:_ Binanın eğimi
Ağzınıza sağlık kendimi akra FM dinler gibi huzur buldum çok teşekkür ederim bilgilendirdiğiniz için
Harika anlatımınızla, harika bir defter büyüyor..
Nice, bol kelime ve anlatımınızla nurlanan, kelime defterine..
Sayın hocam çok teşekkürler; iyi ki bu kanalı keşfettim.
Çok teşekkürler 💐
İnsanın ruhunu besleyen sadra şifa sözler ağzınıza Yüreğinize sağlık hocam❤❤❤
Çok güzel. Güzel Türkçemiz ve harsımız bir bütün olarak anlatılıyor. Çok teşekkür ediyorum. Kolay gelsin. Selam ve hürmetlerimi iletiyorum. ❤ 🎉 😊
Ağzınıza sağlık.
Hanımefendi ,anlatımınız fevkalede!
Sağlıklı günler dilerim
Emeğinize sağlık
Yunus Emre’nin şiir’i 700 yıldır sevgi, saygı, barış ve insani değerlerin tacı niteliğinde.
Çok harika bir bilgilendirme.🙏
Selamlar, lütfen 8 ulu ozanımızdan daima güzel Türkçe örnekler vermenizi rica ederiz.
Sizi dinlemek çok keyifli. Ağzınıza sağlık.
Alvarlı'nın şiiri aruz. Mefâîlün vezninde. Vezinli şiirleri veznine göre mi okumalı, diksiyon kaidelerine göre mi? Eğer vezne uyacaksak cânı incitme demeliyiz. Vesselâm.
Tek başınıza TRT 2 gibisiniz
Var olun
Hoşça bakın kendinize.
etmiye, söylemiye, diğil.. imlası böyle değil bunların, yani yanlış okunuyor. etmeğe, söylemeğe, yapmağa, değel. imla esas alınırsa böyle söylenmeli
Ağzınıza sağlık. İnsanız etrafınıza sevgi,saygı ve hoşgörülü bakmamız gerek ki diğer insanlara örnek olalım.
Hoşça bakın zât - ı âlinize ve zat - ı şahanenize.
Nİye tireden önce ve sonra boşluk koyarak yazıyorsunuz ki? Boşluk bırakmayarak da zât-ıâlî gibi yazabilirsiniz ya da hepsini bitişik zatıali gibi yazabilirsiniz.
@Libreau-Terkment Normalde bir boşluk koyulur ama ben o şekilde yazmayı tercih etmekteyim.
Emeğiniz için teşekkür ediyorum.
Ağzı nıza sağlık hocam. Sizi dinlemek ömre bedel saygılar.
Hocam,Hazer kıl kırma kalbin kimsenin cânanı incitme... Derken Cânan'dan kasıt Allah'u teâlâ'dır. Canını değil.ben öyle öğrenmiştim büyüklerimizden.hizmetiniz çok değerli çok teşekkür ederim.
Çok Kıymetlisiniz Öğretmenim...Saygılarımla
Teşekkürler hocam kolay gelsin
Meğer ne çok hasletimizi kaybetmişiz, sizi dinledikçe idrak ediyorum
Elinize, ağzınıza sağlık. Yine çok güzel bir içerik olmuş. Teknik ve görsel olarak iki önerim olacak:
1- Sesiniz yankılanmış. Sadece kamera mikrofonu kullanılmış sanırım ve kütüphaneden yankılanmış gibi bir ses var.
2- Kadrajın çok ortasında kalmışsınız. Merkezin biraz daha üzerinde ayarlanırsa göze daha güzel görünecektir. (Bkz. Altın oran)
Güzel seneler olsun.
Sevgiler...
Gönül ve ALCAK iki zid kelime nasil olurda bir birini tamlar?
Biz suna ENGIN-GÖNÜL desek nasil olur?
Alçakta olan her şey yerin dibine geçmiyor ki, kelimeyi tek bir manaya sıkıştıralım....alçak gönüllü olmakla engin gönüllü olmak arasında okyanus kadar fark var...
@@Abeturk Evet Aberturk kardesim, yerin dibine gecmiyor ama bu kelime benim kulagima küfür etmek gibi geliyor. Sanki bir sahsa ALCAK HERIF der gibi. Oysa ENGIN GÖNÜL deyinde bir serinlik bir ferahlik bir enginlik geliyor aklima, hayalime. Tamda Gönülde olmasi gereken zaten bu degilmi?
TESEKKURLER EFENDIM......
❤
❤❤
Vazgeçmek birleşik eylemindeki birinci bölümün indirmek anlamından ziyade koymak anlamında anımda canlandırdığımdan sözcüğün ihtiva ettiğini kavrayamamışım. Kişi bir şeyi yere indirip onun yanından geçiyor gibi canlanması hoştur.
🇹🇷❤️🌺
En güzel lisân Arabça
Naive İngilizce'den dilimize girmis naif olmuş mesela bu kelime Arapca' dan girmis olsa ballandıra ballandıra anlatırdınız fark ettiniz mi? Kelime kökenlerine esit saygıyla yaklasalım lutfen Sezar'ın hakkı Sezar' adan mütevellit. Saygılarımla.
Haksızlık ediyorsunuz. Reyhan hanım kelimelere objektif davranıyor. Arapça olsaydı ballandıra... derken çok hatalısınız. Maalesef ülkemizde insanları kamplara ayırmak marifet zannediliyor.
Hava = Air
Es=root of the verb to blow / Esi=the act of blowing/ a blow
Heva-Esi =air blowing (a feeling of air blowing in the mind or a sensation or breeze of thought in the mind )
Heves = whim / desire / wish
Heveslemek / Heves etmek = to like and desire
Heveslemek> Eslemek > İstemek = to want / to ask for / ~to desire / ~to wish
Hissetmek= to feel/~to sense /~to perceive
Aydın Havası = (feeling) the cultural atmosphere of Aydin
Hissi >> Esi =(the sense) / the feeling of
Havası / Hevası / Hevesi >> Esi
-Esi= feeling of desire / the urge
for verbs
Heves-u bar > hevesi var > -esi var
-Esi Var = have an urge/ feel a desire/ an inclination /have an eagerness / take up a passion
-Esi Yok = have no eagerness / not feel a desire / not take up a passion
(Git-e-esi var) Ali’nin eve gidesi var= Ali feels the urge to go home / Ali feels like going home
(Bugün hiç çalış-a-esi-m yok) Bugün hiç çalışasım yok= I have no desire to work at all today
Bunu yapasım var = I want to do this ( ’cause I like doing this)>> I feel like doing this
(Su iç-e-esi-n bar ma-u) Su içesin var mı? = Do you feel like drinking water?
(Su iç-e-esi-n bar ma-u er-di) Su içesin var mıydı? = Would you like to drink water?
Su-esi-mak= Susamak = feeling the urge to drink water = be thirst
Durak-esi-mak =Duraksamak = feeling the urge to stop oneself =~ to pause
Yañıl-esi-mak > Yanılsamak = feeling like it's wrong
Umur-esi-ma-mak > Umursamamak= feeling like it's unimportant= not to give a damn
-Esi =(conveys a sense of.. / a feeling of.. / being like / similar in nature)
for objects
Bebek-Esi > Bebeksi =like a baby, babyish
Bebeksi bir ten = (just) like a baby skin
Çocuksu bir yüz = ( just) like a child's face
Yanıksı bir koku= just like a feeling of burning smell
Yakınsı= It feels like it's close / tending to be close
Birazıcık yalansı= It feels a little bit like a lie
for verbs
Gör-el-Esi > görülesi = requiring sight / must-see / worth seeing
Sev-el-Esi> sevilesi = requiring to love / worthy of love
Bil-en-esi > bilinesi = requiring to be known
Okunası kitaplar =~(recommended) books worth reading
Olası= expected to be happened /~must be / > possible (to happen)
Bit-esi = ~expected to reach result
Kör olası= ~is asked to be blind
Kahrolasıca= ~as if it required to be destroyed / as if it were a damn thing
Kab= what's keeping something inside
Kab kacak= pots and pans (and similar kitchen utensils)
Kapan= the trap / kaban= overcoat / kepenk= shutter >>kovan/kavun/kabuk/kabak
Kapmak= to pick up quickly and keep in the palm (or in mouth or in mind..etc)
kapamak = to keep it closed
(kap-eş-mak)>> kapışmak=(~biting each other) >> dogfight
kapatmak= to close >> kapı= door / (kapı-tutan) kaptan=captain
kaplamak=to cover
kapsamak= comprise /contain > kapsam=scope > kapsatı= capacity
Kap/Küp/Kafa/Kova/Kupa/Küfe/Kaba/Hava..
Cap/Cup/Cave/Keep/Have..
Kabar/Köpür/Geber/Kıvır/Kavur/Kavra…
Kabir/Kibir/Kebir/Küfür/Kafir…
Cabre/Coffer/Cover/Cable…
Kop >> Köp= very /too much /extremely
Kopmak =(proliferation/mitotic division)>> to be parted / be apart from / be separated from each other
Kop-der-mak >> koparmak =to pluck / break off /tear off
Köp-ğur-mek >> köpürmek = to bubble / be frothy
Kam =(com /جميع )= all/entire/whole (a sense of totality)
Kam-u > kamu = all of..
Kamuya ait= (belong to all the people of the country)=state property
(kamusal=publicly / kamuoyu=public opinion / kamu hizmeti=public service)
Kamu >> Hamu >>Hæmi >Hemi-si >Hepi-si >Hepsi = all of them , entirety, the whole
(Hæm-ma) = Amma > ama =(not exactly so)>>(I mean).. but
(Hæm-an) = Hemen =(exactly-momently)= right away
Hem =~as a whole / ~ the lot / ~ commonly
Hem-Esi (-imsi) = almost like / similar to / -ish
for objects
Yeşil= green / Yaşıl-hem-esi = Yeşilimsi = almost like green = greenish
Al/ Kızıl/ Kırmızı= red / Kızıl-hem-esi= Kızılımsı = almost like red
Limon-hem-esi = Limonumsu = tastes- almost like lemon
Kek-hem-esi = Kekimsi ( Kekremsi) = it tastes- almost like cake
Sarığ-hem-esi-ak=yellowish-white > sarımsak = garlic
for verbs
Beniñ-hem-esi-mek > Benimsemek =feeling like this is all mine
Az-hem-esi-mak> Azımsamak=feeling/thinking that it's all too little = to undervalue
Küçüğ-hem-esi-mek > Küçümsemek = to belittle /underestimate
Ön-hem-esi-mek > Önemsemek = feeling like it's always at the forefront /attach importance
Bu kadın da kusursuz konuşmuyor. Konuşmasında hatâlar var.
Hanim efendi kendi dilimiz varken lütfen bizlere yabancı kelimeleri benimsetmeye çalışmayın.
Beğenmediğiniz sözcüklerin doğru anlamlarını bilmezseniz bir entelektüel olarak nispeten eski bir metni okuyup anlamanıza imkan yoktur.
Hanımefendi ,anlatımınız fevkalede!
❤