Ezberin dışında felsefe yaklaşımızdan dolayı teşekkür ederim. Çünkü diğer felsefe paylaşımcıları sadece felsefe tarihinden ve ezberden bilgilerden oluşuyor, sizin farkınız ise felsefe konusunda bilgiler arasında bağlar-örüntüler kuruyorsunuz, düşünce geliştiriyorsunuz. . Bunu değerli buluyorum. Çalışmalarınız memnuniyetle takip ediyorum. Elinize sağlık.
“Beyne bakıp bilinç nerede sorusu sormak, bir ülkeye bakıp bu ülkenin ekonomisi nerede diye sormaya benzer.” Bu analoji çok hoşuma gittiği için burada paylaşmak istedim.
Bu durumda suçlayacak tekil bir kişiyi bulmak mümkün olmaz. Bu ekonomi nerede sorusu tümden toplumun tamamını suçlayacak Bir konuma evrilir ki bence de böyledir :)
bilinç soyut bir kavram. sarı renk kavramını maddeden bağımsız gösteremeyeceğimiz gibi. bir elektrik alan gibi bir telden elektrik geçerse bir alan oluşur. geçmediği zaman potansiyel bir elektrik alan da olmaz.bunun gibi beynin dışında bağımsız bir bilinçte düşünülemez. beynin bir çeşit yan ürünüdür. beyin yoksa bilinçte yoktur.
WinRar dosyası gibi bir videoydu. 22 dakika, 35 saniye de o kadar çok bilgi ve yorum vardı ki videoyu durdura durdura, üzerine düşüne düşüne bitirdim. harikaydı. emeğine sağlık Dilara :))
Sınav kağıdına sizin sokrates öncesi felsefe hakkında anlattıklarınızı yazdım .İyi bir puan aldım sayenizde .İyi ki bu videoları çekme kararı almışsınız çok çok teşekkür ederim. Ve benim için ne kadar yararlı olduğunu anlatamam :)Ve ilk defa felsefeyi anladım.İyi ki böyle bir kanal açtınız ve iyi ki varsınız 💕
Bu sevimli , sempatik ve akıcı anlatış tarzın bence bir felsefe patlaması yaratabilir, seni dinleyenler kısa bir süre sonra yeni düşünceler geliştirmeye başlar bana göre, videoların artı değer üretmede oldukça başarılı.
Ne kadar mükemmel bir video... Senin videolarını izleyince yıllar önce giriş yaptığım ama türlü nedenlerle devam edemediğim felsefe okumalarıma yeniden başladım. Teşekkürler...
İlgiyle ve imrenerek izlediğim ve ve anlatım dili ise hayranlığımı gizleyemediğim bir insansınız iyiki varsınız yolumuz aydınlatan bir ışık gibisiniz sonsuz teşekkürler bitimsiz sevgilerimle 🙏🌹
İzlerken son kısımlarda “özgür irade” ile alakalı yaptığın yorum nefesimi kesti çünkü daha önce düşündüğüm şeyleri resmen kelimelere döktün. Özgür irade problemi aslında tam da bu videonun konusuyla alakalı
Şahane bir video olmuş, ağzınıza sağlık. Tam da insan varoluşunun öznelliği üzerine bir araştırma yaparken " qualia" kelimesine ve ardından sizin videonuza denk geldim. Ben bir psikoloğum ve kendi yaklaşımımda insanın zihinsel yapılanmasının bilinç- bilinçöncesi ve bilinçdışı model ile açıklandığı (psikanaliz) yaklaşım ile çalışıyorum ve burada da bu anlamda nitelik düalistlerine daha yakınım. Her birey içinde bir ötekinden farklılaşan ve "explanatory gap" olarak burada açıkladığımız "şey"'i içinde barındırdığı için "tam da o kişi" oluyor bence. Hatta bilinçdışı bile, ortak imgeler barındırsa da deneyimsel anlamda bir ötekinden belki de bu işlev ile farklılaşıyor. Tekrardan bu güzel videonuz için teşekkürler, çok keyif alarak izledim.
Nitelik Dualistlerinin düşüncesine katılıyorum. 'Anlatılmaz, yaşanır.' Deneyimlerin aynı ölçüde bir başkasına aktarılamaması ve ifade edilememesinin nedeni de tam olarak bu. Her kişi özelinde yorumlama, algılama ve değerlendirme şekli özgün varlıklar.
Zihin felsefesinden, bilinçten bahsederken, Prof. Denett ve filozofisi her ne kadar önemli ise, karşıt fikri savunan Prof. Davit Chalmers te o kadar önemli.
Güzel bir video olmuş. Tebrikler. Okuldaki tartışmanın hangi tarafı olacağınız o kadar belli ki; belki video açıldığı anda bile "şu sorunda kesin bu tarafta olur" diyebiliyor insan. Temelde taraf olmanın felsefede ne kadar önemli olduğunu göstermişsiniz. Erman Toroğlu'nun "eyyamcı hakem" tanımlamasına benzer sözde felsefecilerden çok sıkılmıştım. Sürekli sorular soran ama asla bir yanıt vermeyenler. Elbette felsefe sorularla ilgilidir ama felsefeci etrafta sorular sorup hiç birini kendince yanıtlamayan adam değildir. Tarih boyunca hiç bir zaman da öyle olmamasına rağmen nedense günümüzde felsefe camiasına bir "eyyamcılık" akımı hakim olmuş durumda. Eyyam yapmadığınız için de teşekkürler. :)
Seninle susarak sohbet etmek, çevremdeki insanlarla konuşarak sohbet edememekten çok daha iyi geliyor. Neyden bahsettiğinin çok bir önemi yok aslında. Herhangi bir konuda düşünmek, derinine inme çabası sana fikirlerimi aktaramasam da benim için çok hoş bir sohbetti. Kahveni nasıl içtiğini bilmediğimden sana sade kahve yaptım :)
Her zamanki gibi enteresan bir akısta anlatmissiniz. Tebrikler. Ögrendigime gore bilinc sakralarin ortasindaki canli kristallerde. Bu tabii ki kanitlanamaz. Ama ustadimiza ( Axoy Matu) gore bu boyle ben de ona inandigim icin bu konuya yaklasimim da bu. Bilinc gelistikce ust sakralara da konuslaniyor. Beserken alt 3 sakrada oris, sadisna ve mahirada bulunuyor. Ama insan-ı kamil olmaya baslayinca bilinc nahura kalp sakrasinda da var oluyor. Islam tasavvufunda da nefsi emmare, en alt sakraya tekamul eder. Nefsi levvame 2. şakraya ( dusunce şakrasi) ..mulhime 3. sakra. ( duygu) vs.
Klonlama isleminde, butun apriorik bilgiler birebir kopyalanir, fiziksel gorunus, intellectual kapasite gibi. Kopyalanamayan bilgi sentetik bilgidir, okuma-yazma bilmek, felsefi bilgiye sahip olmak gibi..
Bilinç ve Madde birbirinden bağımsız iki ayrı Tözdür! Maddi bedenle bilincin, zihinin, farkındalığın, hakkındalığın hiçbir bağlantısı olmayıp iki ayrı cevherdir! Tartışacak varsa Hodri Meydan!
@@pelindilaracolak İnsan 75 Kg civarı Karbon, Kalsiyum, Hidrojen, Oksijen, Potasyum, Çinko, Demir vsvs elementlerden oluşur. İnsanda bir maddedir. Maddenin özü ise dört temel kuvvet Güçlü Nükleer Kuvvet, Zayıf Nükleer Kuvvet, Kütle Çekimi Kuvveti ve Elektromanyetik Kuvvetlere tabii olarak itme, çekme, dalgalanma ve parçacık olmaktır. Sürekli insanda (Maddede) atomun içinde, atomlar arası, elementler arası, bileşikler arası sürekli bir itme, çekme, dalgalanma ve parçacık olma potansiyeli vardır. Fakat insanda Gayesellik, Bilinç, Zihin, Durumsal ve Süreçsel Farkındalık, Hakkındalık, Benlik, Edebiyat Üretme, Aşk, Sanat, Edebiyat, Şuur, Estetik, İyi, Güzel, Doğru, Yalnış, Anlam Arayışı, Yönelmişlik, Zühur Olma gibi özellikler Maddeden aşkın özelliklerdir. Bu ise İnsana bahşedilmiş, insanın maddi bedeninden farklı bir töz olduğunu gösterir. Maddenin potansiyelinde bu özellikler yoktur. TANRI bu özellikleri maddi insana maddeden ayrı bir töz olarak bağışlamıştır. Aksini iddia eden Ateistler sadece ALLAH inancını ortadan kaldırmak için Ruh ve Beden'i birbiriyle alakalıymış gibi gösterip ALLAH inancını ortadan kaldırmak istiyor fakat saçmalıyor, birbiriyle alakası olmayan şeyleri bağdaştırmaya çalışıyor!
@@pelindilaracolak Ne oldu cevap veremedin? Veremezsin çünkü verilebilecek bir cevap yok. Sadece yalanlarlar ile gerçeği yansıtmayan palavralar var ki onlarıda çürütmüş bulunuyorum. Yeni Dünya güçlerinin TANRI inancını ortançdan kaldırmak için Bilim adı altında Bilimle alakası olmayan palavralarla insanları TANRI inancından çıkarmak için uğraşları bana sökmez!
@@pelindilaracolak Yokluktan ne oluyorda Zaman, Mekan, Enerji ve Madde çıkıyor? Ne oluyorda Evrenin Başlangıç Patlaması Big Bang insanlara Sanat'ı, Edebiyat'ı Notalar'ı, Estetiği, Gayeyi, Anlam Arayışı'nı, Aşk'ı, Süreçsel ve Durumsal Farkındalığı, Hakkındalığı, Yönelmişliği, Şuur'u, Bilinç'i, Zihin'i, Benliği, Arzuları hediye etmiştir? Ne oluyorda 13.8 Milyar yıl önce neden çıktığı, nereden çıktığı bilimsel olarak bilinmeyen Madde, Maddeden bir parça (Insan) 13.8 milyar yıl sonra madde maddenin Big Bang ile çıkışını, kendisinin dört temel kuvvete tabii olarak işlediğini buluyor. Ne oluyorda madde olan (Insan) , özünde itme, çekme, dalgalanma, parçacık olmak potansiyelinde olan madde (insan), ne oluyorda maddedin potansiyelinde olmayan Gayesellik, Bilinç, Zihin, Durumsal ve Süreçsel Farkındalık, Hakkındalık, Benlik, Edebiyat Üretme, Aşk, Sanat, Edebiyat, Şuur, Estetik, İyi, Güzel, Doğru, Yalnış, Anlam Arayışı, Yönelmişlik, Zühur Olma gibi olgulara nüfuz ediyor?
@@pelindilaracolak Yeni hesabımla 6 ay önce tartıştığımız konudan devam edelim. Ben aynı şekilde İnsansal Özellikler ve Madde birbirinden "Derece" değil "Mahiyet" olarak farklıdır diyorum. Lütfen tartışalım Dilozof.
Biz, bizden önce var olan her şeyiz. Gözümüzün önünde yaşanan ve bize reva görülen şeylerin toplamıyız. Biz, varlıkları kendi varlığımızı etkileyen ve bizimle onların varlığını etkilediğimiz insanlar ve şeyleriz. Biz, bizden sonra olan ve biz gelmemiş olsaydık var olamayacak olan her şeyiz.
kırmızı hakkında tüm fizyolojik bilgiyi edinmiş olmanın kırmızıyı anlatmayacağı aşikar, ama bunu desteklediğim için kendimi nitelik dualisti olarak görmem de mümkün değil. bilgi algımızın yetersiz oluşu karşı argüman olarak sunulabilir. yüz milyar nöron yerine yüz trilyon nöronumuz olsaydı belki elmayı gördüğü an hiç şaşırmayacaktı ayrıca gerçekten bu deneyin kontrollü ortamda gerçekleştirilip marrynin kırmızı elmayı gördüğü anda beyninin ne tepki verdiğini görmek isterdim. eminim bütün fizikalistler de görmek istiyordur :) video için teşekkür ediyorum ve çalışmalarının devamını dilerim
pdfsini indirmiş okuyacaktım sözde biliyorum kitap gibi olmuyor ama bilgi: bilgidir. okurum inşallak ha bir de tanrıça hestia, davit ne allah aşkına david'tir o david :D :D:D:D
Eleman ın beyin adlı kitabını ben okudum. Çok mantıklı gelmişti. Farkında olmadan fizikalist olmuşum. Ama dilarayı dinleyince düalistlere de hak verdim. Günün sonunda dilaracıyım. O nerde ben orda.
birkaç kez izleyip üzerinde kafa patlatmak istiyorum, bu videoyla işim daha bitmedi :) ellerine dillerine sağlık her ne kadar en sevdiğim çalışman sokrates mutluluk felsefesi videosu olsa da oradan oraya sürükleyen bilim kurgu filmi havası kattığın bu çalışmanı da bir takipçin olarak çok sevdim. iyi çalışmalar diliyorum )
Gilles Deleuze, M. Foucaut, J. Lacan ve Marksist kanatta L, Altusser yeni bir dil ve yöntemle varolan yapıyı ve kültürü eleştirdiler. Dil, yapıyı ve sistemi belirleyen en önemli öğedir, bu yüzden İslam felsefesi ve kavramları bize çok yabancı geliyor! Bunu aşan bir Türk yorumcusu var, Ahmed Hulusi, onun ürettiği dil ve yöntem oldukça modern ve zihin açıcı o yüzden Ayan-I Sabite ve Fıtrat kavramlarına onun sitesinden bakmak daha yardımcı olacaktır.
Ben de sevgili dilozofumuz nerelerde kaldı acaba diye merak ediyordum, güzel bir konuyu çok güzel işlemişsin bunun için teşekkür ederim. Bizi biz yapan en önemli şey algımız gibi geliyor bana. O yüzden klonlansak bile hayata bakışımız, algılamamız aynı olmayacağı için aynı kişi olmayız.
yine muhteşemdin. psikolojik bozukluklar sebebi ile suç işleyen insanların gelecekte suçlu olarak nitelendirilmeyeceği kanaatindeyim uzun zamandır.( sosyopat, pisikopat gibi) ayrıca biyolojik robotlar olduğumuzdan neredeyse eminim. bununla ilgili bir kaç teorim var.. emeğine sağlık...
Yıllar önce yaklaşık 40 dosyadan aranması olan, uyuşturucu bağımlısı olan uzaktan akrabam Facebook hesabında "Uyuşturucu kullanan bir insanı aşağılamayın, neler yaşadığını bilemezsiniz" diye bir yazı paylaşmıştı. Bende bunun üstüne sizin söylediğiniz şekilde çok düşündüm ama bu da başka bir paradoksa sürüklüyor. Eğer her suça böyle yaklaşırsak toplumda düzen ve tabii ki adalet nasıl tesis edilecek? Bir şekilde oldu diyelim suistimali nasıl engellenecek?
@@hamitkaya4297 hayatta her sorunun iyi bir çözümü yok. bu gerçek, bizim diğer gerçekleri görmezden gelmemizi sağlamamalı. insan iradesi dediğimiz şeyin bir illüzyon olduğunu gösteren determinizm çok güçlü bir fikir. yaşadıklarımız ve yaşamadıklarımız bizi biz yapar. bu kendi seçtiğimiz bir şey değildir. kimse kendisini katil olmaya iten bir hayatta doğmayı seçmedi. ne yapalım? kimi suçlayalım? bu sıradaki büyük sorundur. çözülmesi gerekir ama soykırımlar yada gaz odaları sizin için bir çözüm değilse bunun tek çözümü insanların üremesini kontrol etmek ve her çocuğun güzel bir eğitimle gelişmesini sağlayabilmek. peki kimi suçlayalım? tabii ki her şeyin sebebini, hayatın bu iğrenç kurallarını yaratan biri varsa onu suçlayabiliriz, eğer yoksa bu iğrenç kuralların kendisi suçludur demeliyiz.
13:30 dinler eğer şartlar gözetmeksizin bilincin kullanılarak doğruyu seçmesi üzerine kuruluysa zor şartlar içerisinde büyüyen bir kişinin, kendi belirlediğimiz doğru yolu seçmesi; elbet ki daha zor olacaktır. Bu sebeple daha fazla mükafatlandırılırsa doğruyu seçme eğilimi fazla olan bir yerde doğan kişinin; o şartlarda doğsa bile bu kararı verebilecek olmasına rağmen, iyi şartlarda doğduğu için daha az mükafatlamdırılması ne kadar doğrudur? Tabii bilincin varlığı dahi kesin değilken bu tartışmalar daha yorucu 🌿 Bilinç var olsa bile altbilincin ve çevrelerin etkisi ne kadar göz ardı edilebilir?
malesef ki sizi geç keşfettim . her fırsatta videolarınızı izlemeye çalışıyorum. amacım bütün videoları bitirmek :) lütfen youtube'u bırakmayın . konuşacak çok konu var :)) bu yorumu da sizi desteklemek için atıyorum. izleyip sadece beğenmeye gönlüm razı gelmedi.
İster kırmızı bir elma, istersekte kimsenin görmediği bir şey olsun, hangi tür aydınlanma yaşarsak yaşayalım, bu bize yaşadığımız deneyimimizin bilincinde olduğumuz için diğerlerinden farklı hissettirecektir. Fakat yaşadığımız bu aydınlanma, benlikte farkındalığa ve akıl gelişimine götürürken, başkalarına sadece akıl olarak tezahür eder.
Netflixte yayınlanmış olan russian doll isimli diziyi de kesinlikle izlemelisin. Belki video konusu olabilecek yeni fikirlere sahip olmana değinebilir bu dizi.
Fenomenal yaşantı olması ya da her bir kişi de ayrı bir yapı oluşturuyor olması teorik olarak bu yapının çözümlenemeyeceğini, fizyolojik olarak açıklanamayacağını göstermez ki, her bir kişinin deneyimi bire bir asla aynı olmasa da yine beyinde ki süreçler sonucu ortaya çıkıyor olmasına engel bir yapı teşkil etmez. Her bir kişinin bilincini açıklamak sonsuz deneyi gerektirip imkansız olsa da bu o deneyimin fizyolojik yapıyı aşarak oluştuğunu göstermez.
Güzel bir video olmuş, emeğinize sağlık. Ben de yaklaşık 10 yıldır bilinç konusuna kafayı takmış bulunuyorum. Y. lisansa başladığımda bilincin beyne indirgenebileceğini düşünüyordum. Bu takdirde bilgisayarların da bilinçli hale getirilebilmesi bana mümkün görünüyordu. Bebek gibi sıfırdan öğrenen bir makine belli bir süre sonra kendi varlığını deneyimleyecek ve "ben varım" yargısında bulunabilecekti. Ancak öyle olmadı. Bunun imkanını test edebilmek ümidiyle bilgisayar yazılımları geliştirmeye başladım ama henüz çalışmanın başında şöyle bir sorunla karşılaştım: Makine sıfırdan öğrenmeye başlayıp kendisi hakkında yargılarda bulunma aşamasına geldiğinde ve hatta felsefe yapmaya başladığında bile maalesef bu sadece dilsel bir aktivite olarak kalacaktı. Sözgelimi makine bana "ben bilinçli bir varlığım" diye haykırsa bile bunu yaptığından haberi olmayacaktı. Bunu farkettiğim an "bilinç" dediğimiz şeyin bu kadar basit olmadığını anladım. Gerçekten de "ben neyim?" sorusu hayatta sorulabilecek en korkunç sorulardan biri.
Bende gerçekten bu konu üzerine çok kafama yorduğum bir dönemde Ben O' yum kitabına rastladım Hintli bir bilgenin benlik üzerine sorulan sorulari cevaplaması üzerine teyp kayıtlarına alınıp kitaba dönüştürülmesi gerçekten çok aydınlatıcı ve farklı bir öğreti tavsiye ederim
Mükemmel ötesi, tebrikler. Aslında bahsettikleriniz insanın Tanrı benzerliğinde mi yaratıldığı yoksa evrim sonucu mu oluştuğu tartışmasında düşümlenen nokta.
Bende bu konuda fizikalistlere katılıyorum. Bilinç sizinde anlattığınız gibi sürekli deneyimler ile gelişir ve her deneyim farklı şekillerde bilincimizi ve yorumlama şeklimizi değiştirir. Bu nedenle her deneyim her bilinç üzerinde farklı yorumlanır. Dahada önemlisi her deneyim bilincin çalışma şeklini farklı şekilde etkiler. Yukarıda yazıklarımın içerisindeki (biliç) kelimesinin yerine (beyin) kelimesi getirilirse hiç bir anlam kaybı olmadığı görülebilir. Teşekkürler...
İnsan 75 Kg civarı Karbon, Kalsiyum, Hidrojen, Oksijen, Potasyum, Çinko, Demir vsvs elementlerden oluşur. İnsan bir maddedir. Maddenin özü ise 4 temel kuvvete tabii olarak itme, çekme, dalgalanma ve parçacık olmaktır. Sürekli insanda (maddede) atom altı seviyede, atomlar arası, elementler arası, moleküller ve bileşikler arası farklı boyutlarda ama aynı potansiyelde sürekli itme çekme dalgalanma ve parçacık olmak vardır. Fakat insanda Gayesellik, Farkındalık, Hakkındalık, Bilinç, Benlik, Edebiyatsallık, Aşk, Sanatsallık, Estetik-Güzel-Çirkin-Kusur, Doğru-Yalnış, İyi-Kötü, Neden-Niçin-Nasıl, Anlam Arayışı, Yönelmişlik gibi Maddenin İtme, Çekme, Dalgalanma ve Parçacık olmak potansiyelini "Mahiyet" olarak aşan insansal özellikler vardır. Bunların beyinde bir karşılığı olabilir fakat bu maddenin ruhlandırıldığı anlamını çıkarır bu da TANRI'nın varlığına delildir. Ateistler "Benliğinin" olduğunu bile iddia edemez, "Mantık" ve "İrade" gibi fenomenlerden bile bahsedemez TANRI'ya atıf yapmadan.
Varlık nedir? İnsan olmak ne anlama gelir? İlk önce bu kapsamlı çalışma için çok tşk. O kadar hayırlı işler yapıyorsunuz ki, bize gani gani sadaka veriyorsunuz. Ben felsefe okumalarımı Heidegger de bırakmıştım, demek ki, bir sürü çağdaş tezler üretilmiş. Son bir yıldır nacizane İslam felsefesi okuyup, anlamaya çalışıyorum. Beni en son Wittenstein etkilemişti çünkü felsefe dilini ve yöntemini ortadan yarmıştı.Sizinde belirttiğiniz gibi felsefe Descart'ten beri durmuyor sürekli İnsan ve varoluş üzerine onlarca teori üretiyor ve üreticek. Benim yeni okuyup anlamaya çalıştığım İslam felsefesi de İnsan ve yaşamın anlamı üzerine çok eserler ve felsefeciler yaratmış ama onların terimleri, yöntemleri ve analiz araçları farklı, örneğin Husserl ve Dennis'in bilinç yaklaşımına şöyle bakıyorlar :normal insan tam anlamıyla kendini veya bilincini bilemez (bilinç sadece yönelir E. Husser) biz sadece kendimizi birşey zannederiz yani hep bir Zannetme hali yaşarız! Kendimizi ve bilincimizi tam bilemeyiz, Bu Zannetme halinden çıkmak ve Tam insan olmak, Varlık ve varoluşun anlamını bilebilmek için! Nefs-i Emmare halinden aşama aşama yükselmekle olur, ikinci aşama Levvame, sonra Mutmain, diye 7.aşamaya gelinir ve hem kendinizi tam bilirsiniz hemde varoluş amacınızı... Aslında ben, içiçe girmiş birçok temayı beraber ele alarak kusalttım.! Son aşama için Fenafillah aşamasında denilir artık bir Hiç olursunuz bu hayattan geri çekilmiş olursunuz bu felsefik kategoriler benim yazdığım kadar basit değil tabii ki! M. İbni Arabi, Farabi, İbni Rüşd ve İbni Sina'nın eserleri çok kapsamlı ve açıklayıcıdır. Siz, video yapmaya devam edin 🌸bizde izleyip, düşünmeye devam edelim 🌈
Merhaba, farklı soruları gündeme getirip detaylı bir yorumla sunmanızı beğeniyorum ve teşekkür ediyorum. Üretmeye devam edin lütfen. Bir başkasına anlamak sizi daha üst seviyelere taşıyacaktır. Yaşamı zincir halkasına benzetmek güzel bir tercih. Kimileri de bunu hırka ormek olarak tanımlar. Zaman ilerledikçe eski halkalar kaybolmuyor. Sadece bulunduğumuz noktaya olan uzaklıklar değişiyor. Gözlemlediğim bir konuyu aktarmak istiyorum. 90 yaş üzeri bir yaşlımız var, sadece beden olarak var diyebilirim. Bir gün aynaya bakıyordu, sordum o kim? Bir abla diye cevap verdi. Kendisi olduğunu bilmiyor. Bilinç denen maddesel olmayan sanal bir sey. Hani birsey anlayıp anlamadığını sınarken kendi kendine konustuğun ben benlik bence. Bununla kontrolu ve bağı kaybetmek benliği kaybetmek demek. Beyin bir bilgisayar ortamı. Emeklerin için teşekkürler.
Zihinle ilgili benzer düşünüyorum sizinle. Ben de beyinde zihine ve belleğe erişim için reseptörler var. Bu reseptörler ile belleğe yani veritabanına erişiliyor. Erişilen veriler işlenerek gunluk düşünceler, davranışlar vd olusuyor. Beyin fonksiyonlarının ölcümü aslında veritabanından erişilen verilerin işlenmesi aktivitesi.. alzheimer reseptör sisteminin stresle ve yanlış beslenmeyle erken aşınması ve bozulması sonucu veribankasına erişimin kesilmesi demek..
Sene 2005 te düşündüğüm ve köşeye not aldığım bir fikri bu videoda 2020 de bulmak ilginç.Fikir şuydu.Her bilinç kendi dahil kendi gerçekliğini yaratır.
Benlik duyularımızla, deneyimlerimizle oluşturduğumuz zihinsel örüntüden başka bir şey değildir.. Akıl, bilinç, ruh, ahlak, vicdan gibi kavramlarda, beynimizin edimlerinden( fiziksel- biyokimyasal) başka bir şey değildir..
En sondaki açıklamanız bana Carl Jung 'un bir sözünü hatırlattı " Bütün önemli sorular temelinde çözümsüzdür onları çözemezsiniz sadece aşabilirsiniz." :)
Bilinç ağer fiziksel olgudan daha fazlasıysa, o zaman fiziksel olayların bilince etki etmemesi gerekirdi. Ancak kafa travmaları, alzheimer, beyin tümörü gibi çeşitli fiziksel etkilerin kişinin bilincine çok büyük etkileri olabiliyor. Vücuttaki hormon salgıları veya dışarıdan hormon verilmesi gibi fiziksel maddeler de kişiliği etkileyebiliyor. Eğer bilinç fiziksel olgu değilse, bir bilgisayar yazılımının Turing testinde başarılı olması yani bilinci taklit etmesi mümkün değildir. Ben bilincin evrim sonucunda ortaya çıkan bir yanılsama olduğunu düşünüyorum. Konu çok uzayabilir diye kısa tutmaya çalıştım. Bizleri düşünceye yönelten kanalınız için çok teşekkürler.
Çok başarılısın. Tebrik ederim.. Varoluşun anlamsal sancısını taşımaya devam ediyorum. Bu durumda deneyimleri ile eşsiz bir varlığın, metafizik veya fiziksel deneyimleri bir diğer kişiyi bağlamaz. Peki bu durumda peygamberlerin kendi deneyimlerini insanlara empoze etmelerini nasıl açıklarsın Dilara?
Tv ekranındaki tezahürlere bakıp ; Bu iki boyutlu gerçekliği inşa eden bilgi yüklü frekans kalıpları ekranın neresinde ..? Demek ne kadar mantıklı ise Materyale çökmüş frekansları , ekrandaki görüntülerin içinde aramak ne kadar mantıklı ise Videonuzun konusu da o kadar mantıklı olsa gerek ..❤
bazen konuşurken bile kelimeler aynı olsa da karşımızdaki anladığı kadar oluyor anlattığımız... tamamen baz detaylar kişinin kendi dünyasında varoluyor ... her kes kendi dünyasında yaşıyor bir anlamda gibi geliyor bana... o da kendi zihin dünyasında içinde....
13:40 Buraya bir yorum da ben getirmek istiyorum nacizane. Bana göre bilinç, toplumsal bilinç hatta dinler de bunun içerisinde sadece türümüzün devamını garantilemek adına getirdiğimiz kurallar yada tabular bütünü. Bu yüzden bilincin kendisini evrimin kimliği olarak da tanımlayabiliriz. Dinler bir gereklilikti, çünkü henüz yeteri kadar akıllı olmayan insanların büyük topluluklar halinde yaşaması ve üremesi gerekiyordu. keza örneğini verdiğin pedofili örneği de, bu düşüncenin yarattığı eylemin türün sağlıklı bir şekilde devam etmesini etkileyen bir eylem olduğu için düzeltilmesi gereken bir şey. Yani kıssadan hisse, bilinç dediğimiz şey bize ait olmayabilir. Edit: Ben sanırım nitelik düalistiyim (: 21:28 Sanırım bir gün oturup konuşursak nasıl hem eylemleri üzerinde otoritesi olmayan bir robot hem de özgür irade sahibi olan varlıklar olduğumuz konusunda ikna edebilirim.
konuya özgür irade değil de kısmi irade olarak baksak? Bilinç tamamen bağımsız özgür değil, irade de değil. Fizyolojik etkenler ve deneyimlerin oluşturduğu bir çorba. Ancak bu çorbanın tuzu biberi ise benim ruh olarak kabul ettiğim, doğuştan gelen adalet algımız.ve iyiye olan yönelimimiz.(bebek deneylerinde 3 aylık bebeklerde dahi gözlemleniyor bu. Ancak bir miktar faşist bir yanımız olduğu da gözlemlenmiş).) Ve bence irade kısmi dahi olsa kelebek etkisi sebebiyle müthiş potansiyele sahip.
Reiz benliğim yandı valla, tam on dakika evvel David Eagleman in beyin senin hikayen kitabını bitirmiştim ki üstüne bunu izlemek ve anlamaya çalışırken kafam ısınmasiyla beraber, aha dedim böyle deliriliniyor işte:) şaka bı yana emeğine sağlık müthiş olmuş . Ben de beyini anlamakla alakalı bı doktora tezi üzerine kafa paylaşıyorum şu aralar, ve içinde kayboldukca kayboluyorum ve bundan psikopat bir haz duymakta korkutuyor beni:)
Schiller nitelikçilere selam söyledi o zaman. Schönheit ist Freiheit in der Erscheinung. Biraz kurcalarsan sanat ve Schiller üzerine bir videonuzu daha izleriz sanırım
Merhaba dilara, burada yaptığınız eylemi benim 😉 açımdan değerli kılan, bir çocuğa anlatır gibi basitleştirerek anlatmanız, öte yandan "pandora'nın kutusu" gibi bazı değerli hesaplar sadece felsefe eğitimi alan, terminolojiye ve kavramlara hakim, akımları, temsilcileri ve bunlar arasında ki farklarla örüntüleri hali hazırda bilen kişiler için özel kalıyor. Tebrik ederim sizin için zor olmalı... Paragraftaki emoji konuya dair bir gönderme olup kendimi "maalesef" fizikalistlere daha yakın bulduğumu belirtmek isterim. Sevgiler, bol şans
Bir düşünce deneyi de ben sunayım siz değerlendirin.Ahmet,Mehmet ve Ayşe adında üç kişi düşünelim.Bir deney yapacağız,Ahmet ve Mehmet denek.Ayşe de gözlemci.Çok ileri bir teknolojiye sahibiz ve Ahmet ile Mehmet'in zihinlerini değiş tokuş edeceğiz.Makineyi çalıştıracağız ve denekler uyuyacak.Uyandıklarında Ahmet Mehmet,Mehmet de Ahmet olacak.Buraya kadar her şey normal görünüyor fakat bana sorarsanız burada paradoksal bir durum söz konusu.Çünkü deneyden önce Ahmet diye bir kişi vardı zaten.Ahmet isimli bir birinci tekil şahıs deneyim merkezi.Ona ait anılar,duygular,hisler...Dolayısıyla Mehmet'in Ahmet olması demek Ahmet'in Ahmet olması demekle aynı şey.Bu durumda değişen şeyin,her iki kişiye ait birinci tekil şahıs bakış açısı(fenomenal bilinç) olduğunu söyleyeceksiniz fakat aynı şey bunun için de geçerli.Ahmet diye bir fenomenal bilinç,Mehmet'ten bağımsız olarak vardı zaten.Mehmet için de aynı şekilde.Bu durumda deney sonunda gözlemci için hiçbir şey değişmeyeceği gibi(Ahmet hala Ahmet ve Mehmet hala Mehmet) denekler için de bir şey değişmez.Denekler uyandığında Ahmet'in beyni kendi anılarına,duygularına,hislerine erişmeye devam edip "ben Ahmet'im" der.Mehmet'in beyni de kendi anılarına,duygularına,hislerine erişip "ben Mehmet'im" der.Yani mantıken Ahmet'in bedenindeki Mehmet ve Mehmet'in bedenindeki Ahmet gibi bir şey söz konusu olmaz çünkü kişiyi kişi yapan şeyler beyindedir.Ahmet hala Ahmet ve Mehmet hala Mehmet ise yani Ayşe için de denekler için de bir şey değişmediyse,öte yandan deney sonunda bir şeyin değişmiş olması gerekiyorsa(veya bize böyle geliyorsa ki öyle de olabilir) soruyorum size:Değişen şey nedir?
Özgür iradenin varlığını nöral süreçler yerine onu da kapsayan determinizm kavramı içerisinde incelerseniz daha doyurucu ve felsefik olur diye düşünüyorum hele bir de heisenberg belirsizlik ilkesine de referans verirseniz dadından yenmez.
Bu seri için tekrar tekrar teşekkür etmek istiyorum. Ayrıca belirtmek isterim ki kesinlikle nitelik düalistlerine daha yakınım.. Diğer türlüsü bana insanın kendi varlığına yaptığı bir saygısızlık gibi geliyor. Beden denilen bir makinadan ibaret robotlar olduğumuz ihtimali bana çok uzak
"Hey sen, baksana bir" hitabına muhatab olduğunda hitabın kendisinemi iletidiğini anlamak için elin veya parmağınla kalbini göstererek "ben mi?" dersin. Dünyada her insan istisnasız bu hareketi yapar ve mesela ben mi derken kafasını göstermez. Bu bize bir şeyler anlatıyor.
Bir de önerim vardı. Zihin felsefesi bağlamında bir Vanilla Sky videosu yapabilirseniz süper olur. Uzun zaman önce izlemiş ve hiç bir şey anlamamıştım. Dün gece tekrar izledim ve bir çok Netflix yapımından çok daha önce, çok daha zihin açıcı bir eser ortaya koyulmuş olduğunun farkına vardım. Elde böyle bir malzeme var. Boşa gitmesin. Siz hakkını verebilirsiniz diye düşündüm.
Bir ben her zaman değiştiği için her dünyadaki en düşük zaman biriminde benim kim olduğumun notudur zaten bu yüzden bir zamanlar ben metalciydim bir zamanlar oyuncuydum diyebiliyoruz eğer hayatımızda hiç bir şey değişmeseydi belirli bir ben olurdu ancak ben sürekli değişen biriyim. Ben bir değişkendir kısaca.
Bu felsefe de çok oluyor artık. Herşeyi tartışalım tamam da hadi madde bile yanılsama olabilir diyelim de bilinc te yoktur dedikten sonra ozaman kapatalım dükkanı daha neyi tartışıyoruz. Şaka bir yana bilinç yoksa bu farkındalığım ne ozaman . Bilinç yoksa irade yok anlam yok kural yok varlık yok yokluk yok. Eğer bilinc diye birşey yoksa bile ben olmasını istiyorum. Ve belki yok olsun deyince olan birşeyi yok edemem ama ol deyince zihnimde bilinci var edebiliyorum.
Ezberin dışında felsefe yaklaşımızdan dolayı teşekkür ederim. Çünkü diğer felsefe paylaşımcıları sadece felsefe tarihinden ve ezberden bilgilerden oluşuyor, sizin farkınız ise felsefe konusunda bilgiler arasında bağlar-örüntüler kuruyorsunuz, düşünce geliştiriyorsunuz. . Bunu değerli buluyorum. Çalışmalarınız memnuniyetle takip ediyorum. Elinize sağlık.
Gerçek anlamda felsefe yapmak...
❣️👍
“Beyne bakıp bilinç nerede sorusu sormak, bir ülkeye bakıp bu ülkenin ekonomisi nerede diye sormaya benzer.”
Bu analoji çok hoşuma gittiği için burada paylaşmak istedim.
kurtuluş yürük orası önemliydi ama ..... ülke ikonomisi grafiklerle anlatılırken bak burası çok önemli ikazını ciddiye almalıydık ya da dınız :D
Ülkenin ekonomisinin göstergeleri pek çok Gelişmişlik, refah vs veya hiç yok olabilir. Benzetme de neyi kastettiniz. anlamadım?
Bu durumda suçlayacak tekil bir kişiyi bulmak mümkün olmaz. Bu ekonomi nerede sorusu tümden toplumun tamamını suçlayacak Bir konuma evrilir ki bence de böyledir :)
Evet, ekonomi günlük hayatın zaten içindedir. Başka ifade ile; günlük hayattaki faaliyetlerin toplamı ekonomiyi oluşturur. Eylem ve kavramlaşması.
bilinç soyut bir kavram. sarı renk kavramını maddeden bağımsız gösteremeyeceğimiz gibi. bir elektrik alan gibi bir telden elektrik geçerse bir alan oluşur. geçmediği zaman potansiyel bir elektrik alan da olmaz.bunun gibi beynin dışında bağımsız bir bilinçte düşünülemez. beynin bir çeşit yan ürünüdür. beyin yoksa bilinçte yoktur.
Özlenen aranan tesadüfen bulunan bir Türk youtube kanalı. Daha çok içerik üretmeniz ve daha fazla sizin gibi UA-camrlar görmek dileğiyle.
O kadar çok şey öğrendimki, başım döndü. Videoda anlatılanlar son beş yılda ögrendiklerimin tamamından fazla!
gerçekten öyle, hatta öğrenmeyi bırak, düşünmediğim şeyleri öğrendim ben
5 şıkka sığdırılmış 5 soruluk felsefeden sonra kitaplar ve bu kanal beni kurtarıyor çok şükür :'))
WinRar dosyası gibi bir videoydu. 22 dakika, 35 saniye de o kadar çok bilgi ve yorum vardı ki videoyu durdura durdura, üzerine düşüne düşüne bitirdim. harikaydı. emeğine sağlık Dilara :))
Sınav kağıdına sizin sokrates öncesi felsefe hakkında anlattıklarınızı yazdım .İyi bir puan aldım sayenizde .İyi ki bu videoları çekme kararı almışsınız çok çok teşekkür ederim. Ve benim için ne kadar yararlı olduğunu anlatamam :)Ve ilk defa felsefeyi anladım.İyi ki böyle bir kanal açtınız ve iyi ki varsınız 💕
Bu sevimli , sempatik ve akıcı anlatış tarzın bence bir felsefe patlaması yaratabilir, seni dinleyenler kısa bir süre sonra yeni düşünceler geliştirmeye başlar bana göre, videoların artı değer üretmede oldukça başarılı.
Kafamdaki bir suru yuzlerce kitap okuyarak ancak kapatabilecegim hususlari, cok kisa surede cozdunuz. tesekkurler. iyiki varsiniz.
Ne kadar mükemmel bir video... Senin videolarını izleyince yıllar önce giriş yaptığım ama türlü nedenlerle devam edemediğim felsefe okumalarıma yeniden başladım. Teşekkürler...
İnsan duygusal bir varlıktır.duyguları çıkarırsanız geriye insan kalmaz o artık bir fiziksel bir varlıktır .bu videonuzdan çıkardığım sonuç.
Harika olmuş,bu tarzda videolar gelmeye devam etsin👏👏👏
Sıkılmadan izlediğim 22 dakika. Teşekkürler
Sonunda beklediğim konu geldi. Her ne kadar özgür irade konusuna çok az değinsen de keyifli bir videoydu. Teşekkürler
bu kadar genc olmaniza ragmen bu kadar bilincli, okumus, dusunmus ve dusunur ve dahi olmaniza hayranim yaaaa😍😨🤔☺😙
Kapsamlı, anlaşılması kolay, kompakt ve beyin çalıştıran mükemmel video olmuş. 👍👍
İlgiyle ve imrenerek izlediğim ve ve anlatım dili ise hayranlığımı gizleyemediğim bir insansınız iyiki varsınız yolumuz aydınlatan bir ışık gibisiniz sonsuz teşekkürler bitimsiz sevgilerimle 🙏🌹
Mary’s room örneğinde odadaki her şey siyah beyaz olsa da Mary’nin kendi teni olamaz ama ortamı bozmaya gerek yok
Bu konuda bakılması gereken en iyi filozof descartes, kant ve spinozadır tavsiye ederim 👌
retorik ve muhteva olarak çok başarılı olmuş. bilhâssa konuyu tartışırken sorduğunuz sorular çok değerli. lütfen devam edin 🌼
Videolarınız çok ufuk açıcı..teşekkür ederiz.. :)))
İzlerken son kısımlarda “özgür irade” ile alakalı yaptığın yorum nefesimi kesti çünkü daha önce düşündüğüm şeyleri resmen kelimelere döktün. Özgür irade problemi aslında tam da bu videonun konusuyla alakalı
görüşlerim nerdeyse sana tamamen zıt ama yine de video su gibi aktı, bana çok şey kattı. ne güzel
bilginizi ve yorumlarınızı paylaşmanız inanın bana burada beni çok mutlu ve tatmin ediyor umarım hayatta başarılarınız hep daim olur
Şahane bir video olmuş, ağzınıza sağlık.
Tam da insan varoluşunun öznelliği üzerine bir araştırma yaparken " qualia" kelimesine ve ardından sizin videonuza denk geldim.
Ben bir psikoloğum ve kendi yaklaşımımda insanın zihinsel yapılanmasının bilinç- bilinçöncesi ve bilinçdışı model ile açıklandığı (psikanaliz) yaklaşım ile çalışıyorum ve burada da bu anlamda nitelik düalistlerine daha yakınım.
Her birey içinde bir ötekinden farklılaşan ve "explanatory gap" olarak burada açıkladığımız "şey"'i içinde barındırdığı için "tam da o kişi" oluyor bence. Hatta bilinçdışı bile, ortak imgeler barındırsa da deneyimsel anlamda bir ötekinden belki de bu işlev ile farklılaşıyor.
Tekrardan bu güzel videonuz için teşekkürler, çok keyif alarak izledim.
Nitelik Dualistlerinin düşüncesine katılıyorum.
'Anlatılmaz, yaşanır.' Deneyimlerin aynı ölçüde bir başkasına aktarılamaması ve ifade edilememesinin nedeni de tam olarak bu.
Her kişi özelinde yorumlama, algılama ve değerlendirme şekli özgün varlıklar.
Kolay kolay yorum yapmam ama buralar zamanla çok değerlenir demedi demeyin.
Zihin felsefesinden, bilinçten bahsederken, Prof. Denett ve filozofisi her ne kadar önemli ise, karşıt fikri savunan Prof. Davit Chalmers te o kadar önemli.
Her zamanki gibi harika.. Şaşırtmadı 😉😊
varlık. zorunluluktur. bir karşıtı yoktur. bu yüzden varlık var olmak zorundadır.varlığın bir zıddı bir karşıtı yada alternatifi olmadığı için vardır.
Güzel bir video olmuş. Tebrikler. Okuldaki tartışmanın hangi tarafı olacağınız o kadar belli ki; belki video açıldığı anda bile "şu sorunda kesin bu tarafta olur" diyebiliyor insan. Temelde taraf olmanın felsefede ne kadar önemli olduğunu göstermişsiniz. Erman Toroğlu'nun "eyyamcı hakem" tanımlamasına benzer sözde felsefecilerden çok sıkılmıştım. Sürekli sorular soran ama asla bir yanıt vermeyenler. Elbette felsefe sorularla ilgilidir ama felsefeci etrafta sorular sorup hiç birini kendince yanıtlamayan adam değildir. Tarih boyunca hiç bir zaman da öyle olmamasına rağmen nedense günümüzde felsefe camiasına bir "eyyamcılık" akımı hakim olmuş durumda. Eyyam yapmadığınız için de teşekkürler. :)
hayatımda ilk kez birinin fanıyımm bu kanal tüm isteklerimi veriyor contack harikaydı lütfen daha çok film önerisi yap
Seninle susarak sohbet etmek, çevremdeki insanlarla konuşarak sohbet edememekten çok daha iyi geliyor. Neyden bahsettiğinin çok bir önemi yok aslında. Herhangi bir konuda düşünmek, derinine inme çabası sana fikirlerimi aktaramasam da benim için çok hoş bir sohbetti. Kahveni nasıl içtiğini bilmediğimden sana sade kahve yaptım :)
Ne kadar nitelik düalistlerinden olmak istesemde eninde sonunda nitelik düalistlerini açıklamak içinde bir fiziksel açıklama gerekecek.
Her zamanki gibi enteresan bir akısta anlatmissiniz. Tebrikler. Ögrendigime gore bilinc sakralarin ortasindaki canli kristallerde. Bu tabii ki kanitlanamaz. Ama ustadimiza ( Axoy Matu) gore bu boyle ben de ona inandigim icin bu konuya yaklasimim da bu. Bilinc gelistikce ust sakralara da konuslaniyor. Beserken alt 3 sakrada oris, sadisna ve mahirada bulunuyor. Ama insan-ı kamil olmaya baslayinca bilinc nahura kalp sakrasinda da var oluyor. Islam tasavvufunda da nefsi emmare, en alt sakraya tekamul eder. Nefsi levvame 2. şakraya ( dusunce şakrasi) ..mulhime 3. sakra. ( duygu) vs.
Klonlama isleminde, butun apriorik bilgiler birebir kopyalanir, fiziksel gorunus, intellectual kapasite gibi. Kopyalanamayan bilgi sentetik bilgidir, okuma-yazma bilmek, felsefi bilgiye sahip olmak gibi..
Ontolojj varlik bilim felsefenin en sevdigim.alani videonuzu sonuna kadar heyecanla dinledim çok guzel aktariyorsunuz konusmanizda çok akici tebrikler
Muazzam bir arastirma.. ilim ile açıkladıkları mi bilim ile açıklamışsıniz... Sevgiler saygilar
Bu kadar sevyeli bilgili izleyciyi bir araya getirmişsiniz bir eğitimci olarak tebrik ederim
Bilinç ve Madde birbirinden bağımsız iki ayrı Tözdür! Maddi bedenle bilincin, zihinin, farkındalığın, hakkındalığın hiçbir bağlantısı olmayıp iki ayrı cevherdir! Tartışacak varsa Hodri Meydan!
@@pelindilaracolak İnsan 75 Kg civarı Karbon, Kalsiyum, Hidrojen, Oksijen, Potasyum, Çinko, Demir vsvs elementlerden oluşur. İnsanda bir maddedir. Maddenin özü ise dört temel kuvvet Güçlü Nükleer Kuvvet, Zayıf Nükleer Kuvvet, Kütle Çekimi Kuvveti ve Elektromanyetik Kuvvetlere tabii olarak itme, çekme, dalgalanma ve parçacık olmaktır. Sürekli insanda (Maddede) atomun içinde, atomlar arası, elementler arası, bileşikler arası sürekli bir itme, çekme, dalgalanma ve parçacık olma potansiyeli vardır. Fakat insanda Gayesellik, Bilinç, Zihin, Durumsal ve Süreçsel Farkındalık, Hakkındalık, Benlik, Edebiyat Üretme, Aşk, Sanat, Edebiyat, Şuur, Estetik, İyi, Güzel, Doğru, Yalnış, Anlam Arayışı, Yönelmişlik, Zühur Olma gibi özellikler Maddeden aşkın özelliklerdir. Bu ise İnsana bahşedilmiş, insanın maddi bedeninden farklı bir töz olduğunu gösterir. Maddenin potansiyelinde bu özellikler yoktur. TANRI bu özellikleri maddi insana maddeden ayrı bir töz olarak bağışlamıştır. Aksini iddia eden Ateistler sadece ALLAH inancını ortadan kaldırmak için Ruh ve Beden'i birbiriyle alakalıymış gibi gösterip ALLAH inancını ortadan kaldırmak istiyor fakat saçmalıyor, birbiriyle alakası olmayan şeyleri bağdaştırmaya çalışıyor!
@@pelindilaracolak Ne oldu cevap veremedin?
Veremezsin çünkü verilebilecek bir cevap yok. Sadece yalanlarlar ile gerçeği yansıtmayan palavralar var ki onlarıda çürütmüş bulunuyorum. Yeni Dünya güçlerinin TANRI inancını ortançdan kaldırmak için Bilim adı altında Bilimle alakası olmayan palavralarla insanları TANRI inancından çıkarmak için uğraşları bana sökmez!
@@pelindilaracolak Yokluktan ne oluyorda Zaman, Mekan, Enerji ve Madde çıkıyor?
Ne oluyorda Evrenin Başlangıç Patlaması Big Bang insanlara Sanat'ı, Edebiyat'ı Notalar'ı, Estetiği, Gayeyi, Anlam Arayışı'nı, Aşk'ı, Süreçsel ve Durumsal Farkındalığı, Hakkındalığı, Yönelmişliği, Şuur'u, Bilinç'i, Zihin'i, Benliği, Arzuları hediye etmiştir?
Ne oluyorda 13.8 Milyar yıl önce neden çıktığı, nereden çıktığı bilimsel olarak bilinmeyen Madde, Maddeden bir parça (Insan) 13.8 milyar yıl sonra madde maddenin Big Bang ile çıkışını, kendisinin dört temel kuvvete tabii olarak işlediğini buluyor. Ne oluyorda madde olan (Insan) , özünde itme, çekme, dalgalanma, parçacık olmak potansiyelinde olan madde (insan), ne oluyorda maddedin potansiyelinde olmayan Gayesellik, Bilinç, Zihin, Durumsal ve Süreçsel Farkındalık, Hakkındalık, Benlik, Edebiyat Üretme, Aşk, Sanat, Edebiyat, Şuur, Estetik, İyi, Güzel, Doğru, Yalnış, Anlam Arayışı, Yönelmişlik, Zühur Olma gibi olgulara nüfuz ediyor?
@@pelindilaracolak Yeni hesabımla 6 ay önce tartıştığımız konudan devam edelim. Ben aynı şekilde İnsansal Özellikler ve Madde birbirinden "Derece" değil "Mahiyet" olarak farklıdır diyorum. Lütfen tartışalım Dilozof.
"İnsan gönüldür, gönül." -Prof. Dr. Haydar Baş
Biz, bizden önce var olan her şeyiz. Gözümüzün önünde yaşanan ve bize reva görülen şeylerin toplamıyız. Biz, varlıkları kendi varlığımızı etkileyen ve bizimle onların varlığını etkilediğimiz insanlar ve şeyleriz. Biz, bizden sonra olan ve biz gelmemiş olsaydık var olamayacak olan her şeyiz.
Kanala bugün abone olup sanırım yine bugün tüm videoları su gibi içmeyi hedefledim☺️👍🏻 bir sürü videonuzu izledim ve doymuyorum ☺️
Bu konu ve gerçekliğin doğası ile ilgili daha fazla video gelmeli.
kırmızı hakkında tüm fizyolojik bilgiyi edinmiş olmanın kırmızıyı anlatmayacağı aşikar, ama bunu desteklediğim için kendimi nitelik dualisti olarak görmem de mümkün değil. bilgi algımızın yetersiz oluşu karşı argüman olarak sunulabilir. yüz milyar nöron yerine yüz trilyon nöronumuz olsaydı belki elmayı gördüğü an hiç şaşırmayacaktı
ayrıca gerçekten bu deneyin kontrollü ortamda gerçekleştirilip marrynin kırmızı elmayı gördüğü anda beyninin ne tepki verdiğini görmek isterdim. eminim bütün fizikalistler de görmek istiyordur :)
video için teşekkür ediyorum ve çalışmalarının devamını dilerim
Davit Eagleman
Beyin isimli kitabı da bu anlattıklarınızı destekler nitelikte çok güzel yorumu okuyanlara tavsiye ediyorum
pdfsini indirmiş okuyacaktım sözde biliyorum kitap gibi olmuyor ama bilgi: bilgidir. okurum inşallak ha bir de tanrıça hestia, davit ne allah aşkına david'tir o david :D :D:D:D
Eleman ın beyin adlı kitabını ben okudum. Çok mantıklı gelmişti. Farkında olmadan fizikalist olmuşum. Ama dilarayı dinleyince düalistlere de hak verdim. Günün sonunda dilaracıyım. O nerde ben orda.
birkaç kez izleyip üzerinde kafa patlatmak istiyorum, bu videoyla işim daha bitmedi :) ellerine dillerine sağlık her ne kadar en sevdiğim çalışman sokrates mutluluk felsefesi videosu olsa da oradan oraya sürükleyen bilim kurgu filmi havası kattığın bu çalışmanı da bir takipçin olarak çok sevdim. iyi çalışmalar diliyorum )
Hadise’nin filozof hali.. 😎 Gerekten filozof kanal adını hakkediyorsunuz... al sana bilinç.! Ben farketti bunu eylemle..! 😅😅
iyi ki varsın bu dünyada 🤍
Gilles Deleuze, M. Foucaut, J. Lacan ve Marksist kanatta L, Altusser yeni bir dil ve yöntemle varolan yapıyı ve kültürü eleştirdiler. Dil, yapıyı ve sistemi belirleyen en önemli öğedir, bu yüzden İslam felsefesi ve kavramları bize çok yabancı geliyor! Bunu aşan bir Türk yorumcusu var, Ahmed Hulusi, onun ürettiği dil ve yöntem oldukça modern ve zihin açıcı o yüzden Ayan-I Sabite ve Fıtrat kavramlarına onun sitesinden bakmak daha yardımcı olacaktır.
Ben de sevgili dilozofumuz nerelerde kaldı acaba diye merak ediyordum, güzel bir konuyu çok güzel işlemişsin bunun için teşekkür ederim. Bizi biz yapan en önemli şey algımız gibi geliyor bana. O yüzden klonlansak bile hayata bakışımız, algılamamız aynı olmayacağı için aynı kişi olmayız.
Buradan devam.👍🏻
yine muhteşemdin. psikolojik bozukluklar sebebi ile suç işleyen insanların gelecekte suçlu olarak nitelendirilmeyeceği kanaatindeyim uzun zamandır.( sosyopat, pisikopat gibi) ayrıca biyolojik robotlar olduğumuzdan neredeyse eminim. bununla ilgili bir kaç teorim var.. emeğine sağlık...
Yıllar önce yaklaşık 40 dosyadan aranması olan, uyuşturucu bağımlısı olan uzaktan akrabam Facebook hesabında "Uyuşturucu kullanan bir insanı aşağılamayın, neler yaşadığını bilemezsiniz" diye bir yazı paylaşmıştı. Bende bunun üstüne sizin söylediğiniz şekilde çok düşündüm ama bu da başka bir paradoksa sürüklüyor. Eğer her suça böyle yaklaşırsak toplumda düzen ve tabii ki adalet nasıl tesis edilecek? Bir şekilde oldu diyelim suistimali nasıl engellenecek?
@@hamitkaya4297 hayatta her sorunun iyi bir çözümü yok. bu gerçek, bizim diğer gerçekleri görmezden gelmemizi sağlamamalı. insan iradesi dediğimiz şeyin bir illüzyon olduğunu gösteren determinizm çok güçlü bir fikir. yaşadıklarımız ve yaşamadıklarımız bizi biz yapar. bu kendi seçtiğimiz bir şey değildir. kimse kendisini katil olmaya iten bir hayatta doğmayı seçmedi.
ne yapalım? kimi suçlayalım? bu sıradaki büyük sorundur. çözülmesi gerekir ama soykırımlar yada gaz odaları sizin için bir çözüm değilse bunun tek çözümü insanların üremesini kontrol etmek ve her çocuğun güzel bir eğitimle gelişmesini sağlayabilmek.
peki kimi suçlayalım? tabii ki her şeyin sebebini, hayatın bu iğrenç kurallarını yaratan biri varsa onu suçlayabiliriz, eğer yoksa bu iğrenç kuralların kendisi suçludur demeliyiz.
@@hamitkaya4297kendine ve topluma zarar verenlere kısırlaştırma, muhallebi gibi olma ilaçları, son olarak da uyutma ilaçları verilebilir.
Sorularımın cevapları bu videodaymış:) teşekkürler...
Bu işte iyisin 👑👑👑
Tebrik ederim, çok yönlü ve özet bir video olmuş👏👏
13:30 dinler eğer şartlar gözetmeksizin bilincin kullanılarak doğruyu seçmesi üzerine kuruluysa zor şartlar içerisinde büyüyen bir kişinin, kendi belirlediğimiz doğru yolu seçmesi; elbet ki daha zor olacaktır. Bu sebeple daha fazla mükafatlandırılırsa doğruyu seçme eğilimi fazla olan bir yerde doğan kişinin; o şartlarda doğsa bile bu kararı verebilecek olmasına rağmen, iyi şartlarda doğduğu için daha az mükafatlamdırılması ne kadar doğrudur?
Tabii bilincin varlığı dahi kesin değilken bu tartışmalar daha yorucu 🌿
Bilinç var olsa bile altbilincin ve çevrelerin etkisi ne kadar göz ardı edilebilir?
Benlik sorgulaması üzerine Hintli filozofların icat ettiği Atma Vichara tekniğini tavsiye ederim
malesef ki sizi geç keşfettim . her fırsatta videolarınızı izlemeye çalışıyorum. amacım bütün videoları bitirmek :) lütfen youtube'u bırakmayın . konuşacak çok konu var :)) bu yorumu da sizi desteklemek için atıyorum. izleyip sadece beğenmeye gönlüm razı gelmedi.
İster kırmızı bir elma, istersekte kimsenin görmediği bir şey olsun, hangi tür aydınlanma yaşarsak yaşayalım, bu bize yaşadığımız deneyimimizin bilincinde olduğumuz için diğerlerinden farklı hissettirecektir. Fakat yaşadığımız bu aydınlanma, benlikte farkındalığa ve akıl gelişimine götürürken, başkalarına sadece akıl olarak tezahür eder.
"Kendini görecek bir kendin olmadığı için kendini asla göremezsin"
Netflixte yayınlanmış olan russian doll isimli diziyi de kesinlikle izlemelisin. Belki video konusu olabilecek yeni fikirlere sahip olmana değinebilir bu dizi.
Fenomenal yaşantı olması ya da her bir kişi de ayrı bir yapı oluşturuyor olması teorik olarak bu yapının çözümlenemeyeceğini, fizyolojik olarak açıklanamayacağını göstermez ki, her bir kişinin deneyimi bire bir asla aynı olmasa da yine beyinde ki süreçler sonucu ortaya çıkıyor olmasına engel bir yapı teşkil etmez. Her bir kişinin bilincini açıklamak sonsuz deneyi gerektirip imkansız olsa da bu o deneyimin fizyolojik yapıyı aşarak oluştuğunu göstermez.
Güzel bir video olmuş, emeğinize sağlık. Ben de yaklaşık 10 yıldır bilinç konusuna kafayı takmış bulunuyorum. Y. lisansa başladığımda bilincin beyne indirgenebileceğini düşünüyordum. Bu takdirde bilgisayarların da bilinçli hale getirilebilmesi bana mümkün görünüyordu. Bebek gibi sıfırdan öğrenen bir makine belli bir süre sonra kendi varlığını deneyimleyecek ve "ben varım" yargısında bulunabilecekti. Ancak öyle olmadı. Bunun imkanını test edebilmek ümidiyle bilgisayar yazılımları geliştirmeye başladım ama henüz çalışmanın başında şöyle bir sorunla karşılaştım: Makine sıfırdan öğrenmeye başlayıp kendisi hakkında yargılarda bulunma aşamasına geldiğinde ve hatta felsefe yapmaya başladığında bile maalesef bu sadece dilsel bir aktivite olarak kalacaktı. Sözgelimi makine bana "ben bilinçli bir varlığım" diye haykırsa bile bunu yaptığından haberi olmayacaktı. Bunu farkettiğim an "bilinç" dediğimiz şeyin bu kadar basit olmadığını anladım. Gerçekten de "ben neyim?" sorusu hayatta sorulabilecek en korkunç sorulardan biri.
Bende gerçekten bu konu üzerine çok kafama yorduğum bir dönemde Ben O' yum kitabına rastladım Hintli bir bilgenin benlik üzerine sorulan sorulari cevaplaması üzerine teyp kayıtlarına alınıp kitaba dönüştürülmesi gerçekten çok aydınlatıcı ve farklı bir öğreti tavsiye ederim
Mükemmel ötesi, tebrikler. Aslında bahsettikleriniz insanın Tanrı benzerliğinde mi yaratıldığı yoksa evrim sonucu mu oluştuğu tartışmasında düşümlenen nokta.
Bende bu konuda fizikalistlere katılıyorum. Bilinç sizinde anlattığınız gibi sürekli deneyimler ile gelişir ve her deneyim farklı şekillerde bilincimizi ve yorumlama şeklimizi değiştirir. Bu nedenle her deneyim her bilinç üzerinde farklı yorumlanır. Dahada önemlisi her deneyim bilincin çalışma şeklini farklı şekilde etkiler. Yukarıda yazıklarımın içerisindeki (biliç) kelimesinin yerine (beyin) kelimesi getirilirse hiç bir anlam kaybı olmadığı görülebilir.
Teşekkürler...
İnsan 75 Kg civarı Karbon, Kalsiyum, Hidrojen, Oksijen, Potasyum, Çinko, Demir vsvs elementlerden oluşur. İnsan bir maddedir. Maddenin özü ise 4 temel kuvvete tabii olarak itme, çekme, dalgalanma ve parçacık olmaktır. Sürekli insanda (maddede) atom altı seviyede, atomlar arası, elementler arası, moleküller ve bileşikler arası farklı boyutlarda ama aynı potansiyelde sürekli itme çekme dalgalanma ve parçacık olmak vardır. Fakat insanda Gayesellik, Farkındalık, Hakkındalık, Bilinç, Benlik, Edebiyatsallık, Aşk, Sanatsallık, Estetik-Güzel-Çirkin-Kusur, Doğru-Yalnış, İyi-Kötü, Neden-Niçin-Nasıl, Anlam Arayışı, Yönelmişlik gibi Maddenin İtme, Çekme, Dalgalanma ve Parçacık olmak potansiyelini "Mahiyet" olarak aşan insansal özellikler vardır. Bunların beyinde bir karşılığı olabilir fakat bu maddenin ruhlandırıldığı anlamını çıkarır bu da TANRI'nın varlığına delildir.
Ateistler "Benliğinin" olduğunu bile iddia edemez, "Mantık" ve "İrade" gibi fenomenlerden bile bahsedemez TANRI'ya atıf yapmadan.
Varlık nedir? İnsan olmak ne anlama gelir? İlk önce bu kapsamlı çalışma için çok tşk. O kadar hayırlı işler yapıyorsunuz ki, bize gani gani sadaka veriyorsunuz. Ben felsefe okumalarımı Heidegger de bırakmıştım, demek ki, bir sürü çağdaş tezler üretilmiş. Son bir yıldır nacizane İslam felsefesi okuyup, anlamaya çalışıyorum. Beni en son Wittenstein etkilemişti çünkü felsefe dilini ve yöntemini ortadan yarmıştı.Sizinde belirttiğiniz gibi felsefe Descart'ten beri durmuyor sürekli İnsan ve varoluş üzerine onlarca teori üretiyor ve üreticek. Benim yeni okuyup anlamaya çalıştığım İslam felsefesi de İnsan ve yaşamın anlamı üzerine çok eserler ve felsefeciler yaratmış ama onların terimleri, yöntemleri ve analiz araçları farklı, örneğin Husserl ve Dennis'in bilinç yaklaşımına şöyle bakıyorlar :normal insan tam anlamıyla kendini veya bilincini bilemez (bilinç sadece yönelir E. Husser) biz sadece kendimizi birşey zannederiz yani hep bir Zannetme hali yaşarız! Kendimizi ve bilincimizi tam bilemeyiz, Bu Zannetme halinden çıkmak ve Tam insan olmak, Varlık ve varoluşun anlamını bilebilmek için! Nefs-i Emmare halinden aşama aşama yükselmekle olur, ikinci aşama Levvame, sonra Mutmain, diye 7.aşamaya gelinir ve hem kendinizi tam bilirsiniz hemde varoluş amacınızı... Aslında ben, içiçe girmiş birçok temayı beraber ele alarak kusalttım.! Son aşama için Fenafillah aşamasında denilir artık bir Hiç olursunuz bu hayattan geri çekilmiş olursunuz bu felsefik kategoriler benim yazdığım kadar basit değil tabii ki! M. İbni Arabi, Farabi, İbni Rüşd ve İbni Sina'nın eserleri çok kapsamlı ve açıklayıcıdır. Siz, video yapmaya devam edin 🌸bizde izleyip, düşünmeye devam edelim 🌈
Tez konumu zihinle ilgili yazmaya karar verdim bana önereceğiniz birşeyler varmı ?
Merhaba, farklı soruları gündeme getirip detaylı bir yorumla sunmanızı beğeniyorum ve teşekkür ediyorum. Üretmeye devam edin lütfen. Bir başkasına anlamak sizi daha üst seviyelere taşıyacaktır.
Yaşamı zincir halkasına benzetmek güzel bir tercih. Kimileri de bunu hırka ormek olarak tanımlar. Zaman ilerledikçe eski halkalar kaybolmuyor. Sadece bulunduğumuz noktaya olan uzaklıklar değişiyor.
Gözlemlediğim bir konuyu aktarmak istiyorum. 90 yaş üzeri bir yaşlımız var, sadece beden olarak var diyebilirim. Bir gün aynaya bakıyordu, sordum o kim? Bir abla diye cevap verdi. Kendisi olduğunu bilmiyor. Bilinç denen maddesel olmayan sanal bir sey. Hani birsey anlayıp anlamadığını sınarken kendi kendine konustuğun ben benlik bence. Bununla kontrolu ve bağı kaybetmek benliği kaybetmek demek. Beyin bir bilgisayar ortamı.
Emeklerin için teşekkürler.
Zihinle ilgili benzer düşünüyorum sizinle. Ben de beyinde zihine ve belleğe erişim için reseptörler var. Bu reseptörler ile belleğe yani veritabanına erişiliyor. Erişilen veriler işlenerek gunluk düşünceler, davranışlar vd olusuyor. Beyin fonksiyonlarının ölcümü aslında veritabanından erişilen verilerin işlenmesi aktivitesi.. alzheimer reseptör sisteminin stresle ve yanlış beslenmeyle erken aşınması ve bozulması sonucu veribankasına erişimin kesilmesi demek..
NEFIS! KOCA BIR NEFES'SIN, SAGOL. VAROL DILARA :-)))
Sene 2005 te düşündüğüm ve köşeye not aldığım bir fikri bu videoda 2020 de bulmak ilginç.Fikir şuydu.Her bilinç kendi dahil kendi gerçekliğini yaratır.
Kendimizi ancak aynada görebiliyoruz kaldı ki ben kimim sorusunu yanıtlamamız kolay değil diye düşünüyorum.
Rick and morty'de Beth'in kendi klonu olup olmadığını sorgulaması bence daha iyi işlenmişti, bu bir yatırı- aman izleme tavsiyesidir.
Benlik duyularımızla, deneyimlerimizle oluşturduğumuz zihinsel örüntüden başka bir şey değildir..
Akıl, bilinç, ruh, ahlak, vicdan gibi kavramlarda, beynimizin edimlerinden( fiziksel- biyokimyasal) başka bir şey değildir..
En sondaki açıklamanız bana Carl Jung 'un bir sözünü hatırlattı " Bütün önemli sorular temelinde çözümsüzdür onları çözemezsiniz sadece aşabilirsiniz." :)
Muazzam bir videoydu
Bilinç ağer fiziksel olgudan daha fazlasıysa, o zaman fiziksel olayların bilince etki etmemesi gerekirdi. Ancak kafa travmaları, alzheimer, beyin tümörü gibi çeşitli fiziksel etkilerin kişinin bilincine çok büyük etkileri olabiliyor. Vücuttaki hormon salgıları veya dışarıdan hormon verilmesi gibi fiziksel maddeler de kişiliği etkileyebiliyor. Eğer bilinç fiziksel olgu değilse, bir bilgisayar yazılımının Turing testinde başarılı olması yani bilinci taklit etmesi mümkün değildir. Ben bilincin evrim sonucunda ortaya çıkan bir yanılsama olduğunu düşünüyorum. Konu çok uzayabilir diye kısa tutmaya çalıştım. Bizleri düşünceye yönelten kanalınız için çok teşekkürler.
Harika bir dersti, çok keyifliydi. Teşekkürler.
Çok başarılısın. Tebrik ederim..
Varoluşun anlamsal sancısını taşımaya devam ediyorum. Bu durumda deneyimleri ile eşsiz bir varlığın, metafizik veya fiziksel deneyimleri bir diğer kişiyi bağlamaz. Peki bu durumda peygamberlerin kendi deneyimlerini insanlara empoze etmelerini nasıl açıklarsın Dilara?
Tv ekranındaki tezahürlere bakıp ;
Bu iki boyutlu gerçekliği inşa eden bilgi yüklü frekans kalıpları ekranın neresinde ..?
Demek ne kadar mantıklı ise
Materyale çökmüş frekansları , ekrandaki görüntülerin içinde aramak ne kadar mantıklı ise
Videonuzun konusu da o kadar mantıklı olsa gerek ..❤
Gerçekten felsefeye ilgi duymaya başladım artık, güzel video olmuş
bazen konuşurken bile kelimeler aynı olsa da karşımızdaki anladığı kadar oluyor anlattığımız... tamamen baz detaylar kişinin kendi dünyasında varoluyor ... her kes kendi dünyasında yaşıyor bir anlamda gibi geliyor bana... o da kendi zihin dünyasında içinde....
Bu videonuza bayıldımm
13:40 Buraya bir yorum da ben getirmek istiyorum nacizane. Bana göre bilinç, toplumsal bilinç hatta dinler de bunun içerisinde sadece türümüzün devamını garantilemek adına getirdiğimiz kurallar yada tabular bütünü. Bu yüzden bilincin kendisini evrimin kimliği olarak da tanımlayabiliriz. Dinler bir gereklilikti, çünkü henüz yeteri kadar akıllı olmayan insanların büyük topluluklar halinde yaşaması ve üremesi gerekiyordu. keza örneğini verdiğin pedofili örneği de, bu düşüncenin yarattığı eylemin türün sağlıklı bir şekilde devam etmesini etkileyen bir eylem olduğu için düzeltilmesi gereken bir şey. Yani kıssadan hisse, bilinç dediğimiz şey bize ait olmayabilir. Edit: Ben sanırım nitelik düalistiyim (: 21:28 Sanırım bir gün oturup konuşursak nasıl hem eylemleri üzerinde otoritesi olmayan bir robot hem de özgür irade sahibi olan varlıklar olduğumuz konusunda ikna edebilirim.
konuya özgür irade değil de kısmi irade olarak baksak? Bilinç tamamen bağımsız özgür değil, irade de değil. Fizyolojik etkenler ve deneyimlerin oluşturduğu bir çorba. Ancak bu çorbanın tuzu biberi ise benim ruh olarak kabul ettiğim, doğuştan gelen adalet algımız.ve iyiye olan yönelimimiz.(bebek deneylerinde 3 aylık bebeklerde dahi gözlemleniyor bu. Ancak bir miktar faşist bir yanımız olduğu da gözlemlenmiş).) Ve bence irade kısmi dahi olsa kelebek etkisi sebebiyle müthiş potansiyele sahip.
Reiz benliğim yandı valla, tam on dakika evvel David Eagleman in beyin senin hikayen kitabını bitirmiştim ki üstüne bunu izlemek ve anlamaya çalışırken kafam ısınmasiyla beraber, aha dedim böyle deliriliniyor işte:) şaka bı yana emeğine sağlık müthiş olmuş . Ben de beyini anlamakla alakalı bı doktora tezi üzerine kafa paylaşıyorum şu aralar, ve içinde kayboldukca kayboluyorum ve bundan psikopat bir haz duymakta korkutuyor beni:)
Schiller nitelikçilere selam söyledi o zaman.
Schönheit ist Freiheit in der Erscheinung.
Biraz kurcalarsan sanat ve Schiller üzerine bir videonuzu daha izleriz sanırım
Güzel, insan genleri bile zamanla göze çarpacak kadar olmasa da değişiyor...
Muazzam bir video
Azerbaycandan izliyorum yeni buldum bu kanali Dilozof cok iyisin boyle devam et.Ugurlar sene
Epiktetos ve İrade. İs gene stoacılar a kalıyor. Elinize sağlık
Merhaba dilara, burada yaptığınız eylemi benim 😉 açımdan değerli kılan, bir çocuğa anlatır gibi basitleştirerek anlatmanız, öte yandan "pandora'nın kutusu" gibi bazı değerli hesaplar sadece felsefe eğitimi alan, terminolojiye ve kavramlara hakim, akımları, temsilcileri ve bunlar arasında ki farklarla örüntüleri hali hazırda bilen kişiler için özel kalıyor. Tebrik ederim sizin için zor olmalı...
Paragraftaki emoji konuya dair bir gönderme olup kendimi "maalesef" fizikalistlere daha yakın bulduğumu belirtmek isterim. Sevgiler, bol şans
Bitene kadar kafam ağrıyor, dinlene dinlene dinlemek lazım galiba 😀
Bir düşünce deneyi de ben sunayım siz değerlendirin.Ahmet,Mehmet ve Ayşe adında üç kişi düşünelim.Bir deney yapacağız,Ahmet ve Mehmet denek.Ayşe de gözlemci.Çok ileri bir teknolojiye sahibiz ve Ahmet ile Mehmet'in zihinlerini değiş tokuş edeceğiz.Makineyi çalıştıracağız ve denekler uyuyacak.Uyandıklarında Ahmet Mehmet,Mehmet de Ahmet olacak.Buraya kadar her şey normal görünüyor fakat bana sorarsanız burada paradoksal bir durum söz konusu.Çünkü deneyden önce Ahmet diye bir kişi vardı zaten.Ahmet isimli bir birinci tekil şahıs deneyim merkezi.Ona ait anılar,duygular,hisler...Dolayısıyla Mehmet'in Ahmet olması demek Ahmet'in Ahmet olması demekle aynı şey.Bu durumda değişen şeyin,her iki kişiye ait birinci tekil şahıs bakış açısı(fenomenal bilinç) olduğunu söyleyeceksiniz fakat aynı şey bunun için de geçerli.Ahmet diye bir fenomenal bilinç,Mehmet'ten bağımsız olarak vardı zaten.Mehmet için de aynı şekilde.Bu durumda deney sonunda gözlemci için hiçbir şey değişmeyeceği gibi(Ahmet hala Ahmet ve Mehmet hala Mehmet) denekler için de bir şey değişmez.Denekler uyandığında Ahmet'in beyni kendi anılarına,duygularına,hislerine erişmeye devam edip "ben Ahmet'im" der.Mehmet'in beyni de kendi anılarına,duygularına,hislerine erişip "ben Mehmet'im" der.Yani mantıken Ahmet'in bedenindeki Mehmet ve Mehmet'in bedenindeki Ahmet gibi bir şey söz konusu olmaz çünkü kişiyi kişi yapan şeyler beyindedir.Ahmet hala Ahmet ve Mehmet hala Mehmet ise yani Ayşe için de denekler için de bir şey değişmediyse,öte yandan deney sonunda bir şeyin değişmiş olması gerekiyorsa(veya bize böyle geliyorsa ki öyle de olabilir) soruyorum size:Değişen şey nedir?
Özgür iradenin varlığını nöral süreçler yerine onu da kapsayan determinizm kavramı içerisinde incelerseniz daha doyurucu ve felsefik olur diye düşünüyorum hele bir de heisenberg belirsizlik ilkesine de referans verirseniz dadından yenmez.
Bu seri için tekrar tekrar teşekkür etmek istiyorum. Ayrıca belirtmek isterim ki kesinlikle nitelik düalistlerine daha yakınım.. Diğer türlüsü bana insanın kendi varlığına yaptığı bir saygısızlık gibi geliyor. Beden denilen bir makinadan ibaret robotlar olduğumuz ihtimali bana çok uzak
"Hey sen, baksana bir" hitabına muhatab olduğunda hitabın kendisinemi iletidiğini anlamak için elin veya parmağınla kalbini göstererek "ben mi?" dersin. Dünyada her insan istisnasız bu hareketi yapar ve mesela ben mi derken kafasını göstermez. Bu bize bir şeyler anlatıyor.
Bir de önerim vardı. Zihin felsefesi bağlamında bir Vanilla Sky videosu yapabilirseniz süper olur. Uzun zaman önce izlemiş ve hiç bir şey anlamamıştım. Dün gece tekrar izledim ve bir çok Netflix yapımından çok daha önce, çok daha zihin açıcı bir eser ortaya koyulmuş olduğunun farkına vardım. Elde böyle bir malzeme var. Boşa gitmesin. Siz hakkını verebilirsiniz diye düşündüm.
Bir ben her zaman değiştiği için her dünyadaki en düşük zaman biriminde benim kim olduğumun notudur zaten bu yüzden bir zamanlar ben metalciydim bir zamanlar oyuncuydum diyebiliyoruz eğer hayatımızda hiç bir şey değişmeseydi belirli bir ben olurdu ancak ben sürekli değişen biriyim. Ben bir değişkendir kısaca.
Bu felsefe de çok oluyor artık. Herşeyi tartışalım tamam da hadi madde bile yanılsama olabilir diyelim de bilinc te yoktur dedikten sonra ozaman kapatalım dükkanı daha neyi tartışıyoruz. Şaka bir yana bilinç yoksa bu farkındalığım ne ozaman . Bilinç yoksa irade yok anlam yok kural yok varlık yok yokluk yok. Eğer bilinc diye birşey yoksa bile ben olmasını istiyorum. Ve belki yok olsun deyince olan birşeyi yok edemem ama ol deyince zihnimde bilinci var edebiliyorum.