Ezberin dışında felsefe yaklaşımızdan dolayı teşekkür ederim. Çünkü diğer felsefe paylaşımcıları sadece felsefe tarihinden ve ezberden bilgilerden oluşuyor, sizin farkınız ise felsefe konusunda bilgiler arasında bağlar-örüntüler kuruyorsunuz, düşünce geliştiriyorsunuz. . Bunu değerli buluyorum. Çalışmalarınız memnuniyetle takip ediyorum. Elinize sağlık.
“Beyne bakıp bilinç nerede sorusu sormak, bir ülkeye bakıp bu ülkenin ekonomisi nerede diye sormaya benzer.” Bu analoji çok hoşuma gittiği için burada paylaşmak istedim.
Bu durumda suçlayacak tekil bir kişiyi bulmak mümkün olmaz. Bu ekonomi nerede sorusu tümden toplumun tamamını suçlayacak Bir konuma evrilir ki bence de böyledir :)
bilinç soyut bir kavram. sarı renk kavramını maddeden bağımsız gösteremeyeceğimiz gibi. bir elektrik alan gibi bir telden elektrik geçerse bir alan oluşur. geçmediği zaman potansiyel bir elektrik alan da olmaz.bunun gibi beynin dışında bağımsız bir bilinçte düşünülemez. beynin bir çeşit yan ürünüdür. beyin yoksa bilinçte yoktur.
WinRar dosyası gibi bir videoydu. 22 dakika, 35 saniye de o kadar çok bilgi ve yorum vardı ki videoyu durdura durdura, üzerine düşüne düşüne bitirdim. harikaydı. emeğine sağlık Dilara :))
Bu sevimli , sempatik ve akıcı anlatış tarzın bence bir felsefe patlaması yaratabilir, seni dinleyenler kısa bir süre sonra yeni düşünceler geliştirmeye başlar bana göre, videoların artı değer üretmede oldukça başarılı.
Sınav kağıdına sizin sokrates öncesi felsefe hakkında anlattıklarınızı yazdım .İyi bir puan aldım sayenizde .İyi ki bu videoları çekme kararı almışsınız çok çok teşekkür ederim. Ve benim için ne kadar yararlı olduğunu anlatamam :)Ve ilk defa felsefeyi anladım.İyi ki böyle bir kanal açtınız ve iyi ki varsınız 💕
Ne kadar mükemmel bir video... Senin videolarını izleyince yıllar önce giriş yaptığım ama türlü nedenlerle devam edemediğim felsefe okumalarıma yeniden başladım. Teşekkürler...
İzlerken son kısımlarda “özgür irade” ile alakalı yaptığın yorum nefesimi kesti çünkü daha önce düşündüğüm şeyleri resmen kelimelere döktün. Özgür irade problemi aslında tam da bu videonun konusuyla alakalı
Nitelik Dualistlerinin düşüncesine katılıyorum. 'Anlatılmaz, yaşanır.' Deneyimlerin aynı ölçüde bir başkasına aktarılamaması ve ifade edilememesinin nedeni de tam olarak bu. Her kişi özelinde yorumlama, algılama ve değerlendirme şekli özgün varlıklar.
Seninle susarak sohbet etmek, çevremdeki insanlarla konuşarak sohbet edememekten çok daha iyi geliyor. Neyden bahsettiğinin çok bir önemi yok aslında. Herhangi bir konuda düşünmek, derinine inme çabası sana fikirlerimi aktaramasam da benim için çok hoş bir sohbetti. Kahveni nasıl içtiğini bilmediğimden sana sade kahve yaptım :)
Şahane bir video olmuş, ağzınıza sağlık. Tam da insan varoluşunun öznelliği üzerine bir araştırma yaparken " qualia" kelimesine ve ardından sizin videonuza denk geldim. Ben bir psikoloğum ve kendi yaklaşımımda insanın zihinsel yapılanmasının bilinç- bilinçöncesi ve bilinçdışı model ile açıklandığı (psikanaliz) yaklaşım ile çalışıyorum ve burada da bu anlamda nitelik düalistlerine daha yakınım. Her birey içinde bir ötekinden farklılaşan ve "explanatory gap" olarak burada açıkladığımız "şey"'i içinde barındırdığı için "tam da o kişi" oluyor bence. Hatta bilinçdışı bile, ortak imgeler barındırsa da deneyimsel anlamda bir ötekinden belki de bu işlev ile farklılaşıyor. Tekrardan bu güzel videonuz için teşekkürler, çok keyif alarak izledim.
Güzel bir video olmuş. Tebrikler. Okuldaki tartışmanın hangi tarafı olacağınız o kadar belli ki; belki video açıldığı anda bile "şu sorunda kesin bu tarafta olur" diyebiliyor insan. Temelde taraf olmanın felsefede ne kadar önemli olduğunu göstermişsiniz. Erman Toroğlu'nun "eyyamcı hakem" tanımlamasına benzer sözde felsefecilerden çok sıkılmıştım. Sürekli sorular soran ama asla bir yanıt vermeyenler. Elbette felsefe sorularla ilgilidir ama felsefeci etrafta sorular sorup hiç birini kendince yanıtlamayan adam değildir. Tarih boyunca hiç bir zaman da öyle olmamasına rağmen nedense günümüzde felsefe camiasına bir "eyyamcılık" akımı hakim olmuş durumda. Eyyam yapmadığınız için de teşekkürler. :)
İlgiyle ve imrenerek izlediğim ve ve anlatım dili ise hayranlığımı gizleyemediğim bir insansınız iyiki varsınız yolumuz aydınlatan bir ışık gibisiniz sonsuz teşekkürler bitimsiz sevgilerimle 🙏🌹
Biz, bizden önce var olan her şeyiz. Gözümüzün önünde yaşanan ve bize reva görülen şeylerin toplamıyız. Biz, varlıkları kendi varlığımızı etkileyen ve bizimle onların varlığını etkilediğimiz insanlar ve şeyleriz. Biz, bizden sonra olan ve biz gelmemiş olsaydık var olamayacak olan her şeyiz.
pdfsini indirmiş okuyacaktım sözde biliyorum kitap gibi olmuyor ama bilgi: bilgidir. okurum inşallak ha bir de tanrıça hestia, davit ne allah aşkına david'tir o david :D :D:D:D
Eleman ın beyin adlı kitabını ben okudum. Çok mantıklı gelmişti. Farkında olmadan fizikalist olmuşum. Ama dilarayı dinleyince düalistlere de hak verdim. Günün sonunda dilaracıyım. O nerde ben orda.
kırmızı hakkında tüm fizyolojik bilgiyi edinmiş olmanın kırmızıyı anlatmayacağı aşikar, ama bunu desteklediğim için kendimi nitelik dualisti olarak görmem de mümkün değil. bilgi algımızın yetersiz oluşu karşı argüman olarak sunulabilir. yüz milyar nöron yerine yüz trilyon nöronumuz olsaydı belki elmayı gördüğü an hiç şaşırmayacaktı ayrıca gerçekten bu deneyin kontrollü ortamda gerçekleştirilip marrynin kırmızı elmayı gördüğü anda beyninin ne tepki verdiğini görmek isterdim. eminim bütün fizikalistler de görmek istiyordur :) video için teşekkür ediyorum ve çalışmalarının devamını dilerim
Klonlama isleminde, butun apriorik bilgiler birebir kopyalanir, fiziksel gorunus, intellectual kapasite gibi. Kopyalanamayan bilgi sentetik bilgidir, okuma-yazma bilmek, felsefi bilgiye sahip olmak gibi..
Zihin felsefesinden, bilinçten bahsederken, Prof. Denett ve filozofisi her ne kadar önemli ise, karşıt fikri savunan Prof. Davit Chalmers te o kadar önemli.
Sene 2005 te düşündüğüm ve köşeye not aldığım bir fikri bu videoda 2020 de bulmak ilginç.Fikir şuydu.Her bilinç kendi dahil kendi gerçekliğini yaratır.
Transcendence (2014) filminde Doktor bilgisayara bilinçli olduğunu kanıtlayabilir misin diye soruyordu. Yapay zeka da siz kanıtlayabilir misiniz diye sormuştu.
malesef ki sizi geç keşfettim . her fırsatta videolarınızı izlemeye çalışıyorum. amacım bütün videoları bitirmek :) lütfen youtube'u bırakmayın . konuşacak çok konu var :)) bu yorumu da sizi desteklemek için atıyorum. izleyip sadece beğenmeye gönlüm razı gelmedi.
birkaç kez izleyip üzerinde kafa patlatmak istiyorum, bu videoyla işim daha bitmedi :) ellerine dillerine sağlık her ne kadar en sevdiğim çalışman sokrates mutluluk felsefesi videosu olsa da oradan oraya sürükleyen bilim kurgu filmi havası kattığın bu çalışmanı da bir takipçin olarak çok sevdim. iyi çalışmalar diliyorum )
Benlik duyularımızla, deneyimlerimizle oluşturduğumuz zihinsel örüntüden başka bir şey değildir.. Akıl, bilinç, ruh, ahlak, vicdan gibi kavramlarda, beynimizin edimlerinden( fiziksel- biyokimyasal) başka bir şey değildir..
Ben de sevgili dilozofumuz nerelerde kaldı acaba diye merak ediyordum, güzel bir konuyu çok güzel işlemişsin bunun için teşekkür ederim. Bizi biz yapan en önemli şey algımız gibi geliyor bana. O yüzden klonlansak bile hayata bakışımız, algılamamız aynı olmayacağı için aynı kişi olmayız.
Netflixte yayınlanmış olan russian doll isimli diziyi de kesinlikle izlemelisin. Belki video konusu olabilecek yeni fikirlere sahip olmana değinebilir bu dizi.
Mükemmel ötesi, tebrikler. Aslında bahsettikleriniz insanın Tanrı benzerliğinde mi yaratıldığı yoksa evrim sonucu mu oluştuğu tartışmasında düşümlenen nokta.
İster kırmızı bir elma, istersekte kimsenin görmediği bir şey olsun, hangi tür aydınlanma yaşarsak yaşayalım, bu bize yaşadığımız deneyimimizin bilincinde olduğumuz için diğerlerinden farklı hissettirecektir. Fakat yaşadığımız bu aydınlanma, benlikte farkındalığa ve akıl gelişimine götürürken, başkalarına sadece akıl olarak tezahür eder.
Merhaba, farklı soruları gündeme getirip detaylı bir yorumla sunmanızı beğeniyorum ve teşekkür ediyorum. Üretmeye devam edin lütfen. Bir başkasına anlamak sizi daha üst seviyelere taşıyacaktır. Yaşamı zincir halkasına benzetmek güzel bir tercih. Kimileri de bunu hırka ormek olarak tanımlar. Zaman ilerledikçe eski halkalar kaybolmuyor. Sadece bulunduğumuz noktaya olan uzaklıklar değişiyor. Gözlemlediğim bir konuyu aktarmak istiyorum. 90 yaş üzeri bir yaşlımız var, sadece beden olarak var diyebilirim. Bir gün aynaya bakıyordu, sordum o kim? Bir abla diye cevap verdi. Kendisi olduğunu bilmiyor. Bilinç denen maddesel olmayan sanal bir sey. Hani birsey anlayıp anlamadığını sınarken kendi kendine konustuğun ben benlik bence. Bununla kontrolu ve bağı kaybetmek benliği kaybetmek demek. Beyin bir bilgisayar ortamı. Emeklerin için teşekkürler.
Zihinle ilgili benzer düşünüyorum sizinle. Ben de beyinde zihine ve belleğe erişim için reseptörler var. Bu reseptörler ile belleğe yani veritabanına erişiliyor. Erişilen veriler işlenerek gunluk düşünceler, davranışlar vd olusuyor. Beyin fonksiyonlarının ölcümü aslında veritabanından erişilen verilerin işlenmesi aktivitesi.. alzheimer reseptör sisteminin stresle ve yanlış beslenmeyle erken aşınması ve bozulması sonucu veribankasına erişimin kesilmesi demek..
Çok başarılısın. Tebrik ederim.. Varoluşun anlamsal sancısını taşımaya devam ediyorum. Bu durumda deneyimleri ile eşsiz bir varlığın, metafizik veya fiziksel deneyimleri bir diğer kişiyi bağlamaz. Peki bu durumda peygamberlerin kendi deneyimlerini insanlara empoze etmelerini nasıl açıklarsın Dilara?
Bilinç ve Madde birbirinden bağımsız iki ayrı Tözdür! Maddi bedenle bilincin, zihinin, farkındalığın, hakkındalığın hiçbir bağlantısı olmayıp iki ayrı cevherdir! Tartışacak varsa Hodri Meydan!
@@pelindilaracolak İnsan 75 Kg civarı Karbon, Kalsiyum, Hidrojen, Oksijen, Potasyum, Çinko, Demir vsvs elementlerden oluşur. İnsanda bir maddedir. Maddenin özü ise dört temel kuvvet Güçlü Nükleer Kuvvet, Zayıf Nükleer Kuvvet, Kütle Çekimi Kuvveti ve Elektromanyetik Kuvvetlere tabii olarak itme, çekme, dalgalanma ve parçacık olmaktır. Sürekli insanda (Maddede) atomun içinde, atomlar arası, elementler arası, bileşikler arası sürekli bir itme, çekme, dalgalanma ve parçacık olma potansiyeli vardır. Fakat insanda Gayesellik, Bilinç, Zihin, Durumsal ve Süreçsel Farkındalık, Hakkındalık, Benlik, Edebiyat Üretme, Aşk, Sanat, Edebiyat, Şuur, Estetik, İyi, Güzel, Doğru, Yalnış, Anlam Arayışı, Yönelmişlik, Zühur Olma gibi özellikler Maddeden aşkın özelliklerdir. Bu ise İnsana bahşedilmiş, insanın maddi bedeninden farklı bir töz olduğunu gösterir. Maddenin potansiyelinde bu özellikler yoktur. TANRI bu özellikleri maddi insana maddeden ayrı bir töz olarak bağışlamıştır. Aksini iddia eden Ateistler sadece ALLAH inancını ortadan kaldırmak için Ruh ve Beden'i birbiriyle alakalıymış gibi gösterip ALLAH inancını ortadan kaldırmak istiyor fakat saçmalıyor, birbiriyle alakası olmayan şeyleri bağdaştırmaya çalışıyor!
@@pelindilaracolak Ne oldu cevap veremedin? Veremezsin çünkü verilebilecek bir cevap yok. Sadece yalanlarlar ile gerçeği yansıtmayan palavralar var ki onlarıda çürütmüş bulunuyorum. Yeni Dünya güçlerinin TANRI inancını ortançdan kaldırmak için Bilim adı altında Bilimle alakası olmayan palavralarla insanları TANRI inancından çıkarmak için uğraşları bana sökmez!
@@pelindilaracolak Yokluktan ne oluyorda Zaman, Mekan, Enerji ve Madde çıkıyor? Ne oluyorda Evrenin Başlangıç Patlaması Big Bang insanlara Sanat'ı, Edebiyat'ı Notalar'ı, Estetiği, Gayeyi, Anlam Arayışı'nı, Aşk'ı, Süreçsel ve Durumsal Farkındalığı, Hakkındalığı, Yönelmişliği, Şuur'u, Bilinç'i, Zihin'i, Benliği, Arzuları hediye etmiştir? Ne oluyorda 13.8 Milyar yıl önce neden çıktığı, nereden çıktığı bilimsel olarak bilinmeyen Madde, Maddeden bir parça (Insan) 13.8 milyar yıl sonra madde maddenin Big Bang ile çıkışını, kendisinin dört temel kuvvete tabii olarak işlediğini buluyor. Ne oluyorda madde olan (Insan) , özünde itme, çekme, dalgalanma, parçacık olmak potansiyelinde olan madde (insan), ne oluyorda maddedin potansiyelinde olmayan Gayesellik, Bilinç, Zihin, Durumsal ve Süreçsel Farkındalık, Hakkındalık, Benlik, Edebiyat Üretme, Aşk, Sanat, Edebiyat, Şuur, Estetik, İyi, Güzel, Doğru, Yalnış, Anlam Arayışı, Yönelmişlik, Zühur Olma gibi olgulara nüfuz ediyor?
@@pelindilaracolak Yeni hesabımla 6 ay önce tartıştığımız konudan devam edelim. Ben aynı şekilde İnsansal Özellikler ve Madde birbirinden "Derece" değil "Mahiyet" olarak farklıdır diyorum. Lütfen tartışalım Dilozof.
yine muhteşemdin. psikolojik bozukluklar sebebi ile suç işleyen insanların gelecekte suçlu olarak nitelendirilmeyeceği kanaatindeyim uzun zamandır.( sosyopat, pisikopat gibi) ayrıca biyolojik robotlar olduğumuzdan neredeyse eminim. bununla ilgili bir kaç teorim var.. emeğine sağlık...
Yıllar önce yaklaşık 40 dosyadan aranması olan, uyuşturucu bağımlısı olan uzaktan akrabam Facebook hesabında "Uyuşturucu kullanan bir insanı aşağılamayın, neler yaşadığını bilemezsiniz" diye bir yazı paylaşmıştı. Bende bunun üstüne sizin söylediğiniz şekilde çok düşündüm ama bu da başka bir paradoksa sürüklüyor. Eğer her suça böyle yaklaşırsak toplumda düzen ve tabii ki adalet nasıl tesis edilecek? Bir şekilde oldu diyelim suistimali nasıl engellenecek?
@@hamitkaya4297 hayatta her sorunun iyi bir çözümü yok. bu gerçek, bizim diğer gerçekleri görmezden gelmemizi sağlamamalı. insan iradesi dediğimiz şeyin bir illüzyon olduğunu gösteren determinizm çok güçlü bir fikir. yaşadıklarımız ve yaşamadıklarımız bizi biz yapar. bu kendi seçtiğimiz bir şey değildir. kimse kendisini katil olmaya iten bir hayatta doğmayı seçmedi. ne yapalım? kimi suçlayalım? bu sıradaki büyük sorundur. çözülmesi gerekir ama soykırımlar yada gaz odaları sizin için bir çözüm değilse bunun tek çözümü insanların üremesini kontrol etmek ve her çocuğun güzel bir eğitimle gelişmesini sağlayabilmek. peki kimi suçlayalım? tabii ki her şeyin sebebini, hayatın bu iğrenç kurallarını yaratan biri varsa onu suçlayabiliriz, eğer yoksa bu iğrenç kuralların kendisi suçludur demeliyiz.
Güzel bir video olmuş, emeğinize sağlık. Ben de yaklaşık 10 yıldır bilinç konusuna kafayı takmış bulunuyorum. Y. lisansa başladığımda bilincin beyne indirgenebileceğini düşünüyordum. Bu takdirde bilgisayarların da bilinçli hale getirilebilmesi bana mümkün görünüyordu. Bebek gibi sıfırdan öğrenen bir makine belli bir süre sonra kendi varlığını deneyimleyecek ve "ben varım" yargısında bulunabilecekti. Ancak öyle olmadı. Bunun imkanını test edebilmek ümidiyle bilgisayar yazılımları geliştirmeye başladım ama henüz çalışmanın başında şöyle bir sorunla karşılaştım: Makine sıfırdan öğrenmeye başlayıp kendisi hakkında yargılarda bulunma aşamasına geldiğinde ve hatta felsefe yapmaya başladığında bile maalesef bu sadece dilsel bir aktivite olarak kalacaktı. Sözgelimi makine bana "ben bilinçli bir varlığım" diye haykırsa bile bunu yaptığından haberi olmayacaktı. Bunu farkettiğim an "bilinç" dediğimiz şeyin bu kadar basit olmadığını anladım. Gerçekten de "ben neyim?" sorusu hayatta sorulabilecek en korkunç sorulardan biri.
Bende gerçekten bu konu üzerine çok kafama yorduğum bir dönemde Ben O' yum kitabına rastladım Hintli bir bilgenin benlik üzerine sorulan sorulari cevaplaması üzerine teyp kayıtlarına alınıp kitaba dönüştürülmesi gerçekten çok aydınlatıcı ve farklı bir öğreti tavsiye ederim
Merhaba dilara, burada yaptığınız eylemi benim 😉 açımdan değerli kılan, bir çocuğa anlatır gibi basitleştirerek anlatmanız, öte yandan "pandora'nın kutusu" gibi bazı değerli hesaplar sadece felsefe eğitimi alan, terminolojiye ve kavramlara hakim, akımları, temsilcileri ve bunlar arasında ki farklarla örüntüleri hali hazırda bilen kişiler için özel kalıyor. Tebrik ederim sizin için zor olmalı... Paragraftaki emoji konuya dair bir gönderme olup kendimi "maalesef" fizikalistlere daha yakın bulduğumu belirtmek isterim. Sevgiler, bol şans
Varlık nedir? İnsan olmak ne anlama gelir? İlk önce bu kapsamlı çalışma için çok tşk. O kadar hayırlı işler yapıyorsunuz ki, bize gani gani sadaka veriyorsunuz. Ben felsefe okumalarımı Heidegger de bırakmıştım, demek ki, bir sürü çağdaş tezler üretilmiş. Son bir yıldır nacizane İslam felsefesi okuyup, anlamaya çalışıyorum. Beni en son Wittenstein etkilemişti çünkü felsefe dilini ve yöntemini ortadan yarmıştı.Sizinde belirttiğiniz gibi felsefe Descart'ten beri durmuyor sürekli İnsan ve varoluş üzerine onlarca teori üretiyor ve üreticek. Benim yeni okuyup anlamaya çalıştığım İslam felsefesi de İnsan ve yaşamın anlamı üzerine çok eserler ve felsefeciler yaratmış ama onların terimleri, yöntemleri ve analiz araçları farklı, örneğin Husserl ve Dennis'in bilinç yaklaşımına şöyle bakıyorlar :normal insan tam anlamıyla kendini veya bilincini bilemez (bilinç sadece yönelir E. Husser) biz sadece kendimizi birşey zannederiz yani hep bir Zannetme hali yaşarız! Kendimizi ve bilincimizi tam bilemeyiz, Bu Zannetme halinden çıkmak ve Tam insan olmak, Varlık ve varoluşun anlamını bilebilmek için! Nefs-i Emmare halinden aşama aşama yükselmekle olur, ikinci aşama Levvame, sonra Mutmain, diye 7.aşamaya gelinir ve hem kendinizi tam bilirsiniz hemde varoluş amacınızı... Aslında ben, içiçe girmiş birçok temayı beraber ele alarak kusalttım.! Son aşama için Fenafillah aşamasında denilir artık bir Hiç olursunuz bu hayattan geri çekilmiş olursunuz bu felsefik kategoriler benim yazdığım kadar basit değil tabii ki! M. İbni Arabi, Farabi, İbni Rüşd ve İbni Sina'nın eserleri çok kapsamlı ve açıklayıcıdır. Siz, video yapmaya devam edin 🌸bizde izleyip, düşünmeye devam edelim 🌈
Bilinç ağer fiziksel olgudan daha fazlasıysa, o zaman fiziksel olayların bilince etki etmemesi gerekirdi. Ancak kafa travmaları, alzheimer, beyin tümörü gibi çeşitli fiziksel etkilerin kişinin bilincine çok büyük etkileri olabiliyor. Vücuttaki hormon salgıları veya dışarıdan hormon verilmesi gibi fiziksel maddeler de kişiliği etkileyebiliyor. Eğer bilinç fiziksel olgu değilse, bir bilgisayar yazılımının Turing testinde başarılı olması yani bilinci taklit etmesi mümkün değildir. Ben bilincin evrim sonucunda ortaya çıkan bir yanılsama olduğunu düşünüyorum. Konu çok uzayabilir diye kısa tutmaya çalıştım. Bizleri düşünceye yönelten kanalınız için çok teşekkürler.
Bende bu konuda fizikalistlere katılıyorum. Bilinç sizinde anlattığınız gibi sürekli deneyimler ile gelişir ve her deneyim farklı şekillerde bilincimizi ve yorumlama şeklimizi değiştirir. Bu nedenle her deneyim her bilinç üzerinde farklı yorumlanır. Dahada önemlisi her deneyim bilincin çalışma şeklini farklı şekilde etkiler. Yukarıda yazıklarımın içerisindeki (biliç) kelimesinin yerine (beyin) kelimesi getirilirse hiç bir anlam kaybı olmadığı görülebilir. Teşekkürler...
İnsan 75 Kg civarı Karbon, Kalsiyum, Hidrojen, Oksijen, Potasyum, Çinko, Demir vsvs elementlerden oluşur. İnsan bir maddedir. Maddenin özü ise 4 temel kuvvete tabii olarak itme, çekme, dalgalanma ve parçacık olmaktır. Sürekli insanda (maddede) atom altı seviyede, atomlar arası, elementler arası, moleküller ve bileşikler arası farklı boyutlarda ama aynı potansiyelde sürekli itme çekme dalgalanma ve parçacık olmak vardır. Fakat insanda Gayesellik, Farkındalık, Hakkındalık, Bilinç, Benlik, Edebiyatsallık, Aşk, Sanatsallık, Estetik-Güzel-Çirkin-Kusur, Doğru-Yalnış, İyi-Kötü, Neden-Niçin-Nasıl, Anlam Arayışı, Yönelmişlik gibi Maddenin İtme, Çekme, Dalgalanma ve Parçacık olmak potansiyelini "Mahiyet" olarak aşan insansal özellikler vardır. Bunların beyinde bir karşılığı olabilir fakat bu maddenin ruhlandırıldığı anlamını çıkarır bu da TANRI'nın varlığına delildir. Ateistler "Benliğinin" olduğunu bile iddia edemez, "Mantık" ve "İrade" gibi fenomenlerden bile bahsedemez TANRI'ya atıf yapmadan.
Bir de önerim vardı. Zihin felsefesi bağlamında bir Vanilla Sky videosu yapabilirseniz süper olur. Uzun zaman önce izlemiş ve hiç bir şey anlamamıştım. Dün gece tekrar izledim ve bir çok Netflix yapımından çok daha önce, çok daha zihin açıcı bir eser ortaya koyulmuş olduğunun farkına vardım. Elde böyle bir malzeme var. Boşa gitmesin. Siz hakkını verebilirsiniz diye düşündüm.
En sondaki açıklamanız bana Carl Jung 'un bir sözünü hatırlattı " Bütün önemli sorular temelinde çözümsüzdür onları çözemezsiniz sadece aşabilirsiniz." :)
@@pelindilaracolak Peki sevgili Dilara hnm. sanatı üretenlerin nörofizyolojik konfigürasyonlarının, yaşamın uyaranları karşısında, deneyimlediklerini, yaşadıklarını genel toplum kabullerinden daha farklı görme, hayal edebilme, hissedilme becerisi ve bunu cisme dökme becerisi sağladığını düşünemez miyiz? Farklı nörodepresan ya da stimülatörler ile ressamların ya da filozofların ürettiklerinin nasıl farklılaştığı bilinirken.
Müzik Öğretmeniyim, işim sanatın bir parçası ve fizikalistim. Bu ne yaman bir çelişki diyenler olabilir :) o halde birkaç sorum olsun, explanatory gap’ler sadece insan türünde mi var? İnsanlar dışında başka hayvanlarda varsa bunu tüm hayvanlar için diyebilir miyiz yoksa bir sınırlama mı olmalı, sınırlama varsa nerede durmalıyız ? Sadece insanlar da varsa insanı diğer hayvanlardan ayıran özel bir tür müyüz ? Bundan bir anlam çıkarabilir miyiz ?
@@muslumgunes3937 explanatory gap veya qualia varlığı veya yokluğuna dair herhangi bir kanıt sunamam. Fakat var ise eğer bu kavramlar yalnızca insana özgü kavramlar değil, hayvanlarda da geçerli. Goril koko ve müzik dinleyen hayvanlar diye bir aratma yaparsanız youtube da hayvanlarda da insanvari özellikler olduğunu göreceksiniz. İletişim, estetik anlayışı gibi kavramların insana özgü olmadığını anlayacaksınız. Hayvanlar ile iletişim kuramıyor olmamız (bahsettiğim şey sağlıklı iletişim) onları bilinçsiz yapmaz. (burada insanın da bir bilince sahip olduğunu varsaydım)
"Hey sen, baksana bir" hitabına muhatab olduğunda hitabın kendisinemi iletidiğini anlamak için elin veya parmağınla kalbini göstererek "ben mi?" dersin. Dünyada her insan istisnasız bu hareketi yapar ve mesela ben mi derken kafasını göstermez. Bu bize bir şeyler anlatıyor.
Bence de biyolojik robotlarız fakat bunu pratik sayıltı kullanarak yadsıyoruz. Kant' a göre de böyle yapmalıyız. Bilinç, bilginin kendi kendini yorumlamasıdır.
Reiz benliğim yandı valla, tam on dakika evvel David Eagleman in beyin senin hikayen kitabını bitirmiştim ki üstüne bunu izlemek ve anlamaya çalışırken kafam ısınmasiyla beraber, aha dedim böyle deliriliniyor işte:) şaka bı yana emeğine sağlık müthiş olmuş . Ben de beyini anlamakla alakalı bı doktora tezi üzerine kafa paylaşıyorum şu aralar, ve içinde kayboldukca kayboluyorum ve bundan psikopat bir haz duymakta korkutuyor beni:)
Bu seri için tekrar tekrar teşekkür etmek istiyorum. Ayrıca belirtmek isterim ki kesinlikle nitelik düalistlerine daha yakınım.. Diğer türlüsü bana insanın kendi varlığına yaptığı bir saygısızlık gibi geliyor. Beden denilen bir makinadan ibaret robotlar olduğumuz ihtimali bana çok uzak
DİZİ VE FİLMLER mantıksal olarak sorunlu gibi. arayanlar bulamıyorsa, bulamayanlar arama eylemini gerçekleştirenlerdir demek ki. e hal böyleyken, yine bulanlar nası arama eylemini gerçekleştirenler olabiliyor?
@@goksuors7630 aslında şöyle oluyor sürekli arayış aslında bulmak istediğindir ama eğer bir beklenti içinde ararsan, yargılarsan, beğenmezsen işte o zaman bulamazsın
bazen konuşurken bile kelimeler aynı olsa da karşımızdaki anladığı kadar oluyor anlattığımız... tamamen baz detaylar kişinin kendi dünyasında varoluyor ... her kes kendi dünyasında yaşıyor bir anlamda gibi geliyor bana... o da kendi zihin dünyasında içinde....
Tv ekranındaki tezahürlere bakıp ; Bu iki boyutlu gerçekliği inşa eden bilgi yüklü frekans kalıpları ekranın neresinde ..? Demek ne kadar mantıklı ise Materyale çökmüş frekansları , ekrandaki görüntülerin içinde aramak ne kadar mantıklı ise Videonuzun konusu da o kadar mantıklı olsa gerek ..❤
beni ben yapan şey bedenim değil zihnim düşüncelerimdir, kolum kesildiğinde başka biri olmam hâlâ ben benimdir fakat düşüncelerim değişince artık ben ben değilimdir başka biri olmuşumdur çünkü düşünce ve hayat görüşüm değişmiştir ve bambaşka biri olmuşumdur.
Özgür iradenin varlığını nöral süreçler yerine onu da kapsayan determinizm kavramı içerisinde incelerseniz daha doyurucu ve felsefik olur diye düşünüyorum hele bir de heisenberg belirsizlik ilkesine de referans verirseniz dadından yenmez.
Yıllar önce okuduğum bir makale de,Rus bilim insanlarının,gen yazılımını gerçekleştirdiği anlatılıyordu.Yani,biyolojik bir gelişim sonrası natural bir yapıya,insan eli ile sadece zihinsel değil aynı zamanda fizyolojik maniplasyon yapılabilirliği idi.
Konnektom kavramı işlediğiniz konu hakkındaki birçok soruya yanıt veriyor sanırım. Nitelikçiler biraz biyoloji çalışmalı kanımca. Görerek görmemiz gelişir. Görme neronlarımız gerekli bağlantıları oluşturur. Görerek görmeyi yaratırız.
Diziyi daha birkaç gün önce izlemiştim. Aklima bu sorular izlerken de gelmişti. Bir sonuca varamadım. Bilinç denen birşey varsa klon da aynı bilince sahip. Bu noktada gerçek "miles" kim? Ya da her ikisi mi? Buna benzer bir dizi daha var westworld diye. O cok daha nitelikli hatta. Bizi bir makinadan ayiran sey nedir,bilinç nedir? Westworld'da da bu temel sorular çıkıyor karşımıza.
Bunların hepsini "problem çözme" kavramını temel bileşen olarak kullanıp tanımlayabiliriz. Bilinç ve benlik gibi kavramları, birer nesne ve şey olarak değil, kompleks sistemler olarak ele almalıyız. Tüm varlıklar (sistemler), varlıklarını sürdürmek için problem çözme eğilimindedir. Bilinç, problem çözme eyleminin, kendisinin farkında olabileceği düzeye gelmiş halidir. Sistemler, problem çözme yönünden daha gelişmiş oldukları oranda, daha bilinçlidir. Gerçekte tek bir sistem vardır. Biz onun alt-sistemleriyiz. Dolayısı ile, beni kopyalasalardı, bana diğer alt-sistemlerden biraz daha yakın, bana biraz daha benzer bir alt-sistem daha olacaktı, o kadar. Benlik dediğimiz sistem, benim bilincimin şu ânki versiyonunun kendime dâir fikridir, tuttuğu veridir. Ancak benlik de bir sistem olduğu için, o da sürekli değişim ve güncellenme hâlindedir. Bizi içeren bu "tek sistem" de sürekli gelişim ve değişim hâlindedir. Alt-sistemlerinin değişimi ile kendisi de değişir. Kendisi değiştikçe alt-sistemler de değişir. Dolayısı ile, iki taraflı bir kodlama söz konusudur. Dolayısı ile, bilinç beyne indirgenemez. Zirâ biz bir sistemin içindeyiz ve onun alt-sistemleriyiz. Bu büyük sistemin her bir bileşeni, herhangi bir alt-sistemin bilincini etkiliyor. Bu kadar kompleks bir etkileşimi ölçemeyiz ve onu fiziksel bir et parçasına indirgeyemeyiz. Özgür irade yoktur. Determinizm veyâ belirsizlik ilkesi bunu değiştirmez. Hiçbir koşulda, özgür irâdemiz yoktur. Bizim özgürlük zannettiğimiz şey, seçmeye olan tutsaklıktır. Toplumun devâmı için, özgür irâde varmış gibi davranmak daha pratiktir. Hukûk ve toplum bu pratik yolu seçerek evrilmiştir. Biz hür irademiz olduğuna inanacak şekilde evrildiğimiz için, kullandığımız dil de buna göre şekillenmiştir. Dünyâyı, "ben" dediğimiz sistemin spiralinde algılıyoruz. Dolayısı ile bu fikri aşmak teoride mümkün olsa da, pratikte imkansıza yakındır.
Bence kolektif bilinçte yönelimler önemli ama öznel bilinçte dualistlerin görüşü önemli olabilir. Yani aslında her ikisi de yer yer kullanılabilecek düşünceler. Mesela Nuh'un gemisi miti. Bu hemen hemen tüm insanlığın ortak anlatımı ve bu anlatı bir yönelim oluşturuyor. Böylelikle kolektif bilinç aktarılmış oluyor. Fakat Nuh'un gemisi mitinden öznel olarak çırsadıklarımız başka başka şeyler gibi.
Ezberin dışında felsefe yaklaşımızdan dolayı teşekkür ederim. Çünkü diğer felsefe paylaşımcıları sadece felsefe tarihinden ve ezberden bilgilerden oluşuyor, sizin farkınız ise felsefe konusunda bilgiler arasında bağlar-örüntüler kuruyorsunuz, düşünce geliştiriyorsunuz. . Bunu değerli buluyorum. Çalışmalarınız memnuniyetle takip ediyorum. Elinize sağlık.
Gerçek anlamda felsefe yapmak...
❣️👍
“Beyne bakıp bilinç nerede sorusu sormak, bir ülkeye bakıp bu ülkenin ekonomisi nerede diye sormaya benzer.”
Bu analoji çok hoşuma gittiği için burada paylaşmak istedim.
kurtuluş yürük orası önemliydi ama ..... ülke ikonomisi grafiklerle anlatılırken bak burası çok önemli ikazını ciddiye almalıydık ya da dınız :D
Ülkenin ekonomisinin göstergeleri pek çok Gelişmişlik, refah vs veya hiç yok olabilir. Benzetme de neyi kastettiniz. anlamadım?
Bu durumda suçlayacak tekil bir kişiyi bulmak mümkün olmaz. Bu ekonomi nerede sorusu tümden toplumun tamamını suçlayacak Bir konuma evrilir ki bence de böyledir :)
Evet, ekonomi günlük hayatın zaten içindedir. Başka ifade ile; günlük hayattaki faaliyetlerin toplamı ekonomiyi oluşturur. Eylem ve kavramlaşması.
bilinç soyut bir kavram. sarı renk kavramını maddeden bağımsız gösteremeyeceğimiz gibi. bir elektrik alan gibi bir telden elektrik geçerse bir alan oluşur. geçmediği zaman potansiyel bir elektrik alan da olmaz.bunun gibi beynin dışında bağımsız bir bilinçte düşünülemez. beynin bir çeşit yan ürünüdür. beyin yoksa bilinçte yoktur.
O kadar çok şey öğrendimki, başım döndü. Videoda anlatılanlar son beş yılda ögrendiklerimin tamamından fazla!
gerçekten öyle, hatta öğrenmeyi bırak, düşünmediğim şeyleri öğrendim ben
Özlenen aranan tesadüfen bulunan bir Türk youtube kanalı. Daha çok içerik üretmeniz ve daha fazla sizin gibi UA-camrlar görmek dileğiyle.
5 şıkka sığdırılmış 5 soruluk felsefeden sonra kitaplar ve bu kanal beni kurtarıyor çok şükür :'))
WinRar dosyası gibi bir videoydu. 22 dakika, 35 saniye de o kadar çok bilgi ve yorum vardı ki videoyu durdura durdura, üzerine düşüne düşüne bitirdim. harikaydı. emeğine sağlık Dilara :))
Kolay kolay yorum yapmam ama buralar zamanla çok değerlenir demedi demeyin.
Bu sevimli , sempatik ve akıcı anlatış tarzın bence bir felsefe patlaması yaratabilir, seni dinleyenler kısa bir süre sonra yeni düşünceler geliştirmeye başlar bana göre, videoların artı değer üretmede oldukça başarılı.
Sınav kağıdına sizin sokrates öncesi felsefe hakkında anlattıklarınızı yazdım .İyi bir puan aldım sayenizde .İyi ki bu videoları çekme kararı almışsınız çok çok teşekkür ederim. Ve benim için ne kadar yararlı olduğunu anlatamam :)Ve ilk defa felsefeyi anladım.İyi ki böyle bir kanal açtınız ve iyi ki varsınız 💕
Mary’s room örneğinde odadaki her şey siyah beyaz olsa da Mary’nin kendi teni olamaz ama ortamı bozmaya gerek yok
Kafamdaki bir suru yuzlerce kitap okuyarak ancak kapatabilecegim hususlari, cok kisa surede cozdunuz. tesekkurler. iyiki varsiniz.
İnsan duygusal bir varlıktır.duyguları çıkarırsanız geriye insan kalmaz o artık bir fiziksel bir varlıktır .bu videonuzdan çıkardığım sonuç.
Ne kadar mükemmel bir video... Senin videolarını izleyince yıllar önce giriş yaptığım ama türlü nedenlerle devam edemediğim felsefe okumalarıma yeniden başladım. Teşekkürler...
Sıkılmadan izlediğim 22 dakika. Teşekkürler
Bu konuda bakılması gereken en iyi filozof descartes, kant ve spinozadır tavsiye ederim 👌
Harika olmuş,bu tarzda videolar gelmeye devam etsin👏👏👏
Kapsamlı, anlaşılması kolay, kompakt ve beyin çalıştıran mükemmel video olmuş. 👍👍
Sonunda beklediğim konu geldi. Her ne kadar özgür irade konusuna çok az değinsen de keyifli bir videoydu. Teşekkürler
İzlerken son kısımlarda “özgür irade” ile alakalı yaptığın yorum nefesimi kesti çünkü daha önce düşündüğüm şeyleri resmen kelimelere döktün. Özgür irade problemi aslında tam da bu videonun konusuyla alakalı
Nitelik Dualistlerinin düşüncesine katılıyorum.
'Anlatılmaz, yaşanır.' Deneyimlerin aynı ölçüde bir başkasına aktarılamaması ve ifade edilememesinin nedeni de tam olarak bu.
Her kişi özelinde yorumlama, algılama ve değerlendirme şekli özgün varlıklar.
"Kendini görecek bir kendin olmadığı için kendini asla göremezsin"
bu kadar genc olmaniza ragmen bu kadar bilincli, okumus, dusunmus ve dusunur ve dahi olmaniza hayranim yaaaa😍😨🤔☺😙
Seninle susarak sohbet etmek, çevremdeki insanlarla konuşarak sohbet edememekten çok daha iyi geliyor. Neyden bahsettiğinin çok bir önemi yok aslında. Herhangi bir konuda düşünmek, derinine inme çabası sana fikirlerimi aktaramasam da benim için çok hoş bir sohbetti. Kahveni nasıl içtiğini bilmediğimden sana sade kahve yaptım :)
Şahane bir video olmuş, ağzınıza sağlık.
Tam da insan varoluşunun öznelliği üzerine bir araştırma yaparken " qualia" kelimesine ve ardından sizin videonuza denk geldim.
Ben bir psikoloğum ve kendi yaklaşımımda insanın zihinsel yapılanmasının bilinç- bilinçöncesi ve bilinçdışı model ile açıklandığı (psikanaliz) yaklaşım ile çalışıyorum ve burada da bu anlamda nitelik düalistlerine daha yakınım.
Her birey içinde bir ötekinden farklılaşan ve "explanatory gap" olarak burada açıkladığımız "şey"'i içinde barındırdığı için "tam da o kişi" oluyor bence. Hatta bilinçdışı bile, ortak imgeler barındırsa da deneyimsel anlamda bir ötekinden belki de bu işlev ile farklılaşıyor.
Tekrardan bu güzel videonuz için teşekkürler, çok keyif alarak izledim.
Güzel bir video olmuş. Tebrikler. Okuldaki tartışmanın hangi tarafı olacağınız o kadar belli ki; belki video açıldığı anda bile "şu sorunda kesin bu tarafta olur" diyebiliyor insan. Temelde taraf olmanın felsefede ne kadar önemli olduğunu göstermişsiniz. Erman Toroğlu'nun "eyyamcı hakem" tanımlamasına benzer sözde felsefecilerden çok sıkılmıştım. Sürekli sorular soran ama asla bir yanıt vermeyenler. Elbette felsefe sorularla ilgilidir ama felsefeci etrafta sorular sorup hiç birini kendince yanıtlamayan adam değildir. Tarih boyunca hiç bir zaman da öyle olmamasına rağmen nedense günümüzde felsefe camiasına bir "eyyamcılık" akımı hakim olmuş durumda. Eyyam yapmadığınız için de teşekkürler. :)
İlgiyle ve imrenerek izlediğim ve ve anlatım dili ise hayranlığımı gizleyemediğim bir insansınız iyiki varsınız yolumuz aydınlatan bir ışık gibisiniz sonsuz teşekkürler bitimsiz sevgilerimle 🙏🌹
bir rüyadasın, sorulabilecek tek bir soru var: rüyayı gören NE?
Videolarınız çok ufuk açıcı..teşekkür ederiz.. :)))
retorik ve muhteva olarak çok başarılı olmuş. bilhâssa konuyu tartışırken sorduğunuz sorular çok değerli. lütfen devam edin 🌼
görüşlerim nerdeyse sana tamamen zıt ama yine de video su gibi aktı, bana çok şey kattı. ne güzel
Biz, bizden önce var olan her şeyiz. Gözümüzün önünde yaşanan ve bize reva görülen şeylerin toplamıyız. Biz, varlıkları kendi varlığımızı etkileyen ve bizimle onların varlığını etkilediğimiz insanlar ve şeyleriz. Biz, bizden sonra olan ve biz gelmemiş olsaydık var olamayacak olan her şeyiz.
hayatımda ilk kez birinin fanıyımm bu kanal tüm isteklerimi veriyor contack harikaydı lütfen daha çok film önerisi yap
Davit Eagleman
Beyin isimli kitabı da bu anlattıklarınızı destekler nitelikte çok güzel yorumu okuyanlara tavsiye ediyorum
pdfsini indirmiş okuyacaktım sözde biliyorum kitap gibi olmuyor ama bilgi: bilgidir. okurum inşallak ha bir de tanrıça hestia, davit ne allah aşkına david'tir o david :D :D:D:D
Eleman ın beyin adlı kitabını ben okudum. Çok mantıklı gelmişti. Farkında olmadan fizikalist olmuşum. Ama dilarayı dinleyince düalistlere de hak verdim. Günün sonunda dilaracıyım. O nerde ben orda.
"İnsan gönüldür, gönül." -Prof. Dr. Haydar Baş
kırmızı hakkında tüm fizyolojik bilgiyi edinmiş olmanın kırmızıyı anlatmayacağı aşikar, ama bunu desteklediğim için kendimi nitelik dualisti olarak görmem de mümkün değil. bilgi algımızın yetersiz oluşu karşı argüman olarak sunulabilir. yüz milyar nöron yerine yüz trilyon nöronumuz olsaydı belki elmayı gördüğü an hiç şaşırmayacaktı
ayrıca gerçekten bu deneyin kontrollü ortamda gerçekleştirilip marrynin kırmızı elmayı gördüğü anda beyninin ne tepki verdiğini görmek isterdim. eminim bütün fizikalistler de görmek istiyordur :)
video için teşekkür ediyorum ve çalışmalarının devamını dilerim
Klonlama isleminde, butun apriorik bilgiler birebir kopyalanir, fiziksel gorunus, intellectual kapasite gibi. Kopyalanamayan bilgi sentetik bilgidir, okuma-yazma bilmek, felsefi bilgiye sahip olmak gibi..
Zihin felsefesinden, bilinçten bahsederken, Prof. Denett ve filozofisi her ne kadar önemli ise, karşıt fikri savunan Prof. Davit Chalmers te o kadar önemli.
Sene 2005 te düşündüğüm ve köşeye not aldığım bir fikri bu videoda 2020 de bulmak ilginç.Fikir şuydu.Her bilinç kendi dahil kendi gerçekliğini yaratır.
Transcendence (2014) filminde Doktor bilgisayara bilinçli olduğunu kanıtlayabilir misin diye soruyordu. Yapay zeka da siz kanıtlayabilir misiniz diye sormuştu.
bilginizi ve yorumlarınızı paylaşmanız inanın bana burada beni çok mutlu ve tatmin ediyor umarım hayatta başarılarınız hep daim olur
Bu kadar sevyeli bilgili izleyciyi bir araya getirmişsiniz bir eğitimci olarak tebrik ederim
Ama er geç ben de unutacağım değil mi ? Bütün hatıralarım silinip gidecek. Telefon numaraları bir şey değil de benim şahsiyetim ne olacak?
Her zamanki gibi harika.. Şaşırtmadı 😉😊
Bu konu ve gerçekliğin doğası ile ilgili daha fazla video gelmeli.
malesef ki sizi geç keşfettim . her fırsatta videolarınızı izlemeye çalışıyorum. amacım bütün videoları bitirmek :) lütfen youtube'u bırakmayın . konuşacak çok konu var :)) bu yorumu da sizi desteklemek için atıyorum. izleyip sadece beğenmeye gönlüm razı gelmedi.
birkaç kez izleyip üzerinde kafa patlatmak istiyorum, bu videoyla işim daha bitmedi :) ellerine dillerine sağlık her ne kadar en sevdiğim çalışman sokrates mutluluk felsefesi videosu olsa da oradan oraya sürükleyen bilim kurgu filmi havası kattığın bu çalışmanı da bir takipçin olarak çok sevdim. iyi çalışmalar diliyorum )
Rick and morty'de Beth'in kendi klonu olup olmadığını sorgulaması bence daha iyi işlenmişti, bu bir yatırı- aman izleme tavsiyesidir.
Benlik duyularımızla, deneyimlerimizle oluşturduğumuz zihinsel örüntüden başka bir şey değildir..
Akıl, bilinç, ruh, ahlak, vicdan gibi kavramlarda, beynimizin edimlerinden( fiziksel- biyokimyasal) başka bir şey değildir..
Ben de sevgili dilozofumuz nerelerde kaldı acaba diye merak ediyordum, güzel bir konuyu çok güzel işlemişsin bunun için teşekkür ederim. Bizi biz yapan en önemli şey algımız gibi geliyor bana. O yüzden klonlansak bile hayata bakışımız, algılamamız aynı olmayacağı için aynı kişi olmayız.
Netflixte yayınlanmış olan russian doll isimli diziyi de kesinlikle izlemelisin. Belki video konusu olabilecek yeni fikirlere sahip olmana değinebilir bu dizi.
Mükemmel ötesi, tebrikler. Aslında bahsettikleriniz insanın Tanrı benzerliğinde mi yaratıldığı yoksa evrim sonucu mu oluştuğu tartışmasında düşümlenen nokta.
İster kırmızı bir elma, istersekte kimsenin görmediği bir şey olsun, hangi tür aydınlanma yaşarsak yaşayalım, bu bize yaşadığımız deneyimimizin bilincinde olduğumuz için diğerlerinden farklı hissettirecektir. Fakat yaşadığımız bu aydınlanma, benlikte farkındalığa ve akıl gelişimine götürürken, başkalarına sadece akıl olarak tezahür eder.
Merhaba, farklı soruları gündeme getirip detaylı bir yorumla sunmanızı beğeniyorum ve teşekkür ediyorum. Üretmeye devam edin lütfen. Bir başkasına anlamak sizi daha üst seviyelere taşıyacaktır.
Yaşamı zincir halkasına benzetmek güzel bir tercih. Kimileri de bunu hırka ormek olarak tanımlar. Zaman ilerledikçe eski halkalar kaybolmuyor. Sadece bulunduğumuz noktaya olan uzaklıklar değişiyor.
Gözlemlediğim bir konuyu aktarmak istiyorum. 90 yaş üzeri bir yaşlımız var, sadece beden olarak var diyebilirim. Bir gün aynaya bakıyordu, sordum o kim? Bir abla diye cevap verdi. Kendisi olduğunu bilmiyor. Bilinç denen maddesel olmayan sanal bir sey. Hani birsey anlayıp anlamadığını sınarken kendi kendine konustuğun ben benlik bence. Bununla kontrolu ve bağı kaybetmek benliği kaybetmek demek. Beyin bir bilgisayar ortamı.
Emeklerin için teşekkürler.
Zihinle ilgili benzer düşünüyorum sizinle. Ben de beyinde zihine ve belleğe erişim için reseptörler var. Bu reseptörler ile belleğe yani veritabanına erişiliyor. Erişilen veriler işlenerek gunluk düşünceler, davranışlar vd olusuyor. Beyin fonksiyonlarının ölcümü aslında veritabanından erişilen verilerin işlenmesi aktivitesi.. alzheimer reseptör sisteminin stresle ve yanlış beslenmeyle erken aşınması ve bozulması sonucu veribankasına erişimin kesilmesi demek..
Kanala bugün abone olup sanırım yine bugün tüm videoları su gibi içmeyi hedefledim☺️👍🏻 bir sürü videonuzu izledim ve doymuyorum ☺️
Çok başarılısın. Tebrik ederim..
Varoluşun anlamsal sancısını taşımaya devam ediyorum. Bu durumda deneyimleri ile eşsiz bir varlığın, metafizik veya fiziksel deneyimleri bir diğer kişiyi bağlamaz. Peki bu durumda peygamberlerin kendi deneyimlerini insanlara empoze etmelerini nasıl açıklarsın Dilara?
Muazzam bir arastirma.. ilim ile açıkladıkları mi bilim ile açıklamışsıniz... Sevgiler saygilar
2:30 daki amplemi gördükten sonra biyolojik bilginin doğruluğunu sorguladım.
A9 :/
Ontolojj varlik bilim felsefenin en sevdigim.alani videonuzu sonuna kadar heyecanla dinledim çok guzel aktariyorsunuz konusmanizda çok akici tebrikler
Bilinç ve Madde birbirinden bağımsız iki ayrı Tözdür! Maddi bedenle bilincin, zihinin, farkındalığın, hakkındalığın hiçbir bağlantısı olmayıp iki ayrı cevherdir! Tartışacak varsa Hodri Meydan!
@@pelindilaracolak İnsan 75 Kg civarı Karbon, Kalsiyum, Hidrojen, Oksijen, Potasyum, Çinko, Demir vsvs elementlerden oluşur. İnsanda bir maddedir. Maddenin özü ise dört temel kuvvet Güçlü Nükleer Kuvvet, Zayıf Nükleer Kuvvet, Kütle Çekimi Kuvveti ve Elektromanyetik Kuvvetlere tabii olarak itme, çekme, dalgalanma ve parçacık olmaktır. Sürekli insanda (Maddede) atomun içinde, atomlar arası, elementler arası, bileşikler arası sürekli bir itme, çekme, dalgalanma ve parçacık olma potansiyeli vardır. Fakat insanda Gayesellik, Bilinç, Zihin, Durumsal ve Süreçsel Farkındalık, Hakkındalık, Benlik, Edebiyat Üretme, Aşk, Sanat, Edebiyat, Şuur, Estetik, İyi, Güzel, Doğru, Yalnış, Anlam Arayışı, Yönelmişlik, Zühur Olma gibi özellikler Maddeden aşkın özelliklerdir. Bu ise İnsana bahşedilmiş, insanın maddi bedeninden farklı bir töz olduğunu gösterir. Maddenin potansiyelinde bu özellikler yoktur. TANRI bu özellikleri maddi insana maddeden ayrı bir töz olarak bağışlamıştır. Aksini iddia eden Ateistler sadece ALLAH inancını ortadan kaldırmak için Ruh ve Beden'i birbiriyle alakalıymış gibi gösterip ALLAH inancını ortadan kaldırmak istiyor fakat saçmalıyor, birbiriyle alakası olmayan şeyleri bağdaştırmaya çalışıyor!
@@pelindilaracolak Ne oldu cevap veremedin?
Veremezsin çünkü verilebilecek bir cevap yok. Sadece yalanlarlar ile gerçeği yansıtmayan palavralar var ki onlarıda çürütmüş bulunuyorum. Yeni Dünya güçlerinin TANRI inancını ortançdan kaldırmak için Bilim adı altında Bilimle alakası olmayan palavralarla insanları TANRI inancından çıkarmak için uğraşları bana sökmez!
@@pelindilaracolak Yokluktan ne oluyorda Zaman, Mekan, Enerji ve Madde çıkıyor?
Ne oluyorda Evrenin Başlangıç Patlaması Big Bang insanlara Sanat'ı, Edebiyat'ı Notalar'ı, Estetiği, Gayeyi, Anlam Arayışı'nı, Aşk'ı, Süreçsel ve Durumsal Farkındalığı, Hakkındalığı, Yönelmişliği, Şuur'u, Bilinç'i, Zihin'i, Benliği, Arzuları hediye etmiştir?
Ne oluyorda 13.8 Milyar yıl önce neden çıktığı, nereden çıktığı bilimsel olarak bilinmeyen Madde, Maddeden bir parça (Insan) 13.8 milyar yıl sonra madde maddenin Big Bang ile çıkışını, kendisinin dört temel kuvvete tabii olarak işlediğini buluyor. Ne oluyorda madde olan (Insan) , özünde itme, çekme, dalgalanma, parçacık olmak potansiyelinde olan madde (insan), ne oluyorda maddedin potansiyelinde olmayan Gayesellik, Bilinç, Zihin, Durumsal ve Süreçsel Farkındalık, Hakkındalık, Benlik, Edebiyat Üretme, Aşk, Sanat, Edebiyat, Şuur, Estetik, İyi, Güzel, Doğru, Yalnış, Anlam Arayışı, Yönelmişlik, Zühur Olma gibi olgulara nüfuz ediyor?
@@pelindilaracolak Yeni hesabımla 6 ay önce tartıştığımız konudan devam edelim. Ben aynı şekilde İnsansal Özellikler ve Madde birbirinden "Derece" değil "Mahiyet" olarak farklıdır diyorum. Lütfen tartışalım Dilozof.
varlık. zorunluluktur. bir karşıtı yoktur. bu yüzden varlık var olmak zorundadır.varlığın bir zıddı bir karşıtı yada alternatifi olmadığı için vardır.
yine muhteşemdin. psikolojik bozukluklar sebebi ile suç işleyen insanların gelecekte suçlu olarak nitelendirilmeyeceği kanaatindeyim uzun zamandır.( sosyopat, pisikopat gibi) ayrıca biyolojik robotlar olduğumuzdan neredeyse eminim. bununla ilgili bir kaç teorim var.. emeğine sağlık...
Yıllar önce yaklaşık 40 dosyadan aranması olan, uyuşturucu bağımlısı olan uzaktan akrabam Facebook hesabında "Uyuşturucu kullanan bir insanı aşağılamayın, neler yaşadığını bilemezsiniz" diye bir yazı paylaşmıştı. Bende bunun üstüne sizin söylediğiniz şekilde çok düşündüm ama bu da başka bir paradoksa sürüklüyor. Eğer her suça böyle yaklaşırsak toplumda düzen ve tabii ki adalet nasıl tesis edilecek? Bir şekilde oldu diyelim suistimali nasıl engellenecek?
@@hamitkaya4297 hayatta her sorunun iyi bir çözümü yok. bu gerçek, bizim diğer gerçekleri görmezden gelmemizi sağlamamalı. insan iradesi dediğimiz şeyin bir illüzyon olduğunu gösteren determinizm çok güçlü bir fikir. yaşadıklarımız ve yaşamadıklarımız bizi biz yapar. bu kendi seçtiğimiz bir şey değildir. kimse kendisini katil olmaya iten bir hayatta doğmayı seçmedi.
ne yapalım? kimi suçlayalım? bu sıradaki büyük sorundur. çözülmesi gerekir ama soykırımlar yada gaz odaları sizin için bir çözüm değilse bunun tek çözümü insanların üremesini kontrol etmek ve her çocuğun güzel bir eğitimle gelişmesini sağlayabilmek.
peki kimi suçlayalım? tabii ki her şeyin sebebini, hayatın bu iğrenç kurallarını yaratan biri varsa onu suçlayabiliriz, eğer yoksa bu iğrenç kuralların kendisi suçludur demeliyiz.
@@hamitkaya4297kendine ve topluma zarar verenlere kısırlaştırma, muhallebi gibi olma ilaçları, son olarak da uyutma ilaçları verilebilir.
Daniel dennett' ın "neredeyim" isimli yazısı konuya dair çok güzel bir öyküdür şiddetle tavsiye ederim
teşekkürlerrr❤
teşekkürler
Denneti okuyorsanız, Davit Chalmersi de okuyun veya you tube de dinleyin derim, hakikat Iki karşıt entellektüelin münakaşalarının arasında olabilir.
Güzel bir video olmuş, emeğinize sağlık. Ben de yaklaşık 10 yıldır bilinç konusuna kafayı takmış bulunuyorum. Y. lisansa başladığımda bilincin beyne indirgenebileceğini düşünüyordum. Bu takdirde bilgisayarların da bilinçli hale getirilebilmesi bana mümkün görünüyordu. Bebek gibi sıfırdan öğrenen bir makine belli bir süre sonra kendi varlığını deneyimleyecek ve "ben varım" yargısında bulunabilecekti. Ancak öyle olmadı. Bunun imkanını test edebilmek ümidiyle bilgisayar yazılımları geliştirmeye başladım ama henüz çalışmanın başında şöyle bir sorunla karşılaştım: Makine sıfırdan öğrenmeye başlayıp kendisi hakkında yargılarda bulunma aşamasına geldiğinde ve hatta felsefe yapmaya başladığında bile maalesef bu sadece dilsel bir aktivite olarak kalacaktı. Sözgelimi makine bana "ben bilinçli bir varlığım" diye haykırsa bile bunu yaptığından haberi olmayacaktı. Bunu farkettiğim an "bilinç" dediğimiz şeyin bu kadar basit olmadığını anladım. Gerçekten de "ben neyim?" sorusu hayatta sorulabilecek en korkunç sorulardan biri.
Bende gerçekten bu konu üzerine çok kafama yorduğum bir dönemde Ben O' yum kitabına rastladım Hintli bir bilgenin benlik üzerine sorulan sorulari cevaplaması üzerine teyp kayıtlarına alınıp kitaba dönüştürülmesi gerçekten çok aydınlatıcı ve farklı bir öğreti tavsiye ederim
Merhaba dilara, burada yaptığınız eylemi benim 😉 açımdan değerli kılan, bir çocuğa anlatır gibi basitleştirerek anlatmanız, öte yandan "pandora'nın kutusu" gibi bazı değerli hesaplar sadece felsefe eğitimi alan, terminolojiye ve kavramlara hakim, akımları, temsilcileri ve bunlar arasında ki farklarla örüntüleri hali hazırda bilen kişiler için özel kalıyor. Tebrik ederim sizin için zor olmalı...
Paragraftaki emoji konuya dair bir gönderme olup kendimi "maalesef" fizikalistlere daha yakın bulduğumu belirtmek isterim. Sevgiler, bol şans
Varlık nedir? İnsan olmak ne anlama gelir? İlk önce bu kapsamlı çalışma için çok tşk. O kadar hayırlı işler yapıyorsunuz ki, bize gani gani sadaka veriyorsunuz. Ben felsefe okumalarımı Heidegger de bırakmıştım, demek ki, bir sürü çağdaş tezler üretilmiş. Son bir yıldır nacizane İslam felsefesi okuyup, anlamaya çalışıyorum. Beni en son Wittenstein etkilemişti çünkü felsefe dilini ve yöntemini ortadan yarmıştı.Sizinde belirttiğiniz gibi felsefe Descart'ten beri durmuyor sürekli İnsan ve varoluş üzerine onlarca teori üretiyor ve üreticek. Benim yeni okuyup anlamaya çalıştığım İslam felsefesi de İnsan ve yaşamın anlamı üzerine çok eserler ve felsefeciler yaratmış ama onların terimleri, yöntemleri ve analiz araçları farklı, örneğin Husserl ve Dennis'in bilinç yaklaşımına şöyle bakıyorlar :normal insan tam anlamıyla kendini veya bilincini bilemez (bilinç sadece yönelir E. Husser) biz sadece kendimizi birşey zannederiz yani hep bir Zannetme hali yaşarız! Kendimizi ve bilincimizi tam bilemeyiz, Bu Zannetme halinden çıkmak ve Tam insan olmak, Varlık ve varoluşun anlamını bilebilmek için! Nefs-i Emmare halinden aşama aşama yükselmekle olur, ikinci aşama Levvame, sonra Mutmain, diye 7.aşamaya gelinir ve hem kendinizi tam bilirsiniz hemde varoluş amacınızı... Aslında ben, içiçe girmiş birçok temayı beraber ele alarak kusalttım.! Son aşama için Fenafillah aşamasında denilir artık bir Hiç olursunuz bu hayattan geri çekilmiş olursunuz bu felsefik kategoriler benim yazdığım kadar basit değil tabii ki! M. İbni Arabi, Farabi, İbni Rüşd ve İbni Sina'nın eserleri çok kapsamlı ve açıklayıcıdır. Siz, video yapmaya devam edin 🌸bizde izleyip, düşünmeye devam edelim 🌈
Tez konumu zihinle ilgili yazmaya karar verdim bana önereceğiniz birşeyler varmı ?
Bilinç ağer fiziksel olgudan daha fazlasıysa, o zaman fiziksel olayların bilince etki etmemesi gerekirdi. Ancak kafa travmaları, alzheimer, beyin tümörü gibi çeşitli fiziksel etkilerin kişinin bilincine çok büyük etkileri olabiliyor. Vücuttaki hormon salgıları veya dışarıdan hormon verilmesi gibi fiziksel maddeler de kişiliği etkileyebiliyor. Eğer bilinç fiziksel olgu değilse, bir bilgisayar yazılımının Turing testinde başarılı olması yani bilinci taklit etmesi mümkün değildir. Ben bilincin evrim sonucunda ortaya çıkan bir yanılsama olduğunu düşünüyorum. Konu çok uzayabilir diye kısa tutmaya çalıştım. Bizleri düşünceye yönelten kanalınız için çok teşekkürler.
Bende bu konuda fizikalistlere katılıyorum. Bilinç sizinde anlattığınız gibi sürekli deneyimler ile gelişir ve her deneyim farklı şekillerde bilincimizi ve yorumlama şeklimizi değiştirir. Bu nedenle her deneyim her bilinç üzerinde farklı yorumlanır. Dahada önemlisi her deneyim bilincin çalışma şeklini farklı şekilde etkiler. Yukarıda yazıklarımın içerisindeki (biliç) kelimesinin yerine (beyin) kelimesi getirilirse hiç bir anlam kaybı olmadığı görülebilir.
Teşekkürler...
İnsan 75 Kg civarı Karbon, Kalsiyum, Hidrojen, Oksijen, Potasyum, Çinko, Demir vsvs elementlerden oluşur. İnsan bir maddedir. Maddenin özü ise 4 temel kuvvete tabii olarak itme, çekme, dalgalanma ve parçacık olmaktır. Sürekli insanda (maddede) atom altı seviyede, atomlar arası, elementler arası, moleküller ve bileşikler arası farklı boyutlarda ama aynı potansiyelde sürekli itme çekme dalgalanma ve parçacık olmak vardır. Fakat insanda Gayesellik, Farkındalık, Hakkındalık, Bilinç, Benlik, Edebiyatsallık, Aşk, Sanatsallık, Estetik-Güzel-Çirkin-Kusur, Doğru-Yalnış, İyi-Kötü, Neden-Niçin-Nasıl, Anlam Arayışı, Yönelmişlik gibi Maddenin İtme, Çekme, Dalgalanma ve Parçacık olmak potansiyelini "Mahiyet" olarak aşan insansal özellikler vardır. Bunların beyinde bir karşılığı olabilir fakat bu maddenin ruhlandırıldığı anlamını çıkarır bu da TANRI'nın varlığına delildir.
Ateistler "Benliğinin" olduğunu bile iddia edemez, "Mantık" ve "İrade" gibi fenomenlerden bile bahsedemez TANRI'ya atıf yapmadan.
Bir de önerim vardı. Zihin felsefesi bağlamında bir Vanilla Sky videosu yapabilirseniz süper olur. Uzun zaman önce izlemiş ve hiç bir şey anlamamıştım. Dün gece tekrar izledim ve bir çok Netflix yapımından çok daha önce, çok daha zihin açıcı bir eser ortaya koyulmuş olduğunun farkına vardım. Elde böyle bir malzeme var. Boşa gitmesin. Siz hakkını verebilirsiniz diye düşündüm.
En sondaki açıklamanız bana Carl Jung 'un bir sözünü hatırlattı " Bütün önemli sorular temelinde çözümsüzdür onları çözemezsiniz sadece aşabilirsiniz." :)
Dilozof'a soru: O halde iyi sanat, temas ettiği insanda "explanatory gap"lere en iyi nüfuz eden sanattır diyebilir miyiz?
@@pelindilaracolak Peki sevgili Dilara hnm. sanatı üretenlerin nörofizyolojik konfigürasyonlarının, yaşamın uyaranları karşısında, deneyimlediklerini, yaşadıklarını genel toplum kabullerinden daha farklı görme, hayal edebilme, hissedilme becerisi ve bunu cisme dökme becerisi sağladığını düşünemez miyiz? Farklı nörodepresan ya da stimülatörler ile ressamların ya da filozofların ürettiklerinin nasıl farklılaştığı bilinirken.
@@pelindilaracolak :Dd
Müzik Öğretmeniyim, işim sanatın bir parçası ve fizikalistim. Bu ne yaman bir çelişki diyenler olabilir :) o halde birkaç sorum olsun, explanatory gap’ler sadece insan türünde mi var? İnsanlar dışında başka hayvanlarda varsa bunu tüm hayvanlar için diyebilir miyiz yoksa bir sınırlama mı olmalı, sınırlama varsa nerede durmalıyız ? Sadece insanlar da varsa insanı diğer hayvanlardan ayıran özel bir tür müyüz ? Bundan bir anlam çıkarabilir miyiz ?
@@muslumgunes3937 explanatory gap veya qualia varlığı veya yokluğuna dair herhangi bir kanıt sunamam. Fakat var ise eğer bu kavramlar yalnızca insana özgü kavramlar değil, hayvanlarda da geçerli. Goril koko ve müzik dinleyen hayvanlar diye bir aratma yaparsanız youtube da hayvanlarda da insanvari özellikler olduğunu göreceksiniz. İletişim, estetik anlayışı gibi kavramların insana özgü olmadığını anlayacaksınız. Hayvanlar ile iletişim kuramıyor olmamız (bahsettiğim şey sağlıklı iletişim) onları bilinçsiz yapmaz. (burada insanın da bir bilince sahip olduğunu varsaydım)
"Hey sen, baksana bir" hitabına muhatab olduğunda hitabın kendisinemi iletidiğini anlamak için elin veya parmağınla kalbini göstererek "ben mi?" dersin. Dünyada her insan istisnasız bu hareketi yapar ve mesela ben mi derken kafasını göstermez. Bu bize bir şeyler anlatıyor.
Benligimizin olup olmadığını düşünmemiz belkide benliğin ta kendisidir. Benliği illaki kişisel bir şey olarak görmemiz mi gerek?
Herkes bunu düşünebilir benlik bence seçtiğimiz anılar hayatlar falan
Kendimizi ancak aynada görebiliyoruz kaldı ki ben kimim sorusunu yanıtlamamız kolay değil diye düşünüyorum.
NEFIS! KOCA BIR NEFES'SIN, SAGOL. VAROL DILARA :-)))
Bence de biyolojik robotlarız fakat bunu pratik sayıltı kullanarak yadsıyoruz. Kant' a göre de böyle yapmalıyız. Bilinç, bilginin kendi kendini yorumlamasıdır.
Reiz benliğim yandı valla, tam on dakika evvel David Eagleman in beyin senin hikayen kitabını bitirmiştim ki üstüne bunu izlemek ve anlamaya çalışırken kafam ısınmasiyla beraber, aha dedim böyle deliriliniyor işte:) şaka bı yana emeğine sağlık müthiş olmuş . Ben de beyini anlamakla alakalı bı doktora tezi üzerine kafa paylaşıyorum şu aralar, ve içinde kayboldukca kayboluyorum ve bundan psikopat bir haz duymakta korkutuyor beni:)
iyi ki varsın bu dünyada 🤍
Ne kadar nitelik düalistlerinden olmak istesemde eninde sonunda nitelik düalistlerini açıklamak içinde bir fiziksel açıklama gerekecek.
Sorularımın cevapları bu videodaymış:) teşekkürler...
Videonun sonu bana Muhyiddin Abdal ın İnsan İnsan şiirini hatırlattı nedense. Fazıl Say ın bestesiyle de bi harika olan şiirdir kendileri...
Güzel, insan genleri bile zamanla göze çarpacak kadar olmasa da değişiyor...
Hadise’nin filozof hali.. 😎 Gerekten filozof kanal adını hakkediyorsunuz... al sana bilinç.! Ben farketti bunu eylemle..! 😅😅
Bu seri için tekrar tekrar teşekkür etmek istiyorum. Ayrıca belirtmek isterim ki kesinlikle nitelik düalistlerine daha yakınım.. Diğer türlüsü bana insanın kendi varlığına yaptığı bir saygısızlık gibi geliyor. Beden denilen bir makinadan ibaret robotlar olduğumuz ihtimali bana çok uzak
Arayanlar bulamaz, bulanlar sürekli arayanlardır.
DİZİ VE FİLMLER mantıksal olarak sorunlu gibi. arayanlar bulamıyorsa, bulamayanlar arama eylemini gerçekleştirenlerdir demek ki. e hal böyleyken, yine bulanlar nası arama eylemini gerçekleştirenler olabiliyor?
@@goksuors7630 aslında şöyle oluyor sürekli arayış aslında bulmak istediğindir ama eğer bir beklenti içinde ararsan, yargılarsan, beğenmezsen işte o zaman bulamazsın
Alzheimer yerine amnezi daha iyi bir örnek olurdu. Çünkü Alzheimer durumunda hafıza tamamen yok olmaz. Yakın geçmiş hatırlanmaz.
ileri safhalarda uzak geçmiş de etkilenebilir ama
Buradan devam.👍🏻
bazen konuşurken bile kelimeler aynı olsa da karşımızdaki anladığı kadar oluyor anlattığımız... tamamen baz detaylar kişinin kendi dünyasında varoluyor ... her kes kendi dünyasında yaşıyor bir anlamda gibi geliyor bana... o da kendi zihin dünyasında içinde....
Beni benden alırsanız, sizi size bırakmam Dilozof Hanım.
Tv ekranındaki tezahürlere bakıp ;
Bu iki boyutlu gerçekliği inşa eden bilgi yüklü frekans kalıpları ekranın neresinde ..?
Demek ne kadar mantıklı ise
Materyale çökmüş frekansları , ekrandaki görüntülerin içinde aramak ne kadar mantıklı ise
Videonuzun konusu da o kadar mantıklı olsa gerek ..❤
Gerçekten felsefeye ilgi duymaya başladım artık, güzel video olmuş
beni ben yapan şey bedenim değil zihnim düşüncelerimdir, kolum kesildiğinde başka biri olmam hâlâ ben benimdir fakat düşüncelerim değişince artık ben ben değilimdir başka biri olmuşumdur çünkü düşünce ve hayat görüşüm değişmiştir ve bambaşka biri olmuşumdur.
Tebrik ederim, çok yönlü ve özet bir video olmuş👏👏
Çok tatlı bir felsefeci.
Özgür iradenin varlığını nöral süreçler yerine onu da kapsayan determinizm kavramı içerisinde incelerseniz daha doyurucu ve felsefik olur diye düşünüyorum hele bir de heisenberg belirsizlik ilkesine de referans verirseniz dadından yenmez.
Yıllar önce okuduğum bir makale de,Rus bilim insanlarının,gen yazılımını gerçekleştirdiği anlatılıyordu.Yani,biyolojik bir gelişim sonrası natural bir yapıya,insan eli ile sadece zihinsel değil aynı zamanda fizyolojik maniplasyon yapılabilirliği idi.
Konnektom kavramı işlediğiniz konu hakkındaki birçok soruya yanıt veriyor sanırım. Nitelikçiler biraz biyoloji çalışmalı kanımca. Görerek görmemiz gelişir. Görme neronlarımız gerekli bağlantıları oluşturur. Görerek görmeyi yaratırız.
Diziyi daha birkaç gün önce izlemiştim. Aklima bu sorular izlerken de gelmişti. Bir sonuca varamadım. Bilinç denen birşey varsa klon da aynı bilince sahip. Bu noktada gerçek "miles" kim? Ya da her ikisi mi? Buna benzer bir dizi daha var westworld diye. O cok daha nitelikli hatta. Bizi bir makinadan ayiran sey nedir,bilinç nedir? Westworld'da da bu temel sorular çıkıyor karşımıza.
Bunların hepsini "problem çözme" kavramını temel bileşen olarak kullanıp tanımlayabiliriz.
Bilinç ve benlik gibi kavramları, birer nesne ve şey olarak değil, kompleks sistemler olarak ele almalıyız.
Tüm varlıklar (sistemler), varlıklarını sürdürmek için problem çözme eğilimindedir.
Bilinç, problem çözme eyleminin, kendisinin farkında olabileceği düzeye gelmiş halidir.
Sistemler, problem çözme yönünden daha gelişmiş oldukları oranda, daha bilinçlidir.
Gerçekte tek bir sistem vardır. Biz onun alt-sistemleriyiz. Dolayısı ile, beni kopyalasalardı, bana diğer alt-sistemlerden biraz daha yakın, bana biraz daha benzer bir alt-sistem daha olacaktı, o kadar.
Benlik dediğimiz sistem, benim bilincimin şu ânki versiyonunun kendime dâir fikridir, tuttuğu veridir. Ancak benlik de bir sistem olduğu için, o da sürekli değişim ve güncellenme hâlindedir.
Bizi içeren bu "tek sistem" de sürekli gelişim ve değişim hâlindedir. Alt-sistemlerinin değişimi ile kendisi de değişir. Kendisi değiştikçe alt-sistemler de değişir. Dolayısı ile, iki taraflı bir kodlama söz konusudur.
Dolayısı ile, bilinç beyne indirgenemez. Zirâ biz bir sistemin içindeyiz ve onun alt-sistemleriyiz. Bu büyük sistemin her bir bileşeni, herhangi bir alt-sistemin bilincini etkiliyor. Bu kadar kompleks bir etkileşimi ölçemeyiz ve onu fiziksel bir et parçasına indirgeyemeyiz.
Özgür irade yoktur. Determinizm veyâ belirsizlik ilkesi bunu değiştirmez. Hiçbir koşulda, özgür irâdemiz yoktur. Bizim özgürlük zannettiğimiz şey, seçmeye olan tutsaklıktır.
Toplumun devâmı için, özgür irâde varmış gibi davranmak daha pratiktir. Hukûk ve toplum bu pratik yolu seçerek evrilmiştir.
Biz hür irademiz olduğuna inanacak şekilde evrildiğimiz için, kullandığımız dil de buna göre şekillenmiştir. Dünyâyı, "ben" dediğimiz sistemin spiralinde algılıyoruz. Dolayısı ile bu fikri aşmak teoride mümkün olsa da, pratikte imkansıza yakındır.
Bence kolektif bilinçte yönelimler önemli ama öznel bilinçte dualistlerin görüşü önemli olabilir. Yani aslında her ikisi de yer yer kullanılabilecek düşünceler. Mesela Nuh'un gemisi miti. Bu hemen hemen tüm insanlığın ortak anlatımı ve bu anlatı bir yönelim oluşturuyor. Böylelikle kolektif bilinç aktarılmış oluyor. Fakat Nuh'un gemisi mitinden öznel olarak çırsadıklarımız başka başka şeyler gibi.