YASAMA (Kanun Koyma) İnsanlar için en başta gelen görev, kendilerini şirkin bütün çeşitlerinden kurtarıp Ehl-i Tevhid olmaktır. Günümüzde insanların en çok şirke düştükleri konu budur. Bu çeşit şirke insanlar çoğunlukla farkında olmadan girmektedirler. Fakat farkında olmamak ve bu konudaki cehalet hiçbir zaman ve surette geçerli mazeret değildir. Bu konuda insanlar sadece fert olarak değil topyekün/kitleler halinde şirke girip dinden (İslam'dan) çıkmış olabilirler. Yasama, insanların fert ve toplum hayatında bağlı kalacağı (bağlı kalmak zorunda olduğu) kanunlardır. İslam'da kanun koyma yetkisi, kayıtsız şartsız mutlak olarak ancak Allah (cc)'in yed-i kudretindedir. Allah (cc)'tan başkasının mutlak olarak kanun koyması, Allah (cc)'ın yetkilerine kendisini ortak koşması anlamına gelir. Herhangi bir kişinin/kişilerin/kurumun, bu kanunların insanlar üzerinde uygulanmasını istemesi ise kendisini/kendilerini insanların mabudu konumunda görmesi demektir. Her kim de o kanunlara uyarsa o kişinin/kişilerin/kurumun mabudiyetini ahkam yönünden kabul etmiş ve ona böylece ibadet etmiş sayılır. Bu durumda ise apaçık olarak Allah (cc)'a karşı şirk meydana gelmiş olur. Dinde hüküm (kanun) yetkisinin ancak ve ancak Allah (cc)'a ait olduğuna dair Kur'an-ı Kerim'den bazı ayetleri okuyalım: يَا صَاحِبَيِ السِّجْنِ ءَاَرْبَابٌ مُتَفَرِّقُونَ خَيْرٌ اَمِ اللّٰهُ الْوَاحِدُ الْقَهَّارُۜ مَا تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِه۪ٓ اِلَّٓا اَسْمَٓاءً سَمَّيْتُمُوهَٓا اَنْتُمْ وَاٰبَٓاؤُ۬كُمْ مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ بِهَا مِنْ سُلْطَانٍۜ اِنِ الْحُكْمُ اِلَّا لِلّٰهِۜ اَمَرَ اَلَّا تَعْبُدُٓوا اِلَّٓا اِيَّاهُۜ ذٰلِكَ الدّ۪ينُ الْقَيِّمُ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ Ey zindan arkadaşlarım! Çeşit çeşit (uydurma, hiçbir şeye gücü yetmeyen) tanrılar mı daha iyidir, yoksa sonsuz kahretme gücü olan tek Allah mı? Siz ise O'nun dışında kendinizin ve atalarınızın takmış olduğu anlamsız isimlere tapıyorsunuz. Allah, onların tanrı oldukları hakkında hiçbir delil indirmemiştir. Hüküm (ve mutlak hakimiyet) ancak Allah'ındır. O, kendisinden başkasına (asla) kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru Din İşte budur. Fakat İnsanların çoğu bilmezler ( Yusuf, 12/39-40. ) Putların, putlaştırılmış şahısların, ideolojilerin, görüşlerin ve sahte ilahların bütün beşeri hakimiyetleri ve yetkileri sınırlıdır. Yüce Allah'ın hakimiyeti ise şartsız ve sınırsızdır. Allah'a kulluk ise O'nun hüküm ve hakimiyetine teslim olmakla gerçekleşir. Ayet-i kerimedeki Hz. Yusuf'un bu aydınlatıcı ifadesi şirki, putperestliği ve cahiliyeyi ayakta tutan sütunları temelinden sarsmış, aynı zamanda İslam'ın temel hatlarını çizmiştir. Bu ayet-i kerimede, Allah (cc)'tan başkasının kanun koyma yetkisinin olmadığı, Allah (cc)'in buna delil indirmediği (izin vermediği) kim Allah (cc)'in kanun yetkisini kendinde görürse kendisini Allah (cc)’tan başka bir mabud olarak görmüş olacağı ve bu durumda "put" konumuna gireceği, her kim de Allah (cc)'in dışında kanun koyma yetkisini başkasına isnat ederse onların da putperest müşrikler konumuna gireceği ifade olunmakla beraber dosdoğru dinde (Allah'ın dini olan Islam'da) kalabilmek için sadece Allah (cc)'ı kanun koyma yetkisinde kabul edip ancak Allah (cc)'in kanunlarına tabi olmak gerektiği ifade olunmaktadır. Kanun koymak ile mabudiyet aynı hükümde belirtilmiştir. Hüküm koyma (kanun yapma) yetkisi kime isnat edilirse ona mabudiyet isnat edilmiş olur ki bu durumu kabul eden bütün insanlar, Müslüman olduklarını iddia etseler dahi, Allah (cc)'n mabudiyetine şirk koşmuş olacaklarından müşrik olurlar. Her ne kadar bu tür insanlar "Biz mabudiyeti ancak Allah'a tahsis ediyoruz. İbadeti Allah için yapıyoruz" deseler de Allah (cc)'in mabudiyetini ahkam yönünden tevhid etmemiş olurlar. Ahkam yönünden Allah (cc)'in mabudiyetini tevhid etmek başkasının kanun koyma yetkisini reddetmeyi gerektirir. وَقَالَ يَا بَنِيَّ لَا تَدْخُلُوا مِنْ بَابٍ وَاحِدٍ وَادْخُلُوا مِنْ اَبْوَابٍ مُتَفَرِّقَةٍۜ وَمَٓا اُغْن۪ي عَنْكُمْ مِنَ اللّٰهِ مِنْ شَيْءٍۜ اِنِ الْحُكْمُ اِلَّا لِلّٰهِۜ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُۚ وَعَلَيْهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُتَوَكِّلُونَ (Hz. Yakup Mısır'a hareket etmeden önce onlara:) "Oğullarım! (Mısır'a) bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin (nazarı dikkati çekmenizden korkuyorum). Gerçi, Allah'tan (gelecek) hiçbir şeyi sizden savamam. Hüküm ancak Allah'ındır. Ben ancak O'na dayanıp güvendim. Tevekkül edenler de ancak O'na dayanıp güvensinler" dedi. (Yusuf, 12/67) Yakup (as) bir peygamber olarak bile kendisinin hakimiyette hiçbir yetkisinin olmadığını söyleyerek tevekkül eden müminlerin de ancak O'nun hükmüne güvenmeleri gerektiğini ifade etmektedir. Bir peygamberin dahi bir tek hükmü meydana getirme yetkisi yokken sair insanların böyle bir yetkisi asla olamaz. Başka bir ayet-i kerimede Allah (cc) şöyle buyurmuştur: اَوَلَمْ يَرَوْا اَنَّا نَأْتِي الْاَرْضَ نَنْقُصُهَا مِنْ اَطْرَافِهَاۜ وَاللّٰهُ يَحْكُمُ لَا مُعَقِّبَ لِحُكْمِه۪ۜ وَهُوَ سَر۪يعُ الْحِسَابِ (0 kafirler) biz(im kudretimizle) yeryüzüne gelip onu etrafindan eksilttiğimizi görmediler mi? (Her şeye) Allah hükmeder. O'nun hükmünü takip edecek (bozacak veya geri çevirecek) yoktur. O, hesabı çarçabuk görendir. (Rad,13/41) Bu eksilme, bazen mağlup olunan harplerle bazen de yere batıran depremler ve yer kaymaları sebebiyle veya yerkürede meydana gelen olaylar neticesinde iki kutup bölgesinden dünya hacminin eksilmesi şeklinde olabilir. Her şey Allah'ın takdiri/kanunu gereğidir. Cenab-ı Hakk'ın Müslümanlara fetih ve yardımı ile kafirlerin diyarları gitgide küçülecek, İslam yeryüzüne bütünüyle hakim olacaktır. Ayette buna işaret vardır. (Beydavi, ilgili ayetin tefsirinden.) Burada hüküm koyma yetkisinin ancak Allah (cc)'a ait olduğu ifade olunmakla beraber Allah (cc)'ın hükümlerinin de zaman aşımı veya başka kimselerin çıkaracağı kanunlarla geçersiz olmayacağı anlaşılmaktadır. Allah (cc)'ın indirmiş olduğu hükümlerle hükmetmeyen idareci konumundaki herkes kafir olur. Bunun istisnası da yoktur. Hüküm açıktır. Sarih bir kavli tevil için kişinin kendisini zorlaması zaten lüzumsuz olur. Öğrenilmesi Farz Olan Lailaheillallah Nedir? | Tevhid Ne Demektir?|(Farzı Ayn İlimler) Timurtaş Uçar --> ua-cam.com/video/nf-O_UasrmQ/v-deo.htmlsi=45mvUPtDVCKJfh9V
İşte böyle görüntülü ve uzun videolar paylaşmanız çok güzel Timurtaş hocanın çok fazla videolu sohbeti yok genelde fotoğraf koyuyorlar 50 dakikalık falan oluyor videoları sizden de uzun sohpet videoları isteriz Allah’ın rahmeti üzerinize olsun ☝️🌷🎀
Uzun videolar genelde pek izlenmediği için elden geldiğince önemli gördüğümüz yerleri alıp kısa kesit veya shorts şeklinde paylaşmaya, insanlara direk videonun ana konusunu aktarmaya çalışıyoruz. Ama madem izleyen var, inşaAllah uzunlara da ağırlık vermeye çalışırız. Amin, Allah'ın rahmeti cümlemizin üzerine olsun inşaAllah.☝🌙
Allahlm senden razl olsun Timurtaş Hocam çok güzel insandl dinimizi enguzel anlatan hocamlzdlr böyle hocaların daha çok gelmesini nasip etsin inşallah allahlm devletimizi şeriatlah yönetilmesini nasip etsin inşallah amin
Allah'ın, hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri O'na ortak koşmalarından dolayı, inkâr edenlerin kalplerine korku salacağız. Onların yurtları ateştir. Zalimlerin dönüp varacağı yer ne kötüdür! (Âl-i İmran,151)
Öğrenilmesi Farz Olan Lailaheillallah Nedir? | Tevhid Ne Demektir?|(Farzı Ayn İlimler) Timurtaş Uçar --> ua-cam.com/video/nf-O_UasrmQ/v-deo.htmlsi=45mvUPtDVCKJfh9V
TEVHİD Tevhid lügatte "احد" veya " وحد" kökünden; bir, biricik, tek, yalnız manasında; mastarı bir olmak, birlemek, bir kılmak manalarına gelmektedir. Istilahta: Allahu Teala (cc)'nın birliğine iman etmek, şeriksiz olan yüce Allah (cc)'ın birliğine itikat etmek, manalarına gelmektedir. Zihinlerde ve vehimlerde hayal olunmadan ve bütün tasavvurların dışında olarak Zat-ı İlahi'yi masivadan tecrit edip zatında sıfatlarında ve fiillerinde birlemektir. İnsanoğlunun dünya hayatına başıboş olarak gönderilmediği muhkem naslarla sabittir. O, mükellef olan ve yaptıklarının hesabını verecek olan bir mahluktur. Ama her şeyden önce insan yaratıcısını doğru bir şekilde tanımalı ve Allahu Teala (cc)'ya ibadet etmelidir. İslam'da bütün bu şeyleri içerisinde barındıran bir kavram vardır. İşte bu kavram "tevhid"dir. Allahu Teala (cc)'yı tevhid edene muvahhid, muvahhid topluluğuna muvahhidin veya Ehl-i Tevhid denir. Allahu Teala (cc)'nın zatına, sıfatlarına ve ef'aline kısmen de olsa ortak koşmak şirktir, ortak koşanlara ise müşrik denir. Tevhid inancına, tevhid akidesi de denilebilir. İstisnasız bütün peygamberler tevhid akidesini insanlara tebliğ etmişlerdir. İnsanın yaratılış gayesi de tevhid akidesine sahip olarak ancak Allahu Teala (cc)'ya kulluk etmektir. Bütün peygamberlerin insanlara yaptığı tebligatı iki cümlede özetleyecek olursak: 1. Peygamberler, insanları ve cinleri kula kulluktan kurtarıp, Allah (cc)'a kulluğa davet etmek üzere gönderilmişlerdir. 2. Hakimiyeti, tekvini ve teşrii olarak bütün yönleriyle masivai varlıklardan alıp ancak ve ancak Allah (cc)'a isnat etmek için görevlendirilmişlerdir. Bütün peygamberlerin tebligatı bu iki ana esasta toplanır. Peygamberler, iki temel esası içinde bulunduran tevhide; Allahu Teala (cc)'nın zatında, sıfatınlarında ve ef'alinde (fiillerinde) birlemeye davet edip Allah (cc)'tan başka hakimiyet yetkisine sahip hiç kimsenin olmadığını anlatmak için gönderilmişlerdir. Bununla birlikte Allahu Teala (cc)'dan başkasına hakimiyet hakkı tanınan varlıkları reddetmek ve bütün yetkilerin sadece yüce Allah (cc)'a ait olduğunu tebliğ ederek Allahu Teala (cc)'ya ortak koşan müşriklerle mücadele etmek görevi ile gönderilmişlerdir. Esasen her Müslümanın da temel görevi tipki peygamberler gibi Allahu Teala (cc)'dan başkasına hakimiyet hakkı verilen güçlerle ve onların müntesipleri ile mücadele etmektir. Meseleyi daha iyi anlayabilmek için insanın yaratılışı ve gayesini kısaca özetlemekte fayda olduğu kanaatindeyiz. Hiç şüphesiz insanı yaratan Allahu Teala (cc)'dir. Şüphesiz ki insanın üzerinde hakimiyette de kanunların tasarruf yetkisinde de yegane hak sahibi ancak insanın halıkı olan Allahu Teala (cc)'dır. Bir kimsenin Allahu Teala (cc)'da değilde başkasında hakimiyet hakkı görmesi Hukukullah'a tecavüzdür, en büyük zulümdür ve şirktir. Müşriklerin de ebedi olarak kalacakları yer cehennemdir. İnsanın şirke girerek cehennemlik olması, evvela kendi nefsine zulmetme sonucunu doğurur. Başka insanlara da kötü örnek teşkil etmekle, küfrü ve zulmü kat be kat artmış olur. "HAYRA VESİLE OLAN, HAYRI YAPAN GİBİDİR" ( Hadisi Şerif-Tirmizi)
YASAMA (Kanun Koyma)
İnsanlar için en başta gelen görev, kendilerini şirkin bütün çeşitlerinden kurtarıp Ehl-i Tevhid olmaktır. Günümüzde insanların en çok şirke düştükleri konu budur. Bu çeşit şirke insanlar çoğunlukla farkında olmadan girmektedirler. Fakat farkında olmamak ve bu konudaki cehalet hiçbir zaman ve surette geçerli mazeret değildir. Bu konuda insanlar sadece fert olarak değil topyekün/kitleler halinde şirke girip dinden (İslam'dan) çıkmış olabilirler. Yasama, insanların fert ve toplum hayatında bağlı kalacağı (bağlı kalmak zorunda olduğu) kanunlardır. İslam'da kanun koyma yetkisi, kayıtsız şartsız mutlak olarak ancak Allah (cc)'in yed-i kudretindedir. Allah (cc)'tan başkasının mutlak olarak kanun koyması, Allah (cc)'ın yetkilerine kendisini ortak koşması anlamına gelir. Herhangi bir kişinin/kişilerin/kurumun, bu kanunların insanlar üzerinde uygulanmasını istemesi ise kendisini/kendilerini insanların mabudu konumunda görmesi demektir. Her kim de o kanunlara uyarsa o kişinin/kişilerin/kurumun mabudiyetini ahkam yönünden kabul etmiş ve ona böylece ibadet etmiş sayılır. Bu durumda ise apaçık olarak Allah (cc)'a karşı şirk meydana gelmiş olur.
Dinde hüküm (kanun) yetkisinin ancak ve ancak Allah (cc)'a ait olduğuna dair Kur'an-ı Kerim'den bazı ayetleri okuyalım:
يَا صَاحِبَيِ السِّجْنِ ءَاَرْبَابٌ مُتَفَرِّقُونَ خَيْرٌ اَمِ اللّٰهُ الْوَاحِدُ الْقَهَّارُۜ
مَا تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِه۪ٓ اِلَّٓا اَسْمَٓاءً سَمَّيْتُمُوهَٓا اَنْتُمْ وَاٰبَٓاؤُ۬كُمْ مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ بِهَا مِنْ سُلْطَانٍۜ اِنِ الْحُكْمُ اِلَّا لِلّٰهِۜ اَمَرَ اَلَّا تَعْبُدُٓوا اِلَّٓا اِيَّاهُۜ ذٰلِكَ الدّ۪ينُ الْقَيِّمُ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ
Ey zindan arkadaşlarım! Çeşit çeşit (uydurma, hiçbir şeye gücü yetmeyen) tanrılar mı daha iyidir, yoksa sonsuz kahretme gücü olan tek Allah mı? Siz ise O'nun dışında kendinizin ve atalarınızın takmış olduğu anlamsız isimlere tapıyorsunuz. Allah, onların tanrı oldukları hakkında hiçbir delil indirmemiştir. Hüküm (ve mutlak hakimiyet) ancak Allah'ındır. O, kendisinden başkasına (asla) kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru Din İşte budur. Fakat İnsanların çoğu bilmezler ( Yusuf, 12/39-40. )
Putların, putlaştırılmış şahısların, ideolojilerin, görüşlerin ve sahte ilahların bütün beşeri hakimiyetleri ve yetkileri sınırlıdır. Yüce Allah'ın hakimiyeti ise şartsız ve sınırsızdır. Allah'a kulluk ise O'nun hüküm ve hakimiyetine teslim olmakla gerçekleşir. Ayet-i kerimedeki Hz. Yusuf'un bu aydınlatıcı ifadesi şirki, putperestliği ve cahiliyeyi ayakta tutan sütunları temelinden sarsmış, aynı zamanda İslam'ın temel hatlarını çizmiştir.
Bu ayet-i kerimede, Allah (cc)'tan başkasının kanun koyma yetkisinin olmadığı, Allah (cc)'in buna delil indirmediği (izin vermediği) kim Allah (cc)'in kanun yetkisini kendinde görürse kendisini Allah (cc)’tan başka bir mabud olarak görmüş olacağı ve bu durumda "put" konumuna gireceği, her kim de Allah (cc)'in dışında kanun koyma yetkisini başkasına isnat ederse onların da putperest müşrikler konumuna gireceği ifade olunmakla beraber dosdoğru dinde (Allah'ın dini olan Islam'da) kalabilmek için sadece Allah (cc)'ı kanun koyma yetkisinde kabul edip ancak Allah (cc)'in kanunlarına tabi olmak gerektiği ifade olunmaktadır.
Kanun koymak ile mabudiyet aynı hükümde belirtilmiştir. Hüküm koyma (kanun yapma) yetkisi kime isnat edilirse ona mabudiyet isnat edilmiş olur ki bu durumu kabul eden bütün insanlar, Müslüman olduklarını iddia etseler dahi, Allah (cc)'n mabudiyetine şirk koşmuş olacaklarından müşrik olurlar.
Her ne kadar bu tür insanlar "Biz mabudiyeti ancak Allah'a tahsis ediyoruz. İbadeti Allah için yapıyoruz" deseler de Allah (cc)'in mabudiyetini ahkam yönünden tevhid etmemiş olurlar. Ahkam yönünden Allah (cc)'in mabudiyetini tevhid etmek başkasının kanun koyma yetkisini reddetmeyi gerektirir.
وَقَالَ يَا بَنِيَّ لَا تَدْخُلُوا مِنْ بَابٍ وَاحِدٍ وَادْخُلُوا مِنْ اَبْوَابٍ مُتَفَرِّقَةٍۜ وَمَٓا اُغْن۪ي عَنْكُمْ مِنَ اللّٰهِ مِنْ شَيْءٍۜ اِنِ الْحُكْمُ اِلَّا لِلّٰهِۜ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُۚ وَعَلَيْهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُتَوَكِّلُونَ
(Hz. Yakup Mısır'a hareket etmeden önce onlara:) "Oğullarım! (Mısır'a) bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin (nazarı dikkati çekmenizden korkuyorum). Gerçi, Allah'tan (gelecek) hiçbir şeyi sizden savamam. Hüküm ancak Allah'ındır. Ben ancak O'na dayanıp güvendim. Tevekkül edenler de ancak O'na dayanıp güvensinler" dedi. (Yusuf, 12/67)
Yakup (as) bir peygamber olarak bile kendisinin hakimiyette hiçbir yetkisinin olmadığını söyleyerek tevekkül eden müminlerin de ancak O'nun hükmüne güvenmeleri gerektiğini ifade etmektedir. Bir peygamberin dahi bir tek hükmü meydana getirme yetkisi yokken sair insanların böyle bir yetkisi asla olamaz. Başka bir ayet-i kerimede Allah (cc) şöyle buyurmuştur:
اَوَلَمْ يَرَوْا اَنَّا نَأْتِي الْاَرْضَ نَنْقُصُهَا مِنْ اَطْرَافِهَاۜ وَاللّٰهُ يَحْكُمُ لَا مُعَقِّبَ لِحُكْمِه۪ۜ وَهُوَ سَر۪يعُ الْحِسَابِ
(0 kafirler) biz(im kudretimizle) yeryüzüne gelip onu etrafindan eksilttiğimizi görmediler mi? (Her şeye) Allah hükmeder. O'nun hükmünü takip edecek (bozacak veya geri çevirecek) yoktur. O, hesabı çarçabuk görendir. (Rad,13/41)
Bu eksilme, bazen mağlup olunan harplerle bazen de yere batıran depremler ve yer kaymaları sebebiyle veya yerkürede meydana gelen olaylar neticesinde iki kutup bölgesinden dünya hacminin eksilmesi şeklinde olabilir. Her şey Allah'ın takdiri/kanunu gereğidir. Cenab-ı Hakk'ın Müslümanlara fetih ve yardımı ile kafirlerin diyarları gitgide küçülecek, İslam yeryüzüne bütünüyle hakim olacaktır. Ayette buna işaret vardır. (Beydavi, ilgili ayetin tefsirinden.)
Burada hüküm koyma yetkisinin ancak Allah (cc)'a ait olduğu ifade olunmakla beraber Allah (cc)'ın hükümlerinin de zaman aşımı veya başka kimselerin çıkaracağı kanunlarla geçersiz olmayacağı anlaşılmaktadır. Allah (cc)'ın indirmiş olduğu hükümlerle hükmetmeyen idareci konumundaki herkes kafir olur. Bunun istisnası da yoktur. Hüküm açıktır. Sarih bir kavli tevil için kişinin kendisini zorlaması zaten lüzumsuz olur.
Öğrenilmesi Farz Olan Lailaheillallah Nedir? | Tevhid Ne Demektir?|(Farzı Ayn İlimler) Timurtaş Uçar -->
ua-cam.com/video/nf-O_UasrmQ/v-deo.htmlsi=45mvUPtDVCKJfh9V
Kardeşim şimdi mesela jandarma alım yaptı başvuru yaptım ve kazanıp gitsem sıkıntımı olacak.?
İşte böyle görüntülü ve uzun videolar paylaşmanız çok güzel Timurtaş hocanın çok fazla videolu sohbeti yok genelde fotoğraf koyuyorlar 50 dakikalık falan oluyor videoları sizden de uzun sohpet videoları isteriz Allah’ın rahmeti üzerinize olsun ☝️🌷🎀
Uzun videolar genelde pek izlenmediği için elden geldiğince önemli gördüğümüz yerleri alıp kısa kesit veya shorts şeklinde paylaşmaya, insanlara direk videonun ana konusunu aktarmaya çalışıyoruz. Ama madem izleyen var, inşaAllah uzunlara da ağırlık vermeye çalışırız. Amin, Allah'ın rahmeti cümlemizin üzerine olsun inşaAllah.☝🌙
Allahlm senden razl olsun Timurtaş Hocam çok güzel insandl dinimizi enguzel anlatan hocamlzdlr böyle hocaların daha çok gelmesini nasip etsin inşallah allahlm devletimizi şeriatlah yönetilmesini nasip etsin inşallah amin
RAB'BİM SANA GANİ GANİ RAHMET EYLESİN İNŞAALLAH......
Amin
Bu hocaya ne işkenceler etti kafirler kıymetini bilemedi toplum Allah cc rahmeti ile muamele etsin
Allah'ın, hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri O'na ortak koşmalarından dolayı, inkâr edenlerin kalplerine korku salacağız. Onların yurtları ateştir. Zalimlerin dönüp varacağı yer ne kötüdür! (Âl-i İmran,151)
@@davetulislam. Amenna ve sadakna
Sadakallahûlaziym
Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun inşallah ❤😢
Amin amin amin
❤
Öğrenilmesi Farz Olan Lailaheillallah Nedir? | Tevhid Ne Demektir?|(Farzı Ayn İlimler) Timurtaş Uçar -->
ua-cam.com/video/nf-O_UasrmQ/v-deo.htmlsi=45mvUPtDVCKJfh9V
TEVHİD
Tevhid lügatte "احد" veya " وحد" kökünden; bir, biricik, tek, yalnız manasında; mastarı bir olmak, birlemek, bir kılmak manalarına gelmektedir.
Istilahta: Allahu Teala (cc)'nın birliğine iman etmek, şeriksiz olan yüce Allah (cc)'ın birliğine itikat etmek, manalarına gelmektedir. Zihinlerde ve vehimlerde hayal olunmadan ve bütün tasavvurların dışında olarak Zat-ı İlahi'yi masivadan tecrit edip zatında sıfatlarında ve fiillerinde birlemektir. İnsanoğlunun dünya hayatına başıboş olarak gönderilmediği muhkem naslarla sabittir. O, mükellef olan ve yaptıklarının hesabını verecek olan bir mahluktur. Ama her şeyden önce insan yaratıcısını doğru bir şekilde tanımalı ve Allahu Teala (cc)'ya ibadet etmelidir. İslam'da bütün bu şeyleri içerisinde barındıran bir kavram vardır. İşte bu kavram "tevhid"dir.
Allahu Teala (cc)'yı tevhid edene muvahhid, muvahhid topluluğuna muvahhidin veya Ehl-i Tevhid denir. Allahu Teala (cc)'nın zatına, sıfatlarına ve ef'aline kısmen de olsa ortak koşmak şirktir, ortak koşanlara ise müşrik denir.
Tevhid inancına, tevhid akidesi de denilebilir.
İstisnasız bütün peygamberler tevhid akidesini insanlara tebliğ etmişlerdir. İnsanın yaratılış gayesi de tevhid akidesine sahip olarak ancak Allahu Teala (cc)'ya kulluk etmektir. Bütün peygamberlerin insanlara yaptığı tebligatı iki cümlede özetleyecek olursak:
1. Peygamberler, insanları ve cinleri kula kulluktan kurtarıp, Allah (cc)'a kulluğa davet etmek üzere gönderilmişlerdir.
2. Hakimiyeti, tekvini ve teşrii olarak bütün yönleriyle masivai varlıklardan alıp ancak ve ancak Allah (cc)'a isnat etmek için görevlendirilmişlerdir.
Bütün peygamberlerin tebligatı bu iki ana esasta toplanır.
Peygamberler, iki temel esası içinde bulunduran tevhide; Allahu Teala (cc)'nın zatında, sıfatınlarında ve ef'alinde (fiillerinde) birlemeye davet edip Allah (cc)'tan başka hakimiyet yetkisine sahip hiç kimsenin olmadığını anlatmak için gönderilmişlerdir. Bununla birlikte Allahu Teala (cc)'dan başkasına hakimiyet hakkı tanınan varlıkları reddetmek ve bütün yetkilerin sadece yüce Allah (cc)'a ait olduğunu tebliğ ederek Allahu Teala (cc)'ya ortak koşan müşriklerle mücadele etmek görevi ile gönderilmişlerdir. Esasen her Müslümanın da temel görevi tipki peygamberler gibi Allahu Teala (cc)'dan başkasına hakimiyet hakkı verilen güçlerle ve onların müntesipleri ile mücadele etmektir. Meseleyi daha iyi anlayabilmek için insanın yaratılışı ve gayesini kısaca özetlemekte fayda olduğu kanaatindeyiz.
Hiç şüphesiz insanı yaratan Allahu Teala (cc)'dir. Şüphesiz ki insanın üzerinde hakimiyette de kanunların tasarruf yetkisinde de yegane hak sahibi ancak insanın halıkı olan Allahu Teala (cc)'dır. Bir kimsenin Allahu Teala (cc)'da değilde başkasında hakimiyet hakkı görmesi Hukukullah'a tecavüzdür, en büyük zulümdür ve şirktir. Müşriklerin de ebedi olarak kalacakları yer cehennemdir. İnsanın şirke girerek cehennemlik olması, evvela kendi nefsine zulmetme sonucunu doğurur. Başka insanlara da kötü örnek teşkil etmekle, küfrü ve zulmü kat be kat artmış olur.
"HAYRA VESİLE OLAN, HAYRI YAPAN GİBİDİR" ( Hadisi Şerif-Tirmizi)