Merhabalar, bir gün sonra yazıyorum ama 1:08:25'de sözü geçen yapıt Avram Galanti'nin _Arabi Harfleri Terakkimize Mâni Değildir_ adlı kitabı olsa gerek.
Kitabı çok duydum ancak hiç okumamıştım. Getirdiği eleştiriler gerçekten sarsıcıymış. "Estetik değil" "Birkaç arkadaşım katlanamıyor" "Osmanlıca'nın 'doğal' gelişimini kaybetmesi" gerçekten insanı düşündüren savlar. Görüşleri çok değerli arkadaşları olan estetik polisinin Osmanlıcanın gelişiminin çok da doğal olmadığını bilmemesi gerçekten şaşırtıcı.
9:50 sözcük değil, madde sayısı olacak. zira maddelerde kalıp ifadeler, deyimler, hatta atasözleri de olabiliyor. bunun 65 bin kadarı sözcüktür. "%86'sı türkçe kökenli, %14'ü yabancı kökenli" bilgisi de tdk'nın eksik veri açıklamasından kaynaklı hatalı bir oranlamadır. zira tdk sözlüğü sadece yapım eki almamış yabancı kelimeleri "yabancı" olarak gösteriyor, örneğin "akıl" kelimesi arapça olarak gösterilirken "akıllanmak" türkçe varsayılıyor. oysa akıllanmak kelimesi de köken olarak arapçadır, türkçe değil. 10:51 devlet eliyle yapılan aşırı saflaştırma (ultrapurism) için izlandaca örneği de var. türk dil devriminden daha eski ve günümüzde de hala devam ediyor. bütün dünyada kullanılan futbol, telefon, meteoloroloji gibi kelimeler bile bu dilde yeni türetmelerle değiştirilmiştir. 33:40 "iletişim" kelimesi dil devriminde değil, tdk batı kaynaklı sözcüklere karşılıklar komisyonu tarafından komünikasyon kelimesine karşılık 1971 yılında türetilmiştir. tdk dergisi nisan 1971 sayısında bu karşılıkları görebilirsiniz. aynı sayıda ilk defa kompütür için bilgisayar karşılığı da geçmektedir. 52:12 güneş-dil teorisi öztürkçecilikten vazgeçmek için ortaya atılmış bir teori değildir. zira 1935 yılında güneş dil teorisi çalışmaları başladığı ve 1938'e kadar devam ettiği süreçte, 1937 yılında refet ülgen'in terim kolbaşı olduğu türk dil kurumu terim merkez kurulu tarafından ilk ve orta öğretimler için matematik, fizik, mekanik, kimya, biyoloji, zooloji, botanik, jeoloji terimleri gibi onlarca karşılıklar broşürleri yayımlandı. arapça ve farsça terimlere karşılık açı, açıortay, akışkan, akyuvar, alaşım, alyuvar, artı, bağıl, bağımlı, bağımsız, bağıntı, beşgen, bileşen, bileşik, bileşim, bileşke, birim, bölü, boyut, çarpı, çokgen, deney, devim, devingen, dikey, dikit, dışbükey, dışkı, döllemek, dölüt, dörtgen, düşey, duyarga, düzenek, eğim, eklem, eksi, eşey, eşkenar, etkinlik, etobur, görev, görsel, görüntü, gösterge, içbükey, ikizkenar, iletken, imge, imleç, işitsel, istem, ivme, izdüşüm, kaldıraç, karmaşık, kas, kılcal, köşegen, nicel, nitel, olay, ondalık, orantı, özdeş, salgı, sarkaç, sarkıt, teğet, tını, toplam, türev, üçgen, uzay, varsayı, varsaymak, veri, yaklaşık, yamuk, yapay, yatay, yerel, yöndeş, yuvar gibi birçok yeni sözcük bu zamanda türetildi. 52:50 1928-1930 arası sadece harf devrimine bağlı olarak dil encümeni tarafından yürütülen imla çalışmaları var. özleşmecilik ise 1933-1935 arası yürütülen tarama, derleme ve anket çalışmaları ile başlatılmıştı.
Teşekkürler. Dil devrimine sahip çıkmak ve gerekli olduğu noktalarda onu eleştirerek geliştirmek gerekir. Aziz Yardımlı'ya yönelik bazı olumsuz tutumların dil devrimine yönelik değer bilmezliğe benzediğini düşünüyorum.
@@KayraDemirkaya Kant ve Hegel zor yazıyor, orijinali de zor. Özellikle hegelin tinin görüngübilimi hegel tarafından anlaşılmamak için yazılmıştır. Aziz yardımlı bu metnin felsefeyle tanışık olmayan doğal bilinci, (ve mistik eğilimleri olanları) felsefeye çekmek amacı taşıdığını yazar ve metnin birileri tarafından okunacağını hegel unutmuş diye yorumlamıştır, aziz yardımlı'nın önsözleri arkasözleriokunması gerekir. Ben kant'ın arı usun eleştirisi'ni okudum ve felsefenin kendi güçlüğünden başka bir zorluk çekmedim. Öztürkçe kavramları öğrendiğim için de mutluyum. Mesele yenilikten çekilen zorluğa katlanamamaktır. Felsefe okurları metinleri okurken sabır göstermeleri gerektiğini bilirler ve bu sebeple felsefeye küsmezler. Zor ve amaçsız zor metinleri ise eleştirirler. Kant ve hegel'in çoğu metni zordur ama amaçsız zor değildir. Aziz yardımlı'ya kabahat bulmak bana doğru gelmiyor. Artık adeta aziz yardımlı önyargısı oluşmuş ve birileri bunu düzeltmeli. Daha doğru değerlendirmeler yapamıyoruz.
@@fatihgokhanvayvayli Hegel'i orjinalden okuduğumda, Aziz Yardımlı'nın kitaplarını felsefe çevirisi yapmak için değil de öztürkçeye dair metin altı bir söylev yapmak için yazmış olduğunu düşünmüştüm. Ne yazık ki "Türkleştirme" çevirinin önüne geçtiğinde bir nesil için felsefe katlanılamaz bir hâl almıştır.
@@fatihgokhanvayvayli ayrıca Aziz Yardımlı'nın önsöz, arkasözleri çok talihsizdir, kendini yazardan ve okuyucudan öne koyan dogmatik bir despot imajı yaratır benim zihnimde. Yardımlı için kendisi ve ideoloji, felsefenin de okuyucunun da önündedir.
çok teşekkür ederim uğurcan bey...
Hocanin konusma dili cok lezzetli
Hocam sizi dinlemek büyük zevk
Merhabalar, bir gün sonra yazıyorum ama 1:08:25'de sözü geçen yapıt Avram Galanti'nin _Arabi Harfleri Terakkimize Mâni Değildir_ adlı kitabı olsa gerek.
aynen benim aklımdaki de oydu. gerçi okumadım…
Ses iyi görüntü daha iyi olabilir. Teşekkürler kolay gelsin.
2015a Sunum - Ömer Aygün - The Turkish Language Reform: A 'Catastrophic Success' or Work in Progress?
Kitabı çok duydum ancak hiç okumamıştım. Getirdiği eleştiriler gerçekten sarsıcıymış. "Estetik değil" "Birkaç arkadaşım katlanamıyor" "Osmanlıca'nın 'doğal' gelişimini kaybetmesi" gerçekten insanı düşündüren savlar. Görüşleri çok değerli arkadaşları olan estetik polisinin Osmanlıcanın gelişiminin çok da doğal olmadığını bilmemesi gerçekten şaşırtıcı.
9:50 sözcük değil, madde sayısı olacak. zira maddelerde kalıp ifadeler, deyimler, hatta atasözleri de olabiliyor. bunun 65 bin kadarı sözcüktür. "%86'sı türkçe kökenli, %14'ü yabancı kökenli" bilgisi de tdk'nın eksik veri açıklamasından kaynaklı hatalı bir oranlamadır. zira tdk sözlüğü sadece yapım eki almamış yabancı kelimeleri "yabancı" olarak gösteriyor, örneğin "akıl" kelimesi arapça olarak gösterilirken "akıllanmak" türkçe varsayılıyor. oysa akıllanmak kelimesi de köken olarak arapçadır, türkçe değil.
10:51 devlet eliyle yapılan aşırı saflaştırma (ultrapurism) için izlandaca örneği de var. türk dil devriminden daha eski ve günümüzde de hala devam ediyor. bütün dünyada kullanılan futbol, telefon, meteoloroloji gibi kelimeler bile bu dilde yeni türetmelerle değiştirilmiştir.
33:40 "iletişim" kelimesi dil devriminde değil, tdk batı kaynaklı sözcüklere karşılıklar komisyonu tarafından komünikasyon kelimesine karşılık 1971 yılında türetilmiştir. tdk dergisi nisan 1971 sayısında bu karşılıkları görebilirsiniz. aynı sayıda ilk defa kompütür için bilgisayar karşılığı da geçmektedir.
52:12 güneş-dil teorisi öztürkçecilikten vazgeçmek için ortaya atılmış bir teori değildir. zira 1935 yılında güneş dil teorisi çalışmaları başladığı ve 1938'e kadar devam ettiği süreçte, 1937 yılında refet ülgen'in terim kolbaşı olduğu türk dil kurumu terim merkez kurulu tarafından ilk ve orta öğretimler için matematik, fizik, mekanik, kimya, biyoloji, zooloji, botanik, jeoloji terimleri gibi onlarca karşılıklar broşürleri yayımlandı. arapça ve farsça terimlere karşılık açı, açıortay, akışkan, akyuvar, alaşım, alyuvar, artı, bağıl, bağımlı, bağımsız, bağıntı, beşgen, bileşen, bileşik, bileşim, bileşke, birim, bölü, boyut, çarpı, çokgen, deney, devim, devingen, dikey, dikit, dışbükey, dışkı, döllemek, dölüt, dörtgen, düşey, duyarga, düzenek, eğim, eklem, eksi, eşey, eşkenar, etkinlik, etobur, görev, görsel, görüntü, gösterge, içbükey, ikizkenar, iletken, imge, imleç, işitsel, istem, ivme, izdüşüm, kaldıraç, karmaşık, kas, kılcal, köşegen, nicel, nitel, olay, ondalık, orantı, özdeş, salgı, sarkaç, sarkıt, teğet, tını, toplam, türev, üçgen, uzay, varsayı, varsaymak, veri, yaklaşık, yamuk, yapay, yatay, yerel, yöndeş, yuvar gibi birçok yeni sözcük bu zamanda türetildi.
52:50 1928-1930 arası sadece harf devrimine bağlı olarak dil encümeni tarafından yürütülen imla çalışmaları var. özleşmecilik ise 1933-1935 arası yürütülen tarama, derleme ve anket çalışmaları ile başlatılmıştı.
Neden Başarılı oluyor? Çünkü özüne dönüyor.
Teşekkürler.
Dil devrimine sahip çıkmak ve gerekli olduğu noktalarda onu eleştirerek geliştirmek gerekir.
Aziz Yardımlı'ya yönelik bazı olumsuz tutumların dil devrimine yönelik değer bilmezliğe benzediğini düşünüyorum.
Aziz yardımlı kitapları orjinal dillerinden çok daha zor yaptığı için bir nesil felsefeye küsmüştür.
@@KayraDemirkaya Kant ve Hegel zor yazıyor, orijinali de zor. Özellikle hegelin tinin görüngübilimi hegel tarafından anlaşılmamak için yazılmıştır. Aziz yardımlı bu metnin felsefeyle tanışık olmayan doğal bilinci, (ve mistik eğilimleri olanları) felsefeye çekmek amacı taşıdığını yazar ve metnin birileri tarafından okunacağını hegel unutmuş diye yorumlamıştır, aziz yardımlı'nın önsözleri arkasözleriokunması gerekir. Ben kant'ın arı usun eleştirisi'ni okudum ve felsefenin kendi güçlüğünden başka bir zorluk çekmedim. Öztürkçe kavramları öğrendiğim için de mutluyum. Mesele yenilikten çekilen zorluğa katlanamamaktır. Felsefe okurları metinleri okurken sabır göstermeleri gerektiğini bilirler ve bu sebeple felsefeye küsmezler. Zor ve amaçsız zor metinleri ise eleştirirler. Kant ve hegel'in çoğu metni zordur ama amaçsız zor değildir. Aziz yardımlı'ya kabahat bulmak bana doğru gelmiyor. Artık adeta aziz yardımlı önyargısı oluşmuş ve birileri bunu düzeltmeli. Daha doğru değerlendirmeler yapamıyoruz.
@@fatihgokhanvayvayli Hegel'i orjinalden okuduğumda, Aziz Yardımlı'nın kitaplarını felsefe çevirisi yapmak için değil de öztürkçeye dair metin altı bir söylev yapmak için yazmış olduğunu düşünmüştüm. Ne yazık ki "Türkleştirme" çevirinin önüne geçtiğinde bir nesil için felsefe katlanılamaz bir hâl almıştır.
@@fatihgokhanvayvayli ayrıca Aziz Yardımlı'nın önsöz, arkasözleri çok talihsizdir, kendini yazardan ve okuyucudan öne koyan dogmatik bir despot imajı yaratır benim zihnimde. Yardımlı için kendisi ve ideoloji, felsefenin de okuyucunun da önündedir.