Habertürk TV UA-cam hesabına “Abone” olarak, güncel haberleri ve tarafsız yorumları takip edebilirsiniz. Bağlantıya tıklayarak abone olabilirsiniz. ⬇ hbr.tk/QNhqSs
Selamlar Habertürk ekbnden bır rıcam var: vıdeoda geçen matematkçı. fızıkçı. bılım adamlarının ısımlarını(tam halıyle) söylendığı dakıka sanıyeyle açıklamaya eklemelerı kaynak ednm hakkında çok yararlı olacaktır dıye düşünüyorum. Bunun çok faydalı olacağı kanısındayım. Iyı çalışmalar
Ne güzel, kimsenin birbirine atarlanmadığı, sesini yükseltmediği, üste çıkmaya çalışmadığı bir program, bir sohbet olmuş. Hocalarımıza ve Fatih Bey'e teşekkür. İyi ki varsınız. İyi ki bu güzel sohbetlerinizi bizimle paylaştınız. Selamlar, sevgiler.
40:55 kölgə 2D imiş 51:25 gözəllik buradan başlayır 1:01:44 dəli 1:08:44 məşhur 23 problem 1:32:08 23 problem 1:47:50 otel hilbertin sonsuzluq 1:51:45 riyaziyyatçı olmaq
11:58 aslında hocalar demeye çalışıyor ki: problemin çözümüne dair yönelimin kendisidir sezgi. bir yönelim sizi çıkmaza sokarken başka bir yönelim sizi problemin çözümüne götürebilir.
Ali Nesin Bey şu cevabınızı çok beğendim: Baska gezegenlerdeki canlılar da tabii ki aynı matematiği kullanırlar. Çok doğru. Matematik mantıktan ibaret olduğuna göre uzayda hiçbir şekilde değişmez, sadede kullanılan matematiksel araç değişebilir, 10 luk sayı sistemi yerine 12 lik sayı sistemini kullanmak gibi, mantık ise değişmez. Uzaydaki başka yaratıklar nasıl bir yöntem kullanırlarsa kullansinlar mantık degismez, sonuç olarak matematik de değişmez.
Bence mantık da değişir. Matematiğin de diller gibi antropomorfik olduğunu düşünüyorum. Antropomorfik, yani insanca. Biz hep şunu unutuyoruz: İnsan, doğada kendini merkeze koyan bir varlık. Buna felsefede antroposantrizm deniyor. Bu 'bilme'nin, veya bilinç oluşturmanın bir aşaması; kendini merkeze koymak. Sonraki aşama, bu merkezden yola çıkarak algıladığın doğa olaylarını kendin üzeirnden yorumlamak, hatta kendine benzetmek. Buna da antropomorfizm deniyor. Mesela yaz geldi kışı yendi diyoruz. Güreşmek insanca bir şey. Yazın gidip kışın gelmesini bir kovmaca olarak anlıyoruz. Veya tavşanlarla tilkileri konuşturuyoruz. Çizmeli kedi. Çizme giydiriyoruz. Bu aşamada dil gelişmeye başlıyor. Bu dille doğada tutunuyoruz. Kendimize uygun bir dünya kurmaya başlıyoruz. Mesela ayakta yürüyen insana uygun gelen mimari yapılar, ortalama insan boyuna göre masa sandalye yükseklikleri falan, ayağımıza takılan engelleri kaldırırız. Oysa yürüme engelli bir insan için ne kadar ızdıraplıdır yürüyenler için inşa edilmiş bir dünyada hareket etmek. Gelelim matematiğe. Matematik antropomorfik midir? Mesela elma ikiye bölünür mü? Oysa evren atom taneciklerinden müteşekkil bir yumak. Orada atomlar yoğunlaşmış, biz ona elma demişiz. Elmayı elma yapan sabite ne? Kime göre? Neyi ikiye bölüyorsun? Elmanın içinde gezinen bir kurdu düşünün. O elmayı ikiye böldüğünüzde kurdun gezindiği kanalları kaça bölmüş olacaksın? “Elmayı ikiye böldüm” diyoruz. Gerçekte elmadan binlerce parça yere dölüldü, havaya uçuştu. Bilimsel olarak elma milyona bölündü. Hadi buyur :))
Siz felsefi olarak degerlendirmissiniz, bu yönüyle düşüncelerinize aynen katılıyorum, matematiğe farklı bakış açıları ile farklı değerlendirmeler yapmak, özellikle insan odaklı değerlendirmeler yapmak mümkün, fakat matematik asıl olarak insanın veya başka bir canlinin bakış açısından, felsefeden tamamen bağımsız olup salt mantıktan ibarettir, biz insanlar falanca şahsın mantigi yanlış dediğimizde aslında mantığı değil, o kişinin düşüncesini, yöntemini yanlış olarak değerlendirmiş oluruz. Salt mantık tüm evrende aynıdır, değişmez. Matematik Salt mantığa dayanır, aritmetik, geometri, olasılık hesapları, integral, türev, sayısal diziler, irrasyonel sayılar, vb tüm matematik Salt mantığa dayanır. Bunlar bizim bakış acimizla, uzaylinin bakış açısıyla değişmez 8+7 kullandığımız 10 luk sayı sisteminde 15 tir. Uzaylı 12lik sayı sistemi kullanıyorsa 13, 15 lik sayi sistemini kullaniyorsa 10 dur, Bu farklılık metot farkidir, toplamin niceligini değiştirmez. Özel sabit sayılar, pi, e, vb, bunlar, değer olarak değişmez, fakat uzaylinin metoduyla başka şekillerde ifade edilebiilir. Sizin de ifade ettiginiz gibi bu sayılar insan bakış açısıyla yapılan tanımlamalardir, uzayli kendi bakış açısıyla başka türlü tanımlanabilir. Ama şunu söyleyebiliriz, pi sabiti daima vardır, e sayısı daima vardır, umarım aciklayabilmisimdir.
@@kadir_kurtdemir Oysa yürüme engelli bir insan için ne kadar ızdıraplıdır yürüyenler için inşa edilmiş bir dünyada hareket etmek. Profil fotoğrafınız olmasa bile Nietzsche okuduğunuzu söyleyebilirdim.
@@ahmetguven3144 Anladım. Kullandığımız sistem 10'luk da olsa 60'lık da olsa nicelik değişmiyor. 60'lık sistem kullansaydık 60 tane rakam olacak, her birine hususi isim ve sembol kullanacaktık. Lakin sayı sisteminin etkisi virgüllü sayılarda anlaşılıyor. Mesela 1'i üçe böldüğünüzde 0,333 diye sonsuza kadar gidiyor. Onluk sistemde bu sonuç çıkıyor. Çünkü 10'u tertemiz üçe bölemiyorsunuz. Eğer 60'lık sayı sistemi kullansaydık 1'i üçe bölünce 0,20 çıkacaktı. Daha doğrusu 20 tane 1'i temsil eden tek rakam neyse o çıkacaktı.
Maalesef sayısal ifade ederken bu tür sorunlar var, çemberde geometrik olarak cevrenin çapa oranı sabit ve sorun yok, ama pi sayısını ondalık sayı sistemi ile ifade ederken bu sorun var.
İlber Ortaylı yerine Ahmet Arslan daha iyi olur çünkü ilk çağa hem daha fazla hakim hem de Doğa bilimleri ve Felsefe daha çok ortak alan paylaşıyorlar.
Fatih abi her ne kadar uzman olmadığın bir konuda proğram yapsanda öncelikle böyle bilimsel proğramlar yaptığın için çok teşekkür ederim. Ayrıca her ne kadar birikimin olsada proğrama hazırlandığın öyle belli ki. İzleyici olarak çok teşekkür ederim👏👏👏👏
Bence tüm bilim akademisi üyeleri davet edilse programa ancak cahilliğimizi alabilirler ☺️ ali alpar hocada alanında çok bilgilidir aptala anlatır gibi bilimi anlatabilir
Fatih hocam (siz gerçekten bu işin hakkını verdiğiniz için hocam diyiyorum) size yine çok çok teşekkür ederim. Matematik ve Fizik'in hocalarına (Ali'lere) çok teşekkür ederim
Bu hocaların verilen sorulara tatmin edici cevap verdiklerini düşünmüyorum. Sorulan sorulara cevap verecek olan kişi matematiğin daha çok sözel kısmı ile yani matematik tarihi, felsefesi ile ilgilenen kişiler olması lazım. Türkiye'de öyle biri varmı bilmiyorum ama yurt dışında sadece tarihi ile ilgilenen uzmanlar var.
Matematiği olduğu gibi anlatsa izleyenler anlamaz, hem de hiç. Sezgisel anlatmak zorunda, yani biraz "yalan" söylemek zorunda. O yalanın dozunu ayarlamaya çalışıyor, o yüzden biraz kem küm oluyor. Yani bilmemekle alakası yok, yalanı ayarlaması lazım. Bu fiziğe benzemez. Eğer sezgisel, yani pembe yalanlı, anlatmazsa kimse anlamaz.( Matematikle ilgili biri olarak söylüyorum bunu)
Keyifli bir program olmuş gerçekten. Gerçek dediğimiz gündelik stresten uzaklaşıp hakikat peşinde uzun bir yürüyüş olan bilimi konuşmak ve dinlemek dinginlik veriyor. Bir tane de bilim tarihçisine ihtiyaç vardı. Tekrarı yapılırsa bilim tarihçisi bir uzmanın da dahil edilmesi ümidiyle
Fatih Bey size ve hocalarimiza çok teşekkürler, program mükemmeldi.
2 роки тому+5
00:41:00 'da geçen "Gölge kaç boyutludur" sorusu dikkatimi çekti. Gölge 2 boyutludur ama bunun bir istisna veya ilginç olduğunu düşünmüyorum. Çünkü gölge bir nesne değil, bir görüntüdür. Örneğin bir ayna 3 boyutlu bir nesnedir, ama ayna üzerinde oluşan imaj 2 boyutlu bir görüntüdür. Aynen bu şekilde bir duvarda oluşan gölge, oluştuğu yer (duvar) 3 boyutlu bir nesnedir, fakat duvar üzerindeki gölge sadece bir görüntüden ibarettir; nesne değildir. Bu yüzden gölgenin 2 boyutlu olması, "sadece 3 boyutlu nesneler görünebilir" genellemesine aykırı değildir. Bir gölgeyi yerden toplayıp bir çekmeceye koyamazsınız, çünkü nesne değil. Eğer gölge bir nesne olsaydı o zaman 2 boyutlu olması ilginç olurdu.
Eğer gölge bir nesne olsaydı zaten iki boyutlu olmayacağı için o zaman bir ilginçliği de kalmazdı.Normalde gördüğümüz üç boyutlu bir şey olurdu sadece. İki boyut dediğimiz şey sadece bir görüntüden ibarettir tek boyutta o bile yok. Gölge dediğimiz şey de iki boyutlu bir görüntünün üç boyutlu evrenimize yansıma şeklidir.
Ama ışık 3 boyutlu bir nesne mesela. Fotonlar. Eline değdiğinde hissediyorsun. Işıkta çekmeceye konulamaz ama bir nesne?
14 днів тому
@@pessiedits1 ışık bir nesne değildir ve hatta bu yüzden fotonların kütlesi yoktur. Işık bir elektromanyetik dalgadır. Bir enerjisi vardır ama madde olarak kabul edemezsin. Katı madde olması için atom gerekli ama foton elektronu protunu olan katı bir yapı değildi elektrik alan ve manyetik alan enerjisini taşıyan bir temel taneciktir. Güneş ışığı vücuduna dediğinde hissettiğin şey ışığın taşıdı enerjinin vücudun tarafından soğurulmasi sonucu hissettiğin sıcaklık değişimidir
Matematik iki yolla inşa edilir: tümevarım ve tümdengelim. Çocuklar tümevarımla inşa eder, bir düşünme düzeyine erişince de tümdengelim kullanılmaya başlar. Bu ikincisi formal matematiktir. Temel varsayımlar yani aksiyomlar kullanılır. Bu seyahatte hem sezgi, hem de algı önemlidir. Bilgi inşa edildikçe yeni bilgiler bu ön bilgiler üzerine inşa edilir. Temel varsayımlar değişirse ona dayalı bilgiler de değişir. Farklı geometrilerde olduğu gibi. Aynı varsayımlara dayalı olarak kanıtlanan bilgi hep doğru kalır. Çocukların kanıtları deneyseldir. Formal matematikte kanıt aksiyomatiktir.
Sinan Sertöz hocam da olacaktı bu programda, tadından yenmezdi. Ali Nesin klasik matematikçi; biliyor ama karşıdakinin seviyeye inip konuyu net aktaramıyor.
hocam golge iki boyut dediniz ve braktiniz ali nesin bey de ogunden beri dusunuyorum dedi peki isbati nedir iki boyut oldugunun . Ali bey gibi benim de aklima takildi ve o ogrenciyi tebrik ediyorum kafamizi karistirdigi icin . sevgiler butun bilim insanlarina
bir cismin kendi üzerine düşen ışığı geçirmemesi sonucu ışığın düştüğü yerde bir parlaklık farkı oluşuyor. insanın gördüğü görüntüdeki cisimleri ayırmak için beyninde bulunan bir araç var(her nasıl nitelerseniz, bir ağ denebilir, bir yazılım denebilir. nedir bilmiyorum). biz o parlaklık farkından dolayı oluşan soluk alana bir isim veriyoruz. bu kadar saçmalayıp demek istediğim şey gölge bizim kafamızda :D
Ali ALPAR "araları anlamak" dediği konuyu anlatırken Fatih abinin rengi değişti vallahi :) Şakası bir yana 5 kere izledim bir 5 kere daha izlemem lazım derin mevzular. Müthiş adamlar saygılarımı sunuyorum. Not : Bu bir aksiyom değildir.
Einstein'ın matematik bilmediğini diyen cahillere sesleniyorum, adam 14 yaşında diferansiyel denklemler konusunu öğrenmiş. Siz 14 yaşında, çizgi film izliyordunuz. Einstein'ın matematiği inanılmaz derecede iyidir.
Sayın Altaylı'nın o kadar tarihçi arkadaşı var ki, matematik ve fizik profesörlerine inatla tarih soruları soruyor..Onlar da hiç bozmadan yanıt vermeye çalışıyor. İlber Ortaylı'ya logaritma sormakla aynı şey 😀
bir prizmadan kırılan ışığın renk demetleri de 2 boyutludur. Gökkuşağı gibi.. Görürsün ama yoktur. Bu yayını izlememiştim. Ali Nesin' i dinlemek müthiş keyifli. Felsefeler felan...
Yolun daima açık olsun kaptan bugüne kadar izlediğim bir sürü çalışmalarda en doğru gerçek çalışmayı sen yapıyorsun kullanmış olduğunuz cihazlarda çok iyi emeğinize yüreğinize sağlık bol kazançlar dilerim
Böyle bir şey henüz keşfedilmedi. Sadece daha küçük parçalarını gözlemleyemediğimiz şeyler olabilir. Gerçekten daha küçük parçası olmayan bir parça bulunursa aslında parçası başka bir boyuttandır. Üst boyutumuzda olduğu icin onu asla göremeyiz.
Sezgi subjektif bir terim gibi gelmekte. Jargon sıkıntı yaratıyor. Zeka bana göre norm, çözücü, yaratıcı olarak üzere 3 e ayrılıyor. Anladığım bu jargon temelinde en az çözücü zekaya idrak, zamanın birikimsel olarak getirdikleri bilince eklendiğinde "Sezgi" ortaya çıkıyor. Hiçbir şey olmadıysa bile düşünce akışları oluştu sinapslarımda teşekkürler...
sıfırın kullanıldığı ilk yer güney amerikada mayalardır. milattan önce 2000. boş bir ceviz kabuğu ile göstermişler. matematik tarihi konusunda çok eksikler. sorulara hazırlanıp gelselermiş keşke
01:00:00 da konusulan Godel'in kuramiyla ilgili ilginc bir detay var ve matematik ile ilgili cok sey soyluyor. Ali hoca bunu da ornek verse guzel olur. Godel'in eksiklik kurami, dogru olan ama kanitlanilabilirligi mumkun olmayan onermelerin de var olabilecegini soyluyor. Yani basitce, matematik eksiktir ve matematik yoluyla ulasilabilecek bilginin de siniri vardir, ifadesini kagida dokmustur, Godel. Bu sonuc kotu haber gibi gelse de, Godel'in bu kesfi insanlik tarihinin en onemli buluslarindan birisinin ortaya cikmasini sagladi: Bilgisayar. Alan Turing, Godel'in eksiklik kuramini ispatlamak icin Turing cihazini gelistirmistir, bu cihaz (aslinda teoretik model demek daha dogru) gunumuzdeki tum bilgisayar mimarilerinin atasidir. Ikinci ilginc gelisme, Alonzo Church'un yine ayni donemde Turing'den tamamen habersiz bir bicimde ama yine Turing ile ayni amacla gelistirdigi formal sistemdir. Bu ikiliye Church-Turing tezi ya da Hesaplanilabilirlik tezi denir, ki tum Bilgisayar biliminin kulliyati iste bu tezi temel alir. Son olarak, takdir edersinizki, bu birbirinden bagimsiz iki matematikcinin, bambaska iki farkli yontemle ayni sonuca ulasmalari, matematigin bir icat degil, bir kesif olduguna dair de cok onemli bir bulgudur.
hocam bende bir iki soru sorayın neyin gölgesi iki boyut mesela noktanın gölgesi kaç boyut yada herhangi bir doğru parçasının gölgesi kaç boyut ? biz o doğru parçasını hangi doğrultu üzerinden yada hacimsel yapı üzerinden gölgelendiricez. ben o cümleleri kullandığınızda şekilleri bizim isimlendirip bizim kabulumüze göre davrandığımzı yada hangi tarifi kabul etiğimize göre değişeceğinizi düşündüğümüze göre değişeceğini düşündüğüm bir durum şimdi bu durumda hangi yapı doğru bu doğru dediğimiz yapıların hangisi gerçeğe yakın yada gerçek olan yapı nedir gibi felsefik yapılardan hangisi gerçekte doğru bunu neye göre tespit edicez yada tespit etme orjininiz nedir gibi sorularım oluşuyo hocalarım ben daha çok soru sormak istiyorum ama burası uygun değil yani son soruyu sorayım ben tanımlı mıyım tanımsız mı? son soruma çok insan şuan cevap yazacaktır ama teorik olarak değil kendi dünyası penceresinden
matematik ten hiç anlamıyordum ,üzerine tuz biber oldu,sebebi kesinlikle kem kum hocalardan kaynaklı , celal hoca hiç anlamadığım konuyu öle anlatıyor ki yeminle konferans verirsin,sebep hocalar karmaşık anlatılıyor ne nerden doğdu anlatamıyorlar
Celal Şengör'ün konuştuğu konular sosyal bilim konuları.Bunlar sayısal bilimler.Bu tür konuları basite indirgeyerek,herkesin anlayacağı şekilde anlatmak çok zordur.Hocalar kafalarında sayısal formülize ettikleri şeyleri cümlelerle basite indirgemek ve ifade edebilmek için düşünüyorlar.Dolayısıyla kem küm etmeleri,yavaş konuşmaları vs. doğal.Sosyal bilimler üzerinden bir konu anlatan Celal Şengör,İlber Ortaylı tabii ki daha akıcı konuşacak,anlatacaktır. Kıyaslama yapmak doğru değil.
Mutevaziliginiz icin sizi alkisliyorum ismen tanimadigim sunucu...Iyi insanlar bu dunyada hak etmediyi dertler goruyor Amma gelme sebebleri zaten devrim yaratmak!!!
insan bir adeti gördü ama ne olduğunu bilmedin onu sadece tanıdı. Sonra iki adedi gördü onuda bilmedi ama onuda sadece tanıdı. sonra iki adedi 2 tanenin bir araya gelmesi olarak tanımladı ve bunu böyle anlatmaya başladı. bu anlatım evrilerek tüm kainatı anlatabilen bir sistematiğe dönmeye başladı. kendi tanımladığı toplamayı pratikleştirmek için çarpmayı geliştirdi. 4 işlemle doğayı tanımladı. kendi yarattığı sistematik ile doğayı evreni anlamaya başladı. hep bu sistem ile anlayıp öğrendiği için de matematik insanın tüm öğrenmesinin temeli olmaya başladı. ve matematik sanki tüm kainatın hep var olan yasası gibi olmaya başladı. Aslında matematik insanın kendisinde geliştirdiği anlama sistemi idi. Daha farklı şekillerde de olabilirdi ama insanlık onu böyle geliştirdi. VE İNSANA SORDULAR sayı nedir dediler dediki; bir önceki ile bir sonrakinin toplamının yarısıdır. sayı yoktur onu ben var ettim çünkü anlamak için ona ihtiyacım vardı.
İlk olarak matematik parmak hesabıyla başlamıştır. 10 rakam, 10 parmağımızdan üretilmiştir 12 parmağımız olsaydı 12 rakam üzerinden işlemler yapılacaktı... Olmayan hiç bir şeyi bulamazsınız. Bu müzik eserlerinde de geçerlidir. Belirli bir mantık içerisinde ritimsel ölçülerdeki uyumlu sesler beste oluştururlar.
Aynen öylee. Aslında çok güzel bir hipotez ve muhtemelen doğru. UA-camda bulabilirsiniz bu tarz videolar var. 2 boyutta yaşayan varlıklar olsa onalar 3. Boyutu nasıl görür gibi
Eğitim sisteminin getirdiği müfredat ile belli şeyi öğrenip öğrenmeyeceğin belirlenirken aynı zamanda öğrenmen belirlenen şey de ispatsız bir şekilde öğretilip(!) sana o şeyi bildiğine inandırılıyor. Bilginin asıl lezzetini ve bilmeyi öğrenmemiş, eğitim ve bilgiden soğumuş hatta nefret etmiş bir hale geliyorsun. Aynı şekilde sistemin, puan-net sistemi getirisiyle öğrenmen gereken olarak belirlenen bilgiyi de sorgulamadan, üzerinde düşünmeden, kendi yaratıcılığını ve hayal gücünü kullanmadan sadece sınavda o konu hakkında çıkan soruya yapabilme odaklı öğrenim görüyorsun.Sonuç olarak gündelik yaşamında çevreni gözlemlemeden, olay ve olguları sorgulamadan, bir yere gözün dalıp kendi düşünce ve fikirlerinle, bildiğin veya sana eğitimle verilen bilgileri karşılaştırarak uzunca dalmadan bir hayat yaşamaya devam ediyorsuz. Çünkü bilgi, öyle tadı tuzu baharatı kaçmış bir şekilde eksiltilerek ve çok kötü bir sistemle öğretiliyor ki bilim insanı olabilecek bir insan öğrenim gördüğü yıllarda bilginin acı, insanı mutsuz eden kötü bir şey olarak tanımlamış oluyor.Bu kabuğunu kırıp çıkabilmek ise hayli güç. Bu videonun ilk 30 dksı bana bu çıkarımları yapabilmemi sağaladı.Teşekkürler.
Habertürk TV UA-cam hesabına “Abone” olarak, güncel haberleri ve tarafsız yorumları takip edebilirsiniz. Bağlantıya tıklayarak abone olabilirsiniz.
⬇
hbr.tk/QNhqSs
Ben xyxyxu¥mnmez
Selamlar Habertürk ekbnden bır rıcam var: vıdeoda geçen matematkçı. fızıkçı. bılım adamlarının ısımlarını(tam halıyle) söylendığı dakıka sanıyeyle açıklamaya eklemelerı kaynak ednm hakkında çok yararlı olacaktır dıye düşünüyorum. Bunun çok faydalı olacağı kanısındayım. Iyı çalışmalar
Celal sengor ne alaka 57:16
Ana akım medyada yıllardır bu tür bir program yaptigı için Fatih Bey'i gönülden tebrik ve teşekkur ediyorum.
Bir öğretmenin inanmıyor diye darp edilmesi!Utanç verici üzücü
Ne anladın sen şimdi anlattığından boş boş konuştular gittiler.. Felsefe yaptılar gittiler matematikle alakali
Senin gibilere bi laf var anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az@@Mevlana55
Bir gün Ali Nesin ve Ahmet Arslan'ı aynı karede, felsefe ve matematik üzerine bir program olsa,efsane olur.
Gerçekten çok haklısın,süper olur
Bence de, Ali Nesin'in söylediklerini bizim anlayacağımız dile çevirirdi büyük üstat
Bence hiç güzel olmaz.. çünkü Ahmet Hoca çok dominant bir insan, çoklu programlarda mutlu olmadığı çok açık.
Bence çok iyi olur.Olur ise büyük olay olur .
Ahmet hoca Dücane ile yapmıştı aslında 1+1=1 programında bu dediğinize benzer bir program
Ne güzel, kimsenin birbirine atarlanmadığı, sesini yükseltmediği, üste çıkmaya çalışmadığı bir program, bir sohbet olmuş. Hocalarımıza ve Fatih Bey'e teşekkür. İyi ki varsınız. İyi ki bu güzel sohbetlerinizi bizimle paylaştınız. Selamlar, sevgiler.
Aynen ilk sanden hiss etdim:)(:insan isterse Abi guzel dunya Kura bilir...
O dediğiniz siyaset bu ise bilim...
40:55 kölgə 2D imiş
51:25 gözəllik buradan başlayır
1:01:44 dəli
1:08:44 məşhur 23 problem
1:32:08 23 problem
1:47:50 otel hilbertin sonsuzluq
1:51:45 riyaziyyatçı olmaq
Fatih Altaylı olmasa bu tarz programlar izlememiz mümkün değil Çok büyük bir iş yapıyor. Emeğine ve aklına sağlık
Ali nesin , celal şengör ve ilber ortaylı 3 lüsünü 1 arada görmek efsane olur
şampiyonlar ligi finali
ilber ortaylıyla ali nesin ne konuşucak ki. aralarında ortak bir konu yok
@@tahabayrak478 olur mu öyle şey? en basitinden ikisi de felsefe ile haşır neşir
@@ibrahimhalilkanat299 Ben uzmanlık alanları açısından dedim
@@tahabayrak478 uzmanlık alanları olarak celal hoca ile ilber ortaylı da çok akalasız ama gördüğün gibi mükemmel programlar izleyebiliyoruz.
2 ALİ’de birbirinden beyefendi. Sizden ders alan öğrenciler ne şanslı.
Sabaha kadar izleyebilirim.
şu programı açıp 10 dk izleyip kapatanlardan umudum var, 20 dk izleyenler gururumuz, yarısına kadar izleyenler seçkin kişiler, tamamını izleyenler ülkeyi kurtaracak olanlar.
Yıllardır her videosunu nefessiz izliyorum ama daha kurtaramadık 😅
Ali Nesin'in sürekli Celal Şengör'ü örnek vermesi çok iyi.
Nerede ornek veriyor acaba
11:58 aslında hocalar demeye çalışıyor ki: problemin çözümüne dair yönelimin kendisidir sezgi. bir yönelim sizi çıkmaza sokarken başka bir yönelim sizi problemin çözümüne götürebilir.
Ali Nesin Bey şu cevabınızı çok beğendim: Baska gezegenlerdeki canlılar da tabii ki aynı matematiği kullanırlar. Çok doğru. Matematik mantıktan ibaret olduğuna göre uzayda hiçbir şekilde değişmez, sadede kullanılan matematiksel araç değişebilir, 10 luk sayı sistemi yerine 12 lik sayı sistemini kullanmak gibi, mantık ise değişmez. Uzaydaki başka yaratıklar nasıl bir yöntem kullanırlarsa kullansinlar mantık degismez, sonuç olarak matematik de değişmez.
Bence mantık da değişir. Matematiğin de diller gibi antropomorfik olduğunu düşünüyorum. Antropomorfik, yani insanca. Biz hep şunu unutuyoruz: İnsan, doğada kendini merkeze koyan bir varlık. Buna felsefede antroposantrizm deniyor. Bu 'bilme'nin, veya bilinç oluşturmanın bir aşaması; kendini merkeze koymak. Sonraki aşama, bu merkezden yola çıkarak algıladığın doğa olaylarını kendin üzeirnden yorumlamak, hatta kendine benzetmek. Buna da antropomorfizm deniyor. Mesela yaz geldi kışı yendi diyoruz. Güreşmek insanca bir şey. Yazın gidip kışın gelmesini bir kovmaca olarak anlıyoruz. Veya tavşanlarla tilkileri konuşturuyoruz. Çizmeli kedi. Çizme giydiriyoruz. Bu aşamada dil gelişmeye başlıyor. Bu dille doğada tutunuyoruz. Kendimize uygun bir dünya kurmaya başlıyoruz. Mesela ayakta yürüyen insana uygun gelen mimari yapılar, ortalama insan boyuna göre masa sandalye yükseklikleri falan, ayağımıza takılan engelleri kaldırırız. Oysa yürüme engelli bir insan için ne kadar ızdıraplıdır yürüyenler için inşa edilmiş bir dünyada hareket etmek. Gelelim matematiğe. Matematik antropomorfik midir? Mesela elma ikiye bölünür mü? Oysa evren atom taneciklerinden müteşekkil bir yumak. Orada atomlar yoğunlaşmış, biz ona elma demişiz. Elmayı elma yapan sabite ne? Kime göre? Neyi ikiye bölüyorsun? Elmanın içinde gezinen bir kurdu düşünün. O elmayı ikiye böldüğünüzde kurdun gezindiği kanalları kaça bölmüş olacaksın? “Elmayı ikiye böldüm” diyoruz. Gerçekte elmadan binlerce parça yere dölüldü, havaya uçuştu. Bilimsel olarak elma milyona bölündü. Hadi buyur :))
Siz felsefi olarak degerlendirmissiniz, bu yönüyle düşüncelerinize aynen katılıyorum, matematiğe farklı bakış açıları ile farklı değerlendirmeler yapmak, özellikle insan odaklı değerlendirmeler yapmak mümkün, fakat matematik asıl olarak insanın veya başka bir canlinin bakış açısından, felsefeden tamamen bağımsız olup salt mantıktan ibarettir, biz insanlar falanca şahsın mantigi yanlış dediğimizde aslında mantığı değil, o kişinin düşüncesini, yöntemini yanlış olarak değerlendirmiş oluruz. Salt mantık tüm evrende aynıdır, değişmez. Matematik Salt mantığa dayanır, aritmetik, geometri, olasılık hesapları, integral, türev, sayısal diziler, irrasyonel sayılar, vb tüm matematik Salt mantığa dayanır. Bunlar bizim bakış acimizla, uzaylinin bakış açısıyla değişmez 8+7 kullandığımız 10 luk sayı sisteminde 15 tir. Uzaylı 12lik sayı sistemi kullanıyorsa 13, 15 lik sayi sistemini kullaniyorsa 10 dur, Bu farklılık metot farkidir, toplamin niceligini değiştirmez. Özel sabit sayılar, pi, e, vb, bunlar, değer olarak değişmez, fakat uzaylinin metoduyla başka şekillerde ifade edilebiilir. Sizin de ifade ettiginiz gibi bu sayılar insan bakış açısıyla yapılan tanımlamalardir, uzayli kendi bakış açısıyla başka türlü tanımlanabilir. Ama şunu söyleyebiliriz, pi sabiti daima vardır, e sayısı daima vardır, umarım aciklayabilmisimdir.
@@kadir_kurtdemir Oysa yürüme engelli bir insan için ne kadar ızdıraplıdır yürüyenler için inşa edilmiş bir dünyada hareket etmek. Profil fotoğrafınız olmasa bile Nietzsche okuduğunuzu söyleyebilirdim.
@@ahmetguven3144 Anladım. Kullandığımız sistem 10'luk da olsa 60'lık da olsa nicelik değişmiyor. 60'lık sistem kullansaydık 60 tane rakam olacak, her birine hususi isim ve sembol kullanacaktık. Lakin sayı sisteminin etkisi virgüllü sayılarda anlaşılıyor. Mesela 1'i üçe böldüğünüzde 0,333 diye sonsuza kadar gidiyor. Onluk sistemde bu sonuç çıkıyor. Çünkü 10'u tertemiz üçe bölemiyorsunuz. Eğer 60'lık sayı sistemi kullansaydık 1'i üçe bölünce 0,20 çıkacaktı. Daha doğrusu 20 tane 1'i temsil eden tek rakam neyse o çıkacaktı.
Maalesef sayısal ifade ederken bu tür sorunlar var, çemberde geometrik olarak cevrenin çapa oranı sabit ve sorun yok, ama pi sayısını ondalık sayı sistemi ile ifade ederken bu sorun var.
Ali Demirsoy, Ali Nesin, Celal Şengör, İlber Ortaylı hepsinin aynı anda karşılıklı bir programları olmasını çok isterdim
Farklı dallarda uzman hepsi ama dogru güzel olabilirdi fakat çok anlayamazdik ne dediklerini
İlber Ortaylı ne alaka? Minibüs gibi insanları üst üste yigdiginizda kimse hakkinca konuşamaz.
İlber Ortaylı yerine Ahmet Arslan daha iyi olur çünkü ilk çağa hem daha fazla hakim hem de Doğa bilimleri ve Felsefe daha çok ortak alan paylaşıyorlar.
Bunun gibi adamlara ihtiyacımız var
39:00 mükemmel açıklamalar
Fatih abi her ne kadar uzman olmadığın bir konuda proğram yapsanda öncelikle böyle bilimsel proğramlar yaptığın için çok teşekkür ederim. Ayrıca her ne kadar birikimin olsada proğrama hazırlandığın öyle belli ki. İzleyici olarak çok teşekkür ederim👏👏👏👏
proğram
Ali Nesin’den “60 galiba 8 e bölünmüyor” ve “koni miydi o neydi” cümlelerini duymak baya keyifliydi 😊
Şov yapıyor hocam 😊
Ali Nesin hocamızı teke tek bilim programlarında daha çok görmek istiyoruz. (Aynı fikirde olanlar lütfen beğensin)
Bence tüm bilim akademisi üyeleri davet edilse programa ancak cahilliğimizi alabilirler ☺️ ali alpar hocada alanında çok bilgilidir aptala anlatır gibi bilimi anlatabilir
Fatih hocam (siz gerçekten bu işin hakkını verdiğiniz için hocam diyiyorum) size yine çok çok teşekkür ederim. Matematik ve Fizik'in hocalarına (Ali'lere) çok teşekkür ederim
Abi ne güzel bir sohbet bu ya...hayran kaldım..yepyeni şeyler ogreniyorsun
Bu hocaların verilen sorulara tatmin edici cevap verdiklerini düşünmüyorum. Sorulan sorulara cevap verecek olan kişi matematiğin daha çok sözel kısmı ile yani matematik tarihi, felsefesi ile ilgilenen kişiler olması lazım. Türkiye'de öyle biri varmı bilmiyorum ama yurt dışında sadece tarihi ile ilgilenen uzmanlar var.
bu yorumu arıyordum.
Sinan Sertöz var. Şu Matematik dedikleri kitabı baş yapıttır.
Matematiği olduğu gibi anlatsa izleyenler anlamaz, hem de hiç. Sezgisel anlatmak zorunda, yani biraz "yalan" söylemek zorunda. O yalanın dozunu ayarlamaya çalışıyor, o yüzden biraz kem küm oluyor. Yani bilmemekle alakası yok, yalanı ayarlaması lazım. Bu fiziğe benzemez. Eğer sezgisel, yani pembe yalanlı, anlatmazsa kimse anlamaz.( Matematikle ilgili biri olarak söylüyorum bunu)
Matematik tarihi hakkında 10 ciltlik eser yazmış olan Ali dönmez var. Matematiğin öyküsü ve serüveni isimli kitabı yazmıştır çok bilgili o olabilir.
Keyifli bir program olmuş gerçekten. Gerçek dediğimiz gündelik stresten uzaklaşıp hakikat peşinde uzun bir yürüyüş olan bilimi konuşmak ve dinlemek dinginlik veriyor.
Bir tane de bilim tarihçisine ihtiyaç vardı. Tekrarı yapılırsa bilim tarihçisi bir uzmanın da dahil edilmesi ümidiyle
Sesi huzur veriyor...
Fatih Bey size ve hocalarimiza çok teşekkürler, program mükemmeldi.
00:41:00 'da geçen "Gölge kaç boyutludur" sorusu dikkatimi çekti. Gölge 2 boyutludur ama bunun bir istisna veya ilginç olduğunu düşünmüyorum. Çünkü gölge bir nesne değil, bir görüntüdür. Örneğin bir ayna 3 boyutlu bir nesnedir, ama ayna üzerinde oluşan imaj 2 boyutlu bir görüntüdür. Aynen bu şekilde bir duvarda oluşan gölge, oluştuğu yer (duvar) 3 boyutlu bir nesnedir, fakat duvar üzerindeki gölge sadece bir görüntüden ibarettir; nesne değildir. Bu yüzden gölgenin 2 boyutlu olması, "sadece 3 boyutlu nesneler görünebilir" genellemesine aykırı değildir. Bir gölgeyi yerden toplayıp bir çekmeceye koyamazsınız, çünkü nesne değil. Eğer gölge bir nesne olsaydı o zaman 2 boyutlu olması ilginç olurdu.
Saçmalamışsın.
Eğer gölge bir nesne olsaydı zaten iki boyutlu olmayacağı için o zaman bir ilginçliği de kalmazdı.Normalde gördüğümüz üç boyutlu bir şey olurdu sadece. İki boyut dediğimiz şey sadece bir görüntüden ibarettir tek boyutta o bile yok. Gölge dediğimiz şey de iki boyutlu bir görüntünün üç boyutlu evrenimize yansıma şeklidir.
gölge daha az ışık yansıtan alana verdiğimiz isimdir. insan icadıdır
Ama ışık 3 boyutlu bir nesne mesela. Fotonlar. Eline değdiğinde hissediyorsun. Işıkta çekmeceye konulamaz ama bir nesne?
@@pessiedits1 ışık bir nesne değildir ve hatta bu yüzden fotonların kütlesi yoktur. Işık bir elektromanyetik dalgadır. Bir enerjisi vardır ama madde olarak kabul edemezsin. Katı madde olması için atom gerekli ama foton elektronu protunu olan katı bir yapı değildi elektrik alan ve manyetik alan enerjisini taşıyan bir temel taneciktir. Güneş ışığı vücuduna dediğinde hissettiğin şey ışığın taşıdı enerjinin vücudun tarafından soğurulmasi sonucu hissettiğin sıcaklık değişimidir
Fatih bey Teke tek Bilim programlarınızı gerçekten severek can kulağıyla izliyoruz. Ali Nesin'i yine görmeyi çok isterim .
Matematik iki yolla inşa edilir: tümevarım ve tümdengelim. Çocuklar tümevarımla inşa eder, bir düşünme düzeyine erişince de tümdengelim kullanılmaya başlar. Bu ikincisi formal matematiktir. Temel varsayımlar yani aksiyomlar kullanılır. Bu seyahatte hem sezgi, hem de algı önemlidir. Bilgi inşa edildikçe yeni bilgiler bu ön bilgiler üzerine inşa edilir. Temel varsayımlar değişirse ona dayalı bilgiler de değişir. Farklı geometrilerde olduğu gibi. Aynı varsayımlara dayalı olarak kanıtlanan bilgi hep doğru kalır. Çocukların kanıtları deneyseldir. Formal matematikte kanıt aksiyomatiktir.
Sinan Sertöz hocam da olacaktı bu programda, tadından yenmezdi. Ali Nesin klasik matematikçi; biliyor ama karşıdakinin seviyeye inip konuyu net aktaramıyor.
Fatih Altay'lıya bu program için teşekkürler, çok keyifliydi. Hocalarıma da teşekkür ederim.
daha sık Ali Nesin
hocam golge iki boyut dediniz ve braktiniz ali nesin bey de ogunden beri dusunuyorum dedi
peki isbati nedir iki boyut oldugunun .
Ali bey gibi benim de aklima takildi
ve o ogrenciyi tebrik ediyorum kafamizi karistirdigi icin .
sevgiler butun bilim insanlarina
bir cismin kendi üzerine düşen ışığı geçirmemesi sonucu ışığın düştüğü yerde bir parlaklık farkı oluşuyor. insanın gördüğü görüntüdeki cisimleri ayırmak için beyninde bulunan bir araç var(her nasıl nitelerseniz, bir ağ denebilir, bir yazılım denebilir. nedir bilmiyorum). biz o parlaklık farkından dolayı oluşan soluk alana bir isim veriyoruz. bu kadar saçmalayıp demek istediğim şey gölge bizim kafamızda :D
Çol güzel bir programdı. Şu sınavlar sonucunda hepimiz özellikle çocuklarımız matematiği sevmiyor ve yapamıyoruz. Yazık.
Muhteşem program...Çok teşekkürler Fatih bey.
Çok güzeldi. Soruları yalnız Fatih sorsa daha da iyi olurdu ama olsun yine güzeldi
Ali ALPAR "araları anlamak" dediği konuyu anlatırken Fatih abinin rengi değişti vallahi :) Şakası bir yana 5 kere izledim bir 5 kere daha izlemem lazım derin mevzular. Müthiş adamlar saygılarımı sunuyorum. Not : Bu bir aksiyom değildir.
Defalarca dinleyip anlayamadığım bir bilim adamı malesef Ali Nesin bey
Fatih Bey sağolun, Allah razı olsun, şu sıkıntılı dönemlerde farklı ve faydalı bir şeyler dinleyebiliyoruz.
ẞc3vWs. 🎉 go nhjb fx
Ali Nesin'in derslerine katılmak isterdim... Biliyor ama aktarmakta çok önemli...
Bu gün annemin kaybının onikinci yılı Annemi düşünürken aklıma sevdikleri sevdirdikleri gelir Aziz Nesin gibi çoközlüyorum kıymetli büyüklerimi 🎉
Einstein'ın matematik bilmediğini diyen cahillere sesleniyorum, adam 14 yaşında diferansiyel denklemler konusunu öğrenmiş. Siz 14 yaşında, çizgi film izliyordunuz. Einstein'ın matematiği inanılmaz derecede iyidir.
Program için çok teşekkür ederiz.
Türkiye'nin en kaliteli programı.
32:32 dünyanın en iyi sorularından biri bence
Fatih Bey,
Çölde serap gibisiniz, iyi ki varsınız
Ali Alpar hocamıza da saygılar sevgiler. Erkcan Özcan hocamızı da yayında görmek isteriz.
Refet beyi umarım ekranlarda daha sık görebiliriz.
15. Kez İzleyişim
Ali Nesinin konuşmasından büyük keyif alıyorum
Sayın Altaylı'nın o kadar tarihçi arkadaşı var ki, matematik ve fizik profesörlerine inatla tarih soruları soruyor..Onlar da hiç bozmadan yanıt vermeye çalışıyor. İlber Ortaylı'ya logaritma sormakla aynı şey 😀
Teşekkür ederim.
Fatih çok güzel sorular sordu, Aliler bazı sorulara cevap veremediler, sadece kıvırmakla yetindiler.
bir prizmadan kırılan ışığın renk demetleri de 2 boyutludur. Gökkuşağı gibi.. Görürsün ama yoktur.
Bu yayını izlememiştim. Ali Nesin' i dinlemek müthiş keyifli. Felsefeler felan...
Ali Nesin - Ahmet Arslan - Celal Şengör isteriz
Ali hocayı tekrar çağırdığınızda Monty hall problemini sorabilir misiniz?
Yolun daima açık olsun kaptan bugüne kadar izlediğim bir sürü çalışmalarda en doğru gerçek çalışmayı sen yapıyorsun kullanmış olduğunuz cihazlarda çok iyi emeğinize yüreğinize sağlık bol kazançlar dilerim
Harikaydı, teşekkürler....
Bir Ali Nesin ve Celal Sengor yayını gelse cok guzel olabılır
Çok güzel bir program olmuş
Merhabalar benim sorum şu, fikri olan paylaşırsa mutlu olurum : Fizikte daha küçük bir parçaya indirgenemeyecek bir parça, yapı var mıdır ?
Böyle bir şey henüz keşfedilmedi. Sadece daha küçük parçalarını gözlemleyemediğimiz şeyler olabilir. Gerçekten daha küçük parçası olmayan bir parça bulunursa aslında parçası başka bir boyuttandır. Üst boyutumuzda olduğu icin onu asla göremeyiz.
Fatih Altaylı "Yada yetiğini sanıyorsun" demesi efsaneydi .
Ali hocam sizin gibi eli ayagı öpülesi insanların bu sekilde zulum görmeleri dünyanın en kötü seyi :(
0:29:00 (sıfır) Matematiğe Hârizmi (7.yy.) ile geçmiştir. Böyle bir program da ismini anmadan geçmek olmazdı
Bir şey dikkatimi çekti ali nesin hocaya bilmediği bir soru sorulunca ne kadar kolay bilmiyorum diyebiliyor biz tüeklerde çok nadir görülen bir durum
Kanıtlanabilen herşey doğrudur,ama doğru olan herşeyi kanıtlanamıyor dedi Ali Nesin. Din konusundaki sorularına net cvp verdi aslında ..
Sezgi subjektif bir terim gibi gelmekte. Jargon sıkıntı yaratıyor. Zeka bana göre norm, çözücü, yaratıcı olarak üzere 3 e ayrılıyor. Anladığım bu jargon temelinde en az çözücü zekaya idrak, zamanın birikimsel olarak getirdikleri bilince eklendiğinde "Sezgi" ortaya çıkıyor.
Hiçbir şey olmadıysa bile düşünce akışları oluştu sinapslarımda teşekkürler...
ÇOK ŞÜKÜR ALİ NESİNİ GÖRDÜM HABERTÜRK DE BEKLİYORDUM...
Sıfırın geldiği yer Hindistan. Ali hocaya rakamların evrensel tarihi serisini okumasını tavsiye ederim.
sıfırın kullanıldığı ilk yer güney amerikada mayalardır. milattan önce 2000. boş bir ceviz kabuğu ile göstermişler. matematik tarihi konusunda çok eksikler. sorulara hazırlanıp gelselermiş keşke
01:00:00 da konusulan Godel'in kuramiyla ilgili ilginc bir detay var ve matematik ile ilgili cok sey soyluyor. Ali hoca bunu da ornek verse guzel olur. Godel'in eksiklik kurami, dogru olan ama kanitlanilabilirligi mumkun olmayan onermelerin de var olabilecegini soyluyor. Yani basitce, matematik eksiktir ve matematik yoluyla ulasilabilecek bilginin de siniri vardir, ifadesini kagida dokmustur, Godel. Bu sonuc kotu haber gibi gelse de, Godel'in bu kesfi insanlik tarihinin en onemli buluslarindan birisinin ortaya cikmasini sagladi: Bilgisayar. Alan Turing, Godel'in eksiklik kuramini ispatlamak icin Turing cihazini gelistirmistir, bu cihaz (aslinda teoretik model demek daha dogru) gunumuzdeki tum bilgisayar mimarilerinin atasidir. Ikinci ilginc gelisme, Alonzo Church'un yine ayni donemde Turing'den tamamen habersiz bir bicimde ama yine Turing ile ayni amacla gelistirdigi formal sistemdir. Bu ikiliye Church-Turing tezi ya da Hesaplanilabilirlik tezi denir, ki tum Bilgisayar biliminin kulliyati iste bu tezi temel alir. Son olarak, takdir edersinizki, bu birbirinden bagimsiz iki matematikcinin, bambaska iki farkli yontemle ayni sonuca ulasmalari, matematigin bir icat degil, bir kesif olduguna dair de cok onemli bir bulgudur.
Oktay Sinanoğlu olacaktı ki efsane olurdu
hocam bende bir iki soru sorayın neyin gölgesi iki boyut mesela noktanın gölgesi kaç boyut yada herhangi bir doğru parçasının gölgesi kaç boyut ? biz o doğru parçasını hangi doğrultu üzerinden yada hacimsel yapı üzerinden gölgelendiricez. ben o cümleleri kullandığınızda şekilleri bizim isimlendirip bizim kabulumüze göre davrandığımzı yada hangi tarifi kabul etiğimize göre değişeceğinizi düşündüğümüze göre değişeceğini düşündüğüm bir durum şimdi bu durumda hangi yapı doğru bu doğru dediğimiz yapıların hangisi gerçeğe yakın yada gerçek olan yapı nedir gibi felsefik yapılardan hangisi gerçekte doğru bunu neye göre tespit edicez yada tespit etme orjininiz nedir gibi sorularım oluşuyo hocalarım ben daha çok soru sormak istiyorum ama burası uygun değil yani son soruyu sorayım ben tanımlı mıyım tanımsız mı? son soruma çok insan şuan cevap yazacaktır ama teorik olarak değil kendi dünyası penceresinden
1:38:00 person of interest izlemis ali nesin based
Merhaba. Ali Hoca Sembollerin Ansiklopedisi kitabından bahsetti, bilen var mı acaba?
53. Dakikada Ali Nesin hocamızın anlattığı paradoksun adi nedir acaba ?
1:52:39 Fatih keşke bölmesen keşke bölmesen, adam kim bilir neler anlatcak
newton ve leibniz barrow dan mı calculus un temel teoremini aldı? cambridge dak: 1:27:00
Fatih bey programı tarih programına çevirmiş. Çağırdığı insanlar tarihçi değil.😁
Adam Einstein ı bile takmıyor, Einstein bile adamı enterese etmiyor
Ali Nesinin Zekasına ve karizmasına hasta olmamak elde değil
Ali Nesin kıymetlı bir matematikçi olmakla birlikte kıymetli bir aryan milliyetçisidir.
matematik ten hiç anlamıyordum ,üzerine tuz biber oldu,sebebi kesinlikle kem kum hocalardan kaynaklı , celal hoca hiç anlamadığım konuyu öle anlatıyor ki yeminle konferans verirsin,sebep hocalar karmaşık anlatılıyor ne nerden doğdu anlatamıyorlar
Celal Şengör'ün konuştuğu konular sosyal bilim konuları.Bunlar sayısal bilimler.Bu tür konuları basite indirgeyerek,herkesin anlayacağı şekilde anlatmak çok zordur.Hocalar kafalarında sayısal formülize ettikleri şeyleri cümlelerle basite indirgemek ve ifade edebilmek için düşünüyorlar.Dolayısıyla kem küm etmeleri,yavaş konuşmaları vs. doğal.Sosyal bilimler üzerinden bir konu anlatan Celal Şengör,İlber Ortaylı tabii ki daha akıcı konuşacak,anlatacaktır. Kıyaslama yapmak doğru değil.
1:37:41 Person of Interest dizinin bir sahnesinden bahsediyor
fatih altayın girişi “benim hiç anlamadığım konu” Kepfnwğdmeğdlfl
47:05 - 50:35
Mutevaziliginiz icin sizi alkisliyorum ismen tanimadigim sunucu...Iyi insanlar bu dunyada hak etmediyi dertler goruyor Amma gelme sebebleri zaten devrim yaratmak!!!
Golge dogrusal bir duzleme duserse 2 boyutlu olur ki bu ihtimal de imkansiza yakin
insan bir adeti gördü ama ne olduğunu bilmedin onu sadece tanıdı. Sonra iki adedi gördü onuda bilmedi ama onuda sadece tanıdı. sonra iki adedi 2 tanenin bir araya gelmesi olarak tanımladı ve bunu böyle anlatmaya başladı. bu anlatım evrilerek tüm kainatı anlatabilen bir sistematiğe dönmeye başladı. kendi tanımladığı toplamayı pratikleştirmek için çarpmayı geliştirdi. 4 işlemle doğayı tanımladı. kendi yarattığı sistematik ile doğayı evreni anlamaya başladı. hep bu sistem ile anlayıp öğrendiği için de matematik insanın tüm öğrenmesinin temeli olmaya başladı. ve matematik sanki tüm kainatın hep var olan yasası gibi olmaya başladı. Aslında matematik insanın kendisinde geliştirdiği anlama sistemi idi. Daha farklı şekillerde de olabilirdi ama insanlık onu böyle geliştirdi. VE İNSANA SORDULAR sayı nedir dediler dediki; bir önceki ile bir sonrakinin toplamının yarısıdır. sayı yoktur onu ben var ettim çünkü anlamak için ona ihtiyacım vardı.
Gölge 2 boyutluysa aynada ki görüntümüz de 2 boyutludur diyebilir miyiz?
İlk olarak matematik parmak hesabıyla başlamıştır. 10 rakam, 10 parmağımızdan üretilmiştir 12 parmağımız olsaydı 12 rakam üzerinden işlemler yapılacaktı... Olmayan hiç bir şeyi bulamazsınız. Bu müzik eserlerinde de geçerlidir. Belirli bir mantık içerisinde ritimsel ölçülerdeki uyumlu sesler beste oluştururlar.
Ali hocam bence gölgede 3 boyutlu sonuçta gölgenin düştüğü yüzeyde 2 boyutlu değil oluşan gölgede topolojik olarak tepeler ve çukurlardan oluşuyor
Su anda kullandığımız saat sistemi 12 lik sistemde mi kullanılıyor
Sayın Prof. Ali Nesin, Pisagor Teoremini hem aksiyomatik hem de deneysel yöntemle ispat edebilir mi?
Beyinde kurarsa olur,
Evet edebilir
Bilgisayar sistemlerinde zaten çıkartma işlemi de toplamadan türetiliyor. Aslında mantıksal seviyede sadece ve, veya, değil işlemleri var.
3 boyutlu nesnelerin 2 boyutlu gölge yansıması varsa 4 boyutlu nesnelerin gölgeleride 3 boyutlu mu?
Aynen öylee. Aslında çok güzel bir hipotez ve muhtemelen doğru. UA-camda bulabilirsiniz bu tarz videolar var. 2 boyutta yaşayan varlıklar olsa onalar 3. Boyutu nasıl görür gibi
01:37:34 Person of İnterest dizisi
24:23 de ufuk çizgisinin doğrusal olduğunu söyledi. Bu yeryüzünün yuvarlak ve düz olduğunun kanıtı.
Eğitim sisteminin getirdiği müfredat ile belli şeyi öğrenip öğrenmeyeceğin belirlenirken aynı zamanda öğrenmen belirlenen şey de ispatsız bir şekilde öğretilip(!) sana o şeyi bildiğine inandırılıyor. Bilginin asıl lezzetini ve bilmeyi öğrenmemiş, eğitim ve bilgiden soğumuş hatta nefret etmiş bir hale geliyorsun. Aynı şekilde sistemin, puan-net sistemi getirisiyle öğrenmen gereken olarak belirlenen bilgiyi de sorgulamadan, üzerinde düşünmeden, kendi yaratıcılığını ve hayal gücünü kullanmadan sadece sınavda o konu hakkında çıkan soruya yapabilme odaklı öğrenim görüyorsun.Sonuç olarak gündelik yaşamında çevreni gözlemlemeden, olay ve olguları sorgulamadan, bir yere gözün dalıp kendi düşünce ve fikirlerinle, bildiğin veya sana eğitimle verilen bilgileri karşılaştırarak uzunca dalmadan bir hayat yaşamaya devam ediyorsuz. Çünkü bilgi, öyle tadı tuzu baharatı kaçmış bir şekilde eksiltilerek ve çok kötü bir sistemle öğretiliyor ki bilim insanı olabilecek bir insan öğrenim gördüğü yıllarda bilginin acı, insanı mutsuz eden kötü bir şey olarak tanımlamış oluyor.Bu kabuğunu kırıp çıkabilmek ise hayli güç.
Bu videonun ilk 30 dksı bana bu çıkarımları yapabilmemi sağaladı.Teşekkürler.
Poincare Sanısı'ndan niye hiç bahsedilmesi?
1:18:50
Genel görüş: Pisagor kuramının, Pisagor'dan 1000 yıl önce Babilliler tarafından kanıtlanmış bir kuram olduğudur. Saygılar
Konu çok güzel ama konuklar iyi anlatamamis
Olabilir,mesela uzaylı bir medeniyet bildiğimiz matematik olmadan başka yollarla bilim,fen ve teknolojisini geliştirmiş olabilir.
Bu söyleşi TÜRKİYE'de matematik öğretilemediği gerçeğinin öneminin farkedilmesini engellemek için mi yapılmıştır? SAYGILARIMLA.
Sezgiden axiom kasdediliyor, alan, hacim axiomları, paralellik axiomu gibi.