FELSEFE SOHBETLERİ-DÜŞÜNCE VE DÜŞÜNMEK ÜZERİNE

Поділитися
Вставка
  • Опубліковано 18 лис 2024

КОМЕНТАРІ • 15

  • @kurtuluskaya5103
    @kurtuluskaya5103 5 місяців тому +1

    Saygılar sevgiler hocam🙋‍♂️

  • @gultekinakarsu4097
    @gultekinakarsu4097 3 роки тому +2

    Beğenerek dinledim. Çok teşekkür ederim doğru düşünce ne güzel saygılarımla

  • @tahres81
    @tahres81 2 роки тому +1

    Ağzına, bilgine, paylaşımına sağlık abi...

    • @KonusmakLazm
      @KonusmakLazm  2 роки тому +1

      Sevgili Serhat çok teşekkür ederim
      Selam sevgi saygı

  • @paniccatacc
    @paniccatacc 2 роки тому +1

    Ağzına sağlık abim

    • @KonusmakLazm
      @KonusmakLazm  2 роки тому

      Sevgili Dost
      Seninde yüreğine sağlık
      Selam sevgi saygı

  • @ALI-qf2ff
    @ALI-qf2ff 2 роки тому +1

    horoz sesi ve felsefe sohbeti.. süpersiniz

    • @KonusmakLazm
      @KonusmakLazm  2 роки тому

      Sevgili Ali
      Çok teşekkür ederiz
      Değer verip izlediğiniz ve yorumladığınız için
      Selam sevgi saygı

  • @havvaugurlu9599
    @havvaugurlu9599 3 роки тому +2

    Lütfen bu sıcak sohbetleriniz devam etsin,sizi dinlemek düşünce ufkuma yeni bakışaçıları getirmeme vesile oluyor...Teşekkürler,selam sevgi saygı bizden size olsun...

    • @KonusmakLazm
      @KonusmakLazm  3 роки тому

      Sevgili Havva Hanım
      Bizi takip ettiğiniz için çok teşekkür ederiz
      Elimizden geldiğince dilimiz döndüğünce video çekmeye devam edeceğiz
      Tüm katkılarınız için teşekkür ediyoruz
      Selam sevgi saygı

  • @munzevizerdust3858
    @munzevizerdust3858 3 роки тому +1

    Dakika 03:25-04:10 arasında yaptığınız yoruma katılıyorum. Bir kaç gün önce üniversitede işlediğimiz bir derste dersi veren hocamın bir yorumu ile katkı sağlamak isterim.
    Hoca "Bir terminolojiye sahip olan kelime ve kavramların, günümüz sosyal medyası ve haber kaynakları tarafından yanlış ya da gelişi güzel kullanılması; onların etkisini azaltıyor. Zaman zaman bu kavramların taşıdığı anlamı kaybetmesine de neden olabiliyor." Şeklinde bir ifadede bulunmuştu.
    Aslında cümlenin kendisini incelemeden önce o cümleyi yazan kişinin yaşadığı dönemi, ülkeyi, çevreyi ve toplumu bilmek, o dönemin şartları hakkında bilgi sahibi olmak ve yazarın eğitim ve iş hayatında neler yaptığını az çok bilmek gerekiyor. Bu yüzden, bahsettiğim bu bilgilere vakıf olmadan bu tarz cümleleri ,deyimi yerindeyse, gelişi güzel bir şekilde, söylemek ya da paylaşmak, yanlış bulduğum bir şey.

  • @munzevizerdust3858
    @munzevizerdust3858 3 роки тому +1

    Dakika 09:28-09:38 arasında sorulan soruya dair farklı bir bakış açısı sunmak isterim.
    2010 ya da 2011 yıllarında kişisel gelişim kitaplarına duydugum ilgi beni bu alanda farklı kitaplar ve metinler okumaya itmişti. Belki duymuşsunuzdur, "The Secret" isminde bir kitap çıkmıştı karşıma. Yanlış hatırlamıyorsam Türkçe'ye "Sır Yasası" olarak çevrilmişti. Kitapta özet olarak, her gün belirli bir süre boyunca (bu süre 10 dakika da olabilir 20 dakika da) hayal ettiğin ya da istediğin bir şeyi bütün ayrıntılarıyla ve tamamen yoğunlaşarak düşündüğünde evrenin sana o şeyi vereceğini savunuluyordu. Tuhaf gelmişti o zamanlar. Bu bahsettiğim kitapla karşılaştığımda lise yıllarındaydim.
    Üniversite yıllarımda "Hipnoz" kavramı ile karşılaşıp araştırmaya başladığımda, karşıma Psikanaliz çıktı ve doğal olarak bu kavram beni "Carl Gustav Jung" "Sigmund Freud" "Alfred Adler" isimlerine yönlendirdi.
    İlginçtir ki, Freud un ve Jung'un kitaplarında aktardığı vakaları ve bu vakaların tedavisi için kullandıkları yöntemleri okuduğumda ve vakaların tedavi olduğunu belirttiklerini gördüğümde "bilinçdışı" ve "bilinçaltı" kavramlarının bahsedilen bu "iyileşme" kavramı ile doğrudan ilintili olduğunu farkettim.
    Eğer soruyu soran arkadaşın ilgisini çekerse ,diğer kitaplara göre anlaşılması daha kolay olan, Carl Gustav Jung'un "Anılar, Düşler ve Düşünceler" isimli kitaba bı göz atmasını öneririm.

  • @munzevizerdust3858
    @munzevizerdust3858 3 роки тому +2

    Dakika 02:40 da sorduğunuz soru sonrasında videoyu durdurup yazıyorum bu yorumu. Bu yorumda sorduğunuz sorunun bana anımsattığı bir metinden bahsedecek, ayrıca aklıma gelen bir başka yazarın söylemlerinden kısaca bahsederek konuya dair bir sav ileri surecegim.
    Öncelikle sorduğunuz bu soru bana yakın bir zamanda okuduğum ve üzerinde çalışma yaptığım bir metni hatırlattı. Metin "Arthur Schopenhauer" tarafından yazılmış bir metin ve ismi "Düşünmek Üzerine". O metnin üzerinde çalışırken, yazarın sık sık vurguladığı "kendi kendine düşünme" eyleminin önemine farklı farklı yaklaşımlarla deginmesi ve düşüncesinin doğruluğunu ispatlamak için kullandığı "düşünceyi geliştirme yöntemleri" çoğunlukla başarılıydı. Bu konudaki başarısı bir yana, metinde yazara katıldığım kısımlar olduğu gibi savunduğu düşünceyi abartıya kaçan ifadelerle ve sert sözlerle savunması da beni zaman zaman rahatsız etti. Ayrıca, okura sunduğu düşünce silsilesinde yazarı haksız bulduğum kısımlar da vardı.
    Sorduğunuz sorunun bana hatırlattığı bir diğer unsur /oldukca sevdiğim ve kalemine saygı duyduğum bir yazar olan/ Dostoyevski'nin yarattığı Yeraltı Adamı karakterinin söylemleri ve yaptığı tespitleri. Orada, bence gerektiginden daha sert bir tavırla, 19.yy insanına dair özellikleri eleştirmesi ve bu insanlara dair söyledikleri oldukça ilgimi çektigi için aldığım notların arasına eklemiştim. Çoğunlukla doğru olduğunu düşündüğüm bu tespitleri okumayi düşünürseniz, eğer okuduysaniz bu ifademden ötürü özür diliyorum sizden, yeraltından notlar kısmının birinci bölümünde bahsettiğim düşüncelerle karsilasacaksinizdir.
    Yukarıda bahsettiğim metinde ve kitapta yazarların eleştirdiği ortak noktaların olması ilgimi çekti ve" Arthur Schopenhauer" un yazdığı metin üzerinde çalışırken, size bahsettiğim "Yeraltından notlar" kitabından aldığım notlara tekrar göz gerdirdim. Bunu yaptığımda yani iki yazarın da benzer konular üzerine yaptığı eleştirileri kıyasladığımda bazı ortak noktalar tespit ettim. İki yazar da temelde daha çok neoliberal politikalarda karşımıza çıkan; ezici iş yükü nedeniyle tekdüze yaşamak zorunda bırakılmış sınıfın giderek düşünmekten ve sorgulamaktan uzaklaşmasıydi. "Schopenhauer" bu durumun insanı bir düşünce üzerine enine boyuna düşümekten o bilgiyi hazmetmekten uzaklaştırdığını söyluyordu. Bu durumun bir çok sonucu vardı, bunlardan birisi insanın üretken olmaktan uzaklaşmasıydi. Dostoyevski ise 19.yy insanına dair yaptığı eleştirilerden sonra kendisinin neden bir iş beceremediginden bahsediyor. Örneğin yeraltı insanının öç almak istediğinde bunu bile beceremedigini, bu durumun sebebinin, öç almasına neden olan olayları düşünmeye başladığında birbiri ardına oluşan düşünce silsilesinin sonuna vardığında karşısına "doğa yasaları" nın çıktığını, bu yasalara kizmanın bir faydası olmadığından, öç almak istediği kişiden öç alma hakkını kendinde bulmadığını anlatır. Aslında ikisi de "ayrıntılı düşünmenin" "yaşanan bir olayı nedenini sorgulamanın" insanlar tarafından unutulmasini eleştiren benzer yaklaşımlar.
    Biraz uzun olduğunun farkındayım ancak, sizi ve anlattıklarını severek dinlediğim için ve söylemlerinde değer verdiğim için böyle uzun bir yorum yazdım. Şimdi dinlemeye devam ediyorum. Emeğinize sağlık.

    • @KonusmakLazm
      @KonusmakLazm  3 роки тому +3

      Sevgili Mustafa
      Zannederim felsefe eğitimi almaktasınız
      Tüm yazdıklarınız için yani düşünceleriniz için içtenlikle teşekkür ederiz
      Bir dostumuz bir günlüğüne sohbet için buraya geldi
      Sohbetimiz 4 günü buldu
      Bir gün sizinde yolunuz Çandarlı ya düşecek olursa uzun uzun sohbet etmeyi çok isterim
      Eğer sizde düşüncelerinizi ve bilgilerinizi bu kanalda yazmaya devam ederseniz tam da kounuşmak lazım a ulaşmaya başlayacağız
      Tüm değerli katkılarınız için
      Selam sevgi saygı

    • @munzevizerdust3858
      @munzevizerdust3858 3 роки тому +2

      @@KonusmakLazm Eğer yolum düşerse ben de seve seve gelirim ziyaretinize.
      Ben... İletişim Fakültesindeki bölümlerden birinde okuyan bir üniversite öğrencisiyim. Ayrıca yazı yazmayı öğrenmeye çalışıyorum. Felsefe, kişisel ilgi alanlarımdan biri ve bu alanda okumalar yapmakla kalmıyor, yaptığım okumalar üzerine düşünmekten keyif alıyorum. Ayrıca yazı yazmayı öğrenmeye çalıştığım bu süreçte felsefenin bu sürece olan katkısını da inkar edemem. "Yazabilmek" gerçekten zor bir eylem ve ben hala çok toyum bu konuda ancak yaptığınız sohbetleri dinleyip düşüncelerimi , en azından elimden geldiğince, paylaşmaktan mutluluk duyarım.