"eğer burayı değişitiremeyeceğin dışsal bir dünyaya mahkumiyet olarak algılıyorsan cehenneme hoşgeldin,ama burası her şeyin mümkün olduğu geliştiğin kadar genişletebileceğin bir oyun alanı olarak görüldüğünde burada yapabileceğin şeyin sınırı yok." aşırı hoşuma gitti.
@@Erkan_Trukteneğer izin ile olsaydı, hiçbir anlamı kalmazdı. Kukladan beter olurduk. Oysa gerçek şu ki; SONSUZ OLASILIKLAR EVRENİNDE, SONSUZ HAYALLERİMİZ, SONLU SEÇİMLERİMİZ VAR...
Bir profesör'ün bu gerçeği bu kadar açıkça dile getirmesi düşünenler için çok ama çok önemli ve değerli.Gerçekten çok teşekkür ederim.Ayrıca Cesaretinizden dolayıda tebrik ederim.
Sinan hoca,bana gore sadece bilgisini anlatan biri degil ayni zamanda,hislerini,algilarini diygularinida samimiyetle paylasan biri....tesekkurler hocam🖐️
@@emraherturkoglu3820 Fârabi(D. MS 870, ö. 950) Batı'da bilinen adı Alpharabius'tur, İslam uygarlığının zirvede olduğu dönemde yaşamış ünlü felsefeci ve bilim adamıdır. Senin kastettiğin ise Muhyiddin İbnü'l-Arabî(D. MS 1165, ö.1240) İslam düşünürü, mutasavvıf.
Günlüğüme içimi dökerken, ne zaman yazdığımı hatırlamadığım şu söz şimdi daha anlamlı geliyor: Bu evrende derdin bir hiç senin. Ama o derdin içinde senin tüm evrenin.
@@firatkarani8524 " De ki, "Yeryüzünde dolaşın da yaratılışın nasıl başladığına bir bakın. İleride, Allah öteki oluşmaya da vücut verecektir. Allah, her şeye Kadir'dir." (Ankebût suresi. 20. Ayet) Tam olarak yaptığımız bu.
Ya şükürler olsun ne yorumlar saçma sapan inançsal yerlere çekilmemiş ne de hocamız kitleden çekinip üstü kapalı konuşmamış. Gerçekten o kadar ihtiyacımız var ki çok teşekkürler 20 dk izlememe rağmen yine de kısa geldi daha çok gelsin bu konular hakkında lütfen
y verilmiştir.” Erhan Aktaş Meali Sana ruhtan¹ soruyorlar. De ki: “Ruh, Rabb'imin işindendir². Ve size ilimden çok az verilmiştir. İsra 85 kurana ters değil, biz başka alemden geliyoruz,
Sen fark etmemişsin fakat hoca metafizik gözümüzün yani gerçekliğin bize görünmesinin tasavvuf ile nefis terbiyesi (açlık gibi ) ile olacağını söyledi. Aslın da din sürekli bunu söylüyor . Dünya hayatının geçici bir heves , oyun olduğunu söylüyor . İmtihan dünyası dediğimiz şey tam da bu. Sınanmamız için ve de zihinsel evrim için bu oyunları oynuyoruz. Biz buraya gelmeden unutturma perdesi indi ve sürekli hatırlamaya çalışıyoruz aslın da uzaklaşmıyoruz hep daha yakınlaşıyoruz. Ölüm anın da büyük pişmanlık duymanın sebebi tam da bu olmalı çünkü ölünce oyunun amacını hatırlıyoruz ve yanlışlarımız için büyük bir pişmanlık ruhumuzu esir alıyor. Her ne kadar ruh hakkın da bilgimiz olmasa da bir tür enerji olduğumuzu düşünüyorum .
Bir sistemin içinde yaşadığımız çok açık bence .Dünyaya geliyoruz , bizi 6-7 yaşına kadar dünyada yaşamımız için gerekli olan faaliyetleri öğretiyorlar ( tuvalet eğitimi , yemek yeme , konuşma vb. )ve biz bu anların hiçbirini hatırlamıyoruz . Daha sonrasında bilincimiz açılıyor ve bulunduğumuz çevreye ,ortama göre mantıksal ve duygusal kararlarla hayatımızı yaratıyoruz ya da bize verilen senaryoyu oynuyoruz :)
Kişiden kişiye farklılık gösterse de genellikle anılar ilkokul çağında kaydediliyor . Belki sizin o yaşlarda bir travmanız vardır ya da kreşe gitmişsinizdir. En eski anım 5 yaş Anasınıfına başladığım ilk gün var . Hem kastettiğim şey o değil ilk söylediğiniz kelimeyi hatırlıyor musunuz ya da annenizin sütü dışında yediğiniz ilk yemeği.
@@studieng444travma ile alakası yok 3 yaş sonrasını hatırlamayan kişi ile karşılaşmadım ben. Kreşe de gitmedim. Öte yandan bunun sebebi tamamen hayata hazır olduktan sonra değil görece erken doğumumuzdur. Ön beynin gelişmesi ve kafa büyüklüğünün doğumu zorlaştırması sebebi ile gelişmenin bir kısmı doğum sonrası devam ediyor, bıngıldak bile kapanmamış ve yumuşak oluyor ki beyün büyümeye devam etsin. Hal böyle olunca ilk yılları hatırlamamamız normal çünkü hatırlamayı sağlayacak nöronal yolaklar ve beyindeki ilgili bölgeler henüz gelişmemiş ya da çok zayıf. Bunun da simülasyonla değil olsa olsa evrimle alakası var.
@@cattomeowempire Hayatına 5 yaşındaki anılarıyla başlamış benle karşılaşmış oldunuz işte :) Bu dünya bir simülasyon ise zaten evrim de simülasyonun bir parçası değil midir ?
2 3 yaş sonrasını hatırlamak mı 😮😂 40 yaşındayım, ilk okul öncesi anılar geriye gittikçe yok oluyor :) hoş, 2 yaşında yaşanan saçmalıkları da hatırlamak istemezdim 😅
Sinan hoca'nın söylediklerine katılmakla birlikte, bu konunun Matrix'ten bile çok çok önce (1981) Daniel C.Dennett'in Aklın Gözü kitabında daha detaylı bir şekilde işlediğini ilgililerine belirtmek isterim. Mükemmel bir kitaptır.
@@muratyumusakkaya888 BİİZNİLLAHİ TEALA YENİ BİR ASIR kitabını okumanızı tavsiye ederim. Sitesinde açılır okunur. Eser üniversite fizik hocalarına iletilmiş bir eser...
hepsinden önce simularklar ve simulasyon isimli kitaba bakın. film de zaten bu kitaba gönderme yapıyor, filmin 7. dakikasında neo kitaplığından bir kitap çekip çıkartıyor o kitap bu kitap işte
İnsan düşünen, hayal eden, kafayoran, soran, sorgulayan, araştıran bir varlıktır. Başka türlü gelişmek mümkün değildir. Her önüne konanı yiyen, içen, her konuşana inanan, okuyup araştırmayan, şuur altına yerleştirilen dogma fikirlerle yaşayanlar da insandır(?) Böyle insanların varlığı ile yokluğu arasında hiçbir fark yoktur! Her fikrine katılmasamda, Sinan hoca gibi değerli insanlara saygım sonsuzdur.. Sinan Canan gibi insanların çoğalması dileğiyle..
En etkilendiğim ve hep düşündüğüm rüyanın içindeyken hayatını o sanıyorsun. Neo mu demişti " rüyadayken gerçeğin hangisi olduğunu nasıl bileceksin" gibi bir söz hep düşündürdü beni. Ölünce bakalım ne olscak
Simülasyon matrix ve hipnoz beynimi yakıyor. Bu konuları üstatlarından sabaha kadar saatlerce ilgi ile dinleyebilirim. Emek verenlere ve hocama teşekkürler.
Bende senin gibiydim berlinde ilk defa bir rave partiye katıldım, işemek için tuvalete gittiğimde siyah gözlüklü zenci bi adam vardı bana birşeyler dedi, bende I dont speak dedim, sonra mavi bi hap uzattı, bi anda simülasyondan uyanma vaktimin geldiğini anladım çok heycanlandım, ama mavi hap filmde simülasyonun içinde kalma anlamı taşıyordu ben de geri uzattım red red dedim, birşeyler dedi sonra kırmızı bi hap çıkardı hemen aldım yuttum sussuz bir şekilde, sonra adam çıktı gitti 20 dakika aynanın içinden geçmeye çalıştım olmadı, 1 saat sonra patlamaya başladığımda adam yanıma geldi, eliyle para para işareti yaptı bende morfeus ne zaman gidicez dedim daha sonra cüzdanı çıkarıp verdim, herşeyim cüzdandaydı.
Simülasyonda yaşıyor olmamız bir gerçekliğin olmadığı anlamına gelmiyor. Bu durumda bile en az 3 şeyin gerçekliğinden emin olabiliriz: Beynime gönderilen elektrik sinyalleri, bu sinyalleri gönderen kişi/şey, sinyalleri alan beynim. O halde basitçe 500 sene önce Descartes'in söylediği gibi "düşünüyorum o halde varım" diyebiliriz. Bu prensibin üzerine koya koya bir gerçeklik algısı oluşturabilmek mümkün.
Muhalefet yorumlara maruz bırakıcak bir yorum kardeşim, güzel 👍🏻 ancak öte yandan dediğin gerçeklik eğer bir mühendislik harikası içerisinde ise ne yazık ki finalde o da sahte bir yapının içerisinde ki gerçeklik olur. Asıl soru bu zaten, dışarıda ne var ? Yeni nesil bir bilgisayar oyunun içerisinde ki karakter de orada ki bir durumdan ötürü yaralanıp canı yanabilir ve bunu bize ses ve görüntü olarak aktararak o hissiyatı yaşatabilir. Bu bilgisayar oyunun çok ama çok gelişmiş bir yapının içinde olduğunu hayal et. Şu an bile hologram teknolojisi sihir gibi. Lol turnuvasında ki ejderhayı bilirsin, insanları bir kaç saniyeliğine de olsa büyüledi ve o anlar gerçek gibiydi. Velhasıl her şey mümkün..
Bu videoyu üç veya dördüncü dinleyişim olacak çünkü bir süredir sorguladığım, kendi içimde çözmeye çalıştığım meselelere öyle parlak bir ışık tutuyor ki... Teşekkürler Sinan Hocam, orada olup bizlerle bunları paylaştığın için.
Sinan hocamın anlattıklarının az da olsa ucundan yakaladım fakat derin bilgiye sahip olduğu açık bu konuya ait daha fazla bilgiyi merak etme hissi uyandı bende konuyla alakalı uzun bir video serisi olsa çok hoş olur 🙏🏻
Sinan Hocam; simülasyon, fenomenoloji, gündelik hayatın zihinsel üretimi, solipsizm... eyvallah; bir yere kadar anlaşılabilir. Fakat burada bir paradoks var; şöyle ki, simülasyonda olan bir zihin, kendisinin simülasyonda oluşunu veya olmayışını sorgulama düzeyine nasıl erişir? Bir örnek üzerinden açıklayayım: örneğin bir roman yazıyorum, romanın karakterlerine kurgusal yetenekler yüklüyorum, roller veriyorum vs. Baş karaktere de kendi kendine düşünme, sorgulama, varlığı, yaratılışı, simülasyonu merak etme yetenekleri yüklüyorum. Her şekilde roman karakteri benim yazdıklarımla sınırlı bir alt evrende, benim yüklediğim yeteneklerle kısıtlanmıştır. Kendi başına sorgulayamaz, fikir yürütemez... Bu durumda simülasyonda olan roman karakterime, bunu sorgulama yeteneği vermemin, bu soruları sordurmamın amacı ne ola...? Asla kendi başına bir gerçekliğe varamayacağı, mesela kendi yazarının evreninde olan bitenler hakkında bir bilgisinin olamayacağı birine, "aslında sen bir roman karakterisin, sana ben söyletiyorum, yoksa sen yoksun, benim zihnimdeki bir kurgudan başka bir şey değilsin..." dedirtmekteki maksadım ne olabilir? Sırf eğlence mi? Kendi yazdığım kurgudan, kendi sıkıntımı gidermek için, kendi kendime oynadığım bir oyun mu? Kutsal öğretilerin, Hermetizmin, Parmenidesin, Farabinin, Huserl, Heiddegger, Berger vs. sanki her biri bu soruya yaklaşırken kendi kendimiz ürettiğimiz alternatif cevaplar gibi. Hiç biri şüpheleri ortadan kaldıracak kadar netlik vermiyor (inancı hariç tutarak, inanmak zaten sorgusuzdur). Simülasyon ve algı konusunda söyledikleriniz benim de yorucu düşünce süreçlerinden sonra gelip takıldığım bir istasyon şimdilik. Fakat bunun son durak olduğuna dair yeterli bilgi göremiyorum. Sizde varsa bu bilgiyi bizim daha kolay anlayacağımız şekilde paylaşınız lütfen. Paylaşınız ki başımız yastıkta huzur bulsun... Selam ile
Tam benim kafamdaki soruyu sormuşsunuz 👌 Herşeye okey verdiğim anda bile bu soru geliyor aklıma. Ben bir simülasyon oyunu kursam, gerçekliği sorgulatacak kadar sınırlarını aşmalarını istemem diyorum. Çünkü sonrasında benim kurduğum ve istediğim düzenin dışına çıkmaya kalkışmalarını asla istemezdim. Bir yandan da bazı şifreler koyabilirdim aslında, diye düşünüyorum. "Hakedenin kendi uğraşısıyla çözüp biraz daha level atlamayı haketmesi" gibi.. Mesela ben astroloji öğrenerek bu şifrelerin çoğunu kırdım ama bunlar, üzerinde konuşulması gereken çok derin konular...
Hocam o bahsettiğiniz maddeler ile lise sonlar da tanıştım ve çok dengesiz eğilimler gösterdim şimdi 30 yaşındayım hala denge kurmak için büyük mücadele veriyorum. Simülasyonu en derin biçim de tecrübe ettim ve birilerinin metafizik olarak sosyalleştiğini ortak alanlar da bulunduğunu gördüm. Bu hayatım da radikal değişikliklere sebep oldu. Sonra kuranı okudum ve Ankebut 64. Dünya hayatı gerçek de oyun ve eğlenceden ibarettir , gerçek yurt ahirettir keşke bunu bilebilselerdi'' ayeti beni çok etkilemişti . İmtihan dünyası dediğimiz şey yani semavi dinlerin aslı bu teoriyle tam olarak bağdaşıyor . Teori diyorum fakat pratik de deneyimlediğim için mutlak gerçekliğim olarak kabul ediyorum . Tasavvuf işin içine girince de sizin dediğiniz nokta da bu evrenin merkezin de '' BEN '' VARIM YANİ EVREN BENİM demek büyük bir sorumluluk hissetmeye sebep oluyor . Ben var benden içeri demişler erenler benden geriye kalan hiçlikmiş. Sonsuz bir yaşam , sonsuz enerji ile sonsuz olasılık ''var'' olmanın hazzını tatmamıza sebep oluyor . Fakat tasavvuf da bunlar yüksek makamlar yani sizin dediğiniz gibi maddeler yerine nefsi terbiye ile o perdeleri kaldırmak gerek. Her ne kadar bu gerçekliğin farkın da olsak da algılayıcılarımızın sürekli bizi dürtmesi ile yalan olana kapılıyoruz . İşte o yüzden demişler '' başkalarını yenen kuvvetlidir , kendini yenen kudretlidir '' . Son olarak sizi yıllar önce okan bayulgenin programın da izlemiştim saçma sapan konuklar vardı fakat siz orada çok dikkatimi çekmiştiniz , bugün algoritma sizi karşıma çıkardığın da hemen tanıdım ve unutmama sebebimi daha iyi kavradım . Sizden öğrenilecek çok şey var . Var olun.
Simülasyonda olabiliriz. 6 Şubat depremini bir sürü insan bir şekilde hissetti ya da yakın zamanlarda düşündü. Depremin ilk saniyeleri Fatiha suresini hızlıca okurken kalkmakta tereddüt ettim. Sureyi bitirp amin dediğim an çok şiddetli bir ses kalkıp koşmamı emrettiğinde tüylerim diken diken oldu . Koşarken başka evrene açılan bir kapı belirdi zihnimde ve ben köyde olmama rağmen şehrin nasıl yıkıldığını bir anlık izledim. 1 senedir doğru düzgün uyuyamıyorum.
Prefrontal lobun anlık aktif olmuş izlemişsin vizyon düşer flashback gibi gözünün önüne gelir saniyelik görüntüler. insanlar meditasyonla ön lobunu aktif etmeye çalışıyor normal bişey
bence her bilimsel gelişme sonrası o dönemin insanları artık bilimin bundan daha fazla ileriye gidemeyeceği yanılgısına düşüyor az çok . Mesela tekerlek ilk çıktığı vakit eminim ki o klandan biri "ya arkadaş bu alet neymiş be, kimse daha iyisini yapamaz" düşüncesine girmiştir. Ve bence her bilimsel ve teknik gelişme insanların yaratıcı algısında mikro değişiklikler yapmıştır..Şu an sahip olduğumuz bilimsel veriler , teoriler inanılmaz çeşitli..her bir bilim dalı binlerce alt başlık üzerinden dallanıp budaklanıyor ve gerçekten "daha ilerisine gitmek mümkün mü" sorusunu sorduruyor...bunun asıl nedeni aslında insanlık olarak hep bir şeylerin üstüne koyularak gidilmesi ve bu durumun, yaşayan son nesil üzerinde "en üstün nesil" hissiyatı yaratması..ancak günümüzden 500 yıl sonrasını düşünelim ..şu anki dediklerimizin üstüne o kadar çok şey konuşulacak ve ispatlanacak ki şu an yapılan tartışmalar o zamanın insanlarına çok komik gelecek...tıpkı bizim eski eserlerdeki bilimsel tanımlara güldüğümüz gibi...aristonun tüm varlığı ateş su hava toprak gibi çok yüzeysel 4 ana maddeye indirgemesi gibi mesela...ve bence özellikle bilgisayar çağına girmemiz , oyun teknolojisindeki gerçeğe tıpatıp benzeyen grafikler oluşturması, görsel medyanın ekranlardan taşıp artık 3 boyutlu hologramlara dönüşecek kadar gelişmesi gibi atılımlar bizlerde "bu hayat simülasyon mu acaba" sorunu körüklüyor...ama bence net bir cevap hiçbir zaman bilinemeyecek..en azından şu an yaşarken elimizdeki verilerle bunu ispatlamak mümkün değil..sadece şuan ki gelişmeler böyle bir soru doğurdu , eminim ki bundan yüzlerce sene sonra o zamanın gelişmeleri bizde farklı sorular uyandıracak..ve belki günün birinde acaba tanrının organik bir parçası mıyız sorusunu bile soracağız kendimize...
Zaten geçmişte sorulmuş o soru, bakınız: panteizm/panenteizm. Belki geçmişte bizden çok daha ileri teknolojiye ve bilgilere sahip medeniyetler vardı dünyamızda, bizde onlardan kalan bilgi kırıntılarıyla teoriler üretiyoruz.
Eğer tüm Evren bir simülasyon ise yapılacak en akıllıca davranış içinde varolan tüm simülatif varlıkları sevmektir galiba. Tanrı sinirbilimi korusun. ❤️
Ölümle herşey biter,ölen bir canlının dirilmesi mümkün değildir.Zaten tüm dinler insanların ölüm korkusu ve yokoluşu hazmedemediğinden insanlar tarafından ortaya çıkarılmış ve insanlara sonsuz yaşam vaat ederek varlıklarını sürdürmektedir.
Matrix konusunda sizinle aynı noktadaydım ve haya kırıklığı olmuştu hakikaten izleyenlerin durumunu farkettiğimde. "Bu film nasıl yasaklanmıyor?" diye düşünmüştüm ama izleyenlerin durumunu farkettiğimde gerek olmadığını acıklı bir şekilde farketmiştim. :)
Hocam merhabalar. Evet SİMİLASYONDAYIIIIIZ. Yaklaşık on beş yıl önce Ahmet Hulusi'nin kitablarından birinde; Aslında biz içten dışa görüyoruz diye okumuştum ve bu ne demek diye sorular sordum. Kendimce araştırdım, hani derler ya '' soru ilmin yarısıdır diye '' halisane bir soru sordumu insan cevap bir şekilde karşınıza çıkıyor. Bu konudaki 15 yıllık okumalarımı 17 dakkada o kadar güzel anlattınız ki, Çok teşekkür ederim. Tasavvuf büyüklerinin su sözleriyle bitireyim: EŞYANIN ASLI HAYALDİR Selamlar.
Sinan Hocamın, İsmail Hakkı Aydın hocamızla bir araya geldiği hiçbir program bulamadım. İsmail Hocamız şuanada kadar gördüğüm en bilge insanlardan, Kuran a ve islamiyete hem bağlı hem de ülkemizdeki en iyi din adamlarından çok daha aydın. Dolayısı ile Sinan Canan ve İsmail Hakkı Aydın ın bu konuları tartışmasını değerlendirmesi çok ilginç olurdu. çok da isterdim. Sinan Hocamı da çok seviyorum bu yayını yapan emeği geçen herkese de çok teşekkür ederim.
Hocam seviyorum seni yaaa 😊... Mevzuya ilk ayıldığımda cidden günlerce başka birşey düşünmemiştim ...Matrix , Donald Hoffmann, Sinan hoca üçgeninde sarsıldım , sonrada hiçbirsey eskisi gibi olmadı...çok şükür 😅
@@yunusemreejderha2596 inandigi hikayeye bak: kuranda yazilanlari yapmaz isen sonsuz süre iskence altinda kalacaksin. 10 yil degil, bin yil degil, hatta 1 milyon yil degil. sonsuz. ebu lehebin elleri kurusun. amin. ganimetlerin yarisi allaha ait. dünyanin en cikrin sesi esek sesi. 😅
"Simülasyon" dediğiniz şey, bugünün zihni ile bizim düşündüğümüz bir şey sadece. Kısacası "fantezi". Gelecekte "kesin şunun içindeyiz, kesin şurada üretildik" gibi daha da saçma fanteziler konuşulacaktır. İnsan o kadar aciz bir varlık ki, "inanmak lazım" dediği zaman bütün sınırlarını yıkar ve her halta inanabilir.
The Truman Show'u izlemenizi tavsiye ederim. Konuşulan her durumu, insanın kendini aşınca nasıl kendine varacağını ve bunun için küçük bir cesaret parçasına ihtiyacı olduğunu en renkli şekilde anlatıyor ve izletiyor.
17 yaşında Matrix'i izlediğimde, 3 sene önce de Donald Hoffman'ı dinlediğimde uyuyamadım. Bir kere uyanınca, zaten "uyusan" da uyumuyorsun. Cesaretine sağlık hocam ✨️
Matrix, hayali gerçekliğinin ötesinde var olan Sonsuz ile temasını kaybetmiş, kendi kendine yeten bir sistemdir. , kendisini güçlendiren korkuyu üretmek için gerekli olayları üreterek kendi hayatta kalmasını sağlamak için bilerek manipüle eden, kendinin farkında olan bir varlıktır.İnsanlar gerçekten de Matrix için 'piller' ya da elektrik santralleri ve kendi hapishanemizi sürdürmek için güç sağlıyoruz. Yalnızca koşullu inançtan arınmış olan, Matrix'in titreşimsel yanılsamalarını aşabilir ve bilinçli olarak Sonsuz ile bir olabilir.
Simülasyon teorisini akıl hastalıkları çerçevesinde değerlendirdiğimizde nasıl bir sonuca varmalıyız acaba? Gerçeklik algısının tamamen bozulduğu durumlarda özellikle. Ve hocam birde bu konunun bu tarz sorunlar yaşayan insanlar için kaygıyı ve yabancılaşmayı tetiklediğini düşünürsek bu konuda da bir video gelmesi makul olur.
Simülasyon o kadar derin ki algılarınla Neo gibi farkındalığa eriştiğini düşündüğün an işte gerçeklik bu diyerek tatmin olacağın başka bir simülasyona geçersin.Oyun içinde oyun katman içinde katman vardır.Tüm simülasyonlardan arınmak ne kadar mümkün bilmiyorum ama kesin gerçekliğe ulaştığımız an Tanrı olacağız...
@@fatmakosubas8964 Sanıyorum Hallac-ı Mansur Enel Hak derken yaratıcının bedeni ve ruhundaki yansımalarını fark edip "Ben onun cümlesiyim,onun sözü,onun eseri ve kendinin vacib-ül vücud yansımasıyım" demek istedi.Tıpkı Yunusun "Ete kemiğe büründüm,Yunus diye göründüm" lafzı gibi.Hegel'in anlattığı ve sonunda dünya tini'nin kendisi olduğunu söylediği dizesiyle,Spinoza'nın Etikasının harmanı gibi.Ama benim bahsettiğim Tanrı olma kavramını Kaynağa dönme ve parçaların bütünü oluşturup Tanrıda birleşmesi mutlak tekillik olarak düşünün.
Eğer gözlerimizi kamera , diğer duyularımızı bir araç olarak düşünüyorsan ve kendi ruhumuzu da , bedenimiz robot voltran ın birey olarak düşünürsek , tabi ki simülasyondayız. "İnsanlar uykudadırlar, ölünce uyanırlar." (bk. Aclunî, Keşfu'l-hafa, 2/312) MATRIX filmini ilk gösterimde izlediğimde gerçekten gece düşünmekten uyuyamamıştım. Sonra anladım ki filim yapımcıları dini argümanları kullanarak bu filmi tasarlamış , yani olmayan bilinmeyen bir şeyi senaryosunu yazmamış . Simülasyonda olduğumuzu ve gerçek yaşantının olduğunun işaretleri , aynı MATRIX filmindeki kırmızılı kadın gibi , bu dünyada var , aynı Sinan beyin dediği gibi mesela parmak izi nin farklılığı . Bu olayda ayette var ," Kıyâme Suresi 4. Ayet ", yani bu simülasyon , yada ne diyorsanız, onu yaratan Allah , simülasyon içine işaretler koymuş ki onun varlığını bilelim ve iman edelim diye.
Hocam bende var kılındığın için bendeki varlığına şükürler olsun. Gerçek zannettiğimiz hiç bir şey yok, hakikatte madde yok. Bizler de açacağız sizlerle beraber. 🤗❤️
11:40 Hocam arayışınızda başarılar dilerim lakin ben her zaman takıldığım bir söz vardır ''Gerçeklik algıladığın kadardır'' bu maddelerde Algı güçlendirici olarak gerçekten çok faydalıdır arayışınıza başka bir perspektif katacağını bildirmek isterim.
Bu gerçekliği fark ettiğimiz anda gerçekliğin bile kendi içimizde oluşturduğumuz bir simülasyonun yansıması olduğunu anlıyoruz. O yüzden yıllardır "Var olan her şeye yüzde yüz evet." demeyi öneriyorum. Her şeyi kendi içimde ve bazen bilerek ve isteyerek, ona heves edip üzerinden çalışarak oluşturdum çoğu zamansa hiç farkında olmadan yerleşik çeşitli duygu ve düşüncelerim aracılığıyla oluşturdum. Bunu anladığımda kızma konusunda kendimi eğitebilmeye daha az kızıp daha çok dönüştürebilmeye başladım. Beğenmediğim her şey için önce ona beğenmezken ne sıfat ya da kimlik yüklediğime bakıyorum. Diyelim ki birine yalancı dedim; ilk olarak "İçimdeki yalancı seni gördüm." diyorum. İkinci adım "Seni yarattığım için özür diliyorum, lütfen beni affet, teşekkür ediyorum, seni seviyorum." diyerek Ho'oponopono öğretisini kısmen uyguluyorum. En son "Yalana ev yalancılığa yüzde yüz evet, yalan söylemeye ve yalana maruz kalmaya izinliyim ve ben dürüstlükle yaşamayı seçiyorum." diyorum. Gördüğümüz ve kabul ettiğimiz, sorumluluğunu aldığımız her yaratımımız dönüşebilir. Bunlar dönüştürmek için kendi bulduğum anahtarlar. Siz de kullanabilir veya kendi anahtarlarınızı yaratabilirsiniz. Simülasyonda yaratım sınırı yoktur 😊
Sinan Canan'ın söylediklerinin tamamına katılıyorum,sadece birşey hariç oda şu: Tamam hepimizin varolan şeylere dair algıladığı-deneyimlediği gerçeklik aynı değil,ama bu bizi bunun tanrısı yapmaz,zaten bizler bir tanrı olmadığımız için bu durumdayız. Peki bizlerin böyle kendimize has gerçeklikleri varedebiliyor olmamızı sağlayan şey nedir ve niçin biz insanlar için böyle bir durum söz konusu?? Beyin denen organ,birşeylere dair varolan gerçekliği tarayıp-bazı filtrelerden geçirdikten sonra daha sade bir dil kullanarak bizim için algılanabilir-deneyimlenebilir bir hale getiriyor. Peki beyin denen organ varolan birşeylerin gerçekliğine dair; Birşeyleri olduğu gibi tarayabilmesi mümkün değilse,zaten beyin denen organın bize birşeylerin gerçekliğini olduğu gibi sunmasıda mümkün değildir. Peki nasıl oluyorda beyin denen organın zihnimize yansıttığı olguların gerçeklik modellemelerini kullanıpda; Mesela birşeyleri keşfedebiliyoruz-birşeyleri icad edebiliyoruz veya nasıl Bilimsel çalışmalar yapabiliyoruz vb...bunlar gibi şeyler nasıl ortaya çıkabiliyor?! Bence bu durum daha hayret verici birşey😯🤔
Şu ana kadar sorulmuş ve gerçeğine imkansızlaş(tırıl)mış en siyah sorudur. Yayın içeriği azami düzeyde kaliteliydi lakin süresi anlık bir bakış gibiydi. Teşekkürler...
Konuyu anlamanıza yardımcı olacak bir soru; Ya asıl renk körü olan büyük çoğunluksa ve toplumda renk körü diye nitelendirdiğimiz kişiler gerçeği görebilen nadir kişilerse???
Yazım biraz uzun olacak ama Sinan hoca gerçekten anlayabilen için yada çoktan bu yola çıkmışlar için çok iyi bir kılavuz. Bu video da bahsi geçen birkaç konuya değinicem. İlki yardımcı kimyasallar... Kendimce bir süredir bir yolculuk halindeyim. Belirli sepeblerle birkaç kere dibi deneyimledim. Dibi bir kez görüp çıktıktan sonra değişim kaçınılmaz olarak geliyor. Yaklaşık 10 sene evvel arkadaşlarımın içince gülüp eğlendiği bir maddeyi bende kullanıp biraz olsun neşelenmek istemiştim. Fakat bende ki etkisi hiç beklediğim gibi olmadı. Takriben 8 9 saatlik bir süreç, görüp yaşadıklarım hissettiklerim bütün algılarımın hislerimin çok farklı çalışması inanılmaz derecede korkutmuştu beni. O an içinde bulunduğum durum ve kendim gerçekmi değil mi kavrayamadım. Çok az çalışan bilincimle mantıklı olarak tek düşünebildiğim ve yapmam gerekenin bi hastaneye gidip kendimi teslim etmek olduğuydu. bu olaydan sonra çok ciddi endişe bozukluğu yaşadığım için psikoloğa gittim ve bir tedavi sürecine başladık. Bikaç tetkik yaptı ve seanslardan birinde benim bu tarz maddeler kullanmamam gerektiği çünkü şuan tam hatrlamıyorum ama beynimin biraz farklı çalıştığını ve bu tarz maddelere duyarlılığının fazla olabileceğini söyledi. O günden sonra 2 defa daha kullandım ve sonuç aynı oldu :) bu salaklığı toplam 3 defa yaptım ve cidden sonuncuydu çünkü bizim mevcut donanımımızın yazılımı belli şeyleri algılamaya programlı, fazlası mevcut mantığımıza oldukça aykırı. Kaldırması hem zihnen hem bedenen çok zor ve kötü sonuçlar doğurabilir. Sinan hocanın bir diğer söylediği ise ya bildiğimiz gerçekliğin kabul edileceği yada odağına bunu alacaksın cümlesi. Eğer bir kere hakikat nedir yolculuğuna başladıysanız zaten geri dönmek istemiyorsunuz. Mevcut mantık sistemimizle idrakı zor olan bir olay ama beynimiz ufak ufak kapılar açabiliyor, kendi basitliğimize indirgeyebilecek metaforlar bulmaya çalışmak ufkunuzu biraz daha açıyor. Sevgiler saygılar.
Aynı durumu ben de benzer maddelerin etkisindeyken deneyimledim. Madde etkisindeyken istemsizce içinde bulunduğum ana çok fazla odaklandım ve çevremi gözlemledim sonra birden bire aklıma annem geldi. Sonra fark ettim ki annem dediğim kişi o an için yalnızca zihnimde yer alan bir karakterden ibaret yani yalnızca bir anı. Annemi en son o sabah görmüştüm ancak sabahki hatırladığım an ile annemle 10 sene önce yaşadığımız başka bir an arasında mantıksal olarak hiçbir fark olmadığını fark ettim. Çünkü ikisi de sadece bir hatıradan ibaret. Zira annemin içinde bulunduğum anda yer almadığını dolayısıyla bana en yakın canımdan çok sevdiğim insanın dahi o an yalnızca zihnimde yaşadığını fark ettim. Bu durum o an maddenin de etkisiyle bende öyle bir şok etkisi yarattı ki saatlerde kendime gelemedim ve hep daha fazlasını düşünmeye başladım. Lise anılarım, üniversite zamanlarım, hayatıma giren kadınlar arkadaşlar… İçinde bulunduğumuz an dışındaki her şey yalnızca beynimize kaydedilmiş anılardan ibaret ve içinde bulunduğumuz an haricindeki hiçbir şeyin gerçek olup olmadığını kanıtlayamayız sonucuna vardım ki içinde bulunduğumuz anda deneyimlediğimiz şeyin dahi ne kadar gerçek olup olmadığı bile tartışmalı bir konu. İçinde bulunduğumuz an resmen bir tiyatro perdesinden ibaret ve hayatı ancak perde perde yaşayarak deneyimleyebiliyoruz. Ve Sinan hocanın tabiriyle biyolojik bir simülasyonda yaşadığımızı o an fark ettim. Gözümüzün önünde algılama kapasitemizle sınırlı bir dünya var ve bu sınırların ardında ne var kafamdaki en büyük soru da bu.
Morpheusun dedigi gibi; cehalet mutluluktur.Yani dusunmemek mutluluktur,sorgulamamak mutluluktur bilmemek en buyuk mutluluktur. Fakat mutluluk nedir?o da ayri bir muamma
Tüm evren sizin için yaratılmıştır. Siz yoksanız evren de olmaz. Evrenin olduğunu düşünüyorsak vardır. Tam bir gerçek oyun içerisindeyiz. Biri bizimle bilgisayar oyunu gibi gerçek yaşamda gibi oynuyor :)
Sinan hoca hiç kimsenin kendisini simülasyonda olmadığına inandıramayacağını söylüyor haklı tarafı var. Gerçeklik konusunda anlattıklarına katılıyorum. Sadece algıların olduğu bir ortamda simülasyonda olduğumuzu düşünebiliriz. Algılar beynimizdeki bağlantıları oluşturabilir ve değiştirebilir, kendi enerjimizle de beynimizdeki bağlantıları değiştirebiliriz. Eğer simülasyondaysak dış dünyayı nasıl değiştiriyoruz ? Biri bizden çok uzakta bir bina inşa ediyor ve biz daha sonra o binayı görüyoruz. Bu nasıl mümkün oluyor?
Herkes kendi yarattığı simülasyonda,kendi dünyanı sen yaratıp yaşıyorsun,kaderimizi kendimiz yazıyoruz.Yani başkasının yazıp çizdiği oyunda figüran değiliz ve senden başka hiç bir şey yok.
Bu evrene ve hayata bir anlam vermek istiyorsak en iyi senaryo bu hayatın bir sınav olduğu bu dünyanın ise bu sınav için hazırlanmış bir simülasyon olduğudur. Herşeyin sebeplere bağlı olduğunu deneyimlediğimiz bu evrenin başlangıcından sonuna bir film bir laboratuvar bir sanat galerisi düşünen insan için en baştan sonuna kadar planlanarak hazırlanmış okumamız anlamamız için bu filmin galası bazıları için pişmanlık bazıları için mutluluk olacak "sizleri başıboş birşekilde yarattığımızı, bizlere geri döndürülmeyeceğinizimi sandınız" Müminun 115
"Ben simülasyon dediğimde simülasyon teorisindeki simülasyonu kastetmiyorum." YA HOCAM BİR KERE DE BİR SORU SORULDUĞUNDA SORULAN SORUDAKİ ŞEYİ KASTEDEREK CEVAP VER YETER Mesela çat diye manşet atıyosun "ben Tanrıya inanmıyorum" sonra yok o o değil sizin tanrılarınız odur budur 40 dk evirip çeviriyosun. Nihayetinde hiçbir şeye tam cevap vermiyosun. Bir şeyde de bir fikrin olsun ve onu belirt bir zahmet ya.
Kim bu Sinan Canan? Adam bilimi ve düşünsel felfeseyi o kadar muhteşem kelimelerle ifade etti ki kendi simülasyon evrenimde ayrı bir güneşin doğuşuna sebep oldu. Elleri olarak tanımadığım öyle algıladığım yerinden öpüyorum
MUHTEŞEM bir video olmuş.. Sinan hocamın bilgisine ve emeğine sağlık. Sapien ekibine de sonsuz teşekkürler. (Bu arada ben de, uzun yıllardır simulasyon kabulüyle "yaşayan" ve araştıran biriyim) ;)
Bilgisayar oyunları ne kadar gerçekse bizde o kadar gerçeğiz ekranda gördüğünüz mario karakterinin milyonlarca pixel ışığının ekrana yansımasından meydana geldiğini düşünürsek bu bağlamda elektriğin kesilmesiyle ekrandan yok olup sanki hiç yokmuş paradoksuna düşmek gibi bir şeydir bizim gerçekliğimiz de
Evet ruh bedenden çekildiğinde aynen marioyu oynatan devrelere verilen elektriğin kesilmesi gibi biz de başkalarına oynadığımız ya da başkalarını oynattığımız simülasyondan gerçek dünyaya akacağız. “Welcome to the real world!”
@@atlganyesilyurt5414 marionun oyundaki dışında bir dünyası olup olmadığını bilmiyorum. bir oyuncağın örneğin bir robotun off tuşuna bastığınızda ya da pili bittiğinde hareketsiz bir biçimde kalması gibi Mario da hareketsiz kalıyordur diye varsayıyorum. Bunun için Ralph di galiba bir animasyon filmi var izlenebilir. O filmde onların da bir gerçek dünyası olduğu teması var malum. Mevzu asıl konuya yani metafiziğe gelince insan herhalde kendine neden varım diye sorar. Ben kendi adıma bütün bu prodüksiyonun ölünce ardında koca bir boşluk kalması için yapılmadığına ve amacın Yaradana kulluk etmek olduğuna inananlardanım. Totemi göremeyince onu totemciler düşünsün. Selamlar.
Şimdiye kadar duyduğum en gerçek şey bu videoda. Bildiğim ,üzerine düşündüğüm bir konu ama bu kadar net ve güzel ifade edilmesine hayran kaldım . Bu yorum ,sadece, simülasyonumdaki algimin ifadesi bu arada.
bu biraz yanlışlandı aslında eskiden ortaya atılabilecek ve savını destekleyebileceğin bir teoremdi çünkü kimse birbirinin hayatını bilmiyordu ancak şimdi herkesin hayatına hakim olabiliyorsun internet ve sosyal medya sayesinde. yani ya hepimiz npcyiz ya hiçbirimiz değiliz :)
ama sonuçta değişen bir şey olmuyor. her şey zihinde olup bitiyor, zihnin dışına çıkamıyoruz. Çıktığımızı düşündüğümüz her durum o an zihnin kapsamında oluyor. Zihnin dışı dediğimiz oldu bile zihnin kapsamında.@@jacobesau9289
Ruh ve ona verilen sünnetullah çerçevesinde hisler ve sanrılar ilhamlar var. Ve simülasyon denilen vehimler Galu bela dan başlayıp doğum yaşam ölüm ve ahiret sonsuzluğuna kadar devam edip gidecek insana has bir süreç. Mühim olan bunun farkına varıp mutlak güç olan ruhun kaynağı olan ALLAH tek kanun koyucu merci olarak tanıyıp hayatını ona göre tanzim etmektir. Gerisi suyu bulandırmaktan başka bir şey değildir.
Bu bilgileri okuduğunuz kaynağa ulaşılmasını neden engelliyorsunuz? Hakikat Kitabı, Hakikat Planı ve Tebliğler kitabından bu bilgilere ulaştınız. Daha dün ilgili olanlar için internet sitesini yönlendirdim, bütün yorumlarımı sildiniz!! Hak olan bilgiyi paylaşmayıp, şahitliğinizi gizliyorsunuz! 'Sahitliğini gizleyenin kalbi günahkardır.'!!!!
Yaşadığımız herneyse bazı olaylar var ki kendi gerçekliğimizden çıkabiliyoruz. Nasıl yani ? hiç değişmiyeceğini umdugumuz ilişkimiz biranda tam tersi değişebiliyor. Kendi var ettiğimiz ne varsa değişmeye başlıyor kimimiz buna ayak uydururken kimimiz hala aynı konumda bekleyip farklı birseylerin olacağını zannediyoruz. .Zamansal olarak insanın kendini geliştirmesi sonucu çeşitli inançlara inanıp ve sonrada bu ihtiyacın günümüzde geçerli olmadığını anlayarak bir arayış içine girdiğine şahit oluyoruz. Herşey değişiyor algımız buna kapalıysa Sinan Hocanında dediği gibi zihin hapishanesinde tutsak oluyoruz. Ne zaman değişikliğe ayak uydurursak ve bizi orumcek ağı gibi saran sorunsallarımızdan kurtulursak bence o zaman hayatı deneyselleştirebilecek sonuçlara varabiliriz. Zihnimiz bize hayal kurduruyorsa bilin ki o hayali yaşayan farklı bir formumuz olabilir. Bir bedene biçilen var oluş serüveni işte .
@@mirzabeyi lezzetten ne anladığına bağlı Derman arardım derdime Derdim bana derman imiş başka bir yerde Zevâl-i lezzet elem olduğu gibi, zevâl-i elem dahi lezzettir derler
Sinan hocam, teorik olarak inandığım ancak pratik alanda uygulayamadığım simülasyon içinde olduğumuza dair inancımı sizden de dinlemek etkileyici oldu. Sizinde bu konuda yaptığınız pratik uygulamalar varsa paylaşır mısınız? Çünkü, inanınca dedidiğiniz gibi iki tercihden başka yol olmuyor. Kabul ettiğim için duymazlıktan gelemiyorum. Önerilerinizi rica ediyorum 🙏
9 місяців тому+4
Simülasyonu "yaratan" bizzat biziz. Bugün bu videoyu izliyorsam 13.8 milyar yıllık bir yazılımı sadece ve sadece ben bugün bu videoyu izleyebilmek için var ettim. Dış dünya vb. yok. Madde yok. Biz var ettiğimiz için madde var. Burada sadece yaratan ile yaratılan arasındaki ince çizgiyi iyi anlamak gerek.
Küçükken çocuklar duymasın, en son babalar duyar ve avrupa yakasını o kadar çok izlerdim ki bizi de bir yerlerde bilgimiz dışında izleyen var mı diye evde her hareketime dikkat ederdim.
Öncelikle bu konuya değindiğiniz için çok teşekkürler. Bence cevabını bildiğiniz ama burda çok da değinmediğiniz bir soru var. Bu simülasyondan çıkıp nasıl gerçekliğe ulaşabiliriz?
cevabını bilmiyodur da ufak yöntemler biliyodur ki kendi de söylüyor var bi şeyler diye hoca keşke bu konuda daha detaylı bi video çekse yeniden ya çok saran bi konu
Hocam valla seneler önce Matrix filminden çıktığımda bi dagilmistim, haftalarca bu sadece bir film diyerek kurtulmustum , şimdi siz yine aynı tokadı yapistirdiniz
Allah hepimize şunu diyor siz beni eleştiriyorsunuz ama benim yerimde olsanız ne yapardınız ne kadar merhametli olurdunuz ne kadar adil olurdunuz diyerek bir fırsat vermiş bizlere kıymetini bilelim inşallah
Bu yer bu gök bu yıldızlar boştur boş, Bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoş, Şu durmadan kurulup dağılan evrende bir nefestir alacağın, O da boştur boş.. Demiş Hayyam..
Sinan Hoca inançlı bir insan belli bir çerçevede bunu inançsız insanların karşısında bile söylemeye çalışıyor, o yüzden sağlam bir temeli var diğer türlüsü bu konuları konuşmak, anlamak kolay değil.
Bu konuya merakınız varsa Deniz Erten okuyun. Kadın yollardır bu konuda insanlara bir şeyler anlatmak için çabaladı durdu. Muazzam bir bilgi derlemiş kitaplarında. Sezar’ın hakkı Sezar’a
"eğer burayı değişitiremeyeceğin dışsal bir dünyaya mahkumiyet olarak algılıyorsan cehenneme hoşgeldin,ama burası her şeyin mümkün olduğu geliştiğin kadar genişletebileceğin bir oyun alanı olarak görüldüğünde burada yapabileceğin şeyin sınırı yok." aşırı hoşuma gitti.
Allah'ın yarattığı bu alemde onun izniyle her şeyi değiştirebilirsin zaten
@@Erkan_Truktenne alaka canım
@@Erkan_Trukteneğer izin ile olsaydı, hiçbir anlamı kalmazdı. Kukladan beter olurduk. Oysa gerçek şu ki; SONSUZ OLASILIKLAR EVRENİNDE, SONSUZ HAYALLERİMİZ, SONLU SEÇİMLERİMİZ VAR...
@@Erkan_Trukten ben de sizi azla yetinmeye mahkum etmek,haklı olarak yakınınca da ,'Seni imtihan ediyorum' diye alay etmek istiyorum.
@KuralszAdam112 peki,zengin çocukları,zengin olmayı hak etmek için ne yapmışlar?
Bir profesör'ün bu gerçeği bu kadar açıkça dile getirmesi düşünenler için çok ama çok önemli ve değerli.Gerçekten çok teşekkür ederim.Ayrıca Cesaretinizden dolayıda tebrik ederim.
Kesinlikle
Sinan hoca,bana gore sadece bilgisini anlatan biri degil ayni zamanda,hislerini,algilarini diygularinida samimiyetle paylasan biri....tesekkurler hocam🖐️
"Var mısın ki yok olmaktan korkuyorsun?" (Farabi)
Var mısın Yokmusun Diyor
Arabi o dostum.
@@emraherturkoglu3820
Fârabi(D. MS 870, ö. 950) Batı'da bilinen adı Alpharabius'tur, İslam uygarlığının zirvede olduğu dönemde yaşamış ünlü felsefeci ve bilim adamıdır.
Senin kastettiğin ise Muhyiddin İbnü'l-Arabî(D. MS 1165, ö.1240) İslam düşünürü, mutasavvıf.
Muhiddin ibni Arabi....
BİİZNİLLAHİ TEALA YENİ BİR ASIR kitabını okumanızı tavsiye ederim. Sitesinde açılır okunur...
Düşünüyorum öyleyse varım 😂😂
Günlüğüme içimi dökerken, ne zaman yazdığımı hatırlamadığım şu söz şimdi daha anlamlı geliyor: Bu evrende derdin bir hiç senin. Ama o derdin içinde senin tüm evrenin.
Virgülün yok mu senin gardaş
@@enissuleymanoglu2756 senin soru işaretiyle takılıyordur bi bak gardaş
Hocam hayat ve yaradılışın adını değiştirip similasyon koydun yaradanın adını değiştirsende allah birdir
@@firatkarani8524 " De ki, "Yeryüzünde dolaşın da yaratılışın nasıl başladığına bir bakın. İleride, Allah öteki oluşmaya da vücut verecektir. Allah, her şeye Kadir'dir." (Ankebût suresi. 20. Ayet)
Tam olarak yaptığımız bu.
@@firatkarani8524 sana allah var dendi sende biat ettin.sormadın sorgulamadın.
Ya şükürler olsun ne yorumlar saçma sapan inançsal yerlere çekilmemiş ne de hocamız kitleden çekinip üstü kapalı konuşmamış. Gerçekten o kadar ihtiyacımız var ki çok teşekkürler 20 dk izlememe rağmen yine de kısa geldi daha çok gelsin bu konular hakkında lütfen
Hoca abdest al namazini kil, baska yolun yok dedi acikca. Inanc sistemi olmadan anlayamazsin butun olayi. Sacma olan senin dunya alginda
y verilmiştir.”
Erhan Aktaş Meali
Sana ruhtan¹ soruyorlar. De ki: “Ruh, Rabb'imin işindendir². Ve size ilimden çok az verilmiştir.
İsra 85 kurana ters değil, biz başka alemden geliyoruz,
Sen fark etmemişsin fakat hoca metafizik gözümüzün yani gerçekliğin bize görünmesinin tasavvuf ile nefis terbiyesi (açlık gibi ) ile olacağını söyledi. Aslın da din sürekli bunu söylüyor . Dünya hayatının geçici bir heves , oyun olduğunu söylüyor . İmtihan dünyası dediğimiz şey tam da bu. Sınanmamız için ve de zihinsel evrim için bu oyunları oynuyoruz. Biz buraya gelmeden unutturma perdesi indi ve sürekli hatırlamaya çalışıyoruz aslın da uzaklaşmıyoruz hep daha yakınlaşıyoruz. Ölüm anın da büyük pişmanlık duymanın sebebi tam da bu olmalı çünkü ölünce oyunun amacını hatırlıyoruz ve yanlışlarımız için büyük bir pişmanlık ruhumuzu esir alıyor. Her ne kadar ruh hakkın da bilgimiz olmasa da bir tür enerji olduğumuzu düşünüyorum .
Çünkü bu videoyu izleyen aynı frekansta
Sinan hocamı her dinlediğimde farklı bir aydınlanma yaşıyorum, zihnimde başka bir pencere açılıyor. Çok teşekkür ederim 🙏🏼🤗
İyi aydınlanmalar
Bir sistemin içinde yaşadığımız çok açık bence .Dünyaya geliyoruz , bizi 6-7 yaşına kadar dünyada yaşamımız için gerekli olan faaliyetleri öğretiyorlar ( tuvalet eğitimi , yemek yeme , konuşma vb. )ve biz bu anların hiçbirini hatırlamıyoruz . Daha sonrasında bilincimiz açılıyor ve bulunduğumuz çevreye ,ortama göre mantıksal ve duygusal kararlarla hayatımızı yaratıyoruz ya da bize verilen senaryoyu oynuyoruz :)
Kişiden kişiye farklılık gösterse de genellikle anılar ilkokul çağında kaydediliyor . Belki sizin o yaşlarda bir travmanız vardır ya da kreşe gitmişsinizdir. En eski anım 5 yaş Anasınıfına başladığım ilk gün var . Hem kastettiğim şey o değil ilk söylediğiniz kelimeyi hatırlıyor musunuz ya da annenizin sütü dışında yediğiniz ilk yemeği.
@@studieng444travma ile alakası yok 3 yaş sonrasını hatırlamayan kişi ile karşılaşmadım ben. Kreşe de gitmedim. Öte yandan bunun sebebi tamamen hayata hazır olduktan sonra değil görece erken doğumumuzdur. Ön beynin gelişmesi ve kafa büyüklüğünün doğumu zorlaştırması sebebi ile gelişmenin bir kısmı doğum sonrası devam ediyor, bıngıldak bile kapanmamış ve yumuşak oluyor ki beyün büyümeye devam etsin. Hal böyle olunca ilk yılları hatırlamamamız normal çünkü hatırlamayı sağlayacak nöronal yolaklar ve beyindeki ilgili bölgeler henüz gelişmemiş ya da çok zayıf. Bunun da simülasyonla değil olsa olsa evrimle alakası var.
@@cattomeowempire Hayatına 5 yaşındaki anılarıyla başlamış benle karşılaşmış oldunuz işte :) Bu dünya bir simülasyon ise zaten evrim de simülasyonun bir parçası değil midir ?
Altımıza bez mi bağlayalım öğretecekler tabi. Öğrenmeyenler dünyanın awına qouyor. Eğitim şart. 😁
2 3 yaş sonrasını hatırlamak mı 😮😂 40 yaşındayım, ilk okul öncesi anılar geriye gittikçe yok oluyor :) hoş, 2 yaşında yaşanan saçmalıkları da hatırlamak istemezdim 😅
Sinan hocam sizi seviyorum. Şu hayat yolculuğunda öyle güzel yol arkadaşı oluyorsunuz ki bana ve birçok insana. İyi ki varsınız
Sinan hoca diye biri yok, kendi algı dünyanda yarattığın bir simülasyon o 😂 yani kendi eksiğini onda gördüğün sensin o
Sinan hoca'nın söylediklerine katılmakla birlikte, bu konunun Matrix'ten bile çok çok önce (1981) Daniel C.Dennett'in Aklın Gözü kitabında daha detaylı bir şekilde işlediğini ilgililerine belirtmek isterim. Mükemmel bir kitaptır.
Teşekkürler ❤
Rupert Spira
Donald Hoffman ve
Echart Tolle
İncelemenizi tavsiye ederim
@@muratyumusakkaya888
BİİZNİLLAHİ TEALA YENİ BİR ASIR kitabını okumanızı tavsiye ederim. Sitesinde açılır okunur. Eser üniversite fizik hocalarına iletilmiş bir eser...
hepsinden önce simularklar ve simulasyon isimli kitaba bakın. film de zaten bu kitaba gönderme yapıyor, filmin 7. dakikasında neo kitaplığından bir kitap çekip çıkartıyor o kitap bu kitap işte
Her zamanki gibi bittiğinde düşündüren, düşündükçe kafa karıştıran, karıştıkça merakı arttıran bir program olmuş. Teşekkürler hocam ve ekibi...❤
İnsan düşünen, hayal eden, kafayoran, soran, sorgulayan, araştıran bir varlıktır.
Başka türlü gelişmek mümkün değildir.
Her önüne konanı yiyen, içen, her konuşana inanan, okuyup araştırmayan, şuur altına yerleştirilen dogma fikirlerle yaşayanlar da insandır(?)
Böyle insanların varlığı ile yokluğu arasında hiçbir fark yoktur!
Her fikrine katılmasamda, Sinan hoca gibi değerli insanlara saygım sonsuzdur..
Sinan Canan gibi insanların çoğalması dileğiyle..
Talebiniz dikkate alınmıştır.
Sonuç: teknik olarak çoğalma başarısız.
En etkilendiğim ve hep düşündüğüm rüyanın içindeyken hayatını o sanıyorsun.
Neo mu demişti " rüyadayken gerçeğin hangisi olduğunu nasıl bileceksin" gibi bir söz hep düşündürdü beni. Ölünce bakalım ne olscak
Simülasyon matrix ve hipnoz beynimi yakıyor. Bu konuları üstatlarından sabaha kadar saatlerce ilgi ile dinleyebilirim. Emek verenlere ve hocama teşekkürler.
Bende senin gibiydim berlinde ilk defa bir rave partiye katıldım, işemek için tuvalete gittiğimde siyah gözlüklü zenci bi adam vardı bana birşeyler dedi, bende I dont speak dedim, sonra mavi bi hap uzattı, bi anda simülasyondan uyanma vaktimin geldiğini anladım çok heycanlandım, ama mavi hap filmde simülasyonun içinde kalma anlamı taşıyordu ben de geri uzattım red red dedim, birşeyler dedi sonra kırmızı bi hap çıkardı hemen aldım yuttum sussuz bir şekilde, sonra adam çıktı gitti 20 dakika aynanın içinden geçmeye çalıştım olmadı, 1 saat sonra patlamaya başladığımda adam yanıma geldi, eliyle para para işareti yaptı bende morfeus ne zaman gidicez dedim daha sonra cüzdanı çıkarıp verdim, herşeyim cüzdandaydı.
Ben de youtube kanalında benzer konuları işledim... Beklerim...
Simülasyonda yaşıyor olmamız bir gerçekliğin olmadığı anlamına gelmiyor. Bu durumda bile en az 3 şeyin gerçekliğinden emin olabiliriz: Beynime gönderilen elektrik sinyalleri, bu sinyalleri gönderen kişi/şey, sinyalleri alan beynim. O halde basitçe 500 sene önce Descartes'in söylediği gibi "düşünüyorum o halde varım" diyebiliriz. Bu prensibin üzerine koya koya bir gerçeklik algısı oluşturabilmek mümkün.
@omerer9166BİR BEN VAR, BENDEN İÇERU!
GÖRE NE! KÖRE NE!
@omerer9166 ben zaten "kim veya ne" olduklarını bilebiliriz demedim ki, gerçek olduklarını bilebiliriz dedim.
Muhalefet yorumlara maruz bırakıcak bir yorum kardeşim, güzel 👍🏻 ancak öte yandan dediğin gerçeklik eğer bir mühendislik harikası içerisinde ise ne yazık ki finalde o da sahte bir yapının içerisinde ki gerçeklik olur. Asıl soru bu zaten, dışarıda ne var ?
Yeni nesil bir bilgisayar oyunun içerisinde ki karakter de orada ki bir durumdan ötürü yaralanıp canı yanabilir ve bunu bize ses ve görüntü olarak aktararak o hissiyatı yaşatabilir. Bu bilgisayar oyunun çok ama çok gelişmiş bir yapının içinde olduğunu hayal et. Şu an bile hologram teknolojisi sihir gibi. Lol turnuvasında ki ejderhayı bilirsin, insanları bir kaç saniyeliğine de olsa büyüledi ve o anlar gerçek gibiydi. Velhasıl her şey mümkün..
Ha bu arada çift yarık deneyini de unutmamak lazım. Çözülememiş çok kilit noktalardan biridir..
@@firtik1740o zaman sana bir soru ' Gercek Nedir'?
Bu videoyu üç veya dördüncü dinleyişim olacak çünkü bir süredir sorguladığım, kendi içimde çözmeye çalıştığım meselelere öyle parlak bir ışık tutuyor ki... Teşekkürler Sinan Hocam, orada olup bizlerle bunları paylaştığın için.
El ele tutuşup Sinan hocayı zikredelim
@@Tufan836 yoo
Senin gibi bilgili bir bireye hep ihtiyacı var bu halkın ❤
ne bilgisi la adam herşey yalan diyor bilgi falan yok diyor dinledin mi sen?
Kendi evrenimizin tanrısı olduğumuzu fark ettiğimizde ona yeni biçimler verebiliyoruz. Dehşet verici fakat zevkli.
Tanrı derken yaratıcı anlamında değil bizim algı olarak tek olduğumuzu ifade ediyor. Yoksa tanrı olmak kimsenin haddi değil.
Tanrı yok sadece Allah
@@birgarib2907sen yanlış gelmişsin.
@@ugurozdemir6028 nereye gidecegimi size soracak değilim herkes fikrini söyler yorumun yoksa sen başka yere git istersen
@@birgarib2907 tanrı yok sadece Allah dediğinde sen de onun fikrine saygı duymuyorsun birader?
Hocam hem beynim yanıyor hem huzur buluyorum dinledikce 😊
Sinan hocamın anlattıklarının az da olsa ucundan yakaladım fakat derin bilgiye sahip olduğu açık bu konuya ait daha fazla bilgiyi merak etme hissi uyandı bende konuyla alakalı uzun bir video serisi olsa çok hoş olur 🙏🏻
Sinan Hocam; simülasyon, fenomenoloji, gündelik hayatın zihinsel üretimi, solipsizm... eyvallah; bir yere kadar anlaşılabilir. Fakat burada bir paradoks var; şöyle ki, simülasyonda olan bir zihin, kendisinin simülasyonda oluşunu veya olmayışını sorgulama düzeyine nasıl erişir?
Bir örnek üzerinden açıklayayım: örneğin bir roman yazıyorum, romanın karakterlerine kurgusal yetenekler yüklüyorum, roller veriyorum vs. Baş karaktere de kendi kendine düşünme, sorgulama, varlığı, yaratılışı, simülasyonu merak etme yetenekleri yüklüyorum. Her şekilde roman karakteri benim yazdıklarımla sınırlı bir alt evrende, benim yüklediğim yeteneklerle kısıtlanmıştır. Kendi başına sorgulayamaz, fikir yürütemez... Bu durumda simülasyonda olan roman karakterime, bunu sorgulama yeteneği vermemin, bu soruları sordurmamın amacı ne ola...? Asla kendi başına bir gerçekliğe varamayacağı, mesela kendi yazarının evreninde olan bitenler hakkında bir bilgisinin olamayacağı birine, "aslında sen bir roman karakterisin, sana ben söyletiyorum, yoksa sen yoksun, benim zihnimdeki bir kurgudan başka bir şey değilsin..." dedirtmekteki maksadım ne olabilir? Sırf eğlence mi? Kendi yazdığım kurgudan, kendi sıkıntımı gidermek için, kendi kendime oynadığım bir oyun mu?
Kutsal öğretilerin, Hermetizmin, Parmenidesin, Farabinin, Huserl, Heiddegger, Berger vs. sanki her biri bu soruya yaklaşırken kendi kendimiz ürettiğimiz alternatif cevaplar gibi. Hiç biri şüpheleri ortadan kaldıracak kadar netlik vermiyor (inancı hariç tutarak, inanmak zaten sorgusuzdur).
Simülasyon ve algı konusunda söyledikleriniz benim de yorucu düşünce süreçlerinden sonra gelip takıldığım bir istasyon şimdilik. Fakat bunun son durak olduğuna dair yeterli bilgi göremiyorum. Sizde varsa bu bilgiyi bizim daha kolay anlayacağımız şekilde paylaşınız lütfen. Paylaşınız ki başımız yastıkta huzur bulsun... Selam ile
Tam benim kafamdaki soruyu sormuşsunuz 👌 Herşeye okey verdiğim anda bile bu soru geliyor aklıma. Ben bir simülasyon oyunu kursam, gerçekliği sorgulatacak kadar sınırlarını aşmalarını istemem diyorum. Çünkü sonrasında benim kurduğum ve istediğim düzenin dışına çıkmaya kalkışmalarını asla istemezdim.
Bir yandan da bazı şifreler koyabilirdim aslında, diye düşünüyorum. "Hakedenin kendi uğraşısıyla çözüp biraz daha level atlamayı haketmesi" gibi.. Mesela ben astroloji öğrenerek bu şifrelerin çoğunu kırdım ama bunlar, üzerinde konuşulması gereken çok derin konular...
8 kere izledim. 88 olabilir. Anti tezlerim var. Ancak katıldığım ve şapka çıkarttığım çok konu var, bravo Hocam..
Hocam o bahsettiğiniz maddeler ile lise sonlar da tanıştım ve çok dengesiz eğilimler gösterdim şimdi 30 yaşındayım hala denge kurmak için büyük mücadele veriyorum. Simülasyonu en derin biçim de tecrübe ettim ve birilerinin metafizik olarak sosyalleştiğini ortak alanlar da bulunduğunu gördüm. Bu hayatım da radikal değişikliklere sebep oldu. Sonra kuranı okudum ve Ankebut 64. Dünya hayatı gerçek de oyun ve eğlenceden ibarettir , gerçek yurt ahirettir keşke bunu bilebilselerdi'' ayeti beni çok etkilemişti . İmtihan dünyası dediğimiz şey yani semavi dinlerin aslı bu teoriyle tam olarak bağdaşıyor . Teori diyorum fakat pratik de deneyimlediğim için mutlak gerçekliğim olarak kabul ediyorum . Tasavvuf işin içine girince de sizin dediğiniz nokta da bu evrenin merkezin de '' BEN '' VARIM YANİ EVREN BENİM demek büyük bir sorumluluk hissetmeye sebep oluyor . Ben var benden içeri demişler erenler benden geriye kalan hiçlikmiş. Sonsuz bir yaşam , sonsuz enerji ile sonsuz olasılık ''var'' olmanın hazzını tatmamıza sebep oluyor . Fakat tasavvuf da bunlar yüksek makamlar yani sizin dediğiniz gibi maddeler yerine nefsi terbiye ile o perdeleri kaldırmak gerek. Her ne kadar bu gerçekliğin farkın da olsak da algılayıcılarımızın sürekli bizi dürtmesi ile yalan olana kapılıyoruz . İşte o yüzden demişler '' başkalarını yenen kuvvetlidir , kendini yenen kudretlidir '' . Son olarak sizi yıllar önce okan bayulgenin programın da izlemiştim saçma sapan konuklar vardı fakat siz orada çok dikkatimi çekmiştiniz , bugün algoritma sizi karşıma çıkardığın da hemen tanıdım ve unutmama sebebimi daha iyi kavradım . Sizden öğrenilecek çok şey var . Var olun.
Simülasyonda olabiliriz. 6 Şubat depremini bir sürü insan bir şekilde hissetti ya da yakın zamanlarda düşündü. Depremin ilk saniyeleri Fatiha suresini hızlıca okurken kalkmakta tereddüt ettim. Sureyi bitirp amin dediğim an çok şiddetli bir ses kalkıp koşmamı emrettiğinde tüylerim diken diken oldu . Koşarken başka evrene açılan bir kapı belirdi zihnimde ve ben köyde olmama rağmen şehrin nasıl yıkıldığını bir anlık izledim. 1 senedir doğru düzgün uyuyamıyorum.
Hadi lan ordan deli,,
Bu nasil olay okurken beynim yandı dostum
Prefrontal lobun anlık aktif olmuş izlemişsin vizyon düşer flashback gibi gözünün önüne gelir saniyelik görüntüler. insanlar meditasyonla ön lobunu aktif etmeye çalışıyor normal bişey
Sıkıntı yapma bidaha olursa bi 31 çek geçer.
Çok deyişik
bence her bilimsel gelişme sonrası o dönemin insanları artık bilimin bundan daha fazla ileriye gidemeyeceği yanılgısına düşüyor az çok . Mesela tekerlek ilk çıktığı vakit eminim ki o klandan biri "ya arkadaş bu alet neymiş be, kimse daha iyisini yapamaz" düşüncesine girmiştir. Ve bence her bilimsel ve teknik gelişme insanların yaratıcı algısında mikro değişiklikler yapmıştır..Şu an sahip olduğumuz bilimsel veriler , teoriler inanılmaz çeşitli..her bir bilim dalı binlerce alt başlık üzerinden dallanıp budaklanıyor ve gerçekten "daha ilerisine gitmek mümkün mü" sorusunu sorduruyor...bunun asıl nedeni aslında insanlık olarak hep bir şeylerin üstüne koyularak gidilmesi ve bu durumun, yaşayan son nesil üzerinde "en üstün nesil" hissiyatı yaratması..ancak günümüzden 500 yıl sonrasını düşünelim ..şu anki dediklerimizin üstüne o kadar çok şey konuşulacak ve ispatlanacak ki şu an yapılan tartışmalar o zamanın insanlarına çok komik gelecek...tıpkı bizim eski eserlerdeki bilimsel tanımlara güldüğümüz gibi...aristonun tüm varlığı ateş su hava toprak gibi çok yüzeysel 4 ana maddeye indirgemesi gibi mesela...ve bence özellikle bilgisayar çağına girmemiz , oyun teknolojisindeki gerçeğe tıpatıp benzeyen grafikler oluşturması, görsel medyanın ekranlardan taşıp artık 3 boyutlu hologramlara dönüşecek kadar gelişmesi gibi atılımlar bizlerde "bu hayat simülasyon mu acaba" sorunu körüklüyor...ama bence net bir cevap hiçbir zaman bilinemeyecek..en azından şu an yaşarken elimizdeki verilerle bunu ispatlamak mümkün değil..sadece şuan ki gelişmeler böyle bir soru doğurdu , eminim ki bundan yüzlerce sene sonra o zamanın gelişmeleri bizde farklı sorular uyandıracak..ve belki günün birinde acaba tanrının organik bir parçası mıyız sorusunu bile soracağız kendimize...
mavi hapın tadı güzel diyorsun... şifa olsun
Zaten geçmişte sorulmuş o soru, bakınız: panteizm/panenteizm. Belki geçmişte bizden çok daha ileri teknolojiye ve bilgilere sahip medeniyetler vardı dünyamızda, bizde onlardan kalan bilgi kırıntılarıyla teoriler üretiyoruz.
Eğer tüm Evren bir simülasyon ise yapılacak en akıllıca davranış içinde varolan tüm simülatif varlıkları sevmektir galiba. Tanrı sinirbilimi korusun. ❤️
"İnsanlar uykudadırlar, ölünce uyanırlar." (bk. Aclunî, Keşfu'l-hafa, 2/312)
Ümit dünyası...
Ölümle herşey biter,ölen bir canlının dirilmesi mümkün değildir.Zaten tüm dinler insanların ölüm korkusu ve yokoluşu hazmedemediğinden insanlar tarafından ortaya çıkarılmış ve insanlara sonsuz yaşam vaat ederek varlıklarını sürdürmektedir.
Tabi canım.
Ziyyaaa
Matrix konusunda sizinle aynı noktadaydım ve haya kırıklığı olmuştu hakikaten izleyenlerin durumunu farkettiğimde. "Bu film nasıl yasaklanmıyor?" diye düşünmüştüm ama izleyenlerin durumunu farkettiğimde gerek olmadığını acıklı bir şekilde farketmiştim. :)
Hocam merhabalar.
Evet SİMİLASYONDAYIIIIIZ.
Yaklaşık on beş yıl önce Ahmet Hulusi'nin kitablarından birinde; Aslında biz içten dışa görüyoruz diye okumuştum ve bu ne demek diye sorular sordum.
Kendimce araştırdım, hani derler ya '' soru ilmin yarısıdır diye '' halisane bir soru sordumu insan cevap bir şekilde karşınıza çıkıyor.
Bu konudaki 15 yıllık okumalarımı 17 dakkada o kadar güzel anlattınız ki,
Çok teşekkür ederim.
Tasavvuf büyüklerinin su sözleriyle bitireyim:
EŞYANIN ASLI HAYALDİR
Selamlar.
Baya saglam video olmus.. Matrix 1 tadinda izledim ne yalan soyleyim.. Agziniza saglik.
Sinan Hocamın, İsmail Hakkı Aydın hocamızla bir araya geldiği hiçbir program bulamadım. İsmail Hocamız şuanada kadar gördüğüm en bilge insanlardan, Kuran a ve islamiyete hem bağlı hem de ülkemizdeki en iyi din adamlarından çok daha aydın. Dolayısı ile Sinan Canan ve İsmail Hakkı Aydın ın bu konuları tartışmasını değerlendirmesi çok ilginç olurdu. çok da isterdim. Sinan Hocamı da çok seviyorum bu yayını yapan emeği geçen herkese de çok teşekkür ederim.
Hocam seviyorum seni yaaa 😊... Mevzuya ilk ayıldığımda cidden günlerce başka birşey düşünmemiştim ...Matrix , Donald Hoffmann, Sinan hoca üçgeninde sarsıldım , sonrada hiçbirsey eskisi gibi olmadı...çok şükür 😅
"Tutsakların en kötüsü, tutsak olduğunu bilmeyendir."
- Sinan Canan
👌👌👌
islama yani teslimiyete inanan birisi bunu söylüyor. kuranin yazdiklarini yapmasa ceza cekecegine inanan birisi bunu söylüyor. tam bir komedi.
Tam bu yayını beğenirken Sinan Canan bu cümleyi kurdu.
@@tengrici431tutsak olduğunu biliyor olması inançsiz olmasınimi gerektiriyor?
@@yunusemreejderha2596 inandigi hikayeye bak: kuranda yazilanlari yapmaz isen sonsuz süre iskence altinda kalacaksin. 10 yil degil, bin yil degil, hatta 1 milyon yil degil. sonsuz.
ebu lehebin elleri kurusun. amin. ganimetlerin yarisi allaha ait. dünyanin en cikrin sesi esek sesi. 😅
@@tengrici431q❤qq❤❤❤❤❤❤❤❤
Yalnız Sinan hoca alttan alta Tanrı’yı kanıtladığı için çok mutluydu. İnanılmaz bir video 🎉
evet allah yaraticilarin en güzelidir. ve ganimetin yarisi ona ait.
Evet ama milyarlarcasını ;)
@@tengrici431 beşte biri ait
"Simülasyon" dediğiniz şey, bugünün zihni ile bizim düşündüğümüz bir şey sadece. Kısacası "fantezi". Gelecekte "kesin şunun içindeyiz, kesin şurada üretildik" gibi daha da saçma fanteziler konuşulacaktır. İnsan o kadar aciz bir varlık ki, "inanmak lazım" dediği zaman bütün sınırlarını yıkar ve her halta inanabilir.
The Truman Show'u izlemenizi tavsiye ederim. Konuşulan her durumu, insanın kendini aşınca nasıl kendine varacağını ve bunun için küçük bir cesaret parçasına ihtiyacı olduğunu en renkli şekilde anlatıyor ve izletiyor.
'' Bilgi Kitabı'' nı okumanızı tavsiye ederim. Herşey bu kitapta var.
"O'nun dilediği kadarından başka ilminden hiçbir şey kavrayamazlar." - Bakara 255 (Ayeteı-Kürsi)
Bunu biraz detaylı ve örnekli olacak şekilde devam videosunu yapabilir misiniz lütfen bu kadar önemli bir konu 17dk dan fazla olmalı
Aynen. Örnekli anlatım istiyoruz Sinan hocadan. Çok çok önemli bir konu
Valla çok bile...
Simulasyonda oldugumuz kesin. Ama bu gerçeğin var oldugunu değiştirmez. Boyutlar, algilarimiz, beynimizde görselleştirip yasadigimiz her şey gercek.
17 yaşında Matrix'i izlediğimde, 3 sene önce de Donald Hoffman'ı dinlediğimde uyuyamadım. Bir kere uyanınca, zaten "uyusan" da uyumuyorsun. Cesaretine sağlık hocam ✨️
İyi uykular
Matrix, hayali gerçekliğinin ötesinde var olan Sonsuz ile temasını kaybetmiş, kendi kendine yeten bir sistemdir. , kendisini güçlendiren korkuyu üretmek için gerekli olayları üreterek kendi hayatta kalmasını sağlamak için bilerek manipüle eden, kendinin farkında olan bir varlıktır.İnsanlar gerçekten de Matrix için 'piller' ya da elektrik santralleri ve kendi hapishanemizi sürdürmek için güç sağlıyoruz. Yalnızca koşullu inançtan arınmış olan, Matrix'in titreşimsel yanılsamalarını aşabilir ve bilinçli olarak Sonsuz ile bir olabilir.
Simülasyon teorisini akıl hastalıkları çerçevesinde değerlendirdiğimizde nasıl bir sonuca varmalıyız acaba? Gerçeklik algısının tamamen bozulduğu durumlarda özellikle. Ve hocam birde bu konunun bu tarz sorunlar yaşayan insanlar için kaygıyı ve yabancılaşmayı tetiklediğini düşünürsek bu konuda da bir video gelmesi makul olur.
Fizikçi Thomas Campbell bu konuda güzel çalışmaları var. Hatta bu aralar simulasyon teorisi üzerine üniversitelerle deneyler yapıyorlar.
Varlığınıza emeğinize sonsuz teşekkürler güzel canlar🙏
Simülasyon o kadar derin ki algılarınla Neo gibi farkındalığa eriştiğini düşündüğün an işte gerçeklik bu diyerek tatmin olacağın başka bir simülasyona geçersin.Oyun içinde oyun katman içinde katman vardır.Tüm simülasyonlardan arınmak ne kadar mümkün bilmiyorum ama kesin gerçekliğe ulaştığımız an Tanrı olacağız...
Enel Hak diyen Hallac-ı Mansur gibi yani
@@fatmakosubas8964 Sanıyorum Hallac-ı Mansur Enel Hak derken yaratıcının bedeni ve ruhundaki yansımalarını fark edip "Ben onun cümlesiyim,onun sözü,onun eseri ve kendinin vacib-ül vücud yansımasıyım" demek istedi.Tıpkı Yunusun "Ete kemiğe büründüm,Yunus diye göründüm" lafzı gibi.Hegel'in anlattığı ve sonunda dünya tini'nin kendisi olduğunu söylediği dizesiyle,Spinoza'nın Etikasının harmanı gibi.Ama benim bahsettiğim Tanrı olma kavramını Kaynağa dönme ve parçaların bütünü oluşturup Tanrıda birleşmesi mutlak tekillik olarak düşünün.
8:17 Bence feyyazın diğer dediği bu durumla daha çok örtüşüyor. "neye kime üzülüyorsan, çok ta şey yapma, merak etme bitecek" çünkü herşey geçici
Eğer gözlerimizi kamera , diğer duyularımızı bir araç olarak düşünüyorsan ve kendi ruhumuzu da , bedenimiz robot voltran ın birey olarak düşünürsek , tabi ki simülasyondayız. "İnsanlar uykudadırlar, ölünce uyanırlar." (bk. Aclunî, Keşfu'l-hafa, 2/312) MATRIX filmini ilk gösterimde izlediğimde gerçekten gece düşünmekten uyuyamamıştım. Sonra anladım ki filim yapımcıları dini argümanları kullanarak bu filmi tasarlamış , yani olmayan bilinmeyen bir şeyi senaryosunu yazmamış . Simülasyonda olduğumuzu ve gerçek yaşantının olduğunun işaretleri , aynı MATRIX filmindeki kırmızılı kadın gibi , bu dünyada var , aynı Sinan beyin dediği gibi mesela parmak izi nin farklılığı . Bu olayda ayette var ," Kıyâme Suresi 4. Ayet ", yani bu simülasyon , yada ne diyorsanız, onu yaratan Allah , simülasyon içine işaretler koymuş ki onun varlığını bilelim ve iman edelim diye.
Bir şeyin ispatsızlığı o şeyin gerçek olduğunu ifade etmez. Önemli olan ispattır
Var olduğumu aşık olunca anladım. Aşk var olmak.😊
Umarım var olmadığını anlaman kısa bir süre sonra gerçekleşmez.
@@azerylmaz inşallah
Sadece erkeklerin aşık olduğunu anladığın zaman göreceksin asıl simülasyonu.
@@murat8194 tek taraflı düşünmek doğru olmaz ama daha dediğinin aksini görmedim
Hocam bende var kılındığın için bendeki varlığına şükürler olsun. Gerçek zannettiğimiz hiç bir şey yok, hakikatte madde yok. Bizler de açacağız sizlerle beraber. 🤗❤️
uzun zamandır kafamı kurcayalan ve youtubeda türkçe kaynağa ulaşamadığım bir konuydu. keşke biraz daha uzun olsaymış. elinize sağlık
Ben de youtube kanalımda bu konuyu işledim... Beklerim...
@@ozgeakbashangi video hanımefendi
@@sonerrji simülasyonda mı yaşıyoruz part 1-2…en son paylaştığım 2 videom zaten❤️
11:40 Hocam arayışınızda başarılar dilerim
lakin ben her zaman takıldığım bir söz vardır ''Gerçeklik algıladığın kadardır'' bu maddelerde Algı güçlendirici olarak gerçekten çok faydalıdır arayışınıza başka bir perspektif katacağını bildirmek isterim.
Yani bi sınavdayız similasyonun içindeyiz,beden dediğimiz şey taşıyıcı.
Bu gerçekliği fark ettiğimiz anda gerçekliğin bile kendi içimizde oluşturduğumuz bir simülasyonun yansıması olduğunu anlıyoruz. O yüzden yıllardır "Var olan her şeye yüzde yüz evet." demeyi öneriyorum. Her şeyi kendi içimde ve bazen bilerek ve isteyerek, ona heves edip üzerinden çalışarak oluşturdum çoğu zamansa hiç farkında olmadan yerleşik çeşitli duygu ve düşüncelerim aracılığıyla oluşturdum. Bunu anladığımda kızma konusunda kendimi eğitebilmeye daha az kızıp daha çok dönüştürebilmeye başladım.
Beğenmediğim her şey için önce ona beğenmezken ne sıfat ya da kimlik yüklediğime bakıyorum. Diyelim ki birine yalancı dedim; ilk olarak "İçimdeki yalancı seni gördüm." diyorum. İkinci adım "Seni yarattığım için özür diliyorum, lütfen beni affet, teşekkür ediyorum, seni seviyorum." diyerek Ho'oponopono öğretisini kısmen uyguluyorum. En son "Yalana ev yalancılığa yüzde yüz evet, yalan söylemeye ve yalana maruz kalmaya izinliyim ve ben dürüstlükle yaşamayı seçiyorum." diyorum.
Gördüğümüz ve kabul ettiğimiz, sorumluluğunu aldığımız her yaratımımız dönüşebilir. Bunlar dönüştürmek için kendi bulduğum anahtarlar. Siz de kullanabilir veya kendi anahtarlarınızı yaratabilirsiniz. Simülasyonda yaratım sınırı yoktur 😊
Sorum şu: Fiziksel bir simulasyon, 'gercek' anlamına gelmez mi?
Harika bir program, teşekkürler.
Ben de onu demek istiyorum aslında fizikselligi kabul ediyor hocamız sanırım?
Sen ona maddilik yüklüyorsun gerçekte hepimiz rüyadayız,rüya ne kadar fiziksel ki?
Sinan Canan'ın söylediklerinin tamamına katılıyorum,sadece birşey hariç oda şu:
Tamam hepimizin varolan şeylere dair algıladığı-deneyimlediği gerçeklik aynı değil,ama bu bizi bunun tanrısı yapmaz,zaten bizler bir tanrı olmadığımız için bu durumdayız.
Peki bizlerin böyle kendimize has gerçeklikleri varedebiliyor olmamızı sağlayan şey nedir ve niçin biz insanlar için böyle bir durum söz konusu??
Beyin denen organ,birşeylere dair varolan gerçekliği tarayıp-bazı filtrelerden geçirdikten sonra daha sade bir dil kullanarak bizim için algılanabilir-deneyimlenebilir bir hale getiriyor.
Peki beyin denen organ varolan birşeylerin gerçekliğine dair;
Birşeyleri olduğu gibi tarayabilmesi mümkün değilse,zaten beyin denen organın bize birşeylerin gerçekliğini olduğu gibi sunmasıda mümkün değildir.
Peki nasıl oluyorda beyin denen organın zihnimize yansıttığı olguların gerçeklik modellemelerini kullanıpda;
Mesela birşeyleri keşfedebiliyoruz-birşeyleri icad edebiliyoruz veya nasıl Bilimsel çalışmalar yapabiliyoruz vb...bunlar gibi şeyler nasıl ortaya çıkabiliyor?!
Bence bu durum daha hayret verici birşey😯🤔
Dünya bir oyun ve eğlence alanıdır.
İnsanlar rüyadadır, ölünce uyanırlar.
İyisi mı, siz ölmeden önce uyanın!
Nasıl?..Ne şekilde?.. Demek kolay da.
Haklısın, demek kolay, yapmak zor fakat yeteri kadar isteyen yapıyor.
Şu ana kadar sorulmuş ve gerçeğine imkansızlaş(tırıl)mış en siyah sorudur. Yayın içeriği azami düzeyde kaliteliydi lakin süresi anlık bir bakış gibiydi.
Teşekkürler...
Konuyu anlamanıza yardımcı olacak bir soru; Ya asıl renk körü olan büyük çoğunluksa ve toplumda renk körü diye nitelendirdiğimiz kişiler gerçeği görebilen nadir kişilerse???
Şizofrenler de aynı şekilde, niye bu kişileri hastanelere tıkıyoruz o zaman ya da ilaç veriyoruz? Aydınlanmış dememiz lazım :)
Yazım biraz uzun olacak ama Sinan hoca gerçekten anlayabilen için yada çoktan bu yola çıkmışlar için çok iyi bir kılavuz. Bu video da bahsi geçen birkaç konuya değinicem. İlki yardımcı kimyasallar... Kendimce bir süredir bir yolculuk halindeyim. Belirli sepeblerle birkaç kere dibi deneyimledim. Dibi bir kez görüp çıktıktan sonra değişim kaçınılmaz olarak geliyor. Yaklaşık 10 sene evvel arkadaşlarımın içince gülüp eğlendiği bir maddeyi bende kullanıp biraz olsun neşelenmek istemiştim. Fakat bende ki etkisi hiç beklediğim gibi olmadı. Takriben 8 9 saatlik bir süreç, görüp yaşadıklarım hissettiklerim bütün algılarımın hislerimin çok farklı çalışması inanılmaz derecede korkutmuştu beni. O an içinde bulunduğum durum ve kendim gerçekmi değil mi kavrayamadım. Çok az çalışan bilincimle mantıklı olarak tek düşünebildiğim ve yapmam gerekenin bi hastaneye gidip kendimi teslim etmek olduğuydu. bu olaydan sonra çok ciddi endişe bozukluğu yaşadığım için psikoloğa gittim ve bir tedavi sürecine başladık. Bikaç tetkik yaptı ve seanslardan birinde benim bu tarz maddeler kullanmamam gerektiği çünkü şuan tam hatrlamıyorum ama beynimin biraz farklı çalıştığını ve bu tarz maddelere duyarlılığının fazla olabileceğini söyledi. O günden sonra 2 defa daha kullandım ve sonuç aynı oldu :) bu salaklığı toplam 3 defa yaptım ve cidden sonuncuydu çünkü bizim mevcut donanımımızın yazılımı belli şeyleri algılamaya programlı, fazlası mevcut mantığımıza oldukça aykırı. Kaldırması hem zihnen hem bedenen çok zor ve kötü sonuçlar doğurabilir. Sinan hocanın bir diğer söylediği ise ya bildiğimiz gerçekliğin kabul edileceği yada odağına bunu alacaksın cümlesi. Eğer bir kere hakikat nedir yolculuğuna başladıysanız zaten geri dönmek istemiyorsunuz. Mevcut mantık sistemimizle idrakı zor olan bir olay ama beynimiz ufak ufak kapılar açabiliyor, kendi basitliğimize indirgeyebilecek metaforlar bulmaya çalışmak ufkunuzu biraz daha açıyor. Sevgiler saygılar.
çok merak ettim neler yaşadığınızı
Aynı durumu ben de benzer maddelerin etkisindeyken deneyimledim. Madde etkisindeyken istemsizce içinde bulunduğum ana çok fazla odaklandım ve çevremi gözlemledim sonra birden bire aklıma annem geldi. Sonra fark ettim ki annem dediğim kişi o an için yalnızca zihnimde yer alan bir karakterden ibaret yani yalnızca bir anı. Annemi en son o sabah görmüştüm ancak sabahki hatırladığım an ile annemle 10 sene önce yaşadığımız başka bir an arasında mantıksal olarak hiçbir fark olmadığını fark ettim. Çünkü ikisi de sadece bir hatıradan ibaret. Zira annemin içinde bulunduğum anda yer almadığını dolayısıyla bana en yakın canımdan çok sevdiğim insanın dahi o an yalnızca zihnimde yaşadığını fark ettim. Bu durum o an maddenin de etkisiyle bende öyle bir şok etkisi yarattı ki saatlerde kendime gelemedim ve hep daha fazlasını düşünmeye başladım. Lise anılarım, üniversite zamanlarım, hayatıma giren kadınlar arkadaşlar… İçinde bulunduğumuz an dışındaki her şey yalnızca beynimize kaydedilmiş anılardan ibaret ve içinde bulunduğumuz an haricindeki hiçbir şeyin gerçek olup olmadığını kanıtlayamayız sonucuna vardım ki içinde bulunduğumuz anda deneyimlediğimiz şeyin dahi ne kadar gerçek olup olmadığı bile tartışmalı bir konu. İçinde bulunduğumuz an resmen bir tiyatro perdesinden ibaret ve hayatı ancak perde perde yaşayarak deneyimleyebiliyoruz. Ve Sinan hocanın tabiriyle biyolojik bir simülasyonda yaşadığımızı o an fark ettim. Gözümüzün önünde algılama kapasitemizle sınırlı bir dünya var ve bu sınırların ardında ne var kafamdaki en büyük soru da bu.
Morpheusun dedigi gibi; cehalet mutluluktur.Yani dusunmemek mutluluktur,sorgulamamak mutluluktur bilmemek en buyuk mutluluktur.
Fakat mutluluk nedir?o da ayri bir muamma
Onu morpheus demiyor. Sapier diyor.
Tüm evren sizin için yaratılmıştır. Siz yoksanız evren de olmaz. Evrenin olduğunu düşünüyorsak vardır. Tam bir gerçek oyun içerisindeyiz. Biri bizimle bilgisayar oyunu gibi gerçek yaşamda gibi oynuyor :)
Sinan hoca hiç kimsenin kendisini simülasyonda olmadığına inandıramayacağını söylüyor haklı tarafı var. Gerçeklik konusunda anlattıklarına katılıyorum. Sadece algıların olduğu bir ortamda simülasyonda olduğumuzu düşünebiliriz. Algılar beynimizdeki bağlantıları oluşturabilir ve değiştirebilir, kendi enerjimizle de beynimizdeki bağlantıları değiştirebiliriz. Eğer simülasyondaysak dış dünyayı nasıl değiştiriyoruz ? Biri bizden çok uzakta bir bina inşa ediyor ve biz daha sonra o binayı görüyoruz. Bu nasıl mümkün oluyor?
Herkes kendi yarattığı simülasyonda,kendi dünyanı sen yaratıp yaşıyorsun,kaderimizi kendimiz yazıyoruz.Yani başkasının yazıp çizdiği oyunda figüran değiliz ve senden başka hiç bir şey yok.
Bu evrene ve hayata bir anlam vermek istiyorsak en iyi senaryo bu hayatın bir sınav olduğu bu dünyanın ise bu sınav için hazırlanmış bir simülasyon olduğudur.
Herşeyin sebeplere bağlı olduğunu deneyimlediğimiz bu evrenin başlangıcından sonuna bir film bir laboratuvar bir sanat galerisi düşünen insan için en baştan sonuna kadar planlanarak hazırlanmış okumamız anlamamız için bu filmin galası bazıları için pişmanlık bazıları için mutluluk olacak "sizleri başıboş birşekilde yarattığımızı, bizlere geri döndürülmeyeceğinizimi sandınız" Müminun 115
Yorumunuz için teşekkürler, bizi izlemeye devam edin lütfen 🙋🏻♂️
"Ben simülasyon dediğimde simülasyon teorisindeki simülasyonu kastetmiyorum."
YA HOCAM BİR KERE DE BİR SORU SORULDUĞUNDA SORULAN SORUDAKİ ŞEYİ KASTEDEREK CEVAP VER YETER
Mesela çat diye manşet atıyosun "ben Tanrıya inanmıyorum" sonra yok o o değil sizin tanrılarınız odur budur 40 dk evirip çeviriyosun. Nihayetinde hiçbir şeye tam cevap vermiyosun. Bir şeyde de bir fikrin olsun ve onu belirt bir zahmet ya.
MÜKEMMEL.. VE BU YORUMUM SONRASI TEKRARDAN İZLİYORUM. ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM
Kim bu Sinan Canan? Adam bilimi ve düşünsel felfeseyi o kadar muhteşem kelimelerle ifade etti ki kendi simülasyon evrenimde ayrı bir güneşin doğuşuna sebep oldu. Elleri olarak tanımadığım öyle algıladığım yerinden öpüyorum
MUHTEŞEM bir video olmuş.. Sinan hocamın bilgisine ve emeğine sağlık. Sapien ekibine de sonsuz teşekkürler.
(Bu arada ben de, uzun yıllardır simulasyon kabulüyle "yaşayan" ve araştıran biriyim) ;)
Bilgisayar oyunları ne kadar gerçekse bizde o kadar gerçeğiz ekranda gördüğünüz mario karakterinin milyonlarca pixel ışığının ekrana yansımasından meydana geldiğini düşünürsek bu bağlamda elektriğin kesilmesiyle ekrandan yok olup sanki hiç yokmuş paradoksuna düşmek gibi bir şeydir bizim gerçekliğimiz de
Evet ruh bedenden çekildiğinde aynen marioyu oynatan devrelere verilen elektriğin kesilmesi gibi biz de başkalarına oynadığımız ya da başkalarını oynattığımız simülasyondan gerçek dünyaya akacağız. “Welcome to the real world!”
@@malidisiplin marionun nereye hangi gercek dunyaya gittigini gösterebilirmisin
@@atlganyesilyurt5414 marionun oyundaki dışında bir dünyası olup olmadığını bilmiyorum. bir oyuncağın örneğin bir robotun off tuşuna bastığınızda ya da pili bittiğinde hareketsiz bir biçimde kalması gibi Mario da hareketsiz kalıyordur diye varsayıyorum. Bunun için Ralph di galiba bir animasyon filmi var izlenebilir. O filmde onların da bir gerçek dünyası olduğu teması var malum. Mevzu asıl konuya yani metafiziğe gelince insan herhalde kendine neden varım diye sorar. Ben kendi adıma bütün bu prodüksiyonun ölünce ardında koca bir boşluk kalması için yapılmadığına ve amacın Yaradana kulluk etmek olduğuna inananlardanım. Totemi göremeyince onu totemciler düşünsün. Selamlar.
Biz de en küçük parçaçığımıza yani pixellerimize ayrıldığımızda sadece içi boş atomlardan elektrikten ibaretiz
Varlığınıza emeğinize sonsuz teşekkürler güzel can 🙏
Aklı başında kimsenin dünya gerçektir, dediğini duymadım.
Şimdiye kadar duyduğum en gerçek şey bu videoda. Bildiğim ,üzerine düşündüğüm bir konu ama bu kadar net ve güzel ifade edilmesine hayran kaldım . Bu yorum ,sadece, simülasyonumdaki algimin ifadesi bu arada.
😅Aferin biraz anlamışsın.
Şu da var : Senin dışındaki herkes NPC olabilir. NPC : Bir bilgisayar oyununda gerçek bir insan tarafından yönetilmeyen karakterlere denir.
bu biraz yanlışlandı aslında eskiden ortaya atılabilecek ve savını destekleyebileceğin bir teoremdi çünkü kimse birbirinin hayatını bilmiyordu ancak şimdi herkesin hayatına hakim olabiliyorsun internet ve sosyal medya sayesinde. yani ya hepimiz npcyiz ya hiçbirimiz değiliz :)
ama sonuçta değişen bir şey olmuyor. her şey zihinde olup bitiyor, zihnin dışına çıkamıyoruz. Çıktığımızı düşündüğümüz her durum o an zihnin kapsamında oluyor. Zihnin dışı dediğimiz oldu bile zihnin kapsamında.@@jacobesau9289
Kendinden başka herkes npc tek gerçek sensn
soru soran arkadasin sesi muhtesem mashallah
Dehşetül Vahşet bir video. Bu kadar harika bir video bazı gençlere fazla gelebilirmi acaba.
Mekan oran bir açı yani sanal bir şeydir. Zaman atama bağlantı çaptır. Gerçeklik zamanın yönüdür. Gözlemci zamanı yaratır
Yani gerçeklik var mı diyorsunuz
Ruh ve ona verilen sünnetullah çerçevesinde hisler ve sanrılar ilhamlar var. Ve simülasyon denilen vehimler Galu bela dan başlayıp doğum yaşam ölüm ve ahiret sonsuzluğuna kadar devam edip gidecek insana has bir süreç. Mühim olan bunun farkına varıp mutlak güç olan ruhun kaynağı olan ALLAH tek kanun koyucu merci olarak tanıyıp hayatını ona göre tanzim etmektir. Gerisi suyu bulandırmaktan başka bir şey değildir.
Allah aklını kullan diyor sen suyu bulandırmayın diyorsun,şu Dini anlayın yav biraz.
Hocam helal olsun kekelemeden, ığğğlamadan, eeeee lemeden on numara akıcılıkla anlatımların için ağzına sağlık
Bu bilgileri okuduğunuz kaynağa ulaşılmasını neden engelliyorsunuz? Hakikat Kitabı, Hakikat Planı ve Tebliğler kitabından bu bilgilere ulaştınız. Daha dün ilgili olanlar için internet sitesini yönlendirdim, bütün yorumlarımı sildiniz!! Hak olan bilgiyi paylaşmayıp, şahitliğinizi gizliyorsunuz! 'Sahitliğini gizleyenin kalbi günahkardır.'!!!!
Zartingen zurtingen diyosun
Yaşadığımız herneyse bazı olaylar var ki kendi gerçekliğimizden çıkabiliyoruz. Nasıl yani ? hiç değişmiyeceğini umdugumuz ilişkimiz biranda tam tersi değişebiliyor. Kendi var ettiğimiz ne varsa değişmeye başlıyor kimimiz buna ayak uydururken kimimiz hala aynı konumda bekleyip farklı birseylerin olacağını zannediyoruz. .Zamansal olarak insanın kendini geliştirmesi sonucu çeşitli inançlara inanıp ve sonrada bu ihtiyacın günümüzde geçerli olmadığını anlayarak bir arayış içine girdiğine şahit oluyoruz. Herşey değişiyor algımız buna kapalıysa Sinan Hocanında dediği gibi zihin hapishanesinde tutsak oluyoruz. Ne zaman değişikliğe ayak uydurursak ve bizi orumcek ağı gibi saran sorunsallarımızdan kurtulursak bence o zaman hayatı deneyselleştirebilecek sonuçlara varabiliriz. Zihnimiz bize hayal kurduruyorsa bilin ki o hayali yaşayan farklı bir formumuz olabilir. Bir bedene biçilen var oluş serüveni işte .
Similasyonun farkına
varan insan kamil olgunluğa erişmiş demektir bence güzel gören güzel düşünür güzel düşünen hayattan lezzet alır
İnsanı Kamilin hedefi hayattan lezzet almak mıdır acaba??
@@mirzabeyi lezzetten ne anladığına bağlı
Derman arardım derdime
Derdim bana derman imiş başka bir yerde
Zevâl-i lezzet elem olduğu gibi, zevâl-i elem dahi lezzettir
derler
Sinan hocam, teorik olarak inandığım ancak pratik alanda uygulayamadığım simülasyon içinde olduğumuza dair inancımı sizden de dinlemek etkileyici oldu.
Sizinde bu konuda yaptığınız pratik uygulamalar varsa paylaşır mısınız?
Çünkü, inanınca dedidiğiniz gibi iki tercihden başka yol olmuyor. Kabul ettiğim için duymazlıktan gelemiyorum.
Önerilerinizi rica ediyorum 🙏
Simülasyonu "yaratan" bizzat biziz. Bugün bu videoyu izliyorsam 13.8 milyar yıllık bir yazılımı sadece ve sadece ben bugün bu videoyu izleyebilmek için var ettim. Dış dünya vb. yok. Madde yok. Biz var ettiğimiz için madde var. Burada sadece yaratan ile yaratılan arasındaki ince çizgiyi iyi anlamak gerek.
Biraz acabilirmisin abi ?
Küçükken çocuklar duymasın, en son babalar duyar ve avrupa yakasını o kadar çok izlerdim ki bizi de bir yerlerde bilgimiz dışında izleyen var mı diye evde her hareketime dikkat ederdim.
Yoga felsefesine hoş geldin hocam 👍. One Field’te tek varoluş, tüm canlıların oluşturduğu birim. Sizin ağzınızdan duymak 👌
vay Sinan hocam sende gitmişsin umarım dönersin.
Cok teşekkürler.Sinan hocamızi diledikçe kafamda deli sorular🤔
Öncelikle bu konuya değindiğiniz için çok teşekkürler. Bence cevabını bildiğiniz ama burda çok da değinmediğiniz bir soru var.
Bu simülasyondan çıkıp nasıl gerçekliğe ulaşabiliriz?
cevabını bilmiyodur da ufak yöntemler biliyodur ki kendi de söylüyor var bi şeyler diye hoca keşke bu konuda daha detaylı bi video çekse yeniden ya çok saran bi konu
Aklımdan bu konuyla ilgili çok fazla şey geçiyor ancak kelimelere dökemiyorum, döksem bile benim zihimde algıladığım şekliyle anlayamayacaksınız.
Hocam valla seneler önce Matrix filminden çıktığımda bi dagilmistim, haftalarca bu sadece bir film diyerek kurtulmustum , şimdi siz yine aynı tokadı yapistirdiniz
Sinan hocamızın satır aralarında verdiği mesajlar var, var olun hocam
Müthiş bir insan .çok şanslıyız Türkçe konuştuğu için
Peki hoca gerçeği nasıl bulacağız? Simülasyon dan çıkmak mümkün m0 keşke bunlarıda yanıtlasaydın
Allah hepimize şunu diyor siz beni eleştiriyorsunuz ama benim yerimde olsanız ne yapardınız ne kadar merhametli olurdunuz ne kadar adil olurdunuz diyerek bir fırsat vermiş bizlere kıymetini bilelim inşallah
Cahildim dünyanın rengine kandım, hayale aldandım boşuna yandım. Neşet Ertaş
Müthişşş Hocamm ! Siz hep biyolojinin önemini söylersiniz... 🙏💞
Bu yer bu gök bu yıldızlar boştur boş,
Bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoş,
Şu durmadan kurulup dağılan evrende bir nefestir alacağın,
O da boştur boş.. Demiş Hayyam..
Sinan Hoca inançlı bir insan belli bir çerçevede bunu inançsız insanların karşısında bile söylemeye çalışıyor, o yüzden sağlam bir temeli var diğer türlüsü bu konuları konuşmak, anlamak kolay değil.
Bu konuya merakınız varsa Deniz Erten okuyun. Kadın yollardır bu konuda insanlara bir şeyler anlatmak için çabaladı durdu. Muazzam bir bilgi derlemiş kitaplarında. Sezar’ın hakkı Sezar’a
Vıdeonun devamını da istiyoruz,açıklanacak çok şey var gibi