Seneler evvel ekşi sözlükte gördüğümden beri aklımdan çıkmayan, ölüm ile ilgili şöyle bir tanım vardı; "okyanustaki içi su dolu balonun patlaması. kendini balon sananlar için başka, aslında su olduğunu farkedenler için başka sonuçları vardır." Sonra sonra düşününce bunun zaman ve varlık için de kullanılabileceği geldi aklıma. Bazen günlerce kafa yormak yerine bir cümleye denk gelmek ne kadar da iyi geliyor.
Ici su dolu bir balonun okyanusta ne isi var :-) Ben begenmedim, yavan geldi AMA Sizin kurdugunuz su cümle: „Bazen günlerce kafa yormak yerine bir cünleye denk gelmek ne kadar da iyi geliyor.“ Bu cümle de benim aklimda kalacak uzun süre 🤘🏻
"Can çekişme acıları arasında ayaklarınız birbirine dolanınca, niçin korkudan yürekleriniz titriyor? Evden eve taşınmaktır ölüm. Ona, yok olmak değil, ikinci doğuş da denebilir. Civciv tamamen gelişince yumurtanın kabuğu nasıl çatlıyorsa, ruh ve vücut da vakti gelince birbirlerinden aynı şekilde ayrılır. İnsanın en yüksek seviyeye ulaşması demek olan öteki dünyaya geçiş kaçınılmazlığında, ölüm bir ihtiyaçtır "
Kozmik piyangonun bize çıktığı canlılık aleminin bilinç düzeyinde en yüksek organizması olarak dünyada olmanın bir çaresi yok demek hayatta olmanın ne demek olduğunu ne kadar güzel olduğunu anlamamaktır. Dünyada olmamayı istemek bir haksa isteyen gider ancak dünya her zamankinden daha güzel dönmeye ve döndürmeye devam eder...
yorumumu 2 yıl önce yazdığımda sizin bahsettiğiniz gibi düşünememişim. geçici, basit olayları kafaya takıp gezegenimizin ne kadar muhteşem olduğunu unutma eğilimde olabiliyorum. yaşamak her şeye rağmen güzel bir şey diyeyim o zaman. bunu kaçırmak istemezdim.@@bulentkoc3834
Keşfettiğime çok sevindiğim, neden bu kadar geç buldum diye çok üzüldüğüm bu videolara bağımlı hale geldim. İzlediklerimi tekrar izliyorum şiirleri geri alıp tekrar tekrar dinliyorum ve video bittikten sonra uzun süre kendime gelemiyorum. Burası bana anlaşıldığımı hissettiriyor sanki. Kafamı kurcalayan ne varsa önüme çıkıyor ya cevap buluyorum ya daha çok soru soruyorum. Burda sanki yalnız değilim. Etrafım sanattan uzak, doğadan uzak, sorgulamaktan korkan meraksız insanlarla dolu. Onlardan kaçıp buraya sığınıyorum. "Aradığım yerlere benzeyiş buldum sende" İyi ki varsınız. Gerçekten.
Bölüm sonlarında okunan şu şiirler, benim ağlama seanslarıma dönüştü. Sanki bölüm bir bardağa su doldurur gibi beni doldurup sonra şiirle tekrar geri döküyor.
Rus edebiyatındaki çoğu klişenin sebebi yazarın olayları gerçek hayatında birebir yaşamasından geliyor. Dostoyevski Sara nöbetleri ve kumar bağımlılığı yüzünden maddi açıdan darlığa düşmüş ve yayımcılardan yazmadığı romanların avanslarını alarak yaşamıştır. Bukowski'nin ise bir mektubunda şöyle bir cümlesi vardır: İki seçenekten birini seçmek zorundaydım: '' Posta ofisinde kalıp delirmek ya da yazmaya oynayıp açlıktan ölmek. Ben aç kalmayı seçtim''.
Pınar Öğün'ü görünce koşa koşa geldim ve bi heyecanla izledim, bekledim 🙌çok çok iyi bi şiir/metin ve de Pınar tarafından muhteşem bir seslendirme olmuş...👏👏👏💫✨💜
Gerçekten Pınar Öğünü görünce nasıl nasıl nasıl mutlu oldum anlatamam, kendisini uzun zamandır görmemiştim ve onu burada görünce uzun zamandır haberini bile almadığım bir arkadaşımla tesadüfen karşılaşmış gibi tüylerim diken diken mutlu oldum, bu kavuşma için herkese teşekkürler 🤗
İlkinde anlamadım mı sanki. Az önce de ikinci kez anladım. Az sonra üçüncü kez anlayacağım. Yeni şeyler öğrendim kafam daha çok karışacak zamana dair. Teşekkürler.
Zaman içinde olduğumuz anda bile anlam bulamadığımız hisleri ne de güzel tarif ettiniz iyi ki iyi ki varsınız ve Flu Tv bu kadar güzel içeriğe sahip bir projeyi bizlere göstermiş.
Merhaba, sizi ilk defa videonun başında yüzünüzde hatta gözlerinizde gülümsemeyi gördüm , sevindim. Sizde ki hüzün ,arayış, karmaşa, bazı duygular bende yaşamımda ki geçmişimden dönemlerimi hatırlatıyor. Belki yanılıyorum bilemem yaşamsal arayışı götürüyor. Yeşim Hanim satırlarındaki gibi belki Adem ile Havva ya dönüşümü yaşıyoruz.
Tanpınar demişken "...yekpare geniş bir ânın parçalanmaz akışında..." cümlesini incelemek lazım,zaman için çok düşünen ve yazan birinin vardığı güzel bir sonuç noktasıdır. Bütüncül bir kısa sürenin sonsuzluğuna gibi yani oldukça açıklaması girift bir kavram zaman,dediğiniz gibi
“Her insan Âdem’in akranıdır.” derler, bu söz bana doğru gelir. İnsan milyarlarca yaşındadır ama bunu bilmez, bazen sezer, bazen de duyar. Burada yekpare, herkesi ve olan biten her şeyi, tüm hattıyla içine alan bir zamandan bahsediliyor, yani Sokrates zehirlenirken de siz oradaydınız ama geç anladığınızdan sonradan üzülmeye başladınız, İsa çarmıha götürülürken de oradaydınız ama sesiniz ya çıkmadı ya da o sessizce arkadan yürüyenlerin arasındaydınız, ne zaman ki bunun ne olduğunu anladınız gözleriniz yaşardı… Yani her şey anlamaya başladığınız zaman başlar ve sizi de içine alır, tarihe, acıya dâhil eder. Yukarıdaki sözde de söylendiği gibi, insan anlaya anlaya, ağlaya ağlaya gelip Âdem’in yanına oturup elini sıkacağı zaman yaşamış, bir zamandan geçmiş ve olmuş olacaktır. İnsandan aslında beklenen az değil, her şeyi anlaması, kabul etmesi bekleniyor. Anlayınca bağlı olduğu boyunduruğundan sürülüp durduklarından kurtulacaktır. İnsan şimdi köledir, aklı ermezliğin, ahmaklığın, sınırlı yaradılışın… kölesi. Anladığı şeyin zamanını başlatır, bunlar arttıkça ve kâinattaki her şeyi duyabildikçe varlık seviyesi, anlayışı artar ve gerçek zamana, o ilk zamana yaklaşır, kendini hatırlar. Âdem’e de akran olur. Ve şairin dediği gibi, her şey o yaşarken olmuş olur.''
Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar ben yaşarken koptu tufan ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kainat her şeyi gördüm içim rahat gök yarıldı, çamura can verildi linç edilmem için artık bütün deliller elde kazandım nefretini fahişelerin lanet ediyor bana bakireler de. İsmet Özel
Şimdi derken bile şimdiyi yaşamıyoruz o an akıp gidiyor ,güzel anlar karşısında bile çaresiz kılıyor ,anı yaşamak teoride güzel ama pratikte faydasız gibi (çocukları ve hayvanları saymazsak)
*Umarım bu yorumumu Aytuğ abi görebilir. Suç ve Ceza'yı okurken aklımda bir Raskolnikov tasfir ettim ama o zamanlar Aytuğ abiyi görmüştüm ama hiç videosunu izlememiştim. İlk kez bir videosunu izlediğimde o aklımda ki Raskolnikov karakteri tam olarak Aytuğ Akdoğan'dı. Bu yüzden her Aytuğ abiyi gördüğümde aklıma Raskolnikov geliyor. Benim için Raskolnikov kişisinin canlı karşılığı Aytuğ Akdoğan.*
Zamanın farkında olduğum o anlama hâli bazen birkaç saniyelik vuruyor. Ve garip olan o 'farkında olma' anında zamanın bir anlamı kalmıyor gibi, saniyeler upuzun geliyor zaten takip de etmiyorsun. Yani garip bir paradoks, zamanın farkında olduğun an zamanın dışında buluyorsun birden kendini. Anlatamadım muhtemelen ama olsun değerdi...
Aytug beni neden buraya getirdiniz diye atarlanmiyor huzunlenerek bizi icine cekiyor. O kadar iyi anliyorum ki gercekten ince kalpliler icin dunya bir cehennem. Ben yolumu buldum en azindan buldugumu saniyorum umarim aytug da bu huzunden cikar ve bugun niye intihar etmedimin cevabini verebiliyodur. Sartre sozcukler son sayfa: "Kurcalamayın bu işi ölümlüler. Bırakın." Sevgilerle aytug.
Dün instagram hesabınıza bakarken garson olayını anlattığınız post çok ilgimi çekmişti. Durup üzerine düşünmüştüm. Bugün burda tekrar denk gelmiş olmak çok hoş bir tesadüf oldu benim için.
Şule hanımın anlam ile ilgili ifadeleri o kadar geniş ki nerdeyse bilmemeye eşdeğer, zaman ile ilgili ifadeyi de aynı nedenle bir yokluk olarak değerlendirebiliriz. Bu yanlış okunduğunda çirkin bir şey söylediğim düşünülecek belki ama söylemeye çalıştığım; üzerine zamanın inşa edildiği var olmama durumundan(belkide başlangıç anından) ziyade bütün zamanlara eşit mesafede duran bir zamansızlık(yokluk) ve tüm anlamlara önyargısız pozisyonunda durmak(bilmemek). Bu tabiki söylemin basit (ayrıca taraflı) düzeyde bir tanımlanışı. Anlamların ve anların dışına taşmak. Peki İnsanın düşünme kapasitesini öne sürerek kendini tüm canlıların üstünde tuttuğu bir dünyada bir yapay zeka(belki de duygular geliştirebilen) programına veya robota nasıl yaklaşmalıdır.
Sayfa 61, “… Gerçi hayat belki, kendiminki bile sanki bir tahminden, vehimden ibaret. Şöyle biri olduğunu tahmin ettim, değilmiş, yatkın olduğumu tahmin ettim, değilmiş, dayanıklı olduğumu tahmin ettim, değilmiş, anlayabildiklerimi kaldırabilirim zannettim, hiç değilmiş, başkalarını idare edebileceğimi kendime bakınca tahmin ettim, bu da değilmiş.”
Anı yaşamak ve ahlâk beraber var olamaz.Ahlak toplumun sesidir, şimdi ve burada hiçbir gerçekliği olmayan fakat zihnimizde sürekli canlı tuttuğumuz bir hayalettir.Bedenlerimiz anda kalabilir fakat bu sefer de ahlâk yiter.İnsan,beden için bedeni feda eder.
Ne içindeyim zamanın, Ne de büsbütün dışında; Yekpare, geniş bir ânın Parçalanmaz akışında. Bir garip rüya rengiyle Uyuşmuş gibi her şekil Rüzgârda uçan tüy bile Benim gibi hafif değil. Başım sükûtu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen; İçim muradına ermiş Abasız, postsuz bir derviş; Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim. Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim. Ahmet Hamdi Tanpınar
Ted Chiang'in"Story of Your Life" kısa hikayesi, zannettiğimiz zaman ve zaman algımızı parça pinçik ederek o oparçalardan herşeyi tekrar yeni bir zaman algısı kurgulama fırsatını bize bahşediyor. Bu hikayeden uyarlanan "Arrival" filmi farklı bir yorum da katarak zamana dair kendi görüşünü sergiliyor. Filim ilk çıktığında; "Allah'ım nasıl bir iyilik yapmış olabiliriz ki bize bu filmi bahşettin" diye benim de katıldığım yorum dahi vardı... Özetle zaman değilde bizim zaman algımız var onun da amacı herşeyin aynı anda olmasını engellemek.
Garsonun aklında bütün siparişi tutuo eksiksiz getirmesinden sonra Psikoloğun gözleminden çıkan sonuç ;1 sonlandırılmamış herşey zihni meşgul ediyor 2 sonlandırılmış herşeyden zihin kendini kurtarır.
Mine Söğüt aileyi ne güzel ifade etmiş ve Pınar Öğün nefis seslendirmiş... müthiş kaç defa izledim...
Seneler evvel ekşi sözlükte gördüğümden beri aklımdan çıkmayan, ölüm ile ilgili şöyle bir tanım vardı;
"okyanustaki içi su dolu balonun patlaması.
kendini balon sananlar için başka, aslında su olduğunu farkedenler için başka sonuçları vardır."
Sonra sonra düşününce bunun zaman ve varlık için de kullanılabileceği geldi aklıma. Bazen günlerce kafa yormak yerine bir cümleye denk gelmek ne kadar da iyi geliyor.
Ici su dolu bir balonun okyanusta ne isi var :-)
Ben begenmedim, yavan geldi
AMA
Sizin kurdugunuz su cümle:
„Bazen günlerce kafa yormak yerine bir cünleye denk gelmek ne kadar da iyi geliyor.“
Bu cümle de benim aklimda kalacak uzun süre 🤘🏻
"Can çekişme acıları arasında ayaklarınız birbirine dolanınca, niçin korkudan yürekleriniz titriyor? Evden eve taşınmaktır ölüm. Ona, yok olmak değil, ikinci doğuş da denebilir. Civciv tamamen gelişince yumurtanın kabuğu nasıl çatlıyorsa, ruh ve vücut da vakti gelince birbirlerinden aynı şekilde ayrılır. İnsanın en yüksek seviyeye ulaşması demek olan öteki dünyaya geçiş kaçınılmazlığında, ölüm bir ihtiyaçtır "
@@milenalela
Bu bir alinti mi?
"Dünyadayız ve bunun bir çaresi yok." Samuel Beckett
Kozmik piyangonun bize çıktığı canlılık aleminin bilinç düzeyinde en yüksek organizması olarak dünyada olmanın bir çaresi yok demek hayatta olmanın ne demek olduğunu ne kadar güzel olduğunu anlamamaktır. Dünyada olmamayı istemek bir haksa isteyen gider ancak dünya her zamankinden daha güzel dönmeye ve döndürmeye devam eder...
yorumumu 2 yıl önce yazdığımda sizin bahsettiğiniz gibi düşünememişim. geçici, basit olayları kafaya takıp gezegenimizin ne kadar muhteşem olduğunu unutma eğilimde olabiliyorum. yaşamak her şeye rağmen güzel bir şey diyeyim o zaman. bunu kaçırmak istemezdim.@@bulentkoc3834
Teoman’nın uzun saçlı fotoğrafına ne old?🤔 Tamamlanmamış şeyler, hep zihinde kalır😉 Güzel bir göndermeydi😀
şair burada banttan ince görmüş
@@Huntermyth absürdlüğü çok iyi yapıyor.
Keşfettiğime çok sevindiğim, neden bu kadar geç buldum diye çok üzüldüğüm bu videolara bağımlı hale geldim. İzlediklerimi tekrar izliyorum şiirleri geri alıp tekrar tekrar dinliyorum ve video bittikten sonra uzun süre kendime gelemiyorum. Burası bana anlaşıldığımı hissettiriyor sanki. Kafamı kurcalayan ne varsa önüme çıkıyor ya cevap buluyorum ya daha çok soru soruyorum. Burda sanki yalnız değilim. Etrafım sanattan uzak, doğadan uzak, sorgulamaktan korkan meraksız insanlarla dolu. Onlardan kaçıp buraya sığınıyorum. "Aradığım yerlere benzeyiş buldum sende" İyi ki varsınız. Gerçekten.
Bölüm sonlarında okunan şu şiirler, benim ağlama seanslarıma dönüştü. Sanki bölüm bir bardağa su doldurur gibi beni doldurup sonra şiirle tekrar geri döküyor.
Canim Pinar Ogun! O duru yuzunu gormek, okudugun, oyunculugunla yorumladigin minicik ama demirden leblebi canim Mine Sogut metnini izlemek, dinlemek, hissetmek harikaydi.
Hiç kuşkusuz flu'nun en iyi içeriği Aytuğ. Yüreğine sağlık kardeşim.
Aytuğ abi yine döktürmüş. Bu kadar genç yaşında adam alim gibi resmen. Keşke edebiyat hocam da senin gibi olsaydı abi...
En ama en beğendiğim, tüylerimi diken diken eden bölümlerden biriydi. Neden bu kadar etkilendim onu da anlamadım ama çok farklı hissettirdi.
Bu videoyu görünce çok mutlu oldum keşke hergün olsa bu video serisi
iyiki varsınız umarım söyleyecekleriniz hiç bitmez...
Teşekkürler.
Rus edebiyatındaki çoğu klişenin sebebi yazarın olayları gerçek hayatında birebir yaşamasından geliyor. Dostoyevski Sara nöbetleri ve kumar bağımlılığı yüzünden maddi açıdan darlığa düşmüş ve yayımcılardan yazmadığı romanların avanslarını alarak yaşamıştır. Bukowski'nin ise bir mektubunda şöyle bir cümlesi vardır: İki seçenekten birini seçmek zorundaydım: '' Posta ofisinde kalıp delirmek ya da yazmaya oynayıp açlıktan ölmek. Ben aç kalmayı seçtim''.
Pazar keyfi budur. İyili varsınız
💫👌.
Pınar Öğün'ü görünce koşa koşa geldim ve bi heyecanla izledim, bekledim 🙌çok çok iyi bi şiir/metin ve de Pınar tarafından muhteşem bir seslendirme olmuş...👏👏👏💫✨💜
Gerçekten Pınar Öğünü görünce nasıl nasıl nasıl mutlu oldum anlatamam, kendisini uzun zamandır görmemiştim ve onu burada görünce uzun zamandır haberini bile almadığım bir arkadaşımla tesadüfen karşılaşmış gibi tüylerim diken diken mutlu oldum, bu kavuşma için herkese teşekkürler 🤗
İlkinde anlamadım mı sanki. Az önce de ikinci kez anladım. Az sonra üçüncü kez anlayacağım. Yeni şeyler öğrendim kafam daha çok karışacak zamana dair. Teşekkürler.
Aytuğ ya seni ne zaman dinlesem başka bir yere gidiyorum sanki. Sanki asıl ait olduğum yere :)
Teşekkürler
her gün açıp tekrardan izleyeceğim ve her gün başkaca şeyler öğreneceğim bu videodan. ne güzel ne güzel... ne güzel.
Zaman içinde olduğumuz anda bile anlam bulamadığımız hisleri ne de güzel tarif ettiniz iyi ki iyi ki varsınız ve Flu Tv bu kadar güzel içeriğe sahip bir projeyi bizlere göstermiş.
Merhaba, sizi ilk defa videonun başında yüzünüzde hatta gözlerinizde gülümsemeyi gördüm , sevindim. Sizde ki hüzün ,arayış, karmaşa, bazı duygular bende yaşamımda ki geçmişimden dönemlerimi hatırlatıyor. Belki yanılıyorum bilemem yaşamsal arayışı götürüyor. Yeşim Hanim satırlarındaki gibi belki Adem ile Havva ya dönüşümü yaşıyoruz.
Manası unutulmaz bir "zaman" tanımlaması ve çok hoş bir son (fin).
Çok teşekkūrler; Hediye gibiydi.⚘🍃
Kelebeğin Rüyası'nda Muzaffer'in dediği gibi: "İnsanoğlu hocam, iyi davranınca çabuk unutuyor."
Bölüm yine çok güzel. Pınar Öğün ile daha da güzelleşmiş🌸
Kayıp zamanın izinde olmasa kahrolurdum..
Var ol Aytuğ !
Pazar günü flusuz olmaz. Teşekkürler :)
Tanpınar demişken "...yekpare geniş bir ânın parçalanmaz akışında..." cümlesini incelemek lazım,zaman için çok düşünen ve yazan birinin vardığı güzel bir sonuç noktasıdır. Bütüncül bir kısa sürenin sonsuzluğuna gibi yani oldukça açıklaması girift bir kavram zaman,dediğiniz gibi
En sevdiğim program gelmiş.
Bildiklerimiz, bilmediklerimizin yanında bir hiç gibi kalacak. Bu cümlenin içinde ki anlamı kavrayan insan, doğru yolu bulmuştur
“Her insan Âdem’in akranıdır.” derler, bu söz bana doğru gelir. İnsan milyarlarca yaşındadır ama bunu bilmez, bazen sezer, bazen de duyar. Burada yekpare, herkesi ve olan biten her şeyi, tüm hattıyla içine alan bir zamandan bahsediliyor, yani Sokrates zehirlenirken de siz oradaydınız ama geç anladığınızdan sonradan üzülmeye başladınız, İsa çarmıha götürülürken de oradaydınız ama sesiniz ya çıkmadı ya da o sessizce arkadan yürüyenlerin arasındaydınız, ne zaman ki bunun ne olduğunu anladınız gözleriniz yaşardı… Yani her şey anlamaya başladığınız zaman başlar ve sizi de içine alır, tarihe, acıya dâhil eder.
Yukarıdaki sözde de söylendiği gibi, insan anlaya anlaya, ağlaya ağlaya gelip Âdem’in yanına oturup elini sıkacağı zaman yaşamış, bir zamandan geçmiş ve olmuş olacaktır. İnsandan aslında beklenen az değil, her şeyi anlaması, kabul etmesi bekleniyor. Anlayınca bağlı olduğu boyunduruğundan sürülüp durduklarından kurtulacaktır. İnsan şimdi köledir, aklı ermezliğin, ahmaklığın, sınırlı yaradılışın… kölesi. Anladığı şeyin zamanını başlatır, bunlar arttıkça ve kâinattaki her şeyi duyabildikçe varlık seviyesi, anlayışı artar ve gerçek zamana, o ilk zamana yaklaşır, kendini hatırlar. Âdem’e de akran olur. Ve şairin dediği gibi, her şey o yaşarken olmuş olur.''
Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar
ben yaşarken koptu tufan
ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kainat
her şeyi gördüm içim rahat
gök yarıldı, çamura can verildi
linç edilmem için artık bütün deliller elde
kazandım nefretini fahişelerin
lanet ediyor bana bakireler de.
İsmet Özel
Uzun zamandir dinledigim en derin konusmaydi cok etkilendim
Bu bölüme de bayıldım...
Emeğine sağlık Aytuğ hocam , kolaylıklar
Merhabalar sevgiler selamlar saygılar teşekkürler sunuyorum
mükemmel bir anlatim olmus yine. bir gün bu icerik biterse cok sevdigim birini kaybetmisim gibi hissedecegime eminim...
Bir süredir şunu düşünüyorum, aslında geçen zaman değil, bizleriz, zamanın üzerinde tek bir yönde yolculuk yapıyoruz...
Şimdi derken bile şimdiyi yaşamıyoruz o an akıp gidiyor ,güzel anlar karşısında bile çaresiz kılıyor ,anı yaşamak teoride güzel ama pratikte faydasız gibi (çocukları ve hayvanları saymazsak)
Aytuğ Akdoğanın mağara adamına dönüşümüne şahit oluyoruz
Çok keyifliydi. Teşekkürler.
Yine çok güzel bir bölüm olmuş💐
Bugün seni yolda gördüm ve bi an arkadaşımı gördüm gibi oldum :) sonra hatırladım.
Anladin Ve zaman başladi. ;)
*Umarım bu yorumumu Aytuğ abi görebilir. Suç ve Ceza'yı okurken aklımda bir Raskolnikov tasfir ettim ama o zamanlar Aytuğ abiyi görmüştüm ama hiç videosunu izlememiştim. İlk kez bir videosunu izlediğimde o aklımda ki Raskolnikov karakteri tam olarak Aytuğ Akdoğan'dı. Bu yüzden her Aytuğ abiyi gördüğümde aklıma Raskolnikov geliyor. Benim için Raskolnikov kişisinin canlı karşılığı Aytuğ Akdoğan.*
Merhaba, güzel hisleriniz bir yana, tam okumamışsınız bir daha okumanızı temenni ederim :)
@@harryduboir8307 Neden tekrar okumam gerekiyor? Anlamadım.
Raskolnikov deri ceket giymiyordu ve sanatla edebiyatla ugrasacak parasi yoktu.
@@hopee.mp4 Cevabı Fatma Hanım vermiş :)
@@seslikitap3600 Belki kıyafet değil yüz hatları, saçları ve ses tonundan bahsediyordur.Kıyafet yalnızca küçük bir detay.
Yeşilçam'a çok inanınca, artık hiçbir şeye inanmaz olduk sanırım :) Hoş bir sohbet olmuş, teşekkürler..
Bi de şu var; Bu filmde doğduğu köye dönen yönetmen aslında kendi içinde bir yolculuğa çıkmıştır...
Çok güzel bir içerik olmuş yine teşekkürler hocamlarım
Mütiş izlenimler 😁🤟🤟👍👍👍🧿
Anlamama yardımcı olduğun,dolayısıyla zamanın anlaşılabilirligine katkı sağladığın için teşekkürler 🙋✌️
Sohbet harikaydı küçük notlar alarak dinledim ama sondaki Pınar Öğün okuması beni benden aldı.
şule hanımın bir kitabının siparişini verdim umarım bana güzel şeyler katar
Zamanın farkında olduğum o anlama hâli bazen birkaç saniyelik vuruyor. Ve garip olan o 'farkında olma' anında zamanın bir anlamı kalmıyor gibi, saniyeler upuzun geliyor zaten takip de etmiyorsun. Yani garip bir paradoks, zamanın farkında olduğun an zamanın dışında buluyorsun birden kendini. Anlatamadım muhtemelen ama olsun değerdi...
Tanpınar'ın meşhur şiirinden "Ne içindeyim zamanın, ne de büsbütün dışında" sözlerini hatırlattı..
@@ay7828 Aynen öyle bir his işte. Boşuna usta değil bu insanlar, benim paragraf yazıp anlatamadığımı tek cümle ile insanın yüzüne çarptırıyor.
“Bugün, dün ne olacak diye üzülmüş olduğum, yarındır.”
Bu bölüm bana çok iyi geldi. Teşekkürler.
Off şiir de çok güzel şiiri yorumlayan da ♥️
Can Dündar'ın Kırmızı Bisiklet kitabında yazar, zamanı hiç durmak bilmeden koşan aksi bir ihtiyara benzetir. Çok güzel bölümdü, tavsiye ederim.
Anında geldim, çok özledim seni ❤️ :)
Bu gün vidio gələrdimi,gəlməzdimi bilmirdim amma bütün gün səninçün darxmışam.hə bu gün bazar imiş.
Azerbaycan’dan izleyicilerin olması ne hoş.
Simariklik moda olmusken Memleketimden guzel icerikler sagol Aytuğ
güzel bir bölümdü ,ağzına sağlık
Çok güzel programdı be Aytuğ!
Ohaaaaa pinar ogunun mukemmelligi ? Simdiye kadar videolarinizda gordugum en iyi okumaydi 💜💜
Geri dönüşe sevindiM burada görmek çok güzel 💕
Aytug beni neden buraya getirdiniz diye atarlanmiyor huzunlenerek bizi icine cekiyor. O kadar iyi anliyorum ki gercekten ince kalpliler icin dunya bir cehennem. Ben yolumu buldum en azindan buldugumu saniyorum umarim aytug da bu huzunden cikar ve bugun niye intihar etmedimin cevabini verebiliyodur. Sartre sozcukler son sayfa: "Kurcalamayın bu işi ölümlüler. Bırakın."
Sevgilerle aytug.
Bulduğunuz,kendinize gelen iyi yol nedir?Bu aralar ben de bunu çok düşünüyorum da
İlayın sorusunun cevabini ben de merak ediyorum , aciklarsan sevinirim .
Şiir çok etkileyiciydi
midemde kelebekler uçuşurken rüzgar yüzümü yalıyordu, omuz silkerek cebimde kalan son 2 tl ile 0.5 lt'lik bir su aldım ve yorum yapmaya yeltendim.
Yorumunu okumaya doğru seyirttim.
Bu yorum içinde yaşadığı topluma ayna tutarken, zamanın ruhuyla alay etmeyi de şiar ediniyor.
Dün instagram hesabınıza bakarken garson olayını anlattığınız post çok ilgimi çekmişti. Durup üzerine düşünmüştüm. Bugün burda tekrar denk gelmiş olmak çok hoş bir tesadüf oldu benim için.
Siz neredesiniz? Sizi yeni kesfettim ama daha cok eski yıllara ait. Siz simdi neredesiniz? Ulasmak isterim.
Ulus Baker'le ilgili video lütfenn
Bu sayfada denk gelmedim. Aytuğ'dan öğrenmeyi çok istiyorum
Ufkum açildi teşekkurler
00:00 3.dakikaya kadar 👍 15:15👍👍👍
Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpâre, geniş bir ânın,
Parçalanmaz akışında...
(Ahmet Hamdi Tanpınar)
Şule hanımın anlam ile ilgili ifadeleri o kadar geniş ki nerdeyse bilmemeye eşdeğer, zaman ile ilgili ifadeyi de aynı nedenle bir yokluk olarak değerlendirebiliriz. Bu yanlış okunduğunda çirkin bir şey söylediğim düşünülecek belki ama söylemeye çalıştığım; üzerine zamanın inşa edildiği var olmama durumundan(belkide başlangıç anından) ziyade bütün zamanlara eşit mesafede duran bir zamansızlık(yokluk) ve tüm anlamlara önyargısız pozisyonunda durmak(bilmemek). Bu tabiki söylemin basit (ayrıca taraflı) düzeyde bir tanımlanışı. Anlamların ve anların dışına taşmak.
Peki İnsanın düşünme kapasitesini öne sürerek kendini tüm canlıların üstünde tuttuğu bir dünyada bir yapay zeka(belki de duygular geliştirebilen) programına veya robota nasıl yaklaşmalıdır.
metin seslendirmesi çok güzel...
"daha senden gayri" nefesinde (nefes: Bektaşi ozanlarının söylediği şiirler)
"Hele düşün devri adem'den beri
Neler gelmiş geçmiş say deli gönül"
Şiirden korkuyorum. Çok can yakici, çok fazla cezbedici.
Sayfa 61,
“… Gerçi hayat belki, kendiminki bile sanki bir tahminden, vehimden ibaret. Şöyle biri olduğunu tahmin ettim, değilmiş, yatkın olduğumu tahmin ettim, değilmiş, dayanıklı olduğumu tahmin ettim, değilmiş, anlayabildiklerimi kaldırabilirim zannettim, hiç değilmiş, başkalarını idare edebileceğimi kendime bakınca tahmin ettim, bu da değilmiş.”
Çok keyifli bir bölüm. Emeğinize sağlık
"Bana dokunanı o ateşle yakacağım" tam bu mısrada gözlerimin içine bakmasını bekledim Pınar Öğün'ün.
Beklenen vakit💥
Holderlin "Iki insanin birbirini hissedip yakınlaştığı anın yanında yüzyıllar nedir ki?" demiş, ben de bir yüzyıl ve birkaç yıl sonra okuyup ağladım.
şiiri okuyan hanımefendi kim bayıldım yahu , bir bölümde daha görmek isterim.Duyguyu en fazla bu kadar hissedebilirdim heralde
Zaman kavramı bana askerliği, özellikle askerlikteki ilk ve son haftayı hatırlattı.
+Zaman nedir ?
- zaman üzerinde kontrolümüzün olmadığı ve hatta olamayacağı bir konsepttir benim nezdimde
13:05 karnıbahar yerken karşılaştım bu cümleyle, sanırım ben de
Teşekkürler
15:39 Bir fon müziği olarak _Satie - Gymnopédie No. 1_ edebiyat klişesinin feriştahıdır. 😆
Böyle de *¡sobe!* işte. 😁
Saatleri ayarlama enstitüsünden bahsetmesen çatlardım. Bir söz, ayar saniyenin peşinde koşmaktır.
15:50 katılıyorum.
oo bu baya iyi bölüm olmuş. emeğinize sağlık
Ceket çok yakışmış
Anı yaşamak ve ahlâk beraber var olamaz.Ahlak toplumun sesidir, şimdi ve burada hiçbir gerçekliği olmayan fakat zihnimizde sürekli canlı tuttuğumuz bir hayalettir.Bedenlerimiz anda kalabilir fakat bu sefer de ahlâk yiter.İnsan,beden için bedeni feda eder.
Nefis bir bolum 👏👏👏
Müthiş okumuş metni 🏹
Dünyada o kadar çok acı varki mutlu olamıyor insan.
Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpare, geniş bir ânın
Parçalanmaz akışında.
Bir garip rüya rengiyle
Uyuşmuş gibi her şekil
Rüzgârda uçan tüy bile
Benim gibi hafif değil.
Başım sükûtu öğüten
Uçsuz, bucaksız değirmen;
İçim muradına ermiş
Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık
Olmuş dünya sezmekteyim.
Mavi, masmavi bir ışık
Ortasında yüzmekteyim.
Ahmet Hamdi Tanpınar
lütfen 100 bölüm çekinn
Böyle güzel bölümlere devam lütfen
Ted Chiang'in"Story of Your Life" kısa hikayesi, zannettiğimiz zaman ve zaman algımızı parça pinçik ederek o oparçalardan herşeyi tekrar yeni bir zaman algısı kurgulama fırsatını bize bahşediyor. Bu hikayeden uyarlanan "Arrival" filmi farklı bir yorum da katarak zamana dair kendi görüşünü sergiliyor. Filim ilk çıktığında; "Allah'ım nasıl bir iyilik yapmış olabiliriz ki bize bu filmi bahşettin" diye benim de katıldığım yorum dahi vardı... Özetle zaman değilde bizim zaman algımız var onun da amacı herşeyin aynı anda olmasını engellemek.
Nasıl tak diye buradayım
Garsonun aklında bütün siparişi tutuo eksiksiz getirmesinden sonra Psikoloğun gözleminden çıkan sonuç ;1 sonlandırılmamış herşey zihni meşgul ediyor 2 sonlandırılmış herşeyden zihin kendini kurtarır.
Aile güzel bir hayaldir.
Yine çok güzel bölümdü, teşekkürler 😁