Hocanın anlattıklarının içeriğinden ziyade kesin yargılara varmaktan kaçınırken oluşturduğu çerçeve ve konuyu ele alış biçimi, eleştirel düşünme becerisinin önemine çok güzel örnek oluyor. Serinin devamını merakla bekliyoruz.
Yine bitmesin istediğimiz bölümler. Gerçekten insanlarda kıvılcım oluşturacak konular konuşuluyor. Kendi adıma her konuşmadan sonra eleştirel düşünüp bir kaç kez dinleyip çıkarımlarda bulunmak önceki okuduklarımla sentezlemek harika bir duygu. İyi ki varsınız flu tv ekibi❤
Hocanın objektifliği korumaya çalışarak gerçeklerle temas etmesi pek alışmadığımız bir durum, ancak çok da arzu ettiğimiz bir yaklaşım. Daha nice konulara/programlara 👌🏻
Program için çok teşekkür ederim. Pozitif bilim okumuş biri olarak Sosyoloji alanında çıkardığınız her konuk bana çok şey katıyor. Bı arada Vahit’in birikimi ve kendini ifade edişi yaşını da göz önünde bulundurarak çok etkileyici. Keşke sağ cenahtan herkes Vahit kadar olsa
Vahit yalnız değildir 😂, sağ cenahtan kendisine öğretilenleri yeniden imbikten geçirip kıyasıya eleştiren ve sosyal bilimlerin gerçekliğinde bir potada eriten dipten gelen bir dalganın var olduğunu düşünüyorum belki çok optimist gelecek bu ama. Ezberciligi ve bagnazligi gömmek için çalışıyoruz kendi çapımızda, flu TV ye bu tür kıymetli insanlarla yaptıkları yayınları için ayrıca teşekkür ederim.🎉
Besim hocayı yakından takip ediyorum. Videoları da kitapları da çok güzel. Özellikle Poetik ve Politik kitabını da okumanızı tavsiye ederim. Hem videoları izleyin hem kitapları okuyun. Tcyi çözersiniz :)
muhabbetinizin tamamını dinledim, sonraki proğramların herhangi birinde sevgili Besim Dellaloğlu’ndan güncel bir ‘Frankfurt Okulu’ yorumu duymak ne güzel olur 🤚
herşey çok güzel sonuçda düşünüp akıllıca sonuşlar çıkıyor bana uyar yada uymaz gerçekten önemi yok adeta beynimden çıkan görüş saşlarını taraken ortaya çıkan bir zevki tadıyorum. BÖYLESİ GÜZEL VE AKILCI ORTAMIN HEPİMİZİ GÜZELLİK VE GERÇEKLER DE BULUŞTURMASINI DİLİYORUM. UMARIM DÜRÜSTCE VE DOSDOĞRU SONUÇLARADA BULUŞURUZ.
Kadınlara seçilme hakkının “üsttenci” şekilde verilmesinin veya kız çocuklarını devletin tutup “zorla” okula götürülmesinin, gittiği okulda evrim teorisi veya insan hakları anlatılmasının, rölantide ilerleyecek sekülerleşmeyi hızlandırmayacağı, aksine yavaşlatacağı görüşü nasıl temellendirilebilir?
Teşekkürler bu iyi yayınınız için .Krematoryum ile ilgili bölüm de Sayın Canikligil bir soru sormuştu.Tam da bu konuyu ele alan Şahane bir oyun var .Güven Kıraç’ın başrolde olduğu adı ; Alevler Arasında Erkan Can ve değerli oyuncu kadrosuyla izlemenizi öneririm .
Çokça yapılan ayrımlara övgü görüyorum, doğru açıklanmış kavramlar muhakkak. Fakat bu kavramları ayrımda bilip nerede bütün olduklarının peşine düşmemek olmaz.
Yillardir agzimiza pelesenk olmus kavramlarin boyle incelenmesi gercekten ufuk acici. Laikligin milliyetciligi ikame etmesi ve ozellikle sehirli dindarligin en buyuk aciklarimizdan birinin olmasi tespitleri kesinlikle hep aklimda kalacak. Harika bir seri. Besim hocaya ve tum flu TV ekibine tesekkurler.
Bakış açımızı geliştiren sohbetiniz için teşekkürler. Besim hoca sayesinde dinlediğimiz insanların bu konuya hep ideolojik yaklaştıklarını farkettim. Böyle bir anlatımı ilk defa dinliyorum. Teşekkürler.
2:46 Etymology. The word laity means "common people" and comes from the Greek: λαϊκός, romanized: laikos, meaning "of the people", from λαός, laos, meaning "people" at large. İnsan demek yani sadece
@@canguilhemg kelime yunancada "of the people" demek laikos. Laos da "people" demek. İngilizcede fark anlaşılmıyor ama Almancada Leute vs Menschen farkı. Biri topluluk anlamında insanlar diğeri insanoğlu anlamında insanlar Türkçedeki ayırıcı nokta da bu, people vs humans da diyebiliriz
Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde kentliler köylülere göre daha dindardı. Cumhuriyet projesi Köylü sınıfı kentli dindarlık terbiyesine almıştır. Protestan ahlakının da kentli dindarlığa büyük etkisi vardır
Besim hoca İlker Canikligil kışkırtmalarını çözdü 😎 Besim hocayı dinlemeyi hep severdim ama keyifli hali efsane 👍🏼 birçok insan için sıkıcı olan konularının keyifli programlarını yapan flu 🎉
Öncelikle program için teşekkürler. Benim bir sorum olacak, ya hocamız ya da bu konularda meraklı izleyici arkadaşlarımız cevaplarsa sevinirim. Günümüzde sıkça kullanılan Türkçe kelimelerin Latince köklerini, o dildeki anlamlarını ve dilbilimsel gelişimini öğrenebileceğimiz bir kitap önerebilir misiniz acaba? Fakat sözlük gibi sıralı olarak bütün kelimelerin yer aldığı bir kitap değil de daha çok spesifik olarak günümüzde kullandığımız kelimelerin derlenip, toplandığı bir kitap istiyorum. Şimdiden teşekkürler 🖖🏻
10 місяців тому+2
Nişanyan sözlüğe baktınız mı, etimolojik olarak da açıklamalar var, 3 ayrı sözlük şeklinde , online ve basılı kitap şeklinde.
@ Teşekkür ederim fakat Nişanyan sözlükte bütün dillerden gelen kelimler var, ben açıkçası spesifik olarak Latince olanları merak ediyorum. Biraz araştırdığımda karşıma iki kitap çıktı: 1) Mehmet Hengirmen, Latince Kökenli Türkçe Sözcükler Sözlüğü, 2000. Engin Yayınevi 2) İsmail Parlatır, Latince Kökenli Sözcükler, 2007. Akçağ Yayınları Bu kitaplar hakkında bilginiz var mı?
İki soru var. İlki osmanlıcılık, islamcılık, türkçülük akımları ile garpçılık ilişkisi.. ikincisi de Osmanlı tarihinin tarikatları tepeleme tarihi olarak okunabileceğidir. Yeniden düşünülmesini umuyorum?
Her toplumda dini inanışlar mevcuttur. Toplumu yöneten devletinde kaçınılmaz olarak dinle bir ilişkisi olacaktır. Her toplumun tarihi ve sosyal gerçeklikleri farklı olduğu için her devletin de dinle teması farklı olur. bizim kendi tarihsel gerçekliğimize bakmamız gerekir. Fransa'da yaşanan durumu alıp Türkiye'ye kopyalamak hiç bir işe yaramaz. Fransa ve Türkiye'nin toplumsal yapısı, tarihi geçmişi tamamen farklı. Avrupa'da uzun yıllar devlet otoritesi ve dini otorite farklıydı ve aralarında bir rekabet vardı. Devletin kendi okulu mahkemesi vs. varken dini otoritenin de kendi mahkemeleri, okulu vardı. Üstelik psikoposluklarla beraber bu dini otorite devlet harici bir güç olan papaya bağlıydı. Bizde hiç bir zaman böyle bir durum yaşanmadı. Osmanlı da din işleri şeyhülislamın elindedir ve şeyhülislam padişahın bir memurudur, o kadar. Siyasi otorite kanunname çıkartır, dini otorite onu uygular. Dini otorite hiç bir zaman siyasi otoriteden bağımsız olamaz. Bizim tarihimizde yöneticilerimiz dini başıboş halde bırakmamışlar. bir memuriyet oluşturup dini kurum olarak görmüşler. Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u alır almaz ortodoks rum patrikhanesi birleştirmesi de buna bir örnektir. Sonralardan İspanyol Yahudilerine de hahambaşı seçtiriliyor mesela. Ortada bir din varsa bu dinin adına yetkili bir olacak, bende devlet olarak onu muhattap alacam mantığı var. Bence en doğrusu da bu zaten. Devlet olarak bu işleri başıboş bırakırsan cemaatler, tarikatlar boşluğu doldurur, iş içinden çıkılmaz bir hal alır. Asıl önemli olan bu dini kurumun yetkileri. Şeyhülislam eğitim ve hukuk işlerini de elinde tutan bir memur önceden. 19. yy itibariyle bu yetkiler yavaş yavaş elinden alınmaya başlandı. Bugün eğitim bakanlığımız ayrı, adalet bakanlığımız ayrı vs. Hatta bu durum halk tarafından da benimsenmiş durumda. Bugün kim çocuğunu gidip medreseye veriyor mesela. Ya da kim komşusuyla kavga edip mahallenin imamına gidip bizim meselemizi çöz diyor. Al işte 10 numara laiklik, daha ne olsun. devletin işleyişini dini görüşlerden tamamen ayırmışsın ve toplumda buna uymuş. Türkiye de şuan laiklik tartışmaları tamamen boş tartışmalar. Mesele zaten esasında laiklikten kaynaklanmıyor. Kişisel hak ve özgürlüklerin ihlalinden kaynaklanıyor. En net örneği başörtüsü meselesi. Sen bir insanı başörtüsü takıyor diye okuldan, devlet kurumlarından vs. dışlayamazsın. Bu insan senin vatandaşın nasıl eğitim hakkına engel koyabilirsin, ne cüretle bu hakkı kendinde görebilirsin. Fransa uzun yıllar devlet ateizmini yaymış bir ülke, nufuslarının büyük çoğunluğu ateist zaten, orada din adına ne istersen yasakla zaten ses çıkmaz, çıkmadığı için de problem olmaz.( kişisel hak bakımından gene yanlıştır bu arada) Sen gidip de Türkiye gibi nufusunun %70-%80 ninde dini hassasiyetler bulunan bir toplumda Fransa devleti gibi kararlar alırsan, böyle yıllarca boşuna uğraşır durursun. Tutturmuşlar bir tanım kafalarından, laiklik din ve devlet işinin birbirinden ayrılmasıymış. 300 yıllık kuram bu mudur yani? tek bir cümle. Oradan da düz mantık kurmuşsun. Okul devletin okulu, başörtü dini bir şey. Başörtülü okula girerse dinle devlet birbirine karışır. Böyle aptalca bir çıkarım olabilir mi? Aynı başörtülü kişi devletin bir vatandaşı. Vatandaşlıktan da at o zaman. Vatandaş olunca dinle devlet karışmıyor da, o kişi okula girince mi karışıyor? 20 yaşında çocuğu askere alırsın, annesini yemin törenine almazsın başörtülü diye. Çocuğu da askere alma o zaman. Kendi çocuğunu gönder madem, dinle devlet karışmasın. Böyle anlamsız işler yapıldı bir dönem, yaşanan mağduriyetleri bir türlü aşamadık, kaç yıldır bunlarla uğraşıyoruz. Yazık günah.
Keşke 4 eş sorusunu şöyle sorsaydınız: Devletin tüm inançlara ve inançsızlıklara eşit olma veya kayıtsız olması durumu olarak tanımlıyorsanız laikliği o zaman laik devlet 4 eş durumunu neye dayanarak engelliyor? Bu tarafsızlığın bir sınırı olmalı mı?
Kavramların doğuşuna dair faydalı bir içerik, hoş sohbet olmuş. Benim çıkarsamam; Türkiye hiç bir zaman laik olamadı. Fransa'nın kolonilere uyguladığı dışlayıcı laisizm ağır bir şekilde uygulandı.
Sanırım Bin programdır İlker Hocanın " Ne Yapalım" sorusuna reel bir cevap verebilen olmadı, (çoğu zaman kapsayıcı bir cevap verilemezdi zaten), İlker Hoca bu problem için ne yapıyor acaba :) Problemse tabii.
"tepeden inme laiklik getirmek doğru değildi" cümlesini yumuşatıp söylemiş linçlenmemek için. Ve İslam'ı ahlaki yönleri ile ele almış sadece ama atladığı bir nokta var ki; ahkam ve hayatın içinde Sünneti Seniyye'lerin varlığı. Çok yüzeysel ve eksik (anlatılım yada anladığı) bir İslam bakışı var hocanın.
Hocamız laiklik tanımını yaparken; inanç ve inançsızlık eşit mesafede olması demiş, elbette bu doğrudur da toplumsal, kamuya ait kuralların dine dayandırılmaması da laiklik ilkesine olamaz. Bu aklın, bilimin, çağcıl gereksinimlere göre belirlenir. Dini kurallar referans alınamaz.
Turkiye keske Iran olsa? Bahsedilen noktalardaki olculebilir metrikler aksini soyluyor? Yurttas kalitesi, yurttasin urettigi katma deger vs. bunlari olcemiyoruz. Okuryazarlik (literacy rate): Turkiye %97 (genel nufus) 94.4 (kadin), Iran %89 ve %88. Universitelesme: Worldbank ve Unesco verilerine gore kadinlarin katilimi, genel nufusun katilimi ve bircok farkli parametrede Turkiye hem su an hem de trend olarak daha iyi durumda. Siir, sinema vs. tartisilabilir elbette ama, bu iddialarin altyapisinin ne oldugunu tam olarak anlayamadim acikcasi.
sadece devlet ve toplum üzerinden değil de direkt müslümanlık üzerinden laiklik meselesini tartışmanızı isterdim. bu tartışmada topluma arabistandan import edilmiş müslümanlık değil de farklı bir din gelseydi laiklik konu bile edilmeyecekti avrupa ülkelerindeki gibi. bu soru eksik kalıyor tartışmanızda
Suya sabuna dokunmadan, dinci kesime bulaşmadan nasıl laiklik yorumu yapabiliriz'in örneği... tatlı su entelektüelligi ile laboratuvar bilimselligi tadında sosyoloji...
yabancı filmler iran'da gösterime giriyomuş gibi veya ayrıcalıklı sınıftan değilsen yapacak çok şey varmış gibi a separation'ı milyonlar izledi övgüsü gelmiş, saçma olmuş. nbc çok bile izlenmiş burda yaniii bizim yapacak daha eğlenceli şeylerimiz varmıştır o yıl hahhah zaten who gives a f* about what happens in anatolia, baby. dull.
Şunu çok merak ediyorum, ve cevabı Besim hocadan duymayı cok isterdim: Madem bu İran rejimi yıkılır gider. Toplumların bir ruhu var ve sen din baskısı kurdukça o daha da sekülerleşiyor, kontrolü hiç mümkün değil. Peki hep merak ettigim bir soru var: Kuzey Kore nasıl mümkün olabiliyor? Gercekten bu kapalı kutularda, baskı rejimlerinde çürüme ve yok olma hep yaşanmış: Nazi Almanyası, Sovyet Rusyası vs. Kuzey Kore'nin nasıl bir sosyolojisi var da, 100 senedir ayakta kalabiliyor? Şöyle bir dünyada Kuzey Kore gerçeği çok sürreal
Vahit'in programa katkısı güzeldi. Daha katılımcı olduğu programlar da görmek dileği ile...
Kesinlikle 👍 haklısın
Hocanın anlattıklarının içeriğinden ziyade kesin yargılara varmaktan kaçınırken oluşturduğu çerçeve ve konuyu ele alış biçimi, eleştirel düşünme becerisinin önemine çok güzel örnek oluyor. Serinin devamını merakla bekliyoruz.
Yine bitmesin istediğimiz bölümler. Gerçekten insanlarda kıvılcım oluşturacak konular konuşuluyor. Kendi adıma her konuşmadan sonra eleştirel düşünüp bir kaç kez dinleyip çıkarımlarda bulunmak önceki okuduklarımla sentezlemek harika bir duygu. İyi ki varsınız flu tv ekibi❤
Yawlum Vahit, günah, suç ve ahlak ı birbirinden ayırman muhteşemdi. Helal sana!
Besim Hocam, her şeyin tekrara döndüğü ve sığlaştığı bir zamanda yeni bir şeyler söylediniz, çok teşekkürler..
saniye başı jump-cut birazcık can sıkıcı özellikle böyle nispeten ağır bir konuda cümleler arasında bile boşluk olmaması anlamayı güçleştiriyor
kesinlikle katılıyorum
Video 1 saat gibi görünürse aksine izleyici sayısı azalır.O yüzden videonun kalitesinden biraz feda ederek süresini kısaltmışlar.
harika devam ediyor seri, ağzınıza emeklerinize sağlık
Hocanın objektifliği korumaya çalışarak gerçeklerle temas etmesi pek alışmadığımız bir durum, ancak çok da arzu ettiğimiz bir yaklaşım. Daha nice konulara/programlara 👌🏻
Program için çok teşekkür ederim. Pozitif bilim okumuş biri olarak Sosyoloji alanında çıkardığınız her konuk bana çok şey katıyor. Bı arada Vahit’in birikimi ve kendini ifade edişi yaşını da göz önünde bulundurarak çok etkileyici. Keşke sağ cenahtan herkes Vahit kadar olsa
Vahit yalnız değildir 😂, sağ cenahtan kendisine öğretilenleri yeniden imbikten geçirip kıyasıya eleştiren ve sosyal bilimlerin gerçekliğinde bir potada eriten dipten gelen bir dalganın var olduğunu düşünüyorum belki çok optimist gelecek bu ama. Ezberciligi ve bagnazligi gömmek için çalışıyoruz kendi çapımızda, flu TV ye bu tür kıymetli insanlarla yaptıkları yayınları için ayrıca teşekkür ederim.🎉
Volkan Ertit'den sonra Besim hoca fluTV'nin sosyologlara ilgisi konular da paralel...
oh hocam tam de beklediğimiz seri 👏👏👏
Besim hocayı yakından takip ediyorum. Videoları da kitapları da çok güzel. Özellikle Poetik ve Politik kitabını da okumanızı tavsiye ederim. Hem videoları izleyin hem kitapları okuyun. Tcyi çözersiniz :)
tesekkurler oneri icin. hemen siparis ettim
muhabbetinizin tamamını dinledim, sonraki proğramların herhangi birinde sevgili Besim Dellaloğlu’ndan güncel bir ‘Frankfurt Okulu’ yorumu duymak ne güzel olur 🤚
Bu seri hiç bitmesin aydınlanma yaşıyorum
Teşekkürler Besim hocam, lutfen en az 100 video olsun. 😂
herşey çok güzel sonuçda düşünüp akıllıca sonuşlar çıkıyor bana uyar yada uymaz gerçekten önemi yok adeta beynimden çıkan görüş saşlarını taraken ortaya çıkan bir zevki tadıyorum. BÖYLESİ GÜZEL VE AKILCI ORTAMIN HEPİMİZİ GÜZELLİK VE GERÇEKLER DE BULUŞTURMASINI DİLİYORUM. UMARIM DÜRÜSTCE VE DOSDOĞRU SONUÇLARADA BULUŞURUZ.
Sayın flu tvciler
Şu kızıl goncaları da konuşursanız memnun oluruz.❤
Tercihan Nevzat Kaya yı da katınız.🤗
Big bang theory leonard sandım Besim hocayı, çok benziyordu videonun kapak fotoğrafında 😅
Bu serideki videolar daha sık çekilsin lütfen.
Ezber bozan cesur bir program olmuş. Hocamı tebrik ediyorum👏❤
Cok guzel bir bolumdu, cok tesekkurler. Vahit’i de tebrik ediyorum. Umarim kendisini assistant showrunner olarak daha cok gorebiliriz.
Yeni bölümü sabırsızlıkla bekliyoruz.
Kadınlara seçilme hakkının “üsttenci” şekilde verilmesinin veya kız çocuklarını devletin tutup “zorla” okula götürülmesinin, gittiği okulda evrim teorisi veya insan hakları anlatılmasının, rölantide ilerleyecek sekülerleşmeyi hızlandırmayacağı, aksine yavaşlatacağı görüşü nasıl temellendirilebilir?
İlker hocam o kadar uzun bir yorum yapacaktım ki, sonlardaki eleştirileriniz/yorumlarınız beni sakinleştirdi :D
Teşekkürler bu iyi yayınınız için .Krematoryum ile ilgili bölüm de Sayın Canikligil bir soru sormuştu.Tam da bu konuyu ele alan Şahane bir oyun var .Güven Kıraç’ın başrolde olduğu adı ; Alevler Arasında Erkan Can ve değerli oyuncu kadrosuyla izlemenizi öneririm .
DÜZELTME ; ▶️▶️Oyunun adını yanlış yazmışım ; ALEVLİ GÜNLER olacaktı
Çok güzel bir programdı. Teşekkürler.
Teşekkürler!
Çok iyi program.
Çokça yapılan ayrımlara övgü görüyorum, doğru açıklanmış kavramlar muhakkak. Fakat bu kavramları ayrımda bilip nerede bütün olduklarının peşine düşmemek olmaz.
Vahit Bey'in sorduğu iki soru, Besim Bey'in söylediklerinin tamamından fazla şey anlattı.
Yillardir agzimiza pelesenk olmus kavramlarin boyle incelenmesi gercekten ufuk acici. Laikligin milliyetciligi ikame etmesi ve ozellikle sehirli dindarligin en buyuk aciklarimizdan birinin olmasi tespitleri kesinlikle hep aklimda kalacak. Harika bir seri. Besim hocaya ve tum flu TV ekibine tesekkurler.
bu vidyo 20-25 dk olmaliydi. 46dk cok uzun olmus. onceki vidyo daha doyurucu idi icerik bakimindan. agziniza saglik
Besim hocayı çok sevdim.
Bakış açımızı geliştiren sohbetiniz için teşekkürler. Besim hoca sayesinde dinlediğimiz insanların bu konuya hep ideolojik yaklaştıklarını farkettim. Böyle bir anlatımı ilk defa dinliyorum. Teşekkürler.
hocam gelmiş. hoş gelmiş. daha çok gelsin. teşekkürler.
Güzel program olmuş. Devamını bekliyorum.
Teşekkürler.
birşeyler öğrendil elinize sesinize sağlık
Helal Olsun demekten başka bir söz bulamadım.....
Bilim kendine bile muhalif iken, kendini otorite olarak tanımlayanlara kapak olsun...........
2:46 Etymology. The word laity means "common people" and comes from the Greek: λαϊκός, romanized: laikos, meaning "of the people", from λαός, laos, meaning "people" at large. İnsan demek yani sadece
Aynı şeyi okudum da sadece insan demek olmadığını anladım, nasıl olacak şimdi 😂
@@canguilhemg kelime yunancada "of the people" demek laikos. Laos da "people" demek. İngilizcede fark anlaşılmıyor ama Almancada Leute vs Menschen farkı. Biri topluluk anlamında insanlar diğeri insanoğlu anlamında insanlar Türkçedeki ayırıcı nokta da bu, people vs humans da diyebiliriz
hocanın tırnakları şahane. bir köfte yoğursa da afiyetle yesek
Vahid gelmiş iyi olmuş bu konulara kitabı düzeyde vakıf birine ihtiyaç vardı.
Harika program, teşekkürler ❤
Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde kentliler köylülere göre daha dindardı. Cumhuriyet projesi Köylü sınıfı kentli dindarlık terbiyesine almıştır. Protestan ahlakının da kentli dindarlığa büyük etkisi vardır
Ilker hoca nokta atısi sorular sormuş
alanında uzman kişilerle neşeli bilgili anlamlı progmların için çok teşekkür ederim. Harika işler yapıorsunuz
Besim Bey'in videoları çok seyrek geliyor sanki, biraz daha sık video 🙏
Hocanın din ve Islam hakkında daha fazla bilgisi olsa program Seviye olarak daha yüksek olabilirdi.
Çok doğru.
Besim hoca İlker Canikligil kışkırtmalarını çözdü 😎 Besim hocayı dinlemeyi hep severdim ama keyifli hali efsane 👍🏼
birçok insan için sıkıcı olan konularının keyifli programlarını yapan flu 🎉
Öncelikle program için teşekkürler. Benim bir sorum olacak, ya hocamız ya da bu konularda meraklı izleyici arkadaşlarımız cevaplarsa sevinirim. Günümüzde sıkça kullanılan Türkçe kelimelerin Latince köklerini, o dildeki anlamlarını ve dilbilimsel gelişimini öğrenebileceğimiz bir kitap önerebilir misiniz acaba? Fakat sözlük gibi sıralı olarak bütün kelimelerin yer aldığı bir kitap değil de daha çok spesifik olarak günümüzde kullandığımız kelimelerin derlenip, toplandığı bir kitap istiyorum. Şimdiden teşekkürler 🖖🏻
Nişanyan sözlüğe baktınız mı, etimolojik olarak da açıklamalar var, 3 ayrı sözlük şeklinde , online ve basılı kitap şeklinde.
@ Teşekkür ederim fakat Nişanyan sözlükte bütün dillerden gelen kelimler var, ben açıkçası spesifik olarak Latince olanları merak ediyorum. Biraz araştırdığımda karşıma iki kitap çıktı:
1) Mehmet Hengirmen, Latince Kökenli Türkçe Sözcükler Sözlüğü, 2000. Engin Yayınevi
2) İsmail Parlatır, Latince Kökenli Sözcükler, 2007. Akçağ Yayınları
Bu kitaplar hakkında bilginiz var mı?
İki soru var. İlki osmanlıcılık, islamcılık, türkçülük akımları ile garpçılık ilişkisi.. ikincisi de Osmanlı tarihinin tarikatları tepeleme tarihi olarak okunabileceğidir. Yeniden düşünülmesini umuyorum?
ya sosyalizm konuşacaktık bir sosyalistle hani. eleştrilerinizi ona yapacaktınız.
2024'te neyin sosyalizmi ya. İlk çıktığı andan beri tutmamış bir din.
Her toplumda dini inanışlar mevcuttur. Toplumu yöneten devletinde kaçınılmaz olarak dinle bir ilişkisi olacaktır. Her toplumun tarihi ve sosyal gerçeklikleri farklı olduğu için her devletin de dinle teması farklı olur. bizim kendi tarihsel gerçekliğimize bakmamız gerekir. Fransa'da yaşanan durumu alıp Türkiye'ye kopyalamak hiç bir işe yaramaz. Fransa ve Türkiye'nin toplumsal yapısı, tarihi geçmişi tamamen farklı.
Avrupa'da uzun yıllar devlet otoritesi ve dini otorite farklıydı ve aralarında bir rekabet vardı. Devletin kendi okulu mahkemesi vs. varken dini otoritenin de kendi mahkemeleri, okulu vardı. Üstelik psikoposluklarla beraber bu dini otorite devlet harici bir güç olan papaya bağlıydı. Bizde hiç bir zaman böyle bir durum yaşanmadı. Osmanlı da din işleri şeyhülislamın elindedir ve şeyhülislam padişahın bir memurudur, o kadar. Siyasi otorite kanunname çıkartır, dini otorite onu uygular. Dini otorite hiç bir zaman siyasi otoriteden bağımsız olamaz.
Bizim tarihimizde yöneticilerimiz dini başıboş halde bırakmamışlar. bir memuriyet oluşturup dini kurum olarak görmüşler. Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u alır almaz ortodoks rum patrikhanesi birleştirmesi de buna bir örnektir. Sonralardan İspanyol Yahudilerine de hahambaşı seçtiriliyor mesela. Ortada bir din varsa bu dinin adına yetkili bir olacak, bende devlet olarak onu muhattap alacam mantığı var. Bence en doğrusu da bu zaten. Devlet olarak bu işleri başıboş bırakırsan cemaatler, tarikatlar boşluğu doldurur, iş içinden çıkılmaz bir hal alır.
Asıl önemli olan bu dini kurumun yetkileri. Şeyhülislam eğitim ve hukuk işlerini de elinde tutan bir memur önceden. 19. yy itibariyle bu yetkiler yavaş yavaş elinden alınmaya başlandı. Bugün eğitim bakanlığımız ayrı, adalet bakanlığımız ayrı vs. Hatta bu durum halk tarafından da benimsenmiş durumda. Bugün kim çocuğunu gidip medreseye veriyor mesela. Ya da kim komşusuyla kavga edip mahallenin imamına gidip bizim meselemizi çöz diyor. Al işte 10 numara laiklik, daha ne olsun. devletin işleyişini dini görüşlerden tamamen ayırmışsın ve toplumda buna uymuş. Türkiye de şuan laiklik tartışmaları tamamen boş tartışmalar.
Mesele zaten esasında laiklikten kaynaklanmıyor. Kişisel hak ve özgürlüklerin ihlalinden kaynaklanıyor. En net örneği başörtüsü meselesi. Sen bir insanı başörtüsü takıyor diye okuldan, devlet kurumlarından vs. dışlayamazsın. Bu insan senin vatandaşın nasıl eğitim hakkına engel koyabilirsin, ne cüretle bu hakkı kendinde görebilirsin. Fransa uzun yıllar devlet ateizmini yaymış bir ülke, nufuslarının büyük çoğunluğu ateist zaten, orada din adına ne istersen yasakla zaten ses çıkmaz, çıkmadığı için de problem olmaz.( kişisel hak bakımından gene yanlıştır bu arada) Sen gidip de Türkiye gibi nufusunun %70-%80 ninde dini hassasiyetler bulunan bir toplumda Fransa devleti gibi kararlar alırsan, böyle yıllarca boşuna uğraşır durursun.
Tutturmuşlar bir tanım kafalarından, laiklik din ve devlet işinin birbirinden ayrılmasıymış. 300 yıllık kuram bu mudur yani? tek bir cümle. Oradan da düz mantık kurmuşsun. Okul devletin okulu, başörtü dini bir şey. Başörtülü okula girerse dinle devlet birbirine karışır. Böyle aptalca bir çıkarım olabilir mi? Aynı başörtülü kişi devletin bir vatandaşı. Vatandaşlıktan da at o zaman. Vatandaş olunca dinle devlet karışmıyor da, o kişi okula girince mi karışıyor? 20 yaşında çocuğu askere alırsın, annesini yemin törenine almazsın başörtülü diye. Çocuğu da askere alma o zaman. Kendi çocuğunu gönder madem, dinle devlet karışmasın. Böyle anlamsız işler yapıldı bir dönem, yaşanan mağduriyetleri bir türlü aşamadık, kaç yıldır bunlarla uğraşıyoruz. Yazık günah.
Çok değerli bir yayın olmuş.
Osmanlı'da kentli Müslümanlığın olmadığı bilgisi güzel mesela.
Serdar Bali sandım içeriği izlemeden önce😂
Serhan!
Ben de dört gözle bekliyordum
İnsanı Düşünmeye sevk eden Sohbet için teşekkürler.
26:16 Zincirlikuyu Mezarlığı’nda 1930larda krematoryum kuruluyor fakat talepsizlikten kapatılıyor bu arada.
arada yüz yıl var neredeyse ya. o zamanki ülkenin hali, koşulları, nüfus ve demogrofik dağılım ve ihtiyaç ile şu anki aynı mı?
Hemen şu İzmirdeki nikah memuresi aklıma geldi.
Ben anlamakta çok zorluk çektim. Daha net ve basit anlatsaydı keşke hocamız. Teşekkürler 😔
Hicbir zaman objektif olamayacagiz..
Chp seçmeni laikliği milliyetçiliğin önüne koyması, beni aydınlattı hocam güzel anlaşılır bir şekilde dile getirdiniz.
Hocam big bang theory de oynadin mi hic ?
Hukuk Felsefesi için Yusuf Örnek Hoca'yı davet etmenizi öneririm. Esas meselenin düğümü bu alanda bence.
Keşke 4 eş sorusunu şöyle sorsaydınız:
Devletin tüm inançlara ve inançsızlıklara eşit olma veya kayıtsız olması durumu olarak tanımlıyorsanız laikliği o zaman laik devlet 4 eş durumunu neye dayanarak engelliyor?
Bu tarafsızlığın bir sınırı olmalı mı?
Terminolojide kaybolduk.
Kavramların doğuşuna dair faydalı bir içerik, hoş sohbet olmuş. Benim çıkarsamam; Türkiye hiç bir zaman laik olamadı. Fransa'nın kolonilere uyguladığı dışlayıcı laisizm ağır bir şekilde uygulandı.
Yine çok iyi olmuş 🤩💜
Çok dolu bir adam, lütfen daha sık çağırın...Çok da yakışıklı maşallah!
Sanırım Bin programdır İlker Hocanın " Ne Yapalım" sorusuna reel bir cevap verebilen olmadı, (çoğu zaman kapsayıcı bir cevap verilemezdi zaten), İlker Hoca bu problem için ne yapıyor acaba :) Problemse tabii.
"tepeden inme laiklik getirmek doğru değildi" cümlesini yumuşatıp söylemiş linçlenmemek için. Ve İslam'ı ahlaki yönleri ile ele almış sadece ama atladığı bir nokta var ki; ahkam ve hayatın içinde Sünneti Seniyye'lerin varlığı. Çok yüzeysel ve eksik (anlatılım yada anladığı) bir İslam bakışı var hocanın.
Jackie Chan sandım ilk görünce
Hocamız laiklik tanımını yaparken; inanç ve inançsızlık eşit mesafede olması demiş, elbette bu doğrudur da toplumsal, kamuya ait kuralların dine dayandırılmaması da laiklik ilkesine olamaz. Bu aklın, bilimin, çağcıl gereksinimlere göre belirlenir. Dini kurallar referans alınamaz.
the star of program is vahit
İlker Hocam, Demirkurbuz sineması da kendine özgü bir sinema değil mi? Neden hiç yorumlamıyorsunuz. Eleştiri olur, yorumlama olur..
Teşekkürler
Volkan hoca ile bu konu tükenmedi mi? Bu aralar hep aynı fasid daire etrafında dolanıyoruz. (Seyirciye istediğini vermeyeceksin) 😂😂😂😅
3 - Dünyanın en yüzeysel adamı Besim abiyi anıyor ve Besim F. Dellaloğlu hocanın sol daşşağından tek hamlede bir kıl yoluyorum.
Çok güzel bir bölümdü, çok teşekkürler 🎉
29:35 asdfashıdughas
Turkiye keske Iran olsa? Bahsedilen noktalardaki olculebilir metrikler aksini soyluyor? Yurttas kalitesi, yurttasin urettigi katma deger vs. bunlari olcemiyoruz. Okuryazarlik (literacy rate): Turkiye %97 (genel nufus) 94.4 (kadin), Iran %89 ve %88. Universitelesme: Worldbank ve Unesco verilerine gore kadinlarin katilimi, genel nufusun katilimi ve bircok farkli parametrede Turkiye hem su an hem de trend olarak daha iyi durumda. Siir, sinema vs. tartisilabilir elbette ama, bu iddialarin altyapisinin ne oldugunu tam olarak anlayamadim acikcasi.
Teknoloji sekülerlii arttırır.
Türkiyede/osmanlıda din devlet çatışması olmadı iddiasından bahsedilmiş. Bu yanlış yeniçeri/bektaşi- sultan, sultan-nakşibendi çatışması oldu.
39:20 Etkileşimsiz rölanti!!, Birey her halükarda erkten uzaktır, ta ki erk birey olana dek.
Kültürel bağlamda bizden daha köklü bir toplum olmakla birlikte bugün İran'da dört kişinin idam edilmiş olması!
eveeet şimdi hepiniz laikliği de öğrendiniz. şimdi gidin pratikte uygulamayın
gelmiş geçmiş en iyi flu programı nevzat hocayla birlikte
38:05
38.34 dakikada ki şey o kadar doğru ki 🤦
Ama askerlik yapmiyorlar, bi nemzw verdikleri askerlik vergisi
sadece devlet ve toplum üzerinden değil de direkt müslümanlık üzerinden laiklik meselesini tartışmanızı isterdim. bu tartışmada topluma arabistandan import edilmiş müslümanlık değil de farklı bir din gelseydi laiklik konu bile edilmeyecekti avrupa ülkelerindeki gibi. bu soru eksik kalıyor tartışmanızda
Suya sabuna dokunmadan, dinci kesime bulaşmadan nasıl laiklik yorumu yapabiliriz'in örneği... tatlı su entelektüelligi ile laboratuvar bilimselligi tadında sosyoloji...
Besim Dellaloğlu "şey ediyo"
Lütfen bir fıkıh alimi çağırın ve ona da bu soruları sorun. =)
yabancı filmler iran'da gösterime giriyomuş gibi veya ayrıcalıklı sınıftan değilsen yapacak çok şey varmış gibi a separation'ı milyonlar izledi övgüsü gelmiş, saçma olmuş. nbc çok bile izlenmiş burda yaniii bizim yapacak daha eğlenceli şeylerimiz varmıştır o yıl hahhah zaten who gives a f* about what happens in anatolia, baby. dull.
Elden gidiyeahh :))
İlker hoca link at o nasıl sinema programıymış ki İran sinemasını Türk sineması ile kıyas edecek adamlar sinema konuşuyor. Yuh kere yuh
Ben 150 lira fazla yatırcam, bana şu programdan 10 tane daha çekin.
Şunu çok merak ediyorum, ve cevabı Besim hocadan duymayı cok isterdim: Madem bu İran rejimi yıkılır gider. Toplumların bir ruhu var ve sen din baskısı kurdukça o daha da sekülerleşiyor, kontrolü hiç mümkün değil. Peki hep merak ettigim bir soru var: Kuzey Kore nasıl mümkün olabiliyor? Gercekten bu kapalı kutularda, baskı rejimlerinde çürüme ve yok olma hep yaşanmış: Nazi Almanyası, Sovyet Rusyası vs. Kuzey Kore'nin nasıl bir sosyolojisi var da, 100 senedir ayakta kalabiliyor? Şöyle bir dünyada Kuzey Kore gerçeği çok sürreal
birey laik olabilir mi? yoksa devlet laik, birey seküler midir? aynı şekilde seküler bir devlet olabilir mi?