Ufuk Uras'la Marksizm ve Dogmatizm
Вставка
- Опубліковано 16 кві 2024
- Not: Söyleşileri sürdürebilmek için desteklerinizi bekliyoruz, lütfen kanalımıza "abone" ve "üye" olmayı unutmayınız!
Katıl butonu için:
/ @ducanecundiogluresmik...
Düzenli dersler için:
felsefedersleri.com
İstanbulun gettolarında İslamcı bir zihniyetin içinde yetişmiş birisi olarak Ufuk abiyi çocukluğumda o kadar kendime yakın görmüştüm ki, yaşımı doldurunca ilk onun partisine oy vermeye karar vermiştim. Partinin ömrü benim 18ime kadar sürmedi ama insan olarak neden kendime yakın gördüğümü bugün bir kez daha anladım. Muhteşem bir söyleşi olmuş. Kırk kere daha izlerim. Tekrarını dileyerek Dücane hocama bu güzel söyleşiye vesile olduğu için teşekkür ederim. Her ikiniz de çok seviliyorsunuz güzel insanlar.
Nezaket çok yakışıyor herkese.... Teşekkür ederiz üslup ne kadar şıktı. ❤❤
Çok keyifli çok samimi bir yayın oldu çok teşekkür ederim yüreğinize gönlünüze sağlık saygılar
Çok güzel program olmuş. Aklınıza dilinize sağlık. İki medeni insanın konuşmasını özledik.
Hocam ihsan fazlıoğlunu da davet edebilirmisiniz
Nasıl güzel bir sohbet çok özlemişim Ufuk beyi çok teşekkürler❤️🙏👏❤️🙏👏
Söyleşi ufuk açıcıydı,benim için çok yaralı oldu,keyifle dinledim.Sizlere minnettarım🤗Emeğinize,yüreğinize sağlık
Aydınların sesine ne kadar çok hasret kalmışız... Teşekkürler.
Ufuk Uras'ı dinlemek harika bir şeydi, teşekkürler.
Diğer tüm seslerin diğer olarak kalmasının felsefe ile olanaklı kılınması. Emeğiniz ve ayırdığınız zaman için teşekkürler😊
Pek muhterem iki güzel insandan periyodik dinlemelerimizin olabileceği programınızın olması bizi çok memnun eder. Günümüzü güzel kıldığınız, bu doyurucu sohbetiniz için çok teşekkür ederiz...
Nasil keyifli bir sohbetti, gecemizi bereketlendirdiniz. Ufuk Uras'ın tam denginiz olması sohbeti ayrıca güzelleştirdi. 🙏
Çok kaliteli,keyifli bir sohbetti.Sosyal medya çöplüğünde güller açmış
Programı izlerken, bir yandan, yorumları da okuyorum.
Müthiş bir yorum 🎉👏
Öncelikle çok teşekkür ederim. Herkesin keyif aldığı bir söyleşi olduğunu düşünüyorum. Teşekkürler.
Hocam, çok teşekkürler. İdeolojiler üzerine video yaparmısınız demiştim. Çok bilgilendik. Ufuk bey, çok derinlikli bir entelektüel.
Çok keyifli ve kaliteli, us açıcı bir sohbetti...
Çok düzeyli faydalı bir sohbetti. Çok teşekkürler.
Emeğinize yüreğinize ağzınıza sağlık teşekkürler saygılar sevgiler kalın sağlıcakla ves'Selam 🙂
Konuşmayı ve düşünmeyi bize tattırdığınız için teşekkürler.
Dücane bey, teşekkürler.
Çok tatlı bi sohbet ya❤❤
Canınızı yerim ..
Özlemişim fikrin konuşmasını
Çok teşekkürler dücane bey
Samimi sohbet gibi olsa/da müthiş bir felsefe yapıldığı kanaatindeyim ki sezisel frekansı iki düşünürün dalga boyutuna kapılıp gittim.
Hocam dogmatik uykumdan sayenizde uyanmıştım.Yine sayenizde çok değerli insanları tanıyorum. O kadar güzel bir söyleşi ki defalarca seyredebilirim. Bu sene kızım lgs ye girdiği için geç saatlere kalamıyor canlı seyredemiyorum ama 1 ay sonra sizleri canlı canlı seyretmek harika olacak 🙋♀️
Eglenceli ve duzeyli bir sohbetti, tesekkurler. Fakat Hocam, Ufuk Uras'in elma ornegi ve 'dogru' hakkindaki dediklerine itirazinizin olmamasina sasirdim. O kisim bu kadar sıg gecistirilmemeliydi. Mevzunun daha derin oldugunu siz de biliyorsunuz.
Minnet ve şükranla 💐💐💐
Çok başarılı teşekkür ederim 😊
Teşekkürler. 🌸
Solcu bilinç (Dindar bilinç ifadesini çok sevdiğim için ben de bu ifadeyi kullanırım) gerçekten kendi dogmalarına, doktrinine, düşüncesine-Her ne derseniz deyin- faydası olmayacağını düşündüğü şeyleri yapmaz-Bu şeyler çok ileri beyinlerce beğeniliyor, önemseniyor, uğraşılıyor olsa bile- Bu fikrinize tüm yaşadığım tecrübelerle tamamen katılıyorum. Keşke böyle yapmasalar. Ben bir müzik dinleme hastasıyım, buradan bir örnek vereceğim: Tanıdığım, bildiğim neredeyse tüm sol görüşlü arkadaşlar sadece sözlerinde karşıt görüşlerini, karşıt olayları eleştiren şarkıları dinliyorlar ya da bu amaçla yapılmış enstrumantal müzikleri dinliyorlar ya da kendi görüşleriyle yönetildiğini düşündükleri ülkelerin müzisyenlerini dinliyorlar. Yani müziğin o güzel melodilerini, o iniş çıkışlarda verdiği hisleri kaçırıyorlar ve önemsemiyorlar.
Çok ön yargılısın. Ben solcuyum ve hertürlü müzik dinlerim. Çoğu solcular da böyledir.
Çok teşekkürler 🌞
Teşekkürler.
Bu ülke bu kaliteyi hak ediyor...
mu acaba?
@@mehmetkonukseven792 ben bilmem. yurtdışından yazıyorum :))
Sayın Uras ve Cündioğlunun arkasındaki kitaplara bakın. Ne kadar güzel. İnsanın beni buraya kapatın, bu kitaplara tek tek bakayım, altı çizili satırları okuyayım diyesi geliyor. Şöyle bir program nasıl olur diyorum, kitaplıktan rastgele seçilen kitaplar hakkında konuşsalar. Bu kitap neyi anlatıyor, bu kitapla ilgili neler söyleyebilirler. Belki çok ilginç anılar da dinleriz.
Siyasetin yerleşik yatağını değiştirmek.yeni bir modernite çabası çok kıymetli.
Muhteşemdi 🙌🏻
🌸💮🌺🌼Teşekkür ederim.🌸💮🌺🌼
Teşekkürler
Mükemmel bir söyleşi idi.
36:01 "Critisicm is the only ism that isn't an ism" ne kadar doğru bir diskur ...
52:22 "Sen tüm sorularını sor bende cevaplar var" anlayışı bizi fikri taassupa iten bir bakışken Temel'e "Neden her soruya soruyla karşılık veriyorsun ? " diye sorduklarında "Niye vermiyim ki ? " cevabını vermesi soruyu kesin ve değişmez yanıtlarla yanıtlama girişimindense soruyu sorularla zenginleştirme çabasıdır .
Maşallah size 👍👍👍👏👏👏💞💞💞
Teşekkür ederim
Nasıl kefiyfli ve derinlikli tartışma buna çok ihtiyacımız var.
dogma denilince dinlerin eline hiçbir ideoloji su dökemez gibi geliyor. belki yaşadığım dönem ve kendi yaşadıklarımdandır.
Daha çok ekmek yememiz gerektiğini duşunmemizi sagliyorlar
İtiraz önce biçimsel olur ! Saç bıyık giyim kuşam Bu çok acı acıtıci bir şey Ama başlangıç olarak düşünebiliriz Sonra duygu düşünce arasında gidip gelen bir durum! Bunu biçimlendirmek Ya serserilik yada devrimcilige yada uhrevi olmaya yol açar Tercih etmek ZORUNDA kalınır! Yaşam birazda bizim tercihlerimize bağlı bir şey! Ne istiyorsun ne yapmalıyım diye düşünüyorum deyince mücadele başlar! Sorumsuzluk sonuçsuzlugun kapısını açar! Bu kader kısmet le aciklanamaz ❤😂🎉
Derinden ilerleyen Aydınlanma Devrimi ilgisi neticesi Felsefenin öneminin bulunması bence Felsefeye ilginin artması.
68 yaşında Felsefe Yuksel Kisansı yapmış birisi
Her şey tatlı, soyut ve derin giderken reele temas edilir edilmez hissedilen sığlığı, tozu ve dumanı ifade eden Almanca bir kavram yoksa biri acilen icat etmeli:)
55:00 civarındaki cum/post hoc ergo propter hoc ve oxymoron piksellerinden oluşan büyük resim dışında keyifli bir sohbetti:)
Teşekkürler.
❤❤
Hocam merhaba; Kant’ın Hume’ un felsefesinden, “beni dogmatik uykumdan uyandırdı” diye bahsetmesini son 4-5 programlarınız dolayımında nasıl yorumluyorsunuz? Daha önceki yazılarınızda veya video programlarınızda bu konuya değinmişseniz rastlamadığım için vaktinizi alıyorsam özür diliyorum. Teşekkürler...
Merakla izleyerek ve sonra keyif alarak sonunda nerdeyse hepsini anlayabildim diyebildiğim bir sonuç beni motive etmiş oldu... Hani Einsteinin atomu parçalamak daha kolay hesabı...!... Ufuk hocayı ve onun siyaai çizgisindeki "gizemide" böylece çözmüş oldum sanki!...
Güzelll
Hocam kafami hep bir soru kurcaliyor acaba bir tohumun icindeki her seyi labaratuar ortaminda gercek bitkiye es koysa bilim insanlari orn karpuz diyelim acaba bu yapay tohum bitki verir mi Ben vermiyecegini dusunuyorum sizce inanin cok onemli iste o yuzden yaratici var
Doubt is not a pleasant condition, but certainty is absurd demiş Voltaire. O yüzden din/ideoloji kesin/dogma ekseninde absürt…
Ufuk beyle ancak
Liberalizm 'in önemini konuşabilirsiniz...
Lütfen sonuna kadar dinleyin de yorum yazın. ufuk urası ben de öyle bilirdim. meğer bilmeden adam hakkında çok atıp tutmuşuz...
Ufuk hoca Dücane hocayı çok iyi takip ediyormuş. Benden daha iyi dinlemiş zannederim. Tabi birikimli adamın konuşulanlardan istifadesi daha yüksek oluyor
Uzun zamandır sizi ilgi ve saygı ile izliyorum. Ülkem için çok büyük düşünsel ufuk açıyorsunuz. Ve çok önemli süreç içinde olduğumuz dönemde. İlk defa sizi daha peşinen izlemeyeceğim. Düşünsel çöplükte biri var(çok özür diliyorum bu ağır yargı belki hakaret ama altı dolu).
😊
Siyasi koperik devrimine ihtiyaç.kesinlikle 😮.
🌻✋❤️📚🦉🌻...Bu bir kahve ise,bana bir çay verin, çay ise bir kahve...
Fikirlerimizin, düşüncelerimizin “değerlilik” derecesi, manevi ve uzvi (organsal= büyüme/gelişme özellikli; akılsal,beyinsel) tecrübelerimizin, derecelerinden, mertebelerinden ( nitelik ve niceliklerinden) edindiğimiz bilgilere dayalı olarak, daha sonraki yaşantımızda bunları uygulamada gösterdiğimiz, göstereceğimiz dürüstlüğümüzle ilgili ve orantılı bir ölçümlemedir.
Her şeyi öğrenmek, hür düşünmek ve
yaşamak düsturunu benimseyen bir “öğrenciniz” olarak kişiselleştirilmiş veya devlet eliyle şekillendirilmiş, baskı haline getirilmiş dinlerin şerrinden Allah’a sığınırım..Boğulurken balıkların güzelliğini fark edenlerden olmanın bahtiyarlığında, Deniz’ ler kadar, Muhsin Yazıcıoğlu’nu ve Sinan Ateş’i de saygıyla sevgiyle anmaktayım..Keşke öldürülmeseler bir masanın başında sohbet edebilselerdi…
Sizlere de Saygım ve Sevgimle..
Dakika 21 de Dostoyevsky'nin " en az inananlar en çok inanır " dediği söylendi. Bu söz eksik ve hatalı. Sözün tamamı şöyle : " ..... insan en az bildiği şeye en çok inanır" Bu söz de Montaigne ' e aittir. Ufuk Hoca'nın dili sürçmüş.
Çok guzel bir sohbet.
Hocam, Tanınmış Nöroloji Proföseri Gazi Özdemir hocanın İlkay Buharalı ile yaptığı youtube programdaki söyleşisine küçük bir kulak verebilirmisin. Benim gibi arada kalmışların aklını karştıracak şeyler söylüyor. Eminim siz gülüp geçeceksiniz. Ancak ben gibiler için söyleyeceklerin önemlidir.
Ses sorunlarını düzeltmeden sistemi kontrol etmeden sohbete başlamayın lütfen. Sohbette ses patlamaları oldu ve genelinde ses kısıktı.
18 dakika dayanabildim, duzelmedi. Ufuk Bey tarafinda ses surekli yanki yapiyordu :(
"Düşünce, dostça bir akşam sofrasında gelişmez...
Düşüncemizi daha çok, yerleşik düşünme tarzlarımızı sarsan ve onu yerle bir eden sert karşılaşmalarda geliştiririz."
[Deleuze, "What is Philosophy?"]
Bu bağlamda bir tartışma görmek isterdim ben bu mecrada ki hakikat meydana gelebilsin, biraz bize yüzünü göstersin... Ayrıca Ufuk Uras eski bir akademisyen ve aslen siyasetçi. Marksizmi siyasi olarak tartışmakla felsefi olarak tartışmak başka şeyler ama burada siyasi olarak bile tartışılmıyor, konuşuluyor, sohbet ediliyor diye anlıyorum.
Aşağıdaki iki farklı makaleden alıntılar yaptım. Bu kısacık makalelerde dahi konuya Marksistlerin felsefi olarak nasıl yaklaştığı kabaca anlaşılabilir diye düşünüyorum.
"Karl Marx’ın Onbirinci Feuebach Tezi üzerine çok yazıldı, çok tartışıldı. Tezde, Marx, “Filozoflar dünyayı yalnızca çeşitli biçimlerde yorumladılar, aslolan onu değiştirmektir” diyor. Bu tez bağlamında üzerinde en çok durulan soru, bu tezin felsefeyi yadsıyıp yadsımadığı, felsefeyi yıkmak isteyip istemediği sorusu oldu. Fakat tez, felsefenin yüzlerce yıldan beri biriktirdiği teorik bilginin pratiğe aktarılması talebi olarak hiç görülmedi. Oysa kanımca tezde, Marx, dünyanın yorumunun dünyanın değiştirilmesine uyarlanmasını talep etmektedir. Marx, dünyanın yorumundan felsefi “dünya tasarımı”nı anlamaktadır. Bu tasarım zorunlu olarak kavramsal ve genel olmak zorundadır. Fakat bu tasarımın değiştirilmek üzere uygulanacağı dünya zorunlu olarak hem tarihsel olarak, hem de mekânsal olarak somut olmak zorundadır. Engels, Marx ile bu konuda hem fikirdir."
[Doğan Göçmen, Felsefe Nedir? Ne işe Yarar? Toplumsal sorunların teorik halledilişinde felsefenin rolü ]
Burada Bahsedilen ideoloji, anladığım kadarıyla, Marx'ın konu ettiği ideolojiyle alakasız. Bunun ipuçlarını şurada bulabiliriz:
"Öte yandan Marx, “bir köylü kulübesinde bir saraydakinden farklı düşünülür” demişti. Basit bir olguyu anlatan bu cümleciğin neresinde ideoloji kuramının temellerini bulabiliriz? Bir köylü bir saraylı gibi düşünürse, yani “saraylı gibi düşünme” tüm topluma yaygınlaşırsa işte ideolojiyle karşı karşıyayız demektir. Köylü gibi düşünme, köylünün yaşam perspektifini düşünsel bir perspektif haline getirir. Düşünceye düşünceyle karşı çıkılır ancak. Yani düşünceyi bütün perspektiflerinde homojenleştiren, aynılaştıran düşünceye (işte ideoloji budur), perspektife dayalı somut bir düşünceyle karşı çıkılabilir."
Ulus Baker, Medyaya Nasıl Direnilir
Son olarak ideolojiyi belirli sabit bir ide, fikir v.b. olarak ve bunun hayata geçirilmesi olarak yorumlarsak; Marksizmin kendisi ideolojiyi dinamizm ve hareket olarak yorumluyor. Bunun ipuçları yukarıda bahsedilen makalelerde bulunabilir. Ama biz eğer felsefi olarak değil de siyasi olarak -yine bir ideolojinin ürünü olan ideoloji tanımı üzerinden ideolojiyi tartışacaksak, ve hem de ona inananları açısından ideolojiyi, o zaman herhangi bir ideoloji kesinlikle dogmadır. ve eğer Marksizm de böyle bir ideolojiyse o da bir dogmadır. Ama öyle midir gerçekten? Yoksa Marx bize temelde, mesela çokların birliği gibi, bir düşünme biçimi mi önermektedir?
Teşekkürler
Dücane Bey, çeşitli kişilerle yayınlar yaptınız lakin genelde sosyalist, marksist düşünce üzerine yayınlar. Seküler milliyetçi, Atatürkçü kişilerle de yayın yapma şansınız varsa, ülkedeki seküler milliyetçi düşünce üzerine ne düşünüyorsunuz merak ediyorum.
"Türkiye Entelijansiyası'nda 11. Teze Yönelik Yanlış Anlamalar" diye makale yazsam yazarım. Bu cümleyi Marksizm'in temel mottosu ya da anahtarı olarak algılıyorsunuz herhalde. Sadık Usta ile tartışmada aynı şeyi siz de yaptınız. Şimdi de Ufak Uras ; "11 . teze karşı dünyayı değiştirmek için yeniden yorumlamayı savunduk" vs. diyor. 11. tez bize dünyayı yorumlamayı bırakalım, moron gibi sadece değiştirmeye çalışalım falan demiyor. diyor ki "bu zamana kadar ki filozoflar dünyayı YALNIZCA yorumladılar, halbuki mesele bunu değiştirmektir." bütün batı dillerinde bu cümleyi bu şekilde okursunuz. Türkçe çevirenler "yorumlamakla yetindiler" ifadesini kullanıyorlar, ki mükemmel bir çeviri. Bütün külliyatı, yaşadığı dünyayı yorumlama, analiz etme ve hatta dönüşen gerçeklik karşısında yeniden analize dayanan bir zat "dünyayı yorumlamayalım" diye salakça bir laf etmez. kaldı ki yine bu cümleye ilişkin muazzam bir bağlamsızlık, Şengör gibiler tarafından da sürekli yapılıyor, siz de buna katkı sunuyorsunuz. 11. tezden önce 10 tane tez var, bir de bu metni içeren "Alman İdeolojisi" diye bir kitap var. bu kitap genç Hegelci geleneğe ve Feuerbach'a karşı bir polemik metnidir. o günün Hegelciliğine karşı bir eleştiridir. Teşbihte hata olmaz ama bu cümleyi bu şekilde yorumlamak, Kur'an'dan ayet cımbızlayan modernist İslamcı davranışıdır, bağlamsızdır ve sorunludur. önceki tartışmaya ilişkin de birkaç şey söyleyeyim, eğer Marksistlerin felsefeye ehil olmadığını iddia ediyorsanız, kendisine marksist diyen felsefecilerin, ya da felsefeyle iştigal eden Marksistlerin külliyatı ortada beyefendi; Gramsci, Althusser, Eagleton, Ollman vs. gibi tonla yazar var, bunların yazdıkları var. bu külliyatın felsefe olmadığını ya da olamayacağını kanıtlarla ortaya koyarsanız, biz de sayenizde öğrenmiş oluruz. buyurunuz...
bunlara ek olarak, dinledikçe itiraz edilecek mesele artıyor zira, suyun kaynama noktası gibi doğa bilimlerinin netliğinde açıklama üretemediği için bir yöntem olarak diyalektik reddedilecekse toplumsal bilimin kendisi reddedilmelidir. zira bu bakış açısıyla hiçbir yöntemle toplumsal bilim içerisinde bilgi üretemez Ufuk bey. Diyalektik, çelişkiyi içeren bir bütünlüklü hareket olarak Marx'ta tinden insana ve insanın faaliyetine döner. "toplumsal yaşamın üretimi ve yeniden üretimi" merkeze alınır. tarih bundan böyle tinin değil insan faaliyetlerinin tarihi olmuştur. neden "bilimseldir" peki? marksizm bilim olduğu için değil, marksizm bir kuramdır, dönemin bilimsel-felsefi gelişme derecesine dayandığı için bilimseldir. Engels "ütopik sosyalizm-bilimsel sosyalizm" kitabını yazarken, ütopik sosyalistlere de sahip oldukları değeri vererek bu meseleye işaret eder. onun dışında "marksizm tek bilimdir" diyen bir tane marksist yoktur. Ufuk bey bunları bilir, ancak söylemez. zira onun sosyalizmi emek-sermaye ikiliğinden ziyade, örneğin, yerinden yönetim-merkezden yönetim ikililiğine dayanır mesela, reel politik bunu gerektirir. halbuki kendisinin asla temsil etmeyeceği gerçek marksizm böyle bir tartışmada neyin murad edildiğini anlamaya çalışır. mesela yerinden yönetimde asıl amaç sermayeye yeni birikim alanları yaratabilmeyi merkeze alıyorsa, marksistler buna işaret eder.
dünya değişti evet, ama mesela bugün finansal sermayenin sanayi sermayesinden nicel olarak daha fazla üretilmesi marksizmi çöpe atmaz. attığını zanneden Kapital'in 3. cildini açıp okumamıştır. bugün de marksizmin nasıl yaşadığını ispat, bu platformun sınırlarını aşar. bununla birlikte marksizmin kimi savları geçersizleşmiş olabilir, bu bütün farklı toplumsal kuramlar için geçerli, o halde toplumsal kuramla ilgilenmemeyi tercih etmeliyiz. zira suyun kaynama derecesini ölçer gibi toplumun kaynama derecesini ölçemiyorsunuz. söylenecek her şey yanlışlanma riskini doğa bilimlerine nazaran daha da fazla içinde taşıyacak. ama tahrifatın bir ahlak sorunu olduğunu da belirtmek isterim. kuramlara bir şeyler izafe ederken onları olmadığı bir yere oturtmak tahrifattır.
"Bu zamana kadar ki filozoflar dünyayı YALNIZCA yorumladılar, halbuki mesele bunu değiştirmektir."
Nereden kopyaladınız bilemiyorum ama çeviri çok kötü.
Aslı şöyle: Die Philosophen haben die Welt nur verschieden interpretiert; es kommt aber darauf an, sie zu verändern.
Demek ki "bu zamana kadarki filozoflar" değil imiş, bilmiş kardeşim, sallamayalım, gidip soralım ve öğrenelim;.
Evet, sadece "Filozoflar"... Sorun da burada. Marx'a göre filozofların işi "yalnızca yorumlamaktır" zaten. Yani eylem değil, "yalnızca yorumlamak". (İnsan düşünmeden edemiyor, Platon'un Sirakuza'da işi neydi ki oraya iki kez gitti ve canını zor kurtardı? Spinoza'yı ve Locke'u muhtemelen adam yerine koymazsınız, o yüzden onların ödedikleri siyasal bedelleri hiç saymayalım.)
Archimedes, Euklid, Ptoleme, İbn Heysem, İbn Rüşd, Kopernik, Galileo, Kepler, Newton, Darwin, Einstein gibi biliminsanlarını nereye koyacağınıza siz karar verin. Filozof derseniz, ki çoğu öyleydi, siyasal olarak dünyayı değiştirmeye kalkışmadılar bu insanlar. Ancak, şöyle veya böyle evreni açıklamaya, doğayı yorumlamaya çalıştılar. Belki garip gelecek ama evrene ve doğaya bakışımız onların yorumları sayesinde değişti.
Bizzat Lenin, Stalin, Mao, Enver Hoca, Fidel Castro gibi isimleri o tonlarca yazar arasına niçin katmadınız anlayamadım. Marx böylelerini kastetmediyse kimleri kastetmiş olabilir? Yok eğer böylelerini kastettiyse, bu daha da kötü değil mi?
"Gramsci, Althusser, Eagleton, Ollman vs. gibi tonla yazar" pekala değerli yazarlar ve entelektüeller arasında sayılabilir, ancak bunların hiçbiri bir Lenin, bir Mao değildi, olmadılar da. Eh, bir Newton veya Einstein da olmadıklarına göre, Marksist entelektüel/düşünür/ideolog vb. sıfatlar kullanabilirsiniz ama sanırım hiçbiri için filozof nitelemesinde bulunamazsınız. Sanırım onlar da bu tanımlamayı kabul etmezlerdi.
Darwin mi dünyayı daha çok değiştirdi, Marx mı? Bilim mi, ideoloji mi? (Bu ve benzeri sorular bir çırpıda yanıtlanamaz.)
Anlayabilecek misiniz bilemem ama sanırım yeterince buyurulmuş (!) oldu.
@@DucaneCundiogluResmiKanal beyefendi "bu zamana kadar ki" dememiş, doğrudur, almancam ne yazık ki yok, fransızcası şöyle "Les philosophes n'ont fait qu'interpréter le monde de différentes manières". "ne que" burada cümleye "yalnızca" anlamı katar. ki ben de onu vurgulamışım. yani burada yabancı dil bilgisiyle adam dövmeye gerek yok, yabancı lisana bir siz hakim değilsiniz. Marx'ın kastettiği değişim siyasal-toplumsal değişimdir beyefendi. bakın bir önceki teze, madem yabancı dil üzerinden tartşıyoruz; "Le point de vue de l'ancien matérialisme est la société "bourgeoise". Le point de vue du nouveau matérialisme, c'est la société humaine, ou l'humanité socialisée." yani eski materyalizmin bakış açısı burjuva toplumudur. yeni materyalizmin bakış açısı, insani toplum, ya da toplumsallaşmış insanlık." demek ki meselemiz neymiş, toplumsal dönüşüm. zikrettiğiniz insanların her biri dünyayı değiştirdiler, bazıları mülkiyet ilişkilerini de değiştirdiler, Lenin gibi. Marx'ın kast ettiği değişim bundan ibarettir ki dönemin toplumsal gelişmeleri ile gayet tutarlı bir yaklaşım. bilmiş ifadesi de ayrıca hakaretamiz bir ifadedir. ayrıca kardeşiniz de değilim. bu kadar tahammülsüzleşme sizin ideolojiden arınmış "pure" felsefenize ilişkin bir şeyler de fısıldıyor insana.
doğrudur "bu zamana kadar ki" dememiş, o an aklımda o şekilde kalmış. ancak ifade şu; "Les philosophes n'ont fait qu'interpréter le monde de différentes manières". burada "ne que" ifadesi "yalnızca" anlamına gelir ki ben de onu vurguladım. yani yabancı lisana bir siz hakim değilsiniz beyefendi. Marx'ın burada kast ettiği değişim, toplumsal-siyasal değişimdir. bunu nereden anlıyoruz. Bir önceki tezden; madem yabancı diller üzerinden gidiyoruz; "Le point de vue de l'ancien matérialisme est la société "bourgeoise". Le point de vue du nouveau matérialisme, c'est la société humaine, ou l'humanité socialisée.". yani "eski materyalizmin bakış açısı burjuva toplumudur, yeni materyalizmin bakış açısı insani toplum ya da toplumsallaşmış insanlık" yani meselemiz neymiş, toplumsalmış. zikrettiğiniz insanların hepsi dünyayı elbette değiştirdi. bir kısmı belirli bir coğrafyada mülkiyet ilişkilerini değiştirmiştir, mesela Lenin, mesela Castro vs. Bu cümleden kast edilen değişim böyle bir değişimdir. "bilmiş" gibi hakaretamiz ifadeler de sizin ideolojilerden arınmış "pur" felsefenizin tahammül düzeyini gösteriyor. Not: az önce bu yorumun aynısını yazdım ve silindi, umarım siz silmemişsinizdir.
newton, einstein gibi isimlerle althusser, gramsci nasıl karşılaştırılır bilemem, toplumsal bilim yöntemi açısından böyle bir karşılaştırmanın olanaklı olmadığını söyleyebilirim sadece. filozof demeyebiliriz, onlar da bunu kabul etmeyebilirler. ancak iştigal ettikleri aynı zamanda felsefedir. örneğin Althusser ve arkadaşlarının "Kapitali okumak" eserini okursanız ya da tekrar göz atarsanız burada kapital ciltlerinin epistemoljisi ortaya konulur. bu gayet de felsefi bir faaliyettir ve öyle kolayca da yapılamaz. bu eserlere reddiyeniz varsa buyurun dedim ben. sizin buyurduğunuz şey düşünür felsefe yapamayacağı oldu sanıyorum. gayet tuhaf bir cevap
İki evdeki kütüphane her şeyi anlatıyor
Bu iki değerli insan Marx'ın Kapital'ini okudular mı acaba çok merak ediyorum.
Sol liberallerle aranızdaki fark nedir ufuk bey?
Tek tanrılı dinler de birgün misyonunu tamamlayacak.
🙋🏻♂️🍷🌈
oncesinde marksist bir beyefendiye yaptiginiz yayini izlemistim. Hatta beyefendinin soylediklerini saskinlikla dinlemistim. 150 yil oncesinin kohnemis dusuncelerini 2024 dunyasinda hala savunuyor olmak akil alir gibi degil. Toplumlar degisti, sosyal hayat degisti, teknoloji degisti, algilar, beklentiler kisaca hersey ussel bir hizda degisti ancak bu eski solcularin kafasi degismedi. 60-70lerde kaldi ve orada kitlendi. Bu sistemlerin calismadigi, toplumlari ileri tasimadigi goruldu yasandi, buna ragmen bu neyin inadidir ben anlamakta gucluk cekiyorum. gelecege bakmamiz lazim. yapay zeka akil almaz boyutlarda ilerliyor. daha gecen aylarda google, gemini adinda yeni nesil yapay zeka modulunu tanitti. Yapay zeka zaten hali hazirda uretimde, saglikta, sosyal hayatta kullanilmaya baslandi eger nukleer savas gibi bir felaket olmazsa bu daha da ilerleyecek. Bunlar zaman icerisinde domino etkisiyle herkesi herseyi etkileyecek. bizim bu gelismelere kendimizi hazirlamamiz lazimken, ise yaramadigi tarihsel gerceklerle yasanmisliklarla ortada olan bu kohne ideolojileri savunmak nereden bakarsaniz bakin tutarsizca. Bu baglamda Ufuk Uras'i dinlemek cok iyi geldi. Tesekkurler.
Marx Müzesi, Marks& Spencer mağazası olmuş. Ufuk Hocamız büyük âlimdir.
Ata demirerin şu espiriside şahanedir. Hangisiyle çıkıyorsun,marxmı,spencermı. Yada evetmi,yetmez ama evetmi))
Ben Türkiye'de felsefeye olan ilgi artabilirken neden Almanya'da veya Amerika'da böyle bir şey olamayacağını anlamadım. Bilen varsa yazarsa sevinirim.
Her bakımdım ,Adamlar 200,300 sene önümüzde.
Düşünmeyi bıraktılar sanırım. 😂
İkinci kez dinlemeden sadece aklımda kalan kadarıyla yazıyorum. Toplumun bahsettiğiniz ülkelerdeki gibi düşünsel bir gruplaşmaya sahip olmamasından her şeye açlığı-açıklığı diye kalmış zihnimde.
Türkiye kültürel olarak geri kalmış bir ülke olduğu için. Avrupa, insanlığın gerçek entelektüel tarihini yaşadı, bu tarihi onlar yarattı ancak Türkiye gibi ülkelerde bu gerçekleşmedi ancak gecikmeli olsa da, biyolojik bir gerizekalılık ve/veya politik bir baskı yoksa, yaşanmak zorunda. Felsefe, akıldır, bilgidir, özgürlüktür: Türkiye'nin bu üçü hakkında herhangi bir fikri yok. Buna rağmen hayat devam ediyor, bilgi akışı sürüyor. Yani belki bir adadaki vahşiler olsa değişmezler diyebilirsin ancak o kadar da geri değiliz. Politik art niyetler, yoksulluk, biyolojik olarak zeka düşüklüğü vs. var. Yani, dalında meyve olan ağaca o ağacın meyve verip vermeyeceği sorulmaz ancak bir fidanın meyve verip veremeyeceği düşünülebilir, beklenebilir. Ayrıca, şunu da ifade edeyim: Felsefe, tarihsel olanı, ki buralarda hep öyle, eskimiş bilgidir. Bizler, yaşamadığımız geçmişin fikirlerini sonradan okuduğumuz için felsefeyi hala ciddiye alıyoruz. Avrupa meseleye öyle bakmıyor. Yani, ben öyle düşünmemekle birlikte, anlaşılsın diye söylüyorum, modern bilim modern tıpsa felsefe de aktarcılık gibi oluyor. Örneğin, bir yanda quantum fiziği, onca teknoloji ve deney, öte yanda pre-Sokratiklerle uğraşan birileri :D Ya da, 20. yüzyılı yaşayan Avrupa idi, gerek ilgili politik ideolojiler olsun gerek ilgili yazılar, Avrupa'yı ilgilendirirken, buralarda kendine Nazi diyen, Hitler seven, Leninci geçinen vs. insanlar var. Doğru düzgün, vaktinde sanayileşmemiş bir ülkede Marksist geçinenler falan var. Yani, sonuç olarak, Türkiye, modern tarih-dışıdır, modern düşünce-dışıdır. Ancak ben varım, o var, şu var, bu var. İçimizdeki İnsanlığı (Düşünüyoruz) yok edemiyoruz. O yüzden Türkiye'de felsefeye yani Akla ve Bilgi'ye olan ilgi artabilir. Nispeten tabi...
Felsefe batı uygarlığının direğidir.Adamlar zaten uygarlığını bunun üzerinden bina etmiş.Söyleyecek sözünü söylemiş yani.Bundan sonra teknoloji geliştiriyor.Teknolojinin getirdikleri ile bir devinim yapmaya çalışıyor.Biz ise gerçek anlamda batı felsefesi ile yeni tanışıyoruz.80 yıldır.Bu karşılaşma bizi geliştiriyor,çok şükür ki böyle.Çünki bizim arka planımız batı kadar güçlü değil,hiç olmadı.Daha açık nasıl anlatılır?bilmiyorum.
Ben anladim sanirim ama katilamadim. Genel atmosferden dolayi kendini disarda hisseden bir kimlige yapisamayan insanlar donemin kosullari neticesinde felsefeye yoneliyor demek istedi sanirim. Ancak Amerika’da yasayan biri olarak katilmiyorum. Bu durum bir realite ama sebebi buradaki insanlarin icinden cikamadiklari cikmazlari olmamasi zevk ve eglence pesinde kosup dürtüsel yasayarak yasama devam edebielcek seviyeye sahip olmalari olabilir. Turkiyede ise buyuk bir kollektif travma ve buhran oldugu icin bu yonelis var
Bir liberali Marksist sanmak?!
Ufuk uras ve marksizm 😂😂😂😂 ne alaka lan bu konuyu en son konusacak kisi.....
hah.. ıste budur.. sadık usta bır vakıt kaybıydı
En az inananlar en çok inanır. Dostoyeski
Hangi kitabındaydi bu söz?
Yetmez ama evetçileri mi muhatap alıyorsunuz artık üstad.
usul üzerine konuşmaların ötesine geçilememişsöyleşide.olup bitenin anallizi çok yetersiz.kültür denen sera hayatı ıskalanmış.Adem in Havva merifetiyle cennetten kovulma miti neden anlatılır, mesela..
Düccane çok çaşlışmış ve belliki çok okumuş bi adam fakat kafası bi o kadar karma karışık biri.ve kendi din hesaplaşmasını bitirememiş biri.Okudukça bilmeyi sevmeye başlamış ve kendi kendinin ihtirasına kapılmış,fil dişi kulelere çekilmiş biri.
Bak sen!
Sen, Atalarının sana miras olarak bıraktığı inancı 'doğru' olarak kabul ettiğinden merak etme 1000 yıl yaşasan kafan karışmaz.. Sana şöyle diyelim:sen hocanın okuduklarını bir oku, ozaman ister istemez düşünceye temas edeceksin. Sonra gel bakalım, sen eski sen mi kalacaksın.. Sizin düşünmeye cesaretiniz yok. Sizi korkularınız yönetiyor.
@@DucaneCundiogluResmiKanal😂
Herkes mutlu ve huzurlu olmak ister ama ayrıcalıklarını paylaşmak istemez.....
Ufuk Bey 2 saatlik yayina 76285837 tane hikaye kıssa ve fıkrayı sığdırdı😄
Teşekkürler
Teşekkürler.
Yapay Zeka Programı tarafından çıkarılan özet:
Bu kapsamlı konuşma metni, Türkiye'nin siyasi, toplumsal ve fikri dönüşümlerini ele almaktadır:
1. Marksizmin tarihsel gelişimi ve günümüzdeki konumu tartışılmakta, dogmatik yorumlara eleştirel yaklaşılarak daha demokratik, özgürlükçü bir Marksizm arayışından bahsedilmektedir.
2. Din, ideoloji ve dünya görüşü kavramları arasındaki ilişkiler incelenmekte, bu kavramların birbiriyle ilişkili olduğu ancak ayrıştırılması gerektiği savunulmaktadır.
3. Türkiye'deki dini-ideolojik dönüşümler, özellikle 1980 sonrası dönemdeki değişimler ve başörtüsü meselesinin toplumsal-siyasi etkileri değerlendirilmektedir.
4. Dogmatizm ve düşünsel taassubla mücadelenin önemi vurgulanmakta, eleştirel düşüncenin ve çoğulculuğun gerekliliği üzerinde durulmaktadır.
5. Geçmiş deneyimlerin ve ideolojik tercihlerin bireylerin düşünce ve davranışlarına etkisi incelenmektedir.
Ayrıca konuşmada Türkiye'deki siyasi ve toplumsal gelişmeler de ele alınmaktadır:
1. Geçmişte büyük koalisyon arayışları ve askerin müdahalesi gibi konular tartışılmaktadır.
2. Günümüzde yeni anayasa için iktidar-muhalefet diyaloğunun önemine dikkat çekilmektedir.
3. Türkiye'de felsefe ve düşünce dünyasına artan ilginin nedenleri üzerinde durulmaktadır.
4. Marksizm ve felsefe arasındaki ilişki irdelenmekte, teorik düşünceye karşı isteksizlik vurgulanmaktadır.
5. Siyasi ve toplumsal sorunların çözümünde farklı bakış açılarına ihtiyaç duyulduğu belirtilmektedir.
6. Gençlerin siyasete ve toplumsal meselelere yaklaşımındaki değişimler ele alınmaktadır.
7. Konuşmacı, Türkiye'nin geleceğine dair umutlu ancak temkinli bir bakış açısına sahiptir.
Marxism, devrimden ve sosyalismden vaz gecerse, neo liberal dunyaya yamanip yasarsa dogmatizm olmaz demek istiyor arkadaslar, klasik Marxizm can sikici, soyalizm ve hele hele proleterya diktatorlugu tu kaka sesizce vaz gecerek herkes tatli seyler soylerse bu isler duzelir.Dogmatizm falan kalmaz hatta ve hatta Marxism olaylari aciklamak icin cok tatli dogmatik olmayan herkes tarafindan kabul goren bir felsefe haline donusur.
Tatli su müslümanlari gibi.. tatli su marksistleri 🤣😇