Sen Mehmet Okuyan ve diğer meal sahipleri Mellarinle meallerinizle Ellahın ayetlerini tahrif ediyorsunuz insanlarda seni sizleri Kur'an'ı anlatıyorsunuz zannediyorlar ey insanlar açın gözünüzü ramazan demirin videolarını izleyin tuva vadisini objektif ve atalarımızın anlattığı hikayelerden arınarak izleyin okuyun. Tüm meallerdeki hatalarını anlatıyor harekesiz orjinal Kur'an'a nasıl ihanet ettikleri tespit edilmiş .İslamoğlu karşısına çıkamıyor ilmine yoluna güveniyorsan çık ramazan demirin karşısına bak edip yüksel çıktı en azından. Tatlı su hocası seni rahatı konforu bozulsun istemez tabi yıllardır anlattıklarım yanlışmış diyebilecek mi yoksa hevasına gururuna kibrine yenilmeye devammı edeceksin edeceksiniz.
Bende kemalist değilim ama kurtuluş savaşında yaptıklarında yaptıklarından dolayı bizim bu adama hürmet borcumuz var kardeşim haa 1923ten sonra saadece bir idareci olduğu için eleştirin ama istiklal savaşında bizim bu adama hürmet borcumuz var kardeşim
Bu denli kaliteli bir konuşmaya bakıyorum bide yorumlara. Biz zaten Allahın kodlamış olduğu o pisliğe düşmüşüz, bakınız Yunus 100. Ayet. Selam ve dua ile
başöğretmenin gayette doğru söylemiş, o olmasaydı sen şuan dinini bile yaşayamayan bir insan olacaktın. ülkemizi ve milletimizi kurtaran bir lidere övgü göstermek gayette normal bir harekettir, heykel dediğin şeyler anıttır, ülkemize katkısı olan hemen hemen her bireyin de ülke içinde anıtı vardır, kanun dediğin yasayı da atamıza hakaretleri engellemek amaçlı çıkartmıştı menderes, yani senin büyük ihtimalle çok sevdiğin bir siyasetçi çıkartmıştı. senin gibi aklı kıt, güya düşünen ve bilen bireyler böyle hakaret ve nefret besleyeceğine defolup gidebilirler bu kutlu ülkeden, arabistanda başka ülkelere ve milletlere muhtaç olarak şeriat adı altında diktatör yasalar uygulanarak yaşamaya layıksınız çünkü, iyi günler.
Sizi dinliyor takip ediyor anlamaya çalışıyorum, Hocam bir sorum daha olacak, Siz aklınıza, Kur'ana, bilginize ve doğrulara göre mi hareket ediyorsunuz, yoksa talebelerinizin doğrularına ve yonlendirmesine göre mi?
Rachel Corrie zalimin zulmünü protesto ederken katledilen bir mazlumdur. "Atatürk" denen şahıs ise Dersim'de kadın, erkek, yaşlı, çocuk demeden onbinlerce masum insanı katleden zalimdir. Rabbim, Rachel Corrie'ye ve tüm mazlumlara rahmet eylesin. Rabbim, Hitler'e, Stalin'e, Atatürk'e ve tüm zalimlere hak ettikleri cezayı versin. Rabbim, zalimlere rahmet okuyan kardeşlerimizi ıslah eylesin. Amin.
zalim dediğin adamın kurduğu düzende, onun verdiği özgürlükle rahatça dinini yaşadığın halde nankör bir biçimde atamıza zalim demen senin acizliğindir. edepli ve saygılı bir biçimde bile eleştirmeyi beceremeyenler, bir milleti kurtarıp devlet kuran adama laf ediyorlar, gerçekten yazık herkes haddini bilmeli.
Sen neden o bahsettigin şefkat ve merhameti senin gibi düşünmeye lere gostermiyorsunda her fırsatta geleneğimize ve müslümanlara kin kusup kütle diyorsun hocam.ayni rahmeti seni eleştirenlere de dilesene, ne olur Allah'ın rahmetimi eksilir.sen sani elestiren ,sana hakaret eden ,seni uzennleri her fırsatta asagiliyor adeta onlara cehennem kesiliyorsun da . Bir başkasının bazı hassatiyetlere söylediklerine neden tahammül edemiyorsun hocam.
A'raf 156.ayette Rabbimiz çok açık olarak rahmetini kime yazacağını bildirmiştir.. o rahmetimi, yolunu Allah ve kitap ile bulanlarla, arınmak için verilmesi gereken zekatı veren ve ayetlerimize inanan kimselere yazacağım.”
@@speakerscornerde6523 toplum için çalışan, değer üreten, adaleti temin eden, karşılıksız harcayan, doğru sözlü olan, din ile kandirmayan, gerçek dine yani Allah'ın size dininizi tamamladim dediği Kur'an'daki dine ekleme yapmayan, din üzerinden makam mevki , saygi, topluluk sayisi elde etmeyen yani din üzerinden geçinmeyen kişilerin kendini Allah yolunda bulacagi umulur.
1/3 "Zulüm bizdense ben bizden değilim." bağlamında: Atatürk denen zalimin "merhamet ve şefkat abidesi" gibi sunulduğu bir internet sitesinde paylaştığım yorumumu burada tekrarlamak istiyorum:
Sen bu zat'la uğraşmaktan fırsat bulduğunda, Kuran'ı bir araştır bakalım, şirk ve müşrikler hakknda neler yazyormuş.. Kimbilir, belki de o beğenmediğin Zat, şirki ortadan kaldırmakla Islam'a büyük faydası olmuştur.
Ulan bu ülkede hiçbir zaman kuran falan toplatilmadi, alkah belanızı versin sizin nasil bir iftira yuvası olmuşsunuz. Ahıra çevirilen bir tane camii örneği gösterin. Yalancı herifler.
müslüman adam adil olmalı mustafa islamoğlu adil bir insan herkes gibi de Ataturku candan seven bir insan ama bulundu konu bakımından örnek bir insan olmak için tarafsız gözle eleştirel gözle bakıyor Allah razı olsun allah rahmet eylesin
Mustafa hocam haak ve, aydınlama mücadileside sizlere UCA REBİMİZDEN başarılar dileyirem. Atatürkelere İslamoglulara karşı nankorluga göre Türkiye bedel ödeyir. Azerbaycan.
Cehennemlik oldukları anlaşıldıktan sonra akraba dahi olsalar, müşrikler için mağfiret dilemek Peygambere ve mü'minlere yaraşmaz." (Tevbe, sürsinde açıkça varken mustafa görmüyor mu
Mustafa Hocam sizi Yıllardır takip ediyorum, samimiyetle dinledim, konunun etrafında dolaştınız dolaştınız. Mevcut kayıtlara göre en azından Münafık olduğu belirli, ve Sancısı, MÜSLÜMANLARCA YILLARCA VE HALEN ÇEKİLEN KARAR VE UYGULAMALARA İMZA ATMIŞ" birisi için RAHMET dilemenizi anlayabilmiş değilim. Sizin de bir İNSAN olduğunuzu düşünerek takip etmeyi sürdüreceğim. ama düşüncenize katılmıyorum.
3/5 ========= | BELGE | ========= 28.06.1945 tarihli belgede Konya Valiliği Arapça ezan okuyan bir imam hakkında adli takibat başlatıldığını anlatıyor ve müftülüğü aynı hatanın tekrar olmaması için uyarıyor…
Camileri ahır yapmamışlar meğer. Peki ne yapmışlar? Sirkeci Garı’nın hemen üstünde, Özal döneminde yeniden cami yapılan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Camii yıkılıp Saz Evi yapılmadı mı? Aydın’da tarihî ve mimarî bir şaheser olan Cihanoğlu Camii ot deposu yapılmış, yıldırım düşünce otlarla birlikte cami de yanmamış mıydı? (Cumhuriyet, 5 Şubat 1934). Gaziantep’te Çınarlı Camii yıkılıp yerine kurtuluş anıtı yapılmadı mı? (Cumhuriyet, 8 Ocak 1936). Bursa’da 49 (15 Şubat 1937), Hatay’da 14 (23 Temmuz 1940), Kastamonu’da 15 cami ve mescidin (28 Mayıs 1937) satış ilanları da mı size hiçbir şey anlatmıyor? Bursa’da Alacamescit diye bilinen caminin bir spor kulübüne verildiğini ve içinde güreş yapıldığını da mı bilmiyorsunuz?
bin yıllık tarihi Atatürk mü sildi güzel kardeşim? cahil cahil konuşmalarınızdan bıktık sizin gibilerin. konuşmadan önce git bir kitap oku öyle gel, allah senin gibi bilmeden konuşan, kulaktan duyma bilgilerle gelen insanlara bela versin.
4/5 Bilmiyorsanız açın 15 Şubat 1937 tarihli o çok güvendiğiniz “Cumhuriyet” gazetesini okuyun. İstanbul Divanyolu’ndaki, Mimar Sinan yapısı Sinan Paşa medresesinin kunduracılara ayda 50 liraya kiraya verildiği halde esere tek çivi çakılmadığını da okuyun (11 Aralık 1937).
Sultanahmet’in Asker Alma Dairesi, Üsküdar’ın en muhteşem eseri Atik Valde Camii’nin cephane deposu yapıldığı, Mihrimah Camii ile Aziz Mahmut Hüdai Camii’ne saman doldurulduğu da mı yalan? Adana’da Yeşil Mescid’in ahır yapıldığını hangi yerlisine sorsanız size söyler halbuki. En komiği de, Vakıflar Müdürlüğü’nün 24 Şubat 1934 tarihli gazetelerde yer alan faaliyet raporunda yazılanlar. Meğer vakıf mallarını satmayı başarı olarak gören bu kurumumuz, elde ettiği gelirle tramvay ve kaplıca hissesi satın almış, yatılı okul yapmış, Ankara Hukuk Fakültesi’ni inşa ettirmiş (dinî kaynaklı bir gelir laik bir kuruma aktarılmış ki, tam bizlik!).
Durun, bitmedi henüz. Ankara’nın CHP devrinde en mutena eğlence mekânı olan ve baloların düzenlendiği Ankara Palas da Vakıflar’ın öz parasıyla inşa ettirilmiş meğer. (Ben demiyorum, sizin “Cumhuriyet” gazetesi yazıyor erenler!) Bu arada Ankaraspor kulübüne yüklü bir bağışta bulunmayı ihmal etmemiş Vakıflar yönetimi. Bunun gibi amaç dışı işlere aktardığı para ise gerçekten dudak uçuklatıcı: 4 milyon 364 bin 990 TL.
《 2/2 》 ALAK suresi meali (Seyyid Kutub kardeşimin "Fîzılâl'il Kur'an" isimli tefsirinden): ◼ Yaratan Rabbinin adıyla oku. ◼ O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. ◼ Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir. ◼ O, insana kalemle yazmayı öğretti. ◼ İnsana bilmediğini öğretti. ◼ Hayır insan azar. ◼ Kendini zengin gördüğü için. ◼ Dönüş Rabbinedir. ◼ Gördün mü şu men edeni. ◼ Namaz kılarken bir kulu. ◼ Gördün mü, ya o kul doğru yolda ise. ◼ Yahut kötülüklerden sakınmayı emrederse. ◼ Gördün mü, ya bu adam yalanlar, yüz çevirirse. ◼ O, Allah'ın gördüğünü bilmiyor mu? ◼ Hayır eğer bundan vazgeçmezse onu perçeminden yakalarız. ◼ O yalancı günahkar perçeminden. ◼ O zaman gitsin de taraftarlarını çağırsın. ◼ Biz de zebanileri çağıracağız. ◼ Hayır ona boyun eğme. Rabbine secde et ve yaklaş.
M. İ.'den alıntı: > (M. İ.) ◯ Atatürk denen şeytana ben mi rahmet okudum? ◯ Hz. Osman'a ben mi hakaret ettim? ◯ Şarkılarında Hz. Adem'e, Hz. Havva'ya ve doğrudan Allah'a bariz bir şekilde hakaret eden S. A.'yı ve hakaretlerini - akla ziyan safsata üreterek - ben mi savundum? ◯ vs. Eğer eleştiriye tahammül edemiyorsan, ya sus ya da eleştiriye tahammül etmeyi öğren. Bir de, defaatle hakikati çarpıtmana ve seni eleştirenleri karalamak amacıyla sayısız safsata üretmene rağmen yüzün kızarmadan aynaya bakabiliyorsan, kendine kırılmaz bir ayna al! Bunları yapmayacağını, aksine yine akla ziyan bir safsata üreteceğini biliyorum ya, neyse.. Vesselam..
Tek kelime ile yazıklar olsun bu kadar evrime. Ankarada bir düğün salonunda, hapisten çıktığında sohbete katılmıştım.Tövbe süresini anlamamış. Birini aklamaya çalışırken, yanlış üzerinden, diğerini savunma, komikliğin zirvesidir. Tağut ayetlerini yuttunuzmu. Bir sitem getirilmiş Allaha rağmen. Allah seni ıslah etsin.
12/14 kardeşim Dönemin Edirne milletvekili Mehmet Şeref Aykut 1936 yılında yayınladığı "Kamalizm" adlı kitabında CHP'nin parti programını kamuoyuna sunuyor. Yazar o kitapta CHP'nin Kamalizm dinini kurduğunu alenen beyan ediyor. Mehmet Şeref Aykut kitabında Kamalizm dinini yaşamak dini olarak tanımlıyor ve "ahirete imanın" hurafe olduğunu savunuyor. Ayrıca CHP'nin Kamalizm diniyle hurafe olarak tanımladığı "ahirete imanı" yıktığını iddia ediyor... Dahası, CHP'nin Kamalizm dinini gençler arasında yaymayı amaçladığını kamuoyuna bildiriyor. Dikkat çekilmesi gereken noktalar: * "Kamalizm" adlı kitap 1936'da, yani Atatürk yaşıyorken, yayınlandı * Kitabin yazarı Mehmet Şeref Aykut 1939'da öldü ve ölümüne kadar TBMM'de milletvekilliği yaptı * Bir soru: Atatürk'ün izni olmadan, Atatürk'ün haberi olmadan bir CHP milletvekilinin CHP adına kitap yayınlaması mümkün müdür? * Atatürk'ün izni olmadan, Atatürk'ün haberi olmadan bir CHP milletvekilinin millete CHP'nin parti programını sunması mümkün müdür?
Bu hocayı yıllarca çok takip ettim, hâlâ ediyorum. Meali ve bazı kitapları var evimde. Bu hoca bir kaç yıl öncesine kadar İslamı anlatıyordu ve çok isabetli yorum ve ifadeleri vardı. Ne zamanki mevcut hükümetten "istediğini" alamadı veya ters düştü, hem mevcut hükümete hemde uydurulmuş din dediği dine inananlara kin, nefret ve ateş püskürmeye başladı. Daha sonra "önceleri öyleydim şimdi değiştim onlarda benim geçtiğim yollardan geçip buralara gelecekler" gibi laflar etmeye başladı. Önceleri söylediği bir çok şeyden vazgeçti, pişman oldu, çark etti. Ne yapalım hoca o zaman pişmanlığını duyduğun dönemde birikimini, fikirlerini yazdığın KİTAPLARI, MEALLERİ toplat kimse okumasın, madem pişmansın ve eski fikirlerim diyorsun, eski inanış yada yazmalarınla insanlara kötülük etmiş oluyorsun, toplat kitaplarını. Yok öyle birşey olmaz tabi, yazdığım kitapların telif hakları ile geçiniyorum demişti ya, toplatırsa nasıl geçinecek. "İSLAMCILARDAN" koptu onlara kin kusuyor ya, değişti ve "KAMALİSTLERE" yaklaştı. Sayın hoca, Kur'anı Kerimin ilk ayetlerine "ikra bismi Rabbi" safsatası diyen, Kur'anı Kerime "arab oğlunun yaveleri" diyen. "Kur'an Muhammedin uzun tahayyulleri neticesinde oluşturduğu kitaptır" diyen, "gökten indirildiği varsayılan kitaplar değil, bizim programımız chp programıdır," yani Kamalizm'dir diyen, "Dini ve namusu olanlar kaybetmeye mahkümdur" ...vs. diyen birine, SEN hangi dine, hangi kitaba, hangi hadise göre RAHMET OKUYUP MİNNET DUYABİLİYORSUN? Mazeretin "Kamalist öğrencim istedi bende yazdım" yeterli mi? Vicdanın rahat mı? Şimdi kalkmışsın bütün bu günahlarını örtmek için şekilden şekile giriyor, mazeret üretiyor, inançsızları, din düşmanlarını, günahı ve vebali arşa çıkmış olanları aklamaya çalışıyorsun. Bi de diyorsun ki "bazen dilim bana ihanet ediyor" sen ihanet etmiyor musun? İlminin sana faydası yoksa kime olsun? Madem eski hayatım, eski fikirlerim, eski düşüncelerim diyorsun, mealin dahil bütün eski kitaplarını topla yak, istersen yeniden yaz millette bilsin ne olduğunu. Bir dediğin diğerini tutmaz oldu. Bizi sürekli ikaz ettiğin gibi "lütfen azıcık ilkeli ol"
sana özgürlük hakkı veren, ülkende rahatça dinini yaşamanı sağlayan, ülkeni milletini başka ülkelere muhtaç bırakmaktan kurtaran bir insana, bir lidere rahmet okuması seni neden bu kadar kudurttu ki?
kardeş senin ne rahatsız etti açıklayabilir misin ,adam farklı bir şey söylemiyor, eğer Atatürk doğru veya yanlış bir şey yaptıysa bunu söylerim diyor , ne putlaştitiryor, nede şeytanlaştiriyor . Seni anladım kadarıyla , ne zaman hükümeti eleştirdiyse senin gözünden düştü yanlış mıyım?, yok eğer yanlışını söyleyemiyorSan sende birileri putlaştitiryorsun demektir vesselam .
1. Hoca aşırı övgü ve aşırı sövgüye cevap olarak eleştir diyor 2. Biz rahmet dilesekte dilemesekte Allah için değişen bir şey olmaz bundan dolayı mesul oluruz 3. Hoca mevcut iktidardan hiçbir şey istemedi. 4.milletin evliya dedikleri asıl din düşmanlarıdır
"Her ümmetin mecusileri vardır. Bu ümmetin mecusileri "kader yoktur!" diyenlerdir. Bunlardan kim ölürse cenazelerinde hazır bulunmayın. Onlardan kim hastalanırsa ona ziyarette bulunmayın. Onlar Deccal bölüğüdür. Onları Deccal'e ilhak etmek Allah üzerine bir haktır." Ebu Davud, Sünnet 17, (4692).
Bu sayfada paylaştığım yorumlarımın hem içerik hem de üslub açısından arkasındayım. Zira amacım Mustafa İslamoğlu'nun yaptığı hatayı hesab gününde hesabını verebileceğimi düşündüğüm bir üslub ile eleştirmekti. Bununla birlikte Mustafa İslamoğlu'nun eleştirileri şahsına yönelik saldırı olarak algıladığının farkındayım. Lakin, Mustafa İslamoğlu rencide oluyor diye, azgın Din düşmanı olduğu belgelerle sabit olan Atatürk'e azgın Din düşmanı demeyelim mi? Şeytanın ta kendisi olduğu belgelerle sabit olan Atatürk'e şeytan demeyelim mi? Atatürk'ün Din'e karşı açtığı savaşı - Atatürk'ün Mü'min olma ihtimalinden bahseden Mustafa İslamoğlu görmezden geliyor diye - biz de mi görmezden gelelim? Tarihi çarpıtan kişi eleştiriye tahammül edemiyorsa, ya tarihi çarpıtmaktan vazgeçmesi, ya da eleştiriye tahammül etmeyi öğrenmesi gerekmez mi? Alenen Atatürk'ün şeytan olmadığı iddia edildiğinde Atatürk'ün Din'e karşı açtığı savaş inkar edilmiş olmaz mı? Dolayısıyla tarih çarpıtılmış olmaz mı? Atatürk denen zalime alenen rahmet okunduğunda Atatürk'ün Mü'min ve Müslümanların da sevebileceği ve saygı duyabileceği bir şahsiyet olduğu en azından ima edilmiş olmaz mı? Dolayısıyla tarih çarpıtılmış olmaz mı? Alenen tarih çarpıtıldığnda biz ne yapalım? Susalım mı? Alenen tarih çarpıtıldığında itiraz ve hakikati tebliğ etmek hakkımız ve vazifemiz değil midir? Kur'an talebesi olduğunu iddia eden bir kardeşimizin Atatürk konusunda, "Gerçek Müslüman Atatürk'ü sevemez, seviyorsa ya ahmaktır ya sahtekar." diyen ateist Aziz Nesin kadar dürüst olmasını beklemek suç mudur? Kanaat önderi olan bir kardeşimizin azgın Din düşmanına rahmet okumasını anlamaya çalışmak suç mudur? Bu kardeşimizin bu konuda hakaretamiz bir üslubla sunduğu, eleştirilen noktayla ilgisi olmayan, fakat eleştirenleri karalamayı hedef alan, dolayısıyla ikna edici bulmadığımız "argümanlarını" eleştirmek suç mudur? Anlaşılan bu konuda ne biz onu anlayabiliyoruz, ne de o bizi anlayabiliyor. Sanırım, bu konuda hemfikir olduğumuz tek nokta budur. Bana, Mustafa İslamoğlu kardeşime ve diğer kardeşlerime ilham kaynağı olması duasıyla son sözü mubarek Kur'an'a bırakıyorum. Selam ve dua ile.. ASR Suresi (1 - 3): Asr'a andolsun ki: Muhakkak insan, hüsrandadır. Ancak iman edenler ve salih amel işleyenler müstesnadır. Bir de birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler.
7/14 Bakara Suresi (256): Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk sapıklıktan iyice ayrılmıştır. O hâlde, kim tâğûtu tanımayıp Allah’a inanırsa, kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. Sebe Suresi (31 - 34): İnkâr edenler, “Biz bu Kur’an’a da ondan önceki kitaplara da asla inanmayız” dediler. Zalimler, Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman hâllerini bir görsen! Birbirlerine laf çevirip dururlar. Zayıf ve güçsüz görülenler, büyüklük taslayanlara, “Siz olmasaydınız, biz mutlaka iman eden kimseler olurduk” derler. Büyüklük taslayanlar, zayıf ve güçsüz görülenlere, “Size hidayet geldikten sonra, biz mi sizi ondan alıkoyduk? Hayır, suçlu olanlar sizlerdiniz” derler. Zayıf ve güçsüz görülenler, büyüklük taslayanlara, “Hayır, bizi hidayetten saptıran gece ve gündüz kurduğunuz tuzaklardır. Çünkü siz bize Allah’ı inkâr etmemizi ve O’na eşler koşmamızı emrediyordunuz” derler. Azabı görünce de içten içe pişmanlık duyarlar. Biz de inkâr edenlerin boyunlarına demir halkalar geçiririz. Onlar ancak yapmakta olduklarının cezasını göreceklerdir. Biz, hangi memlekete bir uyarıcı göndermişsek oranın şımarık zenginleri, “Biz, sizinle gönderileni inkâr ediyoruz” demişlerdir. Hud Suresi (112 - 113): Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın. Şüphesiz O, yaptıklarınızı hakkıyla görür. Zulmedenlere meyletmeyin. Yoksa size de ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra size yardım da edilmez. Ra'd Suresi (11): İnsanı önünden ve arkasından izleyen (melekler) vardır, onu Allah'ın emri ile gözetlerler. Herhangi bir toplum tutumunu değiştirmedikçe Allah onun konumunu değiştirmez. Allah, bir toplumun herhangi bir kötülüğe uğramasını dileyince, onu hiç kimse önleyemez. İnsanların Allah'dan başka hiçbir koruyucusu, kayırıcısı yoktur. Asr Suresi (1 - 3): Asr'a andolsun ki: Muhakkak insan, hüsrandadır. Ancak iman edenler ve salih amel işleyenler müstesnadır. Bir de birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler. Mu'min Suresi (1 - 3): Hâ. Mîm. Bu Kitap mutlak galip, hakkıyla bilen, günahı bağışlayan, tevbeyi kabul eden, azabı çetin, lütuf sahibi Allah tarafından indirilmiştir. O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur, dönüş ancak O'nadır.
《 2/2 》 BAKARA Suresi (13 - 16): ● Onlara «Halk nasıl iman etti ise siz de öyle iman edin» denildiği zaman «Biz hiç beyinsiz ayaktakımı gibi iman eder miyiz?» derler. Asıl beyinsiz ayaktakımı kendileridir, ama bunu bilmiyorlar. ● Onlar müminler ile karşılaştıkları zaman «inandık» derler. Fakat şeytanları, elebaşları ile başbaşa kaldıkları zaman «Biz sizin yanınızdayız, onlarla sadece alay ediyoruz» derler. ● Aslında onlarla alay eden ve kendilerini azgınlıkları içinde debelenmeye bırakan Allah'tır. ● Onlar hidayet karşılığında sapıklığı satın alan kimselerdir. Bu yüzden yaptıkları ticaretten kazanç elde edememişler ve de hidayete erememişlerdir.
Yok efendim "Ben 28 şubatta hakikati söyledim." Yok efendim "Ben hakikati söylemenin bedelini ödedim." Be hey şarlatan: Eleştirilen, senin 28 şubatta söylediğin değil; eleştirilen senin 28 şubatta söylediğin hakikati bugün inkar etmendir. Hatırlarsın, o günlerde Kamal Atatürk'e haklı olarak zalim diyordun. Eğer dürüst olsaydın dün zalim dediğin Kamal Atatürk'e kamalistleri kızdırma pahasına bugün de zalim derdin. Bunu yapamadığın ve dün zalim dediğine bugün rahmet okuduğun için, sen tek kelimeyle bir şarlatansın. Bizimle dalga geçmekten ne zaman vazgeçeceksin! Vesselam..
1/3 Maide Suresi (44): Doğrusu biz yol gösterici ve nurlandırıcı olarak Tevrat’ı indirdik. Kendisini Allah’a teslim etmiş Peygamberler, yahudilere onunla hükmederlerdi. Alimler ve fakihler de Allah’ın kitabını hıfza memur oldukları için yine hükümlerini onunla verirlerdi. Hepsi de Tevrat’a şahittiler. İnsanlardan korkmayın, benden korkun, ayetlerimi hiç bir değerle değiştirmeyin; Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler, işte onlar kafirlerdir. Maide Suresi (48): Sana da, daha önceki kitabı doğrulamak ve onu korumak üzere hak olarak Kitab'ı (Kur'an'ı) gönderdik. Artık aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet; sana gelen gerçeği bırakıp da onların arzularına uyma. (Ey ümmetler!) Her birinize bir şerîat ve bir yol verdik. Allah dileseydi sizleri bir tek ümmet yapardı; fakat size verdiğinde (yol ve şerîatlerde) sizi denemek için (böyle yaptı). Öyleyse iyi işlerde birbirinizle yarışın. Hepinizin dönüşü Allah'adır. Artık size, üzerinde ayrılığa düştüğünüz şeyleri(n gerçek tarafını) O haber verecektir. Maide Suresi (49): O halde, Allah'ın indirdiği Kitap ile aralarında hükmet, Allah'ın sana indirdiği Kuran'ın bir kısmından seni vazgeçirmelerinden sakın, heveslerine uyma; eğer yüz çevirirlerse bil ki, Allah bir kısım günahları yüzünden onları cezalandırmak istiyor. İnsanların çoğu gerçekten fasıktırlar. Bakara Suresi (85): Buna rağmen biribirinizi öldürüyor ve içinizden bazılarını yurtlarından sürüyor, onlara karşı günah ve zulüm işlemek için aranızda işbirliği yapıyorsunuz. Onları sürgüne göndermeniz yasaklandığı halde sürgüne gönderiyorsunuz, sonra size esir olarak geldikleri taktirde fidye vererek kendilerini kurtarıyorsunuz. Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Oysa içinizden böyle yapanların cezası dünya hayatında perişanlıktan başka birşey değildir. Onlar Kıyamet günü de en ağır azaba çarpılacaklardır. Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir.
2/3 Bakara Suresi (170): Onlara; «Allah'ın indirdiklerine uyun» denilince; «Hayır, biz atalarımızdan gördüklerimize uyarız» derler. - Peki, ya onların ataları hiçbir şeyi düşünemeyen, doğru yolu bulamamış kimseler idiyse de mi öyle yapacaklar? Âl - i İmran Suresi (23): Allah'ın kitabından kendilerine bir pay verilmiş olanları görmedin mi? Bunlar aralarında hüküm versin diye Allah'ın kitabına çağırılıyorlar, fakat sonra aralarından bir grup bu kitaba karşı çıkarak sırt çeviriyor. Casiye Suresi (18): Sonra da seni din konusunda bir şeriat sahibi kıldık. Sen ona uy; bilmeyenlerin isteklerine uyma. Ahzab Suresi (36): Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur. Nisa Suresi (59): Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e ve sizden olan ülülemre (idarecilere) de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz - Allah'a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız - onu Allah'a ve Resûl'e götürün (onların talimatına göre halledin); bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir. Nisa Suresi (65): Hayır, Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar. Nisa Suresi (105): Allah'ın sana gösterdiği şekilde insanlar arasında hükmedesin diye sana Kitab'ı hak ile indirdik; hainlerden taraf olma!
3/3 Nur Suresi (47 - 52): (Bazı insanlar:) «Allah'a ve Peygamber'e inandık ve itaat ettik» diyorlar; ondan sonra da içlerinden bir gurup yüz çeviriyor. Bunlar inanmış değillerdir. Onlar, aralarında hüküm vermesi için Allah'a ve Peygamber'e çağırıldıklarında, bakarsın ki içlerinden bir kısmı yüz çevirip dönerler. Ama, eğer (Allah ve Resûlünün hükmettiği) hak kendi lehlerine ise, ona boyun eğip gelirler. Kalplerinde bir hastalık mı var; yoksa şüphe içinde midirler, yahut Allah ve Resûlünün kendilerine zulüm ve haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır, asıl zalimler kendileridir! Aralarında hüküm vermesi için Allah'a ve Resûlüne davet edildiklerinde, müminlerin sözü ancak «İşittik ve itaat ettik» demeleridir. İşte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir. Her kim Allah'a ve Resûlüne itaat eder, Allah'a saygı duyar ve O'ndan sakınırsa, işte asıl bunlar mutluluğa erenlerdir. Sebe Suresi (31 - 34): İnkâr edenler, “Biz bu Kur’an’a da ondan önceki kitaplara da asla inanmayız” dediler. Zalimler, Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman hâllerini bir görsen! Birbirlerine laf çevirip dururlar. Zayıf ve güçsüz görülenler, büyüklük taslayanlara, “Siz olmasaydınız, biz mutlaka iman eden kimseler olurduk” derler. Büyüklük taslayanlar, zayıf ve güçsüz görülenlere, “Size hidayet geldikten sonra, biz mi sizi ondan alıkoyduk? Hayır, suçlu olanlar sizlerdiniz” derler. Zayıf ve güçsüz görülenler, büyüklük taslayanlara, “Hayır, bizi hidayetten saptıran gece ve gündüz kurduğunuz tuzaklardır. Çünkü siz bize Allah’ı inkâr etmemizi ve O’na eşler koşmamızı emrediyordunuz” derler. Azabı görünce de içten içe pişmanlık duyarlar. Biz de inkâr edenlerin boyunlarına demir halkalar geçiririz. Onlar ancak yapmakta olduklarının cezasını göreceklerdir. Biz, hangi memlekete bir uyarıcı göndermişsek oranın şımarık zenginleri, “Biz, sizinle gönderileni inkâr ediyoruz” demişlerdir. Bakara Suresi (1 -5): Elif, Lam, Mim. Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir. Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar. Onlar sana indirilene de, senden önce indirilenlere de inanırlar. Ahirete de kesin olarak inanırlar. İşte onlar Rab’lerinden (gelen) bir doğru yol üzeredirler ve kurtuluşa erenler de işte onlardır.
6/14 Yunus Suresi (38): Senin için, 'Onu uydurdu mu?' diyorlar. De ki: 'Onun surelerine benzer bir sure meydana getirin, iddianızda samimi iseniz, Allah'tan başka çağırabileceklerinizi de çağırın.' Mutaffifin Suresi (10 - 13): O gün yalanlayanların; hesap ve ceza gününü yalanlayanların vay hâline! Onu, ancak her azgın, günahkâr kimse inkâr eder. Ona âyetlerimiz okununca, “Eskilerin masalları” der. Bakara Suresi (98): Evet, kim Allah'a, O'nun meleklerine, O'nun peygamberlerine, Cebrail'e ve Mikâil'e düşman olursa bilsin ki, Allah da kâfirlerin düşmanıdır. En'am Suresi (21): Kim Allah’a karşı yalan uydurandan, ya da O’nun âyetlerini yalanlayandan daha zalimdir? Şüphesiz ki, zalimler kurtuluşa eremez. En'am Suresi (33 - 34): Onların söylediklerinin seni üzeceğini elbette biliyoruz; doğrusu onlar seni yalancı saymıyorlar, fakat zalimler Allah'ın ayetlerini bile bile inkar ediyorlar. Senden önce nice peygamberler yalanlandı ve kendilerine yardımımız gelene kadar yalanlanmalarına ve sıkıştırılmaya katlandılar. Allah'ın sözlerini değiştirebilecek yoktur; and olsun ki peygamberlerin haberi sana da geldi. Mumtehine Suresi (1): Ey İman edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin. Siz onlara sevgi gösteriyorsunuz. Hâlbuki onlar size gelen hakkı inkâr ettiler. Rabbiniz olan Allah’a inandınız diye Resûlü ve sizi yurdunuzdan çıkarıyorlar. Eğer rızamı kazanmak üzere benim yolumda cihad etmek için çıktıysanız (böyle yapmayın). Onlara gizlice sevgi besliyorsunuz. Oysa ben sizin gizlediğinizi de, açığa vurduğunuzu da bilirim. Sizden kim bunu yaparsa, mutlaka doğru yoldan sapmıştır. Bakara Suresi (13 - 16): Onlara «Halk nasıl iman etti ise siz de öyle iman edin» denildiği zaman «Biz hiç beyinsiz ayaktakımı gibi iman eder miyiz?» derler. Asıl beyinsiz ayaktakımı kendileridir, ama bunu bilmiyorlar. Onlar müminler ile karşılaştıkları zaman «inandık» derler. Fakat şeytanları, elebaşları ile başbaşa kaldıkları zaman «Biz sizin yanınızdayız, onlarla sadece alay ediyoruz» derler. Aslında onlarla alay eden ve kendilerini azgınlıkları içinde debelenmeye bırakan Allah'tır. Onlar hidayet karşılığında sapıklığı satın alan kimselerdir. Bu yüzden yaptıkları ticaretten kazanç elde edememişler ve de hidayete erememişlerdir.
5/10 Resmî tarih kitabının 89. sayfasında deniliyor ki: "Muhammet, Mekke'de, müşriklik muhitinde ve tesirinde büyümüş olmasına rağmen, dinî meseleler ve dinî düşünceler pek derin bir surette zihnini işgal ediyordu. Muhammet 40 yaşına geldiği zaman, vatandaşlarını, kendinin bulduğu ve doğru olduğuna inandığı yeni bir dine dâvete başladı. Muhammed'in dâvet ettiği bu dine, o zaman haniflerine imtisalen 'İbrahim dini' yahut inkıyat mânâsını ifade eden İslâm denilmiştir."
Hamza Andreas Tzortzis kardeşim "Atatürk" denen zalimin zulmünü eleştirme konusunda ihtiyacı olanlara ders veriyor. Rabbim, Hamza Andreas Tzortzis kardeşimden ve hakikati savunma ilkesinden taviz vermeyen tüm kardeşlerimden razı olsun. Amin. VİDEO BAŞLIĞI: Hamza Andreas Tzortzis- MKA(ATATÜRK) VE CUMHURİYET DÖNEMİ HAKKINDA- Boğaziçi Üniversitesi LİNK: ua-cam.com/video/mq2NDJMeiVE/v-deo.html
6/10 Tarih kitabının 90. sayfasında, Kur'an ve Vahiy başlığı altında şu açıklamalar yer almaktadır: "Muhammet'in koyduğu esasların toplu olduğu kitaba Kur'an denir. O, Arapların ahlâk ve âdetlerinin, pek fena ve pek iptidaî ve ıslaha muhtaç olduğunu anlamış, bunları ıslah için tenha yerlere çekilerek senelerce düşünmüş ve yıllarca tefekkürden sonra, kendisinde vahiy ve ilham fikri doğmuştur."
Videonun sonuna kadar geliyorum Kur'an'a göre kime rahmet edilir kime edilmez sorusuna bir türlü yanıt vermiyor hocamız.. Söz konusi ayete de bir yorum getirmiyor kendi kişisel yorumlarını sadece aktarıyor.Yok Allah'ın rahmetinden ne eksilir sen mi karar vereceksin kime rahmet edeceğini vs.. Yahu ayet ne diyor ona bir zahmet gel...Bissuru laf kalabalığı..
2/14 Bunun üzerine "Türk Tarih Tetkik Cemiyeti" bir heyet oluşturuyor; ve bu heyet Atatürk'ün talimatlarına göre söz konusu tarih kitabını hazırlıyor. Ve mubarek Kur'an'a ve Resulullah'a (aleyhissalatu vesselam) hakaretlerle dolu, açıkça ateizm propagandası yapan bu tarih kitabı Atatürk'ün emriyle senelerce okullarda okutuluyor. Bahsettiğim tarih kitabını hazırlayan heyet:
S. A.'nın bir şarkısında Hz. Adem'e ve Hz. Havva'ya, başka bir şarkısında Hz. Adem ve Hz. Havva ile birlikte doğrudan Allah'a bariz bir şekilde hakaret etmesi edebsizliktir. Ve biz elbette bu edebsizliğe Şeriat'ın çizdiği sınırlar içinde tepkimizi göstermeliyiz. Bu bağlamda mesela S. A.'ya selam deyip geçmek doğru bir tepki olur ve bizim açımızdan konu kapanmış olur. Diğer yandan M.İ.'nin ⬤ S.A.'nın edebsizliğini savunması, ⬤ bunu yaparken mubarek Âli İmrân suresinin konuyla ilgili ayetini görmezden gelmesi, ⬤ çarpık görüşünü sözde teyid etme babında bazı mubarek Kur'an ayetlerini çarpıtarak kullanması ⬤ ve bütün bunları yaparken muhatablarını aptal yerine koyması hem edebsizliktir hem de sahtekarlık. Aslında M. İ. bu tutum ve davranışıyla kendini deşifre ediyor. Ve aslında bundan dolayı M. İ.'ye de selam deyip geçebiliriz. Lakin, hala bazı kardeşlerimizin, kendini konunun uzmanı olarak tanıtan M. İ.'nin safsatalarını ciddiye aldığını, ayrıca M. Öztürk, İ. Eliaçık, İ. Balcı gibi "ilahiyatçı" kisvesine bürünmüş başka şarlatanların da M. İ. ile birlikte söz konusu safsataları savunduğunu dikkate aldığımızda, bu şarlatanlar güruhuna selam deyip geçerek konuyu kapatamayız. Onun için daha önce ifade ettiğim çağrımı tekrarlıyorum: Ülkenin emrolundukları gibi dosdoğru olan, Kamalistlerin kınamasından korkmayan, omurga sahibi ilahiyatçıları: Sizden hakkı ve hakikati savunmak adına M.İ.'nin de mensubu olduğu şarlatanlar güruhunun yaydığı safsatalara karşı konuyla ilgili ortak bir bildiri yayınlamanızı bekliyoruz. Böyle yapın ki, hakkı ve hakikati çarpıtan şarlatanlar meydanı boş bulmasın. Selam ve dua ile..
Konuyla ilgili Yusuf Özkan Özburun kardeşimin içerik açısından doğru, üslub açısından güzel bulduğum yorumunu aynen aktarıyorum. Selam ve dua ile.. > (Yusuf Özkan Özburun)
3/14 Atatürk'ün 1931'den itibaren okullarda okuttuğu açıkça ateizm propagandası yapan tarih kitabı bugün hala bir yayınevi tarafından yayınlanmaktadır. Yayınevi kitabı kamuoyuna şöyle tanıtıyor: >(Atatürk'ün okullarda okuttuğu tarih kitabının tanıtım metninden) Münib Engin Noyan ve Yavuz Bülent Bakiler kardeşlerim yukarıda bahsettiğim tarih kitabını televizyon programlarında kamuoyuna sunuyorlar. Video başlıkları: YÜKSEK UÇUŞ DERİN DALIŞ 25.02.2013 tarihinde program-B Lütfen videoyu dakika 6'dan dakika 14'e kadar izle. Öteki Gündem / 6 kasım 2014 Perşembe Lütfen videonun son oniki dakikasını izle ve bahsettiğim tarih kitabını elle tutulur, gözle görünür haliyle ve yayın tarihiyle birlikte müşahede et.
Alıntı: > (Mustafa İslamoğlu) (*) Kadir Mısıroğlu'nun "keşke yunan galip gelseydi" sözüyle başlayan ifadesini anlamaktan aciz olanlar, ya da anladıkları halde bağlamından koparıp çarpıtanlar ahlaksızca Kadir Mısıroğlu'na hakaret ediyorlar, iftira atıyorlar. Bu güruha maalesef Mustafa İslamoğlu da dahil. Bir noktanın altını çizmek isterim: Elbette Kadir Mısıroğlu'nun Mustafa İslamoğlu'nu alenen tekfir etmesi tasvib edilebilir bir davranış değildir. Lakin, Kadir Mısıroğlu'nun Mustafa İslamoğlu'na yönelik hakareti ve iftirası, Mustafa İslamoğlu'nun başka bir hakaretle ve iftirayla karşılık vermesini meşru kılmaz. Kadir Mısıroğlu'nun konuyla ilgili açıklamasını aktarıyorum; Rabbim ona rahmet eylesin. Amin. VİDEO BAŞLIĞI: "Keşke Yunan Galip Gelseydi" İfadesi Hakkında LİNK: ua-cam.com/video/PhRh3okgCXk/v-deo.html VİDEO BAŞLIĞI: YUNAN GALİP GELSEYDİ DEDİM Mİ? ~ Üstad Kadir Mısıroğlu LİNK: ua-cam.com/video/b9vhen7zS3g/v-deo.html __________________ (*) dileyen söz konusu yazının tamamını Mustafa İslamoğlu'nun twitter hesabında müşahede edebilir.
Mustafa İslamoğlu Atatürk hakkında: > (Mustafa İslamoğlu) Mustafa İslamoğlu bu ifadesiyle düpedüz tarihi çarpıtıyor. Zira "Atatürk her insan gibi bir insan" ifadesi Atatürk kalitesinde bir zalimi diğer insanlarla eş tutmak anlamına gelir ki, böyle bir benzetme zulmü reddeden tüm insanlara yönelik bir hakarettir. Ayrıca, kullandığı kelimelerin ne anlama geldiğini bilen Mustafa İslamoğlu, dün zulüm dediğine bugün hata diyerek Atatürk'ün zulmünü hafifletmeye çalışıyor. Zira, bir eylem istemeden veya bilmeyerek yapıldığında hata olur; mesela bir cerrahın ameliyatta yaptığı hata gibi. Bu bağlamda, Atatürk'ün bilerek ve isteyerek başta Din'imiz ve lisanımız olmak üzere manevi değerlerimize karşı açtığı savaş hata değildir, suçtur. Ve biz Atatürk denen zalimi hatalarından dolayı değil, işlediği suçlardan dolayı eleştiriyoruz. Onun için inkar edilmesi mümkün olmayan hakikat şudur: Atatürk de Hitler gibi, Stalin gibi ve gayrimeşru hedeflerine ulaşmak adına idam ve katliam dahil her türlü zulmü meşru gören diğer zalimler gibi bir zalimdir. Vesselam..
Bazı kardeşlerimizin iddiasına göre bugün dinimizi özgürce yaşayabiliyorsak bunu Atatürk'e borçluymuşuz. Tarihin bu denli çarpıtılmasına biz lakayıt kalamayız. Bu sebeple ısrarla ve yeniden birkaç tarihi hakikati özellikle Atatürk'ü savunan Din kardeşlerimle paylaşmak istiyorum. Özellikle vurgulamak isterim, biz emrolunduğumuz gibi dosdoğru olmak zorundayız; azgın Din düşmanı da olsa, Atatürk'e iftira atmaktan Allah'a sığınırım. Bu sebeple bu yorumdaki tespitler bila istisna hepsi otantik belgelere dayanıyor. İtiraz etmek isteyen kardeşlerimden önce konuyu araştırmalarını, ondan sonra itiraz etmelerini rica ediyorum: ● Daha düne kadar mubarek Kur'an'ın tesettür emrini eda eden Mü'mine kardeşlerimizin devletin kurum ve kuruluşlarında çalışması yasak değil miydi? ● Daha düne kadar sırf tesettürlü oldukları için, nice Mü'mine kardeşimiz eğitim haklarından mahrum bırakılmıyorlar mıydı? ● O dönemde nice Mü'mine kardeşimiz, kamalistlerin İslami tesettüre (onlar "türban" diyorlar) tahammülü olmadığı için yurtdışına hicret etmek zorunda kalmadı mı? ● Mubarek Kur'an'ın tesettür emrini ciddiye aldığı için kendi ülkesinde "yobaz" yaftasına maruz kalan ve eğitim hakkı elinden alınan nice Mü'mine kardeşimiz Avusturya gibi İngiltere gibi Kanada gibi kafir ülkelerin "yobaz" üniversitelerinden çoğu kez üstün başarıyla mezun olmadı mı? ● Daha düne kadar rütbeli asker kardeşlerimiz, sırf namaz kıldıkları için, ya da eşleri tesettürlü olduğu için ordudan atılmıyorlar mıydı? ● Başta Bülent Ecevit olmak üzere, bir yandan kadın hakları çığırtkanlığı yapanlar, diğer yandan Merve Kavakçı kardeşimi TBMM'den kovanlar çagdaş kamalistler değil miydi? [Eğer "çağdaşlık" beşerin ürettiği kanunu Allah'ın emrinden üstün tutmak ise, ve eğer "çağdaşlık" Allah'ın emirlerine karşı savaşmak ise, "çağdaşlık" kamalistlerin olsun. Biz elhamdulillah "çağdaş" değiliz, biz elhamdulillah Mü'min ve Müslümanız.] ● Daha düne kadar İmam Hatib mezunu kardeşlerimize katsayı zulmü uygulanmıyor muydu? ● Atatürk 1932'de Ezan'ı yasaklamadı mı? ● 1932'den 1950'ye kadar - halkın öyle bir talebi olmamasına rağmen - zorla "Türkçe Ezan" denilen metin okutulmadı mı? ● Cesur müezzinler delilik yaftası ve hapis cezası pahasına Ezan - ı Muhammedi'yi okumak zorunda kalmadı mı? ● Müslüman anadolu milleti 1950 yılında - 18 yıl süren zulümden sonra - tekrar Ezan - ı Muhammedi'ye kavuştuğu günü sevinç gözyaşlarıyla karşılamadı mı? [Ezan - ı Muhammedi dünyanın her yerinde Mü'minleri günde beş vakit bir dilde bir cemaatte saf tutmaya çağırıyor ve onlara ırk, yaş, sosyal statü gözetmeksizin kardeş olduklarını hatırlatıyor. Bu ancak Ezan - i Muhammedi ile mümkündür. Bir başka deyimle Ezan - ı Muhammedi bizim birliğimizin, beraberliğimizin, kardeşliğimizin sözlü sembolüdür. Dolayısıyla Ezan'ın Türkçesi, İngilizcesi, Fransızcası olmaz, Müslümancası olur, o da Bilal - ı Habeşi'nin okuduğudur... Merak ediyorum, "Türkçe Ezan" denilen metni savunanların yüzde kaçı namaz kılıyor? Namaz kılanların yüzde kaçı "Türkçe Ezan" denilen metni savunuyor? Biri araştırsa da, öğrensek... Konuyla ilgili Muharrem Coşkun kardeşimin hazırladığı ========= | Garp izi | ========= isimli belgeseli izlemenizi tavsiye ederim.] ● Mubarek Kuran'a HAŞA "gökten indiği sanılan kitap" diyen, "Arapoğlunun yaveleri" diyen, "uydurulmuş masal" diyen, "safsata" diyen Atatürk değil miydi? ● Atatürk bu hakaretleri uyguladığı siyasete yansıtmadı mı? ● Mubarek Kur'an'a HAŞA "uydurulmuş masal" diyen tarih kitabını bizatihi hazırlatan Atatürk değil miydi? ● Atatürk açıkça ateizm propagandası yapan bu tarih kitabını senelerce okullarda okutarak masum çocuklara küfrü aşılamaya çalışmadı mı? ● Peygamberlere HAŞA "utanmaz adamlar" diyen kitabı 1928 yılında devletin imkanlarını kullanarak yayınlayan Atatürk değil miydi? ● Peygamberlere hakaret eden adamı eleştirdiğimizde, Din düşmanına Din düşmanı dediğimizde, Müslüman oldğunu iddia eden insanların en ağır hakaretlerle bize saldırması garip değil mi? ● Kalbinde zerre kadar Peygamber Sevgisi taşıyan insan Peygamberlere zerre kadar saygısı olmayan azgın Din düşmanını sevebilir mi? Ona saygı duyabilir mi? ● Atatürk medreseleri kapatmadı mı? ● Atatürk medreselerin yerine açtığı İmam ve Hatib mekteblerini kısa bir süre sonra kapatmadı mı? ● Atatürk 1935'den itibaren okullarda Din dersini yasaklamadı mı? ● Yani, Atatürk ülkede Din eğitimini sıfıra indirmedi mi? ● Dolaysıyla millet kısa bir süre içinde ölülerini defnedecek imam bulamaz hale gelmedi mi? ● Atatürk bunlarla da yetinmeyip, gerek okullarda gerek okulların dışında planlı ve projeli bir şekilde ateizm propagandası yapmadı mı? ● Atatürk bilerek ve isteyerek kafir nesillerin yetişmesini teşvik etmedi mi? ● Müslüman Anadolu milletini Din'den ve Ümmet'ten uzaklaştırmak için laiklik zulmünü ve ırkçılık fitnesini tesis eden Atatürk değil miydi? ● Atatürk hastalık derecesinde hayranı olduğu batıl batının kanunuyla, takvimiyle, tatil günüyle, alfabesiyle, kıyafetiyle, içkisiyle, kumarıyla, zinasıyla, faiziyle ve bütün bunların simgesi olan şapkasıyla Din'e aykırı dünya görüşünü ve yaşam tarzını taklid ve millete dikta etmedi mi? ● Atatürk milleti Din'den uzaklaştırmak için, içki, kumar, zina ve faiz gibi mubarek Kur'an'ın yasakladığı her türlü fuhşiyatın propagandasını yapmadı mı? ● Atatürk milli mücadelede Din alimlerine Hilafet ve Şeriat uğruna Cihad edeceğine dair söz vermedi mi? ● Atatürk küfür rejimini kurduktan ve sağlama aldıktan sonra "dindar devlet adamı" maskesini çıkarmadı mı? ● Atatük milli mücadelede kullandığı Din alimlerini küfür rejimini sağlama aldıktan sonra susturmadı mı, susturamadıklarını hapsetmedi mi, sürgün etmedi mi, katletmedi mi? [Rabbim İskilipli Atıf hoca kardeşimi, Necip Fazıl kardeşimi, Timurtaş hoca kardeşimi ve Atatürk'ü eleştirmenin bedelini dünyada ağır ödeyen diğer Din kardeşlerimi ahirette rızasıyla mükafatlandırsın. Rabbim ahirette Atatürk'e ve diğer zalimlere hakettikleri cezayı versin. Amin.] ● Milli mücadelede nice kardeşlerimiz batıl batıya benzeyelim diye mi batıl batıya karşı mücadele ettiler? ● Milli mücadelede nice kardeşlerimiz Atatürk yıllar sonra mubarek Kur'an'a ve Resulullah'a (aleyhissalatu vesselam) hakaretlerle dolu ders kitabını senelerce okullarda okutsun diye mi şehid oldular? ● Atatürk milli mücadele döneminde batıl batının Din'e aykırı dünya görüşünü ve yaşam tarzını taklid ve millete dikta edeceğini söyleseydi, hangi Mü'min ve Müslüman milli mücadelede onu desteklerdi? ● Atatürk camileri kapatmadı mı? ● Atatürk camileri satmadı mı? ● Atatürk camileri ambar, pavyon ve parti binası olarak kullanmadı mı? ● Dil ve harf devrimleriyle kadim kültürümüze yabancılaşmamızı sağlayan Atatürk değil miydi? ● Bugün Atatürk'ün Nutuk'u bile "sadeleştirilmiş Türkçeyle" yayınlanmak zorundaysa, bu utanç duymamız için bir sebep değil midir? ● Dünyada kendi tarihini anlamak şöyle dursun, okuyabilmekten bile aciz olan, ve bununla da - üstelik milliyetçilik adına - gurur duyan kamalistlerden başka bir toplum var mıdır? ● Atatürk 1924 yılında kendi ifadesiyle "Şeriat'ın emri gereği" Cuma gününü kanunen resmi tatil günü ilan etmedi mi? ● Lakin 1935 yılında (yani küfür rejimini sağlama aldıktan sonra) bu kanunu yürürlükten kaldırmadı mı? ● Dolayısıyla, Atatürk milyonlarca Mü'min ve Müslümanın Cuma namazı kılmasını engellemedi mi? ● Bu adam mı dindar; bu adam mı Din'e hizmet etmiş? ● Aklı başında ve bilgi sahibi bir Mü'min ve Müslüman hür iradesiyle, tüm enerjisini Din'e karşı savaşmaya harcamış azgın Din düşmanını sevdiğini ifade edebilir mi? ● "Elhamdulillah Müslümanım" diyen biri mubarek Kur'an'a ve Resulullah'a (aleyhissalatu vesselam) zerre kadar saygısı olmayan azgın Din düşmanına saygı duyabilir mi? Milyonlarca Mü'min ve Müslümanın Cuma namazı kılmasını engelleyen Atatürk'ün, mubarek Alak suresine "safsata" demesi şaşılacak bir durum değil. Atatürk'ü savunan Din kardeşlerimi tarihi otantik belgelerden öğrenmeye ve ibret almaya, mubarek Alak suresini okumaya ve tefekkür etmeye davet ediyorum. Selam ve dua ile.. ALAK suresi meali (Seyyid Kutub kardeşimin "Fîzılâl'il Kur'an" isimli tefsirinden): ◼ Yaratan Rabbinin adıyla oku. ◼ O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. ◼ Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir. ◼ O, insana kalemle yazmayı öğretti. ◼ İnsana bilmediğini öğretti. ◼ Hayır insan azar. ◼ Kendini zengin gördüğü için. ◼ Dönüş Rabbinedir. ◼ Gördün mü şu men edeni. ◼ Namaz kılarken bir kulu. ◼ Gördün mü, ya o kul doğru yolda ise. ◼ Yahut kötülüklerden sakınmayı emrederse. ◼ Gördün mü, ya bu adam yalanlar, yüz çevirirse. ◼ O, Allah'ın gördüğünü bilmiyor mu? ◼ Hayır eğer bundan vazgeçmezse onu perçeminden yakalarız. ◼ O yalancı günahkar perçeminden. ◼ O zaman gitsin de taraftarlarını çağırsın. ◼ Biz de zebanileri çağıracağız. ◼ Hayır ona boyun eğme. Rabbine secde et ve yaklaş.
3/10 Önce buraya, 1931 yılında, yâni CHP'nin iktidar döneminde Devlet Matbaasında basılan ve 1950 yılına kadar bütün liselerimizde resmen okutulan Tarih kitabının Orta Zamanlar bölümünden aldığım açıklamaları dikkatinize sunuyorum.
Nerdeeeeen Nereye... Allah'ım, Yarabel Âlemin ayaklarımızı İslam'da sabit kıl bizi ancak müslüman olarak öldür bizi nefsini ilahlaştıranlardan uzak ve emin eyle, Amin...
4/10 CHP iktidarının İslâm dinine ve onun sevgili peygamberine, Kur'an-ı kerime nasıl baktığını göstermesi bakımından aşağıdaki cümleler çok, ama çok mühimdir.
2/10 Şimdi ben, aynı kişilerin bir Köroğlu edasıyla konuşmaya başlamaları için, onlara zemin hazırlıyorum. Aşağıdaki çok hazin belgelerden sonra, muhteremlerin ne söyleyeceklerini doğrusu merak ediyorum.
Mustafa İslamoğlu Meali 9-Tevbe Ayet:113 (KÜFRE saplanarak ölenlerin) cehennemlik olduğu berikiler için ortaya çıktıktan sonra, müşrikler için -isterse yakın akrabalık bağları bulunsun- Allah’tan af dilemek, ne nebiye ne de iman eden kimselere yakışır.[1545]işte kendi mealinde İslamoğlunun yorumu açıkça ortada rahmet diledikleri kimseler ise açıkça küfür içinde olduğunu bildiğimiz halde kısacası ayete aykırı davranarak aslında senin deminden beri başkaları için isnat ettiğini kendin pervasızca yapıyorsun ne resule yakışıyor ne de Müslümanlara ancak bu ayete de bir kılıf bulamazsan da artık Müslüman da değilim dersin gibi geliyor bana
4/14 Kardeşim Yoğun araştırma yapmama rağmen Atatürk'ün 1931'den itibaren okullarda okuttuğu tarih kitabının otantik olmadığını - yani uydurma olduğunu - iddia eden bir tarihçiye ben rastlamadım. Bilakis, Sinan Meydan adlı şarlatan bile bir yazısında söz konusu tarih kitabının otantik olduğunu kabul etmek zorunda kalıyor. Şarlatan Sinan Meydan'ın konuyla ilgili yazısından aktarıyorum: > (Sinan Meydan) Şarlatan Sinan Meydan yazısında söz konusu tarih kitabını savunuyor ve kitapta Din'in bilimsel açıdan anlatıldığını iddia ediyor. Fakat süzme şarlatan olduğu içindir ki, Sinan Meydan iddia ettiği "dinin bilimsel anlatımına" dair bir tane olsun örnek vermiyor. Keşke Sinan Meydan "dinin bilimsel anlatımına" dair birkaç örnek verseydi de, o örneklerin gerçekten "bilimsel açı" mı olduğuna, yoksa bariz hakaret mi olduğuna yazısını okuyanlar karar verseydi. Sonuç (1): Sinan Meydan ya "bilimsel açıyı" bariz hakaretten ayırt edemeyecek kadar zeka yoksunudur, ya da muhatabının zekasıyla dalga geçen bir şarlatan. _______________ Sinan Meydan söz konusu ders kitabında "dinin bilim ile çatıştığında bilimin tercih edildiğini" iddia ediyor VE bir televizyon programında "doğrusu da budur" cümlesini ilave ediyor . (*) Sinan Meydan aynı televizyon programında "elhamdülillah biz de müslümanız" cümlesini kullanıyor. Sonuç (2): Bu durumda Sinan Meydan'a sormak istiyorum: Ey şarlatan, sana göre senelerce okullarda okutulan ve mubarek Kur'an'a HAŞA "uydurulmuş masal" diyen ders kitabı bilimsel gerçeği ifade ediyorsa, o halde hangi yüzle "elhamdülillah biz de müslümanız" diyorsun??? EDEB YAHU... _____________ (*) Din - bilim ilişkisi konusunda mesela - benim istifade ettiğim - Caner Taslaman kardeşimin "Allah, Felsefe ve Bilim" adlı eserini okumanı tavsiye ederim. Maddi imkanın yoksa Caner Taslaman kardeşimin eserlerini "canertaslaman(noktacom)" internet sitesinden PDF formatında ücretsiz olarak temin edebilirsin.
3/3 HAŞR Suresi (24): ● O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah’tır. Güzel isimler O’nundur. Göklerdeki ve yerdeki her şey O’nu tesbih eder. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. ZARİYAT Suresi (56): ● Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım. NAS Suresi (1 - 6): ● De ki: Sığınırım ben insanların Rabbine, ● İnsanların hükümdârına, ● İnsanların ilâhına, ● O sinsi vesvesecinin şerrinden. ● O ki, insanların göğüslerine vesveseler fısıldar. ● Gerek cinlerden, gerek insanlardan. YUNUS Suresi (38): ● Senin için, 'Onu uydurdu mu?' diyorlar. De ki: 'Onun surelerine benzer bir sure meydana getirin, iddianızda samimi iseniz, Allah'tan başka çağırabileceklerinizi de çağırın.' MUTAFFİFİN Suresi (10 - 13): ● O gün yalanlayanların; hesap ve ceza gününü yalanlayanların vay hâline! Onu, ancak her azgın, günahkâr kimse inkâr eder. Ona âyetlerimiz okununca, “Eskilerin masalları” der. EN'AM Suresi (21): ● Kim Allah’a karşı yalan uydurandan, ya da O’nun âyetlerini yalanlayandan daha zalimdir? Şüphesiz ki, zalimler kurtuluşa eremez. EN'AM Suresi (33 - 34): ● Onların söylediklerinin seni üzeceğini elbette biliyoruz; doğrusu onlar seni yalancı saymıyorlar, fakat zalimler Allah'ın ayetlerini bile bile inkar ediyorlar. ● Senden önce nice peygamberler yalanlandı ve kendilerine yardımımız gelene kadar yalanlanmalarına ve sıkıştırılmaya katlandılar. Allah'ın sözlerini değiştirebilecek yoktur; and olsun ki peygamberlerin haberi sana da geldi. SEBE Suresi (31 - 34): ● İnkâr edenler, “Biz bu Kur’an’a da ondan önceki kitaplara da asla inanmayız” dediler. Zalimler, Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman hâllerini bir görsen! Birbirlerine laf çevirip dururlar. Zayıf ve güçsüz görülenler, büyüklük taslayanlara, “Siz olmasaydınız, biz mutlaka iman eden kimseler olurduk” derler. ● Büyüklük taslayanlar, zayıf ve güçsüz görülenlere, “Size hidayet geldikten sonra, biz mi sizi ondan alıkoyduk? Hayır, suçlu olanlar sizlerdiniz” derler. ● Zayıf ve güçsüz görülenler, büyüklük taslayanlara, “Hayır, bizi hidayetten saptıran gece ve gündüz kurduğunuz tuzaklardır. Çünkü siz bize Allah’ı inkâr etmemizi ve O’na eşler koşmamızı emrediyordunuz” derler. Azabı görünce de içten içe pişmanlık duyarlar. Biz de inkâr edenlerin boyunlarına demir halkalar geçiririz. Onlar ancak yapmakta olduklarının cezasını göreceklerdir. ● Biz, hangi memlekete bir uyarıcı göndermişsek oranın şımarık zenginleri, “Biz, sizinle gönderileni inkâr ediyoruz” demişlerdir. BAKARA Suresi (98): ● Evet, kim Allah'a, O'nun meleklerine, O'nun peygamberlerine, Cebrail'e ve Mikâil'e düşman olursa bilsin ki, Allah da kâfirlerin düşmanıdır. MUMTEHİNE Suresi (1): ● Ey İman edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin. Siz onlara sevgi gösteriyorsunuz. Hâlbuki onlar size gelen hakkı inkâr ettiler. Rabbiniz olan Allah’a inandınız diye Resûlü ve sizi yurdunuzdan çıkarıyorlar. Eğer rızamı kazanmak üzere benim yolumda cihad etmek için çıktıysanız (böyle yapmayın). Onlara gizlice sevgi besliyorsunuz. Oysa ben sizin gizlediğinizi de, açığa vurduğunuzu da bilirim. Sizden kim bunu yaparsa, mutlaka doğru yoldan sapmıştır. HUD Suresi (112 - 113): ● Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın. Şüphesiz O, yaptıklarınızı hakkıyla görür. ● Zulmedenlere meyletmeyin. Yoksa size de ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra size yardım da edilmez. RA'D Suresi (11): ● İnsanı önünden ve arkasından izleyen (melekler) vardır, onu Allah'ın emri ile gözetlerler. Herhangi bir toplum tutumunu değiştirmedikçe Allah onun konumunu değiştirmez. Allah, bir toplumun herhangi bir kötülüğe uğramasını dileyince, onu hiç kimse önleyemez. İnsanların Allah'dan başka hiçbir koruyucusu, kayırıcısı yoktur. ASR Suresi (1 - 3): ● Asr'a andolsun ki: Muhakkak insan, hüsrandadır. Ancak iman edenler ve salih amel işleyenler müstesnadır. Bir de birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler. MU'MİN Suresi (1 - 3): ● Hâ. Mîm. Bu Kitap mutlak galip, hakkıyla bilen, günahı bağışlayan, tevbeyi kabul eden, azabı çetin, lütuf sahibi Allah tarafından indirilmiştir. O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur, dönüş ancak O'nadır. TUR Suresi (29 - 49): ● Şu halde sen, öğüt verip hatırlat; çünkü sen, Rabbinin nimetiyle ne bir kâhinsin, ne de bir mecnun. ● Yoksa onlar: «Bir şairdir, biz ona zamanın felâketlerini gözlüyoruz» mu diyorlar? ● «Siz gözetleyip durun; çünkü ben de sizinle birlikte gözetleyenlerdenim.» ● Yoksa bunu kendilerine saçma akılları mı emretmektedir? Yoksa kendileri azgın bir kavim midir? ● Yoksa: «Onu kendisi uydurup söyledi» mi diyorlar? Hayır, onlar iman etmiyorlar. ● Şu halde, eğer doğru sözlüler iseler, onun benzeri bir söz getirsinler. ● Yoksa onlar, hiçbir şey olmaksızın mı yaratıldılar? Yoksa yaratıcılar kendileri mi? ● Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattılar? Hayır; onlar, kesin bir bilgiyle inanmıyorlar. ● Yoksa Rabbinin hazineleri onların yanında mıdır? Yoksa üstün güç (her şeyin denetim ve yönetim) sahipleri kendileri midir? ● Yoksa onların bir merdivenleri mi var (ki) onunla (yükselip en yüce makamda konuşulanları) dinliyorlar? Öyleyse, dinleyenleri açık bir delil getirsin. ● Yoksa kızlar O'nundur da, erkek çocuklar sizin mi? ● Yoksa sen onlardan bir ücret mi istiyorsun ki, haksız bir borçtan dolayı onlar, ağır bir yük altındadırlar? ● Yoksa gayb (bilgisi) onların katında mıdır, böylece onlar yazıp duruyorlar? ● Yoksa hileli bir düzen mi kurmak istiyorlar? Fakat o küfretmekte olanlar, kendileri hileli düzene düşecek olanlardır. ● Yoksa onların, Allah'ın dışında başka bir ilahları mı var? Allah, onların şirk koşmakta olduklarından yücedir. ● Eğer gökten bir parçanın düşmekte olduğunu görseler bile. «Üst üste katlanıp yığılmış bir buluttur.» derler. ● Öyleyse sen onları kendisinde (en dayanılmaz azabla) çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak. ● O gün, ne hileli düzenleri kendilerine herhangi bir şeyle yarar sağlayacak, ne de kendileri yardım görecekler. ● Hiç şüphe yok, zulmetmekte olanlara, bundan önce de bir azab vardır; ancak onların çoğu bilmiyorlar. ● Artık sen, Rabbinin hükmüne sabret; çünkü gerçekten sen, bizim gözlerimizin önündesin. Ve her kalkışında da Rabbini hamd ile tesbih et! ● Gecenin bir bölümünde ve yıldızların batışının ardında da O'nu tesbih et. ALAK Suresi (1 -19): ● Yaratan Rabbinin adıyla oku. ● O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. ● Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir. ● O, insana kalemle yazmayı öğretti. ● İnsana bilmediğini öğretti. ● Hayır insan azar. ● Kendini zengin gördüğü için. ● Dönüş Rabbinedir. ● Gördün mü şu men edeni. ● Namaz kılarken bir kulu. ● Gördün mü, ya o kul doğru yolda ise. ● Yahut kötülüklerden sakınmayı emrederse. ● Gördün mü, ya bu adam yalanlar, yüz çevirirse. ● O, Allah'ın gördüğünü bilmiyor mu? ● Hayır eğer bundan vazgeçmezse onu perçeminden yakalarız. ● O yalancı günahkar perçeminden. ● O zaman gitsin de taraftarlarını çağırsın. ● Biz de zebanileri çağıracağız. ● Hayır ona boyun eğme. Rabbine secde et ve yaklaş.
7/10 Bu resmî tarih kitabının 91. sayfasında İlk Vahiy başlığı altında şöyle bir iddia ileri sürülmektedir: "Muhammet, uzun bir devirdeki tefekkürlerin mahsulü olan âyetleri, lüzum ve ihtiyaçlara göre takrir ediyordu. Bununla beraber, kendisini tahrik eden kuvvetin, tabiat fevkinde bir mevcudiyet olduğuna, samimi surette kani idi."
Sen onların cenazelerinde bulunma diye gelen ayeti onlara rahmet okuma diye anlayabilirmiyiz kafurun suresini anlatırken böyle demiyordunuz hocam şu anlattıklarınız ayetlerle çeliştiğinizin farkında değilmisiniz emribilmarufa ne oldu üstünü kapatmaya kalktığınız şeyin farkındamısınız hayret
Yahya Kemal'in hayatını okudum da diyor ki "Atatürk alkolle bağımlı idi her gün içerdi. AMA Kadir gecesi iÇMEZDi!" Buda imanının olduğunu gösteriyor. imanlı birine imansız demeden daha kötü ne olabilir?
@@AHMET_AYDINLI kimin imanlı olduğunu Allah dan başka kim bilebilir?niçin açık olan ozellikle emredilen işleri yapmayıp Allah ın karar meciine zorluyoruz?kamu malı yiyenler imanlimi oluyor?
1/12 Atatürk'ün Din'e karşı açtığı savaşı gözler önüne seren belgeleri kamuoyuna sunduğunuzda, Atatürk'ü savunanların mesaj itibarıyla aynı, şekil itibarıyla farklı tepkileriyle karşılaşıyorsunuz. Bu tepkilerin ortak noktası Atatürk'ün Din'e karşı açtığı savaşın inkar edilmesidir. Bu yorumumda söz konusu tepkileri kategoriler halinde ele almak istiyorum.
3/12 BELGELERİN SAHTE OLDUĞUNU İDDA ETMEK Atatürk'ü savunanlara göre Atatürk tabusunu yıkma potansiyelini taşıyan her belge uydurulmuş olmak zorundadır. Belgeyi araştırmak yok, sorgulamak yok; ya ne var? Rasyonellikten uzak, hissi - yani psikolojik - bir bakış açısı. Örneklendirmek gerekirse, Atatürk'ü savunanlara göre "İstiklal Mahkemeleri'nde" katledilen Din alimleri masum değil imiş, "vatan haini" imiş. Tarihin bu denli çarpıtılmasına biz lakayıt kalamayız. Bu sebeple tarihi merak eden kardeşlerimi araştırmaya sevketmesi temennisiyle konuyla ilgili birkaç eseri dikkatlerine sunmak istiyorum: ● İskilipli Atıf'ı anmak ve anlamak, Abdurrahman Dilipak www.tyb.org.tr/abdurrahman-dilipaktan-iskilipli-atifi-anmak-ve-anlamak-5464h.htm ● İskilipli Atıf Hoca’yı neden idam ettiler?, Mustafa Armağan www.yenisafak.com/yazarlar/mustafa-armagan/iskilipli-atif-hocayi-neden-idam-ettiler-2035987 ● İSKİLİPLİ ATIF HOCA VE ŞAPKA, Talha Bayraktar www.gencgazete.net/kose-yazisi/iskilipli-atif-hoca-ve-sapka-2279/ ● İSKİLİPLİ ATIF HOCA, Ali İhsan Er www.davetci.com/d_biyografi/biyografi_iatifhoca.htm ● İskilipli Atıf Hoca şapka için idam edilmedi mi?, Mustafa Armağan www.haber7.com/yazarlar/mustafa-armagan/713907-iskilipli-atif-hoca-sapka-icin-idam-edilmedi-mi ● Üç Alilerin idam mangaları: İstiklâl Mahkemeleri, Yavuz Bahadıroğlu www.yeniakit.com.tr/yazarlar/yavuz-bahadiroglu/uc-alilerin-idam-mangalari-istiklal-mahkemeleri-9334.html ● Cumhuriyetin terör aygıtı: İstiklal Mahkemeleri, Ayşe Hür www.derindusunce.org/2009/07/05/cumhuriyetin-teror-aygiti-istiklal-mahkemeleri/ ● İstiklâl Mahkemeleri’nin Tarihi Misyonu Şapka İnkılâbı ve İskilipli Âtıf Hoca’nın İdamı, Bahadır Kurbanoğlu www.haksozhaber.net/okul/istiklal-mahkemelerinin-tarihi-misyonu-sapka-inkilabi-ve-iskilipli-atif-hocanin-idami-6526yy.htm ● İstiklâl Mahkemeleri, Kadir Çandarlıoğlu belgelerlegercektarih.com/2012/09/26/istiklal-mahkemeleri/ ● İstiklal Mahkemeleri, Ergün Aybars ● İstiklal Mahkemeleri’nde adalet var mıydı?, Mustafa Armağan www.timeturk.com/tr/2013/10/27/istiklal-mahkemeleri-nde-adalet-var-miydi.html ● Etme bulma dünyası ve İstiklal Mahkemeleri.., Abdullah Muradoğlu www.yenisafak.com/yazarlar/abdullah-muradoglu/etme-bulma-dunyasi-ve-istiklal-mahkemeleri-21241
4/12 BELGELERE AKLA ZİYAN ANLAMLAR YÜKLEMEK Sinan Meydan adlı şarlatan bu argümanın "ustasıdır". Sinan Meydan Atatürk'ün şeksiz şüphesiz azgın bir Din düşmanı olduğunu ispatlayan belgelere kendi ürettiği zihin cambazlıklarıyla akla ziyan anlamlar yüklüyor ve böyle yaparak düpedüz muhatabının zekasıyla dalga geçiyor. Sinan Meydan'ın ○ Atatürk'ün son meclis konuşması, ○ Atatürk'ün 1931'den itibaren okullarda okuttuğu "tarih kitabı" ve ○ Atatürk'ün Sansürlenen Mektubu ile ilgili yazılarını eleştirel akıl ile okuyan herkes Sinan Meydan'ın bir şarlatan olduğunu müşahede edecektir. Bununla birlikte Sinan Meydan'a kızmamak gerek; zira o mesleği şarlatanlık olanın yapması gerekeni yapıyor. Asıl hazin ve vahim olan ise, Atatürk'ü savunan "Din kardeşimin" her fırsatta Sinan Meydan'ın safsatalarını tekrarlamasıdır.
5/12 BELGENİN İŞİNE GELEN BÖLÜMÜNÜ KAMUOYUNA SUNMAK, İŞİNE GELMEYEN BÖLÜMÜNÜ KAMUOYUNDAN GİZLEMEK Şarlatan Sinan Meydan bu "metodun da" ustasıdır. Daha önce bu sayfaya yüklediğim bir yorumumu tekrarlıyorum: Şarlatan Sinan Meydan'ı deşifre: Dönemin ABD büyükelçisi Charles H. Sherrill'in kaleme aldığı “A Year’s Embassy to Mustafa Kemal” adlı eser 1934 yılında Türkçe'ye çevrildi ve yayınlandı. Bu kitapta Sherrill Atatürk'le yaptığı mülakatlara dayanarak Atatürk'ün Din ile ilgili görüşlerini aktarıyor. Sinan Meydan bir yazısında bu kitaptan alıntı yapıyor:
6/12 SADECE İŞİNE GELEN BELGELERİ KAMUOYUNA SUNMAK Atatürk'ün "Balıkesir Hutbesi'ni" Atatürk'ün dindar bir devlet adamı olduğunun belgesi olarak gösterenler, neden Atatürk'ün 1931'den itibaren okullarda okuttuğu sözde "tarih kitabından" gerçekte ateizm propagandasından söz etmezler? Bahsettiğim iki belge arasındaki yaman çelişkiyi Atatürk'ü savunan "Din kardeşim" nasıl açıklıyor. Ben nasıl nasıl açıkladığımı arzetmek istiyorum. Makul argümanlarla itiraz etmek isteyenler varsa, buyursunlar itiraz etsinler. Benim derdim Mustafa Kemal ile değil; benim derdim Kamal Atatürk denen azgın Din düşmanıyla. Birincisi, Milli Mücadele döneminde millete Hilafet, İslam Birliği ve Şeriat uğruna Cihad edeceğini vadeden Mücahid.. İkincisi, küfür rejimini kurduktan ve sağlama aldıktan sonra, Milli Mücadele'de verdiği tüm sözleri unutan, "dindar devlet adamı" maskesini çıkaran, manevi değerlerimize karşı bilediği dişlerini açıkça sergileyen ve Din'e ve kültürel mirasımıza karşı tarihte eşi benzeri görülmemiş bir savaşı başlatan azgın Din düşmanı. Birincisine can kurban; ikincisinin canı cehenneme. Vesselam..
Atatürk'ün ve Kamalist rejimin zulmünü unutmayalım ve unutturmaya çalışanlara hatırlatalım. Bu, İskilipli Atıf kardeşimin, Necip Fazıl kardeşimin, Timurtaş Uçar kardeşimin, Nuray Canan Bezirgan kardeşimin ve Atatürk'ün ve Kamalist rejimin zulmüne uğramış daha nice mazlumun üzerimizdeki hakkıdır. Daha da önemlisi bu, Allah'ın üzerimizdeki hakkıdır. Rabbim yardımcımız olsun. Amin. Selam ve dua ile..
o rejimler zulüm değil bilhassa senin şuan ki olduğu gibi rahatça yaşaman için uygulanan kanunlardır, rahatsızsan şeriatla yönetilen ve başka ülkelere muhtaç yerlere gidebilirsin.
Canımdan çok sevdiğim Resulullah'a (aleyhissalatu vesselam) hakaretlerle dolu ders kitabını 1931'den ölümüne kadar okullarda okutarak masum çocuklara küfrü aşılamaya çalışan Atatürk denen azgın Din düşmanına hakkımı helal etmiyorum. Rabbim ahirette Atatürk'e ve diğer zalimlere hak ettikleri cezayı versin. Amin.
1/2 Mustafa İslamoğlu'nun birkaç yıl önce kaleme aldığı örnek alınası makalesini aynen aktarıyorum. Mustafa İslamoğlu'nun kamalist pencereyi kapatması ve tarihe tekrar vahyin penceresinden bakması temennisiyle, Selam ve dua ile..
5/14 ● Atatürk'ün 1931'den itibaren okullarda okuttuğu tarih kitabı VE ● Atatürk'ün 1928 yılında Türkçeye tercüme ettirdiği ve yayınladığı Jean Meslier'in "Sağduyu, Tanrısızlığın İlmihali" adlı kitabı Atatürk'ün azgın bir Din düşmanı olduğunu ispatlayan belki de en çarpıcı iki belgedir.
Ağır saçmalamışsın. Aytunç hocayı bende dinlerdim ASAM üyesi çok başarılıydı ama arada komplo teoriside söylerdi. Eğer onun her dediğine inanıyorsan Ümit Özdağ da ASAM üyesi, ona da inan o zaman. Osmanlıda okuma yazma oranı %3 ila %8 civarındaydı. Sadece liseye kadar okul okunabiliyordu. İnsanlar yani halktan tebaa ise fazla öğrenim göremediği ve görse bile birbiri ile yazışmada haberleşemediği, sorun yaşadığı için Atatürk harf inkılabı yapmak durumunda kaldı. Benim çocuklarım, ilkokuldan itibaren birbirleri ile yazışabilsinler diye bunun yapılması önemliydi. Sonrasında ise okuma yazma oranı ciddi oranda artmaya başladı. Sen şimdi neden latince dersin biliyorum onuda. Hemen söyliyim sana, diller zaten geçmişten bugüne köken olarak birbirine benzer. Atatürkte burda zekasını kullanarak latince alfabeyi fonetik bir hale getirerek bize mükemmel bir dil ortaya koydu. Haliyle sen şimdi buna da inanmazsın gavurdu falan dersin, Kur-anı Kerimi bugün ilk türkçe meali ile en iyi çıkış noktasını önüne getiren, getirtende Atatürktür. Nasıl mı? Elmalılı Hamdi Yazır'a en iyi desteği vermiş, ve ülkedeki gereksiz, kof, boş olan ne kadar andaval tarikatlar varsa (masonlukta buna dahil) hepsini kapattırıp üstüne isyan edenleride astırıp ülkeden kovmuştur. Şeyhlerine sorarsın onlar iyi bilir. Ders bitmiştir.
1/7 Mustafa Armağan kardeşimin internet sitesinden alıntı: Soru 1: Harf İnkılabı Latin harfleri Türkçeye daha uygun olduğu için mi yapıldı? Cevap 1: Her dil farklı seslere sahiptir. İnkılapçı mantıktan gidersek her dile uygun bir alfabe geliştirmemiz gerekir. Alfabe sunidir, dil tabii. Her dilin alfabeyle sorunları vardır ve mükemmel alfabe yoktur. Uyumsuzluklar ıslahatla halledilmeye çalışılır. Nitekim Fransızlar sonradan K ve W harflerini alarak alfabelerindeki harf sayısını 26’ya çıkarmışlardı.
2/7 Soru 2: Arap harfleri zordu, okuma yazma kolay öğrenilemiyordu deniliyor. Kolaylığın ilerlemeyle bir ilgisi var mıdır? Cevap 2: Alfabenizin öğrenilmesi zor ise değiştirmezsiniz, ıslah edip ona göre bir öğretim sistemi tatbik edersiniz. Japonlar hala dünyanın en sıkı eğitim sistemlerinden birine sahip olduklarından gurur duyarlar. Latin alfabesine göre öğrenilmesi zor olan dilleriyle Latin alfabesi kullanan birçok Avrupa ülkesinden fazla sanayileşmiş olmaları bunun kanıtıdır. Müslümanlar Arap alfabesiyle dünyanın en görkemli medeniyetlerinden birini inşa ederken aynı dönemde Latin alfabesi kullanan Avrupa karanlık çağda yaşıyordu. Demek ki keramet alfabede değil, onu kullananın maharetindedir.
3/7 Soru 3: “Muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkmak” için yapılanlardan biri de Harf İnkılabı’ydı. Harfleri değiştirerek bu iş başarılabilir miydi? Cevap 3: Bu da mantık dışı bir gerekçe, zira öyle olsaydı yarın Çin ‘muasır medeniyet seviyesi’ni oluşturdu diyelim, bu durumda ona yetişmek için Avrupa ve ABD Çin alfabesini mi benimseyecektir?
4/7 Soru 4:Harf İnkılabı’nın gerçek amacı neydi? Cevap 4: Görünüşte bize pek çok gerekçe sunuluyor ama bunların iler tutar yanları yok. Ancak gerçek amacı fısıldayan birkaç ‘itirafçı’ mevcut. Yakup Kadri’nin şu sözü gibi: “Biz Latin alfabesiyle Batı camiasına arka kapılardan değil, ön kapıdan girme imkanını bulabildik.” Başbakan İnönü yıllar sonra “Harf İnkılabı’nın en büyük faydası, kültür değişmesini kolaylaştırmasıdır. Türk milletini bir kültür aleminden bir başkasına nakletmiştir.” itirafında bulunmuştur. Alfabe değişiminin mimarlarından Ahmet Cevat Emre “Arap yazısıyla Batı kültürünü benimsemek imkansızdı.” diye yazmıştır. Demek ki, gerçek amaç, Batı medeniyetine geçmekti, Osmanlı’yı, İslam’ı ve Kur’an’ı temsil eden bir yazıyla yollarına devam edemezlerdi.
5/7 Soru 5: Bizden başka Harf İnkılabı yapan ülkeler oldu mu? Cevap 5: İşgalci Fransızların Haiti ve Vietnam’da yaptıkları gibi dışarıdan değil de kendi iradesiyle Harf İnkılabı’nı yapan 2 ülke var modern çağda. Biri biziz, diğeri İsrail. Ancak mühim bir farkla: Biz Arap yazısını geri bıraktırıyor diye terk ederken, İsrail, hemen bütün Yahudi vatandaşları Latin harflerini bildiği halde tersinden bir Harf İnkılabı yaptı ve 2 bin yıl önceki ölü ve öğretilmesi çok zor İbrani alfabesini diriltti. Eh, sofranıza koyduğunuz köpek balığı geni aşılanmış domatesin tohumlarını bu mürteci devletten aldığımıza göre pek de geriye gitmiş sayılmazlar değil mi?
6/7 Soru 6: Harf İnkılabı’nın ilham kaynakları nelerdir? Cevap 6: 1926 Bakü Kongresi gibi örnekler var ama 1927’de Filistin’de bir Yahudi’nin Latin harfleriyle ama İbranice yayımladığı kitabı görmezden gelemeyiz. İthamar Ben-Avi adlı bu Latin harfleri savunucusu, dindar Yahudilerce topa tutulmuş ve ilhamını Türklerden aldığı iddia edilmişti. Ben-Avi ise kendini şöyle savunmuştu: “Bu fikri ben Atatürk’ten almadım, aksine onun ilham kaynağı benim. 1911’de Kudüs’e geldiğinde Mustafa Kemal’e Osmanlı’nın geleceğinin Latin harflerinde yattığını anlatmıştım, o da ikna olmuştu. Hatta ‘Latin harflerinin şerefine’ diye beraber kadeh kaldırmıştık!”
Atatürk'ün Din'e karşı açtığı savaşı gözler önüne seren belgeler görmezden gelindiğinde ve Atatürk'ün azgın bir Din düşmanı olduğu inkar edildiğinde, dolayısıyla tarih çarpıtıldığında, ben susmamayı ve itiraz ve hakikati tebliğ etmeyi Dini vazifem addediyorum. Bu bağlamda, Atatürk'ün tartışıldığı bir internet sitesinde paylaştığım birkaç yorumumu burada tekrarlamak istiyorum. Ola ki, tarihi merak eden kardeşlerim tarihi Atatürk'ü aklamak adına öne sürülen safsatalardan değil, otantik belgelerden öğrenirler. Selam ve dua ile..
Mustafa İslamoğlu, "Atatürk" denen azgın Din düşmanına rahmet okumasını eleştirdiğimiz için, bizim dindar olmadığımızı, "dini dar fanatik" olduğumuzu iddia ediyor. Fanatik Din düşmanına rahmet okuyacak kadar dini geniş olmaktan Allah'a sığınırım. Rabbim, beni ve tüm kardeşlerimi zalimlere rahmet okuyacak kadar değişmekten korusun. Amin.
《 2/2 》 BAKARA Suresi (13 - 16): ● Onlara «Halk nasıl iman etti ise siz de öyle iman edin» denildiği zaman «Biz hiç beyinsiz ayaktakımı gibi iman eder miyiz?» derler. Asıl beyinsiz ayaktakımı kendileridir, ama bunu bilmiyorlar. ● Onlar müminler ile karşılaştıkları zaman «inandık» derler. Fakat şeytanları, elebaşları ile başbaşa kaldıkları zaman «Biz sizin yanınızdayız, onlarla sadece alay ediyoruz» derler. ● Aslında onlarla alay eden ve kendilerini azgınlıkları içinde debelenmeye bırakan Allah'tır. ● Onlar hidayet karşılığında sapıklığı satın alan kimselerdir. Bu yüzden yaptıkları ticaretten kazanç elde edememişler ve de hidayete erememişlerdir.
Mustafa İslamoğlu hocayı tebrik ediyorum, sağduyulu ve akl ı selim sözleri sebebiyle. Bunları bir din adamından duymak çok zor bu ara.
İslam'da özel din adamı yoktur
Tüm müslümanlar dinin adamıdır
Mustafa İSLAMOĞLU hocam, bu millete bir gömlek fazlasın....
Hocalık vatandaşa göre bir gömlek fazla olması gereklidir normal birsey
Sen Mehmet Okuyan ve diğer meal sahipleri Mellarinle meallerinizle Ellahın ayetlerini tahrif ediyorsunuz insanlarda seni sizleri Kur'an'ı anlatıyorsunuz zannediyorlar ey insanlar açın gözünüzü ramazan demirin videolarını izleyin tuva vadisini objektif ve atalarımızın anlattığı hikayelerden arınarak izleyin okuyun. Tüm meallerdeki hatalarını anlatıyor harekesiz orjinal Kur'an'a nasıl ihanet ettikleri tespit edilmiş .İslamoğlu karşısına çıkamıyor ilmine yoluna güveniyorsan çık ramazan demirin karşısına bak edip yüksel çıktı en azından. Tatlı su hocası seni rahatı konforu bozulsun istemez tabi yıllardır anlattıklarım yanlışmış diyebilecek mi yoksa hevasına gururuna kibrine yenilmeye devammı edeceksin edeceksiniz.
Okadar çok sevindim ki Mustafa hocam, kaleleri yıkalım, iyiler bir araya gelsin ve her yer Medine olsun👍
Bende kemalist değilim ama kurtuluş savaşında yaptıklarında yaptıklarından dolayı bizim bu adama hürmet borcumuz var kardeşim haa 1923ten sonra saadece bir idareci olduğu için eleştirin ama istiklal savaşında bizim bu adama hürmet borcumuz var kardeşim
Bu denli kaliteli bir konuşmaya bakıyorum bide yorumlara. Biz zaten Allahın kodlamış olduğu o pisliğe düşmüşüz, bakınız Yunus 100. Ayet.
Selam ve dua ile
Mustafa Hoca gibi hurafelerden sıyrılıp, akletmeye ve düşünmeye çağıran hocaların sayısının artması tek dileğimdir.
Hurafeci bizzat islamoğlu kendisidir. İslamoğlu mezhebini çoktan kurdu
3/3 > (Yavuz Bahadıroğlu, Yeni Akit)
başöğretmenin gayette doğru söylemiş, o olmasaydı sen şuan dinini bile yaşayamayan bir insan olacaktın. ülkemizi ve milletimizi kurtaran bir lidere övgü göstermek gayette normal bir harekettir, heykel dediğin şeyler anıttır, ülkemize katkısı olan hemen hemen her bireyin de ülke içinde anıtı vardır, kanun dediğin yasayı da atamıza hakaretleri engellemek amaçlı çıkartmıştı menderes, yani senin büyük ihtimalle çok sevdiğin bir siyasetçi çıkartmıştı. senin gibi aklı kıt, güya düşünen ve bilen bireyler böyle hakaret ve nefret besleyeceğine defolup gidebilirler bu kutlu ülkeden, arabistanda başka ülkelere ve milletlere muhtaç olarak şeriat adı altında diktatör yasalar uygulanarak yaşamaya layıksınız çünkü, iyi günler.
Sizi dinliyor takip ediyor anlamaya çalışıyorum, Hocam bir sorum daha olacak, Siz aklınıza, Kur'ana, bilginize ve doğrulara göre mi hareket ediyorsunuz, yoksa talebelerinizin doğrularına ve yonlendirmesine göre mi?
Mustafa Hocam 🌹✊👍🇦🇿
Rabia Açıkyörük kardeşimin bir yazısı, Rabbim ondan razı olsun. Amin.
> (Rabia Açıkyörük, medium(nokta)com)
Rachel Corrie zalimin zulmünü protesto ederken katledilen bir mazlumdur.
"Atatürk" denen şahıs ise Dersim'de kadın, erkek, yaşlı, çocuk demeden onbinlerce masum insanı katleden zalimdir.
Rabbim, Rachel Corrie'ye ve tüm mazlumlara rahmet eylesin.
Rabbim, Hitler'e, Stalin'e, Atatürk'e ve tüm zalimlere hak ettikleri cezayı versin.
Rabbim, zalimlere rahmet okuyan kardeşlerimizi ıslah eylesin.
Amin.
Aynen Rachel mazlum ve ateist değil bir kere diğeri ise Allahı reddeden İslama düşmanlığı tescilli biri ikisi aynı kefeye koymak abestir
zalim dediğin adamın kurduğu düzende, onun verdiği özgürlükle rahatça dinini yaşadığın halde nankör bir biçimde atamıza zalim demen senin acizliğindir. edepli ve saygılı bir biçimde bile eleştirmeyi beceremeyenler, bir milleti kurtarıp devlet kuran adama laf ediyorlar, gerçekten yazık herkes haddini bilmeli.
Osmanli padişahların neden saymadın? Celali isyanları bastırmak için ayrım yapılmadan yapılan katliamları da saysana. Emevi sultanların da unutmuşsun.
Atatürkü hitlerle bir tuttun ya senin adalet terazine tüküreyim. Siz kurtarılmayı hak etmemişsiniz yazık.
Cahilce bir sitem.
Sen neden o bahsettigin şefkat ve merhameti senin gibi düşünmeye lere gostermiyorsunda her fırsatta geleneğimize ve müslümanlara kin kusup kütle diyorsun hocam.ayni rahmeti seni eleştirenlere de dilesene, ne olur Allah'ın rahmetimi eksilir.sen sani elestiren ,sana hakaret eden ,seni uzennleri her fırsatta asagiliyor adeta onlara cehennem kesiliyorsun da . Bir başkasının bazı hassatiyetlere söylediklerine neden tahammül edemiyorsun hocam.
Allah sizi beraber haşreylesin ne diyelim..
Helal olsun hocam siz bir deryasiniz Allah. Razi olsun senden
mustafa açıkça takiyye yapıyor 😂😁😀🙃🙃🙃😉😉😊😊😊
A'raf 156.ayette Rabbimiz çok açık olarak rahmetini kime yazacağını bildirmiştir.. o rahmetimi, yolunu Allah ve kitap ile bulanlarla, arınmak için verilmesi gereken zekatı veren ve ayetlerimize inanan kimselere yazacağım.”
İşte o "kime" yalnizca Allah'a ait olan hesap gününde yalnızca O karar verecek.
@@temelkran6025 yani Allahin hukukuna tükürsün ve Alkol icenlerde kendini Allah yolunda mi buluyor?
@@speakerscornerde6523 toplum için çalışan, değer üreten, adaleti temin eden, karşılıksız harcayan, doğru sözlü olan, din ile kandirmayan, gerçek dine yani Allah'ın size dininizi tamamladim dediği Kur'an'daki dine ekleme yapmayan, din üzerinden makam mevki , saygi, topluluk sayisi elde etmeyen yani din üzerinden geçinmeyen kişilerin kendini Allah yolunda bulacagi umulur.
Selam kardeşim ayet numarası 155tir
mustafa kemal islamoğlu anlata biliyor muyum
1/3 "Zulüm bizdense ben bizden değilim." bağlamında:
Atatürk denen zalimin "merhamet ve şefkat abidesi" gibi sunulduğu bir internet sitesinde paylaştığım yorumumu burada tekrarlamak istiyorum:
Bu ulkede kuran toplatildı..alimler asildı.alfabe degistirildi.hilafet kaldirildi.ezanlar türcelestirildı.camiler ahira cevrildi..ayasofya camilikten cikarildi....ibrahim suresi..ayetle sabit..allahin nimetlerini küfürle degistiren ve kavmini helak yurdu cehennrme sürükleyeni görmedinmi..eee simdi ben rahmetmi okuyacagim bu ayeti okuyunca bu zata
Sen bu zat'la uğraşmaktan fırsat bulduğunda, Kuran'ı bir araştır bakalım, şirk ve müşrikler hakknda neler yazyormuş..
Kimbilir, belki de o beğenmediğin Zat, şirki ortadan kaldırmakla Islam'a büyük faydası olmuştur.
Ulan bu ülkede hiçbir zaman kuran falan toplatilmadi, alkah belanızı versin sizin nasil bir iftira yuvası olmuşsunuz. Ahıra çevirilen bir tane camii örneği gösterin. Yalancı herifler.
Süpersiniz hocam harika noktalari dokundunuz
müslüman adam adil olmalı mustafa islamoğlu adil bir insan herkes gibi de Ataturku candan seven bir insan ama bulundu konu bakımından örnek bir insan olmak için tarafsız gözle eleştirel gözle bakıyor Allah razı olsun allah rahmet eylesin
Alıntı:
> (Mustafa İslamoğlu)
Mustafa İslamoğlu - istemeyerek de olsa - aynen Atatürk denen zalimi tarif etmiş.
Vesselam..
Mustafa hocam haak ve, aydınlama mücadileside sizlere UCA REBİMİZDEN başarılar dileyirem. Atatürkelere İslamoglulara karşı nankorluga göre Türkiye bedel ödeyir. Azerbaycan.
M. İ.'den alıntı:
> (M. İ.)
Anlatabiliyorsun; süzme şarlatan olduğunu hem de çok iyi anlatabiliyorsun!
Vesselam..
Allah razı olsun hocam
Cehennemlik oldukları anlaşıldıktan sonra akraba dahi olsalar, müşrikler için mağfiret dilemek Peygambere ve mü'minlere yaraşmaz." (Tevbe, sürsinde açıkça varken mustafa görmüyor mu
Mustafa Hocam sizi Yıllardır takip ediyorum, samimiyetle dinledim, konunun etrafında dolaştınız dolaştınız. Mevcut kayıtlara göre en azından Münafık olduğu belirli, ve Sancısı, MÜSLÜMANLARCA YILLARCA VE HALEN ÇEKİLEN KARAR VE UYGULAMALARA İMZA ATMIŞ" birisi için RAHMET dilemenizi anlayabilmiş değilim. Sizin de bir İNSAN olduğunuzu düşünerek takip etmeyi sürdüreceğim. ama düşüncenize katılmıyorum.
3/5
=========
| BELGE |
=========
28.06.1945 tarihli belgede Konya Valiliği Arapça ezan okuyan bir imam hakkında adli takibat başlatıldığını anlatıyor ve müftülüğü aynı hatanın tekrar olmaması için uyarıyor…
Camileri ahır yapmamışlar meğer. Peki ne yapmışlar? Sirkeci Garı’nın hemen üstünde, Özal döneminde yeniden cami yapılan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Camii yıkılıp Saz Evi yapılmadı mı? Aydın’da tarihî ve mimarî bir şaheser olan Cihanoğlu Camii ot deposu yapılmış, yıldırım düşünce otlarla birlikte cami de yanmamış mıydı? (Cumhuriyet, 5 Şubat 1934). Gaziantep’te Çınarlı Camii yıkılıp yerine kurtuluş anıtı yapılmadı mı? (Cumhuriyet, 8 Ocak 1936). Bursa’da 49 (15 Şubat 1937), Hatay’da 14 (23 Temmuz 1940), Kastamonu’da 15 cami ve mescidin (28 Mayıs 1937) satış ilanları da mı size hiçbir şey anlatmıyor? Bursa’da Alacamescit diye bilinen caminin bir spor kulübüne verildiğini ve içinde güreş yapıldığını da mı bilmiyorsunuz?
Sadece edebiyat yapıyor açık açık ayetler var..
Hangi ayet soyler misin?
1/3 Yavuz Bahadıroğlu kardeşimi rahmet ve minnetle yad ediyorum ve 19 mayıs vesilesiyle kaleme aldığı örnek alınası iki yazısını aynen aktarıyorum:
Necip Fazıl kardeşimin 29 Ekim mesajı:
> (Necip Fazıl)
bin yıllık tarihi Atatürk mü sildi güzel kardeşim? cahil cahil konuşmalarınızdan bıktık sizin gibilerin. konuşmadan önce git bir kitap oku öyle gel, allah senin gibi bilmeden konuşan, kulaktan duyma bilgilerle gelen insanlara bela versin.
4/5 Bilmiyorsanız açın 15 Şubat 1937 tarihli o çok güvendiğiniz “Cumhuriyet” gazetesini okuyun. İstanbul Divanyolu’ndaki, Mimar Sinan yapısı Sinan Paşa medresesinin kunduracılara ayda 50 liraya kiraya verildiği halde esere tek çivi çakılmadığını da okuyun (11 Aralık 1937).
Sultanahmet’in Asker Alma Dairesi, Üsküdar’ın en muhteşem eseri Atik Valde Camii’nin cephane deposu yapıldığı, Mihrimah Camii ile Aziz Mahmut Hüdai Camii’ne saman doldurulduğu da mı yalan? Adana’da Yeşil Mescid’in ahır yapıldığını hangi yerlisine sorsanız size söyler halbuki. En komiği de, Vakıflar Müdürlüğü’nün 24 Şubat 1934 tarihli gazetelerde yer alan faaliyet raporunda yazılanlar. Meğer vakıf mallarını satmayı başarı olarak gören bu kurumumuz, elde ettiği gelirle tramvay ve kaplıca hissesi satın almış, yatılı okul yapmış, Ankara Hukuk Fakültesi’ni inşa ettirmiş (dinî kaynaklı bir gelir laik bir kuruma aktarılmış ki, tam bizlik!).
Durun, bitmedi henüz.
Ankara’nın CHP devrinde en mutena eğlence mekânı olan ve baloların düzenlendiği Ankara Palas da Vakıflar’ın öz parasıyla inşa ettirilmiş meğer. (Ben demiyorum, sizin “Cumhuriyet” gazetesi yazıyor erenler!) Bu arada Ankaraspor kulübüne yüklü bir bağışta bulunmayı ihmal etmemiş Vakıflar yönetimi. Bunun gibi amaç dışı işlere aktardığı para ise gerçekten dudak uçuklatıcı: 4 milyon 364 bin 990 TL.
《 1/2 》
Kadir Çandarlıoğlu kardeşimin "Atatürk'ün Sansürlenen Mektubu" ile ilgili yazısı:
> (Kadir Çandarlıoğlu, belgelerlegercektarih internet sitesi)
《 2/2 》
ALAK suresi meali (Seyyid Kutub kardeşimin "Fîzılâl'il Kur'an" isimli tefsirinden):
◼ Yaratan Rabbinin adıyla oku.
◼ O, insanı bir kan pıhtısından yarattı.
◼ Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir.
◼ O, insana kalemle yazmayı öğretti.
◼ İnsana bilmediğini öğretti.
◼ Hayır insan azar.
◼ Kendini zengin gördüğü için.
◼ Dönüş Rabbinedir.
◼ Gördün mü şu men edeni.
◼ Namaz kılarken bir kulu.
◼ Gördün mü, ya o kul doğru yolda ise.
◼ Yahut kötülüklerden sakınmayı emrederse.
◼ Gördün mü, ya bu adam yalanlar, yüz çevirirse.
◼ O, Allah'ın gördüğünü bilmiyor mu?
◼ Hayır eğer bundan vazgeçmezse onu perçeminden yakalarız.
◼ O yalancı günahkar perçeminden.
◼ O zaman gitsin de taraftarlarını çağırsın.
◼ Biz de zebanileri çağıracağız.
◼ Hayır ona boyun eğme. Rabbine secde et ve yaklaş.
M. İ.'den alıntı:
> (M. İ.)
◯ Atatürk denen şeytana ben mi rahmet okudum?
◯ Hz. Osman'a ben mi hakaret ettim?
◯ Şarkılarında Hz. Adem'e, Hz. Havva'ya ve doğrudan Allah'a bariz bir şekilde hakaret eden S. A.'yı ve hakaretlerini - akla ziyan safsata üreterek - ben mi savundum?
◯ vs.
Eğer eleştiriye tahammül edemiyorsan, ya sus ya da eleştiriye tahammül etmeyi öğren. Bir de, defaatle hakikati çarpıtmana ve seni eleştirenleri karalamak amacıyla sayısız safsata üretmene rağmen yüzün kızarmadan aynaya bakabiliyorsan, kendine kırılmaz bir ayna al!
Bunları yapmayacağını, aksine yine akla ziyan bir safsata üreteceğini biliyorum ya, neyse..
Vesselam..
At..... Şeytan değil zalimdir.zalim sınıfındandır. Zalim olanın dini sorulmaz önemli değildir
Mistefa ikide bir anlatabiliyor muyum diye zirtaboz açıklaması ağaçkakan Woody ihiaaae ihaaaeee diye gülüşüyle gülmek istiyorum kusurıme baxmeyin
Tek kelime ile yazıklar olsun bu kadar evrime. Ankarada bir düğün salonunda, hapisten çıktığında sohbete katılmıştım.Tövbe süresini anlamamış. Birini aklamaya çalışırken, yanlış üzerinden, diğerini savunma, komikliğin zirvesidir. Tağut ayetlerini yuttunuzmu. Bir sitem getirilmiş Allaha rağmen. Allah seni ıslah etsin.
İsabetli tesbitler Cenabı Allâh ı tam idrak edemiyoruz.
12/14
kardeşim
Dönemin Edirne milletvekili Mehmet Şeref Aykut 1936 yılında yayınladığı "Kamalizm" adlı kitabında CHP'nin parti programını kamuoyuna sunuyor. Yazar o kitapta CHP'nin Kamalizm dinini kurduğunu alenen beyan ediyor. Mehmet Şeref Aykut kitabında Kamalizm dinini yaşamak dini olarak tanımlıyor ve "ahirete imanın" hurafe olduğunu savunuyor. Ayrıca CHP'nin Kamalizm diniyle hurafe olarak tanımladığı "ahirete imanı" yıktığını iddia ediyor...
Dahası, CHP'nin Kamalizm dinini gençler arasında yaymayı amaçladığını kamuoyuna bildiriyor.
Dikkat çekilmesi gereken noktalar:
* "Kamalizm" adlı kitap 1936'da, yani Atatürk yaşıyorken, yayınlandı
* Kitabin yazarı Mehmet Şeref Aykut 1939'da öldü ve ölümüne kadar TBMM'de milletvekilliği yaptı
* Bir soru: Atatürk'ün izni olmadan, Atatürk'ün haberi olmadan bir CHP milletvekilinin CHP adına kitap yayınlaması mümkün müdür?
* Atatürk'ün izni olmadan, Atatürk'ün haberi olmadan bir CHP milletvekilinin millete CHP'nin parti programını sunması mümkün müdür?
Bu hocayı yıllarca çok takip ettim, hâlâ ediyorum. Meali ve bazı kitapları var evimde. Bu hoca bir kaç yıl öncesine kadar İslamı anlatıyordu ve çok isabetli yorum ve ifadeleri vardı. Ne zamanki mevcut hükümetten "istediğini" alamadı veya ters düştü, hem mevcut hükümete hemde uydurulmuş din dediği dine inananlara kin, nefret ve ateş püskürmeye başladı. Daha sonra "önceleri öyleydim şimdi değiştim onlarda benim geçtiğim yollardan geçip buralara gelecekler" gibi laflar etmeye başladı. Önceleri söylediği bir çok şeyden vazgeçti, pişman oldu, çark etti. Ne yapalım hoca o zaman pişmanlığını duyduğun dönemde birikimini, fikirlerini yazdığın KİTAPLARI, MEALLERİ toplat kimse okumasın, madem pişmansın ve eski fikirlerim diyorsun, eski inanış yada yazmalarınla insanlara kötülük etmiş oluyorsun, toplat kitaplarını. Yok öyle birşey olmaz tabi, yazdığım kitapların telif hakları ile geçiniyorum demişti ya, toplatırsa nasıl geçinecek. "İSLAMCILARDAN" koptu onlara kin kusuyor ya, değişti ve "KAMALİSTLERE" yaklaştı. Sayın hoca, Kur'anı Kerimin ilk ayetlerine "ikra bismi Rabbi" safsatası diyen, Kur'anı Kerime "arab oğlunun yaveleri" diyen. "Kur'an Muhammedin uzun tahayyulleri neticesinde oluşturduğu kitaptır" diyen, "gökten indirildiği varsayılan kitaplar değil, bizim programımız chp programıdır," yani Kamalizm'dir diyen, "Dini ve namusu olanlar kaybetmeye mahkümdur" ...vs. diyen birine, SEN hangi dine, hangi kitaba, hangi hadise göre RAHMET OKUYUP MİNNET DUYABİLİYORSUN? Mazeretin "Kamalist öğrencim istedi bende yazdım" yeterli mi? Vicdanın rahat mı? Şimdi kalkmışsın bütün bu günahlarını örtmek için şekilden şekile giriyor, mazeret üretiyor, inançsızları, din düşmanlarını, günahı ve vebali arşa çıkmış olanları aklamaya çalışıyorsun. Bi de diyorsun ki "bazen dilim bana ihanet ediyor" sen ihanet etmiyor musun? İlminin sana faydası yoksa kime olsun? Madem eski hayatım, eski fikirlerim, eski düşüncelerim diyorsun, mealin dahil bütün eski kitaplarını topla yak, istersen yeniden yaz millette bilsin ne olduğunu. Bir dediğin diğerini tutmaz oldu. Bizi sürekli ikaz ettiğin gibi "lütfen azıcık ilkeli ol"
sana özgürlük hakkı veren, ülkende rahatça dinini yaşamanı sağlayan, ülkeni milletini başka ülkelere muhtaç bırakmaktan kurtaran bir insana, bir lidere rahmet okuması seni neden bu kadar kudurttu ki?
kardeş senin ne rahatsız etti açıklayabilir misin ,adam farklı bir şey söylemiyor, eğer Atatürk doğru veya yanlış bir şey yaptıysa bunu söylerim diyor , ne putlaştitiryor, nede şeytanlaştiriyor . Seni anladım kadarıyla , ne zaman hükümeti eleştirdiyse senin gözünden düştü yanlış mıyım?, yok eğer yanlışını söyleyemiyorSan sende birileri putlaştitiryorsun demektir vesselam .
1. Hoca aşırı övgü ve aşırı sövgüye cevap olarak eleştir diyor
2. Biz rahmet dilesekte dilemesekte Allah için değişen bir şey olmaz bundan dolayı mesul oluruz
3. Hoca mevcut iktidardan hiçbir şey istemedi.
4.milletin evliya dedikleri asıl din düşmanlarıdır
"Her ümmetin mecusileri vardır. Bu ümmetin mecusileri "kader yoktur!" diyenlerdir. Bunlardan kim ölürse cenazelerinde hazır bulunmayın. Onlardan kim hastalanırsa ona ziyarette bulunmayın. Onlar Deccal bölüğüdür. Onları Deccal'e ilhak etmek Allah üzerine bir haktır."
Ebu Davud, Sünnet 17, (4692).
Bu sayfada paylaştığım yorumlarımın hem içerik hem de üslub açısından arkasındayım. Zira amacım Mustafa İslamoğlu'nun yaptığı hatayı hesab gününde hesabını verebileceğimi düşündüğüm bir üslub ile eleştirmekti.
Bununla birlikte Mustafa İslamoğlu'nun eleştirileri şahsına yönelik saldırı olarak algıladığının farkındayım.
Lakin, Mustafa İslamoğlu rencide oluyor diye, azgın Din düşmanı olduğu belgelerle sabit olan Atatürk'e azgın Din düşmanı demeyelim mi?
Şeytanın ta kendisi olduğu belgelerle sabit olan Atatürk'e şeytan demeyelim mi?
Atatürk'ün Din'e karşı açtığı savaşı - Atatürk'ün Mü'min olma ihtimalinden bahseden Mustafa İslamoğlu görmezden geliyor diye - biz de mi görmezden gelelim?
Tarihi çarpıtan kişi eleştiriye tahammül edemiyorsa, ya tarihi çarpıtmaktan vazgeçmesi, ya da eleştiriye tahammül etmeyi öğrenmesi gerekmez mi?
Alenen Atatürk'ün şeytan olmadığı iddia edildiğinde Atatürk'ün Din'e karşı açtığı savaş inkar edilmiş olmaz mı? Dolayısıyla tarih çarpıtılmış olmaz mı?
Atatürk denen zalime alenen rahmet okunduğunda Atatürk'ün Mü'min ve Müslümanların da sevebileceği ve saygı duyabileceği bir şahsiyet olduğu en azından ima edilmiş olmaz mı? Dolayısıyla tarih çarpıtılmış olmaz mı?
Alenen tarih çarpıtıldığnda biz ne yapalım? Susalım mı?
Alenen tarih çarpıtıldığında itiraz ve hakikati tebliğ etmek hakkımız ve vazifemiz değil midir?
Kur'an talebesi olduğunu iddia eden bir kardeşimizin Atatürk konusunda, "Gerçek Müslüman Atatürk'ü sevemez, seviyorsa ya ahmaktır ya sahtekar." diyen ateist Aziz Nesin kadar dürüst olmasını beklemek suç mudur?
Kanaat önderi olan bir kardeşimizin azgın Din düşmanına rahmet okumasını anlamaya çalışmak suç mudur?
Bu kardeşimizin bu konuda hakaretamiz bir üslubla sunduğu, eleştirilen noktayla ilgisi olmayan, fakat eleştirenleri karalamayı hedef alan, dolayısıyla ikna edici bulmadığımız "argümanlarını" eleştirmek suç mudur?
Anlaşılan bu konuda ne biz onu anlayabiliyoruz, ne de o bizi anlayabiliyor.
Sanırım, bu konuda hemfikir olduğumuz tek nokta budur.
Bana, Mustafa İslamoğlu kardeşime ve diğer kardeşlerime ilham kaynağı olması duasıyla son sözü mubarek Kur'an'a bırakıyorum.
Selam ve dua ile..
ASR Suresi (1 - 3):
Asr'a andolsun ki: Muhakkak insan, hüsrandadır. Ancak iman edenler ve salih amel işleyenler müstesnadır. Bir de birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler.
7/14
Bakara Suresi (256):
Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk sapıklıktan iyice ayrılmıştır. O hâlde, kim tâğûtu tanımayıp Allah’a inanırsa, kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Sebe Suresi (31 - 34):
İnkâr edenler, “Biz bu Kur’an’a da ondan önceki kitaplara da asla inanmayız” dediler. Zalimler, Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman hâllerini bir görsen! Birbirlerine laf çevirip dururlar. Zayıf ve güçsüz görülenler, büyüklük taslayanlara, “Siz olmasaydınız, biz mutlaka iman eden kimseler olurduk” derler.
Büyüklük taslayanlar, zayıf ve güçsüz görülenlere, “Size hidayet geldikten sonra, biz mi sizi ondan alıkoyduk? Hayır, suçlu olanlar sizlerdiniz” derler.
Zayıf ve güçsüz görülenler, büyüklük taslayanlara, “Hayır, bizi hidayetten saptıran gece ve gündüz kurduğunuz tuzaklardır. Çünkü siz bize Allah’ı inkâr etmemizi ve O’na eşler koşmamızı emrediyordunuz” derler. Azabı görünce de içten içe pişmanlık duyarlar. Biz de inkâr edenlerin boyunlarına demir halkalar geçiririz. Onlar ancak yapmakta olduklarının cezasını göreceklerdir.
Biz, hangi memlekete bir uyarıcı göndermişsek oranın şımarık zenginleri, “Biz, sizinle gönderileni inkâr ediyoruz” demişlerdir.
Hud Suresi (112 - 113):
Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın. Şüphesiz O, yaptıklarınızı hakkıyla görür.
Zulmedenlere meyletmeyin. Yoksa size de ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra size yardım da edilmez.
Ra'd Suresi (11):
İnsanı önünden ve arkasından izleyen (melekler) vardır, onu Allah'ın emri ile gözetlerler. Herhangi bir toplum tutumunu değiştirmedikçe Allah onun konumunu değiştirmez. Allah, bir toplumun herhangi bir kötülüğe uğramasını dileyince, onu hiç kimse önleyemez. İnsanların Allah'dan başka hiçbir koruyucusu, kayırıcısı yoktur.
Asr Suresi (1 - 3):
Asr'a andolsun ki: Muhakkak insan, hüsrandadır. Ancak iman edenler ve salih amel işleyenler müstesnadır. Bir de birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler.
Mu'min Suresi (1 - 3):
Hâ. Mîm. Bu Kitap mutlak galip, hakkıyla bilen, günahı bağışlayan, tevbeyi kabul eden, azabı çetin, lütuf sahibi Allah tarafından indirilmiştir. O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur, dönüş ancak O'nadır.
《 1/2 》
Kadir Çandarlıoğlu kardeşimin bir yazısı:
> (Kadir Çandarlıoğlu, belgelerlegercektarih.com/2012/07/18/m-kemal-ataturk-dini-kullandigini-itiraf-ediyor-turk-tarih-kurumu-kaynakli/ )
《 2/2 》
BAKARA Suresi (13 - 16):
● Onlara «Halk nasıl iman etti ise siz de öyle iman edin» denildiği zaman «Biz hiç beyinsiz ayaktakımı gibi iman eder miyiz?» derler. Asıl beyinsiz ayaktakımı kendileridir, ama bunu bilmiyorlar.
● Onlar müminler ile karşılaştıkları zaman «inandık» derler. Fakat şeytanları, elebaşları ile başbaşa kaldıkları zaman «Biz sizin yanınızdayız, onlarla sadece alay ediyoruz» derler.
● Aslında onlarla alay eden ve kendilerini azgınlıkları içinde debelenmeye bırakan Allah'tır.
● Onlar hidayet karşılığında sapıklığı satın alan kimselerdir. Bu yüzden yaptıkları ticaretten kazanç elde edememişler ve de hidayete erememişlerdir.
Yok efendim "Ben 28 şubatta hakikati söyledim." Yok efendim "Ben hakikati söylemenin bedelini ödedim."
Be hey şarlatan:
Eleştirilen, senin 28 şubatta söylediğin değil; eleştirilen senin 28 şubatta söylediğin hakikati bugün inkar etmendir.
Hatırlarsın, o günlerde Kamal Atatürk'e haklı olarak zalim diyordun. Eğer dürüst olsaydın dün zalim dediğin Kamal Atatürk'e kamalistleri kızdırma pahasına bugün de zalim derdin. Bunu yapamadığın ve dün zalim dediğine bugün rahmet okuduğun için, sen tek kelimeyle bir şarlatansın.
Bizimle dalga geçmekten ne zaman vazgeçeceksin!
Vesselam..
Alıntı:
> (Mustafa İslamoğlu, 01.11.2021)
________________________________________
Namütenahi defa HAŞA demek kaydıyla:
"Din ayrı, devlet ayrı. Din devlete karışmaz. Kahrolsun Şeriat, yaşasın Laiklik."
diyen kardeşlerimiz, bu safsatayı kimden öğrendiler acaba!
1/3
Maide Suresi (44):
Doğrusu biz yol gösterici ve nurlandırıcı olarak Tevrat’ı indirdik. Kendisini Allah’a teslim etmiş Peygamberler, yahudilere onunla hükmederlerdi. Alimler ve fakihler de Allah’ın kitabını hıfza memur oldukları için yine hükümlerini onunla verirlerdi. Hepsi de Tevrat’a şahittiler. İnsanlardan korkmayın, benden korkun, ayetlerimi hiç bir değerle değiştirmeyin; Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler, işte onlar kafirlerdir.
Maide Suresi (48):
Sana da, daha önceki kitabı doğrulamak ve onu korumak üzere hak olarak Kitab'ı (Kur'an'ı) gönderdik. Artık aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet; sana gelen gerçeği bırakıp da onların arzularına uyma. (Ey ümmetler!) Her birinize bir şerîat ve bir yol verdik. Allah dileseydi sizleri bir tek ümmet yapardı; fakat size verdiğinde (yol ve şerîatlerde) sizi denemek için (böyle yaptı). Öyleyse iyi işlerde birbirinizle yarışın. Hepinizin dönüşü Allah'adır. Artık size, üzerinde ayrılığa düştüğünüz şeyleri(n gerçek tarafını) O haber verecektir.
Maide Suresi (49):
O halde, Allah'ın indirdiği Kitap ile aralarında hükmet, Allah'ın sana indirdiği Kuran'ın bir kısmından seni vazgeçirmelerinden sakın, heveslerine uyma; eğer yüz çevirirlerse bil ki, Allah bir kısım günahları yüzünden onları cezalandırmak istiyor. İnsanların çoğu gerçekten fasıktırlar.
Bakara Suresi (85):
Buna rağmen biribirinizi öldürüyor ve içinizden bazılarını yurtlarından sürüyor, onlara karşı günah ve zulüm işlemek için aranızda işbirliği yapıyorsunuz. Onları sürgüne göndermeniz yasaklandığı halde sürgüne gönderiyorsunuz, sonra size esir olarak geldikleri taktirde fidye vererek kendilerini kurtarıyorsunuz. Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Oysa içinizden böyle yapanların cezası dünya hayatında perişanlıktan başka birşey değildir. Onlar Kıyamet günü de en ağır azaba çarpılacaklardır. Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir.
2/3
Bakara Suresi (170):
Onlara; «Allah'ın indirdiklerine uyun» denilince; «Hayır, biz atalarımızdan gördüklerimize uyarız» derler. - Peki, ya onların ataları hiçbir şeyi düşünemeyen, doğru yolu bulamamış kimseler idiyse de mi öyle yapacaklar?
Âl - i İmran Suresi (23):
Allah'ın kitabından kendilerine bir pay verilmiş olanları görmedin mi? Bunlar aralarında hüküm versin diye Allah'ın kitabına çağırılıyorlar, fakat sonra aralarından bir grup bu kitaba karşı çıkarak sırt çeviriyor.
Casiye Suresi (18):
Sonra da seni din konusunda bir şeriat sahibi kıldık. Sen ona uy; bilmeyenlerin isteklerine uyma.
Ahzab Suresi (36):
Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.
Nisa Suresi (59):
Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e ve sizden olan ülülemre (idarecilere) de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz - Allah'a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız - onu Allah'a ve Resûl'e götürün (onların talimatına göre halledin); bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir.
Nisa Suresi (65):
Hayır, Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar.
Nisa Suresi (105):
Allah'ın sana gösterdiği şekilde insanlar arasında hükmedesin diye sana Kitab'ı hak ile indirdik; hainlerden taraf olma!
3/3
Nur Suresi (47 - 52):
(Bazı insanlar:) «Allah'a ve Peygamber'e inandık ve itaat ettik» diyorlar; ondan sonra da içlerinden bir gurup yüz çeviriyor. Bunlar inanmış değillerdir.
Onlar, aralarında hüküm vermesi için Allah'a ve Peygamber'e çağırıldıklarında, bakarsın ki içlerinden bir kısmı yüz çevirip dönerler.
Ama, eğer (Allah ve Resûlünün hükmettiği) hak kendi lehlerine ise, ona boyun eğip gelirler.
Kalplerinde bir hastalık mı var; yoksa şüphe içinde midirler, yahut Allah ve Resûlünün kendilerine zulüm ve haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır, asıl zalimler kendileridir!
Aralarında hüküm vermesi için Allah'a ve Resûlüne davet edildiklerinde, müminlerin sözü ancak «İşittik ve itaat ettik» demeleridir. İşte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir.
Her kim Allah'a ve Resûlüne itaat eder, Allah'a saygı duyar ve O'ndan sakınırsa, işte asıl bunlar mutluluğa erenlerdir.
Sebe Suresi (31 - 34):
İnkâr edenler, “Biz bu Kur’an’a da ondan önceki kitaplara da asla inanmayız” dediler. Zalimler, Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman hâllerini bir görsen! Birbirlerine laf çevirip dururlar. Zayıf ve güçsüz görülenler, büyüklük taslayanlara, “Siz olmasaydınız, biz mutlaka iman eden kimseler olurduk” derler.
Büyüklük taslayanlar, zayıf ve güçsüz görülenlere, “Size hidayet geldikten sonra, biz mi sizi ondan alıkoyduk? Hayır, suçlu olanlar sizlerdiniz” derler.
Zayıf ve güçsüz görülenler, büyüklük taslayanlara, “Hayır, bizi hidayetten saptıran gece ve gündüz kurduğunuz tuzaklardır. Çünkü siz bize Allah’ı inkâr etmemizi ve O’na eşler koşmamızı emrediyordunuz” derler. Azabı görünce de içten içe pişmanlık duyarlar. Biz de inkâr edenlerin boyunlarına demir halkalar geçiririz. Onlar ancak yapmakta olduklarının cezasını göreceklerdir.
Biz, hangi memlekete bir uyarıcı göndermişsek oranın şımarık zenginleri, “Biz, sizinle gönderileni inkâr ediyoruz” demişlerdir.
Bakara Suresi (1 -5):
Elif, Lam, Mim.
Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir.
Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar.
Onlar sana indirilene de, senden önce indirilenlere de inanırlar. Ahirete de kesin olarak inanırlar.
İşte onlar Rab’lerinden (gelen) bir doğru yol üzeredirler ve kurtuluşa erenler de işte onlardır.
6/14
Yunus Suresi (38):
Senin için, 'Onu uydurdu mu?' diyorlar. De ki: 'Onun surelerine benzer bir sure meydana getirin, iddianızda samimi iseniz, Allah'tan başka çağırabileceklerinizi de çağırın.'
Mutaffifin Suresi (10 - 13):
O gün yalanlayanların; hesap ve ceza gününü yalanlayanların vay hâline! Onu, ancak her azgın, günahkâr kimse inkâr eder. Ona âyetlerimiz okununca, “Eskilerin masalları” der.
Bakara Suresi (98):
Evet, kim Allah'a, O'nun meleklerine, O'nun peygamberlerine, Cebrail'e ve Mikâil'e düşman olursa bilsin ki, Allah da kâfirlerin düşmanıdır.
En'am Suresi (21):
Kim Allah’a karşı yalan uydurandan, ya da O’nun âyetlerini yalanlayandan daha zalimdir? Şüphesiz ki, zalimler kurtuluşa eremez.
En'am Suresi (33 - 34):
Onların söylediklerinin seni üzeceğini elbette biliyoruz; doğrusu onlar seni yalancı saymıyorlar, fakat zalimler Allah'ın ayetlerini bile bile inkar ediyorlar.
Senden önce nice peygamberler yalanlandı ve kendilerine yardımımız gelene kadar yalanlanmalarına ve sıkıştırılmaya katlandılar. Allah'ın sözlerini değiştirebilecek yoktur; and olsun ki peygamberlerin haberi sana da geldi.
Mumtehine Suresi (1):
Ey İman edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin. Siz onlara sevgi gösteriyorsunuz. Hâlbuki onlar size gelen hakkı inkâr ettiler. Rabbiniz olan Allah’a inandınız diye Resûlü ve sizi yurdunuzdan çıkarıyorlar. Eğer rızamı kazanmak üzere benim yolumda cihad etmek için çıktıysanız (böyle yapmayın). Onlara gizlice sevgi besliyorsunuz. Oysa ben sizin gizlediğinizi de, açığa vurduğunuzu da bilirim. Sizden kim bunu yaparsa, mutlaka doğru yoldan sapmıştır.
Bakara Suresi (13 - 16):
Onlara «Halk nasıl iman etti ise siz de öyle iman edin» denildiği zaman «Biz hiç beyinsiz ayaktakımı gibi iman eder miyiz?» derler. Asıl beyinsiz ayaktakımı kendileridir, ama bunu bilmiyorlar.
Onlar müminler ile karşılaştıkları zaman «inandık» derler.
Fakat şeytanları, elebaşları ile başbaşa kaldıkları zaman «Biz sizin yanınızdayız, onlarla sadece alay ediyoruz» derler. Aslında onlarla alay eden ve kendilerini azgınlıkları içinde debelenmeye bırakan Allah'tır.
Onlar hidayet karşılığında sapıklığı satın alan kimselerdir. Bu yüzden yaptıkları ticaretten kazanç elde edememişler ve de hidayete erememişlerdir.
BU ADAM ÇOK ŞÜPHELİ OKUDUĞUM KİTabını imha etim aynen cübbeli ahmetin yaktığım gibi
5/10 Resmî tarih kitabının 89. sayfasında deniliyor ki:
"Muhammet, Mekke'de, müşriklik muhitinde ve tesirinde büyümüş olmasına rağmen, dinî meseleler ve dinî düşünceler pek derin bir surette zihnini işgal ediyordu. Muhammet 40 yaşına geldiği zaman, vatandaşlarını, kendinin bulduğu ve doğru olduğuna inandığı yeni bir dine dâvete başladı. Muhammed'in dâvet ettiği bu dine, o zaman haniflerine imtisalen 'İbrahim dini' yahut inkıyat mânâsını ifade eden İslâm denilmiştir."
Hamza Andreas Tzortzis kardeşim "Atatürk" denen zalimin zulmünü eleştirme konusunda ihtiyacı olanlara ders veriyor.
Rabbim, Hamza Andreas Tzortzis kardeşimden ve hakikati savunma ilkesinden taviz vermeyen tüm kardeşlerimden razı olsun. Amin.
VİDEO BAŞLIĞI:
Hamza Andreas Tzortzis- MKA(ATATÜRK) VE CUMHURİYET DÖNEMİ HAKKINDA- Boğaziçi Üniversitesi
LİNK:
ua-cam.com/video/mq2NDJMeiVE/v-deo.html
Bu konuşmalarını da gördüm yaaa! Bir zamanlar Mustafa İslamoğlu Hoca vardı, Mustafa oldu artık.
Sizin için öldüse, bizim üçün her zaman haak ve aydınlanma müvadilesi veren deyerli hoca ve deyrli insan.
gayet doğru konuşan birisi hala, sizin gibilerin yobaz fikirlerine uymadı diye kötü birisi olmadı.
6/10 Tarih kitabının 90. sayfasında, Kur'an ve Vahiy başlığı altında şu açıklamalar yer almaktadır:
"Muhammet'in koyduğu esasların toplu olduğu kitaba Kur'an denir. O, Arapların ahlâk ve âdetlerinin, pek fena ve pek iptidaî ve ıslaha muhtaç olduğunu anlamış, bunları ıslah için tenha yerlere çekilerek senelerce düşünmüş ve yıllarca tefekkürden sonra, kendisinde vahiy ve ilham fikri doğmuştur."
Videonun sonuna kadar geliyorum Kur'an'a göre kime rahmet edilir kime edilmez sorusuna bir türlü yanıt vermiyor hocamız.. Söz konusi ayete de bir yorum getirmiyor kendi kişisel yorumlarını sadece aktarıyor.Yok Allah'ın rahmetinden ne eksilir sen mi karar vereceksin kime rahmet edeceğini vs.. Yahu ayet ne diyor ona bir zahmet gel...Bissuru laf kalabalığı..
Diyor ki Rahmet dilesende dilemesen de garanti değil, GARANTI ALLAH (Allah yar Allah)
2/14
Bunun üzerine "Türk Tarih Tetkik Cemiyeti" bir heyet oluşturuyor; ve bu heyet Atatürk'ün talimatlarına göre söz konusu tarih kitabını hazırlıyor. Ve mubarek Kur'an'a ve Resulullah'a (aleyhissalatu vesselam) hakaretlerle dolu, açıkça ateizm propagandası yapan bu tarih kitabı Atatürk'ün emriyle senelerce okullarda okutuluyor.
Bahsettiğim tarih kitabını hazırlayan heyet:
👏👏👏
S. A.'nın bir şarkısında Hz. Adem'e ve Hz. Havva'ya, başka bir şarkısında Hz. Adem ve Hz. Havva ile birlikte doğrudan Allah'a bariz bir şekilde hakaret etmesi edebsizliktir. Ve biz elbette bu edebsizliğe Şeriat'ın çizdiği sınırlar içinde tepkimizi göstermeliyiz. Bu bağlamda mesela S. A.'ya selam deyip geçmek doğru bir tepki olur ve bizim açımızdan konu kapanmış olur.
Diğer yandan M.İ.'nin
⬤ S.A.'nın edebsizliğini savunması,
⬤ bunu yaparken mubarek Âli İmrân suresinin konuyla ilgili ayetini görmezden gelmesi,
⬤ çarpık görüşünü sözde teyid etme babında bazı mubarek Kur'an ayetlerini çarpıtarak kullanması
⬤ ve bütün bunları yaparken muhatablarını aptal yerine koyması
hem edebsizliktir hem de sahtekarlık. Aslında M. İ. bu tutum ve davranışıyla kendini deşifre ediyor. Ve aslında bundan dolayı M. İ.'ye de selam deyip geçebiliriz. Lakin, hala bazı kardeşlerimizin, kendini konunun uzmanı olarak tanıtan M. İ.'nin safsatalarını ciddiye aldığını, ayrıca M. Öztürk, İ. Eliaçık, İ. Balcı gibi "ilahiyatçı" kisvesine bürünmüş başka şarlatanların da M. İ. ile birlikte söz konusu safsataları savunduğunu dikkate aldığımızda, bu şarlatanlar güruhuna selam deyip geçerek konuyu kapatamayız.
Onun için daha önce ifade ettiğim çağrımı tekrarlıyorum:
Ülkenin emrolundukları gibi dosdoğru olan, Kamalistlerin kınamasından korkmayan, omurga sahibi ilahiyatçıları:
Sizden hakkı ve hakikati savunmak adına M.İ.'nin de mensubu olduğu şarlatanlar güruhunun yaydığı safsatalara karşı konuyla ilgili ortak bir bildiri yayınlamanızı bekliyoruz. Böyle yapın ki, hakkı ve hakikati çarpıtan şarlatanlar meydanı boş bulmasın.
Selam ve dua ile..
YORUMSUZ 《 1/2 》
Atatürk'ün “Balıkesir hutbesi“:
YORUMSUZ 《 2/2 》
Atatürk'ün İsveçli misafirlerine hitaben yaptığı konuşma:
Konuyla ilgili Yusuf Özkan Özburun kardeşimin içerik açısından doğru, üslub açısından güzel bulduğum yorumunu aynen aktarıyorum.
Selam ve dua ile..
> (Yusuf Özkan Özburun)
Kendine yakışanı yaptı. Yanar döner
3/14
Atatürk'ün 1931'den itibaren okullarda okuttuğu açıkça ateizm propagandası yapan tarih kitabı bugün hala bir yayınevi tarafından yayınlanmaktadır. Yayınevi kitabı kamuoyuna şöyle tanıtıyor:
>(Atatürk'ün okullarda okuttuğu tarih kitabının tanıtım metninden)
Münib Engin Noyan ve Yavuz Bülent Bakiler kardeşlerim yukarıda bahsettiğim tarih kitabını televizyon programlarında kamuoyuna sunuyorlar.
Video başlıkları:
YÜKSEK UÇUŞ DERİN DALIŞ 25.02.2013 tarihinde program-B
Lütfen videoyu dakika 6'dan dakika 14'e kadar izle.
Öteki Gündem / 6 kasım 2014 Perşembe
Lütfen videonun son oniki dakikasını izle ve bahsettiğim tarih kitabını elle tutulur, gözle görünür haliyle ve yayın tarihiyle birlikte müşahede et.
Alıntı:
> (Mustafa İslamoğlu) (*)
Kadir Mısıroğlu'nun "keşke yunan galip gelseydi" sözüyle başlayan ifadesini anlamaktan aciz olanlar, ya da anladıkları halde bağlamından koparıp çarpıtanlar ahlaksızca Kadir Mısıroğlu'na hakaret ediyorlar, iftira atıyorlar.
Bu güruha maalesef Mustafa İslamoğlu da dahil.
Bir noktanın altını çizmek isterim: Elbette Kadir Mısıroğlu'nun Mustafa İslamoğlu'nu alenen tekfir etmesi tasvib edilebilir bir davranış değildir. Lakin, Kadir Mısıroğlu'nun Mustafa İslamoğlu'na yönelik hakareti ve iftirası, Mustafa İslamoğlu'nun başka bir hakaretle ve iftirayla karşılık vermesini meşru kılmaz.
Kadir Mısıroğlu'nun konuyla ilgili açıklamasını aktarıyorum; Rabbim ona rahmet eylesin. Amin.
VİDEO BAŞLIĞI:
"Keşke Yunan Galip Gelseydi" İfadesi Hakkında
LİNK:
ua-cam.com/video/PhRh3okgCXk/v-deo.html
VİDEO BAŞLIĞI:
YUNAN GALİP GELSEYDİ DEDİM Mİ? ~ Üstad Kadir Mısıroğlu
LİNK:
ua-cam.com/video/b9vhen7zS3g/v-deo.html
__________________
(*) dileyen söz konusu yazının tamamını Mustafa İslamoğlu'nun twitter hesabında müşahede edebilir.
Mustafa İslamoğlu Atatürk hakkında:
> (Mustafa İslamoğlu)
Mustafa İslamoğlu bu ifadesiyle düpedüz tarihi çarpıtıyor.
Zira "Atatürk her insan gibi bir insan" ifadesi Atatürk kalitesinde bir zalimi diğer insanlarla eş tutmak anlamına gelir ki, böyle bir benzetme zulmü reddeden tüm insanlara yönelik bir hakarettir.
Ayrıca, kullandığı kelimelerin ne anlama geldiğini bilen Mustafa İslamoğlu, dün zulüm dediğine bugün hata diyerek Atatürk'ün zulmünü hafifletmeye çalışıyor.
Zira, bir eylem istemeden veya bilmeyerek yapıldığında hata olur; mesela bir cerrahın ameliyatta yaptığı hata gibi.
Bu bağlamda, Atatürk'ün bilerek ve isteyerek başta Din'imiz ve lisanımız olmak üzere manevi değerlerimize karşı açtığı savaş hata değildir, suçtur. Ve biz Atatürk denen zalimi hatalarından dolayı değil, işlediği suçlardan dolayı eleştiriyoruz.
Onun için inkar edilmesi mümkün olmayan hakikat şudur:
Atatürk de Hitler gibi, Stalin gibi ve gayrimeşru hedeflerine ulaşmak adına idam ve katliam dahil her türlü zulmü meşru gören diğer zalimler gibi bir zalimdir.
Vesselam..
Yavuz Bülent Bakiler kardeşimin bir yazısı:
Yavuz Bülent Bakiler kardeşimin bir yazısı:
Bazı kardeşlerimizin iddiasına göre bugün dinimizi özgürce yaşayabiliyorsak bunu Atatürk'e borçluymuşuz.
Tarihin bu denli çarpıtılmasına biz lakayıt kalamayız. Bu sebeple ısrarla ve yeniden birkaç tarihi hakikati özellikle Atatürk'ü savunan Din kardeşlerimle paylaşmak istiyorum.
Özellikle vurgulamak isterim, biz emrolunduğumuz gibi dosdoğru olmak zorundayız; azgın Din düşmanı da olsa, Atatürk'e iftira atmaktan Allah'a sığınırım.
Bu sebeple bu yorumdaki tespitler bila istisna hepsi otantik belgelere dayanıyor. İtiraz etmek isteyen kardeşlerimden önce konuyu araştırmalarını, ondan sonra itiraz etmelerini rica ediyorum:
● Daha düne kadar mubarek Kur'an'ın tesettür emrini eda eden Mü'mine kardeşlerimizin devletin kurum ve kuruluşlarında çalışması yasak değil miydi?
● Daha düne kadar sırf tesettürlü oldukları için, nice Mü'mine kardeşimiz eğitim haklarından mahrum bırakılmıyorlar mıydı?
● O dönemde nice Mü'mine kardeşimiz, kamalistlerin İslami tesettüre (onlar "türban" diyorlar) tahammülü olmadığı için yurtdışına hicret etmek zorunda kalmadı mı?
● Mubarek Kur'an'ın tesettür emrini ciddiye aldığı için kendi ülkesinde "yobaz" yaftasına maruz kalan ve eğitim hakkı elinden alınan nice Mü'mine kardeşimiz Avusturya gibi İngiltere gibi Kanada gibi kafir ülkelerin "yobaz" üniversitelerinden çoğu kez üstün başarıyla mezun olmadı mı?
● Daha düne kadar rütbeli asker kardeşlerimiz, sırf namaz kıldıkları için, ya da eşleri tesettürlü olduğu için ordudan atılmıyorlar mıydı?
● Başta Bülent Ecevit olmak üzere, bir yandan kadın hakları çığırtkanlığı yapanlar, diğer yandan Merve Kavakçı kardeşimi TBMM'den kovanlar çagdaş kamalistler değil miydi?
[Eğer "çağdaşlık" beşerin ürettiği kanunu Allah'ın emrinden üstün tutmak ise, ve eğer "çağdaşlık" Allah'ın emirlerine karşı savaşmak ise, "çağdaşlık" kamalistlerin olsun. Biz elhamdulillah "çağdaş" değiliz, biz elhamdulillah Mü'min ve Müslümanız.]
● Daha düne kadar İmam Hatib mezunu kardeşlerimize katsayı zulmü uygulanmıyor muydu?
● Atatürk 1932'de Ezan'ı yasaklamadı mı?
● 1932'den 1950'ye kadar - halkın öyle bir talebi olmamasına rağmen - zorla "Türkçe Ezan" denilen metin okutulmadı mı?
● Cesur müezzinler delilik yaftası ve hapis cezası pahasına Ezan - ı Muhammedi'yi okumak zorunda kalmadı mı?
● Müslüman anadolu milleti 1950 yılında - 18 yıl süren zulümden sonra - tekrar Ezan - ı Muhammedi'ye kavuştuğu günü sevinç gözyaşlarıyla karşılamadı mı?
[Ezan - ı Muhammedi dünyanın her yerinde Mü'minleri günde beş vakit bir dilde bir cemaatte saf tutmaya çağırıyor ve onlara ırk, yaş, sosyal statü gözetmeksizin kardeş olduklarını hatırlatıyor. Bu ancak Ezan - i Muhammedi ile mümkündür. Bir başka deyimle Ezan - ı Muhammedi bizim birliğimizin, beraberliğimizin, kardeşliğimizin sözlü sembolüdür.
Dolayısıyla Ezan'ın Türkçesi, İngilizcesi, Fransızcası olmaz, Müslümancası olur, o da Bilal - ı Habeşi'nin okuduğudur...
Merak ediyorum, "Türkçe Ezan" denilen metni savunanların yüzde kaçı namaz kılıyor? Namaz kılanların yüzde kaçı "Türkçe Ezan" denilen metni savunuyor? Biri araştırsa da, öğrensek...
Konuyla ilgili Muharrem Coşkun kardeşimin hazırladığı
=========
| Garp izi |
=========
isimli belgeseli izlemenizi tavsiye ederim.]
● Mubarek Kuran'a HAŞA "gökten indiği sanılan kitap" diyen, "Arapoğlunun yaveleri" diyen, "uydurulmuş masal" diyen, "safsata" diyen Atatürk değil miydi?
● Atatürk bu hakaretleri uyguladığı siyasete yansıtmadı mı?
● Mubarek Kur'an'a HAŞA "uydurulmuş masal" diyen tarih kitabını bizatihi hazırlatan Atatürk değil miydi?
● Atatürk açıkça ateizm propagandası yapan bu tarih kitabını senelerce okullarda okutarak masum çocuklara küfrü aşılamaya çalışmadı mı?
● Peygamberlere HAŞA "utanmaz adamlar" diyen kitabı 1928 yılında devletin imkanlarını kullanarak yayınlayan Atatürk değil miydi?
● Peygamberlere hakaret eden adamı eleştirdiğimizde, Din düşmanına Din düşmanı dediğimizde, Müslüman oldğunu iddia eden insanların en ağır hakaretlerle bize saldırması garip değil mi?
● Kalbinde zerre kadar Peygamber Sevgisi taşıyan insan Peygamberlere zerre kadar saygısı olmayan azgın Din düşmanını sevebilir mi? Ona saygı duyabilir mi?
● Atatürk medreseleri kapatmadı mı?
● Atatürk medreselerin yerine açtığı İmam ve Hatib mekteblerini kısa bir süre sonra kapatmadı mı?
● Atatürk 1935'den itibaren okullarda Din dersini yasaklamadı mı?
● Yani, Atatürk ülkede Din eğitimini sıfıra indirmedi mi?
● Dolaysıyla millet kısa bir süre içinde ölülerini defnedecek imam bulamaz hale gelmedi mi?
● Atatürk bunlarla da yetinmeyip, gerek okullarda gerek okulların dışında planlı ve projeli bir şekilde ateizm propagandası yapmadı mı?
● Atatürk bilerek ve isteyerek kafir nesillerin yetişmesini teşvik etmedi mi?
● Müslüman Anadolu milletini Din'den ve Ümmet'ten uzaklaştırmak için laiklik zulmünü ve ırkçılık fitnesini tesis eden Atatürk değil miydi?
● Atatürk hastalık derecesinde hayranı olduğu batıl batının kanunuyla, takvimiyle, tatil günüyle, alfabesiyle, kıyafetiyle, içkisiyle, kumarıyla, zinasıyla, faiziyle ve bütün bunların simgesi olan şapkasıyla Din'e aykırı dünya görüşünü ve yaşam tarzını taklid ve millete dikta etmedi mi?
● Atatürk milleti Din'den uzaklaştırmak için, içki, kumar, zina ve faiz gibi mubarek Kur'an'ın yasakladığı her türlü fuhşiyatın propagandasını yapmadı mı?
● Atatürk milli mücadelede Din alimlerine Hilafet ve Şeriat uğruna Cihad edeceğine dair söz vermedi mi?
● Atatürk küfür rejimini kurduktan ve sağlama aldıktan sonra "dindar devlet adamı" maskesini çıkarmadı mı?
● Atatük milli mücadelede kullandığı Din alimlerini küfür rejimini sağlama aldıktan sonra susturmadı mı, susturamadıklarını hapsetmedi mi, sürgün etmedi mi, katletmedi mi?
[Rabbim İskilipli Atıf hoca kardeşimi, Necip Fazıl kardeşimi, Timurtaş hoca kardeşimi ve Atatürk'ü eleştirmenin bedelini dünyada ağır ödeyen diğer Din kardeşlerimi ahirette rızasıyla mükafatlandırsın. Rabbim ahirette Atatürk'e ve diğer zalimlere hakettikleri cezayı versin. Amin.]
● Milli mücadelede nice kardeşlerimiz batıl batıya benzeyelim diye mi batıl batıya karşı mücadele ettiler?
● Milli mücadelede nice kardeşlerimiz Atatürk yıllar sonra mubarek Kur'an'a ve Resulullah'a (aleyhissalatu vesselam) hakaretlerle dolu ders kitabını senelerce okullarda okutsun diye mi şehid oldular?
● Atatürk milli mücadele döneminde batıl batının Din'e aykırı dünya görüşünü ve yaşam tarzını taklid ve millete dikta edeceğini söyleseydi, hangi Mü'min ve Müslüman milli mücadelede onu desteklerdi?
● Atatürk camileri kapatmadı mı?
● Atatürk camileri satmadı mı?
● Atatürk camileri ambar, pavyon ve parti binası olarak kullanmadı mı?
● Dil ve harf devrimleriyle kadim kültürümüze yabancılaşmamızı sağlayan Atatürk değil miydi?
● Bugün Atatürk'ün Nutuk'u bile "sadeleştirilmiş Türkçeyle" yayınlanmak zorundaysa, bu utanç duymamız için bir sebep değil midir?
● Dünyada kendi tarihini anlamak şöyle dursun, okuyabilmekten bile aciz olan, ve bununla da - üstelik milliyetçilik adına - gurur duyan kamalistlerden başka bir toplum var mıdır?
● Atatürk 1924 yılında kendi ifadesiyle "Şeriat'ın emri gereği" Cuma gününü kanunen resmi tatil günü ilan etmedi mi?
● Lakin 1935 yılında (yani küfür rejimini sağlama aldıktan sonra) bu kanunu yürürlükten kaldırmadı mı?
● Dolayısıyla, Atatürk milyonlarca Mü'min ve Müslümanın Cuma namazı kılmasını engellemedi mi?
● Bu adam mı dindar; bu adam mı Din'e hizmet etmiş?
● Aklı başında ve bilgi sahibi bir Mü'min ve Müslüman hür iradesiyle, tüm enerjisini Din'e karşı savaşmaya harcamış azgın Din düşmanını sevdiğini ifade edebilir mi?
● "Elhamdulillah Müslümanım" diyen biri mubarek Kur'an'a ve Resulullah'a (aleyhissalatu vesselam) zerre kadar saygısı olmayan azgın Din düşmanına saygı duyabilir mi?
Milyonlarca Mü'min ve Müslümanın Cuma namazı kılmasını engelleyen Atatürk'ün, mubarek Alak suresine "safsata" demesi şaşılacak bir durum değil.
Atatürk'ü savunan Din kardeşlerimi tarihi otantik belgelerden öğrenmeye ve ibret almaya, mubarek Alak suresini okumaya ve tefekkür etmeye davet ediyorum.
Selam ve dua ile..
ALAK suresi meali (Seyyid Kutub kardeşimin "Fîzılâl'il Kur'an" isimli tefsirinden):
◼ Yaratan Rabbinin adıyla oku.
◼ O, insanı bir kan pıhtısından yarattı.
◼ Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir.
◼ O, insana kalemle yazmayı öğretti.
◼ İnsana bilmediğini öğretti.
◼ Hayır insan azar.
◼ Kendini zengin gördüğü için.
◼ Dönüş Rabbinedir.
◼ Gördün mü şu men edeni.
◼ Namaz kılarken bir kulu.
◼ Gördün mü, ya o kul doğru yolda ise.
◼ Yahut kötülüklerden sakınmayı emrederse.
◼ Gördün mü, ya bu adam yalanlar, yüz çevirirse.
◼ O, Allah'ın gördüğünü bilmiyor mu?
◼ Hayır eğer bundan vazgeçmezse onu perçeminden yakalarız.
◼ O yalancı günahkar perçeminden.
◼ O zaman gitsin de taraftarlarını çağırsın.
◼ Biz de zebanileri çağıracağız.
◼ Hayır ona boyun eğme. Rabbine secde et ve yaklaş.
Islam disinda istedigi mahallede oturabilir
3/10 Önce buraya, 1931 yılında, yâni CHP'nin iktidar döneminde Devlet Matbaasında basılan ve 1950 yılına kadar bütün liselerimizde resmen okutulan Tarih kitabının Orta Zamanlar bölümünden aldığım açıklamaları dikkatinize sunuyorum.
Nerdeeeeen Nereye...
Allah'ım, Yarabel Âlemin ayaklarımızı İslam'da sabit kıl bizi ancak müslüman olarak öldür bizi nefsini ilahlaştıranlardan uzak ve emin eyle, Amin...
Ey Mustafa Rabbim sizi sevdiklerinizle beraber haşreylesin
sen ve şeytanlaşmış olanlar için yaşasın CEHENNEMM. İLA CEHENNEMÜZ ZÜMERA...
4/10 CHP iktidarının İslâm dinine ve onun sevgili peygamberine, Kur'an-ı kerime nasıl baktığını göstermesi bakımından aşağıdaki cümleler çok, ama çok mühimdir.
Karşıt görüşlü müslümanların Allah,i ayrı sizin Allah,ınız ayrı demek
2/10 Şimdi ben, aynı kişilerin bir Köroğlu edasıyla konuşmaya başlamaları için, onlara zemin hazırlıyorum. Aşağıdaki çok hazin belgelerden sonra, muhteremlerin ne söyleyeceklerini doğrusu merak ediyorum.
Kaleler zaten yıkılıyor. Biz kaleden çıkmadığımız için de üstümüze yıkılıyor.
Mustafa İslamoğlu Meali 9-Tevbe Ayet:113
(KÜFRE saplanarak ölenlerin) cehennemlik olduğu berikiler için ortaya çıktıktan sonra, müşrikler için -isterse yakın akrabalık bağları bulunsun- Allah’tan af dilemek, ne nebiye ne de iman eden kimselere yakışır.[1545]işte kendi mealinde İslamoğlunun yorumu açıkça ortada rahmet diledikleri kimseler ise açıkça küfür içinde olduğunu bildiğimiz halde kısacası ayete aykırı davranarak aslında senin deminden beri başkaları için isnat ettiğini kendin pervasızca yapıyorsun ne resule yakışıyor ne de Müslümanlara ancak bu ayete de bir kılıf bulamazsan da artık Müslüman da değilim dersin gibi geliyor bana
4/14
Kardeşim
Yoğun araştırma yapmama rağmen Atatürk'ün 1931'den itibaren okullarda okuttuğu tarih kitabının otantik olmadığını - yani uydurma olduğunu - iddia eden bir tarihçiye ben rastlamadım. Bilakis, Sinan Meydan adlı şarlatan bile bir yazısında söz konusu tarih kitabının otantik olduğunu kabul etmek zorunda kalıyor.
Şarlatan Sinan Meydan'ın konuyla ilgili yazısından aktarıyorum:
> (Sinan Meydan)
Şarlatan Sinan Meydan yazısında söz konusu tarih kitabını savunuyor ve kitapta Din'in bilimsel açıdan anlatıldığını iddia ediyor. Fakat süzme şarlatan olduğu içindir ki, Sinan Meydan iddia ettiği "dinin bilimsel anlatımına" dair bir tane olsun örnek vermiyor. Keşke Sinan Meydan "dinin bilimsel anlatımına" dair birkaç örnek verseydi de, o örneklerin gerçekten "bilimsel açı" mı olduğuna, yoksa bariz hakaret mi olduğuna yazısını okuyanlar karar verseydi.
Sonuç (1):
Sinan Meydan ya "bilimsel açıyı" bariz hakaretten ayırt edemeyecek kadar zeka yoksunudur, ya da muhatabının zekasıyla dalga geçen bir şarlatan.
_______________
Sinan Meydan söz konusu ders kitabında "dinin bilim ile çatıştığında bilimin tercih edildiğini" iddia ediyor VE bir televizyon programında "doğrusu da budur" cümlesini ilave ediyor . (*)
Sinan Meydan aynı televizyon programında "elhamdülillah biz de müslümanız" cümlesini kullanıyor.
Sonuç (2):
Bu durumda Sinan Meydan'a sormak istiyorum: Ey şarlatan, sana göre senelerce okullarda okutulan ve mubarek Kur'an'a HAŞA "uydurulmuş masal" diyen ders kitabı bilimsel gerçeği ifade ediyorsa, o halde hangi yüzle "elhamdülillah biz de müslümanız" diyorsun???
EDEB YAHU...
_____________
(*) Din - bilim ilişkisi konusunda mesela - benim istifade ettiğim - Caner Taslaman kardeşimin "Allah, Felsefe ve Bilim" adlı eserini okumanı tavsiye ederim. Maddi imkanın yoksa Caner Taslaman kardeşimin eserlerini "canertaslaman(noktacom)" internet sitesinden PDF formatında ücretsiz olarak temin edebilirsin.
3/3
HAŞR Suresi (24):
● O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah’tır. Güzel isimler O’nundur. Göklerdeki ve yerdeki her şey O’nu tesbih eder. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
ZARİYAT Suresi (56):
● Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.
NAS Suresi (1 - 6):
● De ki: Sığınırım ben insanların Rabbine,
● İnsanların hükümdârına,
● İnsanların ilâhına,
● O sinsi vesvesecinin şerrinden.
● O ki, insanların göğüslerine vesveseler fısıldar.
● Gerek cinlerden, gerek insanlardan.
YUNUS Suresi (38):
● Senin için, 'Onu uydurdu mu?' diyorlar. De ki: 'Onun surelerine benzer bir sure meydana getirin, iddianızda samimi iseniz, Allah'tan başka çağırabileceklerinizi de çağırın.'
MUTAFFİFİN Suresi (10 - 13):
● O gün yalanlayanların; hesap ve ceza gününü yalanlayanların vay hâline! Onu, ancak her azgın, günahkâr kimse inkâr eder. Ona âyetlerimiz okununca, “Eskilerin masalları” der.
EN'AM Suresi (21):
● Kim Allah’a karşı yalan uydurandan, ya da O’nun âyetlerini yalanlayandan daha zalimdir? Şüphesiz ki, zalimler kurtuluşa eremez.
EN'AM Suresi (33 - 34):
● Onların söylediklerinin seni üzeceğini elbette biliyoruz; doğrusu onlar seni yalancı saymıyorlar, fakat zalimler Allah'ın ayetlerini bile bile inkar ediyorlar.
● Senden önce nice peygamberler yalanlandı ve kendilerine yardımımız gelene kadar yalanlanmalarına ve sıkıştırılmaya katlandılar. Allah'ın sözlerini değiştirebilecek yoktur; and olsun ki peygamberlerin haberi sana da geldi.
SEBE Suresi (31 - 34):
● İnkâr edenler, “Biz bu Kur’an’a da ondan önceki kitaplara da asla inanmayız” dediler. Zalimler, Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman hâllerini bir görsen! Birbirlerine laf çevirip dururlar. Zayıf ve güçsüz görülenler, büyüklük taslayanlara, “Siz olmasaydınız, biz mutlaka iman eden kimseler olurduk” derler.
● Büyüklük taslayanlar, zayıf ve güçsüz görülenlere, “Size hidayet geldikten sonra, biz mi sizi ondan alıkoyduk? Hayır, suçlu olanlar sizlerdiniz” derler.
● Zayıf ve güçsüz görülenler, büyüklük taslayanlara, “Hayır, bizi hidayetten saptıran gece ve gündüz kurduğunuz tuzaklardır. Çünkü siz bize Allah’ı inkâr etmemizi ve O’na eşler koşmamızı emrediyordunuz” derler. Azabı görünce de içten içe pişmanlık duyarlar. Biz de inkâr edenlerin boyunlarına demir halkalar geçiririz. Onlar ancak yapmakta olduklarının cezasını göreceklerdir.
● Biz, hangi memlekete bir uyarıcı göndermişsek oranın şımarık zenginleri, “Biz, sizinle gönderileni inkâr ediyoruz” demişlerdir.
BAKARA Suresi (98):
● Evet, kim Allah'a, O'nun meleklerine, O'nun peygamberlerine, Cebrail'e ve Mikâil'e düşman olursa bilsin ki, Allah da kâfirlerin düşmanıdır.
MUMTEHİNE Suresi (1):
● Ey İman edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin. Siz onlara sevgi gösteriyorsunuz. Hâlbuki onlar size gelen hakkı inkâr ettiler. Rabbiniz olan Allah’a inandınız diye Resûlü ve sizi yurdunuzdan çıkarıyorlar. Eğer rızamı kazanmak üzere benim yolumda cihad etmek için çıktıysanız (böyle yapmayın). Onlara gizlice sevgi besliyorsunuz. Oysa ben sizin gizlediğinizi de, açığa vurduğunuzu da bilirim. Sizden kim bunu yaparsa, mutlaka doğru yoldan sapmıştır.
HUD Suresi (112 - 113):
● Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın. Şüphesiz O, yaptıklarınızı hakkıyla görür.
● Zulmedenlere meyletmeyin. Yoksa size de ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra size yardım da edilmez.
RA'D Suresi (11):
● İnsanı önünden ve arkasından izleyen (melekler) vardır, onu Allah'ın emri ile gözetlerler. Herhangi bir toplum tutumunu değiştirmedikçe Allah onun konumunu değiştirmez. Allah, bir toplumun herhangi bir kötülüğe uğramasını dileyince, onu hiç kimse önleyemez. İnsanların Allah'dan başka hiçbir koruyucusu, kayırıcısı yoktur.
ASR Suresi (1 - 3):
● Asr'a andolsun ki: Muhakkak insan, hüsrandadır. Ancak iman edenler ve salih amel işleyenler müstesnadır. Bir de birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler.
MU'MİN Suresi (1 - 3):
● Hâ. Mîm. Bu Kitap mutlak galip, hakkıyla bilen, günahı bağışlayan, tevbeyi kabul eden, azabı çetin, lütuf sahibi Allah tarafından indirilmiştir. O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur, dönüş ancak O'nadır.
TUR Suresi (29 - 49):
● Şu halde sen, öğüt verip hatırlat; çünkü sen, Rabbinin nimetiyle ne bir kâhinsin, ne de bir mecnun.
● Yoksa onlar: «Bir şairdir, biz ona zamanın felâketlerini gözlüyoruz» mu diyorlar?
● «Siz gözetleyip durun; çünkü ben de sizinle birlikte gözetleyenlerdenim.»
● Yoksa bunu kendilerine saçma akılları mı emretmektedir? Yoksa kendileri azgın bir kavim midir?
● Yoksa: «Onu kendisi uydurup söyledi» mi diyorlar? Hayır, onlar iman etmiyorlar.
● Şu halde, eğer doğru sözlüler iseler, onun benzeri bir söz getirsinler.
● Yoksa onlar, hiçbir şey olmaksızın mı yaratıldılar? Yoksa yaratıcılar kendileri mi?
● Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattılar? Hayır; onlar, kesin bir bilgiyle inanmıyorlar.
● Yoksa Rabbinin hazineleri onların yanında mıdır? Yoksa üstün güç (her şeyin denetim ve yönetim) sahipleri kendileri midir?
● Yoksa onların bir merdivenleri mi var (ki) onunla (yükselip en yüce makamda konuşulanları) dinliyorlar? Öyleyse, dinleyenleri açık bir delil getirsin.
● Yoksa kızlar O'nundur da, erkek çocuklar sizin mi?
● Yoksa sen onlardan bir ücret mi istiyorsun ki, haksız bir borçtan dolayı onlar, ağır bir yük altındadırlar?
● Yoksa gayb (bilgisi) onların katında mıdır, böylece onlar yazıp duruyorlar?
● Yoksa hileli bir düzen mi kurmak istiyorlar? Fakat o küfretmekte olanlar, kendileri hileli düzene düşecek olanlardır.
● Yoksa onların, Allah'ın dışında başka bir ilahları mı var? Allah, onların şirk koşmakta olduklarından yücedir.
● Eğer gökten bir parçanın düşmekte olduğunu görseler bile. «Üst üste katlanıp yığılmış bir buluttur.» derler.
● Öyleyse sen onları kendisinde (en dayanılmaz azabla) çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak.
● O gün, ne hileli düzenleri kendilerine herhangi bir şeyle yarar sağlayacak, ne de kendileri yardım görecekler.
● Hiç şüphe yok, zulmetmekte olanlara, bundan önce de bir azab vardır; ancak onların çoğu bilmiyorlar.
● Artık sen, Rabbinin hükmüne sabret; çünkü gerçekten sen, bizim gözlerimizin önündesin. Ve her kalkışında da Rabbini hamd ile tesbih et!
● Gecenin bir bölümünde ve yıldızların batışının ardında da O'nu tesbih et.
ALAK Suresi (1 -19):
● Yaratan Rabbinin adıyla oku.
● O, insanı bir kan pıhtısından yarattı.
● Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir.
● O, insana kalemle yazmayı öğretti.
● İnsana bilmediğini öğretti.
● Hayır insan azar.
● Kendini zengin gördüğü için.
● Dönüş Rabbinedir.
● Gördün mü şu men edeni.
● Namaz kılarken bir kulu.
● Gördün mü, ya o kul doğru yolda ise.
● Yahut kötülüklerden sakınmayı emrederse.
● Gördün mü, ya bu adam yalanlar, yüz çevirirse.
● O, Allah'ın gördüğünü bilmiyor mu?
● Hayır eğer bundan vazgeçmezse onu perçeminden yakalarız.
● O yalancı günahkar perçeminden.
● O zaman gitsin de taraftarlarını çağırsın.
● Biz de zebanileri çağıracağız.
● Hayır ona boyun eğme. Rabbine secde et ve yaklaş.
Ulu Önder Mustafa Kemal ATATURK.
7/10 Bu resmî tarih kitabının 91. sayfasında İlk Vahiy başlığı altında şöyle bir iddia ileri sürülmektedir:
"Muhammet, uzun bir devirdeki tefekkürlerin mahsulü olan âyetleri, lüzum ve ihtiyaçlara göre takrir ediyordu. Bununla beraber, kendisini tahrik eden kuvvetin, tabiat fevkinde bir mevcudiyet olduğuna, samimi surette kani idi."
Sen onların cenazelerinde bulunma diye gelen ayeti onlara rahmet okuma diye anlayabilirmiyiz kafurun suresini anlatırken böyle demiyordunuz hocam şu anlattıklarınız ayetlerle çeliştiğinizin farkında değilmisiniz emribilmarufa ne oldu üstünü kapatmaya kalktığınız şeyin farkındamısınız hayret
Yahya Kemal'in hayatını okudum da diyor ki "Atatürk alkolle bağımlı idi her gün içerdi. AMA Kadir gecesi iÇMEZDi!" Buda imanının olduğunu gösteriyor.
imanlı birine imansız demeden daha kötü ne olabilir?
Dini bir uygulamaya karşı saygılı olmak başka, iman ise başka bir konudur.
@@AHMET_AYDINLI kimin imanlı olduğunu Allah dan başka kim bilebilir?niçin açık olan ozellikle emredilen işleri yapmayıp Allah ın karar meciine zorluyoruz?kamu malı yiyenler imanlimi oluyor?
1/12 Atatürk'ün Din'e karşı açtığı savaşı gözler önüne seren belgeleri kamuoyuna sunduğunuzda, Atatürk'ü savunanların mesaj itibarıyla aynı, şekil itibarıyla farklı tepkileriyle karşılaşıyorsunuz.
Bu tepkilerin ortak noktası Atatürk'ün Din'e karşı açtığı savaşın inkar edilmesidir.
Bu yorumumda söz konusu tepkileri kategoriler halinde ele almak istiyorum.
2/12 BELGELERİ GÖRMEZDEN GELMEK
Sanırım en yaygın tepki budur. Görmedim, duymadım ve susuyorum. Buna "üç maymun" rolünü oynamak da diyebiliriz.
3/12 BELGELERİN SAHTE OLDUĞUNU İDDA ETMEK
Atatürk'ü savunanlara göre Atatürk tabusunu yıkma potansiyelini taşıyan her belge uydurulmuş olmak zorundadır.
Belgeyi araştırmak yok, sorgulamak yok; ya ne var? Rasyonellikten uzak, hissi - yani psikolojik - bir bakış açısı.
Örneklendirmek gerekirse, Atatürk'ü savunanlara göre "İstiklal Mahkemeleri'nde" katledilen Din alimleri masum değil imiş, "vatan haini" imiş.
Tarihin bu denli çarpıtılmasına biz lakayıt kalamayız. Bu sebeple tarihi merak eden kardeşlerimi araştırmaya sevketmesi temennisiyle konuyla ilgili birkaç eseri dikkatlerine sunmak istiyorum:
● İskilipli Atıf'ı anmak ve anlamak, Abdurrahman Dilipak
www.tyb.org.tr/abdurrahman-dilipaktan-iskilipli-atifi-anmak-ve-anlamak-5464h.htm
● İskilipli Atıf Hoca’yı neden idam ettiler?, Mustafa Armağan
www.yenisafak.com/yazarlar/mustafa-armagan/iskilipli-atif-hocayi-neden-idam-ettiler-2035987
● İSKİLİPLİ ATIF HOCA VE ŞAPKA, Talha Bayraktar
www.gencgazete.net/kose-yazisi/iskilipli-atif-hoca-ve-sapka-2279/
● İSKİLİPLİ ATIF HOCA, Ali İhsan Er
www.davetci.com/d_biyografi/biyografi_iatifhoca.htm
● İskilipli Atıf Hoca şapka için idam edilmedi mi?, Mustafa Armağan
www.haber7.com/yazarlar/mustafa-armagan/713907-iskilipli-atif-hoca-sapka-icin-idam-edilmedi-mi
● Üç Alilerin idam mangaları: İstiklâl Mahkemeleri, Yavuz Bahadıroğlu
www.yeniakit.com.tr/yazarlar/yavuz-bahadiroglu/uc-alilerin-idam-mangalari-istiklal-mahkemeleri-9334.html
● Cumhuriyetin terör aygıtı: İstiklal Mahkemeleri, Ayşe Hür
www.derindusunce.org/2009/07/05/cumhuriyetin-teror-aygiti-istiklal-mahkemeleri/
● İstiklâl Mahkemeleri’nin Tarihi Misyonu Şapka İnkılâbı ve İskilipli Âtıf Hoca’nın İdamı, Bahadır Kurbanoğlu
www.haksozhaber.net/okul/istiklal-mahkemelerinin-tarihi-misyonu-sapka-inkilabi-ve-iskilipli-atif-hocanin-idami-6526yy.htm
● İstiklâl Mahkemeleri, Kadir Çandarlıoğlu
belgelerlegercektarih.com/2012/09/26/istiklal-mahkemeleri/
● İstiklal Mahkemeleri, Ergün Aybars
● İstiklal Mahkemeleri’nde adalet var mıydı?, Mustafa Armağan
www.timeturk.com/tr/2013/10/27/istiklal-mahkemeleri-nde-adalet-var-miydi.html
● Etme bulma dünyası ve İstiklal Mahkemeleri.., Abdullah Muradoğlu
www.yenisafak.com/yazarlar/abdullah-muradoglu/etme-bulma-dunyasi-ve-istiklal-mahkemeleri-21241
4/12 BELGELERE AKLA ZİYAN ANLAMLAR YÜKLEMEK
Sinan Meydan adlı şarlatan bu argümanın "ustasıdır". Sinan Meydan Atatürk'ün şeksiz şüphesiz azgın bir Din düşmanı olduğunu ispatlayan belgelere kendi ürettiği zihin cambazlıklarıyla akla ziyan anlamlar yüklüyor ve böyle yaparak düpedüz muhatabının zekasıyla dalga geçiyor.
Sinan Meydan'ın
○ Atatürk'ün son meclis konuşması,
○ Atatürk'ün 1931'den itibaren okullarda okuttuğu "tarih kitabı" ve
○ Atatürk'ün Sansürlenen Mektubu
ile ilgili yazılarını eleştirel akıl ile okuyan herkes Sinan Meydan'ın bir şarlatan olduğunu müşahede edecektir.
Bununla birlikte Sinan Meydan'a kızmamak gerek; zira o mesleği şarlatanlık olanın yapması gerekeni yapıyor. Asıl hazin ve vahim olan ise, Atatürk'ü savunan "Din kardeşimin" her fırsatta Sinan Meydan'ın safsatalarını tekrarlamasıdır.
5/12 BELGENİN İŞİNE GELEN BÖLÜMÜNÜ KAMUOYUNA SUNMAK, İŞİNE GELMEYEN BÖLÜMÜNÜ KAMUOYUNDAN GİZLEMEK
Şarlatan Sinan Meydan bu "metodun da" ustasıdır. Daha önce bu sayfaya yüklediğim bir yorumumu tekrarlıyorum:
Şarlatan Sinan Meydan'ı deşifre:
Dönemin ABD büyükelçisi Charles H. Sherrill'in kaleme aldığı “A Year’s Embassy to Mustafa Kemal” adlı eser 1934 yılında Türkçe'ye çevrildi ve yayınlandı. Bu kitapta Sherrill Atatürk'le yaptığı mülakatlara dayanarak Atatürk'ün Din ile ilgili görüşlerini aktarıyor.
Sinan Meydan bir yazısında bu kitaptan alıntı yapıyor:
6/12 SADECE İŞİNE GELEN BELGELERİ KAMUOYUNA SUNMAK
Atatürk'ün "Balıkesir Hutbesi'ni" Atatürk'ün dindar bir devlet adamı olduğunun belgesi olarak gösterenler, neden Atatürk'ün 1931'den itibaren okullarda okuttuğu sözde "tarih kitabından" gerçekte ateizm propagandasından söz etmezler?
Bahsettiğim iki belge arasındaki yaman çelişkiyi Atatürk'ü savunan "Din kardeşim" nasıl açıklıyor.
Ben nasıl nasıl açıkladığımı arzetmek istiyorum. Makul argümanlarla itiraz etmek isteyenler varsa, buyursunlar itiraz etsinler.
Benim derdim Mustafa Kemal ile değil; benim derdim Kamal Atatürk denen azgın Din düşmanıyla.
Birincisi, Milli Mücadele döneminde millete Hilafet, İslam Birliği ve Şeriat uğruna Cihad edeceğini vadeden Mücahid..
İkincisi, küfür rejimini kurduktan ve sağlama aldıktan sonra, Milli Mücadele'de verdiği tüm sözleri unutan, "dindar devlet adamı" maskesini çıkaran, manevi değerlerimize karşı bilediği dişlerini açıkça sergileyen ve Din'e ve kültürel mirasımıza karşı tarihte eşi benzeri görülmemiş bir savaşı başlatan azgın Din düşmanı.
Birincisine can kurban; ikincisinin canı cehenneme.
Vesselam..
Atatürk'ün ve Kamalist rejimin zulmünü unutmayalım ve unutturmaya çalışanlara hatırlatalım.
Bu, İskilipli Atıf kardeşimin, Necip Fazıl kardeşimin, Timurtaş Uçar kardeşimin, Nuray Canan Bezirgan kardeşimin ve Atatürk'ün ve Kamalist rejimin zulmüne uğramış daha nice mazlumun üzerimizdeki hakkıdır. Daha da önemlisi bu, Allah'ın üzerimizdeki hakkıdır.
Rabbim yardımcımız olsun. Amin.
Selam ve dua ile..
o rejimler zulüm değil bilhassa senin şuan ki olduğu gibi rahatça yaşaman için uygulanan kanunlardır, rahatsızsan şeriatla yönetilen ve başka ülkelere muhtaç yerlere gidebilirsin.
Tebrikler hocam. Tarikat i mollalar çatlasın. Sufyaniler, yezitler çatlasın. Krallar çıplak.
Şahin Doğan kardeşimin bir yazısı:
> (Şahin Doğan, risalehaber(nokta)com)
Abdurrahman Dilipak kardeşimin 29 Ekim mesajı:
> (Abdurrahman Dilipak, Yeni Akit)
Canımdan çok sevdiğim Resulullah'a (aleyhissalatu vesselam) hakaretlerle dolu ders kitabını 1931'den ölümüne kadar okullarda okutarak masum çocuklara küfrü aşılamaya çalışan Atatürk denen azgın Din düşmanına hakkımı helal etmiyorum.
Rabbim ahirette Atatürk'e ve diğer zalimlere hak ettikleri cezayı versin. Amin.
Eyvahlar olsun! Ömrünü Kur'an'ı anlamaya ve anlatmaya ada. Finalde Kur'an düşmanlarına güzelleme yap. Hafazanallah!
Kimin Kur'an düşmanı olarak öldüğü yalnızca Allah'a ait olan din gününde anlasilmayak mi?
1/2 Mustafa İslamoğlu'nun birkaç yıl önce kaleme aldığı örnek alınası makalesini aynen aktarıyorum.
Mustafa İslamoğlu'nun kamalist pencereyi kapatması ve tarihe tekrar vahyin penceresinden bakması temennisiyle,
Selam ve dua ile..
5/14
● Atatürk'ün 1931'den itibaren okullarda okuttuğu tarih kitabı
VE
● Atatürk'ün 1928 yılında Türkçeye tercüme ettirdiği ve yayınladığı Jean Meslier'in "Sağduyu, Tanrısızlığın İlmihali" adlı kitabı Atatürk'ün azgın bir Din düşmanı olduğunu ispatlayan belki de en çarpıcı iki belgedir.
Inanamıyorum gercekten bunları bizlerden hep saklamışlar.
Tavsiyeler:
VİDEO BAŞLIĞI:
Harf inḳilābına gerek varmıydı?
LİNK:
ua-cam.com/video/5Z4Ofe48r9s/v-deo.html
VİDEO BAŞLIĞI:
Kayıtdışı Tarih - Harf inkılabı ve sonuçları
LİNK:
ua-cam.com/video/GNxCMgW0Aew/v-deo.html
VİDEO BAŞLIĞI:
Aytunç Altındal'dan Çarpıcı Harf Inkılabı Yorumu!
LİNK:
ua-cam.com/video/UVwEX2moESA/v-deo.html
VİDEO BAŞLIĞI:
Harf İnkılabı Hakkında Söylenen Yalanlar
LİNK:
ua-cam.com/video/fWLeIVcu1H4/v-deo.html
Ağır saçmalamışsın. Aytunç hocayı bende dinlerdim ASAM üyesi çok başarılıydı ama arada komplo teoriside söylerdi. Eğer onun her dediğine inanıyorsan Ümit Özdağ da ASAM üyesi, ona da inan o zaman. Osmanlıda okuma yazma oranı %3 ila %8 civarındaydı. Sadece liseye kadar okul okunabiliyordu. İnsanlar yani halktan tebaa ise fazla öğrenim göremediği ve görse bile birbiri ile yazışmada haberleşemediği, sorun yaşadığı için Atatürk harf inkılabı yapmak durumunda kaldı. Benim çocuklarım, ilkokuldan itibaren birbirleri ile yazışabilsinler diye bunun yapılması önemliydi. Sonrasında ise okuma yazma oranı ciddi oranda artmaya başladı. Sen şimdi neden latince dersin biliyorum onuda. Hemen söyliyim sana, diller zaten geçmişten bugüne köken olarak birbirine benzer. Atatürkte burda zekasını kullanarak latince alfabeyi fonetik bir hale getirerek bize mükemmel bir dil ortaya koydu. Haliyle sen şimdi buna da inanmazsın gavurdu falan dersin, Kur-anı Kerimi bugün ilk türkçe meali ile en iyi çıkış noktasını önüne getiren, getirtende Atatürktür. Nasıl mı? Elmalılı Hamdi Yazır'a en iyi desteği vermiş, ve ülkedeki gereksiz, kof, boş olan ne kadar andaval tarikatlar varsa (masonlukta buna dahil) hepsini kapattırıp üstüne isyan edenleride astırıp ülkeden kovmuştur. Şeyhlerine sorarsın onlar iyi bilir. Ders bitmiştir.
1/7 Mustafa Armağan kardeşimin internet sitesinden alıntı:
Soru 1: Harf İnkılabı Latin harfleri Türkçeye daha uygun olduğu için mi yapıldı?
Cevap 1: Her dil farklı seslere sahiptir. İnkılapçı mantıktan gidersek her dile uygun bir alfabe geliştirmemiz gerekir. Alfabe sunidir, dil tabii. Her dilin alfabeyle sorunları vardır ve mükemmel alfabe yoktur. Uyumsuzluklar ıslahatla halledilmeye çalışılır. Nitekim Fransızlar sonradan K ve W harflerini alarak alfabelerindeki harf sayısını 26’ya çıkarmışlardı.
2/7 Soru 2: Arap harfleri zordu, okuma yazma kolay öğrenilemiyordu deniliyor. Kolaylığın ilerlemeyle bir ilgisi var mıdır?
Cevap 2: Alfabenizin öğrenilmesi zor ise değiştirmezsiniz, ıslah edip ona göre bir öğretim sistemi tatbik edersiniz. Japonlar hala dünyanın en sıkı eğitim sistemlerinden birine sahip olduklarından gurur duyarlar. Latin alfabesine göre öğrenilmesi zor olan dilleriyle Latin alfabesi kullanan birçok Avrupa ülkesinden fazla sanayileşmiş olmaları bunun kanıtıdır. Müslümanlar Arap alfabesiyle dünyanın en görkemli medeniyetlerinden birini inşa ederken aynı dönemde Latin alfabesi kullanan Avrupa karanlık çağda yaşıyordu. Demek ki keramet alfabede değil, onu kullananın maharetindedir.
3/7 Soru 3: “Muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkmak” için yapılanlardan biri de Harf İnkılabı’ydı. Harfleri değiştirerek bu iş başarılabilir miydi?
Cevap 3: Bu da mantık dışı bir gerekçe, zira öyle olsaydı yarın Çin ‘muasır medeniyet seviyesi’ni oluşturdu diyelim, bu durumda ona yetişmek için Avrupa ve ABD Çin alfabesini mi benimseyecektir?
4/7 Soru 4:Harf İnkılabı’nın gerçek amacı neydi?
Cevap 4: Görünüşte bize pek çok gerekçe sunuluyor ama bunların iler tutar yanları yok. Ancak gerçek amacı fısıldayan birkaç ‘itirafçı’ mevcut.
Yakup Kadri’nin şu sözü gibi: “Biz Latin alfabesiyle Batı camiasına arka kapılardan değil, ön kapıdan girme imkanını bulabildik.” Başbakan İnönü yıllar sonra “Harf İnkılabı’nın en büyük faydası, kültür değişmesini kolaylaştırmasıdır. Türk milletini bir kültür aleminden bir başkasına nakletmiştir.” itirafında bulunmuştur.
Alfabe değişiminin mimarlarından Ahmet Cevat Emre “Arap yazısıyla Batı kültürünü benimsemek imkansızdı.” diye yazmıştır. Demek ki, gerçek amaç, Batı medeniyetine geçmekti, Osmanlı’yı, İslam’ı ve Kur’an’ı temsil eden bir yazıyla yollarına devam edemezlerdi.
5/7 Soru 5: Bizden başka Harf İnkılabı yapan ülkeler oldu mu?
Cevap 5: İşgalci Fransızların Haiti ve Vietnam’da yaptıkları gibi dışarıdan değil de kendi iradesiyle Harf İnkılabı’nı yapan 2 ülke var modern çağda. Biri biziz, diğeri İsrail. Ancak mühim bir farkla: Biz Arap yazısını geri bıraktırıyor diye terk ederken, İsrail, hemen bütün Yahudi vatandaşları Latin harflerini bildiği halde tersinden bir Harf İnkılabı yaptı ve 2 bin yıl önceki ölü ve öğretilmesi çok zor İbrani alfabesini diriltti. Eh, sofranıza koyduğunuz köpek balığı geni aşılanmış domatesin tohumlarını bu mürteci devletten aldığımıza göre pek de geriye gitmiş sayılmazlar değil mi?
6/7 Soru 6: Harf İnkılabı’nın ilham kaynakları nelerdir?
Cevap 6: 1926 Bakü Kongresi gibi örnekler var ama 1927’de Filistin’de bir Yahudi’nin Latin harfleriyle ama İbranice yayımladığı kitabı görmezden gelemeyiz. İthamar Ben-Avi adlı bu Latin harfleri savunucusu, dindar Yahudilerce topa tutulmuş ve ilhamını Türklerden aldığı iddia edilmişti. Ben-Avi ise kendini şöyle savunmuştu: “Bu fikri ben Atatürk’ten almadım, aksine onun ilham kaynağı benim. 1911’de Kudüs’e geldiğinde Mustafa Kemal’e Osmanlı’nın geleceğinin Latin harflerinde yattığını anlatmıştım, o da ikna olmuştu. Hatta ‘Latin harflerinin şerefine’ diye beraber kadeh kaldırmıştık!”
Atatürk'ün Din'e karşı açtığı savaşı gözler önüne seren belgeler görmezden gelindiğinde ve Atatürk'ün azgın bir Din düşmanı olduğu inkar edildiğinde, dolayısıyla tarih çarpıtıldığında, ben susmamayı ve itiraz ve hakikati tebliğ etmeyi Dini vazifem addediyorum.
Bu bağlamda, Atatürk'ün tartışıldığı bir internet sitesinde paylaştığım birkaç yorumumu burada tekrarlamak istiyorum.
Ola ki, tarihi merak eden kardeşlerim tarihi Atatürk'ü aklamak adına öne sürülen safsatalardan değil, otantik belgelerden öğrenirler.
Selam ve dua ile..
vah vah vah
Mustafa İslamoğlu, "Atatürk" denen azgın Din düşmanına rahmet okumasını eleştirdiğimiz için, bizim dindar olmadığımızı, "dini dar fanatik" olduğumuzu iddia ediyor.
Fanatik Din düşmanına rahmet okuyacak kadar dini geniş olmaktan Allah'a sığınırım.
Rabbim, beni ve tüm kardeşlerimi zalimlere rahmet okuyacak kadar değişmekten korusun. Amin.
Ne saçmalıyon sen azgın sensin hadsız
Allah razı olsun hocam
《 1/2 》
Kadir Çandarlıoğlu kardeşimin bir yazısı:
> (Kadir Çandarlıoğlu, belgelerlegercektarih.com/2012/07/18/m-kemal-ataturk-dini-kullandigini-itiraf-ediyor-turk-tarih-kurumu-kaynakli/ )
《 2/2 》
BAKARA Suresi (13 - 16):
● Onlara «Halk nasıl iman etti ise siz de öyle iman edin» denildiği zaman «Biz hiç beyinsiz ayaktakımı gibi iman eder miyiz?» derler. Asıl beyinsiz ayaktakımı kendileridir, ama bunu bilmiyorlar.
● Onlar müminler ile karşılaştıkları zaman «inandık» derler. Fakat şeytanları, elebaşları ile başbaşa kaldıkları zaman «Biz sizin yanınızdayız, onlarla sadece alay ediyoruz» derler.
● Aslında onlarla alay eden ve kendilerini azgınlıkları içinde debelenmeye bırakan Allah'tır.
● Onlar hidayet karşılığında sapıklığı satın alan kimselerdir. Bu yüzden yaptıkları ticaretten kazanç elde edememişler ve de hidayete erememişlerdir.
Allah razı olsun hocam