İniyorum kulelerinden katil iniyorum maktul minarelerden taraçadan, bahçeden ilk tanıyı bulanların indikleri her yerden ilk tanıyı bulandıran bir vaşakla birlikte değdikçe ayaklarım merdiven alçalıyor açılıyor leşlerin, atmıkların cesurane canlıların korka korka uzandıkları zemin ağzımda kef iki gözIerimde mil iniyorum kulelerinden katil. Körüm, o halde karanlık niye benden kaçıyor? Sağırım, nasıl oluyor da uğultum uzaktan beni çağırmaktadır? Göklerin çökeltisinden başkaca soy toprağın tortusundan gayrı hısım bilmeksizin iniyorum kirli eteklerine beni emziren kaltak şehrin iniyorum ama indirilmedim iniyorum çalıntı tahtımı terk ederek arada bir çehremi dalgalandıran karaltı vurulmuş arkadaşlarımdan yansıyor olsa gerek iniyorum onlardan artakalan yükü indirmek için indiğim yerde beni bir bekleyen yok indiğim yerde biçilmiş ot gibiyim puslu, çapraşık, koklanmamış ihmalkâr gözle okunmuş bir kitap bîtab bir gözle okunmayı tercih ederdim yoğrulmuş olan benle bir daha yoğrulsaydı benimle açsaydı ağırdan tükeniş faslını mızrap. Yağmurun yoldaşı denebilir mi bana? Ne dökülüş inişimde, ne çakış… Yalnızca o çetrefil aralama zahmetine katlanarak iniyorum kızları utandıran iç çekişle erkekleri boğan kasvetle iniyorum. Öfkemdi başlattı yolu ısrara gerek var deyip durdu şehvetim istemedi doğurmak böyle bir uğraşı tabiat tarih onu tanımazlıktan geldi bir dövüş olsaydı sonunda belki gevşerdi hırsım belki saçlar taranırdı bir sevişmeden sonra ama ben hınca hınç bekçisi kalacağım burçlarımın sonunda yükü bıraktığıma yanacağım. İniyor ve inliyorum nereye bir kucak dolusu sonluluk sorgusu getiriyorsam oraya bir kucak da getiriyorum bir kucak sadece genç ve diri değil bir kucak sadece yaşlı ve yorgun değil bir kucak sadece erkek ve vakur değil bir kucak sadece kıvrak ve dişi değil bir kucak sadece kavruk ve intikamcı değil bir kucak sadece gürbüz ve atak değil bir kucak sadece üzgün ve dindar değil bir kucak sadece temiz ve sevecen değil bir kucak sadece pis ve sırnaşık değil bir kucak sadece cömert ve sıcak değil bir kucak sadece sancılı ve keskin değil bir kucak sadece umursamaz ve bezgin değil bir kucak sadece öksüz ve çolak değil bir kucak sadece bir kucak açılınca açıkları kapatan acıkınca doyuran ve doyurunca nasıl da perişan, ne kadar da ölçülü darası alınmaz yüküm bu benim kayda geçirilemez, narhı konulmaz resmen ve alenen ifade usulü yok gözümün feri saydım onu, gücüm bundadır dizimin dermanıdır o buradan gelir cesaretim bende bu kucak olduktan sonra iyi veya kötü ne yapılabilir kendi hayatı aleyhine binlerce defa dolap çevirmiş olan bana? Bakın, bulduğum her gerçeği delik deşik ediyor kayboluş kapımı sürgüleyen bir vaşak her sevincimi viran eden bu hayvan yalanlar içinde boğulmamı önlüyor ondan kurtulacak olursam biliyorum beni yaşamakla coşturan bir kaynak keşfederim ondan kurtulduğum an bütün boyutlarımı kaybederim.
Önceleri, acemiyken bu vaşak yokken daha yanıbaşımda okul müdürü veresiye satan bakkal kapıcı ve akrabaları dört ayrı ölümle ölmeyi öğren demişlerdi bana dört bucakmış anlattıklarına bakılırsa dünya omzun güneş kokuyor demişti kısa eteklikli kız o da omzuma bir şey konduracak mutlaka. İşte o zaman bildimdi anladımdı o sıra ne bir atlas kalır bende, ne ibrişim bu çuha, bu sicim elden çıkarsa acemiydim gitmem dedim sizin provalarınıza bön ve berbat buluyorum yaldızlı yaz gecelerinizi berbattır balkonda o güneşli sabahlar biraz açılmak için açıldığınız kırların aniden karşılaştığınız ırmakların ürpertisi ahmakça böndür beni belimden bölmeye kalkan enlem benden iki bakışık parça çıkarmaya çabalayan boylam da berbat ipekli libas giymem, altın takınmam atımın eğerinde kaplan derisi yoktur çehreme iyi baksalardı yırtılırdı uykularının zarı uykuluydular sinerken bedenime kıraç dağlar bitek vadilerle beraber ben tenimi yumarken uykularına tutundular… Çocuklar acıları paylaşmaz demiştim omuz silkerek acılardır paylaşan çocukları gün geldi paylaşıldı acılar çocuklar paylaşıldı bana bırakılan neyse ona burun kıvırdım gittim bir kuyudan su çektim halka boynumdan geçti geçti boynuma kemend d harfine bak dedim nasıl da soylu duruyor sonunda kelimenin harfe bak, harfe dokun, harfin içinde eri harf ol harfle birlikte kıyam et harf of harfler ummanına bat çünkü gördüm ne varsa sonunda kelimenin çünkü böndür altında kaldığım töhmet uğradığım kinayeler bön ve berbat. Evet, ilmektir boynumdaki ama ben kimsenin kölesi değilim tarantula yazdılar diye göğsümdeki yaftaya tarantulaymış benim adım diyecek değilim tam düşecekken tutunduğum tuğlayı kendime rabb bellemiyeceğim razı değilim beni tanımayan tarihe beni sinesine sarmayan tabiattan rıza dilenmeyeceğim. Gittim su çektim en derin kuyudan en hileli desteden kendi kartımı çektim yaktım belgeleri bütün tanıkları yok etmek için ricacıları öldürdüm onlar bu dumanlı dünyanın beni nasıl özlediğini görmüş olabilirdi gerçekten özlemişti beni dünya öze çekmişti özüm gelinceye kadar bana temas etmişti bu dokunuş parlatınca beni benden biraz dünya isteyen ricacıları öldürdüm ve kıtal bitti. Yazık. Yazık ki yazgımın boyası koyu. İnilecek kadar indim. Hayfa. Yine bir geçitteyim, yeniden bir liman şehri bura eskilerin tayfası yine hep buradalar hep bilinen tecimenler, tanıdık yosmalar havada hayza benzeyen aynı koku binalara yaklaşırken eskisi gibi sıklet artıyor hâlâ ayırt edilemiyor dişli gıcırtıları çocuk çığlıklarından tanıyorum bunlar bulutlara bakmak için penceresi evlerin bu da deniz hırs püsküren, toynak durduran deniz rezeleri yerlerinden oynatan vâdeden, vâdeden, vâdeden tesellicimiz.
Bir yanımda kıyısı kışkırtıcı ufku muallâk deniz, bir yanımda kamu açıklamaları, genelgeler, tahvilât kimin yüzünü çevirdiysem hüznü de sevinci kadar ıskarta… Niye indim buraya ben? Boşuna mıydı yol boyunca benliğime musallat olan belâ? Bir çevrim tamamlandı mı şimdi? Yine mi döndüm başa? Olmaz diyor yanımdan ayrılmayan vaşak kimse başa dönmemiştir, dönemez hele sen geçtiğin o ormanlar rüyalarındaki canavarlardan sonra çok uzaksın o ilk fırlatıldığın zamana. Aldanma bunlar tayfa değil burada doğdu hepsi denize hiç açılmadılar denizi sen kadar bile tanıyan yoktur aralarında her biri uzak bir beldeden geldi sanılsın istiyor yosmalar böylece saygın fahişeler arasına katışacaklar müptezel birer facire ofsalar da. Tecimenler, onlar da sahi değil onlar da olmayan tayfaların gemilerinden çıkan malları sattıklarına inandırmak istiyor şehrin acemi insanlarını. Sen ve yağmur. Başa dönemezsiniz. Öyle bir yol yürüdünüz ki ancak dönüş yolunu yok ederek gelebilirdiniz inişiniz bir iniş olurdu başa dönmemecesine. Yağmur yalnız yağarken yağmurdur sen yalnız senken sensin burada kalamazsın ve başa dönemezsin gitmek zorundasın kovalanan bir Yahudi gibi ama Yahudiler gibi kendinle kalamıyorsun her şey çok yetersiz senin için her şey sana çok fazla ayıklarsan ayık durabiliyorsun aranı açıyorsun kendinle eşyayı araladıkça uyanmanın bedeli serapları fedadır uykuyu tadayım dersen kâbusa dalmak pahasına. Tarihe dersini vermen gerek yoldan ayrılamazsın yediremezsin sokulmayı kendine tabiatın apışaralarına ne yıkılmış bir tapınağın suskunluğu durdurabiliyor seni ne gürültülü bir havra. Yükün ağır. He’s so heavy just because he’s your brother. Kardeşlerin pogrom sana. Dostlarının eşiğine varınca başlıyor senin diasporan. Herkesin bahanesi var, senin yok günahlı bir gölgenin serinliğinde biraz bekleyebilirsin, daha sonra burada kalamazsın, başa dönemezsin ama dön Eve dön! Şarkıya dön! Kalbine dön! Şarkıya dön! Kalbine dön! Eve dön! Kalbine dön! Eve dön! Şarkıya dön! Eve dönmek kendime sarkıntılık etmekten başka nedir? orada, arada bir beni yoklar intihara ayırdığım zamanlar bunlar temiz, kül bırakan zamanlardır düzgün sabuklamalardan bana kalan.. Evde anlaşılmaz bir tını bilmem nereden gelir uykumdan? kanımdaki çakıldan? unutkanlığımdan? bilemem Yahudi değilim gizli bir yerde genizam yok bilemem insan nerenin yerlisidir ömrüm burada bütün Yahudiler gibi raflara doğru, çekmecelere sahanlıklara doğru geçti yabancı ellerde çitilenmekten korunmak için bir sıvaydım kendime kendi ellerimde tıpkı Yahudiler gibi buraların yerlisi ben değilim. Şarkıya dönersem ense köküm seyrelecek ağdası çözülecek bana aşktan bulaşan kozlarımın şehrin insanları yumruklarımda beyaz bulut yolun çamurunda revnâk-ı bahar bulacaklar ben şarkıya dönünce boğazlarındaki boğum insanların epriyecek ve onun yerine her günkü işleri yaparken kepenkleri kaldırırken, silerken tezgahı kalbe gizlice batan kıymık geçecek şarkıya dönersem, yanık bir şarkıya holokost neymiş meğer herkes bilecek. Kalbime döneceğim, ama hangi yolla? Yedeğimdeki okunaksız şarapla lekelenmiş, solgun harita uyduruk bir şey mi bilmiyorum yoksa sahiden definenin yeri gösteriliyor mu orada? Ama boşver... Nasıl bir ilgi olabilir kalbe dönmekle define bulmak arasında? Lâkin ben inerken her dönemeçte bir parçasını ele geçirdiğim her molada, her zorlanışında nefesimin her ayak sürçmesinde çiziktirdiğim haritamın bütün paftalarında sabit mürekkeple işaretlenmiştir nerelerde kıraçlaşır rahminde levendane öcün tohumları yatan gece güneşin şifa diye bilinen ışıkları nerelerde kıyıcı bir zehre çevrilir… Haritamda caddeyi ürpertiye açacak bir kaç kaçıktan başka nirengi noktası yok. Açıkça gösteriyor haritam farkı nedir bir cenaze kalkarken yağan yağmurun bir hükümet darbesinden sonra yağan yağmurdan. Yağmalar belli ki kim bulsa defineyi, umurumda mı ben kalbime döneceğim fokurdayıp pörtlemek için hep fokurdak ve pörtlek kalacağım kalp içinde canı sıkkın kızların yüzlerinden döşünden ahı kalmış delikanlıların dünyaya habire pörtleyeceğim evlerin olanca tınısı dindiği zaman kısıldığı zaman bütün şarkıların kanatları fokurtum dokunacak herkese yedi ırkın kavşağından. Yahudi değilsem bile bende Yahudalık da mı yok- Kimi öptüm de kurtuldu çarmıha çakılmaktan?
Şiirde beni benden alan 10 ülegü var; 1:"İhmalkâr gözle okunmuş bir kitap. Bîtab bir gözle okunmayı tercih ederdim." 2:"Sadece bir kucak. Açılınca açıkları kapatan, acıkınca doyuran. Ve doyurunca, nasıl da perişan, ne kadar da ölçülü. Darası alınmaz yüküm bu benim. kayda geçirilemez, narhı konulmaz. resmen ve alenen ifade usûlü yok. "..Bende bu kucak olduktan sonra iyi veya kötü ne yapılabilir; kendi hayatı aleyhine, binlerce defa dolap çevirmiş olan bana?" 3:""Çocuklar acıları paylaşmaz." Demiştim omuz silkerek, acılardır paylaşan çocukları. Gün geldi paylaşıldı acılar. Çocuklar paylaşıldı." 4:"Evet, ilmektir boynumda ki ama ben kimsenin kölesi değilim" (diye devâm eden kısım.) Ve şiirin sonlarında bu ülegüye hitâben şöyle bir bölüm var; "Tarihe dersini vermen gerek. Yoldan ayrılamazsın. Yediremezsin sokulmayı kendine, tabiâtın apış aralarına. Ne yıkılmış bir tapınağın suskunluğu durdurabiliyor seni ne gürültülü bir havra." 5:"Bulduğum her gerçeği delik deşik ediyor, kayboluş kapımı sürgüleyen bir vaşak. Her sevincimi virân eden bu hayvan, yalanlar içinde boğulmamı önlüyor. Ondan kurtulacak olursam, biliyorum; Beni yaşamakla coşturan, bir kaynak keşfederim. Ondan kurtulduğum ân, bütün boyutlarımı kaybederim." 6:"Çehreme iyi baksalardı yırtılırdı, uykularının zarı. Uykuluydular. Sinerken bedenime kırâç dağlar. Bitek vâdilerle beraber ben, tenimi yumarken uykularına tutundular." 7:"Uyanmanın bedeli serapları fedadır. Uykuyu tadayım dersen, kâbusa dalmak pahasına." 8:"..Ricâcıları öldürdüm. Onlar; bu dumanlı dünyanın, beni nasıl özlediğini görmüş olabilirdi. Gerçekten özlemişti beni dünya, öze çekmişti. "Özüm" denilinceye kadar bana temâs etmişti. Bu dokunuş parlatınca beni, benden biraz "Dünya" isteyen ricâcıları öldürdüm ve kıtâl bitti. Yazık..." 9:"..Bu da deniz; hırs püsküren, toynak durduran deniz. Rezeleri yerlerinden oynatan; vaad eden, vaad eden, vaad eden teselleyicimiz." 10:"Öyle bir yol yürüdünüz ki, ancak dönüş yolunu, yok ederek gelebilirdiniz." Bu şiir tam anlamıyla bir şâheser be.
@@sedaa09 "evet boynumda bir kölelik nişanesi var ama bu Allah'a olan kul olmamdan gelir,başkasına(başka bir şeye) köle olmamdan değil" diye yorumladım ben
Şiir "Böyle Buyurdu Zerdüşt" ile benzer alegorik tasvirler içeriyor. Zerdüşt'ün Düşüşü (batışı diye de geçer), şehir şehir gezişi, aynı kalamayışı, yılanı ve şahini (bu şiirde vaşak), insanlarsan ümidi kesişi, kendini topluma göre konumlayışı ve bir çok açıdan din ve ahlak açılarına göndermeleri, uykuya ve kucaklamaya yapılan tanımlama ve tavizleriyle kitabın şiiri gibi bu şiir. Ne zaman dinlesem, okusam Zerdüşt'ü okumuş tadı kalıyor üstümde. Bana kim olduğumu ve düşerken tutunacak bir tuğlaya ne kadar ihtiyaç duyduğumu hatırlatır hep ve bir Rabb'e.
Her cümlesi ayrı bir şiirin konusu olmaya aday bunca çarpan cümleyi, böyle ustalıkla birbirine bağlayan bir şairle aynı yurdun, aynı kaltak şehrin insanı olmak kalbime dönme arzumu depreştiriyor, sanatın büyüsüne olan hayranlığımı da...
Kim olduğumuzu açık ve samimi ikazlarla dile getirenler kalmadığı için yanlışta ısrar, kendilik ve maharet olmuş. Allah ömrünü uzun etsin İsmet Özel. "Herkesin bahanesi var, senin yok günahlı bir gölgenin serinliğinde biraz bekleyebilirsin, daha sonra burada kalamazsın, başa dönemezsin ama dön Eve dön! Şarkıya dön! Kalbine dön! Şarkıya dön! Kalbine dön! Eve dön! Kalbine dön! Eve dön! Şarkıya dön!"
2021 ramazan saat 03:28 seher vaktini bu şiirle geçiriyorum son 5 yılımı üstadın şiirleri ile geçirdiğim gibi arkasında bir çok zamanı bırakan gelecekti kendime bir not bırakıyorum sen hep aşk dedin aşk için yaşadın umarım değişmemişsindir ve aşkın kıyısında bütün ayrılıkların yorgunluguyla kendine kendi nazarinla bakiyorsundur umarım hayata açılan o ilk kapın hala açıktır ve aradığın o kadında refahı bulmuşsun dur.
Aslında şairin dünyasına dalmamızın nedeni her bir hikayenin biz oluşu. Bizim bir parçamız oluşu. İnanın İsmet Özel bu kadar dinlemiyordur belkide şiirlerini çünkü o da biliyor ki şiire ondan daha çok bizim ihtiyacımız var....
سايعتز لي شعبي الكردي الاصيل العظيم امام قبري بعد دفنكي وموتي لينهم لم يدرك قيمتي وانا على قيد الحياة وجعلوني غارق في قاعة الجحيم حتى اخر الانفاسي وانا على البواب الرحيل والفراق وحيدا وكان طقوس النسياني من حولي وكان زغاريد الامهات ترتفع في أعالي السمائي بالحزن والالم والفرح والبكائي خوفا من رب العيبادي وصوت امي جعل قلبي المعطش ممزق الى اشلائي وحيكايتي ساتنتهي الى الابد سايختفي روحي اليتيمه بين الكفاني وجدران الخوفي وبيتي الأبدي في زمنين لامكان للعظماء والشرفاء وشاعر دلكش اوسي الكوردي على هذه الأرضي واللاسف سايكون نهايتي حزين مليئ بالغموض والاسرار كعمق البحار وبعض الأشياء تفوق العقل والفكر والوجداني تقشعر لها الابداني ولايمكن وصفها الا في عالم الأموات والفنائي 😭 الشاعر دلكش الاب المثالي العظيم
Yahudi değilsem bile / Bende yahudalık da mı yok / Kimi öptüm de kurtuldu çarmıha çakılmaktan? Hikâyeyi biliyor musun? İsa "Son Yemek"te "Horoz ötmeden aranızdan biri beni ihbar edecek" dedi. 13 rakamı neden Hristiyanlar tarafından uğursuz sayılır? Çünkü son yemekte 13 kişiydiler, 12 havari, bir de İsa. Hep birisi eksik oluyor anlaşılan, o sefer tamdılar. Yahuda Romalılarla anlaşmıştı. Çarşıya girdiğinizde kimi öpersem İsa odur diye. Çarşıya girdiklerinde Yahuda İsa'yı öptü, askerler de gelip onu yakaladılar. Bu Hristiyan mitolojisinden bir parça. Sonradan Yahuda'nın kendini astığı filân söylenir. Gönderme ona doğrudan doğruya. İsmet ÖZEL Toparlanın Gitmiyoruz 1 / syf:362
- O şiirde "Eve dön! Şarkıya dön! Kalbine dön! diyorsunuz. Ev neresi, nereye dönüyorsunuz şimdi? İ.Ö: Oradaki sıralama içinde eve ve şarkıya dönmenin, kalbine dönmedikçe, bir üretken alan türetemediği tezi işleniyor. Eve dönmek, ülkesinin aslî kültürüne dönmektir. Şarkıya dönmek, insanlık için söylenebilecek en güzel şeyi terennüm etmektir. Bütün bunlar kalbe dönmenin aşamalarıdır. - Kalp dediğiniz vahiy mi? İ.Ö: Hayır, Kâbe. Vahiyle, Resûlullaha inen vahyi kastediyorsunuz. Ama Kâbe'yi Hazreti İbrahim yaptı. Ve Kâbe kalp şeklindedir. -Kare şeklindedir. İ.Ö: Benim Muhammed Hamidullah'tan öğrendiğim şekliyle o kalptir. Köşelerden birisi büklümlüdür, ilk yapıldığında mı artık, bakmak lazım metne. Toparlanın Gitmiyoruz 3 / syf:67
Efendim nerelerdesiniz, 6 ay oldu hâlâ yoksunuz. Lütfen paylaşımlar yapın dört gözle bekliyoruz. İsmet Özel'in şiirlerine en iyi çalışmaları siz yapıyorsunuz. Tekrar dönmeniz temennisiyle, sağlıcakla efendim.
Savaş bitti şiirinin temiz kaydını çıkarmak için bir arkadaşım uğraş veriyor, eğer temiz bir kayıt elde edersek, kesitler halinde güzel bir çalışma yapmayı düşünüyorum.
Diline ve yüreğine sağlık üstat. 🙏 İsmet Özel, henüz anlaşılmamış bir roman, bir tarih, sosyoloji, terminoloji ve tüm bilgeliğin en yoğunlaşmış hali İsmet Özel…
Yine bu nimet ve heba edilen bir bilge. cahillerin arasında anlaşılmadan ve kurtların arasinda kayboluyor neden doğrudan yana bu kadar az bu kadar korkaksiniz .,?
"Evet, ilmektir boynumdaki ama ben kimsenin kölesi değilim tarantula yazdılar diye göğsümdeki yaftaya tarantulaymış benim adım diyecek değilim tam düşecekken tutunduğum tuğlayı kendime rabb bellemiyeceğim razı değilim beni tanımayan tarihe beni sinesine sarmayan tabiattan rıza dilenmeyeceğim. Gittim su çektim en derin kuyudan"
Artık dönme cesareti kalmadı yüreğimde. Adım attığım her yerin izini taşıyan bu tenim acıların en büyüğünü taşır. Uykum gelirse yorulduğum vakit, uyandır beni son durağında ve bilmiyeyim seni. Yolum uzun çok yol kat ettim ama dönecek cesaretim kalmadı bundan sonra.
Melekler ve şeytanlar, Korku girdabında, başları eğik ve karışık halde tarafını seçerken... Cesaret ve kabulleniş kılıfını giymişti Bekleyiş öyle bir hal almıştı ki Kıyamet gibi Saflarını belli etmişti Menfaat ve ego
Razı değilim beni tanımayan tarihe! Beni sinesine sarmayan Tabiattan rıza dilenmeyeceğim. 27 Mart 2024 Çarşamba Gökyüzünün kir ve pas koktuğu bir yer burası. Çarpmayın kapıları, eşiğinde çığırtkan kuşlar var.
Kalbimin sancısı, sırtımdaki yükten ve göğsümdeki derin yaralardan daha derin bir halde. Ve ben hiç bir sorunu çözmeden bu gece de uykuya dalarken bunu dinleyeceğim Yarın yine sevdiğim yare söz vereceğim
İsmet Özel... Ben de bilemedim nerenin yerlisiyim. İlk dinlediğim şiirinden beri hayat bütün bir anlamını alt üst ediyor sanki. Bildiğim hakikatlerim yer değiştiriyor, bunun tek sebebi elbette bu şiirler değil ama büyük bir payı var onların. Şaire selam olsun...
Saat 03.56 ne zaman kendimle kalsam İsmet Özel dinlerim Uzun zamandır kendimle bu kadar yalnız kalmamıştım… yine 2-3 mısranın zihnimdeki yankısıyla geldim buraya KALBİME DÖNECEĞİM AMA HANGİ YOLLA? Bu soruya cevap bulmadan başladığım bu yolda yuruyemeyecegimi farketmenin baş ağrısını yaşıyorum
شكرا جزيلا على هذه💕 💓الكليمات الجميلة الرايع ملي بالحب والحنان والصدق والإيمان واتمى لك النجاح والابداعي والخير والسعادة ودفء والامل والسلام والهدوء والهدوء والصبر يا اغلى الناس على قلبي شاعر دلكش الاب المثالي العظيم
الزواجُ الفاشلُ كهدوءِ سكرات الموتِ كالذي أغرقَ نفسه في سوائل الجحيمِ، و جعل من قلبه المسكين ممزَّقاً إلى الأشلاءِ كحبل المشانقِ يلتفتُ حولَ الأعناق حتّى آخر الأنفاس مع مرور الأيام و الزمن أكيد سيصبح في طيّ النسيانِ وعالم الفنائي شاعر دلكش الاب المثالي العظيم
الله يرحمه ويسكنه فسيح جناته -اشياء من الذاكرة😭_ كم يحزنني ياجكرخين ذلك الرحيل والفراقي والمساء الحزين واليوم الاسود عندما افترقنا كان شديدا الالم وذلك الحزن والاسى والخوف كان يسود المكان وذلك الشتاء المحترق بين اضلوعي والحسرة والندام وقلبي الممزق الى اشلاء كم كنت اتمى من الله أن ألتقي بيك حتى اضمك بين احضاني واملا قلبي المعطش بك بالصدق والايمان فليكن بعدها موتي ورحيلي وفراقي انت الذي كانت روحي مسكنه لاني بدونك كاالروح فارقت جسدي كالذي عاش في الظلمات كالذي غرق في بحر بحر الادمان حتى اخر الانفاس كنهاية احلام سعيدة واجمل الذكريات واحلام وقلب احترق عند الوداع وصوت امي الحبيبة ارتفع في اعلى السماء خوفا من رب العباد بعد رحيلك الضياء اصبح سواد والحقيقة اصبحت خيال والفرح تبدلت الى احزان وانقطعت انفاسي في ظلمتي وكاد يقتلني كالنار المتهم جسدي الضعيف ولكن هي الاقدار وامرالله حكم بيننا بالفراق يا اعز الناس وان دفناك تحت التراب فذكراك باقية واسمك كالنخيل يصارع الرياح ستبقى شامخا في عالم العظماء والشرفاء باقيا كخيوط الشمس باجمل الالوان تنبثق من ثقب الظلام لن نساك ابدا ولن تدفن بأرض الغرباء بل في ارض الاجداد والاحلام والحزاني ماذل رايحة والحزن تختفي في تلك الزواية المظلمة يقطع انفاسي كانار الرحيل والفراق كاهدو سكرات الموت والبعدي مهما تعبت في هذه الحياة وفقدة ذاكرتي لن انساك ابدا حتى لو كنت على البواب الرحيل والفراق وانما ستكون بداية البقاء والخودي رغم قسوة السنين فهذه هي الدنيا رحيل وفراق وابتسامة وبكاء في زمنين لامكان للعظماء والشرفاء على هذه الأرضي فالجميع راحلون فلك حبي واشتياقي ولك علينا وعد لن ننساك ابدا ولن نجعلك في طي النسيان وعالم الفنائي وسنزرع الزهر والياسمين بااجمل الوان المحبة والاشياق.فوق قبرك يا اغلى من روحي ودمي لك.حبي وأشتياقي في الحياة مابعد الموتي غفر الله لك ما كان منك وجعلك في جناته في السماء في النعيم الباقي فلا يدوم شيء في هذه الدنيا فسلام لك مني ارسل ضمتك اليها بالحب والتقدير الشاعر دلكش الاب المثالي العظيم
... Mehmet Cengiz ; İsmet Özel bana çok ağır !.. Sadece çok iyi bir şair olduğu hissi var içimde !.. That's all. Bir de maalesef sosyalist olmadığı !..☺.. Olaydı keşke diyorum ..
Gün boyunca kaçtığım düşünceler bu saatlerde yakalıyor beni, götürüyor benden bazı şeyleri, benden kaçan şey ise uykularım ve uykularıma benzeyen sen. Söylesene sevgili, uykularıma neden benzedin ?
uyanmanın bedeli serapları fedadır. uykuyu tadayım dersen, kâbusa dalmak pahasına.. Düşüncelerimize kimlik kazandırdın, peşimize de bir vaşak taktın.. Allah seni iki cihanda şerefli kılsın üstadım
İlk iki tablo hakkında bir fikrim yok diğerleri sırasıyla: A Shipwreck İn Stormy Seas by Claude Joseph Vernet , The Betrayal of Christ by Anthony van Dyck , Kiss of Judas by Ludovico Carracci.
İniyorum kulelerinden katil
iniyorum maktul minarelerden
taraçadan, bahçeden
ilk tanıyı bulanların indikleri her yerden
ilk tanıyı bulandıran bir vaşakla birlikte
değdikçe ayaklarım merdiven alçalıyor
açılıyor leşlerin, atmıkların cesurane
canlıların korka korka uzandıkları zemin
ağzımda kef
iki gözIerimde mil
iniyorum kulelerinden
katil.
Körüm, o halde karanlık niye benden kaçıyor?
Sağırım, nasıl oluyor da uğultum uzaktan
beni çağırmaktadır?
Göklerin çökeltisinden başkaca soy
toprağın tortusundan gayrı hısım bilmeksizin
iniyorum kirli eteklerine
beni emziren kaltak şehrin
iniyorum ama indirilmedim
iniyorum çalıntı tahtımı terk ederek
arada bir çehremi dalgalandıran karaltı
vurulmuş arkadaşlarımdan yansıyor olsa gerek
iniyorum onlardan artakalan yükü indirmek için
indiğim yerde beni bir bekleyen yok
indiğim yerde biçilmiş ot gibiyim
puslu, çapraşık, koklanmamış
ihmalkâr gözle okunmuş bir kitap
bîtab bir gözle okunmayı tercih ederdim
yoğrulmuş olan benle bir daha yoğrulsaydı
benimle açsaydı ağırdan
tükeniş faslını mızrap.
Yağmurun yoldaşı denebilir mi bana?
Ne dökülüş inişimde, ne çakış…
Yalnızca o çetrefil
aralama zahmetine katlanarak
iniyorum kızları utandıran iç çekişle
erkekleri boğan kasvetle iniyorum.
Öfkemdi başlattı yolu
ısrara gerek var deyip durdu şehvetim
istemedi doğurmak böyle bir uğraşı tabiat
tarih onu tanımazlıktan geldi
bir dövüş olsaydı sonunda belki gevşerdi hırsım
belki saçlar taranırdı bir sevişmeden sonra
ama ben hınca hınç bekçisi kalacağım burçlarımın
sonunda yükü bıraktığıma yanacağım.
İniyor ve inliyorum
nereye bir kucak dolusu
sonluluk sorgusu getiriyorsam
oraya bir kucak da getiriyorum
bir kucak sadece genç ve diri değil
bir kucak sadece yaşlı ve yorgun değil
bir kucak sadece erkek ve vakur değil
bir kucak sadece kıvrak ve dişi değil
bir kucak sadece kavruk ve intikamcı değil
bir kucak sadece gürbüz ve atak değil
bir kucak sadece üzgün ve dindar değil
bir kucak sadece temiz ve sevecen değil
bir kucak sadece pis ve sırnaşık değil
bir kucak sadece cömert ve sıcak değil
bir kucak sadece sancılı ve keskin değil
bir kucak sadece umursamaz ve bezgin değil
bir kucak sadece öksüz ve çolak değil
bir kucak
sadece bir kucak
açılınca açıkları kapatan
acıkınca doyuran
ve doyurunca
nasıl da perişan, ne kadar da ölçülü
darası alınmaz yüküm bu benim
kayda geçirilemez, narhı konulmaz
resmen ve alenen ifade usulü yok
gözümün feri saydım onu, gücüm bundadır
dizimin dermanıdır o
buradan gelir cesaretim
bende bu kucak olduktan sonra
iyi veya kötü ne yapılabilir
kendi hayatı aleyhine
binlerce defa dolap
çevirmiş olan bana?
Bakın, bulduğum her gerçeği delik deşik ediyor
kayboluş kapımı sürgüleyen bir vaşak
her sevincimi viran eden bu hayvan
yalanlar içinde boğulmamı önlüyor
ondan kurtulacak olursam biliyorum
beni yaşamakla coşturan
bir kaynak keşfederim
ondan kurtulduğum an
bütün boyutlarımı
kaybederim.
Önceleri, acemiyken
bu vaşak yokken daha yanıbaşımda
okul müdürü
veresiye satan bakkal
kapıcı ve akrabaları
dört ayrı ölümle ölmeyi öğren
demişlerdi bana
dört bucakmış
anlattıklarına bakılırsa dünya
omzun güneş kokuyor demişti
kısa eteklikli kız
o da omzuma bir şey konduracak mutlaka.
İşte o zaman bildimdi
anladımdı o sıra
ne bir atlas kalır bende, ne ibrişim
bu çuha, bu sicim elden çıkarsa
acemiydim gitmem dedim sizin provalarınıza
bön ve berbat buluyorum yaldızlı yaz gecelerinizi
berbattır balkonda o güneşli sabahlar
biraz açılmak için açıldığınız kırların
aniden karşılaştığınız ırmakların
ürpertisi ahmakça
böndür beni belimden bölmeye kalkan enlem
benden iki bakışık parça
çıkarmaya çabalayan boylam da berbat
ipekli libas giymem, altın takınmam
atımın eğerinde kaplan derisi yoktur
çehreme iyi baksalardı yırtılırdı
uykularının zarı
uykuluydular sinerken bedenime kıraç dağlar
bitek vadilerle beraber ben tenimi yumarken
uykularına tutundular…
Çocuklar acıları paylaşmaz demiştim omuz silkerek
acılardır paylaşan çocukları
gün geldi paylaşıldı acılar
çocuklar paylaşıldı
bana bırakılan neyse ona burun kıvırdım
gittim bir kuyudan su çektim
halka boynumdan geçti
geçti boynuma kemend
d harfine bak dedim
nasıl da soylu duruyor sonunda kelimenin
harfe bak, harfe dokun, harfin içinde eri
harf ol harfle birlikte kıyam et
harf of harfler ummanına bat
çünkü gördüm ne varsa sonunda kelimenin
çünkü böndür altında kaldığım töhmet
uğradığım kinayeler bön ve berbat.
Evet, ilmektir boynumdaki ama ben
kimsenin kölesi değilim
tarantula yazdılar diye göğsümdeki yaftaya
tarantulaymış benim adım diyecek değilim
tam düşecekken tutunduğum tuğlayı
kendime rabb bellemiyeceğim
razı değilim beni tanımayan tarihe
beni sinesine sarmayan
tabiattan rıza dilenmeyeceğim.
Gittim su çektim en derin kuyudan
en hileli desteden
kendi kartımı çektim
yaktım belgeleri
bütün tanıkları yok etmek için
ricacıları öldürdüm
onlar bu dumanlı dünyanın
beni nasıl özlediğini görmüş olabilirdi
gerçekten özlemişti beni dünya öze çekmişti
özüm gelinceye kadar bana temas etmişti
bu dokunuş parlatınca beni
benden biraz dünya
isteyen ricacıları
öldürdüm ve
kıtal bitti.
Yazık.
Yazık ki yazgımın boyası koyu.
İnilecek kadar indim. Hayfa.
Yine bir geçitteyim, yeniden bir liman şehri bura
eskilerin tayfası yine hep buradalar
hep bilinen tecimenler, tanıdık yosmalar
havada hayza benzeyen aynı koku
binalara yaklaşırken eskisi gibi
sıklet artıyor
hâlâ ayırt edilemiyor dişli gıcırtıları
çocuk çığlıklarından
tanıyorum bunlar
bulutlara bakmak için penceresi evlerin
bu da deniz
hırs püsküren, toynak durduran deniz
rezeleri yerlerinden oynatan
vâdeden, vâdeden, vâdeden tesellicimiz.
Bir yanımda kıyısı kışkırtıcı
ufku muallâk deniz, bir yanımda
kamu açıklamaları, genelgeler, tahvilât
kimin yüzünü çevirdiysem
hüznü de sevinci kadar ıskarta…
Niye indim buraya ben?
Boşuna mıydı yol boyunca benliğime
musallat olan belâ?
Bir çevrim tamamlandı mı şimdi?
Yine mi döndüm başa?
Olmaz diyor yanımdan ayrılmayan vaşak
kimse başa dönmemiştir, dönemez
hele sen geçtiğin o ormanlar
rüyalarındaki canavarlardan sonra
çok uzaksın o ilk
fırlatıldığın zamana.
Aldanma bunlar tayfa değil
burada doğdu hepsi
denize hiç açılmadılar
denizi sen kadar bile
tanıyan yoktur aralarında
her biri uzak bir beldeden geldi
sanılsın istiyor yosmalar
böylece saygın fahişeler
arasına katışacaklar
müptezel birer facire ofsalar da.
Tecimenler, onlar da sahi değil
onlar da olmayan tayfaların
gemilerinden çıkan malları
sattıklarına inandırmak istiyor
şehrin acemi insanlarını.
Sen ve yağmur.
Başa dönemezsiniz.
Öyle bir yol yürüdünüz ki ancak
dönüş yolunu yok ederek gelebilirdiniz
inişiniz bir iniş olurdu başa dönmemecesine.
Yağmur yalnız yağarken yağmurdur
sen yalnız senken sensin
burada kalamazsın ve başa dönemezsin
gitmek zorundasın
kovalanan bir Yahudi gibi
ama Yahudiler gibi kendinle kalamıyorsun
her şey çok yetersiz senin için
her şey sana çok fazla
ayıklarsan ayık durabiliyorsun
aranı açıyorsun kendinle
eşyayı araladıkça
uyanmanın bedeli serapları fedadır
uykuyu tadayım dersen
kâbusa dalmak pahasına.
Tarihe dersini vermen gerek
yoldan ayrılamazsın
yediremezsin sokulmayı kendine
tabiatın apışaralarına
ne yıkılmış bir tapınağın suskunluğu
durdurabiliyor seni
ne gürültülü bir havra.
Yükün ağır.
He’s so heavy
just because he’s your brother.
Kardeşlerin pogrom sana.
Dostlarının eşiğine varınca başlıyor
senin diasporan.
Herkesin bahanesi var, senin yok
günahlı bir gölgenin serinliğinde
biraz bekleyebilirsin, daha sonra
burada kalamazsın, başa dönemezsin
ama dön
Eve dön! Şarkıya dön! Kalbine dön!
Şarkıya dön! Kalbine dön! Eve dön!
Kalbine dön! Eve dön! Şarkıya dön!
Eve dönmek
kendime sarkıntılık etmekten başka nedir?
orada, arada bir beni yoklar
intihara ayırdığım zamanlar
bunlar temiz, kül bırakan zamanlardır
düzgün sabuklamalardan bana kalan..
Evde
anlaşılmaz bir tını
bilmem nereden gelir
uykumdan? kanımdaki çakıldan? unutkanlığımdan?
bilemem Yahudi değilim
gizli bir yerde genizam yok
bilemem insan nerenin yerlisidir
ömrüm burada
bütün Yahudiler gibi
raflara doğru, çekmecelere
sahanlıklara doğru geçti
yabancı ellerde çitilenmekten korunmak için
bir sıvaydım kendime kendi ellerimde
tıpkı Yahudiler gibi
buraların yerlisi ben değilim.
Şarkıya dönersem ense köküm seyrelecek
ağdası çözülecek bana aşktan bulaşan kozlarımın
şehrin insanları yumruklarımda beyaz bulut
yolun çamurunda revnâk-ı bahar bulacaklar
ben şarkıya dönünce
boğazlarındaki boğum insanların epriyecek
ve onun yerine her günkü işleri yaparken
kepenkleri kaldırırken, silerken tezgahı
kalbe gizlice batan kıymık geçecek
şarkıya dönersem, yanık bir şarkıya
holokost neymiş meğer
herkes bilecek.
Kalbime döneceğim, ama hangi yolla?
Yedeğimdeki okunaksız
şarapla lekelenmiş, solgun harita
uyduruk bir şey mi bilmiyorum
yoksa sahiden definenin yeri
gösteriliyor mu orada?
Ama boşver... Nasıl bir ilgi olabilir
kalbe dönmekle define bulmak arasında?
Lâkin ben inerken her dönemeçte
bir parçasını ele geçirdiğim
her molada, her zorlanışında nefesimin
her ayak sürçmesinde çiziktirdiğim haritamın
bütün paftalarında sabit mürekkeple işaretlenmiştir
nerelerde kıraçlaşır
rahminde levendane öcün tohumları yatan gece
güneşin şifa diye bilinen ışıkları
nerelerde kıyıcı bir zehre çevrilir…
Haritamda caddeyi ürpertiye açacak
bir kaç kaçıktan başka nirengi noktası yok.
Açıkça gösteriyor haritam farkı nedir
bir cenaze kalkarken yağan yağmurun
bir hükümet darbesinden sonra yağan yağmurdan.
Yağmalar belli ki kim bulsa defineyi, umurumda mı
ben kalbime döneceğim fokurdayıp pörtlemek için
hep fokurdak ve pörtlek kalacağım kalp içinde
canı sıkkın kızların yüzlerinden
döşünden ahı kalmış delikanlıların
dünyaya habire pörtleyeceğim
evlerin olanca tınısı dindiği zaman
kısıldığı zaman bütün şarkıların kanatları
fokurtum dokunacak herkese yedi ırkın kavşağından.
Yahudi değilsem bile
bende Yahudalık da mı yok-
Kimi öptüm de kurtuldu çarmıha çakılmaktan?
Göklerin çökeltisinden başkaca soy toprağın tortusundan gayri hısım bilmeksizin.
Tablolarin isimlerini verebilirmisin guzel admin.
💚
Şiirde beni benden alan 10 ülegü var;
1:"İhmalkâr gözle okunmuş bir kitap. Bîtab bir gözle okunmayı tercih ederdim."
2:"Sadece bir kucak.
Açılınca açıkları kapatan,
acıkınca doyuran.
Ve doyurunca,
nasıl da perişan, ne kadar da ölçülü.
Darası alınmaz yüküm bu benim.
kayda geçirilemez, narhı konulmaz.
resmen ve alenen ifade usûlü yok. "..Bende bu kucak olduktan sonra
iyi veya kötü ne yapılabilir;
kendi hayatı aleyhine,
binlerce defa dolap
çevirmiş olan bana?"
3:""Çocuklar acıları paylaşmaz." Demiştim omuz silkerek, acılardır paylaşan çocukları. Gün geldi paylaşıldı acılar. Çocuklar paylaşıldı."
4:"Evet, ilmektir boynumda ki ama ben kimsenin kölesi değilim" (diye devâm eden kısım.) Ve şiirin sonlarında bu ülegüye hitâben şöyle bir bölüm var; "Tarihe dersini vermen gerek. Yoldan ayrılamazsın. Yediremezsin sokulmayı kendine,
tabiâtın apış aralarına. Ne yıkılmış bir tapınağın suskunluğu
durdurabiliyor seni
ne gürültülü bir havra."
5:"Bulduğum her gerçeği delik deşik ediyor,
kayboluş kapımı sürgüleyen bir vaşak.
Her sevincimi virân eden bu hayvan,
yalanlar içinde boğulmamı önlüyor.
Ondan kurtulacak olursam, biliyorum;
Beni yaşamakla coşturan,
bir kaynak keşfederim.
Ondan kurtulduğum ân, bütün boyutlarımı kaybederim."
6:"Çehreme iyi baksalardı yırtılırdı, uykularının zarı. Uykuluydular. Sinerken bedenime kırâç dağlar. Bitek vâdilerle beraber ben, tenimi yumarken uykularına tutundular."
7:"Uyanmanın bedeli serapları fedadır.
Uykuyu tadayım dersen, kâbusa dalmak pahasına."
8:"..Ricâcıları öldürdüm.
Onlar; bu dumanlı dünyanın, beni nasıl özlediğini görmüş olabilirdi.
Gerçekten özlemişti beni dünya, öze çekmişti.
"Özüm" denilinceye kadar bana temâs etmişti.
Bu dokunuş parlatınca beni, benden biraz "Dünya" isteyen ricâcıları öldürdüm ve kıtâl bitti.
Yazık..."
9:"..Bu da deniz; hırs püsküren, toynak durduran deniz.
Rezeleri yerlerinden oynatan; vaad eden, vaad eden, vaad eden teselleyicimiz."
10:"Öyle bir yol yürüdünüz ki, ancak dönüş yolunu, yok ederek gelebilirdiniz."
Bu şiir tam anlamıyla bir şâheser be.
Şiirlerini kendisinden başkasının okuması halinde, tasavvur ve tahammül edemedigim tek sairdir ismet Özel.
Kesinlikle!
ismet özel’in her okunduğunda yeni anlamlar çıkarılan şiirlerinden biridir. şahsen favorimdir.
Bizi hayatımızın bir döneminde İsmet Özel şiirlerine denk getiren şey, evvela ağır yaşamak yüküdür.
Her zahmette bir rahmet
İnci sancinin mahsulüdür .
Artık dost olma zamanı
:(
Yaşa
Uyanmanın bedeli serapları fedadır
uykuyu tadayım dersen kâbusa dalmak pahasına..." Bu kadar anlamlı bir söz görmedim
08:57
Evet, ilmektir boynumdaki ama ben
Kimsenin kölesi değilim…
Tarantula yazdılar diye göğsümdeki yaftaya,
tarantulaymış benim adım diyecek değilim.
Tam düşecekken tutunduğum tuğlayı,
kendime rabb bellemiyeceğim.
Razı değilim beni tanımayan tarihe,
beni sinesine sarmayan
tabiattan rıza dilenmeyeceğim…
If you're dreaming being in heavenThis time of the year, you need no ... The world is dying, they told her But how can I stop it, I am only a child?
İlk satırda şair ne demek istiyor 🤔
@@sedaa09 "evet boynumda bir kölelik nişanesi var ama bu Allah'a olan kul olmamdan gelir,başkasına(başka bir şeye) köle olmamdan değil" diye yorumladım ben
@@emineeshiçok derin bir anlamı var sakura
Şüphesiz İlmek, birilerinin canını sıksa da dile getirdiğim hakikatin neticesidir. Köle olmayı kabul etmediğim için boynumdadır o ilmek.!
Şiir "Böyle Buyurdu Zerdüşt" ile benzer alegorik tasvirler içeriyor. Zerdüşt'ün Düşüşü (batışı diye de geçer), şehir şehir gezişi, aynı kalamayışı, yılanı ve şahini (bu şiirde vaşak), insanlarsan ümidi kesişi, kendini topluma göre konumlayışı ve bir çok açıdan din ve ahlak açılarına göndermeleri, uykuya ve kucaklamaya yapılan tanımlama ve tavizleriyle kitabın şiiri gibi bu şiir. Ne zaman dinlesem, okusam Zerdüşt'ü okumuş tadı kalıyor üstümde.
Bana kim olduğumu ve düşerken tutunacak bir tuğlaya ne kadar ihtiyaç duyduğumu hatırlatır hep ve bir Rabb'e.
Ey İnsanlar, bu dünyadan, işte bu yıldızlı göğün altından bir İsmet Özel geçmektedir!
Her cümlesi ayrı bir şiirin konusu olmaya aday bunca çarpan cümleyi, böyle ustalıkla birbirine bağlayan bir şairle aynı yurdun, aynı kaltak şehrin insanı olmak kalbime dönme arzumu depreştiriyor, sanatın büyüsüne olan hayranlığımı da...
Kim olduğumuzu açık ve samimi ikazlarla dile getirenler kalmadığı için yanlışta ısrar, kendilik ve maharet olmuş. Allah ömrünü uzun etsin İsmet Özel.
"Herkesin bahanesi var, senin yok
günahlı bir gölgenin serinliğinde
biraz bekleyebilirsin, daha sonra
burada kalamazsın, başa dönemezsin
ama dön
Eve dön!
Şarkıya dön!
Kalbine dön!
Şarkıya dön! Kalbine dön! Eve dön!
Kalbine dön! Eve dön! Şarkıya dön!"
2021 ramazan saat 03:28 seher vaktini bu şiirle geçiriyorum son 5 yılımı üstadın şiirleri ile geçirdiğim gibi arkasında bir çok zamanı bırakan gelecekti kendime bir not bırakıyorum sen hep aşk dedin aşk için yaşadın umarım değişmemişsindir ve aşkın kıyısında bütün ayrılıkların yorgunluguyla kendine kendi nazarinla bakiyorsundur umarım hayata açılan o ilk kapın hala açıktır ve aradığın o kadında refahı bulmuşsun dur.
@ayşegül kadin rehafi ariyor, erkek refahi kadinda saniyor.
2024 ramazandan selamlar
"Ne halklar arası savaş ne sınıflararası barış."
Harikulade bir çalışma. Elinize sağlık. İsmet Özel’e Allah uzun ve sağlıklı ömürler ihsan etsin ❤
Her şiiri her dizesi muazzam. Fevkalbeşer bir şair İsmet Özel ❤️
Neden dinlerken ağlıyorum? Bir kucak sadece
"Çocuklar acıları paylaşmaz demiştim omuz silkerek
acılardır paylaşan çocukları
gün geldi paylaşıldı acılar
çocuklar paylaşıldı"
Şu şiire daha iyi bir müzik seçilemezdi.
Üstad'ın, şiirlerinin hikayelerini anlattığı bir eseri olmasını ne çok isterdim..
Aslında şairin dünyasına dalmamızın nedeni her bir hikayenin biz oluşu. Bizim bir parçamız oluşu. İnanın İsmet Özel bu kadar dinlemiyordur belkide şiirlerini çünkü o da biliyor ki şiire ondan daha çok bizim ihtiyacımız var....
Keşke bi videoyu sonsuz kez beğenebilsek.
Denizler köpüroyordu içimden,
İklimler, şiirler
Yağsın yağacaksa bulut
Bir limana sığınmış gemiyim,
Gemisi hiç gelmeyecek yolcusuyum
Bileti ödenmiş, yalnızlar rıhtımının
Yitik bir ada gibiyim
Haritalarda görülmemiş #günaydındeniz
سايعتز لي شعبي الكردي الاصيل العظيم امام قبري بعد دفنكي وموتي لينهم لم يدرك قيمتي وانا على قيد الحياة وجعلوني غارق في قاعة الجحيم حتى اخر الانفاسي وانا على البواب الرحيل والفراق وحيدا وكان طقوس النسياني من حولي وكان زغاريد الامهات ترتفع في أعالي السمائي بالحزن والالم والفرح والبكائي خوفا من رب العيبادي وصوت امي جعل قلبي المعطش ممزق الى اشلائي وحيكايتي ساتنتهي الى الابد سايختفي روحي اليتيمه بين الكفاني وجدران الخوفي وبيتي الأبدي في زمنين لامكان للعظماء والشرفاء وشاعر دلكش اوسي الكوردي على هذه الأرضي واللاسف سايكون نهايتي حزين مليئ بالغموض والاسرار كعمق البحار وبعض الأشياء تفوق العقل والفكر والوجداني
تقشعر لها الابداني ولايمكن وصفها الا في عالم الأموات والفنائي 😭
الشاعر دلكش الاب المثالي العظيم
Yahudi değilsem bile / Bende yahudalık da mı yok / Kimi öptüm de kurtuldu çarmıha çakılmaktan?
Hikâyeyi biliyor musun? İsa "Son Yemek"te "Horoz ötmeden aranızdan biri beni ihbar edecek" dedi. 13 rakamı neden Hristiyanlar tarafından uğursuz sayılır? Çünkü son yemekte 13 kişiydiler, 12 havari, bir de İsa. Hep birisi eksik oluyor anlaşılan, o sefer tamdılar. Yahuda Romalılarla anlaşmıştı. Çarşıya girdiğinizde kimi öpersem İsa odur diye. Çarşıya girdiklerinde Yahuda İsa'yı öptü, askerler de gelip onu yakaladılar. Bu Hristiyan mitolojisinden bir parça. Sonradan Yahuda'nın kendini astığı filân söylenir. Gönderme ona doğrudan doğruya.
İsmet ÖZEL
Toparlanın Gitmiyoruz 1 / syf:362
- O şiirde "Eve dön! Şarkıya dön! Kalbine dön! diyorsunuz. Ev neresi, nereye dönüyorsunuz şimdi?
İ.Ö: Oradaki sıralama içinde eve ve şarkıya dönmenin, kalbine dönmedikçe, bir üretken alan türetemediği tezi işleniyor. Eve dönmek, ülkesinin aslî kültürüne dönmektir. Şarkıya dönmek, insanlık için söylenebilecek en güzel şeyi terennüm etmektir. Bütün bunlar kalbe dönmenin aşamalarıdır.
- Kalp dediğiniz vahiy mi?
İ.Ö: Hayır, Kâbe. Vahiyle, Resûlullaha inen vahyi kastediyorsunuz. Ama Kâbe'yi Hazreti İbrahim yaptı. Ve Kâbe kalp şeklindedir.
-Kare şeklindedir.
İ.Ö: Benim Muhammed Hamidullah'tan öğrendiğim şekliyle o kalptir. Köşelerden birisi büklümlüdür, ilk yapıldığında mı artık, bakmak lazım metne.
Toparlanın Gitmiyoruz 3 / syf:67
Sağ ol.
razı değilim beni tanımayan tarihe
beni sinesine sarmayan
tabiattan rıza dilenmeyeceğim
Ne zaman boşluğa düşsem hep buradayım, boşluğumu doldurduğun için teşekkür ediyorum İsmet Özel.
şu şiiri dinlerken içtiğim sigaraların haddi hesabı yok
"Evet, ilmektir boynumdaki ama ben
Kimsenin kölesi değilim…
Tarantula yazdılar diye göğsümdeki yaftaya,
tarantulaymış benim adım diyecek değilim.
Tam düşecekken tutunduğum tuğlayı,
kendime rabb bellemiyeceğim.
Razı değilim beni tanımayan tarihe,
beni sinesine sarmayan
tabiattan rıza dilenmeyeceğim…"
Cesedimiz rıhtıma varamasa da bu rıhtımdan başkası yıkamıyor cenazemizi ve kılmıyor başkası namazımızı.
Accayip iyi ag
Türkiye de herkesin okuyup düşünmesi gereken şiirlerin başında gelen efsane şiir
Efendim nerelerdesiniz, 6 ay oldu hâlâ yoksunuz. Lütfen paylaşımlar yapın dört gözle bekliyoruz. İsmet Özel'in şiirlerine en iyi çalışmaları siz yapıyorsunuz. Tekrar dönmeniz temennisiyle, sağlıcakla efendim.
Savaş bitti şiirinin temiz kaydını çıkarmak için bir arkadaşım uğraş veriyor, eğer temiz bir kayıt elde edersek, kesitler halinde güzel bir çalışma yapmayı düşünüyorum.
@@Rihtimavarmayanceset kolay gelsin, heyecanla bekliyoruz .🤗
Görebildiğim tüm yorumları beğendim insanlar geri dönsün diye.
geri dön
Eve dön şarkıya dön kalbine dön
Yükün ağır. He's so heavy
just because he's your brother.
Diline ve yüreğine sağlık üstat. 🙏 İsmet Özel, henüz anlaşılmamış bir roman, bir tarih, sosyoloji, terminoloji ve tüm bilgeliğin en yoğunlaşmış hali İsmet Özel…
Yine bu nimet ve heba edilen bir bilge. cahillerin arasında anlaşılmadan ve kurtların arasinda kayboluyor neden doğrudan yana bu kadar az bu kadar korkaksiniz .,?
"havada hayza benzeyen aynı koku
binalara yaklaşırken eskisi gibi
sıklet artıyor "
Ne ağır cümleler! Bir anda gözünün önünde beliriyor anlamı.
-Sen arşınlıyorken bambaşkaydı kaldırım
Üstünkörü geçmedi seninle geçirdiğimiz hiçbir saat-
Özel'in öfkesidir şiirlerini bu kadar özel kılan
“Kimi öptüm de kurtuldu çarmıha çakılmaktan?”
"Evet, ilmektir boynumdaki ama ben
kimsenin kölesi değilim
tarantula yazdılar diye göğsümdeki yaftaya
tarantulaymış benim adım diyecek değilim
tam düşecekken tutunduğum tuğlayı
kendime rabb bellemiyeceğim
razı değilim beni tanımayan tarihe
beni sinesine sarmayan
tabiattan rıza dilenmeyeceğim.
Gittim su çektim en derin kuyudan"
8:57
Bunu uzun uzun açıklayacak yok mu?
İlk defa dinliyor olmanın hüznüyle...
İhmalkar gözle okunmuş bir kitap
Bitap bir gözle okunmayı tercih ederdim
Artık dönme cesareti kalmadı yüreğimde. Adım attığım her yerin izini taşıyan bu tenim acıların en büyüğünü taşır. Uykum gelirse yorulduğum vakit, uyandır beni son durağında ve bilmiyeyim seni. Yolum uzun çok yol kat ettim ama dönecek cesaretim kalmadı bundan sonra.
Ama dön..
Şarkıya dön, Kalbine dön, Eve dön..
@@dilhun4982 kalbime dönmek kendime sarkıntılık etmekten başka nedir?
@@dilhun4982eve dönüyorum artık. Yıllar sonra tekrar eve geri dönme umudu ile
Melekler ve şeytanlar,
Korku girdabında, başları eğik ve karışık halde tarafını seçerken...
Cesaret ve kabulleniş kılıfını giymişti
Bekleyiş öyle bir hal almıştı ki
Kıyamet gibi
Saflarını belli etmişti
Menfaat ve ego
Razı değilim beni tanımayan tarihe!
Beni sinesine sarmayan
Tabiattan rıza dilenmeyeceğim.
27 Mart 2024
Çarşamba
Gökyüzünün kir ve pas koktuğu bir yer burası. Çarpmayın kapıları, eşiğinde çığırtkan kuşlar var.
Kalbimin sancısı, sırtımdaki yükten ve göğsümdeki derin yaralardan daha derin bir halde.
Ve ben hiç bir sorunu çözmeden bu gece de uykuya dalarken bunu dinleyeceğim
Yarın yine sevdiğim yare söz vereceğim
17:21
cevabı çok önceden verilmiş bir soru:
"adam dibe inmek için beline bağladığı
sandığını keşfediyor dibe ulaştığında."
ils sont eux
Cin : 3 dilek hakkın var.
Ben: İsmet Özel'i anlayabilmek istiyorum
Cin: tamamdır. 2.?
Ben: İsmet Özel'i anlayabilmek istiyorum.
Cin: tamamdır. 3.?
Ben: İsmet Özel'i anlayabilmek istiyorum.
Belki de anlamamaktır anlamak
Cinnet,histeri,ağızda paslı bir hüzün...
Bize sadece bir aziz veya bir cani olamayışımızın nefreti kaldı
buraya her gelisimde yorumunuzda takilip kaliyorum, saglicakla.
“tam düşecekken tutunduğum tuğlayı kendime rabb bellemeyeceğim”
İnsan da huzur bırakmayan bir şiir
İsmet Özel... Ben de bilemedim nerenin yerlisiyim. İlk dinlediğim şiirinden beri hayat bütün bir anlamını alt üst ediyor sanki. Bildiğim hakikatlerim yer değiştiriyor, bunun tek sebebi elbette bu şiirler değil ama büyük bir payı var onların. Şaire selam olsun...
Sahur vakti bomba gibi bildirim geldi Kral
Körüm, o halde karanlık niye benden kaçıyor?
Sağırım, nasıl oluyor da uğultum uzaktan
beni çağırmaktadır?
Uykuyu tadayım dersen kâbusa dalmak pahasına..
uyanmanın bedeli serapları fedadır...
@@benanfilm aynı yanıtı yazmak uzereyken yorumu gördüm :)
gerçekten özlemişti beni dünyâ,
öze çekmişti;
özüm gelinceye dek bana temâs etmişti.
Saat 03.56 ne zaman kendimle kalsam İsmet Özel dinlerim
Uzun zamandır kendimle bu kadar yalnız kalmamıştım… yine 2-3 mısranın zihnimdeki yankısıyla geldim buraya KALBİME DÖNECEĞİM AMA HANGİ YOLLA? Bu soruya cevap bulmadan başladığım bu yolda yuruyemeyecegimi farketmenin baş ağrısını yaşıyorum
Dünyadan biraz uzaklaşmak dünyaya biraz sırt çevirmek gibi.
insan uykudadır ölünce uyanir der Hz Ali (ra) ❤ ne uyku ama
Şair...... İsmet Özel.
Tam düşerken tutunduğum tuğlayı Rabb bellemeyeceğim
dünya'nın en iyi şiiri.
شكرا جزيلا على هذه💕 💓الكليمات الجميلة الرايع ملي بالحب والحنان والصدق والإيمان واتمى لك النجاح والابداعي والخير والسعادة ودفء والامل والسلام والهدوء والهدوء والصبر يا اغلى الناس على قلبي
شاعر دلكش الاب المثالي العظيم
الزواجُ الفاشلُ كهدوءِ سكرات الموتِ كالذي أغرقَ نفسه في سوائل الجحيمِ، و جعل من قلبه المسكين ممزَّقاً إلى الأشلاءِ كحبل المشانقِ يلتفتُ حولَ الأعناق حتّى آخر الأنفاس مع مرور الأيام و الزمن أكيد سيصبح في طيّ النسيانِ وعالم الفنائي
شاعر دلكش الاب المثالي العظيم
Seste problem var düzeltebilirseniz muhteşem olacak.
Ekleme: düzeltilmiş ve efsane olmuş sahiden, çok teşekkürler
İhmalkâr gözle okunmuş bir kitap, bitâb gözle okunmayı tercih ederdim...
O şiir dinletisinden en net ses kaydı bu galiba :) keşke daha özenli bi kayıt yapılsaymış çok yazık olmuş..
Böylesi daha orjinal bir hava katmış zannımca
En güzel bildirim 💖
الله يرحمه ويسكنه فسيح جناته
-اشياء من الذاكرة😭_
كم يحزنني ياجكرخين ذلك الرحيل والفراقي والمساء الحزين واليوم الاسود عندما افترقنا كان شديدا الالم وذلك الحزن والاسى والخوف كان يسود المكان وذلك الشتاء المحترق بين اضلوعي والحسرة والندام وقلبي الممزق الى اشلاء كم كنت اتمى من الله أن ألتقي
بيك حتى اضمك بين احضاني واملا قلبي المعطش بك بالصدق والايمان فليكن بعدها موتي ورحيلي وفراقي انت الذي كانت روحي مسكنه لاني بدونك كاالروح فارقت جسدي كالذي عاش في الظلمات كالذي غرق في بحر بحر الادمان حتى اخر الانفاس كنهاية احلام سعيدة واجمل الذكريات واحلام وقلب احترق عند الوداع وصوت امي الحبيبة ارتفع في اعلى السماء خوفا من رب العباد بعد رحيلك الضياء اصبح سواد والحقيقة اصبحت خيال والفرح تبدلت الى احزان وانقطعت انفاسي في ظلمتي وكاد يقتلني كالنار المتهم جسدي الضعيف ولكن هي الاقدار وامرالله حكم بيننا بالفراق يا اعز الناس وان دفناك تحت التراب فذكراك باقية واسمك كالنخيل يصارع الرياح ستبقى شامخا في عالم العظماء والشرفاء باقيا كخيوط الشمس باجمل الالوان تنبثق من ثقب
الظلام لن نساك ابدا ولن تدفن بأرض الغرباء بل في ارض الاجداد والاحلام والحزاني ماذل رايحة والحزن تختفي
في تلك الزواية المظلمة يقطع انفاسي كانار الرحيل والفراق كاهدو سكرات الموت والبعدي مهما تعبت في هذه الحياة وفقدة ذاكرتي لن انساك ابدا
حتى لو كنت على البواب الرحيل والفراق وانما ستكون بداية البقاء والخودي رغم قسوة السنين فهذه هي الدنيا رحيل وفراق وابتسامة وبكاء في زمنين لامكان للعظماء
والشرفاء على هذه الأرضي فالجميع راحلون فلك حبي واشتياقي ولك علينا وعد لن ننساك ابدا ولن نجعلك في طي النسيان وعالم الفنائي
وسنزرع الزهر والياسمين بااجمل الوان المحبة والاشياق.فوق قبرك
يا اغلى من روحي ودمي لك.حبي وأشتياقي في الحياة مابعد الموتي غفر الله لك ما كان منك وجعلك في جناته في السماء في النعيم الباقي
فلا يدوم شيء في هذه الدنيا فسلام لك مني ارسل ضمتك اليها بالحب والتقدير
الشاعر دلكش الاب المثالي العظيم
Adamin Sesini netleştirelim, fon müziği aşırı iyi
"eve dönmek kendime sarkıntılık etmekten başka nedir" felsefenin konusudur eve dönmek
صباح الخير والحب والامل والخيرالصفاء والنقاء والأمان والفرح والسعادة ودفء واللطف والحب والجمال والسرور بارايج الزهور الياسمين يمد قلبكم ورحكم بالصدق والايماني🥰💕💞💙💚💟💘💝
son zamanlarda gördüğüm en güzel bildirim oldu...
Körüm ! O halde karanlık niye benden kaçıyor?
🍂
Böndür beni belimden bölmeye kalkan enlem,
Benden iki bakışık parça çıkarmaya çabalayan boylam da berbat.
Mâna şairin karnındadır...
Çok güzel ya çok seviyorum çok her gece dinliyorum bıkmadan usanmadan ❤️❤️
... Mehmet Cengiz ; İsmet Özel bana çok ağır !.. Sadece çok iyi bir şair olduğu hissi var içimde !.. That's all. Bir de maalesef sosyalist olmadığı !..☺.. Olaydı keşke diyorum ..
Yağmur yalnız yağarken yağmur
Sen yalnızken sensin...
Sen yalnız senken sensin
( yalnızken dersek başka manaya gelir )
Bir kucak sadece..
8:57
her gece bu şiiri,
bir sevgili gibi dinliyorum.
Gün boyunca kaçtığım düşünceler bu saatlerde yakalıyor beni, götürüyor benden bazı şeyleri, benden kaçan şey ise uykularım ve uykularıma benzeyen sen. Söylesene sevgili, uykularıma neden benzedin ?
Çok iyi abi
uyanmanın bedeli serapları fedadır.
uykuyu tadayım dersen,
kâbusa dalmak pahasına..
Düşüncelerimize kimlik kazandırdın, peşimize de bir vaşak taktın..
Allah seni iki cihanda şerefli kılsın üstadım
sevgili dostum betül, keyifli dinlemeler :)
Şiirdeki görsellerin isimlerini öğrenebilir miyim?
Bir kucak...
Her şey karmakarışık oldu yine...
Bu şiire en çok da Clint Mansell yakışıyor...
Okuması ayrı dinlemesi apayrı
bravo
İndim
❤❤
İniyorum..
...
Düşerken tutunduğum tuğlayı kendime rab bellemeyecem
tüm yükü dünyaya atıp omzundan indirdin koçum.
İhmalkar bir gözle okunmuş bir kitap, bitap gözle okunmayi tercih ederdim.
Tablolari isimlendirecek bir ender bulunur mu??
İlk iki tablo hakkında bir fikrim yok diğerleri sırasıyla: A Shipwreck İn Stormy Seas by Claude Joseph Vernet , The Betrayal of Christ by Anthony van Dyck , Kiss of Judas by Ludovico Carracci.
@@insaninacayipkisatarihi Tesekkur ederiz efenim.
İlk tablo Hieronymus Bosch'un gibi duruyor ama ismini bilmiyorum üstad.
Neredesin nerede