•^> Jeon Jungkook ile hayal et ★ •^> Fikir bana aittir başka bir yerde varsa bile kesinlikle görmedim (çalmayınız) •^> Smut bulunmuyor •^> Yazım yanlışları için üzgünüm •^> Yazan: Jijeontaen •^> oneshot: tek bölümlük ☆Dosyasına Kahve Döktüğün Kişi Aslında Patronunun Mafya Oğludur☆ Jeon Jungkook - 27★¦> Min Iseul - 25 ★¦> _Iseul'dan~_ Klasik bir iş günü, odamda bugüne lazım olan dosyaları tekrardan göz geçirip bir eksik var mı diye kontrol ediyordum.. Dosyalardan birini elime alıp sayfalarına göz geçirirken bir sayfada Bay Si-Woo'nun imzasının eksik olduğunu görmem ile hızla dosyayı elime alıp benim odamın karşısında bulunan patronumun odasına doğru ilerleyip, kapının önünde durup kapıyı tıklattım. ardından "Gel" komutunu duymam ile ise hızla içeriye girdim. İçeri girer girmez Bay Si-Woo'nun gözleri beni buldu ve neden geldiğimi merak eden gözler ile yüzüme bakmaya başladı. Ben ise bunu anlayınca hızla konuşmaya başladım. _Iseul:_ Efendim bugün ki toplantı için lazım olan dosyalardan birinde imzanız eksik o yüzden rahatsız etmiştim dedim ve Bay Si-Woo'nun masasının üzerine dosyayı bırakıp, eksik olan kısmı gösterdim. _Si-Woo:_ Aferin asistan, bilirsin eksik hiç bir şey istemem.. Sessizce "bilirim tabii, bilmez miyim hiç.." demiştim.. Ardından ise onaylar şekilde kafamı sallamıştım. Bay Si-Woo'nun imzayı atıp, dosyayı masanın ucuna koyması ile masanın üzerindeki dosyayı almış ve baş selamı vererek odasından ayrılmıştım.. ... Öğle molasının gelmesi ile kafamı dosyalardan ayırmış ve çantam ile telefonumu alarak aşağıya inmiştim.. Aşağı iner inmez sekreterin yanında olan arkadaşım Hyeri'nin yanına gitmiştim.. _Hyeri:_ vayy, Iseul hanım yüzünüzü gören cennetlik! _Iseul:_ mâlum bir kaç saate toplantı var, dosyaları kontrol etmem lazım.. _Hyeri:_ aman Iseul boşver eksik yoktur, bu kadar çabalama _Iseul:_ bende öyle düşünmüştüm ama varmış, bir sayfada Bay Si-Woo'nun imzası eksikti.. _Hyeri:_ birşey olmaz o kadardan _Iseul:_ Bay Si-Woo için olur ama.. _Iseul:_ küçük bir eksiklik dahi istemiyor, oldu ki bir kısım hatalı ve bunu gördü, beni mahveder _Hyeri:_ abartıyor sadece "bilmem" dercesine kaşlarımı ve omzumu kaldırmıştım.. _Iseul:_ neyse beni boşver de diğerleri nerede? _Hyeri:_ gelirler birazdan Demiş ve gözlerini asansöre doğru çevirmişti. Bende onaylar şekilde başımı sallamış ve beklemeye başlamıştım. Kısa bir süre sonra bizim takım tamamlanmış ve konuşa konuşa şirketin yakınında bulunan restoranta doğru ilerlemeye başlamıştık.. ... Ahşap bir dekoru olan kapıdan adımımızı içeriye atmış ve boş olan bir yere ise gidip oturmuştuk, her zaman ki gibi öğle saatleri olduğu için çok kalabalıktı.. Yerimize yerleşip, siparişlerimizi vermiş ve bir yandan sohbet ederken ise siparişlerimizin gelmesini beklemiştik.. Siparişleri beklerken ortaya atılan düşünce ile herkes kafasını kaldırmıştı.. _Kang:_ bu aralar Bay Si-Woo da bir değişiklikler yok mu sizcede..? Sanki bir şeye kafasını takmış gibi.. Durgun gözüküyor... Kısa bir süre herkes öylece durmuş ardından konuşmaya başlamıştık.. _Eun:_ ben farketmedim _Hyeri:_ bencede durgun görünüyordu, en son dün görmüştüm, dosyalar ile alakalı bir sorun oluştuğu için yanına gittiğim de sandalyesinde kollarını birbirine bağlamış etrafa boş gözler ile bakıyordu.. Bende birşey olduğunu düşünmüştüm görünce.. _Iseul:_ evet birkaç gündür tavırları, halleri bir garip, ne olduğunu anlamış değilim.. Ben konuştuktan sonra bir süre ortamda sessizlik oluşmuştu.. Kısa bir sessizliğin ardından siparişlerimizin gelip, Do-yun'un konuşması ile sessizlik bölünmüş ve yemeklerimizi yemeye başlamıştık.. _Do-yun:_ neyse ne bizi ilgilendirmez, hem yakında belki kokusu çıkar.. Boşverin ve yemeğinizi yiyin.. ... Yemeklerimizi yedikten sonra öğle arasının bitimine ne kadar kaldığını kontrol etmiş, daha 30 dakikamız olduğunu görünce ise kahve söylemeye karar vermiştik.. Garsonun gelip, kahve siparişlerini alacağı sıra altımda hissettiğim ıslaklık ile telefonumu alıp tarihe bakmış ve o günün, bugün olduğunu anlayarak içimden lanetler okumuştum.. Onlar siparişlerini verirken, lavaboya gitmem gerektiğini söylemiş ve çantamı da alarak oturduğumuz yerin sağında bulunan koridora girerek lavaboların olduğu yeri bulmuş, kendimi içeri sokmuştum.. İşimin bitmesi ile lavabodan çıkmış ve oturduğumuz masaya doğru adımlamıştım.. Masaya adımlamam ile Hyeri "senin için sipariş vermedik, sen gelene kadar soğumasın diye" demişti.. Bende başımı sallamış ve siparişimi vermek için yönümü değiştirmiştim... _Iseul:_ Filtre kahve alabilir miyim? _Ç:_ elbette efendim _Ç:_ birkaç dakikaya hazır olur _Iseul:_ tamamdır _Ç:_ istiyorsanız siz masanıza geçin biz hazır olunca arkadaşlar ile gönderelim demişti mütevazı çalışan.. Her ne kadar bu işleri de olsa insanları peşimde sürüklemekten hoşlanmayan bir yapıya sahiptim ve elimden geldiğince kendi işimi kendim görürdüm bu yüzden "sorun değil, bekleyebilirim" dedim ve beklemeye başladım... Çalışanın da dediği üzere, cidden kahvem birkaç dakika içerisinde hazır olmuş ve tepsiye koyup "Buyrun alabilirsiniz, afiyet olsun" diyerek tepsiyi önlerinde bulunan tezgaha bırakmıştı, ardından ise arkada bekleyen tonlarca işine devam etmişti... Tepsiyi almış ve oturmuş olduğumuz masaya doğru ilerlemeye başlamıştım ki arkamdan gelen ve adeta arkasından öküz sürüsü kovalıyor da ondan kaçıyor sandığınız şekilde koşan adamın bana çarpması ile elimdeki tepsiyi solumda bulunan masanın yanına doğru düşürmüştüm... Adamın koşup kapıya doğru ilerlemesi ile bir süre arkasından sinirli gözler ile bakınmış sonrasında solumda bulunan masada oturan adamın bana bağırması ile irkilip, vücudumu ona doğru çevirmiştim.. _Jungkook:_ hey sen aishh _Jungkook:_ ne yaptığını sanıyorsun? Yaptığını beğendin mi şimdi? _Iseul:_ bilerek mi oldu? _Jungkook:_ dikkat edebilirdin! _Iseul:_ arkamdan adeta ışık hızında biri koşup çarpıyor nasıl dikkat etmemi bekliyorsunuz beyfendi?! demiştim sinirli olduğumu belli eden ses tonumda O ise ayağa kalkarak gözlerini sinirle yüzüme dikmişti.. _Jungkook:_ önce o sesini alçaltıyorsun! _Iseul:_ alçaltmaz- _Jungkook:_ ben alçaltırım demiş ve sinirle soluduğu havayı dışarı bırakıp konuşmasına devam etmişti.. _Jungkook:_ senin yüzünden dosyam mahvoldu! demişti sol eliyle masanın üzerinde bulunan, kahve yüzünden ıslanmış olan dosyayı göstererek.. _Iseul:_ o kadar önemliyse her olasılığa karşılık bir yedeği bulunuyordur elbet! _Jungkook:_ bulunmuyor, çünkü yedeğine gerek kalmıyor normalde ama senin gibi beceriksiz- _Iseul:_ lütfen laflarınıza dikkat edin beyfendi, sesimi çıkartmıyorum diye beni ezebileceğiniz anlamına gelmiyor bu! Ayrıca dosya hazırlamakta oldukça iyi sayılırım, lafı uzatmayın ve mahvolan dosyalar hakkındaki şeyleri söyleyin ve öncekilerinden de daha iyi olanlarını hazırlayayım! Bir an da üzerime doğru yürüyüp yüzüme eğilmesi ile birkaç adım geriye doğru sendelemiştim.. _Jungkook:_ laflarıma dikkat etmezsem ne yaparsın?! Ayrıca bu dosyalar senin anlayacağın türden değil anlıyor musun? _Iseul:_ anlaşılan ufacık bir konuyu abartıp 40 sene aynı konuyu konuşmayı seviyorsun, sana daha ne kadar benim suçum olmadığını söylemeliyim emin değilim! _Jungkook:_ senin o ahmak- _Taehyung:_ Jungkook! Karşımda duran kas yığınının masasında oturan birinin ona seslenmesi ile susmuştu.. _Ayrıca karşımda duran abartıcı kas yığınının adını da öğrenmiştim, Jungkook'tu.._ _Taehyung:_ olayı büyütmeyin ve ikinizde işinize bakın, uzatıyorsunuz! _Jungkook:_ ama Hyung dosyam- _Taehyung:_ Jungkook kesin şunu dedim! Arkada oturan kahverengi takımlı adamın susması ile karşımda bulunan abartıcı kas yığını önümden çekilmiş ve yerine oturmuştu.. _Bizim konuşmamız bitince restorantta çalışan biri gelmiş ve yerde dökülü halde bulunan kahveyi silmeye başlamıştı.._ Ben ise daha fazla abartıcıyı görüpte gerilmeyeyim diye karşısından çekilmiş ve bizimkilerin olduğu masaya adımlamıştım.. Masaya varır varmaz Hyeri, hararetle konuşmaya başlamıştı.. _Devamı aşağıda_
_Devam 1_ _Hyeri:_ kızım az önce ne yaşadın öyle? _Iseul:_ hiçbirşey yaşamadım sadece olayları abartan bir mahlukat ile uğraşmak zorunda kaldım dedim ve gözlerimi devirdim.. _Kang:_ neyse olanları boşverinde şirkete koşmaya başlayın, yoksa az sonra hepimiz geç kaldığımız için kovulacağız! _Eun:_ ne kadar var? _Kang:_ sadece 7 dakikacık demiş ve oturduğu sandalyenin arkasında asılı olan siyah kabanını üzerine geçirmişti ardından masanın üzerinde bulunan telefonunuda alarak bizi arkada bırakmış ve hızla restoranttan ayrılmıştı.. _Iseul:_ yaa bizi de bekle! demiş ve hepimiz masadaki eşyalarımızı alıp hızla restoranttan çıkmıştık.. *_2 gün sonra_* Şirketteki çalışma süremizin son bulmasına yakın, sevgili patronumuz çalışanlar ile özel bir toplantı yapma kararı verdiğini ve normal çalışma süremizin dışına ne kadar çıkılırsa ay sonu fazladan miktar ödeyeceğini söylemişti.. _açıkçası bir an da karar verdiği bu toplantıyı yapma amacını merak etmiştik, zaten birkaç gündür hal ve tavırlarında olan değişiklikler, durgun halleri oldukça dikkatimizi çekiyordu_ _şimdi ise plansız bir şekilde çalışanlar ile toplantı yapmak istemesi.._ _Cidden bu işin altında yatan önemli nedenler olduğu düşüncesini beraberinde getiriyordu.._ Belirtilen saatte herkes toplantı odasında olmuş, birkaç dakika sonra ise Bay Si-Woo gelmişti.. Bay Si-Woo'nun gelmesi ile hepimiz ayağa kalkmış, oturacağı sandalyenin önüne geçip, elini "oturabilirsiniz" şeklinde aşağı sallamıştı.. Bay Si-Woo'nun tek başına gelmesi ve şuan salonda hiçbir çalışanın eksik olmaması "neden yanında ki sandalye boşta?, oraya kim oturacaktı ki" düşüncesini getirmiş ve herkes sorar gözlerle birbirine bakmıştı.. Ancak kimsenin söyleyebileceği mantıklı bir düşüncesi bulunmuyordu.. ... Kısa bir süre kimi beklediğimizi bilmediğimiz bir şekilde sessiz bir şekilde durmuş ardından ise Bay Si-Woo konuşmaya başlamıştı.. _Si-Woo:_ üzgünüm, aslında birini bekliyoruz ancak her zamanki gibi zamanında gelemedi demiş ve ortaya derin bir nefes bırakmıştı.. _Si-Woo:_ neyse biz daha fazla beklemeyelim ve sizi çağırma nedenimi açıklayayım demiş, derin bir nefes alıp verdikten sonra devam etmişti.. _Si-Woo:_ çoğunuzun bende birkaç gündür değişik şeyler hissettiğine, tanık olduğuna eminim, fark ediyorum düşüncelerinizi Demiş ve yüzünde minik bir tebessüm oluşturmuştu.. _Cidden bizim katı patronumuzun neyi vardı böyle?_ _Si-Woo:_ düşünceleriniz de haklısınız çünkü birkaç gündür cidden kafam oldukça karışık Bu şekilde adeta şifreli konuşuyor olması, bizim daha da meraklanmamızı sağlamıştı.. _Si-Woo:_ yaşlandım ve hastayım demiş derin bir nefes almıştı _Si-Woo:_ şirketi artık daha fazla yönetebileceğimi sanmıyorum _bu ne demekti? Yoksa şirketi tamamen kökten mi kapatıyordu?_ Tam ortamda büyük bir sessizlik hakim sürüyor iken kapının açılıp birinin girmesi ile tüm gözler gelen kişiye çevrilmişti.. Kapıyı kapatıp patronumuzun yanına doğru adımlarını yönelttiğinde, yüzünü görmüş ve bunun 2 gün önce restorantta "dosya kavgasına" giriştiğimiz abartıcı olduğunu anlamıştım.. Bay Si-Woo'nun yanında bulunan sandalyeyi çekip oturması ile o sandalyenin kime ait olduğunu anlamıştık.. Bay Si-Woo'nun yanına oturur oturmaz "üzgünüm biraz geç kaldım" demişti kısık bir ses tonuyla Ancak şuan ortam oldukça sessiz olduğu için herkesin duyduğuna emindim.. Ardından Bay Si-Woo gözünün ucu ile yanında bulunan bedene bakmış ve yine kimsenin duymasını amaçlamadığı ancak sessizliğin yoğun olmasından kaynaklı duyulan ses tonuyla "her zaman ki gibi zamanında gelemedin, hiç değişmeyeceksin!" demişti.. Sonrasında daha fazla uzatmamışlar ve Bay Si-Woo lafına kaldığı yerden devam etmişti.. _Si-Woo:_ şirketi devrediyorum, oğlum Jungkook'a demesi ile hepimiz birbirimize bakmıştık.. _nasıl yani bu abartıcı herif patronumuzun oğlu muydu şimdi?_ Odada tek şaşıran biz değildik, Jungkook'ta oldukça şaşırmışa benziyordu, sanki şirketin başına geçeceğinden haberi yok gibiydi.. Herkes kendi arasında fısıldaşırken yan tarafımızda kopan gürültü ile yine ortamı sessizlik etkisi altına almış ve sadece Bay Si-Woo ile oğlu olduğunu öğrendiğimiz Jungkook konuşmaya başlamıştı.. _Jungkook:_ nasıl yani ben mi şirketin başına geçeceğim? _Si-Woo:_ evet Demişti kendinden oldukça emin bir ses tonuyla.. _Jungkook:_ benim Amerika'da yaşadığımı biliyorsun baba! Şimdi ne diye beni burada kalmaya sürüklüyorsun söyler misin?! _demek ki Amerika da yaşadığı için daha önce onu görmemiş ve patronumuzun oğlu olduğunu bilmemiştik.._ _Jungkook:_ hem madem şirketin başına ben geçeceğim neden benim bundan HABERİM YOK TANRI AŞKINA?! Bay Si-Woo da Jungkook gibi oturduğu sandalyeden kalkmış ve bedenini oğluna döndürerek konuşmaya başlamıştı.. _Si-Woo:_ öncelikle o sesini derhal alçalt Jungkook! _Si-Woo:_ eğer ben birşeye karar veriyorsam konu kapanmıştır, o yüzden uzatma ve yarından itibaren işe başla! _Jungkook:_ benim Amerika'da ki hayatım ne olacak peki baba?! SENİN SIRF SAÇMA KARARLARIN YÜZÜNDEN BENİM HAYATIMA NE OLACAK?! demiş ve hızla toplantı odasını terk etmişti.. Ardından Bay Si-Woo "durumlar böyle işte" demiş ve devam etmişti "bundan sonra patronunuz oğlum Jungkook, iyi anlaşacağınızı umut ediyorum.. Ayrıca şu zamana kadar verdiğiniz emekler için de teşekkür ederim, özelliklede sana asistan... Toplantı burada sona ermiştir, katıldığınız için teşekkür ederim" deyip onunda odadan ayrılması ile herkes bir an da konuşmaya başlamıştı... _ne yani şimdi cidden patronumuz bu abartıcı mı olacaktı.. Ah Tanrım cidden düşünmesi bile kafa oynatıcıydı..._ *_Ertesi Gün_* Yine klasik bir iş günü güneşin ilk ışıklarını göstermesi ile kalkmış, kahvaltımı yaptıktan sonra aracıma binip şirkete doğru yol almıştım.. ... Şirketin demir kapısından içeriye girmem ile yanıma bir koşu Hyeri koşmuş ve solukla konuşmuştu.. _Hyeri:_ Iseul yeni patronumuz yani Jungkook Bey göreve başladı ve şirket hakkında bilgi vermen için seni yanına istiyor _Iseul:_ gelir gelmez, daha soluklanmadan işe başlıyorum demiş ve kıkırdamıştım _Iseul:_ neyse peki, teşekkür ederim ve iyi çalışmalar deyip Hyeri'nin yanından ayrılmıştım.. Ardından sağ tarafta bulunan asansöre binmiş ve 7.kata giden düğmeye basmıştım.. Asansörün 7.katta durup, kapısının açılması ile kendimi dışarı atmış ve odama gidip üstümdeki ceket ve kolumda bulunan çantamı bıraktıktan sonra odamın içerisindeki beyaz çekmeceyi açıp içerisinden bir dosya çıkarmış ve karşımda bulunan patronumuzun odasına doğru adımlamıştım... Kapıyı tıklatıp bir süre bekledikten sonra "Gel" komutunu duymam ile içeriye girmiştim.. İçeriye girmem ile Jungkook gözünü benim yüzüme çıkarmış ve konuşmuştu.. _Jungkook:_ sen şu restorantta dosyamı mahveden kişisin _Iseul:_ sizde şu olayları abartan kişi olmalısınız demiş ve gözlerimi devirmiştim.. Ardından sözüme devam ettim.. _Iseul:_ efendim az önce şirket hakkındaki bilgileri istemişsiniz sanırım _Jungkook:_ evet şu kahrolası şirkette neler dönüyor öğrenmek istiyorum, ayrıca bana sadece Jungkook de, adımın yanına hitap sözleri eklenmesini sevmiyorum. Zaten aynı yaşta sayılırız gerek yok.. _Iseul:_ peki efen- aa~ Jungkook _Jungkook:_ güzel, anlat bakalım şimdi demesi ile konuşmaya başlamıştım.. _Iseul:_ ............ ... Ayrıca efendim bu dosyanın içerisinde önceki yıllarda hangi şirketler ile ne anlaşmaları yapıldığı bulunuyor işinize yarayabilir isterseniz bir göz geçirirsiniz demiş ve elimdeki dosyayı masasının üzerine bırakmıştım.. _Jungkook:_ şimdilik gidebilirsin eğer bir sorun olursa çağırırım Iseul demiş ve kafasını önündeki dosyalara çevirmişti.. _açıkçası dün sinirden adeta çatlamak üzere olan Jungkook'un bir an da şirkete gelip ilgilenmesi, şaşırtıcı derecedeydi..._ _Iseul:_ peki demiş ve odasından çıkmıştım.. ... Dosyalardan birinde Jungkook'un imzasının eksik olması ile dosyayı elime almış ve odasına doğru adımlayıp, kapıyı tıklatacağım sıra telefon ile şirketin hakkında konuştuğunu duyunca duraksayıp dinlemeye başlamıştım.. _Devamı aşağıda_
_Devam 2_ _Jungkook:_ bu kahrolası şirket benim üzerime kaldı ve ölene kadar da bu şirketin başında "patron" olarak kalmak zorundayım _Jungkook:_ tam o şerefs¡z¡ yakalayıp ö|düreceğim sıra, olana bak! _bir dakika bir dakika ö|dürmek mi..?_ _Jungkook:_ vakit buldukça depoya gelmeye çalışacağım, ancak bundan sonra benim yerime sen devam ettireceksin Taehyung.. _Taehyung:_ ............. _Jungkook:_ evet, akşam eve gidince mafya olduğumu öğrendiğini söyledi hangi şerefs¡z ilettiyse! _Jungkook:_ bunu bildiği içinse bilerek yaptı, bilerek beni şirketin başına geçirdi, sanki istemişim gibi.. _Taehyung:_ ............ _Jungkook:_ bir daha o itlerle konuşma ve saçma işlere bulaşma dedi, söz verdim ama uygulayacağımı sanmıyorum demiş ve ortaya kahkasını bırakmıştı.. _Jungkook:_ neyse şimdi kapatmam lazım sonra ararım demiş ve konuşması sonlanmıştı.. Konuşmasının sonlanması ile hızla içeriye dalmıştım.. _Iseul:_ demek mafyasın.. dediğim şey ile ağzından minik bir küfür savurmuş ardından konuşmuştu.. _Jungkook:_ çeneni kapalı tutuyorsun Iseul! _Iseul:_ tutmayıp üstüne üstlük Bay Si-Woo'ya hâlâ saçma işlerine devam ettiğini söylersem ne yaparsın peki, beni de mi ö|dürürsün yoksa..? konuşmam ile oturduğu sandalyeden kalkmış ve yanıma adımlayıp gözlerimin içine bakmıştı.. _Jungkook:_ ö|dürmem, seni ö|dürmem Anlamaz gözlerle yüzüne bakınca konuşmuştu.. _Jungkook:_ neden ö|düremem bilmiyorum ama seni ö|düremem demiş ve arkasını dönüp camın olduğu yere adımlamıştı.. _Jungkook:_ ah~ çeneni kapalı tut Iseul, bu seni ilgilendiren bir durum değil _Iseul:_ babana yalan söylüyorsun! _Jungkook:_ babam hakkında ne biliyorsun Iseul söylesene! demiş ve camdan aşağıya bakan gözlerini sinirle bana çevirmişti.. _Jungkook:_ bir zamanlar onunda bu işleri yaptığını biliyor muydun? Tahmin edeyim elbette hayır! demiş ve sinirle soluyarak konuşmuştu.. _Jungkook:_ o gördüğün kişi düşündüğünden daha kurnaz ve acımasız! _Jungkook:_ şimdi daha fazla içini karıştırma ve çeneni kapalı tut! dediklerini tam olarak algılayamasamda bir şeylerin döndüğünü algılamıştım.. Ardından elimde tuttuğum dosyayı bırakmış ve imzasının gerektiğini söylemiştim.. ... _Jungkook:_ beni net bir şekilde anladığını düşünüyorum Iseul demiş ve dosyayı önüme bırakmıştı ... *_5 Gün Sonra_* _Jungkook'dan~_ Mesai bitimine gelindiğinde şirketteki herkes yavaş yavaş şirketten ayrılmıştı.. Genelde bende mesai saatinden yarım saat sonra çıkardım ancak yarın büyük bir şirket ile yapacağımız bir anlaşma olacağı için bugün geçe kalıp tüm detayları ayrıntısına kadar düşünmeliydim.. Kafamı dosyalara gömmüş ve sayfalara bakınmaya başlamıştım.. ... Boynumun sabahtan beri eğdiğimden dolayı ağrıması ve gittikçe acıkmam ile kafamı dosyalardan kaldırmış ve boynumu sağa sola çevirmiştim.. Sonrasında oturduğum sandalyeden kalkmış ve aşağı kattaki kantine gitmek üzere adımlıyordum ki karşı odada bulunan Iseul'un odasının ışığının açık olduğunu ve masasının üzerinde bulunan dosyaların üzerinde uyuyor olduğunu görmem ile bileğimde olan saate bakmış ve saatin 9.35 olduğunu görmüştüm.. _Mesai saati çoktan geçmiş, şimdiye çoktan evinde olması gerekiyordu ancak anlaşıldığı üzere mesai saatinden önce uyuya kalmıştı..._ Hızla odasına girdim ve yanına doğru adımladım Tam onu dürtüp uyandıracağım sırada yüzünü inceleme kararı aldım ve omzuna doğru giden ellerimi indirip yüzünü incelemeye başladım.. _Cidden çok masum gözüküyordu.. dolgun dudakları, küçük olan burnu ve gözlerini açtığı zaman dünyaya adeta ışık saçan gözleri.. Sevilmeye değerdi..._ _üst dudağının üzerinde bulunan beni ile adeta yüzü tamamlanmış, muhteşem bir bütün haline gelmişti..._ _her zerresi mükemmel görünüyordu, ilk kez birine karşı tam olarak adlandıramadığım düşünceleri düşünüyor, hisleri hissediyordum.. Bir değişikti..._ Yüzünü incelemem bitince ellerimi tekrardan omuzlarına çıkarmış ve adını söyleyerek onu sarsmıştım.. Mırıltılar çıkarmış ancak gözlerini açmamıştı.. _Jungkook:_ Iseul kalk ve evine git, çoktan mesai bitti bir tek sen kalmışsın dedim ve sarsmaya devam ettim.. Dediklerimi duyup, anlamış olacak ki yavaş yavaş dünyaya ışık saçan gözlerini açmaya başlamıştı... Kısa süre içerisinde yüzünü masadan ayırmış ve daha yeni uyandığı için kısık olan gözlerini bana dikmişti.. _şuan ki olduğu hali bile nedensizce kalbimin hızlı atmasını sağlıyordu.._ Kısa bir süre sonra ayılmış ve masasının üzerinde bulunan saate bakıp gördüğü rakamlar ile gözlerini büyütmüştü.. _Iseul:_ saat 10'a yaklaşmış Onaylar biçimde mırıltılar çıkarmış ardından konuşmuştum.. _Jungkook:_ uykusuz musun? dediğimi onaylar şekilde başını sallamış ve konuşmuştu.. _Iseul:_ yarın ki toplantı için uğraşıyordum kaç gecedir o yüzden pek uyuyamadım _Jungkook:_ ah~ Iseul Tanrı aşkına abartmanı gerektirecek bir durum değil, böyle yaparak bedenini yoruyorsun ve kolayca yıkılır hâle geliyorsun! _Iseul:_ ama- _Jungkook:_ aması yok sus lütfen! Bir daha abartıpta bu şekilde uykusuz geceler geçirmeni istemiyorum, zaten oldukça çok çalışıyorsun birde evde çalışmaya gerek yok _Jungkook:_ ayrıca birde bana abartıcı diyorsun kendine bak önce! _Iseul:_ ben en azından işi abartıp önemsiyorum, senin gibi boş şeyleri değil _Jungkook:_ değişen birşey yok _Jungkook:_ neyse eşyalarını al ve aşağıya in garajda seni bekliyor olacağım _Iseul:_ Jungkook Bey gerçekten gerek yok, kendim gidebilirim _Jungkook:_ öncelikle bey yok, sonrasında ise kendin gidebileceğini biliyorum ayaklarını görüyorum gidebilirsin herhalde, ancak gece geç oldu akılsızın biri gelip saçma hareketlerde bulunabilir o yüzden ben götüreceğim, itiraz istemiyorum aşağı in demiş ve onu dinlemeden aşağıya inmiştim... ... Kısa sürede aşağıya inmiş ve arabaya binip evine doğru sürmüştüm.. _Iseul:_ *** mahallesi- _Jungkook:_ mafyayım ya Iseul nerede oturduğunu biliyorum Şaşırmış gözler ile yüzüme baktığını anlayınca konuşmuştum _Jungkook:_ herkesinkini araştırmadım sadece önemli kişilerin _Iseul:_ ben sizin için önemli miyim..? Konuşmamış sadece onaylar şekilde mırıltılar çıkarmıştım.. _Iseul:_ neden peki? _Jungkook:_ boşver _Iseul:_ içinde kendimin olduğu bir konuyu bilmem gerekmez mi? _Jungkook:_ zamanı gelince elbet öğrenirsin Iseul o yüzden şimdi boşver demiş ve geçiştirmiştim.. ... Kısa bir süre sonra aklıma gelen soru ile bakışlarımı Iseul'a yöneltmiş ve sorumu sormuştum.. _Jungkook:_ sevgilin var mı ya da sevdiğin biri..? Garipsememiş ve hızla cevap vermişti.. _Iseul:_ sevgilim yok kimsenin benimle sevgili olacağını da sanmıyorum zaten demiş ve ortaya nefesini bırakmıştı.. _Jungkook:_ neden..? _Iseul:_ her konuda eksiğim demiş ve devam etmişti.. _Iseul:_ ne ailem, ne evi yönetebilecek bir bilgim var, yemek yapamam ya da evi temizleyemem mesela ayrıca çocuklardan nefret ederim.. _Iseul:_ güzel de değil- _Jungkook:_ güzelsin, hemde çok düşünmeden cevap vermiş ardından devam etmiştim.. _Jungkook:_ söylediğin şeyler önemli şeyler değil bence _Iseul:_ önemli, yaşamıştım demiş ve sıkıntılı nefesini bırakmıştı.. _Jungkook:_ neyse geçelim bu konuyu 2.sorumun cevabını alayım, sevdiğin biri var mı..? _Iseul:_ hislerimden emin değilim seviyor muyum yoksa sadece sevdiğimi mi düşünüyorum emin değilim.. _Iseul:_ ancak seviyor olsam bile ne ona açılabilirim ne de o söyleyene kadar ona hissettirebilirim.. Ki zaten onun beni seveceğini sanmıyorum _Jungkook:_ kim o..? demiştim, merakla çıkan sesimle.. _Iseul:_ boşver, zamanı gelince öğrenirsin demiş kıkırdamıştı.. _Jungkook:_ hey ama bu adil değil dediğimin üzerine elini ağzına götürmüş ve fermuar da var da onu çekmiş gibi yapıp gözlerini yola çevirmişti.. ... Bir müddet sonra Iseul'un evine gelmiş ve arabayı durdurup inmesini beklemiştim.. _Iseul:_ teşekkür ederim _Jungkook:_ sorun değil, eve gidince üzerini çıkar açsan birşeyler ye ve sonrasında yat uyu, sonra şirkette uyuyorsun demiş kıkırdamıştım.. _Iseul:_ anlaşıldı patron demiş ve binanın kapısına doğru adımlarını yöneltmişti.. _Devamı aşağıda_
_Devam 3_ Bina kapısının önünde durunca el sallamış ve çantasından çıkarttığı anahtar ile kapıyı açıp içeriye girmişti.. Ben ise arkasından binanın ışığı kapanana kadar bakmış ardından arabayı çalıştırmıştım.. _Seni seviyorum Iseul, o yüzden önemlisin o yüzden önemsiyorum seni.. Yakında nedenini öğreneceksin..._ *_1 hafta sonra_* Öğle arasının gelip, herkesin yemek için şirketten ayrılması ile kantine gitmiş ve kendim için birşeyler hazırlamaya başlamıştım.. Tam elime bıçağı almıştım ki elimden kaymış ve parmağımın üzerine gelip kesmişti.. Elimi kesmem ile ağzımdan minik bir inilti kaçmış ve elimi sallayıp suyun altına tutmuştum ki arkamdan ses geldi.. _Iseul:_ Jungkook! bu ses Iseul'a aitti.. Hızla yanıma gelmiş ve suyun altında tuttuğum elimi alıp kesiği incelemiş ardından burada beklememi söyleyerek yanımdan ayrılmıştı... ... Kısa süre içinde elindeki ilk yardım çantası ile gelmiş ve kantinin içinde bulunan sandalyeye doğru beni sürükleyip oturtturmuş ardından çantayı açarak içinden gerekli malzemeleri çıkarmaya başlamıştı... _Telaşlı görünüyordu.._ _Jungkook:_ ben gayet iyiyim Iseul, gerek yok boşuna zaman öldüreceksin demiş ve oturduğum sandalyeden kalkmıştım.. _Iseul:_ gerek var! ve lütfen oturun demiş ve çantadan son olarak sargı bezinide çıkararak karşımdaki sandalyeye oturmuştu.. Ben ise ikna edemeyeceğimi anlayarak oflamış ve geri oturmuştum... Pamuk ile üzerindeki kanı temizlerken konuşmuştum.. _Jungkook:_ sen neden diğerleri ile gitmedin..? _Iseul:_ aç değilim _Jungkook:_ sabahtan beri birşey yemediğini sanıyordum _Iseul:_ yemedim zaten _Jungkook:_ ah~ madem yemedin ne diye aç değilsin o halde Iseul? sessiz kalmış ve işine devam etmişti.. Pamuk ile kanı temizliyor, merhem sürüyor bir yandan ise acımaması için parmağıma üflüyordu.. _bu hâli bile fazlasıyla çekiciydi..._ Kalbimin hızla atıp yerinde durmaması ve uzun zamandır düşündüğüm düşünce ile artık içimde tutamamış ve Iseul'a söylemeye karar vermiştim... _Jungkook:_ Iseul efendim dercesine mırıltılar çıkarmıştı.. ben ise uzun bir nefes alıp vermiş ardından kaldığım yerden devam etmiştim... _Jungkook:_ Iseul uzun süredir aklımda aynı düşünceler kol geziyor ve cidden emin miyim diye kendimi sorguluyorum ancak eminim Iseul.. Sesli bir nefes alıp vermiş ve hızla konuşmuştum.. _Jungkook:_ Iseul seni seviyorum dediğim sözcükler ile elimi bırakmış ve kafasını kaldırıp yüzüme bakmıştı.. _Jungkook:_ senin ne düşündüğünü bilmiyorum ancak içimde daha fazla tutup fırtınalara sebep olmasını sağlamayacağım... kısa bir süre öylece bana bakakalmış ardından konuşmuştu.. _Iseul:_ seviyorum Jungkook, seni çok seviyorum dediği sözcüğü duymam ve beynimin algılaması ile dudaklarına doğru eğilmiş ve kapanmıştım... _Seni bir ömür boyu sevip, her türlü kötülükten koruyacağıma emin olabilirsin sevgilim..._ ~¿The End¿~ | bugüne yetişsin diye sabahtan beri kafamı kaldırmadan yazıyorum ellerim kırıldı doğrusu lksksdjfjf | | profesyonel yazar olmadığım için bazı kısımlarda mantık hatası vs. olmuş olabilir mazur görün lütfen ^^ | | umarım beğenmişsinizdir, düşüncelerinizi benimle paylaşmayı unutmayın
•^> Jeon Jungkook ile hayal et ★
•^> Fikir bana aittir başka bir yerde varsa bile kesinlikle görmedim (çalmayınız)
•^> Smut bulunmuyor
•^> Yazım yanlışları için üzgünüm
•^> Yazan: Jijeontaen
•^> oneshot: tek bölümlük
☆Dosyasına Kahve Döktüğün Kişi Aslında Patronunun Mafya Oğludur☆
Jeon Jungkook - 27★¦>
Min Iseul - 25 ★¦>
_Iseul'dan~_
Klasik bir iş günü, odamda bugüne lazım olan dosyaları tekrardan göz geçirip bir eksik var mı diye kontrol ediyordum..
Dosyalardan birini elime alıp sayfalarına göz geçirirken bir sayfada Bay Si-Woo'nun imzasının eksik olduğunu görmem ile hızla dosyayı elime alıp benim odamın karşısında bulunan patronumun odasına doğru ilerleyip, kapının önünde durup kapıyı tıklattım. ardından "Gel" komutunu duymam ile ise hızla içeriye girdim.
İçeri girer girmez Bay Si-Woo'nun gözleri beni buldu ve neden geldiğimi merak eden gözler ile yüzüme bakmaya başladı.
Ben ise bunu anlayınca hızla konuşmaya başladım.
_Iseul:_ Efendim bugün ki toplantı için lazım olan dosyalardan birinde imzanız eksik o yüzden rahatsız etmiştim
dedim ve Bay Si-Woo'nun masasının üzerine dosyayı bırakıp, eksik olan kısmı gösterdim.
_Si-Woo:_ Aferin asistan, bilirsin eksik hiç bir şey istemem..
Sessizce "bilirim tabii, bilmez miyim hiç.." demiştim.. Ardından ise onaylar şekilde kafamı sallamıştım.
Bay Si-Woo'nun imzayı atıp, dosyayı masanın ucuna koyması ile masanın üzerindeki dosyayı almış ve baş selamı vererek odasından ayrılmıştım..
...
Öğle molasının gelmesi ile kafamı dosyalardan ayırmış ve çantam ile telefonumu alarak aşağıya inmiştim..
Aşağı iner inmez sekreterin yanında olan arkadaşım Hyeri'nin yanına gitmiştim..
_Hyeri:_ vayy, Iseul hanım yüzünüzü gören cennetlik!
_Iseul:_ mâlum bir kaç saate toplantı var, dosyaları kontrol etmem lazım..
_Hyeri:_ aman Iseul boşver eksik yoktur, bu kadar çabalama
_Iseul:_ bende öyle düşünmüştüm ama varmış, bir sayfada Bay Si-Woo'nun imzası eksikti..
_Hyeri:_ birşey olmaz o kadardan
_Iseul:_ Bay Si-Woo için olur ama..
_Iseul:_ küçük bir eksiklik dahi istemiyor, oldu ki bir kısım hatalı ve bunu gördü, beni mahveder
_Hyeri:_ abartıyor sadece
"bilmem" dercesine kaşlarımı ve omzumu kaldırmıştım..
_Iseul:_ neyse beni boşver de diğerleri nerede?
_Hyeri:_ gelirler birazdan
Demiş ve gözlerini asansöre doğru çevirmişti. Bende onaylar şekilde başımı sallamış ve beklemeye başlamıştım.
Kısa bir süre sonra bizim takım tamamlanmış ve konuşa konuşa şirketin yakınında bulunan restoranta doğru ilerlemeye başlamıştık..
...
Ahşap bir dekoru olan kapıdan adımımızı içeriye atmış ve boş olan bir yere ise gidip oturmuştuk, her zaman ki gibi öğle saatleri olduğu için çok kalabalıktı..
Yerimize yerleşip, siparişlerimizi vermiş ve bir yandan sohbet ederken ise siparişlerimizin gelmesini beklemiştik..
Siparişleri beklerken ortaya atılan düşünce ile herkes kafasını kaldırmıştı..
_Kang:_ bu aralar Bay Si-Woo da bir değişiklikler yok mu sizcede..? Sanki bir şeye kafasını takmış gibi.. Durgun gözüküyor...
Kısa bir süre herkes öylece durmuş ardından konuşmaya başlamıştık..
_Eun:_ ben farketmedim
_Hyeri:_ bencede durgun görünüyordu, en son dün görmüştüm, dosyalar ile alakalı bir sorun oluştuğu için yanına gittiğim de sandalyesinde kollarını birbirine bağlamış etrafa boş gözler ile bakıyordu.. Bende birşey olduğunu düşünmüştüm görünce..
_Iseul:_ evet birkaç gündür tavırları, halleri bir garip, ne olduğunu anlamış değilim..
Ben konuştuktan sonra bir süre ortamda sessizlik oluşmuştu..
Kısa bir sessizliğin ardından siparişlerimizin gelip, Do-yun'un konuşması ile sessizlik bölünmüş ve yemeklerimizi yemeye başlamıştık..
_Do-yun:_ neyse ne bizi ilgilendirmez, hem yakında belki kokusu çıkar.. Boşverin ve yemeğinizi yiyin..
...
Yemeklerimizi yedikten sonra öğle arasının bitimine ne kadar kaldığını kontrol etmiş, daha 30 dakikamız olduğunu görünce ise kahve söylemeye karar vermiştik..
Garsonun gelip, kahve siparişlerini alacağı sıra altımda hissettiğim ıslaklık ile telefonumu alıp tarihe bakmış ve o günün, bugün olduğunu anlayarak içimden lanetler okumuştum..
Onlar siparişlerini verirken, lavaboya gitmem gerektiğini söylemiş ve çantamı da alarak oturduğumuz yerin sağında bulunan koridora girerek lavaboların olduğu yeri bulmuş, kendimi içeri sokmuştum..
İşimin bitmesi ile lavabodan çıkmış ve oturduğumuz masaya doğru adımlamıştım..
Masaya adımlamam ile Hyeri "senin için sipariş vermedik, sen gelene kadar soğumasın diye" demişti..
Bende başımı sallamış ve siparişimi vermek için yönümü değiştirmiştim...
_Iseul:_ Filtre kahve alabilir miyim?
_Ç:_ elbette efendim
_Ç:_ birkaç dakikaya hazır olur
_Iseul:_ tamamdır
_Ç:_ istiyorsanız siz masanıza geçin biz hazır olunca arkadaşlar ile gönderelim
demişti mütevazı çalışan..
Her ne kadar bu işleri de olsa insanları peşimde sürüklemekten hoşlanmayan bir yapıya sahiptim ve elimden geldiğince kendi işimi kendim görürdüm bu yüzden "sorun değil, bekleyebilirim" dedim ve beklemeye başladım...
Çalışanın da dediği üzere, cidden kahvem birkaç dakika içerisinde hazır olmuş ve tepsiye koyup "Buyrun alabilirsiniz, afiyet olsun" diyerek tepsiyi önlerinde bulunan tezgaha bırakmıştı, ardından ise arkada bekleyen tonlarca işine devam etmişti...
Tepsiyi almış ve oturmuş olduğumuz masaya doğru ilerlemeye başlamıştım ki arkamdan gelen ve adeta arkasından öküz sürüsü kovalıyor da ondan kaçıyor sandığınız şekilde koşan adamın bana çarpması ile elimdeki tepsiyi solumda bulunan masanın yanına doğru düşürmüştüm...
Adamın koşup kapıya doğru ilerlemesi ile bir süre arkasından sinirli gözler ile bakınmış sonrasında solumda bulunan masada oturan adamın bana bağırması ile irkilip, vücudumu ona doğru çevirmiştim..
_Jungkook:_ hey sen aishh
_Jungkook:_ ne yaptığını sanıyorsun? Yaptığını beğendin mi şimdi?
_Iseul:_ bilerek mi oldu?
_Jungkook:_ dikkat edebilirdin!
_Iseul:_ arkamdan adeta ışık hızında biri koşup çarpıyor nasıl dikkat etmemi bekliyorsunuz beyfendi?!
demiştim sinirli olduğumu belli eden ses tonumda
O ise ayağa kalkarak gözlerini sinirle yüzüme dikmişti..
_Jungkook:_ önce o sesini alçaltıyorsun!
_Iseul:_ alçaltmaz-
_Jungkook:_ ben alçaltırım
demiş ve sinirle soluduğu havayı dışarı bırakıp konuşmasına devam etmişti..
_Jungkook:_ senin yüzünden dosyam mahvoldu!
demişti sol eliyle masanın üzerinde bulunan, kahve yüzünden ıslanmış olan dosyayı göstererek..
_Iseul:_ o kadar önemliyse her olasılığa karşılık bir yedeği bulunuyordur elbet!
_Jungkook:_ bulunmuyor, çünkü yedeğine gerek kalmıyor normalde ama senin gibi beceriksiz-
_Iseul:_ lütfen laflarınıza dikkat edin beyfendi, sesimi çıkartmıyorum diye beni ezebileceğiniz anlamına gelmiyor bu! Ayrıca dosya hazırlamakta oldukça iyi sayılırım, lafı uzatmayın ve mahvolan dosyalar hakkındaki şeyleri söyleyin ve öncekilerinden de daha iyi olanlarını hazırlayayım!
Bir an da üzerime doğru yürüyüp yüzüme eğilmesi ile birkaç adım geriye doğru sendelemiştim..
_Jungkook:_ laflarıma dikkat etmezsem ne yaparsın?! Ayrıca bu dosyalar senin anlayacağın türden değil anlıyor musun?
_Iseul:_ anlaşılan ufacık bir konuyu abartıp 40 sene aynı konuyu konuşmayı seviyorsun, sana daha ne kadar benim suçum olmadığını söylemeliyim emin değilim!
_Jungkook:_ senin o ahmak-
_Taehyung:_ Jungkook!
Karşımda duran kas yığınının masasında oturan birinin ona seslenmesi ile susmuştu..
_Ayrıca karşımda duran abartıcı kas yığınının adını da öğrenmiştim, Jungkook'tu.._
_Taehyung:_ olayı büyütmeyin ve ikinizde işinize bakın, uzatıyorsunuz!
_Jungkook:_ ama Hyung dosyam-
_Taehyung:_ Jungkook kesin şunu dedim!
Arkada oturan kahverengi takımlı adamın susması ile karşımda bulunan abartıcı kas yığını önümden çekilmiş ve yerine oturmuştu..
_Bizim konuşmamız bitince restorantta çalışan biri gelmiş ve yerde dökülü halde bulunan kahveyi silmeye başlamıştı.._
Ben ise daha fazla abartıcıyı görüpte gerilmeyeyim diye karşısından çekilmiş ve bizimkilerin olduğu masaya adımlamıştım..
Masaya varır varmaz Hyeri, hararetle konuşmaya başlamıştı..
_Devamı aşağıda_
_Devam 1_
_Hyeri:_ kızım az önce ne yaşadın öyle?
_Iseul:_ hiçbirşey yaşamadım sadece olayları abartan bir mahlukat ile uğraşmak zorunda kaldım
dedim ve gözlerimi devirdim..
_Kang:_ neyse olanları boşverinde şirkete koşmaya başlayın, yoksa az sonra hepimiz geç kaldığımız için kovulacağız!
_Eun:_ ne kadar var?
_Kang:_ sadece 7 dakikacık
demiş ve oturduğu sandalyenin arkasında asılı olan siyah kabanını üzerine geçirmişti ardından masanın üzerinde bulunan telefonunuda alarak bizi arkada bırakmış ve hızla restoranttan ayrılmıştı..
_Iseul:_ yaa bizi de bekle!
demiş ve hepimiz masadaki eşyalarımızı alıp hızla restoranttan çıkmıştık..
*_2 gün sonra_*
Şirketteki çalışma süremizin son bulmasına yakın, sevgili patronumuz çalışanlar ile özel bir toplantı yapma kararı verdiğini ve normal çalışma süremizin dışına ne kadar çıkılırsa ay sonu fazladan miktar ödeyeceğini söylemişti..
_açıkçası bir an da karar verdiği bu toplantıyı yapma amacını merak etmiştik, zaten birkaç gündür hal ve tavırlarında olan değişiklikler, durgun halleri oldukça dikkatimizi çekiyordu_
_şimdi ise plansız bir şekilde çalışanlar ile toplantı yapmak istemesi.._
_Cidden bu işin altında yatan önemli nedenler olduğu düşüncesini beraberinde getiriyordu.._
Belirtilen saatte herkes toplantı odasında olmuş, birkaç dakika sonra ise Bay Si-Woo gelmişti..
Bay Si-Woo'nun gelmesi ile hepimiz ayağa kalkmış, oturacağı sandalyenin önüne geçip, elini "oturabilirsiniz" şeklinde aşağı sallamıştı..
Bay Si-Woo'nun tek başına gelmesi ve şuan salonda hiçbir çalışanın eksik olmaması "neden yanında ki sandalye boşta?, oraya kim oturacaktı ki" düşüncesini getirmiş ve herkes sorar gözlerle birbirine bakmıştı.. Ancak kimsenin söyleyebileceği mantıklı bir düşüncesi bulunmuyordu..
...
Kısa bir süre kimi beklediğimizi bilmediğimiz bir şekilde sessiz bir şekilde durmuş ardından ise Bay Si-Woo konuşmaya başlamıştı..
_Si-Woo:_ üzgünüm, aslında birini bekliyoruz ancak her zamanki gibi zamanında gelemedi
demiş ve ortaya derin bir nefes bırakmıştı..
_Si-Woo:_ neyse biz daha fazla beklemeyelim ve sizi çağırma nedenimi açıklayayım
demiş, derin bir nefes alıp verdikten sonra devam etmişti..
_Si-Woo:_ çoğunuzun bende birkaç gündür değişik şeyler hissettiğine, tanık olduğuna eminim, fark ediyorum düşüncelerinizi
Demiş ve yüzünde minik bir tebessüm oluşturmuştu..
_Cidden bizim katı patronumuzun neyi vardı böyle?_
_Si-Woo:_ düşünceleriniz de haklısınız çünkü birkaç gündür cidden kafam oldukça karışık
Bu şekilde adeta şifreli konuşuyor olması, bizim daha da meraklanmamızı sağlamıştı..
_Si-Woo:_ yaşlandım ve hastayım
demiş derin bir nefes almıştı
_Si-Woo:_ şirketi artık daha fazla yönetebileceğimi sanmıyorum
_bu ne demekti? Yoksa şirketi tamamen kökten mi kapatıyordu?_
Tam ortamda büyük bir sessizlik hakim sürüyor iken kapının açılıp birinin girmesi ile tüm gözler gelen kişiye çevrilmişti..
Kapıyı kapatıp patronumuzun yanına doğru adımlarını yönelttiğinde, yüzünü görmüş ve bunun 2 gün önce restorantta "dosya kavgasına" giriştiğimiz abartıcı olduğunu anlamıştım..
Bay Si-Woo'nun yanında bulunan sandalyeyi çekip oturması ile o sandalyenin kime ait olduğunu anlamıştık..
Bay Si-Woo'nun yanına oturur oturmaz "üzgünüm biraz geç kaldım" demişti kısık bir ses tonuyla
Ancak şuan ortam oldukça sessiz olduğu için herkesin duyduğuna emindim..
Ardından Bay Si-Woo gözünün ucu ile yanında bulunan bedene bakmış ve yine kimsenin duymasını amaçlamadığı ancak sessizliğin yoğun olmasından kaynaklı duyulan ses tonuyla "her zaman ki gibi zamanında gelemedin, hiç değişmeyeceksin!" demişti..
Sonrasında daha fazla uzatmamışlar ve Bay Si-Woo lafına kaldığı yerden devam etmişti..
_Si-Woo:_ şirketi devrediyorum, oğlum Jungkook'a
demesi ile hepimiz birbirimize bakmıştık..
_nasıl yani bu abartıcı herif patronumuzun oğlu muydu şimdi?_
Odada tek şaşıran biz değildik, Jungkook'ta oldukça şaşırmışa benziyordu, sanki şirketin başına geçeceğinden haberi yok gibiydi..
Herkes kendi arasında fısıldaşırken yan tarafımızda kopan gürültü ile yine ortamı sessizlik etkisi altına almış ve sadece Bay Si-Woo ile oğlu olduğunu öğrendiğimiz Jungkook konuşmaya başlamıştı..
_Jungkook:_ nasıl yani ben mi şirketin başına geçeceğim?
_Si-Woo:_ evet
Demişti kendinden oldukça emin bir ses tonuyla..
_Jungkook:_ benim Amerika'da yaşadığımı biliyorsun baba! Şimdi ne diye beni burada kalmaya sürüklüyorsun söyler misin?!
_demek ki Amerika da yaşadığı için daha önce onu görmemiş ve patronumuzun oğlu olduğunu bilmemiştik.._
_Jungkook:_ hem madem şirketin başına ben geçeceğim neden benim bundan HABERİM YOK TANRI AŞKINA?!
Bay Si-Woo da Jungkook gibi oturduğu sandalyeden kalkmış ve bedenini oğluna döndürerek konuşmaya başlamıştı..
_Si-Woo:_ öncelikle o sesini derhal alçalt Jungkook!
_Si-Woo:_ eğer ben birşeye karar veriyorsam konu kapanmıştır, o yüzden uzatma ve yarından itibaren işe başla!
_Jungkook:_ benim Amerika'da ki hayatım ne olacak peki baba?! SENİN SIRF SAÇMA KARARLARIN YÜZÜNDEN BENİM HAYATIMA NE OLACAK?!
demiş ve hızla toplantı odasını terk etmişti..
Ardından Bay Si-Woo "durumlar böyle işte" demiş ve devam etmişti "bundan sonra patronunuz oğlum Jungkook, iyi anlaşacağınızı umut ediyorum.. Ayrıca şu zamana kadar verdiğiniz emekler için de teşekkür ederim, özelliklede sana asistan... Toplantı burada sona ermiştir, katıldığınız için teşekkür ederim" deyip onunda odadan ayrılması ile herkes bir an da konuşmaya başlamıştı...
_ne yani şimdi cidden patronumuz bu abartıcı mı olacaktı.. Ah Tanrım cidden düşünmesi bile kafa oynatıcıydı..._
*_Ertesi Gün_*
Yine klasik bir iş günü güneşin ilk ışıklarını göstermesi ile kalkmış, kahvaltımı yaptıktan sonra aracıma binip şirkete doğru yol almıştım..
...
Şirketin demir kapısından içeriye girmem ile yanıma bir koşu Hyeri koşmuş ve solukla konuşmuştu..
_Hyeri:_ Iseul yeni patronumuz yani Jungkook Bey göreve başladı ve şirket hakkında bilgi vermen için seni yanına istiyor
_Iseul:_ gelir gelmez, daha soluklanmadan işe başlıyorum
demiş ve kıkırdamıştım
_Iseul:_ neyse peki, teşekkür ederim ve iyi çalışmalar
deyip Hyeri'nin yanından ayrılmıştım..
Ardından sağ tarafta bulunan asansöre binmiş ve 7.kata giden düğmeye basmıştım..
Asansörün 7.katta durup, kapısının açılması ile kendimi dışarı atmış ve odama gidip üstümdeki ceket ve kolumda bulunan çantamı bıraktıktan sonra odamın içerisindeki beyaz çekmeceyi açıp içerisinden bir dosya çıkarmış ve karşımda bulunan patronumuzun odasına doğru adımlamıştım...
Kapıyı tıklatıp bir süre bekledikten sonra "Gel" komutunu duymam ile içeriye girmiştim..
İçeriye girmem ile Jungkook gözünü benim yüzüme çıkarmış ve konuşmuştu..
_Jungkook:_ sen şu restorantta dosyamı mahveden kişisin
_Iseul:_ sizde şu olayları abartan kişi olmalısınız
demiş ve gözlerimi devirmiştim.. Ardından sözüme devam ettim..
_Iseul:_ efendim az önce şirket hakkındaki bilgileri istemişsiniz sanırım
_Jungkook:_ evet şu kahrolası şirkette neler dönüyor öğrenmek istiyorum, ayrıca bana sadece Jungkook de, adımın yanına hitap sözleri eklenmesini sevmiyorum. Zaten aynı yaşta sayılırız gerek yok..
_Iseul:_ peki efen- aa~ Jungkook
_Jungkook:_ güzel, anlat bakalım şimdi
demesi ile konuşmaya başlamıştım..
_Iseul:_ ............
...
Ayrıca efendim bu dosyanın içerisinde önceki yıllarda hangi şirketler ile ne anlaşmaları yapıldığı bulunuyor işinize yarayabilir isterseniz bir göz geçirirsiniz
demiş ve elimdeki dosyayı masasının üzerine bırakmıştım..
_Jungkook:_ şimdilik gidebilirsin eğer bir sorun olursa çağırırım Iseul
demiş ve kafasını önündeki dosyalara çevirmişti..
_açıkçası dün sinirden adeta çatlamak üzere olan Jungkook'un bir an da şirkete gelip ilgilenmesi, şaşırtıcı derecedeydi..._
_Iseul:_ peki
demiş ve odasından çıkmıştım..
...
Dosyalardan birinde Jungkook'un imzasının eksik olması ile dosyayı elime almış ve odasına doğru adımlayıp, kapıyı tıklatacağım sıra telefon ile şirketin hakkında konuştuğunu duyunca duraksayıp dinlemeye başlamıştım..
_Devamı aşağıda_
_Devam 2_
_Jungkook:_ bu kahrolası şirket benim üzerime kaldı ve ölene kadar da bu şirketin başında "patron" olarak kalmak zorundayım
_Jungkook:_ tam o şerefs¡z¡ yakalayıp ö|düreceğim sıra, olana bak!
_bir dakika bir dakika ö|dürmek mi..?_
_Jungkook:_ vakit buldukça depoya gelmeye çalışacağım, ancak bundan sonra benim yerime sen devam ettireceksin Taehyung..
_Taehyung:_ .............
_Jungkook:_ evet, akşam eve gidince mafya olduğumu öğrendiğini söyledi hangi şerefs¡z ilettiyse!
_Jungkook:_ bunu bildiği içinse bilerek yaptı, bilerek beni şirketin başına geçirdi, sanki istemişim gibi..
_Taehyung:_ ............
_Jungkook:_ bir daha o itlerle konuşma ve saçma işlere bulaşma dedi, söz verdim ama uygulayacağımı sanmıyorum
demiş ve ortaya kahkasını bırakmıştı..
_Jungkook:_ neyse şimdi kapatmam lazım sonra ararım
demiş ve konuşması sonlanmıştı.. Konuşmasının sonlanması ile hızla içeriye dalmıştım..
_Iseul:_ demek mafyasın..
dediğim şey ile ağzından minik bir küfür savurmuş ardından konuşmuştu..
_Jungkook:_ çeneni kapalı tutuyorsun Iseul!
_Iseul:_ tutmayıp üstüne üstlük Bay Si-Woo'ya hâlâ saçma işlerine devam ettiğini söylersem ne yaparsın peki, beni de mi ö|dürürsün yoksa..?
konuşmam ile oturduğu sandalyeden kalkmış ve yanıma adımlayıp gözlerimin içine bakmıştı..
_Jungkook:_ ö|dürmem, seni ö|dürmem
Anlamaz gözlerle yüzüne bakınca konuşmuştu..
_Jungkook:_ neden ö|düremem bilmiyorum ama seni ö|düremem
demiş ve arkasını dönüp camın olduğu yere adımlamıştı..
_Jungkook:_ ah~ çeneni kapalı tut Iseul, bu seni ilgilendiren bir durum değil
_Iseul:_ babana yalan söylüyorsun!
_Jungkook:_ babam hakkında ne biliyorsun Iseul söylesene!
demiş ve camdan aşağıya bakan gözlerini sinirle bana çevirmişti..
_Jungkook:_ bir zamanlar onunda bu işleri yaptığını biliyor muydun? Tahmin edeyim elbette hayır!
demiş ve sinirle soluyarak konuşmuştu..
_Jungkook:_ o gördüğün kişi düşündüğünden daha kurnaz ve acımasız!
_Jungkook:_ şimdi daha fazla içini karıştırma ve çeneni kapalı tut!
dediklerini tam olarak algılayamasamda bir şeylerin döndüğünü algılamıştım..
Ardından elimde tuttuğum dosyayı bırakmış ve imzasının gerektiğini söylemiştim..
...
_Jungkook:_ beni net bir şekilde anladığını düşünüyorum Iseul
demiş ve dosyayı önüme bırakmıştı
...
*_5 Gün Sonra_*
_Jungkook'dan~_
Mesai bitimine gelindiğinde şirketteki herkes yavaş yavaş şirketten ayrılmıştı.. Genelde bende mesai saatinden yarım saat sonra çıkardım ancak yarın büyük bir şirket ile yapacağımız bir anlaşma olacağı için bugün geçe kalıp tüm detayları ayrıntısına kadar düşünmeliydim..
Kafamı dosyalara gömmüş ve sayfalara bakınmaya başlamıştım..
...
Boynumun sabahtan beri eğdiğimden dolayı ağrıması ve gittikçe acıkmam ile kafamı dosyalardan kaldırmış ve boynumu sağa sola çevirmiştim..
Sonrasında oturduğum sandalyeden kalkmış ve aşağı kattaki kantine gitmek üzere adımlıyordum ki karşı odada bulunan Iseul'un odasının ışığının açık olduğunu ve masasının üzerinde bulunan dosyaların üzerinde uyuyor olduğunu görmem ile bileğimde olan saate bakmış ve saatin 9.35 olduğunu görmüştüm..
_Mesai saati çoktan geçmiş, şimdiye çoktan evinde olması gerekiyordu ancak anlaşıldığı üzere mesai saatinden önce uyuya kalmıştı..._
Hızla odasına girdim ve yanına doğru adımladım
Tam onu dürtüp uyandıracağım sırada yüzünü inceleme kararı aldım ve omzuna doğru giden ellerimi indirip yüzünü incelemeye başladım..
_Cidden çok masum gözüküyordu.. dolgun dudakları, küçük olan burnu ve gözlerini açtığı zaman dünyaya adeta ışık saçan gözleri.. Sevilmeye değerdi..._
_üst dudağının üzerinde bulunan beni ile adeta yüzü tamamlanmış, muhteşem bir bütün haline gelmişti..._
_her zerresi mükemmel görünüyordu, ilk kez birine karşı tam olarak adlandıramadığım düşünceleri düşünüyor, hisleri hissediyordum.. Bir değişikti..._
Yüzünü incelemem bitince ellerimi tekrardan omuzlarına çıkarmış ve adını söyleyerek onu sarsmıştım..
Mırıltılar çıkarmış ancak gözlerini açmamıştı..
_Jungkook:_ Iseul kalk ve evine git, çoktan mesai bitti bir tek sen kalmışsın
dedim ve sarsmaya devam ettim..
Dediklerimi duyup, anlamış olacak ki yavaş yavaş dünyaya ışık saçan gözlerini açmaya başlamıştı...
Kısa süre içerisinde yüzünü masadan ayırmış ve daha yeni uyandığı için kısık olan gözlerini bana dikmişti..
_şuan ki olduğu hali bile nedensizce kalbimin hızlı atmasını sağlıyordu.._
Kısa bir süre sonra ayılmış ve masasının üzerinde bulunan saate bakıp gördüğü rakamlar ile gözlerini büyütmüştü..
_Iseul:_ saat 10'a yaklaşmış
Onaylar biçimde mırıltılar çıkarmış ardından konuşmuştum..
_Jungkook:_ uykusuz musun?
dediğimi onaylar şekilde başını sallamış ve konuşmuştu..
_Iseul:_ yarın ki toplantı için uğraşıyordum kaç gecedir o yüzden pek uyuyamadım
_Jungkook:_ ah~ Iseul Tanrı aşkına abartmanı gerektirecek bir durum değil, böyle yaparak bedenini yoruyorsun ve kolayca yıkılır hâle geliyorsun!
_Iseul:_ ama-
_Jungkook:_ aması yok sus lütfen! Bir daha abartıpta bu şekilde uykusuz geceler geçirmeni istemiyorum, zaten oldukça çok çalışıyorsun birde evde çalışmaya gerek yok
_Jungkook:_ ayrıca birde bana abartıcı diyorsun kendine bak önce!
_Iseul:_ ben en azından işi abartıp önemsiyorum, senin gibi boş şeyleri değil
_Jungkook:_ değişen birşey yok
_Jungkook:_ neyse eşyalarını al ve aşağıya in garajda seni bekliyor olacağım
_Iseul:_ Jungkook Bey gerçekten gerek yok, kendim gidebilirim
_Jungkook:_ öncelikle bey yok, sonrasında ise kendin gidebileceğini biliyorum ayaklarını görüyorum gidebilirsin herhalde, ancak gece geç oldu akılsızın biri gelip saçma hareketlerde bulunabilir o yüzden ben götüreceğim, itiraz istemiyorum aşağı in
demiş ve onu dinlemeden aşağıya inmiştim...
...
Kısa sürede aşağıya inmiş ve arabaya binip evine doğru sürmüştüm..
_Iseul:_ *** mahallesi-
_Jungkook:_ mafyayım ya Iseul nerede oturduğunu biliyorum
Şaşırmış gözler ile yüzüme baktığını anlayınca konuşmuştum
_Jungkook:_ herkesinkini araştırmadım sadece önemli kişilerin
_Iseul:_ ben sizin için önemli miyim..?
Konuşmamış sadece onaylar şekilde mırıltılar çıkarmıştım..
_Iseul:_ neden peki?
_Jungkook:_ boşver
_Iseul:_ içinde kendimin olduğu bir konuyu bilmem gerekmez mi?
_Jungkook:_ zamanı gelince elbet öğrenirsin Iseul o yüzden şimdi boşver
demiş ve geçiştirmiştim..
...
Kısa bir süre sonra aklıma gelen soru ile bakışlarımı Iseul'a yöneltmiş ve sorumu sormuştum..
_Jungkook:_ sevgilin var mı ya da sevdiğin biri..?
Garipsememiş ve hızla cevap vermişti..
_Iseul:_ sevgilim yok kimsenin benimle sevgili olacağını da sanmıyorum zaten
demiş ve ortaya nefesini bırakmıştı..
_Jungkook:_ neden..?
_Iseul:_ her konuda eksiğim
demiş ve devam etmişti..
_Iseul:_ ne ailem, ne evi yönetebilecek bir bilgim var, yemek yapamam ya da evi temizleyemem mesela ayrıca çocuklardan nefret ederim..
_Iseul:_ güzel de değil-
_Jungkook:_ güzelsin, hemde çok
düşünmeden cevap vermiş ardından devam etmiştim..
_Jungkook:_ söylediğin şeyler önemli şeyler değil bence
_Iseul:_ önemli, yaşamıştım
demiş ve sıkıntılı nefesini bırakmıştı..
_Jungkook:_ neyse geçelim bu konuyu 2.sorumun cevabını alayım, sevdiğin biri var mı..?
_Iseul:_ hislerimden emin değilim seviyor muyum yoksa sadece sevdiğimi mi düşünüyorum emin değilim..
_Iseul:_ ancak seviyor olsam bile ne ona açılabilirim ne de o söyleyene kadar ona hissettirebilirim.. Ki zaten onun beni seveceğini sanmıyorum
_Jungkook:_ kim o..?
demiştim, merakla çıkan sesimle..
_Iseul:_ boşver, zamanı gelince öğrenirsin
demiş kıkırdamıştı..
_Jungkook:_ hey ama bu adil değil
dediğimin üzerine elini ağzına götürmüş ve fermuar da var da onu çekmiş gibi yapıp gözlerini yola çevirmişti..
...
Bir müddet sonra Iseul'un evine gelmiş ve arabayı durdurup inmesini beklemiştim..
_Iseul:_ teşekkür ederim
_Jungkook:_ sorun değil, eve gidince üzerini çıkar açsan birşeyler ye ve sonrasında yat uyu, sonra şirkette uyuyorsun
demiş kıkırdamıştım..
_Iseul:_ anlaşıldı patron
demiş ve binanın kapısına doğru adımlarını yöneltmişti..
_Devamı aşağıda_
_Devam 3_
Bina kapısının önünde durunca el sallamış ve çantasından çıkarttığı anahtar ile kapıyı açıp içeriye girmişti..
Ben ise arkasından binanın ışığı kapanana kadar bakmış ardından arabayı çalıştırmıştım..
_Seni seviyorum Iseul, o yüzden önemlisin o yüzden önemsiyorum seni.. Yakında nedenini öğreneceksin..._
*_1 hafta sonra_*
Öğle arasının gelip, herkesin yemek için şirketten ayrılması ile kantine gitmiş ve kendim için birşeyler hazırlamaya başlamıştım..
Tam elime bıçağı almıştım ki elimden kaymış ve parmağımın üzerine gelip kesmişti..
Elimi kesmem ile ağzımdan minik bir inilti kaçmış ve elimi sallayıp suyun altına tutmuştum ki arkamdan ses geldi..
_Iseul:_ Jungkook!
bu ses Iseul'a aitti.. Hızla yanıma gelmiş ve suyun altında tuttuğum elimi alıp kesiği incelemiş ardından burada beklememi söyleyerek yanımdan ayrılmıştı...
...
Kısa süre içinde elindeki ilk yardım çantası ile gelmiş ve kantinin içinde bulunan sandalyeye doğru beni sürükleyip oturtturmuş ardından çantayı açarak içinden gerekli malzemeleri çıkarmaya başlamıştı...
_Telaşlı görünüyordu.._
_Jungkook:_ ben gayet iyiyim Iseul, gerek yok boşuna zaman öldüreceksin
demiş ve oturduğum sandalyeden kalkmıştım..
_Iseul:_ gerek var! ve lütfen oturun
demiş ve çantadan son olarak sargı bezinide çıkararak karşımdaki sandalyeye oturmuştu.. Ben ise ikna edemeyeceğimi anlayarak oflamış ve geri oturmuştum...
Pamuk ile üzerindeki kanı temizlerken konuşmuştum..
_Jungkook:_ sen neden diğerleri ile gitmedin..?
_Iseul:_ aç değilim
_Jungkook:_ sabahtan beri birşey yemediğini sanıyordum
_Iseul:_ yemedim zaten
_Jungkook:_ ah~ madem yemedin ne diye aç değilsin o halde Iseul?
sessiz kalmış ve işine devam etmişti..
Pamuk ile kanı temizliyor, merhem sürüyor bir yandan ise acımaması için parmağıma üflüyordu..
_bu hâli bile fazlasıyla çekiciydi..._
Kalbimin hızla atıp yerinde durmaması ve uzun zamandır düşündüğüm düşünce ile artık içimde tutamamış ve Iseul'a söylemeye karar vermiştim...
_Jungkook:_ Iseul
efendim dercesine mırıltılar çıkarmıştı.. ben ise uzun bir nefes alıp vermiş ardından kaldığım yerden devam etmiştim...
_Jungkook:_ Iseul uzun süredir aklımda aynı düşünceler kol geziyor ve cidden emin miyim diye kendimi sorguluyorum ancak eminim Iseul..
Sesli bir nefes alıp vermiş ve hızla konuşmuştum..
_Jungkook:_ Iseul seni seviyorum
dediğim sözcükler ile elimi bırakmış ve kafasını kaldırıp yüzüme bakmıştı..
_Jungkook:_ senin ne düşündüğünü bilmiyorum ancak içimde daha fazla tutup fırtınalara sebep olmasını sağlamayacağım...
kısa bir süre öylece bana bakakalmış ardından konuşmuştu..
_Iseul:_ seviyorum Jungkook, seni çok seviyorum
dediği sözcüğü duymam ve beynimin algılaması ile dudaklarına doğru eğilmiş ve kapanmıştım...
_Seni bir ömür boyu sevip, her türlü kötülükten koruyacağıma emin olabilirsin sevgilim..._
~¿The End¿~
| bugüne yetişsin diye sabahtan beri kafamı kaldırmadan yazıyorum ellerim kırıldı doğrusu lksksdjfjf |
| profesyonel yazar olmadığım için bazı kısımlarda mantık hatası vs. olmuş olabilir mazur görün lütfen ^^ |
| umarım beğenmişsinizdir, düşüncelerinizi benimle paylaşmayı unutmayın
Ellerine sağlık birtanem çok güzel olmuş.💜
@@Cookie19974 teşekkür ederim güzelim
Çocuklardan nefret edenin bir tek ben olmadığımı bilmek çok hoş:)
Tek çocuklardan değil bebeklerden de nefret eden birisiyim
Neden batıyomu çocuklar size
@@Seyda_blkbasi03
Siz de bir zamanlar çocuk, bebekdiniz..
@@Tastejeon olabilir ama ben sevmiyorum seslerini, davranışlarını, aglamalirini nefret ediyorum
@@Seyda_blkbasi03ilginçmis bebekler onlar aglamadan dertlerini nası belli edicekler ki
Beni niye çocuk düşmanı yaptın karıcım? Gayette seviyorum çocukları
SKSKXKCKKC demek ki buradaki Iseul sen değilsin sjsjxkckg 😢
nedense sevmiyorumBen
Valla ben sadece bebekleri veya o yaşlarda çocukları seviom@@Jijeontaen
O sırada ismi Iseul olan ben ❤
Ayrıca hikaye bayıldım 1:53
Tamaaam konuşmaya gerek yok zaten herrr zaman ki gibi mükemmel bi hikaye😮😮❤❤
Teşekkür ederim birtanem ^^🫶🏻
Çok güzeldi ama sonu çok aceleye gelmiş.Ellerine sağlık❤
Sınır dolsun diye yorum atıyorum çünkü sen benim canım yazarımsın❤
Anladım zaten skkxkckv
Suanda midle of the night dinliyerek okuyorum ve cghb izliyorum mukk gidiyor
Middle of the night'ı bende çok severim
Şimdiye kadar tanıdığım en iyi yazar sensin çok mükemmel ötesi ellerine salık❤
Teşekkür ederim ^^
Böyle patron istiyorum
Tüh ilk olamadım🤭 Eline sağlık meleğim ❤
Teşekkür ederim birtanem ^^
İzledigim en iyi kugulardan💗🌟
💖💋
Eline sağlık çok güzel olmuş balım❤
Teşekkür ederim güzelim ^^
Merakla yeni kurgunu bekliyorum
Sen varya ...
...sznlsnsm
Ee yeni kurgu ne zamana Jijeontaen hanım
Cmt ya da pazar
Hala yaşıyor olman mucize
Neden sınır hala dolmadı
Geldimmm
💗🦋
hikaye yine mük intermetim yok diye geç okuyorum soryyy
Sorun değil birtanem
@@Jijeontaen muahh
@@Melekimam 💗💋
Geldim Güzelimm
💖🌸
Muk otesiii
💋
Mükemmelll
Bune aq bos
Çokselllll♡