SON VAHYİN KAİNAT İLE TASDİKİ / ARAŞTIRMACI - YAZAR Zeki ÜNAL

Поділитися
Вставка
  • Опубліковано 6 січ 2025

КОМЕНТАРІ • 9

  •  Рік тому

    Hemde çok güzel bir kanal açtınız.
    Allah ilmiyle amel edenlerden eylesin ❤

  • @sametborasayn2609
    @sametborasayn2609 Рік тому

    Bizleri böyle bilgilendirdiğiniz için çok teşekkürler hocam yeni videolar atmanız dileğiyle

  • @sonhurafekrc8076
    @sonhurafekrc8076 Рік тому

    Hocam Allah senin gibilerden razı olsun. Allah ilminizi, ilmimizi arttırsın. Zeki hocam sizin dertlerinizi, videolarınızı, sunumlarını sabırsızlıkla bekliyorum. Fikirleriniz, tespitlerinizden o kadar çok yararlanıyorum, faydalanıyorum ki; inanamazsınız. Sizi çok seviyorum hocam. Ve sizinle iletişime geçmek istiyorum fakat hiç bir şekilde ulaşamıyorum. Hocam size ulaşacağım bir sosyal medya adresi ya da bir telefon numarası verirseniz çok mutlu olacam . Saygılar,sizlere

  • @mu_sa1040
    @mu_sa1040 Рік тому

    Benim düşünceme göre; Kur'an'daki bir ayet dil açısından incelendiğinde ortaya çıkan doğru meali ile yine ayette odaklandığımız kavramın Kur'an içerisindeki bütün kullanımlarında herhangi bir şüpheye yer bırakmayacak şekilde kainattaki yansımasına ulaşılır ise ve bu kainattaki karşılığının "Rabbin kendisine yüklediği fıtrattaki özellikleri" ayetteki kavram ile "birebir uyuşuyor!" ise ancak bu o ayetin Fussilet suresi 53. ayette belirtilen; hem afak; dış dünyadaki hem de enfüs; iç dünyadaki yansımasına dair doğru bilgiye ulaştığımızı gösterir. Bu durumun bir diğer beyanı da Zümer suresi 23. ayette zikredilen; sözün en güzeli olan müteşabih; benzeşen, benzer mesani; ikişerli, ikili bir kitap halinde indiğidir. Bu 2 ayeti birlikte değerlendirdiğimizde ortaya çıkan sonucu sizin örneğiniz üzerinden ifade edeyim. Kur'an'daki "su" kavramının vahyi ifade ettiğini düşünüyor bu çerçevede su kavramının beyanını yapmak istiyorsanız dış dünyadaki su ile ilgili olan; tatlı su, tuzlu su, deniz, yağmur, suyun kendi fıtratındaki nitelikleri gibi bilgileri ortaya koymalısınız. Sonrasında kendi nefsimizdeki yansıması olarak "su" kavramının insana olan etkisi, kapsamı, insan bedenindeki veya nefs kavramını nasıl anlamlandırıyorsanız bu kapsam içerisindeki yansımalarını ortaya koymalısınız. Ve bu bilgileri Kur'an ayetlerini esas alarak bütünleştirip sunmalısınız. Bu çalışmada sizin yolunuzu açan, önden giden bilgi bilimin bilgisi olabilir ama nihayetinde tasdik edecek olan Kur'an'daki ayetlerdir. Bütün bu bilgileri birbirini tamamlayan bir bütünün parçaları olarak etrafında toplayan Kur'an'ın "su" ile ilgili ayetleridir. Elbette böyle geniş bir kavram hakkında hayata olan bütün yansımalarını eksiksiz toplayabilmek gibi bir kapasite zannımca herhangi bir kişi de yok. Ancak en azından yeterli kanıtlarla ve sağlam dayanaklarla bir bütünlük içermesi elzemdir. Sizin bu yöntemle herhangi bir ayetin doğru bilgisine, anlamına ulaşmanız; "vahyi kainat ayetleri ile tasdik ettiğinizi" göstermez. Aksine "ellerinizin arasında; zihninizde, benliğinizde, elinizde bulunup doğruluğuna iman ettiğiniz" bilginin, inancın doğru olduğuna dair Kur'an'ın verdiği onaydır. Sizin "el hadisin ahsenine" ulaştığınızı gösterir. Hadis kavramı daha önce söylenmemiş, ilk defa ortaya çıkan söz, fiil veya zannımca olaydır. Bu durum, Kur'an'ın kendi içinde sağlamasını yapmasıdır. Ve bu sağlamada esas olan yine Kur'an'dır. Daha açık olması adına şu örneği vereyim. Diyelim ki Kur'an'daki "akletmek" kavramı ile ilgili ayetleri bir araya toplayıp Rabbin istediği yöntemle ayetleri doğru anladığımı Kur'an içerisinde test ederek kendi nefsimde emin oldum. Ayetler bana akledenin "kalp organı" olduğunu söylüyor. Ama bugün bilime baktığınızda kesin bir deneyle ortaya koyamamalarına rağmen bütün emarelerin, gözlemlerin sonucunda akledenin "beyin" olduğu iddiasını görüyorum. Burda yapılması gereken Kur'an ayetine olan güvenden kesinlikle taviz vermeden "akleden kalptir" diyebilmektir. Eğer Kur'an "akleden kalptir" diyorsa Rabbimiz ölçülendirdiği an geldiğinde Kur'an'daki ayetini delilleriyle ortaya çıkaracaktır.
    Sonuç olarak bende sizin gibi Kur'an'dan çıkardığım öznel sonuçlarımı sizin çalışmanız ekseninde ifade ettim. Bu ifadelerimin dayanağı olan ayetleri en başta belirttiğim nedenden ötürü detaylandırmadım. Kendimi doğru ifade edebildiğim inancıyla son olarak bende kainattan bir bilgi vermek istiyorum. Google arama çubuğuna "beyin hücreleri ve evren" yazıp görsel bir arama yaptığınızda karşınıza çıkan resimlerin ne kadar da birbirine benzediğini göreceksiniz. Rabbimizin santimetrekare gibi çok küçük bir ölçeğe sığdırdığı beyin hücrelerinden oluşan bir insan beyni var. Ve biz hala gizemlerini çözemedik. Bu beynin "Halıkı" olan Rabbimiz aynı görüntüyü, aynı yapıyı milyarlarca ışık yılı genişliğindeki evrene de sığdırmış. Evrenin yapısı da aynı görüntüyü veriyor. Bunu fark ettiğimden beri gökyüzüne her baktığımda bu iki resim aklıma geliyor. Bence bu kusursuz bir orantı, bu kusursuz bir tasarım.

    • @mehmetzekiunal
      @mehmetzekiunal Рік тому

      Kuran'daki benzetmeler konusunda "Kuran'da Su-Vahiy Benzetmesi" adlı sumumunda geniş yer vermiştim. Yıldız-Vahiy benzetmesini ise "Nusaybin Cinleri" adlı sunumunda açıklamıştım. Ancak Kainat ayetleri konusu bu benzetme mekanizmasının çok ötesinde.
      Kainat ayetlerini anlayabilmek, afaktaki ayetleri görebilmek için Kuran'ı değil Kainatı okumanız gerekir. Yani fizik kimya biyoloji vb. Bizim bu konuda ciddi problemlerimiz var. Yanlış anlamayın siz öylesiniz demiyorum (çünkü sizi tanımıyorum) ama ışık yılını bir zaman ölçüsü zannedenler ile dünyayı kainatın merkezinde zannedenl insanların din-bilim tartışması yaptığını görebiliyoruz.
      Ben konunun çerçevesini daha geniş çizmeye çalıştım ki en azından yorum ile ölçüm arasındaki fark anlaşılabilsin de biraz olsun ilerleyebilelim.

    • @mu_sa1040
      @mu_sa1040 Рік тому

      İsmini verdiğiniz çalışmalarınızı da izledim. Yorumlarımın yine kişisel fikirlerim olduğunu ifade edeyim. "Nusaybin cinleri" çalışmanız için; videoda dile getirdiğiniz geleneksel meallerden kaynaklı gerçekten haklı sorularınız var. Kapıp kaçmak, kaçana ne olduğu gibi. Fakat bu sorulara sizin verdiğiniz cevapta Kur'an'daki "Cin" kavramı ile bağdaşmıyor. Kendi fikrimi çok kestirme bir yorum ile ifade edeyim; bende sunumun temelindeki "cin" kavramına verdiğiniz anlam konusunda tamamen moderator ile aynı itirazları paylaşıyorum. Bana göre çalışmanın temelini oluşturan Cin suresindeki "cinlerin" kimler olduğu konusunda yanlış bir tespit var. Ve bence bunun sebebi sizin kainatta yaşananlara ışık tutmaya çalışan bir bilim dalı olarak "Tarih Biliminin" bilgilerini öncelemeniz. Kur'an'daki bu surenin tarihte yaşanan bazı olayları anlattığını ifade ediyorsunuz lakin bütün delillerinizin neredeyse tamamı yine tarihten. Kur'an'daki bahse konu olan cinler bahsettiğiniz insanlar olsaydı ayetlerde bununla ilgili daha fazla ve daha sağlam bağlantılar olacağını düşünüyorum. Rabbe kulluk etmek için tasarlanmış olanlar için en temelde insanlar ve cinler olarak 2 gruptan bahsedilen Kur'an'da müstakil bir sure olarak "Cin" suresinde sözü edilen cinlerin sadece insanları kapsayan bir tanım olmadığı da bence başka bir gösterge. Yeri gelmişken söyleyeyim ki; biz tanışmıyoruz ama fikirlerimiz "tanış olsunlar." Kur'an'daki bütün sureler, ayetlerin ismi, konumlanması, tamamen kusursuz bir düzene dayanıyor. Kur'an'da aynı ayetlerin birebir tekrar ettiğini söyleyerek eleştiren non-teistler var. Şöyle bir örnek vereyim; bir ayet bütün sözcük ve imlası ile birebir aynı şekilde 2 farklı yerde geçiyor olsun. Şimdi bu ayetin Ankebut suresinde "dişi örümcekten" sonra edindiği anlam ile Bakara suresindeki "sığır kıssasından" sonra geçtiği yerde edindiği anlam kesinlikle birebir aynı değildir. Her iki sure farklı konular üzerinde bilgi veren ayetlerden oluşuyor. Alemlerin Rabbi bu her iki düzeni, sıralamayı da kimseye bırakmayıp kendisi kusursuz bir şekilde planlamıştır. Onlar tek bir ayeti bağlamından koparıp inceledikleri için her iki ayeti de birebir aynı zannediyorlar. Yahut şöyle bir eleştiri de bulunurlar; "Kur'an konular konusunda çok dağınıktır. Örneğin "kurbanlık hayvanlardan" bahsederken bir de bakarsın "zeytinden, nardan" bahseder. Bu yorumu non-tesitlerden duymak beni pek şaşırtmıyor açıkçası. Çünkü Kur'an'ın Tanrı kelamı olduğunu fark edemiyorlar. Enam suresi 136-146 arasında "enamlardan, harslardan" bahsederken tam arada 141 deki ayet asmaları, zeytinleri, narları zikrediyorsa bunların birbirinden tamamen bağımsız kavramlar ve konular olduğunu düşünmek kesinlikle yanlış bir düşüncedir. Onlar bu kusursuz düzeni fark edemedikleri için öyle zannediyorlar.
      Genişlik, santimetre gibi kelimelerin yahut ışık yılı teriminin bir zaman ölçüsünü yansıtmadığını bilen kişiler olarak Kur'an ve kainat üzerine, eleştirdiğimiz kişilerden daha seviyeli bir münazara yapmak benim için gerçekten değerli. Elbette burada karşılıklı amacımız birbirimize fikirlerimizi kabul ettirmek değil. Karşılıklı fikirlerimizi beyan edebilmek. Bu vasıtayla yeni bilgiler öğrenebilmek. Örneğin ben "isteyerek veya istemeyerek gelin" mealini hiç içime sinmediği halde yıllarca başka bir seçeneğim olmadığı için okudum. Defalarca peşine düşmeme rağmen bu konuda mutmain olduğum bir cevaba ulaşamadım. Bu video "vasıtasıyla" öğrendim ki başka bir anlam varmış. Yine yorum- ölçüm farkı bence çok değerli bir fark. Bu amaçla; su-vahiy, güneş-vahiy, yıldız-vahiy olarak ifade ettiğiniz benzetmelerin aynı kitap içerisinde birebir aynı karşılık olmalarının imkansız olduğunu düşünüyorum. Güneş, su ve yıldız nasıl birebir aynı şey değillerse benzeşenleri olarak hepsinin "vahiy" karşılığını alması pek olası değil. Elbette hepsi vahiy kavramı ile bağlı bir yönden benzeşen kavramlar olabilir. Ancak bu benzerlik ve farklar ifade olarak vahiy kelimesinin yanında yerini almalı. Çalışmalarınızın devamını ve muvaffakiyetinizi diliyorum.@@mehmetzekiunal

  • @mu_sa1040
    @mu_sa1040 Рік тому

    Merhaba. Yorum yapabileceğim çok fazla bölüm var ama yorumlarımı dayanakları ile birlikte yazmam gerekir ki epey uzunca yer kaplayacağından UA-cam platformundaki "yorum" kavramının amacını aşan bir eylem olur. Çok umutlu olmasam da elimden geldiği kadar kısa şekilde çalışmanızdaki bazı konular hakkındaki "kişisel düşüncelerimi" ifade etmeye çalışacağım. Bu amaçla öncelikle şunu söyleyebilirim; 2 saate yakın bir sürede çok fazla bilgiyle dolu bir video olmuş. Kur'an ayetlerinin referans verildiği 2 saate yakın bir çalışmada birbirinden farklı bir kaç konuda bazı yönlerden bilgi edinmek yerine tek bir konunun etraflıca irdelendiği ve bütün dayanaklarının sergilendiği bir içerik olmasının daha isabetli olacağı kanaatindeyim. Bunun dışında kullandığınız görseller, sunumun safha safha ilerleyişiyle anlatım açısından kendi adıma tek seferde izlediğim güzel bir çalışma olduğunu düşünüyorum.
    İçerikteki konuların tamamı Kur'an ile tanıştığımdan beri ilgilendiğim konular. Kimilerine garip gelebilir ama bana da bu durum garip geliyor. Kur'an'ın kendisi dağları, ağaçları, gökyüzünü, gezegenleri anlatıyor. Hayvanları anlatıyor. Hatta hayvan isimleriyle surelerini adlandırıyor. Meal okumak yerine Kur'an'ın kendisini aramak için herkesçe bilinen sözlüklere baktığınızda birçok kökün anlamında insanın, doğanın izlerini görüyorsunuz. Anlamaya çalıştığınız kelimelerin kök anlamlarında; kemik, et, akciğerler, nefes gibi kavramlarla karşılaşıyorsunuz. Bu durumda "hak" olan davranış; Demek ki Rabbimiz bu kelimeyi yahut ayeti anlamak için kulunu bu kavramlara yönlendiriyor diyerek bu kavramların peşine düşmek mi, yoksa "bilimsel tefsir mi olurmuş" deyip kişisel bakış açısına en uygun "meali" kopyala yapıştır yapmak mı? Yahut ayetleri bu realiteden tamamen bağımsız olarak incelemek mi? Bu kavramların hepsi "bilim" ise ve sizin de değindiğiniz gibi eğer "bilimsel bilgi" kavramı deneylerle, gözlemlerle doğruluğu defalarca sınanıp teyit edilmiş, aynı şartlar altında hep aynı sonuçları aldığımız yani doğruluğunu mevcut imkanlarımızın tamamıyla kanıtladığımız bilgiyi tanımlıyorsa o halde bu bilimsel bilginin sahibi de, kaynağı da, onu ölçülendiren de Alemlerin Rabbidir. Bu yüzden Kur'an bizleri bilime yönlendirir. Kur'an'ı çalışırken dilbilgisi yönünden ayetleri tahlil ettiğinizde "dilbilimi" kavramından haberdar iseniz çalışmanızı vahyin dilinin sahip olduğu kendi dayanakları, kuralları ile incelemeye çalışarak doğru anlamı ararsınız. Takıldığınız yerde vahyin kendi dilini referans alır diğer ayetlerdeki örneklerine bakarsınız. Siz bunu yaparken farkında olsanız da olmasanız da bana göre yaptığınız bu şey bir bilimdir. "Bilimsel tefsir mi olurmuş" diyenlerdenseniz sıkıştığınız yerde hareke değiştirir, özne değiştirir daha da olmadı aralara bağlaçlar ekleyerek kafanızdaki düşünceyi Kur'an mealinize söyletirsiniz. Bu açıdan çalışmanızdaki "kainat ayetleri" başlığı altında verdiğiniz bilgilerinin Kur'an'daki yansımaları olarak az bir kısmında sizinle aynı bilgiyi paylaşıyor olsam da Kur'an ile ilgili arayışta olan kimselerin vahiy-bilim bağlantısı hakkında bir farkındalığa ulaşmaları adına faydalı olduğunu düşünüyorum.
    İçerikte sizinle tamamen farklı düşündüğüm bir çok konuda var. Çalışmanızdaki "tasdik" kavramını dayandırdığınız temel Kur'an ayeti Ali İmran suresi 81. ayet ise ayetin mealini detaylı olarak paylaşıp "ısr yükü" derken kastınızı ayetin tamamındaki ifadeye bağlı kalarak açıklasaydınız zannımca daha isabetli olurdu. Toplamda 3 ayette geçen bir kavramı bütün kullanımları ile incelemeniz en güzeli olurdu. Ayetin tamamına baktığımda ben daha farklı bir anlam görüyorum. Genel olarak Tasdik kavramı hakkında da sizinle farklı düşünüyorum. Diğer videolarınızı izlemedim ama "tasdik mekanizmasından kastınız" Kur'an ve bugün hali hazırda bulunan "Tevrat, İncil, eski ahit, yeni ahit, torah, kutsal kitap" ismiyle iki kapak arasında toplanmış metinler ise Kur'an'ın bu metinleri tasdik ettiği gibi bir düşünceye katılmıyorum. Kastınız bu değilse ben sadece fikrimi ifade etmiş olayım. Elbette Rabbimiz "Tevrat'ı ve İncil'i" indirdiğini söylüyor. Bugün Kur'an'ın bizim Türkçe 'de anlamlandırdığımız şekliyle iki kapak arasındaki bir kitap halinde toplanmış olması binlerce yıl önce Rabbin indirdiklerinin de aynı kapsam ve özellikte olduklarını göstermez. Hepsinin vahiy olması Tevrat, İncil ve Kur'an'ın tamamen aynı içeriği kapsadığı anlamına gelmez. Ben aynı zaman dilimi olarak bugün bu metinlerin ne Türkçe çevirilerinin ne de eğer var ise orijinalleri olduklarını iddia edilenlerin birebir Rabbin indirdiği şekliyle olduklarını düşünmüyorum. Eğer bu iki kavramda tıpkı Kur'an gibi "birçok ayetten oluşan iki farklı metin!" ise bugün onlardan sadece birkaç iz dışında hiç bir şey kalmadığını düşünüyorum. Hristiyan olan birini düşünelim. Bana gittiği kilisede İncilin orijinal yazmalarının olduğunu söylese ve "Kur'an İncili tasdik ediyor" dese bu bakış açısı ile benim Kur'an ile beraber bu metnin peşine de düşmem gerekir. Vahyini kullarına ulaştırmak Rabbimizin kendi üzerine aldığı bir sorumluluktur. Ve Rabbimiz yaptığı her işi, her şeyi kusursuzca yapar. Bu durum aynı zaman dilimi içerisinde yaşayan insanların aynı anda ulaşabilecekleri 2 farklı vahiy kaynağına işaret eder ki Rabbimiz zannımca böyle bir ölçü koymamıştır. Benim Kur'an'daki tasdik kavramından anladığımı en kısa yoldan ifade edebileceğim bir yansıma, bir örnek ise "noter tasdikidir." Noter metinleri en ince ayrıntısına kadar inceler. Dayandığı kaideler üzerine metnin olması gereken özellikleri taşıyıp taşımadığını en ince ayrıntısına kadar pür dikkat bakar. Metinde fazla yada eksik bir ifade olup olmadığını tespit edip gerekli düzeltmeyi uygular. En küçük bir yanlış anlaşılmaya mahal vermemek adına noktalama işaretlerini dahi düzenler. "Musaddık" kavramıyla ilgili bütün ayetleri kapsayacak geniş bir çalışma kendi adıma henüz yapmadım. Ancak bu kavramın bana göre doğru anlamı şu anda bu şekilde. Kur'an'ın "Musaddık" olması bence tamda böyle bir şey. Siz vahiy olduğunu düşündüğünüz elinizdeki bir metni Kur'an'ın tartısına, gözlemine sunarsınız. Kendi ölçülerine göre en ufak bir eksiklik, yanlışlık, fazlalık var ise Kur'an onu "tasdik etmez; onaylamaz" Bu o metnin kaynağının Alemlerin Rabbi olmadığını gösterir. Kur'an'ın kendisi bu bakış açısıyla bir "tasdike; onaya" ihtiyaç duymaz. Kur'an tasdik edilecek değil tasdik eden bir kitaptır. Kur'an onaya ihtiyaç duyan değil onay makamında olan kitaptır. Bu deney veya gözlemle ispatlanması gereken bir olgu değil güvenilerek emin olunabilecek bir haldir. Biz kulların Kur'an'dan çıkardığımız öznel sonuçlarımızı onaylayacak olanda yine Kur'an'dır. Bunun yöntemi, çerçevesi de ayetlerle çizilmiştir. Ayetlerden edindiğimiz bilgilerde Kur'an'ın onayını aldığımız iddiasında isek bunu bütün dayanaklarıyla en başta Kur'an ayetlerinin nezaretinde ifade etmemiz gerekir.

    • @mehmetzekiunal
      @mehmetzekiunal Рік тому

      Merhaba Musa bey, ilgi ve yorumunuz için teşekkür ederim.
      Sizin ve benim zihnimdeki Tasdik kavramı birbirinden farklı olduğu müddetçe bu sunum içeriğinde herhangi bir konuda anlaşabilmemiz mümkün değil. Ben kendi adıma tasdik mekanizmasının işleyişi konusunu yine bu platformdaki "Tevrat'ta Son Vahiy" adlı programda sunmaya çalışmıştım. İzleyebilirsiniz. Ancak önceki kitapların tahrifi konusunda çekinceleriniz onun da anlaşılmasına engel olabilir. Dolayısıyla "Zikir ve Tahrif" adlı sunumumu tavsiye ederim. Tabii olarak "Kuran'ın Hadis Özelliği" adlı sunumum da bu çerçevenin olmaz ise olmaz...
      Tahrif, Tasdik, Tevrat, Son vahiy, Kainat... Bu konular hep iç içe. Beni anlamak için -eğer değer görürseniz- toplam en az 8 saat harcamanız gerekir. Ama siz bu kadar geniş bir çerçevenin sadece küçük bir kısmını, daha kısa zamanda ve daha derinlemesine anlatmamı tavsiye etmişsiniz. Ben bunu beceremiyorum. Çünkü konular birbiri ile bağlantılı. Diğerleri yerinde dururken bir tanesinde ilerleme sağlanamıyor. Hepsini bir arada ilerletmek gerekiyor.

    • @mu_sa1040
      @mu_sa1040 Рік тому

      Tekrar merhaba Zeki Bey. Her iki yorumunuzu da okudum. Sonra kendi yorumumu tekrar okuma gereği hissettim. Çünkü özellikle sizin paylaştığınız bir "video" hakkındaki kişisel yorumlarım olduğunu belirtmiştim. Fakat sizin kullandığınız ifadelerden videonun içeriğini değil de "bir birey olarak" sizin hakkınızda yorum yaptığım eleştirisini gördüm. "Beni anlamak" demişsiniz ki bu ifade yorumlarınızın temelini oluşturuyor gibi. Öncelikle bunu açığa kavuşturayım. Bu konuda özel bir gayret sarf etmiştim. Ki bana göre bu düşünceniz isabetli değil. Değerlendirdiğim şey siz değilsiniz. Böyle bir haddi kendimde görmüyorum. O yüzden "sizi anlamama" gerek yok. Eğer "anlamak" kelimesinin hakkını verir isek bir insanı anlamak kolay bir şey değil bence. Bir babanın 20 senenin sonunda oğlunu hiç "anlamadığını" yeni fark ettiği bir dünyada ben sizi sadece videolarla anlayamam Zeki bey. Ben Kur'an'ı anlamaya çalışan bir kimse olarak başlığında Kur'an'a atıf yapılan bir videoyu izleyip yorum yaptım. İçerikte ise aktarmaya çalıştığınız bilgilerden "anlamadığım" herhangi bir şey yok. Aksine yorumumun bu denli uzun ve ayrıntılı olması videonuzu detaylıca incelediğim size de çalışmanıza da gereken değeri verdiğim sonucunu yansıtmalıydı. Sebebi ise sizin veya herhangi bir insanın paylaştığı bir içerik olmasından ziyade "Kur'an ile ilgili bir içerik" barındırması. Bugün elimizde bulunan Tevrat Ve İncili bende okudum. "Bu kitaplar tahrif olmuş, bunları sakın okumayın" şeklinde bir düşünceye sahip değilim. İncil yanı başımda duruyor. Gerçekten oradaki misallerde Kur'an ile benzeşen bir çok ortak nokta var. Lakin şu bir gerçek ki Kur'an Alemlerin Rabbinden gelen kaynağı O olan bir kitap. Bunda hiç şüphe yok. İncili ben Ankara'daki bir misyonerden edindim. Sağ olsun en azından para istemedi, ücretsiz gönderdi. Benden İncil hakkında yorum yapmamı istedi. Bende yaptım. Sonra bir daha aramadı. Bu kitap ise bana göre insan sözü . Bunda hiçbir şüphe yok. Yani bu kitapları hiç okumadan "tahrifli kitaplar" kategorisine koyan böyle bir çekinceye sahip olan, bu konuda önyargıya sahip olan biri değilim. Buradaki temel farkımız; siz zannımca bu kitapları Kur'an ile eşdeğer bir konuma koyuyorsunuz. Bu konuda gerçekten sizinle farklı düşünüyoruz.
      İçeriğe dair temel eleştirim ise çalışmanın dayanağını Kur'an yönünden destekleyecek yeterli bilgi olmaması. Bakın diğer videolarınızda eminim "kutsal kitaptan" bir çok örnek vermişsinizdir. Anlattıklarınız bu metinler özelinde bir biriyle bağdaşıyor, tamamlıyor olabilir. Bu videoda ise kainat ayetlerinden anlattığınız bir çok bilgi kendi içinde size göre bir bütünlük içeriyor birbirini tamamlıyor olabilir. Lakin benim eleştirim bu değil. Ben bunların içinden sadece Kur'an'ı kaynak kabul ediyor ondan kanıtlar arıyorum. Ve çalışmanız bu yönden zayıf olduğu müddetçe değil iki saat 10 saatlik bir video olsa ve siz ismini saydığınız bütün kavramları tek bir videoda ifade etseniz de bana göre doyum açısından "zayıf" kalacağını ifade etmeye çalıştım. Bunu doğru ifade edemediysem bu sizin değil benim kusurum. Bu sizinle değil benimle alakalı. Kur'an'dan başka bugün peşine düşülecek bir kitap olmadığını iddia edip sonra da "İncil de okunabilir aslında orada da değerli şeyler var" dersem ben kendi nefsimde çelişkiye düşmüş olurum. Sonra bir "Müslüman" gelir; "İsa'nın sözlerini okuyorsun ama Muhammed'in sözlerini okumuyorsun hadis kaynak değil diyorsun sen kafirsin" der. Böylece Kur'an'ın ayetlerinin bir kısmını keçi yediği için eksik olduğunu zanneden, Ankara'nın ayazında gecenin ikisinde üzerinde şalvarla gece kulüplerine gidip gözünün önünü dahi net göremeyen sarhoşlara hadislerle tebliğ yapmaya çalışan bir "ehli sünnet" temsilcisi benden daha tutarlı bir "hüccet" ile beni "katletmiş" olur. Bu yüzden yorumumu başlığı "Tevrat" olan bir videoya değil, "Son vahiy; Kur'an" olan bir videoya yaptım.
      Tekrar ifade edeyim sizi 2 saatlik bir video ile değerlendirmek gibi bir amacım yok. Çalışmanızın Kur'an yönünden zayıf kaldığını iddia etmem sizin Kur'an'a gereken değeri vermediğinizi iddia ettiğim anlamına gelmez. Bunun için sizi gerçekten tanımam gerekir. Kur'an ile bir çaba sarf edip ortaya bir ürün koymuş bir kişi olarak sizi bir video veya bir yorum ile yargılamak gibi bir derdim yok. Ve haklı olarak bende sizin beni bir yorum ile yargılamamanızı beklerim. Aksine Kur'an-Kainat ilişkisi konusunda yapıcı bir eleştiri olmasını amaçladım. Sizin eleştirileriniz için de teşekkür ediyorum.
      Elbette afaktaki ayetleri öğrenmeliyiz. Fakat ben sadece hangi afak ayetlerinin ne denli gerekli olduğu konusunda yine Kur'an'ın işaret ettiği, yönlendirdiği konuları araştırmaya çalışıyorum. Kur'an'ın gösterdiği yolu esas alıyorum. Elbette sizde kendi yönteminizle ilerleyeceksiniz. Elbette kendi yönteminiz kendiniz belirleyeceksiniz.
      Gerçekten bu konuda internet ortamında seviyeden nasibini almamış bir çok şey var. Kendi adıma sizin çalışmalarınızın bu konuda yeni bir farkındalık getirebileceği düşüncemi daha evvel söylemiştim. "Kur'an'da su ve vahiy benzetmesi" ve "Nusaybin Cinleri" isimli çalışmalarınızı en kısa zamanda izleyeceğim İnşaAllah. Tekrar teşekkür ediyorum. Sağlıcakla kalın.@@mehmetzekiunal