Bence anlatılan ilk kısımda hastanın iyileşmesinin sebebi aslında konuşmak değil konuştuklarının birisi tarafından önemsenmesi ve dinlenmesi. Bu ona bir özgüven sağlamış ve diğer insanlara olan inancını artırmış.
@@Spechless2 Şey düşünün sürekli karşınızdaki kişi kendisinden bahsediyor siz onu can kulağı ile dinlerken o sizin her lafa girişinizde sözünüzü kesiyor ve bir şey dediğinizde umurunda olmuyor. Zamanla konuşmak size kendinizi kötü hissettiren bir olay halini alıyor. İçinize kapanıyorsunuz. Sahte gülücükler atıyorsunuz. Biliyorum anlatılan kişinin hayatına çok benzemiyor şimdi dediklerim evet ama bazen gerçekten bizi asosyalleştiren şey insanların umursamazlığı ve kırıcılığı olabiliyor. Sadece kendi hayatımla ilişkilendirerek bir yorum getirmek istedim. :)) Çünkü gerçekten duygular başkalarınca önem görmedikçe tanınmıyor.
hikaye son 6 ayımın özeti gibiydi. geçen sene 11. sınıftaydım istemediğim bir ortamda bulunduğum için rahat hareket edemiyodum insanlarla saçma ilişkilerim oldu , beraber takılmamıza ve güçlü bir karakter olmama rağmen rağmen çok toksik alaylara konu oldum ve kendimi değersiz hissettikçe ortamda değersizleştim. yazın yeni ortamlarda sosyalleşince içi dolu bi özgüven gelmeye başladı , başta alışamadım hep kendimden şüphe ettim yeniden başa saracak rezil olucam gibisinden. Bazı iltifatlarda üstüme alınmadım farkında olmadan kendimi soyutlamaya başlamıştım ki artık çok büyük boyutlara çıkmıştı. istanbula gidip yeni ortamlar gördükçe açılmaya başladım ama hala kalıntıları vardı karakterimde. bir ortamda birkaç kez göz göze geldiğim bir kız ben ayrılırken el salladı üstüme alınmayıp çıkmıştım dışarı çıktığımda hala bana baktığını görünce anladım ben olduğunu. böyle birkaç fail oldu ama ders çıkarmak lazım. 12. sınıfa başka bi okulda başladım , baştan karaelıydım herkese iyi davranıp kendimi olduğum gibi yansıtıcam. 110 12. sınıf var okulda şu ana kadar en az 80iyle muhabbetim oldu , her gördüğümle konuşuyorum. konuştuğum insanlar da sosyaller oluyo haliyle. okulda en iyi imaj çizenlerden , erkeklerce kral adam kızlarca sağlam çocuk denen biriyim. bi yandan ciddi ders çalışırken boşluklarda da geziyorum eskiden görüp konuşmadığım insanlarla karşılaşıyorum onlar da şaşırıyo fiziki ve mental değişimime ki çoğu tanıyamıyo görünce , tekrar görüşmek üzere ayrılıyoruz. üniversite kazanan arkadaşlarımla konuşuyorum üniversitelerine davet ediyolar gel kampüsü gez seneye de bizim okula gel diyolar. bazen random gençlere random birşey sorup tanıştığım da oluyo o sosyal fobiyi yendim ve iyimser tavrımı insanlara yansıtabiliyorum. insanlara pozitif enerji ve gülümseme de veriyorum bence artık sosyal ilişkilerimin devamlı olmasının bir sebebi de bu. benle samimileşmek arkadaşlığı yakın arkadaşlığa çevirmek isteyen kişiler de oluyor ama artık pek birşey hissedemiyorum. bu derece değişime rağmen hala içimde derin bir değersizlik , her an herşeyin tersine döneceği hissi var. geçen sene geçinemediğim insanların bile çoğunun hakkımda fikri değişti değişmeyenlerle görüşmedim zaten kısa bi konuşmayla onların da değişir diye düşünüyorum. travma mı öğrenilmiş çaresizlik mi bilemedim ama karakterin oturduğu yaşlarda böylesi muamele gerçekten yıpratıcı oluyor. bugün eve dönerken bile yolda toplu taşımalarda 4 tane arkadaşla karşılaştım hepsiyle de samimi güzel diyaloglar oldu. yine de atamadığım bir şüphe yatıyor içimde , arkadaşlık ilişkilerinde yakınlık konusunda bir adım öteye geçmiyorum hiçbir şeyden çekinmememe , felsefe ve sosyoloji üzerine teorik pratik her türlü kitap okumama ve son aylardaki deneyimime rağmen 1 senedeki sadece kötü anılarım normalim olmuş sanki hep eskiyle kıyaslıyorum. şu an önümdeki tek engel benim. derin düşünceden , yalnız olmamama rağmen hissettiğim büyük yalnızlık anlaşılamamazlık hissinden ve tedirginlik hissinden kurtulursam tamamen normale dönücem ki umarım artık arkaplanda olup zihnimi bölen düşünceyi atıp daha kararlı hareket edebilirim , elimden geleni yapıcam.biraz bilinçaltımı , beni etkileyenleri dökeyim diye yazdım okuyan varsa umarım birşeyler öğrenebilmiştir bana faydası oldu
Seninle çooook benzer şeyleri yaşamışız benim bu sorunu atlatmamda en büyük etken yatılı okula gitmemdi gerçekten insan kendinde bir sorun olduğumu düşünüyor özgüven niyetine hiçbir şey kalmıyor kısacası seni çok iyi anlıyorum
Ölünce dinlenicez. İnadına kalkacaksın işte olay orada. Acı veren ne varsa üzerine gideceksin, bu da benim challenge im diyerek kendine. Olduğu kadar, olmazsa kader :)
Birebir yaşıyorum son günlerde. Yıllarca içinde kaybolduğum buhranlardan sonra o kadar daraldım ki duvarlarla konuşmaya başladım. En sonunda bir reklamdan görüp indirdiğim online psikolog uygulamasına girdim. Orada konuşmaya başladıkça, bişeyler hızlı değişti bende. 6 aydır aynı doktorla konuşuyorum. Ve tam olarak dediğin gibi ilk başlarda daha cümle kuramıyordum, anlattıklarım yakınmalar ve yalnızlığımdan ibaretti. Zaman geçtikçe hayatımda radikal kararlar alıp, kendime çeki düzen verdiğimi fark ettim. Her taraftan gelen bir iyileşme vardı. Daha sonra kendimin bile şaşırdığım tespitlerim oldu kendim hakkında. Şuandaki aşamada ise gerçekten çok daha olgunca ve sakince düşünebiliyorum. Peki bu süreçte doktor ne mi yaptı ? Kelimenin tam anlamıyla beni dinledi. Tam olarak bu. Hayatımın seyrini değiştiren şey, dinlenilmek oldu.
@aCat örnek verdiğin dersten geçirme gibi somut haksizliklarda kesinlikle aynı düşüncede olurdum, bende belki anlatsam dinleyen insanlar çıkar ama anlasilmayacagini bildiğimden veya düşünceleri tartışmaya deger kişi olmadığından uzun zamandır birilerine bir şeyler anlatmam, sanırım bundan dolayı anlaşılmayı pek dert etmiyorum, umarım senin değer verdiğin biçimde sana değer veren aynı minvalde birileri çıkar karşına
@aCat kendimi eksik ifade ettim sanırım, ondan dolayı yanlış anlamaya açık olmuş, kendi yaşadığım kişisel olaylar hakkında kişilerle bir şeyler paylaşmayı sevmem bundan dolayı kendimle alakalı konularda başkalarının fikrini pek dikkate almam çünkü onlarla paylaşmıyorum. aksine dinlemeyi de çok severim, çevrem de sürekli kendilerinin bir şeyler anlattığını benim niye anlatmadığım konusundan şikayetçi... seni de anlıyorum sitemini belli ettin bir şekilde gayette katılıyorum sana ama herkesin düşünce dünyasını merak eden biri olarak bana söylenmiş gibi hissetmek istemediğimden açıklama yapmak istedim
Dostoyevski'nin karakterleri de genelde yalnızdırlar ve çevrelerinde pek insan olmaz. Ama insanlarla karşılaştıkları ve konuştukları vakit te ettikleri lafları, açtıkları mevzuları, kurdukları cümleleri okuduğumuzda dudağımız uçuklar. Çünkü böyle insanların öyle güzel konuşmalarını bekleyemeyiz. Benim dostoyevskiye aşık olmamın en büyük nedeni de bu olabilir. Onun baş karakterleri genelde hep... Yalnızdır.
@@emreakdas1644 mişkin fazla iyi bir karakter. Bir rus ülküsü. Dostoyevski yazarken "amacım tümüyle iyi bir insan oluşturmak" diyor. Ben o kadar iyi olamam. Mişkin kadar iyi olmayı isterim, onun kadar iyi olmaya çabalarım. Ama ben kesinlikle Raskolnikov ve İvan Karamazov'a benziyorum. Mişkin ve Alyoşa gibi olmayı çok isterdim ama. Dostoyevski'nin kendisi de öyle. Dostoyevski aslında ivan karamazov'dur. Olmak istediği kişi ise alyoşa dır. Rus halkından istediği de alyoşa gibi olmalarıdır. Romanlarında ateist karakterleri hep kaybeder. (bu bir yarış değil ama ya akıllarını yitirirler, ya intihar ederler ya da inançlı olurlar sonunda) raskolnikov inanca doğru yönelir, ivan karamazov aklını yitirir, kirillov intihar eder, budaladaki kanser olan bir karakter vardı o da ateist kanser kendisini öldürmeden intihar eder... Daha birkaç tane vardı da isimleri aklıma gelmedi şuan. Uzattım kusura bakma
Uzun zamandır sizi takip ediyorum ancak yorumlar kısmında hiç aktif değilim. İçeriklerinizi çok beğeniyorum. Arayıp sadece istediğim şekilde sizde bulduğum yanıtlar var. Okulda bazen kişisel gelişim ve kariyer saatlerinde belgesel odasında sizi izliyoruz, öğretmenimiz videolarınız üzerinden bize küçük çaplı münazaralar yaptırıyor ve içerikleriniz üzerine konuşuyoruz. Bazı akşamlar ailemle, arkadaşlarımla vb sizin videolarınız tv'de açılıyor ve üzerine konuşuyoruz. Bu zamanlardan o kadar keyif alıyorum ki hobim haline geldi. Gerçekten içeriklerinize bayılıyoruz. Siz video attığınızda zamanım olsun da izleyeyim diye yer ayırıyorum akşam geç saatlerde loş ışıkta defterimle sizi izleyip notlar alıyorum ben de içerikleriniz üzerine kendimce paragraflar yazıyor, düşünüyor, kendime zaman ayırıyorum. Lütfen aynı şekilde devam ediniz. Biliniz ki sizi ve içeriklerinizi çok seven yararlı gören azımsanamayacak bir kitle var.Diğer videolarda da arada yaptığınız küçük dokundurmalar çok keyif veriyor. Oldukça izlenilesi ve hoş, teşekkürler 🦝✨🦆🥐🦷
Bir insan bir başkasının hayatına kattıkları oranında değerli ya da değersizdir. Açıkçası insanın sırf varolduğu icin değerli olduğuna inanmıyorum . Çıkarcı ya da acımasız bir bakış olarak görülebilir ama gerçek bu. Kendi gözünde de değersizdir hatta iç dünyası ile iletişimi varsa bunu farkedebilir insan. Yıkıcığın temelinde de bu işe yaramama vardır ve sonucunda en başta kendinden nefrete giden yoldur. Bu yıkıcılığı ya kendine yöneltir ya da başkalarına. Eski insanların bizim icin yaptıklarına şükür duygusu ile bizim de bizden sonrakiler için faydali olma bakış açısı o yüzden çok kıymetli. Cok guzel bir sohbetti dinin işlevinden , kötülük problemine , hayatın kompleksliğine , insanların bireysel olmaları kendi ilkeleri ile hareket etmesi halinde olacaklara kadar çok kapsamlı bir anlatı. Cok teşekkur ederim. ❤
Bunları bazı sebeplerden fake profilden yazıyorum. Eniversite yıllarımda çok başarılı bi öğrenciydim, fakülte arkadaşlarımdan kaç kademe yukarıdaydım ve bir çok durumda millete yardım ediyodum. 3-4 yıllık bir depresyon sürecinde işimi, mevkilerdeki reputasyonumu ve tüm networkümü kaybettim. Ordakı hayatı bırakıp başka bir yere gittim, burdaysa boktan giden her şeyin üstüne bir de yalnızlık geldi. Gurbetin tüm iyi şeylerini süpüren bi yalnızlık olayı vardır. Etraftakı insanların nerelerde olduğuna bakıp bir de kendime bakıyorum. Bu günlerde tamamen cebim boş, işsiz, kimseye gereksiz alkoliğin teki olduğumu düşünüyodum, artık dibi gördüm. Bu videonun verdiği motivasyon da inşallah geçici olmaz da, her şey umduğum gibi gider, bir kaç ayda düzelen bazı şeyler olur.
Ben de benzer bir şeyi liseden üniye geçince yaşadım. Anadolu'da bir şehirde fen lisesi öğrencisiydim, ailem ve çevrem çok baskıcı olmasa da muhafazakâr sayılır. Başarılı bir öğrenciydim Boğaziçi ni kazandım. Üniye gelince 18 yıl bir fanusun içinde yaşadığımı farkettim ve korku beni dış dünyadan soyutlamaya itti. Zaten çok sosyal olmadığım için her şeyden koptum. Derslere hatta sınavlara bile gitmedim. Elimdeki her şeyi kaybettim , bu sene zar zor verdim tüm dersleri ama bir türlü iş hayatına geçiş yapamadım. Son bir yıldır kısmen toparlamıştım ama 2 aydır yeniden çöktüm. Umarım bu videodan sonra hepimiz toparlanırız tekrar . Saygılar herkese
Yaşadığın her neyse iyi veya kötü bu farketmez bir gün son bulacak. Yaşadığımız her şeyi kontrol etmek sadece bizle mümkün değil bizler kendi yaşamımızda bir parçayız. O parçaya şans vermemiz gerekiyor. Disiplin her şeyden üstündür. Keyif verici şeyler sadece keyif verir mutlu etmez. Disiplin mutlu eder.
@@pashagagarin356 Bu tür videoların insana kalıcı bir alev vereceğine inanmıyorum, saman alevi desem yeridir. Kalıcı alev insanın içinden gelir. Çevremizdeki insanlar bize kendimiz hakkında bilgi verebilir ama akılcı bir insanın kendini değerlendirme becerisi vardır. Duruma göre reaksiyon alır ve işini çözer. Tabi yanında birileri olursa bu çok daha kolay ve sancısız olabiliyor.
Depresyonunun sebebi belki belirsizlik duygusu veya nereye ait olduğunu bilememe olabilir. Bende de aynı durum var. Bu durumu kendimi keşfetmeye çalışarak aşmaya çalışıyorum zevk aldığım işlere zaman ayırıyorum. Bir nebze de olsa sıkıntılarımı unutturuyor.
4. sınıf, ege, felsefe öğrencisiyim, takipteyim, deyiş yerindeyse buralar değerlendiğinde de burada olucam muhtemelen. umarım sayende felsefenin boş insan saçması değilde kazanılması gereken bir edinim olduğunu daha cok kişi kavrar ve bunun sonucunda oluşacak güzellikleri hepimiz görürüz
Sancılı dönemi başarıyla geçtiğimizde duyulan hazz benzersiz...ve belki de o dönemi atlattıktan bir az sonra ve ya en mutlu olduğumuz dönemlerden birinde sancılı acılı vakitleri özleriz.Çok fazla mutlu olmak ve ya uzun süreli mutluluk yorar bizi. Bu yüzden amacımız mutlu olmak değil de acıyı azaltmak olmalı...
Çok doğru hatta acıyı azaltmaktan ziyade onu kabul edip daha katlanabilir hale getirmeye çalışmalıyız. Çünkü acıyı azaltmaya çalışırken birden bire o acının etkisi çok artabilir ve acının altında kalırız. Fakat acıyı benimseyip acının hep olmuş olan ve olacak olduğunu kabul edersek mutlu olmadan ve acıyla mücadele etmeden de belki biraz soluklanabiliriz..
Hayata öz irademiz dışında, ana - babamız istediği için geldik (belki onlar bile istemedi) ve çoğumuz ölünceye kadar bu hayatta bolca sıkıntı çekiyor ve nispeten pek az keyifli an yaşıyoruz. Hal böyle iken videoda bahsedildiği gibi "hayata güzel tarafından bak, yaşadığın için şükret" gibi öneriler bana çok yavan geliyor. Bir insan bir ülküye sarılıp hayatına anlam katabilir, eyvallah, ama "ben bu oyunda yokum" diyen insan da tamamiyle haklıdır. "Ne olursa olsun, yaşamaya mecbursun" anlayışını kabul etmek mümkün değil.
@@filipoffs7 anlamakta bu kadar zorlanmanız cidden anormal bir durum yanı bu amk hayatında ready play tuşuna biz basmadık 10 iq ebeveynlerimiz sayesinde bütün bu gereksiz dert tasa
Dostum herkes sana doğru ya da yanlış olduğunu söylüyor, ben de buna göre bir cevap düşünüyordum fakat yanlış yaptığımı anladım. Derdini anlat, bir bakalım
Felsefeye merak saldığımdan beri sizi takip ediyorum neredeyse 1 yılı aşkın bir süre oldu bu 2. yorumum lütfen daha sık video atınız çünkü sizinle beraber her gün fikir pencereme ve pencerelerimize yeni manzaralar ekleniyor bu o kadar değerli bir şey ki ...
Korona ergenlik döneminin ortasına denk gelen biri olarak iletişim yeteneğimin gözle görülür biçimde köreldiğini fark etmiştim. Cümleleri düzgün kuramıyor, olayların giriş gelişme sonuç aşamalarını birbirine karıştırarak anlatıyordum. Konuşmam gerilemişti resmen. Sosyalliğin ne kadar önemli olduğunu böylece anlamış oldum.
aynısını yaşadım. evdekilerden bile kendimi soyutlayarak kimseyle konuşmaz hâle geldim, internetten falan arkadaşlarımı da pek aramazdım ya da onlara sesli mesaj atmazdım. derslerde zaten hep mikrofon tuşu ile bakışma... hâlen de o dönemin sonuçlarına katlanıyorum.
@@EkmekPrensesi büyük bir hata yaptığımın ben de farkında değildim. Şimdi okulla birlikte aynı zamanda çalışıyorum. İletişimim daha iyi. Sana da sosyalleşecek ortamlara girmeni öneririm.
Eğer imkanınız veya zamanınız olmadığı için sosyalleşemiyorsanız, cümle kurmanın ve kendini geliştirmenin en kolay yolu kitap okumaktır. Ben normal hayatta günlük 10-15 tane cümle anca kurarım ama kitap okuduğum için anlama ve anlatma konusunda sürekli konuşan insanlardan daha iyiyim. Sana mutlaka öneririm ama elbette sosyalleşmek de insan psikolojisi için çok önemli lütfen bunu ihmal etme.
Ben başta bahsedilen durumu kendi terapi sürecimde yaşadım ve bunu farketmem de oldukça uzun sürdü. Bir yıl boyunca yıllarca yaşadığım çok yoğun depresyon için terapi gördüm ve EMDR gibi bazı tedavi süreçleri hariç yaptığımız şey yalnızca konuşmaktı. Daha doğrusu benim konuşmamdı. Başta hiçbir şeyin düzelmeyeceğini, konuşarak hiçbir şeyin halledilemeyeceğini düşünmüştüm. İyi bir terapiste gidiyorsanız eğer, hissettiğiniz şeylerle ilgili sizi herhangi bir konuda tetikleyecek ya da olumsuz etkileyecek bir mimik yapmaz ve sizi rahatsız etmez ama soğuk nevale gibi de davranmaz. Sağlıklı ve seviyeli bir samimiyet kurarsınız. Size sizi anladığını hissettirir. Mesela benim terapistim daha ilk seansımızda bana “danışanım olarak ben sana değer veriyor ve sana güveniyorum, senden de en çok istediğim şey bana güvenmen” demişti. Bir terapiste gittiğinizde karşınızdaki kişinin sizi ne söylerseniz söyleyin yargılamayacağını biliyorsunuz. Yargılıyorsa bile bunu asla hissetmiyor ve bilmiyorsunuz. Ve bu yüzden kendinizi baskılardan ve yargılanma korkusundan uzak, olabilecek en iyi şekilde, özgürce ifade ediyorsunuz bence. Şaşırıp kalabiliyorsunuz aslında kendimi gayet iyi tanıyormuşum diye. Daha önce anlamlandıramadınız şeyler birden düğümü çözülmüş bir ip yumağı gibi önünüze serilebiliyor. Konuşarak, açık ve dürüst olarak ve aslında terapistime kendimi, sorunlarımı anlatırken ben de kendimi dinleyerek ve anlamaya çalışarak birçok şeyin iyileştiğini farketmem uzun zaman aldı. Bir gün kendisine artık ölmeyi istemediğimi ve bunun kendisi sayesinde olduğunu, kahramanım olduğunu söyledim. O da bana “beni bu kadar büyütme, en büyük işi sen yaptın” dedi. Ve sadece bu bile hayatımın odak noktasına kendimi koymadığımı, göstermem gereken saygı ve önemi kendime göstermediğimi farkettirmişti. Terapi çok yorucu ve zor bir süreç ve evet gerçekten en büyük işi ben yapmıştım. Terapist biraz da önünüzde gidecek bir yol olmadığını düşündüğünüzde ya da hangi yoldan gideceğinizi bilemediğinizde, belki de hiçbir yoldan yürümek istemediğinizde, size seçeneklerinizin olduğunu farkettiren ve kendinize seçim yapma hakkını layık görmenizi sağlayan kişi. Ancak yürümeye ben karar veriyorum, önüme çıkan tüm zorlukları ben aşıyorum ve yürümek istediğim yolu ben seçiyorum, hayatımın sorumluluğunu alıyorum. Böyle düşünebiliriz. Aslında en büyük köstek kendime ben olduğum için kendimi aşıyorum. Ve terapist burada ayağa kalkma gücünün bende olduğunu bana farkettiren kişi. Gördüğünüz terapi asla seans odasında kalmaz ve orada bitmez yani. Bu yüzden en büyük iş sizdedir. Ve ben de zaman geçtikçe sanki üstümden ölü toprağını atar gibi, kendimin 2.0 versiyonu oldum sanki. Ya da yavaş yavaş oluyorum diyelim. Karşında seni ön yargısız dinleyecek birinin olduğu düşüncesiyle konuşmak ve kendini ifade etmek inanılmaz bir özgürlük ve rahatlık sağlıyor. Karşınızdaki uzmanın sizi dinlerken ön yargıyla yaklaşmaması sizin de hissettikleriniz, düşündüklerinizi ve özünde kendinizi, ön yargısız bir şekilde dinlemenizi ve anlamanızı sağlıyor bir süre sonra. Sosyal hayatımızda bunu çok nadir deneyimliyoruz. İnsanların yalnızlaşmasının en büyük sebeplerinden birinin bu olduğunu düşünüyorum. Ama aslında elden gelen bir şey de yok çünkü doğamız gereği, ön yargısız yaklaşamıyoruz birbirimize. Belki bir nevi kendimizi koruma mekanizmamızın bir parçasıdır bu. Yani terapide konuşmanın, karşılıklı diyalogların ve danışanın kendisiyle sağlıklı bir iç monolog kurabilmesinin sağlanmasının, terapinin bu kadar büyük bir etkiye sahip olmasının en büyük nedenini olduğunu düşünüyorum. Kısacası terapistinizin size yaklaşımı, sizin kendinize yaklaşımınızı değiştiriyor ve kendinize yaklaşımınız da hayatınızı değiştiriyor. Ve siz değiştiğinizde sosyal hayatınız ve insanlarla iletişiminiz de değişiyor. Kendinizle daha sağlıklı bir iletişim kurduğunuz için, insanlarla da daha sağlıklı ve kendinize güvenerek iletişim kuruyorsunuz ve inanılmaz ama gerçekten çok daha mutlu bir hayatınız oluyor, sevdiklerinizle birlikte olmanın keyfi bile yadsınamaz derecede artıyor.
bu biriyle konuştukça fikirlerini toparlama işi o kadar doğru ki son zamanlarda bunun faydasını hissettim genelde kendi kendime konuşarak halledebileceğimi sanırdım ama olmadı sonra arkadaşıma dertlerimi fikirlerimi anlatmaya başlayınca yavaş yavaş sorunumun nerde olduğunu gördüm onun üstüne gittim arkadaşımın verdiği tavsiyeleri kendi çözümlerimi uyguladım. şu an daha iyiyim diyecek bir kıvama gelmedim ama çabalamak bile iyi hissetirdi. Birileriyle konuşmak dışında bence kafanın içindekileri yazmak da çok iyi geliyor o an kimseye ulaşamıyorsam kafamın içindekilerini birine mektup yazarcasına yazmaya başlıyorum iyi geliyor.
Jordan Peterson... Birşeyler anlatırken anı yaşaması, uzaklara dalması ve sürekli gözlerinin dolması. Muazzam entelektuelligi hariç birbirimize benziyoruz :(
Uzun suredir bir hedefim yok. Yasadigim her an bana bir deneyim yerine mutsuzluk veriyor. Sorumluluklarım var bunun yanı sıra bunlardan vazgecmek gerceklestirmekten daha kolay geliyor. Kesinlikle odaklanamiyorum bu da sorumluluklarımı ertelememe dolayısıyla vicdanımın beni zorlamasına neden oluyor. Bu mutsuzluk dongusunden anlık hazlarla psikolojimi duzeltmeye calisiyorum ama bu tutumum beni iyi goturmektense daha da asagi cekiyor. Ne motivasyonum var ne de hayal ettigim parlak bir gelecek. Gitgide kendime olan beklentilerim dusuyor ancak bu dusuk beklentilerimi bile karsilayamiyorum. Gunden gune daha da küsüyorum kendime. Surekli acimasizla ozelestiri yapiyorum. Asla baslayip bitiremedigim donusum kitabindaki gibi sabahlari uyandigim da kendimi bir bocek gibi hissediyorum. Ruyalarim da bana huzurlu bir ortam sunmuyor. Her an keske hayatimin su doneminden yeniden baslasam da her seyi daha farkli yapsam diye dusunuyorum. Hayata surekli gec kalmisim gibi geliyor ve bunun olanaksız oldugunu her farkedisimde yogun bir izdirap cekiyorum ve sanki kendime yardim edebilecegim dusuncesini birakali cok oldu. Iste oylece savrulup gidiyorum.
koyduğum hedeflere erişebilecek potansiyelimin olmadığını düşünmeye başladım artık, bu zamana kadar hedefsiz de olsam disiplinimle ittirerek sevmediğim çoğu şeye katlanmıştım ama bir yerden sonra gerçekten gitmediğini fark ettim, kendimi son derece vasıfsız ve değersiz hissediyorum hatta bazen yaşamak bile istemiyorum, sevdiğimi düşündüğüm çoğu şeyi yapmak istemiyorum, gitgide çirkinleştiğimi fark ediyorum, çevremdekilere halet-i ruhiyemi anlatmaya çalışıyorum ama ne ben anlatmayı becerebiliyorum ne de insanlar beni anlıyor gibi, sonsuza kadar yatağın içinde kalmak, uyumak istiyorum ama ne zaman uyusam kalkıp verimli bir şeyler yapmak fırsatını kaçırdığım için kendime kızıyorum kalktığımda ise hiçbir şey yapamadığımı fark edip hayatta hiçbir zaman önemli bir yere gelemeyeceğimi düşünüyorum ki benim en büyük sıkıntım en iyisi olmak isterim hep, en iyisi olmadığım zaman kendimi asla başarılı bulmam, başarılı değilsem de değerli değilimdir. bu yüzden de artık özgüvenim, öz saygım gitgide düşüyor, hiçbir şey için hevesim yok, sorumluluk aldığımda hakkını verememekten çok korkuyorum, eskiden atılgan birisi olmama karşın ve bunun sebebini bilmiyorum, iyi değilim sadece
Konuşmak ihtiyaçtır ,dinlemek ise sanattır. Emeğinize sağlık, muhteviyatı bol ve kaliteli bir içerik ürettiğiniz için.Yaklaşık bir aydır diğer videolarınızıda keyifle dinliyorum ,diğer arkadaşlarımada tavsiye ediyorum.
Her zaman karakterim sessiz ve soğuk biri olarak yansıttım. Neden bilmiyorum ama insanlarla samimi olmak benim aslında soğuk ve sessiz biri olmadığımı aksine sevecen biri olduğumu öğrenmeleri bana korkutucu geliyor. Konuşmak yeni birileriyle tanışmak en zor olanı. Özgüven konusunda bir problemim yok utangaçlık olduğun düşünmüyorum ama sürekli kendimi insanlardan soyutluyorum. Kendimi koruma şeklim bu olmaya başladı artık. Kimle samimiyet kursam o iliskide , arkadaslıkta bana kötü hissettiriyor . Öyle bir durum olmaya başladı ki insanlarla" o da beni bu bu şekilde hatırlıycak eninde sonunda benden sıkılıp başkalarının yanına gidicek" diye düşünmekten arkadaşlık bile edemiyorum . Dinlenilmek insanı iyileştirir ama ben kendime izin veremiyorum . Son zamanlarda bunun bilincinde olarak daha fazla insanla konuşmaya çalışıyorum ama bu beni sanki yanlış birşey yapıyormuşum gibi hissetiriyor
bende de var biraz böyle bi sıkıntı.Uzun bir süre sosyallikten uzak kaldım yeni bir üniye başladım şimdi , çevremi değiştirdim.Sorun şu ki arkadaşlık kuruyorum ama sanki biraz yüzeysel kalıyor gibi geliyor.Bu arada daha fazla insanla konuştuğunda rahatsız hissetmen oldukça normal bir durum çünkü beynin buna alışık değil ve o an , sana sanki yanlış bir şey yapıyormuşsun gibi geliyor , zamanla düzelecektir.
Yeni videolarını seviyorum. Birkaç ay önceki videoların da çok kaliteliydi ama yüzünü göremediğimiz için aradaki samimiyeti hissetmek zordu. Şimdi daha rahatsın ve kelime seçimlerine önemli bir toplantıdaymış gibi dikkat etmiyorsun. Bu yüzden şimdiki videoların gerçekten çok keyifli geçiyor. Sadece bir şeyler öğretiyormuşçasına konuşmak yerine arada bazı konuları şakayla karışık anlatman çok keyifli. Her videonda kendime yeni bir şeyler katıyorum. Birçok kişi gibi. İyi ki keşfetmişim seni ♥️
abi sana teşekkür ederim çok kitap okumayan birisiyim ama araştırma yapmaya bayılırım. .Çocukluğumdan beri anlam arayışındayım.etrafımda olup biten herşeye neden sorusunu sordum yeri geldiğindede çoğuna cevap buldum. ve bu bana acı da veriyordu çoğu zaman ve sonra bunların sonunun olmadığını farkettim. bir paradoks olarak adlandırıyorum. Geçen yıldan beri tüm videolarını izledim çoğu örnekli anlatımların oldukça etkileyici ve öğreticiydi sende fark etmişsindir etrafında seni anlayabilen insan sayısı oldukça azdır ve hepsinin amaç edindiği çoğu şeyi amaç edinmek sana anlamsız geliyordur ama asıl sorunlu onlar değiller biziz çünkü biz bilincimizi özgür bırakmaya çalışarak varlığımıza ters olan bir yolda acı çekiyoruz. İşin ilginç yanı da gelişimimizi bilinç konusunda dahada ilere giden insanlara borçluyuz videolarında söylediklerin benim tarafımdan anlaşıldığını sana emeklerin için teşekkür etmek istediğimi bilmeni istedim
Farkında olduğum ama bazen kaçındığım, ya da yapamadığım şeyleri anlatan bir kanal. Dinlemekten imtina etmiyorum ama bildiğim/hissettiğim şeyleri dinliyorum senden. Teşekkürler ♥️
Teşekkür ederim, gerçekten içtenlikle söylüyorum "Teşekkür ederim". İhtiyacım vardı böyle bir videoya. Videolarınızı kaç defa hiç sıkılmadan geri Sarıp izliyorum bilmiyorum, mutfakta, arabada , Café de, teneffüste vs.. Bunu açıkça söyleye bilirim ki gerçekten benim için bu kanal değerli, bu da Videolarınızı tekrar seyretmemı sağlıyor. Tekrar teşekkürler Ve inşallah hep böyle başırıya yürümeye devam edersiniz.
Bu video tamamen youtubeda gezinirken gelişigüzel karşıma çıktı. Dönemsel olarak kötü ve yalnız hissettiğimiz o anlarda böyle bir videonun tamda o kötü hissettiğin zamanlarda karşına çıkıyor olması, bireyi kendini karşı özel hissetmesine sebep oluyor. Teşekkür ederim şimdiden
Gerçekten de hayatımda böyle içerikler üretebilen insanlarla hep tanışmak istemişimdir muhteşemsiniz zor günlerimde bana rehber oluyor bu kanal ve her şeyi daha somut ve daha objektif bir şekilde değerlendirmeme yardımcı oluyor hepinizin eline diline sağlık 🙏🙏
En dibi gördüğünde gideceğin tek yer zirvedir.O dibi görüp şikayetten,ağlamaktan başka bir şey yapmayan kişiler için dip yoktur,sürekli aşağıya inerler.Şikayet etme,kabullen.Değiştiremediğini kabullen,değiştirebildiğini parlat.
Bahsettiğin durumun çok benzerini yaşamıştım. Üniversite sınavına gireceğim sene pandemi patlak verdi, zaten bir sene mezuna da bırakmıştım. Kafadan 3 sene evde tek başıma takıldım. Yüz yüze eğitim başlayınca ortalıkta vampir gibi dolaşıyordum. Zaten kendimi bildim bileli sosyal ilgisi olmayan biriydim. Genellikle iki veya üç kişiyle arkadaşlık kurarım. Bu dönemde de sosyal becerilerim iyice körelmişti ve henüz yeni yeni rahat hissetmeye başlıyorum ama hayatım boyunca insanlar tarafından asosyal olarak etiketleneceğime eminim çünkü bunu ben de istiyorum. Bence iki önemli nokta var bu konuda; "Yalnızken mutlu musun?" ve "Diğer insanların yanında kendini net bir şekilde ifade edebiliyor musun?". Bu iki şeyi olumlu bir şekilde yerine getirebiliyorsam kendimi sağlıklı bir birey olarak görüyorum.( Girişte bahsettiğim dönemde sağlıksız olduğumu kabul ediyorum yani).
Kendim anormal bir insan gibi düşünüyordum depresyon hastalığımdan ötürü fakat yorumlara baktığım zaman azimsanmayacak derecede kişi olduğumuzu farkettim bu beni rahatlattı yalnız değiliz hepimiz bir sabah gözümüzü açtık ve hicbirsey eskisi gibi olmadı umudumuzu korumalıyız kendimizi manipüle etmeliyiz beynimizin bize verdiği negatif düşüncelere farklı yaklasmaliyiz hiç bı zaman cozemeyecegimizi düşünsek bile mücadele etmek zorundayız ....
Onca yaşanılan şeyler en üstü de görmek en dibe de vurmak kendini ödüllendirmek ve hatta kendini cezalandırmak. Hayat bir denge, öğrenmek için her şeyi yapmayı göze almalıyız. Yanlış şeyleri yapmaktan kaçınmalı ama keşfetmeliyiz, merak etmeliyiz, bazen yanlış yapmalıyız, düşmeliyiz, görmeliyiz, yaşamalıyız. Kendimizin ve kişiliklerimizin farkına varmalıyız yeri geldiğinde cezalandırıcı bir karakterimiz de olmalı. İletişimde geri kalmadan sosyal konforu yaşamalıyız. Tek bir hedef değil, hedeflerimiz olmalı. Kendine kötülük yapmak en kolayı. Hatta en kolayı son vermektir. Nokta koymaktır hayatına. Ama geliştirirsen, eleştirirsen ve devam edersen. Mutlaka bir konfora ulaşırsın. Vicdanını rahatlatır ve kendini iyi hissedersin.
Dostum selamlar, her geçen videonda farkına varıyorum ki sende kendini anlatım konusunda ve izleyicinin anlayabilmesi durumunu kendinde çok geliştirdin. Son zamanlarda Bebar film, Evrim ağacı, Barış Özcan ve Portal kanalının çok değil bir kaç ay öncesine nazaran gelişim seviyesinin bana sorulacak olursa üst düzeye taşındığını görüyorum bu beni çok mutlu ediyor. Hem kitlesel açıdan hem bireysel açıdan bize böyle imkanlar sunduğuz için teşekkür edip geçmek istemiyorum. Yorumumu gören birisinin belki hayatına bu sözlerim ile dokunurum umuduyla söylüyorum bunları.
Ben doğdum doğalı kalabalığın içindeyim. Hem mesleğim gereği hem sosyal çevremden ötürü her zaman insanlarla iletişim halinde olmama rağmen konuştukça kendimi daha kötü hissediyorum. Faydasız konuşmalarım ya da iletişim hallerim zaten başlı başına yorucuyken faydalı dokunuşlarım da sonucun arkasında, ilerisinde başka şeyler hissettiriyor. Bunu uzun uzadıya açıklamak zor, bir cümleye de sığdıramam, en iyisi gerektiğinde gerektiği kadar konuşmak, kalan zamanlarda uzaklara dalmak... Emeğinize sağlık.
Kesinlikle haklısın. Mesele sadece konuşabilmek değil. Karşında seni dinleyecek önemseyecek değer verecek biri. Yoksa ben gün içinde sürekli konuşurum, işim gereği. Danışmanlık yaparım, ama hala yalnız hissediyorum.
abi seni dinleyince videolarını izleyince daha klas bi insan oluyorum daha felsefik daha edebi bir insan hayatımda yaşanan rastgele bi olay hakkında düşünüyorum felsefesini anlamaya çalışıyorum benimde video yapasım geliyo 5dk sonra herşey normale dönüyo garip bi etki yaratıyosun insanlarda
Çok teşekkür ederim. Hayatım kötü giderken, sıkıntılarla boğuşurken, moralim alt üst iken bu video sayesinde farklı bir bakış açısı kazandım. Sahip olduklarımı hatırladım. Hedeflerimize odaklanmanın ve sorumluluğun önemini anladım. Gerçekten çok teşekkür ederim. 🙏
UA-cam da hiç yorum atmam ama çok kaliteli bir kanal çok güzel konulara değiniyorsun. Makine mühendisiyim izledikçe keyfim yerine geliyor entelektüel kazanımlarını çok iyi ifade ediyorsun. Tanışmak senin gibi bir arkadaşım olsun isterdim
Kimseyle uzun süre konuşamıyorum artık içimdekiler hep birikiyor o kadar çok şey birikti ki çoğunu unuttum bile. Her an yapayalnız olduğumu bilerek yaşamak çok acı veriyor. Diğer bir sürü sorundan bahsetmiyorum bile..
Video bildirimi geldiği zaman kahvemi ve defterimi hazırlayıp yerimi alıyorum,mevzular çok güzel ve düşündürücü,aldığım notları ara sıra bakıp kendi fikirlerimle birleştirip bazen arkadaşlarımla müzakire ediyoruz,bana göre bu aşırı keyif veriyor ve düşüncelerin ve fikirlerin gelişdiğini fark ediyorum,videolar zamanla daha da kaliteli ve kapsamlı olmaya başlıyor ve bu nokta mevzulara olan ilgiyi direk etkiliyor,çok güzel işler yapıyorsunuz ve başarılarınızın devamını dilerim,belki bir gün canlı karşı karşıya kahve içerek bişeyleri konuşmakta nasip olur...
Özellikle mutluluk hususunda anlatılan her şeye fazlasıyla katılıyorum, mutluluk elbette ki güzel bir his lakin bir gaye haline geldiğinde insanı zehirlemeye başlıyor. Deniz suyu içmek gibi bir hale bürünüyor, içtikçe daha çok susuyorsun, susadıkça daha çok içmek istiyorsun. Nadiren görüşüp çok sevdiğin bir arkadaş gibi karşılamak lazım mutluluğu, geldiğinde minnetle tecrübe edip, bittiğinde metanetle uğurlamak ve kesinlikle ardından özlem hissetmemek gerektiği düşüncesindeyim. Eskilere bakıp "evet bunlar güzel ve mutlu anılardı, ne mutlu bana ki böyle anılar biriktirebildim" demek güzel bir şey fakat bunun "keşke yine o mutlu anları yaşayabilsem" şeklinde bir serzenişe dönüşmemesi adına elimizden gelen her şeyi yapmalıyız. Mutsuzluk hayatın bir parçası hatta çok büyük bir kısmı, huzurla her şeye kapımız açık olmalı gibi geliyor bana şahsen. Bir kervansaray gibi, mutluluk da gelse mutsuzluk da gelse kapımız açık yerimiz sabit olmalı. Ben mutluluğun peşine düşmem, mutsuzluktan kaçmaya çalışmam. Yerim belli, misafir edeceğim pek çok anı var daha. Ne kaçmak ne de kovalamak lazım gelir. Çok güzel ve faydalı bir video olmuş, yüreğinize nefesinize sağlık.
aga ben anlatırım anlatmasına içimi dışımı her şeyimi ortaya dökerim ama umursayan yok işte kimsenin umurunda bile değil ne çevremde ne de başka bir yerde millet dinlemiyor ki ben artık çok yoruldum bu yalnızlıktan anlamsızlıktan. şu an nefes alıyorsam tek nedeni ileride yapacaklarım ve kendimle gurur duyduğumu görebilmektedir başka kimse için yaşamıyorum ben bu alemdeki herkes manyamış
Yıllardır aynı durumdayım. Videoda bahsedilen adam şanslıymış. Öyle bir psikolog bulabilmek nimet. Benim gittiklerim kendimi önemsiz hissettirmeye devam etti, değişen bir şey olmadı. Ne kendimi ifade edebiliyorum, ne mutlu olabiliyorum. Sonsuz bir döngü bu ve içinden çıkmak için çok fazla enerji sarf etmeniz gerek. Ben o enerji kaynağına sahip olmadığım için artık ölmek için yaşayan birisi haline geldim. Her gün acaba bugün ölecek miyim diye uyanıyorum. Of hayat çok yorucusun be bırak sonsuz uykuma dalayım, karanlığın içine gömülüp hiç var olmamış gibi bu evrenden silineyim.
NOT:❗KENDİ HAYAT DENEYİMLERİMDEN BAHSETTİM ❗ Ben yoğun sıkıntı çektiğim bir dönemde en başta böyle bir düşüncem olmamasına rağmen, gece yatıyordum ve kafamdaki psikoloğa tabi en başta psikolog değildi. Hayatımın kritiğini yapıyorum ve içimdeki herşeyi ona yani kendime anlatıyordum ve günü yada olayları yorumluyordum. Kafamdaki psikolog ile konuştukça sorunlarımın ne olduğunu buldum fakat çözümünü bulamadım ama zamanla farkettim ki ben o kötü durumdan çıkmanın yolunu kendim buldum. Bir gün psikolog bana sordu "peki bu durumdan nasıl kurtulabilirsin" bende baya istişare yaptım tabiki, ve o gece içimde eskiden samimi olduğum arkadaşlarım geldi ve onların yanına gitmek istedim bu aslında benim için büyük bir olay çünkü ben genelde kimsenin yanına gitmez ve konuşmazdım kulaklığımı takıp bütün gün yatardım. Aslında ben hep bir psikolog a gitmek istiyordum ama aileme söyleyemiyorum bu yaptığım şeyide en başta anlayamadım ama hoştu çünkü o dönemde çevremde kimse kalmamıştı gerçekten konuşmayı bile unutmuştum aynı bu karakterdeki gibi. Sonraki gün sınıfımdaki kişilerle muhabbet ettim ve eskiden sevdiğimi insanların da ortamına girdim ve gerçekten çok güzel geçti eskiden de konuşmak isterdim fakat ne konuştuklarını anlayamaz, gerilir ve o ortamdan kaçmak isterdim. Arkadaşlar benim size tavsiyem, yaptığım şeyi bir denemeniz yani sadece yaptıklarınızı düşünün ve iyi kötü ne varsa ne yaşadıysanız düşünün ve gece en sona mutlu şeyleri bırakın en başta mutlu şeyler bulamayabilirsiniz fakat ne olursa olsun rahatlamış hissedeceksiniz. Yada biriyle konuşun fakat benim en yakın arkadaşım benden kötü durumdaydı o yüzden mümkünse farklı biri olsun ve göreceksiniz ki siz böyle içinizi döktükçe rahatlayacaksınız ve insanlarla konuşma isteği bir anda gelecek. Ben hep düşünürdüm bunların hepsi bir dönem hepsi geçecek ama ne zaman. Tam 4.5 sene bu sıkıntıları çektim ve pandeminin en yoğun dönemlerinde geçmişte yaptığım tüm hatalardan yanlışlardan dolayı geceleri uyuyamıyordum ve artık in*ihar etmeyi çok düşünüyordum ama bunların hepsinin bir dönemin parçası olduğunu hiç unutmadım benim kendimi ö*dürmemin aileme karşı ve hayata tutunmaya çalışan kanserli hastalara her ne kadar yaşamak istese de ölmüş insanlara haksızlık olduğunu düşündüm tabi bunları kafamdaki psikoloğa anlatıyorum. Çoğu insanında aynı şeyleri yaşadığını kafamdan hiç çıkarmadım ve bu şekilde bu dönemleri de atlattım şu an halâ sıkıntılarım var ama çözmek için çabalıyorum. Lütfen sizde aynı şeyleri düşünün ben o yaşamak isteyipte yaşayamayan insanlardan banane diyordum ama başka dayanacak bir dalım kalmamıştı ailemlede problemlerim çıkmaya başlamıştı. Sizden değerli kimsenin olmadığını unutmayın ve kendinize çok dikkat edin. Eğer varsa bir derdiniz inşallah en yakın zamanda çözersiniz sağlıcakla kalın. Dipnot: Videonun tamamını izleyince farkettim benim vicdanım sanırım bu dönemlerde tavan yapmış onu farkettim.
Ben ortaokul hayatımdan itibaren hep yalnızlık hissiyle uğraştım. Çevremdeki kimseyle ilgi alanlarım, düşüncelerim uyuşmuyordu. Bu nedenle sosyal becerilerimi yavaş yavaş kurban etmek zorunda kaldım, bulunmaktan keyif almadığım yerlere gitmeyerek ve beni geri çeken insanlardan uzaklaşarak. Kaybettiğim sosyal becerilerin üstüne pandemiyle karşılaştım LGS yılımda depresyonla yüzleşip kötü bir sınav geçirdim. Lisede ilk yılım o kadar psikolojik olarak çöküşteydi ki hakkında hatırlayabildiğim her şey buğulu. Ikinci yılımda küçüklüğümden beri yanımda olan yalnızlık, anlaşılamamazlık ve olumsuz düşünceler beni dibe çekmeye devam etti. Durumum göz göre göre kötüleşti, tek bir ders dinlemeden uyuyup eve gidince sabahlara kadar ağlayarak uzun süre yaşadım. Neden böyle hissettiğime düzgün bir zemin koyamayarak ama yaşamamın gereksiz olduğunu düşünerek yaşadım. En sonunda hayatımı başka bir yöne çevirip yelkeni o yöne çekmem gerektiğinin farkına vardım, biraz değişikliğin gerektiğinin. Insanların arasına girmem, hayatı öğrenmem gerektiğinin. Okul değiştirdim, asla yapamadığım ve anlayamadığım sayısaldan eşit ağırlığa geçtim, aile evinden uzaklaşıp yurt yaşamına geçtim, ilçeden uzaklaşıp büyükşehire geçtim. 11. sınıfın ilk haftaları işte bu eksik becerilerim yüzünden acı çektim, ne yapacağımı bilemedim. Zaman içinde eksikliğimin bir kısmından kurtulabildim. Korkaklığımı hâlâ atamıyorum ki yanlışlıkla gerçekten çevresinde olmak istediğim birini kendimden uzağa ittim. Iyileşiyorum, değişiyorum, gelisiyorum. Insanlar, bağlar değiştirip geliştiriyormuş. 1,5 yılım daha var bu okulda hayatimi düzene sokabilmek için. Bir dönem öncesinde kendime bu okul yılının sonuna kadar izin vermiştim hayatıma keskin bir çizgi çekmek için, sadece yarım yılda düşüncemden ne kadar sıyrılabildigimi fark ediyorum. Teşekkürler video için
Hemen tekrar dinledim ve tekrar teşekkür etmek istedim. Videonun hayatımın akışını anlamamda ne kadar yardımcı olduğunu bir bilseniz… sizinle geç tanıştım ama diğer videolarınızı da keyifle izleyeceğim. Böylesine güncel bilgilere ulaşabilmek mükemmel ve bunun bizlere ulaşma şekli ve bizlerin yapabilecekleri… iyi,güzel fikirlerimizin gerçekleşmesi dileği ile.. ( bu arada bu benim UA-cam’da ilk yorumum diye hatırlıyorum..) Sağlıcakla kalın.
başından sonuna kadar belki deneyimle 20 li yaşlarımda (18'ime yeni bastım) anca öğrenebileceğim ve o zaman çok gecikeceğim şeyler anlattın. o kadar zamanına denk geldi ki. sana çok minnettarım, kanalını yaklaşık başından izliyorum ve beni çok tamamlıyor. paragraflarca altına yorum yapmamak için zor tutuyorum. sürekli yazı yazıyorum, kendi kendime konuşuyorum (gerçekten jevnkdndfk) yaklaşık 6, 7 yedi senedir düzenli olarak kameranın karşısına geçip konuşuyorum lol. sürekli bir şeyleri arşivleyip puzzle parçalarını birleştiriyormuşum gibi hayatımı yaşıyorum. o yüzden sanırım biraz fazla cebelleşiyorum. videoda üzerine değindiğin tüm başlıklar şuan hayatımı o kadar meşgul ediyor ki. tabii spesifik değil daha soyut şekilde. ve sen olmasan belki bunlara yaşımdan, imkanlarımdan çok geç tam rayına oturtup anlayabileceğim ya da anlayamayacağım. anladığımda çok çok geç olacak. çok teşekkür ederim. aslında çok basit şeyler, ama hayatın kötü zamanlarında asla akıl edemiyorsun. senin neler yaşadığın, ne kadar cebelleştiğin de videolarından, alt yapından her şeyinden çok belli oluyor. inanılmaz sempati beslememize neden oluyor bu. normalde çok sevdiğim kanallara yorum yapamam çünkü ya çok uzun oluyor kısa tutmaya çalıştığımdaysa samimiyetsiz geliyor ama ne kadar insanları iyi yönden etkilediğini bilmemek size büyük haksızlık ve hakaret olacağını düşünüyorum. çok ama fazla insanı etkiliyorsunuz. kendimden biliyorum. ki eminim çok insan etkileniyordur ama benim gibi kaç kişi vardır belki bunları duymamış olsa bambaşka şeyler olacağı ya da çok geç olacağı. bunu ne kadar bilseniz de karşılığını görmek paha biçilemez olmalı. ve ilerde daha büyük şeyler yapabileceğini şuan sadece alt yapı oluşturduğunu düşünüyorum. umarım ne insanlardan ne şartlardan hiç yorulmaz ve devam edersin. ben ve benim gibiler eminim hep destekçin olacağız ve bundan çok memnun duyacağız. sanırım çabalarımızı böyle küçük manevi anlamlar değerli kılıyor. kısa vadede hiçbir önemi yok ama uzun vadede sağlayacağımız düşüncesi bize haz veriyor. ahirete inanmamanın ve insanın aslında evrende etkisinin sonsuzluğu üzerine hayatı anlamlı kılıp bir şeyler yapması gerektiği de bundan kaynaklanıyor olabilir. yoksa ne yaşamak ne de mutlak bir anlam bulmak imkansız. insan olmak aciz bir şey. ama elden bir şey gelmiyor
Hiç takılmadan asalak kelimeleri kullanmadan akıcı bir şekilde konuşuyor. Çoğu zaman uyurken dinliyorum. Senin berraklığıyla hem bilgilen iphem uykuya dalıyorum
Bu video tam zamanında verilmiş bir ilaç gibi geldi. Çok teşekkürler böyel videolar yaptığın için. Uzun zamandır takip ediyorum ve bu tarz videolarını da seviyorum. Nice videolarda görüşmek dileğiyle!
Bu video aylar önce ana sayfama düşmüştü ama izlemeyi ertelemiştim. Bu dönem hissettiğim düşündüğüm ne varsa videoda bir bir karşıma çıktı. Kısacası tam ihtiyacım olan bir videoymuş ve ben bilmeden en doğru zamanı beklemişim aylarca… Emeklerine sağlık abi çok güzel video❤
İnsan kendine iyilik yapanı da kıskanır. İhanet bu duygudan İlham alır, çünkü her iyilik yapılan kişi kendi eksiğini hatırlatır, heleki incitici bir davranış sezdiyse. O yüzden kıskanç tabiatlı fakat eksik kimselere iyilik her zaman müthiş bir dostluk doğurmaz. Simdi bunları kaydediyorum seri den ara ara kendime ufak molalar vücuda getireceğim. Ufak orneklemelerle kendinde olanı tutarlı hale getirme çabanı taktir ettim. Dünyada var olmayı tamamlama gayreti bir yerden sonra ölüm ile bitecekse, insan umudsuzluga düsebiliyor. Var oldum ve doya doya yaşadığım bir çizgiye dokundum an ölümüme dokunduğu bir gün öncesinde hayiz olduysambve bunu bırakıp gideceksem ne anlamı var ki, bunu ebediyyete taşımak istiyorum. O yüzden adalet benim için sonsuz uzunlukta bir devinim. Egoizm ve Realizm bunu sağlıksız bir tabuya dönüştüruyor. Everasyonel cözümlerle insan kendi tekamülünü dönüştürebilir. Birbirine bağlanan nöronların sağlıklı bir iz bırakmasına hayranlık duyuyorum. Kendime ve yetiśmeye çalışırken edindiğim hırsa sırtımı dönüyorum. Çünkü ancak ve ancak olduğum kadarım ve az da olsam kendimi seçiyorum. Kendi tutarliligimi.
Seni ilk takibe aldığımda 3k aboneli boyutlararası bir kanaldı burası. Şimdi ise hak ettiğine daha da yaklaşan, çok güzel bir kanal oldu. Teşekkürler Can Edit: Bu video sonunda bahsettiğin geçmişte yaşayan insanlar için bile yaşamaya devam etmeliyiz diye. Bu tam da Tengricilik’teki Atalar Kültü’ne benziyor.
Yalnızlık bize asıl gibi geliyo ki aslında bir açıdan öyle fakat başka bir açıdan bakarsak rahat alanından cikmamaktir ben kendimi her zmn az insan çok huzur felsefesi olarak gormusumdür ama sunu da fark ettim ki benim hiç o fırsatım olmamış insan ilişkilerim iyi olmadığından onları sevmemiştim ama şu an daha iyi anlıyorum çünkü bazen birine bir şey anlatırken ben bunu nasıl fark edememişim deriz ne tuhaftır ki hep ağzımızdan çıktıktan sonra hep daha mantıklısı aklımıza gelir
Sevgili Portalcığım, alınma ama açık ara en iyi videon. Portal bozdu diyorduk ama son birkaç videodur çok sağlam işler çıkartıyorsun. Düşünce dünyamıza katkıların için çok teşekkürler..
Gerçekten de bir hedef uğruna verdiğin savaş ve uğruna yaptığın fedakarlıklar insana daha fazla zevk veriyor anlık zevklere nazaran öyle ki başta kpss ye çalışırken zorlanmama rağmen sonraları bu işten zevk almaya başlamıştım ve sınav geçtiğinde ise bir boşluğa düşmüştüm şimdi yine çalışcam çünkü o çalışmam yeterli olamadı ama bu sefer daha kararlı ve eminim daha önce at gözlüğümü takmamıştım bu sefer takıcam 🤓
Nietzche her insanın kendi değerini oluşturmasını değil sadece üst insanın değer oluşturmasını istiyordu örneğin "sen kendi kendine dönen bir çark olmak istiyorsun ama yıldızları da kendi etrafında döndürmeye gücün yetecek mi?" diye bir söz kullanmıştır. Bu insanların belii bir kişi etrafında toplanması gerektiğini savunduğuna kanıt olarak görüyorum ben şahsen.
Ağzına, emeğine sağlık. Kader midir tesadüf mü, hayatımın en çetrefilli, sıkıntılı dönüm noktalarından birinde denk geldi bu videon ve bir nebze rahatlattı. İçeriklerin önemli, kaliteli konular ve onları sunuş tarzın gerçekten özgün şekilde. Tebrik ve başarının devamını diliyorum.
Bu olayların kitlendiği bir nokta var maalesef. Hayatı bir hedef uğruna yaşamak bana göre en mantıklı sebep ancak bu hedef uğruna diğer insanları görmezden gelmemiz hatta yeri geldiğinde yanında olmamamız gerekebiliyor. Elbette bu hoş bir şey değil ancak bu hedefin başarıya ulaşması o kişi için daha önemliyse diğer insanları ve belki de yolumuza çıkan yakın gördüğümüz insanları ezip geçmemiz gerekebiliyor. O zaman insan etik olmayan ama istediği gibi bir hayatı mı yaşamalı ? Diğer insanlara yardım etmekten keyif almayan bir çok insan var veya insanlığa bir katkıda bulunmak istemeyen bencil amaçları olan bir çok insan var, bizim diğer insanları göz ardı ederek amacımıza ilerlememiz mi gerekiyor ? Çoğunluğun iyiliğini hedeflerimiz uğruna göz ardı etmeli miyiz ? Duygusal insanlar "Her şeye rağmen iyi bir insan oldum" der ve geçer ancak hayata duygusuz bir şekilde bakan insanların hedeflerine de mi saygı duyulması lazım ?
Eski videolarınıza göre daha hızlı konuşuyormuşsunuz gibi hissediyorum yine eskisi gibi sakin konuşursunuz umarım çünkü o sesinize videoları dinlemeyi seviyorum
Öncelikle kanalınıza bayılarak takip ediyorum, benzer konulara ilgi duyuyoruz, psikoloji ve felsefe ile yakından ilgileniyorum, vaktim oldukça bu alanlarda kitap okuyorum. Anlatımınız, diksiyonunuz ve ses tonunuz şahaneydi, ayrıca James Peterson olduğumu öğrendim :) nerdeyse aynı şeyleri savunuyoruz yazarla, heralde okuduğum şeyler ve sizin de değiniz gibi zaten geçmişte bahsedilen düşünceleri hatırlatmasından dolayı olabilir. Yinede bu klitabı alıp okumayı planlıyorum, bu yazar ile tanıştırdığınız için teşekkürler!
Peterson güzel boş yapan, sevdiğim bir karakterdir. Edit: Psikolojik bir deney yapılıyor. Denekler teker teker, içerisinde üzerinde tuşlar bulunan bir konsol ve bir ışık bulunan bir odaya alınıyorlar ve kendilerine, eğer doğru tuşu bulurlarsa ışığın yanacağı ve odadan çıkabilecekleri söyleniyor. Konsolun karşısında, bir bebeğin hayat karşısında kaldığı gibi kalan denekler, deneme-yanılma yöntemine başvuruyorlar. Tek tek tuşlara basıp ışığı kontrol ediyorlar. Tuşlardan birine bastıklarında ışığın yandığını görüyorlar. Işığı yakan tuşu bulduğunu zanneden denek, teyit için aynı tuşa tekrar bastığında ışığın yanmadığını görünce bir tuştan ziyade bir tuş kombinasyonu olduğunu düşünüp son bastığı tuştan önce bastığı tuşlara da basıyor fakat ışık yanmıyor. Neticede iş, spesifik bir biçimde otururken spesifik bir şeyler mırıldanarak spesifik bir parmak ile bir tuş kombinasyonu girmeye kadar gidiyor. İşin aslı o ki tuşlar ile ışık arasında herhangi bir bağlantı yok, ışık tamamen rastgele yanıyor. Gelgelelim ki odadan çıkan her bir denek, ışığı yakmak için gerekli tuş kombinasyonunu bulduğuna inanarak çıkıyor. Bu deney bize öğrenme psikolojisi ile ilgili de fikir veriyor aslında. Öğrenme dediğimiz şey basitçe beynin iki olay arasında bir bağlantı kurması ve hızlı bir şekilde, kurduğu bu bağlantının doğru olduğunu varsaymasından ibaret. Hayatın içinde de bu odadaki denekler gibiyiz. Herkes kendi kişiliği, zekâsı ve yaşantıları sonucunda kendince "hayatın yöntemini" çözüyor ve ipini koparan kanaat önderliğine soyunuyor. Jordan Peterson da bunlardan biri yalnızca. Kitlelere, ışığı yakmak için gerekli olduğunu düşündüğü tuş kombinasyonundan bahsediyor. Elbette fikrini söyleyebilir, nitekim şu an ben de öyle yapıyorum. Ancak bazı insanlar bana kendi işine bakmaktansa spor salonunda dolaşıp millete "kardeşim yalnız o hareket öyle yapılmaz" diyen bro'lar gibi geliyor. Hayatın içinde bir "bro" edasıyla dolaşıp insanlara "Kardeşim yalnız sen o hayatı yanlış yaşıyorsun, o hayat öyle yaşanmaz." diyorlar. Fikrimce, hayatın doğru veya yanlış bir yaşanış biçimi yoktur ve herkes kendi hayatını nasıl yaşayacağını kendi belirlemelidir. Ayrıca, herhangi bir şey için ortaya atılan 'yapılmaz' önermesinin ('yaşanmaz' gibi) doğruluğunu test etmenin en iyi yolu o şeyi yapmayı denemektir. Eğer yapılabiliyorsa, 'yapılmaz' önermesi yanlışlanmış demektir. 'Öyle yaşanmaz' dedikleri hayatı öyle de yaşayabiliyorsak, önermelerini çürütmüş oluruz diye düşünüyorum. Elbette herkesin hayata dair ürettiği fikirlerini birbirleriyle paylaşmasında bir sıkıntı görmüyorum. Ben sadece insanların bu fikirlerine ne kadar itibar etmemiz gerektiğine dair sizleri düşündürmek istedim. Ve kendimize soralım, biz Peterson'un hayatını mı yaşıyoruz yoksa kendi hayatımızı mı.
@Necati Ceyhan "Elbette fikrini söyleyebilir, nitekim şu an ben de öyle yapıyorum." diye yazmışım zaten oraya. Sanırım kırmızı hapı yeni yeni alıyorsun ama Peterson Red Pill felsefesini doğru kavrayabilmiş bir adam değil.
18:50 mesela ben şu an yks ye çalışıyorum ve haberleri takip etmiyorum hatta gündemden çok uzakta kaldım ama kafam rahat en azından. Arada haberlere istemeden denk geliyorum ve olup bitenler beni üzmekten başka bir işe yaramıyor o yüzden en azından hedefime gidene kadar dış dünyada olan olayları görmemek bana iyi geliyor
@@rohatokcu3233 haber konusunda evet hala türkiyede ya da dünyada olanlar umrumda değil pek haberim yok çünkü ama normak sınav psikolojisini yönetmekte zorlanıyorum bir süredir
Eskiden yüzünü göstermediği için animasyonlar falan hazırlıyordu bu yüzden çok uzun sürüyordu ve okulu vardı. Şuan baya aktif olabiliyor bizim için de güzel oluyor 😊
Merhabalar. Çok güzel konulara değinmişsiniz. Hepsine tek tek yorum atsam uzun bir cevap olacak. Sadece asıl takıldığım bir nokta var ki kendi düşüncelerimi belirtmek istiyorum bu konuda. Din, millet, ırk gibi konularda ortak değerlere sahip olunması insanların çatışmasına engel değil. Tam tersi, en çok çatışılan konular bunlar. Dinle ilgim yok, tanrıya nasıl inanmazsın; tanrı var, peygamberi yok mu sayarsın; A dinine aitim, ne demek A dini B'ye neden inanmıyorsun; B dinine geçeyim, haydi gel seni B dininin bilmem ne mezhebine alalım. Bu liste uzar gider. Dünyada en çok çatışılan konu olduğu için bunu verdim ama insanın olduğu her yerde ve her konuda bu çatışmaların izine rastlayabilirsiniz.Herkes dünyada yalnız hissetmemek, topluluğa ait olduğunu sanmak vs. gibi nedenlerde bir şeylerin taraftarı olmak istiyor. Bunda sorun yok. Asıl sorun bunların karşı tarafa dayatılmaya çalışıldığında başlıyor. Futbol, partiler söz konusu olduğunda holiganlar gibi bir tarafı tutup, karşı tarafa kin tutuyoruz. Neden? Aslında elle tutulur bir neden olmasa da yapıyoruz işte. Mantıklı değil. Mantığın olmadığı yerde hatalar, yanlışlar başlar ve kötü sonuçlar doğar. Hatta ortak değerlerin ne kadar sorun olduğunu ve bunu aslında herkesin içten içe bildiğini şununla ispat edebilirim; Herkesin bu temel konularda özgür olması gerektiği hem İnsan Hakları Bildirgesinde hem de Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda belirtilmiştir. Üşenmeyeyim, şuraya söz konusu maddeleri yazayım; *İnsan hakları; tüm insanların hiçbir ayrım gözetmeksizin yalnızca insan oluşlarından dolayı eşit, özgür ve onurlu yaşama hakkına sahip olmasıdır. Herkes, cinsiyet, ırk, renk, din, dil, yaş, tabiiyet, düşünce farkı, ulusal veya toplumsal köken, zenginlik gibi fark olmaksızın kanun karşısında eşittir. *Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. (Anayasa madde 10). Herkes özgür ama gerçekten farklı düşünmek isteyen insanların çeşitli cezalandırma yöntemleriyle bastırıldığı bir yerde, benden olmayan buradan gitsin düşüncesiyle hareket eden insanların arasında nasıl mutlu olunabilir. İyi bir insan olmanın yolunu isterseniz 1000 kutsal kitapla, yasalarla, örf ve adetlerle insanlara dayatmaya çalışın, olmaz! Olmuyor. Olmadı. Görüyorsunuz. Bence insanlığa onu gerçekten yok edecek bir tehdit vereceksin. Birleşeceklerdir. Ama kısa bir süreliğine. O tehditin nasıl yok edilmesi gerektiğine karar verirken bile binbir yola ayrılıp, çatışacaklardır. Birlik diye bir şey yoktur. Bakış açısı vardır sadece. Saygılarımla.
Tabi ki de bir toplumda din veya yasa olsun olmasın tartışma eylemi kaçınılmazdır. Bence bunun nedeni değerli hissetmek. A dinine inan olan kişi B dinine inan kişiyi kendi dinine çekmeye çalışmasının birçok nedeni olabilir: tamamen saf duygularla kendi "doğrusuna" çekerek iyi bir sonunun olmasını istiyor olabilir, kendini değerli hissetmek olabilir, sadece muhalif olmak icin olabilir, böbürlenmek için olabilir... Ayrıca bence herkes aynı dine, aynı takıma veya partiye üye olmak istemez çünkü eğer böyle olursa kendini diğerdinden bir çaba harcamadan üstün konumda olmaması onu değersizleştirecektir veya anlamsızlaştıracaktır. Din veya yasanın yerini başka bir şey tutamayacağı ortada. Eğer herkes üst insan olsaydı, herkes kendi değerini kendine verseydi bu daha büyük bir kaosa yol açardı. Herkes kendi amacına ulaşmak için ahlak değerlerini yok sayardı ve ahlak değerlerini amaç yapmış biri gelip onlarla tartışırdı yani her türlü bir tartışma halindeyiz. Ama din veya yasa en azından çoğunluğu toplumun yararına davranmasına yardımcı oluyor. Özgürlük çok zor bir kavram derinlemesine düşününce asla özgür degilmişiz gibi geliyor. O yüzden bu konu hakkında yorum yapmakta zorlanırım.
Tam da aynı sorunları yaşadığım dönemdeyim. Bu video bana iyi geldi sanki. Önceden tanrının aslında kanıtlanamaz bir şey olduğunu anladığımda anne ve babama bunu anlatmıştım, onları tanrıdan döndürmeye çalışmıştım. Fakat şimdi anlıyorum ki onlar da bu dönemleri geçirmişler ve çevrelerinde değer gösterecek bir tek tanrı kalmış. Bunun pişmanlığı içinde oldum bir an ve gidip ikisine de tanrıya inanmalarını, onu sevmelerini ve onun için yaşamalarını söyledim. Aslında daha detaylı bir şekilde anlatabilirdim ama mental olarak çok yorgunlar, günler geçtikçe ara sıra anlatırım yine farklı şekillerde. Teşekkür ederim Portal.
Mutlu bir hayat için 2 şey çok önemli; 1) spor yapmak(kaliteli bir seviyede) 2)gerçekten başarabilme ihtimalinizin olduğu bir alanda çok çalışıp üst düzey başarı sağlamak. Bu iki şeyi başarmadan asla mutlu olamazsınız.
Bence anlatılan ilk kısımda hastanın iyileşmesinin sebebi aslında konuşmak değil konuştuklarının birisi tarafından önemsenmesi ve dinlenmesi. Bu ona bir özgüven sağlamış ve diğer insanlara olan inancını artırmış.
Baskasına anlatırken kendisini tanımış oluyor,önemsenme duygusu olduğunu sanmıyorum.Duyguları tanımlayabilmek çok çok önemli bir şey iyileşmek için.
@@Spechless2 Şey düşünün sürekli karşınızdaki kişi kendisinden bahsediyor siz onu can kulağı ile dinlerken o sizin her lafa girişinizde sözünüzü kesiyor ve bir şey dediğinizde umurunda olmuyor. Zamanla konuşmak size kendinizi kötü hissettiren bir olay halini alıyor. İçinize kapanıyorsunuz. Sahte gülücükler atıyorsunuz. Biliyorum anlatılan kişinin hayatına çok benzemiyor şimdi dediklerim evet ama bazen gerçekten bizi asosyalleştiren şey insanların umursamazlığı ve kırıcılığı olabiliyor. Sadece kendi hayatımla ilişkilendirerek bir yorum getirmek istedim. :)) Çünkü gerçekten duygular başkalarınca önem görmedikçe tanınmıyor.
@@kalemucu7254 Evet hepimiz tecrübe penceremizden bakıyoruz,haklısınız.
önemsenmemeyi kabullenmek de bir çözüm olabilir,egoyu azaltarak.
Ben de o hastanın yaşadıklarını şu an birebir yaşayan biri olarak söylediklerinizin her kelimesine katılıyorum.
hikaye son 6 ayımın özeti gibiydi. geçen sene 11. sınıftaydım istemediğim bir ortamda bulunduğum için rahat hareket edemiyodum insanlarla saçma ilişkilerim oldu , beraber takılmamıza ve güçlü bir karakter olmama rağmen rağmen çok toksik alaylara konu oldum ve kendimi değersiz hissettikçe ortamda değersizleştim. yazın yeni ortamlarda sosyalleşince içi dolu bi özgüven gelmeye başladı , başta alışamadım hep kendimden şüphe ettim yeniden başa saracak rezil olucam gibisinden. Bazı iltifatlarda üstüme alınmadım farkında olmadan kendimi soyutlamaya başlamıştım ki artık çok büyük boyutlara çıkmıştı. istanbula gidip yeni ortamlar gördükçe açılmaya başladım ama hala kalıntıları vardı karakterimde. bir ortamda birkaç kez göz göze geldiğim bir kız ben ayrılırken el salladı üstüme alınmayıp çıkmıştım dışarı çıktığımda hala bana baktığını görünce anladım ben olduğunu. böyle birkaç fail oldu ama ders çıkarmak lazım. 12. sınıfa başka bi okulda başladım , baştan karaelıydım herkese iyi davranıp kendimi olduğum gibi yansıtıcam. 110 12. sınıf var okulda şu ana kadar en az 80iyle muhabbetim oldu , her gördüğümle konuşuyorum. konuştuğum insanlar da sosyaller oluyo haliyle. okulda en iyi imaj çizenlerden , erkeklerce kral adam kızlarca sağlam çocuk denen biriyim. bi yandan ciddi ders çalışırken boşluklarda da geziyorum eskiden görüp konuşmadığım insanlarla karşılaşıyorum onlar da şaşırıyo fiziki ve mental değişimime ki çoğu tanıyamıyo görünce , tekrar görüşmek üzere ayrılıyoruz. üniversite kazanan arkadaşlarımla konuşuyorum üniversitelerine davet ediyolar gel kampüsü gez seneye de bizim okula gel diyolar. bazen random gençlere random birşey sorup tanıştığım da oluyo o sosyal fobiyi yendim ve iyimser tavrımı insanlara yansıtabiliyorum. insanlara pozitif enerji ve gülümseme de veriyorum bence artık sosyal ilişkilerimin devamlı olmasının bir sebebi de bu. benle samimileşmek arkadaşlığı yakın arkadaşlığa çevirmek isteyen kişiler de oluyor ama artık pek birşey hissedemiyorum. bu derece değişime rağmen hala içimde derin bir değersizlik , her an herşeyin tersine döneceği hissi var. geçen sene geçinemediğim insanların bile çoğunun hakkımda fikri değişti değişmeyenlerle görüşmedim zaten kısa bi konuşmayla onların da değişir diye düşünüyorum. travma mı öğrenilmiş çaresizlik mi bilemedim ama karakterin oturduğu yaşlarda böylesi muamele gerçekten yıpratıcı oluyor. bugün eve dönerken bile yolda toplu taşımalarda 4 tane arkadaşla karşılaştım hepsiyle de samimi güzel diyaloglar oldu. yine de atamadığım bir şüphe yatıyor içimde , arkadaşlık ilişkilerinde yakınlık konusunda bir adım öteye geçmiyorum hiçbir şeyden çekinmememe , felsefe ve sosyoloji üzerine teorik pratik her türlü kitap okumama ve son aylardaki deneyimime rağmen 1 senedeki sadece kötü anılarım normalim olmuş sanki hep eskiyle kıyaslıyorum. şu an önümdeki tek engel benim. derin düşünceden , yalnız olmamama rağmen hissettiğim büyük yalnızlık anlaşılamamazlık hissinden ve tedirginlik hissinden kurtulursam tamamen normale dönücem ki umarım artık arkaplanda olup zihnimi bölen düşünceyi atıp daha kararlı hareket edebilirim , elimden geleni yapıcam.biraz bilinçaltımı , beni etkileyenleri dökeyim diye yazdım okuyan varsa umarım birşeyler öğrenebilmiştir bana faydası oldu
Deneyimlerini yazdığın için sağ ol dostum,umarim istediğin gibi olur.
Bunu oglumada okuyacağım tşk ederim paylasimin için oglum
Seninle çooook benzer şeyleri yaşamışız benim bu sorunu atlatmamda en büyük etken yatılı okula gitmemdi gerçekten insan kendinde bir sorun olduğumu düşünüyor özgüven niyetine hiçbir şey kalmıyor kısacası seni çok iyi anlıyorum
Ben de çok benzer durumlar yaşıyorum kimse ile fazla samimi olamama , arkandan konuşulduğunu düşünme , oysa sadece insanlarla beraber olmak istemiştik
Tebrik ederim valla, ,zoru başarmışsın umarım kalan son derdinden de kurtulursun.
Bu çocuğun anlattıklarını ülke dinlese, muasır medeniyetler zirvesi diye bi’şey kalmaz, uçarız. Selâmlar.
bu tarz içerikleri tüketecek kadar vizyon olsa yeter
Abartmayın ama güzel şeyler yapıyor. Allah esirgesin
Herkesin dinlenmeye ihtiyacı var, hayat artık cok yormaya başladı, bazen sadece yatmak, uyumak istiyorum. zor baba zor
Ölünce dinlenicez. İnadına kalkacaksın işte olay orada. Acı veren ne varsa üzerine gideceksin, bu da benim challenge im diyerek kendine. Olduğu kadar, olmazsa kader :)
@@orkunsanal insanın bazen gücü yetmiyor
@@orkunsanal REİS ÖYLE OLMUYOR İŞTE İNSANIN CANI SIKILIYOR YAPACAK BİR ŞEY OLMUYOR YANİ YAŞAMAK İNANILMAZ DERECE ZOR 👍
Ben çok yoruldum 😢
Birebir yaşıyorum son günlerde. Yıllarca içinde kaybolduğum buhranlardan sonra o kadar daraldım ki duvarlarla konuşmaya başladım. En sonunda bir reklamdan görüp indirdiğim online psikolog uygulamasına girdim. Orada konuşmaya başladıkça, bişeyler hızlı değişti bende. 6 aydır aynı doktorla konuşuyorum. Ve tam olarak dediğin gibi ilk başlarda daha cümle kuramıyordum, anlattıklarım yakınmalar ve yalnızlığımdan ibaretti.
Zaman geçtikçe hayatımda radikal kararlar alıp, kendime çeki düzen verdiğimi fark ettim. Her taraftan gelen bir iyileşme vardı. Daha sonra kendimin bile şaşırdığım tespitlerim oldu kendim hakkında. Şuandaki aşamada ise gerçekten çok daha olgunca ve sakince düşünebiliyorum. Peki bu süreçte doktor ne mi yaptı ? Kelimenin tam anlamıyla beni dinledi. Tam olarak bu. Hayatımın seyrini değiştiren şey, dinlenilmek oldu.
@aCat dinleyebilirim istersen belki anlayabilirim denemekten zarar gelmez
@aCat gerek var mı anlaşılmaya?
@aCat örnek verdiğin dersten geçirme gibi somut haksizliklarda kesinlikle aynı düşüncede olurdum, bende belki anlatsam dinleyen insanlar çıkar ama anlasilmayacagini bildiğimden veya düşünceleri tartışmaya deger kişi olmadığından uzun zamandır birilerine bir şeyler anlatmam, sanırım bundan dolayı anlaşılmayı pek dert etmiyorum, umarım senin değer verdiğin biçimde sana değer veren aynı minvalde birileri çıkar karşına
@aCat sen bilin knk
@aCat kendimi eksik ifade ettim sanırım, ondan dolayı yanlış anlamaya açık olmuş, kendi yaşadığım kişisel olaylar hakkında kişilerle bir şeyler paylaşmayı sevmem bundan dolayı kendimle alakalı konularda başkalarının fikrini pek dikkate almam çünkü onlarla paylaşmıyorum. aksine dinlemeyi de çok severim, çevrem de sürekli kendilerinin bir şeyler anlattığını benim niye anlatmadığım konusundan şikayetçi... seni de anlıyorum sitemini belli ettin bir şekilde gayette katılıyorum sana ama herkesin düşünce dünyasını merak eden biri olarak bana söylenmiş gibi hissetmek istemediğimden açıklama yapmak istedim
Dostoyevski'nin karakterleri de genelde yalnızdırlar ve çevrelerinde pek insan olmaz. Ama insanlarla karşılaştıkları ve konuştukları vakit te ettikleri lafları, açtıkları mevzuları, kurdukları cümleleri okuduğumuzda dudağımız uçuklar. Çünkü böyle insanların öyle güzel konuşmalarını bekleyemeyiz. Benim dostoyevskiye aşık olmamın en büyük nedeni de bu olabilir. Onun baş karakterleri genelde hep... Yalnızdır.
Ne güzel anlatmışsın
🦍
öyle bi şey yok uydurma
Mişkin mi raskolnikov mu
@@emreakdas1644 mişkin fazla iyi bir karakter. Bir rus ülküsü. Dostoyevski yazarken "amacım tümüyle iyi bir insan oluşturmak" diyor. Ben o kadar iyi olamam. Mişkin kadar iyi olmayı isterim, onun kadar iyi olmaya çabalarım. Ama ben kesinlikle Raskolnikov ve İvan Karamazov'a benziyorum. Mişkin ve Alyoşa gibi olmayı çok isterdim ama. Dostoyevski'nin kendisi de öyle. Dostoyevski aslında ivan karamazov'dur. Olmak istediği kişi ise alyoşa dır. Rus halkından istediği de alyoşa gibi olmalarıdır. Romanlarında ateist karakterleri hep kaybeder. (bu bir yarış değil ama ya akıllarını yitirirler, ya intihar ederler ya da inançlı olurlar sonunda) raskolnikov inanca doğru yönelir, ivan karamazov aklını yitirir, kirillov intihar eder, budaladaki kanser olan bir karakter vardı o da ateist kanser kendisini öldürmeden intihar eder... Daha birkaç tane vardı da isimleri aklıma gelmedi şuan. Uzattım kusura bakma
Uzun zamandır sizi takip ediyorum ancak yorumlar kısmında hiç aktif değilim. İçeriklerinizi çok beğeniyorum. Arayıp sadece istediğim şekilde sizde bulduğum yanıtlar var. Okulda bazen kişisel gelişim ve kariyer saatlerinde belgesel odasında sizi izliyoruz, öğretmenimiz videolarınız üzerinden bize küçük çaplı münazaralar yaptırıyor ve içerikleriniz üzerine konuşuyoruz. Bazı akşamlar ailemle, arkadaşlarımla vb sizin videolarınız tv'de açılıyor ve üzerine konuşuyoruz. Bu zamanlardan o kadar keyif alıyorum ki hobim haline geldi. Gerçekten içeriklerinize bayılıyoruz. Siz video attığınızda zamanım olsun da izleyeyim diye yer ayırıyorum akşam geç saatlerde loş ışıkta defterimle sizi izleyip notlar alıyorum ben de içerikleriniz üzerine kendimce paragraflar yazıyor, düşünüyor, kendime zaman ayırıyorum. Lütfen aynı şekilde devam ediniz. Biliniz ki sizi ve içeriklerinizi çok seven yararlı gören azımsanamayacak bir kitle var.Diğer videolarda da arada yaptığınız küçük dokundurmalar çok keyif veriyor. Oldukça izlenilesi ve hoş, teşekkürler 🦝✨🦆🥐🦷
Ne güzel bir çevren varmış.
@@justyasamakyapiorum ✨🌼
Vaayy harika 😍
Çok güzel ifade etmişsin ve evet portal bizi sakın sensiz bırakma
Ne kadar şanslısınız keşke ben de aynı çevreye sahip olsam.. imrendirici
Bir insan bir başkasının hayatına kattıkları oranında değerli ya da değersizdir. Açıkçası insanın sırf varolduğu icin değerli olduğuna inanmıyorum . Çıkarcı ya da acımasız bir bakış olarak görülebilir ama gerçek bu. Kendi gözünde de değersizdir hatta iç dünyası ile iletişimi varsa bunu farkedebilir insan. Yıkıcığın temelinde de bu işe yaramama vardır ve sonucunda en başta kendinden nefrete giden yoldur. Bu yıkıcılığı ya kendine yöneltir ya da başkalarına. Eski insanların bizim icin yaptıklarına şükür duygusu ile bizim de bizden sonrakiler için faydali olma bakış açısı o yüzden çok kıymetli. Cok guzel bir sohbetti dinin işlevinden , kötülük problemine , hayatın kompleksliğine , insanların bireysel olmaları kendi ilkeleri ile hareket etmesi halinde olacaklara kadar çok kapsamlı bir anlatı. Cok teşekkur ederim. ❤
Bunları bazı sebeplerden fake profilden yazıyorum. Eniversite yıllarımda çok başarılı bi öğrenciydim, fakülte arkadaşlarımdan kaç kademe yukarıdaydım ve bir çok durumda millete yardım ediyodum. 3-4 yıllık bir depresyon sürecinde işimi, mevkilerdeki reputasyonumu ve tüm networkümü kaybettim. Ordakı hayatı bırakıp başka bir yere gittim, burdaysa boktan giden her şeyin üstüne bir de yalnızlık geldi. Gurbetin tüm iyi şeylerini süpüren bi yalnızlık olayı vardır. Etraftakı insanların nerelerde olduğuna bakıp bir de kendime bakıyorum. Bu günlerde tamamen cebim boş, işsiz, kimseye gereksiz alkoliğin teki olduğumu düşünüyodum, artık dibi gördüm. Bu videonun verdiği motivasyon da inşallah geçici olmaz da, her şey umduğum gibi gider, bir kaç ayda düzelen bazı şeyler olur.
Hayat bu, düşüyorsun da kalkıyorsun da. Haddim değil tavsiye vermek ama uzman desteğinin çok faydası olacağını söyleyebilirim.
Ben de benzer bir şeyi liseden üniye geçince yaşadım. Anadolu'da bir şehirde fen lisesi öğrencisiydim, ailem ve çevrem çok baskıcı olmasa da muhafazakâr sayılır. Başarılı bir öğrenciydim Boğaziçi ni kazandım. Üniye gelince 18 yıl bir fanusun içinde yaşadığımı farkettim ve korku beni dış dünyadan soyutlamaya itti. Zaten çok sosyal olmadığım için her şeyden koptum. Derslere hatta sınavlara bile gitmedim. Elimdeki her şeyi kaybettim , bu sene zar zor verdim tüm dersleri ama bir türlü iş hayatına geçiş yapamadım. Son bir yıldır kısmen toparlamıştım ama 2 aydır yeniden çöktüm. Umarım bu videodan sonra hepimiz toparlanırız tekrar .
Saygılar herkese
Yaşadığın her neyse iyi veya kötü bu farketmez bir gün son bulacak. Yaşadığımız her şeyi kontrol etmek sadece bizle mümkün değil bizler kendi yaşamımızda bir parçayız. O parçaya şans vermemiz gerekiyor. Disiplin her şeyden üstündür. Keyif verici şeyler sadece keyif verir mutlu etmez. Disiplin mutlu eder.
@@pashagagarin356 Bu tür videoların insana kalıcı bir alev vereceğine inanmıyorum, saman alevi desem yeridir. Kalıcı alev insanın içinden gelir. Çevremizdeki insanlar bize kendimiz hakkında bilgi verebilir ama akılcı bir insanın kendini değerlendirme becerisi vardır. Duruma göre reaksiyon alır ve işini çözer. Tabi yanında birileri olursa bu çok daha kolay ve sancısız olabiliyor.
Depresyonunun sebebi belki belirsizlik duygusu veya nereye ait olduğunu bilememe olabilir. Bende de aynı durum var. Bu durumu kendimi keşfetmeye çalışarak aşmaya çalışıyorum zevk aldığım işlere zaman ayırıyorum. Bir nebze de olsa sıkıntılarımı unutturuyor.
4. sınıf, ege, felsefe öğrencisiyim, takipteyim, deyiş yerindeyse buralar değerlendiğinde de burada olucam muhtemelen. umarım sayende felsefenin boş insan saçması değilde kazanılması gereken bir edinim olduğunu daha cok kişi kavrar ve bunun sonucunda oluşacak güzellikleri hepimiz görürüz
Dücane hoca, Hamza Celalettin, Atlas Sisy, Konusmak lazim hesaplarini da tavsiye ederim
Ege universitesindeysen insta versene ekliyim seni
Felsefe hayatın kendisidir.
Edinim ha bildigimiz edinim vay be
Buralar değerlenir🤍
Sancılı dönemi başarıyla geçtiğimizde duyulan hazz benzersiz...ve belki de o dönemi atlattıktan bir az sonra ve ya en mutlu olduğumuz dönemlerden birinde sancılı acılı vakitleri özleriz.Çok fazla mutlu olmak ve ya uzun süreli mutluluk yorar bizi. Bu yüzden amacımız mutlu olmak değil de acıyı azaltmak olmalı...
Çok doğru hatta acıyı azaltmaktan ziyade onu kabul edip daha katlanabilir hale getirmeye çalışmalıyız. Çünkü acıyı azaltmaya çalışırken birden bire o acının etkisi çok artabilir ve acının altında kalırız. Fakat acıyı benimseyip acının hep olmuş olan ve olacak olduğunu kabul edersek mutlu olmadan ve acıyla mücadele etmeden de belki biraz soluklanabiliriz..
Schopenhauer'in felsefesi de tam bu mesela.
17 senedir sevgilim yok bu acı hiç geçmicek
Hayata öz irademiz dışında, ana - babamız istediği için geldik (belki onlar bile istemedi) ve çoğumuz ölünceye kadar bu hayatta bolca sıkıntı çekiyor ve nispeten pek az keyifli an yaşıyoruz. Hal böyle iken videoda bahsedildiği gibi "hayata güzel tarafından bak, yaşadığın için şükret" gibi öneriler bana çok yavan geliyor. Bir insan bir ülküye sarılıp hayatına anlam katabilir, eyvallah, ama "ben bu oyunda yokum" diyen insan da tamamiyle haklıdır. "Ne olursa olsun, yaşamaya mecbursun" anlayışını kabul etmek mümkün değil.
Ben bu oyunda yokum diyerek niye insan kendine ızdırap versin ki
@@ruveydayigit50 buda bizim düşüncemiz seni ilgilendirmez ki?
@@filipoffs7 anlamakta bu kadar zorlanmanız cidden anormal bir durum yanı bu amk hayatında ready play tuşuna biz basmadık 10 iq ebeveynlerimiz sayesinde bütün bu gereksiz dert tasa
Dostum herkes sana doğru ya da yanlış olduğunu söylüyor, ben de buna göre bir cevap düşünüyordum fakat yanlış yaptığımı anladım. Derdini anlat, bir bakalım
@@filipoffs7 oyuna başlamayı inan oynayan kişi seçmiyor kanka öncelikle bunu söyleyeyim
Emin ol anlattıkların işe yarıyor, gerçekten varlığının çoğu insan için önemli bi değeri var. Çok teşekkürler.
Felsefeye merak saldığımdan beri sizi takip ediyorum neredeyse 1 yılı aşkın bir süre oldu bu 2. yorumum lütfen daha sık video atınız çünkü sizinle beraber her gün fikir pencereme ve pencerelerimize yeni manzaralar ekleniyor bu o kadar değerli bir şey ki ...
Size başka kanallarda önerebilirim. Pelin Dilara Çolak Dimond Tema felsefe adına içerik üreten kanallar
Anqut
Teşekkür ederim diomondu biliyorum dc de bir kaç kez sohbet bile ettik diğer ismin videolarını izlemeye çalışacağım
Ulus Baker öneririm hocam özellikle Spinoza kısmında :)
Korona ergenlik döneminin ortasına denk gelen biri olarak iletişim yeteneğimin gözle görülür biçimde köreldiğini fark etmiştim. Cümleleri düzgün kuramıyor, olayların giriş gelişme sonuç aşamalarını birbirine karıştırarak anlatıyordum. Konuşmam gerilemişti resmen. Sosyalliğin ne kadar önemli olduğunu böylece anlamış oldum.
aynısını yaşadım. evdekilerden bile kendimi soyutlayarak kimseyle konuşmaz hâle geldim, internetten falan arkadaşlarımı da pek aramazdım ya da onlara sesli mesaj atmazdım. derslerde zaten hep mikrofon tuşu ile bakışma... hâlen de o dönemin sonuçlarına katlanıyorum.
@@EkmekPrensesi büyük bir hata yaptığımın ben de farkında değildim. Şimdi okulla birlikte aynı zamanda çalışıyorum. İletişimim daha iyi. Sana da sosyalleşecek ortamlara girmeni öneririm.
Eğer imkanınız veya zamanınız olmadığı için sosyalleşemiyorsanız, cümle kurmanın ve kendini geliştirmenin en kolay yolu kitap okumaktır. Ben normal hayatta günlük 10-15 tane cümle anca kurarım ama kitap okuduğum için anlama ve anlatma konusunda sürekli konuşan insanlardan daha iyiyim. Sana mutlaka öneririm ama elbette sosyalleşmek de insan psikolojisi için çok önemli lütfen bunu ihmal etme.
@@leopardlysiren111 Teşekkürler, ben de sesli kitap okuma alıştırmaları yapmıştım konuşmamın düzelmesi için ☺️ Cidden faydalı oluyor.
Ben başta bahsedilen durumu kendi terapi sürecimde yaşadım ve bunu farketmem de oldukça uzun sürdü. Bir yıl boyunca yıllarca yaşadığım çok yoğun depresyon için terapi gördüm ve EMDR gibi bazı tedavi süreçleri hariç yaptığımız şey yalnızca konuşmaktı. Daha doğrusu benim konuşmamdı. Başta hiçbir şeyin düzelmeyeceğini, konuşarak hiçbir şeyin halledilemeyeceğini düşünmüştüm. İyi bir terapiste gidiyorsanız eğer, hissettiğiniz şeylerle ilgili sizi herhangi bir konuda tetikleyecek ya da olumsuz etkileyecek bir mimik yapmaz ve sizi rahatsız etmez ama soğuk nevale gibi de davranmaz. Sağlıklı ve seviyeli bir samimiyet kurarsınız. Size sizi anladığını hissettirir. Mesela benim terapistim daha ilk seansımızda bana “danışanım olarak ben sana değer veriyor ve sana güveniyorum, senden de en çok istediğim şey bana güvenmen” demişti.
Bir terapiste gittiğinizde karşınızdaki kişinin sizi ne söylerseniz söyleyin yargılamayacağını biliyorsunuz. Yargılıyorsa bile bunu asla hissetmiyor ve bilmiyorsunuz. Ve bu yüzden kendinizi baskılardan ve yargılanma korkusundan uzak, olabilecek en iyi şekilde, özgürce ifade ediyorsunuz bence. Şaşırıp kalabiliyorsunuz aslında kendimi gayet iyi tanıyormuşum diye. Daha önce anlamlandıramadınız şeyler birden düğümü çözülmüş bir ip yumağı gibi önünüze serilebiliyor. Konuşarak, açık ve dürüst olarak ve aslında terapistime kendimi, sorunlarımı anlatırken ben de kendimi dinleyerek ve anlamaya çalışarak birçok şeyin iyileştiğini farketmem uzun zaman aldı. Bir gün kendisine artık ölmeyi istemediğimi ve bunun kendisi sayesinde olduğunu, kahramanım olduğunu söyledim. O da bana “beni bu kadar büyütme, en büyük işi sen yaptın” dedi. Ve sadece bu bile hayatımın odak noktasına kendimi koymadığımı, göstermem gereken saygı ve önemi kendime göstermediğimi farkettirmişti. Terapi çok yorucu ve zor bir süreç ve evet gerçekten en büyük işi ben yapmıştım. Terapist biraz da önünüzde gidecek bir yol olmadığını düşündüğünüzde ya da hangi yoldan gideceğinizi bilemediğinizde, belki de hiçbir yoldan yürümek istemediğinizde, size seçeneklerinizin olduğunu farkettiren ve kendinize seçim yapma hakkını layık görmenizi sağlayan kişi. Ancak yürümeye ben karar veriyorum, önüme çıkan tüm zorlukları ben aşıyorum ve yürümek istediğim yolu ben seçiyorum, hayatımın sorumluluğunu alıyorum. Böyle düşünebiliriz. Aslında en büyük köstek kendime ben olduğum için kendimi aşıyorum. Ve terapist burada ayağa kalkma gücünün bende olduğunu bana farkettiren kişi. Gördüğünüz terapi asla seans odasında kalmaz ve orada bitmez yani. Bu yüzden en büyük iş sizdedir. Ve ben de zaman geçtikçe sanki üstümden ölü toprağını atar gibi, kendimin 2.0 versiyonu oldum sanki. Ya da yavaş yavaş oluyorum diyelim. Karşında seni ön yargısız dinleyecek birinin olduğu düşüncesiyle konuşmak ve kendini ifade etmek inanılmaz bir özgürlük ve rahatlık sağlıyor. Karşınızdaki uzmanın sizi dinlerken ön yargıyla yaklaşmaması sizin de hissettikleriniz, düşündüklerinizi ve özünde kendinizi, ön yargısız bir şekilde dinlemenizi ve anlamanızı sağlıyor bir süre sonra. Sosyal hayatımızda bunu çok nadir deneyimliyoruz. İnsanların yalnızlaşmasının en büyük sebeplerinden birinin bu olduğunu düşünüyorum. Ama aslında elden gelen bir şey de yok çünkü doğamız gereği, ön yargısız yaklaşamıyoruz birbirimize. Belki bir nevi kendimizi koruma mekanizmamızın bir parçasıdır bu. Yani terapide konuşmanın, karşılıklı diyalogların ve danışanın kendisiyle sağlıklı bir iç monolog kurabilmesinin sağlanmasının, terapinin bu kadar büyük bir etkiye sahip olmasının en büyük nedenini olduğunu düşünüyorum. Kısacası terapistinizin size yaklaşımı, sizin kendinize yaklaşımınızı değiştiriyor ve kendinize yaklaşımınız da hayatınızı değiştiriyor. Ve siz değiştiğinizde sosyal hayatınız ve insanlarla iletişiminiz de değişiyor. Kendinizle daha sağlıklı bir iletişim kurduğunuz için, insanlarla da daha sağlıklı ve kendinize güvenerek iletişim kuruyorsunuz ve inanılmaz ama gerçekten çok daha mutlu bir hayatınız oluyor, sevdiklerinizle birlikte olmanın keyfi bile yadsınamaz derecede artıyor.
bu biriyle konuştukça fikirlerini toparlama işi o kadar doğru ki son zamanlarda bunun faydasını hissettim genelde kendi kendime konuşarak halledebileceğimi sanırdım ama olmadı sonra arkadaşıma dertlerimi fikirlerimi anlatmaya başlayınca yavaş yavaş sorunumun nerde olduğunu gördüm onun üstüne gittim arkadaşımın verdiği tavsiyeleri kendi çözümlerimi uyguladım. şu an daha iyiyim diyecek bir kıvama gelmedim ama çabalamak bile iyi hissetirdi. Birileriyle konuşmak dışında bence kafanın içindekileri yazmak da çok iyi geliyor o an kimseye ulaşamıyorsam kafamın içindekilerini birine mektup yazarcasına yazmaya başlıyorum iyi geliyor.
Jordan Peterson... Birşeyler anlatırken anı yaşaması, uzaklara dalması ve sürekli gözlerinin dolması. Muazzam entelektuelligi hariç birbirimize benziyoruz :(
Uzun suredir bir hedefim yok. Yasadigim her an bana bir deneyim yerine mutsuzluk veriyor. Sorumluluklarım var bunun yanı sıra bunlardan vazgecmek gerceklestirmekten daha kolay geliyor. Kesinlikle odaklanamiyorum bu da sorumluluklarımı ertelememe dolayısıyla vicdanımın beni zorlamasına neden oluyor. Bu mutsuzluk dongusunden anlık hazlarla psikolojimi duzeltmeye calisiyorum ama bu tutumum beni iyi goturmektense daha da asagi cekiyor. Ne motivasyonum var ne de hayal ettigim parlak bir gelecek. Gitgide kendime olan beklentilerim dusuyor ancak bu dusuk beklentilerimi bile karsilayamiyorum. Gunden gune daha da küsüyorum kendime. Surekli acimasizla ozelestiri yapiyorum. Asla baslayip bitiremedigim donusum kitabindaki gibi sabahlari uyandigim da kendimi bir bocek gibi hissediyorum. Ruyalarim da bana huzurlu bir ortam sunmuyor. Her an keske hayatimin su doneminden yeniden baslasam da her seyi daha farkli yapsam diye dusunuyorum. Hayata surekli gec kalmisim gibi geliyor ve bunun olanaksız oldugunu her farkedisimde yogun bir izdirap cekiyorum ve sanki kendime yardim edebilecegim dusuncesini birakali cok oldu. Iste oylece savrulup gidiyorum.
koyduğum hedeflere erişebilecek potansiyelimin olmadığını düşünmeye başladım artık, bu zamana kadar hedefsiz de olsam disiplinimle ittirerek sevmediğim çoğu şeye katlanmıştım ama bir yerden sonra gerçekten gitmediğini fark ettim, kendimi son derece vasıfsız ve değersiz hissediyorum hatta bazen yaşamak bile istemiyorum, sevdiğimi düşündüğüm çoğu şeyi yapmak istemiyorum, gitgide çirkinleştiğimi fark ediyorum, çevremdekilere halet-i ruhiyemi anlatmaya çalışıyorum ama ne ben anlatmayı becerebiliyorum ne de insanlar beni anlıyor gibi, sonsuza kadar yatağın içinde kalmak, uyumak istiyorum ama ne zaman uyusam kalkıp verimli bir şeyler yapmak fırsatını kaçırdığım için kendime kızıyorum kalktığımda ise hiçbir şey yapamadığımı fark edip hayatta hiçbir zaman önemli bir yere gelemeyeceğimi düşünüyorum ki benim en büyük sıkıntım en iyisi olmak isterim hep, en iyisi olmadığım zaman kendimi asla başarılı bulmam, başarılı değilsem de değerli değilimdir. bu yüzden de artık özgüvenim, öz saygım gitgide düşüyor, hiçbir şey için hevesim yok, sorumluluk aldığımda hakkını verememekten çok korkuyorum, eskiden atılgan birisi olmama karşın ve bunun sebebini bilmiyorum, iyi değilim sadece
@@senak1283 çok benzer hissediyorum :(
Konuşmak ihtiyaçtır ,dinlemek ise sanattır. Emeğinize sağlık, muhteviyatı bol ve kaliteli bir içerik ürettiğiniz için.Yaklaşık bir aydır diğer videolarınızıda keyifle dinliyorum ,diğer arkadaşlarımada tavsiye ediyorum.
Her zaman karakterim sessiz ve soğuk biri olarak yansıttım. Neden bilmiyorum ama insanlarla samimi olmak benim aslında soğuk ve sessiz biri olmadığımı aksine sevecen biri olduğumu öğrenmeleri bana korkutucu geliyor. Konuşmak yeni birileriyle tanışmak en zor olanı. Özgüven konusunda bir problemim yok utangaçlık olduğun düşünmüyorum ama sürekli kendimi insanlardan soyutluyorum. Kendimi koruma şeklim bu olmaya başladı artık. Kimle samimiyet kursam o iliskide , arkadaslıkta bana kötü hissettiriyor . Öyle bir durum olmaya başladı ki insanlarla" o da beni bu bu şekilde hatırlıycak eninde sonunda benden sıkılıp başkalarının yanına gidicek" diye düşünmekten arkadaşlık bile edemiyorum . Dinlenilmek insanı iyileştirir ama ben kendime izin veremiyorum . Son zamanlarda bunun bilincinde olarak daha fazla insanla konuşmaya çalışıyorum ama bu beni sanki yanlış birşey yapıyormuşum gibi hissetiriyor
bende de var biraz böyle bi sıkıntı.Uzun bir süre sosyallikten uzak kaldım yeni bir üniye başladım şimdi , çevremi değiştirdim.Sorun şu ki arkadaşlık kuruyorum ama sanki biraz yüzeysel kalıyor gibi geliyor.Bu arada daha fazla insanla konuştuğunda rahatsız hissetmen oldukça normal bir durum çünkü beynin buna alışık değil ve o an , sana sanki yanlış bir şey yapıyormuşsun gibi geliyor , zamanla düzelecektir.
Yeni videolarını seviyorum. Birkaç ay önceki videoların da çok kaliteliydi ama yüzünü göremediğimiz için aradaki samimiyeti hissetmek zordu. Şimdi daha rahatsın ve kelime seçimlerine önemli bir toplantıdaymış gibi dikkat etmiyorsun. Bu yüzden şimdiki videoların gerçekten çok keyifli geçiyor. Sadece bir şeyler öğretiyormuşçasına konuşmak yerine arada bazı konuları şakayla karışık anlatman çok keyifli.
Her videonda kendime yeni bir şeyler katıyorum. Birçok kişi gibi. İyi ki keşfetmişim seni ♥️
@@kayragunes5050 Bizde ön yargı yok 🤙
abi sana teşekkür ederim çok kitap okumayan birisiyim ama araştırma yapmaya bayılırım. .Çocukluğumdan beri anlam arayışındayım.etrafımda olup biten herşeye neden sorusunu sordum yeri geldiğindede çoğuna cevap buldum. ve bu bana acı da veriyordu çoğu zaman ve sonra bunların sonunun olmadığını farkettim. bir paradoks olarak adlandırıyorum. Geçen yıldan beri tüm videolarını izledim çoğu örnekli anlatımların oldukça etkileyici ve öğreticiydi sende fark etmişsindir etrafında seni anlayabilen insan sayısı oldukça azdır ve hepsinin amaç edindiği çoğu şeyi amaç edinmek sana anlamsız geliyordur ama asıl sorunlu onlar değiller biziz çünkü biz bilincimizi özgür bırakmaya çalışarak varlığımıza ters olan bir yolda acı çekiyoruz. İşin ilginç yanı da gelişimimizi bilinç konusunda dahada ilere giden insanlara borçluyuz videolarında söylediklerin benim tarafımdan anlaşıldığını sana emeklerin için teşekkür etmek istediğimi bilmeni istedim
pek yazamadım normalde bu tür şeyleri konuşarak bile zor anlatıyorum dediğin gibi düşüncelerimde herşey olduğundan fazla ama aktarım kötü işte
Farkında olduğum ama bazen kaçındığım, ya da yapamadığım şeyleri anlatan bir kanal. Dinlemekten imtina etmiyorum ama bildiğim/hissettiğim şeyleri dinliyorum senden. Teşekkürler ♥️
İlaç gibi bir video. Aslında duymaya korktuğumuz ama duymamız gereken şeyleri bu şekilde aktarman çok güzel ve özel. Teşekkürler
arada bi ettiği şu küçük küfürler çok mütevazi geliyor. sanki öğretmenim arada bir küfür ediyor gibi.
Teşekkür ederim, gerçekten içtenlikle söylüyorum "Teşekkür ederim". İhtiyacım vardı böyle bir videoya. Videolarınızı kaç defa hiç sıkılmadan geri Sarıp izliyorum bilmiyorum, mutfakta, arabada , Café de, teneffüste vs.. Bunu açıkça söyleye bilirim ki gerçekten benim için bu kanal değerli, bu da Videolarınızı tekrar seyretmemı sağlıyor. Tekrar teşekkürler Ve inşallah hep böyle başırıya yürümeye devam edersiniz.
Bu video tamamen youtubeda gezinirken gelişigüzel karşıma çıktı. Dönemsel olarak kötü ve yalnız hissettiğimiz o anlarda böyle bir videonun tamda o kötü hissettiğin zamanlarda karşına çıkıyor olması, bireyi kendini karşı özel hissetmesine sebep oluyor. Teşekkür ederim şimdiden
bir kulaklık babamda bir kulaklık bende sizi dinledik emeğinize sağlık teşekkür ediyorum
10 numara bir video abim ağzına sağlık. Cidden insanın açıp ara ara izlemesi gereken bir video. Depresyonda olan bir insana çok faydalı gelebilir.
Gerçekten de hayatımda böyle içerikler üretebilen insanlarla hep tanışmak istemişimdir muhteşemsiniz zor günlerimde bana rehber oluyor bu kanal ve her şeyi daha somut ve daha objektif bir şekilde değerlendirmeme yardımcı oluyor hepinizin eline diline sağlık 🙏🙏
samimiyetsiz youtuber introsu yok, internette 2 saniyede bulunabiledek ucuz assetle logolu intro yok, pat diye konuya giriliyor. işte kalite bu
En dibi gördüğünde gideceğin tek yer zirvedir.O dibi görüp şikayetten,ağlamaktan başka bir şey yapmayan kişiler için dip yoktur,sürekli aşağıya inerler.Şikayet etme,kabullen.Değiştiremediğini kabullen,değiştirebildiğini parlat.
Bahsettiğin durumun çok benzerini yaşamıştım. Üniversite sınavına gireceğim sene pandemi patlak verdi, zaten bir sene mezuna da bırakmıştım. Kafadan 3 sene evde tek başıma takıldım. Yüz yüze eğitim başlayınca ortalıkta vampir gibi dolaşıyordum. Zaten kendimi bildim bileli sosyal ilgisi olmayan biriydim. Genellikle iki veya üç kişiyle arkadaşlık kurarım. Bu dönemde de sosyal becerilerim iyice körelmişti ve henüz yeni yeni rahat hissetmeye başlıyorum ama hayatım boyunca insanlar tarafından asosyal olarak etiketleneceğime eminim çünkü bunu ben de istiyorum.
Bence iki önemli nokta var bu konuda; "Yalnızken mutlu musun?" ve "Diğer insanların yanında kendini net bir şekilde ifade edebiliyor musun?".
Bu iki şeyi olumlu bir şekilde yerine getirebiliyorsam kendimi sağlıklı bir birey olarak görüyorum.( Girişte bahsettiğim dönemde sağlıksız olduğumu kabul ediyorum yani).
Kendim anormal bir insan gibi düşünüyordum depresyon hastalığımdan ötürü fakat yorumlara baktığım zaman azimsanmayacak derecede kişi olduğumuzu farkettim bu beni rahatlattı yalnız değiliz hepimiz bir sabah gözümüzü açtık ve hicbirsey eskisi gibi olmadı umudumuzu korumalıyız kendimizi manipüle etmeliyiz beynimizin bize verdiği negatif düşüncelere farklı yaklasmaliyiz hiç bı zaman cozemeyecegimizi düşünsek bile mücadele etmek zorundayız ....
Onca yaşanılan şeyler en üstü de görmek en dibe de vurmak kendini ödüllendirmek ve hatta kendini cezalandırmak. Hayat bir denge, öğrenmek için her şeyi yapmayı göze almalıyız. Yanlış şeyleri yapmaktan kaçınmalı ama keşfetmeliyiz, merak etmeliyiz, bazen yanlış yapmalıyız, düşmeliyiz, görmeliyiz, yaşamalıyız. Kendimizin ve kişiliklerimizin farkına varmalıyız yeri geldiğinde cezalandırıcı bir karakterimiz de olmalı. İletişimde geri kalmadan sosyal konforu yaşamalıyız. Tek bir hedef değil, hedeflerimiz olmalı. Kendine kötülük yapmak en kolayı. Hatta en kolayı son vermektir. Nokta koymaktır hayatına. Ama geliştirirsen, eleştirirsen ve devam edersen. Mutlaka bir konfora ulaşırsın. Vicdanını rahatlatır ve kendini iyi hissedersin.
Dostum selamlar, her geçen videonda farkına varıyorum ki sende kendini anlatım konusunda ve izleyicinin anlayabilmesi durumunu kendinde çok geliştirdin. Son zamanlarda Bebar film, Evrim ağacı, Barış Özcan ve Portal kanalının çok değil bir kaç ay öncesine nazaran gelişim seviyesinin bana sorulacak olursa üst düzeye taşındığını görüyorum bu beni çok mutlu ediyor. Hem kitlesel açıdan hem bireysel açıdan bize böyle imkanlar sunduğuz için teşekkür edip geçmek istemiyorum. Yorumumu gören birisinin belki hayatına bu sözlerim ile dokunurum umuduyla söylüyorum bunları.
Gerçekten yardım etti bu video bana. Hayata hep kötü tarafından bakan bir karamsar olarak gecem güzelleşti. Teşekkür ederim portal seviiliyorsun
Ben doğdum doğalı kalabalığın içindeyim. Hem mesleğim gereği hem sosyal çevremden ötürü her zaman insanlarla iletişim halinde olmama rağmen konuştukça kendimi daha kötü hissediyorum. Faydasız konuşmalarım ya da iletişim hallerim zaten başlı başına yorucuyken faydalı dokunuşlarım da sonucun arkasında, ilerisinde başka şeyler hissettiriyor. Bunu uzun uzadıya açıklamak zor, bir cümleye de sığdıramam, en iyisi gerektiğinde gerektiği kadar konuşmak, kalan zamanlarda uzaklara dalmak... Emeğinize sağlık.
Kesinlikle haklısın. Mesele sadece konuşabilmek değil. Karşında seni dinleyecek önemseyecek değer verecek biri. Yoksa ben gün içinde sürekli konuşurum, işim gereği. Danışmanlık yaparım, ama hala yalnız hissediyorum.
abi seni dinleyince videolarını izleyince daha klas bi insan oluyorum daha felsefik daha edebi bir insan hayatımda yaşanan rastgele bi olay hakkında düşünüyorum felsefesini anlamaya çalışıyorum benimde video yapasım geliyo 5dk sonra herşey normale dönüyo garip bi etki yaratıyosun insanlarda
Çok teşekkür ederim. Hayatım kötü giderken, sıkıntılarla boğuşurken, moralim alt üst iken bu video sayesinde farklı bir bakış açısı kazandım. Sahip olduklarımı hatırladım. Hedeflerimize odaklanmanın ve sorumluluğun önemini anladım. Gerçekten çok teşekkür ederim. 🙏
benim hoşuma giden kavram ise vicdanın kolay bir şekilde kandırılabilmesi, böylece daha özgür oluyoruz. aslında vicdan bize zincir takıyor
UA-cam da hiç yorum atmam ama çok kaliteli bir kanal çok güzel konulara değiniyorsun. Makine mühendisiyim izledikçe keyfim yerine geliyor entelektüel kazanımlarını çok iyi ifade ediyorsun. Tanışmak senin gibi bir arkadaşım olsun isterdim
varoluşsal sıkıntılara düşerken attığın bu video gerçekten tam zamanlama oldu. gerçekten iyi işler cıkarıyorsun
Kimseyle uzun süre konuşamıyorum artık içimdekiler hep birikiyor o kadar çok şey birikti ki çoğunu unuttum bile. Her an yapayalnız olduğumu bilerek yaşamak çok acı veriyor. Diğer bir sürü sorundan bahsetmiyorum bile..
Video bildirimi geldiği zaman kahvemi ve defterimi hazırlayıp yerimi alıyorum,mevzular çok güzel ve düşündürücü,aldığım notları ara sıra bakıp kendi fikirlerimle birleştirip bazen arkadaşlarımla müzakire ediyoruz,bana göre bu aşırı keyif veriyor ve düşüncelerin ve fikirlerin gelişdiğini fark ediyorum,videolar zamanla daha da kaliteli ve kapsamlı olmaya başlıyor ve bu nokta mevzulara olan ilgiyi direk etkiliyor,çok güzel işler yapıyorsunuz ve başarılarınızın devamını dilerim,belki bir gün canlı karşı karşıya kahve içerek bişeyleri konuşmakta nasip olur...
Özellikle mutluluk hususunda anlatılan her şeye fazlasıyla katılıyorum, mutluluk elbette ki güzel bir his lakin bir gaye haline geldiğinde insanı zehirlemeye başlıyor. Deniz suyu içmek gibi bir hale bürünüyor, içtikçe daha çok susuyorsun, susadıkça daha çok içmek istiyorsun. Nadiren görüşüp çok sevdiğin bir arkadaş gibi karşılamak lazım mutluluğu, geldiğinde minnetle tecrübe edip, bittiğinde metanetle uğurlamak ve kesinlikle ardından özlem hissetmemek gerektiği düşüncesindeyim. Eskilere bakıp "evet bunlar güzel ve mutlu anılardı, ne mutlu bana ki böyle anılar biriktirebildim" demek güzel bir şey fakat bunun "keşke yine o mutlu anları yaşayabilsem" şeklinde bir serzenişe dönüşmemesi adına elimizden gelen her şeyi yapmalıyız. Mutsuzluk hayatın bir parçası hatta çok büyük bir kısmı, huzurla her şeye kapımız açık olmalı gibi geliyor bana şahsen. Bir kervansaray gibi, mutluluk da gelse mutsuzluk da gelse kapımız açık yerimiz sabit olmalı. Ben mutluluğun peşine düşmem, mutsuzluktan kaçmaya çalışmam. Yerim belli, misafir edeceğim pek çok anı var daha. Ne kaçmak ne de kovalamak lazım gelir. Çok güzel ve faydalı bir video olmuş, yüreğinize nefesinize sağlık.
aga ben anlatırım anlatmasına içimi dışımı her şeyimi ortaya dökerim ama umursayan yok işte kimsenin umurunda bile değil ne çevremde ne de başka bir yerde millet dinlemiyor ki ben artık çok yoruldum bu yalnızlıktan anlamsızlıktan. şu an nefes alıyorsam tek nedeni ileride yapacaklarım ve kendimle gurur duyduğumu görebilmektedir başka kimse için yaşamıyorum ben bu alemdeki herkes manyamış
aynı şekilde düşünmekteyim.
@@sinems. :(
@@edebibaks3038 bizim gibi insanlar bu topraklarda azınlık olarak kaldı.
Yıllardır aynı durumdayım. Videoda bahsedilen adam şanslıymış. Öyle bir psikolog bulabilmek nimet. Benim gittiklerim kendimi önemsiz hissettirmeye devam etti, değişen bir şey olmadı. Ne kendimi ifade edebiliyorum, ne mutlu olabiliyorum. Sonsuz bir döngü bu ve içinden çıkmak için çok fazla enerji sarf etmeniz gerek. Ben o enerji kaynağına sahip olmadığım için artık ölmek için yaşayan birisi haline geldim. Her gün acaba bugün ölecek miyim diye uyanıyorum. Of hayat çok yorucusun be bırak sonsuz uykuma dalayım, karanlığın içine gömülüp hiç var olmamış gibi bu evrenden silineyim.
Knk bende öyle bu arada denge sorunların baş dönmen var mı bende var da
NOT:❗KENDİ HAYAT DENEYİMLERİMDEN BAHSETTİM ❗
Ben yoğun sıkıntı çektiğim bir dönemde en başta böyle bir düşüncem olmamasına rağmen, gece yatıyordum ve kafamdaki psikoloğa tabi en başta psikolog değildi. Hayatımın kritiğini yapıyorum ve içimdeki herşeyi ona yani kendime anlatıyordum ve günü yada olayları yorumluyordum. Kafamdaki psikolog ile konuştukça sorunlarımın ne olduğunu buldum fakat çözümünü bulamadım ama zamanla farkettim ki ben o kötü durumdan çıkmanın yolunu kendim buldum. Bir gün psikolog bana sordu "peki bu durumdan nasıl kurtulabilirsin" bende baya istişare yaptım tabiki, ve o gece içimde eskiden samimi olduğum arkadaşlarım geldi ve onların yanına gitmek istedim bu aslında benim için büyük bir olay çünkü ben genelde kimsenin yanına gitmez ve konuşmazdım kulaklığımı takıp bütün gün yatardım. Aslında ben hep bir psikolog a gitmek istiyordum ama aileme söyleyemiyorum bu yaptığım şeyide en başta anlayamadım ama hoştu çünkü o dönemde çevremde kimse kalmamıştı gerçekten konuşmayı bile unutmuştum aynı bu karakterdeki gibi. Sonraki gün sınıfımdaki kişilerle muhabbet ettim ve eskiden sevdiğimi insanların da ortamına girdim ve gerçekten çok güzel geçti eskiden de konuşmak isterdim fakat ne konuştuklarını anlayamaz, gerilir ve o ortamdan kaçmak isterdim. Arkadaşlar benim size tavsiyem, yaptığım şeyi bir denemeniz yani sadece yaptıklarınızı düşünün ve iyi kötü ne varsa ne yaşadıysanız düşünün ve gece en sona mutlu şeyleri bırakın en başta mutlu şeyler bulamayabilirsiniz fakat ne olursa olsun rahatlamış hissedeceksiniz. Yada biriyle konuşun fakat benim en yakın arkadaşım benden kötü durumdaydı o yüzden mümkünse farklı biri olsun ve göreceksiniz ki siz böyle içinizi döktükçe rahatlayacaksınız ve insanlarla konuşma isteği bir anda gelecek. Ben hep düşünürdüm bunların hepsi bir dönem hepsi geçecek ama ne zaman. Tam 4.5 sene bu sıkıntıları çektim ve pandeminin en yoğun dönemlerinde geçmişte yaptığım tüm hatalardan yanlışlardan dolayı geceleri uyuyamıyordum ve artık in*ihar etmeyi çok düşünüyordum ama bunların hepsinin bir dönemin parçası olduğunu hiç unutmadım benim kendimi ö*dürmemin aileme karşı ve hayata tutunmaya çalışan kanserli hastalara her ne kadar yaşamak istese de ölmüş insanlara haksızlık olduğunu düşündüm tabi bunları kafamdaki psikoloğa anlatıyorum. Çoğu insanında aynı şeyleri yaşadığını kafamdan hiç çıkarmadım ve bu şekilde bu dönemleri de atlattım şu an halâ sıkıntılarım var ama çözmek için çabalıyorum. Lütfen sizde aynı şeyleri düşünün ben o yaşamak isteyipte yaşayamayan insanlardan banane diyordum ama başka dayanacak bir dalım kalmamıştı ailemlede problemlerim çıkmaya başlamıştı. Sizden değerli kimsenin olmadığını unutmayın ve kendinize çok dikkat edin. Eğer varsa bir derdiniz inşallah en yakın zamanda çözersiniz sağlıcakla kalın.
Dipnot: Videonun tamamını izleyince farkettim benim vicdanım sanırım bu dönemlerde tavan yapmış onu farkettim.
Ben ortaokul hayatımdan itibaren hep yalnızlık hissiyle uğraştım. Çevremdeki kimseyle ilgi alanlarım, düşüncelerim uyuşmuyordu. Bu nedenle sosyal becerilerimi yavaş yavaş kurban etmek zorunda kaldım, bulunmaktan keyif almadığım yerlere gitmeyerek ve beni geri çeken insanlardan uzaklaşarak. Kaybettiğim sosyal becerilerin üstüne pandemiyle karşılaştım LGS yılımda depresyonla yüzleşip kötü bir sınav geçirdim. Lisede ilk yılım o kadar psikolojik olarak çöküşteydi ki hakkında hatırlayabildiğim her şey buğulu. Ikinci yılımda küçüklüğümden beri yanımda olan yalnızlık, anlaşılamamazlık ve olumsuz düşünceler beni dibe çekmeye devam etti. Durumum göz göre göre kötüleşti, tek bir ders dinlemeden uyuyup eve gidince sabahlara kadar ağlayarak uzun süre yaşadım. Neden böyle hissettiğime düzgün bir zemin koyamayarak ama yaşamamın gereksiz olduğunu düşünerek yaşadım. En sonunda hayatımı başka bir yöne çevirip yelkeni o yöne çekmem gerektiğinin farkına vardım, biraz değişikliğin gerektiğinin. Insanların arasına girmem, hayatı öğrenmem gerektiğinin. Okul değiştirdim, asla yapamadığım ve anlayamadığım sayısaldan eşit ağırlığa geçtim, aile evinden uzaklaşıp yurt yaşamına geçtim, ilçeden uzaklaşıp büyükşehire geçtim. 11. sınıfın ilk haftaları işte bu eksik becerilerim yüzünden acı çektim, ne yapacağımı bilemedim. Zaman içinde eksikliğimin bir kısmından kurtulabildim. Korkaklığımı hâlâ atamıyorum ki yanlışlıkla gerçekten çevresinde olmak istediğim birini kendimden uzağa ittim. Iyileşiyorum, değişiyorum, gelisiyorum. Insanlar, bağlar değiştirip geliştiriyormuş. 1,5 yılım daha var bu okulda hayatimi düzene sokabilmek için. Bir dönem öncesinde kendime bu okul yılının sonuna kadar izin vermiştim hayatıma keskin bir çizgi çekmek için, sadece yarım yılda düşüncemden ne kadar sıyrılabildigimi fark ediyorum. Teşekkürler video için
Böyle devam STAY HARD
videolara sürekli yeni şeyler katarak kendini ilerletmen çok güzel bişey
Hemen tekrar dinledim ve tekrar teşekkür etmek istedim. Videonun hayatımın akışını anlamamda ne kadar yardımcı olduğunu bir bilseniz… sizinle geç tanıştım ama diğer videolarınızı da keyifle izleyeceğim. Böylesine güncel bilgilere ulaşabilmek mükemmel ve bunun bizlere ulaşma şekli ve bizlerin yapabilecekleri… iyi,güzel fikirlerimizin gerçekleşmesi dileği ile.. ( bu arada bu benim UA-cam’da ilk yorumum diye hatırlıyorum..) Sağlıcakla kalın.
başından sonuna kadar belki deneyimle 20 li yaşlarımda (18'ime yeni bastım) anca öğrenebileceğim ve o zaman çok gecikeceğim şeyler anlattın. o kadar zamanına denk geldi ki. sana çok minnettarım, kanalını yaklaşık başından izliyorum ve beni çok tamamlıyor. paragraflarca altına yorum yapmamak için zor tutuyorum. sürekli yazı yazıyorum, kendi kendime konuşuyorum (gerçekten jevnkdndfk) yaklaşık 6, 7 yedi senedir düzenli olarak kameranın karşısına geçip konuşuyorum lol. sürekli bir şeyleri arşivleyip puzzle parçalarını birleştiriyormuşum gibi hayatımı yaşıyorum. o yüzden sanırım biraz fazla cebelleşiyorum. videoda üzerine değindiğin tüm başlıklar şuan hayatımı o kadar meşgul ediyor ki. tabii spesifik değil daha soyut şekilde. ve sen olmasan belki bunlara yaşımdan, imkanlarımdan çok geç tam rayına oturtup anlayabileceğim ya da anlayamayacağım. anladığımda çok çok geç olacak. çok teşekkür ederim. aslında çok basit şeyler, ama hayatın kötü zamanlarında asla akıl edemiyorsun. senin neler yaşadığın, ne kadar cebelleştiğin de videolarından, alt yapından her şeyinden çok belli oluyor. inanılmaz sempati beslememize neden oluyor bu. normalde çok sevdiğim kanallara yorum yapamam çünkü ya çok uzun oluyor kısa tutmaya çalıştığımdaysa samimiyetsiz geliyor ama ne kadar insanları iyi yönden etkilediğini bilmemek size büyük haksızlık ve hakaret olacağını düşünüyorum. çok ama fazla insanı etkiliyorsunuz. kendimden biliyorum. ki eminim çok insan etkileniyordur ama benim gibi kaç kişi vardır belki bunları duymamış olsa bambaşka şeyler olacağı ya da çok geç olacağı. bunu ne kadar bilseniz de karşılığını görmek paha biçilemez olmalı. ve ilerde daha büyük şeyler yapabileceğini şuan sadece alt yapı oluşturduğunu düşünüyorum. umarım ne insanlardan ne şartlardan hiç yorulmaz ve devam edersin. ben ve benim gibiler eminim hep destekçin olacağız ve bundan çok memnun duyacağız. sanırım çabalarımızı böyle küçük manevi anlamlar değerli kılıyor. kısa vadede hiçbir önemi yok ama uzun vadede sağlayacağımız düşüncesi bize haz veriyor. ahirete inanmamanın ve insanın aslında evrende etkisinin sonsuzluğu üzerine hayatı anlamlı kılıp bir şeyler yapması gerektiği de bundan kaynaklanıyor olabilir. yoksa ne yaşamak ne de mutlak bir anlam bulmak imkansız. insan olmak aciz bir şey. ama elden bir şey gelmiyor
Hiç takılmadan asalak kelimeleri kullanmadan akıcı bir şekilde konuşuyor. Çoğu zaman uyurken dinliyorum. Senin berraklığıyla hem bilgilen iphem uykuya dalıyorum
Bu video tam zamanında verilmiş bir ilaç gibi geldi. Çok teşekkürler böyel videolar yaptığın için. Uzun zamandır takip ediyorum ve bu tarz videolarını da seviyorum. Nice videolarda görüşmek dileğiyle!
Polinom çözmem gerekiyodu, üşendim, tam telefonu açtım bunu gördüm hayatımın daha iyi Bi şansı olamaz LESGOO
2023 tayfadanmisin knk ?
Video atmış gönlümün prensi
Çok iyi bir zamanda denk geldi, elinize ve dilinize sağlık, çok teşekkürler video için. 😇
Ders çalışmayı bitireyim dönüp izleyeceğim.
Bu video aylar önce ana sayfama düşmüştü ama izlemeyi ertelemiştim. Bu dönem hissettiğim düşündüğüm ne varsa videoda bir bir karşıma çıktı. Kısacası tam ihtiyacım olan bir videoymuş ve ben bilmeden en doğru zamanı beklemişim aylarca… Emeklerine sağlık abi çok güzel video❤
bu kanalı öyle geç keşfettim ki dinledikçe hayat üzerine fikirlerimin ne kadar taze ve derinliksiz olduğunu fark ediyorum
Aynı durumdayım ben de
İnsan kendine iyilik yapanı da kıskanır. İhanet bu duygudan İlham alır, çünkü her iyilik yapılan kişi kendi eksiğini hatırlatır, heleki incitici bir davranış sezdiyse. O yüzden kıskanç tabiatlı fakat eksik kimselere iyilik her zaman müthiş bir dostluk doğurmaz. Simdi bunları kaydediyorum seri den ara ara kendime ufak molalar vücuda getireceğim. Ufak orneklemelerle kendinde olanı tutarlı hale getirme çabanı taktir ettim. Dünyada var olmayı tamamlama gayreti bir yerden sonra ölüm ile bitecekse, insan umudsuzluga düsebiliyor. Var oldum ve doya doya yaşadığım bir çizgiye dokundum an ölümüme dokunduğu bir gün öncesinde hayiz olduysambve bunu bırakıp gideceksem ne anlamı var ki, bunu ebediyyete taşımak istiyorum. O yüzden adalet benim için sonsuz uzunlukta bir devinim. Egoizm ve Realizm bunu sağlıksız bir tabuya dönüştüruyor. Everasyonel cözümlerle insan kendi tekamülünü dönüştürebilir. Birbirine bağlanan nöronların sağlıklı bir iz bırakmasına hayranlık duyuyorum. Kendime ve yetiśmeye çalışırken edindiğim hırsa sırtımı dönüyorum. Çünkü ancak ve ancak olduğum kadarım ve az da olsam kendimi seçiyorum. Kendi tutarliligimi.
Seni ilk takibe aldığımda 3k aboneli boyutlararası bir kanaldı burası. Şimdi ise hak ettiğine daha da yaklaşan, çok güzel bir kanal oldu. Teşekkürler Can
Edit: Bu video sonunda bahsettiğin geçmişte yaşayan insanlar için bile yaşamaya devam etmeliyiz diye. Bu tam da Tengricilik’teki Atalar Kültü’ne benziyor.
Şuan içinde adeta boğulduğum yalnızlığımın farkındayım , konuşmaya öyle ihtiyacım varki ama anlatacak bişeyim yok 😔 dinleyecek biride yok gerçeği
Yalnızlık bize asıl gibi geliyo ki aslında bir açıdan öyle fakat başka bir açıdan bakarsak rahat alanından cikmamaktir ben kendimi her zmn az insan çok huzur felsefesi olarak gormusumdür ama sunu da fark ettim ki benim hiç o fırsatım olmamış insan ilişkilerim iyi olmadığından onları sevmemiştim ama şu an daha iyi anlıyorum çünkü bazen birine bir şey anlatırken ben bunu nasıl fark edememişim deriz ne tuhaftır ki hep ağzımızdan çıktıktan sonra hep daha mantıklısı aklımıza gelir
Merhaba, çok teşekkürler hayata karşı değer vermeyi ne kadar iyi anlatabildiniz bence saygılarımla.
harika bir video olmuş hele ki kötü bir günü akşamı bunu izlemek benim için çok daha iç açıcı oldu
Gerçekten iyi bir kanal insanın kendini anlama çabasını öğrenmek gayet güzel bir zevk benim için.
Videonun en beğendiğim tarafı başları ve sonları.
Sevgili Portalcığım, alınma ama açık ara en iyi videon. Portal bozdu diyorduk ama son birkaç videodur çok sağlam işler çıkartıyorsun. Düşünce dünyamıza katkıların için çok teşekkürler..
Hangi videoları yüzünden bozdu diyordunuz? Bu arada merak ettiğim için soruyorum, yanlış anlaşılmasın.
@@eylemm04 kutsal ve dinlerin doğası, yardım et aurelous abi vs o kısım. Son bitkaç videodur çok iyi. Özellikle bu muhteşemdi.
@@emrebasaran579 sağ olun. :)
Gerçekten de bir hedef uğruna verdiğin savaş ve uğruna yaptığın fedakarlıklar insana daha fazla zevk veriyor anlık zevklere nazaran öyle ki başta kpss ye çalışırken zorlanmama rağmen sonraları bu işten zevk almaya başlamıştım ve sınav geçtiğinde ise bir boşluğa düşmüştüm şimdi yine çalışcam çünkü o çalışmam yeterli olamadı ama bu sefer daha kararlı ve eminim daha önce at gözlüğümü takmamıştım bu sefer takıcam 🤓
Her videoda kendini aşıyorsun umarım sıkılıp bırakmazsın keyifle izliyorum her videoyu
bu kanal bana çok iyi geldi
Muhtemelen kanalın bütün seyircilerine çok iyi gelmiştir
Nietzche her insanın kendi değerini oluşturmasını değil sadece üst insanın değer oluşturmasını istiyordu örneğin "sen kendi kendine dönen bir çark olmak istiyorsun ama yıldızları da kendi etrafında döndürmeye gücün yetecek mi?" diye bir söz kullanmıştır. Bu insanların belii bir kişi etrafında toplanması gerektiğini savunduğuna kanıt olarak görüyorum ben şahsen.
Nietzsche sürü psikolojisine karşıydı
Ağzına, emeğine sağlık. Kader midir tesadüf mü, hayatımın en çetrefilli, sıkıntılı dönüm noktalarından birinde denk geldi bu videon ve bir nebze rahatlattı. İçeriklerin önemli, kaliteli konular ve onları sunuş tarzın gerçekten özgün şekilde. Tebrik ve başarının devamını diliyorum.
Nasıl rahatlatdı bu rahatladıcı video deyilki🤔?
Bunalım sıkıntımız olanda psixoloqa gitməmiz gerekiyor bence
Hayat konusunda insanın içine dokunan ve yine hayatla ilgili bir çok konuda ilham veren bir içerik olmuş, başarılarının devamını dilerim abi.
Bu olayların kitlendiği bir nokta var maalesef. Hayatı bir hedef uğruna yaşamak bana göre en mantıklı sebep ancak bu hedef uğruna diğer insanları görmezden gelmemiz hatta yeri geldiğinde yanında olmamamız gerekebiliyor. Elbette bu hoş bir şey değil ancak bu hedefin başarıya ulaşması o kişi için daha önemliyse diğer insanları ve belki de yolumuza çıkan yakın gördüğümüz insanları ezip geçmemiz gerekebiliyor. O zaman insan etik olmayan ama istediği gibi bir hayatı mı yaşamalı ? Diğer insanlara yardım etmekten keyif almayan bir çok insan var veya insanlığa bir katkıda bulunmak istemeyen bencil amaçları olan bir çok insan var, bizim diğer insanları göz ardı ederek amacımıza ilerlememiz mi gerekiyor ? Çoğunluğun iyiliğini hedeflerimiz uğruna göz ardı etmeli miyiz ? Duygusal insanlar "Her şeye rağmen iyi bir insan oldum" der ve geçer ancak hayata duygusuz bir şekilde bakan insanların hedeflerine de mi saygı duyulması lazım ?
Eski videolarınıza göre daha hızlı konuşuyormuşsunuz gibi hissediyorum yine eskisi gibi sakin konuşursunuz umarım çünkü o sesinize videoları dinlemeyi seviyorum
Şimdi profesyonel videoların daha profesyonel görünüyor. Kameranı büyütmek harika karar, Mükemmel kurgu🙌
Kafamın içinde dönen tüm kargaşa meğersem bu videoymuş her şeyi özetlemiş ,kendimi gördüm.
Nietzsche ağladığında hakkında bir video çeker misin
Öncelikle kanalınıza bayılarak takip ediyorum, benzer konulara ilgi duyuyoruz, psikoloji ve felsefe ile yakından ilgileniyorum, vaktim oldukça bu alanlarda kitap okuyorum. Anlatımınız, diksiyonunuz ve ses tonunuz şahaneydi, ayrıca James Peterson olduğumu öğrendim :) nerdeyse aynı şeyleri savunuyoruz yazarla, heralde okuduğum şeyler ve sizin de değiniz gibi zaten geçmişte bahsedilen düşünceleri hatırlatmasından dolayı olabilir. Yinede bu klitabı alıp okumayı planlıyorum, bu yazar ile tanıştırdığınız için teşekkürler!
Zor yetmez buna başka bi ad bulunmalı
Dostum çok iyi işlere imza atıyorsun alanında en çok sevdiğim kanal senin kanalın. Kaliteyi bozmadan tam gaz devam etmeni diliyorum.
Peterson güzel boş yapan, sevdiğim bir karakterdir.
Edit:
Psikolojik bir deney yapılıyor. Denekler teker teker, içerisinde üzerinde tuşlar bulunan bir konsol ve bir ışık bulunan bir odaya alınıyorlar ve kendilerine, eğer doğru tuşu bulurlarsa ışığın yanacağı ve odadan çıkabilecekleri söyleniyor. Konsolun karşısında, bir bebeğin hayat karşısında kaldığı gibi kalan denekler, deneme-yanılma yöntemine başvuruyorlar. Tek tek tuşlara basıp ışığı kontrol ediyorlar. Tuşlardan birine bastıklarında ışığın yandığını görüyorlar. Işığı yakan tuşu bulduğunu zanneden denek, teyit için aynı tuşa tekrar bastığında ışığın yanmadığını görünce bir tuştan ziyade bir tuş kombinasyonu olduğunu düşünüp son bastığı tuştan önce bastığı tuşlara da basıyor fakat ışık yanmıyor. Neticede iş, spesifik bir biçimde otururken spesifik bir şeyler mırıldanarak spesifik bir parmak ile bir tuş kombinasyonu girmeye kadar gidiyor. İşin aslı o ki tuşlar ile ışık arasında herhangi bir bağlantı yok, ışık tamamen rastgele yanıyor. Gelgelelim ki odadan çıkan her bir denek, ışığı yakmak için gerekli tuş kombinasyonunu bulduğuna inanarak çıkıyor.
Bu deney bize öğrenme psikolojisi ile ilgili de fikir veriyor aslında. Öğrenme dediğimiz şey basitçe beynin iki olay arasında bir bağlantı kurması ve hızlı bir şekilde, kurduğu bu bağlantının doğru olduğunu varsaymasından ibaret.
Hayatın içinde de bu odadaki denekler gibiyiz. Herkes kendi kişiliği, zekâsı ve yaşantıları sonucunda kendince "hayatın yöntemini" çözüyor ve ipini koparan kanaat önderliğine soyunuyor. Jordan Peterson da bunlardan biri yalnızca. Kitlelere, ışığı yakmak için gerekli olduğunu düşündüğü tuş kombinasyonundan bahsediyor. Elbette fikrini söyleyebilir, nitekim şu an ben de öyle yapıyorum. Ancak bazı insanlar bana kendi işine bakmaktansa spor salonunda dolaşıp millete "kardeşim yalnız o hareket öyle yapılmaz" diyen bro'lar gibi geliyor. Hayatın içinde bir "bro" edasıyla dolaşıp insanlara "Kardeşim yalnız sen o hayatı yanlış yaşıyorsun, o hayat öyle yaşanmaz." diyorlar. Fikrimce, hayatın doğru veya yanlış bir yaşanış biçimi yoktur ve herkes kendi hayatını nasıl yaşayacağını kendi belirlemelidir. Ayrıca, herhangi bir şey için ortaya atılan 'yapılmaz' önermesinin ('yaşanmaz' gibi) doğruluğunu test etmenin en iyi yolu o şeyi yapmayı denemektir. Eğer yapılabiliyorsa, 'yapılmaz' önermesi yanlışlanmış demektir. 'Öyle yaşanmaz' dedikleri hayatı öyle de yaşayabiliyorsak, önermelerini çürütmüş oluruz diye düşünüyorum.
Elbette herkesin hayata dair ürettiği fikirlerini birbirleriyle paylaşmasında bir sıkıntı görmüyorum. Ben sadece insanların bu fikirlerine ne kadar itibar etmemiz gerektiğine dair sizleri düşündürmek istedim. Ve kendimize soralım, biz Peterson'un hayatını mı yaşıyoruz yoksa kendi hayatımızı mı.
Çok güzel bir yorum 🤙🏼
@Necati Ceyhan "Elbette fikrini söyleyebilir, nitekim şu an ben de öyle yapıyorum." diye yazmışım zaten oraya. Sanırım kırmızı hapı yeni yeni alıyorsun ama Peterson Red Pill felsefesini doğru kavrayabilmiş bir adam değil.
Çok kaliteli yorum
"Neyi feda etmeye hazırsın?" Prophet (Crysis 3)
Babamın vefatından sonra psikolojik destek gibi geldi bu video teşekkürler @portal
Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun🌹
Basın sağolsun kardeşim sabırlar diliyorum 🙏🙏🙏
Yaptığın videolardan çok zevk alıyorum.Uzun süre boyuna izleyebildiğim tek videolar.Yaptığın küçük şakalar da videonun tadına tad katıyo.
18:50 mesela ben şu an yks ye çalışıyorum ve haberleri takip etmiyorum hatta gündemden çok uzakta kaldım ama kafam rahat en azından. Arada haberlere istemeden denk geliyorum ve olup bitenler beni üzmekten başka bir işe yaramıyor o yüzden en azından hedefime gidene kadar dış dünyada olan olayları görmemek bana iyi geliyor
Hala aynı şekilde yürütebiliyor musun
@@rohatokcu3233 haber konusunda evet hala türkiyede ya da dünyada olanlar umrumda değil pek haberim yok çünkü ama normak sınav psikolojisini yönetmekte zorlanıyorum bir süredir
İzleyene dek bunları duymaya ihtiyacım olduğunu fark etmemiştim.Çok güzel olmuş emeğinize sağlık:)
biyo çalışcaktım bekleyebilir
Şu sıralar aşırı aktifsin ve bu çok güzel eskiden uzun uzun beklerdim ne zaman atacaksın diye şimdi ise hızına yetişemiyorum
Eskiden yüzünü göstermediği için animasyonlar falan hazırlıyordu bu yüzden çok uzun sürüyordu ve okulu vardı. Şuan baya aktif olabiliyor bizim için de güzel oluyor 😊
@@kaziklimarianinkazg2407 kesinlikle öyle
Yine harika ve faydalı bir video. Ağzına sağlık dostum.
Son zamanlarda yaşadığım motivasyonsuzluk durumunu çok güzel açıkladın. Bu video aşırı iyi bir denk geliş oldu benim.
Teşekkür ederiz 👍🏻
Teşekkür ederim, gerçekten hayatımda zor bir dönemdeyim ve bu video biraz olsun umut bulmamı sağladı.
Merhabalar. Çok güzel konulara değinmişsiniz. Hepsine tek tek yorum atsam uzun bir cevap olacak. Sadece asıl takıldığım bir nokta var ki kendi düşüncelerimi belirtmek istiyorum bu konuda.
Din, millet, ırk gibi konularda ortak değerlere sahip olunması insanların çatışmasına engel değil. Tam tersi, en çok çatışılan konular bunlar. Dinle ilgim yok, tanrıya nasıl inanmazsın; tanrı var, peygamberi yok mu sayarsın; A dinine aitim, ne demek A dini B'ye neden inanmıyorsun; B dinine geçeyim, haydi gel seni B dininin bilmem ne mezhebine alalım. Bu liste uzar gider. Dünyada en çok çatışılan konu olduğu için bunu verdim ama insanın olduğu her yerde ve her konuda bu çatışmaların izine rastlayabilirsiniz.Herkes dünyada yalnız hissetmemek, topluluğa ait olduğunu sanmak vs. gibi nedenlerde bir şeylerin taraftarı olmak istiyor. Bunda sorun yok. Asıl sorun bunların karşı tarafa dayatılmaya çalışıldığında başlıyor. Futbol, partiler söz konusu olduğunda holiganlar gibi bir tarafı tutup, karşı tarafa kin tutuyoruz. Neden? Aslında elle tutulur bir neden olmasa da yapıyoruz işte. Mantıklı değil. Mantığın olmadığı yerde hatalar, yanlışlar başlar ve kötü sonuçlar doğar.
Hatta ortak değerlerin ne kadar sorun olduğunu ve bunu aslında herkesin içten içe bildiğini şununla ispat edebilirim; Herkesin bu temel konularda özgür olması gerektiği hem İnsan Hakları Bildirgesinde hem de Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda belirtilmiştir. Üşenmeyeyim, şuraya söz konusu maddeleri yazayım;
*İnsan hakları; tüm insanların hiçbir ayrım gözetmeksizin yalnızca insan oluşlarından dolayı eşit, özgür ve onurlu yaşama hakkına sahip olmasıdır. Herkes, cinsiyet, ırk, renk, din, dil, yaş, tabiiyet, düşünce farkı, ulusal veya toplumsal köken, zenginlik gibi fark olmaksızın kanun karşısında eşittir.
*Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. (Anayasa madde 10).
Herkes özgür ama gerçekten farklı düşünmek isteyen insanların çeşitli cezalandırma yöntemleriyle bastırıldığı bir yerde, benden olmayan buradan gitsin düşüncesiyle hareket eden insanların arasında nasıl mutlu olunabilir. İyi bir insan olmanın yolunu isterseniz 1000 kutsal kitapla, yasalarla, örf ve adetlerle insanlara dayatmaya çalışın, olmaz! Olmuyor. Olmadı. Görüyorsunuz.
Bence insanlığa onu gerçekten yok edecek bir tehdit vereceksin. Birleşeceklerdir. Ama kısa bir süreliğine. O tehditin nasıl yok edilmesi gerektiğine karar verirken bile binbir yola ayrılıp, çatışacaklardır. Birlik diye bir şey yoktur. Bakış açısı vardır sadece.
Saygılarımla.
Tabi ki de bir toplumda din veya yasa olsun olmasın tartışma eylemi kaçınılmazdır. Bence bunun nedeni değerli hissetmek. A dinine inan olan kişi B dinine inan kişiyi kendi dinine çekmeye çalışmasının birçok nedeni olabilir: tamamen saf duygularla kendi "doğrusuna" çekerek iyi bir sonunun olmasını istiyor olabilir, kendini değerli hissetmek olabilir, sadece muhalif olmak icin olabilir, böbürlenmek için olabilir... Ayrıca bence herkes aynı dine, aynı takıma veya partiye üye olmak istemez çünkü eğer böyle olursa kendini diğerdinden bir çaba harcamadan üstün konumda olmaması onu değersizleştirecektir veya anlamsızlaştıracaktır.
Din veya yasanın yerini başka bir şey tutamayacağı ortada. Eğer herkes üst insan olsaydı, herkes kendi değerini kendine verseydi bu daha büyük bir kaosa yol açardı. Herkes kendi amacına ulaşmak için ahlak değerlerini yok sayardı ve ahlak değerlerini amaç yapmış biri gelip onlarla tartışırdı yani her türlü bir tartışma halindeyiz. Ama din veya yasa en azından çoğunluğu toplumun yararına davranmasına yardımcı oluyor.
Özgürlük çok zor bir kavram derinlemesine düşününce asla özgür degilmişiz gibi geliyor. O yüzden bu konu hakkında yorum yapmakta zorlanırım.
Tam da aynı sorunları yaşadığım dönemdeyim. Bu video bana iyi geldi sanki. Önceden tanrının aslında kanıtlanamaz bir şey olduğunu anladığımda anne ve babama bunu anlatmıştım, onları tanrıdan döndürmeye çalışmıştım. Fakat şimdi anlıyorum ki onlar da bu dönemleri geçirmişler ve çevrelerinde değer gösterecek bir tek tanrı kalmış. Bunun pişmanlığı içinde oldum bir an ve gidip ikisine de tanrıya inanmalarını, onu sevmelerini ve onun için yaşamalarını söyledim. Aslında daha detaylı bir şekilde anlatabilirdim ama mental olarak çok yorgunlar, günler geçtikçe ara sıra anlatırım yine farklı şekillerde. Teşekkür ederim Portal.
Mutlu bir hayat için 2 şey çok önemli;
1) spor yapmak(kaliteli bir seviyede)
2)gerçekten başarabilme ihtimalinizin olduğu bir alanda çok çalışıp üst düzey başarı sağlamak.
Bu iki şeyi başarmadan asla mutlu olamazsınız.
Gerçekten basarabilme ihtimalimiz olan alanı bulmak da zor