Dostoyevski'nin karakterleri de genelde yalnızdırlar ve çevrelerinde pek insan olmaz. Ama insanlarla karşılaştıkları ve konuştukları vakit te ettikleri lafları, açtıkları mevzuları, kurdukları cümleleri okuduğumuzda dudağımız uçuklar. Çünkü böyle insanların öyle güzel konuşmalarını bekleyemeyiz. Benim dostoyevskiye aşık olmamın en büyük nedeni de bu olabilir. Onun baş karakterleri genelde hep... Yalnızdır.
@@emreakdas1644 mişkin fazla iyi bir karakter. Bir rus ülküsü. Dostoyevski yazarken "amacım tümüyle iyi bir insan oluşturmak" diyor. Ben o kadar iyi olamam. Mişkin kadar iyi olmayı isterim, onun kadar iyi olmaya çabalarım. Ama ben kesinlikle Raskolnikov ve İvan Karamazov'a benziyorum. Mişkin ve Alyoşa gibi olmayı çok isterdim ama. Dostoyevski'nin kendisi de öyle. Dostoyevski aslında ivan karamazov'dur. Olmak istediği kişi ise alyoşa dır. Rus halkından istediği de alyoşa gibi olmalarıdır. Romanlarında ateist karakterleri hep kaybeder. (bu bir yarış değil ama ya akıllarını yitirirler, ya intihar ederler ya da inançlı olurlar sonunda) raskolnikov inanca doğru yönelir, ivan karamazov aklını yitirir, kirillov intihar eder, budaladaki kanser olan bir karakter vardı o da ateist kanser kendisini öldürmeden intihar eder... Daha birkaç tane vardı da isimleri aklıma gelmedi şuan. Uzattım kusura bakma
Uzun zamandır sizi takip ediyorum ancak yorumlar kısmında hiç aktif değilim. İçeriklerinizi çok beğeniyorum. Arayıp sadece istediğim şekilde sizde bulduğum yanıtlar var. Okulda bazen kişisel gelişim ve kariyer saatlerinde belgesel odasında sizi izliyoruz, öğretmenimiz videolarınız üzerinden bize küçük çaplı münazaralar yaptırıyor ve içerikleriniz üzerine konuşuyoruz. Bazı akşamlar ailemle, arkadaşlarımla vb sizin videolarınız tv'de açılıyor ve üzerine konuşuyoruz. Bu zamanlardan o kadar keyif alıyorum ki hobim haline geldi. Gerçekten içeriklerinize bayılıyoruz. Siz video attığınızda zamanım olsun da izleyeyim diye yer ayırıyorum akşam geç saatlerde loş ışıkta defterimle sizi izleyip notlar alıyorum ben de içerikleriniz üzerine kendimce paragraflar yazıyor, düşünüyor, kendime zaman ayırıyorum. Lütfen aynı şekilde devam ediniz. Biliniz ki sizi ve içeriklerinizi çok seven yararlı gören azımsanamayacak bir kitle var.Diğer videolarda da arada yaptığınız küçük dokundurmalar çok keyif veriyor. Oldukça izlenilesi ve hoş, teşekkürler 🦝✨🦆🥐🦷
Bence anlatılan ilk kısımda hastanın iyileşmesinin sebebi aslında konuşmak değil konuştuklarının birisi tarafından önemsenmesi ve dinlenmesi. Bu ona bir özgüven sağlamış ve diğer insanlara olan inancını artırmış.
@@Spechless2 Şey düşünün sürekli karşınızdaki kişi kendisinden bahsediyor siz onu can kulağı ile dinlerken o sizin her lafa girişinizde sözünüzü kesiyor ve bir şey dediğinizde umurunda olmuyor. Zamanla konuşmak size kendinizi kötü hissettiren bir olay halini alıyor. İçinize kapanıyorsunuz. Sahte gülücükler atıyorsunuz. Biliyorum anlatılan kişinin hayatına çok benzemiyor şimdi dediklerim evet ama bazen gerçekten bizi asosyalleştiren şey insanların umursamazlığı ve kırıcılığı olabiliyor. Sadece kendi hayatımla ilişkilendirerek bir yorum getirmek istedim. :)) Çünkü gerçekten duygular başkalarınca önem görmedikçe tanınmıyor.
Bunları bazı sebeplerden fake profilden yazıyorum. Eniversite yıllarımda çok başarılı bi öğrenciydim, fakülte arkadaşlarımdan kaç kademe yukarıdaydım ve bir çok durumda millete yardım ediyodum. 3-4 yıllık bir depresyon sürecinde işimi, mevkilerdeki reputasyonumu ve tüm networkümü kaybettim. Ordakı hayatı bırakıp başka bir yere gittim, burdaysa boktan giden her şeyin üstüne bir de yalnızlık geldi. Gurbetin tüm iyi şeylerini süpüren bi yalnızlık olayı vardır. Etraftakı insanların nerelerde olduğuna bakıp bir de kendime bakıyorum. Bu günlerde tamamen cebim boş, işsiz, kimseye gereksiz alkoliğin teki olduğumu düşünüyodum, artık dibi gördüm. Bu videonun verdiği motivasyon da inşallah geçici olmaz da, her şey umduğum gibi gider, bir kaç ayda düzelen bazı şeyler olur.
Ben de benzer bir şeyi liseden üniye geçince yaşadım. Anadolu'da bir şehirde fen lisesi öğrencisiydim, ailem ve çevrem çok baskıcı olmasa da muhafazakâr sayılır. Başarılı bir öğrenciydim Boğaziçi ni kazandım. Üniye gelince 18 yıl bir fanusun içinde yaşadığımı farkettim ve korku beni dış dünyadan soyutlamaya itti. Zaten çok sosyal olmadığım için her şeyden koptum. Derslere hatta sınavlara bile gitmedim. Elimdeki her şeyi kaybettim , bu sene zar zor verdim tüm dersleri ama bir türlü iş hayatına geçiş yapamadım. Son bir yıldır kısmen toparlamıştım ama 2 aydır yeniden çöktüm. Umarım bu videodan sonra hepimiz toparlanırız tekrar . Saygılar herkese
Yaşadığın her neyse iyi veya kötü bu farketmez bir gün son bulacak. Yaşadığımız her şeyi kontrol etmek sadece bizle mümkün değil bizler kendi yaşamımızda bir parçayız. O parçaya şans vermemiz gerekiyor. Disiplin her şeyden üstündür. Keyif verici şeyler sadece keyif verir mutlu etmez. Disiplin mutlu eder.
@@pashagagarin356 Bu tür videoların insana kalıcı bir alev vereceğine inanmıyorum, saman alevi desem yeridir. Kalıcı alev insanın içinden gelir. Çevremizdeki insanlar bize kendimiz hakkında bilgi verebilir ama akılcı bir insanın kendini değerlendirme becerisi vardır. Duruma göre reaksiyon alır ve işini çözer. Tabi yanında birileri olursa bu çok daha kolay ve sancısız olabiliyor.
Depresyonunun sebebi belki belirsizlik duygusu veya nereye ait olduğunu bilememe olabilir. Bende de aynı durum var. Bu durumu kendimi keşfetmeye çalışarak aşmaya çalışıyorum zevk aldığım işlere zaman ayırıyorum. Bir nebze de olsa sıkıntılarımı unutturuyor.
Her zaman karakterim sessiz ve soğuk biri olarak yansıttım. Neden bilmiyorum ama insanlarla samimi olmak benim aslında soğuk ve sessiz biri olmadığımı aksine sevecen biri olduğumu öğrenmeleri bana korkutucu geliyor. Konuşmak yeni birileriyle tanışmak en zor olanı. Özgüven konusunda bir problemim yok utangaçlık olduğun düşünmüyorum ama sürekli kendimi insanlardan soyutluyorum. Kendimi koruma şeklim bu olmaya başladı artık. Kimle samimiyet kursam o iliskide , arkadaslıkta bana kötü hissettiriyor . Öyle bir durum olmaya başladı ki insanlarla" o da beni bu bu şekilde hatırlıycak eninde sonunda benden sıkılıp başkalarının yanına gidicek" diye düşünmekten arkadaşlık bile edemiyorum . Dinlenilmek insanı iyileştirir ama ben kendime izin veremiyorum . Son zamanlarda bunun bilincinde olarak daha fazla insanla konuşmaya çalışıyorum ama bu beni sanki yanlış birşey yapıyormuşum gibi hissetiriyor
bende de var biraz böyle bi sıkıntı.Uzun bir süre sosyallikten uzak kaldım yeni bir üniye başladım şimdi , çevremi değiştirdim.Sorun şu ki arkadaşlık kuruyorum ama sanki biraz yüzeysel kalıyor gibi geliyor.Bu arada daha fazla insanla konuştuğunda rahatsız hissetmen oldukça normal bir durum çünkü beynin buna alışık değil ve o an , sana sanki yanlış bir şey yapıyormuşsun gibi geliyor , zamanla düzelecektir.
Ben başta bahsedilen durumu kendi terapi sürecimde yaşadım ve bunu farketmem de oldukça uzun sürdü. Bir yıl boyunca yıllarca yaşadığım çok yoğun depresyon için terapi gördüm ve EMDR gibi bazı tedavi süreçleri hariç yaptığımız şey yalnızca konuşmaktı. Daha doğrusu benim konuşmamdı. Başta hiçbir şeyin düzelmeyeceğini, konuşarak hiçbir şeyin halledilemeyeceğini düşünmüştüm. İyi bir terapiste gidiyorsanız eğer, hissettiğiniz şeylerle ilgili sizi herhangi bir konuda tetikleyecek ya da olumsuz etkileyecek bir mimik yapmaz ve sizi rahatsız etmez ama soğuk nevale gibi de davranmaz. Sağlıklı ve seviyeli bir samimiyet kurarsınız. Size sizi anladığını hissettirir. Mesela benim terapistim daha ilk seansımızda bana “danışanım olarak ben sana değer veriyor ve sana güveniyorum, senden de en çok istediğim şey bana güvenmen” demişti. Bir terapiste gittiğinizde karşınızdaki kişinin sizi ne söylerseniz söyleyin yargılamayacağını biliyorsunuz. Yargılıyorsa bile bunu asla hissetmiyor ve bilmiyorsunuz. Ve bu yüzden kendinizi baskılardan ve yargılanma korkusundan uzak, olabilecek en iyi şekilde, özgürce ifade ediyorsunuz bence. Şaşırıp kalabiliyorsunuz aslında kendimi gayet iyi tanıyormuşum diye. Daha önce anlamlandıramadınız şeyler birden düğümü çözülmüş bir ip yumağı gibi önünüze serilebiliyor. Konuşarak, açık ve dürüst olarak ve aslında terapistime kendimi, sorunlarımı anlatırken ben de kendimi dinleyerek ve anlamaya çalışarak birçok şeyin iyileştiğini farketmem uzun zaman aldı. Bir gün kendisine artık ölmeyi istemediğimi ve bunun kendisi sayesinde olduğunu, kahramanım olduğunu söyledim. O da bana “beni bu kadar büyütme, en büyük işi sen yaptın” dedi. Ve sadece bu bile hayatımın odak noktasına kendimi koymadığımı, göstermem gereken saygı ve önemi kendime göstermediğimi farkettirmişti. Terapi çok yorucu ve zor bir süreç ve evet gerçekten en büyük işi ben yapmıştım. Terapist biraz da önünüzde gidecek bir yol olmadığını düşündüğünüzde ya da hangi yoldan gideceğinizi bilemediğinizde, belki de hiçbir yoldan yürümek istemediğinizde, size seçeneklerinizin olduğunu farkettiren ve kendinize seçim yapma hakkını layık görmenizi sağlayan kişi. Ancak yürümeye ben karar veriyorum, önüme çıkan tüm zorlukları ben aşıyorum ve yürümek istediğim yolu ben seçiyorum, hayatımın sorumluluğunu alıyorum. Böyle düşünebiliriz. Aslında en büyük köstek kendime ben olduğum için kendimi aşıyorum. Ve terapist burada ayağa kalkma gücünün bende olduğunu bana farkettiren kişi. Gördüğünüz terapi asla seans odasında kalmaz ve orada bitmez yani. Bu yüzden en büyük iş sizdedir. Ve ben de zaman geçtikçe sanki üstümden ölü toprağını atar gibi, kendimin 2.0 versiyonu oldum sanki. Ya da yavaş yavaş oluyorum diyelim. Karşında seni ön yargısız dinleyecek birinin olduğu düşüncesiyle konuşmak ve kendini ifade etmek inanılmaz bir özgürlük ve rahatlık sağlıyor. Karşınızdaki uzmanın sizi dinlerken ön yargıyla yaklaşmaması sizin de hissettikleriniz, düşündüklerinizi ve özünde kendinizi, ön yargısız bir şekilde dinlemenizi ve anlamanızı sağlıyor bir süre sonra. Sosyal hayatımızda bunu çok nadir deneyimliyoruz. İnsanların yalnızlaşmasının en büyük sebeplerinden birinin bu olduğunu düşünüyorum. Ama aslında elden gelen bir şey de yok çünkü doğamız gereği, ön yargısız yaklaşamıyoruz birbirimize. Belki bir nevi kendimizi koruma mekanizmamızın bir parçasıdır bu. Yani terapide konuşmanın, karşılıklı diyalogların ve danışanın kendisiyle sağlıklı bir iç monolog kurabilmesinin sağlanmasının, terapinin bu kadar büyük bir etkiye sahip olmasının en büyük nedenini olduğunu düşünüyorum. Kısacası terapistinizin size yaklaşımı, sizin kendinize yaklaşımınızı değiştiriyor ve kendinize yaklaşımınız da hayatınızı değiştiriyor. Ve siz değiştiğinizde sosyal hayatınız ve insanlarla iletişiminiz de değişiyor. Kendinizle daha sağlıklı bir iletişim kurduğunuz için, insanlarla da daha sağlıklı ve kendinize güvenerek iletişim kuruyorsunuz ve inanılmaz ama gerçekten çok daha mutlu bir hayatınız oluyor, sevdiklerinizle birlikte olmanın keyfi bile yadsınamaz derecede artıyor.
Korona ergenlik döneminin ortasına denk gelen biri olarak iletişim yeteneğimin gözle görülür biçimde köreldiğini fark etmiştim. Cümleleri düzgün kuramıyor, olayların giriş gelişme sonuç aşamalarını birbirine karıştırarak anlatıyordum. Konuşmam gerilemişti resmen. Sosyalliğin ne kadar önemli olduğunu böylece anlamış oldum.
aynısını yaşadım. evdekilerden bile kendimi soyutlayarak kimseyle konuşmaz hâle geldim, internetten falan arkadaşlarımı da pek aramazdım ya da onlara sesli mesaj atmazdım. derslerde zaten hep mikrofon tuşu ile bakışma... hâlen de o dönemin sonuçlarına katlanıyorum.
@@EkmekPrensesi büyük bir hata yaptığımın ben de farkında değildim. Şimdi okulla birlikte aynı zamanda çalışıyorum. İletişimim daha iyi. Sana da sosyalleşecek ortamlara girmeni öneririm.
Eğer imkanınız veya zamanınız olmadığı için sosyalleşemiyorsanız, cümle kurmanın ve kendini geliştirmenin en kolay yolu kitap okumaktır. Ben normal hayatta günlük 10-15 tane cümle anca kurarım ama kitap okuduğum için anlama ve anlatma konusunda sürekli konuşan insanlardan daha iyiyim. Sana mutlaka öneririm ama elbette sosyalleşmek de insan psikolojisi için çok önemli lütfen bunu ihmal etme.
abi sana teşekkür ederim çok kitap okumayan birisiyim ama araştırma yapmaya bayılırım. .Çocukluğumdan beri anlam arayışındayım.etrafımda olup biten herşeye neden sorusunu sordum yeri geldiğindede çoğuna cevap buldum. ve bu bana acı da veriyordu çoğu zaman ve sonra bunların sonunun olmadığını farkettim. bir paradoks olarak adlandırıyorum. Geçen yıldan beri tüm videolarını izledim çoğu örnekli anlatımların oldukça etkileyici ve öğreticiydi sende fark etmişsindir etrafında seni anlayabilen insan sayısı oldukça azdır ve hepsinin amaç edindiği çoğu şeyi amaç edinmek sana anlamsız geliyordur ama asıl sorunlu onlar değiller biziz çünkü biz bilincimizi özgür bırakmaya çalışarak varlığımıza ters olan bir yolda acı çekiyoruz. İşin ilginç yanı da gelişimimizi bilinç konusunda dahada ilere giden insanlara borçluyuz videolarında söylediklerin benim tarafımdan anlaşıldığını sana emeklerin için teşekkür etmek istediğimi bilmeni istedim
Dostum selamlar, her geçen videonda farkına varıyorum ki sende kendini anlatım konusunda ve izleyicinin anlayabilmesi durumunu kendinde çok geliştirdin. Son zamanlarda Bebar film, Evrim ağacı, Barış Özcan ve Portal kanalının çok değil bir kaç ay öncesine nazaran gelişim seviyesinin bana sorulacak olursa üst düzeye taşındığını görüyorum bu beni çok mutlu ediyor. Hem kitlesel açıdan hem bireysel açıdan bize böyle imkanlar sunduğuz için teşekkür edip geçmek istemiyorum. Yorumumu gören birisinin belki hayatına bu sözlerim ile dokunurum umuduyla söylüyorum bunları.
En dibi gördüğünde gideceğin tek yer zirvedir.O dibi görüp şikayetten,ağlamaktan başka bir şey yapmayan kişiler için dip yoktur,sürekli aşağıya inerler.Şikayet etme,kabullen.Değiştiremediğini kabullen,değiştirebildiğini parlat.
Hemen tekrar dinledim ve tekrar teşekkür etmek istedim. Videonun hayatımın akışını anlamamda ne kadar yardımcı olduğunu bir bilseniz… sizinle geç tanıştım ama diğer videolarınızı da keyifle izleyeceğim. Böylesine güncel bilgilere ulaşabilmek mükemmel ve bunun bizlere ulaşma şekli ve bizlerin yapabilecekleri… iyi,güzel fikirlerimizin gerçekleşmesi dileği ile.. ( bu arada bu benim UA-cam’da ilk yorumum diye hatırlıyorum..) Sağlıcakla kalın.
Bu video tam zamanında verilmiş bir ilaç gibi geldi. Çok teşekkürler böyel videolar yaptığın için. Uzun zamandır takip ediyorum ve bu tarz videolarını da seviyorum. Nice videolarda görüşmek dileğiyle!
Çok teşekkür ederim. Hayatım kötü giderken, sıkıntılarla boğuşurken, moralim alt üst iken bu video sayesinde farklı bir bakış açısı kazandım. Sahip olduklarımı hatırladım. Hedeflerimize odaklanmanın ve sorumluluğun önemini anladım. Gerçekten çok teşekkür ederim. 🙏
Seni ilk takibe aldığımda 3k aboneli boyutlararası bir kanaldı burası. Şimdi ise hak ettiğine daha da yaklaşan, çok güzel bir kanal oldu. Teşekkürler Can Edit: Bu video sonunda bahsettiğin geçmişte yaşayan insanlar için bile yaşamaya devam etmeliyiz diye. Bu tam da Tengricilik’teki Atalar Kültü’ne benziyor.
Gerçekten de bir hedef uğruna verdiğin savaş ve uğruna yaptığın fedakarlıklar insana daha fazla zevk veriyor anlık zevklere nazaran öyle ki başta kpss ye çalışırken zorlanmama rağmen sonraları bu işten zevk almaya başlamıştım ve sınav geçtiğinde ise bir boşluğa düşmüştüm şimdi yine çalışcam çünkü o çalışmam yeterli olamadı ama bu sefer daha kararlı ve eminim daha önce at gözlüğümü takmamıştım bu sefer takıcam 🤓
İnsan kendine iyilik yapanı da kıskanır. İhanet bu duygudan İlham alır, çünkü her iyilik yapılan kişi kendi eksiğini hatırlatır, heleki incitici bir davranış sezdiyse. O yüzden kıskanç tabiatlı fakat eksik kimselere iyilik her zaman müthiş bir dostluk doğurmaz. Simdi bunları kaydediyorum seri den ara ara kendime ufak molalar vücuda getireceğim. Ufak orneklemelerle kendinde olanı tutarlı hale getirme çabanı taktir ettim. Dünyada var olmayı tamamlama gayreti bir yerden sonra ölüm ile bitecekse, insan umudsuzluga düsebiliyor. Var oldum ve doya doya yaşadığım bir çizgiye dokundum an ölümüme dokunduğu bir gün öncesinde hayiz olduysambve bunu bırakıp gideceksem ne anlamı var ki, bunu ebediyyete taşımak istiyorum. O yüzden adalet benim için sonsuz uzunlukta bir devinim. Egoizm ve Realizm bunu sağlıksız bir tabuya dönüştüruyor. Everasyonel cözümlerle insan kendi tekamülünü dönüştürebilir. Birbirine bağlanan nöronların sağlıklı bir iz bırakmasına hayranlık duyuyorum. Kendime ve yetiśmeye çalışırken edindiğim hırsa sırtımı dönüyorum. Çünkü ancak ve ancak olduğum kadarım ve az da olsam kendimi seçiyorum. Kendi tutarliligimi.
aga ben anlatırım anlatmasına içimi dışımı her şeyimi ortaya dökerim ama umursayan yok işte kimsenin umurunda bile değil ne çevremde ne de başka bir yerde millet dinlemiyor ki ben artık çok yoruldum bu yalnızlıktan anlamsızlıktan. şu an nefes alıyorsam tek nedeni ileride yapacaklarım ve kendimle gurur duyduğumu görebilmektedir başka kimse için yaşamıyorum ben bu alemdeki herkes manyamış
Video bildirimi geldiği zaman kahvemi ve defterimi hazırlayıp yerimi alıyorum,mevzular çok güzel ve düşündürücü,aldığım notları ara sıra bakıp kendi fikirlerimle birleştirip bazen arkadaşlarımla müzakire ediyoruz,bana göre bu aşırı keyif veriyor ve düşüncelerin ve fikirlerin gelişdiğini fark ediyorum,videolar zamanla daha da kaliteli ve kapsamlı olmaya başlıyor ve bu nokta mevzulara olan ilgiyi direk etkiliyor,çok güzel işler yapıyorsunuz ve başarılarınızın devamını dilerim,belki bir gün canlı karşı karşıya kahve içerek bişeyleri konuşmakta nasip olur...
Sevgili Portalcığım, alınma ama açık ara en iyi videon. Portal bozdu diyorduk ama son birkaç videodur çok sağlam işler çıkartıyorsun. Düşünce dünyamıza katkıların için çok teşekkürler..
Nietzche her insanın kendi değerini oluşturmasını değil sadece üst insanın değer oluşturmasını istiyordu örneğin "sen kendi kendine dönen bir çark olmak istiyorsun ama yıldızları da kendi etrafında döndürmeye gücün yetecek mi?" diye bir söz kullanmıştır. Bu insanların belii bir kişi etrafında toplanması gerektiğini savunduğuna kanıt olarak görüyorum ben şahsen.
Dostoyevski'nin Karamazov Kardeşlerde anlattığı olaylar ve "Akrabalığın getirmiş olduğu sevgi kadar samimiyetsiz bir şey yoktur." Sözünü 1.elden yaşamış biriyim. Ve bu sadece kuzenimin kuzeni falan gibi değil direkt çok yakınlarımız. Dışarıdan hep daha iyi muamele gördüm akrabalarımın çoğunun dili yılan gibi çünkü sadece sevdiklerimle konuşurum. Peki ben aile kavramından tiksiniyor muyum? Hayır sadece kendi ailemi sevmiyorum. Benim her istediğimi yaparlar ama hep psikolojimle oynarlar. Başka insanlar bu kadar acımasız değil." Hayat bana insanların acımasızlığını erken öğretti bu kadar.Bir de bu çoğu anlattığım kişiler şu anda yaşlı bir şey söylesem direkt kalp krizi geçirirler. O yüzden diyorum ki değer mi?Ha bu işin sonunda şunu yapacağım. Gideceğim onlar yılanlık veya akreplik yapamayacaklar. Arkamdan sadece hayırsız diyebilecekler desinler. Yaptıklarının yanında hiçbir şey. Daha gencim ilerde aile kurmak isteyebilirim. O zaman bu insanlar benim yüzümü bile göremeyecekler işte. O zaman sevgi vereceğim diye yaptıkları kötülükleri anlayacaklar ama çok geç olacak.
18:50 mesela ben şu an yks ye çalışıyorum ve haberleri takip etmiyorum hatta gündemden çok uzakta kaldım ama kafam rahat en azından. Arada haberlere istemeden denk geliyorum ve olup bitenler beni üzmekten başka bir işe yaramıyor o yüzden en azından hedefime gidene kadar dış dünyada olan olayları görmemek bana iyi geliyor
@@rohatokcu3233 haber konusunda evet hala türkiyede ya da dünyada olanlar umrumda değil pek haberim yok çünkü ama normak sınav psikolojisini yönetmekte zorlanıyorum bir süredir
Eski videolarınıza göre daha hızlı konuşuyormuşsunuz gibi hissediyorum yine eskisi gibi sakin konuşursunuz umarım çünkü o sesinize videoları dinlemeyi seviyorum
Yas tutma sebebiyle var olmanın hiç var olmamaktan daha iyi görülmesi dışında videodaki çoğu şeye katıldım. Bir de ben uzun zamandır hayatın genellenebilir tek anlamını mutlu olmakta görüyordum. Buradaki mutluluğun asıl anlamı ihtiyaçların karşılanır olması sonucu mutsuz ya da acılı hissetmemekti. Bitkiler ve hayvanları da dahil ederek bu şekilde düşünüyordum. Şu an düşününce tüm canlılara uyarlanmış istediğim tanımı ifade edici uygun bir Türkçe kelime bulamadim. 😊 Videodaki anlamlı bir hayat yaşamak bence hayatın nihai amacı olamıyor hala. Çünkü anlamlı bir hayat yaşama isteğinin arkasında da elde edilecek bahsetmeye çalıştığım duygu yatıyor. Onun dışında video güzel hazırlanmış, ellerinize sağlık.
Merhabalar. Çok güzel konulara değinmişsiniz. Hepsine tek tek yorum atsam uzun bir cevap olacak. Sadece asıl takıldığım bir nokta var ki kendi düşüncelerimi belirtmek istiyorum bu konuda. Din, millet, ırk gibi konularda ortak değerlere sahip olunması insanların çatışmasına engel değil. Tam tersi, en çok çatışılan konular bunlar. Dinle ilgim yok, tanrıya nasıl inanmazsın; tanrı var, peygamberi yok mu sayarsın; A dinine aitim, ne demek A dini B'ye neden inanmıyorsun; B dinine geçeyim, haydi gel seni B dininin bilmem ne mezhebine alalım. Bu liste uzar gider. Dünyada en çok çatışılan konu olduğu için bunu verdim ama insanın olduğu her yerde ve her konuda bu çatışmaların izine rastlayabilirsiniz.Herkes dünyada yalnız hissetmemek, topluluğa ait olduğunu sanmak vs. gibi nedenlerde bir şeylerin taraftarı olmak istiyor. Bunda sorun yok. Asıl sorun bunların karşı tarafa dayatılmaya çalışıldığında başlıyor. Futbol, partiler söz konusu olduğunda holiganlar gibi bir tarafı tutup, karşı tarafa kin tutuyoruz. Neden? Aslında elle tutulur bir neden olmasa da yapıyoruz işte. Mantıklı değil. Mantığın olmadığı yerde hatalar, yanlışlar başlar ve kötü sonuçlar doğar. Hatta ortak değerlerin ne kadar sorun olduğunu ve bunu aslında herkesin içten içe bildiğini şununla ispat edebilirim; Herkesin bu temel konularda özgür olması gerektiği hem İnsan Hakları Bildirgesinde hem de Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda belirtilmiştir. Üşenmeyeyim, şuraya söz konusu maddeleri yazayım; *İnsan hakları; tüm insanların hiçbir ayrım gözetmeksizin yalnızca insan oluşlarından dolayı eşit, özgür ve onurlu yaşama hakkına sahip olmasıdır. Herkes, cinsiyet, ırk, renk, din, dil, yaş, tabiiyet, düşünce farkı, ulusal veya toplumsal köken, zenginlik gibi fark olmaksızın kanun karşısında eşittir. *Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. (Anayasa madde 10). Herkes özgür ama gerçekten farklı düşünmek isteyen insanların çeşitli cezalandırma yöntemleriyle bastırıldığı bir yerde, benden olmayan buradan gitsin düşüncesiyle hareket eden insanların arasında nasıl mutlu olunabilir. İyi bir insan olmanın yolunu isterseniz 1000 kutsal kitapla, yasalarla, örf ve adetlerle insanlara dayatmaya çalışın, olmaz! Olmuyor. Olmadı. Görüyorsunuz. Bence insanlığa onu gerçekten yok edecek bir tehdit vereceksin. Birleşeceklerdir. Ama kısa bir süreliğine. O tehditin nasıl yok edilmesi gerektiğine karar verirken bile binbir yola ayrılıp, çatışacaklardır. Birlik diye bir şey yoktur. Bakış açısı vardır sadece. Saygılarımla.
Tabi ki de bir toplumda din veya yasa olsun olmasın tartışma eylemi kaçınılmazdır. Bence bunun nedeni değerli hissetmek. A dinine inan olan kişi B dinine inan kişiyi kendi dinine çekmeye çalışmasının birçok nedeni olabilir: tamamen saf duygularla kendi "doğrusuna" çekerek iyi bir sonunun olmasını istiyor olabilir, kendini değerli hissetmek olabilir, sadece muhalif olmak icin olabilir, böbürlenmek için olabilir... Ayrıca bence herkes aynı dine, aynı takıma veya partiye üye olmak istemez çünkü eğer böyle olursa kendini diğerdinden bir çaba harcamadan üstün konumda olmaması onu değersizleştirecektir veya anlamsızlaştıracaktır. Din veya yasanın yerini başka bir şey tutamayacağı ortada. Eğer herkes üst insan olsaydı, herkes kendi değerini kendine verseydi bu daha büyük bir kaosa yol açardı. Herkes kendi amacına ulaşmak için ahlak değerlerini yok sayardı ve ahlak değerlerini amaç yapmış biri gelip onlarla tartışırdı yani her türlü bir tartışma halindeyiz. Ama din veya yasa en azından çoğunluğu toplumun yararına davranmasına yardımcı oluyor. Özgürlük çok zor bir kavram derinlemesine düşününce asla özgür degilmişiz gibi geliyor. O yüzden bu konu hakkında yorum yapmakta zorlanırım.
Tam da aynı sorunları yaşadığım dönemdeyim. Bu video bana iyi geldi sanki. Önceden tanrının aslında kanıtlanamaz bir şey olduğunu anladığımda anne ve babama bunu anlatmıştım, onları tanrıdan döndürmeye çalışmıştım. Fakat şimdi anlıyorum ki onlar da bu dönemleri geçirmişler ve çevrelerinde değer gösterecek bir tek tanrı kalmış. Bunun pişmanlığı içinde oldum bir an ve gidip ikisine de tanrıya inanmalarını, onu sevmelerini ve onun için yaşamalarını söyledim. Aslında daha detaylı bir şekilde anlatabilirdim ama mental olarak çok yorgunlar, günler geçtikçe ara sıra anlatırım yine farklı şekillerde. Teşekkür ederim Portal.
Yalnızlık bize asıl gibi geliyo ki aslında bir açıdan öyle fakat başka bir açıdan bakarsak rahat alanından cikmamaktir ben kendimi her zmn az insan çok huzur felsefesi olarak gormusumdür ama sunu da fark ettim ki benim hiç o fırsatım olmamış insan ilişkilerim iyi olmadığından onları sevmemiştim ama şu an daha iyi anlıyorum çünkü bazen birine bir şey anlatırken ben bunu nasıl fark edememişim deriz ne tuhaftır ki hep ağzımızdan çıktıktan sonra hep daha mantıklısı aklımıza gelir
Peterson güzel boş yapan, sevdiğim bir karakterdir. Edit: Psikolojik bir deney yapılıyor. Denekler teker teker, içerisinde üzerinde tuşlar bulunan bir konsol ve bir ışık bulunan bir odaya alınıyorlar ve kendilerine, eğer doğru tuşu bulurlarsa ışığın yanacağı ve odadan çıkabilecekleri söyleniyor. Konsolun karşısında, bir bebeğin hayat karşısında kaldığı gibi kalan denekler, deneme-yanılma yöntemine başvuruyorlar. Tek tek tuşlara basıp ışığı kontrol ediyorlar. Tuşlardan birine bastıklarında ışığın yandığını görüyorlar. Işığı yakan tuşu bulduğunu zanneden denek, teyit için aynı tuşa tekrar bastığında ışığın yanmadığını görünce bir tuştan ziyade bir tuş kombinasyonu olduğunu düşünüp son bastığı tuştan önce bastığı tuşlara da basıyor fakat ışık yanmıyor. Neticede iş, spesifik bir biçimde otururken spesifik bir şeyler mırıldanarak spesifik bir parmak ile bir tuş kombinasyonu girmeye kadar gidiyor. İşin aslı o ki tuşlar ile ışık arasında herhangi bir bağlantı yok, ışık tamamen rastgele yanıyor. Gelgelelim ki odadan çıkan her bir denek, ışığı yakmak için gerekli tuş kombinasyonunu bulduğuna inanarak çıkıyor. Bu deney bize öğrenme psikolojisi ile ilgili de fikir veriyor aslında. Öğrenme dediğimiz şey basitçe beynin iki olay arasında bir bağlantı kurması ve hızlı bir şekilde, kurduğu bu bağlantının doğru olduğunu varsaymasından ibaret. Hayatın içinde de bu odadaki denekler gibiyiz. Herkes kendi kişiliği, zekâsı ve yaşantıları sonucunda kendince "hayatın yöntemini" çözüyor ve ipini koparan kanaat önderliğine soyunuyor. Jordan Peterson da bunlardan biri yalnızca. Kitlelere, ışığı yakmak için gerekli olduğunu düşündüğü tuş kombinasyonundan bahsediyor. Elbette fikrini söyleyebilir, nitekim şu an ben de öyle yapıyorum. Ancak bazı insanlar bana kendi işine bakmaktansa spor salonunda dolaşıp millete "kardeşim yalnız o hareket öyle yapılmaz" diyen bro'lar gibi geliyor. Hayatın içinde bir "bro" edasıyla dolaşıp insanlara "Kardeşim yalnız sen o hayatı yanlış yaşıyorsun, o hayat öyle yaşanmaz." diyorlar. Fikrimce, hayatın doğru veya yanlış bir yaşanış biçimi yoktur ve herkes kendi hayatını nasıl yaşayacağını kendi belirlemelidir. Ayrıca, herhangi bir şey için ortaya atılan 'yapılmaz' önermesinin ('yaşanmaz' gibi) doğruluğunu test etmenin en iyi yolu o şeyi yapmayı denemektir. Eğer yapılabiliyorsa, 'yapılmaz' önermesi yanlışlanmış demektir. 'Öyle yaşanmaz' dedikleri hayatı öyle de yaşayabiliyorsak, önermelerini çürütmüş oluruz diye düşünüyorum. Elbette herkesin hayata dair ürettiği fikirlerini birbirleriyle paylaşmasında bir sıkıntı görmüyorum. Ben sadece insanların bu fikirlerine ne kadar itibar etmemiz gerektiğine dair sizleri düşündürmek istedim. Ve kendimize soralım, biz Peterson'un hayatını mı yaşıyoruz yoksa kendi hayatımızı mı.
@Necati Ceyhan "Elbette fikrini söyleyebilir, nitekim şu an ben de öyle yapıyorum." diye yazmışım zaten oraya. Sanırım kırmızı hapı yeni yeni alıyorsun ama Peterson Red Pill felsefesini doğru kavrayabilmiş bir adam değil.
Mutluluk kovalanması gereken ya da peşinde koşulması gereken bir şey değildir zaten.O hep vardır,sadece görmeyi öğrenmek gerek.Hayatın yolundayken mutlu olmak çok kolay,asıl her şey boka sarınca mutlu olmak zor.Durup yavaşlarsak,önemsemediğimiz birçok ufak şeyde bile mutluluğu bulabiliriz.
Hayatımın hiçbir döneminde konuşan insan olmadım. Her seferinde dinleyen, sırları tutan ve insanların geçmişlerini, yakındıkları şeyleri, sitemlerini ve acılarını dinleyen oldum. Hayatımın hiçbir anında, konuşan biri olmadım. Konuşmayı sevmedim, hislerimi belli edemedim ve sadece anlaşılmayı değil, dinlenilmeyi de istemedim. Ve çoğu zaman dünyaya sosyal bir varlık olarak geldiğim için de, sanırım acı çektim. Çevremdeki en güvenilir, en sağlam karakter yapısına sahip insanların bile onlara sır verenleri unutup, bu sırrı herkese rahatça anlattığına şahit oldum. Eğer bir derdim varsa, bunu kağıda veya dijitale doküman olarak yansıtırım, gerekirse dönüp duvara konuşurum ama değil çevremdeki bir insana, gidip bir psikoloğa bile dert anlatmam. Daha önce de zaten psikoloğa bazı şeyleri anlatmaya çalıştım. Bunların hiçbiri de yalnızlığım veya acılarım hakkında olmadı, direkt olarak sorunu ve sorunu nasıl çözeceğimle ilgili varsayımlarımı, alternatif yolları anlattım. Psikolog dinledi, kendince tavsiyeler bir şeyler anlattı işte, ama onu dinlerken bir süre sonra bana merhem olamayacağını saklamaya çalıştığı gözlerinde gerçeği gördüm, konuşmasını bitirmesini bekledim ve gittim, bu kadar. O zamandan beri de birisine içimi açmanın ne derece gereksiz bir eylem olduğunu anladım. Diyelim ki o klişe tabirle "iyileştim", elime ne geçecek ? Nereden baksam 70-80 yıllık ömür için mutlu olmaya çalışmak, kuvvetle akan şelalenin önüne küçük bir çakıl taşıyla engel olmaya çalışmak gibi. Bir hayata geldim, o zaman mutlu olmalıyım fikirlerini de anlamıyorum insanların, bir kere de birisi, onların tabiriyle "mutsuz" olsun mesela, belki asıl mutluluk budur ? "İyileşme"nin hastalanmak olabileceğini kimse düşünmüyor mu ? İlla bir şeylere anlam yüklemek zorunda mıyız ? Bir kere de, anlamsızca yaşayalım şu hayatı, ne çıkar ? Ne kaybederiz ? Zaten bitecek ve sahte olan bir mutluluk mu ? Her türünün koşullu ve karşılıklı olduğunu bildiğimiz, sevginin mi ? Biz daha el kadar bebeyken, annelerimiz 9 ay karınlarında taşıdıklarını söyleyerek bizden karşılık beklemediler mi ? Bu hayatta ne aileden, ne çevreden, ne de başka bir şeyden hayır gördüm, ve anladım ki bunun nedeni benim insanlardan ayrık düşünüyor olmam. Mesela dünyaya gelmenin benim sorumluluğum altında bir eylem olmadığını, ve çektiğim tüm acılarla anlamsız bulduğum mutluluğun sebebinin o olduğunu söylediğimde anneme, onun için terbiyesiz, ahlaksız, asi bir evlat oldum. Eğer ahlâk insanlara kalmışsa, yanmış bu dünya. Bitmiş kalplerimizdeki insanlık da, vicdan da. Şahsen ben yıllardır böyleyim, doğduğumdan beri, 20 yıldır ömür sürüyorum, bir kez olsun bu düşüncelerim değişmedi. Hakikat değişmez çünkü, yalnızca insanların fikirleriyle yanlış bir şekilde asimile olur. Mutsuzluktan bir veba gibi bahsedilmemeli bence, herkes "mutsuz" olmanın ne derece "mutlu" eden bir eylem olduğunu bilseydi, gerçek mutluları kimse tanıyamazdı. Bir gün değişime uğrar mıyım bilmiyorum, ama umarım hastalanmam.
Aslında Pitırsın klinik psikologdan çok bir felsefeciymiş :) yakın alanlar... İçimizdeki düşünceleri söze döktüğünüz için teşekkürler hocam... Sorumluluk almak Değerli hissetmek İyi tarafları görmeye çalışmak Kaygılardan uzaklaşmak için bir şeye odaklanmak (at gözlüğü metaforu) Faydalı bir yayın sağ olun, inşallah hayatımıza pratik manada yansıtma cesareti ve kararlılığı gösteririz...
Universite doneminde grup arkadasim kopya cektigi icin ayni dersi tekrar almak ve bir donem okulu uzatmak zorunda kalmistim. Aslinda kucuk gozukse de aslinda hicbir zaman unutmayacagim bir OC ile tanisma firsatim oldu.
14 yaşındayım. İlk olarak diyeyim tam olarak annemin birtanecik kızıydım. Neredeyse 2 ay falan oldu,belki de ya daha az ya da daha fazla olmuştur annemi kaybettim ve bu çok ani oldu. Ve ben annemi en son ölümünden 4 gün önce falan gördüm. öldükten 10 dakika sonraki vücut ölümü anında gördüm,sarıldım kokladım annemi. Babamla aram o kadar da yakın değildi annemle olduğu kadar, gerçekten çok zorlanıyorum ve hayat çok zor. İntihar düşündüm ama o zaman da etrafımdakilere iyice yük olacağımı anladım. Hocalar da hiçbir şey demiyor ne yaptıysam onu veriyorlar puan olarak sanki hiçbir travmam yokmuş gibi. Hayatta çürüyüp gidiyorum işte....annenize gidin sarılın.
30 yaşında İşsizim, iş bulmaya da umudumu kaybediyorum, çok sevmediğim kız arkadaşımla çalkantılı ilişkim var, sanırım anksiyetem var ve bu yorumu okuyunca ağladım...
Bence videoların çok güzel seni uzun zamandır takip ediyorum ve kendimi geliştirirken çok yardımın oldu bunun için teşekkürler bence kendi görüntün ile çektiğin videolar önceden yaptıklarına nazaran daha az sürükleyici belki önceden kullandığın müzikler ile alakalıdır yada önceden metin yazıyor olabilirsin bilmiyorum ama bence önceki videolarında daha iyi bir hikaye anlatımı olduğunu düşünüyorum
At gözlükleri örneğini beğendim izlediğim bir dizide at maskesiyle cinayet işleyen bir katil vardı ve sağını solunu göremiyordu sadece önündeki kurbanları görüp öyle öldürüyordu demek ki hepsini değil sadece gördüklerini hedeflediklerini öldürüyordu.. çok enteresan
Yaklaşık 1-1,5 yıldır benim dert dinleyenim holümün tavanı.Cidden yalnızım ve neden bilmiyorum ama sosyal olamıyorum çekiniyor musun deseniz onu bile cevaplayamam çünkü çekindiğimi hiç sanmıyorum galiba sadece soranım olmadığı için böyle oluyor.
@@bilgekarabcak2980 yani ben atmasına atarım da bir samimi olup bir yabancı gibi davrananlar çok var etrafta. öyle olunca insanın kafası karışıyor bende bir sorun mu var acaba ama yok. daha önceki arkadaş grubumda elimden geleni yapmıştım ama bana karşı tuhaf tuhaf hareketleri vardı. 5 kişiydik hep beraber takılıyorduk özellikle ikisi alttan alttan dışlıyordu. ben bunu farkettiğim anda kafamda bitiririm o ikisini. hani bir nedeni falan da yok ilgi alanlarımız farklıydı ama anlaşamaz gibi durmuyorduk ben her çeşit insanla gayet de güzel anlaşırım o manyaklar neden öyle yaptı hâlâ bilmiyorum. diğerleri görüp bir şey demiyordu ben de istenmediğim yerde durmam kafasında bıraktım onlarla takılmayı. normalde sınıfta sevilen biriyim hocalar öğrenciler kimse benden nefret etmez çoğu kişiyle arada sohbet ediyorum zaten ama şu an kimseyle bir samimiliğim yok. bu yüzden okulda acayip sıkılıyorum yapabileceğim bir şey de yok maalesef. seneye üniversite sınavı için okul değiştireceğim o zaman muhtemelen arkadaş edinirim
30 yaşımdayım, işsizim ve düzgün bi iş bulmayada umudum azalıyor ve hiçbi imkanı olmayan bi köyde yaşıyorum, yaşıtlarım 2. Çocuklarına doğum günü kutluyor, benden evlilik teklifi bekleyen çokta sevmediğim kız arkadaşımla çalkantılı bi ilişkim var. Ailem olmasa naparım diye düşünüyorum, ne yol gösterenim var ne yardım edenim nefes alamıyorum ağlıyorum bazen. Söyle bana sen daha mı kötü durumdasın ?
30 yaşımdayım, işsizim ve düzgün bi iş bulmayada umudum azalıyor ve hiçbi imkanı olmayan bi köyde yaşıyorum, yaşıtlarım 2. Çocuklarına doğum günü kutluyor, benden evlilik teklifi bekleyen çokta sevmediğim kız arkadaşımla çalkantılı bi ilişkim var. Ailem olmasa naparım diye düşünüyorum, ne yol gösterenim var ne yardım edenim nefes alamıyorum ağlıyorum bazen. Söyle bana sen daha mı kötü durumdasın ?
Dostoyevski'nin karakterleri de genelde yalnızdırlar ve çevrelerinde pek insan olmaz. Ama insanlarla karşılaştıkları ve konuştukları vakit te ettikleri lafları, açtıkları mevzuları, kurdukları cümleleri okuduğumuzda dudağımız uçuklar. Çünkü böyle insanların öyle güzel konuşmalarını bekleyemeyiz. Benim dostoyevskiye aşık olmamın en büyük nedeni de bu olabilir. Onun baş karakterleri genelde hep... Yalnızdır.
Ne güzel anlatmışsın
🦍
öyle bi şey yok uydurma
Mişkin mi raskolnikov mu
@@emreakdas1644 mişkin fazla iyi bir karakter. Bir rus ülküsü. Dostoyevski yazarken "amacım tümüyle iyi bir insan oluşturmak" diyor. Ben o kadar iyi olamam. Mişkin kadar iyi olmayı isterim, onun kadar iyi olmaya çabalarım. Ama ben kesinlikle Raskolnikov ve İvan Karamazov'a benziyorum. Mişkin ve Alyoşa gibi olmayı çok isterdim ama. Dostoyevski'nin kendisi de öyle. Dostoyevski aslında ivan karamazov'dur. Olmak istediği kişi ise alyoşa dır. Rus halkından istediği de alyoşa gibi olmalarıdır. Romanlarında ateist karakterleri hep kaybeder. (bu bir yarış değil ama ya akıllarını yitirirler, ya intihar ederler ya da inançlı olurlar sonunda) raskolnikov inanca doğru yönelir, ivan karamazov aklını yitirir, kirillov intihar eder, budaladaki kanser olan bir karakter vardı o da ateist kanser kendisini öldürmeden intihar eder... Daha birkaç tane vardı da isimleri aklıma gelmedi şuan. Uzattım kusura bakma
Uzun zamandır sizi takip ediyorum ancak yorumlar kısmında hiç aktif değilim. İçeriklerinizi çok beğeniyorum. Arayıp sadece istediğim şekilde sizde bulduğum yanıtlar var. Okulda bazen kişisel gelişim ve kariyer saatlerinde belgesel odasında sizi izliyoruz, öğretmenimiz videolarınız üzerinden bize küçük çaplı münazaralar yaptırıyor ve içerikleriniz üzerine konuşuyoruz. Bazı akşamlar ailemle, arkadaşlarımla vb sizin videolarınız tv'de açılıyor ve üzerine konuşuyoruz. Bu zamanlardan o kadar keyif alıyorum ki hobim haline geldi. Gerçekten içeriklerinize bayılıyoruz. Siz video attığınızda zamanım olsun da izleyeyim diye yer ayırıyorum akşam geç saatlerde loş ışıkta defterimle sizi izleyip notlar alıyorum ben de içerikleriniz üzerine kendimce paragraflar yazıyor, düşünüyor, kendime zaman ayırıyorum. Lütfen aynı şekilde devam ediniz. Biliniz ki sizi ve içeriklerinizi çok seven yararlı gören azımsanamayacak bir kitle var.Diğer videolarda da arada yaptığınız küçük dokundurmalar çok keyif veriyor. Oldukça izlenilesi ve hoş, teşekkürler 🦝✨🦆🥐🦷
Ne güzel bir çevren varmış.
@@justyasamakyapiorum ✨🌼
Vaayy harika 😍
Çok güzel ifade etmişsin ve evet portal bizi sakın sensiz bırakma
Ne kadar şanslısınız keşke ben de aynı çevreye sahip olsam.. imrendirici
Bence anlatılan ilk kısımda hastanın iyileşmesinin sebebi aslında konuşmak değil konuştuklarının birisi tarafından önemsenmesi ve dinlenmesi. Bu ona bir özgüven sağlamış ve diğer insanlara olan inancını artırmış.
Baskasına anlatırken kendisini tanımış oluyor,önemsenme duygusu olduğunu sanmıyorum.Duyguları tanımlayabilmek çok çok önemli bir şey iyileşmek için.
@@Spechless2 Şey düşünün sürekli karşınızdaki kişi kendisinden bahsediyor siz onu can kulağı ile dinlerken o sizin her lafa girişinizde sözünüzü kesiyor ve bir şey dediğinizde umurunda olmuyor. Zamanla konuşmak size kendinizi kötü hissettiren bir olay halini alıyor. İçinize kapanıyorsunuz. Sahte gülücükler atıyorsunuz. Biliyorum anlatılan kişinin hayatına çok benzemiyor şimdi dediklerim evet ama bazen gerçekten bizi asosyalleştiren şey insanların umursamazlığı ve kırıcılığı olabiliyor. Sadece kendi hayatımla ilişkilendirerek bir yorum getirmek istedim. :)) Çünkü gerçekten duygular başkalarınca önem görmedikçe tanınmıyor.
@@kalemucu7254 Evet hepimiz tecrübe penceremizden bakıyoruz,haklısınız.
önemsenmemeyi kabullenmek de bir çözüm olabilir,egoyu azaltarak.
Ben de o hastanın yaşadıklarını şu an birebir yaşayan biri olarak söylediklerinizin her kelimesine katılıyorum.
Bunları bazı sebeplerden fake profilden yazıyorum. Eniversite yıllarımda çok başarılı bi öğrenciydim, fakülte arkadaşlarımdan kaç kademe yukarıdaydım ve bir çok durumda millete yardım ediyodum. 3-4 yıllık bir depresyon sürecinde işimi, mevkilerdeki reputasyonumu ve tüm networkümü kaybettim. Ordakı hayatı bırakıp başka bir yere gittim, burdaysa boktan giden her şeyin üstüne bir de yalnızlık geldi. Gurbetin tüm iyi şeylerini süpüren bi yalnızlık olayı vardır. Etraftakı insanların nerelerde olduğuna bakıp bir de kendime bakıyorum. Bu günlerde tamamen cebim boş, işsiz, kimseye gereksiz alkoliğin teki olduğumu düşünüyodum, artık dibi gördüm. Bu videonun verdiği motivasyon da inşallah geçici olmaz da, her şey umduğum gibi gider, bir kaç ayda düzelen bazı şeyler olur.
Hayat bu, düşüyorsun da kalkıyorsun da. Haddim değil tavsiye vermek ama uzman desteğinin çok faydası olacağını söyleyebilirim.
Ben de benzer bir şeyi liseden üniye geçince yaşadım. Anadolu'da bir şehirde fen lisesi öğrencisiydim, ailem ve çevrem çok baskıcı olmasa da muhafazakâr sayılır. Başarılı bir öğrenciydim Boğaziçi ni kazandım. Üniye gelince 18 yıl bir fanusun içinde yaşadığımı farkettim ve korku beni dış dünyadan soyutlamaya itti. Zaten çok sosyal olmadığım için her şeyden koptum. Derslere hatta sınavlara bile gitmedim. Elimdeki her şeyi kaybettim , bu sene zar zor verdim tüm dersleri ama bir türlü iş hayatına geçiş yapamadım. Son bir yıldır kısmen toparlamıştım ama 2 aydır yeniden çöktüm. Umarım bu videodan sonra hepimiz toparlanırız tekrar .
Saygılar herkese
Yaşadığın her neyse iyi veya kötü bu farketmez bir gün son bulacak. Yaşadığımız her şeyi kontrol etmek sadece bizle mümkün değil bizler kendi yaşamımızda bir parçayız. O parçaya şans vermemiz gerekiyor. Disiplin her şeyden üstündür. Keyif verici şeyler sadece keyif verir mutlu etmez. Disiplin mutlu eder.
@@pashagagarin356 Bu tür videoların insana kalıcı bir alev vereceğine inanmıyorum, saman alevi desem yeridir. Kalıcı alev insanın içinden gelir. Çevremizdeki insanlar bize kendimiz hakkında bilgi verebilir ama akılcı bir insanın kendini değerlendirme becerisi vardır. Duruma göre reaksiyon alır ve işini çözer. Tabi yanında birileri olursa bu çok daha kolay ve sancısız olabiliyor.
Depresyonunun sebebi belki belirsizlik duygusu veya nereye ait olduğunu bilememe olabilir. Bende de aynı durum var. Bu durumu kendimi keşfetmeye çalışarak aşmaya çalışıyorum zevk aldığım işlere zaman ayırıyorum. Bir nebze de olsa sıkıntılarımı unutturuyor.
Her zaman karakterim sessiz ve soğuk biri olarak yansıttım. Neden bilmiyorum ama insanlarla samimi olmak benim aslında soğuk ve sessiz biri olmadığımı aksine sevecen biri olduğumu öğrenmeleri bana korkutucu geliyor. Konuşmak yeni birileriyle tanışmak en zor olanı. Özgüven konusunda bir problemim yok utangaçlık olduğun düşünmüyorum ama sürekli kendimi insanlardan soyutluyorum. Kendimi koruma şeklim bu olmaya başladı artık. Kimle samimiyet kursam o iliskide , arkadaslıkta bana kötü hissettiriyor . Öyle bir durum olmaya başladı ki insanlarla" o da beni bu bu şekilde hatırlıycak eninde sonunda benden sıkılıp başkalarının yanına gidicek" diye düşünmekten arkadaşlık bile edemiyorum . Dinlenilmek insanı iyileştirir ama ben kendime izin veremiyorum . Son zamanlarda bunun bilincinde olarak daha fazla insanla konuşmaya çalışıyorum ama bu beni sanki yanlış birşey yapıyormuşum gibi hissetiriyor
bende de var biraz böyle bi sıkıntı.Uzun bir süre sosyallikten uzak kaldım yeni bir üniye başladım şimdi , çevremi değiştirdim.Sorun şu ki arkadaşlık kuruyorum ama sanki biraz yüzeysel kalıyor gibi geliyor.Bu arada daha fazla insanla konuştuğunda rahatsız hissetmen oldukça normal bir durum çünkü beynin buna alışık değil ve o an , sana sanki yanlış bir şey yapıyormuşsun gibi geliyor , zamanla düzelecektir.
samimiyetsiz youtuber introsu yok, internette 2 saniyede bulunabiledek ucuz assetle logolu intro yok, pat diye konuya giriliyor. işte kalite bu
Ben başta bahsedilen durumu kendi terapi sürecimde yaşadım ve bunu farketmem de oldukça uzun sürdü. Bir yıl boyunca yıllarca yaşadığım çok yoğun depresyon için terapi gördüm ve EMDR gibi bazı tedavi süreçleri hariç yaptığımız şey yalnızca konuşmaktı. Daha doğrusu benim konuşmamdı. Başta hiçbir şeyin düzelmeyeceğini, konuşarak hiçbir şeyin halledilemeyeceğini düşünmüştüm. İyi bir terapiste gidiyorsanız eğer, hissettiğiniz şeylerle ilgili sizi herhangi bir konuda tetikleyecek ya da olumsuz etkileyecek bir mimik yapmaz ve sizi rahatsız etmez ama soğuk nevale gibi de davranmaz. Sağlıklı ve seviyeli bir samimiyet kurarsınız. Size sizi anladığını hissettirir. Mesela benim terapistim daha ilk seansımızda bana “danışanım olarak ben sana değer veriyor ve sana güveniyorum, senden de en çok istediğim şey bana güvenmen” demişti.
Bir terapiste gittiğinizde karşınızdaki kişinin sizi ne söylerseniz söyleyin yargılamayacağını biliyorsunuz. Yargılıyorsa bile bunu asla hissetmiyor ve bilmiyorsunuz. Ve bu yüzden kendinizi baskılardan ve yargılanma korkusundan uzak, olabilecek en iyi şekilde, özgürce ifade ediyorsunuz bence. Şaşırıp kalabiliyorsunuz aslında kendimi gayet iyi tanıyormuşum diye. Daha önce anlamlandıramadınız şeyler birden düğümü çözülmüş bir ip yumağı gibi önünüze serilebiliyor. Konuşarak, açık ve dürüst olarak ve aslında terapistime kendimi, sorunlarımı anlatırken ben de kendimi dinleyerek ve anlamaya çalışarak birçok şeyin iyileştiğini farketmem uzun zaman aldı. Bir gün kendisine artık ölmeyi istemediğimi ve bunun kendisi sayesinde olduğunu, kahramanım olduğunu söyledim. O da bana “beni bu kadar büyütme, en büyük işi sen yaptın” dedi. Ve sadece bu bile hayatımın odak noktasına kendimi koymadığımı, göstermem gereken saygı ve önemi kendime göstermediğimi farkettirmişti. Terapi çok yorucu ve zor bir süreç ve evet gerçekten en büyük işi ben yapmıştım. Terapist biraz da önünüzde gidecek bir yol olmadığını düşündüğünüzde ya da hangi yoldan gideceğinizi bilemediğinizde, belki de hiçbir yoldan yürümek istemediğinizde, size seçeneklerinizin olduğunu farkettiren ve kendinize seçim yapma hakkını layık görmenizi sağlayan kişi. Ancak yürümeye ben karar veriyorum, önüme çıkan tüm zorlukları ben aşıyorum ve yürümek istediğim yolu ben seçiyorum, hayatımın sorumluluğunu alıyorum. Böyle düşünebiliriz. Aslında en büyük köstek kendime ben olduğum için kendimi aşıyorum. Ve terapist burada ayağa kalkma gücünün bende olduğunu bana farkettiren kişi. Gördüğünüz terapi asla seans odasında kalmaz ve orada bitmez yani. Bu yüzden en büyük iş sizdedir. Ve ben de zaman geçtikçe sanki üstümden ölü toprağını atar gibi, kendimin 2.0 versiyonu oldum sanki. Ya da yavaş yavaş oluyorum diyelim. Karşında seni ön yargısız dinleyecek birinin olduğu düşüncesiyle konuşmak ve kendini ifade etmek inanılmaz bir özgürlük ve rahatlık sağlıyor. Karşınızdaki uzmanın sizi dinlerken ön yargıyla yaklaşmaması sizin de hissettikleriniz, düşündüklerinizi ve özünde kendinizi, ön yargısız bir şekilde dinlemenizi ve anlamanızı sağlıyor bir süre sonra. Sosyal hayatımızda bunu çok nadir deneyimliyoruz. İnsanların yalnızlaşmasının en büyük sebeplerinden birinin bu olduğunu düşünüyorum. Ama aslında elden gelen bir şey de yok çünkü doğamız gereği, ön yargısız yaklaşamıyoruz birbirimize. Belki bir nevi kendimizi koruma mekanizmamızın bir parçasıdır bu. Yani terapide konuşmanın, karşılıklı diyalogların ve danışanın kendisiyle sağlıklı bir iç monolog kurabilmesinin sağlanmasının, terapinin bu kadar büyük bir etkiye sahip olmasının en büyük nedenini olduğunu düşünüyorum. Kısacası terapistinizin size yaklaşımı, sizin kendinize yaklaşımınızı değiştiriyor ve kendinize yaklaşımınız da hayatınızı değiştiriyor. Ve siz değiştiğinizde sosyal hayatınız ve insanlarla iletişiminiz de değişiyor. Kendinizle daha sağlıklı bir iletişim kurduğunuz için, insanlarla da daha sağlıklı ve kendinize güvenerek iletişim kuruyorsunuz ve inanılmaz ama gerçekten çok daha mutlu bir hayatınız oluyor, sevdiklerinizle birlikte olmanın keyfi bile yadsınamaz derecede artıyor.
Korona ergenlik döneminin ortasına denk gelen biri olarak iletişim yeteneğimin gözle görülür biçimde köreldiğini fark etmiştim. Cümleleri düzgün kuramıyor, olayların giriş gelişme sonuç aşamalarını birbirine karıştırarak anlatıyordum. Konuşmam gerilemişti resmen. Sosyalliğin ne kadar önemli olduğunu böylece anlamış oldum.
aynısını yaşadım. evdekilerden bile kendimi soyutlayarak kimseyle konuşmaz hâle geldim, internetten falan arkadaşlarımı da pek aramazdım ya da onlara sesli mesaj atmazdım. derslerde zaten hep mikrofon tuşu ile bakışma... hâlen de o dönemin sonuçlarına katlanıyorum.
@@EkmekPrensesi büyük bir hata yaptığımın ben de farkında değildim. Şimdi okulla birlikte aynı zamanda çalışıyorum. İletişimim daha iyi. Sana da sosyalleşecek ortamlara girmeni öneririm.
Eğer imkanınız veya zamanınız olmadığı için sosyalleşemiyorsanız, cümle kurmanın ve kendini geliştirmenin en kolay yolu kitap okumaktır. Ben normal hayatta günlük 10-15 tane cümle anca kurarım ama kitap okuduğum için anlama ve anlatma konusunda sürekli konuşan insanlardan daha iyiyim. Sana mutlaka öneririm ama elbette sosyalleşmek de insan psikolojisi için çok önemli lütfen bunu ihmal etme.
@@leopardlysiren111 Teşekkürler, ben de sesli kitap okuma alıştırmaları yapmıştım konuşmamın düzelmesi için ☺️ Cidden faydalı oluyor.
İlaç gibi bir video. Aslında duymaya korktuğumuz ama duymamız gereken şeyleri bu şekilde aktarman çok güzel ve özel. Teşekkürler
abi sana teşekkür ederim çok kitap okumayan birisiyim ama araştırma yapmaya bayılırım. .Çocukluğumdan beri anlam arayışındayım.etrafımda olup biten herşeye neden sorusunu sordum yeri geldiğindede çoğuna cevap buldum. ve bu bana acı da veriyordu çoğu zaman ve sonra bunların sonunun olmadığını farkettim. bir paradoks olarak adlandırıyorum. Geçen yıldan beri tüm videolarını izledim çoğu örnekli anlatımların oldukça etkileyici ve öğreticiydi sende fark etmişsindir etrafında seni anlayabilen insan sayısı oldukça azdır ve hepsinin amaç edindiği çoğu şeyi amaç edinmek sana anlamsız geliyordur ama asıl sorunlu onlar değiller biziz çünkü biz bilincimizi özgür bırakmaya çalışarak varlığımıza ters olan bir yolda acı çekiyoruz. İşin ilginç yanı da gelişimimizi bilinç konusunda dahada ilere giden insanlara borçluyuz videolarında söylediklerin benim tarafımdan anlaşıldığını sana emeklerin için teşekkür etmek istediğimi bilmeni istedim
pek yazamadım normalde bu tür şeyleri konuşarak bile zor anlatıyorum dediğin gibi düşüncelerimde herşey olduğundan fazla ama aktarım kötü işte
Dostum selamlar, her geçen videonda farkına varıyorum ki sende kendini anlatım konusunda ve izleyicinin anlayabilmesi durumunu kendinde çok geliştirdin. Son zamanlarda Bebar film, Evrim ağacı, Barış Özcan ve Portal kanalının çok değil bir kaç ay öncesine nazaran gelişim seviyesinin bana sorulacak olursa üst düzeye taşındığını görüyorum bu beni çok mutlu ediyor. Hem kitlesel açıdan hem bireysel açıdan bize böyle imkanlar sunduğuz için teşekkür edip geçmek istemiyorum. Yorumumu gören birisinin belki hayatına bu sözlerim ile dokunurum umuduyla söylüyorum bunları.
arada bi ettiği şu küçük küfürler çok mütevazi geliyor. sanki öğretmenim arada bir küfür ediyor gibi.
En dibi gördüğünde gideceğin tek yer zirvedir.O dibi görüp şikayetten,ağlamaktan başka bir şey yapmayan kişiler için dip yoktur,sürekli aşağıya inerler.Şikayet etme,kabullen.Değiştiremediğini kabullen,değiştirebildiğini parlat.
Gerçekten yardım etti bu video bana. Hayata hep kötü tarafından bakan bir karamsar olarak gecem güzelleşti. Teşekkür ederim portal seviiliyorsun
varoluşsal sıkıntılara düşerken attığın bu video gerçekten tam zamanlama oldu. gerçekten iyi işler cıkarıyorsun
Hemen tekrar dinledim ve tekrar teşekkür etmek istedim. Videonun hayatımın akışını anlamamda ne kadar yardımcı olduğunu bir bilseniz… sizinle geç tanıştım ama diğer videolarınızı da keyifle izleyeceğim. Böylesine güncel bilgilere ulaşabilmek mükemmel ve bunun bizlere ulaşma şekli ve bizlerin yapabilecekleri… iyi,güzel fikirlerimizin gerçekleşmesi dileği ile.. ( bu arada bu benim UA-cam’da ilk yorumum diye hatırlıyorum..) Sağlıcakla kalın.
Bu video tam zamanında verilmiş bir ilaç gibi geldi. Çok teşekkürler böyel videolar yaptığın için. Uzun zamandır takip ediyorum ve bu tarz videolarını da seviyorum. Nice videolarda görüşmek dileğiyle!
Şuan içinde adeta boğulduğum yalnızlığımın farkındayım , konuşmaya öyle ihtiyacım varki ama anlatacak bişeyim yok 😔 dinleyecek biride yok gerçeği
benim hoşuma giden kavram ise vicdanın kolay bir şekilde kandırılabilmesi, böylece daha özgür oluyoruz. aslında vicdan bize zincir takıyor
Çok teşekkür ederim. Hayatım kötü giderken, sıkıntılarla boğuşurken, moralim alt üst iken bu video sayesinde farklı bir bakış açısı kazandım. Sahip olduklarımı hatırladım. Hedeflerimize odaklanmanın ve sorumluluğun önemini anladım. Gerçekten çok teşekkür ederim. 🙏
Video atmış gönlümün prensi
bir kulaklık babamda bir kulaklık bende sizi dinledik emeğinize sağlık teşekkür ediyorum
Seni ilk takibe aldığımda 3k aboneli boyutlararası bir kanaldı burası. Şimdi ise hak ettiğine daha da yaklaşan, çok güzel bir kanal oldu. Teşekkürler Can
Edit: Bu video sonunda bahsettiğin geçmişte yaşayan insanlar için bile yaşamaya devam etmeliyiz diye. Bu tam da Tengricilik’teki Atalar Kültü’ne benziyor.
Gerçekten de bir hedef uğruna verdiğin savaş ve uğruna yaptığın fedakarlıklar insana daha fazla zevk veriyor anlık zevklere nazaran öyle ki başta kpss ye çalışırken zorlanmama rağmen sonraları bu işten zevk almaya başlamıştım ve sınav geçtiğinde ise bir boşluğa düşmüştüm şimdi yine çalışcam çünkü o çalışmam yeterli olamadı ama bu sefer daha kararlı ve eminim daha önce at gözlüğümü takmamıştım bu sefer takıcam 🤓
İnsan kendine iyilik yapanı da kıskanır. İhanet bu duygudan İlham alır, çünkü her iyilik yapılan kişi kendi eksiğini hatırlatır, heleki incitici bir davranış sezdiyse. O yüzden kıskanç tabiatlı fakat eksik kimselere iyilik her zaman müthiş bir dostluk doğurmaz. Simdi bunları kaydediyorum seri den ara ara kendime ufak molalar vücuda getireceğim. Ufak orneklemelerle kendinde olanı tutarlı hale getirme çabanı taktir ettim. Dünyada var olmayı tamamlama gayreti bir yerden sonra ölüm ile bitecekse, insan umudsuzluga düsebiliyor. Var oldum ve doya doya yaşadığım bir çizgiye dokundum an ölümüme dokunduğu bir gün öncesinde hayiz olduysambve bunu bırakıp gideceksem ne anlamı var ki, bunu ebediyyete taşımak istiyorum. O yüzden adalet benim için sonsuz uzunlukta bir devinim. Egoizm ve Realizm bunu sağlıksız bir tabuya dönüştüruyor. Everasyonel cözümlerle insan kendi tekamülünü dönüştürebilir. Birbirine bağlanan nöronların sağlıklı bir iz bırakmasına hayranlık duyuyorum. Kendime ve yetiśmeye çalışırken edindiğim hırsa sırtımı dönüyorum. Çünkü ancak ve ancak olduğum kadarım ve az da olsam kendimi seçiyorum. Kendi tutarliligimi.
aga ben anlatırım anlatmasına içimi dışımı her şeyimi ortaya dökerim ama umursayan yok işte kimsenin umurunda bile değil ne çevremde ne de başka bir yerde millet dinlemiyor ki ben artık çok yoruldum bu yalnızlıktan anlamsızlıktan. şu an nefes alıyorsam tek nedeni ileride yapacaklarım ve kendimle gurur duyduğumu görebilmektedir başka kimse için yaşamıyorum ben bu alemdeki herkes manyamış
aynı şekilde düşünmekteyim.
@@sinems. :(
@@edebibaks3038 bizim gibi insanlar bu topraklarda azınlık olarak kaldı.
Her videoda kendini aşıyorsun umarım sıkılıp bırakmazsın keyifle izliyorum her videoyu
Video bildirimi geldiği zaman kahvemi ve defterimi hazırlayıp yerimi alıyorum,mevzular çok güzel ve düşündürücü,aldığım notları ara sıra bakıp kendi fikirlerimle birleştirip bazen arkadaşlarımla müzakire ediyoruz,bana göre bu aşırı keyif veriyor ve düşüncelerin ve fikirlerin gelişdiğini fark ediyorum,videolar zamanla daha da kaliteli ve kapsamlı olmaya başlıyor ve bu nokta mevzulara olan ilgiyi direk etkiliyor,çok güzel işler yapıyorsunuz ve başarılarınızın devamını dilerim,belki bir gün canlı karşı karşıya kahve içerek bişeyleri konuşmakta nasip olur...
Sevgili Portalcığım, alınma ama açık ara en iyi videon. Portal bozdu diyorduk ama son birkaç videodur çok sağlam işler çıkartıyorsun. Düşünce dünyamıza katkıların için çok teşekkürler..
Hangi videoları yüzünden bozdu diyordunuz? Bu arada merak ettiğim için soruyorum, yanlış anlaşılmasın.
@@eylemm04 kutsal ve dinlerin doğası, yardım et aurelous abi vs o kısım. Son bitkaç videodur çok iyi. Özellikle bu muhteşemdi.
@@emrebasaran579 sağ olun. :)
Polinom çözmem gerekiyodu, üşendim, tam telefonu açtım bunu gördüm hayatımın daha iyi Bi şansı olamaz LESGOO
2023 tayfadanmisin knk ?
Nietzche her insanın kendi değerini oluşturmasını değil sadece üst insanın değer oluşturmasını istiyordu örneğin "sen kendi kendine dönen bir çark olmak istiyorsun ama yıldızları da kendi etrafında döndürmeye gücün yetecek mi?" diye bir söz kullanmıştır. Bu insanların belii bir kişi etrafında toplanması gerektiğini savunduğuna kanıt olarak görüyorum ben şahsen.
Nietzsche sürü psikolojisine karşıydı
biyo çalışcaktım bekleyebilir
Dostoyevski'nin Karamazov Kardeşlerde anlattığı olaylar ve "Akrabalığın getirmiş olduğu sevgi kadar samimiyetsiz bir şey yoktur." Sözünü 1.elden yaşamış biriyim. Ve bu sadece kuzenimin kuzeni falan gibi değil direkt çok yakınlarımız. Dışarıdan hep daha iyi muamele gördüm akrabalarımın çoğunun dili yılan gibi çünkü sadece sevdiklerimle konuşurum. Peki ben aile kavramından tiksiniyor muyum? Hayır sadece kendi ailemi sevmiyorum. Benim her istediğimi yaparlar ama hep psikolojimle oynarlar. Başka insanlar bu kadar acımasız değil." Hayat bana insanların acımasızlığını erken öğretti bu kadar.Bir de bu çoğu anlattığım kişiler şu anda yaşlı bir şey söylesem direkt kalp krizi geçirirler. O yüzden diyorum ki değer mi?Ha bu işin sonunda şunu yapacağım. Gideceğim onlar yılanlık veya akreplik yapamayacaklar. Arkamdan sadece hayırsız diyebilecekler desinler. Yaptıklarının yanında hiçbir şey. Daha gencim ilerde aile kurmak isteyebilirim. O zaman bu insanlar benim yüzümü bile göremeyecekler işte. O zaman sevgi vereceğim diye yaptıkları kötülükleri anlayacaklar ama çok geç olacak.
Ders çalışmayı bitireyim dönüp izleyeceğim.
Hayat konusunda insanın içine dokunan ve yine hayatla ilgili bir çok konuda ilham veren bir içerik olmuş, başarılarının devamını dilerim abi.
18:50 mesela ben şu an yks ye çalışıyorum ve haberleri takip etmiyorum hatta gündemden çok uzakta kaldım ama kafam rahat en azından. Arada haberlere istemeden denk geliyorum ve olup bitenler beni üzmekten başka bir işe yaramıyor o yüzden en azından hedefime gidene kadar dış dünyada olan olayları görmemek bana iyi geliyor
Hala aynı şekilde yürütebiliyor musun
@@rohatokcu3233 haber konusunda evet hala türkiyede ya da dünyada olanlar umrumda değil pek haberim yok çünkü ama normak sınav psikolojisini yönetmekte zorlanıyorum bir süredir
Eski videolarınıza göre daha hızlı konuşuyormuşsunuz gibi hissediyorum yine eskisi gibi sakin konuşursunuz umarım çünkü o sesinize videoları dinlemeyi seviyorum
Kafamın içinde dönen tüm kargaşa meğersem bu videoymuş her şeyi özetlemiş ,kendimi gördüm.
Şimdi profesyonel videoların daha profesyonel görünüyor. Kameranı büyütmek harika karar, Mükemmel kurgu🙌
Yas tutma sebebiyle var olmanın hiç var olmamaktan daha iyi görülmesi dışında videodaki çoğu şeye katıldım. Bir de ben uzun zamandır hayatın genellenebilir tek anlamını mutlu olmakta görüyordum. Buradaki mutluluğun asıl anlamı ihtiyaçların karşılanır olması sonucu mutsuz ya da acılı hissetmemekti. Bitkiler ve hayvanları da dahil ederek bu şekilde düşünüyordum. Şu an düşününce tüm canlılara uyarlanmış istediğim tanımı ifade edici uygun bir Türkçe kelime bulamadim. 😊 Videodaki anlamlı bir hayat yaşamak bence hayatın nihai amacı olamıyor hala. Çünkü anlamlı bir hayat yaşama isteğinin arkasında da elde edilecek bahsetmeye çalıştığım duygu yatıyor. Onun dışında video güzel hazırlanmış, ellerinize sağlık.
Merhabalar. Çok güzel konulara değinmişsiniz. Hepsine tek tek yorum atsam uzun bir cevap olacak. Sadece asıl takıldığım bir nokta var ki kendi düşüncelerimi belirtmek istiyorum bu konuda.
Din, millet, ırk gibi konularda ortak değerlere sahip olunması insanların çatışmasına engel değil. Tam tersi, en çok çatışılan konular bunlar. Dinle ilgim yok, tanrıya nasıl inanmazsın; tanrı var, peygamberi yok mu sayarsın; A dinine aitim, ne demek A dini B'ye neden inanmıyorsun; B dinine geçeyim, haydi gel seni B dininin bilmem ne mezhebine alalım. Bu liste uzar gider. Dünyada en çok çatışılan konu olduğu için bunu verdim ama insanın olduğu her yerde ve her konuda bu çatışmaların izine rastlayabilirsiniz.Herkes dünyada yalnız hissetmemek, topluluğa ait olduğunu sanmak vs. gibi nedenlerde bir şeylerin taraftarı olmak istiyor. Bunda sorun yok. Asıl sorun bunların karşı tarafa dayatılmaya çalışıldığında başlıyor. Futbol, partiler söz konusu olduğunda holiganlar gibi bir tarafı tutup, karşı tarafa kin tutuyoruz. Neden? Aslında elle tutulur bir neden olmasa da yapıyoruz işte. Mantıklı değil. Mantığın olmadığı yerde hatalar, yanlışlar başlar ve kötü sonuçlar doğar.
Hatta ortak değerlerin ne kadar sorun olduğunu ve bunu aslında herkesin içten içe bildiğini şununla ispat edebilirim; Herkesin bu temel konularda özgür olması gerektiği hem İnsan Hakları Bildirgesinde hem de Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda belirtilmiştir. Üşenmeyeyim, şuraya söz konusu maddeleri yazayım;
*İnsan hakları; tüm insanların hiçbir ayrım gözetmeksizin yalnızca insan oluşlarından dolayı eşit, özgür ve onurlu yaşama hakkına sahip olmasıdır. Herkes, cinsiyet, ırk, renk, din, dil, yaş, tabiiyet, düşünce farkı, ulusal veya toplumsal köken, zenginlik gibi fark olmaksızın kanun karşısında eşittir.
*Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. (Anayasa madde 10).
Herkes özgür ama gerçekten farklı düşünmek isteyen insanların çeşitli cezalandırma yöntemleriyle bastırıldığı bir yerde, benden olmayan buradan gitsin düşüncesiyle hareket eden insanların arasında nasıl mutlu olunabilir. İyi bir insan olmanın yolunu isterseniz 1000 kutsal kitapla, yasalarla, örf ve adetlerle insanlara dayatmaya çalışın, olmaz! Olmuyor. Olmadı. Görüyorsunuz.
Bence insanlığa onu gerçekten yok edecek bir tehdit vereceksin. Birleşeceklerdir. Ama kısa bir süreliğine. O tehditin nasıl yok edilmesi gerektiğine karar verirken bile binbir yola ayrılıp, çatışacaklardır. Birlik diye bir şey yoktur. Bakış açısı vardır sadece.
Saygılarımla.
Tabi ki de bir toplumda din veya yasa olsun olmasın tartışma eylemi kaçınılmazdır. Bence bunun nedeni değerli hissetmek. A dinine inan olan kişi B dinine inan kişiyi kendi dinine çekmeye çalışmasının birçok nedeni olabilir: tamamen saf duygularla kendi "doğrusuna" çekerek iyi bir sonunun olmasını istiyor olabilir, kendini değerli hissetmek olabilir, sadece muhalif olmak icin olabilir, böbürlenmek için olabilir... Ayrıca bence herkes aynı dine, aynı takıma veya partiye üye olmak istemez çünkü eğer böyle olursa kendini diğerdinden bir çaba harcamadan üstün konumda olmaması onu değersizleştirecektir veya anlamsızlaştıracaktır.
Din veya yasanın yerini başka bir şey tutamayacağı ortada. Eğer herkes üst insan olsaydı, herkes kendi değerini kendine verseydi bu daha büyük bir kaosa yol açardı. Herkes kendi amacına ulaşmak için ahlak değerlerini yok sayardı ve ahlak değerlerini amaç yapmış biri gelip onlarla tartışırdı yani her türlü bir tartışma halindeyiz. Ama din veya yasa en azından çoğunluğu toplumun yararına davranmasına yardımcı oluyor.
Özgürlük çok zor bir kavram derinlemesine düşününce asla özgür degilmişiz gibi geliyor. O yüzden bu konu hakkında yorum yapmakta zorlanırım.
Dostum çok iyi işlere imza atıyorsun alanında en çok sevdiğim kanal senin kanalın. Kaliteyi bozmadan tam gaz devam etmeni diliyorum.
bu adam ülkemizi yönetmeli
Tam da aynı sorunları yaşadığım dönemdeyim. Bu video bana iyi geldi sanki. Önceden tanrının aslında kanıtlanamaz bir şey olduğunu anladığımda anne ve babama bunu anlatmıştım, onları tanrıdan döndürmeye çalışmıştım. Fakat şimdi anlıyorum ki onlar da bu dönemleri geçirmişler ve çevrelerinde değer gösterecek bir tek tanrı kalmış. Bunun pişmanlığı içinde oldum bir an ve gidip ikisine de tanrıya inanmalarını, onu sevmelerini ve onun için yaşamalarını söyledim. Aslında daha detaylı bir şekilde anlatabilirdim ama mental olarak çok yorgunlar, günler geçtikçe ara sıra anlatırım yine farklı şekillerde. Teşekkür ederim Portal.
Yalnızlık bize asıl gibi geliyo ki aslında bir açıdan öyle fakat başka bir açıdan bakarsak rahat alanından cikmamaktir ben kendimi her zmn az insan çok huzur felsefesi olarak gormusumdür ama sunu da fark ettim ki benim hiç o fırsatım olmamış insan ilişkilerim iyi olmadığından onları sevmemiştim ama şu an daha iyi anlıyorum çünkü bazen birine bir şey anlatırken ben bunu nasıl fark edememişim deriz ne tuhaftır ki hep ağzımızdan çıktıktan sonra hep daha mantıklısı aklımıza gelir
Yaptığın videolardan çok zevk alıyorum.Uzun süre boyuna izleyebildiğim tek videolar.Yaptığın küçük şakalar da videonun tadına tad katıyo.
Peterson güzel boş yapan, sevdiğim bir karakterdir.
Edit:
Psikolojik bir deney yapılıyor. Denekler teker teker, içerisinde üzerinde tuşlar bulunan bir konsol ve bir ışık bulunan bir odaya alınıyorlar ve kendilerine, eğer doğru tuşu bulurlarsa ışığın yanacağı ve odadan çıkabilecekleri söyleniyor. Konsolun karşısında, bir bebeğin hayat karşısında kaldığı gibi kalan denekler, deneme-yanılma yöntemine başvuruyorlar. Tek tek tuşlara basıp ışığı kontrol ediyorlar. Tuşlardan birine bastıklarında ışığın yandığını görüyorlar. Işığı yakan tuşu bulduğunu zanneden denek, teyit için aynı tuşa tekrar bastığında ışığın yanmadığını görünce bir tuştan ziyade bir tuş kombinasyonu olduğunu düşünüp son bastığı tuştan önce bastığı tuşlara da basıyor fakat ışık yanmıyor. Neticede iş, spesifik bir biçimde otururken spesifik bir şeyler mırıldanarak spesifik bir parmak ile bir tuş kombinasyonu girmeye kadar gidiyor. İşin aslı o ki tuşlar ile ışık arasında herhangi bir bağlantı yok, ışık tamamen rastgele yanıyor. Gelgelelim ki odadan çıkan her bir denek, ışığı yakmak için gerekli tuş kombinasyonunu bulduğuna inanarak çıkıyor.
Bu deney bize öğrenme psikolojisi ile ilgili de fikir veriyor aslında. Öğrenme dediğimiz şey basitçe beynin iki olay arasında bir bağlantı kurması ve hızlı bir şekilde, kurduğu bu bağlantının doğru olduğunu varsaymasından ibaret.
Hayatın içinde de bu odadaki denekler gibiyiz. Herkes kendi kişiliği, zekâsı ve yaşantıları sonucunda kendince "hayatın yöntemini" çözüyor ve ipini koparan kanaat önderliğine soyunuyor. Jordan Peterson da bunlardan biri yalnızca. Kitlelere, ışığı yakmak için gerekli olduğunu düşündüğü tuş kombinasyonundan bahsediyor. Elbette fikrini söyleyebilir, nitekim şu an ben de öyle yapıyorum. Ancak bazı insanlar bana kendi işine bakmaktansa spor salonunda dolaşıp millete "kardeşim yalnız o hareket öyle yapılmaz" diyen bro'lar gibi geliyor. Hayatın içinde bir "bro" edasıyla dolaşıp insanlara "Kardeşim yalnız sen o hayatı yanlış yaşıyorsun, o hayat öyle yaşanmaz." diyorlar. Fikrimce, hayatın doğru veya yanlış bir yaşanış biçimi yoktur ve herkes kendi hayatını nasıl yaşayacağını kendi belirlemelidir. Ayrıca, herhangi bir şey için ortaya atılan 'yapılmaz' önermesinin ('yaşanmaz' gibi) doğruluğunu test etmenin en iyi yolu o şeyi yapmayı denemektir. Eğer yapılabiliyorsa, 'yapılmaz' önermesi yanlışlanmış demektir. 'Öyle yaşanmaz' dedikleri hayatı öyle de yaşayabiliyorsak, önermelerini çürütmüş oluruz diye düşünüyorum.
Elbette herkesin hayata dair ürettiği fikirlerini birbirleriyle paylaşmasında bir sıkıntı görmüyorum. Ben sadece insanların bu fikirlerine ne kadar itibar etmemiz gerektiğine dair sizleri düşündürmek istedim. Ve kendimize soralım, biz Peterson'un hayatını mı yaşıyoruz yoksa kendi hayatımızı mı.
Çok güzel bir yorum 🤙🏼
@Necati Ceyhan "Elbette fikrini söyleyebilir, nitekim şu an ben de öyle yapıyorum." diye yazmışım zaten oraya. Sanırım kırmızı hapı yeni yeni alıyorsun ama Peterson Red Pill felsefesini doğru kavrayabilmiş bir adam değil.
Çok kaliteli yorum
Nasıl güzel bir içerikdir bu hayatımda gördüyüm en iyi içerik en güzel konuşma Azərbaycandan izliyorum sizi , süpersiniz❤
Ses tonu, anlattıkları, yorumları gerçekten mükemmel
Mutluluk kovalanması gereken ya da peşinde koşulması gereken bir şey değildir zaten.O hep vardır,sadece görmeyi öğrenmek gerek.Hayatın yolundayken mutlu olmak çok kolay,asıl her şey boka sarınca mutlu olmak zor.Durup yavaşlarsak,önemsemediğimiz birçok ufak şeyde bile mutluluğu bulabiliriz.
Seninle arkadaş olmayı çok isterdim, çok iyi muhabbet ederdik diye düşünüyorum. Anlattığın her şey çok ilgimi çekiyor.
milyonuncu gece dinleyip uyuyusum 11 ağustos saat gece 4:12
_"kendinizle iyi geçinin, çünkü hayattaki en uzun ilişkiniz kendinizledir."_
- La Edri
kesinlikle
Hayatımın hiçbir döneminde konuşan insan olmadım. Her seferinde dinleyen, sırları tutan ve insanların geçmişlerini, yakındıkları şeyleri, sitemlerini ve acılarını dinleyen oldum. Hayatımın hiçbir anında, konuşan biri olmadım. Konuşmayı sevmedim, hislerimi belli edemedim ve sadece anlaşılmayı değil, dinlenilmeyi de istemedim. Ve çoğu zaman dünyaya sosyal bir varlık olarak geldiğim için de, sanırım acı çektim. Çevremdeki en güvenilir, en sağlam karakter yapısına sahip insanların bile onlara sır verenleri unutup, bu sırrı herkese rahatça anlattığına şahit oldum. Eğer bir derdim varsa, bunu kağıda veya dijitale doküman olarak yansıtırım, gerekirse dönüp duvara konuşurum ama değil çevremdeki bir insana, gidip bir psikoloğa bile dert anlatmam. Daha önce de zaten psikoloğa bazı şeyleri anlatmaya çalıştım. Bunların hiçbiri de yalnızlığım veya acılarım hakkında olmadı, direkt olarak sorunu ve sorunu nasıl çözeceğimle ilgili varsayımlarımı, alternatif yolları anlattım. Psikolog dinledi, kendince tavsiyeler bir şeyler anlattı işte, ama onu dinlerken bir süre sonra bana merhem olamayacağını saklamaya çalıştığı gözlerinde gerçeği gördüm, konuşmasını bitirmesini bekledim ve gittim, bu kadar. O zamandan beri de birisine içimi açmanın ne derece gereksiz bir eylem olduğunu anladım. Diyelim ki o klişe tabirle "iyileştim", elime ne geçecek ? Nereden baksam 70-80 yıllık ömür için mutlu olmaya çalışmak, kuvvetle akan şelalenin önüne küçük bir çakıl taşıyla engel olmaya çalışmak gibi. Bir hayata geldim, o zaman mutlu olmalıyım fikirlerini de anlamıyorum insanların, bir kere de birisi, onların tabiriyle "mutsuz" olsun mesela, belki asıl mutluluk budur ? "İyileşme"nin hastalanmak olabileceğini kimse düşünmüyor mu ? İlla bir şeylere anlam yüklemek zorunda mıyız ? Bir kere de, anlamsızca yaşayalım şu hayatı, ne çıkar ? Ne kaybederiz ? Zaten bitecek ve sahte olan bir mutluluk mu ? Her türünün koşullu ve karşılıklı olduğunu bildiğimiz, sevginin mi ? Biz daha el kadar bebeyken, annelerimiz 9 ay karınlarında taşıdıklarını söyleyerek bizden karşılık beklemediler mi ? Bu hayatta ne aileden, ne çevreden, ne de başka bir şeyden hayır gördüm, ve anladım ki bunun nedeni benim insanlardan ayrık düşünüyor olmam. Mesela dünyaya gelmenin benim sorumluluğum altında bir eylem olmadığını, ve çektiğim tüm acılarla anlamsız bulduğum mutluluğun sebebinin o olduğunu söylediğimde anneme, onun için terbiyesiz, ahlaksız, asi bir evlat oldum. Eğer ahlâk insanlara kalmışsa, yanmış bu dünya. Bitmiş kalplerimizdeki insanlık da, vicdan da. Şahsen ben yıllardır böyleyim, doğduğumdan beri, 20 yıldır ömür sürüyorum, bir kez olsun bu düşüncelerim değişmedi. Hakikat değişmez çünkü, yalnızca insanların fikirleriyle yanlış bir şekilde asimile olur. Mutsuzluktan bir veba gibi bahsedilmemeli bence, herkes "mutsuz" olmanın ne derece "mutlu" eden bir eylem olduğunu bilseydi, gerçek mutluları kimse tanıyamazdı. Bir gün değişime uğrar mıyım bilmiyorum, ama umarım hastalanmam.
UA-cam daki en sevdim kanaldır kendileri bildirim gelmesine o kadar sevindim ki
Müthiş analizler. Ağzınıza sağlık
Son kısım çok anlamlıydı
Kral podcastleri bekliyoruz. Çok hoş video
VİZEM VAR AMA SEN DAHA ONEMLİSİN
İyi ki varsın abim, ne zaman içim daralsa açar senin videolarını izlerim ve video sonunda daha iyi hissederim :)
bu günü senin videoların için ayıracağım. Çok değerli buluyorum paylaşımlarını. teşekkürler mutlu noeller 🌲
Aslında Pitırsın klinik psikologdan çok bir felsefeciymiş :) yakın alanlar... İçimizdeki düşünceleri söze döktüğünüz için teşekkürler hocam...
Sorumluluk almak
Değerli hissetmek
İyi tarafları görmeye çalışmak
Kaygılardan uzaklaşmak için bir şeye odaklanmak (at gözlüğü metaforu)
Faydalı bir yayın sağ olun, inşallah hayatımıza pratik manada yansıtma cesareti ve kararlılığı gösteririz...
hocam en az anlatımınız kadar harika olmus arkaplan daha profesyonel ve göze hitap ediyor. :)
Normalde senin gibi içerik üretenleri daha sonraya izleye kaydederim sonra izlerim ama seni direk izliyorum nerde olursam olayım. Adamsın portal
11/21/22 "birdahaki video böyle olsun"
- Portal
11/28/22 olmadı.
can hocam devam edin insanların hayatına dokunuyorsunuz kendi adıma konuşursam sizi izledikten sonra hayata bakış açım değişti.
Yine harika ve faydalı bir video. Ağzına sağlık dostum.
Can bey, sesiniz beynimdeki düşüncenin sesi gibi.
Universite doneminde grup arkadasim kopya cektigi icin ayni dersi tekrar almak ve bir donem okulu uzatmak zorunda kalmistim. Aslinda kucuk gozukse de aslinda hicbir zaman unutmayacagim bir OC ile tanisma firsatim oldu.
14 yaşındayım. İlk olarak diyeyim tam olarak annemin birtanecik kızıydım. Neredeyse 2 ay falan oldu,belki de ya daha az ya da daha fazla olmuştur annemi kaybettim ve bu çok ani oldu. Ve ben annemi en son ölümünden 4 gün önce falan gördüm. öldükten 10 dakika sonraki vücut ölümü anında gördüm,sarıldım kokladım annemi. Babamla aram o kadar da yakın değildi annemle olduğu kadar, gerçekten çok zorlanıyorum ve hayat çok zor. İntihar düşündüm ama o zaman da etrafımdakilere iyice yük olacağımı anladım. Hocalar da hiçbir şey demiyor ne yaptıysam onu veriyorlar puan olarak sanki hiçbir travmam yokmuş gibi. Hayatta çürüyüp gidiyorum işte....annenize gidin sarılın.
30 yaşında İşsizim, iş bulmaya da umudumu kaybediyorum, çok sevmediğim kız arkadaşımla çalkantılı ilişkim var, sanırım anksiyetem var ve bu yorumu okuyunca ağladım...
şimdi nasılsın
Guzel video ve icerik ama “vakit” kelimesini cok kullaniyorsunuz. Benim dikkatimi cekti bilmiyorum belki baskalari normal bulmustur
kendimi bildim bileli böyle yaşıyorum ama benim için böyle daha iyi çünkü karakterim bu, psikolojik bir sorun değil.
Güzel konuşma olmuş.yemek yaparken podcast gibi dinledim.daha çok stoa içeriği gelsin.
Sorumluluk alma stoacılık ile ilgili bence.
Son saniyelerdeki o göz kaçırma... Kendimden değil kendimi buldum videoda. Emeğine sağlık ulan
Can, arkaya ufaktan güzel bi klasik müzik koysan ne güzel olur ya da herhangi bi score
Dostlar yine de söylemek istiyorum ki Peterson muhafazakar bi' adam.
Aynı videoyu 3. kez izliyorum keşke daha sık video gelse
Bu podcast i arada bir izlemek güzel
Yeni video gelmesine cok sevindim
Boktan hissederken bi damla cansuyu tadında bir konu ve anlatım, ağzına sağlık
içinde yaşadığımız toplum,aile ve arkadaş çevremiz çok önemli
bu kanalı keşfettiğim için çok mutluyum
Jordan Peterson'ı çok severim. Güzel bir video olmuş can emeğine sağlık.
Samimiyetin ve harika anlatımın için teşekkür ederim .
Bence videoların çok güzel seni uzun zamandır takip ediyorum ve kendimi geliştirirken çok yardımın oldu bunun için teşekkürler bence kendi görüntün ile çektiğin videolar önceden yaptıklarına nazaran daha az sürükleyici belki önceden kullandığın müzikler ile alakalıdır yada önceden metin yazıyor olabilirsin bilmiyorum ama bence önceki videolarında daha iyi bir hikaye anlatımı olduğunu düşünüyorum
iyi ki bu videonuzu da izledim.
At gözlükleri örneğini beğendim izlediğim bir dizide at maskesiyle cinayet işleyen bir katil vardı ve sağını solunu göremiyordu sadece önündeki kurbanları görüp öyle öldürüyordu demek ki hepsini değil sadece gördüklerini hedeflediklerini öldürüyordu.. çok enteresan
Herkese ama herkese huzur dolu para bollugu olan bir hayat dilerim
17:50 Önüne hedefi koymadıkça amaca tez varılamaz.
Yaklaşık 1-1,5 yıldır benim dert dinleyenim holümün tavanı.Cidden yalnızım ve neden bilmiyorum ama sosyal olamıyorum çekiniyor musun deseniz onu bile cevaplayamam çünkü çekindiğimi hiç sanmıyorum galiba sadece soranım olmadığı için böyle oluyor.
ben de öyle ya bir utangaçlık veya çekingenlik hiç yok. biri gel beraber takılalım dese peşine takılacağım ama öyle biri de yok
@@devonxxxx biri demeden sen söyle sen ilk adımı at.
@@bilgekarabcak2980 yani ben atmasına atarım da bir samimi olup bir yabancı gibi davrananlar çok var etrafta. öyle olunca insanın kafası karışıyor bende bir sorun mu var acaba ama yok. daha önceki arkadaş grubumda elimden geleni yapmıştım ama bana karşı tuhaf tuhaf hareketleri vardı. 5 kişiydik hep beraber takılıyorduk özellikle ikisi alttan alttan dışlıyordu. ben bunu farkettiğim anda kafamda bitiririm o ikisini. hani bir nedeni falan da yok ilgi alanlarımız farklıydı ama anlaşamaz gibi durmuyorduk ben her çeşit insanla gayet de güzel anlaşırım o manyaklar neden öyle yaptı hâlâ bilmiyorum. diğerleri görüp bir şey demiyordu ben de istenmediğim yerde durmam kafasında bıraktım onlarla takılmayı. normalde sınıfta sevilen biriyim hocalar öğrenciler kimse benden nefret etmez çoğu kişiyle arada sohbet ediyorum zaten ama şu an kimseyle bir samimiliğim yok. bu yüzden okulda acayip sıkılıyorum yapabileceğim bir şey de yok maalesef. seneye üniversite sınavı için okul değiştireceğim o zaman muhtemelen arkadaş edinirim
30 yaşımdayım, işsizim ve düzgün bi iş bulmayada umudum azalıyor ve hiçbi imkanı olmayan bi köyde yaşıyorum, yaşıtlarım 2. Çocuklarına doğum günü kutluyor, benden evlilik teklifi bekleyen çokta sevmediğim kız arkadaşımla çalkantılı bi ilişkim var. Ailem olmasa naparım diye düşünüyorum, ne yol gösterenim var ne yardım edenim nefes alamıyorum ağlıyorum bazen. Söyle bana sen daha mı kötü durumdasın ?
Peki Frankenstein kitabındaki Yaratık ne yapabilir?
İnceller yalnızlığa mahkum olmak zorunda mıdır?
İncelleri kim dinler?
UA-cam un en değerli bildirimi gelmiş hoşgelmiş...
Eline saglik videolarını ve kendini gelistirmen çok hoş
zaten çoğu kişi dinlemeyerek kendisini profesör zannediyor
5:12 Etin ete değmesi 😂😂😂
iyi degilim.
Çünkü ilk yorumsun
30 yaşımdayım, işsizim ve düzgün bi iş bulmayada umudum azalıyor ve hiçbi imkanı olmayan bi köyde yaşıyorum, yaşıtlarım 2. Çocuklarına doğum günü kutluyor, benden evlilik teklifi bekleyen çokta sevmediğim kız arkadaşımla çalkantılı bi ilişkim var. Ailem olmasa naparım diye düşünüyorum, ne yol gösterenim var ne yardım edenim nefes alamıyorum ağlıyorum bazen. Söyle bana sen daha mı kötü durumdasın ?
@@sskingdom7181abi naptın 30 yaşında kadar
Ne faydalı bir çalışma.Tesekkurler
Freud hakkında bir video gelirmi
Daha çok logoterapi gibi, hayatın anlamı ona anlam yuklemekle oluyor yani.
20:17 ama ben biseye odaklansamda gozumun yan tarafiyla bulanikta olsa dikkat ederim cunku yapmassan cok onemli bisey kaciriyor olabilirsin.