Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîflerinde: “Kimin son sözü, «Lâ ilâhe illâllâh: Allah’tan başka ilâh yoktur.» cümlesi olursa, o kişi cennete girer.” buyurmuşlardır. (Ebû Dâvûd, Cenâiz 20; Hâkim, el-Müstedrek, I, 351) Lâkin son nefeste kelime-i tevhîd ile can verebilmenin yolunu da, diğer bir hadîs-i şerîflerinde şöyle beyân etmişlerdir: “Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz!..” (Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, V, 663) Velhâsıl cennet anahtarı olan kelime-i tevhîd ile âhirete intikâl edebilmek için onun muhtevâsında bir hayat yaşamak îcâb eder. Bunun için de evvelâ kalpteki bütün menfîlikleri bertaraf ederek onu hevâ ve heves putlarından temizlemelidir. Kelime-i tevhîdin başındaki “«لَا اِلٰهَ » lâ ilâhe”nin en mühim mânâsı budur. Nitekim âyet-i kerîmede buyrulur: “(Rasûlüm!) Hevâ ve hevesini (nefsânî arzularını) ilâh edinen kimseyi gördün mü? Şimdi ona Sen mi vekil olacaksın? (Yâni vekil olup da onu kurtaramazsın!)” (el-Furkân, 43) Mevlânâ Hazretleri de bu hususta şöyle buyurmuştur: “Allâh’ın zâtından başka her şey fânîdir. Mâdemki O’nun zâtında yok olmamışsın, artık varlık arama. Kim bizim zâtımızda, hakikatimizde yok olursa, «yok olmak»tan kurtulur, bekâ bulur. Çünkü o «اِلاَّ » illâ’dadır; «لَا » lâ’dan geçmiştir. Makâmı «اِلاَّ » illâ’da olanlar ise yok olup gitmez.” Şu âyet-i kerîme, Cenâb-ı Hakk’ın biz kullarına olan en büyük mesajlarından biridir: “Ey îmân edenler! Allâh’tan, O’na yaraşır şekilde korkun ve ancak müslümanlar olarak can verin.” (Âl-i İmrân, 102) Kalpler, ancak bütün menfîliklerden temizlendiğinde “illâllâh” hakîkatinin mazharı hâline gelir ve mârifetullâh yolunda merhale alabilir. Rabbimiz, kelime-i tevhid’in muhtevâsında bir hayat yaşamayı ve son nefesimizde de hâlisan kelime-i tevhid ile can verebilmeyi cümlemize ihsân eylesin…
Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîflerinde:
“Kimin son sözü, «Lâ ilâhe illâllâh: Allah’tan başka ilâh yoktur.» cümlesi olursa, o kişi cennete girer.” buyurmuşlardır. (Ebû Dâvûd, Cenâiz 20; Hâkim, el-Müstedrek, I, 351)
Lâkin son nefeste kelime-i tevhîd ile can verebilmenin yolunu da, diğer bir hadîs-i şerîflerinde şöyle beyân etmişlerdir:
“Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz!..” (Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, V, 663)
Velhâsıl cennet anahtarı olan kelime-i tevhîd ile âhirete intikâl edebilmek için onun muhtevâsında bir hayat yaşamak îcâb eder. Bunun için de evvelâ kalpteki bütün menfîlikleri bertaraf ederek onu hevâ ve heves putlarından temizlemelidir. Kelime-i tevhîdin başındaki “«لَا اِلٰهَ » lâ ilâhe”nin en mühim mânâsı budur. Nitekim âyet-i kerîmede buyrulur:
“(Rasûlüm!) Hevâ ve hevesini (nefsânî arzularını) ilâh edinen kimseyi gördün mü? Şimdi ona Sen mi vekil olacaksın? (Yâni vekil olup da onu kurtaramazsın!)” (el-Furkân, 43)
Mevlânâ Hazretleri de bu hususta şöyle buyurmuştur:
“Allâh’ın zâtından başka her şey fânîdir. Mâdemki O’nun zâtında yok olmamışsın, artık varlık arama.
Kim bizim zâtımızda, hakikatimizde yok olursa, «yok olmak»tan kurtulur, bekâ bulur. Çünkü o «اِلاَّ » illâ’dadır; «لَا » lâ’dan geçmiştir. Makâmı «اِلاَّ » illâ’da olanlar ise yok olup gitmez.”
Şu âyet-i kerîme, Cenâb-ı Hakk’ın biz kullarına olan en büyük mesajlarından biridir:
“Ey îmân edenler! Allâh’tan, O’na yaraşır şekilde korkun ve ancak müslümanlar olarak can verin.” (Âl-i İmrân, 102)
Kalpler, ancak bütün menfîliklerden temizlendiğinde “illâllâh” hakîkatinin mazharı hâline gelir ve mârifetullâh yolunda merhale alabilir.
Rabbimiz, kelime-i tevhid’in muhtevâsında bir hayat yaşamayı ve son nefesimizde de hâlisan kelime-i tevhid ile can verebilmeyi cümlemize ihsân eylesin…