O kadar güzel anlattınız ki, hayatımb film gibi gözümün önüne geldi. Gerçekten müziğe ulaşabilmek için çok fedakarlıklar yapardık. Okul harçlıklarımızı aç kalır, kasetlere ve dergilere yatırırdık. Sevdiğimiz sanatçıların albümleri Türkiye'ye çok geç ve kısıtlı gelirdi. Her gün plakcilara gelip gelmediğini sorardık. Gelse de kısıtlı olduğu için plakcilar satmaz, kopya verirdiler.Hey dergisinin bir sayısını kaçırmıştım, 1ay aradığımı hatırlıyorum.:))
Her gün mutlaka hiçbir şey yapmadan müzik dinlerim. Yarım saat bile olsa bunu yapın, müzik zevkiniz çok farklı yerlere gidecektir. Müzik dinlemek asla hiçbir şeyin mezesi olmayacak bir olgu.
2 роки тому+24
E yaş gereği tüm bu süreçleri yaşadım. Long play ve 45 likler, sonrasında kasetler. İstanbul da olmamıza rağmen istediğimiz müziği her yerde bulamazdık. İstediğimiz müziği bulabileceğimiz bir kaç yer vardı. Evet dinleme deneyimi odaklıydı, binlerce müziğe ulaşım yoktu. Elinizdeki kasetleri dinlerdiniz. Batı müziği dinliyorsanız radyo olarak sadece TRT 3 vardı. Kasetleri ileri geri sarıyor olsanız bile fiziksel bir sınır olduğu için bunu çok sık yapmazdık. Bugün de müziği yoğun dinliyorum. Odaklı dinleme de yapıyorum. Bu kişilerin ilgisine bağlı diye düşünüyorum. O zamanlar da müziği arka planda dinleyenler vardı. Bugün de öyle. Eskiden müzik radyo ağırlıklıydı. Televizyon yayını eskiden tek bir kanaldı ve saat akşam 7 gibi başlardı. Televizyon yayını başlamadı neredeyse 1 saat önce televizyon açıp beklediğimi biliyorum. Önce test ekranı ve test sinyali. 1khz. bir düdük sesi. Ses kısık beklenir. 15 dakika kala TRT test ekranı ve TRT sinyal müziği girerdi. Defalarca tekrarlardı. Televizyon olmadığı için tüm gün radyo açık olurdu. Büyük ihtimalle bu kanalın izleyicileri çoğunlukla odaklı müzik dinleyicisidir.
Hocam söyledikleriniz o kadar doğru ki... Söylediklerinizi daha önceden farkettiğim için kendimi şanslı sayıyorum. 4 yaşındayken kasetçaların başına oturup saatlerce müzik dinleyen bir çocuktum. Hepsi beni çok derinden etkilerdi. Sadece müziğe odaklanınca gerçekten kulak ve hayal dünyası inanılmaz gelişiyor.
Hayal dünyası tespiti çok doğru. Ne kadar iyi yapılmış olursa olsun video kliplerin kısıtlayıcı bir yanı var mesela. "Bu şarkı budur" der gibi. Oysa yalnızca müziği dinleyince bambaşka şeyler canlandırabiliyor insan.
Merhabalar Doruk bey, Çalışmalarınızı ilgi ve merak ile izledim, izliyorum. Gerçek bilim ve sanat birlikte ilerledikçe, O toplumların ışığı olmuş, olduğunu biliriz. Çünkü iyi niyetlerle kullanıldığında, iyileştirici etkisi vardır, bireyde yada topluluklarda. Boş zamanlarımızın olmadığı, dijital haytın akışıda, düşünmeye değil ki, müziğe, Günümüzde, bunları yapabilmeye fırsat yok, gibi gözüküyor. Profesyonel çalışma hayatında ise, yaşanan zorluklar nedeniyle, hissedilenler, farklı bir şekilde müziğe yansıyor. Bahsetmiş olduğunuz zorluklar, elbette aşılabilir bir sorun. Çok da kalıplaşmaması gereken bir sektörde, basma kalıp eser üretimi sorunlara çözüm getirmediğini farkettiyoruz. O halde daha uygun bir sistem ile, tüm İnsanların kolay erişilebilir, bu güzel keyif ve alışkanlığı üzerinde konuşabiliriz. Saygı ve sevgilerimle. Müzisyen, Ömer Çayırlı. Antalya, Nebiler.
Doruk hocam eskiden TRT de her kitap bir dünyadır isminde bir program vardı bayılırdım. Her videonuz ayrı bir dünya çok çok minnettarım teşekkür ederim. Müziğe salt müzik olarak değil de sosyolojik ve psikolojik etkileşimleriyle bakıp, durum tespiti yapıp üstelik bir de öneriler de bulunmak günümüz koşullarında sadece müzik değil sanatın bir çok dalı adına çok kıymetli. Iyiki varsınız 🤗❤️
Söylediklerinize hak vermekle birlikte insanların müziğe erişiminin kolaylaşması bence hayati bir olgu. 90larda ve 2000lerde gençliğini yaşamış biri olarak insanların farklı müzik dinleyen kamplara bölünmüş, tekil sanatçılara tapan müritlere dönüşmüş olduğunu hatırlıyorum ve bugünlere şükrediyorum. Ne kadar farklı tür müziklere erişim kolaylaşırsa o kadar iyi ve internetin bize en büyük hediyesi bu oldu.
Selam. Çok güzel anlatmışsınız iyi ki varsınız. 35 yaşındayim yaklaşık 10 yaşımdan bu yana sizin bu anlattıklarını sürekli yapıyorum benimn en iyi antideprasanım, o anlattığıniz an dır. Oyle bir an ki o; zamandan mekandan bağımsız. Nekadar anlatmaya calissam da tam tarifini veremem o anın. Benim keşfettigim; sözlü müzikler insani çok şartliyor. Söz olmayan müzikler ise insani istediği yere ulaştırıyor. Hatta bazı konsantre anlarımda bestecinin o anki inişi çıkışı bestelerken yaptiğı çalışmalarını, denemelerini, notaları yazıp sildiğini hayal ediyorum. Sanki onun yanındayım da bana soruyor "nasil oldu mu" diye der gibi☺️ Müzik beynimizin en güzel algısı. Beethoven'a Gabrial Faure'ye Fazıl Say'a Debussy'e inanarak hissederek müzik yapıp hayatima bu güzel etkiyi yapan her müzisyene TEŞEKKÜRLER 🙏
Yeni bir tarzı denemek istediğimde adeta şarkı avcılığına çıkıyorum. 70 ve 80'lerin Funk şarkıları gerçekten çok keyif verici. Yine de müzik prodüksiyonu yapmış biri ister istemez eleştirel ve analizci kulakla dinliyor şarkıları. Synth bass ile kick aynı anda vuruyor, snare'e çok uzun bir plate reverb koyulmuş, cow bell hep aynı çalmıyor pitch değiştiriyor, synth bass'e eşlik eden bir slap bass guitar var, ritim gitar üst perdeden eşlik ediyor, vokalde sol kanalda derinlik katan hafif bir gecikme var, bridge kısmında juno pad synth giriyor vb. gibi. İlk sefer dinlerken böyle olsa da şarkıları özümseyip ezberledikçe keyif aşaması başlıyor. Güzel de bir playlist oluşturup public yaparsanız tadından yenmez.
Geçmişime baktığımda, bana en yoğun, en büyük mutlulukları yaşatmış olan şeyin müzik olduğunu görüyorum. Müziğin tadına varabilmek ise, ona odaklanmakla mümkün. Mesela anıtsal Klasik Müzik eserlerini dinleyeceğim zaman geçmişte en yararlı bulduğum yöntem, karanlık bir odada sırtüstü yatmak, kulaklık takmak, gevşemek, gözleri kapatarak tamamen müziğe odaklanmak. Fakat müziğin türüne göre, en güzel dinleme şekli de değişebilir. Bazı müzikleri yürüyüş yaparken dinlemek çok keyifli oluyor. Bazılarını UA-cam'ta manzaralar içeren videolar eşliğinde dinlemekten çok keyif alıyorum.
Ben 70 yasindayim. Gramafonu yasamadim ama ondan sonrasini yasadim. Bu videoda, konuyu cok guzel anlattiniz. Esasinda taa 1950 - 60 li yillarda da ticari hit yapmanin formulleri vardi. Gerek ABD deki radyo istasyonlarinin koydugu maximum 3 dakikalik sarki limiti veya Tin Pan Alley produktorlerinin 'verse-verse-chorus-verse....' gibi kaideleri vardi. Neil Sedaka, Carole King ve bircoklari hep bu formul ve zaman kisitlamasi icinde hit sarkilar yazdi. Keza British inasion gruplari da baslangicta ayni yoldan gitti. Cok iyi hatirliyorum, ABD radyolari uzun sarkilara yer vermezken Jim Webb'in yazdigi yaklasik 15 dakikalik Mc Arthur Park'i yarida kesip yayinliyorlardi. Sunu da soylemek isterim: Muzigi kulaklik ile dinlemek veya ciplak kulakla ve akustigi guzel bir odada dinlemek arasinda muazzam bir fark var.
80'lerin başında, 14-15 yaşlarında Led Zeppelin Presence, Supertramp Supertramp albüm kasetlerini İstanbuldan Elazığ'a, harçlıklarımızı biriktirip otobüs firmasının muavinine yalvar yakar aldırdığımızı ve gelene dek o heyecan dolu bekleyişimizi hiç unutmam. O ilk dinleyiş için sıraya giren arkadaşlarla toplanıp Grundig kasetçalarda saatlerce nasıl dinlediğimizi, 1-2 ay sonra teyp sardığındaki üzüntüyü, o bandı onarmak için annemizin ojelerini yürütmemizi de. Ne güzel anlatmışsınız, kardeşim neredeyse on senedir derdi "abi Doruk Somunkıran'ı dinle diye, ne kadar haklıymış. Teşekkürler. Ana mesleği Müzik olmayan ben gibi müzikseverler için özellikle teşekkürler.
Ne güzel insansınız siz. Analizlerinizin hepsine katılıyorum. Zaman dar geliyor artık. Karşılıklı çay içerek sohbet etmelerimiz sanki mazileşiyor. Kitlenin beğeni süresi on saniyenin altında. Her şeyi artık trent belirliyor. Trent ne ise dükkana o geliyor. Başkası olmayınca da onu alıyoruz. Internetin yönlendirme gücünü gün gibi ortada. Eskiden pantolonumuz yırtık ise utanır, ezilir, büzülürdük. Simdi ise, bile bile yırtıp, sağlamdan daha pahalıya insanlara giydirebiliyorlarsa, bu işte bir hinlik olduğu çok açık. Olanak ve tercihlerimizin artması kalitenin artması anlamına gelmiyor. Bence iyiye gitmiyoruz. Her şeye çok aç olduğumuzu izliyorum. Doymanın zevkini unutarak...
müzik dinlerken gözlerimi kapatıp, aklımdan klip çekmek en sevdiğim şeylerden birisi. Gerçekten mükemmel bir terapi. Özellikle de progressive rock dinleniyorsa…
Kendince müzik üreten birisi olarak beni de üzen bir değişim bu. Özellikle çoğu şarkının "ben burdayım" diye bağırarak kendini ispatlamaya çalışması. Teşekkürler hocam konuya dikkat çekişiniz için.
Seksenli yıllardan bu yana anlattığınız tüm müzik dinleme tarzlarını yaşadım. O zamanlar bir grup ya da şarkıcı 2-3 yılda bir albüm çıkarırdı ve biz o albümü kurt gibi beklerdik. Pink Floyd'un The Wall albümünü ezbere bilirdim. Her notasını. Zaman içinde müzik dinlemeyi hiç bırakmadım. Hoşuma giden müzik türleri ve bunu üreten sanatçıların sayısı arttı ve bunlara ulaşma imkanımız genişledi. Öyle ki tek bir CD'de bir grubun tüm albümlerini MP3 dinleme imkanına kavuştum. O anda o eski derinlemesine müzik dinleme tarzının değişmeye başladığını hissettim ve bu hiç hoşuma gitmedi. Artık tüm sevdiğim müzisyenlerin tüm albümleri elimde idi ancak bunları gerektiği gibi dinlemeye zamanım olmadığını anladım. MP3'ün verdiği imkanla kendi seçme derlemeleri oluşturmaya başladım. Ama yine de yetişemedim. Artık zevkle dinlediğim eski albümlerin kadar zevk vermediğini hissetmeye başladım. Ama müzik hep yanımda idi. İş yerinde işimi yaparken bile kafamda kulaklık hep müzik dinlerim. Son zamanlarda acaba yeni neler var diye araştırmalar yapıyorum. Çok değişik türleri inceledim. Senfonik Rock akımını keşfettim. Epica, Within Temptation, Nightwish ve daha birçoklarını keşfettim ve zevkle dinliyorum. Sizin önerdiğiniz sadece müzik dinleme alışkanlığından hala vazgeçmedim. Mesela Pink Floyd'un son albümü The Endless River'i sayısız kere böyle dinledim. Bu bakımdan şanslı olduğumu düşünüyorum. Ele aldığınız konu çok yerinde, tebrik ederim.
Sevgili hocam beni şimdiden galip ilan edebilirsiniz. 😊Çünkü tam beni tarif ettiniz. Lambalı radyolar döneminden beri Klasik Türk Musıkisi hayranıyım. 50’li yaşlarımda konservatuvar Türk Musıkisi Temel Bilimler okudum ve her gün nitelikli zaman ayırıp bana göre rafine müzik yapıyor,dinliyorum ve böylesi bir güzelliğin farkında olmaktan da çok mutluyum.
Sadece müzik dinliyorum hep birkaç gün dinlemesem içim sıkılıyor , otobüsde dinleyip beğendiğim şarkıyı eve gelip hiçbir şey yapmadan dinlemek istiyorum , çoğu gece takıyorum kulaklığı iki saat full müzik dinliyorum sabah da işim yoksa giderek daha da çok zevk alıyorum müzikte umarım azalmaz :)
Ben gececiyimdir. Sonraki günü müsait oldugum geceler keyfim de yerindeyse ses sistemimi kurar müzikle dans ederim bikaç kadehi eşlik ettiririm. Pink floydan girip zeki mürenden çıkıyorum alakasız oluyor ama sevdiğim şeyleri dinliyorum😂. Mesela kahır mektubunu dinlemeye doyamam. Zaten pink floyd.. derler ya “abi pink floyd yaa”😂 Videonuzda çok güzel noktalara değinmişsiniz. Duyularımıza hitap eden şeylere vakit ayırmak çok değerli ve keyifli.
Anlattıklarınız o kadar iyi tesbitlerki, her cümle hedefi 12'den vuruyor. Aslında tüm bu yaşanılan gidişhat entropinin hayatın her alanında suretlenen bir yansıması olduğunu düşünüyorum. Eskiden kendimi zamana ayak uydurmak zorunda hissederdim, şuan sadece sürüklendiğimi hissediyorum. Online müzik platformlarında karışık hit listeler oluyor, atölyede iş yaparken dinlemek istedim, play tuşuna basıp eldivenlerimi taktım ve tekrar durdurma şansım yoktu. Şarkılar nötrinolar gibi içimden geçti, kulaklarım çok feci şekilde kanadı. Şarkı sözlerine inanamadım, bir cümleyi bile anlayamazken diğer cümlelerinde birbiriyle alakasız olması nasıl bir hikaye anlatabilirdi. Hala atlatamadım, siz siz olun, pazartesi, salı v.s. dinlencesi bir mix albüm, değiştirip durduramayacaksanız açmayın, çünkü daha sonra algoritma benzer şarkıları beğendiğinizi düşünürek tekrar karşınıza çıkarmaya çalışıyor. Programın geçmişini temizledim ama hafızamdan silemiyorum.
Ağzınıza sağlık hocam, ben de eskiden beğendiğim sanatçıların ve şarkıların gece kulaklığımı takıp albümlerini dinliyordum sadece ve bu bana doyum/denge hissi veriyordu. Ne yazık ki artık ne Spotifyda kaydettiğim şarkıların ve sanatçıların isimlerini doğru dürüst hatırlayabiliyorum ne de bunu yapmaya zaman ayırıyorum. Çoğunlukla artık zihnimi oyalamaya yönelik arka planda çalan bir şeye dönüştü müzik... Hatta çoğu zaman bir işle uğraşırken fazladan veri haline gelip zihnimi de yorabiliyor. O nedenle, müzik dinleme alışkanlığını teknolojinin gelişimi bağlamında tartıştığınız çok güzel bir konuşma olmuş. Müzik ve müzik türleri üzerine daha çok düşündüğümüz videolarda görüşmek dileğiyle.
Hocam emeğinize sağlık. Müziğe disiplinler arası bakış açınıza hayranım. Müzik akademilerinde eğitimcilere müzik eğitiminin nasıl verilmesi gerektiğine dair eğitim verseniz çok yararlı olurdu. Uzaktan gördüğüm kadarıyla akademide elinde çekiç olan her şeyi çivi zannediyor. Sonuçta eğitimcilerin birçoğunun dahi müziğe bütünlüklü bir yaklaşımı olmadığını, akademik eğitimin sonuçlarının toplumda yankı bulmadığını fark ediyorum. Sizin konuları ele alırken teorik, sosyolojik, psikolojik, teknolojik bir çok değişkeni atlamdan yorumlayabilmeniz gerçekçi sonuçlar ve işlevsel önerilere ulaşmanızı sağlıyor. Böylesi bir eğitime youtube üzerinden ulaşmak büyük şans, çok sağolun.
Buyuk bir keyifle izledim cok tesekkurler. Her gun muntazaman 1 saate yakin hic bir sey yapmadan dini bir rituel gibi muzik dinlerim. Genellikle (50%) Classical, 30% Jazz, 20% Rock.
93 doğumluyum. İlkokuldayken mutfakta ki radyodan kral,power vb kanalları açıp saatlerce dinler ve söylemeye çalışırdım. Sezen Aksu, Candan Erçetin vb gibi o zamanın hit şarkılarını. Annemin sanat müziği kasetlerini bulup(çalıp) walkmanimde dinlerdim. Umut Akyürek dinlerdim ve ağlardım. O yaşta niye ağlardım o da ayrı bir konu 😄 Ama yaş büyüdükçe sizin söylediğiniz gibi müzik dinlemeye zaman ayırma sürem azaldı. Müzik yapmaya da azaldı. İş,yaşam şartları ve gündem o kadar yoğun ki. Kalan zamanda ne müzik dinlemeye ne müzik yapmaya enejimin kalmadığı hissi yakamı bırakmıyor maalesef 😌
Dark Side of The Moon gerçektende çok güzel bi seçim bu tür bi dinleme için dinleyebileceğiniz harika bi eser. Günümüzde müziklerin artık müzik olmaktan çıktığı aşikar böyle bi video bana önerildiği için çok mutlu oldum, umarım birçok insana da önerilir ve müzik zevklerini tekrar düşünmelerine sebep olur.
Merhabalar asagı yukarı akranız 76 dogumluyum volkmen dediniz bir tuhaf oldum duygusallaştım birde omuzlarda taşınırdı ozaman daha genctik müzik setleri omuzda tasınırdı pilli radyolarla ac sesi sonuna kadar ! Hey gidi günler heyyyy
Hocam müziğin dijitalleşme ve teknoloji ile değişimini çok güzel anlatmışsınız. Biz eskiler, yani 1970'lerden, 80'lerden beri Pink Floyd, Queen, Led Zeppelin, Deep Purple, Barış Manço, Cem Karaca, Moğollar, ... dinleyenler hala eski alışkanlıklara devam etmeye çalışıyoruz, yeni teknolojiden de yararlanarak. Mesela ben hala plak ve cd'den, evimdeki yeni sayılacak teknolojili sistemden, eskiden ulaşamadığım ses kalitesiyle müzik dinlemeye çalışıyorum. Ancak cd veya plağını bulamadığım albümleri bulmak, yeni kayıtları dinlemek veya arabada dinleyebilmek için spotify kullanıyorum. Yani teknolojik imkanları, eski alışkanlığı/zevki desteklemek amacıyla kullanmaya çalışıyorum. Ancak sayımız az galiba...
Hocam sadece müzik için önerilerinizden etkilenmiyorum, sizi böyle bir insan yapan her şeye; okuduğunuz, izlediğiniz şeylere de imreniyorum. Sizi tanımasam da videolarınıza denk gelmem bile güzel bir şans! Videonuz için teşekkür ederim 💐
Merhabalar, videoda bahsettiğiniz gibi bir çok farklı yöntemle müzik dinledik ve dinliyoruz. Şu anda Cambridge Audio’nun CXN model Network Streamer’ıyla dünya internet radyolarının arasında gezmekten çok keyif alıyorum. Uçsuz bucaksız derya deniz.
Kasetçalarlı müzik setim, walkman' im ve kasetlerim sapasağlam duruyor. Neredeyse her gün bir kasetten tek parça dinleyip güne öyle başlıyorum. Hatta ara sıra kaset alıyorum antika eşyalar satan dükkanlardan. Bizim dönemi anlamak isteyenler Bryan Adams - Please Forgive Me dinlesinler. Tamamı 6 dakika 17 saniye... :)
Güzel bir anlatı olmuş, ağzınıza sağlık.. Kolay elde edilen, çabuk tüketilebildiği için, değersizleşiveriyor kısa bir süre sonra.. dolayısıyla zor elde edilen çok daha lezzetli vede değerli oluyor.. ( bu enazından benim için böyle..) şimdilerde sizinde bahsettiğiniz gibi herşeye çok çok kolay erişiiyor ama ben eskilerde yaşadıklarımın açıkara daha lezzetli,daha keyifli olduğunu düşünüyorum.. tek kanallı radyo, tek kanallı s.b.TV, kaset-kasetçalar ,pikap(dual)-plak, vs.. vs.. keşke o günlere tekrar dönebilsem.. Eskilerin lezzeti anlatmakla bitmez, bu yüzden kısa kesiyorum.. * Müzik setinin karşısına geçip,müzik dinlemek konusuna gelince (tamamen müzikle başbaşa kalmaktan bahsediyorum bildiğiniz gibi) o apayrı bir konu sizinde vurgulamaya çalıştığınız gibi.. Hı-Fi meselesi işin içine giriyor ister istemez.. örneğin ben anfiye bağlı hoparlörlerimin, Stereo akustiğinin etkisini tam alabilmek için açılarını saatlerce uğraşarak istediğim düzeye getirdiğimi bilirim.evde benimle yaşayanlara (kardeşlerime) talimat verirdim temizlik yaparken lütfen ama lütfen bu hoparlörlere dokunmayın diye ikazda bulunurdum, zira o açıyı bulmak bile çok çok önem arzediyor benim için.. bu konuda bir uzmanlık işi olduğu için bu konuyuda burada sonlandırıyor ve, müzikle dolu , keyifli, sağlıklı günler diliyorum herkese.. (bolca..) sevgiler, selamlar..
Ekonominin en temel öğretisidir: "Az olan değerlidir". Ve bu öğreti, iletişimden siyasete, sanattan madenciliğe, devletler arası ilişkilerden insanlar arası flörtöz ilişkilere kadar her alanda kendini her gün kanıtlamaya devam etmektedir.
Video için çok teşekkürler Doruk bey. Naçizane bir müzik öğretmeni olarak benim de çocuklara ve gençlere anlatmaya, hissettirmeye çalıştığım bir konuya değinmişsiniz.
Hocam sizi uzun süredir takip etmiyorum en azından takip etmem gerektiği gibi müthiş videolarınız var fikirleriniz ve değindiğiniz noktalar mutluluk verici ilham getiriyorsunuz resmen sıkı bir takipçiniz oldum artık teşekkür de etmem gerek kendi adıma müzik ile uğraşan amatör bir genç olarak benim için çok yararlı oluyor videolarınız sırf müzik adına da değil bir noktada konuyu müziğe bağlıyoruz sonuçta :)
O kadar güzel anlatmışsınız ki, tüm anlattığınız nedenlerle müzik ve müzik dinlemek çok değerliydi. Geçenlerde çok komik bir şey yaptım... Queen, A Night At The Opera albümünün yeni baskı plağını gördüm D&R'da. Hemen aldım tabii. Kasaya geldiğimde, kasadaki 20 yaşındaki genç kıza, "siz bilmezsiniz bu plakları bulmak için biz ne kadar uğraşırdık, bulamaz kasete kayıt yaptırırdık" falan diye üç-dört cümle anlattım. Kızcağız dinledi ama hiç anlam ve önem veremedi anlattığım şeylere. Gerçekten A Night At The Opera albümünün plağını yıllarca aramış, bulamamış, kasetle yetinmiş, 15-20 yıl sonra cd teknolojisi çıktığında cd formatında alabilmiştim. Yıllar sonra o plağı görünce, o yıllar önceki heyecanla hemen satın aldım. Tabii 20 yaşındaki, yalnızca dijital platformlardan muhtemelen bugünün tüketim müziğini dinleyen kızcağız, Queen'i -eğer filmini gördüyse- Bohemian Rhapsody filminden duymuş olması nedeniyle anlattıklarımı anlamasına imkan yoktu... Ne yapalım dünya değişiyor, biz de değerlerimizi değiştirmemeye çalışarak bugüne de ayak uydurmaya çalışıyoruz.
A Night At The Opera albümünü ilk kez bir arkadaşımın evinde görmüştüm. Lisedeydim. Albümün kokusunu çok net hatırlıyorum. Görsel tasarımını ve plağın ağırlığını da. Geçmişe güzelleme yapmayı sevmiyorum ama dijital neslin müzikle bu tür "taktil" bağ kuramayacağı kesin. Müzik insanlık kadar eski, yok olacak değil, ama onunla ilişkimiz farklı bir yöne evriliyor orası kesin.
Sevgili Doruk. Anlattıklarının tamamına kelime kelime katılıyorum. Yine de bana göre bugün dikkat çekici müzik hemen hemen yok gibi. Belki bana öyle geliyor ama tamamı sıradan, mekanik ve tamamı birbirine benzer bilgisayar üretimleri.
Dikkat cekme derken estetik bir durumdan bahsetmiyorum. Eskiden oldugu gibi uzun introlar yok, ilk 10 saniyede en carpici yere gelmesi bekleniyor muzigin. Formuler bir yaklasim. Sana basmakalip gelen de bu muhtemelen.
Sevgili kardeşim bu dediğinizi sürekli yapıyor ve inanılmaz keyif alıyorum, herkes de benim gibi yapıyor sanıyordum, anladım ki hiç de öyle değilmiş, herkese öneririm, bambaşka tad, bambaşka lezzet ve keyif...
Hocam ben de kendi çapımda kayıtlar yapıyorum, bazen insanlara dinletiyorum, duyduğum şey ''bunun sesi çok çıkmış, şunun sesi az çıkmış '' vb. gibi şeyler duyuyorum, ya da bağlama çalıyorum 'Güzel bir şey de çal da dinleyelim, onu çalma o güzel değil '' gibi şeyler duyuyorum, insanlar müzikle uğraşanlardan hep kendi zevklerine uyan müzikleri duymak istiyor ve ona göre yargılıyorlar, Kayıtlarda işimi görecek kadar piyano ve gitar da biliyorum orda da istekler aynı :) örneğin bir Ahmet kaya parçasını arabada dinliyor sonra senden de aynı hissiyatla çalıp söylemeni istiyor. Bir de istek parçalara '' bilmiyorum'' derseniz, nasıl bilmiyorsun ?? :)) Müzik artık benim için kendi iç yolculuğum ve bir parçayı sennheiser kulaklığımla en ince ayrıntısına kadar dinleyip çözümlemek hoşuma gidiyor, kimse için de değil kendim için bir şeyler yapıp eğleniyorum uzun zamandır:) O yüzden bu isteğiniz gerçeğe dönüşür ve bakış açıları değişir umarım:) Saygılarımla.
Hocam ben çok uzun bir süreç her akşam yatmadan önce oturur mor ve ötesi playlistimi açar dinlerdim. Gözümü kapatır her notayı duymaya çalışır(Biraz da analiz yapma isteği giriyor işin içine tam olarak ona odaklı değilim) sözleri anlamaya çalışırdım. Belki de bu yüzden en sevdiğim ve tek adam akıllı dinlediğim grup mor ve ötesi. mor ve ötesi şarkısını dikkatli dinlediğinizde enstrümanların vokalin melodisine ve sözlerine nasıl eşlik ettiğini çok rahat anlarsınız, hatta gidin Küçük Sevgilimin outrosunu dinleyin. Gitar ve kadın vokal nasıl birbirini cevaplıyor. Ümitsizlik, vazgeçmişlik, ardından ümit (Yukarı oktava doğru bi chromatik geçmiş var, hissedebiliyorsunuz) ve en sonda adeta gitarın kadının karşısındaki erkek sevgilisi olduğunu ve özür dilediğini anlatmaya çalıştığını hissediyorsunuz. Ben bir süredir müzik dinleyemiyorum adam akıllı veya içimden gelmiyor bilmiyorum fakat arada arka plana mor ve ötesi playlistimi açtığımda farklı bir şeyler hissettim ki şarkıların biraz düz duyulduğu, duyulanın vokalin melodisi olduğunu ve vokal melodisi neyse o duyguyu hissettiğimi fark ettim. Gerçekten oturup anlamak için dinlediğinizde müzik insanı çok farklı bir yere götürüyor, herkesin yapması gerek.
Selamlar hocam bu soruyu kendime sordum ve sizinle aynı düşünüyorum ben saatlerce müzik dinlerim tabi eski kadar olmasada çok teşekkür başarılar dilerim
Neyse ki bu hemen hemen her gün yaptığım bir şey. Ha çalışırken başka işlerle uğraşırken falan da sürekli müzik dinliyorum o ayrı zaten. Gün içerisinde işlerden dolayı çok uzun uzun zaman ayıramadığım için 15 - 30 dk gibi bir vakti yalnızca müzik dinlemeye ayırsam da, günün başında ve/veya sonunda 30 dk dan başlayıp 1,5 saate kadar varan bir zamanı yalnızca müzik dinlemeye ayırıyorum, en fazla yaptığım şey yanında kahvemi yudumlamak oluyor 😄 Bu bir takıntı mıdır, iyi midir kötü müdür bilmiyorum ama sevdiğim müzikleri/şarkıları tekrar tekrar farklı şekillerde dinliyorum. Örneğin çok sevdiğim bir şarkıyı önce genel dinliyorum, bitince tekrar başa sarıp bu defa yalnızca vokallere odaklanıyorum, bitiyor tekrar başa sarıyorum yalnızca müziğine odaklanıyorum, veya bazen spesifik olarak tek bir enstrüman/enstrüman grubu da olabiliyor, ve her biri ayrı bir tat veriyor, her defasında farklı bir müzik dinliyormuşum gibi, teknik olarak da zaten bu katmanlar hep aynı melodiyle gitmez ama, müziği katman katman dinlemek de hoşuma gidiyor. Ve bu da bi takıntı sanırım, olur da müziği dinlerken dikkatimi dağıtacak herhangi bir durum oluştuysa veya bir şey araya girdiyse geçmiş olsun, o müziği en başa alıp tekrar baştan dinlerim. Bunun olmaması için o dikkat dağıtıcı şeyin tam böyle müziğin boş bir kısmına, önemli herhangi bir şeyinin olmadığı bir kısma falan denk gelmesi lazım anca öyle.
Birçok kez, daha doğrusu her zaman diyebilirim çünkü ben bir müziği öylesine dinleyemiyorum. Bazan kitap okurken veya başka bir iş yaparken bir yanda çalan müziği dinlemek ya yaptığım işe mâni oluyor ya da çalan o müziği anlayamıyorum. Aklım mutlaka çalan müzikle meşgul oluyor. Yani klâsik ders çalışma ya da kitap okumak için müzik olayı benim için hikaye. Bir müziği dinlerken onun içine girmek istiyorum hep. O müziğin bir parçası oluyorum âdeta. Zihnim tamâmen dinlediğim müzikle meşgul oluyor. Haliyle, bir müziği dinlerken o esnada başka bir şey yapıyorsam, o anda çalan müziği anlık olarak dikkatle dinleyemediğim için belirli bir kısmını geri sarıp yeniden dinlediğim çokça olmuştur çünkü yaptığım işten dolayı müziğin o belirli kısmını hissedememişimdir. Müziği hissetmem ve onunla bütünleşmem gerek illa ki. Öbür türlü müziği dinlemiş saymam. Sony Walkman aldığım 1993 yılından beridir bu böyle. Tabi bu, müziği seversem geçerli. Sevmediğim bir müzik ya da sevmediğim türde müzikler çalıyorsa ona pek kulak vermem. Benim için herhangi bir sesten ibaret bir şey. Ha, birden ilginç bir şey olursa müzikte, dikkatimi anında celbeder. 🙂 Ha, bir de şu var, müziği hissetmem gerek dedim ya, müziğin ses kalitesi de önemli. Tek kulaklıkla veya tek hoparlör ile, ya da mono bir şekilde müzik dinlemek beni oldukça irrite ediyor. Çünkü müziğin kayıt aşaması da apayrı bir çaba ve emek, onun tadını çıkarmak ve o emeği takdir etmek gerek. Öte yandan da seslerin stereo ortamda yayılışı ve hareketleri müziğin apayrı bir güzelliği ve dinleme keyfini artıran önemli bir faktör bana göre. Örneğin, performansı ne kadar güzel olsa da senfonik bir eserin eski kayıtlarını dinlemek bana keyif veremeyebilir. 1984 ya da 1985 yılında daha 10 yaşında iken mahallede birisinin bir Walkman'inden ilk kez kısaca dinlediğim müziğin beni sardığını ve âdeta içine aldığını hissettiğim o anı hiç unutamam. Hayatımın ilk stereo dinleme deneyimiydi o. Lafı çok uzattım. İşin özeti, ben en son ne zaman gerçek anlamda müzik dinlediğimi bilemiyorum çünkü müziği hep hakkıyla dinlemeyi severim. (Hakkı Bulut ile değil tabi ki 😄)
daha bugün dısarı cıktım yürüyüşe , biraz daha sessiz bir ortama ; sadece slipknot snuff şarkısı ile . Benim icin duyguların top noktası olan bir şarkı. En sevdiğim gary moore sarkısının bile veremediği o duyguyu bana veriyor ve gerçekten şarkı dinlemiyorum da başka bir şey yaşıyor gibi oluyorum. Öyle bir yazmış ki adam bu şarkıyla slipknotu tanıyan birisi nu metal yaptıklarını aklının en ucundan geçiremez öyle bir şey
Ne kadar güzel anlattınız hocam. Söylediklerinizin hemen hepsini gençliğinde yaşamış biri olarak beni o zamanlara götürdünüz. O elinizdeki plağı herkeste pek olmayan stereo orta halli hifi sistemin pikabına koyup karşısındaki en ideal noktaya oturup o muhteşem albümü sonuna kadar dinlemek ve belki bunu bıkmadan her gün dinlemek ve içindeki her ayrıntıyı ezberlemek. Vay be! Ama hocam tüm söylediklerinize ben de katılıyorum da şu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Evet bugün müzik çok hızlı tüketiliyor ve popüler olmak için çok şey yapılıyor, çıta yükseldi falan, peki o günlerdeki bazı müzikler nasıl oluyorda bugün hala dinleniyor? Mesele king krimson epitaph, pink floyd another brick, beatles. Bu müzikler hala unutulmadı ve genç kuşak bile bunları biliyor. Acaba bu değişimle beraber kalite de düştü mü? Veya o muhteşem besteler artık çıkamıyor mu? Saygılarımla.
Her kuşak sonraki kuşaklara müzikal bir miras bırakıyor. Verdiğiniz örnekler 70'lerin mirası. Öncesi de var, sonrası da olacak. Bilgi bombradımanı altında ambale olduk, doğru, ama yetenek yok olmaz. Biz de sonraki kuşaklara güzel müzikler bırakacağız mutlaka 🙂
15:50 bu konu hakkında küçücük bir şey söylemek istiyorum gecen fark ettiğim sözler çok basitleştikce de ona özel bir zaman ayırmaya gerek kalmıyor buna bi twitch yayıncısının müziğinde denk geldim (gündemden kopmamak için dinliyorum :D) bir hikayeden bahsediyoer ve hikayede sonradan tahmin edilemeyecek hic bir şey yok kelimeleri çok basit konu çok basit müziğin ritmi çok fazla beate bağlı da değil bir hikaye anlatıyor gibi daha cok ve ne ile uğraşırsanız uğraşın o hikayeyi sözleri anlıyorsunuz çünkü anlatmak istediği şeyi direkt veriyor yani demek istediğim müzik nasıl evrimlşir bilmiyorum ama her ne olursa olsun her şeyin gittikce basitleşeceğinden eminim
@@DorukSomunkiran yabancı dilim olmadığı için videonuzu sadece türkce müzikler üzerinden yürüyerek izledim ama six days şarkısını ilk dinlediğimde hiç bir şey anlamama rağmen oradaki karamsarlık içime işlemişti
Harika bir video yorumlar çok güzel. Az ve öz bizim insan olarak en çok ihtiyacımız olan şey. Ben çözüm olarak plaka döndüm. Maalesef pahalı ve zahmetli. Artık tüketebileceğimizden çok fazla müzik film dizi hobi aktivite vs var. Kaliteyi aramalıyız uğraşılarımızı vakit ayırdığımız şeyleri rafine etmeliyiz ki yaşantımız daha kaliteli daha doyurucu daha üretken geçsin
‘60 doğumluyum. Gerçekten müzik dinleyen şanslı kuşaktanım. ‘80’lerde doğanlara, müzik dinlemek nasıl bir şeydir’i anlatabilmek için, tamamen karartılmış ve sound-proof bir odada gerçek stereo müzik dinleme deneyimi yaşatmak gerekir diye düşünüyorum.
Kendinize Z kuşak’ı demeseniz çok güzel olur bir genç deseniz daha şık duracak bence çünkü insanların Z kuşağını yükledikleri şeyler çok hoş şeyler değil
Şimdiki gençler yokluğu görmemiş bilmiyor tabi. Kaset listeleri yapar İstanbul Aksaray'da Yıldız pasajında kasetçilere özel kayıtlar yaptırırdık. Veya okulda iken sevdiğim radyoyu sabah açar veya timer ile sevdiğim müzik programı saatlerine ayarlardım ve Auto Recording ile en uzun DAT kaset ile kayıt yaptırırdım dinleyebilmek için. Şimdikiler DAT ı da bilmez hele hele DCC yi hiç bilmez zaten 1 DCC aldık ama içine kayıt yapacak bir boş kaset bile bulamadım :) Boş bir kasedi vardı ama sanırım bölgesel kodlama vs.. yüzünden kayıt yapmıyordu veya bozuktu ama kasedi çalıyordu. Nakamichi Dragon efsanem alamadım, sahip olamadım. Ama Auto Reverse özellikli AKAI pikap bile kullandım. Music Search özelliği bile vardı :) Laser Disc ise aldığımızda ailecek çok heyecanlanmıştık. 1998 yılında ise askerde çeşitli PC dergilerinin verdiği MP3 leri HDD ye kaydedip dinliyordum. 2000 li yıllardan sonra Emule programı ile 1 gecede sevdiğim bir sanatçının tüm Diskografisini indirebilmek ise ne büyük nimetdi. Hatta Jean Michel Jarre ın müziklerini çeşitli görsel efektli laser light show vs konserlerini bile indirmek harikaydı hem de 5+1 kanal vs.. demem o ki music dinlemeyi seviyorum her zaman. Yaşla beraber daha fazla Türk müziği dinlemeye başladım pop, sanat vs.. dertler çoğaldıkça halk, türkü, aşıklar, deyişler, ozanlar vs.. her çeşit dinliyorum bir tek caz ve blues sevemedim sarmadı.
Eski alışkanlığım. Kafaüstü kulaklık + belde volkmen :)) O kadar gerilerde, 90'larda değil, 2000lerde hem de... Ama şimdi müzik dinleyecek kaliteli bir sistemim yok... Hi-Fi kulaklığım yok. İstesem de dinleyemem artık öyle müziği. Duyumum da belli ölçüde gitmiştir. Eskilerden 2+1 creative ses sistemim var. Onunla dinlemeye çalışayım. Ona da sony volkmeni takıyordum. Radyo fena duyulmuyordu. Bir de Philips müzik çalar vardı bir ara. Onun da sesi fena değildi. Unutmuşuz gerçekten. Eski şarkıların daha uzun olduğunu ben de fark etmiştim. Sağ olun. 👏👏👏
yıllarr yıllar önce kaldırımda oturuyorum, telefonumda yükses seste tekno müzik çalıyor, o zamanın abilerinden birisi duydu hemen geldi yanıma, kardeşim bu şarkıyı arıyorum bende ne zamandır bana atar mısın dedi, bende tabi abi dedim hemen açtım blututu gönderdim adama, o da sokakta arabasında dinledi bangır bangır. yıl 2008 falandı sanırım
UA-camdan rastgele arama yaptım. "Album" kelimesini arattım. Son 1 saat içinde yüklenenler arasından, 20 dakikadan uzun videoları filtreledim. Aralarından Hindistan-Pakistan civarlarından, "Attaullah Khan RGH Vol 33" isimli albümü seçtim. Dinlerim bunu dedim. Sabah mamurluğu vardı, biterken birazcık daha enerjik hissettim. Ama şunu da söyleyeyim, gençken kasetlerde dinlediğim, müziğin yoğunluğunu hissedemiyorum. Belki de yaşlandığımızdan. Çok yıpranmamızdan. Aşk şarkıları, yabancı geliyor biraz bana. Sanki bu dünyadan olmayan canlıların duyguları işleniyormuş gibi. Ancak gene de müzik dinlemek şart. Pek yapamayacağız gibi. Ama bakalım gene. İyi günler.
Gençliğinizde de gidip rastgele bir kaset seçip dinleseydiniz o da heyecan vermezdi muhtemelen. Konunun yaşla ilgisi olduğuna inanmıyorum. Sözlere gelince, "ozan" mertebesinde birinin şarkılarını dinlemiyorsanız sözlerin üzerinde fazlaca durmayın. Gençken dinlediğimiz şarkıların sözleri ile bağ kurmayı bir yana koydum, ne dediklerini dahi doğru düzgün anlamıyorduk. Ama yine de büyülüyordu bizi o şarkılar. Yılların bir etkisi varsa o da zihnin daha meşgul olması ve bu nedenle odaklanmakta zorluk çekmesi olabilir.
ben dinliyorum yani oturup açarım o şarkıların her detayını ezberlerim şu kısmında gitar şunu yapacak, şurada davul şöyle yapacak falan çok hoşuma gidiyor bunu yapmak ama tabi günümüzde artık müziği arkada ses olsun diye kullanıyoruz. Çok üzücü yani ve bunu maalesef ben de günlük rutinimin çoğunda uyguluyorum, dediğiniz gibi şöyle oturup hiçbir şey yapmadan film izlermiş gibi müzik dinlemek gerekiyor arada :) (ayrıca plakla dinlemek bir başka oluyor inanın spotifydan açıp dinlemek gibi değil onun verdiği tat bir başka oluyor)
Hocam merhaba ; emeğinize , birikiminize sağlık. Çok kıymetli bir video olmuş. Gitar üzerine de videolar çekerseniz çok mutlu olurum deneyimlerinizden faydalanmayı çok isterim.
Ben en son dün gece müzik dinledim ve kendimi bildiğimden beri bu alışkanlığımdan da vazgeçmedim günümüz şarkıları ve şarkıcıları bana hitap etmese de yine de yıldız tilbe ceylan Sezen Aksu Hakan altun Ebru Gündeş kibariye Müslüm Gürses İbrahim Tatlıses dinliyorum 80 li ve doksanlı yılların şarkıcıları onlar bana hitap ediyor onları dinliyorum severek
ben son 8 senedir birşeyler yaparken müzik dinleyemiyorum. günde belki 1-2 şarkı kulaklığı takıyorum mac'e, dinliyorum. telefondan veya tv den bir şey anlaşılmıyor.
Yıllardır müzik dinlerken kendimi soyutluyorum genel hayat akışından ve bu gerçekten mükemmel bir şey, hayat akışı içerisinde müziği bir yere sıkıştırınca onu dinlediğimizi zannetsek de duyulan yalnızca baskın olan melodi ya da enstrüman oluyor. Bir parçayı dinlerken farkedilen modal değişiklikler ya da enstrümanların vurgu değişiklikleri, kadanslar değil ve bu durum müzik dinlediğini zannedenler için korkunç bir kayıp... Müziği dinlediğimiz donanımlarla da alakası olduğunu düşünüyorum. MP3 kullanırken içerisinde yalnızca müzik vardı veya günümüzde otobüsteyken telefonlarımıza taktığımız, insanlarının çoğunun kullandığı kulaklıklar dış sesi izole edemediği için bir gürültü içerisinde yalnızca baskın olan melodiyi duymuş oluyoruz ki zaten dışarıda yürürken veya bir iş yaparken izolesi çok yüksek olan kulaklık kullanmak tehlike arz edebilir kendimiz veya çevre için, en doğrusu zaman ayırmak... bunun tatminini hiçbir şey vermiyor.
Zeynep hanım son derece haklısınız müzik artakalan zamanda olmaz gerçekten kendisi için ayrılan zamanda dinlendi mi bir anlam ifade eder zaten müzik dinleyenler ve dinlemeyenler diye insanlar ikiye ayrılmalı
45 dakika dinleme olayını şöyle de pratik hale getirebilirsiniz: malum, cuma günleri kişiye özel "new release radar" listenizi sunuyor size spotify, orada bulunan parçalar zaten halihazırda takip ettiğiniz yani ilgi duyduğunuz sanatçılara ait olduğu için kendinize resmen bir "skiplememe" sözü vererek en azından bi 10-15 parçayı arka arkaya dinleyebilirsiniz. Ayrıca, ilk 8sn kuralı da çok doğru bu arada, yalnız dezavantajı şu ki: kaliteli ve özgün bestelerin yarısından çoğunun ilk 10 saniyesi pek iç açıcı değil :) ne bileyim işte 50cent'tir, sean paul'dür, travis scott'tır falan derken şarkı başlar başlamaz beat'in içine düşmeye çok alıştık. Ancak şu da tartışmaya kapalı bir gerçek ki, 3 dakika boyunca enstrümental ekleme çıkarma dahi olmadan tıpatıp aynı melodide dönen bir altyapının size müzikal açıdan katacağı doygunluk, ilk 8 saniye değil ilk 88 saniyede bile doğru düzgün açılamayan shine on you crazy diamond'ın çeyreği falan olamaz. Ama müzik zevki görecelidir fln demeyin, bazen hakikaten değil :) Hatta "hakkını vererek dinlemek", epey bir sabır işi desek yanlış olmaz. Çok beğendiğim bir konu oldu, teşekkürler. Son olarak da bir tavsiyede bulunayım: "ver shuffle'dan çalsın ya" yaklaşımına ek olarak "micheal jackson'ın son albümü nası bişeymiş acaba?" şeklinde merak edip keşfe açık dinlemeler yapıyorsanız blokflüt dahi olsa bir enstrümana başlamanızı tavsiye edebilirim :) Bu focus'lanma olayı başlı başına bir müzikal eğilim olduğuna işaret çünkü, bence.. Ve bu enstrüman çello falan olmak zorunda da değil, notaların dünyasını sadece klavyedeki tuşlara basarak (midi klavye niyetine kullanarak) keyifle keşfedebileceğiniz pek çok yazılım mevcut. Ücretsizi pek yok ama ücretsiz kullananı da çok hani, anlatıyorlar etrafta duyuyoruz :))
Intervaller hakkinda video cekseniz cok iyi olur maj2li 3lu tam 4lu peki simdi gitarda bunlar benim ne isime yarayacak gunluk hayatta nasil kullanicam bu gibi sorunlarim var asamiyorum
Bahsettiğiniz şey; dikkati dağıldığı için dizi-film izleyemeyen birisi olarak yalnızca bir şeye odaklanarak yapabildiğim tek aktivite. Açıp sadece müzik dinlemeyi bulduğum her fırsatta yapıyorum. Benim beynimdeki eşik değerinin yukarısında müzik, geri kalanlar eşiğin altında kalıyor olmalı ki başka bir iş yaparken müzik açmayı da dikkatim müziğe kaydığı için de sevmiyorum. Enteresan bir durum benimkisi.
Mümkün olan durumlarda, müzik setinden, tam dikkat dinlemeye özen gösteriyorum halen. Ancak tabi ki kulaklık olmasa dikkatli müzik dinleme sürem bir hayli düşerdi, hayatın hızından dolayı. Yolculuklar bu açıdan bir fırsat oluşturuyor. Diğer taraftan, dediğiniz gibi kolay ulaşma imkanı, insanın her şeye yaptığı gibi, müziğe verdiği değeri de düşürüyor. Bu nedenle popüler olan şarkılar bence daha kolay akılda kalması için, takibi kolay, dolayısıyla basit ve hayatın içindeki eylemlerden birine sos olabilen şarkılar oluyor artık. Eşlikçi gibi bir şey oldu maalesef, talep edilen müzik.
Hocam, bilgisizliğimi mazur görün, neden 8. nota tekrar do olarak adlandırılır, tınısı aynı frekansta olduğu için mi ? Bu gibi sorularımın cevabını verecek bir kaynak verebilir misiniz ? Sağlıcakla kalın.
Her cümlenize katılıyorum. Sadece müzik değil, ulaşımı erişimi kolay ve maliyetsiz olan her şeyin kıymeti çok daha az biliniyor. Değeri azalmıyor yanlış anlaşılmasın. Değeri bilinmiyor.
Ustad öncelikle size teşekkür etmek istiyorum , kısaca müzik dinlemek için bir düğmeye basmak , oyalanmak için değil. Evet arada fark vardır 1.sinde kendini notalara vermek 2.sinde notaların arka fonda kalması . lakin bana göre her ikiside iyidir . sonuçta beyine giden sinyaller arasında notalarda var . Şahsi düşüncem şudur Müzik dinlemek Müziği sevmekteir , o sesler arasında birşeyler bulmak hissetmektir.. ben kendimden örnek vereyim , :Mbah Yadek -Sholawat Jibril / Djivan Gasparyan-heavenly duduk / Makis Ablianitis-Love secret/ dinliyorsam bu aletin sihiri beni etkilemiştir...Yada Mehdi-Eternal Bliss / Habib Koité & Bamada - Batoumambe /Daler Nazarov | Chok Chok Boroni Bahor / Elama elama Yasser Habeb /Eivør - Rain /Henri Salvador - Jazz Méditerranée gibilerini dinlerim dünyayı dolaşırım...yaş 65 kendimi bildim bileli müzik yakınımdamır.. başarılar dilerim
spotify verilerine göre güncel hitlerde girizgah bölümleri yanlış hatırlamıyorsam 15sn'ye düşmüş. bir gün eskilerden pet shop boys domino dancing şarkısına denk geldim - ki severim - giriş bölümü çok uzun geldi, enerjim düştü. 1991 yılında bir walkman sahibi olmuştum, o walkman'i 9-10 sene ekolayzerı bozuk olduğu halde kullandım. sonradan sizin elinizdeki model ile birlikte discman almıştım. sonraları çeşitli markalar ve ebatlarda dijital player cihazlar kullandım. bugün ise akıllı telefon kullanıyorum. hiçbiri 91 yılında edindiğim walkman'in yanına yaklaşamadı. o tatmin duygusu, yaşın da etkisi ile birlikte muhtemelen, tepe noktasıymış. radyodan vazgeçmedim. yaşadığım yerden kötü bir çekim alsam da dünyayı am ve fm bandından takip ettim. romen radyosu'dan rock /metal hitleri dinledim, trt3'den günceli takip ettim. taşrada dünya ile ancak böyle bağlantı kurabilirdiniz. bugün teknolojik imkanlar çok seçenekler aynı ruh yok. seçenekler denizinde boğulduk.
merhaba hocam, sizi yeni kesfettim. bu videonuzla berklee’de okudugunuzu ogrendim. size iki sorum olacak. birincisi: berklee hakkinda bir video yapar misiniz? ikincisi: dream theater’i biliyor musunuz?
Benim Hayalim O yıllarda Technicks Deck tape-Marantz Amfi_Technicks yada Dual Pickup-JBL Kolonlar. Pink Floyd-Deep Purpje- OceanEloy-tangerine Dream -The Kıss- daha sonra U-2 çıkmıştı Metalica Bizim dönemden çok sonraydı. Ne günlerdi haftalarca Albüm beklerdik Ben özellikle oturp müzik dinleyenlerdenim. Genelde 1 müzisyene odaklanıp sıkılana kadar arlıklarla onu dinliyorum. Şu anda Diana Krall dinliyorum Konserleri bitirdim Tek tek parçalara yoğunlaşma dönemindeyim Herkese bu yöntemi tavsiye ederim.Birde mutlaka iyi bir kaynaktan ve Kulaklıkla gözler kapalı dinlemek gerekiyor Bu çokönemli.
O kadar güzel anlattınız ki, hayatımb film gibi gözümün önüne geldi. Gerçekten müziğe ulaşabilmek için çok fedakarlıklar yapardık. Okul harçlıklarımızı aç kalır, kasetlere ve dergilere yatırırdık. Sevdiğimiz sanatçıların albümleri Türkiye'ye çok geç ve kısıtlı gelirdi. Her gün plakcilara gelip gelmediğini sorardık.
Gelse de kısıtlı olduğu için plakcilar satmaz, kopya verirdiler.Hey dergisinin bir sayısını kaçırmıştım, 1ay aradığımı hatırlıyorum.:))
Her gün mutlaka hiçbir şey yapmadan müzik dinlerim. Yarım saat bile olsa bunu yapın, müzik zevkiniz çok farklı yerlere gidecektir. Müzik dinlemek asla hiçbir şeyin mezesi olmayacak bir olgu.
E yaş gereği tüm bu süreçleri yaşadım. Long play ve 45 likler, sonrasında kasetler. İstanbul da olmamıza rağmen istediğimiz müziği her yerde bulamazdık. İstediğimiz müziği bulabileceğimiz bir kaç yer vardı. Evet dinleme deneyimi odaklıydı, binlerce müziğe ulaşım yoktu. Elinizdeki kasetleri dinlerdiniz. Batı müziği dinliyorsanız radyo olarak sadece TRT 3 vardı. Kasetleri ileri geri sarıyor olsanız bile fiziksel bir sınır olduğu için bunu çok sık yapmazdık. Bugün de müziği yoğun dinliyorum. Odaklı dinleme de yapıyorum. Bu kişilerin ilgisine bağlı diye düşünüyorum. O zamanlar da müziği arka planda dinleyenler vardı. Bugün de öyle. Eskiden müzik radyo ağırlıklıydı. Televizyon yayını eskiden tek bir kanaldı ve saat akşam 7 gibi başlardı. Televizyon yayını başlamadı neredeyse 1 saat önce televizyon açıp beklediğimi biliyorum. Önce test ekranı ve test sinyali. 1khz. bir düdük sesi. Ses kısık beklenir. 15 dakika kala TRT test ekranı ve TRT sinyal müziği girerdi. Defalarca tekrarlardı. Televizyon olmadığı için tüm gün radyo açık olurdu. Büyük ihtimalle bu kanalın izleyicileri çoğunlukla odaklı müzik dinleyicisidir.
Hocam söyledikleriniz o kadar doğru ki... Söylediklerinizi daha önceden farkettiğim için kendimi şanslı sayıyorum. 4 yaşındayken kasetçaların başına oturup saatlerce müzik dinleyen bir çocuktum. Hepsi beni çok derinden etkilerdi. Sadece müziğe odaklanınca gerçekten kulak ve hayal dünyası inanılmaz gelişiyor.
Hayal dünyası tespiti çok doğru. Ne kadar iyi yapılmış olursa olsun video kliplerin kısıtlayıcı bir yanı var mesela. "Bu şarkı budur" der gibi. Oysa yalnızca müziği dinleyince bambaşka şeyler canlandırabiliyor insan.
Merhabalar Doruk bey,
Çalışmalarınızı ilgi ve merak ile izledim, izliyorum.
Gerçek bilim ve sanat birlikte ilerledikçe, O toplumların ışığı olmuş, olduğunu biliriz.
Çünkü iyi niyetlerle kullanıldığında, iyileştirici etkisi vardır, bireyde yada topluluklarda.
Boş zamanlarımızın olmadığı, dijital haytın akışıda, düşünmeye değil ki, müziğe,
Günümüzde, bunları yapabilmeye fırsat yok, gibi gözüküyor.
Profesyonel çalışma hayatında ise, yaşanan zorluklar nedeniyle, hissedilenler, farklı bir şekilde müziğe yansıyor.
Bahsetmiş olduğunuz zorluklar, elbette aşılabilir bir sorun.
Çok da kalıplaşmaması gereken bir sektörde, basma kalıp eser üretimi sorunlara çözüm getirmediğini farkettiyoruz. O halde daha uygun bir sistem ile, tüm İnsanların kolay erişilebilir, bu güzel keyif ve alışkanlığı üzerinde konuşabiliriz.
Saygı ve sevgilerimle.
Müzisyen, Ömer Çayırlı.
Antalya, Nebiler.
Saatlerce dinliyordun valla helal olsun
Hocam, Türkiye de müziğin sosyolojik analiz boşluğuna da yer yer girmeniz, farkındalık yaratmanız çok kıymetli .Tebrikler
Doruk hocam eskiden TRT de her kitap bir dünyadır isminde bir program vardı bayılırdım. Her videonuz ayrı bir dünya çok çok minnettarım teşekkür ederim. Müziğe salt müzik olarak değil de sosyolojik ve psikolojik etkileşimleriyle bakıp, durum tespiti yapıp üstelik bir de öneriler de bulunmak günümüz koşullarında sadece müzik değil sanatın bir çok dalı adına çok kıymetli.
Iyiki varsınız 🤗❤️
Bundan 20 sene önce ışıkları kapatarak karanlıkta dinlediğim albümleri bugün hala o zamanlar aldığım keyfi hatırlayarak dinliyorum.
Söylediklerinize hak vermekle birlikte insanların müziğe erişiminin kolaylaşması bence hayati bir olgu. 90larda ve 2000lerde gençliğini yaşamış biri olarak insanların farklı müzik dinleyen kamplara bölünmüş, tekil sanatçılara tapan müritlere dönüşmüş olduğunu hatırlıyorum ve bugünlere şükrediyorum. Ne kadar farklı tür müziklere erişim kolaylaşırsa o kadar iyi ve internetin bize en büyük hediyesi bu oldu.
Selam. Çok güzel anlatmışsınız iyi ki varsınız.
35 yaşındayim yaklaşık 10 yaşımdan bu yana sizin bu anlattıklarını sürekli yapıyorum benimn en iyi antideprasanım, o anlattığıniz an dır.
Oyle bir an ki o; zamandan mekandan bağımsız. Nekadar anlatmaya calissam da tam tarifini veremem o anın.
Benim keşfettigim; sözlü müzikler insani çok şartliyor. Söz olmayan müzikler ise insani istediği yere ulaştırıyor. Hatta bazı konsantre anlarımda bestecinin o anki inişi çıkışı bestelerken yaptiğı çalışmalarını, denemelerini, notaları yazıp sildiğini hayal ediyorum. Sanki onun yanındayım da bana soruyor "nasil oldu mu" diye der gibi☺️
Müzik beynimizin en güzel algısı.
Beethoven'a Gabrial Faure'ye Fazıl Say'a Debussy'e inanarak hissederek müzik yapıp hayatima bu güzel etkiyi yapan her müzisyene TEŞEKKÜRLER 🙏
Yeni bir tarzı denemek istediğimde adeta şarkı avcılığına çıkıyorum. 70 ve 80'lerin Funk şarkıları gerçekten çok keyif verici. Yine de müzik prodüksiyonu yapmış biri ister istemez eleştirel ve analizci kulakla dinliyor şarkıları. Synth bass ile kick aynı anda vuruyor, snare'e çok uzun bir plate reverb koyulmuş, cow bell hep aynı çalmıyor pitch değiştiriyor, synth bass'e eşlik eden bir slap bass guitar var, ritim gitar üst perdeden eşlik ediyor, vokalde sol kanalda derinlik katan hafif bir gecikme var, bridge kısmında juno pad synth giriyor vb. gibi.
İlk sefer dinlerken böyle olsa da şarkıları özümseyip ezberledikçe keyif aşaması başlıyor. Güzel de bir playlist oluşturup public yaparsanız tadından yenmez.
Geçmişime baktığımda, bana en yoğun, en büyük mutlulukları yaşatmış olan şeyin müzik olduğunu görüyorum. Müziğin tadına varabilmek ise, ona odaklanmakla mümkün. Mesela anıtsal Klasik Müzik eserlerini dinleyeceğim zaman geçmişte en yararlı bulduğum yöntem, karanlık bir odada sırtüstü yatmak, kulaklık takmak, gevşemek, gözleri kapatarak tamamen müziğe odaklanmak. Fakat müziğin türüne göre, en güzel dinleme şekli de değişebilir. Bazı müzikleri yürüyüş yaparken dinlemek çok keyifli oluyor. Bazılarını UA-cam'ta manzaralar içeren videolar eşliğinde dinlemekten çok keyif alıyorum.
Ben 70 yasindayim. Gramafonu yasamadim ama ondan sonrasini yasadim. Bu videoda, konuyu cok guzel anlattiniz.
Esasinda taa 1950 - 60 li yillarda da ticari hit yapmanin formulleri vardi. Gerek ABD deki radyo istasyonlarinin koydugu maximum 3 dakikalik sarki limiti veya Tin Pan Alley produktorlerinin 'verse-verse-chorus-verse....' gibi kaideleri vardi. Neil Sedaka, Carole King ve bircoklari hep bu formul ve zaman kisitlamasi icinde hit sarkilar yazdi. Keza British inasion gruplari da baslangicta ayni yoldan gitti. Cok iyi hatirliyorum, ABD radyolari uzun sarkilara yer vermezken Jim Webb'in yazdigi yaklasik 15 dakikalik Mc Arthur Park'i yarida kesip yayinliyorlardi.
Sunu da soylemek isterim: Muzigi kulaklik ile dinlemek veya ciplak kulakla ve akustigi guzel bir odada dinlemek arasinda muazzam bir fark var.
80'lerin başında, 14-15 yaşlarında Led Zeppelin Presence, Supertramp Supertramp albüm kasetlerini İstanbuldan Elazığ'a, harçlıklarımızı biriktirip otobüs firmasının muavinine yalvar yakar aldırdığımızı ve gelene dek o heyecan dolu bekleyişimizi hiç unutmam. O ilk dinleyiş için sıraya giren arkadaşlarla toplanıp Grundig kasetçalarda saatlerce nasıl dinlediğimizi, 1-2 ay sonra teyp sardığındaki üzüntüyü, o bandı onarmak için annemizin ojelerini yürütmemizi de. Ne güzel anlatmışsınız, kardeşim neredeyse on senedir derdi "abi Doruk Somunkıran'ı dinle diye, ne kadar haklıymış. Teşekkürler. Ana mesleği Müzik olmayan ben gibi müzikseverler için özellikle teşekkürler.
Teşekkürler.
Ne güzel insansınız siz. Analizlerinizin hepsine katılıyorum. Zaman dar geliyor artık. Karşılıklı çay içerek sohbet etmelerimiz sanki mazileşiyor. Kitlenin beğeni süresi on saniyenin altında. Her şeyi artık trent belirliyor. Trent ne ise dükkana o geliyor. Başkası olmayınca da onu alıyoruz. Internetin yönlendirme gücünü gün gibi ortada. Eskiden pantolonumuz yırtık ise utanır, ezilir, büzülürdük. Simdi ise, bile bile yırtıp, sağlamdan daha pahalıya insanlara giydirebiliyorlarsa, bu işte bir hinlik olduğu çok açık. Olanak ve tercihlerimizin artması kalitenin artması anlamına gelmiyor. Bence iyiye gitmiyoruz. Her şeye çok aç olduğumuzu izliyorum. Doymanın zevkini unutarak...
müzik dinlerken gözlerimi kapatıp, aklımdan klip çekmek en sevdiğim şeylerden birisi. Gerçekten mükemmel bir terapi. Özellikle de progressive rock dinleniyorsa…
Kendince müzik üreten birisi olarak beni de üzen bir değişim bu.
Özellikle çoğu şarkının "ben burdayım" diye bağırarak kendini ispatlamaya çalışması.
Teşekkürler hocam konuya dikkat çekişiniz için.
Seksenli yıllardan bu yana anlattığınız tüm müzik dinleme tarzlarını yaşadım. O zamanlar bir grup ya da şarkıcı 2-3 yılda bir albüm çıkarırdı ve biz o albümü kurt gibi beklerdik. Pink Floyd'un The Wall albümünü ezbere bilirdim. Her notasını. Zaman içinde müzik dinlemeyi hiç bırakmadım. Hoşuma giden müzik türleri ve bunu üreten sanatçıların sayısı arttı ve bunlara ulaşma imkanımız genişledi. Öyle ki tek bir CD'de bir grubun tüm albümlerini MP3 dinleme imkanına kavuştum. O anda o eski derinlemesine müzik dinleme tarzının değişmeye başladığını hissettim ve bu hiç hoşuma gitmedi. Artık tüm sevdiğim müzisyenlerin tüm albümleri elimde idi ancak bunları gerektiği gibi dinlemeye zamanım olmadığını anladım. MP3'ün verdiği imkanla kendi seçme derlemeleri oluşturmaya başladım. Ama yine de yetişemedim. Artık zevkle dinlediğim eski albümlerin kadar zevk vermediğini hissetmeye başladım. Ama müzik hep yanımda idi. İş yerinde işimi yaparken bile kafamda kulaklık hep müzik dinlerim. Son zamanlarda acaba yeni neler var diye araştırmalar yapıyorum. Çok değişik türleri inceledim. Senfonik Rock akımını keşfettim. Epica, Within Temptation, Nightwish ve daha birçoklarını keşfettim ve zevkle dinliyorum. Sizin önerdiğiniz sadece müzik dinleme alışkanlığından hala vazgeçmedim. Mesela Pink Floyd'un son albümü The Endless River'i sayısız kere böyle dinledim. Bu bakımdan şanslı olduğumu düşünüyorum. Ele aldığınız konu çok yerinde, tebrik ederim.
Sevgili hocam beni şimdiden galip ilan edebilirsiniz. 😊Çünkü tam beni tarif ettiniz. Lambalı radyolar döneminden beri Klasik Türk Musıkisi hayranıyım. 50’li yaşlarımda konservatuvar Türk Musıkisi Temel Bilimler okudum ve her gün nitelikli zaman ayırıp bana göre rafine müzik yapıyor,dinliyorum ve böylesi bir güzelliğin farkında olmaktan da çok mutluyum.
Sadece müzik dinliyorum hep birkaç gün dinlemesem içim sıkılıyor , otobüsde dinleyip beğendiğim şarkıyı eve gelip hiçbir şey yapmadan dinlemek istiyorum , çoğu gece takıyorum kulaklığı iki saat full müzik dinliyorum sabah da işim yoksa giderek daha da çok zevk alıyorum müzikte umarım azalmaz :)
Ben gececiyimdir. Sonraki günü müsait oldugum geceler keyfim de yerindeyse ses sistemimi kurar müzikle dans ederim bikaç kadehi eşlik ettiririm.
Pink floydan girip zeki mürenden çıkıyorum alakasız oluyor ama sevdiğim şeyleri dinliyorum😂.
Mesela kahır mektubunu dinlemeye doyamam.
Zaten pink floyd.. derler ya “abi pink floyd yaa”😂
Videonuzda çok güzel noktalara değinmişsiniz. Duyularımıza hitap eden şeylere vakit ayırmak çok değerli ve keyifli.
Anlattıklarınız o kadar iyi tesbitlerki, her cümle hedefi 12'den vuruyor. Aslında tüm bu yaşanılan gidişhat entropinin hayatın her alanında suretlenen bir yansıması olduğunu düşünüyorum. Eskiden kendimi zamana ayak uydurmak zorunda hissederdim, şuan sadece sürüklendiğimi hissediyorum. Online müzik platformlarında karışık hit listeler oluyor, atölyede iş yaparken dinlemek istedim, play tuşuna basıp eldivenlerimi taktım ve tekrar durdurma şansım yoktu. Şarkılar nötrinolar gibi içimden geçti, kulaklarım çok feci şekilde kanadı. Şarkı sözlerine inanamadım, bir cümleyi bile anlayamazken diğer cümlelerinde birbiriyle alakasız olması nasıl bir hikaye anlatabilirdi. Hala atlatamadım, siz siz olun, pazartesi, salı v.s. dinlencesi bir mix albüm, değiştirip durduramayacaksanız açmayın, çünkü daha sonra algoritma benzer şarkıları beğendiğinizi düşünürek tekrar karşınıza çıkarmaya çalışıyor. Programın geçmişini temizledim ama hafızamdan silemiyorum.
Çok faydalı ve bilgilendirici değerlendirmeler yapmışsınız Hocam. Sevgiler, selamlar... :)
Ağzınıza sağlık hocam, ben de eskiden beğendiğim sanatçıların ve şarkıların gece kulaklığımı takıp albümlerini dinliyordum sadece ve bu bana doyum/denge hissi veriyordu. Ne yazık ki artık ne Spotifyda kaydettiğim şarkıların ve sanatçıların isimlerini doğru dürüst hatırlayabiliyorum ne de bunu yapmaya zaman ayırıyorum. Çoğunlukla artık zihnimi oyalamaya yönelik arka planda çalan bir şeye dönüştü müzik... Hatta çoğu zaman bir işle uğraşırken fazladan veri haline gelip zihnimi de yorabiliyor. O nedenle, müzik dinleme alışkanlığını teknolojinin gelişimi bağlamında tartıştığınız çok güzel bir konuşma olmuş. Müzik ve müzik türleri üzerine daha çok düşündüğümüz videolarda görüşmek dileğiyle.
Hocam emeğinize sağlık. Müziğe disiplinler arası bakış açınıza hayranım. Müzik akademilerinde eğitimcilere müzik eğitiminin nasıl verilmesi gerektiğine dair eğitim verseniz çok yararlı olurdu. Uzaktan gördüğüm kadarıyla akademide elinde çekiç olan her şeyi çivi zannediyor. Sonuçta eğitimcilerin birçoğunun dahi müziğe bütünlüklü bir yaklaşımı olmadığını, akademik eğitimin sonuçlarının toplumda yankı bulmadığını fark ediyorum. Sizin konuları ele alırken teorik, sosyolojik, psikolojik, teknolojik bir çok değişkeni atlamdan yorumlayabilmeniz gerçekçi sonuçlar ve işlevsel önerilere ulaşmanızı sağlıyor. Böylesi bir eğitime youtube üzerinden ulaşmak büyük şans, çok sağolun.
Buyuk bir keyifle izledim cok tesekkurler. Her gun muntazaman 1 saate yakin hic bir sey yapmadan dini bir rituel gibi muzik dinlerim. Genellikle (50%) Classical, 30% Jazz, 20% Rock.
93 doğumluyum. İlkokuldayken mutfakta ki radyodan kral,power vb kanalları açıp saatlerce dinler ve söylemeye çalışırdım. Sezen Aksu, Candan Erçetin vb gibi o zamanın hit şarkılarını. Annemin sanat müziği kasetlerini bulup(çalıp) walkmanimde dinlerdim. Umut Akyürek dinlerdim ve ağlardım. O yaşta niye ağlardım o da ayrı bir konu 😄 Ama yaş büyüdükçe sizin söylediğiniz gibi müzik dinlemeye zaman ayırma sürem azaldı. Müzik yapmaya da azaldı. İş,yaşam şartları ve gündem o kadar yoğun ki. Kalan zamanda ne müzik dinlemeye ne müzik yapmaya enejimin kalmadığı hissi yakamı bırakmıyor maalesef 😌
Dark Side of The Moon gerçektende çok güzel bi seçim bu tür bi dinleme için dinleyebileceğiniz harika bi eser. Günümüzde müziklerin artık müzik olmaktan çıktığı aşikar böyle bi video bana önerildiği için çok mutlu oldum, umarım birçok insana da önerilir ve müzik zevklerini tekrar düşünmelerine sebep olur.
Merhabalar asagı yukarı akranız 76 dogumluyum volkmen dediniz bir tuhaf oldum duygusallaştım birde omuzlarda taşınırdı ozaman daha genctik müzik setleri omuzda tasınırdı pilli radyolarla ac sesi sonuna kadar ! Hey gidi günler heyyyy
Hocam müziğin dijitalleşme ve teknoloji ile değişimini çok güzel anlatmışsınız. Biz eskiler, yani 1970'lerden, 80'lerden beri Pink Floyd, Queen, Led Zeppelin, Deep Purple, Barış Manço, Cem Karaca, Moğollar, ... dinleyenler hala eski alışkanlıklara devam etmeye çalışıyoruz, yeni teknolojiden de yararlanarak. Mesela ben hala plak ve cd'den, evimdeki yeni sayılacak teknolojili sistemden, eskiden ulaşamadığım ses kalitesiyle müzik dinlemeye çalışıyorum. Ancak cd veya plağını bulamadığım albümleri bulmak, yeni kayıtları dinlemek veya arabada dinleyebilmek için spotify kullanıyorum. Yani teknolojik imkanları, eski alışkanlığı/zevki desteklemek amacıyla kullanmaya çalışıyorum. Ancak sayımız az galiba...
Dinlediğim müziklerin çoğunu sadece odaklanarak dinliyorum, hocam. Arkaplan müziği olarak neredeyse hiç müzik dinlemiyorum.
Hocam sadece müzik için önerilerinizden etkilenmiyorum, sizi böyle bir insan yapan her şeye; okuduğunuz, izlediğiniz şeylere de imreniyorum. Sizi tanımasam da videolarınıza denk gelmem bile güzel bir şans! Videonuz için teşekkür ederim 💐
Merhabalar, videoda bahsettiğiniz gibi bir çok farklı yöntemle müzik dinledik ve dinliyoruz. Şu anda Cambridge Audio’nun CXN model Network Streamer’ıyla dünya internet radyolarının arasında gezmekten çok keyif alıyorum. Uçsuz bucaksız derya deniz.
Kasetçalarlı müzik setim, walkman' im ve kasetlerim sapasağlam duruyor. Neredeyse her gün bir kasetten tek parça dinleyip güne öyle başlıyorum. Hatta ara sıra kaset alıyorum antika eşyalar satan dükkanlardan. Bizim dönemi anlamak isteyenler Bryan Adams - Please Forgive Me dinlesinler. Tamamı 6 dakika 17 saniye... :)
Güzel bir anlatı olmuş, ağzınıza sağlık..
Kolay elde edilen, çabuk tüketilebildiği için, değersizleşiveriyor kısa bir süre sonra..
dolayısıyla zor elde edilen çok daha lezzetli vede değerli oluyor.. ( bu enazından benim için böyle..)
şimdilerde sizinde bahsettiğiniz gibi herşeye çok çok kolay erişiiyor ama ben eskilerde yaşadıklarımın açıkara daha lezzetli,daha keyifli olduğunu düşünüyorum..
tek kanallı radyo, tek kanallı s.b.TV, kaset-kasetçalar ,pikap(dual)-plak, vs.. vs..
keşke o günlere tekrar dönebilsem..
Eskilerin lezzeti anlatmakla bitmez, bu yüzden kısa kesiyorum..
*
Müzik setinin karşısına geçip,müzik dinlemek konusuna gelince (tamamen müzikle başbaşa kalmaktan bahsediyorum bildiğiniz gibi) o apayrı bir konu sizinde vurgulamaya çalıştığınız gibi..
Hı-Fi meselesi işin içine giriyor ister istemez..
örneğin ben anfiye bağlı hoparlörlerimin, Stereo akustiğinin etkisini tam alabilmek için açılarını saatlerce uğraşarak istediğim düzeye getirdiğimi bilirim.evde benimle yaşayanlara (kardeşlerime) talimat verirdim temizlik yaparken lütfen ama lütfen bu hoparlörlere dokunmayın diye ikazda bulunurdum, zira o açıyı bulmak bile çok çok önem arzediyor benim için..
bu konuda bir uzmanlık işi olduğu için bu konuyuda burada sonlandırıyor ve,
müzikle dolu , keyifli, sağlıklı günler diliyorum herkese.. (bolca..)
sevgiler, selamlar..
Ekonominin en temel öğretisidir: "Az olan değerlidir".
Ve bu öğreti, iletişimden siyasete, sanattan madenciliğe, devletler arası ilişkilerden insanlar arası flörtöz ilişkilere kadar her alanda kendini her gün kanıtlamaya devam etmektedir.
Video için çok teşekkürler Doruk bey. Naçizane bir müzik öğretmeni olarak benim de çocuklara ve gençlere anlatmaya, hissettirmeye çalıştığım bir konuya değinmişsiniz.
Derya hanım işiniz çok zor kolay gelsin sizin eğitim aldığınız dönem ve şimdiki dönem arasında gerçekten fark var
Valla pikup dinlemeyle başladı süreç, iğnesini ileri geri oynatmak ne hoştu
Harika içerik, teşekkürler hocam.
Çok güzel bir video olmuş. Teşekkürler
Güzel içeriğiniz için teşekkür ederiisssss Doruk reis
Hocam sizi uzun süredir takip etmiyorum en azından takip etmem gerektiği gibi müthiş videolarınız var fikirleriniz ve değindiğiniz noktalar mutluluk verici ilham getiriyorsunuz resmen sıkı bir takipçiniz oldum artık teşekkür de etmem gerek kendi adıma müzik ile uğraşan amatör bir genç olarak benim için çok yararlı oluyor videolarınız sırf müzik adına da değil bir noktada konuyu müziğe bağlıyoruz sonuçta :)
O kadar güzel anlatmışsınız ki, tüm anlattığınız nedenlerle müzik ve müzik dinlemek çok değerliydi. Geçenlerde çok komik bir şey yaptım... Queen, A Night At The Opera albümünün yeni baskı plağını gördüm D&R'da. Hemen aldım tabii. Kasaya geldiğimde, kasadaki 20 yaşındaki genç kıza, "siz bilmezsiniz bu plakları bulmak için biz ne kadar uğraşırdık, bulamaz kasete kayıt yaptırırdık" falan diye üç-dört cümle anlattım. Kızcağız dinledi ama hiç anlam ve önem veremedi anlattığım şeylere. Gerçekten A Night At The Opera albümünün plağını yıllarca aramış, bulamamış, kasetle yetinmiş, 15-20 yıl sonra cd teknolojisi çıktığında cd formatında alabilmiştim. Yıllar sonra o plağı görünce, o yıllar önceki heyecanla hemen satın aldım. Tabii 20 yaşındaki, yalnızca dijital platformlardan muhtemelen bugünün tüketim müziğini dinleyen kızcağız, Queen'i -eğer filmini gördüyse- Bohemian Rhapsody filminden duymuş olması nedeniyle anlattıklarımı anlamasına imkan yoktu... Ne yapalım dünya değişiyor, biz de değerlerimizi değiştirmemeye çalışarak bugüne de ayak uydurmaya çalışıyoruz.
A Night At The Opera albümünü ilk kez bir arkadaşımın evinde görmüştüm. Lisedeydim. Albümün kokusunu çok net hatırlıyorum. Görsel tasarımını ve plağın ağırlığını da. Geçmişe güzelleme yapmayı sevmiyorum ama dijital neslin müzikle bu tür "taktil" bağ kuramayacağı kesin. Müzik insanlık kadar eski, yok olacak değil, ama onunla ilişkimiz farklı bir yöne evriliyor orası kesin.
Çok iyi bir anlatıcısınız hocam. ❤❤
Sevgili Doruk. Anlattıklarının tamamına kelime kelime katılıyorum. Yine de bana göre bugün dikkat çekici müzik hemen hemen yok gibi. Belki bana öyle geliyor ama tamamı sıradan, mekanik ve tamamı birbirine benzer bilgisayar üretimleri.
Dikkat cekme derken estetik bir durumdan bahsetmiyorum. Eskiden oldugu gibi uzun introlar yok, ilk 10 saniyede en carpici yere gelmesi bekleniyor muzigin. Formuler bir yaklasim. Sana basmakalip gelen de bu muhtemelen.
@doruk somunkran mükəmməl mövzuya toxundunuz 👍
Sevgili kardeşim bu dediğinizi sürekli yapıyor ve inanılmaz keyif alıyorum, herkes de benim gibi yapıyor sanıyordum, anladım ki hiç de öyle değilmiş, herkese öneririm, bambaşka tad, bambaşka lezzet ve keyif...
Yeni şarkı yaptım ve şarkım nakaratla başlıyor sonra intro ve verse şeklinde devam ediyor. Piyasa bunu istiyor hocam. Yoksa aç kalıca
Müzik özelinde keyifli bir genel durum analizi olmuş
Aynen öyle
Hocam ben de kendi çapımda kayıtlar yapıyorum, bazen insanlara dinletiyorum, duyduğum şey ''bunun sesi çok çıkmış, şunun sesi az çıkmış '' vb. gibi şeyler duyuyorum, ya da bağlama çalıyorum 'Güzel bir şey de çal da dinleyelim, onu çalma o güzel değil '' gibi şeyler duyuyorum, insanlar müzikle uğraşanlardan hep kendi zevklerine uyan müzikleri duymak istiyor ve ona göre yargılıyorlar, Kayıtlarda işimi görecek kadar piyano ve gitar da biliyorum orda da istekler aynı :) örneğin bir Ahmet kaya parçasını arabada dinliyor sonra senden de aynı hissiyatla çalıp söylemeni istiyor. Bir de istek parçalara '' bilmiyorum'' derseniz, nasıl bilmiyorsun ?? :)) Müzik artık benim için kendi iç yolculuğum ve bir parçayı sennheiser kulaklığımla en ince ayrıntısına kadar dinleyip çözümlemek hoşuma gidiyor, kimse için de değil kendim için bir şeyler yapıp eğleniyorum uzun zamandır:) O yüzden bu isteğiniz gerçeğe dönüşür ve bakış açıları değişir umarım:) Saygılarımla.
Hocam ben çok uzun bir süreç her akşam yatmadan önce oturur mor ve ötesi playlistimi açar dinlerdim. Gözümü kapatır her notayı duymaya çalışır(Biraz da analiz yapma isteği giriyor işin içine tam olarak ona odaklı değilim) sözleri anlamaya çalışırdım. Belki de bu yüzden en sevdiğim ve tek adam akıllı dinlediğim grup mor ve ötesi. mor ve ötesi şarkısını dikkatli dinlediğinizde enstrümanların vokalin melodisine ve sözlerine nasıl eşlik ettiğini çok rahat anlarsınız, hatta gidin Küçük Sevgilimin outrosunu dinleyin. Gitar ve kadın vokal nasıl birbirini cevaplıyor. Ümitsizlik, vazgeçmişlik, ardından ümit (Yukarı oktava doğru bi chromatik geçmiş var, hissedebiliyorsunuz) ve en sonda adeta gitarın kadının karşısındaki erkek sevgilisi olduğunu ve özür dilediğini anlatmaya çalıştığını hissediyorsunuz.
Ben bir süredir müzik dinleyemiyorum adam akıllı veya içimden gelmiyor bilmiyorum fakat arada arka plana mor ve ötesi playlistimi açtığımda farklı bir şeyler hissettim ki şarkıların biraz düz duyulduğu, duyulanın vokalin melodisi olduğunu ve vokal melodisi neyse o duyguyu hissettiğimi fark ettim. Gerçekten oturup anlamak için dinlediğinizde müzik insanı çok farklı bir yere götürüyor, herkesin yapması gerek.
Harika bir anlatım👍
sevgiler. Emeğiniz anlatımlarınız öğretileriniz gerçekten değerli.
Müziğin mutfağına girdikten sonra oturup sadece dinleyemiyorum artık. Şunu nasıl yapmışlar bunu nasıl ayarlamışlar diye düşünmeden edemiyorum.
Çok güzel bir video olmuş, teşekkürler. Ben de müziği başka bir şey yapmadan dinlemeyi seviyorum, tüm dikkatimi vererek:)
Selamlar hocam bu soruyu kendime sordum ve sizinle aynı düşünüyorum ben saatlerce müzik dinlerim tabi eski kadar olmasada çok teşekkür başarılar dilerim
Neyse ki bu hemen hemen her gün yaptığım bir şey. Ha çalışırken başka işlerle uğraşırken falan da sürekli müzik dinliyorum o ayrı zaten. Gün içerisinde işlerden dolayı çok uzun uzun zaman ayıramadığım için 15 - 30 dk gibi bir vakti yalnızca müzik dinlemeye ayırsam da, günün başında ve/veya sonunda 30 dk dan başlayıp 1,5 saate kadar varan bir zamanı yalnızca müzik dinlemeye ayırıyorum, en fazla yaptığım şey yanında kahvemi yudumlamak oluyor 😄 Bu bir takıntı mıdır, iyi midir kötü müdür bilmiyorum ama sevdiğim müzikleri/şarkıları tekrar tekrar farklı şekillerde dinliyorum. Örneğin çok sevdiğim bir şarkıyı önce genel dinliyorum, bitince tekrar başa sarıp bu defa yalnızca vokallere odaklanıyorum, bitiyor tekrar başa sarıyorum yalnızca müziğine odaklanıyorum, veya bazen spesifik olarak tek bir enstrüman/enstrüman grubu da olabiliyor, ve her biri ayrı bir tat veriyor, her defasında farklı bir müzik dinliyormuşum gibi, teknik olarak da zaten bu katmanlar hep aynı melodiyle gitmez ama, müziği katman katman dinlemek de hoşuma gidiyor. Ve bu da bi takıntı sanırım, olur da müziği dinlerken dikkatimi dağıtacak herhangi bir durum oluştuysa veya bir şey araya girdiyse geçmiş olsun, o müziği en başa alıp tekrar baştan dinlerim. Bunun olmaması için o dikkat dağıtıcı şeyin tam böyle müziğin boş bir kısmına, önemli herhangi bir şeyinin olmadığı bir kısma falan denk gelmesi lazım anca öyle.
Birçok kez, daha doğrusu her zaman diyebilirim çünkü ben bir müziği öylesine dinleyemiyorum. Bazan kitap okurken veya başka bir iş yaparken bir yanda çalan müziği dinlemek ya yaptığım işe mâni oluyor ya da çalan o müziği anlayamıyorum. Aklım mutlaka çalan müzikle meşgul oluyor. Yani klâsik ders çalışma ya da kitap okumak için müzik olayı benim için hikaye. Bir müziği dinlerken onun içine girmek istiyorum hep. O müziğin bir parçası oluyorum âdeta. Zihnim tamâmen dinlediğim müzikle meşgul oluyor. Haliyle, bir müziği dinlerken o esnada başka bir şey yapıyorsam, o anda çalan müziği anlık olarak dikkatle dinleyemediğim için belirli bir kısmını geri sarıp yeniden dinlediğim çokça olmuştur çünkü yaptığım işten dolayı müziğin o belirli kısmını hissedememişimdir. Müziği hissetmem ve onunla bütünleşmem gerek illa ki. Öbür türlü müziği dinlemiş saymam. Sony Walkman aldığım 1993 yılından beridir bu böyle.
Tabi bu, müziği seversem geçerli. Sevmediğim bir müzik ya da sevmediğim türde müzikler çalıyorsa ona pek kulak vermem. Benim için herhangi bir sesten ibaret bir şey. Ha, birden ilginç bir şey olursa müzikte, dikkatimi anında celbeder. 🙂
Ha, bir de şu var, müziği hissetmem gerek dedim ya, müziğin ses kalitesi de önemli. Tek kulaklıkla veya tek hoparlör ile, ya da mono bir şekilde müzik dinlemek beni oldukça irrite ediyor. Çünkü müziğin kayıt aşaması da apayrı bir çaba ve emek, onun tadını çıkarmak ve o emeği takdir etmek gerek. Öte yandan da seslerin stereo ortamda yayılışı ve hareketleri müziğin apayrı bir güzelliği ve dinleme keyfini artıran önemli bir faktör bana göre. Örneğin, performansı ne kadar güzel olsa da senfonik bir eserin eski kayıtlarını dinlemek bana keyif veremeyebilir. 1984 ya da 1985 yılında daha 10 yaşında iken mahallede birisinin bir Walkman'inden ilk kez kısaca dinlediğim müziğin beni sardığını ve âdeta içine aldığını hissettiğim o anı hiç unutamam. Hayatımın ilk stereo dinleme deneyimiydi o.
Lafı çok uzattım. İşin özeti, ben en son ne zaman gerçek anlamda müzik dinlediğimi bilemiyorum çünkü müziği hep hakkıyla dinlemeyi severim. (Hakkı Bulut ile değil tabi ki 😄)
daha bugün dısarı cıktım yürüyüşe , biraz daha sessiz bir ortama ; sadece slipknot snuff şarkısı ile . Benim icin duyguların top noktası olan bir şarkı. En sevdiğim gary moore sarkısının bile veremediği o duyguyu bana veriyor ve gerçekten şarkı dinlemiyorum da başka bir şey yaşıyor gibi oluyorum. Öyle bir yazmış ki adam bu şarkıyla slipknotu tanıyan birisi nu metal yaptıklarını aklının en ucundan geçiremez öyle bir şey
Ne kadar güzel anlattınız hocam. Söylediklerinizin hemen hepsini gençliğinde yaşamış biri olarak beni o zamanlara götürdünüz. O elinizdeki plağı herkeste pek olmayan stereo orta halli hifi sistemin pikabına koyup karşısındaki en ideal noktaya oturup o muhteşem albümü sonuna kadar dinlemek ve belki bunu bıkmadan her gün dinlemek ve içindeki her ayrıntıyı ezberlemek. Vay be! Ama hocam tüm söylediklerinize ben de katılıyorum da şu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Evet bugün müzik çok hızlı tüketiliyor ve popüler olmak için çok şey yapılıyor, çıta yükseldi falan, peki o günlerdeki bazı müzikler nasıl oluyorda bugün hala dinleniyor? Mesele king krimson epitaph, pink floyd another brick, beatles. Bu müzikler hala unutulmadı ve genç kuşak bile bunları biliyor. Acaba bu değişimle beraber kalite de düştü mü? Veya o muhteşem besteler artık çıkamıyor mu? Saygılarımla.
Her kuşak sonraki kuşaklara müzikal bir miras bırakıyor. Verdiğiniz örnekler 70'lerin mirası. Öncesi de var, sonrası da olacak. Bilgi bombradımanı altında ambale olduk, doğru, ama yetenek yok olmaz. Biz de sonraki kuşaklara güzel müzikler bırakacağız mutlaka 🙂
Rick Beato'nun bir videosu var. Diyordu ki "Yeni nesil müzikle ilgilenmiyor". Olay bu bence.
15:50 bu konu hakkında küçücük bir şey söylemek istiyorum gecen fark ettiğim sözler çok basitleştikce de ona özel bir zaman ayırmaya gerek kalmıyor buna bi twitch yayıncısının müziğinde denk geldim (gündemden kopmamak için dinliyorum :D) bir hikayeden bahsediyoer ve hikayede sonradan tahmin edilemeyecek hic bir şey yok kelimeleri çok basit konu çok basit müziğin ritmi çok fazla beate bağlı da değil bir hikaye anlatıyor gibi daha cok ve ne ile uğraşırsanız uğraşın o hikayeyi sözleri anlıyorsunuz çünkü anlatmak istediği şeyi direkt veriyor yani demek istediğim müzik nasıl evrimlşir bilmiyorum ama her ne olursa olsun her şeyin gittikce basitleşeceğinden eminim
Sözlerin etkisi tartışılır. Zira kimi zaman hiç bilmediğimiz bir dildeki şarkılar da büyülemiyor mu bizi?
@@DorukSomunkiran yabancı dilim olmadığı için videonuzu sadece türkce müzikler üzerinden yürüyerek izledim ama six days şarkısını ilk dinlediğimde hiç bir şey anlamama rağmen oradaki karamsarlık içime işlemişti
Harika bir video yorumlar çok güzel. Az ve öz bizim insan olarak en çok ihtiyacımız olan şey. Ben çözüm olarak plaka döndüm. Maalesef pahalı ve zahmetli. Artık tüketebileceğimizden çok fazla müzik film dizi hobi aktivite vs var. Kaliteyi aramalıyız uğraşılarımızı vakit ayırdığımız şeyleri rafine etmeliyiz ki yaşantımız daha kaliteli daha doyurucu daha üretken geçsin
‘60 doğumluyum.
Gerçekten müzik dinleyen şanslı kuşaktanım.
‘80’lerde doğanlara, müzik dinlemek nasıl bir şeydir’i anlatabilmek için, tamamen karartılmış ve sound-proof bir odada gerçek stereo müzik dinleme deneyimi yaşatmak gerekir diye düşünüyorum.
Bir Z kuşağı olarak büyük keyifle izledim videonuzu. Teşekkürler 🙏🏻
Kendinize Z kuşak’ı demeseniz çok güzel olur bir genç deseniz daha şık duracak bence çünkü insanların Z kuşağını yükledikleri şeyler çok hoş şeyler değil
Şimdiki gençler yokluğu görmemiş bilmiyor tabi. Kaset listeleri yapar İstanbul Aksaray'da Yıldız pasajında kasetçilere özel kayıtlar yaptırırdık. Veya okulda iken sevdiğim radyoyu sabah açar veya timer ile sevdiğim müzik programı saatlerine ayarlardım ve Auto Recording ile en uzun DAT kaset ile kayıt yaptırırdım dinleyebilmek için. Şimdikiler DAT ı da bilmez hele hele DCC yi hiç bilmez zaten 1 DCC aldık ama içine kayıt yapacak bir boş kaset bile bulamadım :) Boş bir kasedi vardı ama sanırım bölgesel kodlama vs.. yüzünden kayıt yapmıyordu veya bozuktu ama kasedi çalıyordu. Nakamichi Dragon efsanem alamadım, sahip olamadım. Ama Auto Reverse özellikli AKAI pikap bile kullandım. Music Search özelliği bile vardı :) Laser Disc ise aldığımızda ailecek çok heyecanlanmıştık. 1998 yılında ise askerde çeşitli PC dergilerinin verdiği MP3 leri HDD ye kaydedip dinliyordum. 2000 li yıllardan sonra Emule programı ile 1 gecede sevdiğim bir sanatçının tüm Diskografisini indirebilmek ise ne büyük nimetdi. Hatta Jean Michel Jarre ın müziklerini çeşitli görsel efektli laser light show vs konserlerini bile indirmek harikaydı hem de 5+1 kanal vs.. demem o ki music dinlemeyi seviyorum her zaman. Yaşla beraber daha fazla Türk müziği dinlemeye başladım pop, sanat vs.. dertler çoğaldıkça halk, türkü, aşıklar, deyişler, ozanlar vs.. her çeşit dinliyorum bir tek caz ve blues sevemedim sarmadı.
ben başka hiçbir şey yapmadan müzik dinliyorum sık sık, seviyorum şarkıların katmanlarını, ayrıntılarını duymayı.
Hocam çok kaliteli analizler ve çıkarımlarınız var kesinlikle tamamına katılıyorum. Teşekkür ederim.
çok öğretici ve eğitici bir video olmuş, teşekkürler
Eski alışkanlığım. Kafaüstü kulaklık + belde volkmen :)) O kadar gerilerde, 90'larda değil, 2000lerde hem de... Ama şimdi müzik dinleyecek kaliteli bir sistemim yok... Hi-Fi kulaklığım yok. İstesem de dinleyemem artık öyle müziği. Duyumum da belli ölçüde gitmiştir. Eskilerden 2+1 creative ses sistemim var. Onunla dinlemeye çalışayım. Ona da sony volkmeni takıyordum. Radyo fena duyulmuyordu. Bir de Philips müzik çalar vardı bir ara. Onun da sesi fena değildi. Unutmuşuz gerçekten. Eski şarkıların daha uzun olduğunu ben de fark etmiştim. Sağ olun. 👏👏👏
Normalde gitar çalıyordum bas çalmaya başladım dinleme kalitem arttı sadece müzik dinleme çok değerli bişi müthiş bir içerik
yıllarr yıllar önce kaldırımda oturuyorum, telefonumda yükses seste tekno müzik çalıyor, o zamanın abilerinden birisi duydu hemen geldi yanıma, kardeşim bu şarkıyı arıyorum bende ne zamandır bana atar mısın dedi, bende tabi abi dedim hemen açtım blututu gönderdim adama, o da sokakta arabasında dinledi bangır bangır. yıl 2008 falandı sanırım
UA-camdan rastgele arama yaptım. "Album" kelimesini arattım. Son 1 saat içinde yüklenenler arasından, 20 dakikadan uzun videoları filtreledim. Aralarından Hindistan-Pakistan civarlarından, "Attaullah Khan RGH Vol 33" isimli albümü seçtim. Dinlerim bunu dedim. Sabah mamurluğu vardı, biterken birazcık daha enerjik hissettim. Ama şunu da söyleyeyim, gençken kasetlerde dinlediğim, müziğin yoğunluğunu hissedemiyorum. Belki de yaşlandığımızdan. Çok yıpranmamızdan. Aşk şarkıları, yabancı geliyor biraz bana. Sanki bu dünyadan olmayan canlıların duyguları işleniyormuş gibi. Ancak gene de müzik dinlemek şart. Pek yapamayacağız gibi. Ama bakalım gene. İyi günler.
Gençliğinizde de gidip rastgele bir kaset seçip dinleseydiniz o da heyecan vermezdi muhtemelen. Konunun yaşla ilgisi olduğuna inanmıyorum. Sözlere gelince, "ozan" mertebesinde birinin şarkılarını dinlemiyorsanız sözlerin üzerinde fazlaca durmayın. Gençken dinlediğimiz şarkıların sözleri ile bağ kurmayı bir yana koydum, ne dediklerini dahi doğru düzgün anlamıyorduk. Ama yine de büyülüyordu bizi o şarkılar. Yılların bir etkisi varsa o da zihnin daha meşgul olması ve bu nedenle odaklanmakta zorluk çekmesi olabilir.
ben dinliyorum yani oturup açarım o şarkıların her detayını ezberlerim şu kısmında gitar şunu yapacak, şurada davul şöyle yapacak falan çok hoşuma gidiyor bunu yapmak ama tabi günümüzde artık müziği arkada ses olsun diye kullanıyoruz. Çok üzücü yani ve bunu maalesef ben de günlük rutinimin çoğunda uyguluyorum, dediğiniz gibi şöyle oturup hiçbir şey yapmadan film izlermiş gibi müzik dinlemek gerekiyor arada :) (ayrıca plakla dinlemek bir başka oluyor inanın spotifydan açıp dinlemek gibi değil onun verdiği tat bir başka oluyor)
Sağ ol Doruk. Farkındalığıma katkı sundun. 'Sadece kendim için müzik dinlemeyeli çok olmuş '
Kendinize zaman ayırmalısınız
Çok güzel konuya değinmişsiniz herkesin bilinçlenmesi lazım
Hocam merhaba ; emeğinize , birikiminize sağlık. Çok kıymetli bir video olmuş. Gitar üzerine de videolar çekerseniz çok mutlu olurum deneyimlerinizden faydalanmayı çok isterim.
Hocam çok teşekkürler, zihnimizden binlerce düşünce akıp giderken, Odaklanıp farkındalığını keyifle yaşayacağım.
Ben en son dün gece müzik dinledim ve kendimi bildiğimden beri bu alışkanlığımdan da vazgeçmedim günümüz şarkıları ve şarkıcıları bana hitap etmese de yine de yıldız tilbe ceylan Sezen Aksu Hakan altun Ebru Gündeş kibariye Müslüm Gürses İbrahim Tatlıses dinliyorum 80 li ve doksanlı yılların şarkıcıları onlar bana hitap ediyor onları dinliyorum severek
Güzel tespit ağzınıza sağlık
Farkındalık.👏👏👏💫🙋
ben son 8 senedir birşeyler yaparken müzik dinleyemiyorum. günde belki 1-2 şarkı kulaklığı takıyorum mac'e, dinliyorum. telefondan veya tv den bir şey anlaşılmıyor.
muhtesem bir adamsin abi
ben az öce, 12 dk.lık ''Shine on you crazy Diamond'' klibini tam ekran izledim. Sonra R.Waters'dan Mother eserini dinledim artarda
Açıkçası video izlerken 1.5 x hızla izliyorum. sindire sindire izlemek varken hep kolaya kaçıyoruz.
Yıllardır müzik dinlerken kendimi soyutluyorum genel hayat akışından ve bu gerçekten mükemmel bir şey, hayat akışı içerisinde müziği bir yere sıkıştırınca onu dinlediğimizi zannetsek de duyulan yalnızca baskın olan melodi ya da enstrüman oluyor. Bir parçayı dinlerken farkedilen modal değişiklikler ya da enstrümanların vurgu değişiklikleri, kadanslar değil ve bu durum müzik dinlediğini zannedenler için korkunç bir kayıp... Müziği dinlediğimiz donanımlarla da alakası olduğunu düşünüyorum. MP3 kullanırken içerisinde yalnızca müzik vardı veya günümüzde otobüsteyken telefonlarımıza taktığımız, insanlarının çoğunun kullandığı kulaklıklar dış sesi izole edemediği için bir gürültü içerisinde yalnızca baskın olan melodiyi duymuş oluyoruz ki zaten dışarıda yürürken veya bir iş yaparken izolesi çok yüksek olan kulaklık kullanmak tehlike arz edebilir kendimiz veya çevre için, en doğrusu zaman ayırmak... bunun tatminini hiçbir şey vermiyor.
Zeynep hanım son derece haklısınız müzik artakalan zamanda olmaz gerçekten kendisi için ayrılan zamanda dinlendi mi bir anlam ifade eder zaten müzik dinleyenler ve dinlemeyenler diye insanlar ikiye ayrılmalı
45 dakika dinleme olayını şöyle de pratik hale getirebilirsiniz: malum, cuma günleri kişiye özel "new release radar" listenizi sunuyor size spotify, orada bulunan parçalar zaten halihazırda takip ettiğiniz yani ilgi duyduğunuz sanatçılara ait olduğu için kendinize resmen bir "skiplememe" sözü vererek en azından bi 10-15 parçayı arka arkaya dinleyebilirsiniz. Ayrıca, ilk 8sn kuralı da çok doğru bu arada, yalnız dezavantajı şu ki: kaliteli ve özgün bestelerin yarısından çoğunun ilk 10 saniyesi pek iç açıcı değil :) ne bileyim işte 50cent'tir, sean paul'dür, travis scott'tır falan derken şarkı başlar başlamaz beat'in içine düşmeye çok alıştık. Ancak şu da tartışmaya kapalı bir gerçek ki, 3 dakika boyunca enstrümental ekleme çıkarma dahi olmadan tıpatıp aynı melodide dönen bir altyapının size müzikal açıdan katacağı doygunluk, ilk 8 saniye değil ilk 88 saniyede bile doğru düzgün açılamayan shine on you crazy diamond'ın çeyreği falan olamaz. Ama müzik zevki görecelidir fln demeyin, bazen hakikaten değil :) Hatta "hakkını vererek dinlemek", epey bir sabır işi desek yanlış olmaz. Çok beğendiğim bir konu oldu, teşekkürler. Son olarak da bir tavsiyede bulunayım: "ver shuffle'dan çalsın ya" yaklaşımına ek olarak "micheal jackson'ın son albümü nası bişeymiş acaba?" şeklinde merak edip keşfe açık dinlemeler yapıyorsanız blokflüt dahi olsa bir enstrümana başlamanızı tavsiye edebilirim :) Bu focus'lanma olayı başlı başına bir müzikal eğilim olduğuna işaret çünkü, bence.. Ve bu enstrüman çello falan olmak zorunda da değil, notaların dünyasını sadece klavyedeki tuşlara basarak (midi klavye niyetine kullanarak) keyifle keşfedebileceğiniz pek çok yazılım mevcut. Ücretsizi pek yok ama ücretsiz kullananı da çok hani, anlatıyorlar etrafta duyuyoruz :))
Intervaller hakkinda video cekseniz cok iyi olur maj2li 3lu tam 4lu peki simdi gitarda bunlar benim ne isime yarayacak gunluk hayatta nasil kullanicam bu gibi sorunlarim var asamiyorum
ne güzel anlatıyorsunuz, sıkı takipçinizim :)
çok güzel bir bakışaçısı hocam
Bahsettiğiniz şey; dikkati dağıldığı için dizi-film izleyemeyen birisi olarak yalnızca bir şeye odaklanarak yapabildiğim tek aktivite. Açıp sadece müzik dinlemeyi bulduğum her fırsatta yapıyorum. Benim beynimdeki eşik değerinin yukarısında müzik, geri kalanlar eşiğin altında kalıyor olmalı ki başka bir iş yaparken müzik açmayı da dikkatim müziğe kaydığı için de sevmiyorum. Enteresan bir durum benimkisi.
Mümkün olan durumlarda, müzik setinden, tam dikkat dinlemeye özen gösteriyorum halen. Ancak tabi ki kulaklık olmasa dikkatli müzik dinleme sürem bir hayli düşerdi, hayatın hızından dolayı. Yolculuklar bu açıdan bir fırsat oluşturuyor.
Diğer taraftan, dediğiniz gibi kolay ulaşma imkanı, insanın her şeye yaptığı gibi, müziğe verdiği değeri de düşürüyor.
Bu nedenle popüler olan şarkılar bence daha kolay akılda kalması için, takibi kolay, dolayısıyla basit ve hayatın içindeki eylemlerden birine sos olabilen şarkılar oluyor artık.
Eşlikçi gibi bir şey oldu maalesef, talep edilen müzik.
Hocam, bilgisizliğimi mazur görün, neden 8. nota tekrar do olarak adlandırılır, tınısı aynı frekansta olduğu için mi ? Bu gibi sorularımın cevabını verecek bir kaynak verebilir misiniz ? Sağlıcakla kalın.
Yantra mantra diye biri var. Onun bütün parçalarını saatlerce konsantre halinde dinlerim valla
Her cümlenize katılıyorum. Sadece müzik değil, ulaşımı erişimi kolay ve maliyetsiz olan her şeyin kıymeti çok daha az biliniyor. Değeri azalmıyor yanlış anlaşılmasın. Değeri bilinmiyor.
Ustad öncelikle size teşekkür etmek istiyorum , kısaca müzik dinlemek için bir düğmeye basmak , oyalanmak için değil. Evet arada fark vardır 1.sinde kendini notalara vermek 2.sinde notaların arka fonda kalması . lakin bana göre her ikiside iyidir . sonuçta beyine giden sinyaller arasında notalarda var . Şahsi düşüncem şudur Müzik dinlemek Müziği sevmekteir , o sesler arasında birşeyler bulmak hissetmektir.. ben kendimden örnek vereyim , :Mbah Yadek -Sholawat Jibril / Djivan Gasparyan-heavenly duduk / Makis Ablianitis-Love secret/ dinliyorsam bu aletin sihiri beni etkilemiştir...Yada Mehdi-Eternal Bliss / Habib Koité & Bamada - Batoumambe /Daler Nazarov | Chok Chok Boroni Bahor / Elama elama Yasser Habeb /Eivør - Rain /Henri Salvador - Jazz Méditerranée gibilerini dinlerim dünyayı dolaşırım...yaş 65 kendimi bildim bileli müzik yakınımdamır.. başarılar dilerim
spotify verilerine göre güncel hitlerde girizgah bölümleri yanlış hatırlamıyorsam 15sn'ye düşmüş. bir gün eskilerden pet shop boys domino dancing şarkısına denk geldim - ki severim - giriş bölümü çok uzun geldi, enerjim düştü.
1991 yılında bir walkman sahibi olmuştum, o walkman'i 9-10 sene ekolayzerı bozuk olduğu halde kullandım. sonradan sizin elinizdeki model ile birlikte discman almıştım. sonraları çeşitli markalar ve ebatlarda dijital player cihazlar kullandım. bugün ise akıllı telefon kullanıyorum. hiçbiri 91 yılında edindiğim walkman'in yanına yaklaşamadı. o tatmin duygusu, yaşın da etkisi ile birlikte muhtemelen, tepe noktasıymış. radyodan vazgeçmedim. yaşadığım yerden kötü bir çekim alsam da dünyayı am ve fm bandından takip ettim. romen radyosu'dan rock /metal hitleri dinledim, trt3'den günceli takip ettim. taşrada dünya ile ancak böyle bağlantı kurabilirdiniz. bugün teknolojik imkanlar çok seçenekler aynı ruh yok. seçenekler denizinde boğulduk.
İçerin mükemmel ama kayıt kalitesi çok iyi. Sizi o kadar net duyuyorum ki, kulaklığımın hakkını veren bir kayıt.
merhaba hocam, sizi yeni kesfettim. bu videonuzla berklee’de okudugunuzu ogrendim. size iki sorum olacak. birincisi: berklee hakkinda bir video yapar misiniz? ikincisi: dream theater’i biliyor musunuz?
Tabii ki ve tabii ki.
Benim Hayalim O yıllarda Technicks Deck tape-Marantz Amfi_Technicks yada Dual Pickup-JBL Kolonlar. Pink Floyd-Deep Purpje- OceanEloy-tangerine Dream -The Kıss- daha sonra U-2 çıkmıştı Metalica Bizim dönemden çok sonraydı. Ne günlerdi haftalarca Albüm beklerdik Ben özellikle oturp müzik dinleyenlerdenim. Genelde 1 müzisyene odaklanıp sıkılana kadar arlıklarla onu dinliyorum. Şu anda Diana Krall dinliyorum Konserleri bitirdim Tek tek parçalara yoğunlaşma dönemindeyim Herkese bu yöntemi tavsiye ederim.Birde mutlaka iyi bir kaynaktan ve Kulaklıkla gözler kapalı dinlemek gerekiyor Bu çokönemli.