2024'ten 1965'i "klişe" "standart" diyerek üstenci bir şekilde eleştiriyoruz. "Resminle benim aramdaki bir durum seni ilgilendirmez" gibi güçlü bir cümle içeren ve filmi bu merkeze oturtan hikayeden bahsediyoruz, klişe neresinde bunun bilemedim. Bir tür seyirci izler mi kaygıları ile elbette tanıdık unsurlar eklenmiştir, üstelik iyi de olmuştur. Yarattığı ve kendi estetize ettiği bir yalnızlık evreni kuruyor ve burada, karakterin yalnızlığını, özgüvensizliğini ve içten içe yetersizliğini anlatıyor.
Metin Erksan Türk sinemasının yolbaşçısı. 1964 yılında 35 yaşında iken “Susuz Yaz” ile Berlin’de en büyük ödül olan Altın Ayı’yı alır. Türk sinemasının ilk büyük ödülüdür. 1966 yılında “Sevmek Zamanı” filmini kendi cebinden çeker. Film gösterime giremez. Senaryo hastalıklı derecede fantastik öğeler içerir. Hikaye son derece kötüdür. Ancak, çekimler senaryonun tam tersine enfestir. Filmin tekniği çok üst seviyededir. İnanılmaz yönetmenlik maharetleri içerir. Her kare sanki Ara Güler’in deklanşöründen çıkmış gibidir. MUBİ tarafından restore edilen film 1080p çözünürlükte ve görüntü kalitesi çok iyi. Ayrıca, film 1966 yılı İstanbul’unu yansıttığı için de izlemeye değer…
Bı ara 10 seansı programı vardı sizi görünce onu hatırladım, o dönem UA-cam sinema içeriği inanılmaz derecede azdı bende o dönemki kanalımız programı UA-cam yukledikce kaçırmadan izliyordum,geçen aylarda şenay beyide büyülü fener sinemasınin önünde gördum fırsatım olmadığı ve biraz da ne diyeceğimi bilemedigim için selam veremedim burdan tüm ekibe selam baya eski bir izleyiciniz olarak.🙋tüm içerikler için emek veren arkadaşlara teşekkür ederim
Harika bir program olmuş öncelikle.Böyle tartışma alanını genişletecek, kaos yaratacak programlarınızın devamını diliyorum. Filmle ilgili yaptığınız eleştirilerin tümüne katılmıyorum. Sevmek zamanı filmini Metin Erksan nefretinizi açığa vurmak için meze yapmışsınız.
Evrim hanım çok derin bir inceleme yapıyor farklı düşünmesi çok güzel bambaşka bir boyut kazandırmış. Ben yine de Metin Erksan üzerinden yapılan eleştirilerin filme yansıtmasını benimseyemedim. Auteur yönetmenlerin tarzlarının oluşma aşamasında etkilenebileceği bir çok yönetmen olabilir, hatta narsistliği işine de yansıtıyor olabilir. Neden doğru bir yerden bakmak zahmetine girdiğimizi anlamıyorum. Bir yönetmen kötü bir durumu ya da yanlış bir düşünceyi iyi bir şekilde anlatabiliyorsa bence başarılıdır. Karaktere ve olaylara katılmak zorunda olmadığımız filmleri daha çok seviyorum. 20 yaşındaki kız ile 80 yaşındaki adamın ilişkisi politik olarak doğru değil, ahlaki olarak da etik değil ama öyle bir yansıtırsın ki ağzı açık takip edebilirsin. Normalleştirildiğini düşünmek hata oluyor sanki. Karşı tezim bu. Çok fazla işin sahibinin karakteriyle alakalı filme sirayet eden bir eleştiri var. Katılmasam da çok güzeldi sohbet.
Hocam selamlar öncelikle. Ben nadiren yorum yazıyorum lafı uzattığım için ama daha da önemlisi eleştirim olduğunda yazıyorum sadece. Bu yüzden keşke vaktiniz olsa da cevap alabilsem bir şekilde, gözden kaçırdığım yerler muhakkak vardır. Konuya gelecek olursam: İki önemli hata görüyorum. Birincisi sinemaya dair edindiğiniz fazla bilgi (kötü bir şey değil elbette) bazen iki yönetmeni kıyaslarken onları var eden toplumları gözden kaçırmanıza sebep oluyor. Mussolini görmüş bir coğrafyanın ondan arındığı (?) bir dönemle Türkiye'deki burjuva devrimi sonrası atmosfer pek de benzer değil. Bu elbette sosyolojik bir sorun. Ancak metinlerarası çalışırken hele ki sinema gibi bir alanda göz ardı edilmemesi gerekir. İkincisi ise doğrudan sanatla ilgili. Erksan'ın filmindeki başrolün neden erkek olduğu tartışılabilir tabii. Ancak filmde bütün karakterleri aşan bir hayranlık, aşk, büyülenme duygusu var. Aşığa sürekli "sen ne kadar üstünsün" denmesinin sebebi ne onun erkek olması, ne ahlaken pirüpak bir insan olması ne de estetik bir tercih. Anlatılmaya çalışılan şeyi meta düzeyde yeniden kurma çabası bu ve oldukça da başarılı. Aşkı kişinin yaşadığı ama onu aşan bir şey olarak gösteriyor ve filmdeki aşk üçgeni ile bunun nasıl başka yaşanabileceğini de anlatıyor. Filmde üstün görülen şey kişi değil, kişinin aşkı yaşama biçimi. Yoksa "aşık oldum boya yapmayacağım" deyip beraber çalıştığı insanı yalnız bırakan biri ahlaken nasıl üstün olabilir ki? Film kadın düşmanı mı? En fazla Selvi Boylum Al Yazmalım ya da Vesikalı Yarim kadar. Hepsinde edilgen kadınlar var. Erkekler nereye çekerse oraya gidiyorlar. Bugün neyse ki bu değişiyor ama o zaman Türkiye'nin kadınları bugünkü gibi örgütlü değildi. Böyle anlatılması çok doğal. Yanlış ama doğal. Ve son olarak şu yabancı yönetmene öykünme meselesinin de genel olarak çok yanlış anlaşıldığını düşünüyorum. Sanatın tek ilerleme yöntemi vardır o da taklit etmek. Taklidin başarılı olup olmadığı tartışılabilir ama hiçbir sanatçıya "neden şu kişiyi taklit ediyorsun" denemez. Çünkü sanatçı sanatını başka türlü öğrenemez. Alkışlanması gereken bir şeyi yeriyoruz ülkece. Bir bebek konuşmayı sökerken "beni dinleme git kendin öğren" demek gibi bir şey bu :) Gördüğünüz gibi çok uzatıyorum her defasında ama bol selamlar hepinize, seviliyorsunuz. Edit: Bu arada Metin Erksan'ın ikiyüzlülüğüne ilişkin söylenenlere hiç lafım yok :)
4 місяці тому
Erksan sinemamızın en buyuk yonetmenlerinden birisidir Sevmek Zamani ise en önemli filmlerinden birisidir külttür.
Kutsal motor’a ikinci kez sans verdim..ama malesef yine sacma sapan yorumlar tabi bana gore..evrim hanima hic katilmiyorum..sirf 65 yili felsefe denemesi icin bile bas yapit bence..notum 9/10..sinematogrifisi bile 2024 ylinda hala klipler yapiliyor..
55.dakika civarı. Halil'in sevgisinin gerçek olup olmadığını bunu söylemeden sorguladığı sahne. "Bir derdin mi var?" "Hiç bir derdim yok... Olsun mu?" .....
Metin Erksan’ı sevmediğimiz için filmi de sevmemek zorunda değiliz. Bu arada Metin Erksan’ın kişiliğiyle ilgili söyledikleri ilginç ve hakikaten saçma sapan bir adammış. Aynı filmi başkası yönetmiş olsa Evrim Hanım bu kadar sert olur muydu merak ettim
Ben yürü be Halil diye düşünmedim. Yönetmenin şahsiyeti sizin anlattığınız gibi bana ters gelsede replikler ve bunun üzerine farklı sürükleyiciliği alışılmışın dışında. Beni bir yerlere götürüyorsa belki saplantılı aşk ve iki taraftan bakarak kadın erkek bakış açısıyla farklı değerlendirilecek bir film olarak da düşünmekteyim.
bulaşıkları yıkarken dinliyim dedim dinlerken şüphe ettim sevmek zamanından bahsedilip bahsedilmediğinden. bölüm adı sevmek zamanı mı metin erksan mı anlamadım. sadece yönetmenden bahsedilmiş filme dair doğru düzgün konuşulmamış. anladık narsist bir adam, tutarsız bir adam ama ne yapalım. başlığa sevmek zamanı yazıp sadece metin erksandan bahsetmek tutarsızlık değil midir? tanımıyorum da yönetmeni gidip bakıcam röportajlara ama nedir yani çok sinir bozucu olmuş. filmi tabiki yönetmenden bağımsız okumak mantıklı olmaz ama sadece yönetmenden de bahsedilmez. saçmalık ya. banane antoni denen heriften. hadi metin erksan ondan özendi neden 848284 kez bundan bahsediyorsunuz. filmden bu kadar bahsetmediniz. çok kötü bölüm
zamanında sevilmemiş, eleştirmenler tarafından beğenilmemiş, değer görmemiş ve vizyona bile girmemiş bir film olabilir ama bu kötü bir film olduğu anlamına gelmez. bazen bazı insanlar, filmler, olaylar çağının ilerisindedir ve döneminde anlaşılmaz. bu bilakis bir başarıdır. hangi film sonradan aslında çok güzelmiş kimse anlamamış unvanını alabilir?
Evrim Hanım, Metin Erksan nefreti üzerinden filmi değil yine Metin Erksan' ı eleştirmiş gerçekten. Adamın adına bile tahammülü yok. Filmden beş dakika bahsediyor. Oysa film, bir başyapıt olmasa bile ki, bence finalinden dolayı başyapıt değil, neredeyse altmış yıl sonra bile kendinden bahsettiren bir aurayla sarıyor seyirciyi..
Bölümü nasıl keyifli izlediğimi anlatamam,sonunda şu film ile ilgili dünya gözüyle bunların söylendiğini duydum ya. Altyazı’daki bölüm de biraz “hah şunları söyleyin işte nolur”dedirtmişti ama olumlu yorumlar ağırlıklıydı yine. Evrim kaya 🫶🏻🌹
Metin Erksan , sinemamızın Federico Fellini’sidir ; hem 1960’ların hem de günümüzün sinema kültürünü bilmeyen ve anlamayan yetersiz kişiler lütfen yorum yapmasın.Nuri Bilge Ceylan, Fatih Akın gibi “seyircisiz film “ yapanları alkışlayanlar Metin Erksan ‘nın onların öncüsü olduğunu anlamaya çalışsınlar…
Tatlısınız … Metin Erksan güzel adamdır … sevmeyen ölsün.. dediğime bakmayın ölmesin sürünsün … Kuyu en güzel filmi … geçmiş zaman elbiseleri ise enfes :)
Hocam siz bir filmi izlerken "Ooo görüntü yönetmenliği müthiş" diyorsanız filmi yapan ekibe yazık cidden. Demek ki film amacına ulaşamamış. Tamamen duygusal bir yorum yapmışsın.
bugüne kadar şöyle ağzımı doldura doldura söyleyememiştim ''Sevmek Zamanı'' filmini hiç sevmedim. neden bu kadar liste başı yapıldığını asla anlayamıyor ve bu kadar övüldüğü için de bir şey diyemiyordum. ay nasıl da keyifle izlediğim bir bölüm oldu. bir ara filmi tekrar izlesem mi diye düşündüm ama sonra sonundaki o cringe sağanağına tahammül edemeyeceğimi fark ettim. keşke her hafta yeni bölüm gelse..
Overrated dedidiğimiz şey böyle bir şey. Kubrick sineması çok kaliteli olsa da çok ağır derece de overrated filmler barındırıyor. Ancak mevzu bahis bu film olunca hem overrated hem underrated kafalar her yerden çıkıyor bir türlü duygusal moddan çıkamıyor insanlar.
Evrim Kaya keşke Türk sinema tarihi üzerine bu kadar cahil olmasaydı da narsist olarak eleştirdiği Metin Erksan'ı bu kadar narsist bir şekilde eleştirmeseydi! Yazık! Antonioni taklidi ise bir o kadar komik! Metin Erksan'ın ifadesiyle "herkes kendi doğumunu milat sanıyor", Evrim Kaya! Sizin sinema tarihi bilginiz ile Türk sinemasına dair bu kadar keskin yargılarda bulunmanız da aynı durum işte... Umarım gerçekten araştırıp 2023 yılından filmin çekildiği 1965 yılının film üretim koşullarını değerlendirmeyip, Erksan'ı suçladığınız "ben" üzerinden de sizin bir eleştiri olarak da "ben ben" diye bağıran konuşmalarınızı o yılların sinema ortamı ve Metin Erksan'ın film üretim koşulları üzerinden yeniden değerlendirirsiniz.
@@DaleDonDale-34 Kadin kendini modern giyimle avrupali saniyor ama sinema konusunda fazla bilgisi yok. Konusma veya güzel türkce yetmiyor beyini kullanmaktidan sonra.
Filmi finali görene kadar ilgiyle ve gülen gözlerle izledim açıkçası ama final bütün duygumu berbat etti.Evrim Hanım'ın söyledikleri de gözümü açtı biraz.Narsist bakışı hiç fark etmemiştim mesela.
Yani film köklerini nereden alıyor belli değil. Fars edebiyatı üzerinden bize gelen resme aşık olup beşeri aşktan ilahi aşka ulaşma konusuysa oraya ulaşmıyor, batı felsefesi/mitolojisi de değil. Edebiyatla ilgilenen biri olarak filmin metni o kadar derinlikten uzak ki sanatsal bir film diyemiyorum. Sinema televizyon mezunu olmadığım için teknik kısmıyla ilgili amatör bir değerlendirme yapabilirim ama hadi bana gerek yok. Hasan orada teknik kısmıyla ilgili olumlu konuştu, izlerken de görüyor insan. Metni kötü, tekniği iyiyse sanat değil zanaati kuvvetli demek daha doğru olmaz mı? Yani bir millet kendine bunu neden yapar? Neden neredeyse her alanda kendini temsil için kötü tercihlerde bulunur anlamıyorum?
2024'ten 1965'i "klişe" "standart" diyerek üstenci bir şekilde eleştiriyoruz. "Resminle benim aramdaki bir durum seni ilgilendirmez" gibi güçlü bir cümle içeren ve filmi bu merkeze oturtan hikayeden bahsediyoruz, klişe neresinde bunun bilemedim. Bir tür seyirci izler mi kaygıları ile elbette tanıdık unsurlar eklenmiştir, üstelik iyi de olmuştur.
Yarattığı ve kendi estetize ettiği bir yalnızlık evreni kuruyor ve burada, karakterin yalnızlığını, özgüvensizliğini ve içten içe yetersizliğini anlatıyor.
Bahsettiğiniz Sinematek ve Ulusal Sinemacılar arasındaki tartışmaları okuyup, öğrenebileceğimiz bir kaynak öneriniz var mıdır acaba
Metin Erksan Türk sinemasının yolbaşçısı. 1964 yılında 35 yaşında iken “Susuz Yaz” ile Berlin’de en büyük ödül olan Altın Ayı’yı alır. Türk sinemasının ilk büyük ödülüdür. 1966 yılında “Sevmek Zamanı” filmini kendi cebinden çeker. Film gösterime giremez. Senaryo hastalıklı derecede fantastik öğeler içerir. Hikaye son derece kötüdür. Ancak, çekimler senaryonun tam tersine enfestir. Filmin tekniği çok üst seviyededir. İnanılmaz yönetmenlik maharetleri içerir. Her kare sanki Ara Güler’in deklanşöründen çıkmış gibidir. MUBİ tarafından restore edilen film 1080p çözünürlükte ve görüntü kalitesi çok iyi. Ayrıca, film 1966 yılı İstanbul’unu yansıttığı için de izlemeye değer…
Evrim Hanım ele aldığı konuları derinleştirip genişleten yeni boyutlar katan biri umarım sık sık dinleme şansımız olur 😍
Bı ara 10 seansı programı vardı sizi görünce onu hatırladım, o dönem UA-cam sinema içeriği inanılmaz derecede azdı bende o dönemki kanalımız programı UA-cam yukledikce kaçırmadan izliyordum,geçen aylarda şenay beyide büyülü fener sinemasınin önünde gördum fırsatım olmadığı ve biraz da ne diyeceğimi bilemedigim için selam veremedim burdan tüm ekibe selam baya eski bir izleyiciniz olarak.🙋tüm içerikler için emek veren arkadaşlara teşekkür ederim
Filmi uzun bi süre önce izlemiştim ve beğenmiştim açıkçası ama hiç bu açıdan bakmamıştım. Çok kıymetli bir eleştiri olmuş elinize sağlık.
Şu dünyada beni mutlu eden tek şey Kaç Seansı :(
Teşekkürler.
Evrim Hanım'ın videonun başında bahsettiği listeye nereden ulaşabiliriz, araştırdım ama bulamadım da...bilgisi olan var mı?
Harika bir program olmuş öncelikle.Böyle tartışma alanını genişletecek, kaos yaratacak programlarınızın devamını diliyorum. Filmle ilgili yaptığınız eleştirilerin tümüne katılmıyorum. Sevmek zamanı filmini Metin Erksan nefretinizi açığa vurmak için meze yapmışsınız.
Evrim hanım çok derin bir inceleme yapıyor farklı düşünmesi çok güzel bambaşka bir boyut kazandırmış. Ben yine de Metin Erksan üzerinden yapılan eleştirilerin filme yansıtmasını benimseyemedim. Auteur yönetmenlerin tarzlarının oluşma aşamasında etkilenebileceği bir çok yönetmen olabilir, hatta narsistliği işine de yansıtıyor olabilir. Neden doğru bir yerden bakmak zahmetine girdiğimizi anlamıyorum. Bir yönetmen kötü bir durumu ya da yanlış bir düşünceyi iyi bir şekilde anlatabiliyorsa bence başarılıdır. Karaktere ve olaylara katılmak zorunda olmadığımız filmleri daha çok seviyorum. 20 yaşındaki kız ile 80 yaşındaki adamın ilişkisi politik olarak doğru değil, ahlaki olarak da etik değil ama öyle bir yansıtırsın ki ağzı açık takip edebilirsin. Normalleştirildiğini düşünmek hata oluyor sanki. Karşı tezim bu. Çok fazla işin sahibinin karakteriyle alakalı filme sirayet eden bir eleştiri var. Katılmasam da çok güzeldi sohbet.
Thanks
Evrim hanım ufkumu açtı 😮
Beni filmde etkileyen başından sonuna kadar neredeyse yağmur sesinin olması ve yağmurun olmasıydı o konuya hiç değinmedinz.
Favori ikilim favori programım ,filmi de çok severim itiraz nedir çok merak ettim akşam ilk fırsatta izlicem 🌹
hasan beyi saatlerce dinleyebilirim. inanılmaz iyi insan vibe'ı var🥲
Hocam selamlar öncelikle. Ben nadiren yorum yazıyorum lafı uzattığım için ama daha da önemlisi eleştirim olduğunda yazıyorum sadece. Bu yüzden keşke vaktiniz olsa da cevap alabilsem bir şekilde, gözden kaçırdığım yerler muhakkak vardır. Konuya gelecek olursam: İki önemli hata görüyorum. Birincisi sinemaya dair edindiğiniz fazla bilgi (kötü bir şey değil elbette) bazen iki yönetmeni kıyaslarken onları var eden toplumları gözden kaçırmanıza sebep oluyor. Mussolini görmüş bir coğrafyanın ondan arındığı (?) bir dönemle Türkiye'deki burjuva devrimi sonrası atmosfer pek de benzer değil. Bu elbette sosyolojik bir sorun. Ancak metinlerarası çalışırken hele ki sinema gibi bir alanda göz ardı edilmemesi gerekir. İkincisi ise doğrudan sanatla ilgili. Erksan'ın filmindeki başrolün neden erkek olduğu tartışılabilir tabii. Ancak filmde bütün karakterleri aşan bir hayranlık, aşk, büyülenme duygusu var. Aşığa sürekli "sen ne kadar üstünsün" denmesinin sebebi ne onun erkek olması, ne ahlaken pirüpak bir insan olması ne de estetik bir tercih. Anlatılmaya çalışılan şeyi meta düzeyde yeniden kurma çabası bu ve oldukça da başarılı. Aşkı kişinin yaşadığı ama onu aşan bir şey olarak gösteriyor ve filmdeki aşk üçgeni ile bunun nasıl başka yaşanabileceğini de anlatıyor. Filmde üstün görülen şey kişi değil, kişinin aşkı yaşama biçimi. Yoksa "aşık oldum boya yapmayacağım" deyip beraber çalıştığı insanı yalnız bırakan biri ahlaken nasıl üstün olabilir ki? Film kadın düşmanı mı? En fazla Selvi Boylum Al Yazmalım ya da Vesikalı Yarim kadar. Hepsinde edilgen kadınlar var. Erkekler nereye çekerse oraya gidiyorlar. Bugün neyse ki bu değişiyor ama o zaman Türkiye'nin kadınları bugünkü gibi örgütlü değildi. Böyle anlatılması çok doğal. Yanlış ama doğal. Ve son olarak şu yabancı yönetmene öykünme meselesinin de genel olarak çok yanlış anlaşıldığını düşünüyorum. Sanatın tek ilerleme yöntemi vardır o da taklit etmek. Taklidin başarılı olup olmadığı tartışılabilir ama hiçbir sanatçıya "neden şu kişiyi taklit ediyorsun" denemez. Çünkü sanatçı sanatını başka türlü öğrenemez. Alkışlanması gereken bir şeyi yeriyoruz ülkece. Bir bebek konuşmayı sökerken "beni dinleme git kendin öğren" demek gibi bir şey bu :) Gördüğünüz gibi çok uzatıyorum her defasında ama bol selamlar hepinize, seviliyorsunuz.
Edit: Bu arada Metin Erksan'ın ikiyüzlülüğüne ilişkin söylenenlere hiç lafım yok :)
Erksan sinemamızın en buyuk yonetmenlerinden birisidir Sevmek Zamani ise en önemli filmlerinden birisidir külttür.
Kutsal motor’a ikinci kez sans verdim..ama malesef yine sacma sapan yorumlar tabi bana gore..evrim hanima hic katilmiyorum..sirf 65 yili felsefe denemesi icin bile bas yapit bence..notum 9/10..sinematogrifisi bile 2024 ylinda hala klipler yapiliyor..
vesikalı yarim'deki duvar sahnesi hangi sahne?
55.dakika civarı. Halil'in sevgisinin gerçek olup olmadığını bunu söylemeden sorguladığı sahne. "Bir derdin mi var?" "Hiç bir derdim yok... Olsun mu?" .....
Ben filmdeki müzik kullanımından çok rahatsız olmuştum.
Metin Erksan’ı sevmediğimiz için filmi de sevmemek zorunda değiliz. Bu arada Metin Erksan’ın kişiliğiyle ilgili söyledikleri ilginç ve hakikaten saçma sapan bir adammış. Aynı filmi başkası yönetmiş olsa Evrim Hanım bu kadar sert olur muydu merak ettim
Ben yürü be Halil diye düşünmedim. Yönetmenin şahsiyeti sizin anlattığınız gibi bana ters gelsede replikler ve bunun üzerine farklı sürükleyiciliği alışılmışın dışında. Beni bir yerlere götürüyorsa belki saplantılı aşk ve iki taraftan bakarak kadın erkek bakış açısıyla farklı değerlendirilecek bir film olarak da düşünmekteyim.
bulaşıkları yıkarken dinliyim dedim dinlerken şüphe ettim sevmek zamanından bahsedilip bahsedilmediğinden. bölüm adı sevmek zamanı mı metin erksan mı anlamadım. sadece yönetmenden bahsedilmiş filme dair doğru düzgün konuşulmamış. anladık narsist bir adam, tutarsız bir adam ama ne yapalım. başlığa sevmek zamanı yazıp sadece metin erksandan bahsetmek tutarsızlık değil midir? tanımıyorum da yönetmeni gidip bakıcam röportajlara ama nedir yani çok sinir bozucu olmuş. filmi tabiki yönetmenden bağımsız okumak mantıklı olmaz ama sadece yönetmenden de bahsedilmez. saçmalık ya. banane antoni denen heriften. hadi metin erksan ondan özendi neden 848284 kez bundan bahsediyorsunuz. filmden bu kadar bahsetmediniz. çok kötü bölüm
zamanında sevilmemiş, eleştirmenler tarafından beğenilmemiş, değer görmemiş ve vizyona bile girmemiş bir film olabilir ama bu kötü bir film olduğu anlamına gelmez. bazen bazı insanlar, filmler, olaylar çağının ilerisindedir ve döneminde anlaşılmaz. bu bilakis bir başarıdır. hangi film sonradan aslında çok güzelmiş kimse anlamamış unvanını alabilir?
Evrim Hanım, Metin Erksan nefreti üzerinden filmi değil yine Metin Erksan' ı eleştirmiş gerçekten. Adamın adına bile tahammülü yok. Filmden beş dakika bahsediyor. Oysa film, bir başyapıt olmasa bile ki, bence finalinden dolayı başyapıt değil, neredeyse altmış yıl sonra bile kendinden bahsettiren bir aurayla sarıyor seyirciyi..
Bölümü nasıl keyifli izlediğimi anlatamam,sonunda şu film ile ilgili dünya gözüyle bunların söylendiğini duydum ya. Altyazı’daki bölüm de biraz “hah şunları söyleyin işte nolur”dedirtmişti ama olumlu yorumlar ağırlıklıydı yine. Evrim kaya 🫶🏻🌹
Metin Erksan filmine "Türkiye Sineması" demezdi denilmesine de izin vermezdi ve size itiraz ederdi. Türk sineması derdi..
Millet metin erksana şey mi olsun kanalize mi olsun
@@metinkurt8645 ben kanalize olsun diye bir şey söylemedim. Kendisiyle sohbet etme fırsatım olduğu için verebileceği tepkiyi söyledim.
Anlatıma saygı duymak ile birlikte. Bence video izleyicilerinin filmin yorumunu bir kez de Yalın ALPAY dan dinlemesini tavsiye ederim.
psycho filminden kopya çekmiş bazı sahnelerde...
Metin Erksan , sinemamızın Federico Fellini’sidir ; hem 1960’ların hem de günümüzün sinema kültürünü bilmeyen ve anlamayan yetersiz kişiler lütfen yorum yapmasın.Nuri Bilge Ceylan, Fatih Akın gibi “seyircisiz film “ yapanları alkışlayanlar Metin Erksan ‘nın onların öncüsü olduğunu anlamaya çalışsınlar…
ay eve gelince izleyeceğim, çok heyecanlandım kesinlikle çok güzel bölüm olmuştur🤍🪬
Tatlısınız … Metin Erksan güzel adamdır … sevmeyen ölsün.. dediğime bakmayın ölmesin sürünsün … Kuyu en güzel filmi … geçmiş zaman elbiseleri ise enfes :)
Susuz Yaz, Yılanların Öcü ve Kuyu harika bir mülkiyet üçlemesidir.
üslup tüylerimi diken diken etti çok rahatsız edici saygısız bir karalama olmuş (eleştiri diyemiyorum)
Bir kere görüntü yönetmenliği konusunda döneminin çok çok ilerisinde bir film. Sırf bu yüzden bile izlenebilir.
Hocam siz bir filmi izlerken "Ooo görüntü yönetmenliği müthiş" diyorsanız filmi yapan ekibe yazık cidden. Demek ki film amacına ulaşamamış. Tamamen duygusal bir yorum yapmışsın.
İzlemeye başlayınca otomatik olarak mubi'ye üye oldum.Bilgilendirici içerik olmuş teşekkürler.
Biraz kirlendim
bugüne kadar şöyle ağzımı doldura doldura söyleyememiştim ''Sevmek Zamanı'' filmini hiç sevmedim. neden bu kadar liste başı yapıldığını asla anlayamıyor ve bu kadar övüldüğü için de bir şey diyemiyordum. ay nasıl da keyifle izlediğim bir bölüm oldu. bir ara filmi tekrar izlesem mi diye düşündüm ama sonra sonundaki o cringe sağanağına tahammül edemeyeceğimi fark ettim. keşke her hafta yeni bölüm gelse..
Baştaki anının tatlılığı
hadi bu güzel seriyi 10un üstüne çıkaralım xdd
Kadin sinema ne bilmiyor
Sevmek seni filmi Sevmek zamani önceden cikilmemis ayni yil cekilmis.
Mükemmel bir program. Bu zamana kadar ne denli yanlış düşünüyormuşum. Evrim Hanım sağolsun aydınlattı bizi.
Sevmek zamanıyla ilgili rahatsız olduğum her şeyi toparlamış Evrim😶
En sevdiğim filmdi çok merak ediyorum izleyelim bakalımm
Evrim hanımı kanalda daha sık görmek istiyoruz.
ablayı kime benzeetiyorum diye kafayı yiyordum. Evreka! Suzan Kardeş.
Bir takım boşlar yapılmış şu filmin altında kubrick yazsa ayıla bayıla izletilir anlatılırdı.
Overrated dedidiğimiz şey böyle bir şey. Kubrick sineması çok kaliteli olsa da çok ağır derece de overrated filmler barındırıyor. Ancak mevzu bahis bu film olunca hem overrated hem underrated kafalar her yerden çıkıyor bir türlü duygusal moddan çıkamıyor insanlar.
fav duo
Harika
eski turk ve yabanci sinemadan film onerileri gelse keske
Türkiye Sineması :)
Türkiye sinemasindan kastiniz nedir? Almanya sineması Fransa sineması da diyor musunuz?
Evet diyorlar.
@@DaleDonDale-34
Hayır demiyorlar.
Kim itini kimi bitini bıraktı hiç biri gerçekten gitmedi.
Sevmemek zamanı :)
Evet, estetiği filme yansıtmak başarıdır
Evrim Kaya keşke Türk sinema tarihi üzerine bu kadar cahil olmasaydı da narsist olarak eleştirdiği Metin Erksan'ı bu kadar narsist bir şekilde eleştirmeseydi! Yazık! Antonioni taklidi ise bir o kadar komik! Metin Erksan'ın ifadesiyle "herkes kendi doğumunu milat sanıyor", Evrim Kaya! Sizin sinema tarihi bilginiz ile Türk sinemasına dair bu kadar keskin yargılarda bulunmanız da aynı durum işte... Umarım gerçekten araştırıp 2023 yılından filmin çekildiği 1965 yılının film üretim koşullarını değerlendirmeyip, Erksan'ı suçladığınız "ben" üzerinden de sizin bir eleştiri olarak da "ben ben" diye bağıran konuşmalarınızı o yılların sinema ortamı ve Metin Erksan'ın film üretim koşulları üzerinden yeniden değerlendirirsiniz.
Bu kadar uzun uzun yazmışsın ama söylediği şeylerin nesinin yanlış olduğunu söylememişsin kral :D yaz da biz de bilelim
@@DaleDonDale-34 Kadin kendini modern giyimle avrupali saniyor ama sinema konusunda fazla bilgisi yok. Konusma veya güzel türkce yetmiyor beyini kullanmaktidan sonra.
Türk sinemasi yerine Türkiye sinemasi. Tipki Türk yerine Türkiyeli gibi. Türke alerjinizmi var?
💚...
Filmin popülerliğinin artmasında Duman’ın Helal Olsun şarkısıyla kliplendirilmesinin de etkisi vardır diye düşünüyorum 🎸🎥🎶
❤
❤❤❤❤
Evrimcigimi özlemistim gormek iyi geldi
Filmi finali görene kadar ilgiyle ve gülen gözlerle izledim açıkçası ama final bütün duygumu berbat etti.Evrim Hanım'ın söyledikleri de gözümü açtı biraz.Narsist bakışı hiç fark etmemiştim mesela.
Yok ya kalite ya hiçbir açığı yok
Yani film köklerini nereden alıyor belli değil. Fars edebiyatı üzerinden bize gelen resme aşık olup beşeri aşktan ilahi aşka ulaşma konusuysa oraya ulaşmıyor, batı felsefesi/mitolojisi de değil.
Edebiyatla ilgilenen biri olarak filmin metni o kadar derinlikten uzak ki sanatsal bir film diyemiyorum. Sinema televizyon mezunu olmadığım için teknik kısmıyla ilgili amatör bir değerlendirme yapabilirim ama hadi bana gerek yok. Hasan orada teknik kısmıyla ilgili olumlu konuştu, izlerken de görüyor insan.
Metni kötü, tekniği iyiyse sanat değil zanaati kuvvetli demek daha doğru olmaz mı? Yani bir millet kendine bunu neden yapar? Neden neredeyse her alanda kendini temsil için kötü tercihlerde bulunur anlamıyorum?
Basit bir ifadeyle yrk gibi film sevmek zamanı
Teşekkürler.
❤❤❤❤❤
❤❤❤❤