Sayın Han Tümertekin yaşıtmışız, çocukluğuma gençliğime götürdünüz. İstanbul'un başka semtinden (Bakırköy) olmama rağmen bazı şeyleri aynen yaşamış olmak ayrı bir keyif verdi. Emek, Fitaş, Atlas sinemaları, Pampam, Bedesten, Çınaraltı ve diğerleri. Kadıköy bizim kuşak için hala karşı, mecbur olmadan gitmiyorum. Anılarımı canlandıran bu güzel sohbet için teşekkür ederim, emeğinize sağlık. 😊
99 depreminden sonra oluşan/gelişen yapı güçlendirme pratikleri aynı hızla erozyona uğramaya başlamışken sizin ve jenerasyonunuzun "güçlendirme" den bahsediyor oluşu oldukça kıymetli, şahsen ben de konu neslin (3 aşağı 5 yukarı) bir üyesi olmam hasebiyle, "gider ayak nesli" adını koydum bu jenerasyona. ki emin olun yaşamı ve çevreyi güzelleştiren şeyler/neyler/nesneler hep gider ayak yapılan işler değil mi. istanbulda iyi-kötü mühendislik görmüş yapıların %80'i güçlendirilebilir ve yaşamaya devam edebilir, hatta öyleki, bana sorsalar bunu "mühendislik görmüş yapılar güçlendirilecektir" şeklinde bir madde olarak şartnamelere sokarım. istanbulun hakkı 8kat, kalanı haram, ki bu gözlerim 8 kat masif yığma yapılar gördü. Şu güzel sohbetinizde ayakkabıcı Mahmut ve ayakkabıları da geçeydi keşke. selamlar saygılar
Keyifli bir söyleşi. Han Tümertekin teşekkürler.
Keyifle izledim. Han Tümertekin'i sabaha kadar dinleyebilirim.
Ne güzel söyleşi olmuş, İstanbul sevgisi, şehri tanımak ve hakkını vermek, şehirde suyla akmak...
Sayın Han Tümertekin yaşıtmışız, çocukluğuma gençliğime götürdünüz. İstanbul'un başka semtinden (Bakırköy) olmama rağmen bazı şeyleri aynen yaşamış olmak ayrı bir keyif verdi. Emek, Fitaş, Atlas sinemaları, Pampam, Bedesten, Çınaraltı ve diğerleri. Kadıköy bizim kuşak için hala karşı, mecbur olmadan gitmiyorum. Anılarımı canlandıran bu güzel sohbet için teşekkür ederim, emeğinize sağlık. 😊
99 depreminden sonra oluşan/gelişen yapı güçlendirme pratikleri aynı hızla erozyona uğramaya başlamışken sizin ve jenerasyonunuzun "güçlendirme" den bahsediyor oluşu oldukça kıymetli, şahsen ben de konu neslin (3 aşağı 5 yukarı) bir üyesi olmam hasebiyle, "gider ayak nesli" adını koydum bu jenerasyona. ki emin olun yaşamı ve çevreyi güzelleştiren şeyler/neyler/nesneler hep gider ayak yapılan işler değil mi. istanbulda iyi-kötü mühendislik görmüş yapıların %80'i güçlendirilebilir ve yaşamaya devam edebilir, hatta öyleki, bana sorsalar bunu "mühendislik görmüş yapılar güçlendirilecektir" şeklinde bir madde olarak şartnamelere sokarım. istanbulun hakkı 8kat, kalanı haram, ki bu gözlerim 8 kat masif yığma yapılar gördü. Şu güzel sohbetinizde ayakkabıcı Mahmut ve ayakkabıları da geçeydi keşke. selamlar saygılar