#74 Ailesinden Ayrışamamış Bir Kişinin “Psikolojik Doğumu” Gerçekleşemez
Вставка
- Опубліковано 2 сер 2024
- Bu ve sonraki birkaç bölümü psikolog Ayala Malach Pines’ın yazmış olduğu “Aşık Olmak” isimli muhteşem eserden ilham alarak çektiğimi/çekeceğimi belirtmek isterim. Bu kitapta beni en çok etkileyen hususlardan biri insanın 3 yaşına kadar annesinden AYRIŞMIŞ ya da AYRIŞAMAMIŞ olmasının hayatının ilerleyen dönemlerine olan olumlu ve olumsuz etkileri oldu. Her birimiz için ailemizden (temel bakım veren figürlerimizden) ayrışmamızın ne kadar gerekli hatta zorunlu ve hayati olduğunu, buna karşın, bir çoğumuzun temel bakım veren figürünün (kendi ailesinden ayrışamamış olmasından ötürü gerçekleşen) davranışları nedeniyle bunu ne yazık ki başaramadığını üzülerek de olsa bu kitap sayesinde öğrendim. Bu noktada, itiraf etmeliyim ki, ayrışmayı başarmamızın daha çok bizim değil, temel bakım veren figürümüzün (yani çoğunlukla) annemizin sorumluluğunda olduğunu keşfetmek de içime biraz olsun su serpti. Yani, en azından, “ayrışamamış olmak” konusunda kendimizi suçlu hissetmek zorunda değiliz. Bu saptama ister istemez “ayrışma” kavramını benim için daha değerli ve anlamlı kıldı. Bu durumu “psikolojik doğum” kavramı eşliğinde açıklayan ünlü “nesne ilişkileri” kuramcılarından psikanalist Margaret Mahler’e göre kişiliğimiz psikolojik doğum adını verdiği bir gelişim sürecinin ürünüdür. Bu süreç, özetle, üç ana aşamadan oluşur: 1- Otistik Aşama (0-2 ay arası, bebek sadece içsel ihtiyaçlara tepki verir), 2- Sembiyotik Aşama (2-5 ay arası, bu aşamada benlik yoktur, bebek dış dünyayla daha çok ilişki kurar, fakat kendisini annesinden ayrıştıramaz, bu sembiyoz yani anneyle bir olma durumu, sevme yetisi ve aşk ilişkileri için bir temel taşıdır.), 3- Anneden Ayrışma ve Bağımsız Bir Benlik Geliştirme (6-36 ay arası, bebeğin annesi ünlü psikanalist Donald Winnicott’a göre yeterince iyiyse, bebek annesinden ayrışıp, bağımsız bir öz benlik oluşturmaya başlayabilir, dolayısıyla kusursuz bir anne olmak (helikopter ebeveynlik yapmak) gerekmez, “yeterince iyi” bir anne olmak yeterlidir.) Bu aşamalardan sonuncusu bir çocuğun annesinden ayrışmasının beklendiği döneme denk gelir. Bu aşamanın da kendi içinde üç alt aşaması vardır: 1- Ayrışma (6-9 ay arası, bebek dünyayı ve kendini elleriyle, ayaklarıyla, gözleriyle keşfeder, yumruğunu emmeye başlar, hem ağzındaki hem de yumruğundaki hissin kendine ait olduğunu anlamaya başlar, böylelikle, kendisi ile diğerleri arasındaki ayrımın farkına vararak, insanları, ilişkileri ve eşyaları içselleştirmeye başlar ve bebeğin ilk sevgi nesnesi olan anne içselleştirdiği ilk şeydir.), 2- Pratik (10-16 ay arası, bebek anneyi ve anneye ait bazı öğeleri içselleştirdikten sonra ondan ayrılmaya tahammül edebilir, bu aşamada bebek anneden ayrılma pratiği yapar, dünyayla aşk yaşamaktadır, heyecan doludur ve giderek bağımsızlık kazanır ve bunun sonucunda “anneden uzaklaşma” oyunu oynamaya başlar, bu aşamada annenin bu uzaklaşmaya tahammül edebilmesi ve çocuğun ihtiyaç ve tercihlerini tanıyarak bağımsız benliğinin oluşumunu teşvik etmesi gerekir.), 3- Yakınlaşma (17-24 ay arası, bu aşamanın belirleyici özelliği bağımsızlık giderek artarken zaman zaman geri adımların atılmasıdır, ayrılığın ardından anne sevgisine koşulur ve o anda da anne ürkmüş çocuğuna sarılarak onun güvende hissetmesini sağlar, eş deyişle, bu dönemde anne erişilebilir ve güvenilirdir.), 4- Bireyselliğin Pekiştirilmesi (24-36 ay arası, içselleştirilen sevgi nesnelerinden oluşan iç dünyası, çocuğun tutarlı duygusal ilişkiler kurmasını, isteklerini erteleyebilmesini, zorluklarla başa çıkabilmesini ve bağımsız bir benliğin tadını çıkarmasını sağlar.) Çocuk bu aşamaları başarıyla atlattığında “psikolojik doğum” gerçekleşmiş olur. Bu, zorluklarla başa çıkma, bağlanma, başkalarını kabul etme ve ayrılığa ve çatışmalara göğüs gerebilme becerisi olan bağımsız bir kişiliğin gelişimine yönelik ilk adımdır. Bu kişiler doyumu erteleyebilir, kaygıya tahammül edebilir, kendini ötekilerden ayırt edebilir. Bu gelişim aşamalarından herhangi birinde travma yaşanması, ayrılık korkusuna veya kendini ilişkinin içinde kendine yabancılaşarak kaybetme korkusuna neden olabilir.Benlikleri bu kadar kırılgan olan kişiler, bazen “ödünç alınmış bir benlik” geliştirirler. Ailelerinin veya başkalarının değerlerini benimserler, ailelerinden ayrılamaz ve tüm duygusal enerjilerini ailelerine yatırırlar. Ayrışamamışlık dolayısıyla benlik kırılgansa, kişi sürekli onaylanmaya ihtiyaç duyar ve eleştiriye ya da redde katlanamaz. Bu kişiler hep başkalarının istediği gibi olmaya çalışırlar. Sevme becerisinin en üst noktasında tam cinsel doyumlu, derin ve istikrarlı bir ilişki kurabilme becerisi yer alır; bu anneyle sembiyozdan ayrılma ve bağımsız ve ayrışmış bir benlik geliştirme sürecindeki başarının bir işaretidir. Sevme becerisinin en alt noktasında ise, aşk ve cinsellik içeren yakın bir ilişki kurma aczi yer alır; bu da bireyselleşmede ciddi bir başarısızlığa işaret eder. (Bu bölümdeki açıklamalar Ayala Malach Pines’ın “Aşık Olmak” isimli kitabının 223-227nci sayfalarından alıntılanmıştır.)
İhtiyacı olanların bu videoyla buluşması dileğiyle
Teşekkürler, bu son bölüm bayağı bir ilgi çekti, ilginin devamı gelecektir. Zaman herşeyin ilacı. Sevgiler
@@kendinias8533 Çünkü bu toplumun en büyük eksikliği ve en çok ihtiyacı olan şey. Bireyselliğini elde edememiş insanların oluşturduğu bir toplumda yaşıyoruz. Ve bu insanlardan toplumsal fayda bekliyoruz. Daha çok ve daha hızlı yayılmasını umuyorum.
Daha hızlı yayılması benim de en büyük dileğim.
Aile hepimizin hatta ailelerimizin de ortak sıkıntısı, her sorunun başı resmen. Keyifle izledim ağzınıza sağlık. Umarım hepimiz kendimizi keşfedebiliriz.
Merhaba Nagihan. Tüm kalbimle dileğine katılıyorum. Bizler var oldukça bu mümkün. Sevgiyle.
Tesekkürler, cok degerli bilgiler ❤
Ben teşekkür ederim dinlediğin için. Yorumlarını bekliyorum. Sevgiyle.
şimdi denk geldim hemen abone oldum :)
tsklr
Ailem beni bırakmıyor, ayrışamıyoruz onlarla ve hayatım sanki ilerlemiyor; sıkışıp kalmışım gibi hissediyorum . Ne yapmalıyım sizce?
Kaç yaşındasın bilemiyorum ama eğer evden ayrılabilecek yaşta isen bir yolunu bulup evden ayrılmalısın. Evden ayrılmakla ailenden ayrışmış olmazsın ancak bu yönde önemli bir ilk adım atmış olursun. Eğer evden ayrıldı isen de sınırlarını güçlendirmeli ve onlara da yapmayı ya da kendine yapılmasını/söylenmesini istemediğin şeyler için hayır demeyi başarmalısın. Evet, ailen ve en önemlisi temel bakım veren figürün sen çok küçükken sana kendisinden ayrışman için alan ve özerklik tanımamış olabilir ancak artık geldiğin aşamada bunu onlardan beklemek yerine bilinçli bir farkındalıkla kendin aşamalı olarak gerçekleştirmelisin. Yani eğer onlar seni bırakmıyorsa sen bir yolunu bulup doğru bir üslupla onları bırakmalısın. Bunun için öncelikle bunu yapabileceğine inanmalı ve aksiyon alabilecek cesareti içinde yeşertmelisin. Ve en önemlisi yaşamının sorumluluğunu ve kontrolünü kendi eline alabilecek kararlılığı ve azmi sergilemelisin. Ancak bu şekilde kendi gerçeğini yaşayabilecek bir noktaya gelebilirsin. Tüm bunları onlar için ya da onların onayını almak için değil kendini yaşamak, Kendilik Değerini yükseltmek ve olumlu benlik algını güçlendirmek için yapmalısın.
@@kendinias8533 Çok güzel şeyler yazmışsınız, söylediklerinizi dikkate alacağım ve uygulamaya çalışacağım. İlgilendiğiniz için çok teşekkür ederim.❤
@@seyma6553 harikasın, hiç kuşkum yok elinden gelenin en iyisini yapacağına, takılır ya da tökezlersen ben buradayım, moralini hiçbir şart altında bozma, Küçük adımlar belirle ve gerektiğinde soluklan ama katiyen süreci askıya alma. Sen kararlı oldukça evren sana ihtiyacın olanı verecektir. Yolda sınavların da olacak, bunları görüp anlayabilirsen serüvenini çok daha anlamlı ve coşkulu bir hale evriltebilirsin.
26 yaşımdayım ve ailemle yasıyorum. Halihazırda hemşire olarak çalışıyorum ve kendi finansal özgürlüğüm var. Onlara muhtaç olduğum icin değil ama yeni bir ev tutmak ve ekstra giderler bana mantikli gelmiyor. Yani ana kuzusu bir hımbıl oluşumdan değil. Aile evinde yasayip ana sözünden çıkmayanı ve kişiliğinin rafa kaldırmış kişiler için gerçekleşmeyebilir bu ayrışma ama herkes için değil.
buradaki ayrışmadan kasıtın fiziksel olduğunu düşünmüyorum ben
Güzel bir noktaya parmak basmışsın, aklına sağlık. Aile evinden ayrılmakla, ebeveynlerinden ve en önemlisi 0-3 yaş arasındaki temel bakım veren figüründen ayrışmış olmuyorsun. Ayrışma, bölümde ve bölüm açıklamasında belirttiğim gibi bebek 6-36 aylıkken gerçekleşmiş olmalı. Bunu bakım verenin sağlamış olması gerekli. Eğer bu dönemde söz konusu olamadı ise sonraki yıllarda yetişkin hale gelen bireyin okuyarak, düşünerek, öğrenerek, yüzleşerek ve anlayarak kendisini ailesinden ayrıştırması beklenir. Bu ayrışma, aile evinde de olabilir, dışında da. Önemli olan yetişkin kişinin kendi biricik değerleri, düşünceleri, duyguları ve inançları ile o aile içerisinde ve nezdinde var olmayı becerebilmesi, duygularını düzenleyebilmesi, kendini gözlemleyebilmesi ve ortama kattığı bilincin farkında olarak "kendiliğini" yaşayabilmesidir. Bunları başarmasının bana kalırsa finansal özgürlüğe kavuşmuş olması ile doğrudan bir korelasyonu yok. Şayet bunları mali durumundan bağımsız olarak başarabiliyor ise o kişi her halde ayrışmış olarak kabul edilmelidir. Tekrar yorumun için teşekkürler.
Hocam merhaba ben de videonuzu şimdi gördüm. Güzel bir kanal olacağına benziyor, takipteyim :)) sürekli sıkılmak özellikle yalnız kalınca Anksiyete mi bilmiyorum büyük bir iç sıkıntısının olması buna yorumunuz nedir ve bununla ilgili bir videoda da çeker misiniz?
Yalnız kalmaktan korkuyor olabilirsin. İnsan kendi başına kaldığında sıkılıyorsa genellikle kendisiyle ne yapacağını bilemiyor demektir. Ancak bu geliştirilebilir bir durumdur. Bu konuda Jay Shetty'nin "8 Rules of Love" isimli kitabını okumanı tavsiye ederim. Geliştirici yalnızlıkla ilgili çok önemli tavsiyeler ve metodlar öneriyor. Buna İngilizce'de "solitude" deniyor. İnsanın gelişebilmesi için her şeyden önce bu tür bir yalnızlığı deneyimleyebilmesi gerekiyor. Senin yalnız kaldığında yaşadığın anksiyete aslında bir yanının ihtiyaç duyduğu bu gelişim ihtiyacını henüz karşılamaya hazır olmamandan kaynaklanıyor olabilir. Zira içinde bir yer biliyor ki yalnız kalmanın dönüştürücü etkisine kendini bıraktığında daha önce görmezden geldiğin bir sürü şeyi keşfedecek, daha önce denemekten korktuğun birçok şeyi deneyecek, dolayısıyla konfor alanından çıkacaksın. Bu da sana acı verecek ve sen bu acıyı hissetmekten korkuyorsun aslında, yalnız kalmaktan değil. Bunun farkında olursan vakit geldiğinde yalnız kalmak sana bu kadar kaygı vermemeye başlayacak. Nazik yorumun için de teşekkür ederim. Her bölüm olmasa bile birçok bölümün sana hitap edeceğine eminim. Sevgiler
@@kendinias8533 Evet bundan kaynaklanıyor olabilir. Tercuman olduğum için birden fazla kaynak bakabiliyorum aslında ama derine inmek gerek. Kitap önerinize de bakacağım öneriniz için teşekkür ederim.
Abicim selam, seni simdi gördüm ve direkt abone oldum, videonu uyuyarak dinlemek icin actim, umarim iyi yerlere gelirsin seviliyorsun ❤
Sen de seviliyorsun, iyi ki varsın, çok mutlu uykunu bir nebze olsun kaçırabildiğime:) kendine iyi bak
Videoya henüz 2 dakika oldu başlayalı. Daha başlığından ve referans aldığınız kitaptan o kadar heyecanlandım ki. Kültürümüzde ebeveynlerimize sınır çizmeye çalıştığımızda maalesef her seferinde tepkiyle karşılanıyor. Anne / baba ve çocuğun ayrışması durumu onlarda korku ve şaşkınlık uyandırıyor. Onların bu durum da bende şaşkınlık uyandırıyor. Acaba böyle düşünmelerinin sebebi nedir? Kaygıları diyecek olsam, bu kaygı ne boyuttadır ki çocuğa verdiği zarara karşı gözlerini bu denli kör ediyor olabilir? Bir psikolog adayı olarak bunu da analiz etmek isterdim.
Bu kitabı kesinlikle listemde ön sıralara alıyorum. Bu yayının tüm kitapları efsane. Güzel video için teşekkürler 🙌🏻
Ayrıca bu kanalın keşfedilmemesi beni üzdü :') Abone oldum. Hocam Instagram'dan da ilerlemenizi öneririm, bu size daha çok etkileşim kazandıracaktır.
Çok naziksin, teşekkür ederim. Yorumuna ayrıca yanıt vereceğim. Dediğin gibi instagram kanalım var ama bir türlü elim oraya post koymaya gitmiyor. Kanalı büyütmek için daha fazla etkileşime girmem gerekiyor ancak ben biraz old school bir adam olduğum için kendi meşrebimce ilerlemekte ısrar ediyorum galiba. Bir de çok kasmak istemiyorum. Olacak olan mevsimi geldiğinde oluyor zaten. Bu noktaya/düşünceye gelmek yıllarımı aldı, sanırım şimdi olaylara böyle bakabilmenin huzurunu yaşıyorum. İnanıyorum ki bu kanal, en eski ama en etkili iletişim metodu olan kulaktan kulağa iletişilerek yayılacaktır. Ve ben devam ettiğim sürece bu kanal büyüyecektir. Senin gibi dinleyenlerim oldukça bu söylediklerimin gerçekleşmemesi için hiçbir sebep yok. İlgin için çok teşekkür ederim. Kıymetlisin. Kendine iyi bak.
Tekrar merhaba, anne babanın bu durumu, onların da kendi ailelerinden ayrışamamış olmasından kaynaklanıyor. Ayrışamamış olmaları nedeniyle belirsizliğe tahammül edemiyorlar, duygularını regüle edemiyorlar ve dürtülerini kontrol edip, çocukları üzerinde kurdukları hakimiyetin verdiği hazzı ketleyemiyorlar. Biliyorsun, hiç kimse sahip olmadığı bir şeyi bir ötekine veremiyor. Her birimiz elimizdekilerden ibaretiz. Bunu geliştirmek de elbette bizim elimizde. Sorguladıkça, kendimizle yüzleştikçe ve bunların yaşattığı acıya göğüs gerebildikçe mevcudumuzun ötesine geçebiliriz. Bu günün sonunda ailemizden ayrışmamızı da sağlar. Aslında mesele anne babamız değil artık, biziz. Biz gelişen isek bu ayrışma işini halletmek de bize düşüyor. Bu sayede sınırlarımızı da güçlendirebiliriz, ailemize rağmen. Önce can, sonra canan durumu bu meselede de geçerli. Dolayısıyla, ayrışabilmemiz aslında ailemizin sınırlarımızı ihlal etmesine müsaade etmediğimiz ve gerektiğinde onlara dur diyebildiğim bir ortamda mümkün olabilir. Sevgiler
@@kendinias8533 Teşekkür ederim cevabınız için. Onların da ayrışamamış olması kesinlikle nokta atışı olmuş. Toplumcu kültürlerin başından eksik olmayacak bir bela sanıyorum. Ayrıca dün karşıma tam bu sıralar sorun yaşadığım konuda videonuzun denk gelmesi ardından; bir de bu izlenme, keşfedilme kaygısı gütmeyen bakış açınız aydınlattı beni. Okurken bir gülümsedim. Sanıyorum ki annemden kopyaladığım ve çoğunu arkamda bıraksam da hala paçamı çekiştiren o mükemmeliyetçilik yüzünden uzun zamandır hayalini kurduğum UA-cam kanalını açmaktan çekiniyorum. Aklımdan sürekli, "Ya izlenmezse? Ya kendi kendime konuşursam?" soruları geçiyor. "En kötü ne olabilir?" diye kendime sorduğumda cevap olarak bırakın kelimeleri, aklıma korkunç bir karanlık çöküyor. Oysa dün karşılaştığım bu kanala karşı içimden asla bu tür yargılayıcı cümleler geçmemişti 😄 İnsanın bazı düğümleri kör, benimki de bu diye kabullenmişim. Ama şu an bu cümleyi böyle kurmayı reddederek başlayıp kalıplarımı yıkmaya çabalayacağım.
Teşekkürler 🤓🙌🏻
@@ecrinnurt lütfen derhal kanalını aç. Ben dinlerim:) bunu her şeyden önce "kendi gelişimin" için yapmalısın, başkaları ne ister ya da ne derler diye kuruntuya kapılmadan. Bu kanalda anlatacakların kişisel yaşam manifeston olacaktır aynı zamanda. Diğer yandan, kendiliğinle ilgili çok anlamlı ve değerli bir düşünsel iz bırakacaksın ardında. Her bölümün o bölümü çektiğin andaki bilinç seviyeni yansıtacak olması da müthiş bir şey. Sen geliştikçe çektiğin bölümler de gelişecek. Bu bir devinim sağlayacak hayatına. Bunların farkında olarak lütfen kendine şu cümleyi hediye et ve mümkünse her gün tekrar ediver: "Ben önce kendimin, sonra bütünün hayrına olacağını düşündüğüm her şeyi yapabilirim, geçmiş arazlarım ve bugünkü kusurlarım ne olursa olsun, beni onların tanımlamasına izin vermem, zira, ben yaşamımın yaratıcısıyım ve her daim de böyle kalmaya niyet ediyorum. Ben kendimi çok seviyorum, içimdeki ürkmüş çocuğa sahip çıkıyorum, onu şefkatle sarmalıyorum." Öte yandan seni ve hezeyanlarını anlıyorum, ben 47 yaşıma girmeyi bekledim bu kanalı açmak için. Her şey mevsiminde. Kendine sakın yüklenme. İçinde bulunduğun an'ın değerini bilirsek, huzur seni bulur ve sonrasında içinden taşan her şey, adeta su gibi, yolunu bulur. Son olarak kendine müşfik ol. Beni izlemeden önce göstermiş olduğun şefkatli tutumu öncelikle kendine sergile. Bu konuda hissettiklerinin sadece senin insanlığın ortak sorunu olduğunu unutma. Yalnız değilsin. Hiç kuşkum yok ki günü geldiğinde elinden gelenin en iyisini yapacak ve yeterince iyi olmakla kifayet edeceksin. Mükemmel olmana gerek yok. Zira inkişaf ancak kademeli olarak gerçekleşecek bir şey. Kendimize zaman tanımalı ve hoşgörülü olmalıyız. Kendine çok iyi bak. Sevgiler,
@@kendinias8533 Yumuşacık oldum okurken... 🥰 Çok teşekkür ederim. Bu yazdıklarınızı birkaç kez okuyup sindirmeye çalışacağım.
Hala ayrilamadigimi biliyorum , farkındayım ama bu bana safe area gibi geliyor ve bundan rahatsizlik duysamda aslinda tatli geliyor. Insanlarla olan iletisimim ozellikle romantik ilestisimlerde bunun ciddi sekilde ortada oldugunu görebiliyorum. Bunu su cumleyle aciklayabilirim , disarda soguktan olmek üzereyim ama uyumak cok tatli geliyor, iste bu yuzden ayrismak istemiyorum .
Seni çok iyi anlıyorum, ne kadar güzel bir şekilde betimlemişsin ayrışamamayı. Evet bence de bebekken annesinden (annesinin davranış örüntüleri nedeniyle) ayrışamayan insanın sonradan konfor alanına dönüştürdüğü bu ayrışamamışlıktan kurtulması zorlaşıyor. Aslında sadece bu mesele özünde değil, bir sürü konuda değişmek ciddi emek istiyor. Yalnız bana kalırsa ayrışmış biri olmak insanı çok daha otantik ve güçlü kılıyor. Yetişkin benliğini güçlendiriyor. Karda uyuyarak ölmekten çok daha evla yani. Bunun için önce silkinmek ve ayağa kalkıp, daha işlevsel ve yararlı bir hayat süreçlemeye karar vermek lazım. Bir de tabii ki aileden ayrışabilmek insanı, son bölümlerimde anlattığım ve birkaç bölüm daha anlatacağım gibi gelişkin kılıyor zamanla. Yakın ilişkilerini de çok daha güvenli ve sağduyulu bir şekilde kurmasını sağlıyor. Yine de senin ne demek istediğini çok iyi anlıyorum. Buna karşın lütfen ayrışmak üzerinde biraz daha kafa yorarak potansiyel getirileri üzerinde bir fayda-maliyet analizi yapıver. Sevgiyle kal.
Çokta karizmatikmişsin
Sağolasın:)
Hocam nasılsın iyisindir ,bu gün nasıl gidiyor .
reis ilk açtım videoyu avusturalyadan filan bir profesör video çekmişte türkçe dublaj mı yapmışlar dedim
hahahhaha:) harikasın, umarım (olmayan) aksanım:) seni dinlerken yormamıştır:) hoşgeldin, sevgiler.
Sizi Mete Horozoğlu'na benzettim :)
:)
30 yaşındayım eşimin işinden dolayı 4 yaşındaki kızımla belli sürelerde ailemin yanında kalıyorum , evlendiğim ilk günden itibaren ailemin evinde kaldım kendi evime ısınamadım. Son zamanlarda artık ailemden ayrışmak ve onlara sınır çizmek istiyorum bir danışmandan bu konuda destek almak istiyorum fakat cesaretim de yok ne yapmam gerekiyor?
Merhaba, mesajın için teşekkürler. Öncelikle www.hiwellapp.com/ uygulamasını ziyaret edebilir, bilgilenebilir ve bu uygulamadan sağlıklı bir biçimde online danışmanlık hizmeti alabilirsin. Ben psikolog ya da psikiyatrist değilim, biliyorsun. Ancak sorularına dilim döndüğünce elbette yanıt veririm. Kendi evine ısınamamış olman senin de bu hususu benimle paylaşmış olmadan da anlaşılacağı üzere dikkat çekici ve düşündürücü. Ailenden ayrışamamış olduğun kanısına varmam salt bu nedenle mümkün ve doğru olmaz. Ancak son videom ve akabinde yayınlayacak olduğum birkaç videoda "ayrışma" meselesini ve bunun eş seçimi ve evlilik gibi yakın ilişkilerin yaşandığı birlikteliklere olan etkilerini daha iyi anlayacağını umuyorum. Ayrışma ile ilgili bir özellik de ailesinden ayrışamamış olan bir kişinin seçtiğini eşinin de ailesinden ayrışamamış olma ihtimalin yüksek olmasıdır. Buna göre her iki eşin ayrışamamışlık düzeyi aynı olmakla birlikte ilişkide sergiledikleri savunma tarzları farklı olarak. Bir eş içine dönük iken diğer eş çok dışa dönük olabilir, ya da bir eş kurban rolünde yaşarken diğer eş saldırgan ve zalim rolünde yaşayabilir. Önce bunun farkına varmakta yarar var. Buradan hareketle ailenden ayrışamadığını düşünüyor isen bunun bebeklikteki nedeni temel bakım veren figürün iken artık bu konuda adım atma sorumluluğunu yetişkin bir birey olarak üzerine alması beklenen sensin. Bu yüzden öncelikle kendine alan açmalısın ve bu alan mutlaka anne evinden başka bir yer olmalı. Senin durumunda halihazırda var olan kendi evin. Deprem, çocuk, eşinin sık seyahat ediyor olması nedeniyle evde kalmak istemeyebilirsin ancak bunun arka planında aile ile çok yakın hatta bağlaşık hale gelmiş bir sembiyotik ilişki var ise o vakit aile evine dönmen senin ayrışma sürecini zedeleyecektir. Dolayısıyla, geçici bir dönemin sonunda kendi evine dönüp, önce kendine, sonra kendi ailene sahip çıkmaya başlaman iyi olur. Bu noktada eğer ailenle olan ilişkin az önce belirttiğim gibi bağlaşık ise onlar seni bu düşünceden vazgeçirmeye, eğer ısrar edersen gönül koymaya, ne gerek var diyerek senin konfor alanından çıkmanı türlü bahanelerle engellemeye çalışacaklardır. Bu tarz davranışların önüne set çekebilmelisin. Gerçekten ihtiyacının ne olduğuna odaklanırsan için bir şekilde seni bu durumdan çıkarır. Hemen olmasa bile çok daha hızlı bir şekilde. Mesele gün be gün senin birey olma bilincini yükseltmen ve ait olma bilincini dengeli bir noktaya çekmen. Ancak bu şekilde ayrı bir birey ve eş-anne olarak kendiliğine ve yaşamına sahip çıkman mümkün olabilir. Yoksa zaten çocukluğunda baskılamış olduğun ve zamanla bilinçaltına ittiğin otantik özelliklerini açığa çıkarman mümkün olamayacağı gibi yıllar içinde bu durumun sende yaratmış olduğun öfkeyi rasyonelize etme çabalarının sonucunda kendin gibi olamamandan dolayı duyduğun derin üzüntü ve kayıp hissi sürmeye devam ederek senin bugünkünden daha kötü hissetmene neden olacaktır. Tüm bu nedenlerle, ilk adım evine geri dönmen ve o andan itibaren ailenin çağrılarına ve telkinlerine kulak asmaman, ayrıca daha güçlü sınırlar geliştirerek kendi başına yaşamını idame ettirebileceğini kendine ve ailene göstermen çok yerinde olacaktır. Bunu yaparken de radikal adımlar atmak yerine küçük adımlarla ve hedeflerle ilerlemen süreci benimsemene, kendine zamanla daha çok güven duymanı ve bu yeni durumu içselleştirmene yardımcı olacaktır. Öte yandan eğer eşini seviyorsan ve ilişkiniz sağlıklı bir durumda ise bu yönde atacak olduğu adımlar ilişkinizi de daha çok besleyecektir. Kendine iyi bak. Sevgiler
Babamla yüzleşmek fakat kırıcı konuşuyor korkuyorum yüzleşmeye öfkede birikti nasıl yapabilirim lütfen yardım edin bana
Dene, reddedilmekten korkma, yine dene ve hiç vazgeçme. Babanla konusmani saglayacak en doğru yöntemleri bul ve uygula. Kendine güven. İçinden gelen sese güven. O nasıl konuşacağını çok iyi bilir. Aklınla değil kalbinle konuş. Bu süreçte kendine inatla sahip çık. Sen kendini terk etmedikçe kimse seni terk edemez. Seni dinlemeyen biri varsa kuvvetle muhtemel bu senin kendini dinlememenden kaynaklaniyordur. Duygularını dinle. İstediği yapmanın tek bir yolu yoktur. Farklı yolları denemekten korkma ve kendine ihanet etme. Önce sen varsın. İçindeki gücü geliştir ki bu bedenine yansisin. Dışarıdan fark edilebilsin. Ben varım ve degerliyim de her gün birkaç kez. Böylelikle bedenin de sana inansın. Bilinçaltına yerleşsin bu inanç ve davranışlarıni otomatik olarak yönetmeye başlasın. Sevgiyle
Muhafazakar insanların eşini karışık ortama sahip tatile göndermek istememesi gayet normal değil mi.
Bunun cevabı içinde büyüdüğümüz aile ve kültür ortamı ile bu ortamda bize aşılanmış olan değerler setine göre değişir. Bu soru özelinde de tek bir doğru cevap ya da bakış açısı olamaz kanımca. O nedenle, soruna evet ya da hayır diye bir cevap vermekten özellikle imtina edeceğim. Herhangi bir konuda X bir davranış bana göre normal olabilecek iken sana göre normal olmayabilir. Önemli olan her görüşe eşit mesafede yaklaşabilmektir. İnançlarımız ve değerlerimiz, senin de bildiğin gibi, duygu ve düşüncelerimizi belirlerler. Bu nedenle, çoğu zaman bizimkinden farklı olan kültürlerde büyümüş insanlardan farklı düşünür ve hissederiz. Bu farklılıklar bana göre birer zenginliktir. Benden daha farklı ve muhafazakar ya da daha modern düşünen insanları (önceden hiç düşünemediğim bir şekilde) anlamama yardımcı olurlar. Bu da farklı görüşlere saygılı ve karşıt görüşler karşısında ölçülü bir insan olmamı kolaylaştırır. Bu nedenle, seninle aynı fikirde olmamakla birlikte seni de anlayabiliyor ve saygı duyuyorum. Sana göre eşini yalnız başına tatile göndermek normal olamaz zira bu senin yaşam kılavuzun olan değerlerin ile çatışır ve kendini kötü hissetmene yol açar. Bu nedenle, aksi yönde bir gereksinim doğmadıkça, inandığımız değerlere göre yaşamamız ve kararlar almamız kıymetlidir. Lütfen inandığınız şekilde yaşamaya ve düşünmeye devam edin. Bunu yaparken de videoda bahsettiğim ayrışma meselesini bir kez daha düşünmenizi öneririm. En azından felsefi olarak. Sevgiyle.
@@kendinias8533 teşekkürler. Sanırım önemli olan bu düşünce yapısının inanılan değerlerden mi geldiği , yoksa aileden ayrışamamış olmanın getirdiği bir zorlantı mı olduğu.
@@soyuzrocket bana kalırsa bunda inanılan değerler temeli uzaklığında aileden ve dolayısıyla ailenin değerlerinden ayrışamamış olmanın ve bu suretle bu ailede büyümüş olan çocuğun yaş aldıkça kendi biricik değerlerini tespit ve tesis edememiş olmasının önemli bir rolü var. Bu nedenle, aileden ayrışmak derken ben sadece belli bir yaşa kadar annemizden (annemizin sayesinde) ayrışmayı değil, küçükken annemizden-babamızdan öğrenmiş olduğumuz değerleri de zamanla (kendimizi daha fazla tanıdıkça ve bildikçe) sorgulayarak özümüze/biricikliğimize uygun olmayanlardan da ayrışabilmekten ve kendi değerler setimizi oluşturmaktan bahsediyorum. Böylelikle, olgun ve yetişkin bir birey olarak (mizacımız ve kişiliğimizde ifadesini bulan tüm özelliklerimizin bir sonucu olarak) kendi seçimimiz olan yaşamımızın idrak ve idaresine varabilir ve bunda muvaffak olabiliriz. Sevgiyle.
@@kendinias8533 hayırlı geceniz olsun hocam
Ben 21 yaşındayım üniversite için farklı şehire gittim çok baskıcı bir ailem vardı 2. Sınıfım şu an ve çok varoluşsal sancılar çekiyorum gerçekten bir kişiliğim yokmuş gibi hissediyorum ben neyim sınırlarım neler asla bilmiyormuşum gibi neyi ne için yaptığımı bile bilemiyorum bu psikolojik doğum evresine girdiğimi hissediyorum ama asla gerçekleşmiyor gibi çokk yorucu geçiyor bu süreç istemediğim bi hayatın içindeyim ve çıkamıyorum gibi
Aşk ilişkilerine gelince hiç tecrübe edinceğim bir ilişki yaşamadım çünkü kendimi hiçbir zaman hazır hissetmiyorum ve hiç istemiyorum
İrem merhaba öncelikle iyi bayramlar. Yıllarca süren baskıcı bir aile yaşamından sonra kendi başına yaşamaya başlamış olman içinde kilitli kalmış ve baskilanmis duygu ve düşüncelerinin yavas yavas ortaya çıkmasına neden olmuş olabilir. Dolayısıyla, bu surec basli basina bir geçiş evresi olarak nitelendirilebilir. Korkutucu ve evet tam da bahsetmis olduğun gibi varoluş savcılarının eşlik ettiği bir duygu durumuna sokmuş olabilir seni. Bu ayrilik sureci aslında 1 yaşına kadar gerçekleşmiş olması gereken psikolojik doğumunun geç de olsa bir benzerini yaşamana vesile olduğundan oldukça kıymetli bence. Yine de yeni, benzersiz ve ürkütücü. Buna karsin insanin ailesinden uzun yillar boyunca ayrisamamis oldugunu fark etmesi de kolay bir iş degil. Büyük bir kazanım. Hele ki senin yaşında fark etmiş olmak büyük başarı. Ben ancak 30'lu yaşlarımda fark edebildim ve çok sıkıntılar çektim. Sense daha çok gençsin. Bu muhteşem bir avantaj senin için. Lütfen bu dönemde hissettiğin tüm duygularına sahip çık. İzin ver onların sana seslenmelerine. Bedeninde kayitli olan tum duygular ancak şimdi sen nispeten kendinle baş başa kaldığın bu dönemde sana sesleniyorlar ve bu yüzden çok sesli olabilirler. Ama emin ol her birinin senin tarafından duyulmaya ihtiyacı var. Zamanla eğer duygularını dinler, bastırdığın duygularını tanımlamaya ve onlari ifade etmeye baslarsan en azından fizyolojik/biyolojik olarak rahatladigini göreceksin. Varoluş sancıların da azalacak bu sayede. Bunun yanı sıra lütfen daha çok oku. Kendini anlamak için oku. Çizerek, kendi içinde sohbet ederek ve incinmiş çocuk benliğini kucaklayarak oku. Bu seni daha iyimser kılacak. Okumak beni iyileştiren en önemli faktörlerden biri oldu. Aktif okumak çok önemli. Çizerek, bazen durup duygu ve düşüncelerini gozlemleyerek okumak. Sınırların da güçlenecek bu sayede. Dogru kitaplar insanı bilgilendirdigi kadar güçlendirir de. Lütfen perspektifini değiştir, bu süreç aslında seni büyütecek olan çok değerli ve anlamlı bir süreç. Bu süreçten maksimum faydalanarak çıkabilirsin. Küllerinden yeniden dogabilirsin. Çektiğin acıya değecek. O acı aslında ayrismanin panzehiri. Cesur olduğun için bu acıyı çekiyorsun. Çoğu insan senin hissettiklerini hissetmekten kaçıyor ve onlari yok sayıyor. Kendine yüklenme, bırak bedenin seni yönlendirsin. Kendine iyi bak. Sevgiyle.
@@kendinias8533 vaktinizi ayırıp yazdığınız için çok teşekkür ederim aldığım en güzel yorum olabilir. Dediğinize katılıyorum bazı insanlar bunu görmekten bile kaçıyor bu yüzden mutluyum ama o kadar cesaretsizim ki sadece düşünüyorum bir adım yok yani. olduğum yerde kendimi yiyip bitiriyormuş gibi hissediyorum. Bazen ölsem daha iyi diyorum çünkü beynimde aynı düşünceler dolanıp duruyor çok yorucu bir hal aldı ifade edersem ben de rahatlayacağıma inanıyorum fakat edemiyorum. Okumayı çok seviyorum bu arada vaktim olduğunca okumaya çalışıyorum bana çok iyi geliyor tavsiyelerinizi uygulayacağım tekrardan teşekkürler 🥲