42:21 Dinin kanıta ihtiyacı yoktur. Daha 10 dakika önce dinin özü sorgulamadır demediniz mi? Bu tezat değil mi? Sorgulamak kanıt aramak değil midir? Sormak, cevap istemek, cevap aramak, nedenini bulmaya çalışmak, yani sorgulamak... Hem sorguluyorsun hem de kanıtsız kabul ediyorsun nasıl olacak? Şimdi videoyu geri sardım tam olarak 25:50 de soldaki bey diyor ki din kabul akıl sorgudur. Dücane bey hemen cevaplıyor "yoo", sonra Heidegerden bir alıntı yapıyor 26:44 de. "Soru sormak düşüncenin dindarlığıdır." Soru sormak dindarca bir edimdir. 27:31 dindarlık sorgulamanın kendisidir. Evet. Sözler bunlar. Dindar sorguluyor ama din kanıta gerek duymuyor. O zaman dindar olan neyin peşinde. Sorduğu soruya aldığı cevap aslında cevapsızlık. Din insanın kendisini kandırmak için ürettiği bir hikayedir. Çocuklar gece rahat uyusun diye oluşturulmuş kurgular. Çocukken tamam da yetişkinler nasıl kabul ediyor bu hikayeleri. Aslında büyüyemeyen çocuklarla dolu çevremiz. ******** Çocukken herhangi bir dini eğitim verilmese ve şeylerin arkasında yatan nedenleri bilimsel olarak anlatsak çocuklara acaba sorgulama hala dindarca mı olur? Soruyorsun herşeyin arkasındaki neden ne? Bu dindarca bir soru mu? Neden din parantezinde tartışmak zorunda olalım? Bu sadece öğrenilmiş bir şey. Eğer herşeyden kendini soyutlayabilsen ve sorsan sorularını buna dindarca sorular diyebilir misin? Dinin olmadığı bir dünya hayal edemez misin? Dinin olmadığı bir dünya akıl edemez misin? Aklın dinin olmadığı bir hayata izin vermiyor mu? Çocukken soru sorarsın çünkü merak edersin. Ve doğru bir yönlendirme ile tatmin edici dinsel olmayan cevaplar da pek tabi ki alabilirsin. Büyüyünce aklında artık bu anlamda bir soru sorma ihtiyacı kalmayacaktır. Ölüm korkusunu yenmenin dinden başka yolu yok mudur? Neden ölüyoruz, ölünce nereye gidiyoruz gibi soruları bir çocuk sorduğunda iyi olursan cennete gidersin demekten başka çaremiz yok mu? Yada annesi ölmüş olan 4 yaşındaki bir çocuğa annen cennete gitti oradan seni izliyor demekten başka bir yöntem bulamaz mıyız? Dücane Bey sanırım beni ciddiye almaz ama onun kadar yükseklerde gezmeyen ayağı yere basan birisi bu sorulara cevap verebilir mi? Albatros olmayan birisi yok mu aramızda? Dünyayı fildişi kuleden izlemeyen hayatın içinde olan birisi. Neden mi serzeniyorum? Sanki herkes filozofmuş gibi davranıyor ve ben buna kızıyorum. Aramızda belki milyonda 5-10 filozof olabilir ama kabul edelim bizler sıradan insanlarız. Sıradan dertlerimizle güvertemize konmuş albatrosa taş atmasak da günlük işlerimizle yoğrulup gidiyoruz. Şehirdeyiz ama şehrin imkanlarını tadamıyoruz. Zamanımız var belki, hatta belki de paramız olsa onu da harcayacak ince zevklerimiz de olacak ama kendimizi kandırmayalım bizler şehirde yaşayan köylüleriz o kadar. Aramızdan bazıları maddi kaygıları olmadan hazlar arasından en haz verici olanı seçebilecek özgürlüğe sahip olabilir ama çoğumuz öyle değiliz. Kimim ben? Hasbelkader ortalama bir zekanın üstünde zekaya sahip, sorgulayan, öğrenmek isteyen, arayan bir insanım. Sıradan bir hayatım var dolayısı ile sıradan bir insanım. Din benim için çok somut. Din her yerde. Dindarlar her yerde. Yalnızlık nedir derseniz işte budur derim ve yaşadığım şehri gösteririm. Şehrin ulaşılabilecek en iyi mekan olduğuna inanmıyorum. Dinin olduğu yerde hiçbirşeyin en iyisine ulaşamazsın.
iki yıl olmuş ama cidden soruların cevabı "evet" bu hayatın din dışında zerre anlamı yok ha kendine anlamlar uydurabilirsin ama bu sınav sorularını kendi hazırlayan öğrenci gibi işin başından sonunun belli olduğu bir oyundan öteye gitmez
Gerçekten anlayamıyorum. 1:14:55 Tanrının varlığını veya yokluğunu iddia etmek olumlu veya olumsuz zeka düşüklüğüne delalettir dedikten sonra nasıl oluyor da tanrı vardır deyip konuşmaya devam ediyorsunuz. Allah tabi ki var ama nasıl bir Allah. Şimdi böyle yapınca zeki mi olmuş oluyoruz. Tanrı vardır demek zeka düşüklüğü ve/fakat tanrı zaten var ama nasıl var demek zeka ileriliği öyle mi? Tanrının kudretini eğer yoksa nasıl tartışabiliriz ki? Şu mudur amaç? Yahu kardeşim yok dersen konuşacak bir şey kalmıyor hiç olmazsa var diyelim ki üstüne konuşacak bir mevzumuz olsun biz de oradan ekmek yiyelim! (ironidir) Bu mudur yani? Evet, yok dersek salağız ve konuşacak konu bırakmıyoruz var dersek zekiyiz ve konuşacak mevzumuz oluyor. Tanrı güçtür diye tespit yaptığın anda devam edebiliyorsun. Lütfen bir de tanrının olmaması üzerine kafa yorsanız ve felsefe yapmaya çalışsanız. Yani işin kolayına kaçmasanız. Tanrının olmaması durumunda bütün sisteminiz çöküyor değil mi? Sistemin tamamı tanrının varlığı üstüne kurulu. Tanrı değil de tanrısal mı diyelim. Gelen vahiy tanrıdan mı geliyor tanrısaldan mı? Muhammed mi uyduruyor o sözleri yoksa tanrıdan mı alıyor? Tanrının olmadığı bir dünyada anlam bulamıyorsunuz değil mi? İlla ki tanrıya muhtacız bir anlamı olması için. Tanrısız bir dünyayı akıl edememek nasıl bir acizlik? Hani aklımız çok muhteşemdi? Tanrısız bir dünyayı bile akıl edemeyecek derecede zayıf mı aklımız? *********** Tamam tanrı var veya yok hadi tanrılık konusunda konuşalım. Buna neden ihtiyaç duyuyoruz. Diyelim ki desem ki size "yan odaya gittim ve orada tek boynuzlu at yok". Bana demez misiniz olmayan bir şeyi bana niye söylüyorsun? Yan odada timsah da yok onu niye demedin de tek boynuzlu at yok dedin. Ne alaka? Yani ben sana dedim mi ki git yan odaya bak bakalım orada tek boynuzlu at var mı? Demek ki soru sormadan cevap vermek anlamsız. Diyorum ki size tanrı yok siz de diyorsunuz ki o zaman tanrılık hakkında konuşalım. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Tartışmayı kendi alanınıza çekmek istiyorsunuz. Onun adına tanrılık demeyin, mesela mükemmellik hakkında konuşalım. O olur. O zaman var olan bir şey hakkında yani mükemmel olma hali hakkında konuşabilirim. Antropolojik olarak tanrı fikrinin doğuşu hakkında konuşabiliriz, tarihsel olarak, sosyolojik olarak, psikolojik olarak ama siz istiyorsunuz ki tanrı yoksa dahi tanrılık hakkında konuşalım. Bu adil mi?
Cem bey, Dücane Cündioğlu'nun kendi sözleriyle size cevap vermeyi deneyeceğim öznel yorum yapmadığım sebebiyle de kısa tutacağım; din, düşünmenin konusu değildir, inancın konusudur. Bu sebeple din, bireysel kabuller içerir. Tanrı var mı? ya da yok mu? diye sormak ve bunu tartışmak düşünmeye başlamak demektir, ve; var, yok iddiası zeka düşüklüğüne delalettir çünkü cümlenin başındaki ilke yok sayılmış olur. Tanrı var, iddiası bireysel olarak sorgulanır ve düşünme sürecinden sonra kabul edilir veya edilmez, birden fazla zihnin tartışması ile bir sonuca varılmaya çalışılmaz, aynı şekilde tanrı yok iddiası da bireysel olarak kabul edilir, tartışma ile sonuca varılmaya çalışılmaz, bunu deneyen kişiler de akıldan yoksundur, çünkü bunun bir sonuca varmayacağını biliyor olmaları gerekir. - 42:21 Dinin kanıta ihtiyacı yoktur. Daha 10 dakika önce dinin özü sorgulamadır demediniz mi? Bu tezat değil mi? Sorgulamak kanıt aramak değil midir? Sormak, cevap istemek, cevap aramak, nedenini bulmaya çalışmak, yani sorgulamak... Hem sorguluyorsun hem de kanıtsız kabul ediyorsun nasıl olacak? Şimdi videoyu geri sardım tam olarak 25:50 de soldaki bey diyor ki din kabul akıl sorgudur. Dücane bey hemen cevaplıyor "yoo", sonra Heidegerden bir alıntı yapıyor 26:44 de. "Soru sormak düşüncenin dindarlığıdır." Soru sormak dindarca bir edimdir. 27:31 dindarlık sorgulamanın kendisidir. Evet. Sözler bunlar. Dindar sorguluyor ama din kanıta gerek duymuyor. O zaman dindar olan neyin peşinde. Sorduğu soruya aldığı cevap aslında cevapsızlık. Din insanın kendisini kandırmak için ürettiği bir hikayedir. Çocuklar gece rahat uyusun diye oluşturulmuş kurgular. Çocukken tamam da yetişkinler nasıl kabul ediyor bu hikayeleri. Aslında büyüyemeyen çocuklarla dolu çevremiz. Ek: 1:32:10'dan sonrasını dinleyin öyle okuyun lütfen. -Yukarıdaki cevabı açarak bu sorunuzu da yanıtlamayı deneyeceğim; Dinin kanıta ihtiyacı yoktur sözü, kanıt olursa din, din olmaz, bilgi olur. Cevabı ile aydınlanır, din objektif kanıta ihtiyaç duymaz daha uygun bir cevap olacaktır, ayrıca kanıt kelime anlamı ile bireysel bir nitelik taşımaz, fakat bireysel inançların bir takım bireysel kanıtlara (tanrıyı içimde hissettim, dua ettim gerçek oldu, çektiğim acı benim için bir sınav inanıyorum) ihtiyacı vardır, bunlara kanıt yerine inanç diyebiliriz nitekim din kanıta ihtiyaç duymaz ilkesinden hareket ettik ve sonuç olarak, inanç inançtır, kanıt kanıttır. İnanç, kanıtlanırsa bilgi olur. Dinin özü sorgulamaktır, kanıt aramaktır demek değildir, sorgulamak bireysel bir eylemdir. Tanrı hakkında sorgulama yapmak tanrının yokluğunu göze almak demektir. ''Dini dogmaları kendi aklınla çözümleyerek inancın mantıkla sentezini gerçekleştirme'' Dücane beyin bahsettiği sorgulamadır, bilimsel bir kanıt veya toplumsal bir sorgulamadan bahsedilmiyor. Sizi tanımıyorum fakat sağtöresel-kültürel değerleriniz olduğunu varsayarak; kanıt olmadan kabul ettiğiniz bir çok düşüncenizin olduğunu üzerine eğilirseniz farkedersiniz, zihnimiz onlarla çevrili, yoksa robotlardan farkımız olmazdı.Bir örnek vermek konuyu daha anlaşılır kılacaktır fakat ricam analojiler üzerinden tartışmayı devam ettirmeyin çünkü anolojiler çoğu zaman problemlidir, yalnızca deniyorum; kara kedi uğursuzluk getirir, ekmek çöpe atılmaz, anneler kutsaldır, çocuklar saf ruhludur vs. dediğim gibi ben bunlara inanmıyorum deyip bir kenara atmak yerine kendi inandığınız durumları düşünün, bu durumlar kanıta, daha doğrusu objektif kanıtlara ihtiyaç duymazlar fakat bireysel kanıtlar mümkün olabilir, yani siz bu durumları sorgulayarak kendi inançlarınızı mantığınızla sentezleyebilirsiniz söz gelimi; ekmek çöpe neden atılmaz? çünkü ekmek en temel besin kaynağıdır onu başka bir canlının yemesini sağlayabileceğim yerde çöpe atarsam bu faydalı bir eylem olmaz, veya ekmeği dinimiz kutsal kabul ediyor ondan çöpe atmamalıyım vb. bakın bunlar toplumsal kanıtlar değil fakat kişisel kabullerdir, yani inancın konusunu yeniden sorgulayarak bireysel inançlara çeviriyorsunuz, bir yönü ile kanıtsız kabul ediyoruz, çünkü kanıt olsa ona inanmaz, kabul etmezdik, zaten bilmiş olurduk. -Soru sormak düşüncenin dindarlığıdır, akıl sorgulamadır, din sorgulamadır, ikiside kabul değildir. Bu ilkeleri de felsefe-din ikiliğinde düşünürsek anlam kazanır, sözgelimi; dini dogmaları sorgulamak akılınızı kullanarak bireysel kabuller elde etmeye çalışmaktır, tabi bu sorgulama süreci dogmaları değiştirmemeyi de içermek zorunda. Fakat akılda tekrar edilmeyen, sorgulanmayan inançlar Dücane bey için anlamsızdır, bence de öyledir, hatta dindarlık ve din çoğu filozofun çoğu felsefecinin düşünmeye, sorgulamaya başlama basamağıdır. ''Dini sorgulamadan kabul etmeyiniz.'' Akıl da, din de, hem kabul edilir hem sorgulanır şeylerdir, akıl tek başına, din olmadan anlamsız kalacağı gibi din de akıl olmadan, bireysel sorgulama süzgecinden geçmeden anlamlı olmayacaktır. -Ayrıca yazınızda bahsettiğiniz gibi; Din insanın kendisini kandırmak için ürettiği bir hikayedir, Aslında büyüyemeyen çocuklarla dolu çevremiz. Cümlelerine katılıyorum, din çoğu kişi için ihtiyaçtır fakat milyarlarca yaşantıyı anlamlı kılan bir etmen olduğu da gözden kaçmamalı, bireysel ve toplumsal faydası bu kadar yüksek bir alanı yok saymak, yalan olduğunu ısrarla iddia etmek zararlı bir sonuca yol açabilir, herkes Dücane beyin dediği gibi mantık-din sentezini oluştursa bence kimsenin dindarlarla bir alıp veremediği kalmaz, aynı şekilde dindarların da kafirlerle bir alıp veremediği kalmaz.
@@onurkucuk6267 Onur Bey ilk olarak yanlış mı anladım bilemiyorum bir kaç kez okudum ama sanrım doğru anladım. Tanrı vardır veya yoktur diye kabul ediyoruz önce sonra bu kabulümüze uygun sorgulama yapıyoruz diyorsunuz. Başkalarını bilmem ama benim için geçerli değil bu. Ben tanrı yoktur diyerek çıkmadım yola tam tersine (sorgulamadan) bana öğretilen şeyler yüzünden tanrı vardır diye büyüdüm. Kuranı okuduktan sonra aklıma kuşku düştü ve sorgulamaya başladım ve yıllar süren incelemelerim sonucunda da önce tanrının varlığı yada yokluğunun kanıtlanamaz olduğuna (agnostik) sonra da tanrının var olup olmamasının umurumda olmadığına karar verdim. Yani tanrının varlığı sorununa bulduğum cevap bir sürecin sonunda gerçekleşti. Şimdi durum bu iken yani bu kadar emek sonucunda ulaşılmış olan bir sonuç varken ortada tanrının varlığı tartışması zeka yoksunluğunu gösterir cümlesi benim için ne kadar absürd görüyor musunuz? Ben zeka mı kullanarak araştırma yapıyorum ve tanrının yokluğu sonucuna ulaşıyorum ve siz bana aptalsınız diyorsunuz. Ben işe tanrı yoktur diye başlamadım ki. Zaten bu denilerek bir işe başlanmaz ki. Evet hiç bir araştırma yapmadan tanrı yoktur demek gerçekten zeka sorunudur ama durum öyle değil. Tanrının yokluğunu iddia edenlerin hiçbirisinin de bir araştırma yapmadan sırf inanç yönünden tanrı yoktur dediğine de inanmıyorum. Tanrı yoktur sonucuna kafa yormadan ulaşılamaz zaten.
@@onurkucuk6267 Isınma ihtiyacını anlıyorum. Dinin ısıttığını da biliyorum. Ortalama ve ortalamaaltı zekaya sahip insanların ısınmak için dini kullanmaları belki de kaçınılmaz ama belli bir sorgulama kapasitesine sahip insanların din yerine ısınmak için başka şeyler bulmaları gerektiğini düşünüyorum. Zaten Dücane Bey de sanatı öneriyor bu noktada. Ben yalnızlıktan korkmayan insanların olduğu bir toplum da dinin güvenli kollarına ihtiyaç da kalmayacağını düşünüyorum. Din çocuklar için uydurulmuş masallardır derken bunu kastetmiştim. Büyüdükçe masallara gerek duymadan da geceleri uyuyabiliriz ama bu kişisel yetkinlik gerektiriyor. Dinin insanların psikolojik yönden yaşadıkları eksikler için varlığını devam ettirmesi çok sakıncalı. Tamam insan zaafları olan bir canlı ama dini kullanarak kolaya kaçmak yanlış. Artık büyüme zamanı geldi. Gerçeklerle yüzleşmekten korkmadan, yalnızlığımızla yüzleşerek yola devam etmeliyiz. Zaten birisinin yakmış olduğu bir ateşi kullanmak yerine kendi ısınma kaynağımızı kendimiz bulmalıyız. Sanırım Dücane Bey de bir kaç hafta önce bu minvalde hayatın anlamını icat etmekten bahsetmişti. İşte ben de bunu kastediyorum. Din ısıtıyor ama yalancı bir ısı kaynağı o. İnsanların kendilerini keşfetmelerinden alıkoyan bir ısıtıcı. Belli bir zekaya ve cesarete sahip olmayanın kendisine ısıtıcı bulması çok zor. Tanıdığım çok zeki insanların bile hala bir inanca sarılı olarak yaşamaya devam ettiklerini görüyorum ve içten içe korkuları ile yüzleşmekten kaçtıklarını da biliyorum. Hatta bazıları bunu itiraf da ediyorlar. Öldükten sonra yaşamın devam edeceği kandırmacası (kandırıldığını bilse de) geceleri rahat uyumalarını sağlıyor. Ölüp gidecek olmanın verdiği huzursuzluk öyle baskın ki bir yalana inanarak devam etmek işlerine geliyor. Yalan da olsa sıcak ölecekler en azından.
@@cemkara5700 benim verdiğim cevabın çok kolay anlaşılır ve tamamen tutarlı olmadığının farkındayım fakat en temel düşüncelerini birkaç cümle ile özetleyeceğim ve sizin cevabınıza da cevap olarak okuyun lütfen; din, bilimsel kanıta ihtiyaç duymaz, öyle olsa bilgi olur. Fakat sorgulanmayan, akıl süzgecinden geçmeyen din, Dücane bey için yetersizdir. Nitekim sizin yaptığınız gibi bize öğretilen inançların hepsini sorgulayarak, düşünerek tekrar tekrar gözden geçirmemiz gerektiğinin hep söyler. Fakat önemli nokta şudur; siz Tanrı vardır diye bildiğiniz şeyi sorgulayarak yoktur düşüncesine çevirmişsiniz tamam, fakat tanrı yoktur diye bir iddiada bulunup bunu tartışmayı denerseniz bu zekanızın düşük olduğunu gösterir, çünkü bunun öznel bir kanaat olduğunu biliyor olmanız gerekir. UA-cam kanalında da ateizm ve deizmin de düşünsel açıdan hiçbir değeri olmadığını söylemişti, çünkü bu anlayışlar soyut şeylerle ilgili nesnel iddialarda bulunuyorlar, bu da mümkün değildir, yani siz ejder başlı filler vardır deseniz ve bunu tartışmaya çalışsanız, tanrı vardır veya yoktur deyip de tartışmaya çalışmanızdan pek farklı olmayacaktır. Dücane bey de videoda tanrının varlığını veya yokluğunu iddia etmek ve tartışmak zeka düşüklüğüne delalettir diyor, muhakeme etmek değil, bilhassa, dediğim gibi muhakeme edilmemiş din, yavan dindir. - İkinci paragrafta değindiklerinizin çoğu öznel şeyler olduğu için tartışma açısından ele almayacağım, bu arada ikinci yazınızın çoğuna katılmakla beraber tartışmayı devam ettirmek konuda fazlaca derinleşmeyi gerektirir, fakat yorumlarınız öznel, şöyle düşünün; sizin düşünceleriniz aslında sizin dininiz durumunda, siz bu kabullerinizi düşünerek oluşturdunuz, size mantıklı gelen durumlar bunlar, bunlardan soyut kısımları başkalarına kabul ettirmeye çalışmak, doğruluğunu iddia etmek yine saçma olacaktır çünkü herkes sizin gibi düşünmez (yine anoloji yaptım yanlış olabilir). Mesela siz tanrının yokluğuna sorgulama sonucunda karar vermişsiniz, nerden biliyorsunuz? ya tanrı gerçekten varsa? kanıta ihtiyacınız var mı yokluğu için? yokluğun kanıtlanması mantıken gerekmez fakat anlatmaya çalıştığımız nokta bambaşka, diğer örnekler üzerine de bunu düşünürseniz anlayacaksınız. Tanrının varlığına düşünme sonucunda inanan biri de yokluğuna düşünme sürecinde inanan biri kadar dindardır, fakat düşünmeden, inançları, kabulleri muhakeme etmeden inanan biri ne kadar aptalsa, düşünmeden tanrı yoktur diyen biri de o kadar aptaldır. 18 yaşında ilgi çekebilmek için ben ateistim diyen gençleri düşünün, ve 50 yaşında hayat amacı cennette hurilere kavuşmak olup, tahsil seviyesi ilkokulla sınırlı, okuduğu kitaplar arapça kurandan hallice olan, sakallı-sarıklı bir hemcinsinizi düşünün. İkisi de düşünsel açıdan aynı konumdadır, sanıyorum Dücane bey şu konuda sizi tebrik ederdi; düşüncelerinizi sorgulayarak kabul etmek; fakat bu düşünceleri nesnel kabuller olarak iddia ederseniz, tanrı yoktur, din yalandır vs. gibi size aptal diyebilir, çünkü bunların hepsi metafiziki meseleler ve kanıtlanamaz şeyler, lehte ve aleyhte her zaman iddialar bulunur. inanmak için bireysel kanıtlar yeterlidir.
Dücane'nin Yolculuğa başladığı çıktığı yer belli olunca ve ulaştığı mesafe henüz yeterli olmayınca tabiki henüz düşünmede zirve yapamıyor ve sorun yaşıyor. Gideceği mesafe uzun ve henüz kat etmediği yollar için yorumlar yapınca açığa düşüyor. Daha sonra kendini eleştirecektir. Aslında bu sıralar Ateizm hakkındaki yorumları yapmasa daha iyi olur ama belli ki etkileniyor veya girdaptan çıkamıyor. Ateizmin bilimin bilmenin düşünmenin sonucu olduğu nettir, inançları seviyesine düşürmek isteyenler din gibi göstermeyi amaçlıyorlar. Sanırım DÜCANE bu istekte değil ama başta anlattığım sorunu yaşıyor. Belirtmeliyim Ateizm din değil ki icadı mucide ihtiyaç olsun. Ateizmin peygambere falan da ihtiyacı yoktur. Ateizm akılın düşünmenin sonucudur. Biri akıllı insanlara Ateist olun dediği için Ateist olmazlar. Ateizm bir sonuçtur. Ateizm, eğitim ve kültüre sahip olmaya başlayan akıllı kişinin doğal olarak içine düştüğü durumdur. İnsan sadece bedenen büyümez ki, bilgi depolayarak aklen de gelişir ve büyür. Bilgi biriktirerek düşüne düşüne aklen de büyüyen ve gittikçe olgunlaşan insan sonuçta kaçınılmaz olarak Ateist olur. Ateistlerin minik bir kısmına Felsefeci denir. Diğer ateistler kültürün ve sanatın her koluna dağılmışlardır. Niteliksiz vasıfsız Ateist yoktur. Yani Dücane gibi Felsefeci Ateizmin alt dallarından birinde yer alır. Nehirlerin sonuçta göle dökülmesi gibi, düşünceler her koldan git gide Ateizme dökülürler. Dinler Tanrıyı icat ermemişken bile Ateizm vardı, Ateizm akılcılıktır. Akıllılar Tanrının icadından önce de vardı. Ateistler vardı derken Ok ucu yapmayı ve Ateşi yakmayı bilenlerin tekerleği icat edenlerin olduğunu söylüyorum. Tarımı yapmayı akıl edenleri de... Bu Us lu insanların dindar olma ihtimali sıfır Çünkü muhayyileyle bunlar bulunamazdı. Ateizm yani akıl, akılcıl bulmadığı şeyleri eleştirmeye değer bulmaz. Ateist için Cine inanan birine cin yoktur demenin anlamı yoktur. Tanrı yoktur demenin de! Ateistler için Tanrı önemsizdir, sözü edilecek bir şey değildir. Ateist sadece Tanrı var diyenlere hayır yanılıyorsunuz demek için, Tanrıcıların yanıldığını söyleme zorunluluğundan dolayı Tanrıyı konuşur. Felsefe gibi temeli Tanrı üzerine kurulu değildir. Tanrı yok dediniz mi Felsefeye gerek kalmaz, Felsefe biter. Ancak insanlık tümden Tanrı yok diye kabul etse bile Ateizm yani akılcılık hep olacaktır. Çünkü insan ve akıl varsa Ateistler hep en üstte olacaklardır. Ateistler için Teistlere Tanrının yokluğunu anlatmak amaç değildir, bilakis gelişmeye öğrenmeye çalışanlara, meraklılara, akılcılara zekilere Tanrıcılar boş konuşuyor demek içindir. Tanrıcı ispatlayamadığı yok olan bir şeye inanıyor zaten Ateist neden yok olanı konuşsun ki.. Akıl yani Ateizm yok olan Tanrıyı eleştirmez "Ganimet helâli hoştur " diyen "Köle cariye sahibine helaldir" diyen, "dayı amca teyze akraba kızlarını sana helal ettik" diyen dini anlayışı Tanrıya bağlayanları eleştirir. Ganimeti köleyi yasalaştıran İslamın Allaha inanarak yüce Tanrıyı konuşamaz tartışamazsınız. Deizm ise dinleri gözleyen, bilen ve öğrenen akıllı insanların Ussal olmayan dinleri reddetmesidir. Din akla değil muhayyileye yani hayale dayanır. Dine Akılla inanılmaz. Din akla dayalı değildir. Akılcıl değildir. Din inanca dayanır düşünceye dayanmaz. Düşünenler dinleri doğal olarak reddederler. Dinler birinin söylemesiyle değil akıl ve bilgiyle reddedilir. Dinleri reddetmek için dinleri bilmeye gözlemeye ihtiyaç vardır ama yüksek IQ da gerekmez. Dinleri reddetmek için bir mucide bir Peygambere ihtiyaç yoktur, ortalama bir akıla ihtiyaç vardır. Bir insan "Ganimet helaldir" demenin Tanrısal olmadığını sadece bilgisi ve aklıyla bulur.
Düccane de büyüyece, belki adam olacak ama ben görmeyeceğim. Adam üniversite yıl.arında okunması gereken kitapları şimdi okuyor. Ölme eşeğim yaz gelsin.
süper bir video...
Değişim olmadan dönüşüm olmaz.
Hocam kıta felsefesi ve analitik felsefe ekolünün görüş farklılıkları .....Böyle bir videoya ihtiyaç var çünkü ağzınızdan pek duymadık..
Teşekkür ederim
42:21 Dinin kanıta ihtiyacı yoktur. Daha 10 dakika önce dinin özü sorgulamadır demediniz mi? Bu tezat değil mi? Sorgulamak kanıt aramak değil midir? Sormak, cevap istemek, cevap aramak, nedenini bulmaya çalışmak, yani sorgulamak... Hem sorguluyorsun hem de kanıtsız kabul ediyorsun nasıl olacak?
Şimdi videoyu geri sardım tam olarak 25:50 de soldaki bey diyor ki din kabul akıl sorgudur. Dücane bey hemen cevaplıyor "yoo", sonra Heidegerden bir alıntı yapıyor 26:44 de. "Soru sormak düşüncenin dindarlığıdır." Soru sormak dindarca bir edimdir. 27:31 dindarlık sorgulamanın kendisidir.
Evet. Sözler bunlar. Dindar sorguluyor ama din kanıta gerek duymuyor. O zaman dindar olan neyin peşinde. Sorduğu soruya aldığı cevap aslında cevapsızlık. Din insanın kendisini kandırmak için ürettiği bir hikayedir. Çocuklar gece rahat uyusun diye oluşturulmuş kurgular. Çocukken tamam da yetişkinler nasıl kabul ediyor bu hikayeleri. Aslında büyüyemeyen çocuklarla dolu çevremiz.
********
Çocukken herhangi bir dini eğitim verilmese ve şeylerin arkasında yatan nedenleri bilimsel olarak anlatsak çocuklara acaba sorgulama hala dindarca mı olur? Soruyorsun herşeyin arkasındaki neden ne? Bu dindarca bir soru mu? Neden din parantezinde tartışmak zorunda olalım? Bu sadece öğrenilmiş bir şey. Eğer herşeyden kendini soyutlayabilsen ve sorsan sorularını buna dindarca sorular diyebilir misin? Dinin olmadığı bir dünya hayal edemez misin? Dinin olmadığı bir dünya akıl edemez misin? Aklın dinin olmadığı bir hayata izin vermiyor mu?
Çocukken soru sorarsın çünkü merak edersin. Ve doğru bir yönlendirme ile tatmin edici dinsel olmayan cevaplar da pek tabi ki alabilirsin. Büyüyünce aklında artık bu anlamda bir soru sorma ihtiyacı kalmayacaktır.
Ölüm korkusunu yenmenin dinden başka yolu yok mudur? Neden ölüyoruz, ölünce nereye gidiyoruz gibi soruları bir çocuk sorduğunda iyi olursan cennete gidersin demekten başka çaremiz yok mu? Yada annesi ölmüş olan 4 yaşındaki bir çocuğa annen cennete gitti oradan seni izliyor demekten başka bir yöntem bulamaz mıyız?
Dücane Bey sanırım beni ciddiye almaz ama onun kadar yükseklerde gezmeyen ayağı yere basan birisi bu sorulara cevap verebilir mi? Albatros olmayan birisi yok mu aramızda? Dünyayı fildişi kuleden izlemeyen hayatın içinde olan birisi. Neden mi serzeniyorum? Sanki herkes filozofmuş gibi davranıyor ve ben buna kızıyorum. Aramızda belki milyonda 5-10 filozof olabilir ama kabul edelim bizler sıradan insanlarız. Sıradan dertlerimizle güvertemize konmuş albatrosa taş atmasak da günlük işlerimizle yoğrulup gidiyoruz. Şehirdeyiz ama şehrin imkanlarını tadamıyoruz. Zamanımız var belki, hatta belki de paramız olsa onu da harcayacak ince zevklerimiz de olacak ama kendimizi kandırmayalım bizler şehirde yaşayan köylüleriz o kadar. Aramızdan bazıları maddi kaygıları olmadan hazlar arasından en haz verici olanı seçebilecek özgürlüğe sahip olabilir ama çoğumuz öyle değiliz.
Kimim ben? Hasbelkader ortalama bir zekanın üstünde zekaya sahip, sorgulayan, öğrenmek isteyen, arayan bir insanım. Sıradan bir hayatım var dolayısı ile sıradan bir insanım. Din benim için çok somut. Din her yerde. Dindarlar her yerde. Yalnızlık nedir derseniz işte budur derim ve yaşadığım şehri gösteririm. Şehrin ulaşılabilecek en iyi mekan olduğuna inanmıyorum. Dinin olduğu yerde hiçbirşeyin en iyisine ulaşamazsın.
Aslında şikayetini tam olarak anlamadım. Bir çok kavramdan bahis açmışsın ...özgürlük,şehir-köy,haz,eğitim,kaygı vs.
Dücane yanılıyor ama onunda aklı başına gelecek yeterki çabalarsın. Yeterki debelensin
iki yıl olmuş ama cidden soruların cevabı "evet"
bu hayatın din dışında zerre anlamı yok
ha kendine anlamlar uydurabilirsin ama bu sınav sorularını kendi hazırlayan öğrenci gibi işin başından sonunun belli olduğu bir oyundan öteye gitmez
reklam manyağı olduk arkadaş
CEHENNEMİN TARİHİ
2:07:00 Dünya
2:09:30 Cemalullah
Din , inanç ussal değildir. Buradan hareketle din nasıl sorgulamak demek olsun?
Gerçekten anlayamıyorum. 1:14:55 Tanrının varlığını veya yokluğunu iddia etmek olumlu veya olumsuz zeka düşüklüğüne delalettir dedikten sonra nasıl oluyor da tanrı vardır deyip konuşmaya devam ediyorsunuz. Allah tabi ki var ama nasıl bir Allah. Şimdi böyle yapınca zeki mi olmuş oluyoruz. Tanrı vardır demek zeka düşüklüğü ve/fakat tanrı zaten var ama nasıl var demek zeka ileriliği öyle mi? Tanrının kudretini eğer yoksa nasıl tartışabiliriz ki?
Şu mudur amaç? Yahu kardeşim yok dersen konuşacak bir şey kalmıyor hiç olmazsa var diyelim ki üstüne konuşacak bir mevzumuz olsun biz de oradan ekmek yiyelim! (ironidir) Bu mudur yani? Evet, yok dersek salağız ve konuşacak konu bırakmıyoruz var dersek zekiyiz ve konuşacak mevzumuz oluyor. Tanrı güçtür diye tespit yaptığın anda devam edebiliyorsun.
Lütfen bir de tanrının olmaması üzerine kafa yorsanız ve felsefe yapmaya çalışsanız. Yani işin kolayına kaçmasanız. Tanrının olmaması durumunda bütün sisteminiz çöküyor değil mi? Sistemin tamamı tanrının varlığı üstüne kurulu. Tanrı değil de tanrısal mı diyelim. Gelen vahiy tanrıdan mı geliyor tanrısaldan mı? Muhammed mi uyduruyor o sözleri yoksa tanrıdan mı alıyor?
Tanrının olmadığı bir dünyada anlam bulamıyorsunuz değil mi? İlla ki tanrıya muhtacız bir anlamı olması için. Tanrısız bir dünyayı akıl edememek nasıl bir acizlik? Hani aklımız çok muhteşemdi? Tanrısız bir dünyayı bile akıl edemeyecek derecede zayıf mı aklımız?
***********
Tamam tanrı var veya yok hadi tanrılık konusunda konuşalım. Buna neden ihtiyaç duyuyoruz. Diyelim ki desem ki size "yan odaya gittim ve orada tek boynuzlu at yok". Bana demez misiniz olmayan bir şeyi bana niye söylüyorsun? Yan odada timsah da yok onu niye demedin de tek boynuzlu at yok dedin. Ne alaka? Yani ben sana dedim mi ki git yan odaya bak bakalım orada tek boynuzlu at var mı? Demek ki soru sormadan cevap vermek anlamsız. Diyorum ki size tanrı yok siz de diyorsunuz ki o zaman tanrılık hakkında konuşalım. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Tartışmayı kendi alanınıza çekmek istiyorsunuz. Onun adına tanrılık demeyin, mesela mükemmellik hakkında konuşalım. O olur. O zaman var olan bir şey hakkında yani mükemmel olma hali hakkında konuşabilirim.
Antropolojik olarak tanrı fikrinin doğuşu hakkında konuşabiliriz, tarihsel olarak, sosyolojik olarak, psikolojik olarak ama siz istiyorsunuz ki tanrı yoksa dahi tanrılık hakkında konuşalım. Bu adil mi?
Cem bey, Dücane Cündioğlu'nun kendi sözleriyle size cevap vermeyi deneyeceğim öznel yorum yapmadığım sebebiyle de kısa tutacağım; din, düşünmenin konusu değildir, inancın konusudur. Bu sebeple din, bireysel kabuller içerir. Tanrı var mı? ya da yok mu? diye sormak ve bunu tartışmak düşünmeye başlamak demektir, ve; var, yok iddiası zeka düşüklüğüne delalettir çünkü cümlenin başındaki ilke yok sayılmış olur. Tanrı var, iddiası bireysel olarak sorgulanır ve düşünme sürecinden sonra kabul edilir veya edilmez, birden fazla zihnin tartışması ile bir sonuca varılmaya çalışılmaz, aynı şekilde tanrı yok iddiası da bireysel olarak kabul edilir, tartışma ile sonuca varılmaya çalışılmaz, bunu deneyen kişiler de akıldan yoksundur, çünkü bunun bir sonuca varmayacağını biliyor olmaları gerekir.
-
42:21 Dinin kanıta ihtiyacı yoktur. Daha 10 dakika önce dinin özü sorgulamadır demediniz mi? Bu tezat değil mi? Sorgulamak kanıt aramak değil midir? Sormak, cevap istemek, cevap aramak, nedenini bulmaya çalışmak, yani sorgulamak... Hem sorguluyorsun hem de kanıtsız kabul ediyorsun nasıl olacak?
Şimdi videoyu geri sardım tam olarak 25:50 de soldaki bey diyor ki din kabul akıl sorgudur. Dücane bey hemen cevaplıyor "yoo", sonra Heidegerden bir alıntı yapıyor 26:44 de. "Soru sormak düşüncenin dindarlığıdır." Soru sormak dindarca bir edimdir. 27:31 dindarlık sorgulamanın kendisidir.
Evet. Sözler bunlar. Dindar sorguluyor ama din kanıta gerek duymuyor. O zaman dindar olan neyin peşinde. Sorduğu soruya aldığı cevap aslında cevapsızlık. Din insanın kendisini kandırmak için ürettiği bir hikayedir. Çocuklar gece rahat uyusun diye oluşturulmuş kurgular. Çocukken tamam da yetişkinler nasıl kabul ediyor bu hikayeleri. Aslında büyüyemeyen çocuklarla dolu çevremiz.
Ek: 1:32:10'dan sonrasını dinleyin öyle okuyun lütfen.
-Yukarıdaki cevabı açarak bu sorunuzu da yanıtlamayı deneyeceğim; Dinin kanıta ihtiyacı yoktur sözü, kanıt olursa din, din olmaz, bilgi olur. Cevabı ile aydınlanır, din objektif kanıta ihtiyaç duymaz daha uygun bir cevap olacaktır, ayrıca kanıt kelime anlamı ile bireysel bir nitelik taşımaz, fakat bireysel inançların bir takım bireysel kanıtlara (tanrıyı içimde hissettim, dua ettim gerçek oldu, çektiğim acı benim için bir sınav inanıyorum) ihtiyacı vardır, bunlara kanıt yerine inanç diyebiliriz nitekim din kanıta ihtiyaç duymaz ilkesinden hareket ettik ve sonuç olarak, inanç inançtır, kanıt kanıttır. İnanç, kanıtlanırsa bilgi olur. Dinin özü sorgulamaktır, kanıt aramaktır demek değildir, sorgulamak bireysel bir eylemdir. Tanrı hakkında sorgulama yapmak tanrının yokluğunu göze almak demektir. ''Dini dogmaları kendi aklınla çözümleyerek inancın mantıkla sentezini gerçekleştirme'' Dücane beyin bahsettiği sorgulamadır, bilimsel bir kanıt veya toplumsal bir sorgulamadan bahsedilmiyor. Sizi tanımıyorum fakat sağtöresel-kültürel değerleriniz olduğunu varsayarak; kanıt olmadan kabul ettiğiniz bir çok düşüncenizin olduğunu üzerine eğilirseniz farkedersiniz, zihnimiz onlarla çevrili, yoksa robotlardan farkımız olmazdı.Bir örnek vermek konuyu daha anlaşılır kılacaktır fakat ricam analojiler üzerinden tartışmayı devam ettirmeyin çünkü anolojiler çoğu zaman problemlidir, yalnızca deniyorum; kara kedi uğursuzluk getirir, ekmek çöpe atılmaz, anneler kutsaldır, çocuklar saf ruhludur vs. dediğim gibi ben bunlara inanmıyorum deyip bir kenara atmak yerine kendi inandığınız durumları düşünün, bu durumlar kanıta, daha doğrusu objektif kanıtlara ihtiyaç duymazlar fakat bireysel kanıtlar mümkün olabilir, yani siz bu durumları sorgulayarak kendi inançlarınızı mantığınızla sentezleyebilirsiniz söz gelimi; ekmek çöpe neden atılmaz? çünkü ekmek en temel besin kaynağıdır onu başka bir canlının yemesini sağlayabileceğim yerde çöpe atarsam bu faydalı bir eylem olmaz, veya ekmeği dinimiz kutsal kabul ediyor ondan çöpe atmamalıyım vb. bakın bunlar toplumsal kanıtlar değil fakat kişisel kabullerdir, yani inancın konusunu yeniden sorgulayarak bireysel inançlara çeviriyorsunuz, bir yönü ile kanıtsız kabul ediyoruz, çünkü kanıt olsa ona inanmaz, kabul etmezdik, zaten bilmiş olurduk.
-Soru sormak düşüncenin dindarlığıdır, akıl sorgulamadır, din sorgulamadır, ikiside kabul değildir. Bu ilkeleri de felsefe-din ikiliğinde düşünürsek anlam kazanır, sözgelimi; dini dogmaları sorgulamak akılınızı kullanarak bireysel kabuller elde etmeye çalışmaktır, tabi bu sorgulama süreci dogmaları değiştirmemeyi de içermek zorunda. Fakat akılda tekrar edilmeyen, sorgulanmayan inançlar Dücane bey için anlamsızdır, bence de öyledir, hatta dindarlık ve din çoğu filozofun çoğu felsefecinin düşünmeye, sorgulamaya başlama basamağıdır. ''Dini sorgulamadan kabul etmeyiniz.'' Akıl da, din de, hem kabul edilir hem sorgulanır şeylerdir, akıl tek başına, din olmadan anlamsız kalacağı gibi din de akıl olmadan, bireysel sorgulama süzgecinden geçmeden anlamlı olmayacaktır.
-Ayrıca yazınızda bahsettiğiniz gibi; Din insanın kendisini kandırmak için ürettiği bir hikayedir, Aslında büyüyemeyen çocuklarla dolu çevremiz. Cümlelerine katılıyorum, din çoğu kişi için ihtiyaçtır fakat milyarlarca yaşantıyı anlamlı kılan bir etmen olduğu da gözden kaçmamalı, bireysel ve toplumsal faydası bu kadar yüksek bir alanı yok saymak, yalan olduğunu ısrarla iddia etmek zararlı bir sonuca yol açabilir, herkes Dücane beyin dediği gibi mantık-din sentezini oluştursa bence kimsenin dindarlarla bir alıp veremediği kalmaz, aynı şekilde dindarların da kafirlerle bir alıp veremediği kalmaz.
@@onurkucuk6267 Onur Bey değer verip cevapladığınız için teşekkür ederim. Yazdıklarınızı sindirip bir cevap yazacağım.
@@onurkucuk6267 Onur Bey ilk olarak yanlış mı anladım bilemiyorum bir kaç kez okudum ama sanrım doğru anladım. Tanrı vardır veya yoktur diye kabul ediyoruz önce sonra bu kabulümüze uygun sorgulama yapıyoruz diyorsunuz. Başkalarını bilmem ama benim için geçerli değil bu. Ben tanrı yoktur diyerek çıkmadım yola tam tersine (sorgulamadan) bana öğretilen şeyler yüzünden tanrı vardır diye büyüdüm. Kuranı okuduktan sonra aklıma kuşku düştü ve sorgulamaya başladım ve yıllar süren incelemelerim sonucunda da önce tanrının varlığı yada yokluğunun kanıtlanamaz olduğuna (agnostik) sonra da tanrının var olup olmamasının umurumda olmadığına karar verdim. Yani tanrının varlığı sorununa bulduğum cevap bir sürecin sonunda gerçekleşti.
Şimdi durum bu iken yani bu kadar emek sonucunda ulaşılmış olan bir sonuç varken ortada tanrının varlığı tartışması zeka yoksunluğunu gösterir cümlesi benim için ne kadar absürd görüyor musunuz? Ben zeka mı kullanarak araştırma yapıyorum ve tanrının yokluğu sonucuna ulaşıyorum ve siz bana aptalsınız diyorsunuz. Ben işe tanrı yoktur diye başlamadım ki. Zaten bu denilerek bir işe başlanmaz ki. Evet hiç bir araştırma yapmadan tanrı yoktur demek gerçekten zeka sorunudur ama durum öyle değil.
Tanrının yokluğunu iddia edenlerin hiçbirisinin de bir araştırma yapmadan sırf inanç yönünden tanrı yoktur dediğine de inanmıyorum. Tanrı yoktur sonucuna kafa yormadan ulaşılamaz zaten.
@@onurkucuk6267 Isınma ihtiyacını anlıyorum. Dinin ısıttığını da biliyorum. Ortalama ve ortalamaaltı zekaya sahip insanların ısınmak için dini kullanmaları belki de kaçınılmaz ama belli bir sorgulama kapasitesine sahip insanların din yerine ısınmak için başka şeyler bulmaları gerektiğini düşünüyorum. Zaten Dücane Bey de sanatı öneriyor bu noktada. Ben yalnızlıktan korkmayan insanların olduğu bir toplum da dinin güvenli kollarına ihtiyaç da kalmayacağını düşünüyorum. Din çocuklar için uydurulmuş masallardır derken bunu kastetmiştim. Büyüdükçe masallara gerek duymadan da geceleri uyuyabiliriz ama bu kişisel yetkinlik gerektiriyor.
Dinin insanların psikolojik yönden yaşadıkları eksikler için varlığını devam ettirmesi çok sakıncalı. Tamam insan zaafları olan bir canlı ama dini kullanarak kolaya kaçmak yanlış. Artık büyüme zamanı geldi. Gerçeklerle yüzleşmekten korkmadan, yalnızlığımızla yüzleşerek yola devam etmeliyiz. Zaten birisinin yakmış olduğu bir ateşi kullanmak yerine kendi ısınma kaynağımızı kendimiz bulmalıyız. Sanırım Dücane Bey de bir kaç hafta önce bu minvalde hayatın anlamını icat etmekten bahsetmişti. İşte ben de bunu kastediyorum. Din ısıtıyor ama yalancı bir ısı kaynağı o. İnsanların kendilerini keşfetmelerinden alıkoyan bir ısıtıcı.
Belli bir zekaya ve cesarete sahip olmayanın kendisine ısıtıcı bulması çok zor. Tanıdığım çok zeki insanların bile hala bir inanca sarılı olarak yaşamaya devam ettiklerini görüyorum ve içten içe korkuları ile yüzleşmekten kaçtıklarını da biliyorum. Hatta bazıları bunu itiraf da ediyorlar. Öldükten sonra yaşamın devam edeceği kandırmacası (kandırıldığını bilse de) geceleri rahat uyumalarını sağlıyor. Ölüp gidecek olmanın verdiği huzursuzluk öyle baskın ki bir yalana inanarak devam etmek işlerine geliyor. Yalan da olsa sıcak ölecekler en azından.
@@cemkara5700 benim verdiğim cevabın çok kolay anlaşılır ve tamamen tutarlı olmadığının farkındayım fakat en temel düşüncelerini birkaç cümle ile özetleyeceğim ve sizin cevabınıza da cevap olarak okuyun lütfen; din, bilimsel kanıta ihtiyaç duymaz, öyle olsa bilgi olur. Fakat sorgulanmayan, akıl süzgecinden geçmeyen din, Dücane bey için yetersizdir. Nitekim sizin yaptığınız gibi bize öğretilen inançların hepsini sorgulayarak, düşünerek tekrar tekrar gözden geçirmemiz gerektiğinin hep söyler. Fakat önemli nokta şudur; siz Tanrı vardır diye bildiğiniz şeyi sorgulayarak yoktur düşüncesine çevirmişsiniz tamam, fakat tanrı yoktur diye bir iddiada bulunup bunu tartışmayı denerseniz bu zekanızın düşük olduğunu gösterir, çünkü bunun öznel bir kanaat olduğunu biliyor olmanız gerekir. UA-cam kanalında da ateizm ve deizmin de düşünsel açıdan hiçbir değeri olmadığını söylemişti, çünkü bu anlayışlar soyut şeylerle ilgili nesnel iddialarda bulunuyorlar, bu da mümkün değildir, yani siz ejder başlı filler vardır deseniz ve bunu tartışmaya çalışsanız, tanrı vardır veya yoktur deyip de tartışmaya çalışmanızdan pek farklı olmayacaktır. Dücane bey de videoda tanrının varlığını veya yokluğunu iddia etmek ve tartışmak zeka düşüklüğüne delalettir diyor, muhakeme etmek değil, bilhassa, dediğim gibi muhakeme edilmemiş din, yavan dindir.
-
İkinci paragrafta değindiklerinizin çoğu öznel şeyler olduğu için tartışma açısından ele almayacağım, bu arada ikinci yazınızın çoğuna katılmakla beraber tartışmayı devam ettirmek konuda fazlaca derinleşmeyi gerektirir, fakat yorumlarınız öznel, şöyle düşünün; sizin düşünceleriniz aslında sizin dininiz durumunda, siz bu kabullerinizi düşünerek oluşturdunuz, size mantıklı gelen durumlar bunlar, bunlardan soyut kısımları başkalarına kabul ettirmeye çalışmak, doğruluğunu iddia etmek yine saçma olacaktır çünkü herkes sizin gibi düşünmez (yine anoloji yaptım yanlış olabilir). Mesela siz tanrının yokluğuna sorgulama sonucunda karar vermişsiniz, nerden biliyorsunuz? ya tanrı gerçekten varsa? kanıta ihtiyacınız var mı yokluğu için? yokluğun kanıtlanması mantıken gerekmez fakat anlatmaya çalıştığımız nokta bambaşka, diğer örnekler üzerine de bunu düşünürseniz anlayacaksınız. Tanrının varlığına düşünme sonucunda inanan biri de yokluğuna düşünme sürecinde inanan biri kadar dindardır, fakat düşünmeden, inançları, kabulleri muhakeme etmeden inanan biri ne kadar aptalsa, düşünmeden tanrı yoktur diyen biri de o kadar aptaldır. 18 yaşında ilgi çekebilmek için ben ateistim diyen gençleri düşünün, ve 50 yaşında hayat amacı cennette hurilere kavuşmak olup, tahsil seviyesi ilkokulla sınırlı, okuduğu kitaplar arapça kurandan hallice olan, sakallı-sarıklı bir hemcinsinizi düşünün. İkisi de düşünsel açıdan aynı konumdadır, sanıyorum Dücane bey şu konuda sizi tebrik ederdi; düşüncelerinizi sorgulayarak kabul etmek; fakat bu düşünceleri nesnel kabuller olarak iddia ederseniz, tanrı yoktur, din yalandır vs. gibi size aptal diyebilir, çünkü bunların hepsi metafiziki meseleler ve kanıtlanamaz şeyler, lehte ve aleyhte her zaman iddialar bulunur. inanmak için bireysel kanıtlar yeterlidir.
👍
Olacak olan olur... Dertlenme...
Dücane'nin Yolculuğa başladığı çıktığı yer belli olunca ve ulaştığı mesafe henüz yeterli olmayınca tabiki henüz düşünmede zirve yapamıyor ve sorun yaşıyor. Gideceği mesafe uzun ve henüz kat etmediği yollar için yorumlar yapınca açığa düşüyor. Daha sonra kendini eleştirecektir. Aslında bu sıralar Ateizm hakkındaki yorumları yapmasa daha iyi olur ama belli ki etkileniyor veya girdaptan çıkamıyor.
Ateizmin bilimin bilmenin düşünmenin sonucu olduğu nettir, inançları seviyesine düşürmek isteyenler din gibi göstermeyi amaçlıyorlar. Sanırım DÜCANE bu istekte değil ama başta anlattığım sorunu yaşıyor. Belirtmeliyim Ateizm din değil ki icadı mucide ihtiyaç olsun. Ateizmin peygambere falan da ihtiyacı yoktur. Ateizm akılın düşünmenin sonucudur. Biri akıllı insanlara Ateist olun dediği için Ateist olmazlar. Ateizm bir sonuçtur. Ateizm, eğitim ve kültüre sahip olmaya başlayan akıllı kişinin doğal olarak içine düştüğü durumdur. İnsan sadece bedenen büyümez ki, bilgi depolayarak aklen de gelişir ve büyür. Bilgi biriktirerek düşüne düşüne aklen de büyüyen ve gittikçe olgunlaşan insan sonuçta kaçınılmaz olarak Ateist olur.
Ateistlerin minik bir kısmına Felsefeci denir. Diğer ateistler kültürün ve sanatın her koluna dağılmışlardır. Niteliksiz vasıfsız Ateist yoktur. Yani Dücane gibi Felsefeci Ateizmin alt dallarından birinde yer alır. Nehirlerin sonuçta göle dökülmesi gibi, düşünceler her koldan git gide Ateizme dökülürler. Dinler Tanrıyı icat ermemişken bile Ateizm vardı, Ateizm akılcılıktır. Akıllılar Tanrının icadından önce de vardı. Ateistler vardı derken Ok ucu yapmayı ve Ateşi yakmayı bilenlerin tekerleği icat edenlerin olduğunu söylüyorum. Tarımı yapmayı akıl edenleri de... Bu Us lu insanların dindar olma ihtimali sıfır Çünkü muhayyileyle bunlar bulunamazdı.
Ateizm yani akıl, akılcıl bulmadığı şeyleri eleştirmeye değer bulmaz. Ateist için Cine inanan birine cin yoktur demenin anlamı yoktur. Tanrı yoktur demenin de! Ateistler için Tanrı önemsizdir, sözü edilecek bir şey değildir. Ateist sadece Tanrı var diyenlere hayır yanılıyorsunuz demek için, Tanrıcıların yanıldığını söyleme zorunluluğundan dolayı Tanrıyı konuşur. Felsefe gibi temeli Tanrı üzerine kurulu değildir. Tanrı yok dediniz mi Felsefeye gerek kalmaz, Felsefe biter. Ancak insanlık tümden Tanrı yok diye kabul etse bile Ateizm yani akılcılık hep olacaktır. Çünkü insan ve akıl varsa Ateistler hep en üstte olacaklardır.
Ateistler için Teistlere Tanrının yokluğunu anlatmak amaç değildir, bilakis gelişmeye öğrenmeye çalışanlara, meraklılara, akılcılara zekilere Tanrıcılar boş konuşuyor demek içindir. Tanrıcı ispatlayamadığı yok olan bir şeye inanıyor zaten Ateist neden yok olanı konuşsun ki..
Akıl yani Ateizm yok olan Tanrıyı eleştirmez "Ganimet helâli hoştur " diyen "Köle cariye sahibine helaldir" diyen, "dayı amca teyze akraba kızlarını sana helal ettik" diyen dini anlayışı Tanrıya bağlayanları eleştirir. Ganimeti köleyi yasalaştıran İslamın Allaha inanarak yüce Tanrıyı konuşamaz tartışamazsınız.
Deizm ise dinleri gözleyen, bilen ve öğrenen akıllı insanların Ussal olmayan dinleri reddetmesidir. Din akla değil muhayyileye yani hayale dayanır. Dine Akılla inanılmaz. Din akla dayalı değildir. Akılcıl değildir. Din inanca dayanır düşünceye dayanmaz. Düşünenler dinleri doğal olarak reddederler. Dinler birinin söylemesiyle değil akıl ve bilgiyle reddedilir. Dinleri reddetmek için dinleri bilmeye gözlemeye ihtiyaç vardır ama yüksek IQ da gerekmez. Dinleri reddetmek için bir mucide bir Peygambere ihtiyaç yoktur, ortalama bir akıla ihtiyaç vardır. Bir insan "Ganimet helaldir" demenin Tanrısal olmadığını sadece bilgisi ve aklıyla bulur.
Biraz dağınık yazmışsın ...
İnsanlık denen çocukta büyüyecek
@@mithatitak2798 Sonraki Videolarında dediğim yere geldi zaten..
Düccane de büyüyece, belki adam olacak ama ben görmeyeceğim. Adam üniversite yıl.arında okunması gereken kitapları şimdi okuyor. Ölme eşeğim yaz gelsin.
ulan gören de ateizmi matah bir şey zanneder ne övmüş ne yağlayıp yıkamışsın küfrünü
Onur ķüçük dücane olabilir
+