Aşk (Amour) | Film Arkası 10. Bölüm
Вставка
- Опубліковано 18 лип 2019
- Film Arkası'nın bu bölümünde Alin Taşçıyan ve Mehmet Açar, Michael Haneke'nin birçok dalda ödül alan Aşk (Amour) filmini detaylı bir şekilde inceliyorlar.
TRT 2 UA-cam kanalına abone olmak için: bit.ly/2V0TZDD
Tüm bölümler ve daha fazlası için bizi takipte kalın:
www.trt2.com.tr/
/ trt2
/ trt2
/ trt2tv
/ trt2 TRT - Розваги
“Sevmek, sıradan şeyleri hassasiyetle yapmaktır.”
TRT 2'ye teşekkürlerimi sunmak istiyorum.Tabii ki Türkiye'deki genel sinema görüşü ve maalesef talebin az olması nedeniyle, bu filmleri ülkenin çoğu salonunda izleyemiyor olmamız ve televizyondaki sansür ve benzeri kısıtlamalar nedeniyle yine televizyona uzak kalmak zorunda hissetmiş olsam da, yaptığınız işi takdir ediyor ve destekliyorum. Biliyorum ki böyle güzel filmleri seçip televizyonda insanlara ulaştırma uğraşında olsanız da yeterince izlenmiyor ve desteklenmiyor.Tam tersi olması gerekirken,bunun temel sebebinin de gerçek filmler olarak düşündüğüm, geneli sanat filmi olarak değerlendirilebilecek kaliteli filmler vermeniz ve yine olması gerektiği gibi altyazılı olarak sunmanız olması gerçeği çok acı.Umarım çabanız ve emekleriniz sinemaya bakış açısını ve verilen değeri artırıp, kitlelerin daha önemli ve değerli işlerle tanışmasına vesile olur.Teşekkürler...
“Aşka dair hiçbir anın yoksa eğer, yaşlılığın zor geçecektir.” Akira Kurosawa
izlediğim en güzel aşk filmi,yorumlarınız cok güzeldi,özellikle güvercin sahnesini alin tasçiyanın yorumunu çok sevdim
Teşekkürler trt2 bu güzel yorumlariniz icin güvercin filmde hristiyanlarin kutsal ruhu anlaminda kullanilmis yani Tanrinin insan icinde hissettirdigi iman gücü
Şahsiyet dizisinde Haluk Bilginer in alzaymır hastalığına yakalandığını öğrendiği ruh halini anımsattı. O zaman bir şahsiyetim kalmıyor ki.
Bu iyi oldu,izlediğimde bir yandan üzücü ve can sıkıcı gibi gelmişti,açıklamasını aradığımda hiç bulamamıştır,Teşekkürler trt2
Filmi bugün bitirdim. Açıkçası eleştiri var diye bunu izlemiştim ve ilk basta hiç begenmemistim çok sıkıcı gelmişti. Ama bunun bir film olduğunu unuttugumu fark ettim. O kadar gerçekçi ki kendi anannem ve dedemi izliyor gibi oldum yasananlar çok benzerdi. Her şey çok gercekti. Ama yine de georgesin anne i öldürmesi olmadı.
Harikulade program. Teşekkürler.
böyle basit bir senaryoyla yapımcıların kapısını çalsam beni kapı dışarı ederler. böyle bir ilk filmini çeken yönetmene, sadece "umut vat ediyor." derler. ama söz konusu Haneke olunca herkes koşullanarak konuşuyor. bu filmden daha başarılı daha derin son dönem Türk filmleri bile biliyorum. (Örnek: Yozgat Blue) Amour, kötü film değil, alelade değil, izlenesi... ama çok da şaşırtıcı özelliği yok. filmde hep bir şey olacak diye bekliyorsun, olmuyor. adamın karısını öldürmesi boşluğu doldurmaya yetmiyor. "beni öldür" isteği filan daha derin öykü çevresinde işlenebilirdi. "Saklı" ve "Beyaz Bant"tan sonra tatmin etmiyor. Buradaki yorumcular da ödüllere ve yönetmenin ismine bakarak konuşuyor. şöyle aşk böyle fedakarlık vs. ballandıra ballandıra anlatılıyor sanki hiç bilmediğimiz şeyler gibi. benim için hayal kırıklığı oldu. ayrıca; Hanekeye özgü durağan sahneler üzerinden bu kadar heyecanlanarak konuşulması da komik. Ayrıca Neymiş efendim, kızını annesiyle görüştürmüyormuş, çünkü evi onun kalesiymiş, ne kadar etkileyiciymiş, çocukluğundan bir hikaye anlatmış ne kadar enteresanmış... Bunlarda çok üstün bir buluş görmüyorum. Ekrana konan her filmi ölçüsüzce beğenmek zorunda değilsiniz. İnsanlar gibi filmler de kusurludur. Biraz da bunları anlatın ki daha iyisi yapılsın!
Ben hiç ağlamadım nedense
İyi geceler. Sam Willis'in sunduğu The Silk Road isimli belgeseli yayınlamıştınız. Eğer ki sakıncası yoksa bunu sitenize veya youtube kanalınıza yükleyebilir misiniz? Şimdiden teşekkür ederim
bence filmde etkıleyici olan kadın ve esının hanı yıllardır evli olup çok ıyı anlasmaları falandı hani sonuçta kadın hasta olmasa adam olcaktı bilmiyorum adam yapması gerektiği sekılde davrandı bence son kısımda kadını öldürmeside daha ıyı olmuştur. oyunculuklarda ıyıydı aslında ama bilemiyorum yani neyın sonu mükemmel yada hangı hastalık kolay kı sonuçta tamam kadın ıyı rol yapıyoda bunlar filmi değişik bir film yapmaz ama son kısımda adamın ınsıyatif kullanıp kadını öldürmesi filmi farklılastırır belki.
Film eleştrileri çok değerli olmakla birlikte önemli bir eksik barındırıyor. Biz filmde bir "cinayet" hikayesi izliyoruz. Filmi izlemeyen biri bu programı izlese filmin ne kadar naif olduğunu düşünür heralde ama öyle değil. Film insanı çarpan, oturduğu yere çivileyen bir film. Yorumcuların son kısımda bahsettiği eşler arası sevgi, bağlılık gibi kavramlar söz konusu cinayetle devam mı ediyor yoksa baltalanıyor mu? Sormamız gereken soru bu bence.
Kesinlikle bir cinayet söz konusu değil. Zaten ölümü isteyen karısını hayatta tutmaya çalışan bir adam var. En nihayetinde sevdiği kadının çektiği ızdıraba dayanamıyor ve onun isteği üzerine onun hayatını sonlandırıyor. Cinayet, ölmek istemeyen bir kişinin öldürülmesi ile gerçekleşir.
En sonda bir cinayet olması bence de hoş olmamış ama bunu sizin bahsettiğiniz şekilde genelleyerek düşünmek de doğru değil bence . Olay iki kişi özelinde gerçekleşiyor , öldürmesi doğru değil ama filmin farklı bir kültür ortamında olduğunu da unutmamak lazım bence . Biz kendi kültürümüzde bunu doğru bulmayiz fakat onlar için başka şeyler önemli (onur ,gurur vb.). Yorumcular da yapmaları gerekeni yapıp filmi yorumlamislar. Burda doğru veya yanlış aramiyorlar. Naçizane fikrimi belirtmek istedim.
Kısacası müthiş filmdir.
Güvercin Hıristiyan inancında ve ikonografisinde Ruhü'l-Kudüs'ü simgeler. Güvercin sahnesi bu bağlamda da ele alınabilir diye düşünüyorum.
Ruhül Kudüs ne demek
@@ademtabancaoglu4994 Baba oğul kutsal ruh üçlemesindeki kutsal ruh, İslam inancındaki Cebrail e tekabül ediyor diyelim.
Farklı bir bakış açısı. Belki de öyledir. Güvercin sahnesinden önce ve sonra yazı yazıyor. Karısıyla sohbet edermiş gibi güvercini yakalamasını anlatıyor. Karısı ölmüş olsa dahi onunla keyifle yaptığı sohbetine yazıyla devam ediyor. Sanki bunu anlatabilmek için güvercin sahnesi çekilmiş gibi geldi bana.
İ