Bu metin yazıldıktan sonra dünyada hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Birisi dünyada bir şeylerin yanlış olduğunu o güne kadar, bu kadar dürüstçe anlatamamıştı. Mülkiyetin; uygarlığın, ailenin, toplumun, devletin ve diğer tüm belaların başı olduğunu Rousseau hiçbir otorite ile uzlaşma gereği duymadan söylemiş bir tanrısal figürdür. Video için teşekkürler, anlatımınız harika.
Merhaba, değerli paylaşımınız için teşekkür ederim. Keyifle ve ilgiyle takip ediyorum paylaşımlarınızı. Farklı platformlarda da takip edebileceğimiz bir kanalınız var mıdır?
Güzel videoydu. O kadar b..tan bir hayat yaşıyoruzki. Şu anda tek amacım iyi bir araba almak, bir arazi alıp ev yapmak. Hiç bir yere gitmeden, gezmeden, tozmadan, eğlenmeden barınma ve ulaşım ihtiyacımı karşılama arzusundayım. Kazandığım parayı piyasada döndürmeden biriktirmek gayesindeyim. Bu iki amaç benim ömrümü alacak ve hatta belkide yetmeyecek. Ben hayatı yaşayamadan yok olup gideceğim. Bazen neden yaşamakta ve bu mücadeleyi vermekte diretiyorum onuda bilmiyorum. Sonuçta para kazanmak için verdiğim mücadele bana mutluluğu verecek gibi gözükmüyor. Fabrikadan bilmem kaç dakkada çıkan bir araç için ben ömrümü vermek zorundayım. Her tarafta boş alabildiğine arazi dolu. Ben ufak bir arazi için ömrümü vermek zorundayım. Bir ev yapıp konaklamak için ömrümü vermek zorundayım. Cep telefonunun kötü yanlarından bahsetmişsin. Cep telefonu bize reelde yaşamayamadığımız pahalı hayatı sanal ve ucuz olarak sunuyor. Hayal kurduruyor. Bence o kadarda kötü değil. Midesi kazan gibi olanları doyuramadığımızdan hayattan tat alamaz olduk. Asansör filmi mantığıyla aşağı inene kadar yemek talan oluyor. Yukarıdakiler için aşağıdakiler birer koyun ve koyunlar kurdun avlarıdır. Toplumda Fransız toplumundaki gibi aydın sayısı artmadıkça yani elit bir toplum olamadıkça avlanmaya devam edeceğiz. Ha bu arada kurt dediğimiz adamlarında çok gelişmiş tipler olduğunuda hiç sanmıyorum.
Yorumunuz için geç de olsa teşekkürü bir borç bilirim.Hepimizin derdine tercüman olmuş,yarasına parmak basmışsınız.Çocukluğumu yaşadığım seksenlerin sonu ve doksanlardaki yaşantımızdan bahsetmek istiyorum.Ülkemiz de eskiden bir yoksulluk vardı lakin gelir dağılımı bu kadar adaletsiz olmadığı gibi bu kadar da mutsuz değildik.Gerçekten de mahalle hayatımızda küçük bir dünyamız vardı.Herşeyi biz bize yaşardık.Benzer hayatları yaşayıp benzer sıkıntılarımız olduğu için bizleri mutlu eden şeyler de aynı idi.Aylarca küs olanların bayramlarda veya yılbaşında hediyeleşerek barıştığını çok görmüşümdür.Bekar birine evlenmesi ya da ev sahibi olması için yardım edenler bankalardan çok altın veya borç para veren eş dost idi.Çok müreffeh değildik ancak geçmişten gelen güzel huylarımız,yardımseverliğimiz vardı.Birbirimizi seviyor,bir millet olmanın şuurunu taşıyorduk.O zaman da ülke pek iyi yönetilmiyordu ama hem siyasilerde hem de halk da asgari bir ahlak seviyesi,bir vicdan ve iyi niyet görülürdü.Sadece tv ve radyolarda konuluşan dil değil,sıradan bir insanın Türkçe'si bile duru ve güzeldi.Bugünün Türkiye'si kötü yönetimin sonucu olduğu kadar aslında onları seçenlerin çoğunluğunun da ahlak sorunu yaşadığını gösteriyor.Sene sene hem medyanın art niyetli yayınları hem de göz önündeki şöhretlilerin ve aydınların iyi örnek olmaması sonucu insanlarımız ahlaksızlaştı.Bir de kötüyü çabucak model alıyoruz.İyiyi ise yapmak pek işimize gelmiyor.Çoğunluk neyi yaparsa onu yapmayı,kolayımıza geleni seçmeyi seviyoruz.İnanın bana iktidardan veyahut siyasetçilerden şikayet eden insanları iktidara getirin benzer şeyleri yapacaklar,zenginleşmeyi ilk amaçları edineceklerdir.Bunu 1701 tarihinde Dersaadet'e elçi olarak atanan Rus sefir Pyotr Andreyeviç Tolstoy ( Yazar Tolstoy'un birkaç kuşak öncesi dedesi ) bu teşhisi ilk yapan kişilerdendir.Moskova'ya yolladığı raporlarında şöyle yazar : "Paşalar mevkiilerini kasalarını doldurmak ve zengileşmek için kullanıyorlar.Hazineyi yağmalamak hiçbir fırsatı kaçırmıyorlar.Halk paşaların bu hırsızlıklarını görmeye başlayınca çekinip camii,imaret,çeşme vs. yaparak tepkilerini azaltmaya çalışıyorlar.Çok ileri gidip halk isyan ederse Padişahın ilk feda ettiği bu paşalar ve vezirler oluyor.Dikkatimi çeken birşey daha var.Sıradan Türkleri de alıp başa getirseniz kınadıkları vezirlerin aynısını yapacaklardır. Buna eminim." İşte Rus diplomat böylesine bir tespitte bulunmuş.Değişen pek bir şey yok.Çünkü o kültür halen yaşıyor.Tabii ki sorun şu ki gelen her sene iyi huylarımızı aşındırırken,bencillik ve kötü alışkanlıkları güçlendirdi.Felsefenin bize deva olacağını,en azından kendini ve geri kalan herşeyi sorgulamayanlar da bir ışık yakacağını düşünüyorum.Çünkü ben de öyle oldu.Umudumuzu yitirmeyelim.İnsanlara davranışlarımız ile doğruyu göstermeye,iyi olanı anlatmaya ve cehaleti toplumda azaltmaya çalışalım.Biz biraz olsun ışık gördüğümüz insanları uyandırmaya çalışalım,uykudan uyanmak ve doğru yolu seçmek de insanların iradelerine ait birşeydir.
Hayır bahsettiği o değil.Rousseau,Dijon akademisinin çok mühim bir sorusuna cevap vermiş.Kötülüğün kaynağını sorgulamış.Bunun doğa değil insanın medenileşme sürecinde kendi içinde yaşadıkları ve geldiği noktadır diyor.Medenileşme masum değildir.Bir yanında özgürlükler ve refah varken diğer yandan sömürgecilik sonucu hayatlarından olan köleleler,fakirleşen insanlar ve nihayetinde bugün gördüğümüz üzere giderek tükenen tabiat vardır.
@@felsefeyolcusu Tamam işte ben de onu diyorum. Her güzelliğin bir kusuru, her faydanin da bir ceremesi olacaktır. Zaten erken modernite dönemi gayri insani durum ve tutumlar hukukla zamanla düzelmiştir.
@@ahel2253 güçlü olan emperyal devletler keyfi isgaller yapmaya devam etmektedirler.Değisen çok şey yok.Ayrica artık nükleer tehdit tüm dünyayı sarabilir.Eskiden olduğu gibi arada bir ola savaşlar artık topyekûn yok olma tehdidini içeren nükleer savaşlara dönüyor.Tabiat ise tüketim çılgınlığı ve kapitalizmin aç gözlü kar güdüsü nedeniyle hızla tükeniyor.Dünyamiz daha ne kadar insan türüne katlanabilir bilmiyorum.
Bu metin yazıldıktan sonra dünyada hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Birisi dünyada bir şeylerin yanlış olduğunu o güne kadar, bu kadar dürüstçe anlatamamıştı. Mülkiyetin; uygarlığın, ailenin, toplumun, devletin ve diğer tüm belaların başı olduğunu Rousseau hiçbir otorite ile uzlaşma gereği duymadan söylemiş bir tanrısal figürdür. Video için teşekkürler, anlatımınız harika.
Çıkarciları korkusuzca ve açık bir yüŕeklilikle deşifre ettin helal olsun selamlar
Aleyküm selam.Bireysel ve toplumsal tekamül için bunu yapmak zorundayız aksi halde daha da kötü günler bizi bekliyor.
Merhaba, değerli paylaşımınız için teşekkür ederim. Keyifle ve ilgiyle takip ediyorum paylaşımlarınızı. Farklı platformlarda da takip edebileceğimiz bir kanalınız var mıdır?
Çok sağolun.Sosyal medya olarak yalnızca UA-cam kullanıyorum.O da felsefe kanalım için.Başkaca da bir mecrada bulunmuyorum.
Güzel videoydu. O kadar b..tan bir hayat yaşıyoruzki. Şu anda tek amacım iyi bir araba almak, bir arazi alıp ev yapmak. Hiç bir yere gitmeden, gezmeden, tozmadan, eğlenmeden barınma ve ulaşım ihtiyacımı karşılama arzusundayım. Kazandığım parayı piyasada döndürmeden biriktirmek gayesindeyim. Bu iki amaç benim ömrümü alacak ve hatta belkide yetmeyecek. Ben hayatı yaşayamadan yok olup gideceğim. Bazen neden yaşamakta ve bu mücadeleyi vermekte diretiyorum onuda bilmiyorum. Sonuçta para kazanmak için verdiğim mücadele bana mutluluğu verecek gibi gözükmüyor. Fabrikadan bilmem kaç dakkada çıkan bir araç için ben ömrümü vermek zorundayım. Her tarafta boş alabildiğine arazi dolu. Ben ufak bir arazi için ömrümü vermek zorundayım. Bir ev yapıp konaklamak için ömrümü vermek zorundayım. Cep telefonunun kötü yanlarından bahsetmişsin. Cep telefonu bize reelde yaşamayamadığımız pahalı hayatı sanal ve ucuz olarak sunuyor. Hayal kurduruyor. Bence o kadarda kötü değil. Midesi kazan gibi olanları doyuramadığımızdan hayattan tat alamaz olduk. Asansör filmi mantığıyla aşağı inene kadar yemek talan oluyor. Yukarıdakiler için aşağıdakiler birer koyun ve koyunlar kurdun avlarıdır. Toplumda Fransız toplumundaki gibi aydın sayısı artmadıkça yani elit bir toplum olamadıkça avlanmaya devam edeceğiz. Ha bu arada kurt dediğimiz adamlarında çok gelişmiş tipler olduğunuda hiç sanmıyorum.
Yorumunuz için geç de olsa teşekkürü bir borç bilirim.Hepimizin derdine tercüman olmuş,yarasına parmak basmışsınız.Çocukluğumu yaşadığım seksenlerin sonu ve doksanlardaki yaşantımızdan bahsetmek istiyorum.Ülkemiz de eskiden bir yoksulluk vardı lakin gelir dağılımı bu kadar adaletsiz olmadığı gibi bu kadar da mutsuz değildik.Gerçekten de mahalle hayatımızda küçük bir dünyamız vardı.Herşeyi biz bize yaşardık.Benzer hayatları yaşayıp benzer sıkıntılarımız olduğu için bizleri mutlu eden şeyler de aynı idi.Aylarca küs olanların bayramlarda veya yılbaşında hediyeleşerek barıştığını çok görmüşümdür.Bekar birine evlenmesi ya da ev sahibi olması için yardım edenler bankalardan çok altın veya borç para veren eş dost idi.Çok müreffeh değildik ancak geçmişten gelen güzel huylarımız,yardımseverliğimiz vardı.Birbirimizi seviyor,bir millet olmanın şuurunu taşıyorduk.O zaman da ülke pek iyi yönetilmiyordu ama hem siyasilerde hem de halk da asgari bir ahlak seviyesi,bir vicdan ve iyi niyet görülürdü.Sadece tv ve radyolarda konuluşan dil değil,sıradan bir insanın Türkçe'si bile duru ve güzeldi.Bugünün Türkiye'si kötü yönetimin sonucu olduğu kadar aslında onları seçenlerin çoğunluğunun da ahlak sorunu yaşadığını gösteriyor.Sene sene hem medyanın art niyetli yayınları hem de göz önündeki şöhretlilerin ve aydınların iyi örnek olmaması sonucu insanlarımız ahlaksızlaştı.Bir de kötüyü çabucak model alıyoruz.İyiyi ise yapmak pek işimize gelmiyor.Çoğunluk neyi yaparsa onu yapmayı,kolayımıza geleni seçmeyi seviyoruz.İnanın bana iktidardan veyahut siyasetçilerden şikayet eden insanları iktidara getirin benzer şeyleri yapacaklar,zenginleşmeyi ilk amaçları edineceklerdir.Bunu 1701 tarihinde Dersaadet'e elçi olarak atanan Rus sefir Pyotr Andreyeviç Tolstoy ( Yazar Tolstoy'un birkaç kuşak öncesi dedesi ) bu teşhisi ilk yapan kişilerdendir.Moskova'ya yolladığı raporlarında şöyle yazar : "Paşalar mevkiilerini kasalarını doldurmak ve zengileşmek için kullanıyorlar.Hazineyi yağmalamak hiçbir fırsatı kaçırmıyorlar.Halk paşaların bu hırsızlıklarını görmeye başlayınca çekinip camii,imaret,çeşme vs. yaparak tepkilerini azaltmaya çalışıyorlar.Çok ileri gidip halk isyan ederse Padişahın ilk feda ettiği bu paşalar ve vezirler oluyor.Dikkatimi çeken birşey daha var.Sıradan Türkleri de alıp başa getirseniz kınadıkları vezirlerin aynısını yapacaklardır. Buna eminim."
İşte Rus diplomat böylesine bir tespitte bulunmuş.Değişen pek bir şey yok.Çünkü o kültür halen yaşıyor.Tabii ki sorun şu ki gelen her sene iyi huylarımızı aşındırırken,bencillik ve kötü alışkanlıkları güçlendirdi.Felsefenin bize deva olacağını,en azından kendini ve geri kalan herşeyi sorgulamayanlar da bir ışık yakacağını düşünüyorum.Çünkü ben de öyle oldu.Umudumuzu yitirmeyelim.İnsanlara davranışlarımız ile doğruyu göstermeye,iyi olanı anlatmaya ve cehaleti toplumda azaltmaya çalışalım.Biz biraz olsun ışık gördüğümüz insanları uyandırmaya çalışalım,uykudan uyanmak ve doğru yolu seçmek de insanların iradelerine ait birşeydir.
İyi bir çalişma yapmişsiniz.Emeğinize ve yüreğinize sağlik.
Çok sağolun.
emeğinize sağlık çok güzel bir çalışma
Teşekkür ederim.
Teşekkürler
Rica ederim.
Savaşın tarihi konulu bir soyleşi mumkun mu
İnsallah neden olmasın
ödülün papaza verilmiş olması ilginç bir detay
Evet ilginç gelecek ama papazlar epey üretkenlermiş.
J.J.ROUSSEAU saçmalamış bence. Ne yani eşitliği tesis etmek için ilkel zamanlara mı dönmeliyiz.
Hayır bahsettiği o değil.Rousseau,Dijon akademisinin çok mühim bir sorusuna cevap vermiş.Kötülüğün kaynağını sorgulamış.Bunun doğa değil insanın medenileşme sürecinde kendi içinde yaşadıkları ve geldiği noktadır diyor.Medenileşme masum değildir.Bir yanında özgürlükler ve refah varken diğer yandan sömürgecilik sonucu hayatlarından olan köleleler,fakirleşen insanlar ve nihayetinde bugün gördüğümüz üzere giderek tükenen tabiat vardır.
@@felsefeyolcusu Tamam işte ben de onu diyorum. Her güzelliğin bir kusuru, her faydanin da bir ceremesi olacaktır. Zaten erken modernite dönemi gayri insani durum ve tutumlar hukukla zamanla düzelmiştir.
@@ahel2253 güçlü olan emperyal devletler keyfi isgaller yapmaya devam etmektedirler.Değisen çok şey yok.Ayrica artık nükleer tehdit tüm dünyayı sarabilir.Eskiden olduğu gibi arada bir ola savaşlar artık topyekûn yok olma tehdidini içeren nükleer savaşlara dönüyor.Tabiat ise tüketim çılgınlığı ve kapitalizmin aç gözlü kar güdüsü nedeniyle hızla tükeniyor.Dünyamiz daha ne kadar insan türüne katlanabilir bilmiyorum.
@@felsefeyolcusu Hak veriyorum yazdıklarınıza. Ancak modernitenin kötü-rahatsız edici tarafları olduğu kadar vazgeçilemez nimetleri olduğu da aşikar.
@@ahel2253 muhakkak onda hemfikiriz.Lâkin bundan sonra bize verdiklerini misliyle geri alacaktır.