Türk Demokrasi Tarihinin Kara Lekesi 12 Eylül'ün Üzerinden 42 Yıl Geçti

Поділитися
Вставка
  • Опубліковано 11 вер 2022
  • Türk tarihine idam, kötü muamele ve insan hakları ihlalleriyle hafızalara kazınan 12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden 42 yıl geçti.
    Kanalımıza Abone Oldunuz mu?
    📌 bit.ly/IHA-Abone
    Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren başkanlığında gerçekleşen 12 Eylül darbesi ile Türkiye Cumhuriyeti, silahlı kuvvetlerin yönetime üçüncü müdahalesini yaşamıştı. Darbe sürecinde 650 bin kişi gözaltına alındı, açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı, 7 binden fazla kişi için de idam cezası istendi.
    517 kişinin ölüm cezasına çarptırıldığı süreçte, 50 kişi idam edildi. 14 bin kişinin vatandaşlıktan çıkarıldığı bu dönemde, yaklaşık 100 bin kişi örgüt üyesi olma suçundan yargılandı, 30 bin kişi ise sakıncalı olduğu iddiasıyla işten çıkarıldı.
    Hafızlara böyle kazınan 12 Eylül kanlı darbe sürecine bizzat şahitlik eden, dönemin önemli isimleri İhlas Haber Ajansı'na (İHA) yaşadıklarını anlattı.
    Dönemin şahitlerinden, MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası’nda idamla yargılanan sanıklardan Hakverdi Satılmış, cezaevi sürecinde yaşadıklarından bahsetti. Çeşitli aletlerle türlü işkencelere maruz kaldığını ifade eden Satılmış, “Mamak Cezaevi içerisinde askeri garnizon içerisinde ülkücülere özel kurulmuş bir işkencehane, Ankara’da Alparslan Türkeş’ten sonra ilk yakalanan, gözaltına alınan kişiyiz. 36 gün işkence gördük. İki dolap arasında Filistin askısı denilen aletle asıldık. Alt tarafımız çıplak. Her tarafımızda elektrik telleri. İşkence raporu da alamadık. 36 gün annemi getirip işkence yaptılar. Okuması yazması olmayan bir kadını oraya getirdiler. Biz o zaman suçu kabul ettik” diye konuştu.
    Kendilerine işkence eden kişileri ‘Amerikan askeri’ olarak tanımlayan Satılmış, “Muhsin Yazıcıoğlu, Yılmaz Dural yani ülkücü hareketin önde gelen insanlarıyla, başbuğ Alparslan Türkeş ile beraber yargılandık ve Türkeş’i mahkeme salonunda İstiklal Marşı ile karşıladık. İstiklal Marşı okumaktan hücrelere atıldık. Savunma verdik, hücrelere atıldık. Akşam dayak yedik. Mamak Askeri Cezaevi apayrı bir dünya idi. Namaz kılmak, Kur’an- Kerim okumak yasak. Sayımlarda fazla Kur’an-ı Kerim’leri yırtarlardı. Bize askeri elbise giymiş, Amerikan uşağı askerler işkence yaptı “dedi.
    “Ali Bülent Orkan ‘iblisler’ diye bağırıyordu”
    12 yılı geçkin bir cezaevi hayatı olduğunu, bu süreçte yaşadığı en acı anıyı anlatan Satılmış, “Ali Bülent Orkan benim C-5’te yan hücremdeydi. Elleri ve ayakları demir parmaklıklara kelepçelenmiş, çarmıha gerilmiş şekilde günlerce aç, susuz ve uykusuz bıraktılar Orkan’ı. Ali Bülent Orkan sadece ‘iblisler’ diye bağırıyordu. Biz 36 gün orada ülkücülerin işkence esansında feryatlarını dinledik. Annelerinin, kardeşlerinin, hanımlarının bağırışlarını dinledik özellikle de dinlettiriyorlardı. Erkeklerin dışında kadınların orada işkencede bağırttırılması bizlere çok fazla dokunuyordu. Namaz kılanı dövdüler, oruç tutmak yasak. Yemek getirdiler, içine fare ölüsünü atmışlar. Karavanalara avuçla taş atıyorlar. Yemeği bir insanın yiyemeyeceği şekle getiriyorlar. İnsanlık suçu işlediler. Bunlar yargılanamadı” ifadelerini kullandı.
    Satılmış, Kenan Evren’in yargılanamamasının içinde bir yara olarak kaldığını söyledi.
    “Orada insan haklarının var olduğunu söylemek mümkün değil”
    12 Eylül 1980 darbesi döneminde askeri yargılamalarda sanık olarak yargılanan, 1980-1991 yılları arasında cezaevinde tutuklu bulunan avukat Osman Başer, tahliye olduktan sonra Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi. Şu anda serbest avukatlıkla uğraşan Başer, yaptığı açıklamada 12 Eylül 1980 süresinde hukuk, insan hakları olmadığını, savunma makamının susturulduğunu belirterek, “Biz o dönem sanık olarak yargılanıyorduk ve cezaevinde bulunuyorduk. MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası’nda merhum Alparslan Türkeş ve arkadaşlarıyla birlikte 590 kişiye yakın sanıkla birlikte bir spor salonunda baraka, oturakları tahta, saat 08.00’de gelip saat 19.00’da koğuşlara götürülen, tamamen yargılama bile bir işkence, söz hakkı kısıtlı, konuşmak gülmek, insani ihtiyaçları gidermek tamamen izne tabi. Orada insan haklarının var olduğunu söylemek, savunmanın görevini layıkıyla yaptığını söylemek, masumiyet karinesinin bizim lehimize değerlendirildiğini söylemek, suçsuzluğun ispatlanana kadar kişilerin masum olduğunu kabul etmek mümkün değil” diye konuştu.
    “Baskı, işkence ile insanlardan beyanlar alınarak suç kabul etmeye zorlanıldı”
    #12eylül #sondakika #gündem
    -----------------------------------------------------------------------
    Bir Çok Merak Edilen Konuda Uzman Görüşlerini Sizlerle Buluşturduğumuz İHA Aktüel Kanalımız 👇
    📌 bit.ly/IHA-Aktuel
    İhlas Haber Ajansı Resmi Web Sitesi
    🌐 www.iha.com.tr
    Sosyal Medya'dan Bizi Takip Edin!
    📍 / iha.com.tr
    📍 / ihacomtr
    📍 / ihacomtr
    📍 t.me/ihacomtr
    📍 / ihacomtr
    Bize Ulaşmak İçin 👇
    🌐 www.iha.com.tr/iletisim

КОМЕНТАРІ • 4