George Orwell: Seçim Sizin!
Вставка
- Опубліковано 9 тра 2023
- Senelerdir, şu veya bu şekilde, olur olmadık biçimlerde, zaman zaman ne idüğü belirsiz bir tonla da olsa bu kanalda bir nevi politik duruş sergilediğime inanıyorum (her inancın zayıf karnı olan o kendinden şüphe etme halini de hep taşıyorum). Bununla beraber, asla çığırtkanlık yapmadım; sesi yükseltmenin, insanların yakasına yapışıp herkesin tekrarladığını bir de kendi çatallanan sesimle borazan misali duyurmanın anlamı olduğuna inanmadım; daha da vahimi, bir anlamı olmamasından da ziyade, böyle davranışlar sergilemeyi kişisel bir eksikliğin tamamlanma çabası olarak gördüğüm için bundan uzak durdum. Diğer ve daha yanlış bir deyişle, kendi görüşlerimin benim gibi düşünmeyenlerden daha üstün olduğunu ima eden her türlü heybetli eylemle arama mesafe koymaya çabaladım.
Gelgelelim, can sıkıntımı gidermek için başladığım ve aslına bakılırsa hâlâ aynı saikle devam eden bu çeviri süreci, yayınladığım her videoyla biraz daha fazla anlatır oldu beni. Seçtiğim kayıtlar, çeviri için tercih ettiğim dil, uzun ve manasız bir biçimde yazdığım açıklamalar, sanıyorum ki, dünyaya nasıl baktığımı da parça parça ortaya koydu. Gerçi, kimsenin bununla ilgilendiğine inanmıyorum; hatta, ilgilenmesi gerektiğine hiç inanmıyorum. Fakat en nihayetinde, hemen her şeyde olduğu gibi, beni nispeten değerli gösterecek bir yanılsamanın kollarına kendimi bırakmadan edemiyorum. Kısacası demem o ki, kendimi birilerine açıklayabildiğim hususunda kendimi kandırdığımı, ne yazık ki, çok iyi biliyorum.
Bu şahsi meselelerin seçtiğim bu kayıtla ne ilgisi var diye düşünülebilir. Bunu ben de düşünüyorum doğrusu. Sanırım bir sis perdesinin arkasına gizlenerek, denebilir ki utanıp çekinerek veyahut gerçeği gizemle süsleyerek hepimizin gözü önünde duran bir seçime işaret ediyorum. Bu seçim, çok yakın bir gelecekte, bizlerin nasıl bir yaşam süreceğini az veya çok belirleyecek bir tercih meselesi olacak. Bunun farkında olmamak mümkün değil.
En başa dönecek olursak, bu kanalda yayınladığım videolarla yıllar yılı değerli bulduğum fikirleri aktardım aslında ben. Demokrasinin ne denli önemli olduğunu ifade eden sayısız kayıt çevirdim, çoğunluk iktidarının tehlikelerini, fikir özgürlüğünün olmadığı bir ülkede gelecek nesiller için umudun yeşeremeyeceğini, sanatın sansürle boğuşmasının toplumu nasıl yozlaştırdığını, korunmayan azınlıkların elinden alınan yaşam haklarının korkunç sonuçlarını, toplumsal ayrışmayı körükleyen siyasetlerin kolektif yaşamı yok ediş biçimlerini ve daha nice düşünceyi kanalın tozlu arşivlerinde bulabilirsiniz.
Bu fikirleri dile getiren kayıtları rastgele bir biçimde seçmedim hiçbir zaman. Kişisel veya toplumsal bir meselenin belli belirsiz dışavurumları oldu bunlar hep. Şu an da yine böyle bir ifade biçimiyle karşı karşıyasınız. Kendimi daha açık ifade etmem elbette ki mümkün, ancak kendimi ne kadar açık ifade edersem kendimi o denli de eksik ifade etmişim gibi hissediyorum.
Gelin daha somut verilere dönelim: George Orwell ile ilgili yapılan BBC belgeselini geçtiğimiz yıllarda çevirmiştim: ( • George Orwell Belgesel... ) Belgeselde Orwell’ı Chris Langham canlandırsa da Orwell’ın ağzından çıkan her kelime onun eserlerinden, özellikle de denemelerinden alınmıştır. Bu bağlamda, belgeselin tam olarak sonunda geçen ufak tirat da aslında Orwell’ın bilinen son basın bildirisi için yazdıklarıdır. Sanıyorum ki, Orwell’ın bize bu uyarısı, içinde bulunduğumuz durumda olabilecek en gerçekçi biçimiyle karşımıza dikilmektedir.
“Her kitabın en nihayetinde bir parodi olduğunu göz önüne alırsak, 1984 romanında geçen şeyler sahiden de yaşanabilir. Dünya şu anda bu yöne doğru gidiyor. Dünyamızda korku, öfke, zafer ve bayağılaşma dışında bir duygu kalmayacak. Cinsel içgüdünün kökü kazınacak. Orgazmı ortadan kaldıracağız. Parti’ye sadakat dışında hiçbir sadakat söz konusu olmayacak. Ancak daima güç zehirlenmesi yaşanacak. Zafer heyecanı, çaresiz düşmanın üstünde tepinme hissi, her zaman, her an, var olacak. Geleceğin tasvirini merak ediyorsanız, bir insanın yüzünü ilelebet çiğneyen bir postalı düşleyin. Bu tehlikeli kâbus halinden çıkarılacak ahlak dersi gayet basit: Bunun olmasına izin vermeyin. Bu, size bağlı.”
* * *
Çeviri: Ümid Gurbanov
Blog: umidgurbanov.substack.com
Twitter: umidgurbanov
* * *
Twitter: ufaktefekceviri
Patreon: patreon.com/umidgurbanov
Roman yazarlarının ajanlarla benzeşen birkaç ortak yanı var; izlerler, kulak misafiri olurlar, araştırırlar, fark ederler ve karakter tahlili yaparlar! Hem yazar hem de istihbaratçı ajan olanlardan biri de George Orwell'dir..
“Muhalefet ne denli zayıflarsa, zorbalık o ölçüde artar.”
1984, George Orwell
Değişim bizim elimizde. Daha güzel yarınlar için oy verelim.🥰☀️
Aslında onu kastetmiyor. Oy vermek, sistemin devamlılığını sağlar. Sistemi yok etmeden galip gelemezsin.
Kime? Akpnin artıklarına mı? 17 bin faili meçhulun sorumlusu olan eski içişleri bakanı meral anneciğinize mi? Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçildikten sonra başbakan adayı olacakmış. Peki ya bombalar patladıkça oylarımız çoğalıyor diyen eski başbakan ahmet davutoğluna mı oy vereceksiniz? Kapitalist sistemin 14 mayısta bizi seçimsizliğe sürüklediğinin farkında değil misiniz? Bu şartlarda sandıklara gitmemek bir tercih değildir. Pasif direniştir. boykottur.
Seçilen videoların ve çevirilerin harika olması bir yana, imla ve bilhassa şapkalı harf kullanımına özen göstermeniz dolayısıyla da sizi ayrıca tebrik ederim. Burası, UA-cam Türkiye'nin en değerli kanallarından biri.
Yoruma birebir katılıyor, çok teşekkür ediyor ve bir ekleme yapmak istiyorum, güzel insan olmaklığınız her vesileyle (yazdığınız iç dökme işlevi de barındıran açıklama metinleriniz de dahil) anlaşılıyor #ÜmidGurbanov; iyi ki varsınız değerli evladım diyeceğim izninizle, ömrünüze bereket olsun 🙏🏻🌹🥰
Harika çeviri, harika zamanlama (:
Teşekkürler.
kılıçdaroğlu'na verin diyor.
Kılıcdarogluna vermek için ya ypgli ya da fetullahcı ya da tipçi olmak lazım
Bu dönüşüm iktidarlardan bağımsız bir süreç. Hangi iktidar gelirse gelsin, küresel eğilimlere uyulur. Mevsimsel nezleyi insanlara Korona diye yutturduklarında evlere polis zoruyla girilerek çocuklara zorla ruhsatsız biontek zehirlerinin vurdurulması teklifi CHP den gelmişti. CHP nin içinde küresel ilaç şirketleri için çalışan pek çok doktor var. Alın size 1984. Siyasi partilere güvenmeyin.
Batı politikası uygulayacağız diyen adama orwell diktir git derdi.
Kılıçdaroğlu'nun yüzünü ilelebet çiğneyen bir postal hayal ediyorum.
Dayatma adaya vermeyin genç, dinamik, doktora sahibi adama verin diyor.
#Oangeliyor
00:28 dostum deme öyle
Doğru zaman doğru çeviri!:)
İlk turda bitirmeliyiz diye yorumladım
BU SİZE BAĞLI 👏
sana söz yine baharlar gelecek ❤
Sg
@@Oylesinebiri58 busunuz
@@armeniakurdistan peki akp li değilim yanlış anlama fakat sırf daha fazla oy alabilmek için te*ö**lerle anlaşan adama bu vatanin şehitlerinin hesabını nasıl vericeksiniz
❤
Nasıl Bi öngörü ama
Videonun isminde George Orwell'in adını görünce gerçekten o sandım bi an
👏 0:39
Kaç dil biliyorsunuz ve ana dilinizi öğrenebilir miyim? Ana mesleğiniz nedir?
Her kitap nihayetinde parodi. Her adam nihayetinde aktör. Her senaryo sonuçta yazılı. Kim ne yapıyorsa herkesin verilen kağıdı okuduğunu bilerek yapmalı. Bir gün o kağıtları alıp yırtacağız. Burada da o kağıtları yeri geldiğinde yırtın diyor. O kağıtları görmezden gelen figüranlar olmazsa yırtarız. Ama ne zaman ama nasıl? Büyük biraderler sadece şekil değiştirir. Ama büyük biraderler tam olarak nasıl yok edilir?
bu kanalı ilgiyle ve severek takip ediyorum. 47 yaşındayım. malum partinin iktidarının ilk yıllarını hatırlıyorum. aydınlarımız her cümleye başladığında halkın %65 inin katılmadığı kararları dayatmak .. der ve sonra eleştirilerini sıralarlardı. bunlar %50lere dayanınca bu defa da çoğunluk iktidarının tehlikelerinden, popülizmle demokrasinin karıştırılmaması gerekliliğinden dem vurmaya başladık. bir fikir özgürlüğü sorunudur gidiyor ama kim o fikir sahipleri merak ediyorum :) özellikle gençlerin çoğu fikir nedir onu bile bilmiyor ama fikiri varmış da onun özgürlüğü yokmuş havalarında :) festivallerin, konserlerin iptali gerçekten akıl alır gibi değil ama bu sanatın en sonuncu sorunları arasında bile değil, keşke sorunumuz sansür olsa! enn liberalinden enn dindarına her kesimde azınlık düşmanlığı türlü cafcaflı laflar ardından sırıtıyor ve her sorunumuzun biricik sorumlusu siyasal iktidarmış gibi yapmaktan bu insanlığın dışına kayışımızı farketmiyoruz bile.
toplumsal ayrışma kaçınılmazdır. sorun ayrışma olmayışı beklentisinin ayrışmayı savaşmaya dönüştürme riskindedir.
bu seçim hiç bir şeyin seçimi değildir. fenerbahçe şampiyon olamazsa futbolumuz az da olsa düzelir beklentisi saçma sapan bir beklentidir :) futbolumuzun düzelmesinin fenerin şampiyon olup olmamasıyla uzaktan yakından alakası yok :)) (bu anlamda fener yine şampiyon olacakmış gibi görünüyor)
bir dahaki seçimlere süleyman soyluyla bekir bozdağı masaya oturtup, fotoğraflarını: işte şampiyonlar ligi kadrosu diye pazarlayanları her şeyin düzelmeye başlaması için bir adım olarak göreceğiz. yine inceyi oyları bölüyor diye linçleyip, hdp den alacağımız iade oylar için kurduğumuz partiyi(tip) hdp ile ittifak yaptıracağız :) hem chp listelerinde adlarını görsek sevineceğimiz, hem hdp listelerinde olsalar yadırgamayacağımız isimlerin neden ayrı bir partide olduklarını, hem de malum parti artıklarının neden chp listelerinde olduğunu soramayacağız. çünkü her şeyin düzelmeye başlaması için atılan bir adıma kim taş koymak ister, di mi? babasının, chpnin cb adayı olamasın için EKMELEDİN İHSANOĞLU ismini koyduğu birine bu yüzden itiraz etmemiştik. 2015lere kadar adı sivas kaliamıyla anılan birinin cb adayımızı anonsunu müthiş bir strateji sanmaya meyyal oluşumuz da şu badireyi atlatalım, sonra bakarız anlayışından kaynaklanıyor herhalde.(temel beye ya öncesinde iftira etmişiz ya da şimdi ne yaptığımızdan haberimiz yok) hem ne şekillere girdiğimiz belli değil hem de şu durumda kazanamama ihtimali olan tek kişiyi aday gösterdik ve kaza ile seçilirse her şeyin düzelmeye başlaması için bir ümidimiz doğacağına inanıyoruz. ilkelerin kısa vadede işe yaramak şöyle dursun basbaya engel olduğuna iman edip, uzun vadede ilkeleri hayata geçirebilmek için kısa vadede ilkeleri rafa kaldırmayı içselleştirdikçe içselleiştirdik. öteki tarafın çıkarcı olmayanları da öyle yapıyor :) ilkesi olmayanlara karşı ilkeyi engel görenlerin seçimi :) ilkelerin hiç bi işe yaramaması kazandı bile!
Merhabalar.
Politika, doğası gereği, aktörlerinin kendi çıkarları uğruna iktidar mücadelesi verdiği bir alandır. Oldukça yüzeysel bakış açılarında politikacılar kurtarıcı gibi görünebilir, ancak özellikle günümüzde sermaye ile iç içe geçmiş politik mekanizmalar toplumsal faydayı güderek hareket etmezler, onun yerine kendi topluluklarının faydası için eyleme geçerler.
Dolayısıyla, günümüzde herhangi politik oluşumdan toplumsal bir devrime öncülük etmesini zaten bekleyemeyiz. Her siyasi parti mevcut düzenin, ekonomik ve sınıfsal ilişkilerin üç aşağı beş yukarı aynı şekilde sürdürülmesini sağlamak üzere hareket eder. Bu bağlamda, elbette ki teorik ve pratik açıdan politik bir yeni çağın arefesinde olduğumuzu düşünmüyorum.
Nitekim şayet anarşist, komünist veya devrimci bir ideolojiyle hareket etmiyorsanız, tamamen demokratik hareketlerle, sandıkla, kökten bir değişim bekliyorsanız açıkçası umduğunuz değişimin sonsuza dek gelmeyeceğinden neredeyse eminim.
Gelgelelim, bu anlattıklarım her türlü sistem içi politik aktör ve oluşumun eş değerde olduğu sonucuna da götürmüyor beni. Hatta, aynı aktör ve oluşum bile nispeten kısa zamanlar içerisinde başka karakterler ve planlarla hareket ederek mevcut toplumsal refah veya huzuru önemli ölçüde etkileyebilecek hamlelerde bulunabilir.
Daha açık ifade edersem, mesela, "kadın-erkek eşittir" diyen bir politik hareket, "kadınlar evde oturmalıdır" diyen politik bir hareketten yeğdir. En azından bana göre. Bu sebeple de demokrasi içerisinde bir seçim yapacakken bir anlamda böyle "minör" söylemlere bakmanın önemli olduğu kanaatindeyim, çünkü bu nüanslar kimi zaman doğrudan yaşamımıza etki eden unsurlar oluyor.
Son tahlilde yine de söylemler arasındaki farkın da aslında hiçbir şeye işaret etmediğini düşünebilirsiniz. Yeterince uzaktan baktığınızda, özellikle siyaset arenasında, herkes az veya çok birbirine benzer, aradaki farkları yakalamakta güçlük çekersiniz. Elbette ki bu da kişisel bir tercihtir, kimsenin yakasına yapışamam bu durumda.
Gelgelelim, benim nazarımda seçim yapmak, aslında günlük yaşantımda aldığım kararlara oldukça benziyor. Neden bu fırından değil de öbüründen ekmek alıyorum, çünkü öbürünün ekmeği biraz daha taze oluyor; bu anlamda, ekmeğin biçimi, üretim süreci, üretim araçlarının mülkiyeti, vergiler vs. gibi kökene ilişkin soruları ister istemez her ekmek alışımda aklıma getirmiyorum, ekmek alma ritüelimin sistemin özüne etki edeceğini de düşünmüyorum. Benzer biçimde, bir arabaya bindiğimde sürücünün alkollü olmamasını, dolayısıyla durduk yere kaza yapıp ölmemeyi arzuluyorum. Pratik yaşamda sürücülerin denetimini, ehliyet kurallarını, trafik yasalarını vs. düşünmeden evvel çok daha temel bir noktaya bakıyorum: Muhatap olduğum özne ile kurduğum kişisel ilişki.
Bu anlamda demokrasi içerisindeki seçimleri de pratik yaşamın tezahürü olarak görmekte ve kurulan bağ üzerinden değerlendirmekte fayda var. En azından benim durumumda böyle. Bunu beni ilkesiz mi yapar? Bilemiyorum. Ancak büyük bir toplumsal devrim için hayatımı harcamayacağımı bildiğimden, en azından bu biçimde nispeten doğru olan tercihi yapmaya çalışıyorum.
Esen kalmanız dileğiyle.
@murat sarı çok güzel yazmışsınız. ben 32 yaşındayım, şahsen etrafımda o ilkelerinin ustunde tepinmelerini hayretle izliyorum.
0:39 da çok güzel anlatmış, güç onlarda dedikleri ve daha gücü eline almadan zehirlenmesini yaşayanları ve sanki öç almak için bekleyenleri görmek ve seçimde ne olursa olsun sonrasında işleri nasıl yoluna koyacağız kara kara düşünüyorum.
@@umidgurbanov ümid bey dediklerinizin altına aynen imzamı atarım özetlemek gerekirse Sartre'ın da dediği gibi tarafsızlık ahlaksızlıktır.
@@umidgurbanov bu açıklama, video altındaki açıklamaya çok gerekli bir not oldu. ilgilenip izah ettiğiniz için çok teşekkür ederim. esenlikler dilerim.
@@umidgurbanov Kimse size müdahale etmeseydi gül gibi geçinip giderdiniz! Günümüzde dünyaya hakim olan Amerikan siyaset ve politikaları: Gece kurtla birlikte sürüye saldıran, gündüz ise çobanın yanına giderek gözyaşı döken bir metod uygulamaktadır... Bu seçimde, milletimiz ile birlikte iktidar olacağız diyemeyenler maalesef, "Dostlarımızla birlikte iktidar olacağız" demişlerdir! Peki kim bu dostlar?
at the end he was about the curse, I presumed.
dün farklı kişiler yapıyordu, bugün farklı kişiler yapıyor, yarın da farklı kişiler yapacak. herkes hayatı kendi inandıkları üzerinden, kendi yaşam tarzı üzerinden anlamlandırıyor. demokrasi koca bir zamane yalanı.
Bence adam çocuk yapmayın böylelikle insanların çıkardıkları savaşlar ve kölelikler son bulsun diyor
Düşmanın üzerinde tepinme hissi dediginde, kel biri canlaniyor zihnimde🤐
Yüzü ne hale gelmiş. İşkence görmüş gibi
Secimddn once atman isabet olmus