Allah sizden razı olsun bu şeyhleri görmeden önce kendimi dünya ehli zannediyordum. Yarabbi sen beni ıslah et, bunlardan yolumu uzaklaştır , bunlar gibi dünyaya kul etme.
HİÇ KUSURA BAKMAYIN HİÇ İYİ OLMADI MENZİLİ DÜNYA VE MAKAM İÇİN NEREYE GETİRDİ ŞERIYAT VE SÜNNET DİYOR AMA KİMSEYİ DİNLEMEYİ YOR HERKESİN KALBİNİ KIRDI OLMAZ KURBAN BÖYLE İNŞALLAH IYIOLURLAR
Sen hiç kuran okudunmu veya nekadar ilim okudun fkıh bilgin akaid bilgin nedurumda hiç araştırdınmı canım kardeşim HİÇ AHZAP SURESİ’ni okudunmu kardeşim madem çok biliyorsun kuranı kerimin 1440yıl önce sadece efendimize aleyhisselam veya sahabelere indirilmedi degilmi bugünleride ve kıyamete kadar gelecekleri de kapsıyor doğrumu ozaman oku bakalım bu olaylar neden oluyor.!!! AHZAP SURESİ 9. Ey iman edenler! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani (düşman) ordular üzerinize gelmişti de biz onların üzerine bir rüzgâr ve göremediğiniz ordular göndermiştik. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görmektedir.(4) (4) Bu âyet ve devamında Hendek Savaşı'ndan söz edilmektedir. Kureyş kabilesi ve müttefikleri Medine'yi kuşatmışlar, müslümanlar da savunma amacıyla şehrin stratejik bir yerine hendek kazmışlardı. Nihayet bir gece şiddetli esen bir fırtına sonucunda, düşman bozularak çekilmek zorunda kalmıştı. 10. Hani onlar size hem üst tarafınızdan hem alt tarafınızdan gelmişlerdi. Hani gözler kaymış ve yürekler ağızlara gelmişti. Siz de Allah'a karşı çeşitli zanlarda bulunuyordunuz. 11. İşte orada mü'minler denendiler ve şiddetli bir şekilde sarsıldılar. 12. Hani münafıklar ve kalplerinde hastalık olanlar, "Allah ve Resûlü bize, ancak aldatmak için vaadde bulunmuşlar" diyorlardı. 13. Hani onlardan bir grup, "Ey Yesrib (Medine) halkı! Sizin burada durmak imkânınız yok. Haydi geri dönün" demişti. Onlardan bir başka grup da, "Evlerimiz açık (korumasız)" diyerek Peygamberden izin istiyorlardı. Oysa evleri açık (korumasız) değildi. Onlar sadece kaçmak istiyorlardı. 14. Eğer Medine'nin her tarafından üzerlerine gelinse ve orada karışıklık çıkarmaları istenseydi, onu mutlaka yaparlardı; o konuda fazla gecikmezlerdi. 15. Andolsun ki, onlar, daha önce geri dönüp kaçmayacaklarına dair Allah'a söz vermişlerdi. Allah'a verilen söz ise sorumluluğu gerektirir. 16. De ki: "Eğer siz ölümden ya da öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmak size asla fayda vermeyecektir. O takdirde bile (hayatın zevklerinden) pek az yararlandırılırsınız." 17. De ki: "Eğer Allah size bir kötülük dilese, sizi Allah'tan koruyacak kimdir? Yahut size bir rahmet dilese, buna engel olacak kimdir?" Onlar kendilerine Allah'tan başka hiçbir dost ve hiçbir yardımcı bulamazlar. 18,19. Şüphesiz Allah içinizden, savaştan alıkoyanları ve kardeşlerine, "Bize gelin" diyenleri biliyor. Size katkıda cimri davranarak savaşa pek az gelirler. Korku geldiğinde ise, üzerine ölüm baygınlığı çökmüş kimse gibi gözleri dönerek sana baktıklarını görürsün. Korku gidince de ganimete karşı aşırı düşkünlük göstererek sizi keskin dillerle incitirler. İşte onlar iman etmediler. Allah da onların amellerini boşa çıkardı. Bu, Allah'a kolaydır. 20. Düşman birliklerinin gitmediğini sanıyorlar. Düşman birlikleri (bir daha) gelecek olsa, isterler ki, (çölde) bedevilerin arasında bulunsunlar da size dair haberleri (gidip gelenlerden) sorsunlar. İçinizde bulunsalardı da pek az savaşırlardı. 21. Andolsun, Allah'ın Resûlünde sizin için; Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah'ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır. 22. Mü'minler, düşman birliklerini görünce, "İşte bu, Allah'ın ve Resûlünün bize vaad ettiği şeydir. Allah ve Resûlü doğru söylemişlerdir" dediler. Bu, onların ancak imanlarını ve teslimiyetlerini artırmıştır. 23. Mü'minlerden öyle adamlar vardır ki, Allah'a verdikleri söze sâdık kaldılar. İçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine getirmiştir (şehit olmuştur). Bir kısmı da (şehit olmayı) beklemektedir. Verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir. 24. Bunun böyle olması Allah'ın, doğruları, doğrulukları sebebiyle mükâfatlandırması, dilerse münafıklara azap etmesi yahut onların tövbesini kabul etmesi içindir. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. NOT: yorum Ve bu olaylar olmadan müminleri münafıklardan münafıklarıda müminlerden İkisi birbirinden ayrılana kadar durulmayacaktır allah ilmiyle herşei en iyi bilendir Allahu taala Her ikitarafada memnun ve mütmain olacakları hayırlı bir sulh ile biranönce sonuçlandırsın saadatlar da biranönce irşad hizmetlerine ümmeti muhammede hizmet etsinler Allah saadatlardan onların evlatlarındanda sofilerindende raziolsun bu hizmeti saadatlara onların evlatlarına evlatlarının evlatlarına bu hizmeti gıyamete kadar bu kapıdan almasın inşaallah bizleride evlatlarınızı onların evlatlarınıda dizllerinin dibinden ayırmasın amin inşaallah.!!!
@@Gvsnzm @ allahu taalanın dilediği kadar canım abim kimse kimseden üstünlük taslamıyor burada sadece kalpler intibaha gelsindiye birbirimize yardım ediyoruz Sohbet edenin dinleyenden üstünlüğü yoktur belki dinleyen daha üstündür Evendimiz sahabelerle istişare ederken efendimiz bilmiuormuydu Ve birkaç istişare sonucu hazreti ömerin verdiği karar Bazen hz. Ebubekir Bazen saad bin ebivakkas ın Ve istişare sonucu da ayetler bu istişare görüşlerine göre inmiştir şimdi burada kim ast kim üst kim :) Vesselam ne anladın bundan
ALİ İMRAN SURESİ 179 ayeti kerimelerinde Allah, pisi temizden ayırıncaya kadar mü’minleri içinde bulunduğunuz şu durumda bırakacak değildir. Allah, size gaybı bildirecek de değildir. Fakat Allah, peygamberlerinden dilediğini seçer (gaybı ona bildirir). O hâlde, Allah’a ve peygamberlerine iman edin. Eğer iman eder ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız sizin için büyük bir mükâfat vardır. Yüce Allah dileseydi müminlere gayb bilgisi vererek onları münafıkların kalplerinden haberdar ederdi. Ancak bu O’nun kanununa aykırıdır. Çünkü O, evrendeki her şeyi bir sebebe bağlamış, gayb bilgisini ise sadece peygamberlerinden dilediğine vahyetmiştir. Bu sebeple müminlerin görevi Allah’a ve peygamberlerine iman ve itaat etmek, dünyadaki olayları değerlendirirken de sebep-sonuç ilişkilerini daima göz önünde bulundurmaktır. Eğer bunu yapar ve karşı gelmekten sakınırlarsa bunun mükâfatını görecekleri haber verilmiştir. Gerek bu âyette gerekse Cin sûresinin 26-27. âyetlerinde Allah gayb bilgisinin kendisine mahsus olduğunu, sadece peygamber olarak seçtiği bazı kullarını bu tür bilgilerden vahiy yoluyla haberdar ettiğini bildirmektedir. Buradan anlaşıldığına göre peygamberler de dahil olmak üzere hiçbir insan veya cin gayb bilgisine sahip değildir. Ancak Allah, dilediği peygamberlere uygun gördüğü gayb bilgilerini vahiy yoluyla bildirmiştir AHZAP SURESİ 9. Ayeti kerimelerinde 9. Ey iman edenler! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani (düşman) ordular üzerinize gelmişti de biz onların üzerine bir rüzgâr ve göremediğiniz ordular göndermiştik. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görmektedir.(4) (4) Bu âyet ve devamında Hendek Savaşı'ndan söz edilmektedir. Kureyş kabilesi ve müttefikleri Medine'yi kuşatmışlar, müslümanlar da savunma amacıyla şehrin stratejik bir yerine hendek kazmışlardı. Nihayet bir gece şiddetli esen bir fırtına sonucunda, düşman bozularak çekilmek zorunda kalmıştı. 10. Hani onlar size hem üst tarafınızdan hem alt tarafınızdan gelmişlerdi. Hani gözler kaymış ve yürekler ağızlara gelmişti. Siz de Allah'a karşı çeşitli zanlarda bulunuyordunuz. 11. İşte orada mü'minler denendiler ve şiddetli bir şekilde sarsıldılar. 12. Hani münafıklar ve kalplerinde hastalık olanlar, "Allah ve Resûlü bize, ancak aldatmak için vaadde bulunmuşlar" diyorlardı. 13. Hani onlardan bir grup, "Ey Yesrib (Medine) halkı! Sizin burada durmak imkânınız yok. Haydi geri dönün" demişti. Onlardan bir başka grup da, "Evlerimiz açık (korumasız)" diyerek Peygamberden izin istiyorlardı. Oysa evleri açık (korumasız) değildi. Onlar sadece kaçmak istiyorlardı. 14. Eğer Medine'nin her tarafından üzerlerine gelinse ve orada karışıklık çıkarmaları istenseydi, onu mutlaka yaparlardı; o konuda fazla gecikmezlerdi. 15. Andolsun ki, onlar, daha önce geri dönüp kaçmayacaklarına dair Allah'a söz vermişlerdi. Allah'a verilen söz ise sorumluluğu gerektirir. 16. De ki: "Eğer siz ölümden ya da öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmak size asla fayda vermeyecektir. O takdirde bile (hayatın zevklerinden) pek az yararlandırılırsınız." 17. De ki: "Eğer Allah size bir kötülük dilese, sizi Allah'tan koruyacak kimdir? Yahut size bir rahmet dilese, buna engel olacak kimdir?" Onlar kendilerine Allah'tan başka hiçbir dost ve hiçbir yardımcı bulamazlar. 18,19. Şüphesiz Allah içinizden, savaştan alıkoyanları ve kardeşlerine, "Bize gelin" diyenleri biliyor. Size katkıda cimri davranarak savaşa pek az gelirler. Korku geldiğinde ise, üzerine ölüm baygınlığı çökmüş kimse gibi gözleri dönerek sana baktıklarını görürsün. Korku gidince de ganimete karşı aşırı düşkünlük göstererek sizi keskin dillerle incitirler. İşte onlar iman etmediler. Allah da onların amellerini boşa çıkardı. Bu, Allah'a kolaydır. 20. Düşman birliklerinin gitmediğini sanıyorlar. Düşman birlikleri (bir daha) gelecek olsa, isterler ki, (çölde) bedevilerin arasında bulunsunlar da size dair haberleri (gidip gelenlerden) sorsunlar. İçinizde bulunsalardı da pek az savaşırlardı. 21. Andolsun, Allah'ın Resûlünde sizin için; Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah'ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır. 22. Mü'minler, düşman birliklerini görünce, "İşte bu, Allah'ın ve Resûlünün bize vaad ettiği şeydir. Allah ve Resûlü doğru söylemişlerdir" dediler. Bu, onların ancak imanlarını ve teslimiyetlerini artırmıştır. 23. Mü'minlerden öyle adamlar vardır ki, Allah'a verdikleri söze sâdık kaldılar. İçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine getirmiştir (şehit olmuştur). Bir kısmı da (şehit olmayı) beklemektedir. Verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir. 24. Bunun böyle olması Allah'ın, doğruları, doğrulukları sebebiyle mükâfatlandırması, dilerse münafıklara azap etmesi yahut onların tövbesini kabul etmesi içindir. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. NOT: yorum Ve bu olaylar olmadan müminleri münafıklardan münafıklarıda müminlerden İkisi birbirinden ayrılana kadar durulmayacaktır allah ilmiyle herşei en iyi bilendir Allahu taala Her ikitarafada memnun ve mütmain olacakları hayırlı bir sulh ile biranönce sonuçlandırsın saadatlar da biranönce irşad hizmetlerine ümmeti muhammede hizmet etsinler Allah saadatlardan onların evlatlarındanda sofilerindende raziolsun bu hizmeti saadatlara onların evlatlarına evlatlarının evlatlarına bu hizmeti gıyamete kadar bu kapıdan almasın inşaallah bizleride evlatlarınızı onların evlatlarınıda dizllerinin dibinden ayırmasın amin inşaallah.!!!
Konuşmalarından çok naif bir kişilik olduğu belli. Karizma derdi yok, doğal hiç alışık olduğumuz bir Şeyh profili yok, karizmayı çizdirdi mi? Çizdirdi, ben bu tarikat işlerini bırakmıştım ama müridi kalmazsa ben gelirim zaten nerede çokluk orada bokluk. Seyyid Mahsun bir şey söylemez kafa sallar dedi ya gülümsetti beni, Mahsun'u hiç görmedim ama belki yaklaşık 25 yıl olacak yeni evine temizliğe gitmiştik sofiyken. Bu hoca hakkında kanaatim şudur, bu şahıs kitaplarda yazılan vasıflara sahip Bekabilllah makamına ermiş bir mürşit olamaz zaten öyle bir insan da yok onlar efsane dolayısıyla bence bu samimi haliyle insanlara daha faydalı olurlar, zira birinin olgunlaşması ise söz konusu buna sebep olan illa olağanüstü özelliklere sahip olmak zorunda değil. Bu yazdıklarımı kaç kişi anlar bilemiyorum millet takım tutar gibi, millet cahil açıp bir kitap okumaz neyse
Semerkandı babamı kurdu araştırın öyle konuşun hanımefendi,halilurrahmanı baba kurdu semerkand sonradan kuruldu, vakıf malı ümmetin malıdır ,tabiki miras konusu bile edilemez sultan hzleri bunu söylüyor her ilde sufiler bir araya gelerek bu vakıfları kurdu Sultan hzleri vakıf mallarında sufilerin söz hakkı vardır diyor bu vakıflar miras malı sayılıp 6 ya bölünürse her dergah 6 ya mı bölünecek diyor
Hocalar daha iyi bilirler diyor sen nesin hani töbe veriyorsunya insanlara seni görenler havale geçiriyorya ilminden irfanından istoyorlardıya şimdide hocalar çossün diyor😅
Gerçekten cok uzucu baba gitti herkes bir kenara gitti allah yardımcınız olsun 😊
Tüm cemaatlere böyle lider nasip olur inşallah
Allah sizden razı olsun bu şeyhleri görmeden önce kendimi dünya ehli zannediyordum. Yarabbi sen beni ıslah et, bunlardan yolumu uzaklaştır , bunlar gibi dünyaya kul etme.
Nerenin ehlisin?
Eskiden vakıf değildi dergah tı yerler eski eline gecen yerlerde şu vakfı diye yazıldığı gördüm çelişki cok rabbimin çözüm versin
HİÇ KUSURA BAKMAYIN HİÇ İYİ OLMADI MENZİLİ DÜNYA VE MAKAM İÇİN NEREYE GETİRDİ ŞERIYAT VE SÜNNET DİYOR AMA KİMSEYİ DİNLEMEYİ YOR HERKESİN KALBİNİ KIRDI OLMAZ KURBAN BÖYLE İNŞALLAH IYIOLURLAR
Tamam sen geç sultan koltuğuna.
@Gvsnzm siz olmuşsunuz size cwp yazmaktan haya ederiz
@ Gavs-i cihan hazretleri nin eğitimini almadığınız o kadar belli ki, meşrebinizden.
Sen hiç kuran okudunmu veya nekadar ilim okudun fkıh bilgin akaid bilgin nedurumda hiç araştırdınmı canım kardeşim
HİÇ AHZAP SURESİ’ni
okudunmu kardeşim madem çok biliyorsun kuranı kerimin 1440yıl önce sadece efendimize aleyhisselam veya sahabelere indirilmedi degilmi bugünleride ve kıyamete kadar gelecekleri de kapsıyor doğrumu ozaman oku bakalım bu olaylar neden oluyor.!!!
AHZAP SURESİ
9. Ey iman edenler! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani (düşman) ordular üzerinize gelmişti de biz onların üzerine bir rüzgâr ve göremediğiniz ordular göndermiştik. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görmektedir.(4)
(4) Bu âyet ve devamında Hendek Savaşı'ndan söz edilmektedir. Kureyş kabilesi ve müttefikleri Medine'yi kuşatmışlar, müslümanlar da savunma amacıyla şehrin stratejik bir yerine hendek kazmışlardı. Nihayet bir gece şiddetli esen bir fırtına sonucunda, düşman bozularak çekilmek zorunda kalmıştı.
10. Hani onlar size hem üst tarafınızdan hem alt tarafınızdan gelmişlerdi. Hani gözler kaymış ve yürekler ağızlara gelmişti. Siz de Allah'a karşı çeşitli zanlarda bulunuyordunuz.
11. İşte orada mü'minler denendiler ve şiddetli bir şekilde sarsıldılar.
12. Hani münafıklar ve kalplerinde hastalık olanlar, "Allah ve Resûlü bize, ancak aldatmak için vaadde bulunmuşlar" diyorlardı.
13. Hani onlardan bir grup, "Ey Yesrib (Medine) halkı! Sizin burada durmak imkânınız yok. Haydi geri dönün" demişti. Onlardan bir başka grup da, "Evlerimiz açık (korumasız)" diyerek Peygamberden izin istiyorlardı. Oysa evleri açık (korumasız) değildi. Onlar sadece kaçmak istiyorlardı.
14. Eğer Medine'nin her tarafından üzerlerine gelinse ve orada karışıklık çıkarmaları istenseydi, onu mutlaka yaparlardı; o konuda fazla gecikmezlerdi.
15. Andolsun ki, onlar, daha önce geri dönüp kaçmayacaklarına dair Allah'a söz vermişlerdi. Allah'a verilen söz ise sorumluluğu gerektirir.
16. De ki: "Eğer siz ölümden ya da öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmak size asla fayda vermeyecektir. O takdirde bile (hayatın zevklerinden) pek az yararlandırılırsınız."
17. De ki: "Eğer Allah size bir kötülük dilese, sizi Allah'tan koruyacak kimdir? Yahut size bir rahmet dilese, buna engel olacak kimdir?" Onlar kendilerine Allah'tan başka hiçbir dost ve hiçbir yardımcı bulamazlar.
18,19. Şüphesiz Allah içinizden, savaştan alıkoyanları ve kardeşlerine, "Bize gelin" diyenleri biliyor. Size katkıda cimri davranarak savaşa pek az gelirler. Korku geldiğinde ise, üzerine ölüm baygınlığı çökmüş kimse gibi gözleri dönerek sana baktıklarını görürsün. Korku gidince de ganimete karşı aşırı düşkünlük göstererek sizi keskin dillerle incitirler. İşte onlar iman etmediler. Allah da onların amellerini boşa çıkardı. Bu, Allah'a kolaydır.
20. Düşman birliklerinin gitmediğini sanıyorlar. Düşman birlikleri (bir daha) gelecek olsa, isterler ki, (çölde) bedevilerin arasında bulunsunlar da size dair haberleri (gidip gelenlerden) sorsunlar. İçinizde bulunsalardı da pek az savaşırlardı.
21. Andolsun, Allah'ın Resûlünde sizin için; Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah'ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.
22. Mü'minler, düşman birliklerini görünce, "İşte bu, Allah'ın ve Resûlünün bize vaad ettiği şeydir. Allah ve Resûlü doğru söylemişlerdir" dediler. Bu, onların ancak imanlarını ve teslimiyetlerini artırmıştır.
23. Mü'minlerden öyle adamlar vardır ki, Allah'a verdikleri söze sâdık kaldılar. İçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine getirmiştir (şehit olmuştur). Bir kısmı da (şehit olmayı) beklemektedir. Verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir.
24. Bunun böyle olması Allah'ın, doğruları, doğrulukları sebebiyle mükâfatlandırması, dilerse münafıklara azap etmesi yahut onların tövbesini kabul etmesi içindir. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
NOT: yorum
Ve bu olaylar olmadan
müminleri münafıklardan
münafıklarıda müminlerden
İkisi birbirinden ayrılana kadar durulmayacaktır
allah ilmiyle herşei en iyi bilendir
Allahu taala Her ikitarafada memnun ve mütmain olacakları
hayırlı bir sulh ile
biranönce sonuçlandırsın
saadatlar da biranönce irşad hizmetlerine ümmeti muhammede hizmet etsinler
Allah saadatlardan onların evlatlarındanda sofilerindende raziolsun bu hizmeti saadatlara onların evlatlarına evlatlarının evlatlarına bu hizmeti gıyamete kadar bu kapıdan almasın inşaallah bizleride evlatlarınızı onların evlatlarınıda dizllerinin dibinden ayırmasın amin inşaallah.!!!
@@Gvsnzm @ allahu taalanın dilediği kadar canım abim kimse kimseden üstünlük taslamıyor burada sadece kalpler intibaha gelsindiye birbirimize yardım ediyoruz
Sohbet edenin dinleyenden üstünlüğü yoktur belki dinleyen daha üstündür
Evendimiz sahabelerle istişare ederken efendimiz bilmiuormuydu
Ve birkaç istişare sonucu hazreti ömerin verdiği karar
Bazen hz. Ebubekir
Bazen saad bin ebivakkas ın
Ve istişare sonucu da ayetler bu istişare görüşlerine göre inmiştir şimdi burada kim ast kim üst kim :)
Vesselam ne anladın bundan
Helal olsun!!!!! Sonuna kadar destekliyorum sizi Seyyidim
Seyyid saki hz yanlız degildir
Sultanım saki hz yanlız degildir
ALİ İMRAN SURESİ 179 ayeti kerimelerinde
Allah, pisi temizden ayırıncaya kadar mü’minleri içinde bulunduğunuz şu durumda bırakacak değildir. Allah, size gaybı bildirecek de değildir. Fakat Allah, peygamberlerinden dilediğini seçer (gaybı ona bildirir). O hâlde, Allah’a ve peygamberlerine iman edin. Eğer iman eder ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız sizin için büyük bir mükâfat vardır.
Yüce Allah dileseydi müminlere gayb bilgisi vererek onları münafıkların kalplerinden haberdar ederdi. Ancak bu O’nun kanununa aykırıdır. Çünkü O, evrendeki her şeyi bir sebebe bağlamış, gayb bilgisini ise sadece peygamberlerinden dilediğine vahyetmiştir. Bu sebeple müminlerin görevi Allah’a ve peygamberlerine iman ve itaat etmek, dünyadaki olayları değerlendirirken de sebep-sonuç ilişkilerini daima göz önünde bulundurmaktır. Eğer bunu yapar ve karşı gelmekten sakınırlarsa bunun mükâfatını görecekleri haber verilmiştir.
Gerek bu âyette gerekse Cin sûresinin 26-27. âyetlerinde Allah gayb bilgisinin kendisine mahsus olduğunu, sadece peygamber olarak seçtiği bazı kullarını bu tür bilgilerden vahiy yoluyla haberdar ettiğini bildirmektedir. Buradan anlaşıldığına göre peygamberler de dahil olmak üzere hiçbir insan veya cin gayb bilgisine sahip değildir. Ancak Allah, dilediği peygamberlere uygun gördüğü gayb bilgilerini vahiy yoluyla bildirmiştir
AHZAP SURESİ 9. Ayeti kerimelerinde
9. Ey iman edenler! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani (düşman) ordular üzerinize gelmişti de biz onların üzerine bir rüzgâr ve göremediğiniz ordular göndermiştik. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görmektedir.(4)
(4) Bu âyet ve devamında Hendek Savaşı'ndan söz edilmektedir. Kureyş kabilesi ve müttefikleri Medine'yi kuşatmışlar, müslümanlar da savunma amacıyla şehrin stratejik bir yerine hendek kazmışlardı. Nihayet bir gece şiddetli esen bir fırtına sonucunda, düşman bozularak çekilmek zorunda kalmıştı.
10. Hani onlar size hem üst tarafınızdan hem alt tarafınızdan gelmişlerdi. Hani gözler kaymış ve yürekler ağızlara gelmişti. Siz de Allah'a karşı çeşitli zanlarda bulunuyordunuz.
11. İşte orada mü'minler denendiler ve şiddetli bir şekilde sarsıldılar.
12. Hani münafıklar ve kalplerinde hastalık olanlar, "Allah ve Resûlü bize, ancak aldatmak için vaadde bulunmuşlar" diyorlardı.
13. Hani onlardan bir grup, "Ey Yesrib (Medine) halkı! Sizin burada durmak imkânınız yok. Haydi geri dönün" demişti. Onlardan bir başka grup da, "Evlerimiz açık (korumasız)" diyerek Peygamberden izin istiyorlardı. Oysa evleri açık (korumasız) değildi. Onlar sadece kaçmak istiyorlardı.
14. Eğer Medine'nin her tarafından üzerlerine gelinse ve orada karışıklık çıkarmaları istenseydi, onu mutlaka yaparlardı; o konuda fazla gecikmezlerdi.
15. Andolsun ki, onlar, daha önce geri dönüp kaçmayacaklarına dair Allah'a söz vermişlerdi. Allah'a verilen söz ise sorumluluğu gerektirir.
16. De ki: "Eğer siz ölümden ya da öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmak size asla fayda vermeyecektir. O takdirde bile (hayatın zevklerinden) pek az yararlandırılırsınız."
17. De ki: "Eğer Allah size bir kötülük dilese, sizi Allah'tan koruyacak kimdir? Yahut size bir rahmet dilese, buna engel olacak kimdir?" Onlar kendilerine Allah'tan başka hiçbir dost ve hiçbir yardımcı bulamazlar.
18,19. Şüphesiz Allah içinizden, savaştan alıkoyanları ve kardeşlerine, "Bize gelin" diyenleri biliyor. Size katkıda cimri davranarak savaşa pek az gelirler. Korku geldiğinde ise, üzerine ölüm baygınlığı çökmüş kimse gibi gözleri dönerek sana baktıklarını görürsün. Korku gidince de ganimete karşı aşırı düşkünlük göstererek sizi keskin dillerle incitirler. İşte onlar iman etmediler. Allah da onların amellerini boşa çıkardı. Bu, Allah'a kolaydır.
20. Düşman birliklerinin gitmediğini sanıyorlar. Düşman birlikleri (bir daha) gelecek olsa, isterler ki, (çölde) bedevilerin arasında bulunsunlar da size dair haberleri (gidip gelenlerden) sorsunlar. İçinizde bulunsalardı da pek az savaşırlardı.
21. Andolsun, Allah'ın Resûlünde sizin için; Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah'ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.
22. Mü'minler, düşman birliklerini görünce, "İşte bu, Allah'ın ve Resûlünün bize vaad ettiği şeydir. Allah ve Resûlü doğru söylemişlerdir" dediler. Bu, onların ancak imanlarını ve teslimiyetlerini artırmıştır.
23. Mü'minlerden öyle adamlar vardır ki, Allah'a verdikleri söze sâdık kaldılar. İçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine getirmiştir (şehit olmuştur). Bir kısmı da (şehit olmayı) beklemektedir. Verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir.
24. Bunun böyle olması Allah'ın, doğruları, doğrulukları sebebiyle mükâfatlandırması, dilerse münafıklara azap etmesi yahut onların tövbesini kabul etmesi içindir. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
NOT: yorum
Ve bu olaylar olmadan
müminleri münafıklardan
münafıklarıda müminlerden
İkisi birbirinden ayrılana kadar durulmayacaktır
allah ilmiyle herşei en iyi bilendir
Allahu taala Her ikitarafada memnun ve mütmain olacakları
hayırlı bir sulh ile
biranönce sonuçlandırsın
saadatlar da biranönce irşad hizmetlerine ümmeti muhammede hizmet etsinler
Allah saadatlardan onların evlatlarındanda sofilerindende raziolsun bu hizmeti saadatlara onların evlatlarına evlatlarının evlatlarına bu hizmeti gıyamete kadar bu kapıdan almasın inşaallah bizleride evlatlarınızı onların evlatlarınıda dizllerinin dibinden ayırmasın amin inşaallah.!!!
Holding sizin olsun camiler bizim 😅😅
Konuşmalarından çok naif bir kişilik olduğu belli. Karizma derdi yok, doğal hiç alışık olduğumuz bir Şeyh profili yok, karizmayı çizdirdi mi? Çizdirdi, ben bu tarikat işlerini bırakmıştım ama müridi kalmazsa ben gelirim zaten nerede çokluk orada bokluk. Seyyid Mahsun bir şey söylemez kafa sallar dedi ya gülümsetti beni, Mahsun'u hiç görmedim ama belki yaklaşık 25 yıl olacak yeni evine temizliğe gitmiştik sofiyken. Bu hoca hakkında kanaatim şudur, bu şahıs kitaplarda yazılan vasıflara sahip Bekabilllah makamına ermiş bir mürşit olamaz zaten öyle bir insan da yok onlar efsane dolayısıyla bence bu samimi haliyle insanlara daha faydalı olurlar, zira birinin olgunlaşması ise söz konusu buna sebep olan illa olağanüstü özelliklere sahip olmak zorunda değil. Bu yazdıklarımı kaç kişi anlar bilemiyorum millet takım tutar gibi, millet cahil açıp bir kitap okumaz neyse
Tarikatları lekelediniz yazıklar olsun size
yazıklar olsun
Babanın kurduğu vakıftan ayrıldı.Yeni vakıf kurdu.Bu neyin sohbeti muhabbeti.
Semerkandı babamı kurdu araştırın öyle konuşun hanımefendi,halilurrahmanı baba kurdu semerkand sonradan kuruldu, vakıf malı ümmetin malıdır ,tabiki miras konusu bile edilemez sultan hzleri bunu söylüyor her ilde sufiler bir araya gelerek bu vakıfları kurdu Sultan hzleri vakıf mallarında sufilerin söz hakkı vardır diyor bu vakıflar miras malı sayılıp 6 ya bölünürse her dergah 6 ya mı bölünecek diyor
Önce adını değiştir sonra da yorum yapma
@@codaman3200 Haklı ise Şeriatten neden kaçıyor?Kendi özel mal paylaşımlarını da çoğunluk bende diye kabul etmiyor.Çok şaşkınız.
Sanane ...farz mı aynı vakıfta olmak
Rant
Hocalar daha iyi bilirler diyor sen nesin hani töbe veriyorsunya insanlara seni görenler havale geçiriyorya ilminden irfanından istoyorlardıya şimdide hocalar çossün diyor😅